Untitled - Özel Büro İstihbarat Grubu

advertisement
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
kapsamı
ve kalitesi genişletilmeye çalışılmıştır. Ordunun teknik sahalardaki zafiyetini gidermek beklentisiyle açılan okulların da işlerlik kazanması zaman içinde mümkün olabilmiştir. Viyana'da Humbamhane
(Bombardierkorp) ve Yüksek Topçuluk Okulu (Höhere Artillerischule) ancak 1786'da açılabilmiştir.
Askeri liseler (Militiirrealschule) 1887 gibi geç bir tarihte açılmaya başlanmıştır. Dört senelik bir eğitim
programına sahip olan bu liseler özellikle memur çocukları arasında revaç bulmuş, bu okullardan mezun
olanlar Askeri Akademi'ye devam etmişlerdi.
Prusya'cla subay yetiştirilmek üzere Genel Askeri Okullar (AI/gemeinc Militiirschule) 18 IO'cla açılmış
ve 1914 'te kadar kurmay heyetlerini yetiştirmek üzere kuruluşundaki statüyü sürdürerek devam ede gelmiştir. Askeri eğitim vermek üzere okuilaşma XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlamış ve soyluların askeri eğitimi için 1653 'te Ritterakademie açılmışsa da bu uzun zaman ayakta kalamamıştır.
ll. Frieclrich zamanında ( 1740-1787) ve Yedi Sene Savaşları sonrasında ( 1763) orduların yenielen yapı­
lanmasının
bütün Avrupa devletleri için kaçınılmaz olduğu görülmüştür. 1763-1765 arasında devam eden
bu büyük Avrupa savaşına katılan devletlerin hepsi (Fransa-Avusturya-Rusya-Prusya) subay kadrolarının
yetersiz olduğuna şahit olmuşlardır. Oysa o zamana kadar yalnızca savaş eleneyimine sahip olmanın yeterli olduğu sanılıyorclu. Savaştan sonra bilimsel eğitimin önemi ortaya çıktı ve tüm Avrupa'da yeni
askeri eğitim kurumları açılmaya başlandı. Bu anlamda 1765 'te II. Friedrich, Berlin' ele genç soyluların
askeri ve mülki sahada hizmet vermek üzere eğitilecekleri Academie des Nobles veya Academie Militaire
adıyla askeri bir okul açmıştır. Okulun eğitim programında yer alan dersler genelde bu tür kurumlara .
örnek teşkil etmiştir: Tarih, coğrafya, felsefe, retorik, matematik-geometri, istihkam (Fort{fikation), gramatik, Fransızca, taliın, beden eğitimi, binicililc Öğrenciler, subay yetiştiren okullardan (Kadettenanstalten) veya doğrudan dışarıdan tedarik edilmekteycliler. Okuldan en yüksek derece ile mezun olan
12 genç bizzat II. Friedrich tarafından eğitilmek üzere Potsclam'a gönderilmekte, eğitimleri bittiğinde
GenelKurmay Subayları olarak istihdam eclilmekteycli. I 801 'den itibaren bu seçkin subayların eğitimine
"Piyade ve Siivari Genç Subaylar Akademisi" içinde devam eclilcli. Üç yıllık olan bu okul 21 Haziran
1804 'te Enstitü haline getirilerek kalıcı bir statüye kavuşturuldu. 1 Eylül ve 31 Mart arasındaki nazari
eğitimin ardından öğrenciler kıt'a eğitimine alınmaktayclılar. Okulun yönetimini elinele tutan Generalquartiermeister daha sonraki modern orduların Genelkurmay başkanlarının öncüsü olmuştur. 1806 senesindeki IV. Koalisyon Savaşları esnasında bu akademi kapanmış ve Fransız istilası ve devletin yıkımı
gibi büyük felaketler sebebiyle tekrar kurulamadan tarihe karışmıştır. I 8 IO'cla Berlin-Königsberg ve
Breslau'cla üç Harp Okulu açılarak subay eğitimine devam edilmiştir. Burada yılın üç ayı kıta hizmeti
uygulamalı eğitime ayrılmış olarak üç senelik bir ders programı tatbik edilmiş, dersler, askeri bilimler,
matematik, kimya, fizik ve yabancı dil ağırlıklı olarak belirlenmiştir. Okula önceleri sınavla daha sonraları orducia üç yıl hizmet etmiş olma şartı ile öğrenci kaydı yapılmıştır. Berlin'deki üst düzey subay
yetiştirmeyi amaçlayan okulda öğrenci sayısı 55'ti. Napolyon dönemi Fransız istilası sebebiyle 18131815 arası kapalı kalan okul, l816'cla Genel Savaş Okulu (Affgemeine Kriegsschule) adıyla tekrar açıl­
mıştır. 1859'cla Prusya Kraliyet Harp Akademisi (Königlich Preussische Kriegsakademie) adını almıştır.
Avrupa 'da da sivil mühendislik askeri hizmetin vazgeçemeyeceği bir sahayel ı. Ancak bağımsız olarak
askerimühendislik eğitimi veren okullar bu dönemele henüz mevcut değildi. Ordu mühendisleri XVII.
yüzyılda ortaya çıkınaya başlar ve ordu kurmay heyetiyle beraber çalışıriard ı. Böyle olmakla beraber btmlar askeri rütbelere sahip değildir ve yalnızca isimleriyle anılırlarclı. Ordunun teknik sını f1arı mühendislik
hizmetlerini ele üstlenmek zorundaydı lar. Bu anlamda humbaracı ve lağımcılar öne çıkmaktadır. 1787-88
Osmanlı-Avusturya Savaşı esnasında Avusturya ordusunda 500 humbaracı ve lağımcı bulunmaktaydı.
XVIII.
270
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
Kadar
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
Buna rağmen Josefstadt (.Josefow) kalesi
miştir.
inşaası
için toplam 200 madencinin devreye
sokulması
gerek-
Schemnitz (Banska Stiavnica, Slovakya) maden mühendisi Comeli us I-lell idaresindeki madenciler
alınmışlardır.
de ordu hizmetine
Böylece madencilerden istifade etmenin Orta
Çağlar'dan
beri devam
eden bir gelenek olduğu görülmektedir. Sultan ll. Mehnıed'in İstanbul ımıhasarası esnasında da Nova
Brdo'daki Sırp madencilerinden istifade edildiği bilinnıektedir 1 •
XVII.
yüzyılın
XIV. Lu i' nin
ikinci yarısında Fransa mühendislik ve kale yapıım konusunda üstünlüğü ele geçmiştir.
başmühendisi
olarak Sebastian Le Prester de Vauban ( 1633-1707) bu
ismidir. Fransa'da profesyonelmühendislik ocağı, yeterli
tarafından teşkil
çeken ve
kısa
eğitimi
ve askeri rütbe ve
sahanın
edilir ve kendisinin idaresinde olarak Fransa sınırları bir dizi modern
zamanda
saiı·Avrupa
devletleri
tarafından
tahkem bir kuşakla çevrilirdi. Sultan III. Selim'in
kalelerinin yeniden
Vauban
planlarıyla
dikkat
oluşan
da taklit edilecek olan kalelerden
Osmanlı
en önemli
maaşlarıyla
yapılanmasında
müs-
Vauban
planlarını esas aldığı ve buna ilişkin üç eseri Türkçe'ye tercüme ettirterek bastırdığı 2 , böyle kale planIarına ayrıca Mahmud Raif Efendi'nin eserinde 3 de yer verilmiş olduğu bilinmektedir.
mühendisliğinin
Avusturya'da ordu
temelleri Prens Eugen
tarafından
Viyana
yakınlarındaki
Laim-
grube'de kurulan akademiyle atıldı ( 1717). Bunun benzeri I 718'de Brüksel'de ve ardından Prag'ta açıldı.
Ancak bu okullardan eğitimli ve
şüklüğü, hayatlarında
görebilecek elemanlar yetiştirilememiştir.
herhangi bir ımıhasaraya
duda daha süratle terfi
başarısızlığın
iş
olanağına fırsat
katıimam ış olmaları yanında,
Hocaların
kalitelerinin dü-
dersleri izleyenierin de or-
veren piyade ve subay olarak görev
yapmayı
tercih etmeleri
sebepleri arasında yer sayılmıştır. Maria Theresia 6 Şubat l747'de Avusturya'ya ait Alman,
Macar, İtalyan ve Hollanda bölgelerinden oluşmak üzere 4 terkipten (Brigad) meydana gelen bir Askeri
Mühendis Heyeti (Jnginieurkorps)
mış
olmakla beraber
tihldimı
kurulmasına
başlangıçta zayıf ve
diğer
içinde istihdam edilen ve
karar vermiştir. Bunun 20 Temmuz'da kanunnamesi
eksik kadrolarla
subaylarla
eşit
çalışmak
zorunda
kalındı.
Ordu ve
çık­
salıra
is-
konuma sahip olan mühendisler, mevcut
, müstahkem mevkilerin ve kalelerin durumdan sorumluydular ve kendilerinden bunlarla ilgili planlar
yapmaları
beklenmekteydi. Ancak mühendis zabitlerin sayıları yetersizdir. Mesela sözü edilen Mühendis
Birliği'nde
toplam 98 subay
30 mühendisin
bulunmaktaydı.
olduğu görülmüştür.
durulmuş olmasında yatmaktaydı.
getirnıekteydiler. Durumların
Bununla beraber l758'de
Bunun sebebi
kayırma
ve
kadroların
iş
görebilecek durumda ancak
liyakate önem verilmeden dol-
Sorumluluk sahibi subaylar bu durumu
eleştirnıekte
ve
açıkça
dile
birçok hususlarda Osmanlı devletinde gözlenen ve dile getirilen zafiyet
halleriyle'örtüşnıekte olması dikkat çekicidiı.4.
Silezya Savaşları esnasında ( 1740-1745) çarpışmalar genelde müstahkem mevkilerin çok daha az
olduğu
yerlerde cereyan
birlikte
şartların değişmiş olduğu
yoğun
bir şekilde yer aldığı
düşmüştür.
Uygun ve
Muhasarası
uzmanca
iş
etmiş
işe
bulunuyordu. Ancak Yedi Sene
görüldü.
Şilezya'dü
Savaşları'nın
(1756-1763)
Savaş Prusya'nın zabtına uğrayan
başlamasıyla
ve müstahkem kalelerin
geçti. Avusturya ordusu bu sebepten ötürü büyük bir zafiyet içine
yarar mühendis ve subay
sürdürülememişti.
Bu
çıkartılamadığından,
durunıda
mesela 1757'deki Schweidnitz
müttefik Fransa'dan getiriilen teknik
için kullanılması öz konusu olımış ve bu durum Avusturya için
Fransa Kralı'nın 1758'te ordusunun en güzide topçu ve mühendis
ağır
sınıfların
bu
bir aşağılanma olarak algılanmıştır.
albayı
olan Johann Babtist Gribeauval'i
göndermesi, Osmanlı hizmetine alınan Tott ve Lafitte-Clave örnekleriyle benzerlik arzeder. Gribeauval'in
Viyana'daki Saray
Savaş Ştırası'nın
giderilmesi için neler yapılması
meler özellikle Mühendis
(Ho.fkriegsrat) talebiyle takdim
gerektiğinin altını
çizdi ve köklü
Birliği'nin ıslahına girişilmesinde
ettiği
raporlar, teknik
adınılar atılmasına
etken oldu. 1759'da
XVIII.
yol
ihtiyaçların
açtı.
Bu
geliş­
Feldnıareşal Dauıı
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
ı Bir Yeniçerinin Hatımtı. çeviren ve yayımiayan
1
Kemal Beydilli.lstanbul1003, s. XII. 58.
Bkz. Kemal Beydilli, Tür/ı Bilim Taribinde
Mülıendis/ıane. Mülıendislıane Matbaası ve
Kütrip/mnesi.lstanbul1995, s.1Bl-B6.
