HİKMET YURDU

advertisement
HİKMET YURDU
Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944 www.hikmetyurdu.com Hikmet Yurdu, İmam Matüridî ve Matürîdîlik Özel Sayısı, Yıl: 2, S.4 (Temmuz-Aralık 2009), ss. 235 - 239
Kitap Tanıtımı Yrd. Doç. Dr. Ali Duman
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
aduman@inonu.edu.tr
İmam Matüridî’de Akıl-Vahiy İlişkisi
Doç. Dr. Hülya Alper
İz Yayıncılık, İstanbul, 2009, 238 Sayfa
Doç. Dr. Hülya Alper tarafından kaleme alınmış eser, bir giriş, üç bölüm
ve bir sonuçtan meydana gelmektedir. Kitabın önsözünde Doç. Dr. Hülya Alper
çalışmanın amacını şöyle ortaya koymaktadır: “Elinizdeki bu çalışma hem ihmal
edilmiş bir düşünce geleneğinin ortaya çıkmasına; hem de günümüzde oldukça
önemli bir tartışma alanı olan akıl-vahiy ilişkisi problemi etrafındaki çeşitli sorunların çözümüne katkı sağlama amacı taşımaktadır” (s. 12).
Kitabın giriş kısmı “Matürîdî Öncesi İslam Kelâmında Akıl-Vahiy İlişkisi”
başlığını taşımaktadır. İslam’da akıl-vahiy ilişkisi probleminin başlangıç tarihini,
vahyin iniş sürecinin bitiminin hemen ardından başlatılabileceğini iddia eden
yazar, Hz. Peygamberin hayatta olduğu ve nüzul sürecinin devam ettiği dönemi
sükunet dönemi olarak değerlendirmektedir. Bunun gerekçesini de o dönemde
yaşayan insanların (ashab) Kur’an’ı anlama konusunda problemle karşılaşmamaları ve Kur’an’ın anlaşılmasında Hz. Peygamberin doğrudan mübelliğ ve müfessir olarak onlara yol göstermesiyle temellendiren yazar, ayrıca Peygamberin dini
hususlarla ilgili konularda içtihat etmesini ve içtihada izin vermesini, vahyin
ışığında, felsefi kültürden habersiz saf bir düşünme şekli olarak değerlendirmektedir (s. 17-19).
Hz. Peygamberin ardından başlayan Raşit Halifeler dönemi sonlarında
meydana gelen bir takım siyasi hadiselerin fıkhî ve itikadî bakımdan çeşitli problemlerin ortaya çıkmasına yol açtığı tespitinde bulunan yazar, bu şekilde akıl-
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
236 | S a y f a
Kitap Tanıtımı: hülya Alper, İmam Matüridi’de Akıl-Vahiy İlişkisi vahiy ilişkisinin itikadî alana da sirayet e iğini söylemektedir (s. 21). Bunun yanında yazar, Emeviler döneminde meydana gelen siyasi çekişmeler ile birlikte
kader, irade, küfr gibi kavramlar etrafında yapılan tartışmalar ve geniş bir alana
yayılan Müslüman coğrafyasında yaşayan diğer dinlere mensup kişilerle, İslam
akaid esaslarını açık ve anlaşılır biçimde anlatma ve onlarla fikri mücadele etme
zorunluluğu çeşitli itikadi fırkaların ortaya çıkışına zemin hazırlamış olduğu
tespitinde bulunmaktadır (s. 23-24).
Bu süreçte ortaya çıkan akılcı Mu’tezile ve ona muhalif tavrıyla sivrilen
Selefiyye hareketleri karşı karşıya gelmiştir (s. 31). İslam tarihinin bu ilk iki yüz
yıllık zaman dilimi içerisinde ortaya çıkan ekoller ve sivrilen şahsiyetler akılvahiy ilişkisi bağlamında ele alındığında, yazara göre, birbirinden çok farklı ve
ha a zaman zaman birbiriyle çelişkili görüşler ileri sürmüşlerdir (s.45). İmam
Matüridî de akıl-vahiy ilişkisi konusunda akılcı Mu’tezile ve nassçı Selefiyye gibi
farklı bir görüş ileri sürmüştür (s.46-47).
Kitabın birinci bölümü “Akıl: İlahi Bir Emanet” başlığını taşımaktadır.
Yazar bu bölümde Aklın mahiyeti, aklî bilginin imkanı, aklî bilginin alanı, akıl ve
insan doğası alt başlıklarında İmam Matüridî’nin görüşlerini sergilemiştir. Bölüm
bir sonuçla nihayet bulmaktadır.
