tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
HASTANE İŞLETMECİLİĞİ BİLİM DALI
KALİTE BELGELİ VE BELGESİZ HASTANELERDE ÇALIŞAN
BİYOLOGLARIN İŞ TATMİN DÜZEYLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI VE BİR UYGULAMA
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Şükriye Ceren ÖÇAL
Tez Danışmanı
DOÇ. Dr. Nurettin PARILTI
Ankara-2010
i
ÖNSÖZ
Biyologların
çalışma
yaşamlarını
değerlendirmelerini
açıklayan
faktörleri ortaya koyarak, bu faktörlerin biyologların hizmet süresi, çalıştığı
bölüm, çalıştığı hastane ve hastanenin kalite belgeli olup olmadığına göre
değişip
değişmediği
ve
biyologların
iş
tatminine
katkıda
bulunup
bulunmadığının araştırılması amaçlanmıştır.
Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren,
her türlü bilgi ve desteğini benden esirgemeyen saygı değer hocam Doç.Dr.
Nurettin PARILTI’ya, istatistiki testlerin yapılmasında her türlü bilgi ve
desteğini benden esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Mehmet Akif
BAKIR’a, anketlerin yapılmasında her türlü yardım eden dayım Nami
KADAKAL ile maddi ve manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız
bırakmayan babam Ahmet Ali ÖÇAL, annem Nükhet ÖÇAL ve kardeşim
Zeynep Beyza ÖÇAL ‘a katkılarından dolayı teşekkür ederim.
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................. ii
SİMGELER VE KISALTMALAR
TABLOLAR .....................................................................................................v
ŞEKİLLER......................................................................................................vı
GİRİŞ ..............................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
İŞ TATMİNİ
1.1.
BiyologlarınTanımı ...............................................................................3
1.1.2. Biyologların İş Yükünün Tanımı..................................................3
1.2. Hastane Kavramı ve Tanımı ....................................................................4
1.3. İş Tatmini ile İlişkili Kavramlar ..................................................................7
1.3.1. İş Tatmini Tanımı........................................................................7
1.3.2. İş Tatminsizliği ............................................................................9
1.3.3. İş Tatmini ve Güdüleme............................................................12
1.3.4. İş Tatmini ve Moral ...................................................................14
1.3.5. İş Tatmini ve Yabancılaşma .....................................................15
1.4. İş Tatmini Etkenleri ................................................................................16
1.4.1. Bireysel Etkenler ......................................................................17
1.4.1.1. Yaş .............................................................................17
1.4.1.2. Cinsiyet.......................................................................18
1.4.1.3. Eğitim Durumu ............................................................19
1.4.1.4. Medeni Durum ............................................................20
1.4.1.5. Hizmet Süresi..............................................................21
1.4.1.6. Statü ...........................................................................22
1.4.1.7. Yaşam Tatmini ............................................................22
1.4.1.8. Kişilik...........................................................................23
1.4.2. Örgütsel Etkenler......................................................................23
1.4.2.1. İş ve İşin Niteliği ..........................................................24
1.4.2.2. Çalışma Ortamı...........................................................25
iii
1.4.2.3. Yönetim.......................................................................26
1.4.2.4. Ücret ...........................................................................27
1.4.2.5. Gelişme ve Yükselme İmkanları..................................28
1.4.2.6. Kişiler Arası İletişim.....................................................29
1.5. İş Tatminin Bireysel ve Örgütsel Düzeydeki Etkileri ...............................30
1.5.1. Genel Yaşam Tutumlarına Etkisi .............................................30
1.5.2. Çalışanların Fiziksel ve Ruhsal Sağlığına Etkisi.......................31
1.5.3. Çalışanların Davranışlarına Etkisi ............................................31
1.5.4. Verimliliğe Etkisi .......................................................................32
İKİNCİ BÖLÜM
İŞ TATMİNİ İLE İLİŞKİLİ GÜDÜLEME KURAMLARI
2.1. Mcgregor’ un X ve Y Kuramları ile Reddin’ in Z Kuramı.........................35
2.2 Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı.................................................38
2.3. Adelfer’ in ERG Kuramı..........................................................................43
2.4. McClelland’ ın Başarı Güdüsü Kuramı ...................................................45
2.5. Herzberg’ in Çift Faktör Kuramı..............................................................47
2.6. Vroom’un Beklenti Kuramı .....................................................................49
2.7. Adams’ın Ödül Adaleti Veya Eşitsizlik Kuramı .......................................52
2.8. Porter-Lawler Modeli ..............................................................................54
2.9. Locke’un Amaç Modeli ...........................................................................55
iv
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KALİTE BELGELİ VE BELGESİZ HASTANELERDE BİYOLOGLARIN İŞ
TATMİN DÜZEYLERİ ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI
3.1. Araştırmanın Konusu ve Amacı .............................................................58
3.2. Araştırmanın Yöntemi ............................................................................59
3.2.1. Araştırmanın Evreni..................................................................59
3.2.2. Araştırmanın Örneklemi............................................................59
3.2.3. Araştırmanın Hipotezleri ...........................................................60
3.4. Araştırmanın Kısıtları .............................................................................62
3.5. Verilerin Analiz Yöntemi .........................................................................63
3.6. Araştırma Bulguları ................................................................................64
SONUÇ VE ÖNERİLER................................................................................71
KAYNAKÇA ..................................................................................................75
ÖZET ............................................................................................................88
ABSTRACT...................................................................................................90
v
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 3.1. Demografik Özellikler ...................................................................63
Tablo 3.2 Mesleki Tatmin ve Prestij Grubunun Normallik Testi.....................64
Tablo 3.3 Çalışma Koşulları Grubunun Normallik Testi ................................64
Tablo 3.3Çalışma Ortamı Grubunun Normallik Testi ....................................65
Tablo 3.4Sosyal İmkanlar Grubunun Normallik Testi ....................................65
Tablo 3.5 Yönetim Personel İlişkileri Grubunun Normallik Testi....................66
Tablo 3.6Biyologların İş Tatmininin Normallik Testi ......................................66
Tablo 3.7Ana Grupların Normallik Testi ........................................................67
Tablo 3.8 Mesleki Tatmin ve Prestij Grubunun Mann-Whitney u Testi..........67
Tablo 3.9 Çalışma Koşulları Grubunun Mann-Whitney u Testi .....................68
Tablo 3.10 Çalışma Ortamı Grubunun Mann-Whitney u Testi ......................68
Tablo 3.11 Sosyal İmkanlar Grubunun Mann-Whitney u Testi ......................69
Tablo 3.12 Biyologların İş Tatmininin Mann-Whitney u Testi ........................69
Tablo 3.13 Ana Grupların İstatistik Testleri ...................................................70
vi
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 2.1. Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ...................................................39
Şekil 2.2. Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ...................................................42
Şekil 2.3. Vroom’un beklenti modeli ..............................................................51
1
GİRİŞ
Hastanelerde iş tatmini, ilk kez 1920’lerde ortaya atılmış, asıl önemi
1930 ve 1940’lı yılarda anlaşılmıştır. O yıllardan beri endüstri ve örgüt
psikolojisinin en fazla çalışılan konuları arasında “iş tatmini” de yer
almaktadır. Konunun bu denli önemli olmasının pek çok nedeni vardır.
Birincisi, insancıl nedenlerdir; iş tatmini iş yaşamıyla ilişkilidir ve bunlar
bireylerin fizik ve ruh sağlığını doğrudan etkilemektedir. Bir başka neden,
konuya işyeri açısından bakıldığı zaman ortaya çıkmaktadır. İş tatmini ve
üretkenlik
arasında
doğrudan
bir
ilişki
olmamakla
birlikte,
iş
doyumsuzluğunun yarattığı gerilim ve grup uyumu sorunları gibi dolaylı etkiler
konunun önemini göstermektedir.
Hastaneler amaçlarına ulaşmak ve fonksiyonlarını yerine getirebilmek
için sağlık hizmetlerinin üretiminde belirli üretim unsurlarını kullanmak
durumundadır. Bu üretim unsurları; personel, para, zaman, makine,
malzeme, yer ve binadır. Bunlar içerisinde hastaneler için en önemli olanı
personeldir ve hastanenin en aktif gücüdür. Personel için yapılan harcamalar,
tüm hastane giderlerinin üçte ikisini oluşturmaktadır. Hastaneler için bu kadar
önemli olan personelin örgütte tutulması çalışmalarının sağlanması yönetimin
başta gelen görevlerinden biridir.
İşten tatmin, bir iş görenin bir bütün olarak işini ya da iş yaşamını
değerlendirmesiyle duyduğu haz ya da ulaştığı olumlu duygusal durumdur.
Örgüt iş görenin beklentilerini ne oranda karşılayabiliyorsa, iş görenin işten
tatmini de o oranda artacaktır. İş görenin işinden duyduğu tatminin derecesi,
bu hazzın ya da ulaştığı bu olumlu duygusal durumun derecesidir.
İş görenin işini ya da önemli iş değerlerini değerlendirmesi sonucu
algıladığı ve hoşa giden olumlu duygusal durum olarak tanımlanan iş tatmini,
oldukça karmaşık ve birçok etmenden etkilenen soyut bir kavramdır. İş
tatmini, sosyal ve kişisel etmenlerden, iş görenin genel yaşamındaki tatmin
2
ve mutluluk durumundan etkilenmekte, moral, iş tutumları, iş başarımı ve
güdülenme kavramıyla da yakından ilgili görünmektedir.
Birinci bölümde biyologların tanımları yapılmış, iş tatminiyle ilgili bilgiler
ele alınmış, ikinci bölümde iş tatmini ile ilişkili güdüleme kuramları yer
verilmiş, üçüncü blümde ise kalite belgeli ve belgesiz hastanelerde
biyologların iş tatmin düzeyleri üzerine bir alan araştırılması konularına yer
verilmiştir.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
İŞ TATMİNİ
1.1. Biyologların Tanımı
Biyologlar 14/7/1965 tarihli ve12056 sayılı resmi gazetede yayınlanan
657 no'lu Devlet Memurları Kanunun III. bendi olan Sağlık Hizmetleri
sınıfında yer alır ve memuriyete 8. dereceden başlar. Mesleki yetkileri kanuni
olarak tanımlanmamakla birlikte, birçok yönetmelikte yetki tanımları yer
almaktadır. Biyolog mesleği aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır;
Üniversitelerin Biyoloji Bölümleri’nden veya Biyoloji’nin diğer alt dallarından
(Biyoteknoloji, Botanik, Deniz Biyolojisi, Ekoloji, Entomoloji, Herpetolog,
Hidrobiyoloji, Genetik, Limnoloji, Moleküler Biyoloji, Moleküler Genetik,
Ornitolog, Yaban hayatı biyologluğu, Zooloji) farklı ünvanlara sahip olarak
mezun olmuş, canlılar ve ekosistemler üzerine; araştırma, inceleme, analiz,
üretim, kontrol, doğa yönetimi yapmaya ve rapor düzenlemeye yetkili kişidir.
1.1.2. Biyologların İş Yükünün Tanımı
Biyologların çalışma sahaları aşağıda listelendiği şekilde belirlenmiştir.
1. Sağlık hizmetleri veren kurum ve kuruluşlarda her türlü tıbbi
analizlerin yapılmasında, tıbbi araştırma ve destek ünitelerinde,
2. Çevre koruma, kontrol ve ekolojik planlama ile ilgili alanlarda,
3. Biyoteknolojik çalışma yapan kurum ve kuruluşlarda her türlü
araştırma-geliştirme ve üretim faaliyetinde,
4. Hidrobiyoloji ve Su ürünleri ile ilgili araştırma ve üretim faaliyetlerinde,
5. Milli Parklar, Doğa Koruma, Yaban Hayatı Koruma ve Özel Çevre
Koruma alanlarında biyoçeşitlilik (fauna ve flora), ekoloji, doğa
yönetimi ve yaban hayatı uzmanı olarak,
4
6. Biyoloji
eğitim-öğretim
faaliyetleri
ve
Biyoloji
programlarının
geliştirilmesinde,
7. ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Raporlarının hazırlanmasında,
8. Tarım
ve
Ormancılık
alanlarında
araştırma
ve
geliştirme
faaliyetlerinde,
9. Gıda Kontrol Laboratuarlarında,
10. Arıtma tesislerinde,
11. Biyolojik Ürünlerle ilgili standartların belirlenmesinde,
12. Kriminoloji Laboratuvarları ve Adli Tıp'la ilgili alanlarda,
13. Gümrük Biyolog'u olarak,
14. Biyomedikal çalışma alanlarında,
15. İlaç
ve
hammaddelerinin,
kozmetik
ürünlerinin
üretimi,
kalite
kontrolünde, araştırma ve geliştirme çalışmalarında,
16. Pest
ve
Vektör
canlıların
kontrolüne
yönelik
faaliyetlerde,
yerleşkelerdeki haşere mücadelesinin planlanması ve yürütülmesinde,
17. Nükleer tesisler ve radyasyon kullanılan işletmelerde,
18. Hayvanat bahçelerinde, yaban hayvanı rehabilitasyon ve barındırma
tesislerinde ve petshop işletmelerinde,
19. Arboretumlar, Botanik bahçeleri, yabani bitki türlerinin depolandığı ve
işlendiği merkezlerde (www.biyologlar.org.tr)
1.2. Hastane Kavramı ve Tanımı
Hastaneler, toplumun sağlık hizmeti ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
kurulmuş, makine sisteminden çok insana dayalı emek yoğun örgütlerdir.
Diğer örgütler gibi hastaneler de; amaçlarını mevcut olanaklarını harekete
geçiren insan kaynakları aracılığı ile gerçekleştirirler. Hastaneler gibi verilen
hizmetin kişisel olduğu ve yoğun çabayı gerektirdiği hizmet örgütlerinde,
etkinliğin sağlanması için, çalışanlar arasında yüksek bir doyum düzeyi
gerekli görülmektedir (Erigüç ve yıldırım, 2001:187)
5
Tedavi hizmetlerinin en büyük üreticisi durumunda olan Hastaneler
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde, “Hasta ve yaralıların,
hastalıktan şüphe edenlerin ve sağlık durumlarını kontrol ettirmek isteyenlerin
ayaktan veya yatarak izleme (müşahede), muayene, tanı (teşhis), tedavi ve
rehabilite edildikleri aynı zamanda doğum yapılan kurumlar” olarak
tanımlanmaktadır (Seçim,1991:3). Kısa adı WHO olan (World Health
Organisation) Dünya Sağlık Teşkilatı ise hastaneleri, “Müşahede, teşhis,
tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere gruplandırılabilecek sağlık hizmetleri
veren, hastaların uzun ve kısa süreli tedavi gördükleri yataklı kuruluşlar”
olarak tanımlamaktadır (Seçim,1985:5).
Hastaneler,
hizmet
üretim
kapasitesi
ve
sağlık
harcamaları
bakımından sağlık sisteminin en önemli alt sistemidirler. Türkiye’de sağlık
insan gücünün çok büyük bir kısmı hastanelerde çalışmaktadır. Toplam
sağlık harcamalarının %93’ünün tedavi hizmetlerine yapıldığı saptanmıştır
(Kavuncubaşı, 2000:76). Hastane her zaman teşhis, tedavi ve tıbbi bakım
sunabilen, iyi yetişmiş personel tarafından modern tıp, yönetim ve
organizasyon ilkelerine uygun faaliyet gösteren, çeşitli bilimsel ve teknolojik
araçları kullanan; tüm tedavi birimleriyle birlikte toplumun sağlığını koruyan,
sağlık bilgi ve kültürünü geliştiren; tıbbi araştırma, eğitim, teşhis ve tedavi
görevlerini birlikte yürüten karmaşık sosyal organizasyondur (Yiğit,2004:35).
Hastaneler, her türlü sağlık hizmetlerinin ekonomik ve kesintisiz olarak
üretildiği, bunun yanında eğitim, araştırma ve toplum sağlığı hizmetlerinin
yürütüldüğü, çeşitli girdileri işleyip, yararlı çıktılar haline dönüştüren, karmaşık
örgütlerdir (Sevim 1999:181). Türkiye’de yataklı tedavi kurumlarının toplum
ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığı söylenebilir. Bu yetersizlik sosyal, politik,
ekonomik pek çok nedene bağlanabileceği gibi, hastanelerin modern
işletmecilik
anlayışından
gelmektedir (Yiğit,2004:36).
uzak
bir
biçimde
yönetilmesinden
de
ileri
6
Hastanelerde aşırı iş bölümü, uzmanlaşma ve profesyonelleşme
vardır. Hastane örgütleri çok karmaşıktır, çok çeşitli personel, görev, birim,
pozisyon vardır. Hastanelerde aşırı iş bölümü, uzmanlaşma ve birbirine
bağımlılık
hastanelerin
karmaşıklaşmasına
neden
olmaktadır
(Ak,
2001:1291).
Hastanelerin çeşitli gruplara ayrılması, onların amaç ve fonksiyonlarını
ön plana çıkarmaktadır. Geçmiş asırlarda düşkün ve yoksulların barındığı
yerler olan ilk sağlık kuruluşlarından günümüz modern hastanelerine kadar
hastane amaç ve görevleri de büyük ölçüde değişmiştir. Tıbbi bakım, teşhis
ve tedavi hizmetlerinin sunulması yanında, eğitim ve araştırma görevlerini de
üstlenmesi, bu gelişimin kapsamını genişletmiş ve hastanelerin yükünü
ağırlaştırmıştır (Özdemir, 2001:1279).
Hastanelerin temel amacı şöyle açıklanabilir: Etkili ve verimli sağlık
hizmeti üretilmesi yoluyla toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesini sağlamak
(Kavuncubaşı,1997), hastalık için başvuran hastayı tekrar eski sağlığına
kavuşturmak için hasta ve yaralıya tedavi edici hizmetler sunmak, hasta
beklentilerini ve mutluluğunu sağlamaktır (Ak,1996:60). Bu temel amaç,
hastaların ve yaralıların bakımını, tedavilerini ve rahabilitasyon hizmetlerini
en iyi şekilde ve minimum maliyetle sağlamaktır. Hastanelerin fonksiyonu
ise, tıbbi, idari, mali, teknik, eğitim ve araştırma, sosyal hizmetler olmak üzere
altı grupta toplanarak incelenebilir (Özdemir,2001:1280-1281).
Hastane
örgütlerinin
performansından
sorumlu
olan
hastane
yöneticileri, hizmet üretimi ve sunumu için gerekli tüm kaynakları elde eden
ve bunları üretim sürecinde birleştiren, çıktılarını da topluma sunan kişilerdir.
Bu nedenle her alanda olduğu gibi, sağlık hizmetlerinde de beklenen kalite ve
verim düzeyinin elde edilebilmesi için sağlık kurum ve kuruluşlarının yönetimi
profesyonelce yapılmalıdır. Ne kadar gelişmiş araç gereçlere ve nitelikli
çalışanlara sahip olunursa olunsun, bunlar etkili biçimde yönlendirilmedikçe
beklenen sonuçların elde edilemeyeceği söylenebilir. Etkili yönlendirme ise
7
liderliği gerektirir. Büyük ve karmaşık tıbbi bakım örgütlerinin yönetiminde
hastane yöneticilerinin, süreç ve verimlilik açısından örgütsel değişim ajanı
ve yenilikçi, sistem birleştirici ve düzenleyici, çevre ile ilişkilerde aracı ve
güçlü bir lider olmaları beklenmektedir (Austin,1978:105; Ofluoğlu,2002:1).
1.3. İş Tatmini ile İlişkili Kavramlar
1.3.1. İş Tatmini Tanımı
İş tatmini, iş görenlerin fizyolojik ve ruhsal sağlıklarını aynı zamanda
da duyguların bir belirtisidir. İş tatmini denilince, işten elde edilen maddi
çıkarlar ile iş görenin beraberce çalışmaktan zevk aldığı iş arkadaşları ve
eser meydana getirmenin sağladığı mutluluk akla gelir (Bingöl,1997:266).
İş tatmini kişinin, toplam iş çevresinden, örneğin işin kendisinden,
yöneticilerden, çalışma grubundan ve iş organizasyonundan elde etmeye
çaba gösterdiği rahatlatıcı ve iç yatıştırıcı bir duygudur (Cribbin,1972:155). İş
tatmini iş görenin işe ya da işin belirli yönlerine tepkisini yansıtır (Yüksel,
2002:68).
İş tatmini çalışmaları Taylor ve Gilbert’in Birinci Dünya Savaşı
sırasında üretim yaptıkları fabrikada uygun, az stresli ve en az yorgunluk
sağlayacak çalışma metodunu araştırmalarıyla başladığı kabul edilmektedir
(Yazıcı, 2002: 4).
En çok kullanılan iş tatmini tanımlarından biri Locke’a aittir. Locke iş
tatminini en basit şekli ile “kişinin işine değer vermesi sonu oluşan pozitif
veya hoşnut bir ruh hali” olarak tanımlamaktadır. Benzer şekilde iş tatmini “
kişinin işini sevme derecesi”, “ kişinin işine karşı duyduğu pozitif düşünceler”
ya da “ çalışanların yaptıkları işler hakkındaki duyguları, işleri hakkındaki
olumlu ya da olumsuz hislerinin derecesi” olarak da tanımlanmıştır (Çarıkçı
Oksay, 2005: 48).
8
Bullock’a göre iş tatmini, işle bağlantılı çok sayıda arzu edilen ve
edilmeyen deneyimlerin bütünü ve dengelenmesinden sonuçlanan bir tutum
olarak göz önüne alınır (Cook ve diğerleri., 1983: 19)
Davis (1998:96) iş tatminini, çalışanların işlerinde duydukları hoşnutluk
ya da hoşnutsuzluk olarak tanımlamıştır. İş tatmini, işin çeşitli yönlerine karşı
beslenen tutumların toplamıdır. Yüksek düzeyde iş tatminine sahip bir insan
kaynağı işine karşı olumlu tutumlar geliştirmekte, tatmin düzeyi düşük bir
insan kaynağı ise olumsuz tutumlar geliştirmektedir.
İnsanları işleri hakkında olumsuz olumlu veya olumsuz hislere
yönelten çeşitli faktörler vardır. İş tatmini sağlayan ve en sık görülen nedenler
şunlardır (Arnold, Foldman, 1986:86).
-
Ücret
-
İşin kendisi
-
Terfiler
-
Gözetim
-
Çalışma grubu
-
Çalışma koşulları
İş tatmini hakkında kesin olan nokta, dinamik olduğudur. Yöneticiler
bir kez iş tatmini sağlayıp sonra bu konuyu birkaç yıl gözden uzak tutmazlar.
