Açlık Krizi İle Giriyor - Telgraf Gazetesi – Londra

advertisement
Tilkililer’den
Kobanê’ye
anlamlı
destek
Sayfa 4’te
Mazgirt
ve Ovacık
Belediye
Başkanları
Londra’daydı
El-Com’da
‘Maraş
katliamı’
konulu
bir anma
düzenlendi
Sayfa 6’da
Sayfa 7’de
telgraf.co.uk
Carşamba,
24/12/2014
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
448
Britanya Yeni Yıla
Yoksulluk, Evsizlik ve
Açlık Krizi İle Giriyor
Yılbaşı ve Noel bayramı vesilesiyle, ülke genelinde milyarları bulan alışveriş çılgınlığı
yaşanırken, yapılan son araştırmalara göre kışın sert koşullarında enerji faturalarını
ödeyemeyen 1 Milyon aile çok zor durumda. Gıda bankalarını kullananların sayısı
913,138 kişi, açlık sınırında olan insanların sayısında da ciddi bir artış olduğunu
gösterirken, devletin kendi istatistiklerine göre 93 bin çocuk Noel’i evsiz geçirecek.
İşçi Parti’nin yaptığı araştırmaya göre gaz ve elektrik faturalarını ödemeyen çocuklu ailelerin sayısı,
bir milyonun üzerinde. Son on yılın en yüksek
seviyesinde olan bu rakam, bu ailelerin gelirleri ile
faturaları arasında senede ortalama 400 sterlin
açık olduğu belirtiliyor.
Rakamları açıklayan Enerji ve İklim Değişikliği
Gölge Bakanı, Caroline Flint, ‘‘Muhafazakarların
başarısız planı altında, enerji faturalarını ödeyemeyen bir milyon aile ve bu kışı nasıl geçireceklerini düşünen milyonlarca aileyle, Britanya enerji
fiyatı krizi yaşıyor. O yüzden bir sonraki İşçi Parti
hükümeti enerji fiyatlarını 2017 senesine kadar
dondurarak, hanelere ortalama 120 sterlin kazanç
sağlanacak ve dolandırıcı faturaların önüne
geçecek yeni bir regülatör ile enerji piyasasını
gelecek için düzene koyacak.’’
Konut sorunu her geçen
gün daha da büyüyor
Evsizlik örgütü Crisis, Noel bayramında 4 bin
kişiyi ağırlayacağını açıkladı. Başka bir evsizlik kurumu Shelter, Kasım ayında yaptığı
açıklamada, devletin kendi istatistiklerine göre, 93
bin çocuğun Noel’i evsiz geçireceğini belirtmişti.
Bu sayının her okulda üç çocuğun evsiz olması
anlamına geldiğini belirten kurum, son üç senede
geçici pansiyonlarda kalan ailelerin sayısının iki
katına çıktığı belirtiliyor.
Haberin devamı sayfa 9da
Sibel Bulut şahsında
Kobanê’de yaşamını yitiren
savaşçılar Londra’da anıldı
Haberin devamı sayfa 11te
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
2
Fransa’nın Londra
elçiliği önünde
adalet çağrısı
9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen
üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve
Leyla Şaylamez’in katledişlerinin üzerinden geçen iki yıla
rağmen olayın aydınlatılmamış olması Fransa’nın Londra
büyükelçiliği önünde protesto edildi.
Roj kadın meclisi tarafından
Fransa
büyükelçiliği
önünde
Perşembe günü yapılan eylemde
üç Kürt kadın devrimci için adalet
çağrısı yapıldı. Öğlen saatlerinde
Londra merkezde bulunan Fransa
elçiliği önünde bir araya gelen grup
Fransa hükümetini protesto ederek,
adalet çağrısı yaptı. Kadınlar sık sık
‘Adalet İstiyoruz’ diye slogan attı.
Kadınların elçilik yetkililerine
vermek üzere hazırladığı dosya
elçilik yetkilileri tarafından teslim
alınmadı.
Roj Kadın meclisi tarafından
yapılan açıklamada şunlar belirtildi:
‘‘Sakine Cansız, Fidan Doğan ve
Leyla Şaylemez yoldaşların Paris’te
alçakça katledilişlerinin üzerinden
iki yıl geçmesine rağmen bu cinayetler halen aydınlatılmamıştır. Fransa hükümeti sessiz kalarak cinayete
ortak olduğunu göstermiştir.’’
Kürt kadın devrimciler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla
Şaylamez 3 Ocak 2013 tarihinde öğlen saatlerinde Fransa’nın
başkenti
Paris’te
vahşice
katledilmişlerdi.
HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
editor@telgrafnews.com
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
haber@telgrafnews.com
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
grafiker@telgrafnews.com
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London
E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
reklam@telgrafnews.com
Soru ve görüşleriniz:
director@telgrafnews.com
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Yeni yıl
kutlamalarınızda
%40 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
reklam@telgrafnews.com
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
3
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
4
Maraş ve Roboski
katliamları anılacak
Maraş katliamının 36’ıncı, Roboski
katliamının ise 3’üncü yıldönümü vesilesiyle ‘Maraş’tan Roboski’ye, unutmadık,
unutturmayacağız’ adı altında bir anma
etkinliği düzenleniyor.
Britanya Demokratik Güç Birliği platformu tarafından organize edilen anma
etkinliği 28 Aralık Pazar günü Kürt Toplum Merkezinde gerçekleşecek. Anma
programı çerçevesinde Maraş ve Roboski katliamını anlatan belgesel gösterimi
yanında bir panel gerçekleştirilecek. Panele
araştırmacı ve aynı zamanda Maraş katliamı
mağdurlarından olan Mehmet Şeker, Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin
yakını Ferhat Encü, Ahmet Güven ve yazar
Aziz Tunç konuşmacı olarak katılacak.
Anma etkinliği hazırlık komitesi tarafından yapılan açıklamada, yeni
katliamların önünün ancak, yaşanan
katliamların
hesabının
sorulmasıyla
alınabileği
belirtildi.
Açıklamanın
devamında şunlar belirtildi; ‘‘Türk devletinin kendi karanlık ve katliamlarla dolu
tarihiyle yüzleşmesini sağlamak, aynı zamanda yeniden yaşanabilecek katliamların
önünü almak anlamına gelmektedir.
Acılarımız halen çok taze, çünkü Maraş’ta
ve Roboski’de katliamı gerçekleştiren zihniyet bugün bile öldürmeye devam edi-
UCFL Yeni
Yönetimini
Belirliyor
Toplumun siyasette daha
aktif bir şekilde yer alması
için çalışmalarını yürüten
UCFL (Isçi Partili Birleşik
Topluluklar (United Communities For Labour) yeni
yönetimini belirlemek için
kongreye gidiyor.
10 Ocak Cumartesi günü
Edmonton’da bulunan İşçi Parti
bürosunda
yapılacak
kongrede UCFL’in yeni yönetimi belirlenecek. Britanya’nın Ulusal
ve güncel siyasetini takip eden
ve bu bağlamda Britanya’da yerel yönetimlerde toplumumuzun
yor. Devlet, bazen birebir kendi polisi ve
askeri ile bu cinayetleri işlerken, bazen de
maşalarına havale etmektedir. Bu zihniyete
karşı mücadele etmek, hafızalarımızdan
hiçbir zaman silinmeyecek vahşet görüntülerinin hesabını sormaktan geçiyor. Bu
yüzden unutmamanın ve unutturmamanın
çok önemli olduğunu söylüyoruz. Devletin başındaki zihniyet bugün Maraş’ta,
acılarımızı, ölen canlarımızı anmamıza
bile izin vermiyor. Bu zihniyet üç yıl önce
tüm dünyanın gözleri önünde 17’si çocuk
olan 34 Kürdü merkezi bir kararla savaş
uçaklarından yağdırdığı bombalarla katletti. Roboski halen adalet bekliyor, Sivas’ın,
Çorum’un, Maraş’ın beklediği gibi.’’
Anma programı bilgileri şöyle:
Panelistler:
Mehmet Şeker (Alan Dilpak)
Ahmet Güven
Aziz Tunç
Ferhat Encü (Roboski’den canlı bağlantı ile)
Maraş ve Roboski katliamları
belgeseli gösterimi
Tarih: 28.12.2014
Saat: 15:00
Yer: Kürt Toplum Merkezi
Düzenleyen: Britanya Demokratik Güçbirliği Platformu
sorunlarına çözüm üretmeyi hedefleyen bir çalışma grubu olan
UCFL, son yerel seçimlerde Haringey, Hackney ve İslington seçim
bölgelerinde 5 tane meclis üyesi
çıkarmıştı.
Tilkililer’den Kobanê’ye anlamlı destek
UCFL tarafından konuyla ilgili
yapılan açıklamada, UCFL olarak,
İşçi Parti bünyesinde siyaset yapmak isteyen toplum temsilcilerimizin seçiminde ve eğitiminde
önemli çalışmalar yaptıklarını
ve bu çalışmaların yeni yönetim
kadrosu ile birlikte daha da ileriye
taşınacağı belirtildi. Herkesi kongreye katılmaya davet eden UCFL
yönetimi, yönetim kadrolarında
yer almak isteyen ve düşüncelerini
bizlerle paylaşmak isteyen herkesi
kongremize davet ediyoruz.
Kongrede yapılacak seçimlerde,
2 eşbaşkan, başkan yardımcısı,
koordinatör, genel sekreter, sekreter
ve sayman seçilecek. Kongre,
10 Ocak Cumartesi günü, saat
17:00’de, 205 Fore Street, N18 2TZ
adresinde bulunan Edmonton Labour Party bürosunda yapılacak.
Başkent Londra’da yaşayan
Maraş’ın Pazarcık ilçesine bağlı
Ruviyan (Tilkililer) köylüleri, çadır kentlerde yaşayan
Kobanêliler için topladıkları
27 bin Türk lirası tutarındaki
parayı Suruç’ta ilgililere teslim
etti. Teslim töreninde konuşan
Ruviyan derneği yönetim kurulu üyesi Birkan Ovayolu,
‘Pazarcık’ta bir köy var ve o
köylülerin yüreği Kobanê’de
atıyor’ dedi.
‘Pazarcık’ta bir köy var
ve o köylülerin yüreği
Kobanê’de atıyor’
DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye
yönelik işgal saldırıları nedeniyle Suruç’a gelen ve çadır
kentlerde yaşayan on binlerce
kişiye yönelik her alanda destek
sürüyor. Kürdistan, Türkiye ve
Avrupa’nın birçok bölgesinden
gönderilenler çadır kentlerdeki Kobanêlilere ulaştırılıyor.
Maraş’tan göç eden Ruviyan
(Tilkiler) köylüleri tarafından
başkent Londra’da kurulan
yardımlaşma derneği bünyesinde toplanan 27 bin TL, Rojava
Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği’ne
teslim
edildi. Kısa bir konuşma yapan
Tilkiler Köyü Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği yönetim
kurulu üyesi Birkan Ovayolu,
DAİŞ çetecilerinin insanlık
değerlerine saldırısının Alevi,
Sünni, Êzidi ve diğer farklı inanç ve kültürlerin kaynaşmasını
sağladığını söyledi. Ruviyanlılar
olarak, Kobanê için seferber
olduklarını belirten Ovayolu sözlerini şöyle sürdürdü: «Aslında
köylülerimizden topladığımız
paranın belki çok önemi yoktur.
Fakat ilk kez böylesi bir duygu
birlikteliği ve dayanışma ruhu
bizi sevindirdi. Birileri bilmelidir Pazarcık’ta bir köy var ve
o köylülerin yüreği Kobanê’de
atıyor. Artık tüm mezhepler,
inançlar ve kültürler bir olmuş
Kobanê’de DAİŞ çetelerine karşı
verilen mücadelenin yanında yer
alıyor. Bizde Londra’da köylülerimizden topladığımız nakit
yardımını Rojava Yardımlaşma
ve Dayanışma Derneği’ne teslim
ettik. Bu paranın çadır kentlerde
elektrik ve ısınma sorunun giderilmesi için elektrik kabloları
ve sobalar alınacak.”
Rojava Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği yetkilileri
yardımı teslim aldıktan sonra emeği geçen tüm Ruviyan
köylülerine teşekkür etti.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
5
Tek Çatı Altında Her Türlü Emlak Hizmeti
Emlak piyasasında her türlü hizmet ve bilgi vermeyi hedefleyen,
Zeynel Akdoğan ve Hasan Şahin yönetimindeki, Hawkes Property
Group (Hawkes Emlak Grubu) Stoke Newington’da bulunan ofisinde
halka ve basına açık yeni yıl resepsiyonu düzenledi.
Kira ve ev fiyatlarındaki artışlardan dolayı
emlak piyasası sık sık haber konusu olsa da
toplumumuzun, özellikle kuzey Londra’daki,
hakimiyeti artmaya devam ediyor.
Üç ay önce Stoke Newington’da açılan
Hawkes Emlak Grubu, emlak piyasasının
önde gelen şirketleri arasına girmeyi hedefliyor.
Beş kişilik uzman ekibi ve hizmet sunduğu
alanlarda sahip olduğu endüstriyel standart
belgeleriyle, Hawkes, emlak piyasasına iddialı
bir giriş yaptı.
Yöneticilerden, Akdoğan, çalışmalarına
ilişkin gazetemize şöyle konuştu: ‘‘Yaklaşık
üç aydır Stoke Newington’da açtığımız ofisimizdeyiz. Yeni olmakla birlikte, daha önce
kendi çevremizden, kişisel olarak bu piyasa
içerisinde çok bağlantılarımız vardı. Biz de bu
kontaklarımızı kullanarak bir emlakçı açmaya
karar verdik. Hem emlak işi yapacak, hem de
inşa, onarım, tasarım ve mimarlık işleri, gibi,
hepsinin bir arada olduğu bileşik bir işyeri
kuralım dedik. Bize gelen ev almak isteyen
kişiye, hem almak konusunda hizmet verebilelim, hem mortgage konusunda yardımcı
olalım, ev aldıktan sonra eve ek yapılacaksa,
çatı katı odası eklenecekse, yardımcı olabilelim diye düşündük. Bu işlerin hepsini bir çatı
altında yapmak için böyle bir yer kurduk. Kısa
bir geçmişimize rağmen başarılı olduğumuza
inanıyorum.’’
Mortgage danışmanı, Ünal Ezgü, geniş
deneyimiyle, Hawkes’ta mortgage konusunda her türlü destek ve bilgi veriyor. Hawkes,
mortgage ve kiralama hizmetleri yanı sıra,
mühendislik, mimarlık ve bina incelemeleri
dahil, emlak alanında her konuda hizmet ve
bilgi sunuyor.
Hawkes bünyesi içerisinde mimar Devrim
Şahin öncülüğünde, Deco Architecture Engineering hizmetlerine de ulaşabilirsiniz.
Akdoğan, Hawkes’un kiracı profilinin
yüzde 70 İngilizlerden oluştuğunu, yüzde
30’un ise Türkiyeli olduğunu; Landlord, yani
ev sahiplerinin, yüzde 70 Türkiyeli, geriye kalan yüzde 30’un ise Britanya’nın diğer azınlık
kesimlerinden olduğunu belirtti.
Hawkes’un konutları genellikle Stoke
Newington, Tottenham ve İslington bölgelerinde.
Londra’daki konut sorununun temel sebebinin yüksek talebe karşı az ev olmasından
kaynaklandığını belirten Akdoğan, konuya
ilişkin şöyle konuştu: ‘‘Konut sorunu arz ve
taleple alakalı. Londra genelinde çok az konut var ama çok fazla ihtiyaç var. İnsanlar
evlerin fiyatlarından dolayı satın alamıyorlar,
o yüzden kiraya para ödüyorlar. Bu da kiracı
sayısının ve kira fiyatlarının artmasının
anlamına geliyor. Düşük gelirli insanlar için
çok büyük bir sorun bu. Çare olarak insanlar,
örneğin, iki yatak odalı evleri paylaşıp, kirayı
ortaklaşa ödüyorlar.’’
‘‘Hükümet ev inşa etmeli’’
Akdoğan, şöyle devam etti: ‘‘Hükümet,
bu konuda, özellikle Londra bazında, yeni
adımlar atmazsa, yeni binalar kurmazsa, yeni
çok katlı binalara izin vermezse bu sorun
böyle devam edecek. Londra’da toprak yok,
dolayısıyla çare eski yerleri yıkıp yeni binalar
kurmaktır diye düşünüyorum.
‘‘Biz elimizden geldiği kadar kira
fiyatlarında makul olmaya çalışıyoruz. Ama
talep yüksek olunca fiyatlar artıyor.’’
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
6
Londra’da Mazgirt ve Ovacık
Belediyeleriyle dayanışma
etkinliği düzenlendi.
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
%30
indirim
Yüz Çiçek Açsın Kültür
Merkezi, ADHK ve Avrupa
demokratik kadın hareketi
tarafından organize edilen
yemekli geceye Ovacık belediye başkanı Mehmet Fatih
Maçoğlu ve Mazgirt belediye
başkanı Tekin Türkel katıldı.
Day-Mer’de yapılan etkinliğe
Londra’da bulunan bir çok kitle örgütü de destek verdi. Çok sayıda kişinin
katıldığı etkinlik Maraş, Roboski ve
Kobane’de yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
ADHK temsilcisi Yusuf Demir
yaptığı açılış konuşmasında Avrupa’dan belediyelere sadece ekonomik
destek değil siyasi ve manevi destek verilmesi gerektiğini vurguladı.
Sosyalist belediyecilik anlayışımızın
yerel yönetimlerde halkla birlikte yönetmenin esas olduğunu vurguladı. Demir’in konuşmasından sonra
Ovacık belediye başkanı Mehmet
Fatih Maçoğlu ve Mazgirt belediye
başkanı Tekin Türkel yaptıkları çalışmaları anlattılar. Kentlerinde yürüttükleri ücretsiz taşıma ve su hizmetleri hakkında bilgi verdiler. Sosyal ve
Kültürel çalışmaların yanında altyapı
çalışmalarına da hız verdiklerini belirten başkanlar, yerel halkı karar
alma süreçlerine katmaya gayret ettiklerini ifade ettiler.
Halkı üretime teşvik ediyoruz
Mazgirt belediye başkanı Tekin
Türkel yaptığı konuşmada Dersim
coğrafyasının tarihsel kültürel yapı-
Tüm reklamlarınız
sını anlattıktan sonra, Dersim halkının Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi
boyunca nasıl kıyımdan geçirildiğini,
kültürünün nasıl yok edilmeye çalışıldığını anlattı. Ekonomik sorunların
giderilebileceğini, fakat toplumsal
kültürel tahribatın giderilmesinin zor
olacağını ifade eden Türkel, yönetimleri döneminde tüm imkansızlıklara
rağmen yalnızca halkın ve dostların
desteğiyle önemli çalışmalar yaptıklarını, Mazgirt’i yaşanabilir bir ilçe
haline getirebilmek için tüm olanaklarını seferber ettiklerini ifade etti.
‘Halkı üretime teşvik ederek, önemli
küçük kazanımlar elde ettik’ diyen
Türkel, Dersimlilerin ve dostlarının
desteğine ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Halka 50 kuruş, devlet kurumlarına 3 lira
Ovacık belediye başkanı Fatih
Mehmet Maçoğlu ise yaptığı konuşmada şunları belirtti; ‘‘Biz suyun
tonunu yerleşik halka 50 kuruşa verirken, devletin kamu kuruluşlarına
tonunu 3 liraya satıyoruz, halkın doğal hakkı olan temiz içme suyunu en
ucuza karşılıyoruz. Ulaşımın ücretsiz
olması gerekir dedik ve gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. 7 aylık sosyalist belediyecilik döneminde yapabildiklerini ve yapacaklarını sosyalist
belediyeciliğin geleceği açısından ele
aldık.’’ Ovacıkla ilgili yeni projelerini
açıklayan Maçoğlu, Halkın desteğini
isteyerek ‘söz yetki karar halka’ şiarıyla hareket ederek halk meclislerin
önemine işaret etti.
Dayanışma etkinliği gerçekleştirilen soru ve cevap bölümünden sonra
sona erdi.
Belediye başkanları Londra’da
hizmet veren birçok toplum merkezini de ziyaret ettikten sonra Londra’dan ayrıldılar.