3
Kemal Beydilli-lihan Şahin. Malımud Raif ve
Nizam-ı Cedid'e dair Eseri. TTK Ankara 1001.
Fransızca metin s. 38-39 arası.
4 Avusturya'daki teknik okulların.
mühendislmnelerin, askeri kurumların ve
teşkilalının ayrıntılı gözlemlemeleri 1791'de
elçi olarak gönderilen Ebu Bekir Ral ıp Efendi
tarafından yapılmıştır. Bkz. Sema Arılmn.
EbuBekir Ratip Efendi'nin "Büyük Layilm''sı,
llü, Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış
Ool\lora Tezi), Istanbul 1996.
Kadar
271
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
tarafından,
Yedi Sene Savaşları 'na katılmış, birçok kal ey i şahsen ımıhasara ve zabt etmiş, Königsgratz
planlarını
Kalesi
bizzat çizmiş,
savaş meydanlarında edindiği
tecrübelerle kendisini
yetiştirmiş
bir subay
olan Perdinand Philipp Harsch'ın "Tüm Mühendislik İşleri Baş Nazırı" (Genera/-Pro-Direktor des Ge-
niewesen)
unvanıyla
bu kurumun
dof'ta özel bir kurum olarak
edilmiş
başına
açılmış
getirmesi bir dönüm
noktası
oldu. Harsch, 17 ı 5 'te Gumper-
olan mühendislik mektebinin idaresi 1760'ta kendisine havale
olarak işlerlik kazandırdı ve müstakbel genç mühendis adaylarını bmada ancak tam bir eğitimden
· geçirildilcten sonra ordu hizmetine verilmelerini sağladı.
O dönemlerde, zaferin elde edilmesinde
itibarı
büyük olmakla beraber mühendislerin ordu içindeki
genelde düşüktü. Mühendislerin çoğu özellikle soylu olmadıklarından ötürü ordudaki sair subaylar
tarafından
hakir görülmekteydiler. Emirler genelde tehdit üslubuyla verilmekte ve hakarete maruz
kılınaktaydılar.
hendislerin
doğal
payları
Daha da önemlisi bunların teknik önerilerine de bu anlamda itibar edilmemesiydi. Mü-
bulunmadığı
yerlerde istihld\m tertibi ordu
subayları tarafından yapılmakta olduğundan,
olarak her zaman beklenilen sonucu vermemekteydi. Mühendislerin mevcut
beğenmişlikleri
kendini
mede, belirli bir
ölçüde
iş
bıra­
içindeki soylu subaylar bunların önerilerine kulak
eğitimden geçmiş olmalarından
ötürü yeni teknik uzmanlara
rekabetinden kaynaklanan tedirginlik önemli bir rol
mesi bu anlamda
Osmanlı uygulamalarında
olmaları
asmamaktaydılar.
karşı
halinde de,
Küçümse-
duyulan ve büyük
oynamış olmalıdır. Alaylı-mektepli çekiş­
da kendisini gösteren bir husus
olmuştur.
1795 'ten sonra
Hasköy'de faaliyet gösteren Kara Mühendishanesi'nin, başlarındaki hocalarıyla açık arazide ölçme (me-'
saha) talimlerinde bulunan mühendis
öğrencilerine karşı,
kendilerini seyreden eski ocak
mensuplarının
5
"savaş/ann cetvel ve pergelle kazamlmadığı" haldemdaki sözlü sataşmaları veya Nizam-ı Cedid döne-
minin sonunda ( 1807) "Mühendis lazım değildir" 6 diyerek, mühendishanedeki hocaların işlerine son verilmesi
altındaki siirtüşme
etmekte
olması
boyutunun, genelde Avrupa'daki ilk dönem ömeklemeleriyle benzerlik arz
ilgi çekicidir.
Prusya'da Mühendis birlikleri 1729'da kurulduysa da Mühendishane (Ecole de Genie)
Fransız hocanın
açılması
ve bir
idaresine devredilmesi için 1775'te alınan karar uygulanamadı. ı 788'de kurulan Mühen-
dislik Akademisi (Ingenieur Akademie) de istenilen gelişmeyi gösteremedi. 1809'de tekrar denenen Mükişiden oluşmaktaydı.
hendis birlikleri ancak 56
Alman prensliklerinden Hannaver'de mühendislik
birlikleri 1732'de kuruldu ve 20 bin kişilik ordusu içinde yalnızca 17 mühendis bulunmaktaydı. Buralarda
da aynı başlangıç problemleri yaşanmaktaydı: Mühendislik birliği ihmal edilmekte, "amel-mande hurdahaşlw·" (abgelebte Greisen) elinde kalmaktadır. Ücretler düşüktür, yükselme imkanı diğerlerine nazaran
kısıtlıdır, dolayısıyla
yeterli
olmadığından
talibi az,
olanları
da niteliksizdir, emeklilik haldG ise mevcut
genelde gençler tecrübeli
değildir. Okuilaşma
yaşlılar tarafından eğitilir (Alay/ı Eğitim). Yabancı
uz-
manlardan istifade eskiden beri başvurulan bir yol olmuştur. XVI. yüzyılda İtalyanlar çoğunlukta olup,
daha sonraki yüzyılda Hollanda ve XVIII.
Vauban hemen her ülkede
saygın
Fransa'da mühendislik
yüzyıl başlarında Fransızlar öne çıkarlar.
bir isim haline
okulları
XVIII.
"Ilk Mülıcndislmimizdcn Scyyid
Mustafa ve Nizam-ı Ccdid'c Dair Risalcsi",
Tarili Enstiliisü Dergisi, Xllll19871. s.lı3Z;
Ayrıca bkz. Bcydilli, Mülwndisliano, s. 60.
6
Bcydilli, Mülwndislian~. s. 53, not Z.
5 Bcydllli,
ıslah
arz eder. Ordudaki köprüeli ve
ve mektepli hale getirilmek üzere bunun 1747'de
Eco!e des Ponts et Chaussees (Köprü ve Yol İnşaiyye Mektebi) adıyla okulu ve ertesi sene Mezieres'de
Eco/e du Genie (Mühendishane)
okulları kurulmuştur.
Caı·not
XVIII.
272
gelmiştir.
yüzyıl ortalarında gelişme
yolcu birliklerini (Coıps des Ponts et Chaussees)
Bu dönemde özellikle
Mezieres' de
Yüzyıl Başından
1789'dan sonraki yeni
yetişmiştir.
XX.
açılır. Yaklaşık aynı
Yüzyıla
Kadar
Fransız
tarihlerde La Fere, Chalons ve Brienne'de topçu
ordusununveEco/e Polytechnique 'in banisi
sayılan
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
Genelde ordulardaki süvarİ, topçu gibi
mühendislik
sahası yanında
lanmayacak derecelerde az
diğer sınıfların eğitim ihtiyaçları
ağırlıklı
daha
olduğundan
ve subay yetiştirilme zarureti,
bir yer tutmaktaydı. Mühendis birlikleri
bunlar için
ayrı
mekteydi. Bu tersanedeki Bahri Mühendishanesi'nde,
açıdan
bir okul açma miill
başka
olmaması
bir okul
sayı
kıyas­
itibariyle
ekonomik görülme-
sebebiyle kale
inşası,
istihkiim başta olmak üzere kara mühendisliği sahasındaki derslere de yer verilmek zorunda kalınmasıyla
örtüşen
adayları,
bir durumdur. Bu sebepten ötürü mühendis
hendisliği
için ortak bir program uygulayan okullar öne
süvarİ subayları,
piyade,
çıkmakta
inşaat
sivil
ve bu anlamda ortak ders
mü-
programları
oluşturulmaktaydı:
A- Ortak temel dersler: Matematik, Geometri, trigonometri, topografik ve planimetrik mesaha ve
çalışmalar.
harita ve planlar üzerinde
B- Mühendis ve askeri hizmete geçecek olanlara ilave edilen dersler: Sahra
tahkimi, teorik topçuluk, kale
savunması
ve kaleye
saldırı, savaş
istihkiimiitı, şehirlerin
taktikleri.
C- Özellikle mühendis ve sivil inşaat ve suyolcusu fenninde yetişmek isteyenlere ayrıca: cebir, Yüksek geometri, topogralya,
Prusya'da 1788'da
tesviyeverakım
başlayan
Askeri Akademi ders
mühendislik
programları
eğitiminde yukarıdaki
şu
ise genelde
1. Dönem: sahra tahkimatı, istihkiim ve köprü
2. Dönem: kale
yapımı
derslerden
istihkiimı
muhasarası,
fenni ve kale
inşiiiye.
tespiti, mekanik, hidrolik, sivil
bu program esas
alınmıştır.
oluşmaktaydı:
fenni, topçuluk, yüksek matematik.
topçuluk, yüksek matematik, kimya.
3. Dönem: İnşa-ı kıl'a ve ımıhasarası, topçuluk, uygulamalı geometri ve riyazl coğrafya, teknik topçuluk.
Denizcilikte Durum
Osmanlı
başında
'
ettiği
Devleti ile
ilişkileri
Osmanlı
gelen ve
itibariyle XVIII.
yüzyıl
içinde fevkalade önem kazanacak devletlerin
alınması
kara ordusu ve deniz gücünün yeniden ele
hayati tehdit sebebiyle en önemli etkiyi gösteren Rusya'da,
ve düzenlenmesinde arz
muhafazakarlığın odağı
haline
gelmiş
olan eski İster! iç Ocağı'nın kanlı bir şekilde imhasından sonra çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen uzmançalışılan
kara ordusu
bilinmektedir.
Voroneş'de
larla düzenlenmeye
oluşturulduğu
yanında
kurulan tersanede
birlikler halinde olmak üzere birer Barlee
1300 Barlee
hazırlandı, ayrıca
ele geçirilmesiyle burası
ve 1696-1712
Yapılan
arası
Rus
30
kadırga
Rusya'nın
rutubetli
kısa
oluşu şekillerini kısa
zamanda
bakıma
bancı uzmanları
burası kısa
çalıştırılan
kayığı) inşa
göre
tamamlandı.
oldu.
Voroneş
inşa edilmişlerdir.
oynamıştır.
Yeterince
bekletilmemiş
kurulmuş
Rus donanmasının
kişilik
kadar
beşiği olımış
Demir yerine
yüksekliğinin
de etkisiyle
yapım ustalarının tecrübesizliği
ve
olarak kullanılan taze kerestelerin
ağaç
çivilerin
ağırlık çeşitli
oluştu:
yörelerden gelen Rus
olan Sent Petersburg'ta 10.000 Rus
zamanda Rusya 'nın en büyük gemi
yapı m
kullanımı
sebebiyle de.
Petro
zamanında
irili
ufaklı
zanaatkiirlardaydı.
işçi
gemi
4
Kasım
yapımında çalıştı
ve
merkezi haline geldi. Petersburg yanında zamanla
Reva! ( 171 0), Helsinki
yakınlarında
hangelsic ve Astrachan. Limanlar ve tersane 171 8'den itibaren Tersane
altındadır.
babarına
18 Temmuz 1696'da Azak'ın
Talebin
Bunda Rus
devre-ye soktu. Yine de
tersane mahalleri de
idaresi
her biri 20-25
sürdürmüştür.
olmuştur.
bozmuştur.
işçi,
edeceklerdi. 1696
kötü
zamanda
25.000
zamanında
ihtiyaç duyulmaktaydı. Petro, kaliteyi yükseltmek amacıyla 1696'dan itibaren ya-
1704'te büyük bir tersane
diğer
limanı
merkezi görevini
düşük, işçilikleri
yetersiz kalmaları da önemli bir rol
düz nehir
ve 100 sal (Flösse)
örneğine
ilk gemiler Hollanda
genel olarak kaliteleri
(altı
ilk deniz savaş
amimiliğinin
önemli bir deniz gücünün Petro (ö. 1725)
1722 'den itibaren Sveaborg, AreEminliği
(Am irailik Kollogyumu)
her cinsten 1OOO'den fazla gemi
XVIII.
yapılmış, Baltık fılosu
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
Kadar
273
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
ıçın 1701-1722 arası 49 tanesi kalyon, 27 firkateyn, 437 kadırga ve 96 diğer tiplerde IdiçUk gemiler
olmak üzere 600, Azak Iii os u için 215, Volga ve Hazerdenizi için 162 gemi yapıln~ıştır 7 .