İş tatmini hızlı elde edilebildiği gibi, hızlı hatta daha hızlı iş tatminsizliğine
dönüşebilir. Bir örgütte koşulların bozulduğunu gösteren en önemli kanıt iş
tatminin düşük olmasıdır (Akıncı, 2002:3).
Sağlık hizmeti sunan kuruluşlar yapısal ve işlevsel olarak en karmaşık
örgütler olmasının yanı sıra, en yüksek eğitimli ile en düşük eğitimliye kadar
çeşitlilik gösteren insan kaynağı yapısına sahiptir. Karmaşık ve çok pahalı
teçhizatların kullanılmasını yanı sıra ölüm ve yaşam ile ilgili faaliyetlerin
9
sonucunda çıkan stres gibi özellikleri ile sağlık işletmeleri, yapısında pek çok
ekibi barındıran organizasyonlardır ( Ünalan ve diğerleri,2005:512 ).
Hizmet sektörü altında yer alan pek çok sektörde olduğu gibi sağlık
kurumlarında da hizmetin sunum kalitesini belirleyicisi hizmeti sunan insan
kaynaklarıdır. Sağlık durumlarında verilen hizmetin kişisel olmasının yanı sıra
yoğun çaba gerektirmesi
ile sağlık kurumlarını etkinliğinin sağlanabilmesi
için, insan kaynakları arasında yüksek bir doyum düzeyi gerekli görülmektedir
(Erigüç,2000:10). Özellikle sağlık hizmetlerinde hizmeti sunanların iş
tatminleri ile hizmeti alanların memnuniyeti arasında doğrudan ilişki olduğu
saptanmıştır. Sağlık hizmetlerinde kimi zaman hatanın geri dönüşünün
mümkün olmadığı ve hizmetin etkililiğinde insan kaynaklarının iş tatmininin
etkisinin doğru orantılı olduğu bilindiğine göre, insan kaynaklarının
beklentilerini karşılayıp iş tatmin düzeylerini arttırmak hasta sağlığı açısından
da çok önemlidir (Ataklı, Dikmetaş, Altınışık, 2003: 101-102).
Hastane insan kaynaklarının iş tatminini arttırmak, gelecekteki sağlık
bakımı için en önemli faktörlerden birisidir. İlerde hastaların iyileşmesi ve
sıhhat bulması gibi kalite sonuçları ile ilgili olarak iş tatmininin etkisinin daha
detaylı olarak analiz edilmesi önemlidir (Holmström, Elf, 2004:26).
1.3.2. İş Tatminsizliği
İş tatmininin önemli ya da önemsiz olduğunu savunan farklı görüşler
mevcuttur. İş tatmininin önemli olduğunu savunanlara göre, öncelikle insanlar
kişisel yetkilerini ortaya koymak ve gerçekleştirmek istemektedir. İş tatmini
bireylerin psikolojik olgunluğa erişmesini sağlarken, bunu elde etmemek
hayal kırıklığına uğratır. İş, insan yaşamının odak noktasıdır ve işsiz olan
birey umutsuzdur. Bu nedenle insanlar zorunlu olmadıkları zaman bile
çalışmak isterler. Bir işe sahip olmayanların psikolojik sağlığı düşük olabilir.
10
İşi olmayanlar fazla boş zaman geçirirler. Çünkü iş ve boş zaman birbirleriyle
orantılıdır. Düşük iş doyumu moral bozukluğuna, işten soğumaya, düşük
verimliliğe ve sonuçta sağlıksız bir topluma ortam hazırlar (Sertçe, 2004:5)
Sağlık hizmetlerinde, sürecin vazgeçilmez üyesi olan sağlık personelinin,
işleri ile ilgili olumsuz tutumları ve işlerini ele alış biçimleri hizmeti alanların,
sağlık ve sağlık hizmetleri hakkındaki tutumlarını çok olumsuz hale getirebilir.
Bu nedenle “hizmet alanların mutluluğunun hizmet sunanların mutluluğundan
geçtiği” yaklaşımını göz ardı edilmemesi gereklidir (Gürbüz ve diğerleri,2000
:5).
Ülke kalkınmasındaki rollerinin önemli nedeni ile sağlık yöneticilerinin iş
tatmini düzeylerinin belirlenmesi ve iş tatmini düzeylerine etki eden
etmenlerin irdelenmesi, bundan hareketle de anılan yöneticilerin anılan
yöneticilerin iş tatminlerinin arttırılmasına yönelik önerilerin geliştirilmesi
gerekli görülmektedir.
Türkiye’deki sağlık hizmetleri, merkezi planlama ve yönetim özelliği
göstermektedir. Sağlık Bakanlığı kendisine bağlı sağlık kuruluşlarının yapımı,
onarımı, işletilmesi, personel gereksinimi, hizmetlerin planlanması ve
denetimi gibi işleri ya doğrudan merkezden ya da taşra teşkilatı aracılığıyla
yürütmektedir. Merkezi yönetim ve planlama koşullarında Sağlık Bakanlığı
merkez ve taşra teşkilatı yöneticilerinin iş ile ilgili tutumları, diğer yöneticileri,
iş görenleri ve toplumun sağlığa bakış açısını etkileyebilmektedir. Bundan
dolayı, sağlık yöneticilerinin iş tatmini düzeylerinin ve iş tatminlerine etki eden
etmenlerin
bilinmesi,
hem
kendilerinin
sorunlarına
daha
bilinçli
yaklaşmalarında; hem de hizmet veren diğer iş görenler ile hizmeti alanların
olumlu yönde etkilenmelerinde yararlı olabilecektir (Aksu ve diğerleri, 2002:
272).
Türkiye’de sağlık hizmetlerinin yönetim ve organizasyonunun ne şekilde
olacağı tartışmaları sağlık sistemimizin yenileşme çabalarını başladığı ve
11
giderek
hız
kazandığı
1990’lı
yıllardan
sonra
artmıştır.
Sistemin
yapılandırılması çalışmalarının bir uzantısı olarak ve tedavi hizmetlerinin
özelleştirmesine
yönelik
dolaylı
çabaların
paralelinde
kaynakların
verimliliğinin sorgulanması, sağlık hizmetlerinde işletme disiplini oluşturma
çabaları ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplam kalite yönetimi ve buna
benzer yeni anlayışların gündem oluşturması gibi nedenlerle sağlık
personelinin iş tatmini çalışmaları başlamış ve yaygınlık kazanmıştır (Sur ve
diğerleri, 2002:141).
İş tatminsizliği; çalışanın yaptığı işten bir doyum ya da hoşlanma duygusu
elde etmemesini ona karşı bir bıkkınlık ve isteksizlik ve kaçma duygusu
duymasını simgelemektedir.
İş tatmini sürecinde, insan kaynaklarının işlerini değerlendirmesi sonucu
oluşan hoşnutluk veya hoşnutsuzluk duyguları bir bütün olarak ele
alınmaktadır. İş tatmini veya tatminsizliği, kişi zamanla iş yeri hakkında daha
fazla bilgi sahibi oldukça değişebilen dinamik bir kavram olup, iş tatmininin
geliştiğinden daha çabuk bir şekilde azalabilmesi söz konusudur (Erigüç,
2000: 9).
İşten tatminsizlik, iş görene elem vericidir ve onun olumsuz duygulara
yöneltebilmektedir. İşten tatminsizliğin ruhsal açıdan iş görende kaybı
yaratması, bu kaygının yoğun ve sürekli olması, onun ruh sağlığını olumsuz
yönde etkileyebilmekte, bunun yanında iş görende bıkkınlık, işi bırakma,
devamsızlık, kavgacılık gibi örgüt için istenmeyen davranışlar görülmektedir
(Aksu, Acuner, Tabak, 2002:2).
İş tatminsizliği; bireyin çalıştığı işten elde ettiği hazzın düşüklüğü ve
bunun bireyde meydana getirdiği rahatsızlıktır (Çelik, 2000: 20). İş
tatminsizliği kişinin hayatında kısır döngüler yaratarak birçok belirtilere neden
olabilir (Miner, 1992: 119).
12
1.3.3. İş Tatmini ve Güdüleme
İş tatmini ve güdüleme kavramlarının birbirinden ayrı ve uzak olarak
düşünebilmek zordur. Bacharach ve Mitchelle’e göre tüm çalışmaları açık ya
da gizlice iş tatminin üretiminde artışa neden olduğunu kabul etmekte ve
güdülemeye bağlamaktadırlar. Schultz’a göre de doyum güdülenmenin
gerçekleşmesinden doğmakta ve yeni doyum kaynakları diğer güdüleri
üretmektedir (Balcı, 1985:7).
Güdülemeyi bir insanı belirli amaçlar için harekete geçiren güç olarak da
tanımlamak mümkündür. İnsan kaynaklarına mal veya hizmet üretimleri
karşılığında bazı şeyler vaad edilir ve böylece belli bir yöne doğru sürekli
olarak özendirilir. İnsan kaynakları yaptıkları işten memnun oldukları zaman
daha verimli çalışırlar. Günümüzde teknolojinin hızlı ilerlemesi, işletmelerin
otomasyona kayması özellikle mal üretimi yapan işletmelerde çalışanların
işlerinden elde ettikleri tatmini azaltır hale gelmiştir. Her ne kadar sağlık
işletmeleri insan odaklı olduğundan bu durumdan fazla etkilenme olmayabilir
ama yinede yöneticiler insan kaynaklarının güdeleyici unsurları ortaya
çıkarmaya çalışmalıdırlar (Şahin, 2001:24).
Güdüleme, örgütün ve bireylerin ihtiyaçlarını doyum ile sonuçlanacak bir
iş
ortamı
yaratarak
bireyin
harekete
geçmesi
için
etkilenmesi
ve
isteklendirilmesi süreci diye tanımlanmaktadır. Örgütte çalışanlar işlerini etkili
ve verimli bir biçimde başarmak için güdülenmelidir (Can, 1997: 164). Güdü;
bireyin bir amaca ulaşmak için davranmaya iten, eyleme geçiren, bireyin
davranışını güçlendiren, etkileştiren, yönelten bir iç güçtür (Başaran, 2000:
145)
İş tatmini ile güdüleme arasında döngüsel bir sebep sonuç ilişkisinin
olduğu genel bir kanıdır. Genellikle iş tatmini güdülemeye zemin hazırlayan
ve onu etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Düşük iş tatmininde
13
güdüleme söz konusu olsa dahi süreklilik göstermesi mümkün değildir. İş
tatmini
yüksek
olan
iş
görenlerin
örgütün
amaçları
doğrultusunda
güdülenmesi ve davranış değişikliğinin sağlanması oldukça kolaydır (Akıncı,
2002:7).
Başaran (1982:33) iş tatmini ve güdülenme arasındaki ilişkiyi güdülenme
süreci ile açıklamaktadır. İşteki güdülenme aşamaları şunlardır:
1. Çalışanın gelişme ihtiyaçlarının ortaya çıkması
2. Bu ihtiyaçları doyurabilmek için çalışanın elverişli bir ortam araması
3. Elverişli ortam bulunması durumunda ihtiyaçların isteğe dönüşmesi
4. İstek belirlendikçe artan gerilimi gidermek için çalışanın seçenek
araması
5. İsteği karşılamak için seçilen seçeneğin denenmesi
6. Doyum
Görüldüğü gibi güdülenme son aşaması doyumdur. Bu aşamada çalışan
doyuma ulaştığında gerilimden kurtulur. Tatmin yeterli düzeyde olmadığında
ise çalışan ya yeniden güdülenerek bu aşamaların başına geri döner ya da
kaygı geliştirir (Başaran, 1982: 33). İhtiyaçlar karşılanmadığı sürece doyum,
güdülenmenin bir ön koşuludur denebilir. Çünkü insanı doyurulmuş değil
doyurulmamış gereksinimleri güdüler (Bursalıoğlu, 1982: 206).
Sağlık insan kaynağının güdülenmesinde aşağıdaki etmenler etkili
olmaktadır (Yıldırım, 1999: 9)
-
Yaratıcılık
-
Esnek yararlar
-
Maddi imkânlar
-
Görüşlerini sorma
-
Katılmalı yönetim
-
Yeniden değerlendirici yönetim
14
Dünya da son 30 yılda yaşanan bir dizi siyasal ve ekonomik gelişme,
sağlık bakımını, bu amaçla üretilen sağlık hizmetlerine ve bu hizmetlerini
üreten sağlık çalışanlarını derinden etkilemiştir. Bu dönemde (Çelen ve
diğerleri, 2004:296-298):
-
Sağlık harcamalarında bilime, teknolojiye ve ürünlerine yapılan
sermaye yatırımlarının payı artarken, emeğe yapılan yatırımların payı
azalmıştır.
-
Sağlık hizmeti üretimine yeni teknolojilerin, tekniklerin, işlemlerin,
aygıtların ve maddelerin katılmasıyla, sağlık iş kolu çalışanların var
olan sağlık ve güvenlik sorunlarına yenileri eklenmiştir.
-
Sağlık çalışanların çoğunluğu, sağlık hizmeti üretimine katılan yeni
teknolojiler, teknikler, aygıtlar ve işlemler konusunda yeterince
eğitilmemiştir.
-
Sağlık harcamalarının kısıtlanması için sağlık iş kolunda çalışan sayısı
ve ücretler azaltılmış, çalışma süreleri ve iş yoğunluğu arttırılmıştır.
1.3.4. İş Tatmini ve Moral
Moral ve iş tatmini kavramları birbirleri ile yakın ilişkilidir. Moral,
örgütün amaçları için insan kaynağını gönüllü yapan, onun çalışmayı
sürdürmesini sağlayan tutumdur. Bazı araştırmacılar tatmin ile moralin
içeriklerinin aynı olduğunu belirtmiş; tatminin bireysel, moralin ise küme ile
ilgili bir kavram olduğunu ifade etmiştir. Bazı araştırmacılar ise doyum ve
moralin bir örgüt üyelerinin gereksinmelerini ne ölçüde karşıladığını
göstermek için kullanılan benzer sözcükler olduğunu vurgulamıştır (Yıldırım,
1999:10).
15
Her seviyedeki çalışanlar, değer verilip verilmediklerini, saygı duyulup
duyulmadıklarını gözlemlerler. Neticede çalışanın moral düzeyini etkileyen
pozitif veya negatif duygular ortaya çıkar. Moral, çalışanın kendini işe
vermesini ve işten doyum olmasını etkileyen en önemli faktördür (Seçmen,
2001:55).
Moral, çalışanların ya da örgüt üyelerinin bir bütün olarak iş örgütüne
karşı olumlu tutumu ya da bağlılık duygusudur. Moral, bir bireyin iş öğeleri,
çalışma koşulları, iş arkadaşları, gözetmen, yönetici ve örgütüne karşı ilgisi
ve bunlarla özdeşleşme duygusudur. Bir çalışmanın bu duyguları bu kadar
güçlü ise morali de o ölçüde yüksektir. Katz ve diğerleri, morali dört ana
bileşene ayırarak tanımlamışlardır:
a. İş örgütünden övünç duyma
b. İş yerine bağlılık
c. İçsel
d. Parasal ve konumsal
Bu bileşenlerden doyum sağlayan iş örgütü üyelerinin ya da bu üyelerden
oluşmuş iş örgütünün morali yüksek olacaktır (Sencer, 1982:7).
1.3.5. İş Tatmini ve Yabancılaşma
Yabancılaşma, iş görenin çalıştığı kurum ya da kuruluştan soğuması,
psikolojik
olarak
uzaklaşması
ve
kendisini
çekmesidir.
Kurumuna
yabancılaşan iş görenler, işlerine devam etseler bile kendilerini kurumun bir
üyesi olarak görmemektedirler. İş görenlerin yabancılaşması, görevine, üyesi
bulunduğu gruba ve kendi özüne karşı olabilmektedir. Kurumuna ya da
kuruluşuna yabancılaşan iş görenler, kurumun kendisine verdiği örgütsel ya
da toplumsal konumu, statüyü ve saygınlığı kabul etmemektedir. İşini
yaşamını bir parçası olarak görmemekte, özel yaşamında işinden söz
etmemeye
çalışmaktadır.
Kurumun
yönetimine
düzenlenen
sosyal
16
etkinliklerine veya görevi dışındaki işlere arkasını dönmekte, kurumu ve işi ile
gurur
duymamaktadır.
Sonuçta,
kurumuna
yabancılaşan
iş
görenler
kendilerine kurum dışında tatmin kaynakları aramaktadırlar (Başaran,
1991:207-208).
Büyük işletmelerde görülen aşrı iş bölümü, çoğu kez insan kaynağının
yaptığı işin nereye yaradığını görmemesine ve çalışma amacın kaybolmasına
neden olmaktadır. Bunun sonucunda kendi küçük evreninde yaşamak
zorunda kalan insan kaynağı için çoğu kez yaptığı iş anlamsız gelmeye
başlayabilir.
Benzer
şekilde
örgütte
kendini
etkileyecek
kararların
alınmasında söz hakkına sahip olmayan insan kaynakları, örgüt içinde
başkalarının amaçlarına katkıda bulunan bir araç niteliği taşıdıkları düşüncesi
ile örgüte yabancılaşırlar (Söylemez, 2002:23).
1.4. İş Tatmini Etkenleri
Yöneticiler, örgütlerinde çalışan iş görenlerin iş doyumunun yüksek
olmasını isterler. Bundan dolayı iş doyumunu sağlamak ve yükseltmek içinde
olanaklarına ve tecrübelerine göre çaba harcarlar. Bireysel ve örgütsel
hedeflere ulaşmada önemli bir etken olan iş doyumunun sağlanması ve
yükseltilmesi için her şeyden önce iş doyumu hakkında bilgi sahibi
olunmalıdır (Akıncı,2002 :4).
Çalışanların iş doyumu üzerine etkileyen faktörleri iki ana grupta
toplanarak incelenebilir (Balcı,1985, Aksayan,1990:14):
1. Bireysel Etkenler
2. Örgütsel Etkenler
17
1.4.1.Bireysel Etkenler
İnsan kaynaklarını işlerinden beklentileri öncelikle kendi bireysel özellikleri
ile ilgilidir. Birey eğitimine, toplumsal katmanlar içindeki sosyal konumuna,
kurduğu ilişkilere göre iş arayacak, yapacağı işin gelecekteki şeklini de yine
bu tür bireysel özellikler belirleyecektir. İnsan kaynağının işine ilişkin
beklentileri kişiliği ile ilgili olduğundan, iş tatminini sağlayan faktörlerin
başında
,insan
kaynaklarının
bireysel
özelliklerinin
kabul
edilmesi
gerekmektedir (Davis, 1998:100).
İnsan kaynaklarının işlerinden farklı düzeyde tatmin olmalarına yol açan
başlıca bireysel etkenler olan yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni durum,
hizmet süresi, statü, yaşam doyumu ve kişilik aşağıda açıklanmaya
çalışılmaktadır.
1.4.1.1. Yaş
Yapılan çalışmalar yaş ilerledikçe işten duyulan tatminin arttığını
göstermektedir.
Araştırmalar
genç
insan
kaynaklarının
yaşlı
insan
kaynaklarına oranla daha düşük iş tatmini düzeyine sahip olduğunu
göstermektedir. Bazı çalışmalar yaş ilerledikçe ödüllerin de arttığını, bununda
gençlere göre yaşlılarda daha fazla tatmin yarattığını belirtmişlerdir (Baş,
Ardıç, 2000:4). Öte yandan Özaltın (1997:77) Türk Silahlı Kuvvetleri’ nde
görev yapan muvazzaf doktor ve hemşireler üzerinde yaptığı araştırmasında;
doktorlarda yaş ilerledikçe paralel olarak tatminde artarken, hemşirelerde orta
yaş grubunda en düşük tatmin düzeyine sahip olduklarını bulmuştur. Bu
durumda her meslek grubunda yaş etmenin farklılık gösterebileceği
söylenebilir.
Herzberg yaptığı incelemeler sonucunda yaş ile iş tatmini arasındaki
ilişkiyi U şeklindeki bir eğri ile açıklamıştır. Çalışma yaşamının ilk yıllarında iş
tatmini yüksektir. 30 ‘lu yaşlara doğru düşme eğilimi gösteren iş tatmini, yaş
18
ilerledikçe
ve
çalışma
yaşamının
sonlarına
doğru
tekrar
yükselir
(Uyargil,1988:22).
Yaşlı iş görenler genç iş görenlere göre daha düşük beklentilere sahip
olup, iş durumuna daha fazla uyum sağlamaktadırlar. Bu iş görenler,
kariyerleri ilerledikçe daha iyi iş veya daha fazla arzu edilen konumlara
gelmektedirler. İş tatmin düzeyinin yükselmesinin; çalışma yaşamına uyum
sağlamaya, düşmesinin de; sağlıktaki bozulmaya, kendini geçekleştirme
psikolojik gelişiminin önündeki engellere dayandırıldığı yapılan araştırmalar
ile doğrulanmıştır.
İş tatminin yaşla artmasını iki nedeni vardır. Birinci neden, ödül ve
ücretinin iyi olması tatmin düzeyini yükseltir. İkincisi ise, insanlar beklentilerini
daha gerçekçi düzeyde tutarak işlerine uyum sağlarlar ve böylece
yaşlandıkça daha mutlu olurlar (Spector, 1997:26). Yaşın ilerlemesi ve
emeklilik döneminin gelmesi durumunda, iş görenlerin işlerinden daha çok
tatmin oldukları görülmüştür. Çünkü bu durumda olanlar geçmiş kariyerlerine
bakarak tatmin olmanın daha çok sosyal ilişkilerle sağlanabileceğine
inanmaya başlarlar (Bas ve Baret, 1972:89). Friedlander, yaptığı bir
araştırmada yaş ve kıdemle beraber iş görenlerin tatmin düzeylerine etki
eden üç faktör daha olduğunu bulmuştur. Bunlar, sosyal çevre, içsel başarı
güdüsü ve kendini gerçekleştirme yolu ile ilerleme ve korunma isteğidir
(Friedlander, 1966: 143-153).
1.4.1.2. Cinsiyet
İş tatmini ile ilgili araştırmalarda cinsiyet ile iş tatmini arasında her
zaman anlamlı bir ilişki olmamış, kadınların veya erkeklerin iş tatmin
düzeylerinin daha yüksek olması şeklinde değişimler gösterebilmiştir. Yine
araştırmalarda cinsiyetin iş tatmininde bir etken olduğu ama hangi cinsin
daha çok tatmin olduğu konusunda tutarsızlık görüldüğü belirtilmiştir (Erigüç,
2000:16).