%40
indirim
Yeni yıl kutlamalarınız
ücretsiz
Tüm seri ilanlarınız
www.telgraf.co.uk
reklam@telgrafnews.com
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
7
El-Com’da ‘Maraş katliamı’
konulu bir anma düzenlendi
Maraş Katliamının 36’ıncı yıldönümü vesilesiyle başkent Londra’da
hizmet veren Elbistan Toplum Merkezi’nde (El-Com) konulu bir
anma yapıldı. Mehmet Şeker’in konuşmacı olarak katıldığı anma
etkinliği Pazar günü El-Com binasında yapıldı.
Kendi ailesi de Maraş Katliamı mağduru
olan Mehmet Şeker canlı tanıklıklarını ve
araştırmalarını sinevizyon eşliğinde aktardı. Maraş
tarihi ile ilgili bilgiler veren Şeker, konuşmasında
Maraş’taki Kürt ve Alevi olgusuna dikkat çekti.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Maraş’ın
Kürt şehri olarak yazıldığını söyleyen Şeker,
Maraş’a sahip çıkmanın önemine değindi.
Ayrıca Baba İshak isyanından başlayarak çoğu
Alevi-Kızılbaş isyanının Maraş dolaylarında
yapıldığını söyledi. Ermeni Katliamının başlangıç
yerinin de Maraş’ın Zeytun bölgesi olduğunu
söyleyen Şeker, Maraş katliamına ulaşan süreçte
egemenlerin yönetememe krizinde olduğunu,
o dönemin hükümetlerinin hepsinin ömrünün
çok kısa olduğunu ve en uzun hükümetin 2 sene
sürdüğünü belirtti.
Katliamda Alparslan Türkeş’in rolü
Alparslan Türkeş’e bağlı kadroların Adana
MİT dairesinde yönetime gelmeleriyle Maraş
Katliamını planlayan ve yöneten ekibin oluştuğunu
aktaran Şeker bunun Bülent Ecevit’in arşivinde
belgelendiğini söyledi.
Maraş Katliamı boyunca çok kötü olayların
yaşandığını ve hepsini ayrı ayrı anlatmak yerine
küçük bir çocuk ve annesinin başına gelenleri bir
şiir eşliğinde anlatarak katliamdaki vahşeti gözler
önüne serdi.
Anma etkinliği soru-cevap bölümünden sonra
sona erdirildi.
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
oktyshbz@googlemail.com
Okul ile iyi ilişki kurmak
Bir çoğumuz için okul ile olan ilişkimiz yılda bir yada en fazla iki
defa yapılan veli toplantılarının dışına çıkmıyor. Yine çoğumuz için,
bu ilişki, burada bize söylenen ve dinlediklerimiz oluyor. Bu haftaki yazımda okul ile aile ilişkisinin önemi ve bunun neden ve nasıl
olabileceği konusunda bazı noktalarda bulunmak istedim, umarım
faydalı olur.
Eminim hepimiz okul, aile ve öğrenci üçgenin ne kadar önemli olduğunu sayısız defa duymuşuzdur. Aslında sürekli velilere
belirtilen bu kavram herkesin dikkate alması ve en iyi şekilde
uygulaması gereken gerçeklerden bir tanesi. Okulun ve öğrencinin
iyi bir şekilde çalışması ancak ailenin vereceği destek ile mümkün olabilir. Kimi aile bu ilişki sayesinde çocuğunun durumunu,
başarısını veya başarısızlığını öğrenir. Kimi aile ise, daha etkili bir
rol alıp okulda çocuklarının öğrendiği dersten tutun da, onların okulunda gönüllü çalışmalar yapmaya kadar gider. Bu üçgeni iyi işleten
velilerin çocukları ya başarılı olurlar yada işler kötüye gitmeye
başladığında büyük sorunlar ortaya çıkmadan müdahale ederler.
Okulu ile iyi bir ilişkinin kurulması için okul ve aile arasında
düzenli, güvenli ve dürüst bir bilgi paylaşımının olması gerekiyor.
Her okulun ailelere bu konuda olanaklar yaratması bir çok müdürün
en temel görevi. Ayrıca her müdür okullarının kapısını ailelere ve topluma açıp sınıf ve ev arasında bir bağ kurula bilineceğini göstermesi lazım. Bunu yapan müdür başta veliler olmak üzere, okuldaki
öğretmen veya öğrenci olsun herkes kesim tarafından sevilir ve
saygı duyulur.
Bu nokta kadar önemli olan bir şey ise ailelerin okula dürüst ve
zamanlı bilgi vermeleri. Dışarıdan içine kapanık olarak görünen bizim gibi toplumlarda bu konuda maalesef bilgi paylaşımı çok az.
Çocuklarımızın hayatında önemli olan bazı gelişmeleri zamanında
okula bildirmemiz, eğitim seviyesi açısından önemli bir nokta.
Örnek verelim, anne ve baba ayrılıyor ya da boşanıyor – yetişkinler
için bile çok zor olan bu dönem bir çocuk için (yaşı ne olursa olsun)
tahmin edilemeyeceği kadar daha zor bir tecrübedir. Bir çok çocuk
böyle dönemlerde kendilerini diğer çocuklardan daha farklı görüp o
zamana kadar girmediği ve göstermediği davranışları sergiler. Yine
bir başka örnek ise aileden birisinin vefat etmesi olabilir – yine hem
yetişkinler için hem de çocuklar için böyle bir şer zor bir döneme
tekabül eder ve yardım şarttır. Bu veya buna benzer durumların okullar ile paylaşılması çocuğun okul tarafından gereken yardımı ve
desteği almasını sağlar.
İngiltere’de gerek ilkokullarda, gerekse de ortaokullarda SENCO (Special Education Needs Co-ordinator), yani, Özel Eğitim
İhtiyacı Koordinatörleri görev alır. Bu öğretmenler çocukların
sağlık, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak ile sorumlu
olan kişilerdir. Bir okuldaki SENCO öğrenci, veli, bunun yanında
bir çok kurum ve kuruluş ile yakından çalışır. SENCO’lar sosyal,
sağlık ve psikolojik sorunlar yaşayan çocuklar ile yakından ilgilenip okuldaki öğretmenlere bu tür sorunları olan öğrenciler ile
nasıl ilgilenebilecekleri konusunda eğitim verirler. Bu tür ihtiyaçları
olan öğrencilerinin velileri ile SENCO sürekli bir diyalog içindedir. Her aile kendi okullarındaki SENCO’lar ile sınıf öğretmenleri
aracılığıyla irtibata geçip görüşebilir.
Ailelerin en temelde okulda öğrencilerinin sınıf öğretmeni, yada
İngiltere’deki adıyla ‘tutor’, ile bir diyalog içinde olması gerekiyor.
Veli, toplantılarının dışında bu öğretmeni ile diyalog içinde olup
çocukları hakkında istedikleri zaman bilgi alabilirler. Bunun dışında
genel okul sorunları ile ilgili her veli okul müdürü ile görüşebilir.
Müdür ile bu konuda istenilen zamanda randevu talep edip görüşme,
duygu ve düşüncelerini bildirme, her velinin temel hakkıdır. Son
olarak okulun gidişatı veya okul müdürü hakkında olan şikayet
yada öneriler konusunda ise Okul Aile Birliği (School Governors)
paneli yada bölge eğitim müdürlükleri (LEA) ile görüşebilirler.
Bu bilgilere her gün ihtiyacımız olmasa da, gerek duyduğumuzda
kullanabileceğimiz bazı ilişki yöntemleri.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
8
Aile İçinde Kadın Üzerinde
Baskı, Üstünlük Kurmayı
Amaçlayan ve Kontrol
İçeren Davranışlar Suç
Kapsamına Alınıyor
İçişleri Bakanı, Theresa May, aile içinde
cinsiyete dayalı, kadın üzerinde baskı
ve üstünlük kurmayı amaçlayan ve kontrol içeren davranışlar suç kapsamına
alınacağını açıkladı. Bu suçun beş seneye
kadar hapis cezası ve para cezası olacak.
Bakanlık, yeni yasanın, fiziksel şiddet olmayan fakat,
aşırı psikolojik ve duygusal baskıya varan davranışların
mağdurlarını koruyacağını belirtti. Baskılı kontrol
davranışların mağdurlarının hayatlarının her alanının
eşleri tarafından kontrol edilebileceğini, bunun da
gündelik olarak tehdit ve aşağılamayla karşı karşıya
kalmalarının anlamına geldiği belirtildi.
Aile içi şiddete karşı çalışma yürüten kurumlar şiddetin sadece fiziksel olmadığını ve psikolojik
baskının da yasalar içerisinde yer alması gerektiğini
uzun yıllardır dile getiriyorlardı.
Mevcut yasalar uygulanmıyor
Fakat, kadın kurumu Refuge, var olan yasaların yeterli olduğunu ve baskılı kontrol davranış için yeni bir
yasaya ihtiyaç olmadığını iddia etti. Refuge’in başkanı
Sandra Horley, var olan yasaların uygulanmadığını
söyleyerek polisi eleştirdi. Horley’in açıklaması şöyle:
‘‘Refuge, hükümetin kadına ve kızlara karşı uygulanan
şiddet konusuna hitap etmek istediğini anlıyoruz, fakat,
baskılı kontrolü suç saymanın ihtiyaç duyulan çözüm
olduğuna inanmıyoruz. Yasalar zaten yeterli- sorun
doğru uygulanmamalarıdır. Fiziksel şiddetin varlığının
kanıtı bulunan durumlarda bile polis tutuklama
gerçekleştirmiyor, öyleyse, polis ve jüri baskıyla kontrol
gibi anlaşılması zor kavramları nasıl anlayacak?’’
Kontrol etme davranışların her zaman göze
batmadığını belirten Horley, bu davranışların kriminal
suç olduğunu kanıtlamasının da çok zor olabileceğini
ifade etti. Horley, bu yasanın kasıtsız olarak polislerin daha hafif bir suç olarak görmesine yol açıp, ağır
şiddet vakalarının düşük suç olarak yargılanmasına yol
açabileceğini belirtti.
Horley, polis ve diğer devlet kurumlarının neden çok
sayıda kadın ve çocuğun yeterli olarak korunamadığını
araştırması gerektiğini ifade etti.
May konuya ilişkin açıklamasında, ‘‘Baskı ile kişi
üzerinde kontrol oluşturmak işkenceyle aynı derecede
olabilir. Bir çok vakada, mağdurun üzerindeki hakimiyet gelişir ve fail tamamen kontrole sahip olana kadar,
seneler içerisinde artar. Ufak bir hata bile şiddetli tepkiye neden olabilir ve mağdurlar hayatlarını korku içerisinde geçirirler’’, dedi.
May, baskı ile kişi üzerinde kontrol oluşturmanın,
mağdurun ne zaman yemek yiyebileceği, ne zaman
uyuyabileceği ve ne zaman tuvalete gidebileceğinin kontrol edilmesine kadar uzanabileceğini belirterek, tacizci
kişinin mağdurun arkadaşlarını görmesini ve maddi
kısıtlama yapabileceği bir durum yarattığını ifade etti.
Daiş’e Katılmak İçin
İstanbul Uçağına
Binen 15 Yaşındaki
Kız Uçaktan İndirildi
Başkent Londra’da, İstanbul’a havalanmak üzere olan bir uçak, ‘içinde
Suriye’ye gitmeyi planlayan 15 yaşında
bir kız çocuğu olduğu’ ihbarı üzerine
pistte durduruldu.
Yetkililer,
6
Aralık’ta
yaşanan olayla ilgili, Londra
Emniyet
Müdürlüğü
terörle mücadele ekiplerinin
Heathrow
Havaalanı’nda
hareket
halindeki
uçağı
havalanmasına kısa bir süre
kala durdurduklarını aktardı.
Suriye’deki
iç
savaşa
katılmayı planladığı belirtilen
15 yaşındaki İngiliz kızın,
ailesinin haberi olmadan para
biriktirip İstanbul’a uçak bileti
aldığı bildirildi.
BBC muhabir June Kelly,
polisin Londra’nın Tower
Hamlets bölgesindeki yerel halktan aldığı ihbar üzerine
harekete geçtiğini söyledi.
Genç kızın ailesine teslim
edildiği belirtildi.
Evening Standard gazetesine konuşan bir yetkili, “Uçak
pistte hareket halindeydi
fakat uçağın geri dönmesini sağladık. Neden olacağı
aksamalara rağmen böyle
önemli bir karar aldık. Yine
de onun gitmesine engel
olduk. Muhtemelen hayatını
kurtardık” dedi.
Gazeteye göre, aynı zaman diliminde Suriye’ye gitmek isteyen 15 yaşındaki bir
diğer kız çocuğunun uçağı ise
polisin müdahalesinden önce
havalandı.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
Baş sayfadaki haberin
devamı...
Enerji ve İklim Değişikliği
Gölge Bakanı, Caroline Flint; ‘‘Enerji faturaların yüksek olmasının
bir sebebi, Avrupa’da enerji tasarrufu düşük olan en fazla evlere
sahip olmamızdan kaynaklanıyorçatılardan, duvarlardan ve camlardan kaçan sıcaklık. O yüzden,
İşçi Parti önümüzdeki 10 senede
en az beş milyon evi yenileyecek.
Planlarımız milyonlar için daha
ucuz faturalar ve daha sıcak evler
anlamına gelecek.’’
Flint’in belirttiği gibi evlerin
enerji tasarrufu sorunu yanı sıra,
düşük gelirli aileler artan geçim
maliyetine karşı maaşların yükselmemesi, ayın sonunda gelir ve
giderin arasında açık olmasına
sebep oluyor. Ulusal Enerji Eylem (National Energy Action)
kurumu, hükümete, düşük gelirli
ailelere de, emeklilere ödenen, kış
yakıt ödemesinin verilmesini göz
önünde bulundurması çağrısını
yaptı.
Devletin geçtiğimiz günlerde
açıkladığı rapor, yakıt fiyatlarının
2003 ve 2013 seneleri arasında
%153.6 artarken, maaşların %28
arttığı belirtilmişti.
Shelter,
kendi
yaptığı
araştırmada bu tür geçici konutlarda, bir çok ailenin kendisini güvensiz hissettiğini, çocukların psikolojilerinin etkilendiğini, uyuşturucu
kullanımıyla
karşılaştıklarını
bulmuşlardı. Yeni yıla binlerce
aile zor ve tehlikeli koşullarda
gireceğinin anlamına geliyor.
Geçtiğimiz günlerde Church
of England’ın finanse ettiği rapor,
gıda bankalarını kullanmak zorunda kalan insanların sayısının neden
hızla arttığını araştırarak, yükselen
açlık sorununa ilişkin, sebepleri ve
önüne geçmek için atılması gereken adımlara yönelik önerilerde
bulunmuştu.
9
Glasgow’da
Feci Kaza: 6
ölü, 7 yaralı
Gıda bankalarını kullananların
sayısı 2005 senesinde üç binin
altındayken, 2014’te bu rakam
neredeyse bir milyon kişiye yükseldi- 913,138 kişi.
Finansal krizden sonra devletin
sosyal yardımlara uyguladığı kesintiler yanı sıra yüksek seviyelerdeki enflasyona karşı artmayan
maaşların geçim sıkıntısını kriz
seviyesine getirdiği belirtiliyordu.
Rapor,
son
on
senede
Britanya’da enflasyonun hızla
arttığını ve 2003-2013 seneleri
arasında gıda enflasyonunun %47
seviyesinde olduğunu yazıyor.
Aynı şekilde, konut fiyatları bu
yıllar içerisinde %30.4 arttı; yakıtta
%153.6 artış olduğu aktarılıyor
raporda. Bu artışlar, batı ülkeleri
arasında en yüksek seviyede.
Maaşlar, 2003-2013 seneleri
arası sadece %28 artış gösterdi.
Britanya, aynı zamanda, en zengin
batı ülkeleri arasında, nüfusun en
düşük gelirli %20’sinin en düşük
maaş aldığı ülke.
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
%30
indirim
İskoçya’nın Glasgow kentinde kontrolden çıkan
çöp arabasının yayalara çarpması sonucu 6 kişi
hayatını kaybetti, 7 kişi yaralandı.
Queen Street Tren İstasyonu yakınlarında, meydana gelen kazada, kontrolden çıkarak kaldırımda
yürüyen yayaları ezen belediyeye ait çöp arabası,
bir otelin duvarına çarparak durabildi.
İskoç polisinden yapılan açıklamada, kazada 6
kişinin hayatını kaybettiği ve yaralanan 7 kişinin
hastanede tedavi altına alındığı belirtildi. Kaza
sırasında Noel dolayısıyla dükkanların bulunduğu
sokağın kalabalık olduğu bildirildi.
Polis açıklamasında, “Glasgow Belediyesine ait
bir çöp arabası Queen Sokağı’nın kuzey yönünde
seyrederken, Modern Sanat Galerisinin önündeki
kaldırımda duran yayalara çarpmıştır ve George
Meydanı’na doğru yoluna devam etmiştir. Bu meydanda ise Millenium Oteline çarpmıştır” denildi.
Tüm reklamlarınız
%40
indirim
Yeni yıl kutlamalarınız
ücretsiz
Tüm seri ilanlarınız
www.telgraf.co.uk
reklam@telgrafnews.com
07429481490 | 02079230838
10
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
11
Kobanê’de Yaşamını Yitiren
Sibel Bulut Londra’da Anıldı
Rojava’nın Kobanê kantonunda Daiş
çeteleriyle girdiği çatışmada yaşamını
yitiren MLKP savaşçısı Sibel Bulut
(Eylem Deniz) Londra’da anıldı.
Kobane’de 12 Aralık’ta yaşanan çatışmada yaşamını
yitiren Sibel Bulut için başkent Londra’da yapılan anma
Manor House’ta yapılan bir yürüyüşle ile başladı. Öğlen
saatlerinde başlayan ve çok sayıda kişinin katıldığı yürüyüş
MLKP’li Komünist kadınlar, Sosyalist Kadınlar Birliği ve
Roj Women tarafından organize edildi. Turnpike lane tren
istasyonuna kadar devam eden yürüyüşte sürekli olarak
YPG, YPJ ve MLKP lehine sloganlar atıldı.
Üzerlerinde ‘Kobane şehidi Sibel Bulut ölümsüzdür’ ,
‘Rojava devrimi yolumuzu aydınlatıyor’ , ‘Dünya kadınları
Daiş’e karşı birleşin’ yazılı büyük pankartların açıldığı
yürüyüşte, Arin Mirkan, Kader Ortakaya ve Sibel Bulut’un
resimlerinin yanında MLKP ve PKK bayrakları kaldırıldı.
Turnpike Lane istasyonunda sona eren yürüyüşten sonra
kitle Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezinde yapılan
anmaya katıldı. Bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan
anma programında yapılan konuşmalarda temel gündem,
başta Kobane’de olmak üzere tüm Kürdistan’da yürütülen
mücadelede kadının öncü rolüydü.
Yapılan açıklamada şunlar belirtildi;
‘‘Devrimi bütün benliğinde hisseden ve savaşan Sarya
yoldaş, Arin’in fedai ruhunu ve Kader’in enternasyonal
bilincini kuşanan, Rojava kadın devriminin sembollerinden
biri oldu.
Saryamız, 1986 yılında Dersim’de dünyaya geldi. Genç
ömrüne, yıllarca biriktiremeyeceğimiz mücadele deneyimleri biriktiren Komutan Sarya, gazetecilik dahil mücadelenin farklı alanlarında devrim yolculuğunu sürdürdü. Her
dönem kendini aşan bir irade ile daha ileri mevzilere taşınan
Sarya yoldaş, Kobanê’de ölümsüzlük mertebesine yükseldi.
Partimiz ve yoldaş Parti MLKP’nin; “Kobanê’nin
çağrısına ses verin. Hemen şimdi harekete geçin” çağrısına
tereddütsüz uyan Sarya yoldaşımız, bulunduğu Cizire kantonundan, Kobanê’ye geçerek yüksek bir performansla
DAİŞ karanlığını parçalayan kadın şafağımız oldu.
“Kobanê’nin yanında olmak, her onurlu insanın görevidir, vicdan sahibi olan herkes, bu savaşta, Kobanê halkının
yanında yer almalıdır. Bir komünist olarak ben bu haklı
kavganın tam ortasında olmalıyım” diyen Sarya yoldaşımız,
hareketli taburlar içinde yer aldı. “Kobane düştü düşecek”
diyenlere inat, halkların eşitliği ve kadınların özgürlüğü için
DAİŞ çetelerine karşı sokak sokak, ev ev çatıştı.’’
Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın devrimidir
‘‘Sarya yoldaşımız, kadın özgürlük mücadelesini bilince çıkaran, “Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın
devrimidir.” diyerek tüm kadınları Rojava devrimine sahip
çıkmaya çağıran yoldaşımız, kadın özgürlük mücadelemizin komünist kadın savaşçısı olarak öncü çıkışlarımızdan
biri olmuştur. Bu çıkışların devam edeceği bilinmelidir.
Bu yangını ve kavgayı Avrupa topraklarına taşıyan biz
komünist, sosyalist ve yurtsever kadınlar olarak; Sarya
yoldaşa ve tüm şehitlerimize layık olmak, devrim yangınını
bölgemizde ve dünyanın dört bir yanına taşımayı onursal
görevimiz olarak görüyor ve söz veriyoruz!.. Ne pahasına
olursa olsun bu sözü tutacağız’’
Açıklama, ‘Sibel Bulut Yoldaş Yaşıyor, Rojava Direniyor’, ‘Sarya Komutan Yaşıyor,
MLKP Savaşıyor’ , ‘Sarya Komutan Yaşıyor, YPJ
Savaşıyor’ , ‘Yaşasın Kadın Devrimimiz’ sözleriyle sona erdi.
12
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
13
Maraş Katliamı
Ahmet GÜVEN
Yüzlerce ölü ve yaralı
Aleviler için tarihin kanlı katliamlarından biri
olan Maraş katliamına değinmeden önce gerçeğin
üzerindeki perdeyi kaldırmamız gerekiyor. Eğer
gerçeğin üzerindeki perdeyi kaldırmazsak, bu gerçek her on yılda bir yüreğimize saplanıp canımızı
yakmaya devam edecektir. Gerçek şu ki; tarih boyunca bütün Alevi katliamlarını devlet yapmıştır.
Selçuklular döneminde öyledir, Osmanlılar
döneminde öyledir. Cumhuriyet döneminde bu
gerçek değişmemiştir. Maraş katliamında devlet
öne çıkmamış, desteklediği sivil faşistleri öne
sürmüştür. Arada otuz kusur yıl geçmesine rağmen
sorumlular yargılanmamış, yapanların yanına kâr
kaldığı için, 93’de Sivas katliamı, ardından Gazi
katliamı gelmiştir.
Dostun bahçasına bir hoyrat girmiş
Korudur ey Benli Dilber korudur
Gülünü dermemiş dalını kırmış
Korudur ey Benli Dilber korudur
Pirsultan
Emri veren bir üst rütbeli asker
Sabahın erken saatlerinden faşist güruh Yörükselim mahallesinin üst tarafındaki ormanlıkta
toplanır. O yıllar Yörükselim, Alevilerin yaşadığı
bir mahalledir. Aleviler kendilerini savunmak
için sokağa çıkıp tedbir alırlar. Akşama doğru,
bayrak çekilmiş tanklarla üst rütbeli bir askerin komutanlık ettiği askerler mahallenin alt
tarafından girerler. Halk, askerleri alkışlayarak
karşılar. Ama daha sonra kedi ölüm fermanlarını
alkışladıklarını söyleyeceklerdi. Üst rütbeli,
endişeye gerek olmadığını belirterek halkı evlerine dağıtır. Sokaklar boşaltılıp herkes evine gittikten sonra, ormanlığa faşistlerin yanına gider. Artık
katliam için ortam hazırlanmış olur. Başından mahalleye cesaret edip giremeyen faşistler, komutandan cesaret alarak saldırıya geçerler.
Faşistler camlara yürüdüler
Kürsüleri kırdılar, höykürdüler
Tığ teber şahı merdan
Tanrı Dağı kadar Türk’tü bunlar
Hıra Dağı kadar Müslüman
Ve de kanlı bıçaklı düşman
Enver Gökçe
O dönem Maraş nüfusunun ( çoğu kırsalda olmakla beraber) yüzde kırkı Alevidir ve bölgenin
Alevileri çoğunlukla Kürt kökenlidir. Faşistler,
Türkçülük ve İslam adına çocuk, yaşlı demeden savunmasız insanları katlederler ve bir yandan evleri yağmalarlar. Yüzün üzerinde insanın
katledildiği katliamda yüzlerce insan yaralanır.
Vahşetin yaraları daha sarılmadan ve sorumlular
açığa çıkarılmadan 12 Eylül cuntası iktidara geçer.
Cunta ile birlikte Aleviler üzerinde baskılar daha
da artırılır. O dönemi yaşayanlar bilir, karakol kurulmayan Alevi köyü ve şiddette maruz kalmayan
Alevi yok gibidir. Bunun üzerine insanlar yerlerinden ve yurtlarından ayrılmak zorunda kalırlar,
başta Avrupa olmak üzere dünyanın bir çok ülkesine dağılırlar. Bu gün Maraş’ın hem içinde
hem de ilçe ve köylerinde Alevi nüfusu oldukça
azalmıştır. Kırk hanelik köyde dört ev kaldıysa,
iki yüz hanelik köylerde yedi ev, bazı köylerde
hiç kalmamışsa, durumun vahameti açısından belirtmek önemlidir.
Alevilere
yapılan
hiç
bir
katliam
aydınlatılmamıştır. Katiller bilinmesine rağmen,
devlet korumuş ve mükafatlandırmıştır. Daha
sonra meclise gönderilenler, terfi ettirilenler
herkesin malumudur. O dönemin katillerinden
Türkeş’in, Demirel’in, 12 Eylül generallerinin
ne dediğini hepimiz biliyoruz. Bunları burada tekrarlamayacağım. Ama bunların cesaret
aldıkları, devletin tek din tek millet projesini bilince çıkarmamız gerekiyor. Bu projenin dışında
kalan her kesim, ittihat ve Terakki’den bu yana
katliamlara maruz kalmıştır. Artık insanlarımızın
şunu sorması gerekiyor; Osmanlıdan Cumhuriyete
ne değişmiştir? Osmanlı döneminde Aleviler katlediliyordu, Cumhuriyet döneminde katliamlara
devam edildi. Osmanlı döneminde Cem yapmak
yasaktı, Cumhuriyet döneminde yasaklar devam
etti ve halen Cem Evleri ibadet yeri olarak kabul
edilmemektedir.
Sonuç olarak; Kaybettiğimiz tüm canları
buradan saygı ile anarken, bir daha canımızın
yanmaması için, `tek din tek millet projesinin ortadan kaldırılması ve katillerin yargılanması gerekiyor.
Not: Ahmet Güven 28 Aralık 2014 Cumartesi günü Kürt Toplumu Merkezinde yapılacak
‘Maraş’tan Roboski’ye’ adlı panele konuşmacı
olarak katılacaktır.
New Era Evleri
Sakinlerinin Yürüttüğü
Kampanya Sonuç Verdi
Aylardır kampanya yürüten, Hoxton’daki, New Era
evlerinin sakinleri amaçlarına ulaştılar. Kampanyanın
büyümesiyle, evleri satın alıp kiraları yükselteceklerini
açıklayan, Amerikan şirketi, Westbrook Partners, evleri
Dolphin Square Foundation’a sattıklarını açıkladı. Dolphin Square Foundation piyasa değerinin altında kira
ücreti olan evler sağlıyor.
Westbrook, evlerin kiralarını
aylık 800 sterlinden, 2,000 sterline
kadar
yükselteceklerini
söylemişlerdi. Bunun üzerine ev
sakinleri kampanya başlatmışlardı.
Kiracıların,
kiraların
yükselmemesi için başlattıkları imza
kampanyası dahilinde toplanılan
300 bin imza, büyük bir kitlenin de
katılımıyla, geçtiğimiz haftalarda
Başbakanlığa teslim edilmişti. Birçok kesimden destek gören kampanya, Russell Brand gibi popüler
isimler ile birlikte Hackney Belediye Başkanı Jules Pipe ve İşçi Parti
Hackney Belediye Encümeni Feryal
Demirci gibi isimlerden de destek
almıştı.
New Era konutları, 1930
yılındaki, yapımından itibaren
piyasa değeri altında kira ücreti
uygulamasıyla, düşük ve orta gelirli
ailelerin yaşayabildikleri evler olmaya devam edecekler.
Ankara Anlaşmalılara İyi Haber
Britanya, ülkede çalışan
Türkiye vatandaşlarının Ankara anlaşması kapsamında
sahip olduğu sosyal yardım
haklarını kısıtlamak için
Avrupa Adalet Divanı’na
açtığı davayı kaybetti.
Daily Mail gazetesinin haberine göre
mahkeme kararı, İngiltere’de yasal
olarak çalışan Türkiye vatandaşı işçilerin
aynı Avrupa Birliği vatandaşı ülkelerden gelen işçiler gibi devletin sunduğu
Daha önce, ülkenin en zengin,
Milletvekili, Muhafazakar Parti’li
Richard Benyon’ın ailesinin sahip
olduğu Benyon Estate şirketi, yüzde
10’nuna sahip olduğu konutlarda,
hissesini satmak zorunda kalmıştı.
Jules Pipe, gelişmeden ötürü memnuniyetini dile getirerek şöyle
konuştu: ‘‘Westbrook, bizim baştan
beri yapmasını istediğimiz doğru
şeyi yaptı. Durmaksızın kampanya
yürüten New Era sakinlerini taktir
etmek istiyorum.’’
Dolphin Square’nin 2016 senesine kadar var olan kiralara
bağlı kalacağını memnuniyetle
karşıladığını belirten Pipe, evlerle
ilgili gelecek planlarına ilişkin de
teminat almaya devam edeceklerini
ifade etti.
Pipe, Londra’nın emlak sorununa ilişkin de yükselen kiralar ve
güvencesiz kira anlaşmalarının önüne
geçilmesi için yeni düzenlemeler
uygulanması gerektiğini belirtti.
sosyal yardım ve emeklilik haklarından
yararlanmaya
devam
edebileceği
anlamına geliyor. İngiltere’de çalışan
Türkiye vatandaşı işçiler 1963 tarihli Ankara anlaşması kapsamında hem
kendileri hem de aileleri için devletten
yardım alma hakkına sahip. Türkiyeli
işçiler ayrıca ülkede emekli olma ve
emekli olduktan sonra Türkiye’ye geri
dönerlerse emeklilik maaşlarını burada
almaya devam etme hakkına da sahip.
İngiltere İş ve Emeklilik Departmanı
konu ile ilgili yayınladığı basın
açıklamasında, “İngiliz halkı bu ülkeye
gelenlerin ekonomiye katkı sağlamasını
talep etme hakkına sahip. Biz bu kararın
doğurduğu sonuçları detaylı olarak
inceleyeceğiz” dedi.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
14
Rojava’ya Giden
Eski İngiliz Askerler
Geri Döndüler
Daiş’e karşı savaşmak için
Rojava’ya giden eski İngiliz
askerler Jamie Read ve James
Hughes, Britanya’ya geri
döndüler.
Döndüklerinde havaalanında altı
saat sorgulanan Read ve Hughes, tutuklanmadan serbest bırakıldılar.
Dönüşlerinin ardından Sky News’e
konuşan eski askerler, paralı asker
olarak Rojava’ya gitmediklerini, ve
gitme kararlarını Alan Henning’in
Daiş tarafından öldürüldükten sonra
aldıklarını belirttiler.
Daiş’e
karşı
savaşmak
için
Kürdistan’a gitme ihtiyacını hissettiklerini, ve Henning’in öldürülmesinin
son damla olduğunu belirttiler.
Read ve Hughes, polisin, olası Daiş
destekçilerinin saldırılarına karşı, kendilerini koruma altına aldığını ve evlerine alarm takıldığını anlattılar. Daha
önce Afganistan’da savaşmış olan, 26
yaşındaki, Hughes, evlerinin çevresinde devriye bulunduğunu belirtti.
Rojava’dayken, Daiş tarafından
rehin alınmalarına karşı, kendilerini
vurmak için ayrı bir mermi tuttuklarını
belirten, Cumbria’lı, 24 yaşındaki
Read, şöyle konuştu: ‘‘Orada herkes
kendisi için bir mermi saklıyor. Hiç
kimse Daiş tarafından esir alınmak istemiyor. Hiç kimse kafasının kesilmesinin YouTube’de izlenilmesini istemiyor. Acımasız bir durum gibi ama
gitmenin en iyi yolu öyledir. Eskilerin
söylediği gibi, ‘birbiriniz için birer
atım tutacaksınız’.’’
İkili, öldürülmeleri ya da rehin
alınmaları durumunda aileleri için birer
video çektiklerini söylediler.
Geçen hafta, Savunma Bakanlığı,
Ocak ayında, bir grup İngiliz askerlerinin Irak askeri ve Peşmerge’yi eğitmek
için Bağdat ve Kürdistan’a gideceklerini açıklamıştı.
‘Lions of Rojava’ (Rojava’nın
Aslanları) Facebook sayfasında halen Amerika, Almanya, Hollanda ve
Estonya’dan gönüllülerin, Rojava’da,
YPG saflarında savaştıklarını duyurdu.
BM Silah Ticareti
Antlaşması
Bugün Yürürlüğe
Giriyor
Birleşmiş Milletler, Uluslararası
Silah Ticareti Antlaşmasının
(ATT), bugün yürürlüğe gireceğini
bildirdi. BM Cenevre
Ofisi’nde
yapılan
basın
toplantısında konuşan BM Cenevre Ofisi Sözcüsü
Corinne Momal Vanian, antlaşmanın 130 ülke
tarafından imzalandığını ve 60 ülkenin de antlaşmayı
onayladığını söyledi. Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için en az 50 ülke tarafından onaylanması gerekiyordu. Uluslararası Silah Ticareti Antlaşması, taarruz
helikopterlerinden otomatik tüfeklere kadar bütün
konvansiyonel silahların ticaretine düzenleme getirirken, bunların savaş suçları ve insanlığa karşı suç
işlenen ülke ve gruplara satışının yasaklanmasını
öngörüyor.
Antlaşmayla, dünya genelinde
yaklaşık 85 milyar dolar arasında olduğu tahmin
edilen yasa dışı silah ticaretinin azaltılması hedefleniyor. Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler antlaşmayı
onaylayan ülkeler arasında yer alırken, en büyük
silah ihracatçısı ABD antlaşmayı imzalamasına
rağmen henüz onaylamadı. DUYURU
Roj Kadın Meclisi (RKM)
Kadınlar için Bilgisayar Kursu Başlatıyor
Yetkin ve donanımlı, eğitimli kadrosu ile Roj Kadın Meclisi kadınların kişisel ve mesleki gelişimi için bilgisayar kursu başlatıyor.
Roj Kadın Meclisi, Kadınların yasama aktif katılımını desteklemek için temel ve orta düzeyde bilgisayar kursu başlatmaktadır.
Bilgisayar kursu hiç kullanma bilmeyenler ile mevcut bilgi ve yeteneklerini geliştirmek isteyenleri hedef almaktadır.
Başlama Tarihi: 15/12/2014 PAZARTESİ
Kurs Saatleri: 11:00-13:00 pm
Yer: KURT TOPLUM MERKEZI, 11 Portland Gardens, Fairfax Hall, London N4 1HU
Kurs ücretsizdir
Kayıtlar ve daha fazla bilgi için aşağıdaki telefonları arayınız
Ezgi: 07503961176 | Cigdem: 07846450372 | Email: rojwomen@gmail.com
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
15
Erem Kansoy’dan Fotoğraf Sergisi
Bu yılın Ekim ayında
Güney Kürdistan’da
bulunan gazeteci Erem
Kansoy, buradaki mülteci
kamplarını ziyaet etmiş ve
yaşanan savaşın etkilerine
şahit olmuştu.
Çeşitli
gazetelerde
bölgeden
yayınladığı haber ve fotoğrafların yanısıra
televizyon programlarına da katılarak
bölgede tanıklık ettiği olayları anlatan
Kansoy, burada görüntülemiş olduğu
fotoğraflar ile Londra’da yardım amaçlı
bir sergi düzenleyerek yardım topladı.
Toplam 31 fotoğraf ile ‘savaşın
çocukları’ konulu fotoğraf sergisinde,
Güney Kürdistan’da bulunan Kawergosk Kampı, Duhok Kampı, Ainkawa’da
bulunan kiliseler, Kuştepe Kampı gibi
kalabalık nüfuslu mülteci kamplarından
çocuk fotoğrafları yer aldı.
Yüzçiçek Açsın Kültür Merkezi’nin
katkılarıyla
Edmonton’da
bulunan
dernek binasında gerçekleştirilen Sergiye Mazgirt Belediye Başkanı Tekin
Türkel Ve Ovacık Belediye başkanı Fatih
Mehmet Maçoğlu da dernekte düzenlenen kahvaltının ardından sergiyi dolaştı.
Katılımın oldukça kalabalık olduğu
kahvaltı ve sergide yardım amaçlı satışa
sunulan tüm fotoğraflar satılarak 400
Poundluk bir gelir elde edildi. Toplanan
yardım Ocak ayı içerisinde gazetecilik
görevini yerine getirmek üzere yine bölgeye gidecek olan Erem Kansoy tarafından
yerlerinden edilmiş ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılacak.
‘Tiyatro Gelecek’ Erdal Eren’i andı Haydar Ulus Noel
Day-Mer Bünyesinde bir araya
gelen ve gençlerin oluşturduğu
Tiyatro Gelecek ekibi çok kısa
bir sürede hazırladığı ‘Yazıyooor
Yazıyoor’ oyununu Erdal Eren’i
anmak üzere sahneledi.
17-18 Aralık Tarihlerinde Day-Mer’in
Tottenham’da bulunan binasında sahnelenen oyuna ilgi yoğundu. Gençlerin yaklaşık
1 buçuk ayda hazırlandığı ve sahnelendiği
oyunda seyirciler hem güldü hem ağladı.
Düzenlenen anma etkinliğinde ise tiyatro
oyunundan önce gösterime sunulan belgeseller ile de Erdal Eren anıldı.
Tiyatro Gelecek ekibi, Deniz Gezici
yönetmenliğinde, Anıl Doğan, Anıl Duman,
Ayşe Sena Kartal, Canberk Arslan, Dilan
Taş, İbrahim Çiçek, Meltem Kara, Rojda Karasu, Sidar Koca, Taylan Erdal’dan
oluşuyor. Tiyatronun müziklerinde ise Hale
Kalkavan, Ülkem Yılmaz ve İlker Özel.
Makyaj ise Hazal Nurdoğan tarafından
üstlenildi.
Yakın tarihte çalışmalarına başlayan
tiyatro ekibi yönetmeni Deniz Gezici ise
Erdal Eren’i anmak üzere hazırladıkları
“Yazıyooo, Yazıyo” oyunu hakkında
şunları söyledi; “Bu oyuna hazır bir teksirden çalışmadık. Ekip çalışması yaptık,
çoğunluğunu şair ve yazar Akın Olgun
desteği ile yazılan oyun Tiyatro Gelecek
ekibininde
katkılarıyla
oyunlaştırıldı.
Toplamında 1 buçuk ayda yazılıp
sahneleştirilen bu oyun bu kadar kısa zaman içerisinde çok büyük emekler verilerek anlamlı bir amaç için hazırlandı. Tüm
tiyatro severleri ve duyarlı vatandaşlarımızı
oyunumuza geldikleri için teşekkür ediyoruz. Gençlerle çalıştığım için çok mutlu oldum onlardan öğrendiğim çok şey
oldu, gençlerle önemli emekler vermek
ve gençlere yardımcı olmak benim için
çok önemli. Ekibimiz ilk oyunun ardından
çalışmalarına devam edecek dileyen herkes
bize katılabilir”.
Baba Elbisesiyle
Picturehouse
Sinemasında Düşük
Ücreti Protesto Etti
Hackney Citizens’ın gerçekleştiği
eylemde, Haydar Ulus Noel
Baba olarak, Hackney, Mare
Street’te bulunan, Picturehouse
sinemasının çalışanlarına düşük
saat ücreti vermesini protesto etti.
Ulus, Randal Cremer ilk okulundan
öğrenciler ve diğer kurum temsilcileriyle
birlikte sinemaya bir çuval kömür bırakarak,
işletmeyi cimri ve kötü anlamına gelen
‘scrooging’ ünvanını verdiler. Scrooging,
Charles Dickens’in ünlü A Christmas Carol
(Bir Noel Şarkısı) kitabındaki paylaşmayı
sevmeyen Scrooge karakterinden bir alıntı.
Hackney
Citizens,
sivil
toplum
kurumlarının bir arada çalıştığı bir ittifak
grubu. Kurumun amacı Hackney’de, saat
ücreti £9.15 olan, geçim sağlayan maaş
ödeyen işyerlerini kutlayıp, ödemeyenleri
protesto etmekti.