Gemi inşaatı, Osmanlı örneklemesiyle de gösterilebileceği üzere yerli sanayinin canlanmasına yol
açmıştır. Diğer kalemlerin yanında özellikle büyük kısmı kara ve gemi topları için kullanılan dökme
demir imalatı belirgin bir artış göstermiştir. Silahianma ise genelde her devlet için önemli harcamalara
yol açan bir unsurdur. Bu, Osmanlı devleti için olduğu gibi özellilde Rus_ya için de büyük meblağları
· yutan bir harcama kalemi teşkil etmiştir. Rusya'da kara ordusu ve donanma için yalnızca 1710 senesi
içinde toplam 3 milyon ruble harcanmıştır. Gerçi Petro'nun ölümünden sonraki dönemlerde gemiler,
kullanma alanı oluşmaması sebebiyle atıl ve önemli bir kısmı tamamen çürümeye terk edilmiş olarak
kalsa da 1730' da Baltık filosu hala 36 kalyon, 12 fırkateyn, 9 korvet ve 240 kadırgaya sahipti ve mahzenlerde yarım kalmış inşaatlara rastlanmaktaydı. Azak filosunun bir kısmı ise 17 13 Edirne barışı ardından Osmanlı Devleti'ne satılmış ve geri kalanlar Don kıyısında yer alan Stravrov bölgesinde karaya
çekilmiş olarak kendi hallerine terk edilmişlerdi. Donanmanın küçülmesi tayfaların sayılarında da azalmaya sebebiyet verdiğinden yetişmiş insan kıtlığını arttırdı. 1740'da tayfaların tahmini sayısı 9000 olmakla beraber, ihtiyaç anında bunların ancak 4000 kadarı ortaya çıkabilmekteydi. Yetişmiş eleman kıtlığı
ll. Katharina donanmasının en önemli zafıyetini oluşturmuştur. 1741 'deki İsveç Savaşı genelde karada
cereyan etmişti.
17 Kasım 1763 tarihli donanma işlerini düzenlemek üzere çıkartılan nizamname, özellikle yetişmesi ·
zaman alan subayların yeterli sayılarda oluşturulmasını hedeflemiş bulunuyordu. IL Katharina başlan­
gıçtaki ihtiyacın İngiltere'den karşıtanmasını düşünüyordu. Aynı şekilde Danimarka ve Malta denizcilerinden de istifade edilmesi söz konusu olmuştur. 25 Ağustos 1764 tarihli yeni idari nizamname
Petro'nun hazırlattığı düzenlemenin yerini almıştır. Donanma özellikle Türk savaşları sebebiyle IL Katharina 'nın sürdürdüğü dış politikanın etkili bir aleti haline dönüşmüştür.
Osmanlı Imparatorluğu'ndaki Gelişmeler
XVI. yüzyıldan itibaren dış siyasetin etkili bir silahı olarak ağırlığını giderek kaybetmeye başlayan
Osmanlı donanmasının, yeniden oluşturulmasına öncelik verilmesi, özellikle Rus filosu tarafından Çeş­
me'de vurulan ağır darbeden ( 1770) sonra kaçınılmaz olmuştur. Deneyi me dayanan uzmanlaşma, dönemin teknik ihtiyacının karşılanmasında hala en büyük yeri tutmalda beraber, Avrupa'da görüldüğü gibi
giderek mektepleşme ve yapılacak işin eğitimini alma ihtiyacı da kaçınılmaz olarak hissedilmeye baş­
lamıştır. 1772'de Reisülküttap İsmail Bey'in, savaş için maddi ve manevi her hangi bir noksanlık içinde
bulunulmadığı ancak sevk ve idareele büyük sıkıntı çekildiğine dair teknik hizmetteki yetersizliğe işaret
eden beyanı 8 , Yedi Sene Savaşları 'ndan sonra Avrupa'da mevcut subay kadrolarının zafıyetinin ve mektepleşmenin zorunluluğunun
7 Andmas
Bodo, Die Flottenpolilik Kallmrinas
und die Konilikle mil Sclnveden und der Türkei
/1768-7792/. Wiosbadon 1979, s. 11-13.
n lsveç lercümanı Mouradgea O'Oiısson ile olan
söyleşisindeıı, Bode, Die Flollenpolilik, s. 161,
nol397.
9 Bunlar için bl\z. Mustafa Kaçar, Osmanli
Devleti'nde Bilim ve Eğitim Anlayişmda
Değişmeler, 110. Sosyal Bilimler Enstitüsü,
basılmamış Doktora Tezi!, lstanlıul1996,
S, iı3-59.
hissedilmesi ile aynı çizgide olan bir tespittir. Ordunun teknik sınıflarının
özellikle topçu ve humbaracıların çağın gereksinimlerine uygun hale getirilmesi daha erken tarihlerde
Bonneval-To tt önderliğinde bir takım girişimleı-le gerçekleştiı-ilmeye çalışılmış 9 , denizcilik alanındaki
eğitim ise 1774'de biten Rus savaşının hemen akabinde açılan küçük bir eğitim kurumunda ele alınmıştır.
Bununla beraber bu ilk dönemdeki teknik yenileşmelere dair Osmanlı kaynakları fevkalade yetersiz, içerik itibariyle karmaşık ve verdiği bilgiler açısından da gayet kısıtlıdır, dolayısıyla gelişmelerin açık bir
şekilde takip edilmesine elverişli değildir. Bu nedenle konu ile ilgili o !:ırak yapılan aniatılar genelde aynı
şeyleri tekrar etmekten öteye geçememektedir. Bu alanda, teknik hizmete davet edilen Fransız yabancı
uzmanların ve elçilerin, çalışmalarına ilişkin mensup oldukları devlet merkezleriyle yaptıkları yazışmalar,
XVIII.
274
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
Kadar
Türk Denizcilik Tarihi Ci lt- 2
vermiş oldukları
raporlar en önemli ve özgün bilgi kaynağını teşkil etmektedir ve bunlar ele alınmadan
dönemin Osmanlı dünyasmdaki teknik sahadaki zaruret ve zafıyetinin ve kat ettiği gelişmelerin takip
edilmesi mümkün değildir.
Tersane'de, "Dm·ağacJmahallinde" eski gemilerin çekildiği göz veya çeşm anlammdaki hangariarın
birinde başlatılan Bahri eğitim, kurum olarak "Hendesehane", veya "Riyaziye mektebi" adıyla anılmak­
taydı ve bu ilk yıllarda "Mühendis hane" ismi ne pek layık görülmemekteydi. Okulun açılış tarihiyle ilgili
olarak yapılan yeni belirlemenin hala yaygmlık kazanamam ış olması, tarihçi lerimizin literatür takibindeki
zafıyetinden
kaynaklanmakta olup, doğru tarihlendirmenin 29 Nisan 1775 olduğu artık tartışılmamalı­
dıı·10. Okulun açılışı ile ilgili olarak Baron de Tott'a atfedilen hizmetin ise abartılı olduğu ve Tott'un hatıratınm güvenle kullanılamayacağı ve hatta bütünüyle kendi kaleminden çıkmış olabileceğine dair ciddi
şüphelerin duyulduğu ayrıca dikkate alınmalıdır Verilen bilgiler de bu anlamda ihtiyat ile karşılanmalı
ve Baron de Tott'un Hendesehane'nin açılışı sırasında kaydedilecek öğrencilerin sınavı hakkında anlattığı
ve Avrupa'da Türklerin cahilliğine bir örnek olarak kullanılmış ve yaygınlık kazanmış olan kaydm da
("Üçgenin iç açilan mn top/ann" sorusuna verilen "üçgen ine göre değişir" cevabının) nedeni i doğru olduğu sorgulanmalıdır. Tott'un hatıı·atı 1784'te önce Fransızca olarak yayminnmış ve üç yıl sonra bu
yayın esas almarak İngilizce ve Almanca 'ya çevrilmiştir. Ancak Almanca nüshada bu imtihan sahnesi
gülmecesi, sorulan soru ve alınan cahillik cevabına yer verilmemiştir. Almanca önsözde bu anlamlı tasarrufa dair bir açıklama yapılmamış olmakla beraber, bu iptal in, nakledilen hikayenin abesliğine işaret
etmek isteyen ve Tott'un güvenilirliğini sorgulayan biri tarafmdan yapılmış olduğuna şüphe yoktur 11.
Tersane'deki bu okulun durumunu aksettiren belgelerin azlığı ve var olanlardan da fazla bir şeyler
öğrenmenin mümkün olmaması cihetiyle, Küçük Hüseyin Paşa 'nın 3 Şubat 1797 tarihinde III. Sel im' e
sunduğu ve konuya nispeten açıklık getirenlayihası önemini hala korumaktadır. Burada," donanma gem ilerinde hendese ve coğrafj;a ilmine vdlqf' olanların bulunması gerektiğini, "Hendese Odasi'' olarak
· vasıflandırdığı bu okulun açılış gerekçesi olarak göstermesi çarpıcıdır. Okula 1O öğrenci kaydedilmiş
olduğu, bir hoca, bir yardımcı hoca (halife) ve bir alet sorumlusu tayin edildiği ve bunlara yapılacak
ödemelerin belirlendiği ayrıca ifade edilmektedir. Burada haftada beş gün eğitim verilecek ve iki gün
tatil yapılacaktır. Böylece eğitime başlayan "okul"da dersler hendese ve deniz haritaları üzerinde nazari
bilgiler verilerek yürütülmekteydi. Hocalığa ise, okulu "miihendishiine" olarak isimlendiren Cezayirli
Hasan Hoca getirilmiştir. Sqfinat a/-Fikar Maşhuna bi '1-Durar isimli gemi mühendisliği ve inşaatıyin
ilgi mütercem eserinde Hasan Hoca kendisini ve okulu şöyle tanıtmaktadır: "Hasan Hoca Cezayir/ umür-1
de!J'a ve sair u/üm ta '/imi hususunda Mühendishane ~ve hoca nasb ve tayin buyurulmağm ... " 12 • Daha
sonraki tarihlerde kendisiyle çalışan And re Joseph de Lafıtte-Ciave'nin beyanma göre İtalyanca bilmekte
ve konuşamamakla beraber Fransızca aıılamaktaydı. Cezayir'de kaptanlık yapmış olduğundan Cezayirli
olarak bilinen Hasan, günün birinde Fransa 'ya gitmek hayalini ktırmaktadır 13 . Okulu 178 1'de ziyaret
eden Toderini, öğrenci sayısının 50 kadar olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu rakam dinleyici olarak.
gelenlerle beraber oluşan yaklaşık sayıyı ifade eder, zira okula resmi kayıt ve devam mecburiyeti gibi
günümüz ölçeğindeki uygulamaların söz konusu olmadığı ve o dönemlerde Avrupa'da da buna benzer
ihtiyar! ziyaretiere yer verildiği hatırlanmalıdır. Öğrencilerin devam zorunluluğu olmadığı gibi sonunda
verilecek bir smavla mezun olma statüsü de taşımadığı anlaşılan okul, Halil Hamid Paşa'nm sactareti esnasmda ( 1782-1 785) tekrar ele al ın mıştır. Önce Tersane Zindanı yanında üç ambarlı kalyonların yapıldığı
mahal civarında birkaç oda! ı müstakil bir bina inşasına girişiimiş ve okul Kasım 1784'te mevcut hoca
ve öğrencileriyle buraya nakledilmiştir. Bu binanın 1797 senesindeki onarımı vesilesiyle verilen bilgiler
XVIII.
