Module 1- Organik Tarıma Giriş Section 1 – Organik Tarımın Tarihçesi www.econewfarmers.eu 1. Giriş Bu bölümde organic tarım’ın tarihçesi ve organik tarım’ın altında yatan kavram ve ilkeleri hakkında bilgi verilecek. Ayrıca dünyada organik tarım’ın gelişimi hakkında bilgi verilecektir. Muhtemel tarifi … Organik tarım biyoçeşitliliği, biyolojik dönüşümü ve toprak biyolojik aktivitesini teşvik ederek tarımsal ekosistemin sağlığını geliştiren bütünsel bir tarım sistemidir. Organik tarım, aşırı girdilerin kullanıldığı çiftlik sistemlerin bölgesel koşullara adapte olmasını sağlamak yerine, çiftliklerde iyi tarım uygulamalarının kullanımına odaklanır. Bu durum, sentetik pestisitler ve gübre kullanımı yerine, kültürel, biyolojik ve mekanik yöntemlerin kullanılması ile elde edilir. 2. Ortaya çıkan organik tarım kavramı Kuzey Avrupa ve Asya ülkelerinde geliştirilen birbirleri ile ilgili biyodinamik Tarım, Organik Tarım, ve ekolojik tarım gibi farklı kavramlarla çeşitli alternatif tarımsal üretim sistemler ve tekniklerin evrimi sonucunda ( Ormond ve ark , 2002; AB, 2000) ortaya çıkmıştır. 2.1. Biyodinamik Tarım Bu kavram Almanya’da Rudolf Steiner (1924) tarafından üretim sisteminin (toprak, bitki, hayvan ve insan) uyum ve denge tanıtımına dayalı, güneşin ve ayın etkisi kullanarak geliştirilmiştir (Figur 1). Steiner’a göre, ekosistemdeki madde ve enerji şekli arasında bir bağlantı sağlamak amacıyla, çiftlikte üretilen organik unsurlar bölünmez bir vücut olarak başvurulması gerekir Fig. 1. Biyodinamik Sistem 2.2. Organik tarım Organik tarım kavramı ilk kez Sir Howard tarafından, “An agricultural testament (tarımsal vasiyetname)” (1940) isimli kitapda bahsedilmiştir (Figure 2). Fig. 2. “Tarımsal vasiyetname” Sir Howard (1940). Kitap yerli çiftçiler tarafından erken yirmili yıllarda yerlilerce kullanılan kompost, ve organik gübreler gibi çeşitli tarım uygulamalarını tarif ederken, yoğun bitkisel ve hayvansal üretimde ortaya çıkan toprak verimliliğindeki kayba, artan bitki hastalık ve zararlılara, toprak erozyonu gibi ekolojik bozulmalara dikkat çeker. 2.3. Ekolojik tarım Bu kavram, orta yirminci yüzyılda (1950 ve 1960'lı yıllarda) Hans-Peter Rusch, Hans Müller ve eşi Maria Müller tarafından toprak verimliliği çalışmaları ve toprağın biyolojik döngüleri üzerine olan bilgiye dayalı olarak İsviçre'de geliştirilmiş (Figür 3). Fig. 3. Topraktaki besin döngüsü 2.4. Aralarındaki ortak olan farklı hareketler nedir? Bu farklı hareketlerin ortak yanı tarım ve doğa arasındaki ilişki, doğal dengeye saygı, tarımsal üretimi maksimize etmek amacı için sentetik gübre ve böcek ilacı kullanımı da dahil olmak üzere birçok müdahaleden uzak durmaktır. Bunun yerine, organik tarım daha güvenli ve sağlıklı gıda üretimi için tarımsal girdileri azaltıp, olumsuz uygulamalara tarımda yer vermemeyi hedefler. 3. Organik tarım ile ilgili farklı kavramları – Dünya çapında bir fenomen Görüldüğü gibi, dünya çapında organik tarım’ı tanımlamak için farklı kavramlar (belirtmeler) kullanılır. "Organik tarım" terimi genellikle İngiltere’de kullanılırken, "biyolojik tarım" ya da "ekolojik tarım" terimleri Avrupa ve Amerika'da sık sık organik tarım’ı tanımlamak için kullanılır. "Doğal tarım" terimi "organik" teriminden daha gevşek bir terim olmasına rağmen-kanunda tanımlı olmamasına rağmen- Asya'nın bazı bölgelerinde kullanılır. “Biyodinamik tarım” karşılaşabileceğiniz bir başka terimdir. Biyodinamik tarım, özellikle insan ve tarımın manevi yönlerini vurgulayan “Organik Tarımın” özel bir şeklidir. Biyodinamik tarım Almanya için çok önemli olmakla birlikte, İngiltere başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde Biyodinamik çiftçilik yapılmaktadır. 4. Dünyada Organik Tarımın gelişimi Savaş sonrası dönemde (ellili yıllarda), tarımın temel amacı, tarımsal verimlilikte önemli bir artış ile Avrupa'nın kendi kendine yeterlilik derecesinde acil gıda ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlar. Altmışlı yıllarda, tarımda gübre ve zirai ilaçların aşırı kullanımından kaynaklanan çevre sorunlarına neden olmasından dolayı endişe uyandırmış ve bu durum Rachel Carson tarafından yazılan kitabı “Sessiz Bahar” da yazılmıştır (Figür 5). Bu uyanış Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da yeşil devrimin başlangıcı olmuştur. Fig. 5. “Sessiz Bahar” by Rachel Carson (1962) Bu durum ve çevre koruma için artan ihtiyaçlar nedeniyle organik tarım yeterli bir tarım sistemi olarak ortaya çıkmıştır. Bu amaçla, çeşitli örgütler ortaya çıkarken, çevre koruma ile ilgilenen üreticiler, tüketiciler ve vatandaşlar bir araya geldi ve sağlıklı bir yaşam hedeflendi. Organik tarım uygulamaları olarak Üretim kurallar kümesi oluşturuldu (Şekil 6). Fig. 5. Organik Tarım sertifikasında kullanılan farklı etiketler Seksenli yıllarda, organik tarım, çoğu Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya da artış gösterdi. Organik tarım’ın Avrupa Birliğinde resmi uluslararası tanınma ve yönetmeliği Organik Tarım Hareketleri Uluslararası Federasyonu – IFOAM tarafından teşvik edilmiş olup, bu üretim sisteminin güvenilir bir şekilde kaliteli ürünler olarak pazarda yer alması için ile önemli adımlar atıldı. 