Saat ücretleri £7.90 olan sinema
çalışanlarına teşekkür edilip, kek dağıtıldı.
Ulus, Picturehouse yöneticilerine verilmesi için, sinemanın menajeri Lyn Goleby’e
mektup vermek istedi fakat, bu istek kabul
edilmedi. Ulus mektubun kabul edilmemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını
ifade ederek, düşük ücrete karşı herkesin
tepki göstermesi gerektiğini belirtti.
Britanya’nın asgari ücreti £6.50, fakat
Londra’nın hayat pahalılığından kaynaklı,
bu ücretin yeterli olmadığı anlamına geliyor. Asgari ücret, geçim masrafları göze
alınarak hesaplanıyor.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
16
Happy Days’den
Kaçırılmayacak Fırsat
Londra’da kökleşmiş ve
profesyonel hizmet veren
Happy Days Holiday turizm
firması müşterilerine
kaçırılmaz fırsatlar sunuyor.
Uzun yıllardır Londra’da hizmet veren ve
uygun fiyatları ile fark yaratan firma 2015 yaz
tatili biletlerinizde 5 taksitle ödeme imkanı
sunuyor. Erken rezervasyonlar ile uygun fiyatlar yakalayabileceğiniz ve profesyonel hizmet
alabileceğiniz Happy days Holiday, güler yüzlü personeli ile müşteri memnuniyeti odaklı
hizmetlerine devam ediyor.
Kıbrıs ve Türkiye’de
kaçırılmayacak tatil fırsatları
“Tatile gitmeyen kalmasın” sloganıyla, Türkiye ve Kıbrıs’ta olduğu gibi, Avrupa’da da tatil
beldelerinde tatil yapma imkanını uygun fiyatlarla
ayağınıza getiriyor. 5 yıldızlı otellerden bütçeye
uygun otellere kadar çok sayıda denize sıfır konaklama seçeneği, herşey dahil ve en ekonomik tatil
fırsatlarına Happy Days Holidays ile kolaylıkla
ulaşılabiliyor. Firma, Avrupa’ya seyahatlerde tercihe göre kısa tatil imkanları da sağlıyor. Deniz
turizminin yanı sıra kültür tatilleri ile de alternatif
tatil seçenekleri veren firma, turlara ilginin her
geçen gün yükseldiğine dikkat çekerek, talebi
karşılamak için değişik turlar da düzenliyor.
Başta Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve Balkan
ülkeleri olmak üzere farklı bölgelere düzenlenen turlar kapsamında, Yat turları, Karadeniz
turlarının ile birlikte Çanakkale gezisi ve Anzac
kutlama turları gibi son yıllarda ilginin arttığı turlar da yapılıyor. Happy Days Holidays’in deneyimli çalışanları, müşterilerden gelen talepler
doğrultusunda, özel turlar da organize ediyor. belittiler. Her ay düzenlenen tur programlarına yarım
pansiyon otel konaklamaları, havaalanından transferler, tura dahil olan yerlerin giriş ücretleri, ara
transferler ve rehber hizmetleri de dahil ediliyor.
Happy Days, Türkiye’nin en gözde tatil
destinasyonları olan Bodrum ve İzmir’e direkt
uçuşlar ile tatil severlerin gözde mekanı Kıbrıs’a
en iyi fiyatları sunarak tatillerinizi de ekonomik
hale getiriyor. İsteğe göre oluşturulan paketlerle, Türkiye ve Kıbrıs’a gitmeyi planlayan gurbetçiler, tatillerini ara uçuşlarla birleştirip memleket özlemini de giderebiliyor. İstanbul, Muş,
Gaziantep, Kahraman Maraş, Elazığ, Malatya,
Şanlı Urfa, Mardin ve daha bir çok il’e ekonomik uçak biletleri sağlayan Happy Days, acil
durumlarınızda da hızlıca uçak biletlerini uygun
fiyatlara bulmanıza yardımcı oluyor.
Happy days Holiday www.happydaysholiday.com web sitesini ziyaret edebilir veya 341
Green Lanes, Harringay,N4 1DZ, London adresinde ziyaret edebilirsiniz. Daha fazla bilgi ve
rezervasyonlarınız için 0207 993 8363 numaralı
telefondan Happy dyas Holiday firmasına
ulaşabilirsiniz.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
17
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
18
İslam Karşıtı Gösteriye 17 Bin Kişi Katıldı
Dünya nüfusu
her saniye 2,6
kişi artıyor
Dünya Nüfus Vakfı tarafından açıklanan
son verilere göre, yılda 80 milyon artan
dünya nüfusu, yıl sonunda 7 milyar 284
milyon 283 bine ulaşacak.
1970 yılında dünya nüfusunun bugünkünün yarısı kadar olduğu hatırlatılan açıklamada, hızlı nüfus artışının
gelişmekte olan ülkelerde doğum kontrolünün etkin bir
şekilde uygulanamamasından kaynaklandığı bildirildi. Alman polisi ülkenin
doğusundaki Dresden
kentinde İslam karşıtlarının
düzenlediği gösteriye 17
bin 500 kişinin katıldığını
açıkladı.
Yürüyüşte
göçmenler
ve
sığınmacılar hakkında konuşmalar
yapıldı. Katılımcılar hep birlikte Noel
şarkıları söyledi. Kentte aynı zamanda bu yürüyüşe karşıt gösteriler de
yapıldı. Münih’te de 12 bin dolayında
kişi yürüyüşe karşı eylem yaptı.
Kısa adı Pegida olan, “Batı’nın
İslamileşmesine
Karşı Yurtsever Avrupalılar” adlı grup, Ekim
ayından bu yana her hafta “Batı’nın
İslamileşmesini”
protesto
eden
yürüyüşler düzenliyor.
Dün yapılan protesto polis
kayıtlarına göre, şu ana kadarkilerin en kalabalığı oldu. Almanya
Başbakanı Angela Merkel ve bazı
diğer siyasiler, Almanları aşırı
eğilimli gruplarca suistimal edilmemeleri konusunda uyarmıştı.
Merkel “Almanya’da toplantı
özgürlüğü var ama başka ülkeler-
den bize gelen insanlar hakkında
kışkırtma ve yalanlara yer yok.
Yürüyüşlere katılan herkesin, bu tür
olayları düzenlerce kullanılmama
konusunda dikkatli olmaları gerek”
demişti.
Yürüyüşün organizatörleri “radikal olmadıklarını” söylüyor, ancak
yürüyüşe aşırı sağcı gruplar da destek
veriyor.
Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberine göre,
gelişmekte olan ülkelerde her dört kadından biri, istemesine rağmen doğum kontrolü uygulayamadığı için hamile
kalıyor. Son verilere göre, dünya şayet 100 kişiden oluşan
bir köy olsaydı, 15 Afrikalı, 60 Asyalı, 10 Avrupalı yaşıyor
olacaktı. Nüfus artış hızının aynen devam etmesi durumunda ise, 2050 yılında 134’e ulaşacak olan köy nüfusunun, 33 Afrikalı, 73 Asyalı ve 10 Avrupalı’dan oluşacağı
hesaplanıyor. Asya ve Avrupa nüfusu düşerken, Afrika’da
nüfus artışının yüzde 15’den 25’e çıkması öngörülüyor. Aile planlamasının bir insanlık hakkı olduğunu belirten Dünya Nüfus Vakfı Başkanı Renate Bähr’e göre,
her kadın nezaman ve kaç tane çocuk yapacağına özgürce
karar verebiliyor olsaydı ve hamile kadınlar yeterli sağlık
hizmeti alabilseydi, yılda 200 bin kadın ve 2 milyon bebek
hayatta kalacak ve istenmeyen hamileliklerin oranı yüzde
70 düşecekti. ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
AB Adalet Divanı:
Birleşik Krallık AB
vatandaşlarından
Vize İstememeli
Avrupa Birliği’nin en yüksek yargı organı Adalet
Divanı, Birleşik Krallık’ın AB üyesi ülkelerde oturma
izni olan kişilerden vize istememesi gerektiği hükmüne
vardı. Adalet Divanı, “AB vatandaşlarının Avrupalı
olmayan aile fertlerinin” de Birleşik Krallık’a vizesiz
giriş yapabilmesini istedi.
Başbakan David Cameron’un sözcüsü karara katılmadıklarını
açıkladı. Hükümet konu ile ilgili Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesinin vereceği kararı bekliyor.
İspanya’ya yerleşen İrlanda vatandaşı Sean McCarthy ve
Kolombiyalı eşi Patricia McCarthy Rodriguez, Birleşik Krallık
vize kurallarının serbest dolaşım haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle
2012’de Avrupa Adalet Divanı’nda dava açmıştı. Çift, Kolombiyalı
Rodriguez’in ailesini görmek için, vize başvurusu yapmadan Birleşik
Krallığa girmesi gerektiğini söylüyordu.
Birleşik Krallık devleti yetkilileri ise ülkeyi ziyaret etmek istiyorsa Rodriguez’in her altı ayda bir “aile izni” almasını talep ediyordu.
Sean McCarthy, Avrupa Adalet Divanı’nın kararından çok memnun
olduğunu söyledi.
Karar, yalnızca yakınları AB ülkelerinde yaşayanları kapsıyor.
19
İngiliz Parlamentosunda Tarihi
Cinsel İstismar ve Cinayet Olayı
Soruşturuluyor
Polis, Westminster Parlamentosunda 1970 ve 1980’lerde çocuk
istismar çetesi soruşturması
kapsamında aldığı bilgilere
dayanarak cinayet soruşturması
başlattı.
Londra Polis Birimi, Metropolitan Police,
bir tanığın, zamanın milletvekillerinin ve devlet
görevlilerinin de bulunduğu çocuk istismar çetesinin üç çocuğu öldürdükleri iddiasının ‘geçerli ve
gerçek’ olduğunu açıkladı. İddialar üzerine polis
cinayet soruşturması başlattı.
Çetenin, otuz sene boyunca Parlamento merkezli
olmak üzere, askeri tesisler
de dahil, Londra’nın çeşitli
bölgelerinde ve çevresinde
taciz olaylarına karıştıkları
belirtildi. Çocukların, milletvekilleri ve üst düzey devlet
yetkililer tarafından cinsel
taciz ve tecavüze uğradıkları
polise anlatıldı.
Cinayet
soruşturmasını
yöneten başkomiser, Kenny
McDonald,
yaptığı
basın açıklamasında tanığa
inandıklarını ifade etti.
İstismarın 1975 ile 1984 yılları arasında,
tanığın yedi ve 16 yaş arası olduğu dönemde
gerçekleştiği bildirildi. Tacizin kimi zaman Pimlico bölgesinde bir evde, kimi zaman da partilerde
olduğu; bir grup erkek ya da tek bir erkek dahil
olduğu, iddia ediliyor.
Tanık, evinden alınarak Parlamentoya yakın
olan Dolphin Square konutlarına götürüldüğünü
polise anlattı.
Çocuk istismarı konusunda deneyimli olan
polisler, Nick olarak bilinen, tanığın doğru
söylediğini düşünüyorlar.
Polis kayıp kişilerin raporlarını inceliyor.
20
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
‘AFAD,180 bin Kobanêli için
hiçbir yardım yapmadı’
Kobanê Kriz Koordinasyon Merkezi
yaptığı yazılı açıklamada, zaman zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve
AKP hükümet temsilcilerinin resmi açıklamalarında Kobanêlilere ‘kucak açtıkları’ ve Başbakanlığa bağlı
AFAD üzerinden her türlü yardımın
gerçekleştirildikleri
sözlerinin
yalan olduğunu belirterek, “Yaklaşık 190
bin Kobanêli insanın resmi olmayan
bilgilere göre sadece 10 bin kadarını kendi çadır kamplarında barındıran AFAD,
geri kalan 180 bin Kobanêli için bugüne
kadar hiç bir yardım yapmış değildir.
Yabancı devlet ve kurumlardan AFAD’ın
aldığı yardımlar 180 bin Kobanêli için
asla kullanılmamıştır» dedi. Rojava’nın Kobanê Kantonu’ndan
gelen insanlar için DBP’li belediyeler, HDP, DTK bileşenleri,
Rojava Yardımlaşma Derneği ile
yerli ve uluslararası sivil toplum
kuruluşlarının ve halkın desteğiyle
altı çadır kent ve çevre illerde ailelerin
yanında barınan on binlerce insanın yiyecek, giyecek, ısınma, sağlık, eğitim
ve benzeri ihtiyaçlarının adil ve verimli
sağlanması amacıyla kurulan Kobanê
Kriz Koordinasyonu 3 aylık bir dönemde Türkiye’ye 190 bin sivilin geldiğini
ve bunların ihtiyaçlarının giderilmesine
dönük faaliyetlerin bugüne dek başarıyla
yürütülmeye çalışıldığı belirtildi. AKP EMEK HIRSIZLIĞI YAPIYOR
AKP Hükümetinin, uluslararası
hukuktan
doğan
yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi resmi
makamlar tarafından Kriz Koordinasyon Merkezi’ne çeşitli engeller de
21
direnen YPG/YPJ güçleri ile halen
orada bulunan sivil halka yardımların
gönderilebilmesi için halen insani
yardım koridorunun açılmamış olması,
DAİŞ’i desteklemekten başka bir anlam
taşımamaktadır. Türk askerlerinin gözü
önünde DAİŞ’in insanlık dışı faaliyetlerini yürütüyor olması da başlı başına bir
skandaldır.”
GELEN YARDIMLAR
KOBANÊLİLERE ULAŞTIRILMIYOR
koyulduğunu açıklayan Kriz Merkezi, “Diğer yandan kurumlarımızın
tüm sağladığı yardımlar ve kapsamlı
çalışmalar AKP Hükümeti tarafından
kendi faaliyetleriymiş gibi yansıtılmaya
çalışılarak bir de emek hırsızlığı
yapmaktadırlar” dedi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen
yerlerinden zorla göç ettirilen Kobanêlilerin en azından topraklarına dönene
kadar daha yaşanabilir koşullar içinde
hayatlarını
idame
ettirmelerini
sağlamanın öncelikli sorumlulukları
olduğunu kaydeden Kriz Koordinasyonu
açıklamasında şunlara yer verdi: “AKP
Hükümeti’nin de aynı sorumluluk bilincinde olması gerekmektedir. Maraş
Valiliği’nin Kobanê’den gelen halkımızı
otobüslere bindirerek
Mürşitpınar
sınır kapısına kadar göndermiş olması
karşısında AKP Hükümeti’nin açıklama
bile yapmamış olması sorumsuzluğun
en açık göstergesidir. Kobanê kentinde
Kobanê yerine Halep’i öne çıkarmaya
çalışan AKP Hükümetinin, Suriye
politikalarındaki tutarsızlığının bir
kez daha ortaya çıktığını belirten Kriz
merkezi açıklamasında şunlara yer
verdi. “Zaman zaman Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın ve AKP Hükümet temsilcilerinin resmi açıklamalarında Kobanê
krizi sebebiyle zorunlu göç mağduru
olan insanlara “kucak açtıkları” ve onlar
için Başbakanlığa bağlı AFAD üzerinden her türlü yardımı gerçekleştirdikleri
yönünde gerçeği yansıtmayan ifadelerde
bulunmayı sürdürmektedirler. Yaklaşık
190.000 Kobanêli insanın resmi olmayan bilgilere göre sadece 10.000 kadarını
kendi çadır kamplarında barındıran
AFAD, geri kalan 180.000 Kobanêli
için bugüne kadar hiç bir yardım yapmış
değildir. Yabancı devlet ve kurumlardan
AFAD’ın aldığı yardımlar 180.000
Kobanê’li için asla kullanılmamıştır.»
SIĞINMACILARDAN %20
KATKI PAYI KESİLİYOR
AKP Hükümetinin, hem bütçeden
ayrılan yardım miktarını hem de
yurtdışından AFAD’a aktarılan ayni
ve nakdi yardımların detaylı listesini ve bu yardımların nerelerde
kullanıldığını içeren istatistikleri kamuoyuyla paylaşması gerektiğini belirten Kriz Merkezi, ayrıca 180 bin
Kobanêli sığınmacı için AFAD’ın
neden hiçbir yardım gerçekleştirmediği
konusunda bir açıklama yapmasını,
diğer yandan tedavi ve ilaç ihtiyacı
olan sığınmacılardan devletin %20 katkı
payı alınması uygulamasına derhal son
verilmesi gerektiğini açıkladı. başta
olmak
üzere
Kobanê
Rojava’nın üç kantonundan gelen
insanların Suruç başta olmak üzere çevre
il ve ilçeler eyerleştirildiğini, özellikle
barınma ve diğer temel ihtiyaçların
giderilmesi için Koordinasyona bağlı
5 depo üzerinde yardım malzemelerinin sığınmacılara düzenli dağıtıldığını
belirten Kriz Merkezi, Kobanê Kriz
Koordinasyonu’na bağlı 5 çadır kentte
11 bin kişinin barındığını, ayrıca 10
bin kişi kapasiteli altıncı çadır kentin
de tüm engellemelere rağman faaliyete
geçirilmesi için yoğun çaba sarf edildiği
belirtildi. Kriz Merkezi, bölgeye yerleştirilen
sığınmacılar hakkında da şu bilgileri verdi: “Suruç ilçe merkezi ile bağlı köylerinde bulunan yaklaşık 42.000 Kobanêli
insan Suruç halkının misafiri olarak evlerde barınmaktadırlar. Çadır kentlerdeki
sığınmacıların yararlandırıldığı gıda,
giyecek, ilaç, vs. ihtiyaçlar yine koordinasyon tarafından dağıtılmaktadır. Urfa şehir merkezi ile Suruç
dışındaki ilçelerde bulunan 69.600
Rojavalı ve Suriye’nin diğer kentlerinden gelen sığınmacılara da koordinasyon tarafından düzenli olarak
temel ihtiyaç malzemeleri gönderilmeye devam edilmektedir. Diğer yandan Adıyaman’da 7500, Amed’de
11000, Malatya’da 3000, Batman’da
3000, Mardin’de 4000, Antep’te 4500,
Antalya’da 1800, Hatay’da 1000 Kobanêli evlerde barındırılmaktadır.”
DAİŞ’E ÜCRETSİZ TEDAVİ,
KOBANÊLİLERE PARALI
AKP Hükümeti’nin Kobanê’den gelen insanlara karşı takındığı tutum da son
derece provokatif olduğunu, Rojavalıları
“makul şüpheli” olarak gören güvenlik
güçlerinin uluslararası toplumun tersine dışlayıcı ve düşmanca yaklaşımının,
AKP Hükümeti’ni DAİŞ yanlısı bir pozisyona soktuğunu belirten Kriz Merkezi,
DAİŞ üyelerinin Türkiye hastanelerinde
ücretsiz hizmet alırken, Rojavalı hasta
ve yaralıların hayati tehlikeleri olsa bile
Türk Hükümeti’ne bağlı polis ve askerlerce hastanelerden refakatçileriyle birlikte apar topa alınıp sorgulandığını ve
bazılarının tutuklandığını açıkladı.
KAMUOYUNA DUYARLILIK
ÇAĞRISI
DAİŞ’i tehdit olarak görmeyen AKP
Hükümeti’nin Suriye’nin geleceğinde
özgürlükçü bir model olarak duran kanton sistemini tehdit olarak algılamasının
AKP dış politikasının çarpıklığına en
açık örneği olduğunu belirten Kobanê Kriz Koordinasyonu, Kobanêli
sığınmacıların kısa ve uzun vadeli
ihtiyaçlarının karşılanması adına yardım
kuruluşlarını acilen harekete geçmeye ve AKP Hükümeti’nin Kobanê’li
sığınmacılara karşı bu ayrımcı yaklaşımı
karşısında yurtiçi ve yabancı kamuoyunu
duyarlılığa çağırdı. AKP Hükümeti’nin
Kobanêli sığınmacılara karşı takındığı
bu olumsuz tavırdan vazgeçmesinin,
güvensizliğin artmasını engelleyeceğini kaydeden Kriz
Merkezi,
“Bu
bağlamda
AKP
Hükümeti’ni Kobanê krizi bağlamında
derhal kapsamlı bir politika değişikliğine
gitmeye davet ediyoruz. Rojava devrimini ve 100. gününü dolduran Kobanê
direnişini selamlıyor; Suphiler, Arinler
ve Kaderler şahsında Kobanê şehitlerini
saygıyla anıyoruz. Buradan tüm
halklarımızı Kobanê sınırında direniş nöbetine katılmaya ve halkların özgürlüğü
için mücadele eden bu direnişi desteklemeye çağırıyoruz» dedi.
