TÜPRAŞ ÖZELLLEŞTİRİLMESİ Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.’nin (TÜPRAŞ) satışında son noktaya gelindi. Rekabet Kurulu kararının çıkmasının ardından Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun kararı bekletmeden onaylayacağı, Hükümet’in çeşitli Bakanları tarafından yapılan açıklamalardan anlaşılmakta. TÜPRAŞ’ın genel durumuna bir bakacak olursak; 1. 2. 3. 4. 5. Mükemmel ve güçlü alt yapısı bulunan TÜPRAŞ, Avrupa'da sayılı kuruluşlar arasında, Üretimini yüksek performansla, eksiksiz ve aksatmadan gerçekleştirmekte, Reel ekonominin itici gücü, Ülkemizin en yüksek kar elde eden şirketi, Devlet bütçesine bir yükü yok, tersine devletin toplam vergi ve fon gelirinin yaklaşık %20’sini tek başına sağlamakta, 6. Yatırım projeleri için dış krediyi Hazine Garantilerine ihtiyaç duymadan kendi kredibilitesiyle bulabilmekte, 7. 2003 yılında 13,3 milyar Dolar ciro, 400 milyon Dolar brüt ve 300 milyon Dolar net kâr elde etmiş, 7,2 milyar Dolar vergi ödemesi gerçekleştirmiş, 8. Yeniden kurulum değeri 7 milyar dolardır. Petrol-İş Sendikası 26.01.2004 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Suç Duyurusunda bulundu ve Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne de Yürütmenin Durdurulması İstemiyle İptal Davası açtı. Petrol-İş Sendikasının 26.01.2004 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği Suç Duyurusu Şikayetçi Vekili : Petrol-İş Sendikası Altunizade mah.Kuşbakışı sok. No:25 Üsküdar, İstanbul : Avukat Gökhan Candoğan Tarlabaşı Bulvarı Al Hatun sok.27/3 Tepebaşı Beyoğlu, İstanbul Aleyhine S.D. Bulunulan : Hasan Köktaş, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı TÜPRAŞ İhale Komisyonu Başkanı ve adları tesbit edilecek dört komisyon üyesi, Ziya Gökalp Cad. No:80 Kurtuluş, Ankara Suç : Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ. (TÜPRAŞ) de mevcut kamu payının blok olarak satılmasına ilişkin ihalede keyfi davranmak, TCK 228 ve 240.maddeleri ihlal SuçTarihi : 13.1.2004 Açıklamalar : Vekili bulunduğum Petrol-İş Sendikası, Türk-İş’e bağlı, TÜPRAŞ’ın da içinde bulunduğu petrol ve kimya sektöründe çalışan işçilerin üye olduğu işçi sendikasıdır. Varlık sebebi itibariyle, üyesi işçilerin hak ve çıkarlarını korumak kadar, kamunun hak/çıkarlarını, dolayısıyla kamusal mülkiyete konu değerlerin korunması da asli görevleri arasındadır. Türkiye’nin en büyük üretim gücü/şirketi olan, tek başına Türkiye’nin yıllık vergi ve fon gelirlerinin %20’sini karşılayan TÜPRAŞ’da mevcut %65.76 oranındaki kamu payının, davalı idarenin 7.6.2003 tarihli ihale ilanı ile özelleştirilmesine karar verilmiştir. İhale ilanı sonrası idare ihale sürecini yürütmüş ve nihayetinde 13.1.2004 tarihinde yapılan basın açıklaması ile ihale sürecinin, 13 Ocak 2004 tarihinde saat 16:30 itibariyle sonuçlandırıldığı ifade edilmiştir. İhalenin sonuçlandırılması eylemi ile TCK.228 ve 240.maddelerde düzenlenmiş keyfi davranma ve görevi kötüye kullanma suçları oluştuğundan, suç duyurusunda bulunma zorunluluğu doğmuştur. İhale Komisyonu Oluşumu ve İhalenin Sonuçlandırılması 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 18.maddesi hükmü çerçevesinde, 7.6.2003 tarihli ihale ilanı sonrası, ihale sürecini yürütmek üzere, davalı idare bünyesinde, Hasan Köktaş başkanlığında beş kişilik bir ihale komisyonu oluşturulmuştur. İhale