Untitled - Sakarya Üniversitesi | SOSYOLOJİ

advertisement
editörden
from the editor
Hoş geldiniz!
ALİ ARSLAN
Bölüm Başkan Yardımcısı
S
aliarslan@sakarya.edu.tr
osyoloji Bölümü bültenimizin 2. Sayısı ile karşınızdayız.
2014-15 Eğitim-Öğretim dönemi ile birlikte, kapılarımızı ve gönüllerimizi Bölümümüze katılan yeni öğrencilerimize açtık. Kendilerine hoş geldiniz diyor, başarılı
bir öğrencilik hayatı diliyoruz.
Bu sayımızın misafir öğretim üyelerimiz köşesindeki söyleşimizi, yerli sosyoloji için önemli çabaları ve çalışmaları olan,
uzun yıllar İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanlığı
yapmış bulunan ve halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Korkut Tuna hocamız ile birlikte
gerçekleştirdik. Bölüm içi hocalarımızdan ise Prof. Dr. Musa
Taşdelen ve 3. Sınıf öğrencimiz Çağrı Çolak ile görüştük.
SOSYOLOJiBÜLTENi
Yıl:1 Sayı: 2 Aralık 2014
ADINA İMTİYAZ
SAHİBİ
Doç. Dr. Ali ARSLAN
GENEL YAYIN
YÖNETMENİ
Doç. Dr. Ali ARSLAN
YAYIN KURULU
Meryem KÖSE
Merve ÇEVİK
Tuğba İNAN
Çağrı Çolak
Bölümden Haberler bölümünde, bilimsel çalışmalarda ve
sosyal sorumluluklarını yerine getirmede aktif olmaya çalışan
Bölümümüzdeki öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin
faaliyetlerine yer verdik. Her yıl yenilenen Sosyoloji Topluluğu ve Öğrenci Temsilciliğindeki nöbet değişimi de bunlar
arasındadır.
GRAFİK-TASARIM
Yusuf Temizcan
Gerek kendi bölümümüzdeki öğretim kadromuz, çalışanlarımız, öğrencilerimiz ve gerekse Sosyoloji camiası ile iletişimde
bulunmayı hedefleyen bu bültenimizde haber, hedef, ümit ve
sevinçlerimizi paylaşarak bir parçası olduğumuz toplumsal
hayata bir katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Uzun süren yaz tatilleri nedeniyle düzensiz bir şekilde; ancak her dönem 2 sayı
halinde çıkarılmaya çalışılan bültenimizin bu sayısında sizlere
tekrar merhaba diyor, başarılı bir eğitim-öğretim yılı diliyoruz.
y.temizcan@gmail.com
İLETİŞİM
Adres: FEF Yeni Bina,
Sosyoloji Bölümü, Esentepe
Kampüsü
Serdivan/Sakarya
E-Mail: sosyoloji@sakarya.
edu.tr
Sakarya Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü
Yayınıdır.
tumsausos
@sausosyoloji
sosyoloji@sakarya.edu.tr
Welcome
W
e are here with second issue of the newsletter of the Department
of Sociology. With the beginning of 2014-15 academic year, we
opened our doors and our hearts to our new students who started
their higher education in our department. We welcome all of them,
and hope they have a successful student year.
In this issue, we present an interview with Prof. Dr. Korkut Tuna who has been,
for many years, an important figure in Turkish sociology for his efforts for a
vernacular sociology in Department of Sociology, Istanbul University and now
work as the Head of the Sociology Department at Istanbul Commerce University. There are also interviews with our faculty member, Prof. Dr. Musa Taşdelen,
and with one of our students, Çağrı Çolak.
In the news section of this issue, we presented the activities of the members
and students of our department about their scientific work and social responsibility activities. News about the recently elected Representative for the University Students Council and the new Socioogy Community are in this section.
As a part of our efforts for communication with our faculty, our staff and
sociology community in general, this bulletin aims to contribute to our social
life with sharing news, our hopes and joys about our work in sociology. Since
we have a long summer break, we have to present you this newsletter in an
irregular manner, yet we hope our newsletter will be published as two issues
in every semester. I hope they are all happy and successful in their careers at
Sakarya.
Assoc. Prof. Dr. Ali Arslan
Vice Chairman
von der Redaktion
Herzlich Willkommen
O
Wir bieten Ihnen nun das 2.Heft unseres Bulletins der Soziologischen
Abteilung. Mit Beginn des Lehrjahres 2014 – 15 haben wir unsere Türen
und Herzen den Neuankömmlingen in unserer Abteilung geöffnet. Wir
heissen sie alle herzlich wilkommen und wünschen ihnen ein erfolgreiches Studententen-Dasein.
Das Gespraech der Gastproffessur-Ecke in dieser Ausgabe haben wir mit dem
ehemaligen, lange Jahre Abteilungsleiter der Soziologischen Fakultaet in
İstanbul inne habenden Prof. Dr. Korkut Tuna verwirklicht. Unser Lehrer Prof. Dr.
K. Tuna hat sehr wichtige Bemühungen und Arbeiten in der lokalen Soziologie
geschaffen. Er ist zur Zeit Abteilungsleiter der Soziologie der Handelsuniversitaet in İstanbul. Innerhalb der Soziologischen Abteilung haben wir mit unserem
Lehrer Prof. Dr. Musa Taşdelen und Herrn Cağrı Çolak, Student im 6. Semester,
gesprochen.
In den «Nachrichten» haben wir Lehr-/Forschungsarbeiten der in der Soziologischen Abteilung aktiv Arbeitenden und ihren sozialen Verantwortungen gerecht
werdenden Lehrpersonal und Aktivitaeten der Studenten plaziert.
Die Soziologische Gesellschaft erneuert sich jedes Jahr von Neuem und der
Wechsel der Studentischen Vertretung sei hier mit erwaehnt. Wir wollen in
diesem Bulletin einerseits mit dem Lehrpersonal, Studenten, Arbeitenden und
andererseits mit der Soziologischen Gesellschaft in Verbindung bleiben und
unsere Nachrichten, Ziele, Hoffnungen, Erfolge miteinander teilen. Wir wollen
diese Erfahrungen als Teil der Gesellschaft in der wir leben der Gesellschaft hinzufügen.
Weil die Sommerferien lang sind, können wir unser Bulletin unregelmaessig,
ungefaehr 2 Hefte pro Jahr herausgeben. In diesem Heft sagen wir noch Mals
«Guten Tag!» und wünschen ein erfolgreiches Lehrjahr.
Der Dozent Dr. Ali Arslan
Vize Abteilungsleiter für Soziologie
AÇILIŞ
PROGRAMI
BÖLÜMDEN
HABERLER
YENİ ÖĞRENCİLERİMİZ İLE
2014-2015 ÖĞRETİM YILINA BAŞLADIK
1
993 yılında eğitim öğretim yılına başlayan
Sosyoloji Bölümümüz, 21. Yılına denk gelen
2014-2015 Öğretim Yılının açılış programını
17 Eylül 2014 tarihinde gerçekleştirdi.
6
1993 yılında eğitim öğretim yılına başlayan Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümümüz, 21. Yılına denk gelen 2014-2015 Öğretim Yılının açılış
programını 17 Eylül 2014 tarihinde gerçekleştirdi.
Özellikle yeni gelen öğrencilere “Hoş geldiğiniz”
demenin ve onları Bölüm hakkında bilgilendirmenin hedeflendiği program, Bölüm Başkanı Doç. Dr.
Mustafa Kemal Şan’ın açılış konuşması ile başladı.
Programda bütün öğretim elemanları ve ağırlıklı
olarak eğitime yeni katılan birinci sınıf öğrencileri
hazır bulundu. Bölüm Başkanı Şan, Bölümümüzün
Türkiye’ye ve Sosyoloji dünyasına önemli bir katkı
sunduğunu, Bölüm olarak, başarılı ve prestijli bir
yerde bulunduğumuzu ve bu yerin her geçen gün
daha da önemli hale geldiğini belirtti. Bölümümüzün öğretim üyesi, öğrencisi ve idari personeliyle
bir aile ocağı olduğuna ve Sakarya Sosyoloji Bölümünün farklılıklarına dikkat çeken Şan, yeni öğrencilere tavsiyelerini içeren konuşması ile birlikte
Bölüm öğretim elemanlarını tanıttı.
Şan’ın konuşmasından sonra dönemin ilk dersi öğretim üyemiz Prof. Dr. Tayfun Amman tarafından
verildi. Prof. Dr. Tayfun Amman’ın açılış dersi, öğrencilerimizin sahip olmaları gereken sosyolojik
muhayyilenin ipuçları ile doluydu. Aynı zamanda bir Tıp doktoru da olan, Amman neden tıptan
SosyolojiBülteni
Sayı2
Sosyoloji’ ye geçtiğini anlatarak, Tıp biliminin insan hayatında ne kadar önemli ise, Sosyoloji’ nin
de toplum hayatında öylesine önemli olduğunu
vurguladı. Sosyolojinin ve sosyolojik düşünmenin
öneminin giderek arttığını belirten Amman, öğrencilere yaşamları boyunca yararlanabilecekleri
önemli bilgiler sundu.
Ülkemizin temel problemlerini çözmede sosyolojinin değerli bir çalışma alanı olduğunu, toplumu anlayarak, toplumun meselelerini herkesten farklı bir
biçimde yorumlamamız ve topluma çözüm sunmaya çalışmamız gerektiğini anlatan Amman; öğrencilere, mesleklerini hayat gayesi olarak görmelerini
ve ciddiyetle yapmalarını tavsiye etti. Prof. Dr. Hacı
Musa Taşdelen ve Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr.
Ali Arslan’ın da kısa konuşmalarını içeren program
büyük ilgi ile izlendi. Katılımlı, coşkulu ve yüksek
motivasyonla gerçekleşen programda sosyolojinin
sınırlarının da ötesinde öğrencilerin yaşam boyu
yararlanabilecekleri bilgiler sunuldu.
Programda, Sakarya Sosyoloji Bölümünün öğretim
kadrosunun, yeni öğrencileri bir aile havası içerisinde karşıladıklarına vurgu yapıldı ve onların her
türlü ihtiyaç ve beklentilerinde kendilerine kapılarının açık olduğu belirtildi. Program; Bölümümüzün, Üniversitemizin misyon ve “Mükemmellikte
Sürekliliği” esas alan kalite politikalarıyla uyumlu,
global dünyada söz sahibi yerli bir sosyoloji ekolü oluşturmak ve daha ileri seviyelere ulaşma çabasıyla, kararlı ve verimli bir şekilde çalışmalarını
sürdüreceği belirtilerek sonlandırıldı.
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
SosyolojiBülteni
Sayı2 Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
BÖLÜMDEN
HABERLER
BÖLÜMDEN
HABERLER
KISMİ ZAMANLI ÇALIŞAN ÖĞRENCİLER
YENİ DÖNEME ENERJİK BAŞLADILAR
BÖLÜMÜMÜZ SOSYAL SORUMLULUK
İLE KAN BAĞIŞINDA ÖN SIRALARDA
Z
aman zaman Üniversitelerde kan bağışı kampanyaları düzenleyen Kızılay’ın, 25
Ekim 2014 Perşembe günü Üniversitemizin Fen-Edebiyat Fakültesinde stand açarak
yaptığı kan bağışı çağrısına Sosyoloji Bölümümüz
aktif katılımda bulundu.
Büyük ilginin görüldüğü kan bağış kampanyasına
Sosyoloji Bölümü hocalarımızın ve öğrencilerinin
duyarlığı dikkat çekti.
Ü
niversitemiz bünyesinde her öğretim yılının başlaması ile kısmı zamanlı olarak çalıştırılan ve bu kapsamda bölümümüzde
seçilen yeni kısmi zamanlı öğrenciler yeni
dönem çalışmalarına başladılar. Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ali Arslan’ın koordinatörlüğünde
farklı bir konsept ile çalışacak kısmi zamanlı öğrenciler ilk toplantılarını yaparak, bölüm çalışmalarına
destek vermek üzere görev paylaşımı yaptılar.
Her hafta düzenli olarak toplanarak koordinasyon
toplantısı yapacak öğrenciler, hem erken iş hayatına girerek akademik bir ortamda çalışmada bulunuyorlar, hem de idari ve akademik yönden bölüm
çalışmalarına destek oluyorlar.
Artık bireysel değil, bir ekip olarak çalışacaklarını
belirten kısmi zamanlı öğrenciler aşağıdaki kişilerden oluşuyor:
SosyolojiBülteni
Sayı2
Merve Aksu
4.sınıf
Öznur Çevik
4. sınıf
Ayşegül Tiryaki 4.sınıf
Çağrı Çolak
3. sınıf
Esma Altındiş 3. sınıf
Veda Güner
2.sınıf
Merve Çevik
2. sınıf
Tuğba İnan
2. sınıf
Burcu Keskin 1.sınıf
Elanur Uzak
1.sınıf
Fakültemizin Dekan Yardımcısı ve aynı zamanda
Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail
Hira, Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan,
Öğretim Görevlisi Tolga Uslu, Araştırma Görevlisi Ali Öztürk’ün de kan bağışında bulunduğu kan
bağışı kampanyasına çok sayıda Sosyoloji Bölümü
öğrencisi katıldı.
Dekan yardımcısı, Bölüm başkanı, öğretim elemanı, araştırma görevlisi, öğrenciler halinde bir bütün
olarak böyle bir sosyal sorumluluk projesine dahil
olmaktan mutlu olduklarını dile getiren sosyoloji
bölümü, “Biz hem bilimsel çalışmalarla hem de aktif katılımlarla topluma katkı sunmaya çalışıyoruz;
daha sağlıklı ve daha dayanışmacı bir toplum oluşturmak için tüm Türkiye’nin bu konuda daha duyarlı
olması gereklidir” dediler.
9
Toplantıya katılan kısmi zamanlı öğrenciler; “bu
bizim için çok önemli bir fırsattır; hem kendimizi
geliştirme hem de bölümümüz çalışmalarına aktif
katkıda bulunmaktan çok mutluyuz, örnek bir çalışma performansı göstermeye ve elimizden gelenin
en iyisini yapmaya çalışacağız” dediler.
Biz de öğrencilerimize yeni dönem çalışmalarında
başarılar diliyoruz.
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014 www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
KÖK
LER
10
bölüm hocalarımız ile söyleşiler
BUGÜNÜN
KÖKLERİ DÜNDE
VE BUGÜN, DÜNÜN
DEVAMIDIR!
Röportaj: Çağrı ÇOLAK
“Bize özgü olanı yadsıyarak ya da görmezden gelerek
salt batı kaynaklı sosyolojik malumatla kendi toplumsal
gerçeğimizi açıklamak ne kadar mümkün olabilir. Dün
olduğu gibi bugün yaşanmıyor, ama bugünün kökleri dünde
ve bugün dünün devamıdır.” Bölüm Hocalarımızdan Prof. Dr.
Musa Taşdelen ile konuştuk.
H
ocam bir kaç cümle ile
sizi tanıyalım.
1959 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğrenimini
İstanbul’da tamamladım. 1982
Yılında Marmara Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun
oldum. 1984 yılında İstanbul
Üniversitesi Sosyal Yapı ve
Sosyal Değişme Bilim Dalı’nda
Bilim Uzmanı ünvanını elde
etti. 1989 yılında aynı bilim
dalında doktoramı tamamladım. 1991 yılında Yönetim ve
Çalışma Sosyolojisi dalında
doçent 1997 yılında Uygulamalı Sosyoloji anabilim dalında Profesör oldum. Siyaset
sosyoljisi, Türk toplum yapısı,
şehir sosyolojisi, küreselleşmenin Türk dünyası üzerindeki etkileri, deprem sosyolojisi,
Avrupa’da göçmen kökenli
Türklerin uyum, kimlik ve siya-
SosyolojiBülteni
Sayı2
si katılımı konularında çok sayıda makalelerim bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıyım.
En son hangi konularda çalışmalarınızı yoğunlaştırdınız?
En son çalışmalarımı yoğunlaştırdığım
konu
Sarı
Saltık’tır. 2012 yılı itibariyle
Balkanlar’da Sarı Saltuk Algısı :
Bulgaristan, Romanya ve Kırım
Örnekleri başlığı altında gerçekleştirdiğim bir saha araştır
masının son değerlendirme
aşamasındayım. İnşallah birkaç ay içinde kitap olarak yayınlanır.
Neden Sarı Saltık’ı araştırma
konusu seçtiniz?
Sarı Saltık, daha önceki Balkanların çeşitli ülkelerini ziyaretlerimizde yerli halk tarafından
hep saygıyla anılan bir tarihi
şahsiyetti. Sarı Saltık sadece
Balkanlarda değil, Anadolu’da
Aralık2014
ve Kırım bölgesinde de varlığına şahit olduğumuz, kendisine ve müritlerine ait birtakım
makam ve türbeler bulunan bir
Yesevi Dervişi’dir. Aynı zamanda Yunus Emre’nin şeyhi Barak
Baba’nın da şeyhidir.
Sarı Saltık hakkında biraz bizi
bilgilendirebilir misiniz?
Sarı Saltık Balkanlara ilk defa
İslamı taşıyan önder bir kişiliktir. Moğolların baskısı altında
kalan ve şehzadeler arasında parçalanan Selçuklu Yönetiminin Sultanı II. İzzettin
Keykavus, Bizansa sığınmış
ve Bizans İmparatoru VIII.
Mihail’den kendine tabi Anadolu Türkmenlerini getirerek
birlikte kışlayıp yaylayacakları
bir arazi tahsis etmesi talebinde bulunmuş ve İmparator
Mihail, bu talebi olumlu karşılamıştır. Bu gelişme üzerine
yaklaşık 40 oba kadar bir nüfusa sahip Sarı Saltık ve aşire-
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
ti 1263-1264 yılları arasında
Üsküdar üzerinden Rumeli’ye
geçip Dobruca’ya yerleşmiştir.
Bu yerleşme Türk toplulukları
açısından Balkanlara ilk yerleşme değildir. Daha önce de
bu bölgeye Orta Asya’dan gelip yerleşen Türk toplulukları
olmuştu. V. Yüzyılda Hunlar,
VI. Yüzyılda Avarlar, XI. Yüzyılda Peçenekler ve Kuman-Kıpçaklar gelmişlerdi.
Sarı Saltık’un Aşiretinden
önce gelenlerin Slav ve Ulahlarla karışıp Hristiyanlaştıkları
görülmüştür. Ancak, Hristiyan
ve Müslüman topluluklar arasında bir arada yaşama tecrübesi açısından bu yerleşim
önem taşımaktadır.
Ebul Hayri Rumi tarafından
Cem Sultan’ın talebi üzerine
yazılan Saltıkname’ye göre,
Sarı Saltık’ın Balkanlar’dan
Avrupa’nın içlerine, Kırım’a,
Portekiz’e,
Rusya
ve
Japonya’ya oradan da Çin ve
Hindistan’a ve Afrika’nın içlerine kadar bir çok bölgeyi ziyaret ettiği ve buralarda belirli süreler ikamet eden gezgin
bir derviş olduğu bildirilmektedir. Sarı Saltık’la ilgili tarihi
kaynaklar değerlendirildiğinde, hayatı ile ilgili bilgiler bölük pörçüktür. Yazıcızade’nin
Tevarih-i Al-i Selçuk, Kemal
Paşazade’nin Tevarih-i Al-i Osman, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ve Saltıkname ile
diğer tarihi bilgi içeren eserlerden hakkında bilgi edinilebilmektedir. Saltıkname’ye
göre, Sarı Saltık, Seyyid Battal Gazi neslindendir. Asıl adı
Hızır’dır. Evliya
Çelebi’nin
Seyahatnamesi’nde yer alan
Menkıbeye
göre,
Ahmed
Yesevi’nin buyruğu ile icazet
alıp Anadolu’ya vazifeli olarak
gönderilmiştir. Onunla birlikte yola çıkan üç yüz yetmiş
dervişten biridir. Diğer bir adı
ise Kaligra Sultan’dır.
Hace Ahmet Yesevi ve Hacı
SosyolojiBülteni
Bektaş-ı Veli, Abdal Musa, Hacım Sultan, Kızıl Deli gibi Sarı
Saltık da tahta kılıç sahibidir.
Türk menkıbelerinde büyük
pirler, pirlik alameti olarak
tahta kılıç taşırlar. Tahta kılıç ve davul eski İslam öncesi baksıların ve kamların da
işaretiydi. Bu semboller daha
sonra Türk sufilerine de miras
kalmıştır. Tahta kılıcın salt bir
savaş aleti olarak yorumlanması isabetli değildir. Tahta
kılıcın aynı zamanda bilgeliği
ve hikmeti temsil ettiği söylenebilir. İslam öncesi dönemde Kamların ayin sırasında
yanlarında davul ve tahta kılıç
bulundurdukları bilinmektedir . Hristiyanlık hakkında derin bilgi sahibi olan Sarı Saltık
zaman zaman rahip kıyafetiyle kiliselere giderek İncil ve
Tevrat’tan ayetler okur, çevresindekileri bilgisine hayran
bırakır, daha sonra gerçek
kimliğini açıklayarak herkesi
İslama davet ederdi. Bu yönüyle Sarı Saltık bir İslam davetçisidir. Saltıkname’ye göre,
Sarı Saltık on iki dili okuyup
yazabilen bir şahsiyettir. Hristiyanlarla sık sık diyalog ve
temas kuran Sarı Saltık aynı
zamanda Hristiyan azizlerce
karıştırılmıştır. Hristiyan unsurlar bir örnek şahsiyet olarak Sarı Saltık’u ya Hristiyan
azizi yapmışlar ya da bazı
Hristiyan azizlerle karıştırmışlardır. Buna örnek olarak
Makedonya’da Sveti Naum’la
karıştırılmış olması gösterilebilir.
