Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 kapsamı ve kalitesi genişletilmeye çalışılmıştır. Ordunun teknik sahalardaki zafiyetini gidermek beklentisiyle açılan okulların da işlerlik kazanması zaman içinde mümkün olabilmiştir. Viyana'da Humbamhane (Bombardierkorp) ve Yüksek Topçuluk Okulu (Höhere Artillerischule) ancak 1786'da açılabilmiştir. Askeri liseler (Militiirrealschule) 1887 gibi geç bir tarihte açılmaya başlanmıştır. Dört senelik bir eğitim programına sahip olan bu liseler özellikle memur çocukları arasında revaç bulmuş, bu okullardan mezun olanlar Askeri Akademi'ye devam etmişlerdi. Prusya'cla subay yetiştirilmek üzere Genel Askeri Okullar (AI/gemeinc Militiirschule) 18 IO'cla açılmış ve 1914 'te kadar kurmay heyetlerini yetiştirmek üzere kuruluşundaki statüyü sürdürerek devam ede gelmiştir. Askeri eğitim vermek üzere okuilaşma XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlamış ve soyluların askeri eğitimi için 1653 'te Ritterakademie açılmışsa da bu uzun zaman ayakta kalamamıştır. ll. Frieclrich zamanında ( 1740-1787) ve Yedi Sene Savaşları sonrasında ( 1763) orduların yenielen yapı­ lanmasının bütün Avrupa devletleri için kaçınılmaz olduğu görülmüştür. 1763-1765 arasında devam eden bu büyük Avrupa savaşına katılan devletlerin hepsi (Fransa-Avusturya-Rusya-Prusya) subay kadrolarının yetersiz olduğuna şahit olmuşlardır. Oysa o zamana kadar yalnızca savaş eleneyimine sahip olmanın yeterli olduğu sanılıyorclu. Savaştan sonra bilimsel eğitimin önemi ortaya çıktı ve tüm Avrupa'da yeni askeri eğitim kurumları açılmaya başlandı. Bu anlamda 1765 'te II. Friedrich, Berlin' ele genç soyluların askeri ve mülki sahada hizmet vermek üzere eğitilecekleri Academie des Nobles veya Academie Militaire adıyla askeri bir okul açmıştır. Okulun eğitim programında yer alan dersler genelde bu tür kurumlara . örnek teşkil etmiştir: Tarih, coğrafya, felsefe, retorik, matematik-geometri, istihkam (Fort{fikation), gramatik, Fransızca, taliın, beden eğitimi, binicililc Öğrenciler, subay yetiştiren okullardan (Kadettenanstalten) veya doğrudan dışarıdan tedarik edilmekteycliler. Okuldan en yüksek derece ile mezun olan 12 genç bizzat II. Friedrich tarafından eğitilmek üzere Potsclam'a gönderilmekte, eğitimleri bittiğinde GenelKurmay Subayları olarak istihdam eclilmekteycli. I 801 'den itibaren bu seçkin subayların eğitimine "Piyade ve Siivari Genç Subaylar Akademisi" içinde devam eclilcli. Üç yıllık olan bu okul 21 Haziran 1804 'te Enstitü haline getirilerek kalıcı bir statüye kavuşturuldu. 1 Eylül ve 31 Mart arasındaki nazari eğitimin ardından öğrenciler kıt'a eğitimine alınmaktayclılar. Okulun yönetimini elinele tutan Generalquartiermeister daha sonraki modern orduların Genelkurmay başkanlarının öncüsü olmuştur. 1806 senesindeki IV. Koalisyon Savaşları esnasında bu akademi kapanmış ve Fransız istilası ve devletin yıkımı gibi büyük felaketler sebebiyle tekrar kurulamadan tarihe karışmıştır. I 8 IO'cla Berlin-Königsberg ve Breslau'cla üç Harp Okulu açılarak subay eğitimine devam edilmiştir. Burada yılın üç ayı kıta hizmeti uygulamalı eğitime ayrılmış olarak üç senelik bir ders programı tatbik edilmiş, dersler, askeri bilimler, matematik, kimya, fizik ve yabancı dil ağırlıklı olarak belirlenmiştir. Okula önceleri sınavla daha sonraları orducia üç yıl hizmet etmiş olma şartı ile öğrenci kaydı yapılmıştır. Berlin'deki üst düzey subay yetiştirmeyi amaçlayan okulda öğrenci sayısı 55'ti. Napolyon dönemi Fransız istilası sebebiyle 18131815 arası kapalı kalan okul, l816'cla Genel Savaş Okulu (Affgemeine Kriegsschule) adıyla tekrar açıl­ mıştır. 1859'cla Prusya Kraliyet Harp Akademisi (Königlich Preussische Kriegsakademie) adını almıştır. Avrupa 'da da sivil mühendislik askeri hizmetin vazgeçemeyeceği bir sahayel ı. Ancak bağımsız olarak askerimühendislik eğitimi veren okullar bu dönemele henüz mevcut değildi. Ordu mühendisleri XVII. yüzyılda ortaya çıkınaya başlar ve ordu kurmay heyetiyle beraber çalışıriard ı. Böyle olmakla beraber btmlar askeri rütbelere sahip değildir ve yalnızca isimleriyle anılırlarclı. Ordunun teknik sını f1arı mühendislik hizmetlerini ele üstlenmek zorundaydı lar. Bu anlamda humbaracı ve lağımcılar öne çıkmaktadır. 1787-88 Osmanlı-Avusturya Savaşı esnasında Avusturya ordusunda 500 humbaracı ve lağımcı bulunmaktaydı. XVIII. 270 Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla Kadar Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 Buna rağmen Josefstadt (.Josefow) kalesi miştir. inşaası için toplam 200 madencinin devreye sokulması gerek- Schemnitz (Banska Stiavnica, Slovakya) maden mühendisi Comeli us I-lell idaresindeki madenciler alınmışlardır. de ordu hizmetine Böylece madencilerden istifade etmenin Orta Çağlar'dan beri devam eden bir gelenek olduğu görülmektedir. Sultan ll. Mehnıed'in İstanbul ımıhasarası esnasında da Nova Brdo'daki Sırp madencilerinden istifade edildiği bilinnıektedir 1 • XVII. yüzyılın XIV. Lu i' nin ikinci yarısında Fransa mühendislik ve kale yapıım konusunda üstünlüğü ele geçmiştir. başmühendisi olarak Sebastian Le Prester de Vauban ( 1633-1707) bu ismidir. Fransa'da profesyonelmühendislik ocağı, yeterli tarafından teşkil çeken ve kısa eğitimi ve askeri rütbe ve sahanın edilir ve kendisinin idaresinde olarak Fransa sınırları bir dizi modern zamanda saiı·Avrupa devletleri tarafından tahkem bir kuşakla çevrilirdi. Sultan III. Selim'in kalelerinin yeniden Vauban planlarıyla dikkat oluşan da taklit edilecek olan kalelerden Osmanlı en önemli maaşlarıyla yapılanmasında müs- Vauban planlarını esas aldığı ve buna ilişkin üç eseri Türkçe'ye tercüme ettirterek bastırdığı 2 , böyle kale planIarına ayrıca Mahmud Raif Efendi'nin eserinde 3 de yer verilmiş olduğu bilinmektedir. mühendisliğinin Avusturya'da ordu temelleri Prens Eugen tarafından Viyana yakınlarındaki Laim- grube'de kurulan akademiyle atıldı ( 1717). Bunun benzeri I 718'de Brüksel'de ve ardından Prag'ta açıldı. Ancak bu okullardan eğitimli ve şüklüğü, hayatlarında görebilecek elemanlar yetiştirilememiştir. herhangi bir ımıhasaraya duda daha süratle terfi başarısızlığın iş olanağına fırsat katıimam ış olmaları yanında, Hocaların kalitelerinin dü- dersleri izleyenierin de or- veren piyade ve subay olarak görev yapmayı tercih etmeleri sebepleri arasında yer sayılmıştır. Maria Theresia 6 Şubat l747'de Avusturya'ya ait Alman, Macar, İtalyan ve Hollanda bölgelerinden oluşmak üzere 4 terkipten (Brigad) meydana gelen bir Askeri Mühendis Heyeti (Jnginieurkorps) mış olmakla beraber tihldimı kurulmasına başlangıçta zayıf ve diğer içinde istihdam edilen ve karar vermiştir. Bunun 20 Temmuz'da kanunnamesi eksik kadrolarla subaylarla eşit çalışmak zorunda kalındı. Ordu ve çık­ salıra is- konuma sahip olan mühendisler, mevcut , müstahkem mevkilerin ve kalelerin durumdan sorumluydular ve kendilerinden bunlarla ilgili planlar yapmaları beklenmekteydi. Ancak mühendis zabitlerin sayıları yetersizdir. Mesela sözü edilen Mühendis Birliği'nde toplam 98 subay 30 mühendisin bulunmaktaydı. olduğu görülmüştür. durulmuş olmasında yatmaktaydı. getirnıekteydiler. Durumların Bununla beraber l758'de Bunun sebebi kayırma ve kadroların iş görebilecek durumda ancak liyakate önem verilmeden dol- Sorumluluk sahibi subaylar bu durumu eleştirnıekte ve açıkça dile birçok hususlarda Osmanlı devletinde gözlenen ve dile getirilen zafiyet halleriyle'örtüşnıekte olması dikkat çekicidiı.4. Silezya Savaşları esnasında ( 1740-1745) çarpışmalar genelde müstahkem mevkilerin çok daha az olduğu yerlerde cereyan birlikte şartların değişmiş olduğu yoğun bir şekilde yer aldığı düşmüştür. Uygun ve Muhasarası uzmanca iş etmiş işe bulunuyordu. Ancak Yedi Sene görüldü. Şilezya'dü Savaşları'nın (1756-1763) Savaş Prusya'nın zabtına uğrayan başlamasıyla ve müstahkem kalelerin geçti. Avusturya ordusu bu sebepten ötürü büyük bir zafiyet içine yarar mühendis ve subay sürdürülememişti. Bu çıkartılamadığından, durunıda mesela 1757'deki Schweidnitz müttefik Fransa'dan getiriilen teknik için kullanılması öz konusu olımış ve bu durum Avusturya için Fransa Kralı'nın 1758'te ordusunun en güzide topçu ve mühendis ağır sınıfların bu bir aşağılanma olarak algılanmıştır. albayı olan Johann Babtist Gribeauval'i göndermesi, Osmanlı hizmetine alınan Tott ve Lafitte-Clave örnekleriyle benzerlik arzeder. Gribeauval'in Viyana'daki Saray Savaş Ştırası'nın giderilmesi için neler yapılması meler özellikle Mühendis (Ho.fkriegsrat) talebiyle takdim gerektiğinin altını çizdi ve köklü Birliği'nin ıslahına girişilmesinde ettiği raporlar, teknik adınılar atılmasına etken oldu. 1759'da XVIII. yol ihtiyaçların açtı. Bu geliş­ Feldnıareşal Dauıı Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla ı Bir Yeniçerinin Hatımtı. çeviren ve yayımiayan 1 Kemal Beydilli.lstanbul1003, s. XII. 58. Bkz. Kemal Beydilli, Tür/ı Bilim Taribinde Mülıendis/ıane. Mülıendislıane Matbaası ve Kütrip/mnesi.lstanbul1995, s.1Bl-B6. 