mısır`da

advertisement
EKONOMİ
MISIR’DA
ARAP BAHARI SONRASI
EKONOMİK GELİŞMELER
Ekonomik kalkınması için önemli ölçüde doğrudan yabancı yatırım ihtiyacı olan Mısır, iş
yapılabilirlik endeksi sıralamasında, yasal ve kurumsal çerçevenin yetersizliği, bürokrasi ve
yolsuzluklar nedeniyle, 190 ülke arasında 110. basamakta yer almaktadır.
Harun ÖZTÜRKLER
A
rap Baharı’na götüren süreçte Mısır, ekonomik,
sosyal ve politik yapıdaki
durağanlığı iş ve katma değer yaratan ve sosyo-ekonomik ve politik istikrarı oluşturan ve sürekliliğini sağlayan dinamik bir sisteme
dönüştürecek yapısal reformların
otuz yıl geciktiği bir ülke olarak
tasvir edilebilir. Son otuz yılda
ekonomik büyüme hem Mısır’ın
sahip olduğu kaynakların karşılık geldiği potansiyel düzeyinin
oldukça altında hem de oldukça
istikrarsız bir seyir izlemiştir. Ayrıca, bu otuz yıl boyunca ekonomik
performans ne hızla artan nüfusa
yeteri kadar iş yaratabilmiş ne de
nüfusun üçte birini içine alan yoksulluk sorununu çözmüştür. Kişi
başına gelir, enflasyon, gençlerin
ve kadınların istihdam düzeyleri,
bütçe açıkları, dış ticaret açığı gibi
diğer makroekonomik göstergeler
çerçevesinde değerlendirildiğinde
de ekonomik performansın oldukça yetersiz olduğu gözlenmektedir.
Örneğin, kişi başına gayrisafi yurtiçin hâsıla (GSYH) son on yılda
Mısır’da %50 artarken, yükselen
80
piyasa ekonomileri ve gelişmiş ülkelerde ortalama olarak %75 arttı.
Popülist ve ekonomik temellerden
yoksun teşvik sistemi yüksek bütçe
açıklarına ve kamu borç stokunun
artmasına neden olurken, düşük
teknoloji ve ithal ara ve yatırım
malı temelli üretim yapısı nedeniyle GSYH’nın %10’nu aşan dış
ticaret açıkları oluşmaktadır. İmalat sanayi, temel tarım ürünlerinin işlenmesine ve düşük üretim
teknolojisine dayanan bir yapıya
sahiptir. Ayrıca on yıl öncesi ile
kıyaslandığında, imalat sanayinin
GSYH içerisindeki payı yaklaşık
olarak %20’lerden bugün %16’lar
düzeyine gerilemiştir. Ekonomi tarımsal özelliğini büyük ölçüde korumakta, tarım sektörü GSYH’nın
%15’ini, istihdamın ise üçte birini
yaratmaya devam etmektedir. Modern piyasa ekonomilerinde önemli bir ağırlığa sahip olan hizmetler
sektörünün payı ise henüz %5’in
altında bulunmakladır. Ekonomik kalkınması için önemli ölçüde
doğrudan yabancı yatırım ihtiyacı
olan Mısır, iş yapılabilirlik endeksi
sıralamasında, yasal ve kurumsal
çerçevenin yetersizliği, bürokrasi ve yolsuzluklar nedeniyle, 190
ülke arasında 110. basamakta yer
almaktadır.
Mısır’da Arap Baharı sonrası
politik geçiş oldukça sancılı bir
biçimde yaşandı. Şubat 2011’de
Cumhurbaşkanı Mübarek’in istifasından sonra, Temmuz 2013’de
demokratik bir seçim sonucu
Cumhurbaşkanlığına seçilen Mursi
askeri bir darbe ile devrilmesinin
ardından, Mayıs 2014’de darbenin
lideri Sisi Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Politik yapı, ekonomik
yapının faaliyet alanının çerçevesini belirlediği için, Mısır’da ekonomik performans da istikrarsız bir
geçiş süreci yaşamaktadır. Arap Baharı, yalnızca Mısır’da değil, ama
geçiş süresinin diğer ülkelerinde
de mevcut ekonomik yapı ve kurumların değişmesinin zamanının
gelip geçtiğini açık bir biçimde
ortaya çıkardı. Ancak, aradan geçen 5 yılın sonunda belirli ölçüde
gelişmeler olmasına karşın, temel
yapısal sorunların var olmaya devam ettiğini gözlemliyoruz. Bu
temel yapısal sorunların başında
Temmuz-Ağustos 2016 Cilt: 8 Sayı: 75
küresel ekonomiden soyutlanmış
olmak, yani küresel ekonomik pazarlarda ticarete konu olan mal ve
hizmetlerin niteliklerine uygun
mal ve hizmet üretebilen bir üretim temelinin olmaması, böylece
düşük bir dış ticaret hacmine ve
yüksek ve sürgit dış ticaret açıklarına sahip olmak gelmektedir.
Küresel ekonomiden soyutlanmış
olmak, gerçekleştirilen politik dönüşümlere karşın, ekonomideki
yapısal dönüşümün ve özellikle
teknoloji üretimi ve transferini
içeren modernizasyonun oldukça
yavaş gerçekleşmesine de neden olmaktadır. Bu yapısal sorun, düşük
verimliği ve böylece düşük rekabet
gücünü beraberinde getirmektedir.
