Book 1.indb

advertisement
ECONOMICUS
TÜRKİYE EKONOMİSİ
ULUSLARARASI İKTİSAT
BÜYÜME VE KALKINMA
İKTİSADİ DOKTRİNLER TARİHİ
Konu Anlatımlı
Müfettişlik
Örnekler
Uzmanlık
KPSS ve kurum
sınavları için
özgün soru ve konu
anlatımından oluşan
Yorumlar
Uyarılar
Pratik Bilgiler
TEK KİTAP
Denetmenlik
Banka Sınavları
Kontrolörlük
Özgün Sorular ve Açıklamaları
Kaymakamlık
Çıkmış Sorular ve Açıklamaları
Hakimlik
İSMAİL AZGIT
SELMA BALABAN LEVENT
İsmail Azgıt
Selma Balaban Levent
KPSS TÜRKİYE EKONOMİSİ, ULUSLARARASI İKTİSAT
BÜYÜME VE KALKINMA, İKTİSADİ DOKTRİNLER TARİHİ
ISBN 978-605-318-015-9
Kitapta içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.
© Pegem Akademi
Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları
Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti.ne aittir.
Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabınß tümü ya da bölümleri,
kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt
ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.
Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.
Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında
yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları
satın almamasını diliyoruz.
“Bu kitapta yer alan geçmiş yıllarda ÖSYM'nin yapmış olduğu sınavlardaki ÇIKMIŞ
SORULAR'ın her hakkı ÖSYM'ye aittir. Hangi amaçla olursa olsun, tamamının veya bir
kısmının kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da
kullanılması, yayımlanması ÖSYM'nin yazılı izni olmadan yapılamaz. Pegem Akademi
Yayıncılık telif ücreti ödeyerek bu izni almıştır.”
3. Baskı: Ocak 2015 , Ankara
Yayın-Proje Yönetmeni: Ayşegül Eroğlu
Dizgi-Grafik Tasarım: Hilal Sultan Coşkun
Kapak Tasarımı: Gürsel Avcı
Baskı: Ayrıntı Basım Yayın ve Matbaacılık Ltd. Şti
İvedik Organize Sanayi 28. Cadde 770. Sokak No: 105/A
Yenimahalle/ANKARA
(0312 394 55 90)
Yayıncı Sertifika No: 14749
Matbaa Sertifika No: 13987
İletişim
Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARA
Yayınevi: 0312 430 67 50 - 430 67 51
Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60
Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08
Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38
Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60
İnternet: www.pegem.net
E-ileti: pegem@pegem.net
SUNU
Değerli adaylar;
Elinizdeki bu kitap, KPSS Alan Bilgisi sınavı ve diğer kurum sınavlarına dönük olarak hazırlanmıştır. Kitabın kapsamı, daha önceki sınavlarda sorulmuş olan soruların içeriği ve öğrencinin toplam iş
yükü gözetilerek oluşturulmuştur. Konu anlatımı kısa tutulmaya çalışılmış; soru çözümleri, öğrencilerimizin ihtiyacı düşünülerek biraz daha ayrıntılandırılmıştır.
Bu kitap oluşturulurken, bütün bir literatür elden geçirilmiş, bilgiler konu bütünlüğünü sağlayacak
bir biçimde, daha önceden sorulmuş ve sorulabilecek sorular gözetilerek bir araya getirilmiştir. Kitapla
ilgili tüm görüşlerinizi pegem@pegem.net adresine iletebilirsiniz.
Selma Balaban Levent adına değerli babam Resul Balaban'a ve annem Veciha Balaban'a teşekkür ederim.
İsmail AZGIT & Selma BALABAN LEVENT
İÇİNDEKİLER
1. BÖLÜM
Türkiye Ekonomisi
TÜRKİYE EKONOMİSİ...........................................................................................1
TEST-1 KURUM SORULARI ................................................................................69
TEST-1 KURUM SORULARI ÇÖZÜMLERİ........................................................106
2. BÖLÜM
Uluslararası İktisat
ULUSLARARASI İKTİSAT ..................................................................................147
TEST-1 KURUM SORULARI ..............................................................................210
TEST-1 KURUM SORULARI ÇÖZÜMLERİ........................................................229
3. BÖLÜM
Kalkınma İktisadı ve İktisadî Büyüme
KALKINMA İKTİSADI VE İKTİSADÎ BÜYÜME .................................................. 257
TEST-1 KURUM SORULARI ............................................................................. 311
TEST-1 KURUM SORULARI ÇÖZÜMLERİ....................................................... 319
TEST-2 SORULAR ............................................................................................ 327
TEST-2 ÇÖZÜMLERİ ........................................................................................ 337
4. BÖLÜM
İktisadi Doktrinler Tarihi
İKTİSADİ DOKTRİNLER TARİHİ ....................................................................... 347
TEST-1 KURUM SORULARI ............................................................................. 379
TEST-1 KURUM SORULARI ÇÖZÜMLERİ....................................................... 392
KAYNAKÇA ........................................................................................................ 409
1
TÜRKİYE
EKONOMİSİ
PEGEM AKADEMİ
Yıll
ara
Gö
r
An e Çık
aliz mı
2005
ler ş S o
i
ru
2
¾ OSMANLI EKONOMİSİ
2006
2
¾ CUMHURİYET DÖNEMİ
¾ DEVLETÇİ DÖNEM (1930-1939)
2007
2
¾ SAVAŞ EKONOMİSİ DÖNEMİ (1940-1945)
¾ ÇOK PARTİLİ DÖNEM (1946-1960)
2008
¾ PLANLI KALKINMA DÖNEMİ (1960-1980)
2
¾ İHRACATA DAYALI BÜYÜME DÖNEMİ (1980-1989)
2009
¾ 1990’LI YILLAR (DIŞ FİNANSAL
2
SERBESTLİK DÖNEMİ)
¾ 2000’Lİ YILLARDA TÜRKİYE
2010
¾ TÜRKİYE’DE BANKACILIK SEKTÖRÜ
2
¾ TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ
İLİŞKİLERİ KRONOLOJİSİ
2011
(1959 - 2010)
2
2012
2
2013
4
2014
2
“Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsun, ekonomik
zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar uzun süreli olamaz.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi Konuşması
Efendiler;
Bu fi’len vaki olmuştur. Sulh denilen şeyin temini için ecnebilerin bu hakikati itiraf etmemekteki tereddütlerine mantıki mana
vermek mümkün değildir. Çok şayan-ı arzudur ki, pek yakın bir zamanda onlar da bu hakikati itiraf ederler ve bütün cihan-ı
medeniyetin pek büyük hahiş ve tahassürle intizar ettiği sulhun in’ikadına mani olmak mes’uliyetinden ictinab ederler. Şimdiden
esbab-ı hayatiyetimizi temine başlamış bulunuyoruz. Ve bittabi hal-i sulhun in’ikadında daha büyük inkişafat oluyor. Fakat muvaffak olmak için çok çalışmak lazım olduğunu bilmeliyiz. İktisadiyat, iktisadiyat diyoruz. Fakat arkadaşlar iktisadiyat demek herşey demektir. Yaşamak için, mesut olmak için, mevcudiyet-i insaniye için ne lazımsa bunların kaffesi demektir, ziraat demektir,
ticaret demektir, say demektir, herşey demektir. Bütün bu hususta el’an memleket ve milletimizin ne halde olduğunu sizler çok
güzel bilirsiniz. Tavsif etmek istemeyeceğim. Ancak memleketimizin vüs’ati ve nüfuzumuzun bu vüs’atle ne kadar gayrı mütenasib olduğunuda hatırlayınız. Bu vasi ve feyizli toprakları işleyebilmek, işletebilmek için noksan olan el emeğini behemehal fenni
alat ile telafi etmek mecburiyetindeyiz. Memleketimizi bundan başka şömendöferler ile ve üzerinde otomobiller çalışır şoseler
ile şebeke haline getirmek mecburiyetindeyiz. Çünkü garbın ve cihanın vesaiti bunlar oldukça, şömendöferler oldukça, bunlara
karşı merkebler ve kağnı ile ve tabii yollar üzerinde müsabakaya çıkışmanın imkanı yoktur. Memleketimiz ziraat memleketidir.