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
ın fransız arşiv belgelerine göre okul Boron de
nczorctimlc, Kermovon idamsinde ve
Ingiliz mühlcdisi ICampbclll Muslola Ağa
yardımcılığında olarak 19 Nisan 1775'lc
oçılmışlır.ll'Ecolc dcTheoric oetP. ouvcrllc
19 Avril 1775 dernicr aArsenal sons Ic
dimclioıı du Gillcs Jean· Maric Brazzer ıle
Kermovon cl d' un mncgol anglois ııommc
Muslopho Ago avcc la survcillancc de
M. De Totı 1. Mııslala Kaçar,
Osman/i Oevletiiıde Bilim, s. 61.
11 Totı ilc ilgili son değerlendirme için
bkz. Virginia Alrson, Ollaman W<ırs 1700·1870,
An Empire Besieged, Pearson Eılucolion
limited 1007, s. 199·101. 211, nol36, 37.
11
Osman/i Askerlik Lilerüliirii Tarilıi, IRCICA,
lstonbul1001ı, 1, 39.
Totı
13 lofitıc·Ciovc,
Journal d'un ollicier Fmnçais ;i
1784·1788, IArchivcs du
Consatıtinople en
Ministem de lo Gucrm, Paris. Dcpôl du Geııic,
Art. llı, nr. 118. Burada arşivıle mohfuz yazma
Journafin D. Anayolis-Pele tarafındon
hazırlanon dairtiloya çekilmiş ve sayfa
numarası verilmiş metni kullonılmokloılırl
s. 30: Dörllison iltolyonco, Ispanyolca,
Ingilizce, fransızcal bildiğini söyleyen Tmlerini
her halde yanılıyor.
Kadar
275
Türk Denizcilik Tarihi Ci lt- 2
dahilinde 189 ın (9x21 ın.) olmak üzere iki kat halinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır 14 • Ders programmda yeni düzenlemelere gidilmiş,
riel Monnier
tarafından
takviye
eğitim
edilmiştir.
kadrosu da Fransa'dan getirilen Lafıtte-Ciave ve Joseph Gab1 Nisan 1784/31 Temmuz 1788
arası
Türkiye'de bulunan ve
geriye bu yıllardaki hizmetini gözler önüne seren bir Journal bırakan Lafıtte-Cia ve, okuldan "Ecole des
Matluimatiques, (riyaziye mektebi) Ecole de Fort{fication" (istihkam mektebi) olarak bahsetmekle beraber, genelde demek istediği "Ecole du Gen i e" karşılığı olarak, özellikle Şubat 1787 tadhli notunda ilk
defa Türkçe imlasıyla kayelettiği "Muhendisch-Hane"dir 15 • Ayrıca bu okulda Monnier'in "İkinci Mü-
hendis" kendisinin ise "Başmiihendis" sıfatını taşıdığını belirtmektedir 16 . Dersler Pazartesi ve Perşembe
günleri yapılmaktaydı. Lafitte-Clave burada özellikle istihkam (Fort{fication) dersleri vermiş, Monnier
ise Boğaziçi ve Marmara denizinin haritasının çıkartılması, gerekli yerlere yeni müstahkem mevkiler
inşasıyla boğaz girişlerinin tahkimi ve İstanbul'un özellikle bir Rus saldırısına karşı savunulur hale ge-
tirilmesi amacını taşıyan ve bazıları Tott tarafından başlatılmış veya yapılmış işleri yeniden ele alarak durumlarını güncelleştirmek
ve daha iyi hale getirmek gibi okul dışı hizmetler için de görevlendirilmiştir.
28 Ekim (Perşembe) 1784'te, "içinde biraz kitap ve bazı hendese aletleri, Türk tarz1 dokuzsedirve san-
dalye bulunan bir oda" şeklinde tasvir ettiği, 1Oöğrencinin bulunduğu sınıfta ilk dersini vermiştir. Bir istihkamm cephe görünümü olmak üzere bir altıgen çizıniş, öğrenciler bunu kopya etmiş ve içlerinden bir
tanesi daha sonra bunu Tersane Emini olan Çelebi Mustafa'ya götürerek göstermiş ve aferin almıştır 17 •
Son dersini de 29 Aralık 1786'da yapmıştır 18 • Fransız hocalar tarafından verilen dersler uygulamalı '
("amelf") olarak vasıflandırılmakta, resmi tercüman Ermeni Gregoire Miran tarafmdan Türkçe'ye aktanlmakla ve
öğrenciler
genelde not tutmaktaydılar. Gerçekten Aynalılmvak
Sarayı
istihkam maketi ve bunun üzerinde yapılan çalışmalar uygulamalı dersler anlamını
bahçesinde
taşıyordu.
hazırlanan
Nazari ders-
ler ("asıl hendese dersleri") ise Cezayir! i Hasan Hoca dışında Gelenbevi İsmail ve Kasabbaşızade (Jour-
nal'de Bebekli) İbrahim Efendi'ler tarafından verilmekteydi. 1787'de İsınail Efendi yerini Palabıyık
Mehmed Efendi'ye, Hasan Hoca ise Seyyid Osman'a bırakmıştır. Daha sonra da Bahar Efendi Palabıyık'm
Kemal Bcydilli, Mülıendislıane, s. 11,.
15 Lafilte-Clave, journal.. s. 195.
16 lafilte-Clave, Journal, s. 1,0,
11 lafilte-Clave, Journal, s. 11; 10-11
öğrenciden oluşan ilk derste bir islilıkamın
cephe görünümünün kağıda aksellirilmesi
l10nusu işlenmiştir !Kaçar, Bilim ve Eğilim
Anlayişmda Değişmeler, s. 791. Journal e göre
ikinci giin öğrenci sayısıl 0-11 olarak
gösterilmektedir,
s.13.
10 lafilte-Clave, Journal, s. 179.
19 lafitte-Clave, Journal, s. 15.
10 lafilte-Clave, Journal, s. 33-3lı.
11 Lafiltc-Clave, Journal, s. 36.
11 lafilte-Clave.Jonrnals. 83,181.
13 AbdulAman şeklinde yazılıdır, lafiıtc-Clave,
Journal.s. 117.
14 lafilte-Clave, Journal, s. 137.
15 Mülıcndislıanc-Berri başlıocası ve matbaa
yöneticisi, bkz. Bcydilli, Mülıendisilane,
s. 3/ı, not3.
16 lafiltc-Clave, Journal, s. 153; Kaçar,
14
Bilim ve Eğilim Anlayişmda Değişmeler,
11
s.110.
lafittc-Clave, Journal, s. 130.
yerine geçmiştir. İbrahim Efendi'nin kardeşi Salih de hendese ile ilgilenmiştir. Gelenbevi ise okulun baş
riyaziye (maftre de mathematiques) hocası idi.
dersler için gereken istihkam maketinin yapımı
24 Aralık 1784'te tamamlanmıştır • I. Abdülhaınid bu maketi görmek için 16 Ocak 1785'te Aynalılmvak
Sarayı'na gelmiştir20 • Okulun durumundan oldukça memnun kalan Lafıtte-Ciave, bir matbaanm olma-
masmı büyük bir eksiklik olarak görınüştüı21 . Belki bu ihtiyacın da karşılanabilmesi amacıyla Fransız elçiliğindeki
matbaanm Türkçe hurufat ile takviyesi ve mevcuda iki
basım tezgahı ilavesi
söz konusu olmuş
ve Fransa'dan sipariş edilen malzemeler ve Türkçe (Arapça) hurufat Nisan 1786'da gelmiştir22 .
Okulun öğrencileri olarak görünen, genelde eski okuldan kalma ve bu sebepten ötürü de bilgi
açısm­
dan epey yol almış oldukları anlaşılan Yakub ve oğlu Canib, üçgen hesapları (sinüs, kosinüs, tanjant) ile
ilgilenmekte, matematik ve logaritma çalışmaktadırlar. Hasköylü İbrahim, Müftizade Hoca Osman, yine
Müftizade Emir Seyyid Burhan öğrenciler arasmda görünmektedirler. 15
Kasım
1785'teki 86. derste or-
taya çıkan Abdurrahman Efendi 23 , Ağustos 1786'daki kayda göre iki aydır cebir öğretmektediı24 veAı:alık
1785'ten beri Etietme Bezout'nun riyaziye kilabmdan (Cow·s de Mathematiques), eserincebir ile ilgili
3.
kısmından
bir bölümü tercüme etmektedir. Bunun 1795'te açılan Kara Mühendishanesi
baş hocası
mü-
derris Abdurrahman Efendi olduğunu tahmin etmek güç değildiı25 . Abdurrahman Efendi'nin o sıralarda
Fatih Sultan Mehıned camii kilereisi (iınaret kati bi) ve ayrıca "miiderris" olduğu belirtilmektediı26 . Diğer
ilgi çekici bir zat olan Cezayiı·li Hacı Abdullah 93. derste ortaya çıkar (I 3 Aralık 1785)27 . Lafitte-Clave'nin, onun hakkmda verdiği bilgilere göre, Marsilya'da dümenci (Pilotage)
XVIII.
276
Uygulamalı
19
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
Kadar
eğitimi almış
ve son savaşta
Türk Denizcilik Tarihi Ci lt- 2
bir Fransız gemisinde çalışmış,
çatışmalara katılmış
ve yaralanmış bir Fransız hayramdır. Son yıllannda
Osmanlı gemilerinde kaptanlık yapmış, 16 yıl İspanya' da esir kalmıştır. Daha sonra ailesini görmek üzere
dönmüştür.
geri
Bilgili bir zat. Türkler halelemda pek hayranlığı yoktur. Hükümetin makamlan para kar-
şılığmda dağıttığmı
ve yetenek ve liyakate önem ve öncelik vermediğinden
yakmınıştır.
Kassabbaşızade İbrahim, Lafıtte-Ciave'nin istihkam risalesinden (Castranuitation? 8 bazı kısıınlan,
kardeşi Salih ise dörtgen ve beşgen kalelere dair kısmı tercüme etmiştiı29 ; bunu denetleyen Fransız elçilik
terelimanı Joseph Fonton çeviriyi uygun bulmuştur30 . Öyle anlaşılıyor ki bir Rus savaşma hazırlanmakta
olan devlet, İstanbul'un savunulması açısmdan önem arz eden Boğazlar yanmda Karadeniz'deki ınüs­
tahkem yerlerin tahkimine de
yetişmiş öğrencilerin
gibi
olağanüstü
de bu anlamda
çaba göstermekteydi. Okulun hocalanndan istifade
katkıda
bulunmak istedikleri görülmektedir. Bu
edildiği
ınünasebetle
Lafıtte-Clave'nin hazırladığı Anapa kalesi planını Sadrazam Koca YusufPaşa beğenmiştir. Öğrencilerden
Hasköylü İbrahim 'in hazırladığı başka bir Anapa planını Kaptamderya Cezayirli Hasan Paşa incelemiş­
tir3 1. Salih Efendi'nin çizdiği Anapa plam kabataslak olduğu için Kah ya Bey tarafından beğenilmeıniştir.
Seyyid Burhan'nın çizdiği plan ise teknik olarak mükemmel olduğundan kabul görmüştüı32 .
Okula öğrenci
sağlamada
Gelenbevi etkin bir rol oynamakta ve şehirdeki en iyi öğrencileri onun sağla­
dığmı Seyyid Burhan ifade etınektedi~ 3 . 1786 Mart'mda okula yeni öğrenci olarak Mimar Ağa'nm 15-16
yaşlarındaki oğlu katılmış olup34, 2 Mayıs'taki 130. derste Gelenbevi'nin gönderdiği 2 yeni öğrenci gelmiş­
tiı35. Okula devam edenlerin sayısı değişkendir, yoklama ve devam mecburiyeti olmadığı anlaşıimalctadır.