4.1. Dünyada organik tarım Otlaklar ve ormanların bol olduğu Okyanusya kıtası organik tarım yöntemlerinin daha kolay uygulandığı en büyük organik tarım alanıdır (Şekil 1). Bu kıtayı gıda güvenliği ve kalitesi konusunda daha fazla eleştiren Avrupa, organik tarım kaynakları, dış tarım girdileri ve teknolojiye erişimi, tarım arazisi boyut ve ekonomik zorluklar gibi sıkıntısı nedeniyle Latin Amerika izledi. Organik tarım alanları her yıl dünya çapında büyümektedir. Dünyada 1999 yılından 2013 yılına organik tarım arazisi bitkisel ve hayvansal üretim, arıcılık, Su Ürünleri, orman, çayır-mera-tarım dışı arazisi olmak üzere 11 milyon hektardan 43.1 milyon hektar (neredeyse dört katına) (FiBL-IFOAM, 2015; Willard ve Yussefi, 2000) araziye çıkmıştır (Şekil 7). Fig.7. Dünyadaki organik tarım (FiBL-IFOAM, 2015). Avustralya bu tarım sistemi benimsemiş geniş otlak yerine sahip özel durumuna bağlı olan organik tarım alanı bakımından en geniş alanlara sahiptir. İkinci ülke olan Arjantin’i, Amerika Birleşik Devletleri izler. İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere en büyük organik tarım alanları ile (30,5 milyon hektarlık bir alan) on ülke dünyalar organik tarım arazisi %70'inden fazlasını oluşturmaktadır (FiBL-IFOAM, 2015). 4.2. Avrupa'da organik tarım evrimi 2004 yılından bu yana, Avrupa Birliği'ne 10 yeni üye devletlerin katılımı ile organik tarım arazilerinde %76 artış oldu (%80 Avrupa’da). 2004 yılında 6,4 milyon hektar (FiBL-IFOAM 2015), 2013 yılında 11,5 milyon hektar). En büyük Organik tarım arazisine sahip ülkeler İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya’dır (Şekil 8). Fig.8. 2013 Avrupa'da organik tarım dağıtımı (Eurostat, 2015). 2013 yılında, Avrupa'da, 4,5 milyon hektar tarım arazisi tarla bitkileri ve 4,8 milyon hektar veya %42’si otlak olarak kullanılmıştır. Bu tarım alanlarının 1,3 milyon hektar (yaklaşık %11 daimi ürün yetiştirmede kullanılmıştır (FiBL-IFOAM, 2015) (Şekil 9). Fig.9. Avrupa'da organik tarımda arazi kullanımı, 2013 (FiBL-AMI, 2015). 4.3. Dünya çapında başarılı vaka Toplumun ekonomik ve sosyal koşullarının iyileştirilmesine katkı olarak dünya çapında başarılı birçok organik tarım örnekleri vardır.... Örneğin: Batı Afrika'da organik pamuk üretimi; Organik olarak Bhutan’da üretilen bitki uçucu yağları; Güney Kafkasya'da geleneksel üretim sistemleri ve Yüksek And Dağları bölgeleri; Alt Sahra ülkelerinde entegre organik tarım sistemleri; Avusturya Tirol’de organik üretici kooperatifleri; Japonya'da geleneksel toplum sistemi " teikei '. 5. Özet “Biyodinamik Tarım”, “Organik Tarım” ve “Ekolojik Tarım” Kavramları tarım ve doğal dengeleler arasında ortak saygınlıklara sahiptir. Organik tarım son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. 2013 yılı itibarı ile, 43.1 milyon hektar organik tarım arazisi ve 2 milyon organik tarım üreticisi bulunmaktadır. Organik tarım biyolojik çeşitliliği, biyolojik döngüleri ve toprak biyolojik aktivitesini teşvik ederek tarımsal ekosistem sağlığı geliştiren bütünsel bir tarım sistemidir. Module 1- Organik Tarıma Giriş Section 2 – Organiğin Felsefesi www.econewfarmers.eu 1. Giriş 1.1. Organik tarım– zamanda geri adım??? Bazı insanlara göre organik tarım dedelerimiz ve büyük dedeler tarafından uygulanan geleneksel ya da hatta eski usul tarım sistemine dönüş olarak adlandırılmaktadır. Aslında, hiçbir şey gerçekten bu kadar uzak olamaz. Modern organik gıda üretimi, tarım sektörünün dinamik, farklı ve hızlı gelişen bir sektörüdür. Bu bölümde, organik tarım için arka plan hakkında bilgiler öğreneceksiniz. Ayrıca Organik Tarımın temel ilkelerini ve pratikte nasıl çalıştığını öğreneceksiniz. 1.2. Dinamik endüstri köklü ilkeleri Organik tarımın performans geliştirilmiş üretim yöntemleri, yeni teknolojiler ve yeni makine gelişmesine bağlıdır. Organik tarım zamanda geri bir adım değildir. Bazı organik tarım uygulamaları önemli ölçüde organik hareketin ilk günlerinden bu yana değişmiştir. Ancak organik tarımın temelini ve felsefesini oluşturan ilkeler son 80 yılda çok az değişmiştir. Fig.1. Organik tarımda kullanılan geliştirilmiş üretim yöntemleri, yeni teknolojiler ve yeni makinalar 1.3. Organik tarımın ilkeleri Peki, organik tarım altında yatan temel felsefe nedir? Organik tarım sürdürülebilir üretim sistemlerini hedefler. Organik tarım hayvansal ve bitkisel üretim sistemlerini doğal ortamlarında mevcut olan ekolojik döngü içine entegrasyonunu hedefler. 1.4. Organik tarımın bütünsel doğası Organik tarım sistemleri genellikle bütünsel olarak adlandırılır. Birbirleri ile bir bütün ve tüm temel özellikleri etkileşim gibi diğer bir deyişle, faaliyet gösterdikleri ve birbirlerine bağlıdır. Organik tarım felsefesi, sistemin bir parçasını bütünün diğer bölümlerini etkilemeden kaldıramayacağınız gerçeğini dayanır (Figur 2). Fig.2. Organik tarım sistemi 1.5. Organik tarımda besin Organik tarım çiftlikte besin döngüsünü geliştirmek için besin kayıpları en aza indirmeyi amaçlar, harici besin girişlerin sistem içine ihtiyacını en aza indirir. 