19
İş tatmininin, kadın ve erkek ayrımından çok beklentilerle ilgili
olduğunu söylemek mümkündür. Aile ekonomisine destek olmak için çalışan
bir kadın ile kariyer yapmak için çalışan diğer kadın insan kaynağının iş
tatmin kaynakları çok büyük farklılıklar gösterecektir (Yazıcı, 2002: 20). Bir
başka açıdan, kadın ve erkeklerde iş tatmin düzeyinin farklılık göstermesini
kimi işlerin fiziki ve duygusal açıdan erkekleri, kimisinin de kadınlara daha
uygun olabileceği yönünde ayrıca araştırılması gereken bir konu olarak
düşünülebilir.
Hekimler, hemşireler, sağlık insan kaynakları ve hastane yöneticileri
arasında ülkemizde yapılan çalışmalarda erkeklerin iş tatmin düzeyleri
kadınlardan yüksek bulunmuştur. Ersoy ve arkadaşları (2001:385) yaptıkları
çalışmadan
iş
yoğunluğu
nedeni
ile
kendine
ve
ailesine
zaman
ayıramadığından yakınanlar arasında kadınların çoğunluda olduklarını tespit
etmişlerdir.
1.4.1.3. Eğitim Durumu
İş tatminin ortaya çıkmasında eğitim önemli bir faktördür. İş görenlerin
eğitimi, iş tatmin düzeylerini etkileyen bir özelliğe sahiptir. Çünkü eğitim
düzeyi,
iş
görenlerin
işlerinin
yapısını
daha
iyi
kavramasını
kolaylaştırmaktadır. Bunun sonucunda, çalışanlar işlerini başarılı bir şekilde
yapıp tatmin olabilmektedirler. İyi öğrenim görmüş çalışanların, düşünce ve
bilgi birikimlerinin fazla, çalışmaya ilişkin değerleri ve beklentilerinin ise farklı
olduğu bir gerçektir. Bu nedenle yüksek öğrenimli iş görenlerin tatmin
olmaları, düşük öğrenimli iş görenlere göre daha zordur (Özgen ve diğerleri.,
2002: 331-332). Bu kişiler aldıkları eğitim ve öğretime göre bir işte çalışırlarsa
daha kolay tatmin olabilirler.
Eğitim düzeyi ve iş tatmini arasındaki ilişki konusunda yapılan bazı
araştırmalarda, eğitim ile iş tatmini arasında negatif bir ilişkinin olduğu ortaya
çıkmıştır. Eğitim düzeyi yüksek olan iş görenler, işlerinden hemen tatmin
20
olmayabilmektedirler. Çünkü bu iş görenler, daha yüksek beklentilere
sahiptirler ve işlerini çok kısa sürede kendilerine daha fazla başarı hissi ve
sorumluluk sağlamasını beklerler. Birçok işin, çalışanların bu beklentilerini
karşılamadığı bir gerçektir. Bundan dolayı, yüksek eğitim düzeyine sahip iş
görenler başlangıçta işlerinden tam olarak tatmin olamamaktadırlar (Korman,
1971: 163; Schultz ve Schultz, 1990: 281). Bazen de iş görenler gördükleri
eğitim sayesinde kazandıklarını kendileri ile aynı durumda olanlar ile
karşılaştırırlar, bir eşitlik ya da pozitif bir sonuç söz konusu ise daha çok
tatmin olabilmektedirler.
Saydanlı ve diğerleri hemşirelik eğitimi, sağlık meslek lisesi ve
önlisans düzeyinde olanların iş tatminini, lisans ve yüksek lisans eğitim
düzeyleri hemşirelerden daha yüksek olduklarını bulmuşlardır (Erigüç,
2000:18).
Bu durumu; bireyin eğitim düzeyinin yükselmesine ya da yüksek
olmasına rağmen mesleki sıfatın ve konumun değişmemesine bağlayabiliriz.
1.4.1.4. Medeni Durum
İş tatmini değişkenlerinden medeni duruma ilişkin genel kanı evlilerin
bekarlara göre daha düzenli bir hayat yaşamalarından dolayı iş tatmin
düzeylerinin daha yüksek olacağıdır. Nitekim bu kanıyı destekleyen araştırma
sonuçları olmasına rağmen, medeni durum ile iş tatmini arasında anlamlı bir
ilişki bulunmayan araştırmalara da rastlamak mümkündür (Erigüç, 2000: 17).
Özaltın (1997: 78) araştırmasında, hem evli doktorların hem de evli
hemşirelerin, bekâr meslektaşlarına göre işlerinde daha yüksek tatmin elde
ettikleri görülmüş ancak aralarında ki fark istatistiksel olarak anlamlı
bulunmamıştır. Herzberg’ in evli olanlar ve olmayan insan kaynakları
üzerinde yaptığı araştırmada, evli olan ve olmayan kadın insan kaynakları
21
farklı iş tatmin düzeyi gösterirken erkeklerde böyle bir fark görülmemiştir
(Yıldırım, 1999: 14-15).
1.4.1.5. Hizmet Süresi
İş görenlerin hizmet sürelerinin artması, onların işlerini daha iyi
kavrayıp yapmalarını sağlar. Bu durum, onlarda başarma hissinin yanında iş
tatmin düzeylerinin yükselmesine de yol açar. Yılarca aynı işte çalışanlar
zamanla işlerini yaşamlarını bir parçası gibi görmeye başlarlar ve giderek
konumları ve işleri ile adeta bütünleşirler. Bunun yanında kurum ya da
kuruluşlar, hizmet yılı arttıkça iş görenlere daha fazla imkân hazırlayarak
onların ihtiyaçlarının çoğunu karşılamalarını sağlarlar. Bütün bunlar onların
işlerinden yüksek düzeyde tatmin olmalarını sağlarlar.
Yıllarca aynı iş yerinde çalışan insan kaynağı zamanla, işini yaşamının
bir parçası olarak görmeye başladığında örgütle ve işi ile bütünleşebilir.
Bununla beraber artan hizmet süresi ile nedeni ile örgütte kıdemli konumuna
gelen insan kaynağına, bunun sonucunda örgütün daha geniş ve esnek
olanaklar sunması sonucu bireyin iş tatmin düzeyi artabilir (Güzelsoydan,
1997: 19-20).
Çelen ve arkadaşları (2004: 313) üç farklı hastanede hizmet sürelerini
5’ er yıllık dilimlere ayırarak yaptıkları araştırmada; 1- 15 yıllık hizmet
diliminden başlayarak iş tatmin ölçek puanında artış olduğunu saptamışlardır.
Bu durumun; insan kaynağının yaşlandıkça, aynı hastanedeki hizmet
süresinin uzaması ve aynı işi, aynı iş yerinde sürdürmesi nedeni ile, tatmin
sağlamayan etmenlerden çok fazla olumsuz etkilenmediğine, tatmin sağlayan
etmenlerden ise olumlu şekilde etkilendiğine yormuşlardır.
22
1.4.1.6. Statü
Kurum ve kuruluşlar açısından baktığımızda statü, çalışanın kurumsal
hiyerarşideki yerine, işinin sağladığı prestiji ifade eden bir kavramdır. Yapılan
araştırmalar iş tatmini ile statü arasında üçlü bir ilişkinin var olduğunu
göstermiştir.
Yöneticiler
arasında
yapılan
araştırmalar,
üst
yönetim
kademesinde bulunanların, iş tatmin düzeylerinin daha yüksek olduğunu
doğrulamıştır (Uyargil, 1988: 25).
İş tatmini ile statü arasında ikili bir ilişkinin bulunduğu ve üst yönetimde
bulunan kişilerin, iş tatminlerinin yüksek olduğu söylenir (Sertçe, 2004). İş
görenlerin yetki sıra dizinindeki örgütsel konumu yükseldikçe, iş tatminlerinin
de arttığı görülmektedir (Başaran, 2000: 222).
1.4.1.7. Yaşam Tatmini
İş tatmini ile sosyal yaşantı tatmini arasında karşılıklı bir ilişkinin söz
konusu olduğu düşünülmektedir. İş tatmininin sosyal yaşantı tatminine,
sosyal yaşantı tatmininin de iş tatminini azaltıp, artırılabileceği söylenebilir
(Cimete, 1996: 17). Genel yaşam düzeyi ile iş tatmini arasında yukarda
belirtilen türde ortaya çıkan ilişkiye, birinin diğerine “ saçılma etkisi”
denilmektedir (Vara, 1999: 8).
“ İş ve yaşam tatmini arasında ki ilişkinin doğasında bireysel
farklılıklar” konulu araştırmalarında, Judge ve Watanable, meslek ve örgütsel
psikoloji literatüründeki iş ve yaşam tatmini ilişkilerinde hangi kuramın daha
doğru olduğunu incelemişlerdir. Araştırma ile iş ve yaşam tatmini arasındaki
olumlu ilişkinin, iş görenlerin çoğu için geçerli olduğu, ancak bu ilişkinin
geçerli olmadığı iş görenler bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır (Çetinkanat,
2000: 38).
23
1.4.1.8. Kişilik
Kişilik, iş görenlerin işlerini nasıl algıladıklarını ve işleri hakkında neler
düşünüp hissettiklerini önemli bir belirleyicisidir. Yapılan işle ilgili duyguların,
olumlu ya da olumsuz olmasında iş görenlerin kişilik yapılarının önemli bir
etkisi vardır. Yapılan araştırmalarda, dışa dönük kişilik özelliğine sahip olan iş
görenlerin iş tatmin düzeylerinin, içe kapanık olanlara göre daha yüksek
olduğu sonucu elde edilmiştir (George ve Jones, 1996: 70).
Holland‘ın geliştirdiği kişilik yapısı-iş uyumu teorisine göre, çalışanların
kişilik yapıları ile yaptıkları işler arasında ki uyum yüksek düzeyde iş
tatminine yol açmaktadır. Eğer iş görenler, kişilik yapılarına uygun bir iş
seçerlerse işlerine kısa sürede ve çok kolay bir şekilde uyum sağlarlar.
Yeteneklerini kullanarak kendilerinden istenenleri çok iyi yaparak işlerinde
başarılı olurlar. Sonuçta işlerinde yüksek tatmin elde ederler (Robbins, 1998:
153).
Yaptıkları işlerden tatmin olanlar, duygusal olarak daha dengelidirler.
Duygusal dengesizlik içinde olanlar, sosyal yaşamın her anında tatminsiz
olurlar. Ayrıca çalışma arkadaşları ile geçinememeleri, işverenle sürekli
sürtüşmelere girmeleri de onlarda tatminsizliğe neden olabilmektedir.
Sabırsız ve zaman baskısını sürekli üstünde hisseden bir kişilik yapısına
sahip olan iş görenlerin iş tatmin düzeyleri düşüktür. Buna karşın duygusal
zekâları ve başarı arzuları yüksek olanlar ise yüksek iş tatmin düzeylerine
sahiptirler.
1.4.2.Örgütsel Etkenler
İnsan kaynaklarının beklentilerinin karşılanmasında ve iş tatminin
sağlanmasında örgütün insan kaynaklarına sunduğu olanaklar belirleyici rol
oynamaktadır. İş tatminini etkileyen kişisel etkenler gibi örgütsel etkenlerde
24
ayrı ayrı örgütsel özellikler değil, genel tüm değişkenlerin etkileşimi
sonucunda oluşan bileşke etkenlerdir (Davis, 1988: 95).
Güçlü bir örgüt kültürü, örgütün başarısına ve örgütte çalışan iş
görenlerin tatmin düzeylerinin düzelmesine olumlu etkide bulunmaktadır.
Etkisi büyük ve karmaşık olan örgüt kültürü, o örgütte çalışan iş görenlerin
davranışlarını olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir (Scholz, 1993: 107).
Örgüt kültürünün güçlü veya zayıf olması nedeni ile iş gören tatmini
arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu genel kabul gören bir anlayıştır. Örgüt
kültürünün güçlü veya zayıf olmasının kişiler arası ilişkiler, örgütsel bilgi akışı,
kararlara katılım, yetki devri ve güçlendirme, iş görene verilen değer, yönetim
tarzı, terfi ve ödüllendirme gibi örgütsel yapının değişkenleri belirler. Ayrıca iş
güvencesi, işin özelliği, iş disiplini, ücret, hizmet içi eğitim, sosyal ve fiziksel
koşullar gibi iş ortamına bağlı değişkenler de iş gören iş tatmini üzerinde belli
bir etkiye sahiptirler (Akıncı, 2002:5).
1.4.2.1. İş ve İşin Niteliği
Yapılan iş ve niteliği, işten duyulan duyumda önemli etkendir. İşin, yeni
şeylere öğrenmeye elverişliliği, bir takım beceri ve yetenekler gerektirmesi,
toplumda saygın bir iş olması, bağımsızlık sağlaması ve başarı duygusu
vermesi işten duyulan doyuma ve doyumsuzluğa neden olur. İşin monoton
olması yani işin içeriğinin değişme imkanının az olması gibi nedenler
doyumsuzluğa neden olabilmektedir. Sürekli olarak aynı işi yapan çalışan
aynı işi yağmaktan sıkılmakta ve doyumsuzluk duymaktadır (Özcan, 1991:
15).
Toplum tarafından yeteri kadar kabul görmeyen ve kendisini iş
hayatına hazırlarken birey tarafından hayal edilmeyen işlerin yapılması iş
tatminini azaltır. İşin ilginç olması kişiyi öğrenme fırsatı vermesi, bir
sorumluluk getirmesi tatmin nedeni sayılabilir (Baş, Ardıç, 2000:4).
25
Fazla
monoton
işlerde
insan
kaynakları,
sadece
dikkatlerini
kullanacaklarından zihinsel aktivitelere gerek kalmayacaktır. İnsan kaynağına
en az seviyede de olsa zekasını kullanmasını gerektirmeyen işler ilgisini
uyandırmayacaktır. İnsan ruhunun doyurması zekanın verdiği yaratıcılık hissi
doyurulmadığı
zaman
zihinsel
duygunluğun
verdiği
bezginlik
ortaya
çıkacaktır. Tersi durumlarda, yani insan kaynaklarının zeka melekelerine
aşan taleplerde bulunulmasında ise başaramama korkusu da insan
kaynakları üzerinde bunalım ve sinirlilik hali yaratacaktır (Yazıcı, 2002:13).
Çalışanın çalıştığı işin niteliğini beğenmesi, işten doyumunun en başta
gelen etkenidir. Başaran (1991:203), çalışanın işini beğenmesini de şu
koşullara bağlamıştır:
1. Çalışanın yeteneklerinin kullanmaya elverişli olması,
2. Yeniliklere öğrenmeye, gelişmeye olanaklı olması,
3. Çalışanı
yaratıcılığa,
değişikliğe
ve
sorumluluk
almaya
yönlendirmesi,
4. İşin sorun çözmeye dayanması.
1.4.2.2. Çalışma Ortamı
Genel olarak çalışanlar, ısı, nem, havalandırma, ışık, sessizlik,
rahatlık, tehlikesiz olan iş yerlerini tercih etmekte, bunlara yüksek değer
vermektedir (Aksayan, 1990:21, Başaran, 2000:220). Ayrıca çalışanların
çoğu, iş yerlerinin evlerine yakın çalıştıkları binanın yeni, temiz, işleri için
gerekli olan araç-gereçlerin uygun ve kullanılır olmasını istemektedirler.
Çalışanlara bu olanakların sağlanması, hem verimlilik hem de doyum için
gerekli
görülmektedir
(Başaran,2000:204).
Khan’
ın
(1991:VIII)
araştırmasında da çalışma koşulları ile iş doyum düzeyi arasında yüksek bir
ilişki bulunmuştur.
Fiziksel çalışma şartlarının iyi olması ve stressiz bir çalışma ortamı, iş
yerinin ısısı, nemi, havalandırması, ışık ve gürültü düzeyi, çalışma saatleri ve
26
molaları, iş yerinin konumu, iş yerinin temizliği ve kalitesi, iş teçhizatı gibi
çalışma ortamı ile ilgili unsurlar iş tatminine etki etmektedir (Erdil ve diğerleri,
2004: 19). İşletmenin fiziki koşulları müşterilerin tatmini ve olumlu imaj
yaratması yanında işletme insan kaynaklarının da başarısında ve iş
tatmininde etkili olmaktadır (Tengilimoğlu, 2000:199).
1.4.2.3. Yönetim
İnsan kaynaklarına yardımcı ve destek olan, engellemeyen, sürekli
kusur aramayan, takdir eden, insan kaynaklarına güven duyduğunu gösteren,
yükselme,
ücret
artışı
gibi
ödülleri
kazandıran
yöneticilerin
insan
kaynaklarının iş tatminini arttırmada etkin olduğu bildirilmektedir. Yapılan
hataların yönetici tarafından tolerans ile karşılanmaması durumu insan
kaynağı açısından yönetici ile ilişkilerine dair bir olumsuzluk olarak
algılanmakla beraber, iş verimi açısından hataların en aza indirilmesi
açısından
sağlanması
gereklidir.
kişiyi
Ancak
rencide
hatanın
gösterilmesi
etmeyecek
tarzda
ve
düzeltilmesinin
yapılmalı,
başarılar
ödüllendirilerek hatalar en aza indirilmeye çalışılmalıdır (Ünalan ve diğerleri,
2005: 519).
Denetimin odak noktası, insan kaynağının geliştirilmesi ve etkili
biçimde kullanılmasıdır. İnsanlar genel olarak denetlenmekten hoşlanmazlar
ve özelliklede denetimin kusur arayıcı ve güç gösterisi haline gelmesi insanı
doyumsuzluğa ve isteksizliğe iter (Özcan, 1991: 16).
Hastanelerin matriks organizasyon yapısı nedeni ile otorite tek yönlü
değildir ve tek yetki hattı yoktur. Bu yüzden hastanelerin yönetimi daima
anlaşılması zor ve karmaşık olmuştur (Ak, 1990: 27).
27
Hastane tek bir yetki hattı temeli üzerinden çok iyi bir şekilde organize
edilmediği ve organize edilemeyeceği için, hastane yöneticisi endüstrideki
yöneticiden çok daha az yetki, güç ve karar verebilme yetkisine sahiptir
(Georgepoules, 1972: 29 ).
Bilgi ve teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde, işletmeler sürekli yeni
teknolojiler kullanmakta ve uygulamaktadırlar. İşletmede çalışanlar kendilerini
geliştirme olanaklarına sahip değillerse bu yüksek teknolojinin gerisinde
kalacaklarından bir süre sonra işletmede niteliksiz bir insan kaynağı
durumuna düşeceklerdir. Bu durum insan kaynaklarında tatminsizliğe yol
açacaktır. Bunun önüne geçmek için işletme yöneticileri hizmet içi ve dışı
eğitim programları ile insan kaynaklarını kendilerini geliştirmelerine olanak
sağlamalıdırlar (Aykanat, 2003: 40).
1.4.2.4. Ücret
Ücret dünyanın her yerinde, personel yönetiminin en tartışmalı
konusudur. Hiçbir ülkede memnunluk verici bir çözümü bulunamamıştır
(Tortop, 1994: 107).
Ekonomik özendirme ve iş tatmini sağlatma araçlarından en eski ve en
yaygın kullanılanı ücrettir. Ücret sadece geleneksel kuramcıların değil, bugün
dahi birçok yöneticinin motivasyonunu sağlayan etkili araç olduğu inancını
yansıtır. Bu görüşe göre ücret, insan kaynağının işletmeye giriş nedeni
olduğu kadar aynı zamanda onun işletmeye sürekli bağlanmasının da en
güçlü güdüsüdür (Meşe, 2002: 52).
Çalışanlar, emekleri karşılığında kendilerine verilen ücretin, yeterli ve
adil olmasını isterler. Çalışanlar, kendilerine verilen ücretin yeterli olup
olmadığına karar verirken, bir yandan aldıkları ücretin ihtiyaçlarını mal ve
hizmet olarak ne derece karşıladığına, öte yandan başka kuruluşlar da
28
benzer işler için çalışanlara verilen ücretin miktarına bakarlar. Ücretlerini
kuruluştaki diğer çalışanların ücretleri ile karşılaştırırlar (İncir, 1990: 82).
Ücretlerin, maaş dışı kalan sosyal yardımlar, ikramiyeler, tazminatlar
vb. adlar altında yapılanları, insan kaynaklarının hem kendilerini örgütün bir
parçası olarak görmelerine hem de motivasyonların artması sonucu iş tatmin
düzeylerinin artmasına etkili olması nedeni ile önemlidir (Yıldırım, 1999: 17).
Guilford ve Gray (1970: 172)yaptığı araştırmada ücretin 40 (krık)
yaşından sonra önemini kaybettiği ve kadınlara nazaran erkekler için daha
çok önemli olduğunu tespit etmişlerdir. Ücretin adil bir şekilde saptanıp
ödenmesi önemlidir. Bunun için ücretler yapılan işin miktar ve niteliği ile
uyumlu olmalıdır. Üretim kişisel değer ve özellikle unvanlara, diplomalara
uygun düşmesi arzu edilir (Eren, 2004: 246).
Ücret, hastane insan kaynakları üzerinde olumlu etki yapmasına
rağmen özellikle uzman insan kaynağı için yeterli görülmemektedir. Özer ve
arkadaşları (2005:43) yaptıkları çalışmada hekimlerin mesleki çalışmalarla
ilgili
genel
iş
tatmin
düzeylerinin
yükseltilmesi
için;
maaşlarını
yükseltilmesinden çok, mesleki amaçlara ulaşma potansiyeli ile bakım
kalitesini arttıracak ve mesleki becerilerini ve çalışma verimliliğini geliştirecek
önlemlerin alınması ve önceliklerin bu şekilde belirlenmesi gerektiği
çıkarımına varmışlardır.
1.4.2.5. Gelişme ve Yükselme İmkanları
İyi işleyen, nesnel kurallara dayanan bir yükselme sistemi, personeli
verimli çalışmaya, bilgi ve yeteneklerini geliştirmek için çaba harcamaya
yönelten iyi bir teşvik unsurudur (Tortop, 1994: 121).
Birey istediği düzeyde yükselme olanağını görebildiği ve yükselme
politikasının adil olduğuna inandığı oranda doyum sağlamaktadır (Aksayan,
29
1990: 20). İş arkadaşları ve işletme içinde bir rol oynayarak sivrilmek isteyen
kimseler, fikir ve eleştirilerinin dinlenmesini isterler. Bu onların başkaları
tarafından takdir edilme ihtiyaçlarını doyuracaktır (Eren, 2004: 249).
Yükselme; çalışana, kişisel ilerleme, kendini gerçekleştirme olanağı
verir. Bu olanak, kişinin kendine güvenini arttırır, çalışanın kendini güçlü
görmesini sağlar. Yükselme bireye güçlü bir prestij sağlar ve yüksek bir
doyum verir. Ayrıca yükselme, gelir düzeyinde bir artış anlamına da gelir
(İncir, 1984: 88).
1.4.2.6. Kişiler Arası İletişim
Her işletmede biçimsel ya da biçimsel olmayan gruplar vardır ve insan
kaynağının içinde bulunduğu grup iş tatminin etkilemektedir. İnsan
kaynağının örgüt içinde başarılı diye nitelendirilen grup içinde yer alması ve
hayat görüşüne uygun kişiler ile birlikte olması, onun iş tatminini arttıracaktır.
Her insanın hayatını idame ettirmek için paraya ihtiyacı olduğu kadar
sosyalleşmeye de ihtiyacı vardır ki çalışan insanlar günlük yaşantısını önemli
bir bölümünü iş yerinde geçirdikleri için en önemli sosyal alanlarından birisi iş
yeridir. Bu yüzden örgüt içinde birlikte çalışan destekleyici ve dost sıfatındaki
iş arkadaşları iş kaynağının iş tatminini arttırmaktadır (Erdil ve diğerleri, 2004:
20).
Çalışanlar tarafından bir arada bulunmaktan, hoşlanmaya dayanan
ilişkiler gereksinir ve ne oranda bir araya gelmeyi gerçekleştirebilirse o
oranda tatmin bulabilirler (Başaran, 2000: 204). Kişiler örgütlerde tatmin
sağlamak amacı ile sayısız ilişkilerde bulunur ve bu ilişkilerin temelinde
birçok etken rol oynar. Sağlıklı insanlar genellikle karşılıklı tatmin sağlayan
ilişkilerde bulunur. Karmaşık bir davranış yapısına sahip bireyleri örgütlerde
eş güdümlü çalıştırabilmek ve güdeleyebilmek, yöneticinin kişiler arası
ilişkilerinin dinamiğini anlamasına bağlıdır.
30
İnsan kaynakları arasında genel hoşnutsuzluk, kişilerin birbirleri ile
olumsuz, kaba, arkadaşça olmayan diyalog ve ilişki içinde olması, tavır ve
davranışlarında uygun dilin kullanılması, neşesiz, durgun iletişim, iş dışında
diğerleri ile hoş olmayan etkileşim ve iş dışındaki hareketlerin eleştiri konusu
olması doyumsuzluk nedeni olarak sayılabilir (Güzelsoydan, 1997: 34).
1.5.İş Tatminin Bireysel ve Örgütsel Düzeydeki Etkileri
İş tatmini gerek bireysel gerekse örgütsel açıdan oldukça önemli bir
kavramdır. Bireyin işinden elde ettiği tatmininin yeterli olmaması bireyde
tatminsizlik ve hayal kırıklığı yaratacaktır. Böylece bireyde meydana gelecek
psikolojik tepkiler hem bireyi hem de örgütü etkileyecektir. İş tatminin bireysel
ve örgütsel düzeydeki etkileri aşağıda incelenmeye çalışılmıştır.
1.5.1.Genel Yaşam Tutumlarına Etkisi
Bir toplumun daha sağlıklı; başarılı, mutlu ve üretken olmasının, o
toplumun üyelerinin tüm yaşamlarından üst düzeyde tatmin almaları ile ilişkili
bulunduğu dikkate alındığında, insan yaşamını 1/3’ ünden fazlasını dolduran
iş hayatından almaları gereken doyumun önemi ortaya çıkmaktadır (Ergenç,
1982: 309).
Çalışan insan, aile yaşamındaki duygularını işine, işindeki duygularını aile
yaşamına yansıtarak genelleyebilir. Bu nedenle, bireyin işinden duyduğu
tatminin, yaşamından duyduğu tatmini etkilemesi olağan görülmektedir
(Aksayan, 1990: 25 ).
31
1.5.2.Çalışanların Fiziksel ve Ruhsal Sağlığına Etkisi
İş tatminsizliği stresten doğan kalp, ülser, deri hastalıkları vb. birçok sağlık
sorunlarına neden olabilir. İş tatmini ile yaşam tatminini birbirinden ayırmak
mümkün değildir. Günlük hayatımızın neredeyse yarısını iş yerinde ya da işle
ilgili konularda ilgilenirken geçirdiğimiz düşünülünce, birey işinden tatmin
olmuşsa bu tatmin hayatının içine dağılır (Yazıcı, 2002: 37).
Araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre iş tatmini ve özellikle
tatminsizliği ciddi fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar yaratabilir. Birtakım
gereksinmelerinin doyurulmamasından kaynaklanan gerilimi azaltmak için,
bireyler savunma mekanizmaları geliştirerek bunları kalıplaştırır. Bu bireyin
diğerleri ile ilişkileri üzerinde etkili ise, fizik ve ruh sağlığı olumsuz yönde
etkilenir. Pek çok araştırma insan kaynaklarında psikosomatik sonuçlar
yarattığı saptanmıştır. Örneğin bazı araştırma sonuçlarına göre kalp
hastalıkları, mide hastalıkları, kas spazmları, birçok sancı ve ağrılar iş
tatminsizliği ile bağlantısı bulunmuştur (Söylemez, 2002: 21). Yaptığı bir işten
tatmin olmayan bir insan kaynağı işine tamamen odaklanamayacağı için
dalgınlık ve ihmalsizlik sonucu oluşan iş kazalarından doğan fiziksel
yaralanmalarda göz ardı edilmemelidir.
Araştırmalar iş tatmini ile akıl sağlığı arasındaki ilişkiyi deneysel olarak
kanıtladığı bilinmektedir (Yazıcı, 2003:37). İş tatminsizliği en düşük
dereceden
en
yüksek
dereceye
kadar
her
boyutta
farklı
kaygılar
yaratabilmektedir. Bazı araştırmacılara göre tatminsizliğin kendisi başlı
başına bir ruhsal bozukluktur (Söylemez, 2002:21).
1.5.3.Çalışanların Davranışlarına Etkisi
İş tatmini ve davranışlar arasındaki ilişki, bireyin objeleri algılama ve
değerlendirmesi sonucu oluşan olumlu olumsuz duyguların değişik tepkilere
yol açması ile açıklanmaktadır. Bu tepkilerle ilgili olarak, birey çeşitli
32
davranışlar geliştirir. Örneğin objeden kaçma ile ilgili olarak işe geç gitme,
devamsızlık ve işten ayrılma davranışları görülebilir (Aksayan, 1990:23). İş
görenlerin fiziksel ve zihinsel sağlıklarıyla iş doyumu arasında yakın bir ilişki
olduğu bilinmektedir. Stresli ortamlarda çalışan işgörenler de psikolojik
doyumsuzluk oluşmakta ve bunun sonucunda zihinsel ve fiziksel davranış
bozuklukları ortaya çıkmaktadır (Eren, 1996:255).
Ak (1990:93) hastanede çalışan hemşireler arasında personel devri
oranın %26 gibi yüksek bir oranda olduğunu belirtmektedir. Çalışanın yaptığı
işin,
fikirlerine
saygı
duyduğu
kişiler
özellikle
yöneticiler
tarafından
beğenilmesi, takdir edilmesi çalışanın davranışlarını etkileyecek ve önemli bir
doyum kaynağı olacaktır (Tosun, 1981: 150).
1.5.4.Verimliliğe Etkisi
İş doyumu ile verimlilik arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaların
başlangıcında bu iki değişken arasında doğan bir ilişkinin olmadığı ileri
sürülmüştür (Sharma ve Bhaskar, 1991:1-18). Daha sonraki çalışmalarda ise,
iş doyumu ve verimliliği arasında pozitif bir ilişkinin varlığı açıklanmıştır
(Sharma, Bahskar, 1991: 1-18).
İş tatminsizliği ile verimsizlik arasında doğrudan ilişki kurulabilirken,
verimliliğin iş tatmini ile ilişkisinin uzun yıllar tartışılmaya devam ettiği
literatürde izlenmektedir. Bazı araştırmacılar iş tatminin her zaman yüksek
düzeyde verimle sonuçlanması beklenemez derken bazıları doyum ile
verimlilik arasında doğrudan bir bağlantı yoktur tezini savunmaktadır. Tatmin
düzeyi yüksek bir insan kaynağı yüksek verimlilik düzeyine ulaşabileceği gibi,
tatminsiz bir insan kaynağının da aynı performansı göstermesi mümkündür.
Ancak, örgüt açısından tatminsiz insan kaynağının örgütü bırakma ya da
pasif direnişe geçme riski daha yüksektir (Söylemez, 2002:20,21).
33
İş doyumu sonuçları, iş görenin fiziksel ve ruhsal sağlığını, örgütün
çalışma ortamını ve verimliliğini, ekonomik gelişmesini, tasarruf ve sosyal
israf anlayışı etkilemesi açısından göz ardı edilmeyecek kadar önemlidir.
Modern yönetim anlayışına göre, örgütlerin gösterdiği başarı ve performans
sadece karlılığı, pazar payı, ödediği vergi gibi maddi verilere dayanan
değişkenlere göre değil, insan boyutu ile de ölçülmelidir. Örgütler açısından
iş tatmini her şeyden önce sosyal bir sorumluluk ve etik bir gereklilik olmalıdır
(Erdoğan, 1994:378).
34
İKİNCİ BÖLÜM
İŞ TATMİNİ İLE İLİŞKİLİ GÜDÜLEME KURAMLARI
İş tatminine neden olan faktörleri ve ortaya çıkan sonuçları açıklamak
için yıllardan beri birçok teori ortaya atılmıştır. Bu teorileri, aynı zamanda iş
görenlerin motivasyonu, çalışma gruplarının etkileşimi ve lider-takipçi ilişkileri
ile de yakından ilgilidir (Saal ve Knight, 1988:300). Birçok kaynakta iş tatmini
konusunda yapılan araştırmalar ve ileri sürülen teoriler, insanları motive etme
ile iç içe ele alınmıştır. Çünkü motivasyon olmadan iş tatmininden söz etmek
eksik kalır.
İş tatmini ile motivasyon arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. İş
görenlerin gerçekleşmesini istedikleri arzuları ile işlerinden edindikleri
izlenimler birbirine uyduğunda tatmin süreci başlamaktadır. Aynı zamanda iş
görenlerin işlerinden bekledikleri ödüller ile aldıkları ödülleri karşılaştırmaları
sonucunda da iş tatmini oluşabilmektedir. Yaptığı iş sonucunda varılan tatmin
(dışsal tatmin) ile çalışma arasında elde ettiği tatmin (içsel tatmin) birbirinden
farklıdır. Dışsal tatmin, dışsal ödüller ile, içsel tatmin içsel ödüller ile sağlanır
(Şimşek ve diğerleri., 2003:152). Motivasyon, çalışma veya üretme
konusunda bir istek belirtirken tatmin tamamen üretkenliğe bağlı olmayan
olumlu bir duygusal durumdur. Motivasyon, genellikle amaca yönelik bir
davranışla ilişkilidir. İş tatmini ise amaca yönelik davranıştan kaynaklanan bir
tutumdur (Şimşek, 1995:96).
İş görenler, işlerinden tatmin değillerse işlerini isteyerek yapmazlar.
Güdü, organizmayı davranışa yönelten iç veya dış uyarıcıdır. Çalışmaya
motive etme ise insanı iş yapmaya, çalışmaya yönelten faktörlere ve bu
faktörlere göre çalışmayı arzulamaya denir. Motive etmenin temelinde
ihtiyaçlar vardır. İş görenlerin işlerinden elde ettikleri tatmin, ihtiyaçların
giderilmesi düzeyi ile yakından ilişkilidir. Buradan hareketle şunu rahatlıkla
35
söylemek mümkündür; iş tatmini konusunda ileri sürülen teoriler aynı
zamanda motivasyon kuramlarıdır (Coşkuner, 2001:79).
İş tatmini ile ilişkilendirebileceğimiz başlıca güdüleme kuramları
şunlardır: Mcgregor’ un X ve Y kuramları ile Reddin ‘in Z kuramı, Maslow ‘ un
ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramı, Adelfer’ in ERG kuramı, McClelland’ ın başarı
güdüsü kuramı, Herzberg’ in çift faktör kuramı, Vroom’ un beklenti kuramı,
Adams’ ın ödül adaleti veya eşitsizliği kuramı, Porter-Lawler modeli, Locke’
un amaç modeli.
2.1. Mcgregor’ un X ve Y Kuramları ile Reddin’ in Z Kuramı
Douglas Mcgregor insan doğası ile güdüleme arasındaki ilişkileri X ve
Y kurmaları altında toplamaya çalışmıştır. Mcgregor’ a göre yöneticiler bu iki
kuramdan birisini benimseyerek insan kaynaklarını o kuramın bilgileri
ışığında güdülemeye çalışırlar (Can ve diğerleri, 2005:305).
X Kuramına Göre;
•
İnsanlar doğal olarak çalışmayı sevmezler ve fırsat bulurlarsa
çalışmaktan kaçınırlar.
•
Bu nedenle kişiler çalıştırmak isteniyorsa korkutulmalı, yönlendirilmeli,
gerekiyorsa tehdit edilmelidir.
•
Normal bir insan iş ve yükselme hevesli değildir, sorumluluk almaktan
kaçınır, güven arar ve kendisine en fazla ekonomik kazancı getirecek
işi yapar.
•
İnsanların çoğunluğu yaratıcı değildir ve değişikliğe karşı direnç
gösterirler.
•
Kişiler kendilerini düşündükleri için örgütün amaçlarının onlar için
önemi yoktur (Can, Akgün, Kavuncubaşı, 1994:393).
36
Klasik yöneticiler insanı X kuramının ışığı altında görüp ve onları
güdülemek için planlama, örgütleme, korkutma ve kontrol gibi teknikleri
geliştirerek, ekonomik araçlara ağırlık verirler. İnsanların bu görüşünü doğru
olabileceğini gösterecek birçok yönetici vardır. Yönetici otoritedir ve her bir
değişiklikle mücadele etmek zorundadır. Motivasyon teşviklerle sağlanır ve
organizasyondaki davranış şekli ödül ve ceza ile oluşturulur (Can ve diğerleri,
2001; Bramham, 1989).
Böylesi bir yöntemde motivasyon, çalışanları güdüleme, iş yapmayı
isteklendirme
yerine;
iradelerine
hükmetme
ve
koyun
güder
gibi
yönlendirmeyi hedeflemektedir. Demokrasinin eksik, insanların genel eğitim
seviyesinin çok düşük olduğu dönemlerde yaygın olan bir motivasyon
yöntemidir (Atay, 2000:56).
Y Kuramına Göre;
•
Kişilerin bir işte çalışarak fiziksel ve ruhsal çaba harcamaları,
dinlenme ya da oyun oynama istekleri kadar doğaldır.
•
Kişi işe girmekle önceden belirlediği amaçlara ulaşmak için kendi
kendini
yönlendirecek
ve
kontrol
edecektir.
(X
Kuramında
yönlendirme ve kontrol işçinin dışından gelirken burada kendine
geçmektedir)
•
Kişinin amaçlarına yönelmesi ödül ile birlikte başarı ihtiyacını
tatmine yöneliktir.
•
Normal insan öğrenmek ister ve koşullar sağlanırsa sorumluluğu
almak zorunda kalmayıp onu elde etmek ister.
•
Kişilerin yaratıcılık, yenilik bulma gibi özellikleri yalnızca toplumda
çok az kişiye verilmiş olmayıp geniş bir biçimde yayılmıştır (Can ve
diğerleri, 2001:306).
37
Y teorisinde insanlar doğuştan aktif ve pozitif olarak görülmektedir.
İnsanların işte tatmin olmak için bir arzuya sahip oldukları, gelişim ve
değişimin başarı için doğal bir araç olduğu düşünülür. Bu bağlamda
yöneticiler liderdir fakat yaratıcılığın ve uyumun iyi bir şekilde gelişebileceği
çevrenin oluşmasına çalışır. Eğer insanlar dirençli ve yıkıcıysalar bunun
sebebi örgütün onlara davranışıdır. İster yıkıcı ister yapıcı olsun, ister dirençli
ister iş birlikçi olsun örgüt insanları değerlendirir (Bramham, 1989:132).
Yönetici insanları Y Kuramı ışığı altında görüyorsa onları esnek iş
saatleri uygulayacak, tek düze ve can sıkıcı işler yerine, işlerinden tatmin
olacakları ortamı yaratacak ve astlarını kararlara katılma yönünde teşvik
edecektir. Yani kısaca yönetici, onları klasikler gibi korkutma ve kontrol
yöntemleri ile işe yöneltmek yerine, yeteneklerini kullanabilecekleri iş ortamı
yaratmaya çalışacaktır (Can ve diğerleri, 2001:306).
Bu teori günümüzde geçerliliğini koruyan ve işletmelerde hakim olan
bir teoridir. Y teorisi yöneticinin iş görenlerin iradesine hükmetmek, onları
gütmek değil, iş görenlerin yeteneklerin sergilemek, çalışan veya iş
görenlerin kendi kendine motive etmesi ve öz denetim olayıdır (Atay,
2000:57).
Reddin’ in Geliştirilmiş Olduğu Z Kuramına Göre;
•
İnsanı ne şeytan ne de melek olarak göremeyiz. İnsan düşünme, karar
verme ve azmetme yeteneklerine sahip bir yaratıktır.
•
İnsan doğuştan ne iyidir ne de kötüdür, koşullara göre her ikisi de
yatkın olabilir.
•
İnsan ne yaşamsal ihtiyaçlarla ne de üst düzey insancıl ihtiyaçlarla
motive edilir. İnsanı motive eden içinde bulunduğu durumdur.
•
Motivasyon ne dıştan zorlamayla ne içten gönüllü olarak sağlanabilir.
İnsan ancak mantık yolu ile motive edilir.
38
•
İnsanı iyimser ya da kötümser olarak değil, tarafsız
olarak
değerlendirmek gerekir.
Görüldüğü gibi Z kuramı insana iyi ya da kötü açılardan yaklaşmamakta
ve X ile Y kuramlarının duruma bağlı olarak başarı sağlayacağını öne
sürmektedir (Can, Akgün, Kavuncubaşı, 1994:394-395).
2.2 Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı
İnsan ihtiyaçlarını ilk defa bilimsel bir biçimde ele alıp inceleyen ve
güdüleme konusundaki gelişmelere ışık tutan düşünür Abraham Maslow’ dur.
Maslow insanların neden birtakım kişisel fedakarlıkta bulunarak örgütlerde
çalışmayı kabullendiklerini ve başka insanlarda gelen düşünce ve emirler
doğrultusunda hareket ederek onlara itaat ettiklerini araştırmıştır. Bu
araştırmalar sonucunda insanların biyolojik, sosyal ve psikolojik birer varlık
olarak birtakım gereksinimlere sahip bulunduklarını ve davranışlarında da bu
gereksinimlerini tatmin etme arzusunu yer aldığını sağlamıştır (Eren,
2004:31).
Maslow’ un teorisi üç temel varsayım üzerine kurulmuştur (Ivanevich
ve başk, 1977:104).
•
İnsanlar davranışlarını etkileyen şeyleri isterler. Giderilmeyen ihtiyaçlar
davranışı etkiler, giderilmiş olan ihtiyaçlar motive edemezler.
•
İhtiyaçlar temel olanlardan karmaşık olanlara doğru bir hiyerarşik
düzen içinde sıralanmıştır.
•
Kişiler,
alt
basamaktaki
ihtiyaçları
giderildikten
sonra
bir
üst
basamaktaki ihtiyaç düzeyine ulaşırlar.
Maslow, insanların ihtiyaçlarını beş grupta toplamıştır. Ona göre, bu
ihtiyaçlar en alt basamaktan başlayarak giderilmeye çalışılır. Maslow’ un
39
ihtiyaçlar hiyerarşisi şematik olarak şekil 2.1’ de gösterilmiştir (Güney,
2000:482).
İHTİYAÇ GİDERİCİ BAZI
İHTİYAÇLAR
ÖNLEMLER
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME VE
TATMİN
Yaratıcılık gerektiren cazip işler,
Kişinin yaratıcı faaliyetlerini
şahsi gelişme ve yükselme imkanları.
kullanabilmesi.
SAYGI VE STATÜ
Başarı, tanınma, statü sahibi olma
ADİYET VE SOSYAL İHTİYAÇLAR
Sevgi, aidiyet, kimlik duygusu,
kazanma, benimseme.
GÜVENLİK İHTİYAÇLARI
Tehlikelerden korunma, korku
duymama, güvenlik içinde olma
TEMEL FİZYOLOJİK İHTİYAÇLAR
Hayati ihtiyaçlar, hava, su, yiyecek,
cinsellik
Görevin adı ve sorumluluğu, övülme,
yükselme ve itibar sağlayan
imkanlar, yapılan işin beğenilmesi.
Arkadaşça ilişkiler ortamı, sosyal
faaliyetler.
Sigorta ve emeklilik programları, iş
güvencesi, güvenilir ve sağlıklı iş
şartları, kabiliyetli ve uyumlu
yöneticilik
Ücret, yan ödeme, iyi fiziki çalışma
şartları.
Şekil 2.1. Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Maslow’a göre, bir insanın alt basamaktaki bir ihtiyacı giderildikten
sonra bir üst basamaktaki ihtiyacı ortaya çıkar. Herhangi bir basamaktaki
ihtiyacı gideren aracın diğer basamaktaki ihtiyacı tatmin etmesi imkansızdır.
Bu durumda yönetici, bir üstteki ihtiyaçlara ve onları giderme yollarına
yönelerek bireyi, kurumun amaçları doğrultusunda harekete geçirmelidir.
40
Maslow, bir kişi ortalama olarak fizyolojik ihtiyaçların %85’ini, güvenlik
ihtiyaçlarının %70’ini, sosyal ihtiyaçlarının %50’sini, saygınlık ihtiyaçlarının
%40’ını ve kendini geliştirme ihtiyacını ise, ancak %10’unu tatmin
edebileceğini ileri sürmüştür(Güney, 2000:481).
Maslow, beş basamağa ayırdığı ihtiyaçları alt ve üst düzey ihtiyaçlar
olarak ayırmıştır. Fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi, alt düzeydeki
ihtiyaçları; saygı ve kendini gerçekleştirme ise üst düzey ihtiyaçları
oluşturmaktadır. Üst düzey ihtiyaçlar iş görenleri içsel olarak, alt düzey
ihtiyaçlar ise dışsal olarak tatmin düzeyine ulaştırır (Robbins, 1998:170).
Temel ihtiyaçlar giderilinceye kadar birey üzerinde baskı yaratırlar. Herhangi
bir düzeydeki ihtiyacın giderilmesi, sıradaki ihtiyacı canlandırır. Böylece iş
gören, her zaman aktif bir ihtiyaca sahip olur. Bu yüzden uzun dönemli iş
tatmini mümkün olamamaktadır. İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde, farklı
insanlar farklı koşullarda güdülenebilmektedir. Çünkü her insanın ihtiyaçlar
önceliği farklıdır. İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisine göre, iş tatminini belirleyen
temel faktör, iş görenin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamamasıdır. Çünkü iş
görenler, ihtiyaçlarını karşıladığı oranda işlerinden tatmin olurlar. İş görenlerin
gösterdiği her davranış, onların sahip olduğu belirli ihtiyaçların giderilmense
yöneliktir. Giderilmeyen ihtiyaçlar davranışı etkiler, giderilenler ise motive
edici değildirler. İhtiyaçları karşılanan iş görenler olaylara olumlu bir açıdan
bakmaya başarırken, ihtiyaçları karşılanmamış iş görenler ise olayları
olumsuz görür. Teoriye göre bir kurum, iş görenlerin ihtiyaçlarını ne oranda
karşılıyor ise iş görenlerde o oranda işlerinden tatmin olurlar. Maslow’ un
ihtiyaçları hiyerarşisindeki ihtiyaçların genel olarak açıklanmaları şöyledir.
1. Fizyolojik İhtiyaçlar
Yemek, su, uyku ve dengeli ısı gibi yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan
ihtiyaçlardır. Tüm fizyolojik ihtiyaçlar nispeten birbirinden bağımsız, genellikle
vücudun belirli bir yeri ile tanımlanabilir (Örneğin susamışlık hali boğaz ile
gösterilebilir.). Tatmin olmuş durumda kalabilmesi için nispeten kısa zaman
41
aralıkları ile bu ihtiyaçların sürekli olarak ve tekrar tekrar karşılanması
gerekmesi (örneğin yemek yeme), gelecekteki ihtiyaçların karşılanabilmesi
için bunlardan bir miktarının bilinçli bir şekilde ayrılması gerekmesi gibi belirli
bazı özelliklere sahiptir.
2.Güvenlik İhtiyaçları
Can ve iş güvenliği, fiziksel tehlikelerden korunma vb. gibi ihtiyaçlardır.
İnsanlar temel fizyolojik ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, bu ihtiyaçlar yarın ve
ondan sonra da daha az çaba, acı ve endişe ile tatminli olacağı konusunda
bir güvence isterler.
3.Toplumsal İhtiyaçlar
Gruba mensup olma, kabul edilme, dostluk vb. ihtiyaçlardır. Fizyolojik ve
güven ihtiyaçlarının nispeten karşılanmasından sonra sosyal ihtiyaçlar insan
davranışlarına yön veren ana motivasyon unsuru durumuna geçerler. Bu
aşamada insan karşılıklı sevgi bağlarının bulunduğu ve ilişki kurabileceğini
umduğu ve önem verdiği gruplara girmeyi ya da kabul edilmeyi isteyecektir.
Bu konuda örgütte yöneticiler bu ihtiyacı çoğu kez görmezler, bu yüzden
çalışanlar kendi aralarında biçimsel olmayan gruplara ve sendikalara girerek
bu ihtiyaçlarını giderirler.
4.Saygınlık İhtiyacı
Tanınma ve prestij kazanma, kendine güven duyma, özsaygı vb.
ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar hem kişinin kendisine hem de diğerlerine karşı
önemli görünme ihtiyaçlarıdır. Ancak bu sağlıklı bir kendine güven ve hak
edilen bir prestijdir. Bu ihtiyaçların tatmini aşağılık duyguların giderilmesine
ve kendine güvene yol açacaktır. Aşağılık duygusu ise nevrozların çoğuna
neden olan bir duygudur.
42
5.Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı
Yapabildiği şeyi yapabilme, sahip olunan potansiyeli gerçekleştirme,
yaratıcılık vb. ihtiyaçlardır. Maslow’ un dediği gibi; “kişinin olabileceği her şeyi
olabilmesi önemli bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç kişinin topluma hizmet etmek için
bütün yeteneklerini kullanmasına yol açmaktadır. Kişi bu son düzeydeki
ihtiyaçlarının tatminine yönelmeden önce fizyolojik ve sosyal olarak tatmin
edilmiş olmalıdır.”
Kişi önce en alt düzeyde bulunan ihtiyaçlarını tatmin etmek için davranır.
Karnı aç bir kişiye, sosyal-toplumsal ihtiyaçlarını tatmin etmeye çalışarak
motive etmek mümkün değildir (Oral ve Kusluvani, 1997:100).
Şekil 2.2. Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi.
Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramını bu kadar yaygın bir şekilde
tanınmasının nedeni kuramın basit ve mantıklı oluşudur. Fakat araştırmalar
ihtiyaçların
beş
basamakta
değil,
iki-üç
basamakta
toplandığını
ve
ihtiyaçlarının önem sırasının kişiden kişiye değiştiğini göstermektedir. Ayrıca
43
ihtiyaçların sıralanması ülkelere göre de değişebileceğinden, Maslow’ un
kuramı evrensel bir kuram sayılmamaktadır (Yüksel, 2003:138).
Teori birçok kişi tarafından vasat üstü olarak değerlendirilmektedir.
Evrensel bir prensip olarak öğretici değer taşıyan sonucu şudur” insan
kaynaklarının istek ve arzularının çoğalması beklenebilir”. Teori, birçok
yönetici tarafından algılandığı şekliyle bireysel farklılıklar üzerinde fazla
durmaz ve insanın farklı ihtiyaçlar gruplarına ve değerlerine sahip olduğu
gerçeğini göz ardı eder. Yani bireyden ziyade gruba yoğunlaşan bir yöntem
izler (Adair, 2003:42-43).
2.3. Adelfer’ in ERG Kuramı
Clayton Alderfer’ in, Maslow’ un ihtiyaçlar tasnifini basitleştirerek
geliştirmiş olduğu motivasyon yaklaşımıdır. Burada ihtiyaç sıralaması daha
basittir, ancak Maslow sınıflaması gibi bir ihtiyaç sıralaması esastır. İlke yine
aynıdır. Önce alt düzeyde ihtiyaçlar tatmin edilmeli, daha sonra üst düzey
ihtiyaçlar tatmin edilmelidir (Koçel, 2001:516). ERG yaklaşımı üç kategori
ihtiyaç üzerinde durmaktadır (Eren, 2006:506).
1. Varolma ( Existence) İhtiyacı:
İnsanın fiziksel olarak hayatta kalması neslinin devam ettirmesi, bunu için
her türlü tehlikeden uzak durup güvencede olmasıdır.
2. İlişkisel İhtiyaçlar:
İnsanın başka insanlarla hem çalışma ortamında ve hem de diğer sosyal
yaşamda iyi ilişkiler kurmasına devam ettirmesine ilişkindir.
44
3.Gelişme veya Büyüme İhtiyaçları:
İnsanın beşeri potansiyelini geliştirmesi, bireysel gelişme ihtiyaçlarının
destek olmasıyla ilişkindir.
Adelfer’ e göre ilk iki basamaktaki ihtiyaçların tatmin edilmesinin
tersine gelişme ihtiyaçları, bireyin bu ihtiyaçlarını tatmin etmesiyle artar. ERG
kuramına göre her bir basamağın tatmini artan bir biçimde soyuttur ve zor
duruma gelir. Bazıları bu basamaklarda ilerlerken mantıksal bir gelişme
izlerler, buna karşılık bazıları bunalım ve hayal kırıklığına uğrar. Bu kişiler
gelişme ihtiyaçlarını karşılayamıyorlarsa, diğer basamaklardan birine dönerek
çabalarını onun üzerinde yoğunlaştırırlar (Can ve diğerleri 2001:310).
ERG kuramına göre de tatmin edilmemiş ihtiyaçlar güdüleyicidir.
Temel ihtiyaçlar tatmin edildiğinde daha önemsiz hale gelirler ve bir üst
düzey ihtiyacın tatminine çalışılır. Ancak, üst düzey ihtiyaçlar tatmin edildikçe
daha önemli hale gelirler, örneğin gelişme ihtiyacını karşılayan bağımsızlık
fırsatı arttıkça, bu ihtiyacı gelecekte de karşılama arzusu artar. Birey gelişme
ihtiyacı gibi üst düzey ihtiyaçlarını karşılayamadığında sosyal ilişkilerini
geliştirecek iş ortamları arayarak daha alt düzey ihtiyaçların tatminine yönelir.
Örneğin çok iyi çalışan kazancı da çok iyi olan bir insan kaynağı, daha fazla
sorumluluk alma, daha bağımsız olma fırsatı veren gelişme ihtiyacını tatmin
edemediği takdirde daha geniş çaplı sosyal ilişkilere yönelecektir. Bu nedenle
yönetici
insan
kaynağının
hangi
ihtiyaç
düzeyde
olduğunu,
hangi
ihtiyaçlarının tatmin edilmediğini saptayabilmeli ki bireyin bir alt düzey
ihtiyaca dönmesi yerine daha üst düzey ihtiyaçlara yönelerek mevcut
başarısını aşması sağlanabilsin (Yüksel, 2000:141).
45
2.4. McClelland’ ın Başarı Güdüsü Kuramı
Bu teori; varlığı sürdürme, ilişkilerde bulunma ve gelişme ihtiyaçları
üzerine kurulmuştur (Şimşek ve başk, 2003:143). McClelland, diğerlerinden
farklı olarak ihtiyaçların öğrenmeyle sonradan kazanılacağını önerir (Can ve
diğerleri, 1998:307). Bu teoriye göre kişi üç grup ihtiyacın etkisi altında
davranış gösterir. Bunlar; başarı, güç kazanma ve bağlılık ihtiyaçlarıdır. Bu
ihtiyaçların daha çok sosyo-psikolojik türden olduğu kadar düşünür tarafından
toplumsal açıdan da önem taşıdığı vurgulanmaktadır. Diğer bir deyimle, hem
birey, hem de toplum ve ulus yaşamında önem taşımaktadır. Düşünüre göre,
insanların kendi meslek alanlarında en iyi olma en mükemmeli arama tutku
ve duygularının altında başarı ihtiyacı saklıdır (Eren, 2004:522).
Bağlılık ihtiyacında olan bireyler (Ca ve diğerleri, 1998:307);
1. Diğerleri ile arkadaşlık ve duygusal ilişki içine girmek isterler
2. Diğerleri tarafından sevilmekten hoşlanırlar
3. Parti kokteyl gibi sosyal faaliyetlerden zevk alırlar
4. Bir gruba katılarak kimlik duygusuna erişmek isterler
Bağlılık ihtiyacı insanın yaşamının yalnız başına sürdüremeyen ve
toplumsal niteliğe sahip olduğundan hareketle, diğer kişi ve gruplarla ilişki
içinde vurgulamaktadır. Her bireyin belirli insanlara bağlılık ve onlara çeşitli
dereceler de geliştirmiş olduğu arkadaşlık ve dostluk çevresi vardır. Ancak,
bu
sosyal
nitelik
ve
ihtiyaç
kuşkusuz
insandan
insana
farklılıklar
göstermektedir (Eren, 2004:522). Bu ihtiyacı kuvvetli olan bir kişi, kişiler arası
ilişki kurma ve geliştirmeye önem verecektir (Koçel, 2001:515). Ancak az
veya çok her insanın sosyo-ekonomik (maddi ve parasal) ve sosyo-psikolojik
yönden bağlı olduğu belirli insan ve gruplardan oluşan çevresi mevcuttur
(Eren, 2004:522).
46
Güç kazanma ihtiyacı olan bireyler;
1. Diğer kişiler zerinde güç ya da etki sahibi olmayı isterler,
2. Kendilerine bu gücü sağlayacak durumlarda diğerleri ile yarışmayı
severler,
3. Diğerleri ile karşılaşmadan zevk alırlar (Can ve diğerleri, 1998:307)
Bu ihtiyaç insanın çevresine egemen olma isteğinin bir sonucudur. Bu
nedenle insanlar ve gruplar çevresel ilişkilerinde etkinliklerini arttıracak ve
seslerini duyuracak her türlü araca başvurmaktan çekinmezler. Üstün olmak
ve başkalarını kontrol altına almak için başvurulacak tüm çabalar bireyleri
başka insanlar ile çekişme ve çatışmaya itebilir. Bu tehlike insanın güçlü
olma arzusunu belli ölçüde frenlemektedir. O yüzden, bu ihtiyacın şiddeti
insandan insana oldukça farklı biçilmede ortaya çıkmaktadır (Eren,
2004:522). Başarı ihtiyacı olan bireyler (Can, Akgün, Kavuncubaşı,
1998:307):
1. Sorunlara çözüm bulmakta kişisel sorumluluk almak isterler,
2. Amaca yöneliktirler,
3. Gerçekçi ve elde edilebilir amaçlar koyarak belli bir dereceye kadar
riske girerler,
4. Yaptıkları işin sonucunu görmek isterler,
5. Yüksek enerji ve istekli zorlu çalışmalara girerler.
Yönetim ve doyum açısından başarı ihtiyacının önemi, örgütlerde bireyi
faaliyete geçirmekte alıkoyan tehlike ve korkuların ortadan kaldırılarak
kendine
güven
duygusunun
ve
sorumluluk
yüklenme
arzusunu
geliştirilmesidir. Bu noktadan sonra birey başarılı olmak için harekete
geçecektir ve bunun için herhangi bir maddi ödüle de ihtiyaç yoktur. Ödül
ancak bir başarının ölçüsünü belirlemek amacı ile olabilir. Yeterli çevre ve
örgütsel koşullar sağlanıp, bireye belirli yetki ve sorumlulukları vererek başarı
güdüsünü harekete geçirebiliriz. Ancak bireyin başaramama korkusunun
47
azalıp kendine güven duygusuna ne ölçüde eriştiği ile örgüt için ne tür ve
derecede amaç ve hedefleri gerçekleştirebileceğinin de bilinmesi önemli
olmaktadır (Eren, 2004:524).
Bireyin örgütlerde başarılı hale getirebilmek için başarısızlıkların kaynağı
olan bir takım güçlüklerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunları şu
şekilde sıralamak mümkündür (Eren, 2004:524):
a. Örgütlerde makul ölçüde amaç ve standartlar geliştirmek. Amaç
ve standartlarda aşırı sıklığa ya da aşırı gevşekliğe kaçmamak,
b. İş ortamında belirsizlik ve karmaşıklıkları ortadan kaldırmak için
iş
basitleştirme,
iş
bölümü,
görev
tanımları,
yetki
ve
sorumluluklar bakımından bireyleri özendirmek,
c. Örgütlerde başarı değerlendirme, ödül ve terfi sistemleri
geliştirerek personele somut bir geri besleme sağlamak (Eren,
2004:524),
McClelland bu ihtiyaçların her birinin farklı tip tatmin duygusu
doğuracağını söyler. Modele göre bireyin bir işi etkili ve verimli bir biçimde
başarması olasılığı; diğer ihtiyaçlara oranla belirli bir ihtiyacın gücünün,
görevi yerine getirmede başarı olasılığının ve o görev için konulan ödülün
değerinin bir bileşimine bağlıdır (Can, Akgün, Kavuncubaşı, 1998:307).
2.5. Herzberg’ in Çift Faktör Kuramı
F. Herzberg ve arkadaşları tarafından 1960’ lı yıllarda ortaya atılan bu
kuram, iki faktör teorisi, ikili faktör teorisi ya da Herzberg teorisi olarak
adlandırılır (Khan, 1991:43).
F.Herzberg, Maslow gibi güdülemenin temelinde gereksinmelerin
olduğunu savunmuştur. Herzberg Pittsburgh’ da toplam 200 mühendis ve
muhasebeciden oluşan bir grup üzerinde inceleme yapmış ve bunlara
48
yöneltilen sorularda çalışma sırasında hoşnutluk derecesini arttıran veya
azaltan öğeleri bulmak istemiştir. Herzberg araştırma sonuçlarına dayanarak,
çalışma ortamındaki etmenleri iki grupta toplamıştır (Akat, Budak, 1999:208).
İki faktör teorisinin varsayımlarına göre, işyerinde iş görenin kötümser
olmasına yol açan ve işten ayrılmasına ve tatminsizliğe sebep olan hijyenik
etmenler ile, iş yerinde iş göreni mutlu kılan, iş yerine bağlayan özendirici
(motive edici) ya da tatmin sağlayan etmenlerin birbirinden ayrılması
gerekmektedir. Çünkü iş yerinde belirli etmenlerin varlığı tatmine katkıda
bulunmaktadır. Ama bunların yokluğu nötr bir durum yaratmakta tatminsizliğe
yol açmamaktadır. Aksine belirli etmenlerin yokluğu iş göreni kötümser yapıp
tatminsizliğine neden olmaktadır. Ancak bunların varlığı güdülememekte yani
iş gören sadece bunlara sahip olmakla tatmine ulaşamamaktadır. İş göreni
kötümser kılan ve işinden bezdiren bu etmenlere Herzberg hijyen faktörleri
(dışsal faktörler) adını vermektedir. Herzberg’ in bunlara hijyenik etmenler
demesinin nedeni bunların iş göreni çalıştığı yerden koparan, ayıran etmenler
olmasıdır (Eren, 1993:328-329).
Herzberg bu kavram ve terimleri iki grupta toplamıştır. Birinci grup
motive edici faktörler adı verilen gruptur. Bu grup işin kendisine, sorumluluk,
ilerleme imkanları, statü, başarma ve tanınma (recognition) gibi faktörleri
kapsamaktadır. Bu faktörlerin varlığı kişiye kişisel başarı hissi verdiği için,
kişiyi motive edecektir. Bunların yokluğu ise kişinin motive olmaması ile
sonuçlanacaktır.
İkinci grup faktörler ise, hijyen faktörleri adı altında toplanmıştır. Ücret,
maaş, çalışma koşulları, iş güvenliği, nezaret tarzı gibi faktörler hijyen
faktörlerini oluşturmaktadır. Bu faktörlerin kişiyi motive etme özelliği yoktur.
Ancak eğer bu faktörler mevcut değilse kişi motive olmayacaktır. Bunların
mevcut olması kişinin motive olabileceği asgari koşulları sağlayacaktır. Ancak
motivasyon, motive edici faktörlerin varlığı ile mümkündür. Bu durumu
aşağıdaki gibi gösterilebilir (Koçel, 2001:515).
49
Bu teorinin yöneticiler açısından anlamı şudur: Hijyen faktörleri,
bulunması gereken asgari faktörlerdir. Bunlar yoksa insan kaynağını motive
etmek mümkün değildir. Bunların varlıkları, ancak motivasyon için gerekli
ortamı
yaratır.
Motivasyon,
motive
edici
faktörler
sağlanırsa
gerçekleştirilebilir. Hijyen faktörleri sağlamada sadece motive edici faktörleri
sağlamak, insan kaynağını motive etmeye yetmeyecektir( Koçel, 2001:515)
Özetle, Herzberg, işte tatmin sağlamanın en geçerli yolunun başarılı
olmak ve sorumluluk üstlenmek olduğunu ifade eder. İşgörenleri daha etkin
motive edebilmek için, içsel etkenler harekete geçirilmeli, ancak dışsal
etkenler de devreden çıkarılmamalıdır (Oral ve Kusluvan, 1997:102).
2.6. Vroom’un Beklenti Kuramı
Victor Vroom tarafından gerçekleştirilen beklenti modeli, insan
davranışlarını, bireyin amaç ve seçimleri ile bu amaçları başarmadaki
beklentileri yönünde açıklamaya çalışır. Vroom’a göre, kişiler hangi sonuçları
tercih edeceklerini belirler ve onları elde etmek için gerçekçi tahminlerde
bulunurlar (Can ve diğerleri, 2001:314).
Vroom teorisinde üç ilişki türü üzerine durulmuştur. Bunları şöyle
sıralayabiliriz (Robbins,1998:187) :
• Çaba - İş Başarımı İlişkisi: İnsanların çabaları oranında iş başarımı
elde edeceğine ilişkin beklentiyi ifade eder.
• İş Başarımı - Ödül İlişkisi: İnsanların iş başarımı neticesinde alacakları
ödüle ilişkin beklentiyi ifade etmektedir.
• Ödül-İhtiyaç İlişkisi: Alınacak ödülün insanların ihtiyaçlarını tatmin
etme derecesini ifade etmektedir. Ödül, ihtiyaçları ne kadar karşılarsa
insanların o ödülü arzulama derecesi de o oranda artar.
50
Bu modelin üç temel kavramı bulunmaktadır. Bunların birincisi Valensdir.
Valens bir kişinin belirli bir çabayı sarf ederek elde edeceği ödülü arzulama
derecesidir.
Belirli
bir
ödül
farklı kişiler
tarafından
farklı şekillerde
arzulanacaktır. Bazıları böyle bir ödülü çok istemelerine karşın bazıları az ya
da hiç istemeyeceklerdir. Valensi -1 ile +1 arasında değer alan bir değişken
olarak gösterirsek, hiç istemeyenler için valens -1 olacaktır. Valensi yüksek
olan
kişi
ödülü
kazanmak
için
daha
fazla
gayret
gösterecektir
(Koçel,2001:520,521).
Bu modelin ikinci temel kavramı bekleyiştir. Bekleyiş kişinin algıladığı
olasılığı ifade eder. Bu olasılık belirli bir çabanın belirli bir ödülle
ödüllendirileceği hakkındadır. Eğer kişi çaba harcamakla belirli bir ödülü
alacağına inanıyorsa daha fazla gayret sarf edecektir. Dolayısıyla bekleyişi 0
ile +1 arasında değişen bir değer olarak ifade etmek mümkündür. Eğer kişi
belirli bir çaba ile belirli bir ödül arasında ilişki görmezse, bekleyiş 0 değerini
alacaktır (Koçel, 2001:521)
Bu modelin üçüncü kavramı araçsallıktır. Kişinin belirli bir çabayla belirli
bir düzeyde gösterdiği performans, belirli bir şekilde ödüllendirilebilir. Bu
ödüllendirme birinci kademe olarak düşünülmelidir. Örneğin birinci kademe
sonuç olarak kişinin maaşı arttırılabilir. Gerçekte, birinci kademe sonuçlar,
ikinci kademe sonuç olarak adlandılabilecek amaçları gerçekleştirmede bir
araçtır. Yukarıdaki maaş örneğinde, esasında daha yüksek bir statü elde
etmek, etrafta tanınmak, kişinin ailesini daha iyi geçindirebilmesini sağlamak
için bir araçtan ibarettir. Yüksek maaşın tek başına bir anlamı yoktur (Koçel,
2001:521).
Bir kişinin hem valensi hem de beklentisi yüksek ise o kişi motive
olacaktır. Bunlardan biri yoksa kişi o konuda motive olamayacaktır (Oral ve
Kusluvan,1997:105). Örneğin işçinin ücret artışı yönünden beklentisi az ise,
ama parayı çok seviyorsa, o sonucu elde etmekteki şansı düşük olduğundan,
51
ücret artışı sağlamak için çok çalışmaya güdülenmeyecektir. Çalışanların
tümünün aynı amaçlara sahip oldukları ve belirli şeylere aynı derecede değer
verdiklerini söyleyemeyiz. Bu modeldeki temel etmen, yöneticinin işçiler
hakkındaki beklenti ve çekicilik yönünden nelere önem vermeleri gerektiği
değil, işçilerin gerçekteki beklentilerini ve neleri çekici bulduklarını anlamaktır.
Bu nedenle yönetici emri altındaki kişilerin geçmişlerini, amaçlarını,
tecrübelerini
ve
diğer
çalışmalıdır.
Vroom’un
özelliklerine
beklenti
ayrıntılı
modeli
bir
Şekil’de
biçimde
öğrenmeye
görülmektedir
(Can,
Akgün,Kavuncubaşı, 1994:403-404).
Bireysel
Çaba
Bireysel
Performans
Örgütsel
Ödüller
Bireysel
Amaçlar
Şekil 2.3. Vroom’un beklenti modeli
Bu modeli kullanmak isteyen bir yönetici aşağıdaki hususlara dikkat
etmelidir (Ateş, 2001:6) :
• Kişi için hangi çeşit ve hangi düzeyde bir sonucun önemli olduğu
belirlenmelidir.
• Organizasyon için ne tür bir davranış ve performansın arzulanır olduğu
belirlenmelidir.
• Performans ile ödül arasında ilişki kurulmalıdır.
52
2.7. Adams’ın Ödül Adaleti Veya Eşitsizlik Kuramı
Eşitlik teorisine göre, iş görenler kendi çıktı/girdi oranlarını (katkıda
bulundukları girdiler ile örgütten ve işlerinden elde ettikleri sonuçların oranı)
diğer kişilerin çıktı/girdi oranıyla karşılaştırırlar. Eğer eşitlik varsa sorun yok
demektir. Ancak eşitlik yoksa ve kendi aldıkları daha az ise sorun var
demektir. İş görenler kendi katkı oranları ile aldıkları başkaları ile
karşılaştırdıklarında eğer kendilerinki az ise negatif eşitsizlik, fazla ise pozitif
eşitsizlik hissedecektir (Güney,2001:235; Güney,200:488).
Çalışanlar, bir iş kurumunda elde ettikleri (çıktılar), o işe katkılarıyla
(girdiler) ilişkili olarak algılarlar. Daha sonra kendi girdi-çıktı oranlarını ilgili
diğer kişilerin girdi-çıktı oranlarıyla karşılaştırırlar. Karşılaştırma oranlarındaki
çıktılar, ücret, maaş, ikramiye, terfi, sorumluluk artışı, statü, iş güvenliği gibi
şekillerde olabilir. Karşılaştırma oranlarındaki girdiler ise; işi başarmak için
sarf edilen çaba ve emek, zeka, bilgi, tecrübe, örgütsel pozisyon, eğitim gibi
şekillerde olabilir (Ateş, 1997:297). Bu karşılaştırma genellikle kişinin gayreti
ile sonucunu içeren bir çeşit oran oluşturması ile olur. Eğer bir eşitsizlik varsa
ödül adaletinin bozulduğu ve dengesizlik hali ortaya çıktığı gözlenmektedir.
Dengenin aleyhine bozulduğunu hisseden kişi, bu doyumsuzluğunun
baskısından kurtulmak için kendi ödüllerini artırma yollarını araştıracak,
bunda başarıya ulaşamadığı taktirde ise işletmeye sunduğu girdi ve
değerlerin miktarını azaltacaktır. Birey kendi oranının diğer bireylerin
oranından fazla olduğunu algıladığı hallerde her ne kadar bencil davransa da
belirli bir huzursuzluk duyacak ya da mutlaka haksızlığa uğradığının farkına
varacak olan çalışma arkadaşlarının kıskançlık ve baskıları altında
bunalacaktır (Eren,2004:543).
Adams, eşitsizlik durumunda işgörenin rahatsız olacağını ve rahatsızlığı
ortadan kaldırmak için bazı yollara başvuracağını ileri sürer. Bunlar şunlardır
(Güney,2001:235; Güney,2000:488) :
53
•
Çalışanlar girdilerini değiştirme yoluna giderler (yani daha az çaba
sarf ederler).
•
Çalışanlar kendi alacaklarını değiştirmeye çalışırlar (ücret artışı
isteyebilirler).
•
Çalışanlar diğerlerinin çıktı ve ödüllerini değiştirmeye çalışırlar
(daha çok iş yaptırabilirler).
•
Çalışanlar kıyaslama yaptığı kişiyi değiştirebilirler.
•
Çalışanlar savunma mekanizması geliştirebilirler (eşitsizliğin geçici
olduğunu düşünebilirler)
•
Çalışanlar, eşitsizlik durumundan uzaklaşma yolunu tercih ederler
(işi bırakabilir veya devamsızlık yapabilirler).
Birey kendisi ile çalışma arkadaşları arasında eşitsizliğin ve dengenin
sağlandığına inandığı zaman huzura kavuşmuş olacaktır. Eğer eşitsizlik
devam ederse birey dayanma gücünün sona erdiği noktada örgütten ayrılma
kararını verecektir (Eren, 2004:545). Çeşitli uygulamalı araştırma sonuçları
genel olarak eşitlik teorisinin öne sürüldüğü hususları doğrulamaktadır.
Ancak teorinin tam olarak kabulü için metodolojik açıdan daha sağlıklı
araştırmalara gerek olduğu belirtilmektedir (Luthans,1986:198).
Bu teoriyi insan kaynağını motive etmek için kullanmak isteyen
yöneticiler aşağıdaki hususları dikkate almak zorundadır (Koçel,2001:523) :
• Bu
teorinin
ağırlık
noktası
eşit
gayretin
eşit
şekilde
ödüllendirilmesi gerektiği üzerinedir.
• Eşitlik veya eşitsizlik insan kaynaklarının işletme içinde ve
dışında yaptıkları karşılaştırmaların bir sonucu olarak algılanır.
54
• Eşitsizliğe karşı gösterilecek tepki değişik şekillerde olabilir.
2.8. Porter-Lawler Modeli
Bu model Vroom’un modelini esas almakta, fakat bazı noktalarda bu
modele katkılar yapılmaktadır. Bu katkılardan birincisi kişinin kendi başarısını
değerlendirmesine bağlı olarak ortaya çıkan ve onun nihal doyumunu
etkileyen ödüllendirme adaletine ilişkindir. İkinci katkı ise örgütlerde iş
görenin beklenen davranış gücünü azaltan rol çatışmalarının olduğunu bunun
da çaba ve başarıları olumsuz biçimde etkilediği ileri sürülmektedir
(Eren,2004:542).
Vroom modelinde kişinin motive olma derecesi Valens ve bekleyiş
tarafından etkilenmektedir, Lawler-Porter’a göre kişinin yüksek çaba
göstermesi otomatik olarak yüksek bir performans ile sonuçlanamaz. Eğer
kişi başaramayacak yani performans gösteremeyecektir. Örneğin, muhasebe
bilemeyen bir insan kaynağı bilanço düzenleyemez (Koçel, 2001: 523)
Vroom’un modeline ek olarak başka bir değişken ise kişinin kendisi
için algıladığı rol ile ilgilidir. Örgütler her insan kaynağından belirli roller
beklediği gibi, üstler de astlarından belirli roller beklemektedir, ayrıca her
insan kaynağının kendisinin oynaması gereken rol konusunda bir inancı
vardır. Her örgüt insan kaynağının, performans gösterebilmesi için uygun bir
rol anlayışına sahip olması gerekmektedir, aksi halde rol çatışması
sonucunda performans düşüklüğüne yol açacaktır (Koçel, 2001:523).
Çaba, bilgi ve yetenek ve algılanan rol değişkenlerine göre gösterilen
performans belli bir ödülle ödüllendirilecektir. Bu ödüller içsel veya dışsal
olabilir. Burada önemli olan ve Vroom modeline ek olan kısım algılanan eşit
ödül değişkenidir. Bunun anlamı şudur: Herkes kendi performansı ile
başkalarının performansını karşılaştırır ve kendi performansının nasıl bir
55
ödülle ödüllendirilmesi gerektiği konusunda bir anlayışa ulaşır. Yani bir çeşit
ödül algılaması oluşur. Eğer kişinin fiilen aldığı ödül bu algılanan eşit ödülden
az ise kişi tatmin olmayacaktır. Dolayısıyla kişinin bekleyişi etkilenecektir.
Tatmin olma derecesine göre Valens ve bekleyiş etkilenecek ve süreç
yeniden işleyecektir (Koçel, 2001:523).
Bu modeli bir motivasyon aracı olarak kullanmak isteyen bir yönetici,
Vroom Modeli ile ilgili olarak söylenenlere ek olarak aşağıdaki hususlara
dikkat etmek zorundadır (Ateş, 2001:6-7).
•
Personel, kendilerinden beklenen performansa göre eğitim ve
yetiştirmeye tabi tutulmalıdır.
•
Rol çatışmaları, mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır.
•
Personelin fiilen aldığı ödül tutarından çok, aynı düzeyde
performans gösteren meslektaşlarının aldığı ödül düzeyine
dikkat ettiği hatırlanmalıdır.
•
Kişilerin içsel ve dışsal ödül türlerine farklı önem verdikleri
bilinmelidir.
•
Nihayet sürekli bir kontrol ile personelin performansı ödül ve
aralarındaki ilişkiler konusundaki anlayışı izlenmeli ve elde
edilen bulgulara göre modelin işleyişinde gerekli değişiklikler
yapılmalıdır.
2.9. Locke’un Amaç Modeli
1968 yılında Locke tarafından geliştirilen amaç modeli, davranış temel
nedeninin bireylerin bilinçli amaç ve niyetlerinde yattığını öne sürer. Locke’a
göre bir kişi bir işe ya da herhangi bir şeye başladığında, amacına ulaşıncaya
56
kadar çalışır. Amaç modelinde niyetler önem taşır. Ayrıca davranışı
güdüleyen
şeyin
bilinçli
amaçlar
olduğunu
vurgular
(Can,
Akgün,
Kavuncubaşı, 2001:317).
Locke’un kuramına göre, çalışanın gerçek performansı ile beklenen
performansı arasındaki tutarsızlığın bir fonksiyonu olarak bakılmalıdır.
Çalışan amaçlarına ulaşabiliyorsa ya da yüksek performans gösterebiliyorsa
tatmin, amaçlarına ulaşmıyorsa tatminsizlik duyacaktır. Çalışanların amaç
olarak saptadıkları, işlerinden öncelikle istedikleri, arzularıdır. Bu açıdan ele
alındığında, çalışanın işinden istedikleri ve algıladıkları arasındaki farkın
işlevidir (Ergenç, 1982:310).
“Amaçlama Kuramı” olarak da adlandırılan bu kuram, amaçların
nitelikleri üzerinde durmakta ve işyeri başarılarını, işyerinde güdülenmeyi
tamamıyla amaçların özelliklerine bağlamaya çalışmaktadır. Amaçların
güdülemedeki rolleri şöyle sıralanmaktadır (Eren, 2004:378).
•
Birey tarafından belirlenen amacın açık ve seçik olması iş
başarılarını artırmaktadır
•
Birey tarafından belirlenen amaçların kolay başarılamayacak
cinsten olması onun işyerinde daha arzulu ve hırslı çalışmasını
gerektirecek ve başarılarını artıracaktır
•
Bireysel amaçların; örgütsel amaçlar, koşullar ve ortam ile
çatışma derecesidir.
Özetle, insanlar çevrelerini algılayıp yorumlarlar, bu algıları kendi değer
yargılarına göre değerlendirirler ve buna göre de kendilerine birtakım amaçlar
saptarlar. Artık ilerideki davranışlar bu amaçlara yönelik olacaktır. Bu teorinin
yönetici açısından anlamı şudur (Gülerce, 1981:204):
57
•
Personeli
belli
bir
motivasyon
düzeyine
sahip
olmak
ve
davranışlarını ona göre ayarlamak için belirli ve spesifik amaçlara
sahip olmalıdır.
•
Bu amaçlar üst tarafından belirlenebileceği gibi üst ve ast
tarafından da birlikte belirlenebilir.
•
Amaç düzeyi, personel tarafından ulaşılması imkansız bir düzey
olarak değil, ulaşmaya değer bir düzey olarak algılanmalıdır.
•
Personele sağlıklı bir şekilde ve sürekli olarak geri bildirim
sağlanmalıdır.
58
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KALİTE BELGELİ VE BELGESİZ HASTANELERDE BİYOLOGLARIN İŞ
TATMİN DÜZEYLERİ ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI
3.1. Araştırmanın Konusu ve Amacı
Bir işletmenin her başarısının ya da başarısızlığının arkasında o
işletmenin çalışanlarının var olduğunu söylemek mümkündür. İşletmenin
insan kaynakları yaptıkları işten ve buna bağlı olarak iş yerindeki
değişkenlerden ne derece memnun ve mutlu iseler işlerinde daha da başarılı
olacaklardır. Bu durumda her işletme için istenilen bir durumdur. İş tatminine
yönelik çalışmaların artması da konunun öneminin her geçen gün arttığının
göstergesidir.
Hastaneler bilindiği gibi ileri teknoloji kullanmasına rağmen emek
yoğun işletmelerdir. Hastaneler, her ne kadar yüksek teknolojiye sahip
olurlarsa olsunlar bu teknolojik cihazlardan maksimum fayda sağlamaları için
cihazları kullanan, tahlilleri yapan kişilerin yaptıkları işte istekli olmaları bunun
neticesinde de tatmin düzeylerinin yüksek olması gerekmektedir.
Araştırmada, biyologların çalışma yaşamlarını değerlendirmelerini
açıklayan faktörleri ortaya koyarak, bu faktörlerin biyologların hizmet süresi,
çalıştığı bölüm, çalıştığı hastane ve hastanenin kalite belgeli olup olmadığına
göre değişip değişmediği ve biyologların iş tatminine katkıda bulunup
bulunmadığının araştırılması amaçlanmıştır.
59
3.2. Araştırmanın Yöntemi
Araştırmanın yöntemi; kavramsal çerçeve, varsayımlar, kapsam ve
sınırlılıklar, verilerin toplanması ve verilerin değerlendirilmesi ile ilgili bilgileri
içermektedir. Tanımlayıcı (betimleyici) yöntemler kullanılmıştır. Bir durumu
ortaya koymak için kullanılan bir yöntemdir.
Ankara ili sınırlarında bulunan kalite belgeli ve kalite belgesiz
hastanelerde çalışan biyologları iş tatmin düzeylerini belirlemek ve
karşılaştırmak amacıyla yapılan bu araştırma bir alan araştırmasıdır.
3.2.1. Araştırmanın Evreni
Ankara ilindeki Sağlık Bakanlığı’na bağlı kalite belgeli ve kalite
belgesiz
hastanelerde
çalışan
biyologlar
araştırmanın
evrenini
oluşturmaktadır. Bu araştırma Ankara ilinde Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak
hizmet vermekte olan kalite belgeli ve kalite belgesiz hastanelerde görev
yapmakta olan 80 biyolog üzerinde yapılmıştır. Araştırma Eylül 2009 ile
Kasım 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
3.2.2. Araştırmanın Örneklemi
Araştırma, kalite belgeli ve kalite belgesiz hastanelere bizzat gidilip
yüz yüze görüşülerek örneklem kitlesinde ulaşılabilen bütün biyologlara anket
uygulanmıştır. Örnekleme giren biyologların iş tatminlerini etkileyen faktörleri
belirlemek amacıyla,
50 sorudan oluşan anket hazırlanmıştır. Anket
hazırlanırken, anketin ifadesi, dili, yöneltilen soruların amaca uygunluğu,
yeterliliği ve soruların kolay anlaşılabilirliği hakkında uzmanların görüşü
alınmıştır. Kalite belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan 20 biyolog üzerinde
ön deneme yapılmıştır. Yapılan deneme sonucunda soruların kolay anlaşılıp
60
anlaşılamadığı, seçeneklerin yeterli olup olamadığı gibi kriterler üzerinde
durularak düzeltilmeler yapılmış ve ankete son şekli verilmiştir.
Araştırmanın anket formunda biyologlara mesleki tatmin ve prestij,
çalışma koşulları, çalışma ortamı, sosyal imkanlar ve yönetim-personel
ilişkileri başlıklarını içeren 40 soru sorulmuştur. Ayrıca, cinsiyet, yaş, medeni
durum, çocuk sayısı, hizmet süresi, çalışılan hastanedeki hizmet süresi,
öğrenim durumu, görev yapılan bölüm, gelir miktarı ve kadro durumunun
sorulduğu toplam 10 tane demografik soru yöneltilmiştir.
Anket formunda biyologlara iş tatminlerini belirlemeye yönelik
sorularda 10’lu ölçekleme kullanılmıştır.
Anket uygulama aşamasına geldiğinde; biyologlardan gönüllü olarak
anketi doldurabilecek 80 kişiye yüz yüze görüşülerek anket araştırmacı
tarafından uygulanmıştır.
3.2.3. Araştırmanın Hipotezleri
•
H0=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların iş tatmin düzeyinde anlamlı farklılık yoktur.
•
H1=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların iş tatmin düzeyinde anlamlı farklılık vardır.
•
H0=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların mesleki prestijlerine göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık yoktur.
•
H1=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların mesleki prestijlerine göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık vardır.
61
•
H0=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların çalışma koşullarına göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık yoktur.
•
H1=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların çalışma koşullarına göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık vardır.
•
H0=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların çalışma ortamına göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık yoktur.
•
H1=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların çalışma ortamına göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık vardır.
•
H0=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların sosyal imkanına göre iş tatmin düzeylerinde anlamlı
farklılık yoktur.
•
H1=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların sosyal imkanına göre iş tatmin düzeylerinde anlamlı
farklılık vardır.
•
H0=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların yönetimle ilişkilerine göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık yoktur.
•
H1=Hastanelerin kalite belgelerinin olup olmaması bakımından
biyologların yönetimle ilişkilerine göre iş tatmin düzeylerinde
anlamlı farklılık vardır.
62
3.4. Araştırmanın Kısıtları
Araştırma aşağıda belirtilen hususlarda sınırlı tutulmuştur.
1. Araştırma Ankara ili sınırları içerisindeki kalite belgeli ve kalite
belgesiz hastaneleri kapsamaktadır.
2. Hastanelerde hizmetler tüm gün kesintisiz sağlandığından
nöbetçi ve izinli biyologlara ulaşılamamıştır.
3. Araştırma
anket
uygulanan
kalite
belgeli
ve
belgesiz
hastanelerde çalışan biyologların iş tatmin düzeylerini belirleme
ile sınırlıdır.
4. Anket Eylül 2009 – Kasım 2009 tarihleri arasında yapılmıştır.
3.5. Verilerin Analiz Yöntemi
Ana grupların her biri için hesaplanan ortalama ana grup (örneğin
mesleki tatmin ve prestij puanı) puanları için test istatistiğinin seçimini
belirlemek için öncelikle değişkenlerin normal dağılıma sahip olup olmadığına
bakılmıştır. Normallik testleri için Anderson-Darling istatistiği kullanılmıştır. Bu
test istatistiğine ilişkin olasılık değeri p< 0,05 ise dağılımın normal olduğu
hipotezi reddedilir. Aksi durumda ise değişkenin normal dağıldığı söylenir.
Belgeli ve belgesiz hastanelerin ana gruplar itibariyle puan ortalamaları
arasındaki farkın anlamlığına normal dağılım durumunda parametrik
bağımsız t testi ile normal olmayan durumda ise parametrik olmayan MannWhitney u testi kullanılmıştır.
63
3.6. Araştırma Bulguları
Tablo 3.1. Demografik Özellikler
Cinsiyet
Sayı
48
32
23
35
8
79
1
25
10
16
17
40
40
Kadın
Erkek
Bekar
Evli
Boşanmış
Lisans
Yüksek Lisans
Mikrobiyoloji
Patoloji
Biyokimya
Embriyoloji
Belgeli
Belgesiz
Medeni Durum
Öğrenim Durumu
Çalışılan Birim
Çalışılan Hastane
%
60
40
28,75
43,75
10
98,75
1,25
31,25
12,5
20
21,25
50
50
Tablo 3.1’ de demografik özellikler verilmiştir. Ankete cevap veren
katılımcıların
%40
‘ını
(32kişi)
baylar,
%60’ını
(48kişi)
bayanlar
oluşturmaktadır. Katılımcıların %43,75’ini (35kişi)evliler, %28,75’ini (23kişi)
bekarlar ve %10’ununu (8kişi) boşanmışlar oluşturmaktadır.Öğrenim durumu
incelendiğinde; katılımcıların %98,75’inin (79kişi) lisans, %1,25’inin (1kişi)
yüksek
lisans
mezunu
olduğu
tespit
edilmiştir.
Çalıştığı
bölümler
incelendiğinde ise şu sonuçlara varılmıştır. Katılımcıların %31,25’i (25kişi)
mikrobiyolojide, %12,5’i (10kişi) patolojide, %20’si (16kişi) biyokimyada,
%21,25’i ise (17kişi) embriyolojide çalışmaktadır. Katılımcıların %50’si
(40kişi)
belgeli
çalışmaktadır.
hastanelerde,
%50’si
(40kişi)
belgesiz
hastanelerde
64
Tablo 3.2. Mesleki Tatmin ve Prestij Grubunun Normallik Testi
Değişke
n
Mesleki
Tatmin
ve
Prestij
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
Belge
n
Ortalam
a
(Mean)
Belge
siz
40
8,087
1,150
1,194
Belgeli
40
7,4
1,573
0,838
p
Dağılı
m
Kullanıla
n Test
İstatistiği
0,00
5
0,02
8
Normal
Değil
Normal
Değil
MannWhitney
u
Testi
Tablo 3.2‘de mesleki tatmin ve prestij grubunun belgeli ve belgesiz
hastanelerdeki normallik testi sonuçları gösterilmiştir. Belgesiz hastanelerde
uygulanan anketin test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı
dağılım normal değildir. Aynı şekilde belgeli hastanelerde uygulanan anketin
test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım normal
değildir. Normal olmayan dağılım durumunda ise parametrik olmayan MannWhitney u testi kullanılacaktır.
Tablo 3.3. Çalışma Koşulları Grubunun Normallik Testi
Değişke
n
Çalışma
Koşullar
ı
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
Belge
n
Ortalam
a
(Mean)
Belge
siz
40
3,188
1,259
1,413
Belgeli
40
3,869
1,536
0,802
p
Dağılı
m
Kullanıla
n Test
İstatistiği
0,00
5
0,03
5
Normal
Değil
Normal
Değil
MannWhitney
u
Testi
Tablo 3.3‘de çalışma koşulları grubunun belgeli ve belgesiz hastanelerdeki
normallik testi sonuçları gösterilmiştir. Belgesiz hastanelerde uygulanan
anketin test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım
normal değildir. Aynı şekilde belgeli hastanelerde uygulanan anketin test
istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım normal
değildir. Normal olmayan dağılım durumunda ise parametrik olmayan MannWhitney u testi kullanılacaktır.
65
Tablo 3.4. Çalışma Ortamı Grubunun Normallik Testi
Değişke
n
Çalışma
Ortamı
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
Belge
n
Ortalam
a
(Mean)
Belge
siz
40
9,095
1,526
5,825
Belgeli
40
7,885
2,056
2,394
p
Dağılı
m
Kullanıla
n Test
İstatistiği
0,00
5
0,00
5
Normal
Değil
Normal
Değil
MannWhitney
u
Testi
Tablo 3.4’de çalışma ortamı grubunun belgeli ve belgesiz hastanelerdeki
normallik testi sonuçları gösterilmiştir. Belgesiz hastanelerde uygulanan
anketin test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım
normal değildir. Aynı şekilde belgeli hastanelerde uygulanan anketin test
istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım normal
değildir. Normal olmayan dağılım durumunda ise parametrik olmayan MannWhitney u testi kullanılacaktır.
Tablo 3.5. Sosyal İmkanlar Grubunun Normallik Testi
Değişke
n
Sosyal
İmkanla
r
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
Belge
n
Ortalam
a
(Mean)
Belge
siz
40
3,214
1,779
1,003
Belgeli
40
3,373
1,699
1,184
p
Dağılı
m
Kullanıla
n Test
İstatistiği
0,01
1
0,00
5
Normal
Değil
Normal
Değil
MannWhitney
u
Testi
Tablo 3.5 ‘de sosyal imkanlar grubunun belgeli ve belgesiz hastanelerdeki
normallik testi sonuçları gösterilmiştir. Belgesiz hastanelerde uygulanan
anketin test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım
normal değildir. Aynı şekilde belgeli hastanelerde uygulanan anketin test
istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım normal
değildir. Normal olmayan dağılım durumunda ise parametrik olmayan MannWhitney u testi kullanılacaktır.
66
Tablo 3.6 Yönetim Personel İlişkileri Grubunun Normallik Testi
Değişke
n
Belge
Yönetim Belge
siz
Persone
Belgeli
l İlişkileri
n
Ortalam
a
(Mean)
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
40
5,211
1,620
0,521
40
4,556
1,125
0,268
p
0,17
4
0,66
7
Dağılı
m
Kullanıla
n Test
İstatistiği
Normal
T Testi
Normal
Tablo 3.6‘da yönetim-personel ilişkileri grubunun belgeli ve belgesiz
hastanelerdeki normallik testi sonuçları gösterilmiştir. Belgesiz hastanelerde
uygulanan anketin test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olmadığından
dolayı dağılım normaldir. Aynı şekilde belgeli hastanelerde uygulanan anketin
test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olmadığından dolayı dağılım
normaldir. Normal dağılım durumunda ise parametrik t testi kullanılacaktır.
Tablo 3.7. Biyologların İş Tatmininin Normallik Testi
Değişke
n
Biyologl
arın İş
Tatmini
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
Belge
n
Ortalam
a
(Mean)
Belge
siz
40
5,759
0,8446
0,729
Belgeli
40
5,417
0,6406
0,999
p
Dağılı
m
0,05
3
0,01
1
Normal
Değil
Normal
Değil
Tablo 3.7‘de biyologların iş tatmininin belgeli ve belgesiz hastanelerdeki
normallik testi sonuçları gösterilmiştir. Belgesiz hastanelerde uygulanan
anketin test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım
normal değildir. Aynı şekilde belgeli hastanelerde uygulanan anketin test
istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 olduğundan dolayı dağılım normal
değildir. Normal olmayan dağılım durumunda ise parametrik olmayan MannWhitney u testi kullanılacaktır.
67
Tablo 3.8.Ana Grupların Normallik Testi
Değişke
n
Mesleki
Tatmin
ve
Prestij
Çalışma
Koşullar
ı
Çalışma
Ortamı
Sosyal
İmkanla
r
Standar
t
Sapma
(StDev)
Anders
onDarling
(AD)
Belge
n
Ortalam
a
(Mean)
Belge
siz
40
8,087
1,150
1,194
Belgeli
40
7,4
1,573
0,838
Belge
siz
40
3,188
1,259
1,413
Belgeli
40
3,869
1,536
0,802
Belge
siz
40
9,095
1,526
5,825
Belgeli
40
7,885
2,056
2,394
Belge
siz
40
3,214
1,779
1,003
Belgeli
40
3,373
1,699
1,184
40
5,211
1,620
0,521
40
4,556
1,125
0,268
Yönetim Belge
siz
Persone
Belgeli
l İlişkileri
p
0,00
5
0,02
8
0,00
5
0,03
5
0,00
5
0,00
5
0,01
1
0,00
5
0,17
4
0,66
7
Dağılı
m
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Değil
Normal
Normal
Tablo 3.9 Mesleki Tatmin ve Prestij Grubunun Mann-Whitney u Testi
Değişke
n
Mesleki
Tatmin
ve
Prestij
Belge
n
Medyan
Belgesiz
40
8,188
Belgeli
40
7,875
W
1818
p
Karar
0,0574
Anlamlı
fark
vardır
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin mesleki
tatmin ve prestij grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları
tablo 3.9’da gösterilmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri
p<0,05’dir. Bu da mesleki tatmin ve prestij bakımından belgeli ve belgesiz
hastanelerde çalışan biyologlar arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır.
68
Tablo 3.10.Çalışma Koşulları Grubunun Mann-Whitney u Testi
Değişke
n
Çalışma
Koşulları
Belge
n
Medyan
Belgesiz
40
2,750
Belgeli
40
W
p
Karar
1406
0,0399
Anlamlı
fark
vardır
3,875
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin çalışma
koşulları grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları tablo
3.10’da gösterilmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05’dir.
Bu da çalışma koşulları bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologlar arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır.
Tablo 3.11.Çalışma Ortamı Grubunun Mann-Whitney u Testi
Değişken
Çalışma
Ortamı
Belge
Belgesiz
n
40
Medyan
9,700
Belgeli
40
8,900
W
p
Karar
1969
0,0008
Anlamlı
fark vardır
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin çalışma
ortamı grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları tablo
3.11’de gösterilmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05’dir.
Bu da çalışma ortamı bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologlar arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır.
69
Tablo 3.12. Sosyal İmkanlar Grubunun Mann-Whitney u Testi
Değişken
Sosyal
İmkanlar
Belge
Belgesiz
n
40
Medyan
2,833
Belgeli
40
2,774
W
p
1562
0,5801
Karar
Anlamlı
fark
yoktur
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin sosyal
imkanlar grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları tablo
3.12’de gösterilmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05
değildir. Bu da sosyal imkanlar bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde
çalışan biyologlar arasında anlamlı bir fark olmadığının kanıtıdır.
Tablo 3.13 Biyologların İş Tatmininin Mann-Whitney u Testi
Değişke
n
Biyologla
rın İş
Tatmini
Belge
n
Medyan
Belgesiz
40
5,6029
Belgeli
40
5,3375
W
1819
p
Karar
0,0561
Anlamlı
fark
vardır
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologların iş tatminleri için uygulanan
anketin verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçlarları tablo 3.13’de
gösterilmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05’dir. Bu da iş
tatmini bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar
arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır.
70
Tablo 3.14 Ana Grupların İstatistik Testleri
Değişken
Belge
n
Medyan
Mesleki Belgesiz
Tatmin
ve Prestij Belgeli
Çalışma Belgesiz
Koşulları Belgeli
40
8,188
40
7,875
40
2,750
40
3,875
Çalışma
Ortamı
Belgesiz
40
9,700
Belgeli
40
8,900
Sosyal
İmkanlar
Belgesiz
40
2,833
Belgeli
40
2,774
Değişken
Belge
n
Ortalama
(Mean)
YönetimPersonel
İlişkileri
Belgesiz
40
5,21
Belgeli
40
4,56
W
p
1818
0,0574
1406
0,0399
1969
0,0008
1562
0,5801
t
p
2.10
0,039
Kullanılan
Test
İstatistiği
MannWhitney
Testi
MannWhitney
Testi
MannWhitney
Testi
MannWhitney
Testi
Kullanılan
test
istatistiği
Anlamlı
fark
vardır
Anlamlı
fark
vardır
Anlamlı
fark
vardır
Anlamlı
fark
yoktur
t Testi
Anlamlı
fark
vardır
Karar
Karar
71
SONUÇ VE ÖNERİLER
Sağlık sektöründe çalışan biyologların iş tatmini konusu incelenirken iş
tatmini, etkenleri ve etkileri, iş tatmini ve ilişkili güdüleme kuramları
açıklanarak; biyologların çalışma yaşamlarını değerlendirmelerini açıklayan
faktörleri ortaya koyarak, bu faktörlerin biyologların hastanenin kalite belgeli
olup olmadığına göre değişip değişmediği ve biyologların iş tatminine katkıda
bulunup bulunmadığının araştırılması amaçlanmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar ışığında, ankete cevap veren
katılımcıların
%40
‘ını
(32kişi)
baylar,
%60’ını
(48kişi)
bayanlar
oluşturmaktadır. Katılımcıların %43,75’ini (35kişi)evliler, %28,75’ini (23kişi)
bekarlar ve %10’ununu (8kişi) boşanmışlar oluşturmaktadır.
Ankete cevap veren katılımcıların öğrenim durumu incelendiğinde;
katılımcıların %98,75’inin (79kişi) lisans, %1,25’inin (1kişi) yüksek lisans
mezunu olduğu tespit edilmiştir.
Ankete cevap veren katılımcıların çalıştığı bölümler incelendiğinde ise
şu sonuçlara varılmıştır. Katılımcıların %31,25’i (25kişi) mikrobiyolojide,
%12,5’i (10kişi) patolojide, %20’si (16kişi) biyokimyada, %21,25’i ise (17kişi)
embriyolojide çalışmaktadır.
Ankete cevap veren katılımcıların %50’si (40kişi) belgeli hastanelerde,
%50’si (40kişi) belgesiz hastanelerde çalışmaktadır.
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin
mesleki tatmin ve prestij grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak
sonuçları
belirlenmiştir.
Uygulanan
test
istatistiğinde
olasılık
değeri
p<0,05’dir. Bu da mesleki tatmin ve prestij bakımından belgeli ve belgesiz
hastanelerde çalışan biyologlar arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır.
Mesleki tatmin ve prestij bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
72
biyologlar arasında anlamlı bir fark vardır. Belgesiz hastanelerde çalışan
biyologların, belgeli hastanelerde çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha
fazladır.
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin
çalışma koşulları grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları
belirlenmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05’dir. Bu da
çalışma koşulları bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologlar arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır. Çalışma koşulları
bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar arasında
anlamlı bir fark vardır. Belgeli hastanelerde çalışan biyologların, belgesiz
hastanelerde çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha fazladır.
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin
çalışma ortamı grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları
belirlenmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05’dir. Bu da
çalışma ortamı bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologlar arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır. Çalışma ortamı
bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar arasında
anlamlı bir fark vardır. Belgeli hastanelerde çalışan biyologların, belgesiz
hastanelerde çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha fazladır.
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologlara uygulanan anketin sosyal
imkanlar grubunun verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları
belirlenmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05 değildir. Bu
da sosyal imkanlar bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologlar arasında anlamlı bir fark olmadığının kanıtıdır. Sosyal imkanlar
bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar arasında
anlamlı bir fark yoktur. Belgesiz hastanelerde çalışan biyologların, belgeli
hastanelerde çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha fazladır.
73
Yönetim-personel
ilişkileri
bakımından
belgeli
ve
belgesiz
hastanelerde çalışan biyologlar arasında anlamlı bir fark vardır. Belgesiz
hastanelerde çalışan biyologların, belgeli hastanelerde çalışan biyologlara
göre iş tatminleri daha fazladır.
Belgeli ve belgesiz hastanelerde biyologların iş tatminleri için
uygulanan anketin verileri mann-whitney u testi yapılarak sonuçları
belirlenmiştir. Uygulanan test istatistiğinde olasılık değeri p<0,05’dir. Bu da iş
tatmini bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar
arasında anlamlı bir fark olduğunun kanıtıdır. Biyologların iş tatmini
bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar arasında
anlamlı bir fark vardır. Belgesiz hastanelerde çalışan biyologların, belgeli
hastanelerde çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha fazladır.
Araştırmamız sonucunda mesleki tatmin ve prestij bakımından
belgesiz hastanelerde çalışan biyologların iş tatmin düzeyleri daha yüksek
bulunmuştur. Belgeli hastanelerde biyologların mesleki açıdan daha değerli
olduklarını hissettirecek çeşitli toplantılar yapılabilir.
Araştırmamız
sonucunda
hastanelerde
çalışan
bulunmuştur.
Bu
da
çalışma
biyologların
belgesiz
iş
koşulları
tatmin
bakımından
düzeyleri
hastanelerdeki
daha
çalışma
belgeli
yüksek
koşullarının
iyileştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Yöneticiler izin tarihlerini daha
verimli düzenleyebilir, biyologların meslekleriyle ilgili kaynaklara daha kolay
ulaşmalarını sağlayabilirler.
Araştırmamız
hastanelerde
sonucunda
çalışan
çalışma
biyologların
iş
ortamı
tatmin
bakımından
düzeyleri
daha
belgesiz
yüksek
bulunmuştur. Belgeli hastanelerde bulunan laboratuarların ışıklandırlması,
havalandırılması, ısınması ve güvenliği iyileştirilebilir.
74
Araştırmamız sonucunda sosyal imkanlar bakımından belgesiz
hastanelerde
çalışan
biyologların
iş
tatmin
düzeyleri
daha
yüksek
bulunmuştur. Belgeli hastanelerde yemekhane, otopark, kreş gibi sosyal
imkanlar arttırılabilir.
Araştırmamız
sonucunda
yönetim-personel
ilişkileri
bakımından
belgesiz hastanelerde çalışan biyologların iş tatmin düzeyleri daha yüksek
bulunmuştur. Belgeli hastanelerde çalışan biyologların yönetimle daha güçlü
bağlarının kurulması sağlanabilir. Biyologlara yönetim içerisinde çeşitli
görevler verilerek yönetim ile daha kuvvetli bağların kurulması sağlanabilir.
75
KAYNAKLAR
ADAIR, John Etkili Motivasyon, Çeviren: Salih UYAN, Babıali Kültür
Yayıncılığı, 2003.
AK, Bilal. Hastane İşletmelerinin Özellikleri ve Profesyonel Hastane
Yöneticiliği, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:40, 2001.
AK, Bilal. Modern İşletme Yöneticiliği ve Yönetimi, Sağlık, S:60, KasımAralık, 1996.
AK, Bilal, Hastane Yöneticiliği, Özkan Matbaacılık, Ankara, 1990.
AKAT, İlter, BUDAK, Gülay, BUDAK, Gönül; İşletme Yönetimi, Beta
Yayınları, İstanbul, 1999.
AKINCI, Zeki. Turizm Sektöründe İş gören İş Tatminini Etkileyen Faktörler:
Beş Yıldızlı Konaklama İşletmelerinde Bir Uygulama, Akdeniz Üniversitesi
İ.İ.B.F. Dergisi (4), 2002.
AKSU, Günay. “Sağlık Bakanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatı Yöneticilerinin İş
Doyumuna Yönelik Bir Araştırma (Ankara Örneği)”, Ankara Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2002.
AKSAYAN, Seçil. Koruyucu ve Tedavi Edici Sağlık Hizmetlerinde Çalışan
Hemşirelerin İş Tatmini Etkenlerinin İrdelenmesi, İstanbul Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1990.
AKSU, Günay, ACUNER, Ahmet ve TABAK, Ruhi Selçuk. “Sağlık Bakanlığı
Merkez ve Taşra Teşkilatı Yöneticilerinin İş Doyumuna Yönelik Bir Araştırma
(Ankara Örneği)” Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuacı Cilt 55, Sayı 4,
2002.
ARIKAN, Semra. Otoriter ve Demokratik Liderlik Tarzları Açısından
Atatürk’ün Liderlik Davranışlarının Değerlendirilmesi, H.Ü. İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 19, Sayı:1, 2001.
ARNOLD, Hugh J. ve FOLDMAN, Daniel C. Organizational Behaviour,
McGraw-Hill Book Company, New York, 1986.
76
ATAKLI, Aylanur, DİKMETAŞ, Elif, ALTINIŞIK, Songül; “Üniversite
Hastanelerinde Çalışan Yönetici ve Klinik Sekreterlerinin İş Doyumu”
Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, 2003.
ATAY, O., “Motivasyonun Verimliliğe Etkisi”, Standart Ekonomik ve Teknik
Dergi, Sayı 467, Kasım, TSE Yayınları, Ankara, 2000.
ATEŞ, Metin. Hastanelerde Davranışsal Yönetim Teknikleri, Hastane
Yöneticiliği, Editörler: O. Hayran, H. Sur, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 1997
ATEŞ, M., http//www.merih.com/wmetate25.htm, 2001.
AUSTİN, C. What is Health Administration, Hospital Organization and
Management: Text and Readings. İçinde, (Eds.) J.S.Rakich, K.Darr,
Spectrum Publication, ss. 105-116, New York, 1978.
AYKANAT, Sevil; Sağlık İşletmelerinde Personelin Motivasyonunu Etkileyen
Faktörler-Ankara Numune Hastanesinde Bir Uygulama, Gazi Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003.
BALCI, Ali. Eğitim Yöneticisinin İş Tatmini, Ankara Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1985.
BASS, B.M. ve G.V. Baret. “Man Work and Organization Psychology, Boston,
89, 1972.
BAŞ, Türker, ARDIÇ, Kadir; Kamu ve Vakıf Üniversitelerindeki Akademik
Personelin İş Tatmin Düzeyinin Karşılaştırılması, 2000.
http//www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=498
BAŞARAN, İbrahim Ethem. Örgütsel Davranış, İnsanın Üretim Gücü. Feryal
Matbaası, 3. Baskı, Ankara, 2000.
BAŞARAN, İbrahim Ethem. Örgütsel Davranış İnsanın Üretim Gücü, İkinci
Baskı, Gül Yayınevi, Ankara, 1991.
BAŞARAN, İbrahim Ethem. Örgütsel Davranışın Yönetimi,
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayını, Yayın No: 111, Ankara, 1982.
Ankara
BİNGÖL, Dursun. Personel Yönetimi, 3. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım,
İstanbul, 1997.
BURSALIOĞLU, Ziya. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış. Ankara
Üniversiteai Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, No:107, Ankara, 1982.
77
BRAMHAM, John Human Resource Planning, Institute of Personel
Management, Camp Road Wimbledon, London, ISBN 0-85292-419, 1989
CAN, Halil. Organizasyon ve Yönetim. Siyasal Kitabevi, Ankara, 1997.
CAN, Halil, AKGÜN, Ahmet ve KAVUNCUBAŞI, Şahin. Kamu ve Özel
Kesimde Personel Yönetimi. Siyasal Kitabevi, Ankara, 1998.
CAN, Halil, AKGÜN, Ahmet, KAVUNCUBAŞI, Şahin Kamu ve Özel Kesimde
İnsan Kaynakları Yönetimi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2001.
CAN, Halil, TUNCER, Doğan, AYHAN, Doğan Yaşar; Genel İşletmecilik
Bilgileri, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003.
CAN, H.,AKGÜN, A., KAVUNCUBAŞI, Ş.; Personel Yönetimi, Hacettepe Ü.
İ.İ.B.F. Yayınları, Ankara, 1994.
CİMETE, Güler. Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin İş
Doyumlarının İncelenmesi, Türk Hemşireler Derneği, Cilt 46, Sayı 4, 1996.
COOK, John D., HEPWORTH, Susan, WALL, Toby D., WARRY, Peter B.,
The Experience Of Work, Academic Press, 1983.
COŞKUNER, Ayşe. İşyerinde İletişim, Türk Harb-İş Sendikası Eğitim
Yayınları, Ankara, 2001.
CRİBBİN, J.J. Efeccitive Managerial Leadership, American Management
Association, New York, 1972.
ÇARIKÇI, H. İlker ve OKSAY, Aygen, “Sağlık Sektörü Çalışanlarında Bilinçli
Meslek Tercihi- İş Tatmini İlişkisi”, Sağlık ve Hastane Yönetimi 2. Ulusal
Kongresi Bildiriler Kitabı, Ankara, 2005.
ÇELEN, Ümit, PİYAL, Bülent, KARAODUL, Gülay, DEMİR, Mehmet; “Ankara
Onkoloji Hastanesinde Çalışanların İş Doyumu” Hacettepe Üniversitesi
Sağlık İdaresi Dergisi, Cilt:7, Sayı:3, 2004.
ÇELİK, Vehbi. Eğitimsel Liderlik. Pegam Yayınları, 2000.
ÇİMEN, Mesut, ŞAHİN, İsmet; “ Bir Kurumda Çalışan Sağlık Personelinin İş
Doyum Düzeylerinin Belirlenmesi” Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi
Dergisi, Cilt:5, Sayı:4, 2000.
78
DAVIS, Keith; İşletmelerde İnsan Davranışı, Çeviren: Kemal Tosun, İstanbul
Üniversitesi, Yayın No:199, 1998.
DOĞAN, Selen. Liderlik mi Yöneticilik mi? Geleneksel Liderlik Davranış
Tarzları ve Bu Konudaki Yeni Yaklaşımlara Bir Bakış, Atatürk Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Sayı:3-4, 2001.
ERDİL, Oya, KESKİN, Halit, İMAMOĞLU, Salih Zeki, ERAT, Serhat;
“Yönetim Tarzı ve Çalışma Koşulları, Arkadaşlık Ortamı ve Taktir Edilme:
Tekstil Sektöründe Bir Uygulama” Doğuş Üniversitesi, 5(1) 2004.
