Review Article Spatula DD. 2015; 5(4):191-198 Evaluation of vitamins A, D and E in pregnancy and breastfeeding period Gebelik ve emzirme döneminde A, D ve E vitaminlerin kullanımlarının değerlendirilmesi Didem Deliorman Orhan1,*, Ali Hartevioğlu2 1 Farmakognozi, Meslek Bilimleri, Gazi, Ankara, Türkiye 2 Şube Eczanesi 1. Cad. 36/A Beşevler, Ankara ABSTRACT Pregnancy and breastfeeding improve the nutritional requirements for several vitamins and minerals. Therefore, many health organizations suggest vitamin-mineral supplementation to pregnants and breastfeeding mothers for their vitamin deficiencies. Uncontrolled intake of especially the fat-soluble vitamins A, D and E can lead to undesirable situations. For this reason, in this review, clinical and experimental studies focused on effects of vitamins A, D, and E in pregnancy and breastfeeding period were presented. Additionally, the content of the vitamins sold in pharmacies are given as Tables. Keywords: Pregnancy; Breastfeeding; Vitamins. ÖZET Gebelik ve emzirme çeşitli vitamin ve minerallerin beslenme gereksinimlerini arttırır. Bu yüzden pek çok sağlık organizasyonu hamile ve emziren annelere vitamin eksiklikleri için vitamin-mineral desteklerini önerirler. Özellikle yağda çözünen vitaminler olan A, D ve E vitaminlerinin kontrolsüz alımları istenmeyen durumlara neden olabilir. Bu nedenle, bu derlemede, gebelik ve emzirme döneminde A, D ve E vitaminlerinin etkilerine odaklanan deneysel ve klinik çalışmalar sunulmuştur. Ayrıca, eczanelerde satılan vitaminlerin içerikleri tablolar halinde verilmiştir. Anahtar kelimler: Gebelik; Emzirme; Vitaminler. Corresponding Author: *Didem Deliorman Orhan Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, 06330 Hipodrom, Ankara, Türkiye. didemdeliorman@gmail.com GİRİŞ Gebelik ve sonrasında emzirme dönemi, kadınlar için bir dizi fizyolojik ve psikolojik değişimin başlangıcıdır. Anne ve anne adayları açısından fötüs gelişimi ve bebeğin yeterli besinleri anne sütünden alabilmesi için, beslenme gereksinimlerinin fazlalaştığı ve besleyici değeri fazla olan gıdaların sağlıklı olarak tüketilmesi gereken bir dönemdir. Bu amaçla değişik mineraller (demir, kalsiyum, çinko, magnezyum vb.), yağda çözünen vitaminler (A, D ve E) ve suda çözünen vitaminler (folik asit, piridoksin, kobalamin, niasin vb.) annelerin ve bebeklerinin sağlığı için tüketmelerine inanılan en büyük gıda takviyesi grubu ürünlerdir. Tavsiye yoluyla kullanılan takviyeler gebelik ve emzirme döneminde hem anne için hem de fetüs ve bebek için istenmeyen durumlara Spatula DD Received October 14, 2015 ; Accepted February 29, 2016 DOI 10.5455/spatula.20160313010143 Published online in ScopeMed (www.scopemed.org). Spatula DD.. yol açabilir. Bu konuda doğru bilgiye ulaşacak kişiler başta kadın doğum, pediatri uzmanları ve ürünlerle de ilgili eczacılar olmalıdır. Diğer yandan gebelik döneminde yararı olacağı düşünülerek tüketilen vitaminlerin aşırı veya eksik kullanımı da hem anne hem de fötüs için sağlık sorunları yaratabilir. Gebelikte folik asit, kobalamin, A vitamini, D vitamini veya antioksidan vitaminlerin (E ve C) eksiklikleri fetal büyüme ve gelişme sorunlarına ayrıca preeklampsi veya gestasyonel diyabet gibi gebelik komplikasyonlarının ortaya çıkmasına neden olurken bebeğin sağlığında da kalıcı sorunların oluşum riskini arttırabilmektedir. Yapılan çalışmalar gebelik döneminde yetersiz vitamin alımlarının çocuklarda bilişsel gelişimi de olumsuz etkileyebileceği bildirmektedir. Bu derlemede, gebelik ve emizirme döneminde yağda çözünen vitaminler olan A, D ve E vitaminlerinin kullanımları 191 Vitaminler ve Hamilelik ile ilgili yapılmış in vivo ve klinik çalışma sonuçları sunulmuştur [1,2]. 