yuva, kreş ve okullarda ishal,kolera,kalp ağrısı,gece krampları,kuş

advertisement
YUVA, KREŞ VE OKULLARDA İSHAL
İshalin tanımı çocuğun yaşına ve tuvalet alışkanlığına göre
değişir.
Genel olarak normalden daha sık ve daha sulu dışkılamaya ishal
denir. Birçok bakteri, virüs ve parazitler ishal yapabilir
ayrıca gıda alerjileri ve antibiyotik kullanımı da ishal
sebebi olabilir.
İshalin sebebine bağlı olarak ateş, bulantı kusma, karın
ağrısı, baş ağrısı, halsizlik gibi şikayetlerde ishale eşlik
edebilir. Sebebi ne olursa olsun tuvalet terbiyesi kazanmamış
ishali olan çocuklar okula, yuva ve kreşlere devam
etmemelidir. İshale neden olan mikroplar genellikle gıda ve
sulardan bulaşır. İnsandan insana bulaşma hijyenik kurallara
dikkat etmemek ve dışkıyla kirlenmiş eller- eşyalar yoluyla
olur.
Eğer okul-kreşten sorumlu kişiyseniz:
• İshalli çocuğu veya personeli şikayetleri düzelene kadar
okuldan uzaklaştırınız.
• Çalışan personelin iyi bir el yıkama alışkanlığına sahip
olmasını sağlayınız ve sık sık el yıkama uyarılarınızı ve
eğitimlerinizi tekrarlayınız – hatırlatınız.
• Tuvaletten önce, tuvaletten sonra, bir çocuğa tuvalette
yardım ettikten sonra, çocuğun altını değiştirdikten sonra,
yemekten önce, servisten önce öğrenci ve personelin el
yıkamasını sağlayınız.
• El yıkama koşullarının oluşmadığı ortamlarda ıslak mendil,
el dezenfektanı yada kolonya yada %70 alkol aynı işi görür.
• Tuvaletler, banyo, mutfak, mutfak gereçleri, dolaplar,
yemekhane, servis bankosu, oyun odası, Oyuncaklar, park gibi
alanların her gün uygun şekilde temizlenmesini sağlayınız.
Bu amaçla bir kova suya katılan 1 su bardağı normal çamaşır
suyu güvenilir bir temizlik ve hijyen sağlar.
• İshalli çocukla teması olmuş personel ve diğer çocukları
izleyiniz. Şikayeti olanları ailelerine ve doktora
bildiriniz.
• 48 saat içinde bir sınıfta iki veya daha fazla ishal
vakası görülürse tıbbi yardım isteyiniz.
• İshal ve ateşi olan çocukların uygun tıbbi bakım
aldıklarından emin olunuz.
Eğer veli iseniz :
• İshal olan çocuğunuzu okula göndermeyiniz.
• İshalle beraber:
o Ateş varsa,
o Bulantı, kusma varsa,
o Çocuk tuvaletten çıkamıyor yada sık aralıklarla azar
azar dışkılıyor ise,
o Aşırı miktarda ishal ve su kaybı varsa,
o Çocuk uykuya meyilli ise,
o Koltuk altları ve dili kuru ise,
o Şuur bulanıklığı varsa,
o İshal kanlı yada sümüklü ise mutlaka doktora
başvurunuz.
• İshal süresince çocuğun temizliğine ve hijyenine özen
gösteriniz.
• Doktor tavsiyesi olmadan ishal kesici ilaçlar, antibiyotik
ve bilmediğiniz ilaçlar kullanmayınız.
KOLERA
Bulaşıcı mikrobik akut bağırsak iltihabıdır.
Vibrio Cholera bakterisinin sebep olduğu su ve gıdalar ile
bulaşan salgınlara yol açan bir hastalıktır. Bakterinin
salgıladığı toksin nedeniyle bağırsaklar hızla su kaybeder,
saatler içinde aşırı miktarda su kaybı ortaya çıkar, hasta
ishal başlamadan önce su kaybına bağlı olarak fenalaşır,
halsizlik yorgunluk, bitkinlik arkasından şiddetli ishal
başlar.
Kolera hastalığı hangi organa yerleşir?
Mikrop ince bağırsakları etkiler, bağırsaklarda iltihap
yapmaz, ürettiği zehir ile bağırsakların çalışmasını bozar ve
çok kısa sürede ince bağırsaklardan litrelerce su dışarı
atılır. Su kaybı o kadar hızlıdır ki günde ishal olarak 20 –
30 litre den fazla su kaybedilebilir.
Kolera mikrobu nasıl yayılır?
Hastalık mikrop ile kirlenmiş su ve gıdaların yenmesi ile
bulaşır. Kalabalık ve sanitasyonun bozuk olduğu ortamlar,
hijyenik kuralların uygulanamadığı durumlar, temiz su ve
kanalizasyonun bozuk olduğu yerlerde salgınlar yapar.
Kolera neden tehlikeli bir hastalıktır?
Kolera çok hızlı su kaybına yol açtığı için kısa sürede
hastanın ölümüne yol açar. Özellikle çocuklar ve yaşlılar
koleranın neden olduğu su kaybına tahammül edemezler. Ayrıca
hastalık salgın şeklinde ortaya çıktığından kısa sürede birçok
kişinin hayatına mal olabilir.
Kolera için risk faktörleri nelerdir?
Hastalık özellikle 2 – 5 yaş çocuklarda daha sık görülür
ayrıca,
• Temiz içme sularının olmaması,
• Hijyen ve sanitasyon kurallarının bozuk olması,
• Kişisel temizliğe özen gösterememek,
• Kalabalık kamp ve sığınma ortamlarında yaşamak( mülteci
kampları vb.),
• Kolera mikrobu ile kirlenmiş gıda ve suları tüketmek,
• Gıdaları temizlemeden – pişirmeden yemek yada yemek
zorunda kalmak,
• Çiğ yada az pişmiş deniz ürünleri tüketmek,
• Kan gurubunun O olması,
• İmmün sistemin zayıf olması,
• Mide asidini azaltan ilaçlar kullanmak kolera riskini
arttıran faktörlerdir.
Kolera belirtileri nelerdir?
Hastalık ani başlar ve çok ağır bulgularla seyreder. İshal
başlamadan önce barsak içine dolan sıvı kaybı nedeniyle çok
hızlı bir halsizlik olur,
• Ani başlayan ağrısız, bol sulu kansız ishal dikkat
çekicidir,
• Hasta su gibi dışkılar, dışkı pirinç suyuna benzer,
• Aşırı halsizlik, ciltte ve koltuk altlarında kuruma
vardır,
• Aşırı susama,
• Kusma,
• Kas krampları ve
• İleri dönemlerde şuur kayıpları olur.
• Hastalık kimi insanlarsa hafif ishal ve halsizlik ile
atlatılırken kimi hastalarda hızlı ilerleyen şok ve koma
görülür.
Hastalık mikrobun bulaşmasından 1-3 gün sonra ortaya çıkar.
Kolera nasıl teşhis edilir?
Hastanın şikayetleri ve muayenesi teşhise yardımcı olur. Kan
ve dışkı incelemesi kesin tanıyı koydurur. Kolera için basit
ve hızlı bir test metodu yoktur. Dışkı kültüründe mikrobun
üretilmesi ile teşhis konur.
Kolera tedavisi
Kolera tedavisinin temeli kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin
yerine konmasıdır. Ciddi vakalarda sıvı kayıpları ölümcüldür
ve çok hızlı müdahale gerekir. Kayıpları karşılamak için
birkaç tane damaryolu açık olmalı hastanın şuuru açık ise
ağızdan da sıvı almalıdır.
Kolerada antibiyotik tedavisi
Kolera tedavisinde antibiyotik hastalığın süresini kısaltır.
Antibiyotik ile dramatik iyileşme beklenmemelidir. Hastalık
mikrobun ürettiği zehire bağlı olduğundan önceden etkilenmiş
bağırsak dokusu antibiyotik ile düzelmez. Antibiyotik yeni
zehir üretimin durdurmaya çalışır. Ayrıca salgınlarda koleraya
karşı hassas olan kişilerin de antibiyotik ile korunması
mümkündür, bu amaçla 2 – 5 yaş arası çocuklar, hamileler ve
yaşlılar antibiyotik ile korunmaya çalışılır.
Kolera aşısı var mı?
Evet kolera aşısı koleranın sık görüldüğü Asya, Afrika ve uzak
doğuda kullanılmaktadır. Bu bölgelere seyahat edecek kişilere
Hudutlar Sahil Güvenlik müdürlüğünce kolera aşısı
yapılmaktadır.
Kolera dan korunmak için
•
•
•
•
Kişisel hijyene özen göstermek,
Çiğ gıda tüketmemek,
Kirli olması muhtemel su ve gıdalardan uzak durmak,
Kolea salgını olan bölgelerde ise:
o Sadece şişelenmiş yada kaynatılmış suları kullanın,
o Sadece iyi pişirilmiş gıdaları taze ve sıcak olarak
tüketin,
o Çiğ yada az pişmiş deniz ürünlerinden uzak durun,
o Salata – çiğ meyve yemeyin,
o Soyularak yenecek gıdaları ( muz, elma, armut,
mandalina vb) kendiniz soyup tüketin,
o Kişisel hijyene ve sanitasyona özen gösterin,
o Suyun olmadığı yerde ıslak mendil, el temizleme jeli
yada kolonya aynı işi görür,
o Yanınızda ishal tuzu denilen oral rehidratsyon
tuzlarından bulundurun bunlar ishal olarak kaybedilen
sıvı içerisinde bulunan elektrolitleri taşırlar ve 1 lt
suya atılarak içildiğinde kaybettiğiniz su, tuz ve
elektrolitleri yerine koyarlar.
o Gazı alınmış Kola ve gazoz ishalli hastaya verilebilir
içerisinde su tuz şeker ve elektrolitler vardır.
o Meyve suyu, ayran ve süt ishalli hastaya verilmez.
o DİKKAT İSHAL BEBEKLER, ÇOCUKLAR, YAŞLILAR, HAMİLELER VE
ALTTA İMMÜN YETMEZLİĞ İOLAN HASTALAR İÇİN ACİL DURUMDUR.
DOKTORA GİDİNİZ..
Referanslar:
Centers for Disease Control and Prevention http://www.cdc.gov
World Health Organization http://www.who.int
Cholera. Centers for Disease Control and Prevention website.
Available at: http://www.cdc.gov/cholera/index.html. Updated
October 18, 2013. Accessed June 19, 2014.
Cholera.
EBSCO
DynaMed
website.
Available
at:
http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated June 16, 2014.
Accessed June 19, 2014.
Cholera: 2010. 2011 Weekly Epidemiological Record. Jul
29;86(31):325-39.
Available
at
http://www.who.int/wer/2011/wer8631.pdf.
2014.
Accessed
June
19,
Farmer P, Almazor CP, Bahnsen ET, et al. Meeting cholera’s
challenge to Haiti and the world: A joint statment on cholera
prevention and care. PLoS Negl Trop Dis. 2011;5(5):e1145.