3 Kemal Beydilli-lihan Şahin. Malımud Raif ve Nizam-ı Cedid'e dair Eseri. TTK Ankara 1001. Fransızca metin s. 38-39 arası. 4 Avusturya'daki teknik okulların. mühendislmnelerin, askeri kurumların ve teşkilalının ayrıntılı gözlemlemeleri 1791'de elçi olarak gönderilen Ebu Bekir Ral ıp Efendi tarafından yapılmıştır. Bkz. Sema Arılmn. EbuBekir Ratip Efendi'nin "Büyük Layilm''sı, llü, Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış Ool\lora Tezi), Istanbul 1996. Kadar 271 Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 tarafından, Yedi Sene Savaşları 'na katılmış, birçok kal ey i şahsen ımıhasara ve zabt etmiş, Königsgratz planlarını Kalesi bizzat çizmiş, savaş meydanlarında edindiği tecrübelerle kendisini yetiştirmiş bir subay olan Perdinand Philipp Harsch'ın "Tüm Mühendislik İşleri Baş Nazırı" (Genera/-Pro-Direktor des Ge- niewesen) unvanıyla bu kurumun dof'ta özel bir kurum olarak edilmiş başına açılmış getirmesi bir dönüm noktası oldu. Harsch, 17 ı 5 'te Gumper- olan mühendislik mektebinin idaresi 1760'ta kendisine havale olarak işlerlik kazandırdı ve müstakbel genç mühendis adaylarını bmada ancak tam bir eğitimden · geçirildilcten sonra ordu hizmetine verilmelerini sağladı. O dönemlerde, zaferin elde edilmesinde itibarı büyük olmakla beraber mühendislerin ordu içindeki genelde düşüktü. Mühendislerin çoğu özellikle soylu olmadıklarından ötürü ordudaki sair subaylar tarafından hakir görülmekteydiler. Emirler genelde tehdit üslubuyla verilmekte ve hakarete maruz kılınaktaydılar. hendislerin doğal payları Daha da önemlisi bunların teknik önerilerine de bu anlamda itibar edilmemesiydi. Mü- bulunmadığı yerlerde istihld\m tertibi ordu subayları tarafından yapılmakta olduğundan, olarak her zaman beklenilen sonucu vermemekteydi. Mühendislerin mevcut beğenmişlikleri kendini mede, belirli bir ölçüde iş bıra­ içindeki soylu subaylar bunların önerilerine kulak eğitimden geçmiş olmalarından ötürü yeni teknik uzmanlara rekabetinden kaynaklanan tedirginlik önemli bir rol mesi bu anlamda Osmanlı uygulamalarında olmaları asmamaktaydılar. karşı halinde de, Küçümse- duyulan ve büyük oynamış olmalıdır. Alaylı-mektepli çekiş­ da kendisini gösteren bir husus olmuştur. 1795 'ten sonra Hasköy'de faaliyet gösteren Kara Mühendishanesi'nin, başlarındaki hocalarıyla açık arazide ölçme (me-' saha) talimlerinde bulunan mühendis öğrencilerine karşı, kendilerini seyreden eski ocak mensuplarının 5 "savaş/ann cetvel ve pergelle kazamlmadığı" haldemdaki sözlü sataşmaları veya Nizam-ı Cedid döne- minin sonunda ( 1807) "Mühendis lazım değildir" 6 diyerek, mühendishanedeki hocaların işlerine son verilmesi altındaki siirtüşme etmekte olması boyutunun, genelde Avrupa'daki ilk dönem ömeklemeleriyle benzerlik arz ilgi çekicidir. Prusya'da Mühendis birlikleri 1729'da kurulduysa da Mühendishane (Ecole de Genie) Fransız hocanın açılması ve bir idaresine devredilmesi için 1775'te alınan karar uygulanamadı. ı 788'de kurulan Mühen- dislik Akademisi (Ingenieur Akademie) de istenilen gelişmeyi gösteremedi. 1809'de tekrar denenen Mükişiden oluşmaktaydı. hendis birlikleri ancak 56 Alman prensliklerinden Hannaver'de mühendislik birlikleri 1732'de kuruldu ve 20 bin kişilik ordusu içinde yalnızca 17 mühendis bulunmaktaydı. Buralarda da aynı başlangıç problemleri yaşanmaktaydı: Mühendislik birliği ihmal edilmekte, "amel-mande hurdahaşlw·" (abgelebte Greisen) elinde kalmaktadır. Ücretler düşüktür, yükselme imkanı diğerlerine nazaran kısıtlıdır, dolayısıyla yeterli olmadığından talibi az, olanları da niteliksizdir, emeklilik haldG ise mevcut genelde gençler tecrübeli değildir. Okuilaşma yaşlılar tarafından eğitilir (Alay/ı Eğitim). Yabancı uz- manlardan istifade eskiden beri başvurulan bir yol olmuştur. XVI. yüzyılda İtalyanlar çoğunlukta olup, daha sonraki yüzyılda Hollanda ve XVIII. Vauban hemen her ülkede saygın Fransa'da mühendislik yüzyıl başlarında Fransızlar öne çıkarlar. bir isim haline okulları XVIII. "Ilk Mülıcndislmimizdcn Scyyid Mustafa ve Nizam-ı Ccdid'c Dair Risalcsi", Tarili Enstiliisü Dergisi, Xllll19871. s.lı3Z; Ayrıca bkz. Bcydilli, Mülwndisliano, s. 60. 6 Bcydilli, Mülwndislian~. s. 53, not Z. 5 Bcydllli, ıslah arz eder. Ordudaki köprüeli ve ve mektepli hale getirilmek üzere bunun 1747'de Eco!e des Ponts et Chaussees (Köprü ve Yol İnşaiyye Mektebi) adıyla okulu ve ertesi sene Mezieres'de Eco/e du Genie (Mühendishane) okulları kurulmuştur. Caı·not XVIII. 272 gelmiştir. yüzyıl ortalarında gelişme yolcu birliklerini (Coıps des Ponts et Chaussees) Bu dönemde özellikle Mezieres' de Yüzyıl Başından 1789'dan sonraki yeni yetişmiştir. XX. açılır. Yaklaşık aynı Yüzyıla Kadar Fransız tarihlerde La Fere, Chalons ve Brienne'de topçu ordusununveEco/e Polytechnique 'in banisi sayılan Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 Genelde ordulardaki süvarİ, topçu gibi mühendislik sahası yanında lanmayacak derecelerde az diğer sınıfların eğitim ihtiyaçları ağırlıklı daha olduğundan ve subay yetiştirilme zarureti, bir yer tutmaktaydı. Mühendis birlikleri bunlar için ayrı mekteydi. Bu tersanedeki Bahri Mühendishanesi'nde, açıdan bir okul açma miill başka olmaması bir okul sayı kıyas­ itibariyle ekonomik görülme- sebebiyle kale inşası, istihkiim başta olmak üzere kara mühendisliği sahasındaki derslere de yer verilmek zorunda kalınmasıyla örtüşen adayları, bir durumdur. Bu sebepten ötürü mühendis hendisliği için ortak bir program uygulayan okullar öne süvarİ subayları, piyade, çıkmakta inşaat sivil ve bu anlamda ortak ders mü- programları oluşturulmaktaydı: A- Ortak temel dersler: Matematik, Geometri, trigonometri, topografik ve planimetrik mesaha ve çalışmalar. harita ve planlar üzerinde B- Mühendis ve askeri hizmete geçecek olanlara ilave edilen dersler: Sahra tahkimi, teorik topçuluk, kale savunması ve kaleye saldırı, savaş istihkiimiitı, şehirlerin taktikleri. C- Özellikle mühendis ve sivil inşaat ve suyolcusu fenninde yetişmek isteyenlere ayrıca: cebir, Yüksek geometri, topogralya, Prusya'da 1788'da tesviyeverakım başlayan Askeri Akademi ders mühendislik programları eğitiminde yukarıdaki şu ise genelde 1. Dönem: sahra tahkimatı, istihkiim ve köprü 2. Dönem: kale yapımı derslerden istihkiimı muhasarası, fenni ve kale inşiiiye. tespiti, mekanik, hidrolik, sivil bu program esas alınmıştır. oluşmaktaydı: fenni, topçuluk, yüksek matematik. topçuluk, yüksek matematik, kimya. 3. Dönem: İnşa-ı kıl'a ve ımıhasarası, topçuluk, uygulamalı geometri ve riyazl coğrafya, teknik topçuluk. Denizcilikte Durum Osmanlı başında ' ettiği Devleti ile ilişkileri Osmanlı gelen ve itibariyle XVIII. yüzyıl içinde fevkalade önem kazanacak devletlerin alınması kara ordusu ve deniz gücünün yeniden ele hayati tehdit sebebiyle en önemli etkiyi gösteren Rusya'da, ve düzenlenmesinde arz muhafazakarlığın odağı haline gelmiş olan eski İster! iç Ocağı'nın kanlı bir şekilde imhasından sonra çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen uzmançalışılan kara ordusu bilinmektedir. Voroneş'de larla düzenlenmeye oluşturulduğu yanında kurulan tersanede birlikler halinde olmak üzere birer Barlee 1300 Barlee hazırlandı, ayrıca ele geçirilmesiyle burası ve 1696-1712 Yapılan arası Rus 30 kadırga Rusya'nın rutubetli kısa oluşu şekillerini kısa zamanda bakıma bancı uzmanları burası kısa çalıştırılan kayığı) inşa göre tamamlandı. oldu. Voroneş inşa edilmişlerdir. oynamıştır. Yeterince bekletilmemiş kurulmuş Rus donanmasının kişilik kadar beşiği olımış Demir yerine yüksekliğinin de etkisiyle yapım ustalarının tecrübesizliği ve olarak kullanılan taze kerestelerin ağaç çivilerin ağırlık çeşitli oluştu: yörelerden gelen Rus olan Sent Petersburg'ta 10.000 Rus zamanda Rusya 'nın en büyük gemi yapı m kullanımı sebebiyle de. Petro zamanında irili ufaklı zanaatkiirlardaydı. işçi gemi 4 Kasım yapımında çalıştı ve merkezi haline geldi. Petersburg yanında zamanla Reva! ( 171 0), Helsinki yakınlarında hangelsic ve Astrachan. Limanlar ve tersane 171 8'den itibaren Tersane altındadır. babarına 18 Temmuz 1696'da Azak'ın Talebin Bunda Rus devre-ye soktu. Yine de tersane mahalleri de idaresi her biri 20-25 sürdürmüştür. olmuştur. bozmuştur. işçi, edeceklerdi. 