Bu itibarla, halkımızın ekseriyeti çiftçidir, çobandır. Binaenaleyh en büyük kuvveti, kudreti bu sahada gösterebiliriz ve bu sahada
mühim müsabaka meydanlarına atılabiliriz. Fakat aynı zamanda sınaatımızı da tezyid ve tevsi etmek mecburiyetindeyiz. Eğer
sanat hususunda yine müsamahakar olursak, o halde asar-ı sanayide yine haricin haraç-güzarı oluruz, mahsulat ve mamulatın
mübadelatı ve servete inkılabı için ticarete ihtiyacımız vardır. Ticaretimizin agyar elinde kalması memleketimizin servetinden
lüzumu kadar istifade edememeği bais olur. Fakat bütün bunlar söylendiği kadar basit ve kolay olmayan şeylerdir. Bunda muvaffak olabilmek için hakikaten memleketin ve milletin ihtiyacına mutabık esaslı program üzerinde bütün milletin müttehit ve hemahenk olarak çalışması lazımdır. Hey’et-i aliyeniz bu esasatın en kıymetlilerini inşallah bulup ortaya koyacaksınız “Arkadaşlar
bence yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün esasları, bütün programları iktisat programından çıkmalıdır. Çünkü demin
dediğim gibi herşey bunun içinde mündemiçtir. Binaenaleyh evlatlarımızı o suretle talim ve terbiye etmeliyiz, onlarabu suretle
ilim ve irfan vermeliyiz ki, alem-i ticaret, ziraat ve sınaatte ve bütün bunların faaliyet sahalarında müsmir olsunlar, müessir olsunlar, faal olsunlar, ameli bir uzuv olsunlar.” Binaenaleyh maarif programımız gerek iptidai tahsilde, gerek orta tahsilde verilecek
bütün şeyler bu noktai nazara göre olmalıdır. Maarif programlarımız gibi şuabat-ı devlet için tasavvur olunacak programlar dahi
iktisat programına istinad etmekten kendini kurtaramazlar. Esaslı bir program tesbit etmek, program üzerine bütün milleti hemahenk olarak çalıştırmak lazımdır. Bizim halkımızın menfaatleri yekdiğerinden ayrılır sunuf halinde değil bilakis mevcudiyetleri ile
muhassala-i mesaisi yekdiğerine lazım olan sınıflardan ibarettir. Bu dakikada sami’lerinin çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır
ve işçilerdir. Bunların hangisi yekdiğerinin muarızı olabilir. Çiftçinin sanatkara; sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların
hepsine, yekdiğerine ve ameleye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir.
Bugün mevcut olan fabrikalarımızda ve daha çok olmasını temenni ettiğimiz fabrikalarımızda kendi işçilerimiz çalışmalıdır.
Müreffeh ve memnun olarak çalışmalıdır. Ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır. Ve hayatın lezzet-i
hakikisini tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsin. Binaenaleyh programdan bahsolunduğu zaman adeta
diyebiliriz ki, bütün halk için bir say misak-ı milisi mahiyetinde olan program etrafında toplanmakta hasıl olacak olan şekl-i
siyasi ise alel’ade bir fırka mahiyetinde tasavvur edilmemek lazımgelir ve bade’s-sulh vukua gelebilecek böyle şekl-i siyasinin şimdiye kadar olduğu gibi milletin azim ve imanıyla ve vahdet ve tesanüdün birbirine müzahir olmasıyla muvaffak olacağı
hakkındaki kanaatim kavidir ve tamdır.
Efendiler;
Hey’et-i aliyenizin bugün akdedmiş olduğu Türkiye İktisat Kongresi çok mühimdir. Çok tarihidir. Nasıl ki, Erzurum Kongresi
felaket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarmak hususunda Misak-ı Millinin ve Taşkilat’ı Esasiye Kanununun ilk temel
taşlarını tedarik hususunda amil olmuş, müessir olmuş, müteşebbis olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, tarih-i millimizde
en kıymetli ve yüksek hatırayı ihraz etmiş ise , kongreniz dahi milletin ve memleketin hayat ve halas-ı hakikisini temine medar olacak düsturun temel taşlarını ve esaslarını ihraz edip ortaya koymak suretiyle tarihte büyük namı ve çok kıymetli bir
hatırayı ihraz edecektir. (Alkışlar) Bu kadar kıymetli ve tarihi kongrenizi küşad etmek şerefini bana bahşettiğinizden dolayı
hassaten arz-ı teşekkürat ederim. (Alkışlar)(Estağfurullah sesleri) Ve böyle bir kongreyi akdeden sizlersiniz. Bundan dolayı
sizi şayan-ı tebrik görür ve tebrik ederim. (Teşekkür ederiz sesleri) Kongre küşad edilmiştir efendim.
* Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi Konuşmasından Alıntı
1. BÖLÜM
TÜRKİYE EKONOMİSİ
OSMANLI EKONOMİSİ
Osmanlı imparatorluğunda hakim olan üretim tarzı “vergisel üretim tarzı”dır. Toprakların mülkiyeti devlete aittir. Devlet arazilerine dirlik adı verilmektedir. Dirlik gelirlerine göre has, zeamet ve tımar olarak sınıflandırılır.
• Has: Geliri 100 bin akçeden fazla olan bürokratların maaşı karşılığı verilir.
• Zeamet: Geliri 20 bin - 100 bin akçe arasında olan bürokratların maaşı karşılığı verilir.
• Tımar: Geliri 0 - 20 bin akçe ve daha az olan bürokratların maaşı karşılığı
verilir.
HOCA NOTU
Mültezim, Devlet adına vergi
toplama yetkisini ihale yoluyla
alan kişidir.
Dirlik gelirini toplayan kişilere sahib-i arz adı verilir. Sahib-i arzlar, topladıkları vergiler karşılığı silahlı asker (cebeli) yetiştirir, devlet emredince bu askerlerle savaşa
katılır.
9 Mir-i arazi rejimi 1550’den itibaren bozulmaya başlamıştır. Nedenleri;
• Avrupa devletlerinin Osmanlılar’a karşı yaşadığı ekonomik özgürlük
• Avrupa devletlerinde askeri teknolojinin gelişmesi
• Osmanlı torpraklarının çok genişlemiş olması
Tımar sistemi işlevini yitirince iltizam sistemine geçilmiştir, sahib-i arz tarafından
toplanan vergiler mültezimler tarafından toplanmaya başlanmıştır.
1858 yılında ilk ayrıntılı arazi kanunnamesi çıkarılmış ve bu kanunnameye göre
topraklar beş gruba ayrılmıştır.