sürecini yürüten bu komisyonun nihai işlemi ile ilgili olarak yapılan 13 Ocak 2004 tarihli basın açıklamasında, Bilindiği üzere, TÜPRAŞ ..’nın %65.76’sına tekabül eden A grubu idare hisselerinin blok olarak satış yoluyla özelleştirilmesi için 7 Haziran 2003 tarihinde ilana çıkılmış ve son teklif verme süresi 24 Ekim 2003 tarihinde sona ermiştir. Söz konusu ihaleye EFREMOV KAUTSCHUK GMBH ve ANADOLU Ortak Girişim Grubu teklif vermiş olup, teklif sahipleri ile görüşmeler 13 Ocak 2004 tarihinde saat 16:30’da sonuçlandırılmıştır. Bu çerçevede, teklif veren firmalar ile yapılan nihai görüşmeler neticesinde; EFREMOV KAUTSCHUK GMBH 1.302.000.000.ABD Doları tutarındaki nihai teklifleri Özelleştirme İdaresi Başkanlığı İhale Komisyonuna vermişler ve ihale sonuçlandırılmıştır.. denilmiştir. Suç Oluşturan Fiiller I. İhale Şartnamesine Aykırı Olarak Tekliflerin Verilmesinden Sonra Ortak Girişim Grubuna Bir Şirketin Katılmasına Olanak Sağlanmıştır Her ne kadar ihalenin sonuçlandırılmasına ilişkin basın açıklamasında ihaleyi EFREMOV şirketinin kazanmış olduğu belirtilmişse de, ekte sunulu gazete haberlerinden anlaşılacağı üzere, 24.10.2003 tarihinde verilen teklifte yer almayan Zorlu Grubu da ortak girişim grubuna %50 oranında ortak olmuştur. Ekte bir örneği sunulan 7.6.2003 tarihli ihale şartnamesi’nin 8/B bendinin ikinci paragrafında, ihaleye son teklif verme tarihinden sonra, idarenin onayı olmaksızın ortak girişim grubu ortaklarından herhangi birinin ayrılamayacağı ve ortaklık yapısında Ortak Girişim Beyannamesinde belirtilen yüzdeler dahil olmak üzere değişiklik yapılamaz .. denilmektedir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, ihale komisyonuna verilen yetki, son teklif verme tarihinden sonra, yani 24.10.2003 tarihinden sonra ortak girişim grubuna dahil ortaklardan birisinin ayrılmasına ve/veya mevcut ortaklar arasındaki ortaklık paylarının değişmesine ilişkin karar verme yetkisidir. İdare hukukunun genel ilkelerinden birisi de ‘yasal idare’ ilkesidir. Bu ilkeye göre, yasal bir düzenleme ile verilmiş yetki olmadan idare kendiliğinden hareket edemez, işlem tesis edemez. Olayımızda, ihale komisyonuna, teklif verme tarihinden sonra ortak girişim grubuna bir firmanın dahil edilmesine, hem de %50 ortaklıkla, imkan veren bir düzenleme bulunmamaktadır. Yani, ihale komisyonu bu konuda yetkisizdir, böyle bir girişime onay veremez. Burada ihale şartnamesinde böyle bir düzenlemenin yer almamasının nedeni gayet açıktır; yapılan ihaleye teklif veren firmalar, sadece teklif tutarı noktasından değil, mali, idari yeterlilikleri gibi bir çok yönden ihale sürecinde değerlendirmeye tabi tutulmaktadırlar. Bu değerlendirme sonucunda, örneğin, teklifi ne kadar yüksek olursa olsun, yeterli bulunmayan bir firma ihaleden elenebilecektir. Zorlu Grubu, 24.10.2003 tarihinde idareye sunulan Ortak Girişim Beyannamesi’nde yer almamaktadır. İhalenin sonuçlanmasından bir gün önce, yani 12.1.2004 tarihinde basına yapılan bir açıklama ile bu grubun ihaleye dahil olduğu ifade edilmiştir. Bu noktada, yapılan ihalenin ne ciddiyeti kalacaktır? Yasal düzenlemelerin ne anlamı kalacaktır? Bu grubun yeterliliği nasıl belirlenecektir II. İhale Komisyonu İhaleyi Açık Arttırma ile Sonuçlandırmayarak Teklifin Düşük Kalmasına ve Kamu Zararının Doğmasına Neden Olmuştur 4046 sayılı