bolkar dağları`nın doğu kesġmġnde jeomorfolojġk bġrġmler

advertisement
T.C.
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
COĞRAFYA (TÜRKĠYE COĞRAFYASI)
ANABĠLĠM DALI
BOLKAR DAĞLARI’NIN DOĞU KESĠMĠNDE
JEOMORFOLOJĠK BĠRĠMLER ÜZERĠNDE ARAZĠ KULLANIMI
Doktora Tezi
Ġsmail EGE
DanıĢman
Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR
Ankara-2008
Önsöz
Coğrafya, doğal çevre ile insan arasındaki iliĢkileri belirleyen ve bu iliĢkileri
neden-sonuç iliĢkisi ile ortaya koyan en önemli bir bilim dalıdır. Aslında doğal ortamla
canlılar, özellikle de insanlar arasındaki iliĢki karĢılıklı etkileĢime dayalıdır. Canlılar doğal
çevreden etkilenirken aynı zamanda doğal çevreyi etkilemektedirler. Ġnsanlar ile doğal
ortam arasındaki etkileĢimler, arazi kullanımı olarak ortaya çıkmaktadır. Dünyanın farklı
yerlerinde farklı doğal koĢullar hâkim olduğundan, doğayı kullanma biçimleri de farklı
olmaktadır. Türkiye, doğal koĢullar bakımından oldukça renkli ve çeĢitlilik gösteren bir
ülkedir. Ülke arazisindeki bu çeĢitlilik, arazi kullanımı üzerinde doğrudan etki
yapmaktadır.
ÇalıĢma alanı olarak seçilen Bolkar dağlarının doğu kesimi, doğal koĢulların kısa
mesafelerde büyük değiĢiklikler gösterdiği bir konumda bulunmaktadır. Büyük bir bölümü
Akdeniz bölgesinde ve çok az bir bölümü de Akdeniz bölgesinden Orta Anadolu bölgesine
geçiĢ zonunda yer almaktadır. Kütlevi bir özellik gösteren bu dağlık kütle üzerinde Tarsus
çayı, Çakıt Çayı‘nın kolları ve birçok irili ufaklı akarsular çeĢitli vadiler meydana getirerek
Ģekillendirmeler yapmıĢlardır. Bolkar dağlarının Tarsus ovasından itibaren yaklaĢık 100
metrelerden baĢlayarak en yüksek nokta olan Medetsiz Tepe (3524m)‘ye kadar oldukça
yüksek bir yükselti farkının mevcudiyeti dağ üzerinde hem jeomorfolojik birimlerin
Ģekillenmesine hem de arazi kullanımının çeĢitlenmesine yol açmıĢtır.
Bu çalıĢmada Bolkar dağlarının doğu kesimde öncelikli olarak jeomorfolojik
birimler ortaya çıkartılmıĢ ve daha sonra bu birimler üzerinde arazi kullanım durumu
iĢlenmiĢtir. Böylece dağlık sahanın sahip olduğu potansiyel doğrultusunda ileriki
dönemlere yönelik planlama önerilerinde bulunulmaya çalıĢılmıĢtır. Bu çalıĢma esnasında
değerli görüĢ, bilgi ve deneyimleri ile çalıĢmayı yöneten sayın hocam Prof. Dr. Ali
ÖZÇAĞLAR‘a, özellikle haritalar konusunda büyük katkıları olan sayın hocam Prof. Dr.
Mesut ELĠBÜYÜK‘e teĢekkürü bir borç bilirim.
ÇalıĢma esnasında Coğrafi Bilgi Sistemlerinin teze uygulanması ve Uzaktan
algılama tekniklerinden yararlanma hususunda sınırsız desteklerini gördüğüm ODTÜ
öğretim Üyelerinden sayın hocam Prof. Dr. M. Vedat TOPRAK hocama da teĢekkürlerimi
sunarım.
I
ÇalıĢma esnasında bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi, Coğrafya Bölümündeki tüm öğretim elemanlarına ve özellikle de jeomorfoloji
ve iklim hususunda yardımlarını esirgemeyen sayın hocam Doç. Dr. Ġhsan ÇĠÇEK‘e
burada teĢekkür etmek isterim. Ayrıca çalıĢmanın baĢından sonuna kadar bana manevi
olarak destek veren değerli eĢim Esra EGE‘ye ve arazi çalıĢmaları esnasında tüm araziyi
birlikte dolaĢtığım arkadaĢım Ahmet GÜL‘e ayrıca teĢekkür ederim.
Ġsmail EGE
Ankara, Aralık 2007
II
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ……………………………….………………………………..…………..I
HARĠTALAR LĠSTESĠ ……………………………………………...…………VII
ÇĠZELGELAR LĠSTESĠ ………………………….……………………………. XI
ġEKĠLLER LĠSTESĠ ………………………………………………………… XIV
FOTOĞRAFLAR LĠSTESĠ ……………………………………...…………
XVI
1. GĠRĠġ……………………………………………………………………………………1
1.1. ARAġTIRMA ALANININ YERĠ VE SINIRLARI……………………..……1
1.2. ARAġTIRMANIN AMACI VE KAPSAMI ………………………………… 6
1.3. YÖNTEM VE TEKNĠKLER ………………………………..………………. 7
1.4. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE…….……..…………………. 9
1.4.1. KURAMSAL ÇERÇEVE……………………..…………………… 9
1.4.2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE…………………………………….. ..13
1.4.3. DAHA ÖNCE YAPILMIġ ÇALIġMALAR……………………… 20
2. BOLKAR DAĞLARININ DOĞU KESĠMĠNDE ARAZĠDEN YARARLANMAYI
ETKĠLEYEN DOĞAL VE BEġERĠ FAKTÖRLER……………………………22
2.1. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL
FAKTÖRLER………………………………………….……………. 22
2.1.1. ARAġTIRMA ALANININ MORFOMETRĠSĠ ……………….. 22
2.1.2. JEOLOJĠK YAPI ………………………………………………..25
2.1.2.1. Paleozoyik …………………………………………….....25
2.1.2.2. Mesozoyik …….…………………………...…………….29
2.1.2.3. Tersiyer ………………………………………..………. . 32
2.1.2.4. Kuvaterner ………...……………………………………..40
2.1.2.5. Jeolojik Evrim-Paleocoğrafya…………………………….42
III
2.1.3. ĠKLĠM ÖZELLĠKLERĠ ………..……….…………..…………...49
2.1.4. HĠDROĞRAFĠK ÖZELLĠKLER ..…… ….…………………….61
2.1.5. TOPRAK ÖRTÜSÜ…………..…………………..……………...68
2.1.5.1. Zonal Topraklar ………………….……………...………71
2.1.5.2. Ġntrazonal Topraklar ……………………………………74
2.1.5.3. Azonal Topraklar………………………………………..75
2.1.5.4. Arazi Sınıfları ve Kullanma Durumu……………….……78
2.1.6. DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ ……………..………………………..85
2.1.6.1. Asıl Akdeniz KuĢağı Vejetasyonu……………….….…...86
2.1.6.2. Akdeniz Dağ ve Akdeniz Ardı Dağ
KuĢaklarının Orman
Vejetasyonu…………………………………….….………..92
2.1.6.3. Akdeniz Ardı Dağ KuĢağı Vejetasyonu……………..….99
2.2. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN BEġERĠ FAKTÖRLER
……………………………………………………….102
2.2.1. ĠDARĠ BÖLÜNÜġ…………….……………….………………..102
2.2.2. NÜFUS ve YERLEġME ……………………………………… 107
2.2.3. ULAġIM………………………..………………………..……. 128
2.2.4. EKONOMĠK FAALĠYETLER …..………………………….... 134
3. JEOMORFOLOJĠK BĠRĠMLER ve ARAZĠ KULLANIMI …………………....137
3.1. YÜKSEK DAĞLIK SAHA ve PLATOLAR KUġAĞI…..…..… 143
3.1.1. ZĠRVELER …………………………………………………... 143
3.1.2. ZĠRVE DÜZLÜKLERĠ (2500-3000 M.)……..………………. .144
3.1.3. YÜKSEK PLATOLAR (2000-2500 M.)……………………..... 147
3.1.4. YÜKSEK KESĠMLERDEKĠ KARSTĠK ġEKĠLLER … …..… 148
3.1.4.1. Dolinler ………………...…….……...………….…… 149
3.1.4.2. Uvalalar …………………….……..………………… 152
IV
3.1.4.3. Polyeler …………………….….…..………………… 154
3.1.5. YÜKSEK KESĠMLERDEKĠ BUZUL ġEKĠLLERĠ..….……… 156
3.1.5.1. Sirkler …………………….…….………..…..……… 158
3.1.5.2. Buzul vadileri ………….….………………………… 161
3.1.5.3. Moren depoları …….…….…….…………………… 164
3.1.6. FLÜVĠYAL VADĠLER .……………………………………… 166
3.1.7. KAYġAT KONĠLERĠ ………..……………………….………169
3.1.8. YÜKSEK DAĞLIK SAHA VE PLATOLAR KUġAĞINDA ARAZĠ
KULLANIMI……………………..……………………172
3.1.8.1 Hayvancılık amaçlı yaylacılık ….…………….. ……..173
3.1.8.2. Sayfiye Amaçlı Yaylacılık …..……..………………..214
3.1.8.3. Dağ Turizmi ………………….………………..…… 216
3.3.