21
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
23
18 Aralık Göçmenler Günü:
Kutlama değil, protesto yaptılar
Birleşmiş Milletler tarafından, 2000 yılında Dünya Göçmenler Günü olarak ilan edilen 18 Aralık’ta,
İngiltere’nin göçmenlik ile mültecilik politikaları
ve uygulamaları, İçişleri Bakanlığının Londra’daki
merkezi önünde yapılan bir gösteri ile protesto edildi.
Dünyanın dört bir tarafına yayılan iç savaşlardan,
ülkelerindeki baskıcı rejimlerin, zulüm, işkence ve
anti demokratik uygulamalarından ve yoksulluktan
kurtulmak için hayatlarını tehlikeye atarak, uzun ve
zorlu bir yolculuğun ardından bin bir ümitle ayak
bastıkları İngiltere’de de suçlu muamelesi gören göçmenler, uluslararası göçmenlik gününü kutlamak yerine, İçişleri bakanlığını protesto etmeyi tercih ettiler.
Göçmen hakları için çalışmalar yapan kampanya
grupları ve Ulusal Öğrenci Birliği NUS’in Siyahi
Öğrenciler Branşı tarafından düzenlenen protestoya
katılan; ilticacılar, göçmenler, kampanya grupları ve
aktivistler İçişleri Bakanlığı’nın kapısında, göçmenlere yönelik politika ve anti demokratik uygulamaları
protesto ederek adalet talep ettiler. ‘Irkçı sınır dışı
etmeler için değil, iş ve eğitim için yatırım’, ‘adalet
yoksa barış da yok’, ‘iltica bir haktır, gitmeyeceğiz
mücadele edeceğiz’ sloganları ile İçişleri bakanlığını;
ilticacıların kapatıldığı kampları işleten özel güvenlik firmalarının ölümlere yol açan uygulamalarını ise,
‘G4S cinayetten suçlu’, ‘Transcor cinayetten suçlu’
sloganları ile gösteri boyunca protesto ettiler.
Özel güvenlik firması G4S için çalışan üç güvenlik
görevlisinin, 2010 yılında sınır dışı ederek Angola’ya
göndermek istedikleri Jimmy Mubenga’nın kalp krizi
geçirerek ölümüne yol açtığı için açılan davadan
berat ettiğinin ertesi gününe denk gelen protestoda
Mubenga’nın posterlerini taşıyan göstericiler, G4S,
İçişleri bakanlığı ve beraat kararı veren mahkemeye
tepki gösterdiler.
Son zamanlarda giderek artan ırkçı cinayetler ve
siyahları öldüren polislere peş peşe verilen beraat
kararlarını, nefesi kesilerek öldürülen Eric Garner’
şahsında protesto eden göstericiler, dünya çapında
yaygınlaşan ‘Nefes alamıyorum’ sloganı ile yaşanan
adaletsizliklere dikkat çektiler.
Çok sayıda kampanya temsilcisi, göçmen,
ilticacı ve aktivist protesto esnasında yaptıkları
konuşmalarda; başta ekonomik olmak üzere
İngiltere’de yaşanan tüm sorunların faturasının göçmenlere kesen ve ırkçılığı körükleyen söylem ve
politikalar da protesto edildi. Göçmenlerin ülke ekonomisine katkıları ve toplumsal alanda üstlendikleri
sorumlulukların, ulusal sağlık servisi ve eğitim gibi
kilit kurumların ihtiyaç duyduğu personelin büyük
bir kısmını karşılamasının görmezden gelinmesini de eleştiren konuşmacılar, hükümetin göçmeleri ve yerli emekçileri karşı karşıya getirecek olan
yeni uygulamalarını da teşhir ettiler. Göçmenlerin
İngiltere’nin günlük yaşamı ve kültürel dokusunda
yarattığı zenginliklerden her gün faydalanmaktan
çekinmeyen politikacıların, iki yüzlü yaklaşımlarını
da teşhir eden konuşmacılar, göçmenliğe yol açan en
büyük etkenin İngiltere’nin de aralarında bulunduğu
emperyalist ülkelerin yağmacı politikalarından
kaynaklandığına da dikkat çektiler.
Göçmenlerin suçlu muamelesi gördüğü ve insan haklarının sınırlarından geçemediği Avrupa’ya,
ulaşabilmek için sadece bu yıl içinde 3 bin 419 mültecinin Akdeniz’de hayatını kaybettiği, göçmenlik
günü nedeniyle Uluslararası Af Örgütü’nün yaptığı
açıklamada yer aldı.
Yaklaşık 232 milyon insan kendi ülkesi
dışında göçmen olarak yaşıyor. Dünyada göçmen
çeşitliliğinin en çok olduğu İngiltere’de, göçmenlik
tartışmaları sürekli olarak çıkan göçmenlik yasaları,
değişen uygulamalar, Mayıs ayında yapılacak olan
seçimler ve hükümetin kemer sıkma politikaları nedeniyle hız kesmiyor.
Zita HOLBOURNE
PCS Sendikası MYK Üyesi ve Aktivist
Sayın Zita, sizce İngiltere göçmenler
için güvenli bir yer mi?
Hayır güvenli olduğunu ve hoş karşılandığını
düşünmüyorum. Hasmane bir yaklaşım var ve her
geçen gün giderek daha fazla hissediliyor. Bütün ana
akım partiler ırkçı söylemlerde ısrar ediyor. UKİP
tarafından göçmenler çok alçak bir biçimde, ırkçı
görüşlerle günah keçisi olarak gösteriliyor. Irkçılık
yine gündemde, son yıllarda güçlü yasalar ve politikalar yüzünden bastırılan ırkçılık yeniden baş gösterdi. Çok iğrenç bir ortam var, göçmenlere karşı ırkçı
yasalar, ırkçı politikalar ve ırkçı saldırılar yapılıyor.
İngiltere ki sadece son yıllarda değil, yüz yıllardan
beri göçmen toplumlarla var olan bir ülke, bu yüzden
göçmenlerden nefret etmek hiç mantıklı değil. Önce
Fransız protestonlar, sonra Yahudiler, Karaiypliler,
Müslümanlar ve şimdi de Doğu Avrupalılar ırkçılığın
hedefinde. Irkçı saldırılar tarihsel olarak İngiltere’de
sürekli var oldu. Dünyanın dört bir tarafında yaşayan
İngilizlere kimse neden buradasınız diye sormuyor
ama onlar tuhaf bir biçimde İngiltere’ye katkı sunan
göçmenleri sorguluyor.
24
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
25
Maraş’ta katliam
yetmedi araziler ve
mallar da gasp edildi
ZEYNEP KURAY - ANF
Maraş katliamı her yıl etkinlik ve eylemlerle protesto edilse de, hiçbir zaman vahşice
katledilenlerin kim olduğu somutlaştırılmadı.
Onlar birer sayı olarak kaldı. Bu sorunu
aşabilmek için yola çıkan ve 11 il, 12 ilçe ve
çok sayıda köy gezip 30.000 km yol kat eden
araştırmacı-yazar Aziz Tunç, katledilen 88
insanın ailelerine ulaştı. Aziz Tunç, “Maraş
Kıyımı” kitabının ardından kaleme aldığı
“Beni Sen Öldür” adlı yeni kitabında katledilen insanları bir sayı olmaktan çıkarıp,
somut, gözle görünür, elle tutulur halde
karşımıza çıkarıyor. Adını, katliam sırasında
saldırganların eline düşmek istemediği için
eşine Beni sen öldür, onların eline bırakma”
diyen Ümmühan Doğan’ın trajik sözlerinden
alan kitabın yazarı Tunç, katliamın korkunç ve
bilinmeyen gerçeklerini, el konulan çocukları,
kayıp cenazeleri, katliama uğradıkları
yetmezmiş gibi malları, mülkleri gasp edilip
hala geri verilmeyenleri ANF’ye anlattı.
“Maraş Kıyımı” isimli kitabınızdan sonra “Beni Sen
Öldür” kitabını yazdınız. Bu kitapta diğerine kıyasla
yeni olan ne?
Maraş Kıyımı kitabını yazarken, Maraş
katliamına dair hem kendimin hem de genel
olarak kamuoyunun yetersiz bir bilgiye sahip olduğunu gördüm. Daha doğrusu önemli
bir bilgisizlik yaşandığını gördüm. Maraş
katliamının her yıl dönümünde şu kadar insan öldürüldü diye protestolar, etkinlikler
yapıyoruz, anıyoruz ancak bu katliamda kimlerin hayatını kaybettiğine dair bir bilgi sahibi
olmadığımızı fark ettim. Bu nedenle bu hususa
dair bir çalışma yapma kararını verdim. Bu
çalışmaya karar verdikten bir müddet sonra
KCK adı altındaki operasyonlar sırasında
tutuklandığım için ancak tahliyemden sonra
işe koyuldum.
Nasıl bir yol izlediniz?
1.5 yıl boyunca katliam mağdurlarının izini
aradım. 11 il, 12 ilçe ve çok sayıda köy gezdim. Katliamda yakınlarını kaybetmiş Kürt,
Türk, Alevi, devrimci, solcu tüm ailelere
ulaştım. 340 kişiyle görüştüm, bunlardan
64’ünü kameraya çektim. Ve ortaya elinizdeki
kitap çıktı. Bu kitapla bu insanların hikayelerini öğrendik, ayrıca o insanların ilk kez resmini gördük, böylece katledilen insanlar artık bir
sayı olmaktan çıkıp, somut, gözle görünür,
elle tutulur halde karşımıza çıktılar. Katledilen
insanların aileleriyle tanıştım, hangi koşullarda
yaşadıklarına tanık oldum. Dolayısıyla 36 yıl
sonra artık Maraş katliamıyla ilgili somut verilere sahibiz.
KATLEDİLEN 88 KİŞİDEN
55’İNİN FAİLİ MEÇHUL
340 insanla yaptığınız konuşmalar ışığında katliam
hakkında yeni bilgilere ulaşabildiniz mi?
1990 yıllarından bu yana Maraş katliamı
hakkında onca araştırma yapmama rağmen,
bu insanlarla görüştükten sonra bilgilerimin
ne kadar yetersiz ve eksik olduğunu fark ettim. Bir kere Maraş katliamındaki yargılama
sürecinin çok üstün körü yapıldığına, hakkaniyetli bir yargılama yapılmadığına,
sıkıyönetimin katliamcıları koruduğuna dair
zaten genelde bir bilgi sahibiyiz, ancak bu
katliamda öldürülen Kürt, Türk, Alevi, Solcu, devrimci 88 kişiden 55’inin faili meçhul
olduğunu bu araştırma sonucunda gördüm.
Yargılanan katillerin arasında bu 55 insanın
faili bulunamamış. Bunların kimin tarafından
öldürüldüğü belli değil. Dolayısıyla öldürme
sürecine katılan katiller onları öldürdükleri
için değil, suça iştirak ettikleri gerekçesiyle
yakalanmış ve o günün koşullarında cinayetten 24 yıl almaları gerekirken, sadece 5 yıl
cezayla salıverilmişler. Bir kısmının ise infaz
yasası gereği cezaları düşmüş ve geriye kalan cezayı yatıp çıkmışlar. 30 insanın katilleri
yakalanmış ama o katillere bu suçtan değil,
ölüme sebebiyet vermek gibi muğlak hukuksal ifadelerle az cezalarla salıverilmişler. Yani
1990 yılında gelindiğinde Maraş katliamını
işlemekten hiç kimse cezaevinde kalmamıştır.
Bu durum da katliamın üstünün örtüldüğünü
gösteren çok açık bir göstergedir.
FAİK TÜRÜN KATLİAMDAN 1
HAFTA ÖNCE MARAŞ’TAYDI
Katliam kararını alan asıl sorumlulara ise
hiç dokunulmadı…
Evet, yargılanmadılar ancak bilinmez
değiller. O dönemin MİT üst düzey yetkililerinden Şahap Homiş, Adana Bölge Yöneticisi Nazmi Kavanozoğlu ile MHP Milletvekili Mehmet Yusuf Özbaş katliamın
sorumlularındandır. Bu isimler zaten Ecevit’in
arşivinde çıkan bir belgede de mevcuttur.
Ben bu çalışma esnasında daha özgün bir
bilgiye ulaştım, o da Maraş katliamından bir
hafta önce 12 Mart’ın işkenceci generali Faik
Türün’ün Maraş’a gittiğini tespit ettim. Şimdi
Faik Türün Maraş’a dondurma yemeye gitmedi herhalde.
Bu bilgiye nasıl ulaştınız?
Bu bilgi o dönemde Belçika’da çıkan bir
gazetede açıkça yazıyor. Ancak o dönemin
demokratik kamuoyu sıkıyönetim sonrası
yaşanan bir dizi gelişmeden dolayı konuya
hakim olamadığı için bu bilgi üzerinde gerekli çalışmalar yapılamamış. Bugün ortaya
çıkan şudur ki, Maraş katliamından bir hafta
önce Faik Türün Maraş’a gidiyor ve bu
bilgiyi Belçika’daki bir gazete aktarıyor. Bu,
katliamın nasıl tertiplendiğini anlamamız için
önemli bir veri.
Maraş katliamı ile sizce ne amaçlanıyordu?
Bu katliamın stratejik amacı etnik arındırmadır. Devleti oluşturanların
1920’lerden başlamak üzere uyguladıkları etnik arındırma, Türkleştirme ve Sünnileştirme
amaçlı bir politikanın sonucuydu. Stratejik
olarak böyleydi ancak konjonktürel olarak
da dönemin yükselen toplumsal mücadelesini
bastırma amacıyla yapıldı. Maraş katliamını
tek başına konjoktürel sebeplerle izah etmek
eksik bir izahtır. Evet, Maraş katliamının
böyle bir boyutu vardı ama aynı zamanda da
Kürtleri ve Alevileri Maraş’tan tasfiye etmek,
böylece farklı etnik yapıları tamamen ortadan
kaldırmak amacı da özel olarak güdülmüştür.
Çünkü orada katledilenler ve baskıya maruz
bırakılanlar sadece Kürtler ve Aleviler değildi.
Aynı zamanda Türk devrimcilerin yanı sıra
Romanlar ve Çerkezlere de saldırılmıştı.
Dolayısıyla bu katliamın sadece yükse-
AZIZ TUNÇ
lerine geçirildiğini ve artık herhangi bir hak
talep etme imkanına sahip olmadıklarını fark
ediyorlar. Bu da Maraş katliamıyla ilgili mutlaka üzerinde durulması gereken çok önemli
bir olgu. Maraş katliamına yönelik bugünkü
tavır sadece protestodan ibaret olmamalı,
aynı zamanda hak alma mücadelesi olarak da
görülmelidir. Bu yoksul ve emekçi insanların
alın teriyle edindikleri evlerinin, arsalarının
gasp edilmesi sessiz sedasız geçiştirilecek bir
durum değildir. Bunun mutlaka bir şekilde
hesabı sorulması gerekir.
ÇOCUKLARA EL KONDU
Katliamdan sonra çocuklarda el konduğunu ortaya
çıkarttınız, bunu açabilir misiniz?
Evet, katliam esnasında ailesinden çok
sayıda kişinin öldürüldüğü iki yaşındaki O.Ü.
isimli bir kız çocuğu bir subay tarafından
alıkonuyor. Çocuğun katliam sırasında yaralanan babaannesi 6 ay Adana’da ve Ankara’da
tedavi gördükten sonra çocuğu bulmak için
tekrar Maraş’a geliyor. Subayın evinde
olduğunu öğreniyor ve gidip geri istiyor. Subay çocuğu vermemek için diretiyor ancak daha
sonra vermek zorunda kalıyor. Aynı şekilde,
Nurhaklı bir aile için de bunu yapıyorlar. Annebabası öldürülen ve en büyüğü 16 yaşında olan
kız çocuğuna dört kardeşini almak için baskı
yapıyorlar. Katliamdan sonra bir hafta boyunca devlet kurumuna yerleştirilen 16 yaşındaki
kız çocuğu, kardeşlerini vermesi için sürekli
baskı yapıldığını, ancak daha sonra amcasının
gelip hepsini kurtardığını anlattı. Bu tamamen
soykırımcı mantığın yansımasıdır.
len mücadeleyi bastırmaya yönelik olarak
gerçekleştirildiğini düşünmek eksik kalır.
İKİ CENAZE KAYIP
Maraş katliamında çokça tartışılan başka bir husus
ise kaç kişinin hayatını kaybettiğiydi. Siz bu rakamlara
ulaşabildiniz mi? Bir de kitabınızda iki cesedin kayıp
olduğunu açıklıyorsunuz, bu konuyu da açabilir misiniz ?
88 kişi katledildi. Ben saldırganlar içinde
yer alıp ölenleri kayıp listesine dahil etmedim. “Maraş Kıyımı” isimli kitabımda cenazelerin kayıp olduğunu belirttiğim gibi, bu son
kitapta da iki cesedin kayıp olduğu bilgisini
somutlaştırdım. Kıyım sırasında Hatice Yılmaz
isimli bir kadının kolu bileziklerini almak
için kesiliyor, daha sonra cenazesi ilgililere
teslim ediliyor ancak cenazenin kaybolduğu
görülüyor. Bu benim ürettiğim bir bilgi değil,
Maraş katliamıyla ilgili dosyada da var ve
aynen şöyle ifade edilir: “Hatice Yılmaz’ın cesedi muhtara teslim edildikten sonra alınmaya
gelindiğinde kayıp oldu”. Benzer bir şekilde
Mahmut Ünal isimli Adıyamanlı Türk-Sünni
bir öğretmen katledilmiş ve onun da cesedi
kayıptır. Bu da hem dosyada, hem de aile
tarafından teyit edilmiş bir bilgidir. Herhangi
birisi devletin eşyasını aldığı takdirde devlet
bütün hışmıyla çullanır ve kimin aldığını ortaya çıkartır, yargılar. Ama burada bir ceset
kayboluyor ancak devlet dönüp bu ceset nasıl
kaybolur diye sormuyor bile.
KATLİAMI PROTESTO AYNI ZAMANDA
HAK ALMA MÜCADELESİ OLMALI
Kitabınızda aynı zamanda katledilen ve evlerinden
kaçmak zorunda kalan insanların mal ve mülklerinin de gasp edildiğini açıklıyorsunuz. Bu gasp kim
tarafından gerçekleştirildi?
Bu gasp doğrudan devlet tarafından
değil de devletin onayıyla başkaları
tarafından gerçekleştirilmiş. Şöyle ki,
katliam mağdurlarının bir kısmı arsasını
ve evini zor bela satar ya da takas ederken, mağdurların önemli bir kısmının aldığı
arsa, yaptığı gecekondu ya da oturduğu ev
başkaları tarafından gasp edilmiş. Tekrar geri
döndüklerinde evlerinin başkaları tarafından
kullanıldığını, arsalarının başkalarının üzer-
‘BENİ SEN ÖLDÜR, ONLARIN ELİNE BIRAKMA’
Kitabın başlığını bu anlatımlardan birinden aldınız. Bu
anlatımı bize de aktarabilir misiniz?
Saldırılan bir evde ölümü bekleyen bir
anne, baba ve çocuklar. O saldırıda kendilerine yapılacak zulmü, baskıyı ve olabilecek
tecavüzü içine sindiremediği için Sünni olan
Ümmühan Doğan eşine, ‘Beni sen öldür,
onların eline bırakma’ diyor. Daha sonra bu
saldırıdan eşiyle birlikte kurtarılıyor ancak
oğlu yaşamını yitiriyor. Yatalak kalıyor ve
evladını kaybetmenin hüznüyle sonunda intihar ediyor. Bu katliamdan sağ çıkanlar da daha
sonraki hayatlarında bu katliamın yarattığı
etkilerle yaşamışlar. Dokuz yaşındaki bir kız
çocuğu katledilen babası için ağıt yaka yaka
ölüyor.
KATLİAMCILIK POLİTİKASI KÜRTLER
VE ALEVİLERDE TERS TEPTİ
AKP döneminde 36 yıl sonra hala Maraş
katliamını anmak isteyen demokratik kitle örgütlerine yasak konuyor, Alevi açılımı
deniyor boş çıkıyor, anaokullarına kadar
Sünnileştirme politikası dayatılıyor, muhalefet
dün olduğu gibi bastırılıyor. Bu durumu nasıl
yorumluyorsunuz?