Sarı Saltık ve dervişlerinin
Hristiyan topluluklar üzerinde olumlu bir etki uyandırdığı, onun bir Hristiyan Azizi
mertebesine yükseltilmesinden de anlaşılmaktadır. Bunda
Sarı Saltık’ın Müslümanlık anlayışı ve yaşantısının önemli
rol oynadığı ifade edilebilir.
Balkanların İslamlaşması sürecinde Sarı Saltık ve takipçisi dervişlerin temsil ettiği
ahlaki yaşantının oynadığı
Sayı2
Aralık2014
Musa Taşdelen Kimdir?
1959 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta
öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1982 Yılında Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi
ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu.
1984 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal
Yapı ve Sosyal Değişme Bilim Dalı’nda bilim
uzmanı ünvanını elde etti. 1989 yılında aynı
bilim dalında doktorasını tamamladı. 1991
yılında Yönetim ve Çalışma Sosyolojisi dalında Soçent, 1997 yılında Uygulamalı Sosyoloji
anabilim dalında Profesör oldu. Siyaset sosyolojisi, Türk toplum yapısı, şehir sosyolojisi,
küreselleşmenin Türk dünyası üzerindeki
etkileri, deprem sosyolojisi, Avrupa’da göçmen kökenli Türklerin uyum, kimlik ve siyasi
katılımı konularında çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
11
rol gözden uzak tutulmamalıdır. Sarı Saltık’tan sonra gelen
derviş toplulukları Balkanlarda
onun izini takip etmişlerdir. Kemal Paşazade Tevarih-i Al-i Osmani’sinde, Diyar-ı Bulgar ve
Eflak’ta dolaşan Sarı Saltık’ın
fakir ve muhtaç insanlara yardım etmesiyle bilindiğini ifade
etmektedir. Sarı Saltık’ta müşahade edilen baskın iki davranış şekli, inanç ve köken ayrımı
yapmaksızın insanlara karşı
hoşgörülü davranması, fakir ve
muhtaç insanlara yardımcı olmak için sürekli bir gayret içinde olmasıdır. Sarı Saltık’un
türbe ya da makamları, Varna, Babaeski, Babadağ, Ohri,
Kruva, Bor, Tunceli, Diyarbakır, Hozat, Blagay, Polonya’da
bulunmaktadır. Babadağ’daki
türbenin Sarı Saltık’a ait olduğu diğerlerinin Sarı Saltık’ın
ziyarette bulunduğu yerlerdeki makamları olduğu kanaati
genel olarak paylaşılmaktadır.
12
Sarı Saltık’ın bugünkü toplumsal hayatımız açısından taşıdığı önemi nasıl açıklarsınız?
Sarı Saltık ve onun takipçisi
dervişlerin
kökenleri
Türkistan’a dayanır. Bu coğraf-
SosyolojiBülteni
Sayı2
ya Ahmet Yesevi’nin yetiştiği
coğrafyadır. Yesevi geleneğinin Türk kültür dünyasındaki yeri ve değerler dünyamız
açısından bugüne intikal eden
mirasın sosyolojik açıdan da
dikkate alınması gerekir. 20.
yüzyılın başına kadar Türkistan
ile Anadolu coğrafyası arasında
yoğun bir nüfus hareketliliğine
de bağlı olarak sürekli bir iletişim ve etkileşim olagelmiştir.
Mesela İstiklal Harbi’nde İstanbul Üsküdar’daki Özbekler
Tekkesi, büyük katkı sağlamıştır.
Soğuk Savaşın bitmesiyle Sovyet sisteminin kendi kendini
tasfiyesinden sonra, Sovyet
öncesi bir bütün olan Türkistan coğrafyası, bugün parçalı
bir coğrafya haline gelmiş ve
yeni bağımsız devletler ortaya
çıkmıştır. Bağımsızlığını kazanan bu devlet ve halklarla tarihi kültürel bağlarımız vardır.
Ortak bir kültür ve kimlik dünyasına sahibiz. Ancak, her nedense Türkiye’de sosyologlar
arasında bu coğrafyaya ilginin
fazla olduğu söylenemez.
Türkiye’de sosyoloji açısından
konuyu nasıl değerlendiriyor-
Aralık2014
sunuz?
Ülkemizde sosyoloji, kendi
toplumsal gerçeğimiz açısından tarihi boyuta ağırlık veren
bir sosyoloji olmak durumundadır. Türkiye’de sosyoloji
dünyası, daha çok Batı sosyolojisinin popüler konularına
ilgi duymaktadır. Tabii ki, popüler konularda da çalışma
yapmak gerekir ama kendi
gerçeğimize karşı da ilgisiz
kalmamalıyız. Özellikle ülkemizde sosyolojinin ilk kurucularından olan Ziya Gökalp iki
konuya dikkati çekmiştir, Bunlardan birisi Türk töresi diğeri
ise Usul-ü İçtimai Fıkıh’tır. Kısaca ifade edilirse bunlar örf
ve fıkıh konularıdır. Toplumsal
yapımızı ve kültür dünyamızı
daha iyi tanımak ve açıklamak
açısından her iki alanın ihmal
edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu alanları, yani bize
özgü olanı yadsıyarak ya da
görmezden gelerek salt batı
kaynaklı sosyolojik malumatla
kendi toplumsal gerçeğimizi
açıklamak ne kadar mümkün
olabilir. Dün olduğu gibi bugün yaşanmıyor, ama bugünün
kökleri dünde ve bugün dünün
devamıdır.
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
BÖLÜMDEN
HABERLER
DOÇ. DR. HİRA VE DOÇ. DR. ŞAN ÜRDÜNDEKİ
ATCOSS TOPLANTISINDA BİLDİRİ SUNDULAR
B
ölüm Öğretim üyelerimizden Bölüm Başkanı
Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan ve aynı zamanda
Fakültemiz Dekan Yardımcısı olan Doç. Dr.
İsmail Hira, Ürdün Amman’da 26-27 Ekim
tarihlerinde Petra Üniversitesi Kongre Merkezinde
düzenlenen 4. Arap-Türk Sosyal Bilimler Kongresi
(ATCOSS)’ne katıldılar ve bildiri sundular.
Türkiye’den çok sayıda akademisyenin katıldığı
toplantıda Prof. Dr. Beşir Atalay, Prof. Dr. Yasin Aktay konuşma, Dış Türkler Başkanı Doç. Dr Kudret
Bülbül’ün de oturum başkanlığı yaptığı kongrede
üniversitemizden Doç. Dr. Mahmut Bilen ve Yrd.
Doç. Dr. İsmail Gündoğdu ile birlikte bazı öğretim
üyeleri katıldılar.
Amman Petra Üniversitesi, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) ve Arab Düşünce Formu tarafından
ortaklaşa düzenlenen ve SDE Koordinatörlüğünü
Doç. Dr. Ahmet Uysal’ın yaptığı kongre Başbakanlık
Tanıtma Fonu ve TİKA gibi kuruluşlarca da desteklendi.
Bölüm Başkanımız Doç. Dr. Mustafa kemal Şan “Türkiye Özelinde Sosyal Sermaye Tartışmalarının Kritiği”, Doç. Dr. İsmail Hira da “Kalkınma, Eğitim ve
Sosyal Sermaye” konulu bildirilerini sundular.
Türk Büyükelçisi tarafından da karşılanan öğretim
üyeleri fırsat buldukça tarihi ve turistik yerleri gezdiler.
13
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
Prof. Dr. KorkutTuna
50’li yıllardan sonra NATO’ya girilmesiyle
Amerikan sosyolojisinin etkilerini görmeye
başlıyoruz bu sefer.
Sosyoloji Laftan
Çok Tarihi ve
Toplumsal
Olaylara
Dayanmalıdır
14
Benim anladığım sosyoloji; laftan çok tarihî ve toplumsal olaylara
dayanmalıdır. Ancak ondan sonra olayı nasıl açıklarız düşünürüz.
Toplumumuzu tanımadan, olayları iyi analiz etmeden, değişimi görmeden, nerden nereye doğru gidiyoruz diye bakmadan bu yabancı
terminoloji ile meseleye bakmamız ve aydınlatmamız biraz zor. Bunun batılılar için bir anlamı olabilir, ama benim görüşüm bu yönde.
Konuşan: Büşra Çatalbaş
Bize Türkiye’de sosyolojinin gelişim eğilimleri hakkında bilgi verir misiniz?
Bu çok detaylı bir çalışma ister fakat kabaca
bilgi verecek olursam Türkiye’nin en önemli
özelliği; sosyolojinin üniversite çerçevesinde var olmuş bir bilim olmasıdır. Sosyoloji
ile değişik ortamlarda ilgilenen insanlar var.
Bu sene sosyolojinin Türkiye’deki var oluşunun 100.yılını kutluyoruz. Bu çerçeve içinde
sosyoloji; üniversite ağırlıklı bir bilim olarak
karşımıza çıkıyor. Yapılan değerlendirmeler
1914 yılında üniversitelerde görülmeye başladığını gösteriyor fakat Ziya Gökalp’in içtimaiyat adıyla başladığı çalışmalardan önce ilk
defa ‘osyologia’ olarak adlandırılarak 1860’lı
yıllarda ortaya çıktığını biliyoruz. Mesela eski
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
kadar bize ait gibi görünse de alet edevatı
batıdan almışız.
dergilerde Spencer’den ‘mülhem’ (iham alınarak yazılmış) yazılar yanında, Ziya Gökalp’in
hem telif hem de tercüme olarak değerlendirdiği ve Türkiye’ye göre tekrar yazılmış sosyoloji çalışmaları var. Daha sonra Türkiye’deki
Sosyolojini bu konudaki ağırlığı, konuları
olarak bakacak olursak; sosyoloji ile yeni topluma ‘Türkiye Cumhuriyeti’ne bir çeki düzen
vermek söz konusu olunca daha çok köy çalışmaları ele alınmıştır. Le Play’den gelen teknik
ile ‘monografi’ çalışmaları karşımıza çıkıyor.