Harris JB, Khan AI, LaRocque RC, et al. Blood group, immunity,
and risk of infection with vibrio cholerae in an area of
endemity. Infect Immun. 2005;73(11):7422-7427.
Ryan ET. The cholera pandemic, still with us after half a
century: Time to rethink. PLoS Negl Trop Dis. 201;5(1):e1003.
Sack DA, Sack RB, Nair GB, Siddique AK. Cholera. Lancet.
2004;363(9404):223-233.
KALP AĞRISI
Göğüs Ağrısı; Anjina Pektoris; Akut
Koroner Sendrom; Acute Coronary Syndrome;
Unsable Angina; Anstabil Anjina pektoris;
Kalp ağrısı yada Akut koroner sendrom kalbe giden kan akımının
aniden azalması sonucu ortaya çıkan göğüs ağrısıdır. Akut
koroner sendrom ciddi ve hayatı tehdit eden kalp krizinin ön
adımıdır, acil durumdur ve mutlaka doktora görünmek gerekir.
Akut koroner sendrom neden olur?
Kalbe giden kan akımının aniden azalmasına bağlıdır, kalbin
kan damarlarına koroner arterler denir ve pıhtı ile tıkanma
yada damar sertliği sonucu kolesterol ile tıkanma sonucu
koroner arter sendromu ortaya çıkar. Kan akımının azalması
sonucu şiddetli göğüs ağrısı ortaya çıkar. Tıkanıklık daha da
artarsa kas zarar görür ve kalp krizi denilen durum ortaya
çıkar.
Kolesterol yüksekliğine bağlı damar sertliği uzun yıllar
içinde ortaya çıkar buna ateroskleroz yada halk dilinde damar
sertliği denir. Nadiren kanama ve pıhtı nedeniyle aniden
ortaya çıkan akut koroner sendromlar da görülür.
Akut Koroner Sendrom Kimler de Görülür?
• Hastalık daha çok ailede damar sertliği ve koroner arter
hastalığı olanlarda,
• Kilolu kişilerde,
• Sigara içenlerde,
Spor yapmayan ve hareketsiz yaşayanlarda,
• Yüksek kolesterolü olanlarda,
• Diyabetiklerde,
• Hipertansiyonlularda,
• Daha önce kalp krizi yada anjina atağı geçirenlerde görülür.
Akut koroner sendromlar erkeklerde 44 kadınlarda 55 yaş civarı
sık görülür.
Akut
Koroner
nelerdir?
Sendrom
belirtileri
Hastalık şiddetli göğüs ağrısı ile ortaya çıkar, ciddi, baskı
tarzında, beraberinde soğuk terleme olan bir ağrıdır.
• Göğüs ağrısı baskı, yanma, sıkışma, ezilme tarzıdna artıp
azalabilen şekilde olabilir,
• Hastayı rahatsız eden bir ağrıdır,
• Çok kısa süreli yada 30 dakika kadar uzun süreli olabilir,
• Anjina ağrısı yemek sonrası, stres sonrası, egzersiz sonrası
yada istirahatte gelebilir,
• Uyurken hatta sabaha karşı uyandıran ağrılar olabilir,
• Ağrı kola yada kollara, omuza yada omuzlara, sırta, boyuna,
çeneye, dişlere yada mideye vurabilir,
• Genellikle beraberinde nefes almada sıkıntı hissi vardır,
• Hasta kısa soluk alır,
• Soğuk terleme, ölüm korkusu, baş dönmesi yada sersemlik
hissi sık görülür,
• Nadiren bulantı kusma anjina ağrısına eşlik ede4r.
Kalp ağrısı
mıdır?
ile
karışan
ağrılar
var
Evet özellikle özefajit gibi yutak borusu kaynaklı ağrılar,
mide ağrıları, safra kesesi ağrıları, akciğer kaynaklı ağrılar
kalp ağrılarını taklit ederler.
Kalp ağrısı nasıl teşhis edilir ?
Kalp ağrısı önemli ve acil bir durumdur yukarıda ki
şikayetlerin varlığında mutlaka acil servise baş vurulmalıdır.
Hastanın şikayetleri, şikayetlerin başlangıç şekli, ağrının
yayılması ve şiddeti tanıda yardımcıdır. Her göğüs ağrısı için
mutlaka EKG çekilmelidir.
Ayrıca gerekirse:
• Koroner anjiografi,
• Kateterizasyon,
• Ekokardiografi,
• Kalp enzimleri testleri yapılmalıdır.
Tedavi:
Kalp ağrısı kalp krizinin habercisidir ve dünyadaki ölümlerin
en büyük sebebi kalp hastalıklarıdır. Kalp ağrısı acil
durumdur ve kalp kan akımı en kısa zamanda düzeltilmez ise
kalp krizi ve kalıcı kalp hasarı ortaya çıkar. Hastaya acilen
müdahale edilmeli ve gerekirse yoğun bakım şartlarında
izlenmelidir.
Kalp kan akımını düzeltmek amacıyla:
• Aspirin ( Kalp ağrısından şüphelenilen her hastaya
verilebilir),
• Nitrogliserin gibi Anti iskemik ilaçlar kan akımını
arttırarak kalp ağrısını azaltır,
• Beta bloker ilaçlar ile kalp hızı azaltılarak kan ihtiyacı
düşürülür,
• Pıhtı eritici trombolitik ilaçlar ile pıhtı eritilip kan
akımı arttırılır, kalp krizi erken safhasında verilirse kan
akımını arttırarak kalp krizini önler, hasarı önler ve hayat
kurtarıcı olabilirler, ağrı başlangıcından itibaren ilk 1 saat
içinde verilirler ise çok etkili olurlar.
• Pıhtı önleyiciler durumun kötüleşmesine engel olurlar.
• Oksijen verilir yada bazen hiperbarik oksijen tedavisi
uygulanır,
• İnvaziv girişimler
o Anjioplasti : bir kateter ile girilerek tıkalı damarın
açılmaya çalışılması kalıcı hasarı önleme girişimidir. Balon
anjioplasti ile tıkalı damarda balon şişirilerek açılmaya
çalışılır, daha sonra tekrar tıkanmaması için oraya kalıcı
boru ( stent ) konur.
o Koroner arter By Pass cerrahisi : vücudun diğer yerlerinden
alınan arter yada venlerin tıkalı kalp damarları yerine
dikilmesidir.
Kalp ağrısını önlemek mümkün mü?
Evet kalp hastalıklarından kaçınmak çoğu zaman mümkündür.
• Dengeli beslenme, yağlı gıdalar yememek, tuz tüketmemek, bol
sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, hayvansal gıdalardan uzak
durmak koroner arterlerin ve kalp sağlığının ilk adımıdır,
• Düzenli egzersiz yapmak,
• Sigara içmemek,
• Diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi hastalıkları
kontrol altıda tutmak ilaçlar ile oynamamak, ilaçları düzgün
kullanmak, düzenli olarak Check- Up yaptırmak koroner arter
hastalıklarından korunmanın en önemli yollarıdırı.
Referanslar :
American College of Cardiology http://www.cardiosource.org
American Heart Association http://www.heart.org
Canadian Cardiovascular Society http://www.ccs.ca
Heart
and
Stroke
Foundation
of
Canada
http://www.heartandstroke.com
Achar SA, Kundu S, et al. Diagnosis of acute coronary
syndrome. Am Fam Physician. 2005; 72:119-26.
Acute coronary syndrome. EBSCO DynaMed website. Available at:
http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated July 15, 2014.
Accessed August 11, 2014.
Alexander KP, Newby LK, et al: Acute Coronary Care in the
Elderly, Part I. Circ . 2007;115:2549-69.
Anderson JL, Adams CD, et. al. ACC/AHA 2007 Guidelines for the
Management of Patients With Unstable Angina/Non-ST-Elevation
Myocardial Infarction. J Am Coll Cardiol. 2007;50;e1-e157.
Cohen M, Diez JE, et al. Pharmacoiinvasive management of acute
coronary syndrome: incorporating the 2007 ACC/AHA guidelines:
the cATH (cardiac catherization and antithrombotic therapy in
the hospital) Clinical Consensus Panel Report-III. J Invasive
Cardiol. 2007:18:525-40.
Heart attack: Tips for recovering and staying well. Family
Doctor—American Academy of Family Physicians website.
Available
at:
http://familydoctor.org/familydoctor/en/diseases-conditions/he
art-attack/treatment/tips-for-recovering-and-stayingwell.html. Updated March 2014. Accessed August 11, 2014.
Large GA. Contemporary management of acute coronary syndrome.
Postgrad Med J. 2005; 81:217-222.
Swap CJ, Nagurney JT. Value and limitations of chest pain
history in the evaluation of patients with suspected acute
coronary syndromes. JAMA. 2005;294:2623-9.
Walker CW, Dewley CA, Fletcher SF:Aspirin combined with
clopidogrel (Plavix) decreases cardiovascular events in
patients with acute coronary syndrome. Am Fam Physician.
2007;7:1643-5.
What is angina? National Heart, Lung, and Blood Institute
website.
Available
at:
http://www.nhlbi.nih.gov/health/dci/Diseases/Angina/Angina_Tre
atments.html. Updated June 1, 2011. Accessed August 11, 2014.
7/7/2007 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance.
http://www.ebscohost.com/dynamed: O’Donoghue M, Boden WE, et
al. Early invasive vs conservative treatment strategies in
women and men with unstable angina and non-ST-segment
elevation myocardial infarction: a meta-analysis. JAMA.
2008;300:71-80.
8/17/2015 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance
http://www.ebscohost.com/dynamed: Bennett MH, Lehm JP, et al.
Hyperbaric oxygen therapy for acute coronary syndrome.
Cochrane Database Syst Rev. 2015 Jul 23;7.
GECE KRAMPLARI
Bacak krampları; Nocturnal Muscles Cramps; AgeRelated Cramps; Yaşa bağlı kramplar; Muscle
Cramps;
GECE KRAMPI NEDİR?
Genellikle bacaklarda nadiren ayaklarda gece ortaya çıkan
ağrılı kramplar dır. Kramplar gece, sabaha karşı ortaya çıkar
ağrılıdır ve hastayı uyandırır.
bırakmadan kendi kendine geçer.
Genellikle
bir
hasar
GECE KRAMPLARI NEDEN OLUR?
Gece kramplarının sebebi tam olarak bilinmemektedir ancak
sinir-kas ve kan akımı dengesizlikleri sebep olarak
görülmektedir.
GECE KRAMPLARINI
NELERDİR?