Bütün bunlar cumhuriyetin ilk başından
beri tasarlananların devamıdır. Katliamcılık
bir politikadır, bunlar tesadüfler sonucunda
olan şeyler değildir. Katliam egemen siyasal
iktidarın, yani devletin doğrudan denetimi
ve tasarımı olmadan yapılamaz. Dolayısıyla
bu katliamcı politikalar başından beri bu topraklarda Türk ve Sünni olmayan herkesi yok
etmeye, imha etmeye, sindirmeye, asimile
etmeye dönük planlanmıştır. Bugüne kadar
yürütülen bu politika Kürtlerde ve Alevilerde
ters tepti. Çünkü Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Yahudiler bir biçimde imha edilebildiler,
bu topraklardan atılabildiler. Ama Kürtler ve
Aleviler biraz daha farklı bir özellik arz ettiler.
Bu çok kolay olmadı. Bugün de aynı politika
sürdürülmeye çalışıyor ama güçleri yettiği
kadar. Ancak görünen o ki Kürtlerle ilgili
tasarının başarısızlığı Aleviler açısından da
bir takım kazanımların doğmasına yol açacak.
Alevilerin bu noktada yapması gereken Kürt
demokratik siyasal hareketle ortak hareket etmektir.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
26
Cehennemden Kaçış:
Irak’ta IŞİD Esaretinde İşkence ve Seks Köleliği
Uluslararası Af Örgütü, Ortadoğu’da terör estiren Irak Şam İslam
Devleti (IŞİD) tarafından kaçırılan Ezidi kadınların maruz kaldığı
vahşeti anlatanan bir rapor hazırladı.
“Daiş tarafından esir alınan yüzlerce,
belki de binlerce Ezidi kadın, militanlara ve
örgütün destekçilerine ‘satıldı’ ya da ‘hediye
edildi‘” denilen rapor, Daiş’in tecavüzü bir silah olarak kullandığını ortaya koyuyor.
Daiş’in elinden kaçmayı başararak Güney
Kürdistan’daki kamplara sığınan 42 Ezidi
kadınla görüşen Af Örgütü’nün hazırladığı
raporun başlığı, “Cehennemden Kaçış: Irak’ta
Daiş Esaretinde İşkence ve Seks Köleliği“.
Rapor şu dikkat çekici ifadelerle başlıyor:
“Ağustos 2014’te, Daiş’liler, Şengal
Dağı’ndan kaçan yüzlerce, binlerce Ezidi
erkek, kadın ve çocuğu esir aldı. Yüzlerce
erkek öldürüldü, diğerleriyse ölümle tehdit
edilerek Müslüman yapıldı. Genç kadınlar
ve aralarında 12 yaşındakilerin de olduğu
kız çocukları aileleri
ve
akrabalarından
ayrılarak satıldı, hediye olarak verildi ya
da IŞİD savaşçıları
ve destekçileriyle evlenmeye
zorlandı.
bölümü
Büyük
işkence ve tecavüz,
cinsel saldırının da
aralarında
olduğu
kötü
muameleye
maruz kaldı ve benzer
şekilde İslamiyet’i kabul etmeye zorlandı.”
Af
Örgütü’nün
konuştuğu
Ezidi
kadınlardan biri olan
27 yaşındaki Vafa, hem
kendisinin hem de kız
kardeşinin zorla evlendirilmekle
tehdit
edildikten sonra intihara
kalkıştığı geceyi şu sözlerle anlattı: “Eşarpları
boynumuzun etrafına
doladık ve karşılıklı
olarak çekebildiğimiz
kadar çektik, sonra ben
bayıldım… Birkaç gün
konuşamadım.”
16 yaşındaki Randa
ise aralarında hamile
annesinin de olduğu
çok sayıda akrabasıyla
birlikte
kaçırıldığını
ve kendisinden yaşlı
birinin
tecavüzüne
uğradığını anlattı.
‘IŞİD savaş suçu işliyor’
Uluslararası
Af
Örgütü Kıdemli Kriz
Danışmanı Donatella Rovera’ya göre, Ezidi
kadınlara tecavüz eden IŞİD militanlarının
yaptıkları, ‘savaş suçu‘ ve ‘insanlığa karşı
işlenen suçlar’ kapsamında değerlendirilmeli.
Cinsel köle olarak tutulanların büyük
bölümünün 14 yaşından küçük kız çocukları
olduğuna dikkat çeken Rovera, ”Yüzlerce
Ezidi kadın ve kız çocuğunun hayatı, İŞİD
esaretinde yaşadıkları cinsel şiddet ve cinsel köleliğin dehşeti yüzünden paramparça
oldu” dedi.
Ezidi kadınlarının IŞİD’in elinden kaçmayı
başarsalar bile ‘derinden sarsıldığını‘ anlatan Rovera, militanların cinsel şiddetine maruz
kalan Ezidi genç kız ve kadınların, ihtiyaç
duydukları yardım ve desteği alamadığının da
altını çizdi.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
27
28
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
29
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ALEVİLİKTE GAĞAN …
Kadim Laçin
Gağan, Kürtçe bir kelimedir ve aynı zamanda Dersim coğrafyasında Kızılbaş Kürt
Alevileri tarafından günümüze kadar kutlanan geleneksel dinsel bir etkinliktir. Gağan,
Kürtçe’nin Zazaca ve Kurmanci şivesinden
geldiği biliniyor. Kışın en keskin aylarında
olan Aralık’a denk getirilen bu inanç tamamen doğa ile ilintili olduğu bilinmektedir.
Güneş ve Ay’ın dönüşümü ve gezegenin
soğuması gibi inançlardan yola çıkılarak
yeni bir başlangıç için ibadete durulma,
yalvarış ve yakarışlar içerir. Bu nedenle
yardımlaşma ve paylaşma öne çıkarılmıştır.
Gağan’da pişirilen Hamurlu börek, kek,
kömbe veya benzeri eski usul yemekler,
daha doğrusu olanaksızlıklardan yapılan
o yemeklerin, yiyecek ve giyeceklerin
paylaşılmasıdır.
Bir başka ön görüye göre ise Hicri
takvime göre yeni yıl olarak sayılan ve
ayrıca Aleviler’de dinsel bir inanış olarak
yardımlaşma ve paylaşımcılık bayramı 21
Aralık’ta GAĞAN adıyla kutlanır. Dersim
ve Dersim kökenli Alevi Kürtler de 21-25
Aralık tarihlerinde kutlanan bu bayramdan dolayı da Aralık ayına Kürtçe Maha
Gağan’de denir.
Dersim, Sivas, Maraş, Kayseri, Malatya,
Adana, Erzincan gibi bölgelerde Aleviler
tarafından binlerce yıldır kutlanıyor. Köy
ve Kırsal alanlarda yaşam bulan bu dinsel inanış ve paylaşım bayramı kentleşme
ile birlikte ve Kentler ile birlikte 1970’li
yıllarda yok olmaya yüz tuttu. Alevilerin
yaşadığı Bölgede yılın son ayına “Gağan
Ayı” denir. Bölgenin çok eski geleneklerinden birisi olan gağan boyunca, dayanışma
ve yardımlaşma öne çıkıyor. Gağan ayında
3 gün oruç tutuluyor. 21 Aralık ta başlayan
Oruç 24 Aralık akşamı sona ere ve 25
Aralık ta bayram havasında kutlama yapılır.
Gağan’da bazı yörelerde çocuklar sabah
erken kalkar, türküler söyleyerek ev ev
dolaşır. Kömbe denilen yemek pişirilir ve
yoksullara dağıtılır. Bölgede Ermeniler de
aynı ayda yani 24-25-26 Aralık tarihlerinde kutlardı bu da Hristiyan aleminin Noel
gününe denk geliyor. Hristiyanlar Noel’i
kutlarken Aleviler Gağan’ı kutlardı. Bir
başka iddia ise Hristiyanların Noel’i 2 bin
yıl önce Alevilerin Gağan’dan aldığı, kopya
ettiği şeklindedir. Hz İsa’nın doğum tarihi
olarak 25 Aralık Noel ayinlerinin Alevilerin
Gağan Ceminde etkilendiği de öne sürülmektedir. Aleviler ve Asurilerin bir grubu
olan Yezidi inancında ki Kürtlerin dinsel
inanışları büyük oranda yakın ritüelleri
kapsar. Yezidiler de 24 Aralık’ta oruç tutarlar. Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu
üçgenin de ki egemen olan dinlerden uzak
kalmayı başarmaya çalışmış inançlar ve topluluklar kendi inanışlarını korumayı diğer
dinlerden uzak kalarak, uzak yaşayarak ayakta tutmaya çalıştılar.
Esasında tek tanrılı ve tek peygamberli dinlerde uzak kalmış, dağ başlarında
yaşamaya zorlanmış halkların doğada
aldıkları bir inanışın ve etkileşimin günüde
sayılabilir. Bütün tek tanrılı ve tek peygam-
berli dinlerin başlangıcı Ortadoğu, Mezopotamya ve Anadolu üçgenidir. Bugünün
tarihi ile 2600 yıllık bir geçmişi var yani
M.Ö 2500 yıl öncesine dayanır. Bütün Peygamberler buradan çıktı ve bütün dinlerin
kitapları buralarda yazıldı ve yaygınlaştırıldı.
İbrani inancı güney Mezopotamya ve
Ortadoğu da var oldu. Musa, İsa ve Muhammed ve bunların insan topluluklarına
dayattıkları dinsel ayetler, inanışlar, yalvarış
ve yakarışların varoluşlarının kaynağıdır
bu üçgen. Tıpkı bunlar gibi dağ başlarında
kendisini korumaya çalışmış Kızılbaş Alevilik geleneği de çok daha önceki Zerdüştü
inancından bu yana Gağan isimli inanışını,
kutlamasını bugünlere kadar taşıyabilmiştir.
Aslında İslam ve Hristiyanlığın ulaşamadığı
yerlerde yaşamayı başarmış diyebiliriz.
Kızılbaş Alevilik te em önemli inanış, ibadet
veya geleneksel ritüellerden biridir Gağan.
Musahiplik (sadıç), Gağan ve Xhızır (Hızır)
gibi günler, kutlama veya uygulamalar en
vazgeçilmez ritüellerdir.
İslamiyetin ve Yahudilik dışında hemen
hemen her inançta önemsenen bir aydır
Aralık. Asuriler, Ermeniler, Rumlar, Aleviler ve Anadolu’nun en eski halkları Aralık
ayında ibadet ve dayanışmayı önemserler.
Sonuç olarak 21-31 Aralık tarihleri bir
çok topluluk ve inançlarda kutsal günlerdir.
Tek tanrılı ve tek peygamberli dinlerin
dışında ki halklarda, doğayı esas alan inançlarda ise daha çarpıcı kutsallıkları içerir.
Hristiyanlıkta ki Hz.İsa’nın doğumuyla
lakası olmayan bir dinsel yakarış günüdür.
21 Aralık, 21 Mart ve 21 Haziran aynı
zamanda önemli günler olarak kutlana
gelmektedir. Bu tarihlerde gün ile gecenin
uzaması, denkleşmesi veya iklimin yön
değiştirmesi, doğanın renk değiştirmesi gibi
etkenlerden yola çıkıldığı anlaşılmaktadır.
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı reklam@telgrafnews.com adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
1 kutu ilan
£10
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
YETER
CLEANİNG
GOOD LUCK
ŞOFÖR OKULU
İşyerleri ve Evler itina
ile temizlenir.
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
07803506942
07909539577
Erken test günü alınır
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
sunaorel@hotmail.com
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e yildizadiguzel@hotmail.co.uk
ÇARŞAMBA 24 ARALIK 2014
SERi iLANLAR
İlanlarınızı reklam@telgrafnews.com adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
1 kutu ilan
£30
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
PRIVATE MATHS
LESSON
POZITIVE MATHS
TEACHING
Erdal Çetinkaya
KS1,KS2,KS3,
A-LEVELS,GCSE
07577927419
Sevin
Bookkeping
Rezan Uygur
078013934448
sevinbookkeping.co.uk
BÜYÜK REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu
%30
%40
indirim
ücretsiz
Tüm reklamlarınız
Yeni yıl kutlamalarınız
Tüm seri ilanlarınız
indirim
www.telgraf.co.uk
reklam@telgrafnews.com | 07429481490 | 02079230838
Grup WXQ
Her türlü düğün, nişan, kına gecesi, doğum günü
yada partilerinizde profesyonel müzik ekibimizle
hizmetinizdeyiz...
Di dawet, şîranî, şeva hinê, pîrozbahiya rojbûnên
we de bi Koma WXQ di xîmeta we de ne.
0793 9412 553
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
Demîrtaş: Em ê benda
hilbijartinê tarûmar bikin
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş di kongreya
Rêxistina HDP’ê ya Îzmîrê de
axivî û diyar kir ku ew rêhevalên
Kemal Pîr û Mazlum Doganan
ên ji bo azadî û jiyana bi rûmet
canê xwe fedakirin e, ne yên dizanin. Demîrtaş têkildarî îdîayên
HDP û AKP li hev hatin re jî axivî û wiha got: “Bazariyek wisa
kirin nemerdî ye. Gelo em ewqas
nemerd in vîna gelê xwe ji AKP’ê
re bifiroşin? Tifaqa sereke ya me
li kolanan kiriye. HDP têra xwe
heye. Em ê benda hilbijartinê
tarûmar biki
Rêxistina HDP’ê ya Îzmîrê 1’emîn
Kongreya xwe li Basmaneyê bi tevlîbûna
deh hezaran kesan û Hevserokê Giştî yê
HDP’ê Selahattîn Demîrtaş li dar xist. Di
salona kongreyê de têkildarî komkujiya
Gurgum, 19’ê Kanûnê, cînayetên kar û
gelek mijarên din pankart hatin daliqandin. Posterên Rêberê Gelê Kurd Abdullah
Ocalan, Sakîne Cansiz, Leyla Şaylemez,
Fîdan Dogan, Kader Ortakaya û kesên di
berxwedana Kobanê de jiyana xwe ji dest
dan hatin daliqandin.
‘HEWL DIDIN BI TIRSA KOMKUJIYÊ
CIVAKÊ BITEPISÎNIN’
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş diyar kir ku tevgera siyasî
ya Kurd bi salan e têkoşînê dike û gelek
berdêlên mezin dan û wiha got: “HDP ji
siyaseta Tirkiyeyê weke rojekê hilda. Êdî
mirov ji ber mezhepên hev hatin astan ji
hev bitirsin. Niha dibêjin ‘parçebûnê dikin’
divê baş bê dîtin ku kesên civakê li dijî hev
tînin parçekirina civakê dikin. Divê baş bê
dîtin kî civakê parçe dike. Ji ber ku bi Serokwezîr re di heman raman de nîn in mirovan li qadan bêrûmet dikin. Gelan weke
Gazî û Gurgumê dixwazin bi tirsa komkujiyan bitepisînin. Hikûmeta AKP’ê vê yêkê
dike û hikûmetên buhrî jî wisa kirin.”
‘TIŞTÊN HDP DIPARÊZE TI HIKÛMET
NEWÊRIN BIPARÊZIN’
Demîrtaş anî ziman ku HDP li ser du esasan polîtîkayên xwe yên hilbijartinê diyar
kir û wiha axivî: “Ji bo hêrs, dijminahî û
kînê ji holê rake ti cudahiyan neke û ferqê
nexe navbera ti baweriyan û hemû kes bêtirs di nava jiyaneke aştiyane de bijî derket
rê. Mîsyona HDP’ê ya herî mezin wê ev
be.” Demîrtaş bal kişand ser polîtîkayên
AKP’ê yên aboriyê û wiha pêde çû: “Yên
bêkar em in û xizan em in. Lê herî zêde
bacê em didin. Hedefa HDP’ê ya duyemîn
mafê xizan, bindest û kedkaran parastin e.
Em ê li ser van her du esasan siyaseteke
nû bikin. Li Tirkiyeyê ti partî newêrin van
polîtîkayan biparêzin.”
‘EM NE RÊHEVALAN DIZAN
RÊHEVALÊN KEMAL PÎRAN IN’
Demîrtaş têkildarî pêvajoya hilbijartinê
jî wiha got: “Di hilbijartinan de pêwîstiya
me bi hêzekê tineye. Êdî em ji hikûmetê
ti daxwazan nakin. Em Kurd û Elewiyan
bi rê ve bibin. Niha dibêjin ên ji nav gel
derdikevin nikarin welat bi rê ve bibin.
Çawa li Çanakkaleyê Kurd û Tirkan bi hev
re şer kir niha jî xwediyên vê dewletê yên
li wir li ber xwe dane. Dîsa em dikarin pergalê ava bikin. Berî her tiştî em diz nîn in.
Em pere nadizin. Em Rêhevalên Kemal Pîr
û Mazlum Doganan ên ji bo azadî û jiyana
bi rûmet canê xwe fedakir in em rêhevalên
dizan nîn in.”
Demîrtaş da zanîn ku ji Trabzonê heya
Samsun, Antalyayê wê li her derê nûnerên
gel bibin parlamentoyê û wiha pêde çû:
“Em ê bendan tarumar bikin. Em ê wê
bendê bi ser Evren û AKP’ê de hilweşînin.
Niha AKP ji hemû kesî bêtir benda hilbijartinê diparêze. Em destûra vê yekê nadin.
Em ê hê bêtir bixebitin û benda hilbijartinê
tarûmar bikin.”
‘BI AKP’Ê RE BAZARÎ NEMERDÎ YE’
Demîrtaş bersiva îdîayên HDP û AKP
li hev hatin jî wiha da: “Gelo nemerdiyek
wisa dibe? Bazartiye wisa kirin nemerdiye. Ji partiya me re îftîra kirin erzaniye.
Gelo em ewqas nemerd in vîna gelê xwe
bifiroşin AKP’ê? Gol hûn me bi xwe re
tevlî hev dikin? Em dê di bin ala HDP’ê
de bikevin hilbijartinê. Em ê AKP’ê
hilweşînin. Wê demê wê bibînin kê bi kê
re peyman kirine. Ev hemû ji bo partiya me
reş bikin tên gotin. Tifaqa sereke ya me li
kolanan kiriye. HDP têra xwe heye. Em ê
benda hilbijartinê tarûmar bikin.”
‘PADÎŞAHÊ DI QESRÊ DE
DIJÎ WÊ NEŞAD BE’
Demîrtaş bal kişand ser Qesra Serokomariyê û wiha axaftina xwe berdewam
kir: “Yekî berê xwe da Erdogan û jêre got,
‘Tê bibi xelîfe’ Wi jî xwar. Gaz danê. Ji me
re jî gaz tê lê ev ya polîsan e weke wê nîn e.
Ev xelîfeyê sexte hatiye gazê û gotiye ew ê
bibe padîşah. Lê dawiya wî weke ya çîrokan bi dilşadî xilas nabe. Dawiya padîşahê
li qesrê dijî wê neşad bi dawî bibe.”
Demîrtaş bal kişand ser îstîsmara olê ya
AKP dike û wiha dawî li axaftina xwe anî:
“Yê tirsa Xwedê li cem heyî li Roboskiyê
34 zarokan qetil nake û li nava kolanan
zarokan qetil nake. An vê yekê nekin an
jî ji vî gel re Mislimantiyê nebêjin. Hem
zirarê didin gel û hem jî didin Mislimantiyê. AKP weke DAIŞ’ê Mislimantiyê ji
cîhanê re şaş dide nasîn.”
Piştî axaftina Demîrtaş hilbijartin pêk
hat û Cavît Ugur û Mizgîn Îrgat ji hevseroktiyê re hatin hilbijartin.
9
Heyeta Îmraliyê bi
Akdogan re hevdîtin kir
Heyeta Îmraliyê ya ku Çarşema
buhrî yekemîn car ji raya giştî
veşartî li Îmraliyê hevdîtin pêk
anî, bi Alîkarê Serokwezîr Yalçin
Akdogan re hevdîtin pêk anî û
piştî hevdîtinê daxuyaniya; “Em
ketin serdemek nû. Di mijara wê
kîjan sernav bên nîqaşkirin mutabakateke girîng heye.” da.