Bölüme aklın mahiyeti üzerinde söz söylemek sorusuyla başlayan yazar,
acaba akıl kendi kendinin ne olduğu konusunda hüküm verebilir mi sorusuna
İmam Matürîdî’nin olumsuz cevap verdiğini bildirmektedir (s. 54.) Matürîdî’nin
temel kitapları olan Kitabu’t-Tevhid ve Te’vilatü’l-Kur’an’dan konuyla ilgili görüşlerini nakleden yazar, Matürîdî sisteminde öne çıkan kalp kavramına işaret
ederek, İmam Matürîdî’nin akıl konusunda tamamen Kur’an-ı Kerim’e uygun bir
yaklaşım sergilediğini belirtmektedir (s. 56-58). Daha sonra aklî bilginin imkanı
alt başlığında İmam Matürîdî’nin nazar, duyu ve haber şeklindeki epistemolojik
temellerini nakleden yazar, akıl-vahiy ilişkisinin aklî bilginen imkanıyla olan
irtibatına işaret ederek, Matüridî’ye göre haber bilgisi olan vahyin, aklı kullanmayı emre iğini tespit etmektedir(s. 70). Zira İmam’a göre “aklın bi’l-kuvve olarak insanda bulunmasının, insanın insanlık niteliğini kazanması için yeterli kabul
edilmediğine ancak bi’l-fiil haline dönüşen bir aklın kişiyi yücelteceği söylenebilir. Bu da ancak kıyas ve nazar yoluyla gerçekleşir” (s. 76).
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
Yrd. Doç. Dr. Ali Duman
S a y f a | 237 “Aklî bilginin alanı ve değeri” başlığı altında İmam Matüridî’nin bilgi
edinme yolları olarak belirlediği nazar, duyu ve haber arasındaki ilişkide aklın
konumunu belirlemekte ve İmam’a göre, aklın kontrol vazifesi olduğunu söylemektedir (s. 77). Her ne kadar İmam Matürîdî’nin akla üst bir alanın bilgisine
ulaşma imkanı tanımış olmasına rağmen yine de sınırlı olduğu kanaatinde olduğunu söyleyen yazar, Matürîdî’nin, insan aklının sonlu nitelikteki alemin bir parçası olması sebebiyle, nesnelerin tamamını ihata etme ve bütün işlerin sonuna
ulaşma hususunda aciz olduğu kanaatinde bulunduğunu bildirir (s. 82). Buna
rağmen aklın yine de herhangi bir dış müdahale olmaksızın, bir yaratıcının var
olduğu bilincine ulaşabileceği düşüncesinde olduğu belirtir (s. 83-84). Bu, aklın,
iyi ve kötüyü bilebileceği anlamına gelmektedir. İmam MAtürîdî’e göre akıl, iyi
(hüsn) ve kötü (kubh)yü bileiblse de, din içinde ibadetlerin nasıl yapılacağı, hukuk, özellikle de hadlerin ve cizyelerin belirlenmesi gibi hususlarda vahyin desteğine ihtiyacı vardır (s. 83-84). Bu noktada yazar, İmam Matüridî’nin din-şeriat
ayırımına temas etmektedir (s 86).
“Akıl ve İnsanın Doğası” alt başlığında, Matürîdî’ye göre aklın, her zaman iyiyi seçme potansiyeli olmasına rağmen, insan tabiatından kaynaklanan bir
takım olumsuz etkiler sebebiyle insanın her zaman aklıyla hareket etmeme ihtimali de mevcu ur, görüşünü nakleden yazar (s. 88-91), İmam Matürîdî’nin teorik olarak aklın iyiyi ve güzeli seçme ihtimalinin vahiy yoluyla kesinliğe götürülebileceği fikrinde olduğunu söyler (s. 94-95).
Eserin ikinci bölümü “Vahiy: İlahi Bir Rahmet” başlığını taşımaktadır. Bu
bölümde vahyin mahiyeti, vahyî bilginin imkanı, nübüvvetin gerekliliği ve temellendirilmesi, nübüvvetin delili olarak ayet, vahyî bilginin alanı ve değeri alt
başlıklarında imam Matürîdî’nin görüşlerini aktaran yazar, bölümü bir sonuçla
bağlamaktadır.
İmam Matüridî’nin vahyi, nübüvvet vahyi, işaret vahyi, ilham vahyi ve
gizlilik vahyi olarak dörde taksim etiğini bildiren yazar, Hz. Muhammed’e gelen
vahyin de Kur’an-ı Kerim’le sınırlı olmadığı, zahir vahiy Kur’an, beyan vahyi ve
ilham kavrayış vahyi olmak üzere üç çeşit vahiyle muhatap olduğu düşüncesinde bulunduğunu bildirmektedir(s. 101-103). Bu hususla ilgili yazar: “Matürîdî’ye
göre Allah ile Hz. Peygamber arasında Kur’an dışında da iletişim vardır ve Pey-
238 | S a y f a
Kitap Tanıtımı: hülya Alper, İmam Matüridi’de Akıl-Vahiy İlişkisi gamberin Kur’an’ı tamamen doğru bir şekilde kavrama ve tefsir etme hakkı ve
yeteneği bu ilahi iletişimden güç alarak gerçekleşmektedir” (s. 105) yorumunu
yapmaktadır.