• Mülk topraklar
• Mir-i topraklar
• Vakıf topraklar
• Metruk topraklar
• Ölü topraklar
OSMANLI DEVLETİNDE SANAYİ
Tarıma dayalı ekonomiye sahip Osmanlı Devleti’nde sanayi sektöründe yaşanan
gecikmeli gelişmeler başarıya ulaşamamıştır. Osmanlı Devleti’nde sanayileşme fikri II.Meşrutiyetten sonra çoğalmıştır. 1913 yılında İttihat ve Terakki Hükümeti sanayileşmeyi teşvik etmek amacıyla Teşvik-i Sanayi Kanunu’nu yürürlüğe koydu.
Muhassıl; vergi toplama
yetkisinin devlet memurlarına
verilmesidir.
PEGEM AKADEMİ
4
Teşvik-i Sanayi Kanunu kapsamında verilecek teşvikler;
HOCA NOTU
Osmanlı sanayinde sermayedar sıralaması Yahudiler Ermeniler - Rumlar - Türkler
şeklindedir.
•
Fabrikaların kurulması için gerekli 5 dönüm kadar arazi bedava verilecek
•
Fabrikaların kurulduğu arazi ve fabrika tesisatı emlak ve temettü vergilerinden ve belediye harç ve resimlerinden muaf tutulacak.
•
Fabrikaların tesisi ve genişletilmesi için gerekli malzeme ülkede yeterince
üretilinceye kadar gümrük resminden muaf tutulacak.
•
Fabrikaların imalatta kullanacağı hammadeler, yerlisi yoksa gümrük resminden muaf tutulacak.
•
Fabrikaların dışarıya yapacağı satışlardan gümrük resmi alınmayacak.
•
Hükümet kendi ihtiyacı için mümkün olduğunca yerli mamülleri tercih edecek.
OSMANLI DEVLETİNDE BÜTÇE, PARA, BANKA
Bütçe
1844 yılında Tahsis-i Ayar
Kararnamesi ile tağsişe son
verilmiş, çıkarılan yeni altın ve
gümüşlerle çift madenli para
sistemine geçilmiştir.
9 1855 Bütçe Nizamnamesi; Osmanlı’da bütçe ile ilgili ilk düzenlemeler burada
yapılmıştır. Nizamnamede bütçe yerine “Muvazene Defteri” deyimi kullanılmıştır.
9 1863-1864 Bütçesi; Batılı anlamda ilk bütçe
9 1876 Anayası; Osmanlı’da ilk defa klasik bütçe kavramı yer almıştır.
9 1880; Modern anlamdaki ilk bütçe
Para
9 1326 yılında ilk Osmanlı parası “Akçe”, 1477 yılında ise ilk altın sikke olan “Sultani” bastırılmıştır.
9 1840’ta Kaime denilen ilk kağıt para çıkarıldı
9 1863 Bank-ı Osmanlı Şahane’ye para basma yetkisi verilmiştir.
9 1879 Para Reformu ile kaimeler dolaşımdan kaldırılmış ve çift maden para sisteminden tek madeni para sistemine geçilmiştir.
9 1914 Birinci Dünya Savaşı sırasında kaime yeniden çıkarılmıştır.
9 1916 Tevhid-i Meskukat Kanunu ile yeni para reformu uygulanmıştır.
Banka
9 1847 yılında kurulan İstanbul Bankası; gerçek anlamda ilk bankadır.
9 1856 Osmanlı Bankası; Modern anlamda ilk ticaret bankası olup sermayesi
İngilizlere aittir.
9 1863 Memleket Sandıkları; İlk ulusal sermayeli olan bu banka Mithat Paşa
tarafından kurulmuştur.
9 1883 Menafi Sandıkları; Tasarruf toplama amacıyla kurulmuştur.
9 1888 Mithat Paşa tarafından kurulan Memleket Sandıkları ve Menafi Sandıkları yine Mithat Paşa tarafından kurulan Ziraat Bankası ile birleştirilmiştir.
HOCA NOTU
1852 tarihinde kurulan
Murabaha Nizamnamesi
faiz oranlarını sınırlamayı
amaçlamıştır.
9 Ziraat Bankası; Osmanlı’dan günümüze gelen köklü bir kuruluştur.
Bankanın görevleri şu şekildedir:
9 Faiz karşılığında tevdiat kabul etmek
9 Ziraat’e ilişkin sarraflık ve aracılık işleri yapmak
9 Satılması mümkün olan gayrimenkul rehini ve kuvvetli kefalet karşılığında
çiftçiye kredi vermek
5
PEGEM AKADEMİ
OSMANLI DEVLETİNDE DIŞ TİCARET
Osmanlı ekonomisinin temel mantığı sermaye biriktirmek değil toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için üretmek ve devleti ayakta tutan vergileri sağlayabilmektir.
16.ve 18. yy Osmanlı ekonomisinde ithalatı destekleyen ve mal kıtlığı oluşturmamak amacıyla ihracatı denetleyen bir yapı hakimdir.
1838 yılında İngiltere ile imzalanan Balta Limanı Serbest Ticaret Anlaşması ile;
Osmanlı devleti dışarıya karşı gümrük duvarını indirerek yabancı tacirlere ayrıcalık
tanımıştır. Sanayi adına büyük kriz yaratan bu anlaşma tarım ürünlerinin işlenmeden hammadde halinde satılmasına neden olmuştur.
Osmanlı Devleti bu anlaşma ile iç pazarı önce İngilizlere;
•
İngilizlerden mal alım ve nakil için belge istenilmeyecek
•
İngilizler iç ticarette yerli tacirlerden fazla vergi vermeyecek
•
Yabancı mallar boğazdan serbestçe geçecek
Osmanlı İmparatorluğu’nun
ticaret yaptığı ülkeler arasında
öncelikle İngiltere, Fransa,
Avusturya - Macaristan yer
alırken daha sonraları ise
Almanya ve İtalya yer alır.
daha sonra da tüm yabancılara açmıştır.
Anlaşmayla artan dış ticaret hacmi aynı zamanda, diş ticaret açıklarını da arttırmıştır. Dış ticarette kapitülasyon rejimini uygulayan devlet; dış ticaret açığını borçlarla
finanse etmiştir.
Osmanlı Devleti’nin ihracatında dokuma, tiftik, yün, kösele, tuz ve şarap önemli bir
yer tutarken ithalatında ise demir-çelik ürünleri önemli yer tutar. 1850 Yabancılara
demiryolu yapımı hakkı verilmiş,1856 Islahat Fermanı ile yabancı sermaye yatırımlarına izin, 1867 Nizamnamesi ile yabancılara toprak satın alma hakkı tanınmıştır. 1873-1914 döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranı düşük, dış ticaret
açığı yüksektir.
