BASIN BÜLTENİ “Göz Ardı Edilenler: İstanbul’da Yaşayan Suriyeli Sığınmacılar” Suriye’de devam eden çatışmaların ikinci yılını doldurduğu bu hafta Birleşmiş Milletlerin paylaşmış olduğu rakamlardan görüyoruz ki; milyonlarca Suriye vatandaşı ülke içinde yerlerinden edilmiş, 1.1 milyondan fazlası ise ülkelerini terk etmek zorunda bırakılmıştır. Ve bu rakam hızla artmaktadır. Bugünün rakamları ile %75’ini kadın ve çocukların oluşturduğu 400,000 Suriyeli Türkiye’ye sığınmış ve zor yaşam koşulları ile mücadele etmek zorunda bırakılmışlardır. “Geçici koruma” statüsü altında Türkiye’ye giriş yapan ve kamplara yerleştirilen Suriye yurttaşlarının sayısı 185.982 dir. Bu da göstermektedir ki 200,000 fazla Suriyeli sığınmacı, birçoğu kayıtsız, kamp dışında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. “Göz Ardı Edilenler: İstanbul’da Yaşayan Suriyeli Sığınmacılar” Raporu, insanlık onurunu zedeleyecek bir yaşam sürmek zorunda bırakılan bir grup Kürt kökenli Suriye vatandaşının yaşamlarından kesitler sunmak, gerekli temel ihtiyaçlarının giderilmesi için çözüm aramak ve göz ardı edilen hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla kaleme alınmıştır. Rapor Suriye’deki iç çatışma ortamından kaçarak, farklı zamanlarda İstanbul’a gelmiş Kürt kökenli Suriyeli sığınmacıları kapsamaktadır ancak bir örneklem olarak benzeri şartlarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan sığınmacıları da temsil etmektedir. Eminönü, Kanarya ve Esenyurt’ta yaşamakta olan Suriyeli sığınmacılarla yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkan resim şu şekildedir: • Sığınmacıların büyük bölümünü kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. • Aileler, kötü ve sağlıksız ortamlarda barınmakta, günlük temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar. • 5-12 yaş arası çocuklar ailenin geçimini sağlamak için sokaklarda para toplamaktadır. Bu çocuklar sokaklarda her türlü istismar riski altında ve korunmasızdır. • Sığınmacılar, özellikle çocuklar, sağlıksız barınma koşulları içerisinde yeterli beslenemedikleri ve önleyici sağlık hizmetlerinden faydalanamadıkları için sık hastalanmaktadırlar. • Çocuklar herhangi bir eğitim hizmeti ve yaşadıkları travmayı rehabilite edecek psiko-sosyal destek hizmeti alamamaktadırlar. • Sığınmacıların büyük bir çoğunluğu gündelik kayıtdışı işlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Bazı durumlarda ücretlerini alamamakta ve bu durumda nereye başvurabileceklerini bilmemektedirler. Kayıtdışı çalıştırılan sığınmacılar ağır bir emek sömürüsü altındadır. Bu durumun en kısa zamanda çözüme kavuşturulması için; • Yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı artarak devam etmekte, dolayısıyla Türkiye’nin bu duruma karşılık verebilecek insani mekanizmaları acilen oluşturması gerekmektedir. • Kamplar dışında yaşayan Suriyeli sığınmacıların bulunduğu tüm illerde valilikler bünyesinde kayıt masaları oluşturulmalıdır. • Valilikler başta olmak üzere muhtarlıklar, belediyeler; kadın, çocuk, engellilik, sosyal hizmetler ve insani yardım alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin katılımıyla koordinasyon masası oluşturulmalı ve çözüm konusunda işbirliği yapılmalıdır. • Oluşturulacak koordinasyon masalarında sığınmacılara sağlık kurumları, kamu kuruluşları, emniyet birimleri ve diğer kurumlarla ilişkilerinde hizmet vermek üzere yeterli sayıda Kürtçe ve Arapça bilen tercümanlar görevlendirilmelidir. • Kaydolan Suriyelilerin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaları için valilik onaylı gerekli belgeler düzenlenmeli ve ücretsiz sağlık hizmeti için Sağlık Bakanlığı bir genelge yayınlamalıdır. • Çalışma Bakanlığı, çalışabilir durumdaki Suriyeli sığınmacılar için çalışma izni düzenlemesi yapmalıdır. • Çocukların istismarını engelleyecek önlemler almak ve çocuklara eğitim, sosyal ve psikolojik destek hizmeti sunmak amacıyla belediyeler ve valilik işbirliği yapmalıdır. • Valilikler tarafından sosyal yardımlaşma fonundan yapılan yardımlar öncelik kadınlara, çocuklara, engelli ve süreğen hastalığa sahip kişilere verilerek Suriyeli sığınmacılara açılmalıdır. • TBMM gündeminde bulunan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu acilen genel kurul gündemine alınmalı ve kanun taslağı hakkında sivil toplum örgütlerinin öneri ve uyarıları dikkate alınmalıdır. • Sivil toplum örgütleri sığınmacılara hakları konusunda bilgilendirme yapmalı ve sığınmacılara kamplara gitme konusunda ısrarcı olmamalıdırlar. • Medya organları sığınmacıları ötekileştiren, aşağılayan ve bazı durumlarda hedef haline getiren haber dilini değiştirmeli ve bu konuda hassasiyet göstermelidir. Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği Eşit Haklar İçin İzleme Derneği