BAŞLATAN
SEBEPLER
Gece krampları daha çok
• 50 yaş civarında,
• Uzun süre oturarak çalışanlarda,
• Uzun süre ayakta duranlarda,
• Sert zeminde oturanlarda,
• Gebelerde,
• Düz taban, taban çökmesi, yürüme ve duruş bozukluğu
olanlarda,
• Alkoliklerde,
• Parkinson gibi bazı nörolojik hastalıklarda,
• Hipertansiyon ilaçları kullananlarda,
• Psikiyatrik sebeple ilaç kullananlarda,
• Diyabet hastalarında,
• Tiroid hastalarında,
• Aşırı terleyenlerde,
• Hormon tedavisi görenlerde,
• Kan sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum
dengesizliklerinde,
• Susuz kalanlarda ve idrar söktürücü kullananlarda sık
görülür.
GECE KRAMPLARININ BELİRTİSİ NELERDİR?
Gece yada sabaha karşı ortaya çıkan ani, ağrılı bacak
kasılmaları ve kramplar dır. Nadiren ayaklarda da kramp olur.
HASTALIK NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Hasta şikayetleri tanı koydurur. Kan değerlerine bakılmalıdır.
Özel bir muayene bulgusu yada laboratuvar testi yoktur.
GECE KRAMPLARININ TEDAVİSİ VAR MI?
Altta yatan bir sebep bulunursa buna yönelik tedavi
verilebilir. Örneğin duruş yürüyüş bozuklukları yada taban
çökmesi tespit edilirse ortopedik tedaviler önerilir. Uzun
süre oturan yada sert zeminde oturan kişiler için fizik
egzersizler, sürekli ayakta duranlar için oturarak istirahat
etmek tedavi sağlayabilir. Altta yatan diyabet, hipertansiyon
ve hormonsal sebeplere yönelik tedavi yapılmalıdır. Eğer bir
sebep bulunamaz ise aşağıdaki önlemler uygulanabilir:
• Kramp gelirse bacağın, ayağın gerilmesi,
• Kramp olan bacağın üstünde ayakta durmak ve hafif
hafif yürümek,
• Kramp bölgesine sıcak yada soğuk tatbiki krampı
azaltabilir ,
İlaç tedavisi:
Gece kramplarının tedavisinde kullanılabilecek bir ilaç
yoktur. Kinin’in krampları hafiflettiği ve atak sayısını
azalttığına dair bilgiler bulunmaktadır ancak alerjik olduğu
unutulmamalıdır. Çok ağır ve ağrılı vakalar da;
• Kas gevşeticiler,
• Kalsiyum kanal blokerleri,
• Antikonvulsan ilaçlar
denenebilir.
(
epilepsi
ilaçları)
GECE KRAMPLARINDAN KORUNMANIN YOLU VAR
MI?
Evet aşağıdaki önlemler gece kramplarını azaltabilir;
 Gün içinde ve gece yatmadan önce bacakları germe
egzersizleri yapmak,
 Düzenli olarak ayak ve bacak egzersizleri yapmak (
hafif koşu- yürüyüş gibi),
 Bol sıvı tüketmek,
 Konforlu ortopedik ayakkabılar kullanmak, gece
krampları sıklığını azaltır.
Referanslar :
1. http://www.familydoctor.org
2. http://www.orthoinfo.org
3. http://www.cfpc.ca
4. http://www.womenshealthmatters.ca
5. Allen RE, Kirby KA. Nocturnal leg cramps. Am Fam Physician.
2012;86(4):350-355.
6. Butler JV, Mulkerrin EC, et al. Nocturnal leg cramps in
older people. Postgrad Med J. 2002;78:596-598.
7. Garrison SR, et al. The effect of magnesium infusion on
rest cramps: Randomized controlled trial. J Gerontol A Biol
Sci Med Sci. 2011;66(6):661-666.
8. Nocturnal leg cramps. EBSCO DynaMed website. Available at:
http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated January 7, 2013.
Accessed December 16, 2013.
9. 2/11/2011 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance.
Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed: El-Tawil S,
Musa T, et al. Quinine for muscle cramps. Cochrane Database
Syst Rev. 2010;(12):CD005044.
KUŞ GRİBİ
Kuş Gribi; Avian İnfluenza; H5N1virüsü; Tavuk
vebası;
Dr. Aydoğan Lermi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Uzmanı
Grip virüsü nedir ?
Kuş gribi insanlarda da hastalık yapabilen grip virüsüdür.
Genellikle kuşlardaki grip insanlara bulaşmaz ancak nadiren
insanlara bulaşacak kadar tehlikeli olabiliyor. Grip
hastalığının etkeni İnfluenza virüsüdür. İnfluenza virüsünün
üç çeşidi vardır (İnfluenza A, B ve C ). Grip hastalığı sadece
insanoğluna özgü bir hastalık değildir, insanlar dışında
domuzlar, inekler, köpekler, kuşlar, atlar, denizde yaşayan
memeli hayvanlar da da aynı virüse bağlı grip hastalığı
görülür.
İnfluenza C virüsü hafif gribal şikayetlere sebep olurken
influenza A ve B virüsleri grip salgınlarına neden olurlar.
Kuş gribinin normal gripten farkı ne?
İnfluenza A virüsü dünya çapında grip salgınlarına ve
milyonlarca insanın ölmesine neden olan virüstür. İnfluenza A
virüsü üzerinde taşıdığı Hemaglütinin ( H ) ve Nöraminidaz ( N
) proteinlerine göre tellendirilir. İnfluenza A nın bilinen 15
H ve 9 N tipinden hepsi kuşlarda hastalık yaparken sadece H 1,
H2 ve H3 tipi insanda hastalık yapar, diğerlerinin insanda
hastalık ve salgın yaptığı görülmemişti.
İnsan bağışıklık sistemi grip virüsünü H ve N proteinlerini
tanır ise virüse karşı savaşır ve virüsü yok eder H ve N
proteinlerini tanımıyorsa virüsü yenmek için geçen hazırlık
süresinde virüs insana çok hızlı ve çok ağır zararlar
verebilir.
Grip virüsü genetik yapısı ve özellikleri sayesinde H ve N
proteinlerinde her yıl küçük değişiklikler yaparak insan
bağışıklık sistemini atlatır ve grip salgınlarına neden olur.
İnfluenza A virüsü her 25 – 30 yılda bir H ve N proteinlerinde
çok büyük değişiklikler yaparak hiç tanınmaz hale gelir ve tüm
dünyayı etkileyen ( pandemi ) grip salgınlarına yol açar. 20.
Yüzyılda 1918, 1957, 1968 ve 1977 yıllarında bu şekilde 4
salgın olmuş 1918 grip salgınında yaklaşık 50 milyon kişi
hayatını kaybetmiştir.
Kuş gribi neden tehlikelidir?
Özet: İnfluenza virüsü kendisini değiştirebilen ve insanlar
dahil birçok canlıda salgınlar şeklinde hastalık yaparak
hayatını devam ettiren bir virüstür. Bu virüs milyonlarca
yılda evrim geçirerek gelebileceği en iyi şekle gelmiştir.
Hayat tecrübesi insanoğlundan çok daha fazladır. Sağlıklı
insanlarda çok ölümcül olmasa da kalp akciğer böbrek
hastalıkları vb şikayetleri olanlarda hızla ölümcül seyreder.
Normal insan grip virüsleri 10 000 de 1 –3 ölümcüldür buna
rağmen dünya çapındaki salgınlarda milyonlarca kişiyi
öldürebilir. İşte bu yüzden yani insanoğlu için oluşturduğu
tehlike yüzünden dünya sağlık örgütü bu virüsü takibe aldı
birinci dünya savaşından sonra yaşanan salgın ve toplu ölümler
savaştan kat kat zararlıydı. Dünyanın yedi ülkesinde ana
laboratuarlar ve tün dünyaya yayılmış toplam 120 laboratuvar
ile tüm şüpheli hastalardan elde edilen örnekler incelenmeye
başlandı ve virüsün nasıl değiştiği tehlikeli değişimler
içinde olup olmadığı, bir salgın hazırlığı yapıp yapmadığı
takip edilmeye başlandı. Bu takibin en önemli sonucu dolaşımda
olan virüslerin tespiti ve bunlara karşı aşı üretilebilmesi
olmuştur.
Dünya sağlık örgütü her hafta influenza vakalarının
incelenmesi ve virüs hareketlerini bildiren bir rapor yayınlar
Avian influenza A H5 N1 ise ( eğer bulaşabilirse ) insanlarda
% 58 ölümcül seyrediyor ve sağlıklı hastalıklı ayrımı yapmadan
ciddi ve ölümcül komplikasyonlara neden olabiliyor.
Kuş gribi virüsü nedir ?
İnfluenza A virüslerinin bilinen 15 çeşidinin hepsi kuşlarda
grip yapar fakat bunlardan özellikle iki tanesi H5 ve H7
tipleri kuşlar arasında çok hızlı yayılır ve çok ölümcül
seyreder bunlara yüksek düzeyde patojen Kuş gribi virüsü (
HPAI ) denir ve kümes hayvanları gibi evcil kuşlara bulaşırsa
% 100 ölümcül seyreder. Diğer influenza virüsleri de kuşlarda
hastalık yapar fakat çok ölümcül seyretmez ör: influenza A H9,
H 11 vb.
Kuş gribi ilk kez 1800 lü yılların sonunda İtalya’da tespit
edildi ( yani insan oğlu tarafından anlaşıldı ) fakat hep
arada bir tür barajı olmuştu.
Yaban kuşları grip virüslerine daha dirençlidir, ölüm oranı
daha azdır.
İnfluenza A H5 N1 virüsü genellikle kuşlarda hastalık yapan
bir virüstür ve kuşlarda grip yapan 15 influenza virüsün den
sadece biridir.
Genellikle kuş gribi virüsleri insanlarda hastalık yapmazlardı
yani arada bir tür barajı vardı. 1997 de Hong Kong da kuş
gribi salgını sırasında hasta olan 3 kişide aynı virüs ortaya
çıkınca ( bunlardan 2 si öldü) bu İnfluenza A: H5 N1 in
niyetinin iyi olmadığı tür barajını kırarak insanoğlu için çok
tehlikeli bir salgına hazırlandığı anlaşıldı. Bir hafta içinde
Hong Kong’daki tüm kanatlı kümes hayvanları itlaf edildi ve
insanlar bir oh çekip kurtulduk dediler ?
O tarihten sonra H5N1 dışında kuş gribi vakaları tatbikî oldu
fakat influenza A H5 N1 ile değil.
Tam kurtulduk derken 2002 sonlarında tam 6 ülkede birden
İnfluenza A H5 N1 tekrar ortaya çıktı. Tüm karantina
önlemlerine ve itlaflara rağmen önü alınamadı.
Kuş gribi nasıl yayılır?
Göçmen kuşlar özellikle balıkçıllar ve yeşilbaşlı ördekler hem
virüsü çok uzaklara taşıyabilir ve dışkılarıyla bulaştırır hem
de sadece çok hafif ve kısa süreli bir hastalık geçirirler. Bu
kuşlar gribe daha dayanıklıdırlar ve virüsün doğada canlı
kalmasını sağlarlar. Virüs kuş dışkısıyla etrafa ( suya ve
toprağa ) yayılır. Dışkıyla bulaşan gübre, toz, toprak, alet,
edevat, traktör, donanım, yem, yemlik, giysi, kafes, ayakkabı
vb. aracılığıyla bir çiftlikten diğerine, göçmen kuşlar
aracılığıyla da şehirler, ülkeler hatta kıtalar arası
yayılması mümkün olmaktadır.