1. A VİTAMİNİ Besinler içinde kullanılan A vitamini iki formda bulunmaktadır. Bunlar; previtamin A olarak bilinen retinol ve esterleşmiş formu olan retinilester ve provitamin A diye bilinen karotenoitlerdir. Beta karoten karotenoitlere örnek olarak verilebilir. Retinol ve retinilesterler diyetimizde yer almaktadır. Hayvansal gıdalarda; balık ve özellikle karaciğerde yüksek oranda bulunmaktadırlar. Karotenoitler bitkisel kaynaklarda bulunmakta ve vücuda alındıktan sonra aktif form olan Provitamin A’ya dönüşmektedir. A vitamininin her iki formu da intraselüler olarak aktif metabolitleri olan retinal ve retinoik asite metabolize edilir. Besinlerde bulunan karotenoit yapısındaki likopen, lutein ve zeaksantinler; A vitaminine metabolize edilmemektedir. Bu yüzden A vitamini kaynağı olarak nitelendirilemezler. Hamileler fetal gelişim, doku oluşumu ve metabolizmayı desteklemek için normal ihtiyacın üstünde A vitaminine gereksinim duyarlar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya çapında 9,8 milyon hamile kadın A vitamini eksikliği sebebiyle kserofitalmi hastalığı geçirmiştir. Ayrıca A vitamini eksikliği hamile kadınlarda infant mortalite ve morbidite oranlarını arttırmakta anemi riskini yükseltmektedir [3]. Yapılan klinik bir çalışma hamilelik süresince A vitamininin günlük 6000 IU doza kadar kullanımının fetal malformasyon oluşum sıklığını arttırmadığını göstermiştir. 22.748 hamile üzerinde yapılan bir çalışmada ise 339 doğum defekti ile dünyaya gelen bebeğin 121’inde (% 35.69) A vitamini teratojenitesi olarak bilinen kranial nöral krest vakası olduğu tespit edilmiştir. Bu hamilelerin önemli bir kısmı günlük 15.000-10.000 IU arası A vitamini kullanan hastalardan oluşmaktadır. Aynı çalışma içerisinde 7. haftadan önce A vitaminin alınmasının fetus üzerinde teratojenite riskini arttırdığı bildirilmiştir [3]. 2011 yılında yapılan bir çalışmada, gebe sıçanlar üzerinde A vitamini eksikliğinin anorektal malformasyon (ARM) üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmada, deney hayvanları üç gruba ayrılmıştır. 1 grup: A vitamini verilmeyen gebe hayvanlar (VAD) (n= 20), 2. Grup: normal grup (gebe hayvanlar, negatif kontrol, n= 20) ve 3. Grup: Etilentioüre (ETU) grubu (deney hayvanlarında ARM oluşturulmak için kullanılan bir kimyasal). Gruplara ayrılan hayvanlar 2 hafta süreyle kendi gruplarına özel diyet ile beslenmiştir (VAD grubu için özel olarak A vitamini içermeyen bir diyet programı uygulanmış diğer gruplar ise A vitamini yönünden 192 kısıtlama olmayan diyet ile beslenmiştir). İki haftanın sonunda hayvanların gebe kalmaları sağlanmıştır. Gebeliğin 10. gününde 3. grup hayvanlara nazogastrik yolla %1 ETU (125 mg/kg) verilmiş aynı günden itibaren yine nazogastrik yolla, grup 1 ve 2 izotonik su ile beslenmiştir. Tüm hayvanların gebelikleri 20. günde sezeryan ile sonlandırılmıştır. Fetal sıçanlarda oluşan ARM sıklığı VAD grubunda %64.8, ETU grubunda ise %45.9 oranında artmıştır. Normal grupta ARM gözlenmemiştir. Sonuçta hamilelik esnasında A vitamini eksikliğinin ARM’ye sebep olabileceği düşünülmüştür [4]. Schnorr ve arkadaşları tarafından (2011) yürütülen bir çalışmada dişi sıçanlar üzerinde gebelik ve emzirme döneminde A vitamininin yüksek dozlarda kullanımının etkileri incelenmiştir. Dört ayrı gruba ayrılan hayvanlardan kontrol grubuna gastrik gavaj ile izotonik sodyum klorür çözeltisi verilirken diğer üç gruba değişen dozlarda (2.500 IU/kg, 12.500 IU/kg ve 25.000 IU/kg) A vitamini verilmiştir. Sıçanlardan ve yavrularından alınan doku örneklerinde oksidatif stres parametreleri incelenmiştir. Anne sıçanların üreme organı dokularında ve plazmalarında oksidatif bozulmalar gözlemlenmiştir. Glutatyon-S-transferaz enzimi aktivitesi, A vitamini takviyesi ile artmaktadır. Bu durum antioksidan mekanizma açısından önemlidir. Erkek yavrularda lipid peroksidasyon azalırken, dişi yavrularda bu parametrede artış görülmüştür. Bu bulgular aşırı dozda A vitamini alınmasının anne ve bebek için toksik etkiler oluşturabileceğini ve yeni doğanın gelişimini olumsuz etkileyecek yan etkileri ortaya çıkarabileceğini düşündürmüştür [5]. 2011 yılında yapılan randomize kontrollü bir çalışma da ise gebelik süresince A vitamini yönünden eksik bir diet ile beslenen farelerin yavrularının, retinoik asit reseptörleri (RAR) ve N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörleri incelenmiştir. Çalışmada 16 dişi hayvan kullanılmıştır. Kontrol grubu, A vitamini yönünden yeterli bir diet ile beslenirken test grubuna A vitamini içermeyen bir diyet uygulanmıştır. Her gruptan bir hayvan 1. gün, 2. hafta, 4. hafta ve 8. hafta sakrifiye edilmiştir. Serum retinol, postnatal hipokampus dokuda RAR ve NMDA reseptörlerindeki mRNA seviyeleri ölçülmüştür. A vitamini eksikliği sonucu RAR ve NMDA reseptörlerindeki mRNA seviyeleri azalmıştır. Bulgular, A