1.6. Toprağın önemi Toprak’dan söz etmeden daha fazla ileriye gidemeyiz. İyi toprak yönetimi organik tarım sistemleri kalbinde yatar. Toprak, yapısını ve verimliliğini korumak için yönetilmelidir. Organik çiftçiler doğal olarak buralarda yaşayan sağlıklı hayvanların çeşitliliğini artırmalıdır (Figur 3). Fig.3. Toprak faunası toprak verimliliği ve yapısını geliştirir Toprak yaşamı Toprak faunası toprak hayatında organik maddeleri humusa parçalanması için gerekli olan mikroorganizmalar, solucanlar, böcekler ve örümcekler gibi büyük toprak sakinleri içerir. Fungus: Bitkilerin kökleri ile yararlı ortaklık sağlar. Hayvan, bitki ve mikro-organizma kalıntılarının dekompozisyonu (ayrışımı) yardımcı olur. Bakteri: Havadaki azot’un bitkilerin kullanabileceği forma dönüştürmesinde yardımcı olur. Hayvan, bitki ve mikro-organizma kalıntılarının dekompozisyonu (ayrışımı) yardımcı olur. Böcek, akar, örümcekler: Zararlı böceklerin biyoloik mücadelesi. Hayvan, bitki ve mikroorganizma kalıntılarının dekompozisyonu (ayrışımı) yardımcı olur. Solucanlar: Bitki artıklarının karıştırılması, organik madde ayrışmasında, toprağın havalandırılmasında, toprak parçacıklarının toplamasında artış sağlar. 2. Organik Tarımın temel amaçları Pratik açıdan, organik tarım sistemleri, bitki, hayvan ve insan sağlığını ve refahını optimize eder, çiftlik ve çevresindeki ortamı iyileştirir. Hastalıklı bitkileri veya hasta hayvanlar için tedavi ihtiyacı organik çiftliklerde daha az sıklıkta görülür. Hayvanların doğal olmayan tedavileri, atıkların birikimi, toprak yapısında veya verimliliğinde kayıplar organik tarım yönetmeliğinde yasaklanmıştır. 2.1. Uygulamalı sistemlerde Organik tarım Organik tarım sisteminin ana bileşenleri suni gübre ve böcek ilaçlarının kullanımından kaçınma, ürün rotasyonu ve verimliliği korumak ve zararlıları, yabancı ot ve hastalık kontrolü için diğer uygulamalardır (Figur 4). Fig.4. Kapama bitkiler (hammadde veya doğal enherbment ile) doğal ekolojik altyapılar olarak toprak yapısını korur, toprak verimliliği artırır. 2.2. Uygulamada organik tarım - hayvancılık sistemleriŞimdiye kadar organik ve konvansiyonel sistemler arasındaki bu farklılıklar özellikle bitki üretimi ile ilgili olup, organik ve konvansiyonel hayvancılık sistemleri arasında çok büyük farklılıklar vardır (Figur 5). Fig.5. Yoğun girdilerin kullanıldığı hayvancılık sistemlerinde daha güvenli, sağlıklı ve kaliteli et ve süt üretilir 3. Özetle Organik tarım felsefesi bu bölümü tamamlar. Organik tarım sağlıklı bitkiler ve hayvanlar üretmek için doğal ekolojik döngüleri kullanır. İyi toprak yönetimi, organik felsefesinin merkezinde olup, aynı zamanda çiftlik ve çevresinin korunması ve geliştirmesi açısından önemlidir. Module 1- Organik Tarıma Giriş Section 3 – Organik Gıda Kalitesi www.econewfarmers.eu 1. Giriş Son yıllarda daha fazla insan organik gıdanın farkına varması ile organik gıda satışına talep yükselmeye devam ediyor. Süpermarketlerde organik ürünlerin artan sayıda stokları fark etmiş olabilirsiniz. Önümüzdeki birkaç sayfa içinde insanların organik gıda satın almalarının ana nedenlerini bulacaksınız. Aynı zamanda organik ve konvansiyonel ürünler arasındaki temel farklar hakkında biraz bilgi sahibi olacaksınız 1.1. Organik Gıdaları kim alır? Organik gıdalar niçin alınır? Son zamanlarda gıdalardaki korku, Avrupa'da ve İngiltere’de bazı tüketicilerin organik gıdaların daha güvenli ya da sağlıklı olduğuna inanmaları nedeni ile bu ürünleri satın almaya teşvik etmiştir. Çünkü birçok insan organik sistemlerin hayvanlar için daha iyi refah sağladığına inanması nedeni ile organik yiyecek almaktadır. Diğerleri ise Organik üretimin, çevreye daha duyarlı olduğu için organik gıda satın alır. Çok sayıda insan ise bu ürünlerin daha iyi tadına sahip olduğuna inandığı için organik gıda satın almaktadır. Organik gıdanın kalitesini ölçebilirmiyiz? Veya diğer bir ifade ile organik ile geleneksel gıdayı karşılaştırabilirmiyiz? 1.2. Organik ve geleneksel gıdaların karşılaştırması Organik ve geleneksel gıdalar karşılaştıran çalışmalar olmasına rağmen, bu çalışmalar iki gıda türü arasında adil bir karşılaştırmaları geçerli değildir. Son günlerde yapılan güvenilir çalışmalar gittikçe artmakta olup, bilim adamları yavaş yavaş organik gıdaların olası yararlarının kanıtını ortaya koymaya başlamaktadır. 1.3. Organik yiyeceklerin tadı Gıdalardaki tad kavramı çok kişisel bir şeydir. Ürünün organik olup olmadığı yiyeceğin pişiriliş şekli gibi çok sayıda faktöre bağlıdır. Fig. 1. Organik sebzeler Bu nedenle, organik gıdalar konvansiyonel gıdalardan daha lezzetli olduğu kesin olarak belirtilemez (Figur 1). 2. Gıda güvenliği Muhtemelen gıda güvenliği hakkında konuşurken akla gelen dört temel şey vardır. Bunlar, pestisit kalıntıları, Gıda Katkı Maddeleri, gıda zehirlenmesi ve genetiği değiştirilmiş gıdalar. Mevcut halde konvansiyonel çiftçilerin yaklaşık 400 farklı böcek ilacı kullanmak için izin verilir. Eğer organik bir çiftçi ise yalnızca 10 dan daha az sentetik olmayan böcek ilacı kullanabilirsiniz. 