Virüs yaban kuşlarının dışkılarıyla kümes hayvanlarına
bulaşır. Kuş dışkısının 1 gramında 1 milyon kuşu hasta edecek
kadar virüs bulunur. İnfluenza A virüsü düşük sıcaklıkta uzun
süre canlı kalır. Virüs gübrede soğukta 3 ay, suda 22 derecede
4 gün ve 0 derecede 30 günden fazla canlı kalır.
Kuş gribinin etkileri ne?
Kümes hayvanları ( tavuk, hindi, ördek, kaz vb. ) influenza A
H5 N1 virüsüne karşı son derece hassastır. Virüsün kümes
hayvanları gibi evcil kuşlara yayılması son derece tehlikeli
sonuçlar doğurur. İnfluenza A H5N1 gribi kümes hayvanları
arasında %100 ölümcül seyreder. Kuşlar genellikle hastalığın
başladığı gün içinde hızla ölmeye başlarlar.
İnfluenza A H5 N1 virüsü özellikle gelişmekte olan ülkelerde
kümes hayvancılığı endüstrisi ve çiftlik sahipleri üzerinde
son derece yıkıcı etkiye sahiptir. Virüs çok hızlı yayılır ve
kontrol atına alınması çok güç olabilir.
İnsanda kuş gribi nasıl hastalık yapıyor?
Kuş gribi virüsü genellikle insanları doğrudan hasta edemez ve
insandan insana bulaşamaz. İnsanlardaki vakalar sınırlı
sayıdadır ve kuş gribi salgınları sırasına hasta kuşlar ile
çok yakın temas sonucu ortaya çıkmışlardır. İnsanlarda kuş
gribi tipik grip bulgularıyla seyretmekte ( ateş, boğaz
ağrısı, baş ağrısı, öksürük vb. ), bununla beraber zatürre,
organ yetmezlikleri, göz enfeksiyonu, pıhtılaşma bozuklukları
daha sık görülmektedir. İnsanlarda kuş gribi normal gribe
oranla çok daha ölümcül seyretmektedir. Bugüne kadar tespit
edilen 100 civarında vaka vardır ve bunların %73 ü ölümle
sonuçlanmıştır. Vaka sayısının bu kadar az olması virüsün
henüz insandan insana bulaşma kabiliyetinin olmamasındandır.
İnfluenza virüsleri genetik olarak hızla değişebilen
virüslerdir ve kuş gribi virüsü H5 N1 bir şekilde bu özelliği
kazanabilir.
2003 aralık ayından itibaren güney Kore’den başlayarak doğu
Asya ülkeleri, Asya ülkeleri Ortadoğu, Rusya ve Avrupa da
salgınlar şeklinde hızla yayılan kuş gribi şu ana dek hiç
rastlanmamış bir durumdur.
Hem çok hızlı yayılabilen hem de insanlarda % 73 ölüm oranıyla
hastalık yapabilen bir virüsün insandan insana geçme özelliği
kazanması tüm dünyada yüz milyonlarca insanın ölmesine neden
olacağı açıktır. İşte tüm dünya da sağlık örgütlerini alarma
geçiren tehlikede budur.
Bir virüsün salgın yapabilmesi için neler lazım:
a- bu virüsün iyi bir deposu olması lazım: göçmen kuşlar hem
çok büyük hem de çok yaygın bir depo görevi görüyor bu depoyu
temizlemek de neredeyse mümkün değil
b- Bu virüsün çok iyi bir yayılma ağı olması lazım: göçmen
kuşlarda hasta oluyor fakat onlarda hastalık %100 ölümcül
değil sağ kalanlarda uzun süre dışkılarıyla virüsü
bulaştırıyor. Ayrıca ülkeler, kıtalar arası hızlı bir taşıma
ağı oluşturuyorlar.
c- Kolay bulaşabilmesi lazım: kuşlar ve kanatlılar arsında
hızla yayılabiliyor. Doğada uzun süre canlı kalabiliyor.
Virüs insandan insana nasıl bulaşıyor? Virüs üzerinde
proteinler var. Bu proteinler virüsün genleri tarafından
kodlanıyor. Herhangi bir şekilde ağız- burun- göz mukozasına
bulaşan virüs mukoza hücre yüzeyine bu proteinle yapışıp hücre
içine giriyor ve çoğalmaya başlıyor.
İnsan grip virüsleri bu şekilde bulaşıyor. İnsan grip
virüsünde yüzey proteini var kuş gribi virüsünde yok. Eğer
virüsün yüzey proteini yoksa hücre içine girmesi zordur. Çok
fazla virüs yoğun şekilde alınırsa (hasta kuşlarla yoğun temas
vb) mukoza hücresi virüsü içine alır ve hastalık başlar. Eğer
kuş gribi virüsü insan gribi virüsünden bu proteinin genini
alırsa (ki virüsler arasında gen alışverişi çok sık ve çok
kolay olur) işte o zaman insandan insana hızla yayılabilecek
çok ölümcül bir virüsle karşı karşıya kalırız. İşte tüm
dünyanın korktuğu ve önlem almaya çalıştığı şeyde budur.
Kuş gribinden Korunma ve kontrol
Kuş gribinin yayılmasını durdurmak ve hastalığı kontrol altına
almak için hastalıklı ve teması olan kuşların hızla imhası ve
uygun
şekilde
ortadan
kaldırılması,
çiftliklerin
dezenfeksiyonu ve karantinaya alınması gerekir. Maalesef
bildiğimiz klasik karantina önlemleri ve hasta kuşların itlafı
dışında alınabilecek daha etkili bir önlem hâlihazırda yoktur.
Virüs 56 C de 3 saatte, 60 C de 30 dakikada ölür. Yaygın
olarak kullanılan dezenfektanlar virüsü öldürmeye yeterlidir.
İnsanların virüsle temasını azaltacak tüm karantina önlemleri
sıkı şekilde uygulanmalı, canlı kümes hayvanlarının nakli
kısıtlanmalıdır. Kümes hayvancılığı, et ve paketleme
işlemlerinde hijyenik kurallara uyulmalı, çiğ ete dokunduktan
sonra eller yıkanmalı, kümes hayvanlarının et ve yumurtası en
az 70 derece ve üzerinde pişirilmelidir. Tüm mikrobik
hastalıklarda olduğu gibi kuş gribi içinde kişisel temizlik,
el yıkama ve hijyenik kurallara uymak hastalığın bulaşmasını
engellemek için önemlidir.
Şu anda kullanımda olan grip aşıları insan gribi virüslerinden
hazırlanmıştır ve kuş gribine karşı koruyucu değildir. Yinede
kuş gribiyle karşılaşma ihtimali yüksek olan kişilere ( kümes
hayvancılığı, et üretimi, paketleme, sağlık çalışanları, kuş
gribi görülen bölge halkı, vb) grip aşısı yaptırmaları
önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü Global İnfluenza
Surveillance Network Laboratuvarlarıyla birlikte aşı
çalışmalarına başlamıştır. Hastalık laboratuvar yöntemleriyle
teşhis edilebilmektedir. Anti viral olarak kullanımda olan
ilaçlar virüsün üremesini ve hastalığı durdurabilmektedir.
Ayrıca bir önlem olarak kuş gribi vakalarının görüldüğü bölge
halkına bu ilaç verilerek hastalık kapılması da engellenmeye
çalışılmaktadır.
Sonuç olarak kuş gribi insan sağlığı için önemli bir tehdit
olarak varlığını devam ettirmektedir.
KIŞ HASTALIKLARI
Çocuklarda sık görülen kış hastalıkları
Kış hastalıkları denilince bu mevsimle ilgili olarak ortaya
çıkan iklimsel, fiziksel, sosyal ve yaşamsal değişikliklerin
tetiklediği hastalıklar aklımıza gelir. Kışın ortaya çıkan
yada sıklığı artan hastalıkların başında enfeksiyon
hastalıkları ve bulaşıcı hastalıklar gelir. Kış aylarında
havaların soğuması, hava kirliliğinin artması, toplu ve
kalabalık ortamlarda geçirilen sürelerin uzaması, havanın
kuruması bulaşıcı hastalıkların bu dönemde sık görülmesine
neden olur.
Kışın
çocuklarda
vücut
direncinin
kırılmasına ve sık enfeksiyona yol açan
faktörler nelerdir?
• Özellikle havanın soğuk yani kuru olması burun ve
mukozaların kurumasına ve enfeksiyonlara daha uygun hale
gelmesine yol açar, ayrıca radyatörler nedeniyle evlerin kuru
olması bu durumu dahada arttırır,
• Okulların açılması ve kalabalık ortamlar mikropların daha
kolay ve hızla yayılmaları için uygun zemin sağlar,
• Ayrıca hareketsizliğin artması, daha az güneş görme kış
aylarında enfeksiyona zemin hazırlayan faktörlerdir.
Çocuğunuzu kış hastalıklarından korumanın
6 yolu
Bebekler 6 aydan itibaren anneden gelen koruyucu etkiyi
kaybeder ve mikrobik hastalıklara açık hale gelirler. Birçok
aile çocuklarının sürekli hasta olduğundan şikayet eder ancak
süt çocuğu döneminden itibaren okul çağına dek okul öncesi
çocukların yılda 6 – 8 soğuk algınlığı – nezle atağı geçirmesi
normaldir. Evde okula giden bir çocuk var ise bu sayı daha da
artar. Okulla birlikte soğuk algınlığı nezle salgınları olur,
okula çocuklarında yılda 8 – 10 atak normaldir, yaş
ilerledikçe bu sayı giderek azalır ve erişkin yaşta yılda 2-4
soğuk algınlığı atağı normal kabul edilir.
Peki çocuklarımızı nasıl koruyacağız?
1- Korunmanın en temel noktası önemli hastalıklara karşı
aşılı olmaktır.
2- Ayrıca devlet aşıları dışında çocukların
a. Zatürre ( pnemokok )
b. Grip ( influenza )
c. Menenjit ( meningokok )
d. Sinüzit ve otit’e ( Hemophilus ) karşıda aşılanması
önerilir.
3- Çocuklara küçük yaşta kişisel hijyen, el yıkama ve
bakımın öğretilmesi bulaşıcı hastalıklardan korunmada çok
etkilidir. Hapşırma, öksürme ve mendil kullanımının küçük
yaşta öğrenilmesi hastalıklardan korunmada en temel
adımlardır.
4- Bol sıvı tüketilmesi ve dengeli beslenme de immün
sistemimizi güçlü tutar, spor yapmak immün sistemi
güçlendiren en önemli faktörlerden biridir,
5- Hasta çocukların okula gönderilmemesi hem diğer
öğrencileri korumak hem de istirahat ve iyileşmenin
hızlanası için gereklidir.