vitamini yönünden eksik beslenen annelerin yeni doğan bebeklerinin öğrenme ve hafıza fonksiyonu üzerinde etkinliği bilinen RAR ve NMDA reseptörlerinde mRNA seviyelerinin düştüğünü ve bu düşüşün bebeğin zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz etki oluşturabileceğini göstermiştir [6]. Emzirme; tip 2 diyabet, meme ve over kanseri, metabolik sendrom gibi birçok rahatsızlığın Spatula DD Deliorman Orhan ve Hartevioğlu oluşumunu açısından koruyucu bir faktördür. Bununla beraber emzirmenin, Post Partum Depresyon (PPD) üzerine etkileri henüz açığa kavuşturulamamış bir konudur. Ancak yapılan çalışmalar emzirmeme veya emzirmenin erken kesilmesinin PPD riskini arttırdığını göstermiştir. PPD, doğum yapan 8 anneden 1’inde gözlenen ve A vitamini hipervitaminozundan kaynaklanabileceği düşünülen bir rahatsızlıktır. Yapılan bir çalışmada A vitamini takviyesi yapılan ve yapılmayan iki grup oluşturulmuş ve gruplarda maternal ve anne sütündeki retinoit miktarları incelenmiştir. Sonuçta; emzirme ile bebeğin PPD’ye karşı doğal bir koruma mekanizması oluşturduğu görülmüştür. Bu süreçte anne kendinde fazla olan retinoitleri sütü aracılığı ile bebeğine vererek kendi için toksik konsantrasyonlara ulaşabilecek A vitamini düzeylerini de düşürmüştür [7]. Randomize kontrollü bir çalışmada 100 gönüllü ile çalışılmıştır. Gönüllülere oral yolla doğumdan hemen sonra 20.000 IU/gün A vitamini verilmiştir. Anne sütü ile beslenen bebekler üç ay süre ile takip edilmiş ve herhangi bir yan etki gözlenmemiştir. Bir diğer randomize kontrollü çalışmada ise 220 gönüllü anneye tek doz 200.000 IU/gün A vitamini uygulanmıştır. Takip eden 1-3 hafta içinde herhangi bir yan etki gözlenmemiştir [8]. Yapılan çalışmalarda A vitamini, maksimum dozları aşılmadığı zaman minimal risk grubu vitamin olarak sınıflandırılmaktadır. A vitaminin günlük ihtiyaç duyulan miktarları [3] ve A vitamini içeren, hamilelik ve emzirme döneminde sıklıkla kullanılan bazı preparatlardaki A vitamini miktarları Tablo 1 ve Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 1. A vitamini için önerilen günlük alım miktarı [3] Erkek (mcg) Kadın (mcg) 0-6 ay 400 400 7-12 ay 500 500 1-3 yaş 300 300 4-8 yaş 400 400 9-13 yaş 600 600 14-18 yaş 900 19-50 yaş 51+ yaş Yaş Hamilelik (mcg) Emzirme (mcg) 700 750 1.200 900 700 770 1.300 900 700 Spatula DD Tablo 2. Piyasada ruhsatlı A vitamini içeren preparatlar ve A vitamini içerikleri [4] Preparat adı Miktarı Farmasötik Şekil Prenatal nutriens 2.499 IU Tablet Avicap 30.000 IU Kapsül Balya 5.000 IU Yumuşak kapsül Eyebright complex plus lutein 2.500 IU Kapsül Pharmaton 2.667 IU Kapsül Centrum lutein 800 mcg Tablet Elevit pronatal 1201.2 IU Tablet Ferrevit pronatal 4.000 IU Tablet One a day women 2.500 IU Tablet 2. D VİTAMİNİ D vitamini kemik gelişimi ve kalsiyum mekanizması üzerine etkili bir vitamindir. Yapılan çalışmalarda anne, fetüs ve bebekte D vitamini eksikliğinin kemik gelişimi üzerine olumsuz etkileri tespit edilmiştir. Preeklampsi, gestasyonel diyabet ve sezeryan riskinin artması gebelik esnasında D vitamini eksikliğine bağlı görülebilecek durumlar arasındadır. Benzer şekilde yeni doğanlarda ise düşük doğum ağırlığı, gelişim geriliği, kas iskelet sistemi bozuklukları ve neonatal hipokalsemi gözlenebilmektedir. D vitamininin iki ayrı formu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, D2 (ergokalsiferol), bitkisel kaynaklı steroit yapılı ergosterolden elde edilen 28 karbonlu bir bileşiktir. Ancak diyet yoluyla alınabilir vücutta sentezlenemez. Diğer formu ise D3 vitaminidir (kolekalsiferol). D3 vitamini ultraviyole (UV) etkisi ile deri altında kolesterol üzerinden sentezlenen 27 karbonlu bir bileşiktir [9]. Anne, D vitaminini UV ışınları yardımıyla meydana getirebilse bile fetüs için tek D vitamini kaynağı annesidir. Bu yönüyle de fetüsün gelişimi açısından annenin yeterli D vitamini kullanması son derece önemlidir. D vitamininin aktif formu olan 25 hidroksivitamin D’nin yaş ve cinsiyet gruplarına göre günlük alınması önerilen miktarları Tablo 3’te verilmiştir [3]. Yapılan çalışmaların tümünde D vitamini eksikliğinin anne ve bebek açısından son derece riskli olduğu ve gebelik süresince D vitamini takviyesinin her iki grup içinde önemli olduğu belirtilmiştir. Bu takviyeyi gerek diyetimizi zenginleştirerek gerekse de takviye edici ilaçlar ile yerine koymamız mümkündür. 