ORTA
YÜKSELTĠDEKĠ
PLATO
ALANLARI
KUġAĞI
ve
ARAZĠ
KULLANIM………….…………………………………………..………………222
3.3.1.
PLATOLAR
(AġINIM
DÜZLÜKLERĠ
1000-1750
METRELER)………………………………………….………. 224
3.3.2. ECEMĠġ-AKÇATEKĠR GRABENĠ (AKÇATEKĠR-POZANTI KISMI)
………………………………………………………… 230
3.3.3. VADĠLER ………………..…………………………………… 232
3.3.5. KARSTĠK ġEKĠLLER ……………………………………….. 247
3.3.5.1. Dolin ve Uvalalar……………………………………. 247
3.3.5.2. Mağaralar………………….………………………… 249
3.3.6. ARAZĠ KULLANIM DURUMU ….…………………………. 250
3.4. ALÇAK PLATO ALANLARI KUġAĞI ve ARAZĠ KULKLANIM………….. 312
3.4.1. ALÇAK PLATOLAR (AġINIM DÜZLÜKLERĠ 350-1000 M)..312
3.4.2. TRAVERTENLER VE DOLGU YÜZEYLERĠ(200-350 M) … 317
3.4.3. KARSTĠK ġEKĠLLER ……………………………..………… 318
V
3.3.2.1. Dolin ve Uvalalar……………….…………………... 318
3.3.2.2. Mağaralar……………………..….…………………... 320
3.4.4. VADĠLER…………..…………………………….…………… 323
3.4.5
EĞĠMLĠ
ETEK
DÜZLÜKLERĠ,
BĠRĠKĠNTĠ
KONĠ
VE
YELPAZELERĠ………………………………………………..333
3.4.6. ALT KUġAKTA ARAZĠ KULLANIM DURUMU …..………336
4. ARAZĠ KULLANIM PLANLAMASINA YÖNELĠK ÖNERĠLER……………..358
4.1. HAYVANCILIĞA YÖNELĠK ÖNERĠLER……………………………… 358
4.2. TURĠZM ve REKREASYON ALANLARININA ĠLĠġKĠN ÖNERĠLER..373
4.2. TARIMSAL FAALĠYETLERE YÖNELĠK ÖNERĠLER……………….. 377
4.4. YERLEġMELERLE ĠLGĠLĠ ÖNERĠLER …………………………..….. 380
SONUÇ……………………………………….…………………………………… 386
ÖZET ………………………………………………………….………………….. 390
BĠBLĠYOĞRAFYA..................................................................................................394
EK-1: GÖRÜġME FORMU (YAYLA)……………………………….…………… 408
EK-2: GÖRÜġME FORMU (KÖY/KASABA) …………………………………….417
EK-3: BOLKAR DAĞLARI‘NIN TURĠZM AÇISINDAN KULLANIM ANKETĠ 421
VI
HARĠTALAR LĠSTESĠ
Harita: 1. Bolkar Dağlarının Lokasyon Haritası ………………….……………… 1
Harita: 2. ÇalıĢma Alanın Lokasyon Haritası…………………………………….....4
Harita: 3. ÇalıĢma Alanın Topoğrafya Haritası ……...……………………………..5
Harita: 4. ÇalıĢma Alanının Fiziki Haritası ……………………………………… 24
Harita: 5. ÇalıĢma Alanının Jeoloji Haritası…………………………………….. 26
Harita: 6. Bolkar Dağlarının GenelleĢtirilmiĢ YağıĢ Haritası …..………….…..
55
Harita: 7. ÇalıĢma Alanının Akarsu Ağı Haritası ……………………………….. 62
Harita: 8. Bolkar Dağlarında Su Kaynaklarını Gösteren Harita ………………... 66
Harita: 9. AraĢtırma Sahasının Genel Toprak Dağılımını Gösteren Harita …........ 72
Harita: 10. Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları Haritası ………………………….. 80
Harita: 11 Bitki Örtüsü Haritası. ………….…………………………………..… 87
Harita: 12. Ġl ve Ġlçeler Düzeyinde Ġdari BölünüĢ Haritası ………………………104
Harita: 13. Ġlçeler ve Köyler Düzeyinde Ġdari BölünüĢ Haritası ……………….. 105
Harita: 14. UlaĢım Ağı Haritası (Genel)………………………………………
130
Harita: 15. UlaĢım Ağı Haritası (Kuzey)…………… ………………………… 131
Harita: 16. UlaĢım Ağı Haritası (Güney)…………………………………….... 132
Harita: 17. ÇalıĢma Alanının Genel Jeomorfoloji Haritası …………………….. 138
Harita: 18. ÇalıĢma Alanının Eğim Haritası …………………………………
140
Harita: 19. Zirveler Kısmının Genel Görünümü …………………….………….. 144
Harita: 20. Zirve Düzlükleri ……………………………….……………….……145
Harita: 21. Yüksek Plato Alanlarından Dümbelek Platosu ve Üzerindeki
Polyeler………………………………………………………………147
Harita: 22. KesiktaĢ Tepesi Doğusundaki Yüksek Plato Alanları …………….... 148
Harita: 23. Bolkar Dağlarındaki En Yoğun Sirk ve Buzul Vadilerinin Görüldüğü
Saha…………………………………………….……………………. 158
VII
Harita: 24. Eğerkaya ve Medetsiz Tepeleri Gerisindeki Buzul Toplanma
Havzaları……………………..………………………….……………..159
Harita: 25. Kuzey Yönlü Buzul Vadileri ...………………………..…………… 161
Harita: 26. Batı Kesimdeki Buzul Vadileri …...…………………………….…. 163
Harita: 27. Eğerkaya ve Medetsiz Tepelerinin Kuzey Kesimindeki Buzul Vadileri ve
Moren Depoları …………………………………………………........ 164
Harita: 28. Karboğazı ve Elmalıboğadaki KayĢat Konileri ……...…………….. 170
Harita: 29. Bolkar Dağlarının Doğu Kesimindeki Yaylalar ………..…………
174
Harita: 30. Jeomorfolojik Birimler Üzerindeki Zirve Yaylalar ……….………… 176
Harita: 31. Zirve KuĢağındaki Yaylaların Bulundukları Ġdari Sınırlar ....……... 183
Harita: 32. Yüksek Dağlık KuĢakta Yaylaların DağılıĢı ………...……………… 188
Harita: 33. Dümbelek Platosu Üzerindeki Yaylalar ………………………...…. 193
Harita: 34. Çamlıyayla Kuzeyindeki Yüksek Yaylalar ………………….……. . 197
Harita: 35. Gülek Kasabası Sınırları Ġçerisindeki Yaylalar ……………..………199
Harita: 36. Elmalıboğaz Yaylak Alanındaki Yaylalar ………….…….….………202
Harita: 37. Akçatekir Doğusundaki Dağlık Kütle Üzerindeki Yaylalar ………..208
Harita: 38. Ereğli – Çamlıyayla YürüyüĢ Rotası …………………….….…….. 218
Harita: 39. Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminin Turizm Haritası ……………..…220
Harita: 40. Orta Yükseltideki Plato Alanlarının Güneybatı Bölümü ………...…225
Harita: 41. Kuzey Kesimde Yer Alan Orta Seviyedeki Plato Alanları …………228
Harita: 42. Hacın Dağı (KesiktaĢ T.) Doğusu Orta Seviyede ParçalanmıĢ Plato
Yüzeyleri..…….………………………………………………………230
Harita: 43. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni …..……………………………..……… 231
Harita: 44. Cehennemdere Ve Kadıncık Vadileri ………………………..…… 233
Harita: 45. Cehennemdere Boğazı ……….………………………………………234
Harita: 46. Fakılar-Boğazpınar(Boğazkinir) Boğazı ……………………………..236
VIII
Harita: 47. Kapız, Gülek Deresi Vadileri Ve Gülek Boğazı ………………….