Köyün görülebilen özellikleri kaydedilmeye
başlanıyor. Konumu, doğal özellikleri vs. gibi
Fransa’da yapılan çalışmaların Türkiye’ye
adapte edildiğini görüyoruz. Ben bunların ilk
örneklerini araştırmalarımda bulmuştum. Batı
etkisi bizde fazla olmuş. Konu, imalat her ne
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
80’li yıllarda ise modernite lafları dolanmaya başlıyor. Geleneksel ve modernlik
ayrımları yapılıyor. Daha sonraları Batıda
modern-postmodern kullanılmaya başlanıyor. Dolayısıyla bazı sosyoloji çalışmaları
tarihin etkisinden kurtulup modernite, postmodernite ve küreselleşme laflarıyla yol
almaya başlıyor. Esas çalışmaların temelini
bu yaklaşımlar temin ediyor bunun içine
Türkiye’den bazı salça etkisindeki özellikler
katılarak sosyolojik çalışmalar yapılıyordu.
Ben bu çalışmalara hiç girmedim. Çünkü
benim anladığım sosyoloji; laftan çok tarihî
ve toplumsal olaylara dayanmalıdır. Ancak
ondan sonra olayı nasıl açıklarız düşünürüz.
Toplumumuzu tanımadan, olayları iyi analiz
etmeden, değişimi görmeden, nerden nereye doğru gidiyoruz diye bakmadan bu yabancı terminoloji ile meseleye bakmamız ve
aydınlatmamız biraz zor. Bunun batılılar için
bir anlamı olabilir, ama benim görüşüm bu
yönde.
Sosyoloji, şimdi üniversitelerde çok yaygınlaştı. Devlet, yabancı ülkelere birçok araştırma görevlisi gönderdi. Fakat bu gidenlere
konu belirlemesi yapılmadı. Herkes mümkün
olan şartlar çerçevesinde bir konu buldu, bir
hoca buldu, uyuştular veya uyuşmadılar bir
doktora ile geldiler. Muhakkak ki kazanç ve
katkıları oldu fakat ben bunların Türkiye’deki bir bilim çerçevesi tarafından belli bir
konuyu araştıracak şekilde gönderilmediklerine bakacak olursak, bazı eksiklikleri olduğunu düşünüyorum.
Sizin etkilendiğiniz çalışmalarına yön veren, sosyolog veya akımlar var mı?
Ben felsefe kökenli olarak işe başlayınca sosyoloji ile bağlantım 68 kuşağı olarak başladı.
O zamanki gençlerin zihinlerini meşgul eden
toplum meseleleri, bizi öğrenci olarak bizim
de aklımızı meşgul ediyordu. Tarihe karşı büyük ilgim vardı, çocukluğumda resimli tarih
dergileri okurdum. Osmanlı’nın yükseliş dönemini büyük bir sevinç içinde okurken gerileme dönemine geldiğim zaman içim kararır,
üzüntüye kapılırdım. Sosyolojiye de geldi-
SosyolojiBülteni
Sayı2
Kendi dilinden
Korkut Tuna Kimdir?
Ben Korkut Tuna. 1944 doğumluyum. Liseye kadar Edremit’te
okudum. Üniversite için İstanbul’a geldim. Ailemin ısrarı üzerine Hukuk Fakültesine bir de İktisat Fakültesine başvurdum. O yıl
Üniversite sınavlarını kazanamadım, tekrar Edremit’e döndüm.
Ertesi sene Üniversite imtihanları sırasında Felsefe Bölümüne
başvurdum ve kazandım. Mezun olduktan sonra askere gittim.
Döndükten sonra Cahit Tanyol’un kabulüyle sosyoloji bölümünde doktoraya başladım. 1972 yılında bir asistanlık kadrosu açıldı
sosyoloji bölümünde. Başvuru yaptım fakat olumlu sonuçlanmadı. 1977 yılında tekrar kadro açıldı ve ben sosyoloji bölümünde
doktor asistan olarak göreve başladım. Daha sonra 1980 ihtilali
oldu, YÖK yasası çıktı. 1982’de sınava alınarak yardımcı doçent
oldum. Doçentlik için ilk başvurum reddedildi. Laf aramızda biraz kızdım. Orhan Türkdoğan hocanın ısrarı üzerine ikinci defa
başvurdum. Bu sefer kabul edildi ve doçent oldum. Edebiyat Fakültesinde uzun bir süre bölüm başkanlığı yaptım. 4 sene kadar
Dekan Yardımcılığı yaptım. Daha sonra Hilmi Ziya Ülken’in ikinci kurucusu olduğu ‘Sosyoloji Araştırma Merkezi’nde müdürlük
yaptım. Emekliliğime yaklaşan son 6 yılda Dekan olarak görev
yaptım. 2011de emekli oldum. Bazı teklifler almama rağmen bir
müddet kabul etmedim. Üniversiteden uzak durdum fakat bu
arada İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümüne yüksek lisans
ve doktora derslerine giriyordum. Daha sonra İstanbul Ticaret
Üniversitesi’nden bir teklif aldım ve bana makul geldi, sosyoloji
bölümünü kurarak burada göreve başladım.
Yüksek lisans ve doktora programlarında dersler verdim destek
oldum. Sosyoloji’deki öğretim üyeliğim sırasında Metodoloji, Sosyal Tabakalaşma, Şehir Sosyolojisi, Bilgi Sosyolojisi gibi
derslere girdim. Profesörlük takdim tezim batılı bilgi üzerine bir
eleştiri çalışmasıydı. Çalışmam kitap olarak yayınlandıktan sonra
hakkımda bazı soruşturmalar açıldı fakat muvaffak olunamadı.
Sonrasında doktora, doçentlik ve profesörlük tezlerim kitap olarak yayınlandıktan sonra muhtelif çalışmalarımı toplamış olduğum ‘Yeniden Sosyoloji’ adlı bir kitap yayımladım.
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
15
ğimiz zaman Tanyol’un bir şekilde
Osmanlı meselelerinden bahsediyor olması bana cazip geldi. Sonrasında yine öğrenciliğimizde, Marx
daha üniversite ile tanışmadan kitapları sokaklarda 10 liraya satılır
olmuştu. Onlar da o dönemin solculuk adına önemli bir faaliyetiydi,
bunlardan da haberdar olduk.
Marx’ın bakış açısının topluma etkisi olmuştu. Onun dışında asistanlık sırasında ve öncesinde başlayan
Baykan Sezer ile de yakın ilişkilerimiz oldu. Onun yaklaşımı ve O’nun
Kemal Tahir’den etkilenmesi, daha
belirgin şekilde bir disiplin olarak
sosyolojiye katkısı oldu. Bana da
bazı kitap tavsiyelerinde bulunmuştu. Mesela bunlardan biri Gordon Childe’ın ‘’tarihte neler oldu’’
kitabıydı. O kitaptan çok etkilendim, tarihe karşı olup bitenlerden
haberdar olmak önemliydi.
16
Sosyoloji toplumdan kopuk laflar
yerine toplumların tarihte kazanmış olduğu şekiller ve bunların
sosyolojik açıdan manasını açıklama girişimidir. Dolayısıyla sosyoloji benim açımdan, herhangi
bir olayın kitabi veya teorilerle
anlatımından çok, kendi toplumunuzun da içinde yer aldığı bir tarih süreçleriyle olan bağlantısı ile
ilgilidir. Tarihimizden Cahit Tanyol
da söz ediyordu, Baykan Sezer’in
etkilendiği Kemal Tahir’in kitapları da. Dolayısıyla meselelere bir
doğu-batı ikilemi içinde bakmak,
farklılığımızı veya bu bağlamda olayları değerlendirmek bana
daha farklı ve önemli geldi. Aidiyet
duygusu yokmuşçasına toplumu
ele alan veya toplumumuzun nerde olduğunu görmeden sosyoloji
adına laflar üretenlerden değilim.
Onları da küçümsemiyorum çünkü
onlar da muhakkak bugün geçerli
olan bazı akımları, söylemleri yakından takip ediyorlar. Bunlar da
sosyolojiye katkı yapıyor ama sırf
bunlarla uğraştığımız zaman Türkiye nerde, Türk toplumu nerede,
bizim tartıştığımız sorunlar nerede
sorusu ortaya çıkıyor. Ama bunları
SosyolojiBülteni
Sayı2
da ihmal etmemek lazım geldiğini
söylüyorum. Batını etkisi var fakat toplumdan kopuk bir sosyoloji oluşturulmamalı. Bütün bunlar
beni etkilemiştir.
Türk Sosyolojisinde önemli bir
başlık olan ‘batılı bilginin eleştirisi’ adlı kitabınızın öyküsünü
anlatır mısınız? Neden bu konuyu
mercek altına aldınız?
“
Sosyoloji toplumdan kopuk
laflar yerine
toplumların
tarihte kazamış
olduğu şekiller
ve bunların
sosyolojik açıdan manasını
açıklama girişimidir. Dolayısıyla sosyoloji
benim açımdan, herhangi
bir olayın
kitabi veya teorilerle anlatımından çok,
kendi toplumunuzun
da içinde yer
aldığı bir
tarih süreçleriyle olan
bağlantısı
ile ilgilidir.
Aralık2014
Doğu-Batı ilişkisi ve Türk toplumunun içinde bulunduğu meseleler
veya sosyolojide verdiğimiz dersler bende böyle bir Batı egemenliğinin; bilgi olarak, bizi ve dünyayı
daha çok etkilediğini, ilim medeniyet diyerekten dikkat çektiğini, insanların ve toplumların kendilerini
‘geri kalmış’ veya ‘az gelişmiş’ olarak hissettikleri gerçeği ilgimi çekti. Bilginin pınarının sanki Batı’da
olduğu meselelerinden yaklaştım.
Batılı bilgi hakikaten denildiği gibi
mi? Veyahut batılı bilgiden başka
bilgi olamaz mı? tarzında eleştiriyle yaklaştım. Bu çalışmaya gelen
bilgi-giden bilgi noktasından da
bakmak istedim. Batı tüm dünyaya
bilgisini kültürünü yayıyor, buna
bağlı olarak biz de birçok şeyi değiştirdik. Örneğin kurumlarımızı
değiştirdik yazımızı değiştirdik.
Dolayısıyla gelen bilgi giden bilgi yani hangi bilgileri kabul ettik
hangilerini reddettik bunlara da
temas etmek istedim. Fakat bunların tümüne vakit ayıramadım bu
başka bir yaklaşımdı. Neticede ‘Batılı Bilginin Eleştirisi’ dediğim zaman Türk toplumunun Batı ile ilgili
ilişkisini eleştirmeye yaklaştım.
Yani batılı bilgi her şeye giriyor ve
hiçbir karşı görüş yok, karşı koyanlar da bir zamanlar ‘gerici’ olarak
yaftalanıp bilimin dışına itildiler.
Sonra bu çalışma yayımlandı. Fakülte yayını olarak çıktı fakat o
benim aynı zamanda profesörlük
takdim tezi çalışmamdı. İkinci baskısını Türkiye Diyanet Vakfı yaptı.
Orada çalışmaya bir bölüm ilave
ettim. Burada yayınlanan kitap bir
mesele olarak gazetelere çıktı ve
benim hakkımda Üniversite tara-
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
fından soruşturma açıldı. Cumhuriyet gazetesi epey fişekledi olayı.