6- Sınıfların her teneffüste havalandırılması gereklidir,
özellikle yakın temas ile oyunlar oynayan küçük çocuklarda
hastalıkların bulaşı daha sık ve kolay olur, ağıza sürülen
cisimlerin paylaşılması engellenmeli ortak alanlar sıkça
temizlenmelidir.
Kış aylarında en çok görülen hastalıklar
nelerdir?
En sık görülen soğuk algınlığı ve solunum yollarının viral
hastalıklarıdır. Soğuk algınlığı süt çocukluğu çağından
başlamak üzere okul çağına kadar artarak devam eder. Soğuk
algınlığı dışında diğer üst solunum yolu hastalıkarı yani
tonsillit ( bademcik enfeksiyonu), nezle, krup, larenjit, orta
kulak iltihabı, bronşit ve pnemoni en sık görülen kış
hastalıklarıdır.
Bunlar içerisinde sadece soğuk algınlığımnın 300 den fazla
viral etkeni vardır ve tek başına en çok doktor ziyaretine
sebep olan hastalıktır.
Soğuk algınlığı:
Solunum yollarının viral bulaşıcı hastalığıdır. Hastalık ateş,
öksürük, burun akıntısı, halsizlik ile seyreder. Salgınlar
halinde seyreder. Orta kulak iltihabına, sinüzite, bronşite ve
zatürreye yol açabilir.
Nezle:
Burun mukozasının bulaşıcı viral hastalığıdır. Birçok virüs
tarafından meydana gelebilir. Hastada burun akıntısı ( ilk
başta şeffaf daha sonra iltihaplı), hapşırık, hafif öksürük,
ateş, burun tıkanıklığı olur. Genellikle 3 günde iyileşir.
Grip:
İnfluenza virüsü ile meydana gelen , solunum yolu ile bulaşan
ancak tüm vüccudu etkileyen sistemik bir hastalıktır. Şiddetli
kas eklem ağrıları, yüksek ateş, başağrısı olur. Ateş mutlaka
yüksektir. Ağır bir hastalıktır ve çiddi komplikasyonlara yol
açabilir. Hamileler, diyabet hastaları, kemoterapi alanlar
gibi immün sistemi bozuk hastaların mutlaka aşı ile korunması
gerekir.
Beta enfeksiyonu:
Bademcik, tonsillit, boğaz enfeksiyonu da denir. Beta
mikrobunun bademciklere yerleşmesi sonucu ortaya çıkan
enfeksiyondur. Süt çocukluğu döneminden itibaren sık görülür.
Kışın okulların açılması ile birlikte sıklığı artar. Zamanında
tedavi edilmez ise ciddi yan etkilere yol açabilir. Romatizmal
ateş, kalp kapak hastalıkları, ağır böbrek hastalıkları ile
sonuçlanabilir bu nedenle ateşi ve boğaz ağrısı olan her çocuk
beta açısından her seferinde ve mutlaka test edilmelidir. Beta
değil ise boşuna antibiyotik kullanmamak gerekir.
Zatürre (pnömoni):
Akciğerin iltihaplanmasıdır. Riskli hastalar için tehlikeli
bir hastalıktır. Grip gibi sistemik enfeksiyonun bir parçası
olarak yada mikropların direk akciğere yerleşmesi sonucu
ortaya çıkabilir. Akciğerin iltihaplanması nefes almayı
zorlaştırır. Genellikle gripal şikayetleri basit solunum
yolları hastalıklarını takiben başlayan yüksek ateş, öksürük,
kanlı – paslı balgam ile karakterizedir. Diyabet hastaları,
KOAH hastaları, kronik kalp ve böbrek hastaları, yaşlılar ve
bebekler için zatürre ölüm riski yüksek bir hastalıktır. Bu
nedenle riskli hastaların zatürre ye karşı korunmaları, grip
aşısı, zatürre aşısı olmaları önerilir.
Bronşit:
Akciğerin bronş adı verilen dallarının bulaşıcı mikrobik
hastalığıdır. Çocukluk çağında bronşitlerin çoğu viral
sebeplere bağlıdır. Kronik iltihabına kronik bronşit denir,
alerji yada sigara gibi maddelere bağlı olabilir. Viral üst
solunum yolu enfeksiyonları sırasında hastalığın akciğere
ilerlemesi ile bronşit tablosu gelişir. Hastada öksürük,
hırıltılı solunum ve balgam çıkarma başlar.
Orta kulak iltihabı (otit):
Genellikle gripal hastalıkları takiben ortaya çıkan bir
komplikasyondur. Östaki borusunun tıkanması sonucu orta
kulakta ödem şişme ve iltihap oluşur. Genetik olarak meyil
olduğu kabul edilir. Soğuk algınlığı yada gribal şikayetlerin
2- 4. Günlerinde ortaya çıkan kulak ağrısı, huzursuzluk, ateş
ile karakterizedir. Hastanın tekrar değerlendirlmesi gerekirse
antibiyotik başlanması gerekir.
Konjonktivit:
Gözü kaplayan zarların iltihabıdır. Göz kızarık hal alır,
çapaklanır, batma ve yanma olur. Genellikle virüsler ile
meydana gelir.
Döküntülü hastalıklar:
Kış aylarında artış gösteren hastalıkların en önemlileri
olanları bulaşıcı sistemik hastalıklardır. Bu hastalıklarda
kalabalık ortamlarda daha kolay yayılarak salgınlara yol
açarlar bu nedenle kızamık kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği
gibi hastalıklar kış aylarında artış gösterir.
Kızamık:
Solunum yolu ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Aşı
ile korunulur. Ateş, burun akıntısı, halsizlik, konjonktivit,
kuru öksürük ile başlar daha sonra boyundan başlayarak tüm
vücuda yayılan döküntü olur.
Kızamıkçık:
Solunum ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Hafif
ateş, kırgınlık vardır boyun lenf bezleri şişer, yüz ve
boyundan başlayan pembe lekeler tarzındadır daha sonra tüm
vücuda yayılır. Hamileler için çok tehlikelidir. Aşı ile
korunulur.
Suçiçeği:
Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral bir hastalıktır. Ateş
halsizlik, kaşıntılı ve içi su dolu kabarcıklar ile
karakterizedir. Kabarcıklar saçlı deri ve avuç içinde de
görülür. Döküntüler kaşınıp iltihaplanabilir. Hamileler için
tehlikelidir. Aşı ile korunulur.
Beşinci hastalık:
Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral hastalıktır. Yüz göğüs
ve kollarda kızarıklık ve yüksek ateş ile seyreder. Genellikle
kısa sürede iyileşir ancak hamilelerde, immün sistemi
zayıflamış kişilerde, kansız kişilerde ve kan hastalığı
olanlarda ağır seyreder komplikasyonlara yol açar.
Kış hastalıkları en çok kimlerde görülür:
Kış aylarında görülen hastalıklar en sık :
• Okul – yuva çocuklarında,
• Kalabalık ortamlarda yaşayanlarda,
• Okula giden çocuğu olan ailelerde ve okula giden çocukları
olan ailelerin okula gitmeyen çocuklarında,
• Kışla, yuva ve toplu taşım araçları gibi kalabalık
ortamlarda bulunanlarda,
• Kalabalık ailelerde,
• Alerji, akciğer hastalığı, kalp hastalığı, kronik
hastalıkları olan , diyabetik hastaların olduğu aileler
özellikle risk altındadır.
Kış hastalıklarından korunma:
Kış hastalıklarının en önemli ortak özelliklerinden birisi
solunum yolu ile bulaşmaları dır. Bu nedenle evleri, okullarda
sınıfların sıklıkla havalandırılması, el teması olan kapı
tokmakları, sıralar ve trabzanların sıklıkla temizlenmesi,
küçük yaşta hijyen eğitiminin verilmesi, el yıkama
alışkanlığının kazandırılması, çocukluk aşılarının tam ve
zamanında yapılması gerekir.
EVCİL HAYVANLARDAN
HASTALIKLAR
BULAŞAN
Evcil hayvanlardan bulaşan enfeksiyonlar; Vektörlerle
bulaşan enfeksiyonlar; Pet-Borne Infection; Pet-Borne
Parasitic Zoonoses; Pet Borne Disease; Pet Borne
Zoonoses;
Evde hayvan beslemek çok güzel bir alışkanlık. Veteriner
kontrolünden geçen ve gerekli tedavilerini zamanında alan
hiçbir ev hayvanı insana zarar vermez. Aşağıdaki bilgiler daha
ziyade uygun kontrolleri yapılmamış ve doğal yaşamından
koparılarak ev hayvanı diye satılan hayvanlar için geçerlidir.
I- Temas ile bulaşan hastalıklar
Hayvanların cilt, doku, dışkı, idrar ve çıkartıları ile direk
temas yada bunlarla kirlenmiş toprak su ile temas sonucu
bulaşan hastalıklardır
a. Kutanöz Larva Migrans ( köpek – kedi dışkısı ile bulaşan
kancalı kurt dur).
b. Mycobacterium marinum ( akvaryumdan bulaşır).
II- Ağız yoluyla bulaşan enfeksiyonlar:
bu hastalıklar hayvan dışkıları ile
kirlenmiş toprak ve sulardan ağız yoluyla
insanlara bulaşır.
a. Ekinokok kisti: Köpek kisti diye de bilinir. Köpeklerde
barsak paraziti olarak bulunur ve dışkı ile doğaya yayılır.
Sular, temas, toprak ve kirlenmiş gıdalar ile bulaşır.
Karaciğere yerleşerek kist oluşmasına sebep olur. Ülkemizde
yaygın görülür.
b. Toksoplazmoz. Kedi dışkısı ile bulaşır özellikle
hamilelerde bebeğe çok zarar verir, anormalliklere yol açar.
c. Kriptosporidiozis: Kedi ve köpeklerden bulaşır.
d. Giardiyaz: kedi ve köpeklerden bulaşır.
e. Kampilobakter: kedi ve köpeklerden bulaşır.
f. Salmonelloz: Tifoya ve birçok ciddi sistemik enfeksiyona
yol açar birçok hayvandan bulaşabilir. Ev hayvanı olarak
beslenen kedi, köpek, tavuk ve sürüngenlerden bulaşır.
g. Toksokariazis: kedi ve köpek bağırsk kurdu dur, iki çeşit
hastalık yapar:
i. İç organları tutan visceral larva migrans:
ii. Gözü tutan Oculer larva migrans
III- Hayvan ısırmaları yada tırmalaması
sonucu bulaşan enfeksiyonlar :
a. pasteurella enfeksiyonu, hayvan ısırmaları sonucu gelişen
enfeksiyondur kedi köpek ısırıkları sonrası çok görülür.
b. Kedi tırmığı hastalığı: kedi tırmalaması sonucu bulaşan
Bartonella mikrobu sonucu gelişen ağır bir cilt
enfeksiyonudur.
c. Kuduz: çok tehlikeli ve neredeyse %100 ölümcül seyreden
ve ülkemizde hala görülmekte olan viral bulaşıcı bir
hastalıktır. Hayvan ısırıkları ile bulaşır daha sonra
sinirler yoluyla beyine kadar giderek ensefalit denen beyin
iltihabına yol açar. Aşı ile önlenebilir. Daha çok ev
hayvanı olmayan kedi köpek ısırıkları ile bulaşır. Doğada
ise kurt, çakal, tilki ile bulaşır, yarasalar taşıyıcıdır,
tüm mağaracıların ve yarasalar ile uğraşanların aşı olmaları
gerekir.