2013 yılında, EFSA tarafından yapılan çalışmada geleneksel gıdaların %1.4 Maksimum Kalıntı Seviyelerinin (LMR) üzerinde pestisit kalıntılarının bulunduğunu bildirmiştir. Meyve (%0,9) ve sebze (%5.9)lerde pestisit kalıntılarının bulunması daha endişe verici olmuştur. Kalıntı düzeyleri genellikle çok düşük olmakla birlikte, tüm gıdaların %1.4 Avrupa yönetmelikleri tarafından belirlenen maksimum kalıntı seviyelerini aşmıştır. Organik Ürünler genellikle hiçbir pestisit kalıntısı içermez. Kalıntıları bulunsa bile bu oran genellikle geleneksel üretimden daha düşük konsantrasyonlardadır. Organik üründe bulunan kalıntıların kaynağının etraftaki çevreden geldiği düşünülür. Peki gıdalardaki pestisitler sağlığa zararlımıdır? Aslında, pestisit karışım kalıntısının akut zehirlenme, birçok tip kanser, alerji, astım, üreme bozuklukları ve anormallikleri, obezite, diyabet ve diğer metabolik hastalıklar, nörogelişimsel ve davranışsal bozukluklar olarak bildirilen bir dizi insan sağlık sorunları ile bağlantılı olduğu bildirilmiştir (Figur 2). Bunlar: Akut zehirlenme Pekçok kanser tipi Alerji Üreme bozuklukları Diabet Endokrin bozuklukları Fig. 2. Pestisit kullanımı ile ilgili insan sağlığı sorunları ve zehirlenmeler Organik gıdalar, gıda zehirlenmesine neden olurmu? Çeşitli bilim adamları ve doktorlar çok fazla organik gıda tüketiminin bu sistemde sentetik gübre yerine hayvan gübrelerinin kullanılmasından dolayı gıda zehirlenmelerinin daha sıklıkla görülebileceğini öngörmektedir. Ancak, gıda zehirlenmesi riski ile organik gıdalar arasında bir bağlantı olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. En basitinden, organik tarım sistemleri için besin sağlayan en önemli unsurlardan baklagillerden yonca veya fasulye hayvan gübresi değildir. 4. Gıda Katkı Maddeleri Geleneksel gıda işlemelerinde 500'den fazla gıda katkı maddelerinin kullanımına izin verilirken, organik gıda işlemelerinde sadece 30 gıda katkı maddelerinin kullanımına izin verilir. Organik standartlar, kalp hastalığı, osteoporoz, baş ağrısı, astım ve hiperaktivite gibi sağlık sorunları ile bağlantılı olması nedeni ile katkı maddelerini yasaklamaktadır. Organik gıda işlemelerinde hidrojene yağlar, fosforik asit, Aspartam, monosodyum glutamat ve yapay boyaları gibi maddeleri kullanamazsınız. 5. Genetiği değiştirilmiş gıdalar - Tarım için doğru ya da yanlış? Tarımda genetik mühendisliğin doğruları ve yanlışlar ile ilgili tartışmalar daha uzun süre bir tartışılacak gibi görünmektedir. Şu anda, organik gıdalar GD maddelerden uzak garantili olan tek yiyecektir. 6. Organik gıdaların besin içeriği Bizim için Organik gıdaların bazı yönlerden beslenme açısından daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, organik meyve ve sebzelerde kuru madde içeriği, tat ve doku ile ilgili durumun geleneksel ürünlere kıyasla genellikle daha yüksektir. Diğer bir deyişle, geleneksel yöntemle üretilen meyve ve sebzeler daha fazla su ihtiva eder. Yapılan bazı çalışmalar ayrıca bazı vitamin ve minerallerin organik gıdalarda genellikle daha yüksek seviyelerde olduğunu göstermiştir. Örnek, magnezyum, demir, fosfor ve C vitamini ortalamalarının organik üretimde geleneksel gıdalara kıyasla oldaha önemli ölçüde olduğu tespit edilmiştir. 6.1. Gıdalardaki ikincil (sekonder) metabolitler Bazı vitamin ve minerallerin daha fazla içermesinin yanısıra, organik ürünler de vitamin ya da ikincil metabolitler olarak bilinen bileşiklerin geleneksel gıdalara kıyasla daha yüksek düzeyde bulunur. Bu bileşikler öncelikle meyve, sebze ve üzümde bulunur. Bu bileşikler insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri, özellikle bazı kanser türlerini önlemeye yardımcı olduğu bilinmektedir. Önceden yapılan çalışmalarda organik meyve ve sebzeler geleneksel ürünlere kıyasla daha yüksek düzeyde vitamin içermeye eğilimlidir. Bu durum özellikle domates, patates, elma ve kırmızı üzüm üzerinde bir dizi çalışmalarda gösterilmiştir. (Figure 3). Fig. 3. Organik üzümde yüksek vitamin içeriği bulunur 6.2. Organik gıdanın besin değeri Gıda besin değeri insanlar veya hayvanlar üzerindeki ölçülebilir etkisi vardır. Organik gıdalarla beslenen hayvanların geleneksel gıda ile beslenenlere oranla daha sağlıklı kaldığına dair küçük ama artan kanıtlarla bildirilmiştir. İnsanlar üzerinde benzer çalışmalar olmamakla birlikte, genel olarak organik gıda ile beslenen insanların diğer ürünlerle beslenenlere kıyasla daha sağlıklı olduğunu önermek için oldukça sınırlı kanıtlar bulunmaktadır (Figur 4). Fig. 3. Organik gıda ile beslenen hayvanlar daha sağlıklı kalır 7. Özetle Sonuç olarak, organik gıdalar, gıda güvenliği, besin içeriği ve besin değeri açısından geleneksel gıdalara kıyasla üstün olabileceğini gösteren bazı kanıtlar bulunmaktadır. Organik gıda tüketimi ve insan sağlığı arasındaki bağlantıyı gösteren ilk bulguları teyit etmek için çok daha fazla ayrıntılı araştırma gereklidir. Bu konular hakkında daha fazla bilgi ve verileri, “Modül 7- Organik ürünlerin Korunması ve dönüşümü” isimli modülde bulabilirsiniz. Modul 1- Organik Tarıma Giriş Bölüm 4 – Organik Tarım ve Koruma www.econewfarmers.eu 1. Giriş Organik tarım kültür alanlarında değerli yaşam alanlarını ve türleri korumak için tek yol değildir. Ancak, organik tarım bunları korumada en etkili yollarından biridir. Organik tarım bir yönetim düzeni sağlayarak yaşam alanlarını ve türleri çok etkin şekilde koruyabilir ve genişletebilir (Figur 1). Bu bölüm korumda organik tarımın faydaları ve organik tarımda yaşam alanları ve türlerin korunma yolları ile ilgilidir. Fig. 1. Portekiz organik tarım sistemi Habitat ve türlerin korumasına ve geliştirmesine teşvik eder 2. Biyoçeşitlilik 2.1. Biyoçeşitlilik nedir? Öncelikle, organik tarımın biyoçeşitliliğe nasıl faydalı olabileceğine bakacağız. Biyoçeşitlilik şimdi sık sık duyacağımız bir terimdir. Ama tam anlamı ile bu ne anlama geliyor? Bu tüm