1696 kötü zamanda 25.000 zamanında ihtiyaç duyulmaktaydı. Petro, kaliteyi yükseltmek amacıyla 1696'dan itibaren ya- 1704'te büyük bir tersane diğer limanı merkezi görevini düşük, işçilikleri yetersiz kalmaları da önemli bir rol düz nehir ve 100 sal (Flösse) örneğine ilk gemiler Hollanda genel olarak kaliteleri (altı ilk deniz savaş amimiliğinin önemli bir deniz gücünün Petro (ö. 1725) 1722 'den itibaren Sveaborg, AreEminliği (Am irailik Kollogyumu) her cinsten 1OOO'den fazla gemi XVIII. yapılmış, Baltık fılosu Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla Kadar 273 Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 ıçın 1701-1722 arası 49 tanesi kalyon, 27 firkateyn, 437 kadırga ve 96 diğer tiplerde IdiçUk gemiler olmak üzere 600, Azak Iii os u için 215, Volga ve Hazerdenizi için 162 gemi yapıln~ıştır 7 . Gemi inşaatı, Osmanlı örneklemesiyle de gösterilebileceği üzere yerli sanayinin canlanmasına yol açmıştır. Diğer kalemlerin yanında özellikle büyük kısmı kara ve gemi topları için kullanılan dökme demir imalatı belirgin bir artış göstermiştir. Silahianma ise genelde her devlet için önemli harcamalara yol açan bir unsurdur. Bu, Osmanlı devleti için olduğu gibi özellilde Rus_ya için de büyük meblağları · yutan bir harcama kalemi teşkil etmiştir. Rusya'da kara ordusu ve donanma için yalnızca 1710 senesi içinde toplam 3 milyon ruble harcanmıştır. Gerçi Petro'nun ölümünden sonraki dönemlerde gemiler, kullanma alanı oluşmaması sebebiyle atıl ve önemli bir kısmı tamamen çürümeye terk edilmiş olarak kalsa da 1730' da Baltık filosu hala 36 kalyon, 12 fırkateyn, 9 korvet ve 240 kadırgaya sahipti ve mahzenlerde yarım kalmış inşaatlara rastlanmaktaydı. Azak filosunun bir kısmı ise 17 13 Edirne barışı ardından Osmanlı Devleti'ne satılmış ve geri kalanlar Don kıyısında yer alan Stravrov bölgesinde karaya çekilmiş olarak kendi hallerine terk edilmişlerdi. Donanmanın küçülmesi tayfaların sayılarında da azalmaya sebebiyet verdiğinden yetişmiş insan kıtlığını arttırdı. 1740'da tayfaların tahmini sayısı 9000 olmakla beraber, ihtiyaç anında bunların ancak 4000 kadarı ortaya çıkabilmekteydi. Yetişmiş eleman kıtlığı ll. Katharina donanmasının en önemli zafıyetini oluşturmuştur. 1741 'deki İsveç Savaşı genelde karada cereyan etmişti. 17 Kasım 1763 tarihli donanma işlerini düzenlemek üzere çıkartılan nizamname, özellikle yetişmesi · zaman alan subayların yeterli sayılarda oluşturulmasını hedeflemiş bulunuyordu. IL Katharina başlan­ gıçtaki ihtiyacın İngiltere'den karşıtanmasını düşünüyordu. Aynı şekilde Danimarka ve Malta denizcilerinden de istifade edilmesi söz konusu olmuştur. 25 Ağustos 1764 tarihli yeni idari nizamname Petro'nun hazırlattığı düzenlemenin yerini almıştır. Donanma özellikle Türk savaşları sebebiyle IL Katharina 'nın sürdürdüğü dış politikanın etkili bir aleti haline dönüşmüştür. Osmanlı Imparatorluğu'ndaki Gelişmeler XVI. yüzyıldan itibaren dış siyasetin etkili bir silahı olarak ağırlığını giderek kaybetmeye başlayan Osmanlı donanmasının, yeniden oluşturulmasına öncelik verilmesi, özellikle Rus filosu tarafından Çeş­ me'de vurulan ağır darbeden ( 1770) sonra kaçınılmaz olmuştur. Deneyi me dayanan uzmanlaşma, dönemin teknik ihtiyacının karşılanmasında hala en büyük yeri tutmalda beraber, Avrupa'da görüldüğü gibi giderek mektepleşme ve yapılacak işin eğitimini alma ihtiyacı da kaçınılmaz olarak hissedilmeye baş­ lamıştır. 1772'de Reisülküttap İsmail Bey'in, savaş için maddi ve manevi her hangi bir noksanlık içinde bulunulmadığı ancak sevk ve idareele büyük sıkıntı çekildiğine dair teknik hizmetteki yetersizliğe işaret eden beyanı 8 , Yedi Sene Savaşları 'ndan sonra Avrupa'da mevcut subay kadrolarının zafıyetinin ve mektepleşmenin zorunluluğunun 7 Andmas Bodo, Die Flottenpolilik Kallmrinas und die Konilikle mil Sclnveden und der Türkei /1768-7792/. Wiosbadon 1979, s. 11-13. n lsveç lercümanı Mouradgea O'Oiısson ile olan söyleşisindeıı, Bode, Die Flollenpolilik, s. 161, nol397. 9 Bunlar için bl\z. Mustafa Kaçar, Osmanli Devleti'nde Bilim ve Eğitim Anlayişmda Değişmeler, 110. Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış Doktora Tezi!, lstanlıul1996, S, iı3-59. hissedilmesi ile aynı çizgide olan bir tespittir. Ordunun teknik sınıflarının özellikle topçu ve humbaracıların çağın gereksinimlerine uygun hale getirilmesi daha erken tarihlerde Bonneval-To tt önderliğinde bir takım girişimleı-le gerçekleştiı-ilmeye çalışılmış 9 , denizcilik alanındaki eğitim ise 1774'de biten Rus savaşının hemen akabinde açılan küçük bir eğitim kurumunda ele alınmıştır. Bununla beraber bu ilk dönemdeki teknik yenileşmelere dair Osmanlı kaynakları fevkalade yetersiz, içerik itibariyle karmaşık ve verdiği bilgiler açısından da gayet kısıtlıdır, dolayısıyla gelişmelerin açık bir şekilde takip edilmesine elverişli değildir. Bu nedenle konu ile ilgili o !:ırak yapılan aniatılar genelde aynı şeyleri tekrar etmekten öteye geçememektedir. Bu alanda, teknik hizmete davet edilen Fransız yabancı uzmanların ve elçilerin, çalışmalarına ilişkin mensup oldukları devlet merkezleriyle yaptıkları yazışmalar, XVIII. 274 Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla Kadar Türk Denizcilik Tarihi Ci lt- 2 vermiş oldukları raporlar en önemli ve özgün bilgi kaynağını teşkil etmektedir ve bunlar ele alınmadan dönemin Osmanlı dünyasmdaki teknik sahadaki zaruret ve zafıyetinin ve kat ettiği gelişmelerin takip edilmesi mümkün değildir. Tersane'de, "Dm·ağacJmahallinde" eski gemilerin çekildiği göz veya çeşm anlammdaki hangariarın birinde başlatılan Bahri eğitim, kurum olarak "Hendesehane", veya "Riyaziye mektebi" adıyla anılmak­ taydı ve bu ilk yıllarda "Mühendis hane" ismi ne pek layık görülmemekteydi. Okulun açılış tarihiyle ilgili olarak yapılan yeni belirlemenin hala yaygmlık kazanamam ış olması, tarihçi lerimizin literatür takibindeki zafıyetinden kaynaklanmakta olup, doğru tarihlendirmenin 29 Nisan 1775 olduğu artık tartışılmamalı­ dıı·10. Okulun açılışı ile ilgili olarak Baron de Tott'a atfedilen hizmetin ise abartılı olduğu ve Tott'un hatıratınm güvenle kullanılamayacağı ve hatta bütünüyle kendi kaleminden çıkmış olabileceğine dair ciddi şüphelerin duyulduğu ayrıca dikkate alınmalıdır Verilen bilgiler de bu anlamda ihtiyat ile karşılanmalı ve Baron de Tott'un Hendesehane'nin açılışı sırasında kaydedilecek öğrencilerin sınavı hakkında anlattığı ve Avrupa'da Türklerin cahilliğine bir örnek olarak kullanılmış ve yaygınlık kazanmış olan kaydm da ("Üçgenin iç açilan mn top/ann" sorusuna verilen "üçgen ine göre değişir" cevabının) nedeni i doğru olduğu sorgulanmalıdır. Tott'un hatıı·atı 1784'te önce Fransızca olarak yayminnmış ve üç yıl sonra bu yayın esas almarak İngilizce ve Almanca 'ya çevrilmiştir. Ancak Almanca nüshada bu imtihan sahnesi gülmecesi, sorulan soru ve alınan cahillik cevabına yer verilmemiştir. Almanca önsözde bu anlamlı tasarrufa dair bir açıklama yapılmamış olmakla beraber, bu iptal in, nakledilen hikayenin abesliğine işaret etmek isteyen ve Tott'un güvenilirliğini sorgulayan biri tarafmdan yapılmış olduğuna şüphe yoktur 11. Tersane'deki bu okulun durumunu aksettiren belgelerin azlığı ve var olanlardan da fazla bir şeyler öğrenmenin mümkün olmaması cihetiyle, Küçük Hüseyin Paşa 'nın 3 Şubat 1797 tarihinde III. Sel im' e sunduğu ve konuya nispeten açıklık getirenlayihası önemini hala korumaktadır. Burada," donanma gem ilerinde hendese ve coğrafj;a ilmine vdlqf' olanların bulunması gerektiğini, "Hendese Odasi'' olarak · vasıflandırdığı bu okulun açılış gerekçesi olarak göstermesi çarpıcıdır. Okula 1O öğrenci kaydedilmiş olduğu, bir hoca, bir yardımcı hoca (halife) ve bir alet sorumlusu tayin edildiği ve bunlara yapılacak ödemelerin belirlendiği ayrıca ifade edilmektedir. Burada haftada beş gün eğitim verilecek ve iki gün tatil yapılacaktır. Böylece eğitime başlayan "okul"da dersler hendese ve deniz haritaları üzerinde nazari bilgiler verilerek yürütülmekteydi. Hocalığa ise, okulu "miihendishiine" olarak isimlendiren Cezayirli Hasan Hoca getirilmiştir. Sqfinat a/-Fikar Maşhuna bi '1-Durar isimli gemi mühendisliği ve inşaatıyin ilgi mütercem eserinde Hasan Hoca kendisini ve okulu şöyle tanıtmaktadır: "Hasan Hoca Cezayir/ umür-1 de!J'a ve sair u/üm ta '/imi hususunda Mühendishane ~ve hoca nasb ve tayin buyurulmağm ... " 12 • Daha sonraki tarihlerde kendisiyle çalışan And re Joseph de Lafıtte-Ciave'nin beyanma göre İtalyanca bilmekte ve konuşamamakla beraber Fransızca aıılamaktaydı. Cezayir'de kaptanlık yapmış olduğundan Cezayirli olarak bilinen Hasan, günün birinde Fransa 'ya gitmek hayalini ktırmaktadır 13 . Okulu 178 1'de ziyaret eden Toderini, öğrenci sayısının 50 kadar olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu rakam dinleyici olarak. gelenlerle beraber oluşan yaklaşık sayıyı ifade eder, zira okula resmi kayıt ve devam mecburiyeti gibi günümüz ölçeğindeki uygulamaların söz konusu olmadığı ve o dönemlerde Avrupa'da da buna benzer ihtiyar! ziyaretiere yer verildiği hatırlanmalıdır. Öğrencilerin devam zorunluluğu olmadığı gibi sonunda verilecek bir smavla mezun olma statüsü de taşımadığı anlaşılan okul, Halil Hamid Paşa'nm sactareti esnasmda ( 1782-1 785) tekrar ele al ın mıştır. Önce Tersane Zindanı yanında üç ambarlı kalyonların yapıldığı mahal civarında birkaç oda! ı müstakil bir bina inşasına girişiimiş ve okul Kasım 1784'te mevcut hoca ve öğrencileriyle buraya nakledilmiştir. Bu binanın 1797 senesindeki onarımı vesilesiyle verilen bilgiler XVIII. Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla ın fransız arşiv belgelerine göre okul Boron de nczorctimlc, Kermovon idamsinde ve Ingiliz mühlcdisi ICampbclll Muslola Ağa yardımcılığında olarak 19 Nisan 1775'lc oçılmışlır.ll'Ecolc dcTheoric oetP. ouvcrllc 19 Avril 1775 dernicr aArsenal sons Ic dimclioıı du Gillcs Jean· Maric Brazzer ıle Kermovon cl d' un mncgol anglois ııommc Muslopho Ago avcc la survcillancc de M. De Totı 1. Mııslala Kaçar, Osman/i Oevletiiıde Bilim, s. 61. 11 Totı ilc ilgili son değerlendirme için bkz. Virginia Alrson, Ollaman W<ırs 1700·1870, An Empire Besieged, Pearson Eılucolion limited 1007, s. 199·101. 211, nol36, 37. 11 Osman/i Askerlik Lilerüliirii Tarilıi, IRCICA, lstonbul1001ı, 1, 39. Totı 13 lofitıc·Ciovc, Journal d'un ollicier Fmnçais ;i 1784·1788, IArchivcs du Consatıtinople en Ministem de lo Gucrm, Paris. Dcpôl du Geııic, Art. llı, nr. 118. Burada arşivıle mohfuz yazma Journafin D. Anayolis-Pele tarafındon hazırlanon dairtiloya çekilmiş ve sayfa numarası verilmiş metni kullonılmokloılırl s. 30: Dörllison iltolyonco, Ispanyolca, Ingilizce, fransızcal bildiğini söyleyen Tmlerini her halde yanılıyor. Kadar 275 Türk Denizcilik Tarihi Ci lt- 2 dahilinde 189 ın (9x21 ın.) olmak üzere iki kat halinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır 14 • Ders programmda yeni düzenlemelere gidilmiş, riel Monnier tarafından takviye eğitim edilmiştir. kadrosu da Fransa'dan getirilen Lafıtte-Ciave ve Joseph Gab1 Nisan 1784/31 Temmuz 1788 arası Türkiye'de bulunan ve geriye bu yıllardaki hizmetini gözler önüne seren bir Journal bırakan Lafıtte-Cia ve, okuldan "Ecole des Matluimatiques, (riyaziye mektebi) Ecole de Fort{fication" (istihkam mektebi) olarak bahsetmekle beraber, genelde demek istediği "Ecole du Gen i e" karşılığı olarak, özellikle Şubat 1787 tadhli notunda ilk defa Türkçe imlasıyla kayelettiği "Muhendisch-Hane"dir 15 • Ayrıca bu okulda Monnier'in "İkinci Mü- hendis" kendisinin ise "Başmiihendis" sıfatını taşıdığını belirtmektedir 16 . Dersler Pazartesi ve Perşembe günleri yapılmaktaydı. Lafitte-Clave burada özellikle istihkam (Fort{fication) dersleri vermiş, Monnier ise Boğaziçi ve Marmara denizinin haritasının çıkartılması, gerekli yerlere yeni müstahkem mevkiler inşasıyla boğaz girişlerinin tahkimi ve İstanbul'un özellikle bir Rus saldırısına karşı savunulur hale ge- tirilmesi amacını taşıyan ve bazıları Tott tarafından başlatılmış veya yapılmış işleri yeniden ele alarak durumlarını güncelleştirmek ve daha iyi hale getirmek gibi okul dışı hizmetler için de görevlendirilmiştir. 28 Ekim (Perşembe) 1784'te, "içinde biraz kitap ve bazı hendese aletleri, Türk tarz1 dokuzsedirve san- dalye bulunan bir oda" şeklinde tasvir ettiği, 1Oöğrencinin bulunduğu sınıfta ilk dersini vermiştir. Bir istihkamm cephe görünümü olmak üzere bir altıgen çizıniş, öğrenciler bunu kopya etmiş ve içlerinden bir tanesi daha sonra bunu Tersane Emini olan Çelebi Mustafa'ya götürerek göstermiş ve aferin almıştır 17 • Son dersini de 29 Aralık 1786'da yapmıştır 18 • Fransız hocalar tarafından verilen dersler uygulamalı ' ("amelf") olarak vasıflandırılmakta, resmi tercüman Ermeni Gregoire Miran tarafmdan Türkçe'ye aktanlmakla ve öğrenciler genelde not tutmaktaydılar. Gerçekten Aynalılmvak Sarayı istihkam maketi ve bunun üzerinde yapılan çalışmalar uygulamalı dersler anlamını bahçesinde taşıyordu. hazırlanan Nazari ders- ler ("asıl hendese dersleri") ise Cezayir! i Hasan Hoca dışında Gelenbevi İsmail ve Kasabbaşızade (Jour- nal'de Bebekli) İbrahim Efendi'ler tarafından verilmekteydi. 1787'de İsınail Efendi yerini Palabıyık Mehmed Efendi'ye, Hasan Hoca ise Seyyid Osman'a bırakmıştır. Daha sonra da Bahar Efendi Palabıyık'm Kemal Bcydilli, Mülıendislıane, s. 11,. 15 Lafilte-Clave, journal.. s. 195. 16 lafilte-Clave, Journal, s. 1,0, 11 lafilte-Clave, Journal, s. 11; 10-11 öğrenciden oluşan ilk derste bir islilıkamın cephe görünümünün kağıda aksellirilmesi l10nusu işlenmiştir !Kaçar, Bilim ve Eğilim Anlayişmda Değişmeler, s. 791. Journal e göre ikinci giin öğrenci sayısıl 0-11 olarak gösterilmektedir, s.13. 10 lafilte-Clave, Journal, s. 179. 19 lafitte-Clave, Journal, s. 15. 10 lafilte-Clave, Journal, s. 33-3lı. 11 Lafiltc-Clave, Journal, s. 36. 11 lafilte-Clave.Jonrnals. 83,181. 13 AbdulAman şeklinde yazılıdır, lafiıtc-Clave, Journal.s. 117. 14 lafilte-Clave, Journal, s. 137. 15 Mülıcndislıanc-Berri başlıocası ve matbaa yöneticisi, bkz. Bcydilli, Mülıendisilane, s. 3/ı, not3. 16 lafiltc-Clave, Journal, s. 153; Kaçar, 14 Bilim ve Eğilim Anlayişmda Değişmeler, 11 s.110. lafittc-Clave, Journal, s. 130. yerine geçmiştir. İbrahim Efendi'nin kardeşi Salih de hendese ile ilgilenmiştir. Gelenbevi ise okulun baş riyaziye (maftre de mathematiques) hocası idi. dersler için gereken istihkam maketinin yapımı 24 Aralık 1784'te tamamlanmıştır • I. Abdülhaınid bu maketi görmek için 16 Ocak 1785'te Aynalılmvak Sarayı'na gelmiştir20 • Okulun durumundan oldukça memnun kalan Lafıtte-Ciave, bir matbaanm olma- masmı büyük bir eksiklik olarak görınüştüı21 . Belki bu ihtiyacın da karşılanabilmesi amacıyla Fransız elçiliğindeki matbaanm Türkçe hurufat ile takviyesi ve mevcuda iki basım tezgahı ilavesi söz konusu olmuş ve Fransa'dan sipariş edilen malzemeler ve Türkçe (Arapça) hurufat Nisan 1786'da gelmiştir22 . Okulun öğrencileri olarak görünen, genelde eski okuldan kalma ve bu sebepten ötürü de bilgi açısm­ dan epey yol almış oldukları anlaşılan Yakub ve oğlu Canib, üçgen hesapları (sinüs, kosinüs, tanjant) ile ilgilenmekte, matematik ve logaritma çalışmaktadırlar. Hasköylü İbrahim, Müftizade Hoca Osman, yine Müftizade Emir Seyyid Burhan öğrenciler arasmda görünmektedirler. 15 Kasım 1785'teki 86. derste or- taya çıkan Abdurrahman Efendi 23 , Ağustos 1786'daki kayda göre iki aydır cebir öğretmektediı24 veAı:alık 1785'ten beri Etietme Bezout'nun riyaziye kilabmdan (Cow·s de Mathematiques), eserincebir ile ilgili 3. kısmından bir bölümü tercüme etmektedir. Bunun 1795'te açılan Kara Mühendishanesi baş hocası mü- derris Abdurrahman Efendi olduğunu tahmin etmek güç değildiı25 . Abdurrahman Efendi'nin o sıralarda Fatih Sultan Mehıned camii kilereisi (iınaret kati bi) ve ayrıca "miiderris" olduğu belirtilmektediı26 . Diğer ilgi çekici bir zat olan Cezayiı·li Hacı Abdullah 93. derste ortaya çıkar (I 3 Aralık 1785)27 . Lafitte-Clave'nin, onun hakkmda verdiği bilgilere göre, Marsilya'da dümenci (Pilotage) XVIII. 276 Uygulamalı 19 Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla Kadar eğitimi almış ve son savaşta Türk Denizcilik Tarihi Ci lt- 2 bir Fransız gemisinde çalışmış, çatışmalara katılmış ve yaralanmış bir Fransız hayramdır. Son yıllannda Osmanlı gemilerinde kaptanlık yapmış, 16 yıl İspanya' da esir kalmıştır. Daha sonra ailesini görmek üzere dönmüştür. geri Bilgili bir zat. Türkler halelemda pek hayranlığı yoktur. Hükümetin makamlan para kar- şılığmda dağıttığmı ve yetenek ve liyakate önem ve öncelik vermediğinden yakmınıştır. Kassabbaşızade İbrahim, Lafıtte-Ciave'nin istihkam risalesinden (Castranuitation? 8 bazı kısıınlan, kardeşi Salih ise dörtgen ve beşgen kalelere dair kısmı tercüme etmiştiı29 ; bunu denetleyen Fransız elçilik terelimanı Joseph Fonton çeviriyi uygun bulmuştur30 . Öyle anlaşılıyor ki bir Rus savaşma hazırlanmakta olan devlet, İstanbul'un savunulması açısmdan önem arz eden Boğazlar yanmda Karadeniz'deki ınüs­ tahkem yerlerin tahkimine de yetişmiş öğrencilerin gibi olağanüstü de bu anlamda çaba göstermekteydi. Okulun hocalanndan istifade katkıda bulunmak istedikleri görülmektedir. Bu edildiği ınünasebetle Lafıtte-Clave'nin hazırladığı Anapa kalesi planını Sadrazam Koca YusufPaşa beğenmiştir. Öğrencilerden Hasköylü İbrahim 'in hazırladığı başka bir Anapa planını Kaptamderya Cezayirli Hasan Paşa incelemiş­ tir3 1. Salih Efendi'nin çizdiği Anapa plam kabataslak olduğu için Kah ya Bey tarafından beğenilmeıniştir. Seyyid Burhan'nın çizdiği plan ise teknik olarak mükemmel olduğundan kabul görmüştüı32 . Okula öğrenci sağlamada Gelenbevi etkin bir rol oynamakta ve şehirdeki en iyi öğrencileri onun sağla­ dığmı Seyyid Burhan ifade etınektedi~ 3 . 