IVSolunum
yoluyla
bulaşan
enfeksiyonlar: Hayvanların idrar, tüy,
dışkı ve dokularının solunum yoluyla
insanlara bulaştığı hastalıklardır.
a. Psittakoz: kuşlardan bulaşır ( papağan, muhabbet kuşu,
kanarya vb.) ağır akciğer enfeksiyonu ve zatürre yapabilir.
b. Leptospiroz: köpeklerden bulaşır.
c. Veba: fare ve doğada yaşayan kedilerden bulaşır.
d. Tularemi: doğada yaşayan kedilerden, tavşan, sincaplardan
bulaşır.
e. Lenfosittik koriyomenenjit: Hamster, fare, Gine domuzu
gibi ev hayvanlarından bulaşır.
f. Maymun Çiçeği (Monkeypox) ev hayvanı olarak satılan
kemirgen ve maymunlardan bulaşır, çiçek hastalığına benzer.
V- Bit, Pire gibi insektler ve kedi köpek
deri hastalıkları ile temas sonucu
bulaşan enfeksiyonlar:
a.
b.
c.
d.
e.
f.
Lyme hastalığı
Uyuz
Pirelenme,
Bitlenme,
Tinea korporis cilt mantar hastalığıdır.
Tinea Kapitis Saçlı derinin mantar hastalığıdır.
Referanslar:
http://www.cdc.gov/healthypets/
Grant (1999) Emerg Infect Dis 5:159-63 [PubMed](or open
in [QxMD Read])
Rabinowitz (2007) Am Fam Physician 76(9):1314-22
[PubMed](or open in [QxMD Read])
Wong (1999) J Am Vet Med Assoc 215:335-8 [PubMed](or
open in [QxMD Read])
BADEMCİK
Bademcik;
iltihabı;
Tonsillit;
Bademcik
Tonsillit bademciklerin iltihabıdır. Farenjitten farklı olarak
sadece bademciklerde yerleşmiş iltihaba tonsillit denir.
Farenjit ise bademciklerin de içinde yer aldığı boğaz
(orofarinks) bölgesinin yaygın iltihabıdır.
Bademcik dokusu immün sistemin önemli bir parçasıdır, boğaz
geçişi üzerinde yer alan bu lenfoid doku boğazı enfeksiyondan
korur. Yaş ile birlikte bademcik dokusu küçülmeye başlar.
Yaşla birlikte bademcik dokusu küçüldükçe enfeksiyon riski de
azalır. Erişkinlerde bademcik enfeksiyonu nadir görülür.
Bademcik iltihabı boğaz ağrısı, yutma zorluğu, ses kısıklığı,
bademcikler üzerinde kızarıklık ve beyaz kripta enfeksiyonları
şeklinde kendini belli eder.
Bademcik iltihabı kimlerde görülür?
Bademcik iltihapları sık görülür. En sık erken çocukluk
döneminde yani 5 – 10 yaş arasında ve genç erişkinlerde 15 –
25 yaş arası görülür. Bademcik enfeksiyonları kış aylarında
daha sık görülür.
Bademcik şikayetleri nelerdir?
Bademcik enfeksiyonlarında en çok görülen şikayetler:
• Boğaz ağrısı, 48 saatten uzun sürebilir, kulağa vurabilir,
• Yutma güçlüğü,
• Ses kısıklığı,
• Küçük çocuklarda karın ağrısı, bulantı, kusma, baş ağrısı
olabilir.
Muayenede ise
Boğazda kızarıklık, lenf bezlerinde şişme ve hassasiyet,
bademcikler üzerinde iltihap görülür. Bademcik iltihabı
genellikle ateş ile seyreder.
Bademcik iltihabının sebebi nedir?
Bademcik iltihabı birçok sebebe bağlı olabilir.
En sık görülen sebebi viral enfeksiyonlardır, ayrıca
bakteriyel sebeplere de bağlı olabilir. Beta mikrobu (A gurubu
Beta hemolitik Streptokok; GABHS) sık görülen ve en önemli
bademcik enfeksiyonu sebebidir.
Beta ya bağlı bademcik enfeksiyonu ani başlayan ateş, baş
ağrısı, karın ağrısı, yutma zorluğu, bademcikler üzerinde sarı
beyaz eksüda, ağrılı hassas anterior cervikal lenfadenopati
ile karakterizedir. Beta enfeksiyonu zamanında teşhis ve
tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi edilmeyen beta
enfeksiyonu romatizmal ateş, glomerülonefrit gibi ciddi
komplikasyonlara yol açabilir.
Viral bademcik enfeksiyonları ise daha hafif seyirlidir, ağrı
ve ateş daha hafif seyreder.
Coxakivirüslere bağlı bademcik enfeksiyonlarında (herpangina)
ise bademcik üzerinde ve yumuşak damakta küçük sıvı dolu
veziküller görülür, veziküller birkaç gün içinde patlar ve
ağrılı aft benzeri kırmızı zeminli lezyonlar kalır. Çocuğun
boğaz ağrısı artar yutması zorlaşır.
İnfeksiyöz
mononükleozis
(
glandular
ateş
)
genellikle
gençlerde görülen ağır bir viral bademcik enfeksiyonudur.
Bademcikler ileri derecede iltihaplı, prülan eksüdalı, lenf
bezleri şiş ve ağrılıdır. Hastada ateş, aşırı halsizlik, hatta
letarji görülür. Enfeksiyöz mononükleoz da dalak şişer nadiren
karaciğer tutulumuna ve agranülositoz a yol açar.
Herpes virüs tonsilliti gençlerde görülen çok ağrılı bademcik
enfeksiyonudur. Muayene ile bademcik enfeksiyonunun viral mi
bakteriyel mi olduğunu söylemek zordur. Gereksiz ilaç
tedavilerinden kaçınmak için sebebe yönelik testler
yapılmalıdır. Birçok bakteri ve virüs bademcik enfeksiyonuna
sebep olsa da sadece önemli olan birkaçı için testler yapılır.
Özellikle çocuklarda beta enfeksiyonu; gençlerde beta,
enfeksiyöz mononükleoz ve herpanjina taraması yapılır.
Erişkinlerde Neisseria gonore ye bağlı tekrarlayan bademcik
enfeksiyonları görülebilir.
Yaşlılarda tek taraflı bademcik enfeksiyonu malinitelerde
görülür. HİV pozitif Çocuklarda nadiren HİV e bağlı bademcik
iltihapları
görülebilir.
HİV
e
bağlı
cervikal
lenfadenopatiler, orofaringeal kandidiazis ve otit sık
görülür.
Bademcik
enfeksiyonları
teşhis edilir?
nasıl
Bademcik enfeksiyonu ile gelen her vakada beta taraması
yapılmalıdır. Beta enfeksiyonu her yaşta görülebilir ve tedavi
edilmez ise ciddi komplikasyonlara yol açar. Hızlı beta testi
çabuk sonuç veren bir antijen testidir, güvenilir bir testtir,
boğazda A gurubu beta hemolitik streptokok varlığını güvenilir
bir şekilde gösterir. Beta enfeksiyonu olan hastalarda hızlıca
doğru tedavinin başlanmasına yardımcı olur. Boğaz kültürü en
az 1 gün alır. Gençlerde ilave olarak infeksiyöz mononükleozis
taraması gerekebilir. Şiddetli ağrı ve yumuşak damak
enantemleri varlığında coxakivirüs ve herpesvirüs taraması
gerekir.
İnfeksiyöz mononükleozis te agranülositoz ve karaciğer
tutulumu nedeniyle hemogram ve karaciğer enzimlerine de
emutlaka bakılmalıdır.
Beta enfeksiyonu
konur?
tanısı
nasıl
Ne hızlı antijen testleri nede boğaz kültürü beta tanısını
koymakta yeterli değildir. Çünkü her iki test de beta
taşıyıcılığı ile beta enfeksiyonunu birbirinden ayıramaz. Bu
nedenle beta teşhisi hem klinik hem de laboratuvar testleri
ile birlikte konulmalıdır. Beta tanısı CENTOR kriterleri ile
laboratuvar sonuçları toplanarak konulur. Laboratuvar
testlerinden hızlı beta antijen testi ve / veya beta kültür
sonucu pozitif olmalıdır ayrıca 4 CENTOR kriterinden en az
ikisi var olmaldır:
Beta enfeksiyonunun klinik tanısında CENTOR kriterleri:
1.
2.
3.
4.
Ateş,
Bademcikler üstünde prülan eksüda varlığı,
Öksürük olmaması,
Ağrılı anteriör cervikal lenfadenopatilerin varlığı.
Yukarıdaki kriterlerden hiçbirinin olmaması yada sadece bir
kriter olması durumunda A gurubu Beta hemolitik streptokok
enfeksiyonu tanısı konulamaz.
Bademcik enfeksiyonlarında tedavi
Ateş ve boğaz ağrısı olan her çocuk mutlaka beta yönünden
araştırılmalıdır.
Gereksiz
antibiyotik
kullanımından
kaçınılmalıdır.
Bademcik enfeksiyonları da dahil olmak üzere üst solunum
yolları enfeksiyonları toplumda çok sık görülen ve bulaşıcı
enfeksiyonlardır. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında
istirahat edilmeli, kalabalık ortamlardan uzak durmalı, bol
sulu gıda alınmalı, basit ateş düşürücü ve ağrı kesiciler ile
şikayete yönelik tedavi yapılmalı ve hastalığın geçmesi
beklenmelidir.
Gereksiz antibiyotik kullanımı ne şikayetlerin daha hızlı
gerilemesini sağlar nede komplikasyon gelişimini önler.
Bademcik enfeksiyonlarında ne zaman
antibiyotik başlanmalıdır?
Bademcik enfeksiyonları genellikle viral etkenlere bağlıdır ve
antibiyotik gerekmez ancak aşağıdaki durumlarda ise gecikmeden
antibiyotik başlanmalıdır:
• Kanıtlanmış beta enfeksiyonu,
• Peritonsiller apse,
• Geçirilmiş romatizmal ateş,
• İmmüno süpressif hastada gelişen boğaz enfeksiyonu,
• Diyabetik çocukta boğaz enfeksiyonu,
• Bademcik enfeksiyonu ve CENTOR>3 ise,
• Orta kulak enfeksiyonu, sinüzit gibi komplikasyonlar
gelişti ise antibiyotik başlanmalıdır.