dünyada ya da dünyanın belli bir bölümünde yaşam çeşitliliği demektir (Figur 2). Çiftliğinizde olan birçok farklı yaşam şekli buna bir örnektir. . Fig. 2. Biyolojik çeşitlilik dahil olduğu ekosistemdeki tüm canlı organizmaların (bitkiler, kuşlar, böcekler, sürüngenler, memeliler, mikroorganizmalar) her bir parçasının yaşam çeşitliliğidir 2.2. Yabani bitkiler ve Hayvanlarda Kriz! Dünyada türlerin kaybolması üzücü bir gerçek olup bundan büyük ölçüde insanlar sorumludur. Tarım arazilerindeki yabani çiçek türlerinin çoğu yoğun bir şekilde kayboldu. Tarlakuşu, sarı kiraz kuşu ve serçe gibi kuş türleri ciddi oranda azalış içindedir. Su sıçanları gibi memeliler daha nadir hale gelmekte ve kurtlar ve toprak mikroorganizmaları gibi daha küçük türlerin ciddi oranda azaldığını görmekteyiz. Bu türlerin çoğu doğada hayati rollere sahiptir ve bizim kırsal alanları kaplayan bitkiler ve hayvanlar hakkında daha fazlasını bilmek ve onları nasıl koruyacağımızı öğrenmek çok önemlidir. 2.3. Tarım arazileri biyoçeşitliliği kötü vurdu Yakın zamanda Avrupa’da yaşam alanları azaldı veya bozuldu, fakat simdiler kültür alanlarında biyoçeşitlilik açısından bir kriz mevcuttur ki koruluk veya kırsal alanlar gibi tarım alanı olmayan yerlerle kıyasla biyoçeşitlilik oran bazında uyuşmamaktadır. Örneğin çiftlik civarında yaşayan kuş sayılarında ciddi azalış vardır. Kuş sayısı yaklaşık %40 azalmıştır ve bu düşüş bazı türlerde %80’e yaklaşmıştır. Şüphesiz bu durum ikinci Dünya savaşından sonra tarım alanlarının istila etmesinden kaynaklanmıştır. Eğer benzer durum devam ederse birçok tür yok olacak. 2.4. Neden biyoçeşitliliğe ihtiyaç duyarız? Kendi kendinize niçin biyoçeşitliliğe ihtiyacımız var diye sorabilirsiniz. Şöyle ki, zengin bir kır bahçesini turizm ve hoş vakit geçirme amaçlı satmak daha kolaydır. Zengin bir kır alanı yaşamak, oynamak ve çalışmak için daha çekicidir. Birçoğumuz sadece tek bir bitki türünün yetiştiği bir tarla yerine ağaçları, gölleri, dereleri, çit bitkilerini ve tarlaları görmek isteriz. Geniş biyoçeşitliliğe sahip bir alan bize ihtiyaç duyduğumuz tüm besini, yakıtı, endüstriyel ürünü, ticari malı ve eğitimi sunacaktır. 2.5. Yüksek biyoçeşitlilik-etkin besin döngüsü için esastır En son olarak, belki de en önemlisi, fazla çeşit barındıran bir doğal sistem (ekosistem) tüm boyutları ile en iyi geri dönüşüm fonksiyonunu getiren sistemdir (Figur 3). Örneğin; besinler geri dönüşür; nefesimizdeki karbondioksit ve fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan karbondioksit nefes almamız için gerekli olan oksijene dönüştürülür; atık maddeler ve kirleticiler ayrışır, azot havadan alınarak bitkilerin kullanabileceği yapıya dönüşür. Biyoçeşitliliğin çok önemli olduğu şüphesizdir. Fig. 3. Ekosistemde doğal geri dönüşüm fonksiyonları Bazı tanımlar ekosistem doğal geri dönüşüm fonksiyonlarını anlamak için önemlidir: Fotosentez: Benzersiz bir işlem olup yeşil bitkilerin (yada yüksek bitkiler) karbondioksit (CO2), su ve güneş enerjisini karbonhidrat ve suya dönüştürmesidir. Solunum: Bitkiler ve hayvanların oksijeni karbondioksit (CO2), suya ve enerjiye dönüştürme işlemidir. CO2: aynı zamanda karbondioksit olarak da bilinir, bitki ve hayvanlar solunum yaparken oluşur. Yüksek bitkiler: Fotosentez yapabilme yeteneğine sahip yeşil bitkiler. Bitki atıkları: Kök, yaprak ve dal yapısındaki bitkisel materyaldir. Toprak humusu: Bitki ve hayvanların toprakta ayrışması sonucu oluşan organik maddenin az veya çok durağan halidir. Genellikle koyu renklidir. Nematodlar: Mikroskobik kurtlar olup bitkisel materyal üzerinde yaşarlar. Bazıları faydalı olup sadece ölü bitkiler veya diğer toprak canlıları üzerinde yaşar ve onları ayrıştırırlar. Diğer bir kısım nematodlar ise bitkileri paraziti olup ciddi zararlılardır. Protozoalar: Çok küçük-tek hücreli canlılar olup bitkiler için faydalı ve zararlı mikroorganizmaların üzerinde yaşayarak beslenirler. Toprak solucanları: Toprakta yaşayan enine kesiti yuvarlak olan canlılardır. Çok sayıda türe sahip olup hepside faydalıdır. Bitki atıklarını parçalarlar ve toprağa karıştırırlar ve böylece atıkların mikroorganizmalar tarafından daha kolay ayrışımlarını sağlarlar. Funguslar: Toprağın yaşayan canlı kısmı açısından bakıldığında funguslar toprağın yaşayan canlı kısmınının en çoğunu oluştururlar. Genellikle az küçük kümeler halinde bir birlerine sıkı bağlı hypae olarak biline yapı şeklinde yaşarlar, fakat yaşam koşulları kötüleşince canlılıklarını devam ettirebilecekleri çok farklı biçimlere dönüşebilirler. Aynı zamanda koşullar olumluya dönüşünce çoğalabilecekleri yapıya dönüşürler. Farklı türlerin farklı görevleri vardır; bazıları toprakta yaşayan canlılara parazit ve çok sayıda tür ise kültür bitkilerinde hastalık yaparlar. Arthopodlar: Toprakta yaşayan akarlar, yay kurtları, kırkayaklar ve çıyanlar gibi bir grup canlılardır. Bazıları bitki atıkları üzerinde yaşar ve onları ayrıştırmaya yardımcı olurlar. Bazıları toprakta yaşayan diğer canlılar üzerinde yaşarlar. Hemen hemen hepsi tarımda ya faydalı yada zararsızdırlar. Bakteriler: Küçük-tek hücreli organizmalar olup toprakta çok fazla sayıda bulunurlar. Binlerce farklı sayıda türe sahip olup çok farklı rolleri vardır. Çoğu organik maddenin humusa ayrışımına yardımcı olur, bazıları azot döngüsünde olduğu gibi spesifik besin döngüsünde önemli görev alırlar. Az sayıda tür ise bitki parazitidir. 