OSMANLI DEVLETİNDE DIŞ BORÇLANMA VE SON DÖNEM
1838 Ticaret Anlaşması ile ekonomik bağımsızlığını kaybeden Osmanlı Devleti ilk
dış borcu 1854 yılında almıştır. 1854 yılında alınan ilk borçtan 20 yıl sonra devlet
iflas etmiş ve Osmanlı Devleti 20 Aralık 1881’de çıkarılan Muharrem Kararnamesi
ile morotoryum ilan etmiştir. 1881 Muharram Kararnamesi ile Duyun-u Umiye
İdaresi (Genel Borç İdaresi) kurularak ülkede toplanan vergilerin Avrupa’ya aktarılması hükme bağlanmıştır. Buna göre; Duyun-u Umumiye İdaresi Osmanlı
Bankası’yla işbirliği yaparak tuz ve tütün gelirleri, ham ipek, balıkçılık, alkol üretiminden elde edilen vergiler ile Doğu Rumeli illerinin yıllık vergilerinin Avrupa’ya
aktarılmasına karar vermiştir. Osmanlı Devleti’nin borçlandığı ülkeler sırasıyla;
• Fransa,
• Almanya,
• İngiltere’dir.
Kırım savaşı dolayısıyla 1854’te başlayan dış borçlar 1923’te kurulan Türkiye
Cumhuriyeti tarafından 1933 yılında ödenmeye başlayıp 1954 yılı itibariyle tamamen bitirilmiştir.
HOCA NOTU
Duyun-u Umumiye İdaresi
yedi kişilik bir konseyden
oluşmaktadır. Bu konseyde yer
alan ülkeler:
- İngiltere
- Fransa
- Avusturya
- Hollanda
- Almanya
- İtalya
- Osmanlıdır.
PEGEM AKADEMİ
6
CUMHURİYET DÖNEMİ
17 Şubat 1923 Türkiye İzmir İktisat Kongresi
Mustafa Kemal’in açılış konuşması;
Osmanlı Devleti’nin son
dönemlerinde yaşanan olumsuz gelişmeler şu şekilde
özetlenebilir.
9 Balkan ve Birinci Dünya
Savaşları
9 Sanayi ve Finans Sektörünün yabancı sermayeli
olması
9 Üretimin tarıma dayalı
olması
9 Kapitülasyonlar
9 Vergilerin olumsuz etkisi
‘‘Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler kalıcı olmaz, az zamanda söner. Bu nedenle en kuvvetli , en parlak zaferlerimizin daha temin edebileceği faydalı sonuçları
temin etmek için iktisadiyatımızın sağlanması, kuvvetlendirilmesi zorunludur. Yeni
Türkiye’mizi layık olduğu mertebeye çıkarmak için vakit geçirmeden iktisadiyatımıza önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen iktisat devridir.”
Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi temelde;
9 Ekonomik kalkınma için ortak amaçlar belirleme ve bu amaçları gerçekleştirecek
yöntemleri araştırma,
9 Sanayici, tüccar, çiftçi ve işçi gruplarının kendilerine özgü sorun ve isteklerini
belirleme,
9 Yabancı sermaye çevrelerine ekonominin gelecekte alacağı biçimi açıklayarak
iç ve dış sermaye kesimlerine güvence verme isteği amacına dayanır.
Kongrede alınan kararlar
9 Demiryolu inşaatı programa bağlanmalı
9 İşçilerin durumu düzeltilmeli
9 Teknik eğitim geliştirilmeli
9 Yerli üretim teşvik edilmeli
9 Tekelciliğe izin verilmemeli
9 Kanunlara uyma şartıyla yabancı sermayeye izin verilmeli
9 Özel girişime kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalı
HOCA NOTU
Kongrede alınan en önemli
karar ekonomik bağımsızlığı
sağlamaktır.
b) Kongreye katılan grupların önerileri ile ilgili kararlar
Türkiye (İzmir) İktisat Kongresine sanayici, tüccar, çiftçi ve işçi grubunu temsilen 1135 delege katılmıştır. Bu dört grup arasında kongreye en hazırlıklı biçimde
katılanlar tüccar kesimi olmuştur.
7
PEGEM AKADEMİ
Tablo 1: Kongreye Katılan Gruplar ve Talepleri
SANAYİCİ
TÜCCAR
ÇİFTÇİ
İŞÇİ
• Teşvik-i Sanayi
kanununun yeniden
düzenlenmesi
• Gümrük tarifeleri
arttırılarak Sanayinin
dış rekabete karşı
korunması
• Sanayi bankasının
kurulması
• Ucuz kredi
olanaklarının
arttırılması.
• Sanayi odalarının
kurulması
• Yerli malının
kullanımının
yaygınlaştırılması
• Teknik okullar açılmalı
ve sanayi eğitimine
önem verilmeli
• Ticaret bankasının
kurulması
• Ticaret odalarının,
gümrük, kambiyo
işlerinin düzene
sokulması
• Gelir vergisinin
yeniden
düzenlenmesi
• Yabancı sermayeye
ayrıcalık
tatnınmaması
• Tekelci eğilimlerin
engellenmesi
• Ulaştırmahaberleşme ile ilgili
işlemlere kolaylık
tanınması
• Cuma günlerinin
herkes için resmi
tatil olması
• Madenler ve
ormanlarla ilgili
yasaların, deniz
ticaretinin
düzenlenmesi
• Aşar vergisinin
kaldırılması
• Reji idaresinin
kaldırılması
• Tarımsal kredi
olanaklarının
arttırılması
• Kurulan
kooperatiflerin
faaliyete
geçirilmesi
• Ziraat Bankası
kanununda
değişiklik yapılması
• Tarımsal eğitimin
geliştirilmesi
• Tütün ekimi
ve ticaretinin
serbestleştirilmesi
• Amele terimi yerine işçi
denmesi
• Sendikal hakların
tanınması
• İstirahat müddeti hariç
olmak üzere çalışma
süresinin sekiz saat
olarak kabulü
• Kadın işcilere doğum izni
hakkı tanınması
• Asgari ücret uygulaması
• Haftalık ve yıllık izin
uygulaması
• İş kazalarına
uğrayanların
hayatlarının işverenler
ve kurumlarca güvence
altına alınması
• 1 Mayıs gününün
işçi bayramı olarak
kutlanması
• Çalışma şartlarının
iyileştirilmesi
• Çocuk işçi yaşının 12 ile
sınırlandırılması
Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi kararları doğrultusunda ‘‘Karma’’ bir iktisadi sistem
izlenmektedir. Yani devlet serbest piyasa şartlarında sanayileşme politikası izlemekte ve gerekli görülen alanlarda yatırım yapmaktadır.
24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması
Bu anlaşmayla Türkiye’nin bağımsız ve eşit bir devlet olarak uluslararası topluma kabul edilmesi sağlanmış ve Lozan ile Misak-ı Milli hedeflerine büyük ölçüde
ulaşılmıştır.
İmzalanan Ticaret Sözleşmesi ile Türkiye’nin gümrük tarifeleri beş yıl süre ile değiştirmemesi öngörülmüştür.
Lozan Barış Görüşmelerinde Ekonomiye İlişkin Alınan Kararlar
• Boğazlar
9 Üzerinde en çok tartışılan konudur. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip
geçişi sağlamak için başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturulmuştur.
• Kapitülasyonlar
9 Tamamı kaldırıldı.
HOCA NOTU
Lozan Barış Görüşmelerinde ekonomiye ilişkin alınan
kararlar arasında;
9 Musul Sorunu
9 Osmanlı Devletinin borçları
9 Nüfus Değişimi
9 Savaş Zararları
yer alır.
PEGEM AKADEMİ
8
• Nüfus değişimi
• Azınlıklar
• Savaş Tazminatları
9 İtilaf Devletleri, I. Dünya savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatından vazgeçtiler.
• Sınırlar
• Adalar
• Devlet Borçları
Borçlar Osmanlıdan ayrılan bütün devletler arasında paylaştırılmıştır. Türkiye’ye
düşen kısmı taksitlendirilmiştir.