1786 Mart'mda okula yeni öğrenci olarak Mimar Ağa'nm 15-16 yaşlarındaki oğlu katılmış olup34, 2 Mayıs'taki 130. derste Gelenbevi'nin gönderdiği 2 yeni öğrenci gelmiş­ tiı35. Okula devam edenlerin sayısı değişkendir, yoklama ve devam mecburiyeti olmadığı anlaşıimalctadır. Ancak çeşitli katılınayan nedenlerle devamsıziıle hali Türk hocalar için de söz konusudur. Mesela derslere her zaman Gelenbevi, 27 Haziran 'da ( 1786) başlayacak Ramazan ınünasebetiyle üstelik bayram sonrasma kadar derslere gelıneyeceğini bildirmiştiı36 . Tam katılıınlı bir ders örneklemesi yapmak gerekirse, 146 ve 148. derslerde (Bayram ertesi, Ağustos 1786) olduğu gibi şu ınanzara göze çarpacalctır: Kassabbaşızade İb­ rahim ve kardeşi çalışmaktadır. Salih trigonometri Gelenbevl ve bu arada haceganlığa yükseltilen Canib Efendi mevcutlar arasmdadır. Salih, Osman ve Can ib trigonometri, logaritma hesapları üzerindeki çalışma­ tanım devam etınektedirle~ • Bir süredir Graphoınetre (mesahada/arazi ölçümünde köşe ölçer) kullammı 7 için ders alınaleta olan Salih, artık Nirengi (Triangulation) Metodu 38 ile üçgenin açılarını hesaplayabilmekte ve ıneridyenle perpendikuler (şakfıli) arasındaki uzaklığı (Meridyen Kavisi) tespit ederek arazi ölçümleri yapabilmektedi~9. Canib, Graphoınetre aletini getirip, nasıl kullamldığını gösteriyor40 . Yakub ve Mehmed ve diğer bazıları harita üzerinde eğitime taliptir, bunlardan Hüseyin Ağa'mn gayet zeki biri olduğu belirtilmektedir. Sabık Şeyhiilislamın oğlu da okula devam etmek istemektedir (6 Mayıs 1787)41 . Lafıtte-Ciave, ınat­ baayı görınek isteyen Bekir ve Mehıned ile beraber Fransız elçiliğine gider ( 1OEkim 1786)42 . Derslere başlanması üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen okulun henüz bir nizamnamesi yoktur. Kassabbaşızade İbrahim yeni tayin edilen sadrazam Koca YusufPaşa ile tanışıldığı olan bir zattır ve bu Yusuf Paşa 23 ilişkisini okuluı1 hayrına Şubatta 1786 Davudpaşa'ya ınühre nail olan Sadrazam hemen Şubat'ıı~ kullanmak üzere harekete geçer. Mora'da gelerek resmen göreve başlar. 27'sincle Tersane'yi ziyareteder ve Kaptamderya Cezayirli Hasan Paşa ile görüşür. 10 Mart'ta İbrahim Efendi Sadrazam ile aktarır. dört O sıralarda öğrenciye buluşarak okulun okulun daha iyi bir duruma öğrenci sayısı ayda 25, ikinci dört sokulması ricasmıdile 12 olarak öngörülmektedir. öğrenciye ı 5 Bunların ve üçüncü gruptaki 4 üç öğrenciye getirir ve kısma görüşlerini bölünerek, ilk ise 1O kuruş maaş ve- rilmesi düşünülmektedir43 . Tersane Emini'nin ise akimdan sırasıyla 20, 15, ı O kuruş verilmesi geçmektedir. Okulun matematik dolayısıyla senede 3600 hocası kuruş ve nazırı tahsisat 60'ar ayrılınası kuruş alacaklarından, okul için ayda toplam 300 ve gerekmektedir. Konu hakkmda, o XVIII. sıralarda Yüzyıl Başından XX. donanma Yüzyıla zn Elt!menl de Caslramt!lalion el de Forlificalion Passagere. Bu eser Usülü'l·maiirif fi tertib·i Ordu ve Talisiniiii Muvakkalen ndıyln Türkçe'ye çevrilerek 1101'de 11706-07) fransız elçilik ınntbnasındn bnsılınıştır. 19 lnfitte-Cinvc. Journal. s. 75. Salih Efendi'nin ayrıca portresi ynpıtınış. bittiğinde öğrencilerle gelip seyretıniştir. Resiın fnuvel tarnfındnn rcnklendirilınişlir. 30 lnfitte-Ciavc, Journal, s. 136. ıı OOcak 1706, lnfitte-CtavUournal, s. 1/ıl. 31 10Arntık 1705, lnfitle·CiavUournal, s.131. 33 3Şubal1706, lafitte-Cinvc, Joninal, s. 157. 34 lnfitte-Ctnvc, Journal, s. 160. 35 lafitte-CtnvUournal, s.107. 36 lnfitte-Ctnvc, Journal, s.117. 11 lnfitte-Ctnvc, Journal, s.1lı1. 36 Nircngi ITrinngulation) Metodu ilk defn Hoıtandnlı Sneıtius tatbik elıniştir 116151. Nircngi metodunun gayesi, yeryüzünde ölçütınesi istenen ıneridyen knvisinin etrnfındn bazı görünür rıokinlan bir takıın üçgenler Imiinde bağinmak INirengi teşkil etınek) ve bu üçgenter ynrdıınıyln o knvisin uzunluğunu hesap etmektir. Besiın Dnrkol, Karlografya Oersleri.lstnnbut 1939, s.13. !Bu konudaki teknik bilgi uyarısı için Prof. Dr. Metin Tuncer' e teşekkür edcriın.l 39 lafitte-Ciavc, Journal, s.191. 46 lnfitte-Ciavc, Journal, s.1lıl-lı1. 41 lnfitte-Ciavc, Joumal, s.179. 41 lafitte-Ciavc, Journal, s.161ı. 41 lafitte-Ciavc, Journal, s.160. Kadar 277 Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 gemilerine "m iri kaptan" olarak Kılburun 'da yaşanan ağır Kapudaneliğe yenilginin faturasını yükselen ve savaş ilanından idam edilerek ( 12 Kasım sonra Rus lilosu karşısında 1787) ödemek zorunda kalacak olan okulun baş hocalarından Cezayirli Hasan Hoca ile görüşülür44 ve Kaptanıderya Cezayirli Hasan Paşa'nın da onayı alınır. Okulun ihmal edilmesi ve destek verilmemesi sebebiyle öğrencilerin moralle- rinin bozuk olduğunun belirtilmekte olması dikkat çekicidir. Ancak İbrahim Efendi, Sadrazam Yusuf Paşa ile görüşmesinde (9 Haziran 1786), bayram ertesi okulun durumu ile ilgileneceği vaadini almıştır45 . · İbrahim Efendi okulun sağlam temeller üzerine oturlulmak üzere ele alınacağını ve mal'i açıdan destekleneceğini, öğrencilerin maaşa bağlanacağını ve bütün bu işler için tahsisat ayrılacağını bildirmesi mem- nuniyet yaratmıştır. O sıralarda henüz Tersane Emini olan Mehmed Ataullah Efendi 46 Fransız seJ'areti terelimanı Testaile okulun nizamnamesine dair bir görüşmede dahi bulunur. Nihayet sonbaharda okuldaki ders !ere devam etmekte olan kıdemli 6 öğrencinin maaşa bağlanması işi gerçekleşme aşamasına gelir (5 Eylül 1786) ve bu gelişmede İbrahim Efendi kadar Gelenbevl'nin ve Canib Efendi'lerin de himmetinden söz edilir. Gerçekten bu üç hoca okulun Ahmed Nazif Efendi'ye takdim iş inip etmişlerdir üzerine bir layiha kaleme almış ve yeni Tersane Emini şülmesi gerektiğini belirtmiş, 19 Eylül'de ettiği kavuşturulacağı bununla ilgili olarak Sacirazamın hazırlanan ayrıca oluıla öğrenci bulunması (8 Eylül 1786). Layihada bizzat devlet tarafından üslenilmesi üzerinde durulmuştur. lun bir nizamnameye (Reglement) vale gerekliliği sözünü Layihayı vermiş, ağırlığını koyacağı okul nizamnamesini haberi gelir. 156. ders belki de bu yüzden onayladığı inceleyen Tersane Emini oku- ancak konunun sadrazam ile görüve kalabalık olmuş, vaadinde işin bulunmuştur. Nihayet mal'i cephesini defterdara ha- , hatta derse Tersane Emini'nin iki zenci hadımağası bile katılmıştır47 . 15 Eylül 1786 (22 Zilkade 1200) tarihli olarak çıkan nizamniime, 26 Eylül'de ilan edilmiş 48 , bir gün evvel, 25 Eylül'de bumünasebetle okulda bir tören yapılmış ve belirlenen 7 öğrenciye birer berdi verilerek ayda 10 kuruş maaş alacakları bildirilmiştir (29 Eylül) 49 . Bir sonraki yani 159. derste bu öğrenciler La" Teylesmıizfıde 1/afız Ahrlullalı Efeudi Tarihi. yay. Feridun Emecen, istanbul 2003,1,237-39. Tersane Zinilanı'nda ip ile boğularak idam edilen Cezayirli Hasan Hoca alim 1\işiliği ile bir anlamda Piri Rcis'in mulmddcratını paylaşmış gibidir. 45 lafittc-Clavc, Journal, s. 182. 44 10 Haziran 1786'da 7ay 13 giin Rcisüll@lalı oldu. '~ lalittc-Clavc, Joumal, s. 25. ıu 26 Scptcınbre Pulılication du Rcglcmcnt rl'ccolc de lortification ct namination de 7clevcs, cnrcgistrc le 11 de la lıınc de Zilcadc, cc qui revicnt aıı15 Scpternbre, l<\littc-Clavc, Journal, s. 255. " Bunların isimleri için bkz. lafittc-Clavc, Jotmml. s.154-155; Bcydilli, Mtilıendislmne, s.15, not 1; Kaçar, Bilim ve Eğitim Anlaytşmda Değişmeler, s. 11 O. 50 Lalittc-Ctavc, Joumal, s. 154. Selim Ağa, Cczayirli Ilasan Paşa ilc birlil1tc 1. Abdiilham id aleyhine !~astı olduğu lölımctiylc Halil Ham id Paşa'nın ortadarı kaldırılmasının 117351 baş aklörterinden biridir. ı.ı lafittc-Ciavc, Journal, s. 264. 51 lafittc-Clavc. Journal, s. 114. 11 ' lafittu-Clavc, Joumal, s. 179. fıtte-Clave 'yi Fransız hoca buna çok memnun olur. Statü itibariyle Tersane 'ye bağlı olarak eğitim padişah nezdinde babası Selim Ağa sebebiyle hatırlı bir yeri olan Ahmed Nazif'in önemli rol oynamış olduğu kabul edilir50 . Bu gelişme okula olan ilgiyi arttırmış gözükmektedir, zira 1O Ekim' de yapılan 168. derse pek çok eğitimsiz hevesli istemişlerdir 51 • gelmiş ve derslere katılmak Bunu diğer günlerde gelenler izlemiş, mesela 24 Ekim' de Amedci' in ka ynı gelmiş Lafıtte­ Clave'nin ders verdiği sınıftan ayrılmaz olmuştur. 