238
Harita: 48. Arslanköy Dersi Vadisi ………………………………………….….. 240
Harita: 49. Çakıt Çayı Vadisi Yukarı Çığır ..…………….…………………..….. 241
Harita: 50. Çakıt Çayı Vadisi Orta Çığır …………………………………………242
Harita: 51. Belemedik Boğazı …..………………………………………………. 244
Harita: 52. Pozantı-Çiftehan Kasabaları Arasında Yer Alan ġekerpınar Boğazı.. 246
Harita: 53. Gözne Kasabası …………………………...………………………….260
Harita: 54. Pozantı Ġlçe Merkezinde KesiĢen Yollar …………………………….273
Harita: 55. Bolkar Dağlarının Güney Kesiminde YerleĢmelerin DağılıĢı …….. 284
Harita: 56. Bolkar Dağlarının Kuzey Kesiminde YerleĢmelerin DağılıĢı ……. 285
Harita: 57. Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminde YerleĢmelerin DağılıĢı ………. 287
Harita: 58. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanım Durumu …………. 299
Harita: 59. Orta KuĢağın Güneydoğu Kesiminde Arazi Kullanım Durumu ….….300
Harita: 60. Corine Arazi Sınıflandırma Sistemine Göre Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde
Arazi Kullanım Durumu ……………………………….. 310
Harita: 61. Alçak Platolar KuĢağı (Güney Bölüm)……………………………
315
Harita: 62 Alçak Platolar KuĢağı (Güneydoğu Bölüm)……………………….… 316
Harita: 63. Vakıf Alanı Uvalası ………………………………………………
319
Harita: 64. Kızılçukur Uvalası ………………………………………………..
320
Harita: 65 Kızlarasarayı Mağaraları ……………………………………………. 323
Harita: 66. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı Ve Kadıncık Çayı) Vadisi ……………..
324
Harita: 67. Gülek Deresi Vadisi ……………………………………………….. 329
Harita: 68. Kızıldere Vadisi …………………………………………………..
330
Harita: 69. Deliçay Deresi Vadisi ……………………………………………… 331
Harita: 70. Alt KuĢağın Kuzeydoğusunda Yer Alan Vadiler ………………….. 332
Harita: 71. Alt KuĢağın Jeomorfoloji Haritası ……………………………….… 334
IX
Harita: 72. Alt KuĢaktaki Birikinti Koni Ve Yelpazeleri …………………….… 335
Harita: 73. Alt KuĢağın Güneybatı Bölümünde Arazi Kullanım Durumu ……
342
Harita: 74. Alt KuĢağın Kuzeydoğu Bölümünde Arazi Kullanım Durumu …..… 343
Harita: 75. Alt KuĢakta Jeomorfolojik Birimler Üzerinde Köy ve Kasabalar ….359
Harita: 76. Dümbelek Platosunda Uygun Yayla Alanları ve Mevcut Yaylalar …362
Harita: 77. Zirve Platosu ve Yüksek Plato Alanlarında Uygun Yayla Alanları ve Mevcut
Yaylalar ..…………………………………………………… 363
Harita: 78. Yazıgöl Çevresi ……………………………………………………
365
Harita: 79. Gülek Kasabası Sınırları Dahilindeki ve KesiktaĢ Tepesi Çevresindeki
Yaylalar …………………………………………………….………… 366
Harita: 80. Önerilebilecek Yayla Alanları……………………………………… 370
Harita: 81. Önerilebilecek Yayla Alanları (Ayrıntılı)…………………………….371
Harita: 82. Bolkar Dağlarının Kuzey Kesiminde Yer Alan YerleĢmeler ve Uygun
YerleĢim Alanları ……………………….………………………….
381
Harita: 83. Bolkar Dağlarının Güney Kesiminde Yer Alan YerleĢmeler ve Uygun
YerleĢim Alanları ……………………………………………………. 382
Harita: 84. Su Kaynakları Hesaba Katılmaksızın Uygun YerleĢim Alanları(Kuzey
Kesim)…………….………………………………………………….. 384
Harita: 85. Su Kaynakları Hesaba Katılmaksızın Uygun YerleĢim Alanları (Güney
Kesim)……………………………………………………………….. 385
X
ÇĠZELGELER LĠSTESĠ
Çizelge: 1. Bolkar Dağları‘nın Doğu Kesiminde Aylara Göre ve Yıllık Ortalama
Sıcaklık(°C)……………………………………………………………..50
Çizelge: 2. Mersin ile Çamlıyaylanın aylık ortalama sıcaklık değerleri ve sıcaklık gradyanı
…………………………………………………………………51
Çizelge: 3. Aylara Göre Yükselti Katlarındaki Sıcaklık Dağılımı.……................... 52
Çizelge:4. Mevcut Ġstasyonlarda Aylık ve Yıllık Ortalama YağıĢ Miktarı (Mm
Olarak)……………………………………………………………….... 54
Çizelge: 5. Mevcut Ġstasyonlarda Aylık ve Yıllık Ortalama Bağıl Nem Oranı (%
Olarak)......................................................................................................57
Çizelge: 6. SeçilmiĢ Ġstasyonlara Göre Ġklim Tipleri…………………………….. 60
Çizelge: 7. Büyük Toprak Grupları……………………………………………….. 70
Çizelge: 8. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Ġlçelerin Alansal Oranları………………...103
Çizelge: 9. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kır Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler
(1970-2000)….....……………………………………………..............107
Çizelge: 10. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kasaba Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler
(1970-2000) ………………………..……..….……....…113
Çizelge: 11. AraĢtırma Sahasındaki Köyler, Bu Köylere Bağlı Mahalleler ve Yaylalar
(1981 Yılı Köy Envanteri Verilerine Göre)…….…………... 115
Çizelge: 12. Köy ve Kasabaların KuĢaklara Göre Dağılımı …………….. …… 121
Çizelge: 13. Mevcut Yollar ve Kapladığı Alanlar….……….…………….......… 129
Çizelge: 14. Zirve Düzlüklerinde Yer Alan Yaylalar …….....………….………. 177
Çizelge: 15. Yüksek Platolarda Yer Alan Yaylalar…………..……..…………… 189
Çizelge: 16. Elmalıboğaz ve Karboğazı Yaylalarının Gülek Kasabası ve Akçatekir
Yaylasına Olan Uzaklıkları (Km Olarak)……….…….……...…….… 207
Çizelge: 17. Çamlıyayla ve Sebil Kasabalarında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi … 253
Çizelge: 18. Arslanköy Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ………...….. 259
XI
Çizelge: 19. Gözne Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ……….…….….. 260
Çizelge: 20. Gülek Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ……………..…...265
Çizelge: 21. Akçatekir Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi …….….…..