193 Vitaminler ve Hamilelik Diyetimizde yer alan birçok gıdada D vitamini bulunmaktadır. Ancak özellikle balık yağı, D vitamini kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Bunun yanında az da olsa karaciğerde, peynirde ve yumurtada D vitamini bulunmaktadır [3]. Tablo 3. D Vitamini için önerilen günlük alım miktarı [3] Yaş 0-12 ay 1-13 yaş 14-18 yaş 19-50 yaş 51-70 yaş >70 yaş Erkek Kadın Hamilelik Emzirme 400 IU (10 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 800 IU (20 mcg) 400 IU (10 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 800 IU (20 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) 600 IU (15 mcg) Günlük beslenme alışkanlıklarımızla da ilişkili olarak yeterli seviyede D vitamini alımının gerçekleşmediği durumlar olabilir. Bu sebeple gebelik takiplerinde D vitamini içeren preparatlar kullanılmaktadır. Hamilelik ve emzirme döneminde sıklıkla kullanılan bazı preparatlardaki D vitamini miktarları Tablo 4’de verilmiştir [10] . Tablo 4. Piyasada ruhsatlı D vitamini içeren preparatlar ve D vitamini içerikleri [10] Preparat adı Miktarı (IU) Farmasötik şekil Devit 3 300.000 Ampul Devit 3 50.000 Solüsyon Pharmaton 200 (D3) Kapsül Centrum lutein 200 (D3) Tablet Elevit pronatal 500 (D3) Tablet Ferrevit pronatal 500 (D2) Tablet One a day women Tablet Hamilelik esnasında D vitamini kullanımının güvenliği ve sağlık üzerine etkilerini incelemek için iki randomize çalışmanın verileri değerlendirilmiştir. Bu çalışmaların ilki Eunice Kennedy Shriver National Instutute of Child Health and Human Development tarafından gerçekleştirilen randomize klinik çalışmadır. Bu çalışmada gönüllülere günlük 400, 2.000 ve 4.000 IU D3 vitamini verilmiştir. Değerlendirilen bir diğer araştırma ise Thrasher Research Fund tarafından gerçekleştirilen randomize klinik çalışmadır. Bu araştırmada ise katılımcılara günlük 2.000 veya 4.000 IU D3 vitamini verilmiştir. 194 Her iki çalışma birlikte değerlendirildiğinde katılımcılar üç gruba ayrılmıştır. Bunlar; kontrol grubu (n=110), 2.000 IU D vitamini alan grup (n=201) ve son grup ise 4.000 IU D vitamini alan gruptur (n=193). Bu gruplarda D vitamininin etkilerinin değerlendirilmesinde maternal ve neonatal 25(OH)D konsantrasyonu ve hamilelik maternal komorbiditesi değerleri (COP) kullanılmıştır. Sonuçlar analiz edildiğinde 4.000 IU D vitamini kullanan grubun doğum ve kordon kanı 25(OH)D seviyelerinde, diğer gruba ve kontrole göre belirgin artış gözlenmiştir. Bunun yanında 4.000 IU grubunda COP oranlarında düşüş gözlenmiştir. Bu sonuçlara göre COP ile maternal D vitamini seviyesi arasında güçlü bir bağlantı olduğu tespit edilmiştir. Günde 4.000 IU D vitamini takviyesinin hipovitaminoz riskini belirgin seviyede düşürdüğü tespit edilmiştir. Çalışmanın sonuçları yeterli istatistiksel veri olmamakla birlikte D vitamini dozundaki artışın COP görülme riskini azaltacağını göstermiştir [11]. 2013 yılında gerçekleştirilen prospektif kohort bir çalışmada, hamilelikte anneye ait D vitamini seviyesinin çocuklardaki kemik mineral içeriği üzerine olan etkileri incelenmiştir. Çalışmada tekiz doğum yapan gönüllü anneler ve çocukları kullanılmıştır (n=3960). Gönüllülerin gebelikleri boyunca D vitamini seviyeleri ölçülmüş ve D vitamini seviyelerine göre üç gruba ayrılmıştır. Bu gruplar; yeterli (50.00 nmol/L’den fazla) D vitamini alan, yetersiz D vitamini alan (49.99-27.50 nmol/L arası) ve çok yetersiz D vitamini alanlar (27.50 nmol/L’den daha az) olarak sınıflandırılmıştır. Çocukların 9. ve 10. yaşlarında X ışını absorbsiyometresi ile D vitamini seviyeleri ölçülmüştür. D vitaminin etkinliğinin tespitinde; maternal D vitamini seviyesi, bebek spinal kemik mineral içeriği (BMC), bebek kafa ağırlığı hariç beden ağırlığı (TBLH) gibi parametreler ölçülmüştür. Neticede gönüllülerin D vitamini seviyelerinin, %67’sinin yeterli, %28’inin yetersiz ve %6’sının ise çok yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Çocukların TBLH ve spinal BMC değerleri karşılaştırıldığında yetersiz gruplar ile yeterli grup arasında farklılığa rastlanılmamıştır. Herhangi bir trimesterde ki buna gelişimin en hızlı olduğu üçüncü trimester de dahildir, maternal D vitamini seviyesi ile BMC ve TBLH arasında bir ilişki bulunamamıştır [12]. 