17 Ekim 'de Lafıtte-C la ve Kaşsabbaşızade İbrahim Efendi refakatinde olarak bizzat Nazif Efendi 'yi ziyarete giderek kendisine lll. Selim'in Hasköy'deki mühendishaneyi şahsen ziyaret ederek olduğu ve Gelenbevl'nin bulunmadığı 142. ders teşekkür etmiştir. onurlandırmasına karşın kez Tersane'ye gelen I. Abdülhamid'in okulu ziyaret etmesi söz konusu cinin olmamıştır. esnasında padişahın pek çok Nitekim az öğren­ tebdilen Tersane'ye geldiği öğrenilir. Atla okulun önünden geçen padişah, oraya bir bakış atfetmekle yelinmiştir ( 13 Haziran 1786) 52 . 28 Ekim 1784-29 Aralık 1786 tarihlerinde ve Pazartesi ve ders yapmış olan Lafitte-Clave, derslerin ders (Leçon de.fort(flcation lada yetinmiş yapılmak içeriğiyle Perşembe günleri olmak üzere toplam 182 ilgili olarak !'azla bilgi vermez ve genelde "mutad a!'ordinaire) yapıld1" veya "Fort(flkasyona devam edildi" gibi tanımlama­ olarak ayrıntıya girmez. 29 Aralık'taki son dersten itibaren, üzere haftada iki gün uygulamalı dersler konulmuş olup araziye Salı ve Cuma günleri arazide çıkılarak yapılan bu derslerin Sadrazam Koca Yusuf Paşa 'nın isteği doğrultusunda gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır 53 . Böylece 2 Ocak 1787 başlanmıştır. XVIII. 278 kutlar ve verecek olan okulun nizamniimesinin çıkmasında, Salı günü Okmeydanı'nda tüm öğrencilerin iştirakiyle 5 Ocak'ta (Cuma) ikinci ders olmak üzere arazide Yüzyıl Başrndan XX. Yüzyrla Kadar ve plançetelerle uygulamalı ilk derse yapılan uygulamalı derslerin sayısı Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 arasında 2 Ocak-23 Nisan 1787 öğrencilere olmak üzere 23 'tür. 3 Nisan'da veda eden Lafitie-Clave yerini Monnier'e bırakarak Özü kalesi tahkimi ile ilgili yeni vazifesine yönelmiştir54 . Arazide yapılan dersler sebebiyle Pazartesi-Perşembe yapıldığına beraber, bu derslerin bırakmış olduğu arazi derslerine Rusya ile kendi kale işin yapımında görülmektedir. kronolojik Journal'de açıklama kayıt düşülmemiş olması, sınıf derslerinin noktalarının planların teknik yerini olan devletin, özellikle müstahkem yerlerin tahkimiyle ilgili olarak yabancı uzmanların yol göstermeleri ve müdahaleleri da savunma önlemlerini yeterince yerine getirebilecek durumda ince getirilmemekle neticesini vermektedir. mühendisleri olmak üzere kadrolarıyla hanelerinde artık dair savaşa hazırlanmakta başta Fransız akıbeti hald<ında derslerinin gösterilmesi kaydıyla imalatın çizimlerinde okuldaki hoca ve Savaşa hazırlanan devletin Kaptanıderya olduğu, en iyi derecelerde yanında top döküm- gerçekleşebildiği, öğrencilerin katkılarından yararlanıldığı Paşa'nın Cezayirli Hasan emriyle ı 786 bahar aylarında hazır olmak üzere 30 gemi inşasına giriştiği 55 ve bunların çizimlerinin Fransız mühendisler kadar yerli mühendisler eliyle de cığın ın mutlak şekilde yetersiz öğrencisi üç-beş hocasıyla bir gerçekleşmekte olması, okuilaşma girişimlerinin, kaldığı anlamını taşımadığını mühendishane imparatorluğun savaş mekanizmasının mesini beklemek herhalde gerçekçi bir da belirtmiş olduğu gibi Fransız adıyla etmesi yaklaşım hoca ve bakımından anlamlıdır. öğrencilerle kullanılmakta , !uğu olamaz. i11ıde kara karşılık Ayrıca Küçük Hüseyin işlerinden Paşa'nın layi11asında anlayan "kale mühendis/eri" mühendisliği alanında olan "müdavim" ve "heveskar" gibi meydana branşın gelmiştir. tanımlamalar, teknik bilgiyle vermek üzere faaliyet göster- da bir şeyler yapılması Tersane'deki mevcut mühendishane zorunluluğu dağar­ önemlidir. ı 0-15 sağlayacağı bir kurumun sebebiyle, Bahri ve Ben·! her iki yürütülmesi bakımından göstermesi hocalar genelde istihkam ve kale eğitim kuruımınun bulunmaması aynı çıkan azametti bir düşmana idiler ve "Tersane ile münasebetleri yoktur". Bu gereğine işaret ortaya mevcut bilgi uzun dışında başkaca bir yıllar aynı çatı altında, Okuldaki dersleri izleyenler için belirli bir kayıt işlemi, devam zorunlu- ve öğrenim sonunda yapılacak imtihan neticesinde verilecek mezuniyet belgesinden oluşan bir sis- temin mevcut devam olmadığını zorunluluğu olan takım ifade eder. Bir kayıtlı bir sistemin hoca ve öğrencilere başlamış olmasına işaret belirli maaşlar bağlanması, artık etmektedir. Okuldaki eğitimi zo- nınlu olarak takip edecek küçük de olsa maaşa bağlanmış bir öğrenci nüvesinin oluşturulması, bunların · daha sonraları mekan ve kadro olarak alabilecek derslerde öğrenim yan bu yetişmelerine yol gelişecek okul bünyesinde hoca namzedi (hal(fe) olarak vazife açacaktır. Bununla beraber, eğitim meselesini, hoca, ve temelinde gideremeyen, eğitimi bütün kademeleri ve aşamalarıyla bir bütün halinde ele alama- zafıyet hali, yalnız değil Bahri için 1795'te yeni olarak açılan Mühendishane-Berrl için de uzun zamanlar söz konusu olarak kalacak ve bu her iki kurum da Avrupa örneklerinde düzeydeki bir gelişmeyi gerçekleştiremeyeceklerdi. devletin genel durumunun- bir parçası gördüğü gerçeğinin niden öğrenci büyük payı olduğu yapılanma girişimleriniri (Nizam-ı devletin bütün Lafıtte uzmanlar Cedid), askeri sahalar aksamını yenileştirme amacını taşımakta olması için Fransa'ya mükemmelliğinin ayımsı vazifesini yoktur. III. Selim zamanında başlayan yenilenme ve ye-. Clave ve Monnier gibi kara mühendisleri sağlanması gibi istenilen Bunda her kurumun ait olduğu bütünün -dolayısıyla ve bütünün zafıyet veya olduğuna şüphe olduğu yanında, yapılan başvuruya dışında mülki idare dahil olmak üzere bu anlamda rastlantı denizcilik ve gemi olumlu cevap verilmiş, değildir. yapımı konusunda da böylece gemi inşasında önemli hizmetler görecek olan Jan-Jacques Sebastian le Roy Eylül 1784'de, yardımcısımühendis Durest ve marangoz, b urgu cu ve kalafatcı kal11ı ve ustalarından oluşan yedi kişiyle İstanbul 'a gelmiş ve kendilerine maaş ve tayinat bağlanmış olarak Tersane'de işe başlamışlardır. XVIII. "Ser ka{fa-yı kalyon" sıfatını Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla fi& 55 lafitte·Ctave, Journal. s. 313. lafitte-Ctave, Joumal. s. 131. Kadar 279 Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 taşıyan Le Roy ve ekibinin teknik yardımlarıyla ı 788 yılına kadar geçen dört yıl içinde, yeni tipte (on modern lines) 56 çeşitli sınıflarda (2 firkateyn, 4 koı·vet, ı pereme, ı galyot, çeşitli boy ve donanımda 53 bombarde, 16 topçeker başta olmak üzere) 112 kadar gemi inşa etmişlerdir 57 . Bunlardan en önemlisi mühendisliğinin Le Roy'un yaptığı 74 toplu "Mukaddeme-i Nusret" adını taşıyan kalyondur. 1787'cle yapılan bu gemi 1SOO'de köhneliği sebebiyle çürüğe çıkartılarak bozdunılımıştur 58 . Le Roy faaliyet gösterdiği gemi inşa edecek derecelerde ustalaşan Türk mühendislerinin de Nitekim Fransız mühendis ve ustalarının Rus-Avusturya savaşı sebebiyle memleketlerine dönmeleri (Eylül 1788) üzerine, Tersane'deki mühendishaneele '~j'e1111-i de1ya ve harita-i coğra.fjJa" dersleri vermekte olan Osman Hoca'nın asistanlarından Seyyicl Mustafa ve Ahmed Hoca gibi isimlerin özellikle 1793 'te hizmete başlayan Le Bnın döneminde artık kendi başlarına kalyon inşa etmişlerdir. Bunların Le Brun'dan "nisbet-i hendesiyye üzere sefain inşaas!'' konusunda yararlandört sene içinde kendi başlarına yetişmesine katkıda bulunmuştur. dıkları ve edindikleri bilgileri de başkalarına aktardıkları iüıde edilmektedir59 . Seyyid Mustafa, Kalas'ta inşa ettiği sı Slıaw, "Otloman Navy". s. 116. Kaçar, Bilim ve Eğitim Anlayl~lmla Deği~meler, s. 07·?0. '"Oeydilli, "Seyyiil Mustafa", s. !,01, not 36. 59 Oeydilli, "Seyyiil Mustafa", s. /ı01. ıo Karai, "Selim lll. Oevrinde Osmanlı Bnhriyesi Ilaldunda Vesikatar", Tarili Vesikalan, 1/3. Ankara 1?lıl, s. 106·0; Oeydilli, "Seyyid Mustafa", s.lı01. 1 ' Kemnl Oeyililli·llhaıı Şahin, Ma/ımılfl Raif ıı Karai, "Osmanlı Bahriyesi Halıkında", s. 108. 17 ' firkateyn 40 top taşımaktaydı ve alt kısmı bakırla kaplanmıştı. Aynı şekilde Ahmed Hoca'nın Midilli'de yaptığı kalyona "Ziver-i Bahrf'' adı verilmişti, 700 mürettebatlı ve 68 topa sahip bulunuyordu. Altı yine bakırla kaplanmıştı 60 . 1796'da yapılan bu gemilerin birer resimleri Mahmud Raif'in eserinde yer almaktadır61 . Yine Mahmud Raif'te resmine yer verilen, Sinop'ta 1797'de "Hediyetii '1-miilük" adında 200 mürettebatlı, 46 toplu, altı yine bakır kaplı bir firkateyn inşa eden Çavuşoğlu Mustafu 62 da Le Brun'un öğrencilerindendi. 1795'cle Hasköyde Kara Mühendishanesi'nin açılmasından sonra kara ve deniz bilimlerinin Tersane mühendishanesindeki öğrenimi önemli değişikliğe uğradı ve iki mühendishane her biri yalnızca kendi konularında eğitim vermek üzere birbirinden ayrıldı. "Kalyon inşas1 ve de1ya.fenn!eri" Bahri'ye, "nisbet-i hendese üzere !ala inşas1" ve kara harbine dair olan bilimlerin öğrenilmesi Berı·i'ye tahsis edildi. Bahri'deki dersler ise iki ana şubeye ayrılmış bulunuyordu: 1) Gemi yapım mühendisliği ve 2) Harita ve coğrafya bilimi (de1ya.fennleri). Gemi yapım mühendisliği dersleri (inşa-y1 sefa 'in) Le Brun'un uhclesinde kalmış ve kendisine Ahmed Hoca başasistan, Seyyid Mustafa da ikinci asistan (hal{fe) olarak verilmiştir ( 1797). Deniz mühendishanesinde "harita ve coğra.fjJa" dersleri ise 1794 'te, ertesi sene elersIere başlayan kara mühendishanesincleki hoca kaclrosuna atanan ve sonradan (ı 797) Bahri'ye tekrar geri dönen Seyyicl Osman Efendi tarafından yapılmaktadır. Le Brun'un, Fransa'nın Temmuz 1798'cle Mısır'a salclırmasıyla başlayan savaş sebebiyle memleketine dönmek zorunda kaldı ( l 799). Onui1 ayrılmasıyla oluşan boşluk mühendis Jean-Babtiste Benoit ile clolclurulmaya çalışıldı. Nazari dersler için Ahmed ve Mustafa hocalardan istifaele eelilmeye devam edilmiş, elenizeilikle ilgili uygulamalı (dmeli) dersler Fransız mühendis Parale tarafından verilmiş, bu arada hoca, reis ve hizmetiiierin çocuklarından oluşan 20 kişilik bir öğrenci kitlesi eğitime dahil edilmiştir. Parale'nin ele savaş sebebiyle işten ayrılması üzerine uygulamalı dersler öğrencilerin sefere çıkan gemilerele çalıştınlmaları suretiyle yapılmıştır. Le Brun'un lll. Selim zamanında oluşturulan yeni fılonun gerçek mimarı ve başmühendisi olduğuna ve çok büyük hizmetlerele bulunduğuna şüphe yoktur. Nitekim 1796-1799 yıllarında 19 kalyon, 15 firkateyn, 13 korvet olmak üzere 47 parça gemi inşa edilmiştir. Bunların içinele 1200 kişi ve 62 top taşıyan üç anbarlı Selimiye kalyon u; 900 mi.irettebatlı 82 toplu Tavus-I bahri isimli kapuelane kalyon u; 850'şer mürettebatlı ve 76'şar toplu Heybet-endaz ve Beşdret-nüma isimleri verilen Patrone ve Riyale kalyonları; 900 mürettebatlı 82 toplu Bddi-i nı1sret ve 850 mürettebatlı 76 toplu Aslan-I Bahri isimli kalyonlar dahil olmak üzere 9 büyük kalyon Tersane'de bizzat Le Brun tarafından inşa edilmiştir. İstanbul dışındaki tersane mahallerinde (Bodrum, Gemlik, Kal'a-i Sultaniyye, Midilli, Sinop, Rodos, Ereğli, Limni, Korfu, Rodos, Kalas, Sohum) çeşitli XVIII. 280 "Bii/heves" Yüzyıl Başından XX. adını taşıyan Yüzyıla Kadar 275 mürettebatlı Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 mühendisler tarafından yapılan gemilerin büyük kısmının yine Le Brun'un onayladığı planlar dahilinde ("eninşa edilmiş olduğu bilinmektedir. Mühendis-mimarlar içinde Fransız Benoit, Yenedildi Joseph, İsveçli Klinteberg, mimar Philip ve Antuan gibi yabancılar dışında, I. Abdülhamid zamamnda Tersane'de başmimar olan İsmail kalfa ile mimar Papaço kalfa, ayrıca mimar Dimitri kalfa, Nikola kalfa, Nevsim kal fa, Kara Yorgi kalfa, Çakır Ali, Fidanoğlu ve Mehmet kalfalar ile Mühendishane'den Ahmed ve Mustafa hocaların isimleri zikredilmektedir63 . Bu listeye yukarıda adı geçen Çavuşoğlu Mustafa da eklenmelidir. Oluştu­ rulan filonun subay ve eratı 20.495, top sayısı ise 2329 olarak hesaplanmaktadır64 . dôzesiy/e") Böylece, Anadolu sahilleri bir yana Çanakkale boğazını dahi savunmaktan aciz bir duruma düşmüş olduğu vurgulanan Osmanlı deniz gücü, III. Selim zamanında ciddi şekilde güçlenmiş ve yenilenmiş oluyordu. Deniz gücünün durumu hakkında daha önceki tarihlerde yapılan tespitler pek de parlak bir görüntü vermemekteydi. 1784'de çıktığı araştırma seyahati vesilesiyle İstanbul'a da gelen Fransız subaylarından Bonneva1 65 ; Osmanlı bahriyesine ilişkin kaleme aldığı raporunda oldukça karanlık bir tablo çizmiştir. Denizciliğe dair biraz bilgisi olan herkesin, kaptanlıkları bir borsa eshamı gibi para ile satın aldığı, kaptanların devlet tahsisatını çeşitli yollarla, -özellikle gemi İstanbul Limanı 'ndan çıkınca mürettebatın yarısını karaya çıkartıp, bütün sefer boyunca devletin bunlar için verdiği maaş ve tahsisatı cebe indirerek- zimmetine geçirdikleri, gemi seyrinden habersiz oldukları, genelde Rumlardan oluşan kılavuzların tecrübeye dayalı birikimleri dışında bir şey bilmedikleri, dolayısıyla karayı gözden kaybetmeleri halinde yollarını bulamadıkları, pusula kullanılmasının bilinmediği, bu zafiyetten ötürü mesela bir harp gemisinin önce İzmir veya Rodos'a uğradığı, oradan da memur olduğu mahallere gitmek üzere peşine takılacağı bir Frenk gemisi aradıkları gibi hususlar abartılı olabilir; ancak Ömer Faik Efendi'nin, o dönemlerde, "gemisini Tophane 'den kaldmp Sarıyer 'e götüren bir kaptam n, usta kaptan sayildığ!'' 66 yolundaki beyanı karşısında doğruluk payının yüksek olduğu açıktır. Gemilerin güvertesindeki kargaşaya dikkat çeken Bonneval, burasının bir baştan bir başa tahtadan yapılmış barakalarla ve kıç küpeştenin ise subaylara mahsus pek çok kulübelerle dolu olduğuna, dolaşacak yer kalmadığına, geminin her tarafında ateş yakıldığına, deniz savaşına dair talim ve top atışı alıştırmaları yapılmadığına, gemilerin savaş düzeyine geçmelerinin fevkalade zor olduğuna, top ve top güllesi uyuşmazlık ve kargaşasına işaret etmektedir67. Bunların, tersane ve donanma ile ilgili olarak çıkartılan kanunnamelerde ve bunlara yer veren Nuri, Vas rf ve Cevdet tarihlerinde 68 , Mahmud Raif Efendi 'nin 1798 basım lı eserinde69 tekrarlanmakta olması, Bonneval'in 22 Nisan 1784 tarihli bu rapordaki tespitierin doğruluğunu kanıtlamaktadır. Bonneval'in verilerine göre, 2 adeti 74, 12 tanesi 64, 1O tanesi 54 toplu olan eldeki 24 kalyondan ancak I 6'sının durumu iyiydi; bunların 9 tanesi donatılmış durumdaydı; dolayısıyla diğerleri kullanıma hazır değildir. 15 firkateynden I 2 'sinin durumu iyi olmakla beraber ancak 9 tanesi kullanıma hazırdı. !Giçük gemilerin hali de bunlardan daha iyi değildj1°_ Gemilerin bakımının yeterince yapılınadığı ve iyi kalafatlanmadıklarından ötürü ömürlerinin kısa oldukları ve az zaman içinde çüriiğe çıkarıldığının ifade edilmiş olması da önemlidir. Bu zafiyetin giderilmesi için III. Selim zamanında büyük bir kuru havuz. yapılmasına (1797-1800) gil'işilecektir 7 ı. XVIII. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle yaşanan nisbi barış dönemi, yalnızca kara ordusunun ehil kumandan ların da artık hayatta olmamalarının etkisiyle derin bir zafiyet içine düşmesine yol açmamış, aynı zamanda donanmanın da zamanla işe yaramaz bir hale gelmesi sonucunu vermiştir. Her sene baharcia Akdeniz'e açılan donanma yalnızca adalar ahalisini soymaktan başka bir işe yaramamı ş olarak ("adalar redyds1 derd-mendi erini soymaktan başka bir işe yaramaz ") 72 geri gelmekteydi. Kapdanpaşalar ise eleseriye "umı/r-1 bahriyyeden bi-haber" olup, bahri mansıpların tevcihinde de ehliyet ve liyakat asla Karai ... Osmanlı Bahriyesi Hakkında ... s. 103-11: Buradan. S. Show, .. Oıtoman Navy", s.113. 64 Karai. .. Osmanlı Bahriyesi Haklonda ... s.10iı. 65 Bu zal13 Marl171ı7'de ölen Humharacı Alımed Paşa !Koni de Bonnevall ilc. 63 karıştırılmamalıdır. " Ömer Faik, Niziimü'/ atik, 10. Klb. nr. 5B36, vr. 19a/s. 37 Mail ters derkenar notu. Ayrıca bkz. Beyililli, .. Küçük Kaynarca'dan Tanzimara lslfilıfil Oüşünceleri .. , ilmi Araşiirma/ar Dergisi, Vllll19991. s. lı O. 67 Koral, .. Osmanlı Tarihine Dair Vesikalar", Bel/elen. IV/1lı-15INisan-Temmuz 19lıOI. s. 175-B9; .. Bonneval'in Osmanlı Bahriyesine Dair Raporu ... s. 175-61. 68 Nuri Jarilli.IO. Kıb. nr. 5996, vr. 96a-b; V-ısli Jarilli,IO. Ktlı. nr. 5981, vr. 66a-69b; Cevdet T.ırilli.l. 158-59,161: VI, 57-56. 69 Beydilli-Şalıin. Mahmud Raif Efendi. s. 5lı-5B. 7° Koral, .. Selim lll Devrinde ... s. 161. Benzer lıir tespit için bkz. Show... Oıtoman Navy... s.116, not ı. 11 ldris Bostan, .. Tcrsanede Büyük Havuz lıışası, 179lı-1800 ... Beylikten lmparatorluğa Osmanli Oenizciliği. Istanbul 1006, s. 11H6. 11 Cevdet Tari/li. 1, 15B. XVIII. Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla Kadar 281 Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 "u/ı/nı aranmamakta ve hatta deniz seferlerinin birçok Bu yüzden Avrupa devletlerinin donanmaianna sanları tepelemeye dahi nıaar(le" ve ımıkabele ımıldedir olamamaktaydı. ihtiyaç duydu~u bilinmemekteydi. etmek şöyle dursun, Akdeniz'de Bu yüzden Mısır tarafına dolaşan hacılar gidip gelen kor- ve tüccar korsan korkusundan müste'men gemilerinden medet umar bir hale gelmişlerdi. 