267
Çizelge: 22. Akçatekir Kasabasında KıĢ ve Yaz Dönemlerinde Hane Ve Ortalama
Nüfusları(Ġmar Planı 2000)……………………………………….…... 270
Çizelge: 23. Mahallelere Göre Nüfus Yoğunlukları ……………………….......... 271
Çizelge: 24. Ġlçedeki Turistik Tesisler..................................................................... 276
Çizelge: 25. Pozantı Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi……………….... 277
Çizelge: 26. Darboğaz ve Aktoprak Kasabalarında Nüfusun Yıllara Göre
DeğiĢimi........……………………………………………………..….. 282
Çizelge: 27. Orta KuĢakta Yer Alan Köy YerleĢmeleri ve Bulunduğu Jeomorfolojik
Birim…………………….………………………………….….…..… 288
Çizelge: 28. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Yer Alan YerleĢmeler …………… 290
Çizelge: 29. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanımı……….……......... 292
Çizelge: 30. Orta KuĢağın Zirveler Bölümü Ġle Arazi Kullanım Durumu..…........ 296
Çizelge: 31. Corine Arazi Sınıflandırmasına Göre Orta KuĢakta Arazi Kullanım
Durumu………………………………………………………..…….. 298
Çizelge: 32. Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanımı ve YetiĢtirilen Tarım
Ürünleri ………………………………….……...…….……..……….. 302
Çizelge: 33. Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Arazi Kullanım Durumu …............ 304
Çizelge: 34. Zirveler KuĢağı Ġle Birlikte Orta KuĢakta Arazi Kullanım
Durumu(Kuzey)……………………………………………………… 306
Çizelge: 35. Corine Arazi Sınıflandırma Sistemine Göre Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde
Arazi Kullanım Durumu …………………..…………..…..……….... 308
Çizelge: 36. Alt KuĢakta Arazi Kullanım(Corine Sınıflandırmasına Göre)...…… 336
Çizelge: 37. 1981 Yılı Köy Envanter Verilerine Göre Arazi Kullanım Verileri … 344
Çizelge: 38. 1981 Yılı Köy Envanteri Verilerine Göre Arazi Kullanım Durumu ...351
XII
Çizelge: 39. Alt KuĢakta Jeomorfolojik Birimler Üzerinde Köy Ve Kasabaların
DağılıĢı……………………………………………………...………….354
Çizelge: 40. Mekansal Analiz Kriter Değerleri………………………………….. 360
Çizelge: 41. Önerilebilecek yayla alanları için kriterler ………………………… 368
XIII
ġEKĠLLER LĠSTESĠ
ġekil: 1. SadeleĢtirilmiĢ Bolkar Dağları Kesiti. (Blumenthal 1956‘dan
DeğiĢtirilerek)….………...………………………………...…………….2
ġekil: 2. Adana Kuvaterner Havzasının GeliĢimini Gösteren Blok Diyagram ve
Enine Kesit (ġematik)……………………..…………………. ……41
ġekil: 3. ÇalıĢma Bölgesinde Formasyonların ve Birimlerin Birbirleri Ġle Olan
ĠliĢkileri Gösteren ġematik Diyagram…………….............................. 43
ġekil: 4. Bolkar Dağları Ve Ereğli UlukıĢla Haczasından Kuzey Güney Yönlü
AlınmıĢ………………………………………………………………… 45
ġekil: 5. AĢınım Yüzeyleri ………………………………………………………... 48
ġekil: 6. Ortalama Sıcaklığın Yıllık DağılıĢı …..……………………….. ……… 50
ġekil: 7. Aylık Sıcaklık Değerlerinin Yükselti Katlarına DağılıĢı …………..…... 52
ġekil: 8. YağıĢ Miktarının Aylara Göre DağılıĢı ………………………………… 54
ġekil: 9. Bağıl Nem Oranları(%)‘Nın Aylara Göre DağılıĢı ………………....….
57
ġekil: 10. Pozantı istasyonunda yaz döneminde rüzgar esme sayıları …………….. 58
ġekil: 11. Mersin Merkez YağıĢ ve DüzeltilmiĢ Potansiyel Evapotransprasyon … 59
ġekil: 12. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Büyük Toprak Grupları………………….. 70
ġekil: 13. Bolkar Dağlarında Bitki KuĢakları ……………………………… 88
ġekil: 14. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Ġlçelerin Alanlarının Oransal Dağılımı…....103
ġekil: 15. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Ġlçelerin Kapladıkları Alanların Oransal
Dağılımı………………………………………………………………..106
ġekil: 16. ÇalıĢma Alanın Ġller Bazında Kapladığı Oran …………………………106
ġekil: 17. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kır Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler (19702000)………………………………………………….….......... 112
ġekil: 18. ÇalıĢma Alanı Ġçerisindeki Kasaba Nüfusunda Meydana Gelen DeğiĢiklikler
(1970-2000)………………………………………….... 113
ġekil: 19. Bolkar Dağları Üzerinden KB – GD Doğrultusunda AlınmıĢ Profiller..142
XIV
ġekil: 20. Yüksek Dağlık KuĢaktaki Flüviyal Vadiler ……………………...........167
ġekil: 21. Yüksek Dağlık KuĢaktaki Buzul Vadiler………………….….............. 169
ġekil: 22. Bolkar Dağlarının Güney Kesiminin KB – GD Ġstikametinde Profili .. 223
ġekil: 23. Belemedik Boğazının Enine Profilleri ………………....…………….. 243
ġekil: 24. Çamlıyayla ve Sebil Kasabalarında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi…… 250
ġekil: 25. Arslanköy Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi .………………. 259
ġekil: 26. Gözne Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi ………………..….. 260
ġekil: 27. Gülek Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi …………………… 266
ġekil: 28. Akçatekir Kasabasında Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi …………………267
ġekil: 29. Pozantı Ġlçe Merkezinde Yıllara Göre Nüfus DeğiĢimi…...……….… 278
ġekil: 30. Darboğaz ve Aktoprak Kasabalarında Nüfusun Yıllara Göre DeğiĢimi.282
ġekil: 31. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanımı …………..………... 292
ġekil: 32. Köy ve Kasabaların Kapladığı Alanlar……..……………….…………294
ġekil: 33. Köy Ve Kasabaların Kapladığı Alanlar(SadeleĢtirilmiĢ Olarak)…….…295
ġekil: 34. Zirveler KuĢağı Ve Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanım
Durumu…………………………………………………….………..…297
ġekil: 35. Orta KuĢağın Güney Kesiminde Arazi Kullanım Durumunun Oransal
Dağılım………………………………………………………….…..…298
ġekil: 36. Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde Zirve KuĢağı Ġle Birlikte Arazi Kullanım
Durumu…………………………………………………………….…..305
ġekil: 37. Zirveler KuĢağı Ġle Birlikte Orta KuĢakta Arazi Kullanım
Durumu(Kuzey)…………………………………………….……..…...307
ġekil: 38. Corine Arazi Sınıflandırma Sistemine Göre Orta KuĢağın Kuzey Kesiminde
Arazi Kullanım Durum………………….………….…….….……..…309
ġekil: 39. Alt KuĢak Ġçerisinde Yer Alan Farklı Seviyeler ………………….…
313
ġekil: 40. Alt KuĢakta Arazi Kullanım Oranları ……..………………..…………337
XV
ġekil: 41. 1981 Yılı Köy Envanteri Verilerine Göre Arazi Kullanım Durumu
Yüzdeleri............................................................................................... 351
ġekil: 42. Mekansal Analizde Kullanılan Altlık Haritalar Ve Sonuçta Ortaya Çıkan