ERDOĞAN, İlhan. İşletme Yönetiminde Örgütsel Davranış,
Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayın No:266, İstanbul, 1994.
İstanbul
EREN, Erol. Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları, 7.
Baskı, İstanbul, 2004.
EREN, Erol. Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayım, İstanbul, 1996.
EREN, E., Yönetim Psikolojisi, İstanbul, Beta Yayınları, 1993.
ERGENÇ, A. İş Tatmininin Belirleyici Olarak Beklenti-Algılama Tutarsızlığı ve
Çalışma Değerleri, Yönetim Psikolojisi II. Ulusal Sempozyumu, TODAİE
Yayınları No:401, Ankara, 1982.
ERİGÜÇ, Gülsün; “Sağlık Personelinin Kişisel Özelliklerine Göre İş Doyumu
Üzerine Bir İnceleme” Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Dergisi, Cilt:5,
Sayı:3, 2000.
ERİGÜÇ Gülsün ve YILDIRIM Yavuz. “Değer Algı Uyumsuzluğu Modeline
Göre Hastane Yöneticilerinin İş Doyumu ve Görevden Ayrılma ile İlgili
Düşünceleri” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 34 Sayı 4, Sayı:183-204, Aralık
2001.
ERSOY, Füsun, EDİRNE, Tamer, YILDIRIM, CENAP C.; “Sağlık Personelinin
Mesleki Doyumu” 4. Ulusal Sağlık ve Hastane Yönetimi Sempozyumu Bildiri
Kitabı, İstanbul, 2001.
FRIEDLANDER, F. “Motivations to Work and Organizational Performance”,
Journal of Applied Psychology, Vol:50, 143-153, 1966.
GEORGE, J.M. ve JONES, G.A. Understanding and Managing
Organizational Behaviour, Addison-Wesley Publishing Group, 1996.
79
GEORGOPOULOS, Basil S. The Hospital as an Organization and Problem
Solving System. Institute for Social Research, The University of Michigan,
Ann Arbor, 1972.
GÜLERCE, A., Dürtüler ve Güdülenme, Psikolojiye Giriş, Hacettepe Ü.
Psikoloji Bölümü Yayınları, 1981.
GÜNEY, Salih. Yönetim ve Organizasyon, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara,
2001.
GÜNEY, Salih. Davranış Bilimleri, Nobel Yayınevi, Ankara, 2000.
GÜRBÜZ, Yücel; KARAVUŞ, Melda ve Diğerleri. Birinci Basamak Sağlık
Hizmetlerinde Çalışan Sağlık Personelinin İş Tatmin Düzeyleri, 3. Ulusal
Sağlık ve Hastane Yönetimi Sempozyumu, Ankara, 2000.
GÜZELSOYDAN, Yavuz Selim; Türkiye’deki Büyük Mağazalarda Çalışan
Personelin İş Doyumu Üzerine Bir Araştırma, Çukurova Ü. Sosyal Bilimleri
Enstitüsü, 1997.
HOLMSTRÖM, Paul, ELF, Marie; Staff Retention and Job Satisfaction at a
Hospital Clinic-a Case Study, 2004.
http://www.holmstrom.se/dok/hospitalclinic.pdf
HOROZOĞLU, Ş. Çalışanların İş Doyum Düzeylerinin Karşılaştırılması,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmış Bilim
Uzmanlığı Tezi, Ankara, 1995.
IVANEVICH, John M. Ve başk. Organizational Behaviour and Performance,
Goodyear Publishing, California, 1977.
İNCİR, Gülten. Çalışanların İsteklendirme Birkaç Özendirici, Verimlilik
Dergisi, No:4, Ankara, 1984.
KAVUNCUBAŞI, Şahin. Hastane Sağlık Kurumları Yönetimi. Siyasal
Kitabevi, Ankara, 2000.
KAVUNCUBAŞI, Şahin. Hastanelerde Örgütsel Performans Ölçümü:
Hastaneler Arası Kalite ve Verimlilik Karşılaştırması. Sağlık Hizmetlerinde
Toplam Kalite Yönetimi ve Performans Ölçümü. Haberal Eğitim Vakfı Yayını,
Ankara, 1997.
KHAN, A.U., Satisfaction of Secondary School Administrators with Their
Work in Pakistan, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora
Tezi, Ankara, 1991.
80
KOÇEL, Tamer. İşletme Yöneticiliği: Yönetici ve Organizasyon,
Organizasyonlarda Davranış, Klasik- Modern-Çağdaş ve Güncel Yaklaşımlar,
Yenilenmiş 8nci Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul, 2001.
KORMAN, Abraham A. Industrial and Organizational Psychology, PrenticeHall, Englewood Cliffs N.J., 1971.
LUTHANS, Fred. “Organizational Behavior”. McGraw Hill Book, New York,
1995.
MEŞE, Ayhan; Personel Tatmininin Ölçümü ve Bir Araştırma, Kocatepe Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilim Uzmanlığı Tezi, 2002.
MINER, John. B. Industrial-Organizational Psychology, McGraw-Hill Int,
Singapore, 1992.
OFLUOĞLU, Kevser. “Türk Silahlı Kuvvetleri Askeri Hastane Yöneticilerinin
Önderlik Davranışlar”. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek
Lisans Tezi, 2002.
ORAL, S., KUŞLUVAN, Z., “Motivasyon Konusunda Oluşturulan Yaklaşımlar
ve İşletmelerde Motivasyonu Arttırmaya Yönelik Olarak Kullanılan Araçlar”,
Verimlilik Dergisi, MPM Yayınları, Sayı:3, Ankara, 1997.
ÖZALTIN, Hazım; Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görev Yapan Muvazzaf Tabip
ve Ordu Hemşirelerinin İş Doyumlarının Analizi, Ankara Gülhane Askeri Tıp
Akademisi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1997.
ÖZALTIN, Hazım. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görev Yapan Muvazzaf
Tabiplerin İş Doyum Düzeylerinin Değerlendirilmesi, Gülhane Tıp Dergisi,
Vol:44, No:4, 2002.
ÖZCAN, Harun. Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumu Ankara Bölge
Müdürlüğü Yurtları Yönetim İş görenlerinin İş Doyumu, Ankara Ünversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1991.
ÖZDEMİR, Mahmut. Hastane Yönetim Modelleri, Yeni Türkiye Dergisi,
Sayı:40, 2001.
ÖZER, Mustafa, ŞAHİN, Bayram, ÇETİN, Mehmet, DEMİR, Cesim; “Ankara
İlinde Bulunan Üç Askeri Hastanede Çalışan Askeri Hekimlerin İş Doyum
Düzeylerini Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi” Hacettepe Ü. Sağlık İdaresi
Dergisi, Cilt: 8 Sayı:1, 2005
ÖZGEN, Hüseyin ve başk. İnsan Kaynakları Yönetimi, Nobel Yayınevi,
Ankara, 2002.
81
ROBBINS, Stephen. Organizational Behavior (Eighth Edition), Prentice Hall
International Inc., New Jersey, 1998.
SAAL, F. ve P.A. Knight. Industrial/Organizational Psychology: Science and
Practice, Brooks/Cole Pub. Co., Pacific Grave California, 1988.
SCHOLZ,
C.
Unternebmenskultur,
Landesberg/Leck, 1993.
Verlag
Moderne
Industrie,
SCHULTZ, D.P. ve S.E. Schultz. Psychology and Industy Today: An
Introduction to Industrial and Organizational Psychology (Fifth Edition),
Macmillian, New York, 1990.
SEÇİM, Hikmet. Hastane Yönetim ve Organizasyonu: Türkiye’de
Hastanelerin Organizasyonu İçin Bir Model Önerisi. Anadolu Üniversitesi
Yayınları, Yayın No:130, Eskişehir, 1991.
SENCER, Muzaffer. Kamu Görevlilerinde İş Doyumu ve Moral, Amme İdaresi
Dergisi, Cilt 15, Sayı 1, 1982.
SERTÇE, Selahattin. Erişim: http://www.egm.gov.tr/apk/dergi/34/yeni/web/
Selahattin-SERTCE.htm, Erişim Tarihi:01.07.2004.
SEVİN, H. Dilek. “ Hastanelerde Bir Otelcilik Görevi Olarak Yiyecek İçecek
Hizmetlerinin Verimli Sunulması”. Verimlilik Dergisi, S:1999/2, MPM
Yayınları, Ankara, 1999.
SHARMA, B. R., BHASKAR, S. Determinants of Job Satisfaction Among
Engineers in a Public Sector Undertaking, ASCI Journal of Management,
1991.
SPECTOR, P.E. Job Satisfaction: Application, Assesment, Cause and
Consequences, Sage Publication, 1997.
STEERS, Richard D., PORTER, Lyman W. Motivation and Work Behavior,
McGraw-Hill Publishing Company ISBN 0-07-060948, 1987.
SUR, Haydar; SÖYLEMEZ, Didem ve Diğerleri, SSK Göztepe Eğitim
Hastanesi’nde Çalışan Personelin İş Doyumunun Değerlendirilmesi, 5. Ulusal
Sağlık Kuruluşları ve Hastane Yönetimi Sempozyumu, Eskişehir, 2002.
SÖYLEMEZ, Didem; Sağlık Personelinin İş Doyumu İle İlgili Bir Metaanalizi
Çalışması, Marmara Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamış Bilim
Uzmanlığı Tezi), 2002.,
82
ŞAHİN, Süleyman; Serbet ve Greko-romen Stil Minder Hakemlerinde İş
Doyumu, Marmara Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamış Bilim
Uzmanlığı Tezi) 2001.
ŞİMŞEK, Levent. “ İş Tatmini”, Milli Prodüktivite Merkezi Verimlilik Dergisi,
Ankara, 91-108, 1995.
ŞİMŞEK, Şerif ve başk. Davranış Bilimlerine Giriş, Adım Matbaacılık, Konya,
2003.
TENGİLİMOĞLU, Dilaver; “Sağlık Hizmetlerine Pazarlama Karması
Elemanları ve Özellikleri” Ankara Ü. S.B.F. Dergisi Cilt:55 No:1, 2000.
TORTOP, Nuri. Personel Yönetimi, Yargı Yayınları, 5. Baskı, Ankara, 1994.
TOSUN, Mustafa. Örgütsel Etkililik, TODAİE Yayınları No:196, Ankara, 1981.
UYARGİL, Cavide. İş Tatmini ve Bireysel Özellikler, İ.Ü. İşletme Fakültesi
Yayını, İstanbul, 1988.
ÜNALAN, Demet, ÇETİNKAYA, Fevziye, ÖZYURT, Özcan, KAYABAŞI,
Aydemir; “Üniversite Hastanelerinde Çalışan Sekreterlerin Mesleki
Memnuniyet Düzeyleri “ Sağlık ve Hastane Yönetimi 2. Ulusal Kongresi
Bildiriler Kitabı, Ankara, 2005.
VARA, Ş. Yoğun Bakım Hemşirelerinde İş Doyumu ve Genel Yaşam Doyumu
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 1999.
YAZICI, İlker; Satış Elemanlarının İş Tatminini Etkileyen Örgütsel Faktörler
ve İlaç Mümessilleri Üzerinde Bir Uygulama, Ankara Ü. Sosyal Bilimleri
Enstitüsü, 2002.
YILDIRIM, Yavuz; Sağlık Bakanlığına Bağlı Genel Hastanelerde Çalışan
Yöneticilerin İş Doyumu, Hacettepe Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü
(Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi), 1999.
YİĞİT, Vahit. Dış Kaynaklardan Yararlanma ve Hastane İşletmelerinde
Uygulanması, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Ankara, 2004.
YÜKSEL, İhsan. Hemşirelerin İş Doyum Düzeyini Ayırt Edici İş Doyum
Öğelerinin Diskriminant Analiziyle Belirlenmesi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi (3), 2002.
YÜKSEL, Öznur İnsan Kaynakları Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara, 2003.
83
EKLER
ANKET FORMU
İşinizden
sağladığınız
ekonomik
ve
psikolojik
tatmin
sizin
mutluluğunuz için olduğu kadar kurumunuz için de önemlidir.
Bu çalışma biyologların iş tatmin düzeylerinin araştırılması, bu tatminin
arttırılması ve yapılacak çalışmaların belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Araştırmada anketi dolduranın kim olduğu değil, sorulara verilen
cevaplar
önemlidir. Anketin herhangi bir yerine isim yazılmaması
beklenmektedir. Anketin doğru değerlendirilebilmesi için lütfen hiçbir
soruyu boş bırakmayınız.
ŞÜKRİYE CEREN ÖÇAL
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Hastane İşletmeciliği Yüksek Lisans Öğrencisi
84
BİRİNCİ BÖLÜM
Lütfen aşağıdaki ifadelere katılım düzeyinizi 1 (en düşük puan)’den 10 (en yüksek
puan)’a kadar olan onlu ölçekler üzerinde size en uygun olanı işaretleyerek
belirtiniz.
Soru
No
MESLEKİ TATMİN VE PRESTİJ
1
Yaptığım iş aldığım bilgi ve becerilerimi kullanmama
olanak sağlar.
2
İşimi yaparken işimden aldığım tatmin düzeyim
yüksektir.
3
İşimdeki ilerleme ve gelişimim kişisel hedeflerimle
aynı doğrultudadır.
4
İşimi yaparken önemli ve saygın olduğumu
hissederim.
5
İşim yaratıcılığa açıktır, özgürce yenilikler
yapabilirim.
6
7
8
Soru
No
1
2
3
4
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Mesleğimi kendi isteklerim doğrultusunda seçtim.
İşimin sağladığı sosyokültürel çevre yüksek
düzeydedir.
Çalışanlar mesleki bakımdan yeterlidir.
ÇALIŞMA KOŞULLARI
Günlük çalışma sürem, diğer işlerime zaman ayırmak
bakımından uygundur.
Rutin olarak aynı işi yaptığımdan, işim sıkıcıdır.
Yıllık iznim dinlenmem için yeterli sürededir.
İşimle ilgili kaynak sıkıntısı çekmem.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
85
Soru
No
ÇALIŞMA ORTAMI
1
Çalıştığım laboratuarın hijyen şartları çalışmaya
uygundur.
2
Çalıştığım laboratuarın aydınlatması verimli
çalışabilmem için yeterli düzeydedir.
3
Çalıştığım laboratuarın ısınma sistemi verimli
çalışabilmem için yeterli düzeydedir.
4
Çalıştığım laboratuar her türlü güvenlik açısından
emniyetlidir.
5
Çalıştığım laboratuarın havalandırması çalışmama
uygundur, testlerimi etkilemez.
Soru
No
1
2
SOSYAL İMKANLAR
Çalışma performansıma uygun ücret alırım.
Eğitimimi alırken hedeflediğim maaşı alıyorum.
3
(Lütfen, döner sermayeden ücret almıyorsanız
4.soruya geçiniz.)Döner sermayeden bana ödenen
ücret yeterlidir.
4
Hastanenin yemekhanesi ve hizmetleri yeterlidir,
yemekleri lezzetli ve doyurucudur.
5
Hastanenin otoparkı çalışanların araçlarını alabilecek
düzeydedir.
6
(Lütfen, hastanenizin hobi faaliyetleri yoksa 7.soruya
geçiniz.) Hastanenin hobi faaliyetleri yeterli
düzeydedir.
7
Hastanenin servis hizmetleri ihtiyaçlarımızı
karşılayacak düzeydedir.
8
Yaptığım iş sayesinde emekli olduktan sonra bile
hayat standardımın aynı kalacağını bilirim.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
86
Soru
No
YÖNETİM-PERSONEL İLİŞKİLERİ
1
Yaptığım işi doğru bir şekilde yapmak ve
sonlandırmak için gerekli tüm yetki ve sorumluluklara
sahibim.
2
İşimi yaparken fikir ve düşüncelerimin yönetim
tarafından önemsendiğini düşünürüm.
3
Çalıştığım kurum tarafından özel durumlarda (doğum,
ölüm vb.) destek görürüm.
4
Hastane çalışanları arkadaşlık, dostluk ve uyum
içerisinde çalışmaktadır.
5
İş arkadaşlarımla mesai saatlerim dışında da
ilişkilerim devam eder.
6
İş arkadaşlarımla sosyal ilişkilerim düzeylidir,
karşılıklı güven içerisinde çalışmaktayız.
7
Yeni bir fikirde yönetim tarafından destek göreceğimi
bilirim.
8
9
10
11
12
Yönetim prensip sahibidir, kimseye farklı davranmaz.
Takım çalışmaları yönetim tarafından her zaman
desteklenir.
İhtiyaçlarımız, yönetim tarafından önemsenir.
Yönetim, çalışanlarının gelişmesi için eğitim
seminerleri verdirir.
Yönetim, çalışanları ile devamlı iletişim halindedir.
13
Çalıştığım ortamda her başarımın yönetim tarafından
fark edilip, ödüllendirileceğini bilirim.
14
Yönetim bilgi ve tecrübesiyle çalışanlarını
yönlendirir.
15
Yönetim, çalışanları için motive edici yöntem ve
araçlardan yararlanır.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
87
İKİNCİ BÖLÜM
1. Cinsiyetiniz
Kadın
Erkek
2. Yaşınız (……………)
3. Medeni Durumunuz
Bekar (Bu seçeneği işaretlediyseniz lütfen 5.soruya geçiniz.)
Evli
Boşanmış
4. Çocuk Sayınız
Yok
1
2
3
4+
5. Hizmet Süreniz (yıl olarak) (……………)
6. Kaç yıldır bu hastanede çalışıyorsunuz? (…………….)
7. Öğrenim Durumunuz (Lütfen mezun olduğunuz son programı işaretleyiniz)
Lisans
Yüksek Lisans
Doktora
Mikrobiyoloji
Patoloji
Biyokimya
Histoloji
Embriyoloji
Diğer(……)
8. Görev Yaptığınız Bölüm
9. Aylık Ortalama Gelir Miktarınız (……………………..TL)
(Döner sermaye, ikramiye vb. gelirleri de dikkate alarak cevaplayınız)
10. Kadro Durumunuz
Kadrolu
Sözleşmeli
88
ÖZET
ÖÇAL Şükriye Ceren, Kalite belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologların iş tatmin düzeylerinin karşılaştırılması ve bir uygulama, yüksek
lisans, Ankara, 2010
Tezde biyologların çalışma yaşamlarını değerlendirmelerini açıklayan
faktörleri ortaya koyarak, bu faktörlerin biyologların çalıştığı hastanenin kalite
belgeli olup olmadığına göre değişip değişmediği ve biyologların iş tatminine
katkıda bulunup bulunmadığının araştırılması amaçlanmıştır.
Ana grupların her biri için hesaplanan ortalama ana grup puanları için
test istatistiğinin seçimini belirlemek için öncelikle değişkenlerin normal
dağılıma sahip olup olmadığına bakılmıştır. Normallik testleri için AndersonDarling istatistiği kullanılmıştır. Belgeli ve belgesiz hastanelerin ana gruplar
itibariyle puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlığına normal dağılım
durumunda parametrik bağımsız t testi ile normal olmayan durumda ise
parametrik olmayan Mann-Whitney u testi kullanılmıştır.
Mesleki tatmin ve prestij, çalışma koşulları, çalışma ortamı ve yönetim
personel ilişkileri bakımından belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan
biyologlar arasında anlamlı bir fark vardır. Sosyal imkanlar bakımından
belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar arasında anlamlı bir fark
yoktur. Mesleki tatmin ve prestij, çalışma ortamı, sosyal imkanlar ve yönetim
personel ilişkileri gruplarının sonuçlarına göre belgesiz hastanelerde çalışan
biyologların, belgeli hastanelerde çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha
fazladır. Çalışma ortamı grubunun sonucuna göre ise belgeli hastanelerde
çalışan biyologların, belgesiz hastanelerde çalışan biyologlara göre iş
tatminleri daha fazladır. Genel olarak biyologların iş tatmini bakımından
belgeli ve belgesiz hastanelerde çalışan biyologlar arasında anlamlı bir fark
vardır. Belgesiz hastanelerde çalışan biyologların, belgeli hastanelerde
çalışan biyologlara göre iş tatminleri daha fazladır.
89
Bir işletmenin her başarısının ya da başarısızlığının arkasında o
işletmenin çalışanlarının var olduğunu söylemek mümkündür. Personel
yönetimi anlayışının terk edilip, insan kaynakları yönetimine önem verildiği
günümüzde işletmelerin çalışanlarına yaklaşımları ve bakış açıları da
değişmiştir. İnsan kaynakları bölümü yaptıkları işten ve buna bağlı olarak iş
yerindeki değişkenlerden ne derece memnun ve mutlu iseler işlerinden daha
fazla haz alacaklarından işlerinde daha da başarılı olacaklardır ki bu da
işletme için istenilen bir durumdur.
Anahtar Sözcükler
1. Biyolog
2. İş tatmini
3. Hastane
4. Kalite belgesi
5. İşletme
90
ABSTRACT
ÖÇAL Şükriye Ceren, to compare the levels of job satisfaction of biologists
who are working in a quality certificated and non certificated hospitals and an
application about it, master, Ankara, 2010
In this working it is aim that introducing the factors of the biologists
working lifes, changebilitiy from the hospital they work has a quality certificate
or not and contribution to their job satisfaction.
Firstly ıt has been searched the distribution of variables is normal or
not, to determining the test statistics to calculate an average main group
points for each of the main groups. Anderson- Darling Statics were used to
normal tests. It has used a parametric independent T Test in normal
distribution and non parametric Mann- Whitney U Test Signifance in anormal
distribution of certificate or non certificate hospitals differences between
average points according to groups.
It is a meaningful differences for biologists between certificate and non
certificate hospitals in terms of job satisfaction and prestige, working
conditions, working environment and management- employee relationship.
On the other hand, there is no meaningful differences in terms of social
opportunities. The biologists who are working in quality certificated hospitals,
have much more job satisfaction than working in non certificated hospital in
respect of job satisfaction and prestige, working conditions, working
environment and management- employee relationship groups. Due to the
result of working environment group, job satisfaction of biologists of
certificated hospital is more than non certificated hospital biologists. In the
abstract there is a significant difference according to the biologists job
satisfaction.
91
It is possible to say that a connection between an employees and a
company about the succes or unsuccess of company. Nowadays by
resigning personel management, human resources is being important, so
that companies approach and point of view to employees is changed. Human
Resources Department will be more succesful if they get more pleasure from
their jobs as a consequance of being contented and happy.
Key Words:
1- Biologist
2- Job Satisfaction
3- Hospital
4- Quality Certificate
5- Company
Download