1929 Buhranı Türkiye’nin borç taksitlerini ödeyememesine ve 1932 yılında Paris’te
bir anlaşma yapılmasına sebebiyet vermiştir.
Bu anlaşmaya göre;
9 Borç miktarı azaltıldı.
9 Taksitler yeniden düzenlendi.
Osmanlı borçlarının tamamı 1954’de bitirilmiştir.
1923-29 Dönemi Türkiye Ekonomisinde Gelişmeler
1923-1930 döneminde
9 Demiryolları millileştirilmiş
9 Reji idaresi devlet tekeline
dönüşmüş
9 Kabotaj hakkı tanınmıştır.
1924 yılında alınan Sayım Vergisi Osmanlı dönemindeki ağnam vergisine benzer.
Bu yıldan itibaren ithal hammaddelerin gümrük vergisinden istisnası sağlandı. Dönemin ilk milli bankası olan İş Bankası kurularak özel girişimcilere kredi vermesi sağlanmıştır. Bu yılın önemli gelişmelerinden biri de kooperatifçilik alanında ki ilk hareketlenme olarak tanımlayabileceğimiz İtibar-ı Zirai Birlikleri Kanunu çıkarılmasıdır.
1925 yılında kurulan Sanayi ve Maadin Bankası’nın en önemli görevi; dönemde kurulan sanayi ve madencilik kuruluşlarına kredi imkanı sunmaktadır. Bunun
yanısıra özel sektör ortaklıkları, devlete ait işletmelerin özel kesime devrolana dek
işletimini üstlenmek de diğer görevleri arasında yer alır. Ancak banka başarısızlığı
nedeniyle kapatılmıştır.
Bu yıl çıkarılan bir kanunla, şeker fabrikalarının kurulması için teşvikler belirlenmiş, şeker ithalatı kısıtlanmıştır. Kurulacak şeker fabrikalarına gerekli kredi İş
Bankası ve Sanayi ve Maadin Bankası tarafından verilmiştir.
Yine aynı yıl Aşar Vergisi kaldırılmıştır.
1925 Aşar Vergisinin Kaldırılması
Aşar Vergisi, Osmanlı döneminde köylülerden ürettikleri tarım ürünlerinin onda
biri oranında alınan paydır. Aşar vergisinin varlığı Cumhuriyetin ilk yıllarında benimsenen liberal ekonomi anlayışıyla çelişmektedir. Özel mülkiyet bilinciyle serbest
tarımı da kısıtlamaktadır. Bu nedenle 17 Şubat 1923 yılında yapılan Türkiye (İzmir)
İktisat Kongresinde Aşar Vergisinin kaldırılması karara bağlanmıştır. 17 Şubat
1925’te kaldırılan aşar vergisi yerine ürünün pazar ya da yerel fiyatının %8 ile
%10’u oranında yeni bir vergi konulmuştur.
9
PEGEM AKADEMİ
Aşar vergisinin kaldırılması Cumhuriyet tarihinde köylü lehine alınan en büyük karardır.
1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile birlikte, bir önceki dönemde öngörülen teşviklerle Uşak Şeker Fabrikası ve Alpullu Şeker Fabrikası kuruldu.
Yine bu yıl alınan Kazanç Vergisi istenilen başarıyı sağlayamadığından 1927 yılında yalnızca şirketlerden alınmaya başlandı.
1927 yılında, Cumhuriyetin ilk yıllarında yürürlükte olan 1913 tarihli Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun kapsamı 1923 İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlarla genişletilerek yeni Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır.
HOCA NOTU
İlk tarım sayımı 1927 yılında
yapılmıştır.
1927 yılında çıkarılan bu kanunun amacı yerli işletmelerin yabancı rakiplere karşı
korunmasının yanı sıra işletmelerin ihtiyaçlarını yurt içinden karşılamaktır.
Bu kanun ile sanayicilere verilen teşvikler;
9 Parasız arazi temini
9 Gümrük muafiyeti
9 Çeşitli vergilerden muafiyet
9 Nakliye ücretlerinde indirim
1927 yılında kurulan İktisad-i
Ali Meclisinin amacı araştırmalar yaparak ekonomik gelişme
için kararlar alınmasına yardımcı olmaktır.
9 Prim ödeme
9 Bazı girdilerde fiyat indirimi
Yine aynı yıl sayımlar yapılmıştır (Nüfus-Sanayi-Tarım).
1929 yılında ise Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu çıkarılarak 191 Kooperatif kurulmuştur. Ayrıca tarım okulları açılarak tarımsal gelişmeye hız kazandırma
amaçlanmıştır.
Aynı yıl ABD’de başlayan ve Türkiye’yi de etkisi altına alan bir kriz yaşanmıştır. Bu
kriz Büyük Buhran adıyla anılmaktadır.
1929 Büyük Buhran
1929 yılında ABD ekonomisinde uygulanan daraltıcı para politikaları ve toplam
talepteki azalma dünya ekonomisini yakından etkileyerek resesyon sürecine itmiştir.
1929’da ABD’de borsa kaynaklı olan bu kriz 1930’lu yıllara gelindiğinde Sovyet
Rusya hariç bütün ülkeleri etkisi altına almıştır.
Bu kriz sürecinde Avrupa ülkeleri altın külçe ve altın kambiyo sistemi yerine kağıt
para sisteminin uygulanmasını öngörmüşlerdir.
Tarihte “Kara Perşembe” olarak da adlandırılan bu krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri;
9 Hem iç hem de dış ticaret hadlerinin tarım ürünleri aleyhine gelişim göstermesi
nedeniyle ihracat gelirlerinin azalması
9 Aşırı ithalat yapılması
HOCA NOTU
1929 Ekonomik Krizi stagnasyon (Durgunluk) krizidir. Aynı
zamanda borsa krizlerine
örnek olarak verilebilir.
PEGEM AKADEMİ
10
9 Dış ticaret hadlerinin Türkiye aleyhine gelişmesiyle dış ticaret açıklarının artması
9 TL’nin hızla değer kaybetmesi
9 Döviz gelirlerinin azalmasıdır.
Krize Karşı Alınan Tedbirler
9 Dönemde “Milli İktisad ve Tasarruf Cemiyeti” kurularak halkı tasarrufa yönlendirmek, yerli malların miktarını ve kalitesini arttırmak gibi görevler üstlenmiştir.
9 1930’da 1567 sayılı “Türk Parasını Koruma Kanunu” yürürlüğe kondu ve döviz işlemleri üzerinde kontrol sağlamaya çalışıldı. Bu amaçla Bankalar Konsorsiyumu oluşturuldu.
9 İthalat oranları azaltılıp ihracat oranları arttırılacak şekilde dış ticaret hacmi kısıtlandı.
9 Dış borç ödemeleri ertelendi.
Sonuç
•
Yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisini azaltmak amacıyla Türkiye 1933 yılından itibaren “devletçi” politikalar uygulamaya başlamıştır.
•
1933 yılından itibaren planlı sanayileşme dönemine geçilmiş; bir yandan da
özel sektörü destekleyici önlemler alınmaya çalışılmıştır.
Dönemde Tarım
1923-1938 yılları arasında
köylüye 3.7 milyon dönüm arazi
dağıtılmıştır.