Benimle konuştuklarının tamamen
dışında yayın yaptı ve neticede bu
süreçlerin hepsi atlatıldı, soruşturma lehime sonuçlandı.
Sonra ben ikinci olarak bilgi edinmemizdeki Türkçe kaynakların
da gözden geçirilmesi gerektiğini düşündüm. Çünkü günümüzde daha bir net görüyoruz ki bir
manipüle edilme olayı var siyasî
açıdan. Andıçlanmış haberlerle
veya çalışmalarla karşılaşıyoruz.
Sosyolojik çalışma yapıyorsunuz
ve filan gazetede yayımlanmış haberi belge olarak kullanıyorsunuz.
Hâlbuki o haberi yayımlayanların
Türk kamuoyunu manipüle etmek
için o konuda yayın yapmış olduğunu öğreniyoruz sonraları. Dolayısıyla günümüze yaklaşan süreç
içerisinde sipariş üzerine belli konuların araştırıldığını da görüyoruz. Doğruluk açısından böyle bir
yansıma, kırılma var. Doğru bilgi
yerine biraz manipüle edilmiş bizi
etkileyen bilgiler olduğunu ve bu
konunun çalışılması gerektiğine
inanıyordum.
İçinde yer aldığım yıllarda, bu sefer de bilgi meselesinin bir başka
boyutu dikkatimi çekti. Öğrencilerin görsel bir bilgiye sahip olduğunu, okuyarak veya zihindeki
bir faaliyetle bilgi oluşturup bunu
geliştirmek yerine bilgiyi görsel
olarak yürüttükleri, adeta telefonun ekranını çevirir gibi ders bitiminde zihnini bu şekilde başka bir
yöne çevirdiğini, 1 hafta sonra ne
anlatıldığını sorduğumuzda zihinlerine bir bilgi gelmediğini, hatırlayamadıklarını, dolayısıyla görsel
bir bilgi kullandıklarını fark ettim.
Bunu öğrencilerle paylaştığımda
kabul ettiler. Öğrenilen sanki bir
ara katmanda kalıyor ve zihine inip
diğer bilgilerle hemhal edilip üretilmek yerine, o öğrenilen bilgi bir
katmanda, orada bir yerde, tekrar
hatırlanıncaya kadar kalıyor. E tabii dünyaya bakışımızı tayin etmek
adına bu önemli bir olay. Sadece
SosyolojiBülteni
Sayı2
“
Genç sosyologlara içinde
bulundukları
toplumu
bilmelerini,
yakından takip
etmelerini,
oluşan yeni
damarlarını
görmelerini
tavsiye ediyoruz. Ama
geçmişten de
bağlarının
kopmaması
gerektiğini
söylüyoruz.
Çünkü toplum
bir devamlılık
içinde gelişiyor. Anadolu
tarihimiz ve
sonrasında
Cumhuriyet
tarihi olarak
sürdürdüğümüz serüvenin
çok değerli kayıtları olmalı.
Aralık2014
görsel olanı görmek, anı yaşamak
gibi bir şey oluyor. Geriye dönüp
mukayese etmek tartışmak yok
gibi geliyor bana. Bu önemli bir
mesele karşımızda durmaktadır.
Herkes cep telefonun cebine bile
koyamadan elinde taşıyor. Çünkü
bu telefon birçok işe yarıyor. Sanki cebine koyarsa bir şey olacak da
kaçıracak gibi bir zihniyet var. Her
şey oradan tayin ediliyor ve ellerinden alınınca yaşamı zorlaşacak
gibi bir durum var. Yer tarifleri dahi
telefon yönlendirilmesiyle yapılıyor. Böylelikle hafızaya çevreyi
kazıyamıyor. Dolayısıyla bunlar
görsel bir bilgiye işaret etmektedir. Bu durum bilgideki değişikliğe
yol açmaktadır.
Sosyolojinin dünü ve bugünü arasındaki boyutu kıyaslandığında
ülkemizin şu anki geldiği yerden
memnun musunuz?
Memnunum çünkü sosyoloji üniversitelerde bir yaygınlık gösteriyor ve önemli yayınlara sahip
oluyor. Değişik kavramlar ve yaklaşımlar çerçevesinde de olsa olayların yaklaşılması tarzında büyük
bir zenginlik var. Tabii bunlar bir
manada akıl karıştırıcı gibi de olabilir fakat neticede bir şeyler arayanların bunu takip etmesi mümkün olabilir. Yayınlar önemli fakat
tabii Türkiye de kitaba karşı bir
değişim var, kütüphaneler kitaba
karşı bir rezerv koyuyor. Yani kütüphanelerin her kitaba raflarında
yer açmamaları gibi bir durum var.
Dolayısıyla bu durum, insanları cep
telefonu veya bilgisayar üzerinden
daha başka bir tür bilgiye ulaşmalarına yol açıyor. Bu gibi ortalama
bir bilgi sosyolojide yeterli olmuyor. Muhakkak ki bazı sanal kitaplıklar veya buna benzer bilgiler olduğu bilinse dahi bunların o kadar
yaygın olmadıkları açık. Çalışmalar
yaygınlaşsa bile bunlardan yararlanacak genç kitle azalmış görünüyor. Onlar temel derslerin adı gibi
bazı temel bilgilere ulaşıyorlar
fakat belli önemli yayınları takip
edemediklerini görüyorum. Bu ya-
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
17
yınlara da kütüphanelerin de giderek artık yer
vermediğini de unutmamak lazım. Çünkü artık
kütüphaneler rafın bir maliyeti olduğunu düşünüyorlar. Yani onlara göre her tür kitabı, yayını, bilgiyi tutarsanız, kitaplar için yeni raflar
yapmak zorundasınız, bu da bir maliyet gerektiriyor. Bu da Türkiye’deki sosyoloji çalışmalarının değişik nedenlerle ama öğrencilerin de
görsel işlevle işlerini yürütmeleri nedeniyle
pek yararlanamadığı, şablon olarak internete
konulan bazı bilgilerin kes yapıştırılıp alelusul kullanıldığını gerçeğini gösteriyor. İkinci
bir alafrangalık da devam etmektedir. Yani
batılı araştırmacıların egemenliği hala devam
ediyor. Fakat öbür taraftan da yerli konulara,
İslamî veya bizim toplumuzu da ilgilendiren
konulara da bir yaklaşım olduğu da söz konusudur.
Sosyoloji biliminin dünyadaki, gelişimini göz
önüne aldığımız zaman temel eğilimler nelerdir? Neler değişti neler sabit kaldı?
18
Muhakkak ki kendi toplumlarının ihtiyaç duyduğu ve desteklediği alanlarda giderek uzman çalışmalara destek veriliyor. Ama birkaç
kişi dışında bir teori ortaya atacak kişiler, çalışmalar da lazım. Yayımlananların birkaç kişi
arasında veyahut bazı köşelerde kalması yerine öğrencilere ve raflara inmesi lazım. Batı
toplumlarında sosyoloji ya da sosyal konulara
duyulan önem muhakkak ki hala sürmektedir.
Kendi toplumlarını ve dünyadaki gelişmeleri
takip ediyorlar. Bu konuda sosyolojinin getireceği yaklaşım ve araştırma teknikleriyle çok
dar spesifik konular ele alıyorlar. Bunlardan
giderek araştırma merkezleri ve bu araştırma
merkezlerini bünyesinde barındıran temel kurum ve kuruluşlarla yukarıya doğru, ama giderek soyutlaşan, genelleştirilen bir bilgi akımı
var. Muhakkak ki bu kuruluşlar, üniversiteler,
araştırmaları destekliyorlar. Araştırıcıları belli
projeleri yapmaya itiyorlar. Bunlar da ilgi duyulan alana doğru yönlendiriliyor. Toplumun
ilgilendiği bir konuyu çok ayrıntılı ve dar bir
biçimde araştırmak mümkün oluyor. Pür olana
doğru dar çerçeveden başlayıp giderek yukarıya doğru çıkılan bazı genel gelişme doğrul-
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
tularını değerlendiriyorlardır. Bunlara da ayrı
bir değerlendirme ve bakış açısı geliştirmek
lazım. İhtiyaca göre, toplumun gelişmesine
göre çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir.
Genç sosyologlara, Türk sosyolojisinin önemli duayenlerinden biri olarak neleri tavsiye
edersiniz?
Genç sosyologlara içinde bulundukları toplumu bilmelerini, yakından takip etmelerini,
oluşan yeni damarlarını görmelerini tavsiye
ediyoruz. Ama geçmişten de bağlarının kopmaması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü toplum bir devamlılık içinde gelişiyor. Anadolu
tarihimiz ve sonrasında Cumhuriyet tarihi
olarak sürdürdüğümüz serüvenin çok değerli
kayıtları olmalı. Kenarda köşede kalmış birçok
yayının bugünkü gözle okunması, eski yazıyla aramızdaki yabancılığın kalkması lazım.
İmkân olsa ben sosyoloji derslerinin arasına
eski yazıyla ilgili derslerin okutulmasını isterim. O kavramların terminolojinin veya o
lafların öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bugünkü sosyologların bir sorunu var, geçmişi pek bilmiyoruz. Bilginin görsellikle sınırlı
kalması bilgi meselelerinin belli derinlikten
yoksun olduğunu gösterecek giderek. Tarihî/
tolumsal boyutun çok çok önemli olduğunu
vurgulamak lazım. Bunu da yer ve amana göre
dışlaşmış yanlarından takip edeceğiz, şehirler,
eserler, ama daha çok da kaynaklar, kitaplar
ve belgeler üzerinde çalışmamız lazım. Bütün
bunların da bugüne, bu günkü sorunların anlaşılmasına katkı sağlaması gerektiğine inanıyorum. Ama genel olarak hepsini bir elden
geçirmek, üzerinde çalışabilecek, eski dilini
eski yazısını tanıyan insanlar nesiller oluşturmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunları
bilenlerin sayısı giderek azalıyor, onları tekrar
canlandırmak lazım. Sadece bugünü değil,
dünden başlayarak bugünü ve geleceğimizi
düşünmek gerek. Genç sosyologlarımızın da
böyle bir bakış açısına sahip olması gerekiyor.
Geçmişin izi ve bugünün tazeliğiyle geleceği
de biraz anlayacak kestirecek gençler lazım. .
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
BÖLÜMDEN
HABERLER
SOSYOLOJİ BÖLÜMÜMÜZ ÇEVREDEKİ
OKULLARA KATKI SAĞLIYOR
B
ölümümüz Akyazı İmam-Hatip Lisesi öğrencilerini ağırladı. Avrupa ve Dünyada tanınan
en saygın ödüllerden bir olan Türkiye “Mükemmellikte Süreklilik ödülü”nü almış Üniversitemizin bir parçası olarak, kalitede süreklilik
inancı ile çalışan bölümümüz çevredeki okullara
katkı sunmaya devam ediyor.