Kur’an’ın Hz. Peygambere lafız ve manasıyla birlikte inzal olduğunu düşünen (s. 109-110) İmam Matürîdî’ye göre; vahyi bilginin imkanı açısından nübüvvet müessesi zorunludur (s. 120).
Kitabın üçüncü bölümü “İlahi İmtihanı Kazanma Yolu Olarak Akıl ve
Vahiy” başlığını taşımaktadır. Bu bölümü iki ana fasılda inceleyen yazar, birinci
fasla “Teorik ve İtikadi Boyut” başlığını vermiş ve bu ad altında aklın önceliği ve
vahyin gerekliliği, akıl ve iman, aklın vahyi anlaması konuları incelemiştir. İkinci
fasıl “Pratik / Ameli Boyut” başlığını taşımaktadır ve iyi ve kötüyü belirleme,
ibadetin gerekliliği ve yapılış şekli ve toplumsal düzende adaletin yerleşmesi
konuları ihtiva etmektedir.
“Matürîdî’nin kelam sisteminin bütününü “imtihan” kavramını merkeze
alarak açıklamak mümkün görülebilir” (s.151) diyen yazar, Matüridî’ye göre imtihan kavramının varoluşsal açıdan dğer taşıdğını bu sebeple de akıl-vahiy ilişkisinin kurulmasında imtihanın vazgeçilmez olduğunu söylemektedir (s. 151).
Akıl-vahiy ilişkisinde, Matürîdî’ye göre aklın vahyi anlamak mecburiyeti
olduğu için önceliği bulunmasına rağmen, akıl vahyi onayladıktan sonra, onun
otoritesini kabul etmiş olmakta, dolayısıyla da Matüridi düşüncede akıl ve vahiy
arasında doğrusal değil akıldan vahye vahiyden tekrar akla şeklinde dairesel bir
çizgi olduğunu belirtmektedir (s. 159-160).
İmam Matürîdî’nin akıl yönünden insanlar arasında farklılı9k bulunduğunu kabul ettiğini bildiren yazar, Matürîdî’ye göre iman ve akıl arasında bir
zıtlık bulunmadığı tespitinde bulunmaktadır (s. 163-167). İmam MAtürîdî’nin,
aklın vahyi anlayacak kapasitede yaratıldığı görüşünde olduğunu belirten yazar,
ona göre insanın imtihan edilmesinin asıl sebebinin de akıl sahibi bulunması olduğunu aktarmaktadır (s. 174).
İmam Matürîdî’ye göre akıl-vahiy ilişkisinde, Matürîdî’nin kullandığı beyan, tefsir-te’vil, muhkem-müteşabih gibi kavramlarla Matürîdî anlayışiı ortaya
koymaya çalışan yazar sonuçta şu tespitlerde bulunmaktadır:
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
Yrd. Doç. Dr. Ali Duman
S a y f a | 239 İmam Matürîdî’ye göre akıl-vahiy ilişkisinde;
1. Akıl yada vahiyden hiç biri diğerine öncelik sahibi değildir;
2. Akıl vahiy ilişkisinde önce akıl vahyin doğruluğunu onaylar ve vahyin
otoritesine girer, daha sonra vahyi anlamak yine akla düşer;
3. Akıl ve vahiy arasında zıtlık ve çatışma söz konusu değildir;
4. Her ne kadar akıl tek başına tevhide ulaşma yeteneğine sahipse de, vahiy olmaksızın yüce yaratıcıya karşı kulluk vazifesini ne şekilde yapabileceğini
bulamaz;
5. İnsanların tabiatlarından kaynaklanan bir takım sebepler, her zaman
akılla hareket etmelerinin önünde engeldir. Bu sebeple de vahiy akıl için bir yol
gösterici niteliğinde olmak üzere gereklidir;
6. Vahyin getirdiği bütün ilkeler akıl tarafından kabul edilebilir.
Tanıtımını yaptığımız Doç Dr. Hülya Alper tarafından kaleme alınmış
olan İmam Matürîdî’de Akıl-Vahiy İlişkisi kitabı gerçekten çok faydalı ve başarılı bir çalışma olarak değerlendirilmelidir. Eserin bibliyografyasında da görüleceği gibi yazar, kitabın hazırlanmasında gerçekten büyük bir emek ve çaba harcayarak eseri vücuda getirmiştir. Eserin Türk okuyucusu, özellikle de ilahiyat
camiası açısından faydası inkar edilemez derecede büyüktür.
Download