3. Neyi korumak istiyoruz? Organik çiftliğinizde neyi koruyacaksınız? Tamam, farklı tip koruluk, çayırlık, bataklık ve tarım sahaları gibi yaşam alanlarını korumak istersiniz (Figur 4). Fig. 4. Farklı yaşam alanlarını (orman, otlak, sulak alan ve tarım arazisi) biyolojik çeşitlilik geliştirmek ve korumak için katkıda bulunur. Aynı zamanda siz bazı spesifik türleri korumak istersiniz. Örneğin, çiftlik kuş ve memelileri, besin döngüsünde önemli yere sahip toprakta yaşayan hayvanlar. 3.1. Organik Tarım – daha iyi koruma için Şimdi organik tarım sisteminin biyoçeşitliliği geleneksel tarım sistemine kıyasla daha fazla desteklediğine dair çok sayıda artan miktarda delil vardır. Başka bir ifade ile organik tarım yaşam alanlarını ve türleri daha iyi korumaktadır (Biodivine, 2015; Costa ve ark., 2016; Gabriel ve ark., 2010; Rahmann, 2011). Bazı geleneksel tarım yapan çiftçiler iyi korumada ve çiftliklerinde yaşam alanı idaresi açısından başarılar elde etmelerine rağmen, bu başarı bireyselde kalmıştır. Organik çiftlikte korumayı ve biyoçeşitliliği artırmayı maksimize etmek kolaydır. Çünkü bu kolaylık organik çiftliklerde biyoçeşitliliğin çok zengin olmasından kaynaklanmaktadır. Başka bir ifade ile organik çiftliklerde kültür bitkileri ve çiftlik hayvanlarının yelpaze genişliği daha fazladır. Diğer önemli huşu ise organik çiftlikte eğer kullanılıyorsa daha az pestisit kullanılmasıdır 3.2. Koruma için organik çiftlik yönetimi Geleneksel çiftçilerin tersine, organik çiftçiler korumayı ön plana çıkarmak zorundadır, çünkü standartlar çiftçilerin bunun böyle yapmasını dikte etmektedir. Avrupa Birliği standartları korumadan kısaca bahseder. Bu standartlar çiftçilerden korumanın yüksek düzeyde uygulanmasını ve uzmanlardan yardım istemeye hazır olmasını ister. Bu standartlar doğal alanların, ağaçların, koruların ve tarla sınırlarının mümkün olduğu kadar korunmasını ve genişletilmesini ister. Bu standartlar binaların yapımında, çiftlik gübresi uygulamalarında, arazi ulaşımlarında ve ilgi gören tarihi yerlerin yapısının korunmasında kurallar koyar. 4. Özetle Bu bölümün sonucu: eğer iyi yönetilirse organik çiftlikler koruma yönünden sağladığı faydalar geleneksel çiftliklere kıyasla daha iyidir. Bu doğrudur çünkü çiftlikte koruma uygulamaları sadece bireysel koruma uygulamalarından değil aynı zamanda sistemin bir bütün olarak korunmasından gelmektedir. Modul 1- Organik Tarıma Giriş Bölüm 5 – Aile Çiftlikleri için Organik Tarım www.econewfarmers.eu 1. Giriş Bu bölümde Aile çiftliğinin ne olduğunu, Aile çiftliğinin önemini ve Aile çiftçilerinin Organik tarımdan nasıl yararlanabileceklerini öğreneceğiz. 2. Aile çiftlikleri Aile çiftlikleri küçük çiftlikler olup aile tarafından işletilirler ve kadın ve erkekleri kapsayan aile iş gücüne yoğun olarak bağlıdırlar. Aile ve çiftlik bir biri ile bağlı olup birlikte gelişir ve ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel işlevlerin kombinasyonudur. (FAO, 2013) Fig. 1. Aile çiftlikleri- aile ve aile işgücü ile yürütülen küçük çiftlikler Son zamanlarda, aile tarımı kırsal alanlardaki temel rolünden dolayı kamuoyunun gündeminde merkezi bir unsur haline gelmiştir. Aile tarımsal işletmelerinin ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel önemlerinin yanı sıra, sürdürülebilir bir sistem olarak gıda üretiminde rollerinden dolayı Birleşmiş Milletler ‘in 2014 yılını Uluslararası Aile Tarımın Yılı ilan etmiştir. Aile tarımı, zaman ve mekân içinde tekrar eden tarihi bir gerçektir. Dünya etrafında bir tur atacak olursak aile işletmeciliğinin organik tarımla elden ele geçen başarılı örneklerini görebiliriz. Güney Amerika’da Peru Andes’i, Afrika’da Madagaskar Lac Alaotra’yı, yada Japonya’da Tekei sistem’i, Kafkasya’da Gürcistan’ı, hatta Doğu Avrupa’da Karadağ dağlarını yada orta Avrupa’da Tyrol organik kooperatiflerini başarılı aile tarım işletmelerine örnek verebiliriz (Figur 2) (Ávila, 2012; Auerbach et al., 2013; Batello et al., 2010; Diarra, 2012; Jordan and Hisano, 2011; Krug, 2012; von Dach et al., 2013). Fig. 2. Organik tarım yapan aile çiftliklerinin dünyadaki başarılı örnekler. Aile çiftçiliği gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde gıda üretim sektöründe baskın bir tarım şeklidir. Aile çiftlikleri, ekili alan, kullanılan ekipman ve üretim tipi açısından oldukça yüksek çeşitlilik gösterir (Figure 3). Bu tür çiflikler büyük verimli tarım ovalardan kurak otlak ve kentsel alanlara kadar tüm ekosistemlerde bulunur. Fig. 3. Aile çiftlikleri çeşitlidir: Çin'de pirinç tarlalarından Akdeniz ülkelerinde zeytin üretimine. 