Ancak
çeşitli
katılınayan
nedenlerle
devamsıziıle
hali Türk hocalar için de söz konusudur. Mesela derslere her zaman
Gelenbevi, 27 Haziran 'da ( 1786) başlayacak Ramazan ınünasebetiyle üstelik bayram sonrasma
kadar derslere gelıneyeceğini bildirmiştiı36 . Tam katılıınlı bir ders örneklemesi yapmak gerekirse, 146 ve
148. derslerde (Bayram ertesi, Ağustos 1786) olduğu gibi şu ınanzara göze çarpacalctır: Kassabbaşızade İb­
rahim ve
kardeşi
çalışmaktadır.
Salih trigonometri
Gelenbevl ve bu arada
haceganlığa
yükseltilen Canib
Efendi mevcutlar arasmdadır. Salih, Osman ve Can ib trigonometri, logaritma hesapları üzerindeki
çalışma­
tanım devam etınektedirle~ • Bir süredir Graphoınetre (mesahada/arazi ölçümünde köşe ölçer) kullammı
7
için ders alınaleta olan Salih, artık Nirengi (Triangulation) Metodu 38 ile üçgenin açılarını hesaplayabilmekte
ve ıneridyenle perpendikuler (şakfıli) arasındaki
uzaklığı
(Meridyen Kavisi) tespit ederek arazi ölçümleri yapabilmektedi~9. Canib, Graphoınetre aletini getirip, nasıl kullamldığını gösteriyor40 . Yakub ve Mehmed ve
diğer bazıları
harita üzerinde eğitime taliptir, bunlardan Hüseyin Ağa'mn gayet zeki biri olduğu belirtilmektedir. Sabık Şeyhiilislamın oğlu da okula devam etmek istemektedir (6 Mayıs 1787)41 . Lafıtte-Ciave, ınat­
baayı görınek isteyen Bekir ve Mehıned ile beraber Fransız elçiliğine gider ( 1OEkim 1786)42 .
Derslere başlanması üzerinden iki
yıldan
fazla bir zaman
geçmiş olmasına rağmen
okulun henüz bir
nizamnamesi yoktur. Kassabbaşızade İbrahim yeni tayin edilen sadrazam Koca YusufPaşa ile tanışıldığı
olan bir zattır ve bu
Yusuf
Paşa
23
ilişkisini okuluı1 hayrına
Şubatta
1786
Davudpaşa'ya
ınühre
nail olan
Sadrazam hemen
Şubat'ıı~
kullanmak üzere harekete geçer. Mora'da
gelerek resmen göreve
başlar.
27'sincle Tersane'yi ziyareteder ve Kaptamderya Cezayirli Hasan Paşa ile görüşür. 10 Mart'ta İbrahim
Efendi Sadrazam ile
aktarır.
dört
O
sıralarda
öğrenciye
buluşarak
okulun
okulun daha iyi bir duruma
öğrenci sayısı
ayda 25, ikinci dört
sokulması ricasmıdile
12 olarak öngörülmektedir.
öğrenciye ı 5
Bunların
ve üçüncü gruptaki 4
üç
öğrenciye
getirir ve
kısma
görüşlerini
bölünerek, ilk
ise 1O kuruş
maaş
ve-
rilmesi düşünülmektedir43 . Tersane Emini'nin ise akimdan sırasıyla 20, 15, ı O kuruş verilmesi geçmektedir. Okulun matematik
dolayısıyla
senede 3600
hocası
kuruş
ve
nazırı
tahsisat
60'ar
ayrılınası
kuruş alacaklarından,
okul için ayda toplam 300 ve
gerekmektedir. Konu hakkmda, o
XVIII.
sıralarda
Yüzyıl Başından
XX.
donanma
Yüzyıla
zn Elt!menl de Caslramt!lalion el de Forlificalion
Passagere. Bu eser Usülü'l·maiirif fi tertib·i
Ordu ve Talisiniiii Muvakkalen ndıyln
Türkçe'ye çevrilerek 1101'de 11706-07)
fransız elçilik ınntbnasındn bnsılınıştır.
19 lnfitte-Cinvc. Journal. s. 75. Salih Efendi'nin
ayrıca portresi ynpıtınış. bittiğinde
öğrencilerle gelip seyretıniştir.
Resiın fnuvel tarnfındnn rcnklendirilınişlir.
30 lnfitte-Ciavc, Journal, s. 136.
ıı OOcak 1706, lnfitte-CtavUournal, s. 1/ıl.
31
10Arntık 1705, lnfitle·CiavUournal, s.131.
33 3Şubal1706, lafitte-Cinvc, Joninal, s. 157.
34 lnfitte-Ctnvc, Journal, s. 160.
35
lafitte-CtnvUournal, s.107.
36
lnfitte-Ctnvc, Journal, s.117.
11
lnfitte-Ctnvc, Journal, s.1lı1.
36 Nircngi ITrinngulation) Metodu ilk defn
Hoıtandnlı Sneıtius tatbik elıniştir 116151.
Nircngi metodunun gayesi, yeryüzünde
ölçütınesi istenen ıneridyen knvisinin
etrnfındn bazı görünür rıokinlan bir takıın
üçgenler Imiinde bağinmak INirengi teşkil
etınek) ve bu üçgenter ynrdıınıyln o knvisin
uzunluğunu hesap etmektir. Besiın Dnrkol,
Karlografya Oersleri.lstnnbut 1939, s.13.
!Bu konudaki teknik bilgi uyarısı için
Prof. Dr. Metin Tuncer' e teşekkür edcriın.l
39 lafitte-Ciavc, Journal, s.191.
46 lnfitte-Ciavc, Journal, s.1lıl-lı1.
41 lnfitte-Ciavc, Joumal, s.179.
41 lafitte-Ciavc, Journal, s.161ı.
41
lafitte-Ciavc, Journal, s.160.
Kadar
277
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
gemilerine "m iri kaptan" olarak
Kılburun 'da yaşanan ağır
Kapudaneliğe
yenilginin
faturasını
yükselen ve
savaş ilanından
idam edilerek ( 12
Kasım
sonra Rus lilosu
karşısında
1787) ödemek zorunda kalacak
olan okulun baş hocalarından Cezayirli Hasan Hoca ile görüşülür44 ve Kaptanıderya Cezayirli Hasan
Paşa'nın
da
onayı alınır.
Okulun ihmal edilmesi ve destek verilmemesi sebebiyle
öğrencilerin
moralle-
rinin bozuk olduğunun belirtilmekte olması dikkat çekicidir. Ancak İbrahim Efendi, Sadrazam Yusuf
Paşa ile görüşmesinde (9 Haziran 1786), bayram ertesi okulun durumu ile ilgileneceği vaadini almıştır45 .
· İbrahim Efendi okulun sağlam temeller üzerine oturlulmak üzere ele alınacağını ve mal'i açıdan destekleneceğini, öğrencilerin maaşa bağlanacağını
ve bütün bu
işler
için tahsisat ayrılacağını bildirmesi mem-
nuniyet yaratmıştır. O sıralarda henüz Tersane Emini olan Mehmed Ataullah Efendi 46 Fransız seJ'areti
terelimanı
Testaile okulun nizamnamesine dair bir görüşmede dahi bulunur. Nihayet sonbaharda okuldaki
ders !ere devam etmekte olan
kıdemli
6 öğrencinin
maaşa bağlanması işi gerçekleşme aşamasına
gelir (5
Eylül 1786) ve bu gelişmede İbrahim Efendi kadar Gelenbevl'nin ve Canib Efendi'lerin de himmetinden
söz edilir. Gerçekten bu üç hoca okulun
Ahmed Nazif Efendi'ye takdim
iş inip
etmişlerdir
üzerine bir layiha kaleme almış ve yeni Tersane Emini
şülmesi gerektiğini belirtmiş,
19 Eylül'de
ettiği
kavuşturulacağı
bununla ilgili olarak
Sacirazamın hazırlanan
ayrıca oluıla öğrenci bulunması
(8 Eylül 1786). Layihada
bizzat devlet tarafından üslenilmesi üzerinde durulmuştur.
lun bir nizamnameye (Reglement)
vale
gerekliliği
sözünü
Layihayı
vermiş,
ağırlığını koyacağı
okul nizamnamesini
haberi gelir. 156. ders belki de bu yüzden
onayladığı
inceleyen Tersane Emini oku-
ancak konunun sadrazam ile görüve
kalabalık olmuş,
vaadinde
işin
bulunmuştur.
Nihayet
mal'i cephesini defterdara ha- ,
hatta derse Tersane Emini'nin iki
zenci hadımağası bile katılmıştır47 .
15 Eylül 1786 (22 Zilkade 1200) tarihli olarak çıkan nizamniime, 26 Eylül'de ilan edilmiş 48 , bir gün
evvel, 25 Eylül'de bumünasebetle okulda bir tören yapılmış ve belirlenen 7 öğrenciye birer berdi verilerek
ayda 10 kuruş maaş alacakları bildirilmiştir (29 Eylül) 49 . Bir sonraki yani 159. derste bu öğrenciler La" Teylesmıizfıde 1/afız Ahrlullalı Efeudi Tarihi.
yay. Feridun Emecen, istanbul 2003,1,237-39.
Tersane Zinilanı'nda ip ile boğularak idam
edilen Cezayirli Hasan Hoca alim 1\işiliği ile bir
anlamda Piri Rcis'in mulmddcratını paylaşmış
gibidir.
45
lafittc-Clavc, Journal, s. 182.
44 10 Haziran 1786'da 7ay 13 giin Rcisüll@lalı
oldu.
'~ lalittc-Clavc, Joumal, s. 25.
ıu 26 Scptcınbre Pulılication du Rcglcmcnt
rl'ccolc de lortification ct namination de
7clevcs, cnrcgistrc le 11 de la lıınc de
Zilcadc, cc qui revicnt aıı15 Scpternbre,
l<\littc-Clavc, Journal, s. 255.
" Bunların isimleri için bkz. lafittc-Clavc,
Jotmml. s.154-155; Bcydilli, Mtilıendislmne,
s.15, not 1; Kaçar, Bilim ve Eğitim
Anlaytşmda Değişmeler, s. 11 O.
50
Lalittc-Ctavc, Joumal, s. 154. Selim Ağa,
Cczayirli Ilasan Paşa ilc birlil1tc 1. Abdiilham id
aleyhine !~astı olduğu lölımctiylc Halil Ham id
Paşa'nın ortadarı kaldırılmasının 117351
baş aklörterinden biridir.
ı.ı lafittc-Ciavc, Journal, s. 264.
51
lafittc-Clavc. Journal, s. 114.
11
' lafittu-Clavc, Joumal, s. 179.
fıtte-Clave 'yi
Fransız
hoca buna çok memnun olur. Statü itibariyle Tersane 'ye bağlı olarak eğitim
padişah
nezdinde babası Selim Ağa sebebiyle hatırlı bir
yeri olan Ahmed Nazif'in önemli rol oynamış olduğu kabul edilir50 . Bu gelişme okula olan ilgiyi arttırmış
gözükmektedir, zira 1O Ekim' de yapılan 168. derse pek çok eğitimsiz hevesli
istemişlerdir
51
•
gelmiş
ve derslere
katılmak
Bunu diğer günlerde gelenler izlemiş, mesela 24 Ekim' de Amedci' in ka ynı gelmiş Lafıtte­
Clave'nin ders verdiği sınıftan ayrılmaz olmuştur. 17 Ekim 'de Lafıtte-C la ve Kaşsabbaşızade İbrahim
Efendi refakatinde olarak bizzat Nazif Efendi 'yi ziyarete giderek kendisine
lll. Selim'in Hasköy'deki mühendishaneyi
şahsen
ziyaret ederek
olduğu
ve Gelenbevl'nin
bulunmadığı
142. ders
teşekkür etmiştir.
onurlandırmasına karşın
kez Tersane'ye gelen I. Abdülhamid'in okulu ziyaret etmesi söz konusu
cinin
olmamıştır.
esnasında padişahın
pek çok
Nitekim az
öğren­
tebdilen Tersane'ye
geldiği
öğrenilir. Atla okulun önünden geçen padişah, oraya bir bakış atfetmekle yelinmiştir ( 13 Haziran 1786) 52 .