Dönemde tarıma verilen destekler kısıtlıdır. Ancak tarımsal eğitim öncelikli tutularak tarım okulları açılmış, tarım kredi kooperatifleri kurulmuş ve yurtdışına öğrenci
gönderilmiştir. Tarımsal gelişmeleri desteklemek amacıyla Ziraat Bankası tarafından krediler verilmiştir.
1927 yılında Tarım sayımı yapılmıştır. Bu sayım ilk tarım sayımıdır. Diğer sayımar
ise 1959, 1963, 1970, 1980 ve 1991 yıllarında son tarım sayımı ise 2001 yılında
yapılmıştır.
1927 tarım sayımının özellikleri;
9 İlk tarım sayımıdır.
9 Bu sayıma göre toplam nüfus 13.4 milyondur.
9 Nüfusun %85’i köylerde yaşamaktadır.
9 Çiftçi başına düşen ekili alan 25 dekar civarındadır.
9 Tarım ilkel koşullarla sürdürülmekte, makinalaşma yetersizdir.
9 Tarımsal üretim pazara açılmaktan çok geçimlik düzeyde kalmıştır.
9 Cumhuriyetin ilk on yılında tarım sektörü millî gelir içinde en yüksek paya sahiptir.
9 Tarımın milli gelir içindeki payı %67’dir.
11
PEGEM AKADEMİ
Dönemde Sanayi
1923-1929 döneminde izlenen liberal politikalarda temel amaç sanayileşmektir.
Ancak bu alanda istenilen başarıya ulaşılamamıştır. Bu dönemde izlenen sanayi
politikalarının etkilendiği faktörler;
9 Nüfus değişiminin yol açtığı sermaye kaybı
9 Sermaye yetersizliği
9 Altyapı yetersizliği
9 Tecrübeli girişimci yetersizliği
HOCA NOTU
Cumhuriyetin ilk yıllarında
Sanayi dalında en önemli
gelişme dokumacılık sektöründe gelişmiştir.
9 Teknik eleman yetersizliği olarak sayılabilir.
Bu dönemde devlet özel sektörü teşvik etmek amacıyla;
• Gümrük tedbirleri aldı.
• İstanbul ticaret ve tahıl borsası açıldı.
• Şeker Fabrikaları için teşvik kanunu çıkarıldı.
• Madenler, sigara üretimi devletleştirildi.
• Anonim şirketlerin kurulması kolaylaştırıldı.
• Teşvik-i Sanayi kanunu çıkarıldı.
1927 yılında yapılan sayıma göre, ülkede toplam 62.245 işyeri ve 256.855 çalışan
bulunmaktadır. Bu verilerin dağılımı şu şekildedir.
İşletme sayısı
Madeni Eşya ve Makina
Tarım Sanayi
Cumhuriyetin ilk beş yılında
uygulanan ekonomi politikalarının en başarısız olduğu sektör
sanayi’dir.
147.542
28.439
Dokuma Sanayi
9.353
Çalışan sayısı
Tarım Sanayi
110.480
Dokuma Sanayi
48.025
Madeni Eşya ve Makina
33.866
Sonuç olarak; dönemde sanayileşme adına uygulanan politikalar yeterince başarılı olamamıştır.
Kurulan işletmeler ise genellikle temel tüketim mallarının üretiminde yoğunlaşmıştır. Madencilik, dokuma ve çimento fabrikaları yabancı sermayenin elindedir.
Yıllar itibariyle sanayi sektöründeki büyüme hızları şu şekildedir.
Tablo 2: Yıllar itibariyle sanayi sektöründeki büyüme hızları
Yıllar
1924
1925
1926
1927
1928
1929
Sanayi
−7,1
17,9
14,8
19,4
−0,6
3,8
Tabloda da görüldüğü gibi 1923’ten sonra sanayi sektöründe en yüksek büyüme
hızı 1925’te en düşük büyüme hızı ise 1924’de kaydedilmiştir.
HOCA NOTU
Cumhuriyet’in ilk on yılında
uygulanan gelirler politikası
• Yol Vergisi,
• Buhran Vergisi,
• Alkol, tütün, tuz satışlarının
devlet t ekeline alınması
• Aşarın Kaldırılması
PEGEM AKADEMİ
12
Dönemde Dış Ticaret
Dönemde dış ticaretten bahsetmeden önce iç ticarete bakacak olursak söz konusu
yıllarda tütün, alkol, kibrit, barut, ispirto, petrol ve şeker gibi malların dış alımı ve
satışı ile ilgili tekeller oluşturulmuştur. Dış ticarete bakacak olursak; Türkiye 192329 döneminde dışa bağımlı bir dış ticaret politikası sergilemiştir. Bu bağımlılıkta
Lozan Antlaşması’nın gümrükler üzerindeki kısıtlayıcı etkisinin ve yabancı sermayenin ülke içindeki ağırlığının önemli bir yeri vardır.
Ülkenin ihracatı daha çok tarıma dayanmakta ihtalatında ise tüketim malları
önemli bir yer tutmaktadır.
1929 yılında dış ticaretle ilgili en önemli gelişme ise Lozan Antlaşması gereği kısıtlanan gümrük rejimimizin bu yıl itibariyle arttırılmasıdır.
1923-29 yılları arasında ihracatın GSYH’ya oranı %10,6 yine aynı dönemde ithalatın
GSYH’ya oranı %14,4’tür. 1927 yılına kadar olumlu seyreden dış ticaret hacmi 1928
yılından itibaren daralmaya başlamış 1929 yılında yaşanan krizinde etkisiyle açığa
dönüşmüştür. 1929 yılından itibaren ihracat hacminin artmasına karşın, tarım ürünlerinde yaşanan fiyat düşüşleri ihracat gelirlerini azaltmış ve ülke dış ticaret açıklarıyla
karşı karşıya kalmıştır.
1923-1929 döneminde en fazla ticaret yapılan ülkeler İngiltere ve İtalya 1930’lu
yıllarda ise Almanya ve 1940’lı yıllarda ABD’dir.
Dönemde Para ve Maliye
Bu dönemdeki dolaysız
vergiler;
• Sayım vergisi,
• Kazanç vergisi,
• Arazi ve bina vergisi,
• Yol vergisi
Cumhuriyet döneminde “istikrarlı ve sağlam para” anlayışı güdülen ekonomide
paraya yön verecek bir Merkez Bankası yoktu.
Piyasada kullanılan para türleri arasında yeni para basılmamasına rağmen
Osmanlı’dan devralınan kağıt para, altın para ve gümüş para yer alır.
Para politikasında istikrarlı tavır izlemeye çalışan ülke 1929 krizinin etkisiyle, TL’nin
değerinin düşmesine rağmen dönemde fiyat artışlarında istikrar sağlanmış ve enflasyonist ortam yaratılmamıştır.
Denk bütçe politikasının öngörüldüğü dönemde hükümet bir takım projeleri hayata geçirmek için vergilere ihtiyaç duymuştur.
Bu dönemdeki dolaysız vergiler;
TBMM’nin kabul ettiği ilk vergi olan Yol Vergisi, 1924’te çıkarılan Sayım Vergisi, 1926
Kazanç Vergisi, 1925’te kaldırılan Aşar Vergisi’nin yarattığı kaybı önlemek amacıyla
tütün, tuz, şeker, ispirtolu içkiler vb. alanlarında kurulan mali tekellerdir.
Yine dönemde
9 İhracata pirim desteği verildi.