Heyeta Îmraliyê ya bi Rêberê Gelê
Kurd Abdullah Ocalan re hevdîtin pêk anî
bi Alîkarê Serokwezîr Yalçin Akdogan
re hevdîtin pêk anîn û li ber avahiya serokwezîriyê daxuyanî dan çapemeniyê. Parlamenterê HDP’ê Sirri Sureyya Onder bal
kişand ser krîzên berê di çarçoveya çareserî
û muzakereyê de hatin jiyîn û anî ziman ku
pirsgirêkên derketin ji ber ku li Tirkiyeyê
ti ceribandinên wisa çênebûn têgihiştinek
navxweyî ya nû pêk anîn û wiha got: “Bi
berxwedan Kobanê me dilşikestinek jiyabû. Ez dixwazim bêjim em krîzeke girîng
li pey xwe hişt. Ez dixwazim bêjim ji bo
hemû pirsgirêkên têkildarî çareseriyê de bi
tevkariya Birêz Ocalan pirsanî li Îmraliyê
pêk bên em ketin pêvajoya nû. Ev nayên
wateya hemû pirsgirêk çareser bûn.Tê wateya pêvajoya diyalogê neyê girtin. Di mijara wê kîjan sernav bên nîqaşkirin mutabakateke girîng heye. Piştî me bi desteyên
peywirdar ên partiya xwe re hevdîtin kir
em ê biçin Îmraliyê û piştre biçin Qendîlê.”
Onder bersiva pirsa ji pêvajoya çareseriyê re bername heye yan na wiha da:
“Bername ji bo me dema herî kin e. Tiştên
rojek şûnde bên kirin îro yên mehke şûnde
bên kirin di nava hefteyekê de û yên 3 meh
şûnde bên kirin di nava mehekê de bên
kirin. Rêgez û nêzîkahiyeke me ya wisa
heye. Hînî pêvajo dirêj bibe em ê rastî êrîş,
enfeksiyonan û hin caran bên. Hûn 3-5
meh ji me nabihîzin wê hevdîtinên gelek
lezgîn pêk bên.”
Onder têkildarî pirsa mijar çek berdanê
de jî wiha got: “Em her tim dibêjin sernavên wisa di medyayê de bên nîqaşkirin
wê pirsgirêkan derxe. Ev nayê wetaye ji
gel û çapemeniyê hin tişt tên veşartin. Em
dixwazin hinek rê bigirin û bi aliyan re
nîqaş bên kirin û bêyî mudaxele li nîqaşan
pêk bên nîqaşan bimeşînin.” Onder anî ziman ku Muşteşariya Ewlehî û Pergala Cemawariyê jî dibe ku tevlî hevdîtina bibe û
wiha axaftina xwe berdewam kir: “Hewcehî bi hevokên gel fêm nekin afirandinê
tine ye. Em ê vê pirsgirêkê çareser bikin,
em di asta daxwaz bikin nîn in, em vîna
nû ya komarekê pêk bînin in. Aştiya me
ya muşterek wê wisa pêk bê. Nîjadên heya
niha ji şer feyde digirtin û bi siyaseta parçebûnê tevdigeriyan hebûn. Em têgehan
gelek baldar bikar tînin. Em bi xîzmê pirsgirêk re eleqedar dibin.”
‘WÊ NIHA ŞÛNDE JÎ ÇÊBIN’
Onder têkildarî nîqaşên li ser daxwaza
xweseriyê jî wiha got: “Me niha mekanîzmayên vê yekê pêk anîne. Em ê cara
yekemîn dest bi nîqaşê bikin.” Onder têkildarî pirsa hikûmetê ji heyetê re qedexeya
axaftinê anî jî wiha da: “Em reşkirinê red
dikin. Em weke xeta siyasî ji gelan ti tişt
neyê veşartin û ti tişt neyê reşkirin difikirin. Ji Îmraliyê re hevdîtin jî hatin û çûnên
me yên Îmraliyê yên ji raya giştî veşartî
çêbûn û wê niha û şûnde jî çêbibin. Em pêş
bikevin wê li gorî ruhê pêvajoyê xizmet bidomin.”
Onder anî ziman ku wê bi Leyla Zana
re biçe Îmraliyê. Onder têkildarî pirsa gera
Demîrtaş a Rûsyayê de jî wiha bertek nîşan
dan: “Hûn dema Serokwezîr diçe Îtalyayê
dipirsin” û wiha axivî: “Bernameya Birêz
Demîrtaş diyar e. Li vî welatî bi sed
hezaran Kurdên penaber hene û li her derê
hilbijêrên me hene. Ji bo wan agahdar
bikin û xebatên me yên dîplomatîk hene.
Birêz serokê me yê giştî weke hemû serokên partiyan wê hevdîtinên xwe bike.”
Onder têkildarî pirsekî din a têkildarî xweseriyê de jî wiha got: “Di mijara
nivîsandina makezagona nû de têkildarî
xweseriyê û di nava pergala demokratîk
de dê çawa bê jiyîn xebatên me çêbûn û li
wir in. Xweserî tiştekî ev ax jê re biyanî ye
nîn e. Em dîrokê danîn aliyekî îro li hemû
cîhanê li gorî normên demokratîk ji navendê raye nayên komkirin. Ya me dixwazin
erdnîgarî û etnîsîte nîn e tenê aîdî heremek
nîn e. Welatiyên Trabzonê ji çemê xwe re
biryara xwe bikar bin bidin. Dapîr li wir
rastî şîdeta leşkeran tên. Heke em bêjin
Demokrasî dê hemû kes memnun bibe. Wê
demê em demokrasiyê dixwazin.”
Onder têkildarî pirsa HDP dê weke
partî bikeve hilbijartinê yan na jî wiha got:
“HDP wê weke partî bikeve hilbijartinê. Lê
tenê plana me ya B tine ye heye Z yê planên
me hene. Anket me weke li banda benda ji
sedî 10 nîşan didin. Lê em ji sedî 60 jî deng
bigirin daxwaza me ya benda hilbijartinê
bê rakirin heye.” Onder têkildarî gotinên
Serokê CHP’ê Kiliçdaroglu yên der barê
tifaqa HDP’ê de jî gotin “gelek eyp kir”
nirxand û wiha dawî li axaftina xwe anî:
“Em partiyeke siyasî ne û asta partiya me
hatiye xwîn û canê gelek gelê me heye û
em ne jî AKP’ê ji ti kesî re nakin qurban.
Baweriya me bi û hêza me ya xweser heye.
Baweriya me bi kedkar û gelên em bi hev
re ava bikin heye.”
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
8
Kürt Toplum Merkezi-KCC
& Halkevi bünyesinde
Gitar
Bağlama
Semah Folklor
Tiyatro
İngilizce
Kürtçe (Kurmanci)
Matematik
Kurslarının kayıtları başlamıştır. Daha fazla bilgi için
aşağıdaki telefon numaralarını arayabilirsiniz.
Halkevi
KCC
31-33 Dalston Ln, London E8 3DF
11 Portland Gardens, London N4 1HU
020 7249 6980
020 8880 1804
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
800 penaberên ji Tirkiyeyê
hatin birêkirin di kêliya
dawî de hatin rizgarkirin
Drama penaberên ji şer û pevçûnên li Sûriyeyê reviyan a li
Derya Spî dewam dike. Bi sedan
penaberên ku bazirganên mirovan ên li Tirkiyeyê ew li keştiya
kargo kirin, li nêzî peravên
Sîcîlyayê di kêliya dawî de ji
xeniqînê hatin rizgarkirin.
Li gorî ajansa nûçeyan a Îtalya ANSA,
800 koçberên li Tirkiyeyê li keştiyeke kargo hatine siwarkirin, 100 mîl nêzî girava
Sîcîlyayê hatine rizgarkirin. Di nûçeya
ajansê de hat ragihandin ku keştiya ji 70
metreyî ji aliyê şebekeyan ve hatiye terikandin û koçberên di keştiyê de jî bi rêya
telefonê xwe gihandine yekîneyên ewlekariya peravê û alîkarî xwestine.
Li Kurdistanê
sala borî 6 hezar
û 857 zarokên
kêmî 5 salî mirin
Wezîrê Tenduristiyê Mehmet
Muezzîngolu diyar kir ku li
gorî qeydên Saziya Îstatîstîka
Tirkiyeyê di 2013’an de li Rohilatê Anatolyayê 2 hezar û 576,
li Başurêrojhilatê Anatolyayê 4
hezar û 281 zarok di bin temenê
5 salî de mirine.
Cigirê serokê giştî yê CHP’ê Sezgîn
Tanrilkulu der barê mirina bebekên li
Amedê de û her wiha der barê mirinên
Li Afganîstanê bombeya
li kêleka rê teqiya: 7 mirî
Li Afganîstanê, bombeyek li kêleka
rêya di navbera bajarên Asadabad û Narî
de hatibû bicihkirin teqiya û di encamê de
7 kesan jiyana xwe ji dest dan.
Yekîneyên ewlekariyê bal kişandin ser
rîska qeza yan jî noqbûna keştiyê ya binê
avê. Tê gotin ku piraniya koçberên hatine
rizgarkirin penaberên ji Sûriyeyê ne.
Herî dawî di êvara Înê de di encama
operasyoneke li peravên Îtalyayê de, 194
koçberên Sûriyeyî yên ji Tirkiyeyê bi
keştiyeke bazirganiyê hatibûn birêkirin,
hatibûn rizgarkirin. Hatibû ragihandin ku
beriya destwerdana yekîneyên ewlekariya
peravî, av ketiye nava keştiyê û piştre jî
noqî binê avê bûye.
Di nava vê salê de 160 hezar penaber
derbasî Îtalyayê bûn û di nava çend hefteyên dawî de herî kêm di nava 10 keştiyên
bazirganî de bi hezaran penaber di kêliya
dawî de ji xeniqînê hatin rizgarkirin. Ev
keştiyên ku piraniya wan ji Tirkiyeyê hatin
birêkirin, li Derya Spî ji bo noqî binê avê
bibe, hatibûn terikandin.
zarokên li herêma Rojhilatê Anatolyayê û
Başurêrojhilatê Anatolyayê de pêk hatine
de pêşnûme pirsek da Muezzînoglu. Muezzînoglu bersiv da pêşnûmepirsê.
Muezzîngolu got di 23’ê Çileyê 2014’an
de li Amedê zarokê du salî Muhammet
Mîraç Şîmşek bi teşîsa broşîtê birine Hekîmtiya Malbatî ya hejmar 1 a Alîpinarê û
li derziyekê lê dixisin û jiyana xwe ji dest
dide. Muezzîoglu got ku ji Şîmşek pêkanîn
aşiyê nehatiye kirin.
Muezzîngolu got li gorî Saziya îstatîstikên Tirkiyeyê, li Rojhilatê Anatolyayê di
2009’an de 3 hezar û 89, di 2010’an de 2
hezar û 768, di 2011’ê de 2 hezar û 732,
2012’an de 2 hezar û 446, di 2013’an de 2
hezar û 576, li Başurêrojhilatê Anatolyayê
di 2009’an de 4 hezar 997, 2010’an de 4
hezar û 630, 2011’an de 4 hezar û 512, di
2012’an de 4 û 450, di 2013’an de 4 hezar
û 281 zarokên temenê wan di bin 5’an de
jiyana xwe ji dest dane.
Li Afganîstanê, bombeyek li kêleka
rêya di navbera bajarên Asadabad û Narî
de hatibû bicihkirin teqiya û di encamê de
7 kesan jiyana xwe ji dest dan. 2 ji kesên
jiyana xwe ji dest dane zarokên keç in û 3
ji birîndaran jî jin in.
7
Li Îtalyayê li dijî rêxistina
neo-faşîst operasyon
Hat ragihandin ku li Îtalyayê di
operasyona birûskê ya li hemberî
rêxistineke neo-faşîst de gelek
çek û teqemenî hatine bidestxistin. Di encama operasyona li gelemperiya Îtalyayê hat meşandin
de, bi dehan kes hatin binçavkirin, herî kêm 14 kes hatin girtin.
Di çarçoveya operasyona duh danê sibê
li Îtalyayê destpê kir de li bajarên L’Aquila,
Montesilvano, Chieti, Ascoli Piceno, Varese, Como, Modena, Palermo, Milano, Torino, Gorizia, Padova, Udine, La Spezia,
Venedik, Napoli, Roma û Pavia serdegirtin
hatin kirin. Di operasyonê de ji rêxistina
bi navê “Yekîneyên Pêşeng ên Rêxistina
Sîstema Nû” ya neofaşîst, ku hat tespîtkirin amadekariya çalakiyên bombeyî û çekdarî li hemberî siyasetmedar û hin saziyên
dewletê dikin, 14 kes hatin girtin.
Di operasyona ku dozgerê antîmafyda
yê L’Aquila Giuseppe Romano Gargarella
birêve bir û Tevgera Taybet a Leşkerî ya
Îtalyayê (ROS) beşdar bû de, hat ragihandin ku nêzî 50 kes hatine binçavkirin û 14
ji van hatine girtin û li girtîgehê hatine bicihkirin.
Li gorî agahiyan, endamên rêxistina
neofaşîst a xwe weke dewama rêxistina
terorê ya neofaşîst a xwe weke “Sîstema
Nû” (Ordine Nuovo) bi nav dike, zêdeyî
deh siyasetmedarên bê parazvan digerin,
hedef girtine. Tê îdîakirin ku rêxistinê
plan kiriye di dema kar de li hemberî hin
qereqol, walîtî, dadgeh û saziyên dewletê
êrîşên bombeyî bike.
Endamên rêxistinê wê bi sûcdariya ‘bi
anîna dema faşîst re hilweşandina sîstema
demokratîk, cihêkariya nîjadî, olî û etnîkî û
terorîzmê’ bên darizandin. Tê texmînkirin
ku cebilxaneyên hatine desteserkirin, rêxistinê di ser Slovanya derbasî welêt kiriye.
Rexistina faşîst a bi navê Ordine Nuovo,
bi taybetî bi êrîşên xwe yê salên 1970’yî tê
naskirin.
Girtiyên zîndana Urmiyê
dawî li çalakiya xwe anîn
Greva birçîbûnê ya girtiyên
siyasî yên Kurd, piştî 33 rojan,
bi daxuyaniyekî bi dawî bû. Di
daxuayniyê de hat destnîşankirin
ku ew greva xwe ya birçîbûnê
serketî dibînin û ji bo wê jî dawî
li vê çalakiyê tînin.
Di daxuyaniya girtiyên Kurd ên li
Girtîgeha Urmiyê de wiha hat gotin:
“Em girtiyên siyasî di zindana Urmiyê
de 33 roj e ji bo bidawîanîna zext û gefên
Komara Îslamî di greva birçîbûnê de ne.
Di encama nerazîbûnên me de, berpirsên
Li Endonezyayê bîlançoya şemitîna axê: 95
mirî, 13 winda
Hat ragihandin ku ji ber şemitîna axê ya
12’ê Kanûnê li gundê Jemblung ê li girava
Komara Îslamî ya Îranê bi me re axivîn û
diyar kirin ku nêzî 40 kes ji zindaniyên edlî
veguhestine beşên din û 13 girtiyên siyasî
jî ku beriya niha şandibûn beşên din dîsa
vegerandine beşa 12. a zindanê. Her wiha
soz dane ku eger greva birçîbûnê bidawî
bibe, ew ê daxwazên me têxin meriyetê.
Ji bo wê jî me biryar girt ku em dawî
li çalakiya xwe bînin û me bangawaziya
KODAR’ê erênî bersivand. Her wiha em
wek girtiyên li zindana Urmiyê, spasî û
rêzên xwe pêşkêşî hemû gelê xwe dikin
ku di vê pêvajoyê de bi xebatên cur bi cur
piştgiriya me kirin û em bi tenê nehiştin.
Girtiyên Zîndana Urmiyê”
Java ya Endonezyayê, 95 kesan jiyana xwe
ji dest dane. Xebatên lêgerîn-rizgarkirinê
îro bi dawî bû.
Rayedaran diyar kirin ku di bûyerê de
95 kesan jiyana xwe ji dest dane, 13 kes jî
hînê winda ne.
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
6
Berdevkê YBŞ: Em ê tola xaka Êzîdîxan rakin
Berdevkê Yekîneyên Berxwedana Şengalê (YBŞ) Berxwedan Tolhildan, diyar kir ku bi
heviya azadkirina Şengalê ev 5
meh in bi gerîlayên HPG/YJA
STAR re li çiyayê Şengalê şer
dikin û got: “Berxwedana li ser
axa Êzîdîxan, bi hesta tolhildana
ji hovîtiya tê jiyandin dikare pêk
were.”
Berdevkê YBŞ’ê Berxwedan
Tolhildan der barê operasyona
rizgarkirina Şengalê ku di 18’ê
Kanûnê de ji aliyê hêzên HPG/
YJA STAR, YBŞ Û YPG’ê ve hate
destpêkirin ev 3 roj in dom dike
de, ji ANHA’yê re axivî.
Berxwedan Tolhildan destnîşan
kir ku wan navê “Şehîd Şîno” li
operasyonê kiriye û anî ziman ku
ew bi hêviya vê rojê ev 5 meh in
li gel gerîlayên HPG/YJA STAR
di çeperan de û li çiyayê Şengalê
şer dikin, heta niha ji bilî wan li
eniyên berxwedanê ti hêzeke din
nebû. Tolhildan da zanîn ku destpêkirina operasyona rizgarkirinê
ya di Cejna Êzî de, ji bo gelê Êzîdî
wate û moralek cuda daye.
Tolhildan anî ziman ku li navenda Şengalê pevçûna wan a
yekemîn a bi çeteyan re li Taxa
Qendîl (nuqteya çeteyan a li daketina bajar) çêbûye û wiha dom
kir: “Em li gel gerîlayên PKK’ê
hatin vê derê û zêdetirî 3 saaten
sor, Digura û Dahola rizgar kirine
û niha ev herêm di bin kontrola
hêzên YBŞ, HPG û pêşmergeyan
de ne.
‘ALIYÊ ROJHILAT BI TEMAMÎ
HATE RIZGARKIRIN’
me bi çeteyan re şer kir. Di encama
pevçûnan de me karîbû çeteyan ji
vir bavêjin. Piştî ku me çete ji war
avêtin, pêşmerge jî li pey me hatin
û gihiştin me.”
Berxwedan Tolhildan, da zanîn
ku ev 5 meh e li gel gerîlayên
HPG’ê re li dijî çeteyan şer dikin,
lê ji roja ku Şengal ji aliyê çeteyan
ve hate dagirkirin û fermana 74’an
bi serê Êzidiyan anî, pêşmerge cara
yekemîn 2 roj berê karîbûne bên
çiyayê Şengalê. Tolhildan daxuyand ku piştre bi pêşmergeyan re
di çarçoveya hemleya rizgarkirina
Şengalê de gundên Sinunê, Xane-
DAIŞ’ê nêzî 100 şervanên
xwe yên biyanî îdam kir
Berdevkê YBŞ’ê da zanîn ku
ev 3 rojin li navenda Şengalê jî
pevçûnên bi çeteyên DAIŞ’ê re
didomin û got ku aliyê rojhilat
ê Şengalê bi temamî hatiye rizgarkirin. Tolhildan ev agahî dan:
“Taxên Berberojk, Suka Serî û
Sukê bi temamî di destê me de ne.
Beşek ji taxa Hey Nasır jî di destê
me de.”
Tolhildan got ku li herêma çiyayî tu bandorek çeteyan nemaye,
hemû girên stratejîk di destê wan
de ne û wiha dirêjî da axaftina
xwe: “Çeteyên DAIŞ’ê li navenda
bajêr niha li taxên Suka Jêrî, Heyu
Bîlançoya
4 salan:120
hezar leşkerên
Sûriyeyê hatin
kuştin
Navenda Şopandinê ya Mafê Mirovan
a Sûriyeyê ku navenda wê li Londonê ye,
diyar kir ku di şerê navxweyî yê li Sûriyeyê
di 2011’an de destpê kiriye heta niha 120
hezar leşkerên Sûriyeyê mirine.
Li gorî nûçeya televîzyona El Arabiya,
rêxistina mafê mirovan a muxalîf a bi navê
DAIŞ a ku li hemû eniyên Sûriye û Iraqê têk diçe, nêzî 10
şervanên xwe yên biyanî yên xwest rêxistinê biterikîne, îdam kir.
Li gorî nûçeya rojnameya DYA Financial Times a agahiyên xwe dispêre çavkaniyên herêmî, DAIŞ a di dema dawî
de li hemberî Kurdan û artêşa Iraqê têk
çû, ji hev belav dibe. Herî dawî nêzî 100
şervanên biyanî yên xwestin Reqqayê biterikînin, ji aliyê rêxistinê ve hatin înfazkirin. Nêzî 400 biyanî jî, li bajarên cuda yên
Sûriyeyê girtî ne.