Bademcik enfeklsiyonu sırasında aşağıdaki durumlarda hasta
hastaneye yatırılmalıdır:
• Solunum yolunu tıkayacak derecede boğaz iltihabı (
hırıltılı solunum başlar başlamaz hastaneye gidilmelidir),
• Epiglottit varlığında (çocuk tükürüğünü yutamıyor ise
epiglotit şüphesi vardır solunumu tıkanabilir derhal
hastaneye götürülmelidir),
• Sinüzit, otit gibi komplikasyon gelişti ise ( kulak ağrısı
iltihabi burun akıntısı, baş ağrısı, yüz ağrısı olur),
• Peritonsiller, retrotonsiller apse gelişti ise,
• İleri derecede yutma zorluğu var veya
• Çocuk gıda alamıyor ise,
• Şiddetli bulantı kusması var ise,
• İdrar miktarı çok azaldı ise,
• Şuur bulanıklığı var ise,
• İnfeksiyöz mononükleozis hastasında karaciğer tutulumu
yada agranülositoz gelişimi var ise hasta yatırılmalıdır.
Hastaya antibiyotik başlandı ise
Beta enfeksiyonu yada bademcik enfeksiyonları nedeniyle
antibiyotik başlandıysa bu antibiyotik EN AZ ON (10) GÜN devam
edilmelidir. Kesinlikle doz atlanmamalı, 10 günden önce
bırakılmamalıdır. Antibiyotik kutuları 5 – 7 günlük
verilebilir ancak bu durumda mutlaka doktorunuzu uyarınız.
Doktorunuza ulaşamaz iseniz bile tedavinizi 10 günden önce
bırakmayınız. Depo penisilin enjeksiyonları 2 haftalık ilaç
sağlar.
Enfeksiyöz mononükleozis teşhisi konulan hastalara amoksisilin
verilmemelidir. Penisilin alerjik hastalara erithromisin,
klaritromisin verilebilir.
Çocuklarda beta enfeksiyonları kayıtları düzgün tutulmalıdır.
Her boğaz enfeksiyonu beta açısından mutlaka test edilmelidir.
Bademciklerin alınması en son düşünülmesi gereken işlem
olmalıdır:
Ne zaman bademcikler alınmalıdır?
1- Tonsillit atakları artarak devam ediyor ve aşağıdaki
kriterlerin hepsi tutuyorsa
a. Yılda 5 ve daha fazla kanıtlanmış beta atağı,
b. Boğaz enfeksiyonları sırasında çocuğun genel durumunda
bozulma, gelişiminde aksama, yada
2- Bademcik enfeksiyonları ile alevlenen guttat psöriazis
var ise, yada
3- Büyük bademciklere bağlı uyku apnesi yada gün içinde
uyuklama yada büyüme gelişmede
gerileme var ise bademcikler alınmalıdır.
Erişkinde ise yılda 5 ve daha fazla bademcik enfeksiyonu atağı
ve ataklar sırasında genel durumda bozulma oluyor ise
bademcikler alınabilir.
Bademcikler üst solunum yollarını enfeksiyonlardan koruyan
önemli lenf dokularıdır. Tekrarlayan enfeksiyonlar lenf
dokusunu bozar, bozulan bademcik dokusu enfeksiyonlar için
saklanma yeri haline döner. Bu durumda bademciklerin alınması
boğaz florasının normale dönmesine yardımcı olur.
Bademciklerin alınması akut hastalıkların tedavisi değildir.
Kronik tekrarlayan bademcik enfeksiyonlarında atakların
sayısını azaltmak için yapılır. Bademciklerin alınması
farenjit enfeksiyonunu ve boğazda beta enfeksiyonunu tamamen
önlemez sıklığını azaltır. Özellikle
• Tekrarlayan ciddi bademcik enfeksiyonları var ise,
• Büyük bademcik dokusu nefes almayı zorlaştırıyor yada
tıkayıcı uyku apnelerine yol açıyorsa,
• Bademcik dokusunda malignite düşündüren alanlar var ise,
• Büyüme gelişmeyi etkileyen boğaz enfeksiyon atakları var
ise,
• Bir yıl içinde yedi bademcik enfeksiyonu olduysa,
• İki yıl boyunca yılda 5 bademcik enfeksiyonu geçirdiyse
yada
• Üç yıl içinde yılda üç bademcik enfeksiyonu olduysa
bademcik dokusunun alınması gerekir.
Bademciklerin alınması boğaz enfeksiyonu atak sayısını azaltır
ancak hiçbir zaman tamamen yok etmez. Tonsillit geçirmez ama
farenjit, larenjit geçirir.
Bademcik
enfeksiyonu
komplikasyonları nelerdir?
Bademcik dokusu lenfoid dokudur ve enfeksiyonu komşu dokulara
ilerleyebilir en sık görülen komplikasyonlar:
• Peritonsiller apse,
• Akut orta kulak enfeksiyonu,
• Beta enfeksiyonu ise beta mikrobuna bağlı komplikasyonlar
görülebilir:
1.
2.
3.
4.
Romatizmal ateş,
Sydenham korea sı,
Glomerülonefrit,
Kızıl,
• Streptokokal enfeksiyonlara bağlı guttate psöriazis
alevlenmeleri,
• Büyük bademcik dokusuna bağlı
1. Solunum sıkıntısı,
2. Tıkayıcı uyku apnesi,
3. Gün içi uyuklama sık görülen komplikasyonlardır.
Tonsillektomi operasyonlarına bağlı
olarak gelişen komplikasyonlar:
• Kanama,
• Tat duyusuna bozulma,
• Sık ortakulak enfeksiyonları,
• Bademcikleri alınan çocuklarda poliomyelit riski fazladır.
Bademcik
prognozu:
enfeksiyonlarının
Hastalık genellikle bir hafta içinde düzelir. Evde sigara
içilen ailelerin çocuklarında boğaz enfeksiyonları, astım,
alerjik solunum yolları hastalıkları, alt solunum yolları
enfeksiyonları sık görülür.
Referanslar:
Healthy Children—American Academy of Pediatrics
http://www.healthychildren.org
National Institute of Allergy and Infectious Diseases
http://www.niaid.nih.gov
Canadian Society of Otolaryngology
http://www.entcanada.org
Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca
Respiratory tract infections; NICE Clinical Guideline (July
2008)
2. Management of sore throat and indications for
tonsillectomy; Scottish Intercollegiate Guidelines Network –
SIGN (April
2010)
3. Sore throat – acute; NICE CKS, October 2012 (UK access
only)
4. Spinks A, Glasziou PP, Del Mar CB; Antibiotics for sore
throat. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Nov 5;11:CD000023.
5. British National Formulary
6. Munir N, Clarke R; Indications for tonsillectomy: the
evidence base and current UK practice. Br J Hosp Med (Lond).
2009
Jun;70(6):344-7.
7. Karaman E, Enver O, Alimoglu Y, et al; Oropharyngeal flora
changes after tonsillectomy. Otolaryngol Head Neck Surg. 2009
Nov;141(5):609-13. Epub 2009 Oct 1.
8. Indications for Tonsillectomy: Position Paper; ENTUK,
December 2009
9. Electrosurgery (diathermy and coblation) for tonsillectomy
– guidance; IPG150 NICE 2005
10. Burton MJ, Glasziou PP; Tonsillectomy or adenotonsillectomy versus non-surgical treatment for Cochrane
Database Syst
Rev. 2009 Jan 21;(1):CD001802.
11. Sargi Z, Younis RT; Pediatric obstructive sleep apnea:
current management. ORL J Otorhinolaryngol Relat Spec.
2007;69(6):340-4. Epub 2007 Nov 23.
Page 4 of 5
12. Smithard A, Cullen C, Thirlwall AS, et al ; Tonsillectomy
may cause altered tongue sensation in adult patients. J
Laryngol
Otol. 2009 May;123(5):545-9. Epub 2008 Jul 30.
13. Schwentner I, Schmutzhard J, Schwentner C, et al; The
impact of adenotonsillectomy on children’s quality of life.
Clin
Otolaryngol. 2008 Feb;33(1):56-9.
14. Cheraghi M, Salvi S; Environmental tobacco smoke (ETS) and
respiratory health in children. Eur J Pediatr. 2009
Aug;168(8):897-905. doi: 10.1007/s00431-009-0967-3. Epub 2009
Mar 20.
SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI
You will find 26 posts in the category MSS ENFEKSİYONLARI on
this blog.
Jump to I, V, X
I (8)
I. SANTRAL SİNİR SİSTEMİNİN ENFEKSİYON HASTALIKLARI
II. SANTRAL SİNİR SİSTEMİNİN ANATOMİSİ
III. SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARINA YAKLAŞIM
IV. MENENJİTLER
IV.A – AKUT PRÜLAN MENENJİTLER
IV.B- AKUT ASEPTİK MENENJİTLER
IV.C- KRONİK MENENJİTLER:
IX. MYELİTLER
V (10)
V. A – AKUT VİRAL ENSEFALİTLER:
V. B – YAVAŞ VİRUS ENSEFALİTLERİ
V. C – SİSTEMİK BAKTERİYEL ENFEKSİYONLARIN KOMPLİKASYONU
OLAN ENSEFALİTLER
V. D – SPİROKETAL ENSEFALİTLER:
V. E – RİKETSİYAL ENSEFALİTLER
V. ENSEFALİTLER
V. F – PARAZİTİK MENİNGOENSEFALİTLER
VI. AŞI VE ENFEKSİYONLARI TAKİBEN ORTAYA ÇIKAN
ENSEFALOPATİLER VE REYE SENDROMU
VII. SİNİR SİSTEMİNİN LOKAL ENFEKSİYONLARI
VIII. FELÇ YAPAN NÖROLOJİK ENFEKSİYONLAR
X (8)
X. DUYU BOZUKLUĞU YAPAN ENFEKSİYONLAR
XI. NEVRİT
XII. POLİNÖRİTLER
XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR
XIV. POST ENFEKSİYÖZ NÖROLOJİK SENDROMLAR:
XV. PERİFERİK NÖROPATİ VE MYELİTLİ HASTALARA YAKLAŞIM:
XVI. MSS ENFEKSİYONLARINI TAKLİT EDEN DURUMLAR
XVII.
MERKEZİ
ENFEKSİYONLARI:
SİNİR
SİSTEMİNİN
NOSOKOMİAL
SOĞUK ALGINLIĞI – NEZLE
Soğuk algınlığı; Coryza; Nezle; Common Cold; Shore
Throat;
Soğuk algınlığı virüslerin neden olduğu, burun ve boğazda
sınırlı bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık birçok virüse
bağlı olabilir, 200 den fazla virüsün soğuk algınlığına yol
açtığı tespit edilmiştir. Soğuk algınlığı son derece
bulaşıcıdır, hastalık havadan damlacıkla yada ellerin ağız,
burun ve göze dokunulması ile bulaşır.
Soğuk algınlığının etkeni nedir?