HOCA NOTU
1923-1938 döneminde Mali
İstikrar ve Parasal İstikrar
amaçlanmıştır.
9 Vergi oranları arttırılarak yeni vergiler salındı.
13
PEGEM AKADEMİ
DEVLETÇİ DÖNEM (1930-1939)
Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet kurumsal bir altyapı oluşturmakla görevlendirilirken özel kesim sanayileşmede istenilen başarıyı gösterememiş, sanayi sektöründeki büyüme hızı ortalama olarak diğer sektörlerden daha az gerçekleştirmiştir.
1923-1929 döneminde ülkede uygulanan liberal politikaların başarısız olması nedeniyle yeni politika arayışına girmiş ve dönemde “Devletçi Politikalar” uygulanmıştır.
Hükümetin bu dönemde devletçi politikalar uygulamasının temel nedenleri şu şekilde özetlenebilir.
9 1923-29 döneminde uygulanan sanayileşme politikalarının sermaye yetersizliği, alt yapı yetersizliği, tecrübeli girişimci yetersizliği ve teknik eleman
yetersizliği gibi nedenlerle başarısız olması.
9 Lozan antlaşmasının hükümleri gereği koruyucu gümrük tarifelerinin uygulanamaması,
9 1929 Buhranının Türkiye Ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri
•
•
Deflasyon
Devletçi ekonomi yıllarında
ekonominin temeli yine özel
girişime dayanmaktadır.
İhracatın miktar olarak artmasına karşın ihraç mallarında fiyatların sürekli
düşmesi ihraç gelirleri üzerinde yarattığı olumsuz etki,
•
Dış ticaret hadlerinin ülke aleyhine dönmesi
•
TL’nin değerinin düşmesi
Sonuç olarak; Türkiye Cumhuriyeti 1930’lu yıllarda karma ekonomi politikaları uygulamayı tercih etmiş ancak bu politikalarda devletin iktisadi yaşamdaki etkisi daha
fazla olduğundan dönem “Devletçi Ekonomi Politikaları” olarak ifade edilmiştir.
1930-38 Dönemi Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler
1929 Buhranının etkilerini hafifletmeye çalışan ülke, TL’nin değerindeki gerilemeyi önlemek amacıyla 1930 yılında Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Kanun çıkarmış ve parasal gelişmeye yön vermek amacıyla 1930 yılında Merkez
Bankası kurulmuştur.
1930 yılında 1929 Buhranının etkilerini hafifletmeye çalışan ülke, TL’nin değerindeki
gerilemeyi önlemek amacıyla Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun
çıkarılmış ve parasal gelişmeye yön vermek amacıyla Merkez Bankası kurulmuştur.
Türk Lirasının dış değerini korumak amacıyla döviz üzerinden avans verme işlemleri yasaklanarak döviz alım satımına sınırlamalar getirilmiştir.
Yine aynı yıl Buhran Vergisi adı altında yeni bir vergi alınmıştır.
1931 yılında Merkez Bankası faaliyete başlamış İthalat Kota Konulması ve İhracatın Denetlenmesi Hakkında Konun çıkarılmıştır.
Yine aynı yıl Sanayi Kongresi düzenlenmiştir.
1932 yılında Çay, Şeker ve Kahve İthalatının Bir Elden İdaresi Hakkında Kanun çıkarılmış ve bu yıl çıkarılan Buğday Kanunu ile tarımsal ürün fiyatını destekleme politikası uygulanmıştır.
HOCA NOTU
1933 yılında kurulan Sümerbank, Sanayi Ofisi ve Türkiye
Sanayi Kredi Bankasının
görevlerini devralmıştır.
PEGEM AKADEMİ
14
Yine aynı yıl kurulan Devlete Sanayi Ofisi Sanayi ve Maadin Bankası’nın görevlerini devralmıştır. 1932 yılında diğer gelişme ise sanayi kesiminin finansmanın da
etkin olan Türkiye Sanayi Kredi Bankası’nın kurulmasıdır.
1933 yılında Dönemin önemli para politikalarından biri olan Ödünç Para Verme
İşleri Hakkında Kanun çıkarılmıştır.
1930’lu yıllarda yabancı
sermayenin hakim olduğu
demiryolu, liman, elektrik santralleri ve telefon
şirketlerinin millileştirilmesi
gerçekleştirilmiştir.
Yine aynı yıl Mevduatı Koruma Kanunun çıkarılarak bankaların Merkez
Bankası’nda bulundurdukları mevduatların üçüncü kişilerce haczedilemeyeceği
ifade edilmiştir.
Dönemde sanayi sektörünü desteklemek amacıyla kurulan Sümerbank özellikle imalat sanayinin gelişiminde ve l. Beş Yıllık Sanayi Planının uygulanmasında
önemli rol oynamıştır.
Sümerbankın Kuruluş Esasları Şu Şekilde Özetlenebilir
9 Yurtiçi sanayinin gelişiminde stratejik rol üstlenmek
9 Devlet Sanayi Ofisinden devir alınan fabrikaları işletmek
9 Sanayi kuruluşlarına kredi açmak ve genel bankacılık hizmetlerini sunmak
1933 yılının bir diğer gelişmesi ise esnaf ve sanatkarlara kredi sağlamak amacıyla
kurulan İller Bankası’dır.
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934-38)
Devlet öncülüğünde planlı sanayileşme uygulamasının ilk örneği olan bu plan
ile birlikte devletçi politikalar somut olarak başlamıştır.
BBYSP’nın temel amacı ithal ikameci politikalarla sanayileşme sürecine hız kazandırmaktır. Bu nedenle BBYSP nıyla sağlanacak ithal ikamesiyle;
9 Döviz tasarrufu
9 Dış ticaret açığının kapatılması
9 Ulusal paranın değerinin korunması amaçlanmıştır
Özel sektörü destekleyici olan bu planda ithal edilen tüketim mallarının yurt içinde üretimi hedeflenmiştir. Planda alınan kararlar proje düzeyinde olduğu için plan
makro nitelik taşımaz.
Plan çerçevesinde 20 fabrika kurulmuş olup bu fabrikaların hammadde ve işgücüne yakın olması aynı zamanda da bölgeler arası dağılımının dengeli olması üzerinde durulmuştur.
Plan sanayi kesiminin bir kısmını kapsamaktadır. Söz konusu sanayi tesisleri
9 Kimya Sanayi
9 Demir-Çelik Sanayi
9 Toprak ve Seramik Sanayi
9 Kağıt ve Selüloz Sanayi
9 Dokuma Sanayi olmak üzere sınıflandırılmaktadır.
Dönemde kurulan işletmelerin faaliyetleri iç talebe yönelik olarak sınırlandırılmış ve
ileri teknoloji gösteren projeler desteklenmiştir.
Planın finansmanı daha çok iç kaynaklarla karşılanmaya çalışılmıştır. Ancak söz
konusu yıllarda Sovyet Rusya’dan alınan krediler dokuma sanayinin gelişiminde
kullanılmıştır.
15
PEGEM AKADEMİ
Planın uygulanmasında 1933 yılında kurulan Sümerbank’ın yanı sıra İş Bankası’da
önemli rol oynamıştır.
Plan kapsamında 1935 yılında maden arama faaliyetlerini desteklemek amacıyla
MTA ve finansmanı için Etibank kurulmuştur. Yine aynı yıl faiz oranlarını belirleme
ve milli gelir hesaplamaları ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır.