Kesekî ji mûxalefeta Sûriyeyê ya nexwest navê xwe aşkera bike ji rojnameyê
re axivî û anî ziman ku DAIŞ’ê herî dawî
dest bi rêxistinbûyîna polîsê leşkerî kiriye
û şervanên xwe yên bi wezîfeya xwe ranebûne tespît kiriye û dest bi girtinan kiriye.
Hat ragihandin ku bi taybetî li Reqqayê
polîsê leşkerî avêtine ser gelek malan û
gelek kes li ber deriyê malan înfaz kirine.
Li gorî daneyên Saziya Çavdêriya
Mafên Mirovan a Sûriyeyê, di êrîşên
hewayî de di nava du mehan de herî kêm
800 endamên DAIŞ’ê hatin kuştin.
Yermuk û beşek ji taxa Heyu Nasir
mane.”
Berxwedan Tolhildan diyar kir
ku di operasyon û pevçûnan de
çeteyan derbeyên giran xwarine
û wiha pê de çû: “Operasyonên
ku me wekî YBŞ û HPG’ê pêk
anîn, gelekî serkeftî bûn. Gelek
windahiyên çeteyan çêbûn, gelek
cenazeyên wan di destê me de ne. Dîsa gelek wesayît, çek û cebilxane hatin desteserkirin. Ya herî
girîng jî, herêmên stratejîk dibin
serweriya me de ne.”
Tolhildan got ku heta çeteyan
bi temamî ji Şengalê paqij dikin
wê operasyona xwe bibiryarî bidomînin û got: “Tolhildan got,
“Berxwedana li ser axa pîroz
Êzîdîxan, bi hesta tolhildana ji
hovîtiya tê jiyandin dikare pêk
were.”
Mîrsad tê zanîn, der barê krîza ku ji 2011’an
heta niha li Sûriyeyê berdewam dike de hejmara kesên heta niha miriye aşkera kir.
Mîrsad, di krîza ku ji 2011’an de ye li
Sûriyeyê tê jiyîn hêzên ewlehiyê yên dewleta Suriyeyê li dijî komên çekdar diparêze
li du koman ên weke ‘leşkerên Sûriyeyê’ û
‘mîlîsên alîgirên rejîmê’ veqetand.
Mîrsad got ku piştî Beşar Esad hilbijartinên Serokkomariyê qezenc kiriye
şûnde ji axaftina xwe ya 16’ê Tîrmehê heta
16’ê Kanûnê di nava 5 mehan de hêzên
dewleta Sûriyeyê diparêzin windahiya wan
10 hezar û 949 hat aşkerakirin.
Li gorî daxuyaniya hatiye dayîn, hat
gotin ku di êrîşên DAIŞ, Cebhet El-Nusra,
Muhacîrîn û êrîşên cuda yên komên Îslamî
de 5 hezar û 631 leşkerên Sûriyeyê û 5
hezar û 227 mîlîs hatine kuştin.
Mîrsad got ku windahiyên Hîzbullahê jî
wek 91 derbasî qeydan bûye.
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
95
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
4
Di destpêka sala 1978’an de di hilbijartinan de CHP bûbû desthilatdar. Di bin Serokwezîrtiya Bulent Ecevît de hikûmetek
hatibû avakirin. Li aliyê din hêzên faşîst di bin pêşengiya
MHP’ê de li her derê Tirkiyeyê birêxistin
dibûn. Di nav dewleta kûr de kadroyên wan
cih girtibûn. Desthilatdariya veşartî di dest
wan de bû.
Hin endamên vê rêxistinê di nav rêxistina Kontrgerîla de tetîkêşî dikirin. Li gelek
deverên Tirkiyeyê dest bi kuştina çepgir,
şoreşger û Elewiyan kiribûn.
Dem hat li herêma Kurdistan jî dest bi
rêxistinbûnê kirin. Di destpêkê de Elezîz,
Sêwas, Meletî û Mereş wek heremên pîlot ji
xwe re hilbijartin.
Ji Meletiyê destpê kirin. Di 7’ê Nîsanê
de bi postê bombeyek ji Şaredarê Meletiyê
Hemît Fendoglu re hat şandin û di encama
teqîna vê bombeyê de Hemîd Fendoglu, bûk
û 2 neviyên wî jiyana xwe ji dest dan.
Piştî vê bûyêrê hin bombeyên din jî bi
postê hatibûn rêkirin..
Mehek berê jî li Kurdistan bi navê PKK
rêxistinek nû partîbûna xwe îlan kiribû.
PKK li her derê bi rêxistin dibû. ***
Di dawiya salên 1978’an de dor hatibû
Mereşê.
Di navbera 8 mehan de amedekariyê vê
komkujiyê hatibû kirin...
Berî komkûjiyê hefteyek hin kesên ku
xwe wek wezîfedarên dewletê dabûn nasandin, malên şoreşger û Elewiyan destnîşan
dikirin. Di bin navê jimartinên fermî de, li
kîjan malê çend kes dimînin tespît dikirin û
ser deriyên wan jî bi boyaxa sor îşaret dikirin. Xwediyên malê ancax hefteyek şûnde
hîn dibûn ku ev mal çima hatine nîşankirin..
Faşîstan dest bi çalakiyên provoksiyonan kiribûn. Ji bo gel tehrîk bikin bombe
yên tesîr hindik davêtin Mizgeftan û digotin çepgir û Elewî ev bombe avêtin cihê
parezgehên olî. Di heman demê de mîtîng û
meş organize dikirin..
Kanûna 1978’an bû. Ji Enqere û ji bajarê
derdorê ber bi Mereşê tetîkkêşên faşîst bi rê
ketibûn..
Dema ku ev amadekarî, ev çûn û hatin
pêk dihat, dewlet, emniyet, îstixbarat û artêş
bêdeng bû.. Hikûmeta demê ya Bulent Ecevît jî nikaribû mudaxeleyî vê karesetê bike.
Bi tenê bi cîvîn û daxuyaniyan behsa vê
rewşê dihat kirin. Faşîstan di her navendên
beşê saziyên fermî de mirovê xwe bicih kiribûn..
***
Di 19’ê Kanûnê de starta qetlîamê hatibû
dayîn. Cihê destpêka komkujiyê Sînemaya
Çîçek bû. Fîlmek nîjadperest bi navê “Guneş
Ne Zaman Dogacak” ew ê bihata nîşandan.
Ji Edeneyê du kesan ev film anîbûn Komeleya Mereşê. Di 19 Kanûnê roja Sêşemê saet
di 20’an de fîlm û sloganên faşîstên Tirk
bi hev re destpê kirin. Ber bi dawiya Film
bombeyek bêtesîr ji aliyê Okkeş Kenger ve
di sînemayê de hat teqandin..
20 Kanûn 1978
Di 20 mehê de Qehwexaneyek şoreşger
ku diçinê hat bombekirin. Ji bo faşîst werin
tehrîkkirin, dora royê mala mamosteyek faşîst
tê bombekirin, mal di wê saetê de vala ye..
21 Kanûn 1978
Di 21’ê Kanûnê de jî plan dewam dike.
Du mamosteyên şoreşger Hacî Çolak û
Komkujiya Mereşê
Di dawiya salên 70’yî de, di siyaseta Tirkiyeyê de aloziyên
mezin pêk dihatin.
Mustefa Yuzbaşioglu dema ji dibistanê diçin
mala xwe têne gulebarankirin û jiyana xwe
ji dest didin.
22 Kanûn 1978
Di 22’ê Kanûnê de ew ê cenaze werin
rakirin lê faşîst li derdora bajêr li gundan
bi gotina “ew ê komunîstên erîşî mizgeftan
bikin” mirov kom dikirin.. Muftiyê bajêr jî
di heman rojê de, bi wesayitek taybet li nava
bajêr digere û banga cîhadê li gel dike. 5 hezar mirov ji bo cenaze rakin civiyabûn. Dema ber bi mizgeftê ve bi rê ketin,
hêzên dewletê yên ewlekariyê pêşî li wan
girtin û ser hemû kesan lêgerîn kirin. Piştî
ku bawerî anîn ev kes bê çekin ew serbet
berdan. Lê li pêşiya wan hêzên faşîstan di
kemînê de bûn. Dema kortej nezîkî mizgefta
Ulu Camîî bû, ew girseya ji aliyê faşîstan
ve hatî komkirin derdiketin pêşiya wan. Û
erîş kirin.
Piştre berê xwe dan navend û avahiyên
CHP, DISK, TÖB-DER, POL-DER, TIKP,
Sendîqa Tekstil. Û li nav bajar belav bûn.
Erîşî dikanan dikirin.
Elewî û şoreşgeran jî bersiv didan van
erîşan û di encama vê bersivdayînê de 3
faşîst bi navê Cemil KARADUTLU, Memili BAKICI, Hamza YILMAZ têne kuştin.
22’ê Kanûnê jî bi vî awayî derbas dibe..
***
23 Kanûn 1978
Berpisyarên komkujiyê her wiha li gundên ku civaka Sunî dijîn geriyan û bi propagandaya ” li bajêr komunîst, Elewî û çepgir
bûne yek erîşî mizgeftê dikin” mirov kom
dikirin. Li ser vê yekê hin kes tên bajêr û
tevlî nav reffên erîşkaran dibin. Erîşkar,
rêyên bajar digirin bin kontrola xwe. Piştî
van amadekariya erîş destpê dikin.
Hêzên dewletê bêdeng dimînin. Ji der-
dorê alîkarî û teqwiye. Dewlet bêdeng e û
meydan ji êrîşkaran re dimîne.
24 Kanûn 1978
Êdî li taxên ku bi giranî Elewî dijîn alav
dûman û hawar bi hev re bilind dibûn, lê hawar bê bersiv diman..
Wê rojê li Mereşê şewitandin, tecawiz
kirin, talan kirin, birîndar kirin, kuştin,
bombekirin, bi cesedan leyistin, zarok
kuştin, destdirêjiya jinan kirin..
Eş, qîrîn, nalîn, hawar ji mala derket
kolanan, ji kolanan gihîşt nexweşxaneyan û
ji wê derê jî gihîşt goristanan.
Nexweşxwaneyên
Mereşê
wek
nexweşxaneyên şer bi birîndaran tijî bûbûn..
***
Û bajar terk kirin.. Li pey xwe birîndarê
xwe, li pey xwe miriyên xwe, li pey xwe axa
xwe, li pey xwe goristanên xwe hiştin û koç
kirin..
Ji aliyê din jî, ji Dîlok, Riha,Edene û ji
derdorê hin kes li hawara xizmên xwe ber bi
Mereşê ve dimeşiyan.. Û heman aqûbet hat
serê wan jî..
Di 24 Kanûna sala 1978’an de di rojnamayên Tirkiyeyê de ev manşet hebûn.
Rojnameyan ev komkûjiya ku gav bi gav
nêzdibû didîtin, lê di rûpelên xwe de hiç
cîh nedabûn, piştî komkûjiyê dest bi nivîsên
derew kiribûn..
Di dawiya komkûjiyê de bîlançoyek
wiha
derdiket
holê..
Bîlançoya
komkujiyê:
Hejmara yên hatinin kuştin: 111
Hejmara birîndaran: ji hezarî zêdetir..
Malên ku hatin şewitandin: 552
Cîhên kar ên hatin şewitandin û xerakirin: 289
Maşînên
hatin
şewitandin:
8
Piştî komkujiyê, li Tirkiyê û li Kurdistanê
li hin bajaran wek Edene, Enqere, Elezîz,
Çewlik, Erzîncan, Erzîrom, Dîlok, Stenbol,
Mereş, Qers, Meletî, Sêwas, Riha û Hatay
rewşa awarte hat îlankirin.. Komkujî ji aliyê daîreya şerê taybet ve
hatîbû organîzekirin û di komkujiyê de endamên kontrgerîla hatibûn bikaranîn. Ev
îdea ji aliyê Serokwezîrê demê Bulent Ecevît ve jî hatibû îtirafkirin. ***
Doz piştî 12 Îlonê li dadgehên leşkerî
yên Edene, Mereş, Dîlok, Semsûr, Hatay bi
hejmara 1980/82 hat vekirin û bi hejmara
1980/520 jî bi encam bûn.. Li dadgehan ev
stastîk derketin holê.
Der heqê 804 kesan de doz hat vekirin.
29 kesî cezayê îdamê 7 kesî Cezayê Muebbet 7 kesî cezayê 15-24 sal 29 kesî cezayê 10-15 sal 259 kesî cezayê 5-10 sal 26 kesî cezayê 1-5 salan girtin. 379 kesî Berat kir.
Doza 68 kesan jî bi hin sedeman ji dosyê hat derxistin..
Ev biryar li Dadgeha Bilind xera bû..
Cezayê îdamê pêk nehat û sal derbas bûn
doz hat girtin..
Lê Kurd û Elewî, ji bo ku vê komkujiyê
neyê jibîrkirin, ji bo ku berpirsyar derkebin
pêşberî edaletê, têdikoşin. Û ev têkoşîn hînê
jî dewam dike. Lê zîhniyeta ku ev komkujiya Mereşê pêk anî îro jî li Tirkiyê li Roboskiyê bi qetilkirina 34 kurdan li Tirkiyê
desthilatdar e.
FARUK SAKIK -ANF
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
3
Sîbel Bulut li Londonê hat bibîranîn
Şervana MLKP’ê Sîbel Bulut (Eylem Denîz) a li Kobanê di şer û
pevçûnên li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da, li Londonê hat
bibîranîn. Ji bo Sîbel Bulut a di 12’ê Kanûnê de li Kobanê jiyana
xwe ji dest da, meşek hat li darxistin. Piştî meşê jî li Navenda
Civaka Kurd bernameyeke bîranînê hat li dar xistin.
Ji bo Sîbel Bulut a di 12’ê Kanûnê de li
Kobanê jiyana xwe ji dest da, li Londonê li
Manor Huse meşek pêk hat. Jinên komunîst
ên MLKP’î, Yekîtiya Jinên Sosyalîst û Roj
Women meş organîze kirin. Meşa heta îstasyoan trênê ya Turnpîke lane berdewam
kir. Pankart û dovîz hatin hildan û her wiha
posterên Sîbel Bulut, Kader Ortakaya û Arîn
Mîrxan hatin hildan.
Girseyê piştî meşê tevlî bernameya li
Navenda Civaka Kurd a Harîngey pêk hat
bûn. Deqeyek rêz hat girtin û di axaftinên
hatin kirin de jî li ser rola pêşeng a jinan
nîqaş hatin meşandin.
Di axaftinên hatin kirin de wiha hate gotin: “Me Sîbel Bulut di 12’ê Kanûnê de li
eniya başurê Kobanê li Termîk a cihê herî
stratejîk di pevçûneke li hembar DAIŞ’ê
winda kir. Hevala Sîbel ku şoreşgerî ji
kûrahî de hîs kir û şer dikir bû yek ji sembola şoreşa jinê ya Rojava.
Hevala me ya Sarya di 1986’an de li Dêrsimê hatiye dinê. Di temenê xwe yê ciwan de
gelek tecrûbe qezenc kiriye rojnamegerî jî di
nav de li gelek qadan şoreşgerî meşandiye.
Her tim li mevziya pêş cih girtiye û li Kobanê gihişt mertebeya nemiriyê.
Li Kobanê cih girtin, peywira her kesekî
bi rûmet e. Her kesê xwedî wijdan divê di
vî şerî de cih bigirin û li cem gelê Kobanê
cih bigirin. Hevala Sarya wek komunîstekê
di nava şerê gel de cihê xwe girt. Kolan bi
kolan li dijî DAIŞ’ê ji bo azadiya jinan û
wekheviya gelan şer kir.
Şoreşa Rojava di heman demê Şoreşa
jinê ye. Hevala Sarya jî bi vê şîarê bang li
hemû jinan kiriye ku di vî şerî de cihê xwe
bigirin. Hevala Sarya û hemû şervanên jin
niha Kobanê anîne asta serkeftinê.”
Daxuyanî bi dirûşmên, “Hevala Sîbel
Bulut dijî, Rojava li ber xwe dide”, “Hevala
Sarya dijî, MLKP şer dike” bi dawî bû.
Ji komeleya Ruviyan
ji bo Kobanê piştgirî
Welatiyên ji gundê Ruviyan a girêdayî navçeya Pazarcixa Gurgumê yên li Londonê dijîn, ji bo Kobaniyên li konbajaran de
dijîn 27 hezar TL’yê kom kiribûn teslîmî cihên eleqedar kirin.
Piştgiriya ji bo Kobaniyên li konbajaran
dijîn didome. Alîkariyên ji Tirkiye, Kurdistan û Ewropayê tên şandin digîhin Kobaniyên li konbajaran dijîn. Gundiyên Ruviyan
yên li Londonê dijîn, di bin banê Komeleya
alîkariya ku li Londonê hatiye avakirin de
27 hezar TL kom kirin û teslîmî Komeleya
Piştevanî û Alîkariya Rojava kirin.
Endamê Desteya Rêveberiya Komeleya Piştevanî û Alîkariya Gundê Ruviyan
Bîrkan Ovayolu axaftinek kurt kir û diyar
kir ku piştî êrîşên çeteyên DAIŞ’ê, gelê
Elewî, Sunnî, Êzîdî û baweriyên din ketine
nava piştevaniyê û da zanîn ku ew wek Ruviyan, ji bo Kobanê seferber bûne. Ovayolu
axaftina xwe wiha berdewam kir: “Pereyê
ku me ji gundiyên xwe berhev kir, zêde
girîngiya wê tine. Lê di rojeke wisa ya ruhê
piştevanî yekbûyînê de em gelek kêfxweş
bûn. Divê bê zanîn ku li Bazarcixê gundek
heye û dilê wan li Kobanê davêje. Êdî hemû
bawerî û çand li gel Kobanê cih digirin.
Me pereyê ku li Londonê berhev kir teslîmî
Komeleya Piştevanî û Alîkariya Rojava kir.
Bi vî pereyî wê amûrên elektrîkê û sobeyên
elektîrîkê bên kirîn.”
ÇARŞEM, 24 BERFANBAR 2014
2
Xaçepirs
Gotinên Pêşiyan
Bersiva Hefteya Borî
Birîno;
Bijankên te,
Têla tembûra min bûn.
Di nava çavên te de,
Kilam şîn dibûn.
Tu çû...
Ker bûm,
Lal bûm,
Kor bûm,
Şîn jî nema,
Kesk jî nema,
Tenê reş bû para min.
Li te pîroz be ,
Bêdengiya min.
Li min pîroz be,
Reşiya min.
Bêrîvan ZînZal
Ava hêdî hêdî, me ecêb jê dî
Aş ji dest çûye, pirsa çeqçeqê dike.
Agir bi agir venamire.
Av diçe lê aş li cîhê xwe dimîne.
telgraf.co.uk
Çarşem,
24/12/2014
Sayı
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
448
Sîbel Bulut li Londonê hat bibîranîn
Şervana MLKP’ê Sîbel Bulut (Eylem Denîz) a li Kobanê di şer û pevçûnên
li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da, li Londonê hat bibîranîn. Ji bo Sîbel
Bulut a di 12’ê Kanûnê de li Kobanê jiyana xwe ji dest da, meşek hat li
darxistin. Piştî meşê jî li Navenda Civaka Kurd bernameyeke bîranînê hat li
dar xistin.
de cihê xwe girt. Kolan bi kolan
Di daxûyaniya hatî kirin de bal hat
li dijî DAIŞ’ê ji bo azadiya jinan û
kişandin ser jiyana Sibel Bulut û di
wekheviya gelan şer kir.
têkoşîna tê meşandin de giringiya
rola jinê. Di daxûyaniyê de wiha
Şoreşa Rojava di heman demê
hat gotin; “Li Kobanê cih girtin,
Şoreşa jinê ye. Hevala Sarya jî bi vê
peywira her kesekî bi rûmet e.
şîarê bang li hemû jinan kiriye ku di
vî şerî de cihê xwe bigirin. Hevala
Her kesê xwedî wijdan divê di vî
Sarya û hemû şervanên jin niha
şerî de cih bigirin û li cem gelê
Kobanê anîne asta serkeftinê.”
Kobanê cih bigirin. Hevala Sarya
Berdevama nûçeyê di rûpelê 3´yan de ye
wek komunîstekê di nava şerê gel
Ji komeleya Ruviyan ji bo Kobanê piştgirî
Komkûjiya Mereşê
Rûpel 2
Heyeta Îmraliyê bi Akdogan re hevdîtin kir
Rûpel 6
Rûpel 9
Download