2.1. Aile çiftçiliği hakkında bazı veriler Dünyada mevcut 570 milyon çiftliğin %88’i aile çiftliğidir (2 hektardan küçük çiftlikler). FAO’nun tahminlerine göre bu çiftlikler dünya gıdasının %70’ini üretmektedir ve dünya genelinde ailelerin %40 yaşam şekli bakımından küçük aile çiftliklerine bağlıdırlar (FAO, 2014). Avrupa’da, FAO konseptine göre, yaklaşık sahipli arazilerin %97’si veya kullanılan kırsal alanların %68’i geleneksel ve kültürel değerleri koruyan kişiler olup toplam nüfusun %26’ini oluşturmaktadır. Tarım sektörü ezici bir şekilde aile çiftliklerinden oluşur. Gerçekte, Portekiz, İspanya ve İtalya’da işletmelerin %90'ından fazlası aile işletmeleri olup kalıcı ve ağırlıklı olarak aile içi iş gücünü kullanır. Bu çiftlikler, kullanılan tarım alanlarının %67’sini kapsaması bunların yerel ve ulusal ekonomideki önemlerini açıklar. Bu çiftlikler gelenekleri ve kültürel değerleri kuşaktan kuşağa geçirdiklerinden korunmalı ve yaygınlaştırılmalıdırlar (Figur 4) Fig. 4. Portekiz'de geleneksel tarım sistemleri 2.2. Aile tarımı neleri sağlar Aile tarımı gıda üretimini garantiler. Aile tarımı açlığa ve dengesiz beslenmeye karşı savaşta kilit rol oynar. Küçük çiftlikler arazi bütünlüğü ve enerji tüketimi açısından daha üretken ve sürdürülebilirdiler. İnsanların kırsal alanda yerleşmesine, tarihi kültürel değerlerin korunmasına, üretime ve tüketime katkı sağlarlar. 2.5. Aile tarımında organik tarımın başarısı Aile çiftlikleri organic tarımla yeni başarılara, yeniliklere ulaşır, çünkü organic tarım bu tür gelişmelere uygundur: Hayvan ve bitki yönetimi ile billi bir yer ve zamanda (rotasyonla yada beraber) besin döngüsünü optimize eder Toprak aktivitesini arttırır ve organik maddeyi düzenler; Yerel tohum ve çeşitleri kullanımı çiftlikte biyoçeşitliliği teşvik eder; Pazarlama açısından tüketici ile kurulan yakın ilişkiyi devam ettirir; Pestisit ve gübre girdilerini azaltır; Sağlıklı ve besleyici ürünler sağlar. (a) (b) (c) (d) (e) Fig. 5. Aile çiftliklerinden yarar sağlanılan tarım uygulamaları: (a) ittifak (yoldaşlık), (b) kaplama bitkileri, (c), toprak aktivitesi ve organik madde geliştirme, (d) yerel tohumlar ve çeşitleri, (e), sağlıklı ve besleyici gıda kullanımı 3. Özetler Organik tarımla aile tarım işletmeleri büyük başarılara ve yeniliklere erişir. Organik tarım besin garantisi, kazanç, iş olanağı sağlar ve aile işletmelerine yenilikleri getirir; Aynı zamanda, aile çiftçileri geleneklerinin yaşatılmasını garanti eder; Organik küçük işletmeler, sosyal yapıların güçlendirilmesini, yenilikçi ağların geliştirilmesini ve girişimciliği teşvik eder ve kırsal yaşamı garantiye alır. Organik tarım, aile tarım işletmelerinin ve küçük tarımsal işletmelerin karşılaştığı sorunlara çözüm sunar. Modul 1- Organik Tarıma Giriş Bölüm 7 – Organik üretimde pazarlama www.econewfarmers.eu Bu bölümde organik ürünlerin kavramları, önemi ve pazarlama stratejisi hakkında bilgiler edinilecektir. Pazarlama stratejisi pazar ile tüketici arasındaki ilişkiyi güçlendirmedeki yardım, ve ürüne sağladığı katma değerlerden dolayı organik çiftçiler için büyük bir öneme sahiptir 1. Kavramlar 1.1. Pazarlama nedir? Pazarlama: Pazar (tüketiciler) ihtiyaç ve isteklerinin belirlenmesi ve satın alma kararına neden olan tatmin ve kıymetin sağlanması işlemidir. Pazarlama satış artışını veya bir ürünün tüketimini amaçlayan ticari stratejiler üzerinde yoğunlaşır. Bu nedenle, pazarlama iş modelinin gelişimi üzerine kurulur. 1.2. Pazarlama, Reklam veya iletişim? Kurumsal İletişim stratejik ve entegre bir kavram olup tüketicinin aklında positif imaj oluşturmayı veya yerleşmeyi amaçlar. İletişim görsel ve kavramsal açıdan marka geliştirme esasına dayanır.. Pazarlama ve iletişim şirket içinde iki faaliyetken, reklam bir iletişim aracıdır ve her ikisi de pazarlama ve stratejik iletişimin hizmetindedir. 1.3. Pazarlamada neyi amaçlarız? Pazarlama ve iletişim, tüketiciyi (Figur 1) ikna etmeye ve nihai hedef olarak şirketin kar etmesine katkı sağlar. Fig.1. Pazarlama ve iletişim organik ürünlerini tanıtmak için gereklidir Pazarlama pazar ihtiyaçlarının sistemli ve sürekli bir analizini, satış organizasyonu ve ticari iletişim stratejilerini kapsar. Organik ürünlerin pazarlanması, organik tüketicilerin satın alma davranışlarını anlama ve hangi faktörlerin satın alıma işlemine geçişi durdurduğu veya engellediği temeline dayanır. 2. Pazarlama planı 2.1. Pazarlama faliyetini nasıl geliştirebiliriz? Bu uygulama ve performans ölçütleri ile bir şirketin ticari hedeflerine ulaşmayı amaçlayan şirketin iş modelinin analiz edildiği belgede tanımlanmıştır (Figur 2). Fig.2. Pazarlama planı şirketin iş modelinin anahatlarının belgesidir Stratejik pazarlama: ürünlerin ticarileştirilmesi için kuralları tanımlar; Operasyonel veya taktiksel pazarlama: stratejisinin uygulanması üzerinde yoğunlaşır. 2.2. Pazarlama planının yapısı nedir? 1. Durumun stratejik analizi: Dış (makroekonomik, demografik, teknolojik, politik, yasal ve sosyokültürel çevre, talep, tüketiciler, rakipler) ve iç faktörlerin (üretim, finans, organizasyon,.) araştırılması.. 2. Durumun teşhisi: Uygun bilgilerin SWOT analiz özeti (Güçlü yönleri, Zayıf yönleri, Fırsatlar ve Tehditler). 3. Hedeflerin konulması 4. Stratejilerin tanımlanması: Pazarlama karışımı 5. Faaliyetlerin tanımlanması: Araç ve eylemlerin bağlantıları (ne yapılmalı, ne zaman, kim tarafından, ve ne kadar para ayrılacağı). 6. Bütçe 7. Kontrol mekanizmaları 2.3. Pazarlama karışımı Pazarlamayı hangi unsurlar oluşturur? 4 P (Product, Price, Place, Promotion) unsuru klasik olarak pazarlamayı oluşturur (Figur 3). Fig.3. 4P Ürün (Product): bir ihtiyacı karşılamak için piyasaya sunulan mal veya hizmet. Ücret (Price): takas için belirlenen değer, maliyeti, talebe göre belirlenir,… Yer (Place): ürünün üreticiden tüketiciye doğru zaman dilimi, yeri ve miktarda taşınma kanalları. Promosyon (Promotion): ürün iletişimi. 