HOCA NOTU
BBYSP’nın kapsamında planlanan sanayileşme süreci başarılı olmuş ve üretim
tekniğinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Söz konusu başarı hükümeti ikinci planı hazırlamayı teşvik etmiştir.
I. Beş Yıllık Sanayi Planı çerçevesinde kurulan tesislerden
bazıları
İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı
1934 → Keçiborlu Kükürt
Fabrikası
Amacı ham maddesi içeride üretilen malların ithal ikamesine yönelmektir. Hatta
İthal ikameci sanayileşme stratejisinin bir adım önündedir.
Bu planın uygulanabilmesi için daha yüksek sermaye ve teknolojiye ihtiyaç duyulmuştur .Elektrik üretimi ,madencilik ve liman yapımı yatırımlarını öncelikli gören bu
plan II.Dünya Savaşı nedeniyle uygulama alanı bulamamıştır.
İKBYSP’nı yerine 1939 yılında İktisadi Savunma Planı uygulanmıştır.
1935 →Zonguldak Sömikok
Fabrikası
1935 → İstanbul Şişe Cam
Fabrikası
1935 → Isparta Gül Yağı
Fabrikası
1936 → İzmit Kağıt Fabrikası
1938 → Karabük Demir-Çelik
Fabrikası
Dönemde Tarım
Dönemde tarım sektöründe önemli gelişmeler olmadığı gibi tarım sektörü ihmal
edilmiştir.
1929 Bunalımının olumsuz etkilerini uzunca bir süre taşıyan tarım sektörü ithal ikameci politikaların başarılı etkisi ile 1936 yılından itibaren canlanmaya başlamıştır.
1930’lu yılların tarım sektörü ile ilgili önemli sayılabilecek gelişmelerinden biri 1932
yılında çıkarılan Buğday Kanunu’dur. Bu kanun ile birlikte tarımsal ürün fiyatını
destekleme politikası (taban fiyat politikası) uygulanmıştır. Ziraat Bankasına piyasadan buğday satın alma görevi verilmiştir.
1933 yılında yine Ziraat Bankası’na Hububat Muhafaza Tesisleri kurma görevi
verilmiştir.
1935 de ise bu günkü anlamda Tarım Kredi Kooperatifleri kurulmuştur.
1932 yılında başlatılan buğday destekleme alımları 1938 yılından itibaren Toprak
Mahsulleri Ofisine devredilmiştir.
1938 yılında kurulan Toprak Mahsulleri Ofisinin görevleri şu şekilde sıralanabilir.
9 Görev alanına giren ürünlerin alım ve satımını yapmak.
9 Gerekli görülen ürünleri dış piyasadan satın almak.
9 Ürünlerin yurtdışına satışındaki işlemleri yapmak.
9 Ürünlerin ve tohumların saklanması için tesisler kurmak.
9 Uyuşturucu maddelerin alım ve satımını üstlenmek.
9 Dünya buğday üretim hareketlerini takip etmek.
9 Buğday fiyatlarını denetlemek ve buğday piyasasını izlemek.
9 Kurulan tesislerin ihtiyaç duyduğu makina ve teçhizatları sağlamak
1930-38 döneminde toprak
mülkiyeti ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır.
PEGEM AKADEMİ
16
1937 yılında Zirai Kombinalar ve 1938 yılında da Devlet Ziraat İşletmeleri kurulmuştur.
Tarım sektörü ile ilgili diğer gelişmeler ise 1937’de kurulan Zirai Kombinalar ve
1938 yılında kurulan Devlet Ziraat İşletmeleri’dir.
HOCA NOTU
1934 yılında Toprak İskan
Kanunu çıkarılmıştır.
Dönemde tarım sektöründe en yüksek büyüme hızı %58.1 ile 1936 yılı en düşük
büyüme hızı ize %-32.8 ile 1930 yılında gerçekleşmiştir.
Dönemde Dış Ticaret
Türkiye Cumhuriyeti 1929 Buhranının dış ticaret üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla 1930’lu yıllardan itibaren dış ticarette korumacı politikalar izlemiştir. Bu politikaların amacı yurt içinde üretilen malların ithalatını yasaklayarak dış
ticaret fazlası elde etmektir.
1936 ve 1938 yılları arasında
İngiltere ile yapılan Dış Ticaret Anlaşması ile İngiltere,
Türkiye’ye kredi vermiştir.
Dönemde dış ticaret üzerinde yaşanan önemli bir gelişme de 1930’lu yıllarda yaşanan
döviz dar boğazını aşmak amacıyla 1933-34 yılında yapılan “Kliring” anlaşmalarıdır.
Bu anlaşmalar sonucu Almanya Türkiye ile ticareti arttırmış ve 1937 yılının sonuna
gelindiğinde ithalat ve ihracatımız içinde Almanya’nın önemli bir payı oluşmuştur.
Devlet denetiminde sürdürülen dış ticaret içinde ithalat ve ihracatın en düşük olduğu yıl 1932 yılı iken her ikisinde de en yüksek olduğu yıl 1937 dir. 1930’lu yıllardan
itibaren dış ticaret fazlası veren ülke 1938 yılına gelindiğinde dış açıkla karşı karşıya kalmıştır.
Son olarak önceleri tüketim malı ithal eden Türkiye 1934 yılından itibaren ara ve
yatırım malları ithal etmeye başlamıştır.
Dönemde Para ve Maliye
1930-38 döneminde; istikrarlı kur, sıkı para, denk bütçe politikaları uygulamayı
amaçlayan Türkiye, 1930 yılında Türk Lirasının dış değerini korumak amacıyla Türk
Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarmış ve 1930 da Merkez Bankası’nı
kurarak emisyon hacmini kontrol altına almıştır. Dönemde emisyon hacminde
önemli bir artış olmamakla birlikte banka mevduatlarında artış gerçekleşmiştir.
1938 yılında ise Merkez Bankası’na kamuya ait hazine bonolarını avans verme ve
iskonto etme yetkisi verilmiştir.
1930-1938 yılları arasında
kamu bütçesinin %10’nu
yatırımlara ayırmış, Milli
Savunma ve Demiryolu harcamalarına öncelik vermiştir.
1930’lu yıllarda maliye politikasında temel alınan düşünce “denk bütçe” politikasıdır ve bu politika söz konusu yıllarda sağlanmıştır.
Devlet harcamaları içinde ilk sırayı yer alan savunma harcamalarını iç ve dış
borçların ana para ve faiz ödemeleri takip eder.
Özellikle birinci beş yıllık sanayi planı çerçevesinde artan harcamalar vergilerle
karşılanmaya çalışılmıştır. Vergiler içinde dolaylı vergiler ağırlıklı olmakla birlikte
tekellerden (tuz, şeker, alkol, kibrit vb.) elde edilen vergiler de sanayileşme sürecinde önemli finansman kaynakları olmuştur.
Merkez Bankası kaynaklarına kısa vadeli avanslar dışında baş vurulmamıştır.
Dönemde çıkarılan vergiler
9 1931 Buhran Vergisi
9 1932 Muvazene Vergisi
9 1935 Hava Kuvvetlerine Yardım Vergisidir.
Dönemde Sovyetler Birliği ve İngiltere’den alınan borçlar dışında yeni borçlanma
imkanı olmamıştır. Kısacası açık finansman uygulaması öngörülmemiştir.
Download