ğer sosyal bilimler arasında sosyolojinin trendinin
yükseldiğini ve Akyazı İHL öğrencilerinin bu eğilimi
fark ederek bölümümüzü ziyaret etmelerinden çok
memnun olduğunu ve Bölüm olarak çevre okulları
ile etkileşim içerisinde bulunmaya ve kalitede sürekliliği devam ettirmek için çaba göstereceklerini”
söyledi.
Sosyoloji Bölümümüz Bölüm Başkanı Doç. Dr.
Mustafa Kemal Şan, Öğretim Görevlileri Tolga
Uslu,Aydın Aktay ve Araştırma Görevlisi Ali Öztürk
başta olmak üzere Bölümümüz; Müdür yardımcıları Osman Torun, Nuray Doğan ve Rehber öğretmen
Elif Kapucu rehberliğinde bölümümüzü ziyaret
eden Akyazı İmam-Hatip Lisesi öğrencilerini ağırladı.
Rehber öğretmen Elif Kapucu ise; “bu gezi sonrasında öğrencilerimizden aldığım dönütle çok mutlu
oldum. Onların mutlu olmaları beni de mesleki doyuma ulaştırdı” dedi.
Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan’ın, bölümü tanıtan bir
hoş geldiniz konuşmasından sonra 46 kişilik öğrenci grubu, Ali Öztürk rehberliğinde öğretim elemanlarının odalarını ve sınıfları ziyaret ettiler. Fakültemizdeki bazı yerleri de ziyaret eden ve ziyaretten
çok memnun kalan öğrenciler; hem gördükleri ilgiden hem de binanın çekiciliğinden etkilenerek
daha önce düşünmedikleri sosyoloji bölümüne artık yer vereceklerini ve kendilerini bilgi olarak da
bu bölüme yakın hissettiklerini söylediler.
Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan; “di-
SosyolojiBülteni
Sayı2
Geziyi değerlendiren Bölüm Başkan Yardımcısı Doç.
Dr. Ali Arslan ise, “bu tür etkileşim çalışmalarını bir
program haline getirerek çevredeki okullarla daha
fazla etkileşim içinde bulunacaklarını ve toplum
için daha fazla katma değer üretmeye çalışacaklarını” söyledi.
Üniversitemizin Mükemmellikte Süreklilik Ödülünü bildiren haber için ekteki linke bakabilirsiniz:
http://www.haber.sakarya.edu.tr/tr/haberler/goster/20757/sau-mukemmellikte-sureklilik-odulunu-aldi.
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
19
BÖLÜMDEN
HABERLER
BÖLÜMDEN
HABERLER
SOSYOLOJİ BÖLÜMÜMÜZ
KAMUOYU ARAŞTIRMALARI YAPIYOR
NURCAN DEMİR, SOSYOLOJİ TOPLULUĞU
BAŞKANI VE ÖĞRENCİ TEMSİLCİSİ SEÇİLDİ
H
er yıl yenilenen Sosyoloji Topluluğu Başkanlığı ve Öğrenci Temsilciliği seçimlerinde Nurcan Demir 2014-15 Öğretim yılında hem Topluluk Başkanı hem de Öğrenci
Temsilcisi seçildi.
Bölümdeki öğretim üyeleri tarafından ve öğrencilerin desteği ile Topluluk Başkanı olan Nurcan Demir, aynı zamanda 17.11.2014 Pazartesi yapılan seçimlerde de en fazla oyu alarak “Sosyoloji Bölümü
Öğrenci Temsilcisi” seçildi. Temsilcilik seçiminde
kullanılan 114 oyun, 49 tanesini alarak Öğrenci
Temsilcisi seçilen Nurcan Demir’i, diğer adaylar
Muhammet Akkaya ve Handan Çelikçi takip etti.
20
Üniversite çapında tüm bölümlerde aynı zamanda
yapılan öğrenci seçimleri, her bölümdeki ilgili araştırma görevlileri koordinatörlüğünde yapıldı.
Hem Topluluk Başkanı hem Öğrenci Temsilcisi seçilen Nurcan Demir, seçimden sonra şöyle konuştu:
Ç
eşitli konularda zaman zaman
araştırma yaparak kamuoyunu
bilgilendiren ve öğrencileri ile sahaya inen Sosyoloji Bölümümüz
Ekim ayında yeni bir araştırma daha yaptı.
“Öncelikle bana oy veren, manevi destek olan arkadaşlarıma ve hocalarıma, seçimlerde görev alan
hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Okul hayatımın
3.yılında hem Sosyoloji Topluluğu Başkanı hem
de Sosyoloji Bölümü Öğrenci Temsilcisi seçilmem
beni çok mutlu etti.
Sosyoloji Bölümü Başkanlığı tarafından düzenlenen araştırmanın Araştırma
Komisyonu’nda Doç. Dr. Ali Arslan, Doç.
Dr. Mustafa Kemal Şan, Prof. Dr. H.Musa
Taşdelen, Doç. Dr. İsmail Hira ve Öğretim
Görevlisi Aydın Aktay yer aldı. Sakarya
Merkez ilçelerde yapılan kamuoyu araştırması çalışmasında sosyoloji bölümü
öğrencileri de yer alarak aktif performans
gösterdiler.
Amacım, Bölüm arkadaşlarım arasında birlik ve beraberliği sağlamak ve hep birlikte güzel işler ortaya koymaktır. Hocalarımızın ve arkadaşlarımızın bu
takdirinde geçmiş dönemde kulüp çalışmalarına
yaptığım katkıların ve verilen görevleri sorumlulukla yerine getirmemin etkisi olduğuna inanıyorum.
Sosyal Bilim okuyan öğrenciler için önemli olan
topluluk çalışmaları öğrencilere çok şey katacaktır.
Sosyoloji, toplum bilimi ise ve biz de bu bölüme
gönül verdiysek, toplumun anlaşılması için hepimize önemli görevler düşmektedir. Bütün arkadaşlarımızın özel yeteneklerini, fikirlerini ortaya koyması
yönünde fırsat verileceğinin garantisini rahatlıkla
verebilirim. İstek ve şikâyetlerinizi hızlı bir biçimde
gerekli makamlara ileteceğimden, topluluk içinde
her türlü öneri ve projelerinizin değerlendirileceğinden emin olabilirsiniz. Tekrar herkese teşekkür
ediyorum.
Seçimlerden sonda hem topluluk başkanı hem de
öğrenci temsilcisi seçilmesi nedeniyle kendisini
tebrik eden Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan, “Sosyoloji Topluluğumuza başkan
ve Bölüm öğrencisi olarak seçilen Nurcan Demir
arkadaşımızı tebrik ediyor, başarılı ve verimli bir
dönem geçirmesini diliyorum” dedi
Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan, Sosyoloji Bölümü olarak
çeşitli konularda araştırmalar yapıp öğretim elemanlarımız ve öğrencilerimizle kamuoyunu aydınlatmaya devam edeceğiz
dedi.
Araştırmaya katılan Bölümümüz öğrencileri ise çok farklı mekanlara gittik, çok
farklı durumlarla karşılaştık, fakat çok büyük tecrübeler kazandık dediler.
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
21
BÖLÜMDEN
HABERLER
BÖLÜMDEN
HABERLER
HOCALARIMIZ İLE
SOSYOLOJİ KONUŞMALARI
Bilgi Kültür Merkezin’de bölüm Başkanımız Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan’ın
Koordinatörlüğü ile hocalarımızın sosyoloji konuşmalarına devam ediyor.Bölümümüzün Sakarya Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile Bilgi Kültür
evinde gerçekleşen Sosyoloji Konuşmalarının her oturumda farklı bir kişi ile
gerçekleştiriliyor.
2
22
ŞAPKALI DÜŞÜNME TEKNİĞİ İLE
SOSYOLOJİK DÜŞÜNME VE YAZMA
S
osyoloji öğretimini uygulamalı olarak sunmaya çalışan bölümümüz Sosyolojik Düşünme Ve Yazma dersinde bol bol uygulama
yapıyor.
Nasıl tıp’ta branşlar varsa, sosyoloji içerisinde de
çeşitli branşların varlığından hareketle, bir bütün
olarak toplumu inceleyen Sosyoloji’deki anlatımı
kolaylaştırmak için tıpkı tıptaki, iç ve dış hastalıkları, ortopedi, kulak, burun, boğaz vb. branşlarına
benzetilerek, sosyoloji’deki eğitim, siyaset, ekonomi, din, hukuk, sağlık gibi alanlar da çeşitli oyunlarla anlatılmaya çalışılıyor. Çok geniş zeminde her
türlü insan ilişkisini kapsayan sosyolojik düşünmeyi anlatabilmek için Sosyolojik Düşünme ve Yazma
dersinde 6 Şapkalı Öğrenme Tekniği kullanılarak
SosyolojiBülteni
Sayı2
anlatılıyor.
Doç. Dr. Ali Arslan tarafından verilen Sosyolojik Düşünme ve Yazma dersinde kullanılan Kırmız, Mavi,
Yeşil, Siyah, Sarı, ve Beyaz renkli şapkaların her biri
farklı bir sosyolojik perspektifin yerine konumlandırılıyor.
Ruggiora’nun yazdığı ve Ali Arslan tarafından Türkçeye kazandırılan Sosyolojik Düşünme: Pratik Uygulama Kitabı ile bütünleştirilen ders kapsamında
öğrenciler derste aldıkları taktikler ile birer günlük
tutuyorlar. Böylece hem dersin gereklerini yerine
getiriyor hem de sosyolojik düşünme becerilerini
günlük olay ve olguları gözlemleyerek gözlem ve
analiz güçlerini geliştiriyorlar.
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
1 Ekim ve 28 Ekim tarihlerinde birbirinin
devamı iki oturum şeklinde Araştırma görevlisi Meryem Serdar “1990’lı Yıllarda
Türkiye’de İslami Sinema Hareketi” konusunu; 4 Kasım Salı akşamı Araştırma görevlisi Burçe
Orhan’ da “Kültürel Kimliklerle Etkileşim İçinde Sınıf Kimliği: Taşören Kimlik” konusunu işledi.
Konuşmacılar:
Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan
Dr. Aydın Aktay
Arş. Gör. Ali Öztürk
Dr. Yaşar Suveren
Arş. Gör. Meryem Serdar
Arş. Gör. Burçe Orhon
18 Kasım’daki oturum, Araştırma görevlisi Ali Öztürk, “Yeni Medyanın Götürdükleri ve Getirdikleri:
Kısa Fakat Eleştirel Bir Giriş konusuyla devam etti.
Bölümümüz hocalarından Öğretim Görevlisi Aydın
Aktay da bilgi ve fikirleriyle zaman zaman oturumlara renk kattı.