3. Organik tüketiciler 3.1. Pazarlamanın en önemli kısmı nedir? Organik tarım tüm ülkelerde aynı şekilde kabul görmekten hoşlanmaz ve arz ve talep arasında boşluk vardır. Ancak, değişen değerler ve toplumun evrimi organik tüketimi pekiştirmeye başlar ve genelleştirilebilir. İhtiyaçların giderilmesi açısından pazarlama tüketici ve pazar analizin temel noktası olmalı, tüm pazarlama çerçeve içinde geliştirilmelidir. 3.2. Tüketicimiz kimdir? Hedef kitle: Organik tüketici nasıl olmalıdır? Geleneksel ürünlerden farklı bir piyasa alanı olarak tanımlanır. Eko – tüketiciler başlıca sağlık ve çevre bakımı konusunda endişe taşır. Potansiyel tüketiciler: Neden diğerleri müşterilerimiz değil? Tüketicinin güven eksikliğinin ana nedeni sektöründen habersiz olması, ürün tipini (biyolojik, organik ve ekolojik) tanımadaki zorluklar ve etiketlemeyi ihmali alakalıdır. 4. Stratejiler Calomarde (2000)’e göre, Karma pazarlama unsurlarını oluşturan elementler esas alınarak, farklı stratejiler her bir organik işletme açısından belirler: ürün, fiyat, yer ve promosyon (Figur 4). Fig.4. 4 P's stratejisi: Product (ürün), price (fiyat), place (yer) ve promotion (promosyon) Ürün (Product): Üretim ve tüketimde kirleticilerin minimize edilmesi. Kıt olan materyallerin yerine bol olanların konulması, Müşteri hizmetleri: Organik kullanım için tavsiyeler, Geri dönüşümlü ve enerji tasarrufu sağlayan ürünlerin üretimi Fiyat (Price): Doğrudan organik ürün maliyetleri (Figure 5), İç organik maliyetler, Hava kirliliği ve kaynakların kıtlığı maliyetleri içselleştirilmesi, Fiyatlarında pozitif ayrımcılık, Organik ürün fiyatlarında farklılaşma. Fig.5. Fiyat stratejileri piyasa yaklaşımı için temeldir Yer (Place): Satış noktasında organik bilinçlendirme, Yeniden dağıtım promasyon (dönüş, ambalaj ve geri dönüşüm), Dağıtım kanalları doğal kaynakların tüketiminde tasarruf sağlar Promosyon (Promotion): Ekolojik farkındalık, Organik ürünler ve üretim hakkında bilgi üretimi, Çevre kriterleri promasyonu, Ekolojik ürün hizmetleri hakkında bilgi, Ekoloji üzerine halkla ilişkiler faaliyetler gerçekleştirme (Figure 6). Fig.6. Tüketimin yeni yolları olarak farklı promosyon stratejileri, tüketici ile ilişkiyi güçlendirebilir 4.1. Diğer Stratejiler: Pazar bu ürünlere alışık değildir ve bu ürünler hakkında çok az biliye sahiptir ve bu nedenle organik ürünlere talep azdır. Buna karşın çevre bilinci artmaktadır. Ürünlerin pazarlanmasında takip edilmesi gereken stratejilerin bazıları şunlardır: Ürün (Produc)t: Ürüne yeni özellikler ekleme, Ürün yelpazesini genişletme, Yeni bir marka oluşturma, Yeni veya tamamlayıcı hizmetleri dahil etmek, Ürün değiştirme. Tüketiciler genellikle organik ürünlerin sunduğu faydalardan dolayı daha fazla ödemeye hazırdır. Ancak, fiyat genellikle organik ürünlerin tüketiminde kısıtlayıcı bir faktördür. Bazı stratejiler şunlardır: Fiyat (Price): Rakiplerden daha düşük fiyat, her şey dahil fiyatlar, artan fiyatlar Organik ürünler tüketicilerin kolayca bulabileceği ürünler değildir. Dağıtım kanalları yeterli değildir: büyük perakendeci marketler organik ürünlere daha fazla önem vermeye başlıyor olmasına rağmen, genellikle organik ürünler sadece bazı özel marketlerde bulunmaktadır. Bazı stratejiler şunlardır: Yer (Place): Özel dağıtım, sadece özel satış noktalarında, Secici dağıtım, sadece seçilen satış noktalarında, Yoğun dağıtım, tüm satış noktalarında, Fiziksel olmayan dağıtım: telefonla ya da veya kapı önü satıcılığı Tüketicilerin ürünlerimizi duyurması ve ürünlerimizi tüketicilere hatırlatması amacıyla tüketicilerin teşvik edilmesi önemlidir. Bazı stratejiler şunlar olabilir: Promosyon (Promotion): Reklam, Halk ilişkileri, Kişisel satışlar, Satış promosyonu, Mağazacılık, Nöropazarlama, Doğrudan pazarlama, bağlantılı pazarlama (CRM), yakın pazarlama, mobil pazarlama, telefonla pazarlama, gerilla veya viral pazarlama, 5. Eylemler Stratejiler belirlendikten sonra, eylemler karma pazarlamanın her bir değişkeni için doğrulanmalıdır. Ürün: Tasarım farklılıkları: paketleme, etiket, renk, şekil, boyut Fig.7. Ambalajlama ve etiketleme, tüketiciyi elde etmek ve organik ürünler özellikleri sunmak için gereklidir Fiyat (Price): Boyut indirimleri, 2 x 1, Kuponlar veya indirim kuponları, VIP müşteriler için özel fiyatlar… Yer (Place): Kendi marketinin şubelerini aç, Online satış için sanal mağaza, İş raporları, Distribütör veya dağıtıcı kişi sayısını artırma, ... Promosyon (Promotion): E-mail veya mesaj gönderme, Müşterileri telefonla arama, Doğrudan pazarlama: satış noktasındaki eylemler, ürün tattırma, Reklam: magazin, radyo veya TV reklamları, posterler, Halkla ilişkiler: faaliyetlere katılım, Market kartları. 6. Ekolojik Pazarlama – Yeşil işletmeler: işlevinin ötesinde pazarlama! Tanımlandığı gibi ihtiyaçları karşılamaya odaklanan pazarlama finans veya insan kaynakları yönetimi gibi kurumsal işleve sahiptir. Eğilimlerin gösterdiği gibi şu anda organik pazarlama her hangi bir işletmenin pazarlama eyleminin ötesinde sürekli gündemdedir. Organik pazarlama çevreye duyarlı ve sorumlu tüketicileri hedefler. Bu pazarlamanın esası organik ürünlerin piyasadaki diğer rakip ürünlere önemli bir alternatif olduğu gerçeği yanı sıra kurumsal ve sosyal sorumluluk taşıması esasına dayanmaktadır.