2014 yılında açık etiketli randomize bir çalışmada hamilelik süresince D vitamini takviyesinin fetal gelişim üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmaya, hamileliğinin 24. ve 26. haftalarında D vitamini eksikliği veya yetersizliği yaşayan 130 gönüllü kadın katılmıştır. Kontrol grubuna; 8 hafta süreyle 200 mg/gün multivitamin (400 U D3 vitamini), tedavi grubuna ise 8 hafta süreyle 200 mg/gün multivitamin Spatula DD Deliorman Orhan ve Hartevioğlu (400 U D3 vitamini) ve haftalık 50.000 U D3 vitamini verilmiştir. D vitamini takviyesinin etkilerinin tespitinde doğum sonrası maternal ve kordon kanı D3 seviyeleri, maternal kilo alımı, neonatal uzunluk, neonatal ağırlık, neonatal kafa çevresi gibi parametreler kullanılmıştır. Sonuçta neonatal uzunluk (tedavi grubu: 49.0±1.6 cm; kontrol grubu: 48.2±1.7 cm), neonatal kafa çevresi (tedavi grubu: 35.9±0.7 cm; kontrol grubu: 35.3± 1.0 cm), neonatal ağırlık (tedavi grubu: 3429±351.9 g; kontrol grubu: 3258.8±328.2 g) kontrol grubu ile karşılaştırıldığında tedavi grubu değerleri daha yüksek bulunmuştur. Maternal kilo alımı kontrol grubuna göre daha yüksek çıkmıştır (13.3±2.4 kg ve 11.7± 2.7 kg). Gebelikte 200 mg/gün multivitamin (400 U D3 vitamini) alımının fetal gelişim parametrelerini ve fetal kilo alımını arttırdığı tespit edilmiştir [13]. Hamilelik süresince yüksek D vitamini alımının çocuklarda görülen diş problemleri ile ilişkisinin incelenmesi için 2015 yılında yapılan bir çalışmada hazırlanan anket, gönüllü 1210 anne ve 36-46 aylık çocuklarına uygulanmıştır. Ankette çocuklar bir veya daha fazla süt dişi çıkaranlar olarak değerlendirilmiştir. Hamilelik döneminde yüksek oranda D vitamini takviyesi alımının çocuklarda görülebilecek diş rahatsızlıklarının önlenmesinde faydalı olabileceği tespit edilmiştir [14]. Ulusal Bilimler Akademisi, yeni doğanların anne sütü alsalar dahi günlük 200 IU D vitamini takviyesi almalarını önermektedir. Aynı zamanda yapılan çalışmalar annenin D vitamini takviyesi alması gerektiğini de göstermektedir. Buna göre günlük en fazla 2.000 IU D vitamini alımının bebek ve anne açısından güvenli olduğu belirtilmektedir. Hatta bazı kaynaklar bu takviyenin çocukluk ve adölesan döneminin yani gelişimin sonuna kadar alınması gerektiğine dikkat çekmektedir. Özellikle yeterli güneş ışığından yararlanamayan gruplarda bu takviye daha da önem kazanmaktadır. Emziren anneler üzerinde yapılan çalışmalarda günlük 2.000 IU’a kadar D vitamini kullanımının bebek açısından risk oluşturmadığı görülmüştür. Bu dozun üstünde takviye kullanımı halinde bebekte hiperkalsemi riski ortaya çıkabilmektedir [8]. 2013 yılında 134 bebek üzerinde yapılan randomize, çift kör çalışmada prenatal D vitamini takviyesinin yenidoğan gelişimi üzerine etkileri incelenmiştir. Katılımcılar iki gruba ayrılmıştır. İlk grup tam zamanlı doğan bebeklerden oluşurken, diğer grup 34 hafta veya daha geç doğan bebeklerden oluşmuştur. Katılımcılara, plaseboya karşı üçüncü trimestrede 35.000 IU/hafta D vitamini verilmiştir. D vitamininin etkinliğinin incelenmesinde Dünya sağlık örgütünün belirlediği yaş grubuna göre Z skor uzunluğu (LAZ değerleri) ölçülmüştür. Ölçümler Spatula DD doğumda, 1, 2, 4, 6, 9 ve 12. aylarda yapılmıştır. LAZ değerleri yenidoğanların tümünde benzer netice gösterirken bir yılın sonunda D vitamini verilen grup değerleri plaseboya oranla %95 oranında yükselmiştir. Bu değer cinsiyete de bağlı olarak değişmekle birlikte ortalama 1,1 cm.’ye karşılık gelmektedir. Sonuç olarak hamileliğin üçüncü trimesterinde haftalık 35.000 IU D vitamini takviyesi almak erken postnatal kemik gelişimi açısından önemli bulunmuştur [15]. 