(69) 1837 yılında İstanbul’da doğan Dikran Çuhacıyan, Sultan Abdülmccid'in saaiçıbaşısı ve şarkı okuyan saatin türeticisi olan Kevork Efcndi’nin büyük oğludur. Müzik öğrenimine İstanbul'da başladı, Manzoni’den piyano öğ­ rendi. Hasköy mahalle tiyatrosunun müzik yö­ neticisi oldu (1859). Tiyatronun açılışında K. Çaprastcıyan'ın metni üzerine yazdığı “Hadi eski çapara" adlı eseri oynandı. Bu eser daha sonra İstanbul’da yayınlandı (1862). Böylece Çuhacıyan, genç yaşındayken adı duyulan bir müzik sanatçısı olmuştu. 14 aralık 1861 günü törenle açılan Şark Tiyatrosu için bir kaç sahne müziği besteledi. Kınar Arcvelyan (Şark Musi­ kisi Cemiyeti) adlı müzik derneğini kurdu (Mart 1862). Türkiye’de kurulan ilk müzik der­ neği olan bu demek sonradan Kınar Haygagan (Ermeni Musiki Cemiyeti) adını aldı, bu arada Annig Abazyan’Ia evlenen sanatçı, müzik ders­ leri vermeye başladı, bîr kaç tragedya için sah­ ne müziği yazdı. Bunlar arasında, 12 Mayıs 1862’de Naum Tiyatrosu'nda temsil edilen “Santuht” tragedyası için yazdığı “Şerefinize” şarkısı, Romaııos Scdefçiyan’ın “Vartan Mamigonyan”t için yazdığı müzik, Bcdros Turyan’ın “GUI ve Zambak"ı için yazdığı müzik (I869'da eserin Osmanlı Tiyatrosu'nda temsilinde çalın­ dı) ve Osmanlı Tiyatrosu’nda temsil edilen Tığlıyan’ın “Bıiyıik Dırtad”\ için yazdığı müzik anı­ labilir. Babası tarafından gönderildiği Milano Konservatuvarı’nda dört yıl kalarak (18621866) müzik bilgisini geliştiren Çuhacıyan, İs­ tanbul’a dönünce orkestra ve koro parçalan, marşlar (Emvatiria ve Fantazia) bestelemeye başladı ve eserlerini Şark Tiyatrosu'nda kendi yönetti. Dört perdelik “Arsaçe. 11“ adlı dra­ matik operayı İtalyanca olarak besteledi (1868). Sonradan adı “Olympia ” olarak değiş­ tirilen bu eser, ilk kez 1869 yılının sonlarında Beyoğlu’ndaki Naum Tiyatrosu'nda bir İtalyan opera topluluğu tarafından kalabalık bir seyirci kitlesi huzurunda temsil edildi. Şark Tiyatrosu’nun bütün sanatçı kadrosu orada hazır bu­ lundu. Bu temsil için büyük masraflara girmiş olan İtalyan topluluğu, ancak üç temsilden son­ ra masraflarını çıkarabildi. Son temsilden elde edilen gelirin yansı telif hakkı olarak eserin bestecisine verildi. Bu tarihten dört yıl sonra bestelediği ilk -Türk opereti "Arifin Hilesi" ilk kez 9 Aralık 1872'de Gedikpaşa Tiyatrosu'nda oynandı. Güllü Agop, 1870’den başlamak üzere 10 yıl süreyle Türkçe komedya, dram, tragedya ve vodvil oynatmak tekelini elinde tutmaktaydı. Bu tekelin müzikli oyunları kapsamadığı ge­ rekçesiyle Çuhacıyan, Beyoğlu Haçopulo Geçidi’nde Adam’ın Konser Salonu’nda (bir ara ti­ yatro olarak da kullanılan) 30 kişilik bir öğren­ ci kadrosu ile bir opera topluluğu kurarak ilk Türkçe opera çalışmalarına başladı (Temmuz (1874). Güllü Agop, tekelini ileri sürerek dava açıp bunu önleyeceğini söylemekteydi. Haberi veren dergi Güllü Agop’un buna hakkı olmadı­ ğını da belirtmekteydi. (HAYAL, 3 Temmuz 1290/1874, s:81). Aym gazete daha sonra şu ha­ bere yer verdi: “Beyoğlu’nda Haçopulo çarşısında vaki mü­ zikali Monsieur Adam ın salonunda otuz nefer­ den mütecaviz şakirdime Türkçe opera talimiyle meşgul bulunan muzika muallimi Dikran Çu­ haçıyan Efeııdi’nin İstanbul'da bir opera tiyat­ rosu tesis ve ihdası hakkında vaki olan istidtısı üzerine hiikûmet-i senîye tarafından dahi Türk­ çe bir opera tiyatrosu tesisine ruhsat ita bttyunıldıığu mesmuumuz olmuştur. Bu babdaki taf­ silât ileri nüshamızda ita olunacaktır”, 54 Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi