Cem Sarısoy Lucy Bilim sayesinde etrafımızdaki her nesneyi, organizmayı ve doğayı anlarız. Bütün bunların nasıl oluştuğuna ve nasıl işlediğine bilimi kullanarak yanıt ararız. Peki ya söz konusu olan şey bilimin de ötesinde ise o zaman ne yaparız? Bilimin ötesinde olan bir şey hayatımıza nasıl etki eder? Beynimiz, etrafımızdaki olan biten şeyleri anlamamızı sağlar. Acıyı, sevinci, üzüntüyü, heyecanı, korkuyu beynimiz sayesinde algılarız fakat insan beyni uzun yıllardır tamamıyla çözülememiş bir organdır. Peki ya bu organın yüzde yüzünü kullanabilseydik ne olurdu? Korkutucu değil mi? Tamamıyla şu anki bilimin ötesinde olan bu sorunun cevabını kimse bilmiyor. İşin korkutucu yanı da bu zaten. Şu anki zekamızla dünyadaki en zeki varlıklarız. Kendimize özel bir dilimiz var, okuyabiliyoruz, birbirimizi anlayabiliyoruz, beraber hareket edebiliyoruz ve en önemlisi de strateji yapabiliyoruz. Aslında tüm bunları yapabiliyoruz ancak beynimizin sadece yüzde ondan az bir kısmını kullanıyoruz. Çok çelişkili değil mi? Ayrıca dünyadaki en zeki ve en üstün varlıklar olmamıza rağmen dünyada beynini en fazla kullanan canlının yunus olduğu bilim adamlarınca kanıtlanmıştır. Bundan dolayı beynimizin sınırlarını daha iyi anlayabilmek için bilim insanları yunuslar üzerinde pek çok deney yapmaktadırlar. Bu deneyler sonucunda aslında yunusların tahmin ettiğimizden çok daha zeki oldukları ortaya çıkmıştır. Yunusların beyinlerinin yüzde yirmisini kullandığı keşfedilmiştir. Her hayvanın yaptığı gibi kendi aralarında anlaşabilmelerinin yanı sıra onların da bizim gibi strateji yapabildikleri keşfedilmiştir. Diğer bir çelişki de beynini bizden fazla kullanan bir hayvandan kendimizi daha zeki kabul etmemizdir. Belki dünyadaki en zeki varlık biz değilizdir. Belki daha keşfetmediğimiz pek çok şey vardır. İşte tam bu noktada Lucy keşfedemediğimiz, merak ettiğimiz yerlere ışık tutuyor. Lucy, filmde yer alan bir kadın, bir kaza sonucu beyninin yüzde yüzünü kullanmaya başlamıştır ve filmdeki bilim insanları bunun nasıl olduğunu, nelere yol açtığını keşfetmeye çalışırlar. İlginç olan nokta ise Lucy’nin beynini kullanma yüzdesini sadece yüzde ondan yüzde on beşe çıkarırken bile Lucy’de inanılmaz değişiklikler olmuştur. Dünyada şimdiye kadar beyin kapasitesini en fazla kullanan insanın Einstein olduğu bilinen bir gerçek. O bile beyninin sadece yüzde on üçünü kullanıyordu. Peki beynimizin tamamını kullanabilseydik dünya nasıl bir yer haline gelirdi? Tabi ki bu soruların net bir cevabı yok fakat bilim adamları bu soruların cevaplarını tahmin etmeye çalışıyorlar. Yapılan tahminlere göre şu anda beynimizin yüzde sekizini veya daha azını kullanıyoruz ya da maksimum yüzde onunu kullanabiliyoruz. Eğer bu oran yunuslarda olduğu gibi yüzde yirmiye çıksaydı, dilleri öğrenme hızımız, matematiksel zekamız yani kısacası anlama kapasitemizin önemli oranda artacağını düşünüyorlar. Bu oran yüzde otuz veya kırklara çıkarsa, telekinezi yeteneğimizin doğacağı tahmin ediliyor. Tabi ki bunları demek şu anda biraz saçma ve ütopik gelebilir fakat yapılan tahminler ve deneyler bunları gösteriyor. Ayrıca yapılan bu tahminler belli deneylere dayalı olduğu için gerçeklik payı da var diyebiliriz. Bilim insanlarının tahminlerine göre beynimizin yüzde altmışını kullansaydık vücut sıcaklığımızı kendimiz ayarlayabilecekmişiz. Yüzde seksenini kullanabilseydik nesneleri yerlerinden hareket ettirebilecekmişiz. Kısacası bu oran böyle arttıkça bilim adamları bize yeni yetenekler eklemişler. En son olarak, beynimizin yüzde yüzünü kullanmamızın pek açık bir cevabı yok. Filmde de bu konu yoruma açık bırakılmıştır. Birtakım bilim insanları artık bu noktayı Tanrı’ya varış olarak nitelendirmektedirler. Bir kısmı ise böyle bir noktaya asla varılamayacağını düşünüyorlar. Öyle ya da böyle beynimizin tamamını kullanabilseydik dünyanın şimdiki dünyadan çok daha farklı bir yer olacağı kesin. Kısaca, insanoğlu, varoluşundan bu yana etrafındaki her olayı, her hareketi gözlemleme çabası içine girmiştir. Bizi bu noktaya getiren de bu meraktır. Fakat insan beyni daha çözümlenmemiş olup üzerinde hala çalışmalar yapılmaktadır. Lucy, beni çok etkilemişti. Film, bilim kurgu filmi olsa bile herhangi bir insan Lucy’nin ulaştığı bu noktaya gelebilir mi acaba? Bir gün bunu çözdüğümüzde bilimde bir devrim olacağından adım gibi eminim.