28 Ekim 1784-29 Aralık 1786 tarihlerinde ve Pazartesi ve
ders
yapmış
olan Lafitte-Clave, derslerin
ders (Leçon de.fort(flcation
lada
yetinmiş
yapılmak
içeriğiyle
Perşembe
günleri olmak üzere toplam 182
ilgili olarak !'azla bilgi vermez ve genelde "mutad
a!'ordinaire) yapıld1" veya "Fort(flkasyona devam edildi" gibi tanımlama­
olarak ayrıntıya girmez. 29 Aralık'taki son dersten itibaren,
üzere haftada iki gün
uygulamalı
dersler konulmuş olup araziye
Salı
ve Cuma günleri arazide
çıkılarak yapılan
bu derslerin
Sadrazam Koca Yusuf Paşa 'nın isteği doğrultusunda gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır 53 . Böylece
2 Ocak 1787
başlanmıştır.
XVIII.
278
kutlar ve
verecek olan okulun nizamniimesinin çıkmasında,
Salı
günü
Okmeydanı'nda
tüm öğrencilerin
iştirakiyle
5 Ocak'ta (Cuma) ikinci ders olmak üzere arazide
Yüzyıl Başrndan
XX. Yüzyrla Kadar
ve plançetelerle uygulamalı ilk derse
yapılan uygulamalı
derslerin
sayısı
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
arasında
2 Ocak-23 Nisan 1787
öğrencilere
olmak üzere 23 'tür. 3 Nisan'da
veda eden Lafitie-Clave
yerini Monnier'e bırakarak Özü kalesi tahkimi ile ilgili yeni vazifesine yönelmiştir54 . Arazide yapılan
dersler sebebiyle
Pazartesi-Perşembe
yapıldığına
beraber, bu derslerin
bırakmış olduğu
arazi derslerine
Rusya ile
kendi
kale
işin
yapımında
görülmektedir.
kronolojik
Journal'de
açıklama
kayıt düşülmemiş olması, sınıf derslerinin
noktalarının
planların
teknik
yerini
olan devletin, özellikle müstahkem yerlerin tahkimiyle ilgili olarak
yabancı uzmanların
yol göstermeleri ve müdahaleleri
da savunma önlemlerini yeterince yerine getirebilecek durumda
ince
getirilmemekle
neticesini vermektedir.
mühendisleri olmak üzere
kadrolarıyla
hanelerinde
artık
dair
savaşa hazırlanmakta
başta Fransız
akıbeti hald<ında
derslerinin
gösterilmesi
kaydıyla imalatın
çizimlerinde okuldaki hoca ve
Savaşa hazırlanan
devletin
Kaptanıderya
olduğu,
en iyi derecelerde
yanında
top döküm-
gerçekleşebildiği,
öğrencilerin katkılarından yararlanıldığı
Paşa'nın
Cezayirli Hasan
emriyle ı 786 bahar
aylarında hazır olmak üzere 30 gemi inşasına giriştiği 55 ve bunların çizimlerinin Fransız mühendisler
kadar yerli mühendisler eliyle de
cığın ın
mutlak
şekilde
yetersiz
öğrencisi üç-beş hocasıyla
bir
gerçekleşmekte olması, okuilaşma girişimlerinin,
kaldığı anlamını taşımadığını
mühendishane
imparatorluğun savaş mekanizmasının
mesini beklemek herhalde gerçekçi bir
da
belirtmiş olduğu
gibi
Fransız
adıyla
etmesi
yaklaşım
hoca ve
bakımından anlamlıdır.
öğrencilerle
kullanılmakta
,
!uğu
olamaz.
i11ıde
kara
karşılık
Ayrıca
Küçük Hüseyin
işlerinden
Paşa'nın layi11asında
anlayan "kale mühendis/eri"
mühendisliği alanında
olan "müdavim" ve "heveskar" gibi
meydana
branşın
gelmiştir.
tanımlamalar,
teknik bilgiyle
vermek üzere faaliyet göster-
da bir şeyler yapılması
Tersane'deki mevcut mühendishane
zorunluluğu
dağar­
önemlidir. ı 0-15
sağlayacağı
bir kurumun
sebebiyle, Bahri ve Ben·! her iki
yürütülmesi
bakımından
göstermesi
hocalar genelde istihkam ve kale
eğitim kuruımınun bulunmaması
aynı
çıkan
azametti bir düşmana
idiler ve "Tersane ile münasebetleri yoktur". Bu
gereğine işaret
ortaya
mevcut bilgi
uzun
dışında başkaca
bir
yıllar aynı çatı altında,
Okuldaki dersleri izleyenler için
belirli bir kayıt işlemi, devam zorunlu-
ve öğrenim sonunda yapılacak imtihan neticesinde verilecek mezuniyet belgesinden oluşan bir sis-
temin mevcut
devam
olmadığını
zorunluluğu
olan
takım
ifade eder. Bir
kayıtlı
bir sistemin
hoca ve
öğrencilere
başlamış olmasına işaret
belirli
maaşlar bağlanması, artık
etmektedir. Okuldaki
eğitimi
zo-
nınlu
olarak takip edecek küçük de olsa maaşa bağlanmış bir öğrenci nüvesinin oluşturulması, bunların ·
daha
sonraları
mekan ve kadro olarak
alabilecek derslerde
öğrenim
yan bu
yetişmelerine
yol
gelişecek
okul bünyesinde hoca namzedi (hal(fe) olarak vazife
açacaktır.
Bununla beraber,
eğitim
meselesini, hoca,
ve
temelinde gideremeyen, eğitimi bütün kademeleri ve aşamalarıyla bir bütün halinde ele alama-
zafıyet
hali,
yalnız
değil
Bahri için
1795'te yeni olarak açılan Mühendishane-Berrl için de uzun
zamanlar söz konusu olarak kalacak ve bu her iki kurum da Avrupa örneklerinde
düzeydeki bir gelişmeyi
gerçekleştiremeyeceklerdi.
devletin genel durumunun- bir parçası
gördüğü gerçeğinin
niden
öğrenci
büyük payı
olduğu
yapılanma girişimleriniri (Nizam-ı
devletin bütün
Lafıtte
uzmanlar
Cedid), askeri sahalar
aksamını yenileştirme amacını taşımakta olması
için Fransa'ya
mükemmelliğinin ayımsı
vazifesini
yoktur. III. Selim zamanında başlayan yenilenme ve ye-.
Clave ve Monnier gibi kara mühendisleri
sağlanması
gibi istenilen
Bunda her kurumun ait olduğu bütünün -dolayısıyla
ve bütünün zafıyet veya
olduğuna şüphe
olduğu
yanında,
yapılan başvuruya
dışında
mülki idare dahil olmak üzere
bu anlamda rastlantı
denizcilik ve gemi
olumlu cevap
verilmiş,
değildir.
yapımı
konusunda da
böylece gemi
inşasında
önemli hizmetler görecek olan Jan-Jacques Sebastian le Roy Eylül 1784'de, yardımcısımühendis Durest
ve marangoz, b urgu cu ve kalafatcı kal11ı ve ustalarından oluşan yedi kişiyle İstanbul 'a gelmiş ve
kendilerine
maaş
ve tayinat bağlanmış olarak Tersane'de
işe başlamışlardır.
XVIII.
"Ser ka{fa-yı kalyon" sıfatını
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
fi&
55
lafitte·Ctave, Journal. s. 313.
lafitte-Ctave, Joumal. s. 131.
Kadar
279
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
taşıyan Le Roy ve ekibinin teknik yardımlarıyla ı 788 yılına kadar geçen dört yıl içinde, yeni tipte (on
modern lines) 56 çeşitli sınıflarda (2 firkateyn, 4 koı·vet, ı pereme, ı galyot, çeşitli boy ve donanımda 53
bombarde, 16 topçeker başta olmak üzere) 112 kadar gemi inşa etmişlerdir 57 . Bunlardan en önemlisi
mühendisliğinin Le Roy'un yaptığı 74 toplu "Mukaddeme-i Nusret" adını taşıyan kalyondur. 1787'cle
yapılan bu gemi 1SOO'de köhneliği sebebiyle çürüğe çıkartılarak bozdunılımıştur 58 . Le Roy faaliyet gösterdiği
gemi inşa edecek derecelerde ustalaşan Türk mühendislerinin de
Nitekim Fransız mühendis ve ustalarının Rus-Avusturya savaşı sebebiyle memleketlerine dönmeleri (Eylül 1788) üzerine, Tersane'deki mühendishaneele '~j'e1111-i de1ya ve
harita-i coğra.fjJa" dersleri vermekte olan Osman Hoca'nın asistanlarından Seyyicl Mustafa ve Ahmed
Hoca gibi isimlerin özellikle 1793 'te hizmete başlayan Le Bnın döneminde artık kendi başlarına kalyon
inşa etmişlerdir. Bunların Le Brun'dan "nisbet-i hendesiyye üzere sefain inşaas!'' konusunda yararlandört sene içinde kendi
başlarına
yetişmesine katkıda bulunmuştur.
dıkları ve edindikleri bilgileri de başkalarına aktardıkları iüıde edilmektedir59 . Seyyid Mustafa, Kalas'ta
inşa ettiği
sı Slıaw,
"Otloman Navy". s. 116.
Kaçar, Bilim ve Eğitim Anlayl~lmla Deği~meler,
s. 07·?0.
'"Oeydilli, "Seyyiil Mustafa", s. !,01, not 36.
59 Oeydilli, "Seyyiil Mustafa", s. /ı01.
ıo Karai, "Selim lll. Oevrinde Osmanlı Bnhriyesi
Ilaldunda Vesikatar", Tarili Vesikalan, 1/3.
Ankara 1?lıl, s. 106·0; Oeydilli,
"Seyyid Mustafa", s.lı01.
1
' Kemnl Oeyililli·llhaıı Şahin, Ma/ımılfl Raif
ıı Karai, "Osmanlı Bahriyesi Halıkında", s. 108.
17
'
firkateyn 40 top taşımaktaydı ve alt kısmı bakırla
kaplanmıştı. Aynı şekilde Ahmed Hoca'nın Midilli'de yaptığı kalyona "Ziver-i Bahrf'' adı verilmişti,
700 mürettebatlı ve 68 topa sahip bulunuyordu. Altı yine bakırla kaplanmıştı 60 . 1796'da yapılan bu gemilerin birer resimleri Mahmud Raif'in eserinde yer almaktadır61 . Yine Mahmud Raif'te resmine yer
verilen, Sinop'ta 1797'de "Hediyetii '1-miilük" adında 200 mürettebatlı, 46 toplu, altı yine bakır kaplı bir
firkateyn inşa eden Çavuşoğlu Mustafu 62 da Le Brun'un öğrencilerindendi.
1795'cle Hasköyde Kara Mühendishanesi'nin açılmasından sonra kara ve deniz bilimlerinin Tersane
mühendishanesindeki öğrenimi önemli değişikliğe uğradı ve iki mühendishane her biri yalnızca kendi
konularında eğitim vermek üzere birbirinden ayrıldı. "Kalyon inşas1 ve de1ya.fenn!eri" Bahri'ye, "nisbet-i hendese üzere !ala inşas1" ve kara harbine dair olan bilimlerin öğrenilmesi Berı·i'ye tahsis edildi.