Program:
Arş. Gör. Ali Öztürk Yeni Medyanın Götürdükleri ve
Getirdikleri’ Kısa Fakat Eleştirel Bir Giriş – 11 Kasım
ve 18 Kasım
Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan, Tarihsel Süreçte Farklılıkların Yönetilmesi Sorunu: Asimilasyondan Çokkültürlülüğe – 25 Kasım
Dr. Yaşar Suveren, Siyasetin Kültürel Temelli Algılanması: Türkiye’nin Sağ Muhafazakar Siyaset Deneyimi – 2 Aralık
Dr. Aydın Aktay Hümanistik Yaklaşım Eşliğinde Son
Dönem Kuşak Çatışmalarının Analizi – 9 Aralık ve
16 Aralık
25 Kasım 2014 Salı akşamı Dr. Yaşar Suveren “Siyasetin Kültürel Temelli Algılanması: Türkiye’nin Sağ
Muhafazakar Siyaset Deneyimi konusunu işledi.
Oturumlar program bitinceye kadar devam edecek.
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
23
BÖLÜM
SOHBETLERİ
BÖLÜMDEN
HABERLER
Çağrı Çolak
BÖLÜMÜMÜZDEN YAYINLAR:
SOSYOLOJİK DÜŞÜNME VE PRATİK
UYGULAMA KİTABI
Sosyoloji bana kültürel farklılıkları daha bilinçli ele almayı, farklı bakış açılarını değerlendirme ve empati kurma becerisi kazandırdı. Kendi kendimizi aydınlatabilme olaylara
dışarıdan bakabilme beceresi kazanmamı sağladı.
M
erhaba sizi tanıyabilir miyiz, Adınız nedir? Kaç yaşındasınız ve nerelisiniz?
Sakarya’da kaçıncı yılınız ve kaçıncı sınıfsınız?
Çağrı Çolak, 21 yaşındayım. Eskişehirliyim. 3. yılım
3. Sınıfım
Sakarya şehrini ve Sakarya Üniversitesi’ni seçmenizin en büyük sebebi nedir?
24
En güçlü sebeplerinden biri bulunduğum bölümün
sunduğu imkânlardır. Sosyal Hizmetler başta olmak üzere tarih, felsefe gibi bölümlerle çap yapma
imkânı beni cezbetmişti. Yaşadığım şehre yakın olması ve kampüsünün doğal güzelliği Sakarya şehrini ve Sakarya Üniversitesini seçmemi sağlayan
etkenlerdir.
Sakarya Sosyoloji deyince aklınıza ilk gelen nedir?
Sakarya Sosyoloji değil de ‘biz kimiz?’ diye sorarsak aklıma ilk gelen Sakarya Sosyoloji olur. Bu sadece benim aklıma gelen değildir. Fakülte koridoruna çıkıp ‘biz kimiz’ diye bağırırsanız birkaç saniye
sonra ‘Sakarya Sosyoloji’ cevabını alırsınız. Sakarya
sosyoloji bir sosyoloji ailesidir. Sakarya Sosyoloji deyince akla ilk gelen samimi dostluklar, birlik
beraberlik içinde yapılan çalışmalar kısaca toplum
için çalışan dostlar, kardeşler, sosyoloji ailesi aklıma gelir. Bir insanın sizi gördüğüne sevindiği yerdir
Sakarya Sosyoloji
Hocaların öğrencilerle ve öğrencilerin kendi aralarındaki diyalogları nasıl buluyorsunuz?
Hocaların öğrenciler ile aralarındaki diyalog oldukça iyi. Gittiğimizde odalarında bulduğumuz sürece
bize karşı yaklaşımları bir hoca öğrenci hiyerarşisi
dışında olup daha çok nasıl yardımcı olabilirim tadında.
SosyolojiBülteni
Sayı2
Hocaların kendi aralarındaki diyaloğu bilemem tabi
de biz öğrenciler için kapılarına asmaları gereken
bir randevu saati olması gerektiğini düşünüyorum.
Öğrencilerin kendi aralarındaki diyalog beni bu bölüme bağlayan etken olmuştur. Gerek yardımlaşma
gerekse etkinlik zamanları öğrenciler arasındaki
çaba tanık olduğum en samimi duyguları yaşatmıştır. Din, dil, ırk gözetmeden herkesin bir araya
geldiği örnek bir sosyoloji bölümü olduğumuzu her
seferinde dile getirip bununla övünürüm.
Türkiye’nin sosyoloji anlayışı hakkında düşünce
ve önerileriniz nelerdir?
Son yıllarda sosyal projeler yasalar Türkiye’de gelişmekte olan sosyal bütünlüğün ve güvenliğin
artacağı yönünde ümit vermekte. İstihdam sorunu
yaşayan sosyoloji mezunlarının açıklarının kapatılacağı umudu içindeyim. Özel değil de Türkiye’nin
sosyal sorunlarının çözümüne yönelik hareketler
edilmesi için öncelikle genel bir çerçeve çizilmesi
gerekmektedir.
Sosyoloji size neler kazandırdı?
Kültürel farklılıkları daha bilinçli ele almayı, farklı
bakış açılarını değerlendirme ve empati kurma becerisi kazandırdı. Kendi kendimizi aydınlatabilme
olaylara dışarıdan bakabilme beceresi kazanmamı
sağladı. Bulunduğum etkinlikler, sosyal sorumluluk
projeleri, paneller, konferanslar sayesinde sorumlu
bir birey olma bilinci aşıladı. Artan genel kültürün
yanı sıra insanlarla olan diyaloglarımda büyük gelişmelere yol açmıştır. Geçmişten bu güne kadar
gelen siyasi ve sosyal olayların neden ve sonuçlarını daha bilgili ve daha doğru bir şekilde yorumlamamı sağlamıştır. Her insanın bir yaşamı ve bu
yaşam içinde kurmuş olduğu bir hayat felsefesi olması gerektiğini hatırlatmıştır.
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
B
ölüm Öğretim Üyemiz Doç. Dr. Ali Arslan tarafından Türkçeye kazandırılan Viccent Ryan
Ruggiero’nun Sosyolojik Düşünme: Pratik
Uygulama Kitabı hem elinizden bırakamayacağınız, hem de sık sık başvuracağınız bir uygulama
kitabıdır. Sosyoloji Bölümleri Öğrencileri ve Öğretim Üyeleri başta olmak üzere hem düşünmeyi hem
de sosyolojiyi birlikte ele alarak Sosyolojik Düşünmeyi, sosyal olay ve olguları analiz etmeyi, yorumlamayı, toplumu çeşitli yönleri ile açıklama gücünü
kuvvetlendirmeyi arzu eden herkes için bir el kitabı
niteliğindedir.
Yayınevi : Argeda
Orijinal Adı : A Guide to Sociological Thinking
Yazarı : Viccent Ryan Ruggiero
Çeviri : Doç. Dr. Ali Arslan
Dizisi : Sosyoloji/Sosyolojik Düşünme
Sayfa Sayısı : 176 sayfa
Boyutları : 15x21,5 cm
Kapak Cinsi : Karton kapak
Kağıt : Birinci hamur 80 gr.
ISBN : 978-605-85617-0-0
Barkod : 9786058561700
Fiyat : 15.00 TL
Tüm Sosyoloji Öğrencileri, Öğretim Üyeleri ve Toplumu Analiz Etmek İsteyen Herkes için Pratik Uygulama Kitabı, Sosyoloji Bölümleri için yardımcı ders
kitabı olarak tasarlanmış olmakla birlikte, hem ders
kitabı olarak okutulmaya hem de sosyolojik analiz
yapmak; toplumsal olayları doğru olarak anlamak,
açıklamak ve yorumlamak isteyen herkes için uygun bir kitaptır. ARGEDA tarafından yayınlanan yayınlanan kitabı toplu siparişlerde ARGEDA ve tekli
siparişlerde İz Yayıncılık ve tüm kitapçılardan isteyebilirsiniz.
Kitapla ilgili detay bilgileri ekteki linkten elde edebilirsiniz.
https://www.facebook.com/pages/SosyolojikD%C3%BC%C5%9F%C3%BCnme-PratikUygulama-Kitab%C4%B1/241237872697576?re
f=bookmarks
Kitaptan bazı başlıklar
1. Düşünmenin Sosyolojideki Rolü
1.1. Sosyoloji’deki Yaygın Konular
1.2. Düşünme Süreci: Düşünmenin
3 Aşaması
1.2.1 Yansıtıcı
1.2.2 Yaratıcı
1.2.3 Eleştirel
2.1. Düşünen Bir Kişinin Özellikleri
3. Yansıtıcı Düşünme
4. Yaratıcı Düşünme
5. Eleştirel Düşünme
6. Ahlaki Kararlar Verme
7. İkna Edici Tartışma Oluşturma
8. Sosyolojik Konuları Tartışma
9. Sosyolojideki Çağdaş Konular
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
25
2014-15 YILI BÖLÜM AÇILIŞ PROGRAMI
Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan’ın Açılış Konuşması
N
İ
N
’
İ
J
O
L
YO
SOS
I
S
I
R
ÇAĞ
26
Türkiye’nin en iyi akademik kadrosuna sahip 3-5 bölümden biriyiz diyebiliriz.
Üniversitelerin kadrosuna bakacak olursak, 3 öğretim üyesiyle koskoca bölümü işletmeye çalışanlar varken, bir öğretim görevlisiyle işleri yürütmeye
çalışan bölümler varken biz 12 civarında öğretim üyesi, 8 araştırma görevlisi
kadrosuyla oldukça zengin bir kadro kaynağına da sahibiz.
Değerli Mesai Arkadaşlarım, Sevgili Öğrenciler.
Genel anlamıyla sosyoloji bilimi bize neler
vadediyor? Bu konuyla ilgili sizlere kısa
önermelerde bulunarak
birkaç teknik konunun
altını çizeceğim. Öncelikle sosyoloji; teorik olarak
baktığımızda, oluştuğu dönemin şartlarının ürünü olan bir hızla başlamıştır.
Sosyoloji, o zamanın şartları içerisinde çok önemli
fonksiyonlar icra etti.
Türkiye’de sosyoloji, çok erken dönemlerde tanınma fırsatına mazhar oldu.1914’te Ziya Gökalp
tarafından Darülfünun da kurulduktan sonra, yine
Türkiye’nin önemli sorunlarına çözüm bulmak için
sosyolojiden istifade edildi.
Günümüz şartları içerisinde sosyolojiden beklentilerimiz bitmedi. Bundan önce ki zamanlarda da
bundan sonrada sosyoloji bölümleri öğrenci alma
yarışına giren diğer bölümlerle kıyaslandığında
çok önde bir seviyededir. Bu bir anlamda, aslında
var olunan ihtiyaca cevap vermek açısından oldukça önemlidir.
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
Türkiye ve Dünya hala sosyolojinin ihtiyaç duyduğu sorunlarla cebelleşmeye devam etmektedir.