3. E VİTAMİNİ E Vitamini (tokoferol) yağda çözünen vitaminler grubundan olup 4 formda bulunmaktadır. Bunlar alfa, beta, gama ve delta tokoferol olup herbirinin farklı biyolojik aktiviteleri bulunmaktadır. Alfa tokoferol diğer formlara oranla daha yüksek biyolojik aktiviteye sahiptir [16]. Özellikle antioksidan kapasitesinin yüksek oluşu E vitamininin kullanım alanını arttırmaktadır. Gebelik ve emzirme dönemlerinde anne ve fetusun da E vitaminine belirli oranlarda ihtiyacı vardır. Cinsiyet ve yaşa göre E vitamininin günlük alınması önerilen miktarları Tablo 5’de verilmiştir [3]. Tablo 5. E Vitamini için önerilen günlük alım miktarı [3] Yaş 0-6 ay 7-12 ay 1-3 yaş 4-8 yaş 9-13 yaş 14+ yaş Erkek Kadın Hamilelik Emzirme 4 mg (6 IU) 5 mg (7.5 IU) 6 mg (9 IU) 7 mg (10.4 IU) 11 mg (16.4 IU) 15 mg (22.4 IU) 4 mg (6 IU) 5 mg (7.5 IU) 6 mg (9 IU) 7 mg (10.4 IU) 11 mg (16.4 IU) 15 mg (22.4 IU) 15 mg (22.4 IU) 19 mg (28.4 IU) Preeklamptik hastalar ile sağlıklı kadınlar arasındaki plazma E vitamini seviyelerini ve vitamin tüketimlerini incelemek amacıyla Schiff ve arkadaşları (1996) tarafından vaka kontrollü bir çalışma düzenlenmiştir. Gönüllüler iki gruba ayrılmış ilk gruba 48 preeklamptik kadın, kontrol grubu olan ikinci gruba ise 90 sağlıklı kadın yerleştirilmiştir. Çalışmada E vitamini tüketimleri için hazırlanan bir anket tek bir hemşire aracılığıyla katılımcılara uygulanmıştır. Plazma E vitamini konsantrasyonları, Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografisi (YBSK) kullanılarak tayin edilmiştir. Preeklamptik hastalar ile kontrol grubu arasında diyet ile alınan E vitamini oranlarının benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. E vitamini içeren takviye kullanımı sorulduğunda 195 Vitaminler ve Hamilelik preeklamptik hasta grubunun kontrol grubuna oranla daha yüksek miktarda E vitamini aldığı tespit edilmiştir. Plazma E vitamini seviyeleri incelendiğinde preeklamptik hastaların kontrol grubuna göre daha yüksek plazma değerlerine ulaştığı tespit edilmiştir. Düşük E vitamini takviyesinin preeklampsi riskini azaltması ile ilgili bir delil bulunamamıştır [17]. Ortega ve arkadaşlarının (1999) yapmış oldukları bir çalışmada, 18-35 yaş arası sağlıklı ve emziren 57 gönüllü katılımcı üzerinde, gebelik esnasında alınan E vitamini takviyesinin, üçüncü trimesterdeki serum değerlerine ve anne sütündeki E vitamini seviyesi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Gönüllülerin üçüncü trimester esnasındaki E vitamini alımları S-day Diatery rocord yöntemi (Pazar dahil bir haftalık alımların belirlendiği standart bir yöntem) ile belirlenmiştir. Anket sistemi kullanılan bu çalışmada, gönüllülerin 5 gün süresince tüm diyetleri kayıt altına alınmıştır. Gönüllülerin diyetlerinde yer alan besin öğelerinin değerlendirilmesinde Moreiras ölçeği kullanılmıştır. Diyetleri dışında E vitamini takviyesi alıp almamaları gönüllülere bırakılmış ve sonrasında düzenlenen anket ile alıp almadıkları ve aldıkları takviyenin günlük ihtiyacın ne kadarı olduğu tespit edilmiştir. Maternal serum E vitamini seviyesinin ölçülmesinde ve anne sütündeki konsantrasyonların ölçümünde YBSK yöntemi kullanılmıştır. Katılımcıların sadece %3.5’unun gebelikleri süresince E vitamini takviyesi aldığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %68.4’ü üçüncü trimesterde günlük önerilen dozun %75’inden daha az E vitamini kullanmıştır. Yapılan çalışma neticesinde gebelikte kullanılan E vitamini takviyesinin emzirme döneminde anne sütüne geçen E vitamini seviyesi üzerine olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir [18]. Boskovic ve arkadaşlarının (2005) yapmış oldukları bir toksikolojik çalışmada, gebeliğin ilk trimestresinde yüksek oranda E vitamini takviyesinin etkileri incelenmiştir. İlk grupta; yüksek oranda E vitamini kullanan (≥400 IU) ancak yüksek oranda A ve D vitamini kullanmayan, hamileliğinin 13.1±9.3 haftasındaki sağlıklı hamileler yer alırken, ikinci grupta hamileliğinin 6.2±3.7 haftasında nonteratojenik ilaçları kullanmış olan (asetaminofen, amoksisilin gibi) sağlıklı hamileler yer almıştır. Çalışmada gruplar; doğum ağırlığı, canlı doğum oranı, erken doğum oranı, düşük oranı, ölü doğum oranı gibi parametreler yönünden değerlendirilmişdir. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığı zaman E vitamini grubunda, ortalama doğum ağırlığında belirgin bir azalma görülmüştür. Ancak canlı doğum oranı, erken doğum oranı, düşük oranı ve ölü doğum oranı karşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Gebeliğin ilk trimesterinde E 196 vitamininin yüksek dozlarda tüketiminin doğum ağırlığını azaltabileceği ancak majör malformasyon riskini arttırmadığı düşünülmüştür [16]. 