“Din”lemek Romandan çekilme bu filmin anafikri bu olmasada filmde ki bir sahne adeta aklıma kazındı. Arkadaşlarımla bu tarz bi tartışma ne zaman çıksa aklıma gelen "İşte ! Din böyle bir şey !" oluyor. Öyle güzel bir sahne ki yazımı bunun üzerine yazacağım.Sahne basitçe bir din adamının konuşurken , ettiği bedduanın tesadüfen gerçekleşmesi ile ilgili. Din adamlarına sorarsınız; “Tesadüf var mıdır?”. Çoğu hayır der. Öbür türlü para kazanma yöntemlerinden olurlar yoksa. Din tarihinde her zaman olağan üstü olaylar anlatılır. Çoğu efsane olmakla birlikte bana kalırsa hikayedir de. Çoğu dinine bağlı insan bu konuyu okumaktan vazgeçer. İnançlarının boş çıkmasından korkar. Ama siz bırakmayın siz “din”leyin. Bir din adamı siyah bulutlara bakar,”Gökten sular yağacak ! Yüce Tanrı böyle söylüyor” der. Yağmur yağar. Bir bilim adamı “Bulutlar kararıp bu tarafa yaklaştığına göre büyük ihtimalle yağmur yağacak” der. Yağmur yağar. İnsanlar yorum yapar; birine iyi gözlemci,diğerine medyum derler.Gözlemciyi ezer , medyumu yüceltirler. Aralarındaki fark nedir peki, insanlar neden bu din adamına peygamber derken bu bilim adamını küçümseyip onu küçük düşürürler. Tutunacak şeylere ihtiyaçları vardır çünkü.Tanrıya inanmayan insanların tanrıya inanma hikayelerinin çoğu trajik bir olaydan sonra gerçekleşir. Tutunacak birisine ihtiyaçları olduklarını düşünüp, birisini bulamadıklarında bu yola başvururlar. Bunu sorgulamak etik veya doğru değildir. Ama onların inanmayanları sorgulaması ne etiktir ne de doğru .İsanların din üzerinden !1 başkalarına saldırması hiç bi kelimelerini dinlemeden, onlara acı çektirilmesi ne doğrudur ne etik… Bir yobazla konuşurken kendimi genelde Jean Baptiste Grenouille gibi hissederim. Ama özelliğim koku almak değil, dinlemekmiş gibi. Gerçekten bu insanın dinleme kabiliyetinin benimkinden az olduğunu düşünürüm. Ve amacım ona genelde dinlemeyi öğretebilmektir. Ama asla dinlemezler asla dinlemeyeceklerdir. Bilsem de yaparım bunu konuşurum.Ama onlar konuştu mu dinlemeden edemem. Keşke olmasaydı bu gücüm, keşke ben de herkes gibi olsaydım diye düşünürüm. Dinlemezken ne kadar mutlu olduklarını görür kıskanırım onları. Hatta bazen dinlemem bile ama asla onların arasına kabul edilemem. Çünkü ben farklıyım dinliyorum. Jean Baptiste Grenouille’nin aksine benim gibi insanlar var çevremde benimle birlike dinleyen ve bu insaları dinlemeye yöneltmeye çalışan ne kadar denersek deneyelim olmaz ama. Gelelim filmin etkilendiğim ve “Ahanda din böyle bir şey!” dediğim sahnesine; Papa ,şehirdeki kadınların teker teker ölmesinden sonraki vaazında. “Cehennemde yansın,yüce tanrı onu öldürsün bulmamıza yardımcı olsun.” derken kapıdan bir asker, katilin yakalandığını bildirir. Papa ;”Gördüğünüz gibi tanrı sesimizi dinledi onu buldu.” der. Tabi bunların birer tesadüf olduğunu bir dahaki kadın ölene kadar anlamayacaklardır. Anladıklarında asla Tanrıya güvenleri azalmaz,Papa'ya da azalmaz. O olay unutulur. Çünkü din böyledir işte. Kimse tanrı katilin kim olduğunu bilemedi diyemez, çünkü kimse tanrıya olan güvenini kaybetmeyi göze alamaz. İnsanlar dinlemez daha iyi hissederler. Tesadüfleri yok sayarlar çünkü bilirler ki her şey çöker !2 onlar dinlemeye korkar. Dinledikçe uzaklaşırlar,dinledikçe öğrenirler.Dinleme yeteneği olan insanlar da öğrensin ister. Bu dinlemeyenler yağmur yağacak deyip yağmadığında size “Hani yağacaktı?” derken, Bunu bir Papa”Tanrı havadan su yağdırıcak!” dediğinde asla sorgulamaz. İnsanlık dinle birlikte çok çökmüştür araştırmayı kesmiştir,halbuki her şey felsefedir, soru sormaktır. Mutlak gerçeği aramaktansa araştırmaktır gerçek olsa bile araştırmaktır. Felsefe ideolojisinde asla bir şeye doğru diyemezsiniz o zaman o şeyi araştırmayı kesmişsiniz demektir. Dogmaları bile soruşturmak neden öyle olduklarını bilmek gerekir. İnternete Tanrı bizi neden yarattı yazınca çıkan alakasız yanıtlar, bu iş tam olmadan tam olduğuna inandırmaya çalışmaktır. Dinin olduğu yerde dinlenme asla olmaz. Tesadüfler bile mucizedir. Kalanlar da hikayedir. Berkay Öztürk BIM 21402305 Burcu Taşkıran !3