yasanın 18.maddesi hükmü gereği, blok satışlarda pazarlık usulünün uygulanması şarttır. Pazarlık usulünü tanımlayan 4046 sayılı yasanın 18.maddesinde, ..komisyon gerekli gördüğü taktirde ihale, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık arttırma suretiyle sonuçlandırılabilir... Yasanın verdiği bu yetki 7.6.2003 tarihli ihale şartnamesi ile de tanımlanmıştır. Şartnamenin 2.sayfasında yer alan ihale sürecini gösterir grafiğin son kısmında da bir ok ile açık arttırma ibaresi gösterilerek, ihalenin bu şekilde sonuçlandırılacağı belirtilmiştir. Kaldı ki, 13.1.2004 tarihinde ihalenin yapıldığı salonda ihale komisyonu başkanı Hasan Köktaş, ihale öncesi yaptığı açıklama ile, kapalı zarfta teklifler alındıktan sonra revize tekliflerin alınacağını belirtmiştir. Buna karşın, kapalı zarfların açılmasından hemen sonra, ihale komisyonu başkanı, EFREMOV grubunun yüksek teklif verdiğini ve ihalenin sonuçlandığını açıklamıştır. Teklif sahiplerine açık arttırma imkanı sunulmadan ihale sonuçlandırılmıştır. Kazanan EFREMOV grubunun teklifi 1.302.000.000. USD iken diğer teklif sahibinin teklifi 1.216.000.000.USD’dır. Yani iki teklif arasında çok az bir fark vardır. Ekte sunulu 15.1.2004 tarihli Akşam gazetesi haberinden anlaşılacağı üzere, diğer teklif sahibi Anadolu Girişim Grubu, ihalenin hemen akabinde daha yüksek bir teklifi idareye sunmuştur. Gruptan yapılan açıklamada, açık arttırma yapılmasını bekledikleri halde ihalenin hemen sonuçlandırıldığı, kendilerinin daha yüksek bir teklif sunmaya hazır oldukları belirtilmiştir. Bu durum, ihale komisyonunun açık arttırma yapmaması nedeniyle değerin düşük kaldığını ortaya koymaktadır. Yasada belirtilen ‘gereklilik hali’ kamu yararı doğrultusunda idareye tanınmış bir takdir hakkını ifade etmektedir. İdare bu takdir hakkını kullanırken, kamu mülkiyetine tabi olan TÜPRAŞ hisselerinin en yüksek bedelden satılmasını gözetmek zorundadır. Bu imkan varken, ihale komisyonunun ihaleyi düşük değer ile sonuçlandırması, yasal mevzuata aykırılık oluşturduğu gibi, kamu zararının oluşmasına da neden olmuştur. İhaleyi Kazanan Firma ile İlgili İlginç Bilgiler İhaleyi kazandığı açıklanan EFREMOV şirketi ile ilgili olarak merkezinin bulunduğu Almanya’da inceleme yapan bir türkiye Cumhuriyeti yurttaşı hayli ilginç sonuçlara ulaşmıştır; i. Şirketin adresinde bir aile oturmaktadır. Ne tabelası ne zilde ismi olan şirketin telefonlarını arayınca da faks çıkmaktadır. ii. Şirketin ticaret sicil dosyasında yapılan incelemede şirketin iki ortağı olduğu, birincisinin Efremon Syntetic Rubber Enterprise, ikincisinin ise British Virgin Island adresli Renix Finance Corp olduğu görülmüştür. Virgin adaları, kara para aklama ve benzeri işlemler için kurulan şirketlerin bulunduğu bir yer. Yani, TÜPRAŞ ihalesini kazanan şirketin iki ortağından birisi OFFSHORE tabela şirketi ve muhtemelen kara para aklamak için kurulmuş. iii. Şirketin ana sözleşmesinde yapılan incelemede şirketin yapacağı işler yazılıdır. Bu işler arasında, TÜPRAŞ’ın yaptığı, petrol ürünleri üretimi yapmak bulunmamaktadır. Bu bilgilerin doğruluğuna ilişkin resmi mercilerden alınmış belgeler mevcuttur. Bunlar doğru olduğu taktirde, ihale komisyonunun görevini kötüye kullandığı hususun yanına başkaca suçlamaların da geçebileceği açıktır. Bu hususun da savcılığınızca araştırılmasını