Devletin ekonomideki ağırlığı ve
beraberinde getirdiği kaynak dağılımındaki dengesizlik bir diğer
yapısal sorunu oluşturmaktadır.
Bu durum, modern ekonomilere
özgü önemli bir karakteristik olan
özel sektörün gelişmesini de engellemektedir.
Arap Baharı’nın üzerinden geçen 5 yılın sonunda ortaya çıkan
sosyo-ekonomik gelişmeler belirli
değişkenler üzerinden değerlendirilebilir. Bilindiği gibi, bölgenin
önemli özelliklerinden birisi nüfus artışıdır. Ortadoğu ve Kuzey
Afrika (OKA) bir bütün olarak
ele alındığında nüfus artışında bir
azalma eğilimi olmakla birlikte,
Mısır’da 1990 yılında %2.44 olan
nüfus artış oranı, 2000 yılında
%1.80’e geriledikten sonra, 2010
yılında %1.96’ya ve 2015 yılında
ise %2.22’ye yükseldi. İşsizliğin,
yoksulluğun ve verimlilik düşüklüğünün önemli sorunlar olduğu
Mısır’da bu gelişme, sorunların
çözümünün daha da zorlaştığı
Temmuz-Ağustos 2016 Cilt: 8 Sayı: 75
anlamına gelmektedir. Uluslararası İşgücü Örgütü tahminlerine
göre, işsizlik oranı 2010 yılında
%9 iken, 2014 yılında %13.2’ye
yükseldi. Dünya Bankası (DB) verilerine göre, ulusal yoksulluk sınırı altında yaşayanlar 2010 yılında
nüfusun dörtte birini kapsarken,
2015 tahmini bu oranın nüfusun
üçte birine yaklaştığı yönündedir.
Teknolojik gelişme ve işgücünün
niteliğinin yükseltilmesi ile birlikte
sabit sermeye oluşumu bir ülkenin
üretim kapasitesinin, işgücü verimliğinin ve böylece kişi başına gelirin
ve ekonomik refahın artırılmasının temel yoludur. DB verilerine
göre, Mısır’da gayrisafi sabit sermeye oluşumunun GSYH içeresindeki payı %19.5 iken, bu oran
büyük bir düşüş ile 2014 yılında
%13.8’e gerilemiştir. Bu oranda bir
sabit sermeye yatırımı ile Mısır’ın
işsizlik ve yoksulluk düzeyini azaltabilmesi ve ekonomik büyümesini artırabilmesi olanaklı değildir.
Doğrudan yabancı sermeye yatırımları, özellikle Mısır gibi gelişmekte olan ülkelerde üretim kapasitesine ve büyüme performansına
önemli katkı yapmaktadır. DB verilerine göre, 2010 yılında Mısır’a
yönelik doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarının tutarı 6.4 milyar dolar iken, 2011 yılında 4.8 milyar
dolarlık sermaye çıkışı yaşanmış,
2012 yılında 2.8 ve 2014 yılında
4.4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Nitekim 2000’li yıllarda ortalama GSYH büyüme oranı yaklaşık olarak %5 iken, son beş yılın
ortalaması yaklaşık olarak %2’dir.
Mısır’ın dış ticareti de süreçten
önemli ölçüde olumsuz etkilenmiştir. İhracat ve ithalatın toplamını ifade eden dış ticaret hacminin GSYH’ya oranı 2010 yılında
Politik yapı, ekonomik
yapının faaliyet
alanının çerçevesini
belirlediği için,
Mısır’da ekonomik
performans da
istikrarsız bir geçiş
süreci yaşamaktadır.
%46.9 iken, bu oran 2014 yılında
%37.4’e gerilemiştir. İhracatın GSYH içerisindeki payı, 2011 yılında
%21.3’den 2014’de %14.4’e, ithalatın payı ise, %26.6’den %23’e
gerilemiştir. Enflasyon sabit gelirli
geniş halk kitlelerinin satın alma
güçlerini azaltarak refahın düşmesine, gelir dağılımının bozulmasına
ve yoksulluğu derinleşmesine neden olan faktörlerden birisidir. DB
verilerine göre, 2010 yılında Mısır’da enflasyon oranı yaklaşık olarak %10 iken, 2012 yıllında %18’e
yükselmiş, 2014’de ise %12 olarak
gerçekleşmiştir. Makroekonomik
değişkenlerdeki bu gelişmeler, Mısır’da politik istikrarsızlığın ekonomiye yansıdığını ve Mısır halkının
Arap Baharı sürecinden umduğu
ekonomik refahın da henüz gerçekleşmekten uzak olduğuna işaret
etmektedir. Buradan yola çıkarak,
Arap Baharı’nın vaatlerinin gerçekleşmesinin her şeyden önce demokrasinin kurum ve kurallarının
oluşturulmasına ve halkın büyük
çoğunluğunun onayını ve desteğini
alan ekonomik, sosyal ve demografik reformların gerçekleştirilmesine
bağlı olduğunu ileri sürebiliriz.
ORSAM Ortadoğu Ekonomileri
Danışmanı, Prof. Dr. Kırıkkale
Üniversitesi
81
Download