2005 yılında yapılan uzun süreli kohort çalışmada gebelik esnasında alınan C ve E vitamini takviyesinin gebelik esnasında görülen preeklampsi ve gestasyonal hipertansiyon üzerine etkileri incelenmiştir. Avustralya, Adelain’de kadın ve çocuk hastalıkları hastanesine 2001 yılının nisan ve haziran ayları arasında başvuran gönüllü gebelere (n=299), 116 soruluk anket düzenlenmiştir. Düzenlenen ankete verilen cevaplar istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edilmiş ve neticeler yorumlanmıştır. 299 gönüllünün günlük ortalama C vitamini alımı 188 mg, E vitamini alımı 6.74 mg olarak tespit edilmiştir. C vitamini alımı ile gestasyonel hipertansiyon arasında bir ilişki gözlenmemiştir. E vitaminini düşük miktarlarda (günlük 6.74 mg altı) alan gönüllülerde hipertansif problemler açısından riskin yükseldiği görülmüştür. Bu çalışmada, C vitaminin düşük dozlarda alınmasının gestasyonel hipertansiyon riski üzerinde olumsuz bir etki oluşturmayacağı görülmüştür. Ancak E vitaminin gebelik döneminde eksik alınmasının kardiyovasküler riskleri arttırdığı tespit edilmiştir [19]. Gebelik süresince alkol kullanan annelerde alkolün bebekte oluşturacağı kardiyak anomalilere karşı E vitaminin etkinliğinin incelendiği bir çalışmada, Shirpoor ve arkadaşları gebe Wistar sıçanlar ile çalışmışlardır. Hayvanlar üç gruba ayrılmış ve gebeliğin 7. gününden (GD7) itibaren deney protokolü başlatılmış ve laktasyon periodunun 21. gününe (PN21) kadar devam edilmiştir. Birinci grup gebe hayvanlara hiçbir şey verilmemiş; ikinci grup hayvanlara etanol 4.5 g/kg dozda sularının içerisinde verilmiştir. Üçüncü grup hayvanlara ise aynı ikinci grup hayvanlara olduğu gibi etanol verilmiş ayrıca günlük 300 mg E vitamini gastrik gavaj ile verilmiştir. Hayvanların kalplerinden alınan kan örneklerinde; lipit, homosistein ve Tümör Nekroz Faktör-α düzeyleri ölçülmüştür. Doku örneklerinde ise kalp kası proliferasyonu ölçümü yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda gebelik esnasında ve erken doğum sonrasında maternal alkol alımının oksidatif stres ve enflamasyon sebepli kardiyak anomalilere yol açabileceği gözlenmiştir. Bu olumsuz etkinin azaltılmasınada günlük E vitamini kullanmanın total antioksidan kapasitenin ve antienflamatuvar etkinin arttırılması yoluyla fayda gösterebileceği düşünülmüştür [20]. E vitamininin anne sütüne geçmesi ile ilgili yapılan sayısız hayvan deneyi bulunmaktadır. Ancak sanılanın aksine E vitamininin anne sütünü arttırıcı bir etkisi bulunmamaktadır [8]. Spatula DD Deliorman Orhan ve Hartevioğlu Tablo 6. Piyasada ruhsatlı E vitamini içeren preparatlar ve E vitamini içerikleri [10] Preparat adı Miktarı Ephynal 300 IU Evicap 200 IU / 400 IU Yumuşak jelatin kapsül Yumuşak jelatin kapsül Pharmaton 10 mg Kapsül Centrum lutein 14.9 IU Tablet Elevit pronatal 15 mg Tablet Ferrevit pronatal 15 mg Tablet One a day women 25 IU Tablet KAYNAKLAR 1. Kabaran S, Ayaz A. Maternal ve fetal sağlık üzerinde B12, folik asit, A, D, E ve C vitaminlerinin etkileri. Turk Hij. Den. Biyol. Derg. 2013; 70: 103-112. 2. Food and Nutrition Guidelines for Healthy Pregnant and Breastfeeding Women. April 2006. [online] [2015. December 25] Available from: URL: Farmasötik şekil https://www.health.govt.nz/system/files/documents/publication s/food-and-nutrition- guidelines-preg-and-bfeed.pdf Ministry of Health. 3. Mills E, Dugua JJ, Perri D, Koren G. Herbal Medicines in Pregnancy and Lactation An Evidence-Based Approach: Taylor & Francis Medical, United Kingdom 2006. 4. Dietary supplement fact sheets. [online] [2015. March 24] Available from : URL : http://ods.od.nih.gov/factsheets/. 5. Huang Y, Zheng S. The effect of vitamin A deficiency during pregnancy on anorectal malformations. J. Pediatr. Surg. 2011; 46: 1400-1405. 6. Schnorr CE, Morrone Mda S, Weber MH, Lorenzi R, Behr GA, Moreira JC. The effects of vitamin A supplementation to rats during gestation and lactation upon redox parameters: Increased oxidative stress and redox modulation in mothers and their offspring. Food Chem. Toxicol. 2011; 49: 2645-2654. 7. Schnorr CE, Da Silva Morrone M, Simoes-Pires A, Rocha RF, Behr GA, Moreira JC. Vitamin A supplementation in rats under pregnancy and nursing induces behavioral changes and oxidative stress upon striatum and hippocampus of dams and their offspring. Brain Res. 2011; 1369: 60-73. 8. Mawson AR, Xueyuan W. Breastfeeding, retinoids, and postpartum depression: A new theory. J. Affect. Disord. 