talep ediyoruz. Türk Ceza Yasası İlgili Maddeler TCK’nın 228.maddesinde görevde keyfi davranma, 240.maddesinde ise, görevi kötüye kullanma suçları düzenlenmiştir. İhale Komisyonunda görevli kamu görevlileri, kamu varlığının satılmasına ilişkin ihalede keyfi davranarak, yasal düzenlemeler ile verilmiş yetkileri kötüye kullanmışlardır. Bu keyfilik nedeniyle kamu zararı da oluşmuş olduğundan ilgililerin cezalandırılması gerekmektedir Sonuç ve İstem Yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususlar doğrultusunda, ilgililerin TCK 228 ve 240.maddeleri doğrultusunda yargılanabilmeleri amacıyla haklarında ceza davası açılması için gerekli soruşturmanın yapılmasını saygıyla müvekkil adına dilerim. İHALE Mİ DEDİNİZ? Adil gibi gözüken ama tartışmalı bir özelleştirme ihalesi nasıl sonuçlandırılır? Yaşanmış bir örnekle anlatalım. Farz edin ki, siz ve arkadaşlarınız devletin bir malını satmak için tam yetkiyle görevlendirildiniz. İhaleye çıkacak ve satışı sonuçlandıracaksınız. Hükümet ise nihayi kararı verecek. Gerekli duyuruları yaptınız. Potansiyel alıcıların ayağına giderek, malın değerini, konumunu, alıcılara sağlayacağı avantajlarını anlattınız. Hükümet, alıcıların "yarın ne olacak" kaygısını gidermek için yeni kanun hazırlayarak, pazarı serbestleştirdi. Yani satılacak şirketin faaliyet gösterdiği pazarda kurallar net olarak çizildi. Onlarca firma, para vererek ihale şartnamesini (20 bin dolar) aldı. Ardından en az 10 firma yine parayla (50 bin dolar) daha mahrem bilgilerin yer aldığı "Bilgi Odası"na girdi ve şirketin röntgenini çekti. Hatta kılcal damarlarının durumunu bile öğrendi. İhale iki aşamada yapılacak. Önce ilk teklifler gelecek sonra görüşmeler yapılacak ve nihayi teklif alınacak. Heyecanla beklemeye başladınız. Son gün sadece iki teklif geldi. Teklifleri kamuoyuna duyurmak zorunda değilsiniz. Nitekim de duyurmadınız. Teklif verenlerle günlerce konuştunuz, tartıştınız... Haklı olarak, konuya ilişkin piyasada dolaşan dedikodulara kulaklarınızı tıkadınız. Sonuçta final günü geldi. İki alıcıyı karşınıza aldınız. Basın mensuplarını odanın bir ucunda topladınız. Firmalar kapalı zarfla son tekliflerini verdi. Siz, kapalı zarfları açmadan önce iki firmanın temsilcisine kapalı zarfla alınan tekliflerin, son teklif olduğunu kayda geçirip, imzalarını aldınız. Bu arada alıcı iki firmaya "Gerek görülürse açık artırmaya da gidilir" diyerek bildirim yaptınız. Bir ihale komisyonunun iki teklif sahibine dönüp, 'istersem açık artırmaya giderim, istemezsem gitmem' demesinin ne anlamı olabilir? Bana göre şu: 1)İhale komisyonu, ihaleyi kimlerin almaması gerektiğini biliyor! 2)Eğer işletmeyi alması uygun bulunmayan grup, kapalı zarfta ola ki rakibinden yüksek fiyat verirse, "gerek görülürse açık artırmaya gidilir" bildirimine dayanarak, açık artırmaya geçilecek. 3)Eğer zarftan uygun fiyat ve uygun firma çıkmış ise, ihale sonuçlandırılacak. Çünkü zarfla verilen teklifin nihayi teklif olduğunu herkes kabul etmiş durumda. Eleştiriler olunca, satıştan sorumlu devlet bakanı nasıl olsa şöyle diyecek: "Komisyon fiyatı makul karşılamış ki yeni bir uygulamaya gitmemiş" Kamunun, ihaleye girme yeterliliğine sahip firmalardan birine yakın, birine uzak durmak gibi misyonu olamaz. Çünkü babasının malını satmıyor... (Sabah Gazetesi 28.01.2004 Yavuz Semerci)