Bahri'deki dersler ise iki ana şubeye ayrılmış bulunuyordu: 1) Gemi yapım mühendisliği ve 2) Harita
ve coğrafya bilimi (de1ya.fennleri). Gemi yapım mühendisliği dersleri (inşa-y1 sefa 'in) Le Brun'un uhclesinde kalmış ve kendisine Ahmed Hoca başasistan, Seyyid Mustafa da ikinci asistan (hal{fe) olarak
verilmiştir ( 1797). Deniz mühendishanesinde "harita ve coğra.fjJa" dersleri ise 1794 'te, ertesi sene elersIere başlayan kara mühendishanesincleki hoca kaclrosuna atanan ve sonradan (ı 797) Bahri'ye tekrar geri
dönen Seyyicl Osman Efendi tarafından yapılmaktadır. Le Brun'un, Fransa'nın Temmuz 1798'cle Mısır'a
salclırmasıyla başlayan savaş sebebiyle memleketine dönmek zorunda kaldı ( l 799). Onui1 ayrılmasıyla
oluşan boşluk mühendis Jean-Babtiste Benoit ile clolclurulmaya çalışıldı. Nazari dersler için Ahmed ve
Mustafa hocalardan istifaele eelilmeye devam edilmiş, elenizeilikle ilgili uygulamalı (dmeli) dersler Fransız mühendis Parale tarafından verilmiş, bu arada hoca, reis ve hizmetiiierin çocuklarından oluşan 20
kişilik bir öğrenci kitlesi eğitime dahil edilmiştir. Parale'nin ele savaş sebebiyle işten ayrılması üzerine
uygulamalı dersler öğrencilerin sefere çıkan gemilerele çalıştınlmaları suretiyle yapılmıştır.
Le Brun'un lll. Selim zamanında oluşturulan yeni fılonun gerçek mimarı ve başmühendisi olduğuna ve
çok büyük hizmetlerele bulunduğuna şüphe yoktur. Nitekim 1796-1799 yıllarında 19 kalyon, 15 firkateyn,
13 korvet olmak üzere 47 parça gemi inşa edilmiştir. Bunların içinele 1200 kişi ve 62 top taşıyan üç anbarlı
Selimiye kalyon u; 900 mi.irettebatlı 82 toplu Tavus-I bahri isimli kapuelane kalyon u; 850'şer mürettebatlı ve
76'şar toplu Heybet-endaz ve Beşdret-nüma isimleri verilen Patrone ve Riyale kalyonları; 900 mürettebatlı
82 toplu Bddi-i nı1sret ve 850 mürettebatlı 76 toplu Aslan-I Bahri isimli kalyonlar dahil olmak üzere 9 büyük
kalyon Tersane'de bizzat Le Brun tarafından inşa edilmiştir. İstanbul dışındaki tersane mahallerinde (Bodrum,
Gemlik, Kal'a-i Sultaniyye, Midilli, Sinop, Rodos, Ereğli, Limni, Korfu, Rodos, Kalas, Sohum) çeşitli
XVIII.
280
"Bii/heves"
Yüzyıl Başından
XX.
adını taşıyan
Yüzyıla
Kadar
275
mürettebatlı
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
mühendisler tarafından yapılan gemilerin büyük kısmının yine Le Brun'un onayladığı planlar dahilinde ("eninşa edilmiş olduğu bilinmektedir. Mühendis-mimarlar içinde Fransız Benoit, Yenedildi Joseph,
İsveçli Klinteberg, mimar Philip ve Antuan gibi yabancılar dışında, I. Abdülhamid zamamnda Tersane'de
başmimar olan İsmail kalfa ile mimar Papaço kalfa, ayrıca mimar Dimitri kalfa, Nikola kalfa, Nevsim kal fa,
Kara Yorgi kalfa, Çakır Ali, Fidanoğlu ve Mehmet kalfalar ile Mühendishane'den Ahmed ve Mustafa hocaların isimleri zikredilmektedir63 . Bu listeye yukarıda adı geçen Çavuşoğlu Mustafa da eklenmelidir. Oluştu­
rulan filonun subay ve eratı 20.495, top sayısı ise 2329 olarak hesaplanmaktadır64 .
dôzesiy/e")
Böylece, Anadolu sahilleri bir yana Çanakkale boğazını dahi savunmaktan aciz bir duruma düşmüş
olduğu vurgulanan Osmanlı deniz gücü, III. Selim zamanında ciddi şekilde güçlenmiş ve yenilenmiş
oluyordu. Deniz gücünün durumu hakkında daha önceki tarihlerde yapılan tespitler pek de parlak bir
görüntü vermemekteydi. 1784'de çıktığı araştırma seyahati vesilesiyle İstanbul'a da gelen Fransız subaylarından Bonneva1 65 ; Osmanlı bahriyesine ilişkin kaleme aldığı raporunda oldukça karanlık bir tablo
çizmiştir. Denizciliğe dair biraz bilgisi olan herkesin, kaptanlıkları bir borsa eshamı gibi para ile satın
aldığı, kaptanların devlet tahsisatını çeşitli yollarla, -özellikle gemi İstanbul Limanı 'ndan çıkınca mürettebatın yarısını karaya çıkartıp, bütün sefer boyunca devletin bunlar için verdiği maaş ve tahsisatı
cebe indirerek- zimmetine geçirdikleri, gemi seyrinden habersiz oldukları, genelde Rumlardan oluşan
kılavuzların tecrübeye dayalı birikimleri dışında bir şey bilmedikleri, dolayısıyla karayı gözden kaybetmeleri halinde yollarını bulamadıkları, pusula kullanılmasının bilinmediği, bu zafiyetten ötürü mesela
bir harp gemisinin önce İzmir veya Rodos'a uğradığı, oradan da memur olduğu mahallere gitmek üzere
peşine takılacağı bir Frenk gemisi aradıkları gibi hususlar abartılı olabilir; ancak Ömer Faik Efendi'nin,
o dönemlerde, "gemisini Tophane 'den kaldmp Sarıyer 'e götüren bir kaptam n, usta kaptan sayildığ!'' 66
yolundaki beyanı karşısında doğruluk payının yüksek olduğu açıktır. Gemilerin güvertesindeki kargaşaya
dikkat çeken Bonneval, burasının bir baştan bir başa tahtadan yapılmış barakalarla ve kıç küpeştenin ise
subaylara mahsus pek çok kulübelerle dolu olduğuna, dolaşacak yer kalmadığına, geminin her tarafında
ateş yakıldığına, deniz savaşına dair talim ve top atışı alıştırmaları yapılmadığına, gemilerin savaş düzeyine geçmelerinin fevkalade zor olduğuna, top ve top güllesi uyuşmazlık ve kargaşasına işaret etmektedir67. Bunların, tersane ve donanma ile ilgili olarak çıkartılan kanunnamelerde ve bunlara yer veren
Nuri, Vas rf ve Cevdet tarihlerinde 68 , Mahmud Raif Efendi 'nin 1798 basım lı eserinde69 tekrarlanmakta
olması, Bonneval'in 22 Nisan 1784 tarihli bu rapordaki tespitierin doğruluğunu kanıtlamaktadır.
Bonneval'in verilerine göre, 2 adeti 74, 12 tanesi 64, 1O tanesi 54 toplu olan eldeki 24 kalyondan
ancak I 6'sının durumu iyiydi; bunların 9 tanesi donatılmış durumdaydı; dolayısıyla diğerleri kullanıma
hazır değildir. 15 firkateynden I 2 'sinin durumu iyi olmakla beraber ancak 9 tanesi kullanıma hazırdı.
!Giçük gemilerin hali de bunlardan daha iyi değildj1°_ Gemilerin bakımının yeterince yapılınadığı ve iyi
kalafatlanmadıklarından ötürü ömürlerinin kısa oldukları ve az zaman içinde çüriiğe çıkarıldığının ifade
edilmiş olması
da önemlidir. Bu zafiyetin giderilmesi için III. Selim
zamanında
büyük bir kuru havuz.
yapılmasına (1797-1800) gil'işilecektir 7 ı.
XVIII. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle yaşanan nisbi barış dönemi, yalnızca kara ordusunun ehil kumandan ların da artık hayatta olmamalarının etkisiyle derin bir zafiyet içine düşmesine yol açmamış,
aynı zamanda donanmanın da zamanla işe yaramaz bir hale gelmesi sonucunu vermiştir. Her sene baharcia
Akdeniz'e açılan donanma yalnızca adalar ahalisini soymaktan başka bir işe yaramamı ş olarak ("adalar
redyds1 derd-mendi erini soymaktan başka bir işe yaramaz ") 72 geri gelmekteydi. Kapdanpaşalar ise eleseriye "umı/r-1 bahriyyeden bi-haber" olup, bahri mansıpların tevcihinde de ehliyet ve liyakat asla
Karai ... Osmanlı Bahriyesi Hakkında ...
s. 103-11: Buradan. S. Show, .. Oıtoman Navy",
s.113.
64 Karai. .. Osmanlı Bahriyesi Haklonda ... s.10iı.
65
Bu zal13 Marl171ı7'de ölen Humharacı
Alımed Paşa !Koni de Bonnevall ilc.
63
karıştırılmamalıdır.
" Ömer Faik, Niziimü'/ atik, 10. Klb. nr. 5B36,
vr. 19a/s. 37 Mail ters derkenar notu.
Ayrıca bkz. Beyililli, .. Küçük Kaynarca'dan
Tanzimara lslfilıfil Oüşünceleri .. ,
ilmi Araşiirma/ar Dergisi, Vllll19991. s. lı O.
67 Koral, .. Osmanlı Tarihine Dair Vesikalar",
Bel/elen. IV/1lı-15INisan-Temmuz 19lıOI.
s. 175-B9; .. Bonneval'in Osmanlı Bahriyesine
Dair Raporu ... s. 175-61.
68
Nuri Jarilli.IO. Kıb. nr. 5996, vr. 96a-b;
V-ısli Jarilli,IO. Ktlı. nr. 5981, vr. 66a-69b;
Cevdet T.ırilli.l. 158-59,161: VI, 57-56.
69
Beydilli-Şalıin. Mahmud Raif Efendi. s. 5lı-5B.
7° Koral, .. Selim lll Devrinde ... s. 161. Benzer lıir
tespit için bkz. Show... Oıtoman Navy...
s.116, not ı.
11 ldris Bostan, .. Tcrsanede Büyük Havuz lıışası,
179lı-1800 ... Beylikten lmparatorluğa
Osmanli Oenizciliği. Istanbul 1006, s. 11H6.
11 Cevdet Tari/li. 1, 15B.
XVIII. Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla Kadar
281
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
"u/ı/nı
aranmamakta ve hatta deniz seferlerinin birçok
Bu yüzden Avrupa devletlerinin donanmaianna
sanları
tepelemeye dahi
nıaar(le"
ve
ımıkabele
ımıldedir olamamaktaydı.
ihtiyaç
duydu~u
bilinmemekteydi.
etmek şöyle dursun, Akdeniz'de
Bu yüzden
Mısır tarafına
dolaşan
hacılar
gidip gelen
kor-
ve tüccar
korsan korkusundan müste'men gemilerinden medet umar bir hale gelmişlerdi. 73 . Gemi yapımı ekonomik
olmayıp, üç-beş
pahalıya
misli
getirilmekte ve kereste tedarik etmekle vazifeli kazalar da zaman içinde
bu yükümlülüklerini yerine getiremeyecek hale
düşürülmüş
bulunuyordu .. Kalyonlann-kıç
taralları
teaddit kulübelerle dolu olarak muharebeye uygun olmayan bir durumdaydılar. Güvertelerdeki
savaşmak şöyle
sebebiyle
dıklarından
dolaşmak
dursun
bile
müşkülat
arz etmekteycli. Keresteleri
yaş
mü-
yığıntılar
iken
mıhlan­
gemiler birkaç sene içinde suyu çekilip açılırdı. Kalyoncu adıyla anılan deniz askerleri ise
disiplinsiz ve edepsiz davranışlarıyla ahaliye yük olurlar ve bir
toplanmış ırgat
işe
de yaramazlarclı. Eleseri etraftan zorla
ve çiftçi makulesi mürettebat, gemi kullanmak ve savaşta ımıharebe etmekten aciz olup,
biraz dalga görseler ayakta durmaya mecalleri
satılırdı.
yanlara verilir ve
kalmazdı. Kaptanlıklar rüşvetle
adıyla
Bunlar kalyoncu ulufesi
deniz
işlerinden
anlama-
ödediği paraları aralarında paylaşır­
devletin
lardı. Çeşme yenilgisi bu durumun bir neticesinden başka bir şey değildir74 . Görüldüğü gibi Cevdet
Paşa'nın
bu
notları
Bonneval'den daha olumsuz bir tablo çizmel<tedir.