Bu bakımdan sosyoloji mesleğine hangi şartta
olursa olsun, hangi şekilde gelinirse gelinsin arkadaşlarımıza burada, kesinlikle sıcak, sağlıklı bir
ortam oluşturmak için elimizden geleni yapmaya
çaba sarf edeceğiz. İlişkilerimiz son derece sağlıklı bir zemin üzerinde yürümektedir. Bu bakımdan
biz “Sosyolojik ilişkileri” sürdürerek, ana akım bir
sosyoloji oluşmasında katkı sağladığımızı düşünüyoruz. Tabi bu katkı gün geçtikçe var olan arkadaşlıklarımızla birlikte artmaya devam edecektir.
Akademik kadromuza da bakacak olursak;
Türkiye’nin en iyi akademik kadrosuna sahip
3-5 bölümden biriyiz diyebiliriz. Üniversitelerin
kadrosuna bakacak olursak, 3 öğretim üyesiyle
koskoca bölümü işletmeye çalışanlar varken, bir
öğretim görevlisiyle işleri yürütmeye çalışan bölümler varken biz 12 civarında öğretim üyesi, 8
araştırma görevlisi kadrosuyla oldukça zengin bir
kadro kaynağına da sahibiz. Ve bütün bunlar “Sosyoloji mesleğini” daha cazip bir hale, yani daha
çekici bir hale getirmek için başka çabalarımızla
birlikte yürümeye devam etmektedir. Türkiye’de
sosyoloji mesleğinin sorunlarını hepimiz biliyo-
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
ruz. Sosyologlar olarak, bu tarz sorunlarla karşı
karşıya kaldığımızı biliyoruz ama bu, küresel bir
şey. Buraya gelmeden önce bir kitap açtım. Peter
Berger’in “Sosyolojinin Çağrısı” adlı kitabında
Amerikalı sosyologların da aynı sıkıntıları yaşadıkları görülüyorTürkiye’de örgütsüz oluşumuz
en önemli sorunumuzdur. Sosyologlar, örgütsüz
oldukları için sorunlarını çözemiyorlar. Bu bakımdan bu tür faaliyetlerle kamuda istihdamında
artırılması için, çaba sarf ettik. Aile Danışmanlığı ile Sosyal Hizmetlerin doldurduğu alanlardan
bize de bir şey kalmasından ise ana akımın bizim
olduğumuz ihlal edecek bir konuma doğru gideceğiz.
Çünkü Sosyoloji, Sosyal Hizmetle kıyaslanamayacak kadar kapsayıcıdır. Yani Sosyolojinin
sürekli aktarılması gerekir. Bunların hepsini, elimizden geldiğince bölümümüzde, derslerimizde
aktarmaya çalışacağız. Öğretim üyesi arkadaşlarımızın derslerinde de tartışacak konular olacak
yeri geldiğince.
öğrencilerimizle paylaşmaya çalışıyoruz.
Bugün burada şunu da duyurmak istiyorum: Öğretim üyelerimizden ÇAP yapmak gibi yüksek
bir pozisyonda olamayacaklar. Bu bakımdan da
çalışma günlerini kendi kanallarına atacaklar ve
orda o günler içerisinde özellikle sağlıklı nesiller
diye orada her türlü sorunlarınızla karşı karşıya
kaldığınızda çözüm önerileri arama fırsatı bulanacaktır.
Bu mevcut olmak üzere birinci ve ikinci öğretim
sekiz sınıfımız bulunacaktır. Bu sekiz sınıftan her
birine bir araştırma görevlisi ve bir öğretim görevlisi gelecektir. Bütün sınıflar ilk karşılaşacakları sorunları bu arkadaşlarla çözmeye çalışacaktır.
Sorunların paylaşılması ve birtakım sorumluluk-
Şimdi bölüm içerisinde diğer sosyoloji bölümleriyle kıyaslandığımızda, diğer bir önemli özelliğimiz de yine son derece sağlıklı, sıcak etkileşim
çizgimizin bölümümüzde genel olması. Bu kurulduğundan beri böyledir. Yeni başlayan bir şey
değil bu. İlk günden beri öğrencilerimizle yakın
bir ilişki içerisinde olduk. Yani ben kendi adıma
şöyle söyleyeyim: Ben İstanbul Üniversite’sinde
öğrenciyken, hocalarımızın odasına gidebilmek,
muazzam cesaret isteyen bir şeydi. Biz de mümkün zamanlarımızda öğrencilerimizle kaynaşmaya çalışıyoruz. Biz kendimizden fedakarlıkta
bulunarak mümkün mertebe kendi zamanımızı
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
27
an
yfun Amm
Prof. Dr. Ta
ail Hira
Doç. Dr. İsm
28
an Özkul
Doç. Dr. Osm
esen
dullah Taşk
Doç. Dr. Ab
Doç. Dr. Ali
ların dağıtılması, hepimize kolaylık sağlayacaktır. Bunlar genel
çerçeve içerisinde bugün söylemeye çalıştıklarım. Tayfun hocamız daha kapsayıcı konuşmasında
Sosyolojinin çağrısıyla ilgili ifadelerde bulunacaktır ve açılış dersini de vermiş olacaktır.
Hocalarımız Ben ondan önce bölümümüzdeki öğretim üyelerini
sizlere takdim etmek istiyorum.
Bölümümüzün çok genç bir akademik kadrosu var ve bugün burada mazeretleri nedeniyle olamayan üyelerimiz de var tabii. Şimdi
sizlere burada olanları sizlere takdim etmek istiyorum.
Burada, önce Prof. Dr. Musa TAŞDELEN hocamızı sizlere takdim
ediyorum. Kendisi, Siyaset Sosyolojisi ve Türkiye’nin Ulusal yapısı
ve Küreselleşme gibi konularda
uzman olan ve etik sosyolojide
Türkiye’de önemli isimlerden bir
tanesidir. Altı aydan beri aramızda yoktu ABD’de araştırmalarına
devam ediyordu. Kendisi birkaç
ay önce aramıza teşrif etti.
Yine yan tarafta oturan Prof. Dr.
Tayfun AMMAN biraz sonra kendisini dinleyeceğiz. Hocamızı takdim ediyorum. Hocamızın da tabi
değişik hususiyetleri var. Tıp doktorluğundan Toplum doktorluğunu tercih etti. Bu bizim için tabi
“
ki çok ilginç bir özelliktir. Sağlık
sorunları yaşadığımızda direk yanına koşarız.
Tayfun hocamızın yanında Doç.
Dr. İsmail HİRA hocamız var. Biz
bu arkadaşımızla ortak bir kaderi
paylaşıyoruz. 1993 yılından beri
beraberiz. İlk Sosyoloji bölümünün iki asistanı olarak buraya başladık. Hocamız Dekan Yardımcılığı
görevini devam ettirmektedir.
Şimdi Doç. Dr. Osman ÖZKUL Hocamızı takdim ediyorum. Osman
Hocamızın da önemli özellikleri
var. Kendisi bilgi sosyolojisi ve
Osmanlı Sosyolojisinde son derece geniş bir bilgiye sahiptir.
Evet, şimdi diğer hocamızı takdim
edeyim. Doç. Dr. Abdullah TAŞKESEN. Hocamızın uzmanlık alanına
şöyle bir baktığımızda Sosyal hareketler, Demokrasi gibi temel iki
konu; etnik ve kültürel konularda
çalışmalarını sürdürüyor. Öğrencilerimizin en çok kapısını çaldığı
en çok iletişimde bulunduğu hocalarımızdan birisidir.
Hocalarımızı takdim ederken kendisiyle muhtemelen çok diyaloğa
gireceğiniz hocalarımızdan biriside Doç. Dr. Ali ARSLAN’ dır. Hocamızın en önemli özelliği bence
çok fedakarca öğrencileriyle bir
diyalog sürdürmesidir. Odası her
zaman öğrencileriyle doludur. Öğrenciler masalara, hatta Ali
Hocanın koltuğuna oturan öğrenciler de olabilir. Bu kadarı
fazla olmakla birlikte kendisi özellikle Toplumu Konuşma
Günleri adlı toplantıların organizasyonlarını yürütmektedir.
Kendisiyle de ortak çalışacaksınızdır.
Sevim Atila
Hemen Ali Hocamızın yanında oturan Sevim Atila Demir arkadaşımız. Kendisi Yrd.Doç. Dr.’dur.
Meryem arkadaşımız vardır.
Geniş bir bayan araştırma görevlisi kadrosuna sahibiz. Burada şu an kimleri görüyorum Meryem Serdar Köse Araştırma
görevlisi doktora öğrencimiz.
r.
Yrd. Doç. D
n
Pınar Yazga
Burada yine araştırma görevlisi doktora öğrencimiz Burçe
Orhan. Başka bir bayan kalmadı ama bir tanede yurt dışında
olan bir bayan arkadaşımız var ve yakın bir zamanda gelecek.
29
Mehmet Murat Şahin doktora çalışmalarını tamamlamak
üzere yakında kendisi de bu kadro sürecine girecek.
Ve doktorasını tamamlamış atama sürecine çok yakın olan
Yaşar Suveren arkadaşımızı da unutmamak gerekiyor. Doktorasını tamamlamış olmasına rağmen kadroda biraz sıkıntılar yaşadık. Ekim ayından itibaren öğretim üyesi olarak
aramızda bulunacaktır. Ve şimdi aramıza teşrif eden Fikri
Okut Hocamızı görüyorum. Araştırma görevlilerimizden iki
arkadaşımızı daha görüyorum. Bu sezon yeni olan Araştıra
Görevlisi arkadaşımız Ali Öztürk. Bu da doktora öğrencimiz
ve araştırma görevlimiz
ar
eryem Serd
Arş. Gör. M
Tayfun Hocamızın Açılış Dersi için: sosyoloji.sakarya.edu.tr
rçe Orhan
Arş. Gör. Bu
Şimdi diyeceksiniz ki hiç bayan
hocamız yok mu diye? Zaten bölümümüzün %85lik dilimini kız
“
kut
r. Fikri O
.D
Yrd. Doç
iki tane bayan öğretmenimiz var.
Sayı2
Aralık2014
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
Demir
Şimdi diyeceksiniz ki hiç bayan hocamız yok mu diye? Zaten
bölümümüzün %85lik dilimini kız öğrencilerimiz oluşturuyor. Şuan iki tane bayan öğretmenimiz var.
öğrencilerimiz oluşturuyor. Şuan
Arslan
SosyolojiBülteni
r.
Yrd. Doç. D
lu
Tolga Us
Öğr. Gör.
SosyolojiBülteni
Sayı2
Aralık2014
Arş. Gör. Ali
Öztürk
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
Köse
www.sosyoloji.sakarya.edu.tr
tumsausos
@sausosyoloji
sosyoloji@sakarya.edu.tr
Download