2013; 150: 1129-1135. 9. Barrett H, McElduff A.Vitamin D and pregnancy: An old problem revisited. Best Pract. Res. Clin. Endocrinol. Metab. 2010;24: 527-539. SONUÇ Literatür çalışmaları sonucunda A vitaminin özellikle gebelik döneminde dikkat edilmesi gereken bir takviye olduğu tespit edilmiştir. A vitamini, maksimum dozları aşılmadığı zaman minimal risk grubu vitamin olarak sınıflandırılabilmektedir. Yapılan çalışmalarla gebelikte kullanılan E vitamini takviyesinin emzirme döneminde anne sütüne geçen E vitamini seviyesi üzerine olumlu etkileri olduğunu ancak anne sütünü arttırıcı bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca gebeliğin ilk trimesterinde E vitamininin yüksek dozlarda tüketiminin doğum ağırlığını azaltabileceği ancak majör malformasyon riskini arttırmadığı düşünülmüştür. Gebelikte 200 mg/gün multivitamin (400 U D3 vitamini) alımının fetal gelişim parametrelerini ve fetal kilo alımını arttırdığını ve bu durumun hipovitaminoz riski açısından da olumlu olacağı bildirilmiştir. Bu dönemde yüksek oranda D vitamini takviyesi alımının çocuklarda görülebilecek diş rahatsızlıklarının önlenmesinde faydalı olabileceği tespit edilmiştir. Emziren annelerde ise günlük 2.000 IU’a kadar D vitamini kullanımının bebek açısından risk oluşturmadığı ancak bu dozun üstünde takviye kullanımının bebekte hiperkalsemi riskini ortaya çıkarabileceği rapor edilmiştir. Bu noktada ihtiyaç duyulan takviyeler belirlenirken annenin beslenme alışkanlıklarına varıncaya kadar birçok parametre incelenmeli, elde edilen bulgular ışığında annenin ve fetüsun ihtiyaç duyacağı takviye dozu belirlenmelidir. Piyasada ruhsatlı ürünlerin seçilmesinde ise literatürün işaret ettiği optimal doz aralığındaki müstahzarlar tercih edilmelidir. Spatula DD 10. Rx Media Pharma İnteraktif İlaç Bilgi Kaynağı (Genel Editör Levent Üstünes). Sürüm 13.0.0.0. İzmir: Gemaş; 2013. 11. Wagner CL, McNeil RB, Johnson DD, Hulsey TC, Ebeling M, Robinson C, Hamilton SA, Hollis BW. Health characteristics and outcomes of two randomized vitamin D supplementation trials during pregnancy: A combined analysis. J. Steroid Biochem. Mol. Biol. 2013;136: 313-320. 12. Lawlor DA, Wills AK, Fraser A, Sayers A, Fraser WD, Tobias JH. Association of maternal vitamin D status during pregnancy with bone-mineral content in off spring: a prospective cohort study. Lancet 2013; 381: 2176-2183. 13. Hashemipour S, Ziaee A, Javadi A, Movahed F, Elmizadeh K, Javadi EH, Lalooha F. Effect of treatment of vitamin D deficiency and insufficiency during pregnancy on fetal growth indices and maternal weight gain: A randomized clinical trial. Eur. J. Obstet. Gynecol. Reprod. Biol. 2014; 172:15-19. 14. Tanaka K, Hitsumoto S, Miyake Y, Okubo H, Sasaki S, Miyatake N, Arakawa M. Higher vitamin D intake during pregnancy is associated with reduced risk of dental caries in young Japanese children. Ann. Epidemiol. 2015; 25:620-625. 15. Roth DE, Perumal N, Al Mahmud A, Baqui AH. Maternal Vitamin D3 Supplementation during the Third Trimester of Pregnancy: Effects on Infant Growth in a Longitudinal FollowUp in Bangladesh. J. Pediatr. 2013;163:1605-1611. 16. Boskovic R, Gargaun L, Oren D, Djulus J, Koren G. Pregnancy outcome following high doses of Vitamin E supplementation. Reprod. Toxicol. 2005;20:85-88. 197 Vitaminler ve Hamilelik 17. Schiff E, Friedman SA, Stampfer M, Kao L, Barrett PH, Sibai BM. Dietary consumption and plasma concentrations of vitamin E in pregnancies complicated by preeclampsia. Am. J. Obstet. Gynecol. 1996;175:1024-1028. 19. Rumbold AR, Maats FHE, Crowther CA. Dietary intake of vitamin C and vitamin E and the development of hypertensive disorders of pregnancy. Eur. J. Obstet. Gynecol. Reprod. Biol. 2005; 119: 67-71. 18. Ortega RM, López-Sobaler AM, Andrés P, Martínez RM, Quintas ME, Requejo AM. Maternal vitamin E status during the third trimester of pregnancy in Spanish women influence on breast milk vitamine E concentration. Nutr. Res. 1999; 19:25-36. 20. Shirpoor A, Nemati S, Ansari MHK, Ilkhanizadeh B. The protective effect of vitamin E against prenatal and early postnatal ethanol treatment-induced heart abnormality in rats: A 3-month follow-up study. Int. Immunopharmacol. 2015; 26:72-79. 198 Spatula DD