73 . Gemi yapımı ekonomik olmayıp, üç-beş pahalıya misli getirilmekte ve kereste tedarik etmekle vazifeli kazalar da zaman içinde bu yükümlülüklerini yerine getiremeyecek hale düşürülmüş bulunuyordu .. Kalyonlann-kıç taralları teaddit kulübelerle dolu olarak muharebeye uygun olmayan bir durumdaydılar. Güvertelerdeki savaşmak şöyle sebebiyle dıklarından dolaşmak dursun bile müşkülat arz etmekteycli. Keresteleri yaş mü- yığıntılar iken mıhlan­ gemiler birkaç sene içinde suyu çekilip açılırdı. Kalyoncu adıyla anılan deniz askerleri ise disiplinsiz ve edepsiz davranışlarıyla ahaliye yük olurlar ve bir toplanmış ırgat işe de yaramazlarclı. Eleseri etraftan zorla ve çiftçi makulesi mürettebat, gemi kullanmak ve savaşta ımıharebe etmekten aciz olup, biraz dalga görseler ayakta durmaya mecalleri satılırdı. yanlara verilir ve kalmazdı. Kaptanlıklar rüşvetle adıyla Bunlar kalyoncu ulufesi deniz işlerinden anlama- ödediği paraları aralarında paylaşır­ devletin lardı. Çeşme yenilgisi bu durumun bir neticesinden başka bir şey değildir74 . Görüldüğü gibi Cevdet Paşa'nın bu notları Bonneval'den daha olumsuz bir tablo çizmel<tedir. Başmuhasebe'ye 14 Ocak 1793 (1 Cemaziyelevvel 1207) tarihli olarak kaydedilen Bal11·iye Kanun- namesi ile bir önceki sene 11 Temmuz I 792 (2 I Zilkaade I 206) tarihli olarak Tersane'ye nizama ek olmak üzere donaımıayla ilgili yeni düzenlemelere gidildi 75 veren deniz baş subaylarının (zdbitdn-1 bahriyye) sayısı 76 • verilmiş olan Burada donaımıada hizmet• 3000 olarak gösterilmiştir. Bunların içinde yer alan reis, yelkenci, ikinci ve üçüncü reisler, gemi ağası ve topçubaşıların maaş ve tayinatlarında iyileştir­ meler yapılmış ve ne kadar maaş alacakları belirtilmiş; bunların ve kaptanların ':fen n inde nıdhir ve ehliyeti zdhir" olmaları ve atamaların yapılacak bir sınav sonucunda olması şartı getirilmiştir 77 • Kaptanlıkların boşalması başreisi halinde, kaptanlığın kapuelane başreisiilc yeterli bilgi sahibi rıdan dahi olsa daha ehil buna ilişkin olanın lardı. reisierine verilmesi, böylece silsile yürütülerek, patrone patroneye, karavele reisierinden yeteneldi olmayı olanın hükmü bu yönde diğer riyaleye başreis olması öngörülınüştür. olduğundan, olabileceğinclen, değiştirilmiştir. Dolayısıyla tarafından yapılacak Ancak sair gemilerde daha "mütefennin" ve otomatik olarak silsile yürütmek yerine tercih edilmesi uygun görülerek, bir önceki tespiti sancak kaptanları Keza olanı icap ettiren bir iş "mahir" başreisi er bulunması söz konusu ehil baş bundan böyle yıl çıkan dışa­ Tersane kanununun kaptanlıklar da boşaldığında en bir sınav sonucunda belirlenecek ve atanacak- atamalarda da liyakat ve beceri aranma düzeni getirilmiştir. Böylece tersane ve derya işlerinde liyakati olmayanların ittimas ile işe alınmasına son verilmişti 78 . Mahmud Raif Efendi'nin Nizdnı-1 Cedid döneminde sane Nizdnu kısmında 79 , kaptanlıkları satın almalarının önlenmiş olması Cevdet Tarihi, ı. 159. n Cevdet T.ırihi.l. 159. 75 Cevdet Tari/ii. V. 286-88; Slıaw. "Ottoman Navy". s. 21 B. "" Cevdet T.ırihi, VI. 57 -58; Slıaw, "Ottoman Navy". s. 228. 77 Cevdet T.ırilıi, V. 286-87. 78 Cevdet Tarihi, VI. 58; V. 288. 19 Beydilli-Şalıin. Malımud Riiif. s. 51,-58. burada öncelikle kateyn ve türü gemilere Her yapılanların olmayanların ve bununla bağlantılı olan suiistimallerine bir son kaptanın atanıp işi bir özeti verilmektedir. Ehil bilgi ve becerisine uygun düşecek şekilde verildiği Kalyon, Fir- ve kimlikleri koruyarak bu gemilere siivari (kaptan) olarak tayin edilmiştir. Bunların işten alınmalarını gerektiren suçlar işlemeelikleri sürece aynı gemide uzun zaman çalışmaları sağlanmış, yapılmış engel ve gemilere olunmuştur. atamalarda ayrılan Yüzyıl Başından rüşvet olgusuna bir son verilmek mühimmat belirli denetim usullerine Gemi m ürettebatının sefer esnasındaki yemek ve Eskiden geminin birçok yerlerinde XVIII. 282 vurgulanmaktaclır. Şehtiye eserinde yer alan Ter- 1798 tarihi itibariyle denizcilik sahasında varılan son nokta genel bir değerlen­ dinneye tabi tutulmakta ve 1792'den beri 'IJ yapılan reformları tanıtan XX. Yüzyıla Kadar maltız ocakları yakılarak istenmiştir. Maaşlarında iyileştirme bağlanarak, zimmete geçirilmelere iaşe sorunlarına herkes kendi yemeğini da bir düzen getirildi. kendi pişirirdi, şimdi Türk Denizcilik Tarihi Cilt- 2 bu usule son verildi ve geminin güvertesinde uygun bir yerde bir mutfak kurularak, nıürettebat için yemek pişirilmesi yoluna gidildi. Etraftaki su varilieri ve kumanya sandıkları kaldırılarak, güvertelerdeki kargaşaya son verildi. Tersane işçilerinin maaşları da dışarıda iş tutmalarına hacet kalmayacak derecelerde yükseltildi. Gemilerin kalafatlannıası, özellikle kuru havuzun inşasıyla beraber bakını ları, çok daha iyi yapılmaya başlanmış, kalafat işçi açığı Mısır'dan 200 Arap kalafatçı getirtilnıek suretiyle giderilmeye çalışılmıştır. Jvlukaddeme-i Nusret Gemisi'nin çürüğe çıkartılması örneğinde olduğu gibi hizmet yılları bakınıının gereği gibi yapılanıanıası sebebiyle kısıtlı olan gemilerin 60 yıla varan ömürleriyle en az İn­ giltere' de olduğu gibi uzun yılar kullanınıda kalmaları sağlanmak istenmiştir. Gemilerin atlarımn bakır ile kaplanmaya başlanması yine bu anlanıdadır. Gemilerin savaş Topkapı, Beşiktaş veya Aynalı Kavak Sarayı önlerinde ikişer adet halinde sıralanarak harp oyunları sergilemeleri ve deniz savaşındaki becerilerini göstermeleri, rüzgara karşı gemi çevirmek ve düşman rüzgarı dışına çıkmak (01·saya Çikmak), birbirlerini rüzgar altına almak gibi çeşitli nıariJ'etlerde bulunurlar, padişahın taltifıne mazhar ve ödüllerine nail olurlardı. istanbul'a getirilen zahirenin ve diğer ihtiyaç mallarını nakleden tüccar gemileri sayıca çok olduklarından gereken malların yaz-kış temini hususunda herhangi bir zorluk çekilmemekle beraber, yabancı tüccarlam bağımlı olma haline son vermek amacıyla yerli taşımacılığın teşvik edilmesi bazı devlet ricalinin ve zengin kişilerin gemi satın alarak veya inşa ettirerek deniz taşımacılığının güçlendirilmesi söz konusu olmuştur. Nitekim I 795 senesine gelindiğinde bu şekilde oluşturulan ticaret fılosun­ daki gemi sayısı 82'yi bulımıştur 80 . Tersane mühendishanesinin de -yukarıda belirtildiği üzere- iki şube halinde eğitim vermek üzere yeniden yapılandığı ayrıca belirtilnıektedir81 • İnşa edilen yeni stil gemilerin özellikleri ayrıca dile getirilir. Eski tarz gemiler oran bakımından boylarına kıyasla daha geniş olduklarından orsaya çıkanıamakta, dolayısıyla yandan esen rüzgarı arkalarma alamadıklarından ve rüzgara karşı gemiyi çeviremediklerinden, düşman rüzgarı altında kalnıaktaydılar. Ayrıca eski tarz gemilerin alet ve edevatı ağır olduğundan kullanılması zor ve hareket kabiliyeti zayıftır. , Dolayısıyla eski stilde ağır ve hantal gemilerin yerine, Fransız stilinde hafif ve süratli gemiler yapılmaya başlandı. İstanbul'daki Fransa temsilcisi Pierre Ruffın Ocak 1806 tarihli raporunda Osmanlı donanmasını 20 kalyon, 20 fırkateyn ve I4 korvet olarak rapor etmekte ve bu sırada İstanbul, Rodos, Bodrum, Sinop ve Gemlik'te 5 adet kalyonun inşa halinde olduğunu bildirmekteydi. Ocak I 807'de İngiltere'nin İstanbul elçisi James Arbuthnot Osmanlı donanmasının mevcudunu 9 kalyon, I 4 fırkateyn, 1O korvet ve bir takım küçük gemilerden ibaret olarak göstermekteydi. Cevdet Tarihi'nde de 20 kalyon, 22 fırkateyn ve 15 korvet olarak belirtilmektedir82 . Bu sayısal tespitler yanında özellikle donanmanın niteliğiyle ilgili olarak yapılan değerlendirmeler önemlidir. İngiliz elçisinin hükümetine yolladığı Haziran I 803 tarihli raporundaki beya- my la, Fransız stilincieki çağdaş mimari ölçüleri ve teknik donanımlarıyla yeni inşa edilen Osmanlı donanması, daha önceleri hiç olmadığı kadar ve zamanının en iyilerinden ('~finesfleets") biri durmmındadır 83 . Denizcilik işlerindeki gelişmeler büyük harcamalara yol açmakta olduğundan, I 804'te yeni bir örgütlenmeye gidildi ve özellikle nıfıl'i konularda yeni düzenlemeler yapıldı. Tersane Eminfiği kaldırılarak yerine Unıı/r-1 Ba/ıriye N ezareti kuruldu. Harcamalar için bağımsız bir fon (Tersane Hazinesi) oluşturuldu vergiler bu fona ayrıldı. Tersane Dellerdarlığı adı altında kurulan mali büro nezaı·et idaresiyle birleştirildi ve başına Paris'te ilk daimi elçi olarak vaziJ'e görmüş olan Esseyyid Ali Ef'endi getirildi 84 . Bahriye Nezareti ile Kaptanpaşa arasında iş bölümü ve yetki dairelerinin belirlenmesiyle yeni teşkilat­ lanma tekemıniii etti. Ancak Nezaretin faaliyet yılları fazla uzun sürmedi ve lll. Selim'in tahtan indirilmesiyle (29 Mayıs '1807) gelişen olaylar sırasında kaldırıldı. Unıür-ı Bahriye Nezareti eskisine benzer vaziJ'e yükümlülükleri altında I 7 Mart I 867'de tekrar kurulnıuştur 85 . ve çeşitli XVIII. Yüzyıl Başından XX. Yüzyıla "" Sandel Öner. isveç Devlet Arşivi'nde Malifaz i. M. 0'0/Jsson Evmla T.ısnif ve Tahlili. llü. Sosyal Bilimler Enslilüsü, lıasılınamış Yüksek lisans Tczil. islanlıul1999, s. 151: K. Bcydilli. "Karadcniz'iıı Kapalılığı Karşısında Avrupa Küçük Devielleri ve Mi ri Ticarcı Tcşclılıüsü", Belleten.lV!111ı 119911. 687·755. nı Bcydilli·Şalıin, Mahmnd Raif. s. 5lı-58. 1 " Cevdet Tarihi, VII. 292-91,. 3 " Slıaw. "Olloınan Navy", s. 116, nol1. "' Ali ilısan Gencer, Bahriyeile Yapilanlslalmt Hareketleri ve Bahriye Nez,ireliilin Karuluşu [17BP-1867/. Ankara 1001 1• s. 66 vd.: Show. "Olloman Navy", s.119 vd. a.g.e.. s. 311 vd. 5 " Gencer. Kadar 283