Uygun Yayla Alanları …………..…………………………….……... 361
ġekil: 43. Önerilebilecek yayla alanları analiz Ģeması…………………………….369
ġekil: 44. Hayvancılık Amaçlı Yaylacılık Faaliyetleri Ġle Ġlgili SWOT Analizi …372
ġekil: 45. Sayfiye Amaçlı Yaylacılık Faaliyetleri Ġle Ġlgili SWOT Analizi...……. 374
ġekil: 46. Tarımsal Faaliyetlere Yönelik SWOT Analizi …………….…….....…..378
XVI
FOTOĞRAFLAR LĠSTESĠ
Foto: 1. Karagöl ………………………………..…………………..…..…………. 64
Foto: 2. Nohutluk Gölü ve Çevresi………………………………..........……....... 64
Foto: 3. Katırçayırı Yaylasında Su Kuyusu ve Hayvanların Sulandığı Tekne….. 67
Foto: 4. Elmalı Boğazında GeniĢ Çaplı KayĢat Konileri ve Üzerinde GeliĢmiĢ Kolüvyal
Topraklar……………………..………………………………...77
Foto: 5. Tarsus‘un Kuzeyinde Çamlıyayla Civarında Kızılçam Ormanları ……… 89
Foto: 6. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni Ġçerisinde Yer Alan Kızılçam Ormanları .….. 90
Foto: 7. Alayalı Köyü Çevresinde Tesbih (Styrax Officinalis) Ağacı ………..… 91
Foto: 8. Akçatekir Civarında Kızılçamlar ve Orman Altı Florası …………….….. 92
Foto: 9. Bolkar Dağlarının Güneyi Çamlıyayla‘nın Kuzeyinde Göknar Ardıç
Mücadelesi………………………………………………………………. 94
Foto: 10. Ana Ardıç ………………………………………………………………. 95
Foto: 11. Çukurbağ Köyü Hacın Yaylasında Ardıç Toplulukları ………………... 96
Foto: 12. Ardıç ve Kermez MeĢesi Ġle KarıĢık Haldeki Andız Ağacı ………..….. 97
Foto: 13. Vadi Boyundaki Yayvan Yapraklılardan Çınar Ağaçları ……………... 98
Foto: 14. Sedir Ormanı Yakından GörünüĢ………………………………………. 98
Foto: 15. YanıkkıĢla Köyü ……………………………………………………… 122
Foto: 16. Gülek Kasabasında Meskenlerin Çatı Malzemeleri……..…………….. 123
Foto: 17. Atlılar Köyü ……………………………………………..……………. 124
Foto: 18. Horoz Köyü …………………………………………………………... 125
Foto: 19. Elmalıboğaz Yaylası……………………………………….………….. 125
Foto: 20. Camızpınarı Yaylası ……………………………………….…………. 126
Foto: 21. Hacılar Kuyusu Yaylası …………………………………….………… 127
Foto: 22. Sebil Kasabası Çevresinde Üzüm Bağları ……………………………. 135
Foto: 23. Karadiken Köyü Kuzeyindeki TaĢocağı …………………….............. 136
XVII
Foto: 24. Bolkar Dağlarının Zirve Kısmının Güneyden GörünüĢü ……………. 143
Foto: 25. Zirve Platosunda Polisiklik Topoğrafya …………………………….. 146
Foto: 26. Dümbelek ve ÖĢün Polyeleri (Google Earth‘den)………..… ……….. 150
Foto: 27. Saydibi Mevkiinde ki Dolinler……………………………………….…151
Foto: 28. Camızpınarı Yaylası ve Katısındaki Üçağızlı Orbuk …………………..152
Foto: 29. Aydos Dağı Güneyindeki Karakteristik Bir Uvala ……………............. 153
Foto: 30. BaĢoluk Uvalası……………………………………………………….. 154
Foto: 31. Dümbelek Polyesi …………………....................................................... 155
Foto: 32. ÖĢün(Güneykuyu) Polyesi………….…………………………………..156
Foto: 33. Permiyen YaĢlı Mermerler Üzerindeki Cilalı Yüzey, Çentik ve
Çizikler………………………………………………………………. 157
Foto: 34. Alagöl Sirki ve Ġçerisindeki Moren Deposu……………..……............. 160
Foto: 35. Saydibi Sirkinin Saydibi Platosundan GörünüĢü………………..……... 160
Foto: 36. Maden(Meydan) Buzul Vadisi……………………………………..…... 162
Foto: 37. Çiniligöl Buzul Vadisi………................................................................. 163
Foto: 38. Meydan ve Medetsiz Buzul Vadilerinin BitiĢ Kısmındaki Moren
Deposu……………………………………………………………….. 165
Foto: 39. Kırkpınar Kuzeyindeki Moren Deposu(Geoogle Earth‘den) ………..… 166
Foto: 40. Çokak Vadisi ……………………………………………………………168
Foto: 41. Elmalıboğaz Çevresindeki KayĢat Konileri ………………................. 171
Foto: 42. Karboğazı Mevkiindeki KayĢat Konileri ve Üzerindeki Yayla Evleri…172
Foto: 43. Sayfiye Amaçlı Yaylalardan Çamlıyayla(Namrun)…………………… 175
Foto: 44. BaĢoluk Yaylası ………………………………………………….....…..180
Foto: 45. Yazıgöl Yaylası …………………………………………………………181
Foto: 46. Zirve Düzlüğünde KurulmuĢ Camızpınarı Yaylası …………..……..….185
Foto: 47. SayınbaĢı Yaylası……………………………………….….………….. 185
XVIII
Foto: 48. Üçağızlı Orbuğun Ġç Kısmı………………………………..…..……..….186
Foto: 49. En Batı Kısımdaki ve En Büyük Dümbelek Yaylası………..………… 194
Foto: 50. Dümbelek Yaylası Yolu…………………………..…………...………..195
Foto: 51. Körkuyu Yaylasında Su Kuyusu Ve Önündeki Dökme Su Ġle YetiĢtirilen
Sebzelik……………………………………………….……..…………..195
Foto: 52. Çatak Mevkiindeki MaĢat Yaylası……………………………...………196
Foto: 53. Büklüboyun Yaylası…………………………………………..…….…..198
Foto: 54. Tahtalıalan Yaylası ve Yataktaki Koyunlar……………..…………... …200
Foto: 55. Karboğazı Yaylası Yukarı Mahalle ………………………….…………201
Foto: 56. Karboğazı Yaylası AĢağı Mahalle ………………………………..…….201
Foto: 57. Ömerli Yaylası ………………………………………………………….203
Foto: 58. Kızıloluk Yaylasında Ekili Alan …………………………..……………204
Foto: 59. Gökoluk Yaylası ………………………………………………………..204
Foto: 60. Elmalıboğaz Vadisi Ġçerisinde ÇıkıĢ ve ĠniĢlerde Kullanılan Yayla Evi
Çatması…………………………………………………..……………... 206
Foto:61. Sedirler Arasında KurulmuĢ Bir Yayla Evi …………………………….209
Foto: 62. Ġçme Suyu Temin Edilen Kuyu ……………………………………… 209
Foto: 63. Körkuyu Yaylası……………………………………………..………....210
Foto: 64. BaĢoluk Yaylası ………………………………………………………..211
Foto: 65. BaĢoluk Yaylası Kuzeyinden Belemedik(Çakıt) Vadisinin GörünüĢü…212
Foto: 66. Hacın Yaylasından Görünüm …………………….…………..….…….212
Foto: 67. Horoz Köyü Yaylası …………………………….…………………..…213
Foto: 68. Meydan Yaylasında Bir Haftasonu ……………….…………….……. 215
Foto: 69. Meydan Yaylası ……………………………………….…………….….215
Foto: 70. BaĢoluk Yaylasında Hayvancılık Amaçlı Ve Sayfiye Amaçlı Yaylacılar Bir
Arada………….…………………………………………………….…. 216
XIX
Foto: 71. Karagöl ……………………………………………….………………... 217
Foto: 72. Namrun Kalesi ve Kasabasından Bir GörünüĢ ………………………. 224
Foto: 73. Ön Planda Boğazpınar, Geride Olukkoyağı Köyü ve En Uzakta Medetsiz
Tepesi (3524)………… …………………………….…………………...226
Foto: 74. Aktoprak Kasabası ……………………………………………………. 227
Foto: 75. Bolkar Dağları Ġçe Çakıt Çayı Vadisi Arasında Kalan Plato Alanı …….229
Foto: 76. EcemiĢ-Akçatekir Depresyonunun Akçatekir Kısmı ve Akçatekir
Yaylası………………………………………………………………… 232
Foto: 77. Cehennemdere Vadisi ve Boğazı ………………….………..……….. 233
Foto: 78. Kadıncık Çayı Vadisi……………………….……..………………….. 235
Foto: 79. Fakılar-Boğazpınar(Boğazkinir), Fakılar Kuzeyi ……………..……… 237
Foto: 80. Boğazpınar(Boğazkinir) Boğazı……………………………..………….237
Foto: 81. Gülek Boğazı Yukarı Çığır ……………………………..……………. 239