Soğuk algınlığına birçok virüs yol açabilir. Özellikle
Rinovirüsler en büyük gurubu oluştururlar. Soğuk algınlığı
ataklarının neredeyse %40 Rinovirüsler tarafından meydana
gelir. Ayrıca Adenovirüsler, Coronavirüsler, RSV ( Respiratory
Sinsisyal Virüs ) sık görülen soğuk algınlığı virüsleridir.
Soğuk algınlığı kimlerde görülür?
Soğuk algınlığı her yaşta görülebilir. 6 aya kadar olan
bebeklerde anneden gelen immün globülinler bebeği soğuk
algınlığı virüslerine karşı korur daha sonra annenin
antikorları düşünce çocuklar hasta olmaya başlarlar. Sür
çocukluğu döneminde ortalama olarak yılda 6-8 soğuk algınlığı
– nezle atağı geçirilmesi normaldir. Okula başladıktan sonra
bu sayı biraz daha artar yıla 8 – 10 atak geçirilir. Yaş
ilerledikçe nezle atakları azalır. Erişkinlerde yılda 2-4
nezle atağı normaldir.
Soğuk algınlığı geçiren kişilerle yakın temas,
Hijyen eğitiminin eksik olması,
El yıkama alışkanlığının yetersiz olması,
Sigara kullanımı yada sigara içilen ortamda bulunmak,
Kalitesiz ve / veya az uyku,
İmmün sistemi bozan ilaç kullanımı,
Kalabalık ve iyi havalanmayan ortamlarda bulunmak,
Çocukların yakın temasta olmaları ( kreş, yuva, ana
okulu, vb.) hastalığın kolay yayılmasını ve hasta olmayı
kolaylaştırır.
Soğuk algınlığı şikayetleri nelerdir?
Hastalık bir iki günlük bir kuluçka süresinin sonunda ortaya
çıkar, en sık görülen şikayetler:
Ateş ( her zaman çok yüksek ateş olmaz ) ,
Boğaz ağrısı, boğazda yanma, gıcıklanma, kaşınma hissi,
Burun akıntısı, burunda doluluk,
Koku ve tat duyusunun bozulması,
Hapşırık,
Kuru öksürük,
Kulaklarda doluluk ve kaşıntı, kulaklarda tıkanıklık
hissi,
Gözlerde kızarıklık sulanma ve yanma hissi,
Baş ağrısı,
Yorgunluk ve kırıklık hissi,
Soğuk algınlığı tanısı nasıl konur?
Soğuk algınlığı teşhisi hastanın şikayetleri ile konur.
Genellikle ileri laboratuvar testlerine gerek olmaz, ancak
gerilemeyen şikayetler yada komplikasyon düşünüldüğünde ileri
tetkik ve inceleme istenebilir.
Soğuk algınlığının hangi virüse bağlı olduğu genellikle test
edilmez, bu hem pahalı hem de gereksiz bir çaba olur.
Hastanın ateşinin tekrar yükselmesi, burun akıntısının
iltihabi renk ve koku alması, kulak ağrısının artması, kulak
ta iltihabi akıntı olması yada balgamlı öksürük başlaması
komplikasyon geliştiğinin habercisidir. Bu gibi durumlarda
tekrar doktora başvurulmalı ve komplikasyonların tanısı için
gerekli testler yapılmalıdır.
Soğuk algınlığı nasıl tedavi edilir?
Soğuk algınlığı şikayetleri genellikle 10 gün kadar sürer.
Bebeklerde, yaşlılarda ve altta kronik hastalığı olanlarda bu
süre uzayabilir. Soğuk algınlığı doktor ziyaretlerinin
neredeyse yarıdan fazlasının tek sebebi olsa da hastalığın
spesifik tedavisi yoktur. Tedavi şikayetlerin hafifletilmesine
yönelik olarak yapılır.
Bol sıvı alımı burun tıkanıklığını azaltır,
Odaya nemlendirici koymak öksürüğü azaltır, tıkanıklığı
azaltır ve nefes almayı kolaylaştırır,
Tulu suyla burun temizliği, burun tıkanıklığını, kulak
tıkanıklığını azaltır, burun akıntısını azaltır,
Tuzlu suyla gargara: boğaz ağrısını yumuşatır,
Basit analjezik ve ağrı kesiciler ( Aspirin –
parasetamol – ibuprofen gibi) kas eklem ağrılarını
azaltır, teşi düşürür,
Soğuk algınlığı ve nezle tedavisinde anti viral ilaçlar
kullanılmaz.
Eğer bu tedavi başarısız olursa şikayetlere yönelik ilaç
tedavisi başlanabilir:
Dekongestan ilaçlar,
Öksürük kesici ve ekspectoran ilaçlar,
Antihistaminikler,
Boğaz pastilleri,
Vapo – rub kullanılabilir.
Dikkat:
Çocuklarda viral
kullanılmamalıdır.
enfeksiyonlar
sırasında
Soğuk algınlığı ilaçları 2 yaş altı
kullanılmamalı, 4 yaş altı çocuklarda
aspirin
çocuklarda
ise mecbur
olmadıkça kullanılmamalıdır.
Bu ilaçlar 4-11 yaş arası dikkatli kullanılmalıdır.
Boğaz spreyleri, şuruplar, burun spreyleri ve
dekongestan ilaçlar burun mukozasında tekrar şişmeye,
komplikasyon gelişmesine ve ilaç bağımlılığına yol
açarlar. İlacı bırakınca hastanın burnu tamamen tıkanır
bu nedenle bu ilaçlar 3 günden daha uzun süreli
kullanılmamalıdır.
Soğuk algınlığının alternatif tedavisi :
Soğuk algınlığının alternatif tedavisi çok uzun yıllardır ata
dedelerimizin tedavi reçetelerinde vardır.
Nane – limon kaynatmak ( hem boğaz ağrısını alır hem
burun tıkanıklığını açar),
Zencefilli bal ( öksürük kesici)
Tarçınlı ballı süt ( öksürük kesici)
Limonlu ıhlamur ( boğaz ağrısı ve öksürüğe karşı)
denenebilir.
Vitamin C takviyesi soğuk algınlığı şikayetlerinin
süresini kısaltmak için,
Çinko pastilleri: soğuk algınlığı şikayetlerini
yumuşatmak ve süresini kısaltmak için,
Ekinezya çayı: soğuk algınlığı şikayetlerini azaltmak ve
hafifletmek için denenebilecek tedavi alternatifleridir.
Not: Bazı doğal ilaçlar yan etkiye, alerjiye ve diğer
ilaçların etkilerinde değişime yol açabilir.
Soğuk algınlığından korunma:
Soğuk algınlığı 200 den fazla virüs ile meydana geldiğinden
aşı üretimi mümkün olmamıştır. Hastalıktan korunmanın en
önemli yolu hijyen kuralarına dikkat etmektir. Özellikle el
yıkama, bulunulan ortamın sık sık havalandırılması, kağıt
mendil kullanımı, ellerin ağız dudak, burun ve göze temas
ettirilmemesi hastalıktan korunmada önemlidir.
Soğuk algınlığı komplikasyona yol açar mı?
Hastalık genellikle 1 hafta 10 gün içinde iyileşir.
Dekonjestan ilaçlar, ateş düşürücü, ağrı kesici, öksürük
kesici
şikayetleri hafifletebilir. Hastalık genellikle
komplikasyon gelişmeden düzelir ancak nadiren komplikasyon
gelişir en sık görülen komplikasyonlar:
Sinüzit,
Orta kulak iltihabı,
Bronşit dir.
Ayrıca
Astım,
Kronik bronşit,
Amfizem gibi kronik hastalıkların da alevlenmesine
yol açar.
hastada geçmeyen baş ağrısı, iltihabi burun akıntısı yüksek
ateş varlığı sinüzit düşündür, kulak ağrısı kulak akıntısı ve
ateş orta kulak enfeksiyonunu düşündürmelidir. giderek artan
balgamlı öksürük ve ateş varlığında bronşit geliştiği aklımıza
gelmelidir.
soğuk algınlığının tedavisinde antibiyotiklerin kesinlikle
yari yoktur. antibiyotik kullanımı bu komplikasyonların
gelişimini engellemez.
Nadiren soğuk algınlığına bağlı kuru öksürük hastalık
geçmesine rağmen haftalarca devam eder ve astımı taklit eder
ve astım ilaçları ile düzelir, bu gibi ısrarlı kuru öksürükler
soğuk algınlığı komplikasyonu olarak nadiren görülebilir.
Soğuk algınlığından korunmak için:
Ellerinizi ağız, burun ve gözünüze sürmeyin,
Ellerinizi sıklıkla yıkayın,
Bulunduğunuz ortamı sıklıkla havalandırın,
Sigara içmeyin ve sigara içilen ortamda durmayın,
Hasta kişiler ile temas etmeyin,
Hasta iseniz işe gitmeyin, doktora gidin ve rapor alın,
Hasta çocuğunuzu okula göndermeyin.
Çocukların
ağızlarına
götürdükleri
oyuncakları
paylaşmayın ve sık sık temizleyin.
Referanslar:
1.
http://www.cdc.gov/features/pediatriccoldmeds.
September 11, 2009. Accessed September 15, 2014.
Updated
2.
http://www.ebscohost.com/academic/natural-alternative-treatmen
ts. Updated August 2013. Accessed September 15, 2014.
3.
http://www.niaid.nih.gov/topics/commoncold/pages/default.aspx
. Accessed September 15, 2014.
4. http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated July 1, 2014.
Accessed September 15, 2014.
5. http://www.ebscohost.com/dynamed: Lizogub VG, Riley DS,
Heger M. Efficacy of a pelargonium sidoides preparation in
patients with the common cold: a randomized, double blind,
placebo-controlled
clinical
trial.
Explore
(NY).
2007;3:573-584.
8.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Slapak I, Skoupá J,
Strnad P, Horník P. Efficacy of isotonic nasal wash (seawater)
in the treatment and prevention of rhinitis in children. Arch
Otolaryngol Head Neck Surg. 2008;134:67-74.
9. http://www.ebscohost.com/dynamed: Arruda E, Pitkäranta A,
Witek TJ Jr, Doyle CA, Hayden FG. Frequency and natural
history of rhinovirus infections in adults during autumn. J
Clin Microbiol. 1997;35:2864-2868.
10. Pappas DE, Hendley JO, Hayden FG, Winther B. Symptom
profile of common colds in school-aged children. Pediatr
Infect Dis J. 2008;27:8-11.
11.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Hemila H, Chalker E,
Douglas B. Vitamin C for preventing and treating the common
cold. Cochrane Database Syst Rev. 2010 Mar 17;(3):CD000980.
12. e http://www.ebscohost.com/dynamed: Sing M, Das R. Zinc
for the common cold. Cochrane Database Syst Rev.
2011;(2):CD001364.
13.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Paul IM, Beiler JS,
King TS, Clapp ER, Vallati J, Berlin CM. Vapor rub,
petrolatum, and no treatment for children with nocturnal cough
and cold symptoms. Pediatrics. 2010;126(6):1092-1099.
14.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Singh M, Das RR. Zinc
for the common cold. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Jun
18;6.
Download