Başmuhasebe'ye
14 Ocak 1793 (1 Cemaziyelevvel 1207) tarihli olarak
kaydedilen Bal11·iye Kanun-
namesi ile bir önceki sene 11 Temmuz I 792 (2 I Zilkaade I 206) tarihli olarak Tersane'ye
nizama
ek olmak üzere donaımıayla ilgili yeni düzenlemelere gidildi
75
veren deniz
baş
subaylarının
(zdbitdn-1 bahriyye)
sayısı
76
•
verilmiş
olan
Burada donaımıada hizmet•
3000 olarak gösterilmiştir.
Bunların
içinde yer alan
reis, yelkenci, ikinci ve üçüncü reisler, gemi ağası ve topçubaşıların maaş ve tayinatlarında iyileştir­
meler yapılmış ve ne kadar maaş
alacakları belirtilmiş; bunların
ve
kaptanların
':fen n inde nıdhir ve ehliyeti
zdhir" olmaları ve atamaların yapılacak bir sınav sonucunda olması şartı getirilmiştir 77 • Kaptanlıkların
boşalması
başreisi
halinde,
kaptanlığın
kapuelane
başreisiilc
yeterli bilgi sahibi
rıdan
dahi olsa daha ehil
buna
ilişkin
olanın
lardı.
reisierine verilmesi, böylece silsile yürütülerek, patrone
patroneye, karavele reisierinden yeteneldi
olmayı
olanın
hükmü bu yönde
diğer
riyaleye
başreis olması öngörülınüştür.
olduğundan,
olabileceğinclen,
değiştirilmiştir. Dolayısıyla
tarafından yapılacak
Ancak
sair gemilerde daha "mütefennin" ve
otomatik olarak silsile yürütmek yerine
tercih edilmesi uygun görülerek, bir önceki
tespiti sancak kaptanları
Keza
olanı
icap ettiren bir iş
"mahir" başreisi er bulunması söz konusu
ehil
baş
bundan böyle
yıl çıkan
dışa­
Tersane kanununun
kaptanlıklar
da
boşaldığında
en
bir sınav sonucunda belirlenecek ve atanacak-
atamalarda da liyakat ve beceri aranma düzeni
getirilmiştir.
Böylece tersane ve derya
işlerinde liyakati olmayanların ittimas ile işe alınmasına son verilmişti 78 .
Mahmud Raif Efendi'nin Nizdnı-1 Cedid döneminde
sane Nizdnu kısmında
79
,
kaptanlıkları satın almalarının önlenmiş olması
Cevdet Tarihi, ı. 159.
n Cevdet T.ırihi.l. 159.
75
Cevdet Tari/ii. V. 286-88; Slıaw.
"Ottoman Navy". s. 21 B.
"" Cevdet T.ırihi, VI. 57 -58; Slıaw,
"Ottoman Navy". s. 228.
77 Cevdet T.ırilıi, V. 286-87.
78
Cevdet Tarihi, VI. 58; V. 288.
19
Beydilli-Şalıin. Malımud Riiif. s. 51,-58.
burada öncelikle
kateyn ve
türü gemilere
Her
yapılanların
olmayanların
ve bununla bağlantılı olan suiistimallerine bir son
kaptanın
atanıp işi
bir özeti verilmektedir. Ehil
bilgi ve becerisine uygun
düşecek şekilde
verildiği
Kalyon, Fir-
ve kimlikleri koruyarak bu gemilere siivari (kaptan) olarak
tayin edilmiştir. Bunların işten alınmalarını gerektiren suçlar işlemeelikleri sürece aynı gemide uzun zaman
çalışmaları sağlanmış,
yapılmış
engel
ve gemilere
olunmuştur.
atamalarda
ayrılan
Yüzyıl Başından
rüşvet
olgusuna bir son verilmek
mühimmat belirli denetim usullerine
Gemi m ürettebatının sefer esnasındaki yemek ve
Eskiden geminin birçok yerlerinde
XVIII.
282
vurgulanmaktaclır.
Şehtiye
eserinde yer alan Ter-
1798 tarihi itibariyle denizcilik sahasında varılan son nokta genel bir değerlen­
dinneye tabi tutulmakta ve 1792'den beri
'IJ
yapılan reformları tanıtan
XX.
Yüzyıla
Kadar
maltız ocakları yakılarak
istenmiştir. Maaşlarında iyileştirme
bağlanarak,
zimmete geçirilmelere
iaşe sorunlarına
herkes kendi
yemeğini
da bir düzen getirildi.
kendi
pişirirdi, şimdi
Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2
bu usule son verildi ve geminin güvertesinde uygun bir yerde bir mutfak kurularak, nıürettebat için
yemek pişirilmesi yoluna gidildi. Etraftaki su varilieri ve kumanya sandıkları kaldırılarak, güvertelerdeki
kargaşaya son verildi. Tersane işçilerinin maaşları da dışarıda iş tutmalarına hacet kalmayacak derecelerde yükseltildi. Gemilerin kalafatlannıası, özellikle kuru havuzun inşasıyla beraber bakını ları, çok daha
iyi yapılmaya başlanmış, kalafat işçi açığı Mısır'dan 200 Arap kalafatçı getirtilnıek suretiyle giderilmeye
çalışılmıştır. Jvlukaddeme-i Nusret Gemisi'nin çürüğe çıkartılması örneğinde olduğu gibi hizmet yılları
bakınıının gereği gibi yapılanıanıası sebebiyle kısıtlı olan gemilerin 60 yıla varan ömürleriyle en az İn­
giltere' de olduğu gibi uzun yılar kullanınıda kalmaları sağlanmak istenmiştir. Gemilerin atlarımn bakır
ile kaplanmaya başlanması yine bu anlanıdadır. Gemilerin savaş Topkapı, Beşiktaş veya Aynalı Kavak
Sarayı önlerinde ikişer adet halinde sıralanarak harp oyunları sergilemeleri ve deniz savaşındaki becerilerini göstermeleri, rüzgara karşı gemi çevirmek ve düşman rüzgarı dışına çıkmak (01·saya Çikmak),
birbirlerini rüzgar altına almak gibi çeşitli nıariJ'etlerde bulunurlar, padişahın taltifıne mazhar ve ödüllerine nail olurlardı. istanbul'a getirilen zahirenin ve diğer ihtiyaç mallarını nakleden tüccar gemileri sayıca
çok olduklarından gereken malların yaz-kış temini hususunda herhangi bir zorluk çekilmemekle beraber,
yabancı tüccarlam bağımlı olma haline son vermek amacıyla yerli taşımacılığın teşvik edilmesi bazı
devlet ricalinin ve zengin kişilerin gemi satın alarak veya inşa ettirerek deniz taşımacılığının güçlendirilmesi söz konusu olmuştur. Nitekim I 795 senesine gelindiğinde bu şekilde oluşturulan ticaret fılosun­
daki gemi sayısı 82'yi bulımıştur 80 . Tersane mühendishanesinin de -yukarıda belirtildiği üzere- iki şube
halinde eğitim vermek üzere yeniden yapılandığı ayrıca belirtilnıektedir81 •
İnşa edilen yeni stil gemilerin özellikleri ayrıca dile getirilir. Eski tarz gemiler oran bakımından boylarına kıyasla daha geniş olduklarından orsaya çıkanıamakta, dolayısıyla yandan esen rüzgarı arkalarma
alamadıklarından ve rüzgara karşı gemiyi çeviremediklerinden, düşman rüzgarı altında kalnıaktaydılar.
Ayrıca eski tarz gemilerin alet ve edevatı ağır olduğundan kullanılması zor ve hareket kabiliyeti zayıftır.
, Dolayısıyla eski stilde ağır ve hantal gemilerin yerine, Fransız stilinde hafif ve süratli gemiler yapılmaya
başlandı. İstanbul'daki Fransa temsilcisi Pierre Ruffın Ocak 1806 tarihli raporunda Osmanlı donanmasını
20 kalyon, 20 fırkateyn ve I4 korvet olarak rapor etmekte ve bu sırada İstanbul, Rodos, Bodrum, Sinop ve
Gemlik'te 5 adet kalyonun inşa halinde olduğunu bildirmekteydi. Ocak I 807'de İngiltere'nin İstanbul
elçisi James Arbuthnot Osmanlı donanmasının mevcudunu 9 kalyon, I 4 fırkateyn, 1O korvet ve bir takım
küçük gemilerden ibaret olarak göstermekteydi. Cevdet Tarihi'nde de 20 kalyon, 22 fırkateyn ve 15 korvet
olarak belirtilmektedir82 . Bu sayısal tespitler yanında özellikle donanmanın niteliğiyle ilgili olarak yapılan
değerlendirmeler önemlidir. İngiliz elçisinin hükümetine yolladığı Haziran I 803 tarihli raporundaki beya-
my la, Fransız stilincieki çağdaş mimari ölçüleri ve teknik donanımlarıyla yeni inşa edilen Osmanlı donanması, daha önceleri hiç olmadığı kadar ve zamanının en iyilerinden ('~finesfleets") biri durmmındadır 83 .
Denizcilik işlerindeki gelişmeler büyük harcamalara yol açmakta olduğundan, I 804'te yeni bir örgütlenmeye gidildi ve özellikle nıfıl'i konularda yeni düzenlemeler yapıldı. Tersane Eminfiği kaldırılarak
yerine Unıı/r-1 Ba/ıriye N ezareti kuruldu. Harcamalar için bağımsız bir fon (Tersane Hazinesi) oluşturuldu
vergiler bu fona ayrıldı. Tersane Dellerdarlığı adı altında kurulan mali büro nezaı·et idaresiyle
birleştirildi ve başına Paris'te ilk daimi elçi olarak vaziJ'e görmüş olan Esseyyid Ali Ef'endi getirildi 84 .
Bahriye Nezareti ile Kaptanpaşa arasında iş bölümü ve yetki dairelerinin belirlenmesiyle yeni teşkilat­
lanma tekemıniii etti. Ancak Nezaretin faaliyet yılları fazla uzun sürmedi ve lll. Selim'in tahtan indirilmesiyle (29 Mayıs '1807) gelişen olaylar sırasında kaldırıldı. Unıür-ı Bahriye Nezareti eskisine benzer
vaziJ'e yükümlülükleri altında I 7 Mart I 867'de tekrar kurulnıuştur 85 .
ve
çeşitli
XVIII.
Yüzyıl Başından
XX.
Yüzyıla
"" Sandel Öner. isveç Devlet Arşivi'nde Malifaz i.
M. 0'0/Jsson Evmla T.ısnif ve Tahlili.
llü. Sosyal Bilimler Enslilüsü, lıasılınamış
Yüksek lisans Tczil. islanlıul1999, s. 151:
K. Bcydilli. "Karadcniz'iıı Kapalılığı Karşısında
Avrupa Küçük Devielleri ve Mi ri Ticarcı
Tcşclılıüsü", Belleten.lV!111ı 119911. 687·755.
nı Bcydilli·Şalıin, Mahmnd Raif. s. 5lı-58.
1
" Cevdet Tarihi, VII. 292-91,.
3
" Slıaw. "Olloınan Navy", s. 116, nol1.
"' Ali ilısan Gencer, Bahriyeile Yapilanlslalmt
Hareketleri ve Bahriye Nez,ireliilin Karuluşu
[17BP-1867/. Ankara 1001 1• s. 66 vd.: Show.
"Olloman Navy", s.119 vd.
a.g.e.. s. 311 vd.
5
" Gencer.
Kadar
283
Download