Foto: 82. Çakıt Çayı Vadisi(Orta Çığır, Pozantı Civarı)……...........……………...243
Foto: 83. ġekerpınar Boğazı ……………………..…………………………..…. 246
Foto: 84. Nohutluk Uvalası……………………..……………..….……………... 248
Foto: 85. Atlılar(Tokana) Uvalası …………………………..………………..….. 249
Foto: 86. Alanyalı(Kemer) Köyü Orbuğu ………………...……………….…….. 250
Foto: 87. Çamlıyayla Kasabası(Kuzeyden)……………………………………….251
Foto: 88. Çamlıyayla Kasabası(Günebatı‘dan)……………………………………251
Foto: 89. Sebil Kasabası…………………………………………………………..253
Foto: 90. Arslanköy Kasabası …………………………….……………………. 254
Foto: 91. Arslanköy Kasabası……..……….…………….……………………… 254
Foto: 92. Arslanköy Kasabasındaki Eski Ev Tiplerine Örnek………..………….. 255
Foto: 93. Modern Yayla Evleri …………………………………………………...256
Foto: 94. Klasik Yayla Evi ……………………………….……………………… 256
XX
Foto: 95. Arslanköy Kasabasının Kuzeyden Görünüm ……………..………….. 257
Foto: 96. Arslanköy‘de ġiddetli KıĢ ………………………………………..…… 257
Foto: 97. Erik Ağacı ………………………………………… ……….…………. 258
Foto: 98. Gözne 1977 ………………………………………… ………………… 262
Foto: 99. Gözne Kasabasında KıĢ …………………………… …… ………….. 262
Foto: 100. Gülek Kasabası …………………………………… ………….…..….263
Foto: 101. Gülek Kasabasında Sayfiye Amaçlı Moden Meskenler (Doktorlar
Sitesi)………..………………………………………………..…….. .. 265
Foto: 102. Akçatekir Yaylası ……………..……………………………..…..…. 266
Foto: 103. 1970‘li Yıllarda Tekir Yaylası ……………………..…………..……...268
Foto: 104. Küçük Tekir Mahallesi ………………………..………..……………..268
Foto: 105. Bürücek Mahallesinde Çok Katlı Meskenler …………..……………..269
Foto: 106. Fosil Heyelan Topuğuna ĠnĢa EdilmiĢ Meskenler ………...………... 270
Foto: 107. Bürücek Yaylasındaki AhĢap Yayla Evi………....................................272
Foto: 108. Pozantı Kasabası Ġçerisinden Geçen D-750 Ve E-90 Karayolları…….273
Foto: 109. Akköprü …………………………………………………………...….275
Foto: 110. Pozantı Ġlçe Merkezi ve Gerisindeki FiliĢ Mostraları ………………...276
Foto: 111. Pozantı Ġlçe Merkezinin Genel Görün……………………...……….…277
Foto: 112. Darboğaz Kasabası …………………...……………..…………..…... 279
Foto: 113. Darboğaz Kasabası GiriĢindeki Meyve Bahçeleri ……….....…..……..281
Foto: 114. Aktoprak Kasabası ……………………………………………………283
Foto: 115. Olukkoyağı Köyü …………………………………….……………….284
Foto: 116. Maden Köyü………………………………………….….…………….286
Foto: 117. KeĢli Köyü………………………………………………………….. 287
Foto: 118. Sebil Kasabası Sınırları Dahilindeki Üzüm Bağları…….…………….293
Foto: 119. Alçak Plato Alanında Faylanmaya Bağlı ġekillenme ……….……….317
XXI
Foto: 120. Dolgu Platosu Alanları ………………………..…………..……..….. 318
Foto: 121. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın Bulunduğu Encülüs Tepe …..………….. 321
Foto: 122. Ashab-ı Kehf Mağarası GiriĢ Kısmı …………………..…………..... 321
Foto: 123. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın Ġç Kısmı ……………..….…………….. 322
Foto: 124. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı ve Kadıncık Çayı) Vadisi….…..……..….. 325
Foto: 125. KeĢbükü Boğazı ………………………….…………..……………… 326
Foto: 126. Beylice (Manaz) Boğazı ……………...……………………….…….. 327
Foto: 127. Kadıncık-II Hidroelektrik Santrali…… …………….…………….…. 327
Foto: 128. Kadıncık Vadisi Ġçerisindeki Fosil Heyelan Sahası Ve Üzerinde KurulmuĢ
Tavuk Çiftlikleri.…..……..…………………………………….….….328
Foto: 129. Dolgu Yüzeylerindeki Üzüm Bağları ve Geri Kısımdaki Fundalıklar..338
Foto: 130. YanıkkıĢla – ÇavuĢlu Köyü Arasında Üzüm Bağları………………….339
Foto: 131. ÜretmiĢ Oldukları Ürünlerini Pazarlayan Köylüler ………..…….…. 339
Foto: 132. YanıkkıĢla Köyü Civarında (YaklaĢık 400 M.) Zeytin Ağaçları …….. 340
Foto: 133. YanıkkıĢla Köyü Civarında Nar Ağaçları…………………………… 340
Foto: 134. Alt KuĢaktaki Orman Alanları ……………………………………... 341
Foto: 135. ÇamaĢırlarını Yıkamak Ġçin ÇeĢme BaĢına ĠnmiĢ Bir Yaylacı …….. 364
Foto: 136. KayĢat Konileri Üzerine KurulmuĢ ve Büyük Bir Risk Altında Olan Karboğazı
Yaylası...................................................................................................367
Foto: 137. Akçatekir Yaylası ……………………………..……….…...…………375
Foto: 138. Fosil Heyelan Üzerinde ĠnĢa EdilmiĢ Meskenler …………………… 376
Foto: 139. Alt KuĢakta Mevcut Üzüm Bağları ………….……………………… 379
XXII
1. GĠRĠġ
1.1. ARAġTIRMA ALANININ YERĠ VE SINIRLARI
Akdeniz bölgesinin Adana alt bölümünde Toros kıvrım sistemi içinde yer alan
Bolkar Dağları, batıda TaĢeli yarımadasında Göksu Irmağı ile doğuda “EcemiĢ-Tekir
Grabeni” içine yerleĢmiĢ olan Çakıt Çayı arasında GB-KD doğrultusunda bir uzanıĢ
göstermektedir (Harita:1).
Harita: 1. Bolkar Dağları‘nın lokasyon haritası (MEB 1/800.000 Ölçekli Türkiye Fiziki
Haritasından, Ġstanbul,1963).
TaĢeli yarımadasının doğu kesiminde, Akdeniz‘e ve Orta Anadolu bölgesine bakan
tarafta plato özelliğinde olan Bolkar Dağları, Kırkpınar(Yıldız) Dağı ile Dümbelek düzü
doğusunda jeomorfolojik anlamda tam olarak bir dağ manzarasına bürünmektedir. Bolkar
Dağları‘nın yüce tepeleri bu kesimde kuzeye doğru devrik olan antiklinal üzerinde yer
almaktadır. AraĢtırma alanımız içinde kalan bu sahada zirveleri batıdan doğuya doğru
Aydos Tepesi (3430 m.), Eğerkaya Tepesi (3347 m.) ve Medetsiz Tepesi (3524 m.)
oluĢturmaktadır. Bu tepelerden kuzey ve güney yamaçları izleyerek aĢağılara inen
derelerin kaynak kısımlarında buz yalakları (sirkler), hörgüç kayalar ve morenler
1
bulunmaktadır. Bolkar Dağları‘nın Akdeniz‘e bakan yamaçları, belirli dönemlerde
meydana gelmiĢ olan tektonizmanın etkisiyle ĢekillenmiĢ olup belirli seviyelerde platolar
halinde kıyıya doğru tedrici olarak alçalarak uzanmaktadır (ġekil:1).
ġekil:1. Bolkar dağları‘nın sadeleĢtirilmiĢ kesiti. (Blumenthal 1956‘dan değiĢtirilerek)
Alman jeolog Blumenthal, Bolkar dağları hakkında Ģunları yazmıĢtır: ―Bolkar
dağları, Akdeniz Torosları bölgesinin büyük bir kısmını oluĢturmaktadır. Bu saha
dahilindeki Toros Dağları silsilesinin uzunluğu 180 km.dir. Silsilenin doğudaki geniĢliği
88 km., batıdaki geniĢliği de 112 km.dir. Bu dağ silsilesi mıntıkasının coğrafî hudutları
Ģunlardır: Batıda: Karaman ile Silifke arasındaki Miyosen'in ufkî tabakalarından
müteĢekkil umumî depresyon, doğuda: Seyhan nehrinin sonuncu sağ kolu olan Çakıt
çayının vücuda getirdiği vadi ki bu, dağ silsilesini boydan boya kateden yegâne vadidir.
Güneyde: Tarsus ile Silifke arasındaki Kilikya sahili, kuzeyde: Karaman - Ereğli -UlukıĢla
hattını takip eden Orta Anadolu havzalarının güney kenarı boyunca D-KD ve B-GB
doğrultusunda uzanan dağlık kütledir.‖
―Güney ve Kuzey Torland dağları ile birlikte takriben 12800 km2, bir satıh arz eden
mezkûr Bolkardağ bölgesi içinde büyük jeolojik ve coğrafî ehemmiyette olan sahalarla
daha yeknesak yapılı teĢekküller birbirini takip etmektedir. Bu sebeple doğu ve güneyde
derin erozyon vadileri sayesinde meydana çıkmıĢ olan sahalar üzerinde (Çakıt Çayı ve
kolları, Tarsus Çayı ve baĢlıca kolları) bilhassa ehemmiyetle durulacak, yeknesak bir
tarzda neojen tabakalar ile örtülü bulunan batı kısmındaki sahalarda ise ancak tâli derecede
bahsedilecektir. Jeolojik bütünler Çakit Çayı vadisinin doğu kısmına kadar uzandığından
2
(Karınca Dağ, Çiftehan - UlukıĢla andezit sahası), orografisi bakımından tarif ve tahdit
ettiğimiz Bolkardağ sektörü dıĢındaki bu doğu bölgesinden de kısaca bahsetmek
gerekmektedir (Blumenthal, 1956).‖
Bolkar Dağları‘nın doğu kesimi ile batı kesimi arasında da çok büyük farklılıklar
vardır. Batı kesim daha çok plato alanlarından meydana gelirken, doğu kesimde daha
ziyade zirveler hakimdir. ÇalıĢma alanı bu dağlık kütlenin doğu kesimini oluĢturmaktadır.
ÇalıĢma alanının güney kesiminde Mersin ve Tarsus, doğu kesimde Karaisalı ve Pozantı,
kuzey kesimde ise UlukıĢla ve Ereğli bulunmaktadır (Harita:1).
Yukarıda belitildiği gibi, jeomorfolojik anlamda gerçek dağ özelliği Bolkar
Dağları‘nın doğu kesiminde görülmektedir. Eğimlerin etekten zirveye kadar sürekli olarak
arttığı ve zirve kısımlarda aĢınım düzlüklerinin bulunmadığı doğu kesim araĢtırma
alanımızı oluĢturmaktadır. Bu alanın sınırları batıda Aydos dağı (3430 m.) kuzey
eteklerinden baĢlar ve kuzeye doğru uzanarak Delimahmutlu köyünün kuzeybatısından
geçer, doğuya doğru Ġstavlı deresini takip eder ve Canlı Gedik‘ten UlukıĢla güneyindeki
Sulu Dere‘ye ulaĢır. Daha ileride güneydeki Aktoprak, Emirler ve Darboğaz köylerini içine
alarak Çakıt çayına kavuĢur. Çakıt çayı, Bolkar dağları‘nı Aladağlar‘dan ayıran önemli bir
akarsudur. Bu akarsuyun vadisi tabanında bulunan Çiftehan kasabasından sonra Çakıt suyu
ġekerpınarı‘nı da içine alarak Pozantı‘ya ulaĢmaktadır. Adana-Ankara karayolu da aynı
vadi içerisinden geçmektedir. Pozantı civarında da bir müddet EcemiĢ-Tekir koridorunu
takip eden Çakıt suyu, burada koridordan ayrılarak Belemedik boğazına girer.
AraĢtırma alanımızın doğu sınırını oluĢturan Çakıt Çayı, Belemedik Boğazı‘nı
geçtikten sonra Karaisalı batısında Hasandağı‘nı da oldukça derin bir Ģekilde yararak
Çukurova‘ya ulaĢır. Arap Ali köyünün bulunduğu bu sahada yükselti sadece 150 metredir.
Çukurova düzlükleri ile dağlık alana geçiĢ noktaları esas alınarak güneybatıya doğru
ilerlediğimizde, TaĢobası köyünün güneyinden ve travertenlerin üzerinden Tarsus barajına
ulaĢmaktadır. Tarsus barajından tamamen güneybatıya yönelen sınır, Acı dereyi takip
ederek TaĢkuyu köyü güneyinden Melemez dağı (360m) eteklerinden Kerimler ve Ġhsaniye
köyleri kuzeyinden AyaĢ deresine uzanır. Buradan Demirhisar köyü kuzeyinden Delice
deresine eriĢir. Akarsuların derin vadiler oluĢturduğu bu saha, diğer alanlara göre girintili
çıkıntılı bir uzanıĢ göstermektedir. Sınır bu alanda Ġğdir köyü güneyinden Ġçme Deresi‘ne
ve Civanyaylağı köyü kuzeyinden Mersin Ģehri batısından denize dökülen Kızıldere
Vadisine ulaĢır (Harita: 2).
3
Harita: 2. ÇalıĢma alanının lokasyon haritası
4
Harita:3. ÇalıĢma alanının topografya haritası
5
Kızıldere çalıĢma alanımızın batı-kuzeybatı sınırını oluĢturmaktadır. Oldukça derin
bir vadiye sahip olan Kızıldere vadisini takip ederek yukarı kesimde Arslanköy kasabasına
ulaĢılır. Arslanköy‘ün yaklaĢık 1,5 km batısından tam kuzeye yönelen sınır Kokar deresini
takip ederek oldukça yüksek bir plato (2500m.) özelliği gösteren Dümbelek düzüne çıkar
ve buradan Yıldız Tepesine (3134m.) ulaĢır. Yıldız tepesinden itibaren nispeten kuzeydoğu
istikametinde ilerlenilerek Çokak deresi vadisi baĢından Kırkpınar yaylasına ve buradan
Çakırcan dağı kuzey sırtından Uludere‘ye ulaĢır. Uludere‘yi kuzeydoğuya doğru takip
ederek Aydos dağı zirvesine ulaĢmaktadır. ÇalıĢma alanımız yaklaĢık olarak 3500 km² lik
bir alana karĢılık gelmektedir.
1.2. ARAġTIRMANIN AMACI VE KAPSAMI
Dört ilin (Mersin, Niğde, Adana ve Konya) ve yedi ilçenin (Merkez, Tarsus,
Çamlıyayla, UlukıĢla, Pozantı, Karaisalı ve Halkapınar) idari alanının yer tuttuğu Bolkar
Dağları‘nın doğu kesiminde; insan-doğal ortam arasındaki karĢılıklı etkileĢime bağlı
jeomorfolojik birimler üzerinde ortaya çıkan arazi kullanımının coğrafyanın temel ilkeleri
(dağılıĢ, nedensellik, iliĢki kurma ve karĢılaĢtırma) doğrultusunda mekansal planlama
bakımından ele alınması ve jeomorfolojik birimlerle arazi kullanım iliĢkisini ortaya çıkaran
planlama çalıĢmalarına örnek oluĢturması bakımından yeni yöntemlerin geliĢtirilmesi bu
çalıĢmanın amacını oluĢturmaktadır.
Araziden faydalanmayla ilgili olarak gerek Türkiye genelinde, gerekse coğrafi ve
idari ünitelerde coğrafi amaçlı çalıĢmalara az rastlanılmaktadır. Coğrafi bakımdan çalıĢma
alanının büyük bir kısmı topografik, jeolojik, hidrografik ve klimatolojik açıdan hem kendi
içerisinde hem de çevresine göre farklı özellikler ortaya koymakta ve bu farklılıklar
coğrafyanın diğer konuları olan beĢeri ve ekonomik alanlara da yansımaktadır. Bunun yanı
sıra çalıĢma alanı içerisinde, özellikle araziden faydalanma özellikleri bakımından Ģartların
kısa mesafelerde değiĢtiğini görebilmek mümkündür. Böylece coğrafyanın tüm alt
baĢlıklarını uygulayabileceğimiz bir doktora tez sahası gerekliliği göz önüne alınmıĢ ve
özellikle bu çalıĢmada dört il sınırının bulunduğu Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde
oldukça çeĢitli jeomorfolojik birimlerin bulunduğu sahada arazi kullanım durumunun
planlama açısından tespit edilmesi tezin kapsamını oluĢturmaktadır.
6
1.3. YÖNTEM VE TEKNĠKLER
ÇalıĢma metodolojik açıdan yerli ve yabancı eserlerin değerlendirilmesi ile güçlü
bir temele oturtulması amaçlanmıĢtır. Bu nedenle gerek sahayla iliĢkili gerekse konuya
iliĢkin literatür taranmaya çalıĢılmıĢtır. Aynı zamanda metodik olarak ta çalıĢma esnasında
yararlanacağımız konumuzla iliĢkili olan Uzaktan Algılama (Remote Sensing) ve CBS
çalıĢmaları da incelenmeye çalıĢılmıĢtır. Buna bağlı olarak sahanın 1:25.000 ve 1:100.000
ölçekli haritaları temin edilerek sayısallaĢtırma iĢlemleri yapılmıĢtır. Bunların dıĢında
bölgenin jeoloji haritaları temin edilmiĢtir. Bu haritalardan, 1/500.000 ölçekli Adana
paftası, 1/250.000 ölçekli Adana ve Mersin Paftaları, 1/100.000 ölçekli haritalar ve temin
edilebildiği kadar 1/25.000 ölçekli haritalar temin edilmiĢtir. Haritaların dıĢında yine
bölgeye ait Landsat uydu görüntüleri temin edildi ve bunlar üzerinde amaca yönelik olarak
ayrıntılı çalıĢmalar yapılmıĢtır. ÇalıĢmamız esnasında hava fotoğraflarına da ihtiyaç
duyulmuĢtur. Hava fotoğraflarını temin etmedeki yasal prosedürden dolayı hava
fotoğraflarından DSĠ, MTA ve TPAO gibi kurum arĢivlerinden yararlanılmıĢtır.
Arazi kullanımı çalıĢmaları çerçevesinde ülkemizde yer alan istatistiksel verilere
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu verileri toplayan kurumların baĢında Türkiye Ġstatistik Kurumu,
Devlet Planlama TeĢkilatı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama
Enstitüsü, Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı gelmektedir.
Yazılı bilgiler haricinde yukarıda sayılan kurumların bazılarından ilgili haritalar temin
edilerek amaca uygun hale getirilmiĢtir.
GeniĢ bir literatür taramasının ardından elde edilen veriler arazi gözlemleriyle
desteklendikten sonra amaca uygun haritalar oluĢturulmuĢtur. Haritalar CBS ortamında
hazırlanmıĢtır. Temel haritalar hazırlandıktan sonra bunlar baz alınarak CBS yazılım
programlarından amaca yönelik olarak sorgulamalar yaptırarak bir çok hususta analizler
yapılmıĢtır. Bunların baĢında SWOT analizi ve mekansal analizler gelmektedir.
ÇalıĢmanın ikinci aĢaması olarak coğrafyanın temel ilkelerinden olan gezi-gözlem
yöntemi uygulanarak yaklaĢık üç yıla yakın yaz dönemlerinde arazi çalıĢması yapılmıĢtır.
KıĢ dönemlerinde ise genel ve özel haritalar çizilerek yaz döneminde araziden elde edilen
veriler haritalara iĢlenerek birçok harita üretilmiĢtir.
Bu çalıĢmada yöntem olarak önce jeomorfolojik birimler ortaya çıkartılmıĢ ve
anlatım yüksek seviyelerden alçak seviyelere doğru yapılmıĢtır. Jeomorfoloji haritasındaki
düz ve düze yakın alanlar poligon olarak çizilmiĢ, eğimli alanlar ise çizgi olarak
7
taranmıĢtır. Sonuçta beĢ ayrı seviyede düzlük alanlar tespit edilmiĢtir. Sahada 2500-3500
m‘ler arasında zirve düzlükleri, 1750-2500 m‘ler arasında ise yüksek platolar ayırt
edilmiĢtir. Faylanmalara bağlı olarak yerel seviye farkları olmasına rağmen orta kuĢak tek
olarak 1000-1750 m‘ler arasındaki düzlükler çizilmiĢtir. Yükseltisi 450 ile 1000 m‘ler
arasında alçak platolar tespit edilmiĢ, en alt seviyede ise 100-450 m‘ler arasında traverten
depoları ve dolgu yüzeyleri ayırt edilmiĢtir.
Tespit edilen bu düzlük alanlar arazi kullanım karekteri ile birleĢtirilerek üç kuĢak
ortaya çıkmıĢtır;
1- Yüksek dağlık kuĢak,1750-3524 m‘ler arası (hayvancılık amaçlı yaylacılık)
2-Orta kuĢak 1000-1750 m‘ler arası (sayfiye amaçlı yaylacılık)
3-Alt kuĢak 100-1000 m‘ler arası (tarım kuĢağı)
Bu kuĢaklar zirve düzlüklerinden en alçak seviyede olan traverten deposu ve dolgu
yüzeylerine doğru yukarıdan aĢağıya ele alınmıĢtır. Alanda tespit edilen hemen hemen her
hususa yönelik harita, resim, Çizelge ve Ģekiller çizilmiĢtir.
ÇalıĢmada arazi kullanım tasnifi olarak 1981 yılı köy envanter verileri
kullanılmıĢtır. Bunun yanında daha yeni olan Corine Land Cover arazi örtüsü sınıflandırma
sistemi de kullanılarak yaklaĢık 25 yıllık arazi kullanımında meydana gelen değiĢiklikler
üzerinde de durulmuĢtur.
ÇalıĢmanın son bölümünde ortaya konulan mevcut arazi kullanım durumlarına göre
ArcMap 9.1 versiyonu kullanılarak arazi kullanım planlamasına yönelik analizler
yapılmaya çalıĢılmıĢtır.
8
1.4. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE
1.4.1. KURAMSAL ÇERÇEVE
Jeomorfolojik birim, iç ve dıĢ kuvvetlerin etkisi ile meydana getirilmiĢ olan;
yapısal, oluĢum karakterleri ve biçim olarak farklılık arz eden her bir morfolojik üniteyi
ifade etmektedir. ġekillendirmeyi meydana getiren etken ve süreçler; bu bölge için litolojik
özellikler, tektonizma, akarsular, Buzullar ve donma çözülme olayları olarak verebiliriz.
ÇalıĢmada bu ünitelerin tespit edilmesi, coğrafi prensipler dahilinde dağılımlarının
verilmesi ve haritalanması oldukça önem arz etmektedir. Bu Ģekillerin insan etkisiyle
kullanılması çalıĢmada ana kuramı meydana getirmektedir.
Morfolojik sınıflandırma, sistematik, yapısal ve jenetik olarak birçok coğrafyacı
tarafından farklı Ģekillerde ele alınmıĢtır. Bu sınıflandırmalar dar alanlı ve Ģekiller itibari
ile tekdüze olan sahalar sadece o sahaya uygun sınıflandırma kullanılabilmekle beraber,
Bolkar Dağları gibi oldukça farklı morfolojik üniteleri kendi bünyesinde bulunduran
alanlarda bu sınıflandırmaları birleĢtirerek ele almak daha uygun olacaktır. Zira arazi
kullanım açısından iliĢkilendirebilmede bu birleĢik ele alma sistemi konunun ele alınıĢı ve
anlatımı açısından daha uygun olacaktır.
Arazi kullanımı, dilimizde, Ġngilizce ―land use‖ terimine karĢılık gelen bir kavram
olarak kullanılmaktadır. Burada yer alan ―land‖, ya da Türkçe karĢılığı olan ―arazi‖
kelimesini, dar anlamlı olarak düĢünmemek gerekmektedir. Yani, ―arazi‖, yeryüzünü,
doğal ortamı tanımlamaktadır. Bu da oldukça geniĢ bir anlam taĢımaktadır. Yeryüzü, ya da
doğal ortam, aynı zamanda ―coğrafi mekân‖a da karĢılık gelmektedir. Coğrafi mekân,
canlıların, özellikle de insanların, yeryüzü ile karĢılıklı etkileĢimi sonucunda ortaya
çıkmaktadır. Bu bağlamda; insanın da içinde yer aldığı coğrafi mekânın kullanımına ait
unsurlar, ―Arazi Kullanımı‖ çalıĢmaları ile belirlenmekte; insanla doğal ortam arasındaki
etkileĢim, arazinin kullanımı üzerinde doğrudan kendini gösterebilmektedir(TaĢ, 2006).
Yeryüzünde yaĢayan canlılar, yaĢadıkları doğal ortamdan farklı Ģekillerde
yararlanmaktadırlar. Canlılar denilince, sadece insanoğlu düĢünülmemelidir. Coğrafi
mekanlar, insanların yanında, birçok canlı varlığa da ev sahipliği yapmaktadır. Bu
anlamda, hayvanlar, hatta bitkiler dahi yeryüzünden farklı biçimlerde yararlanmaktadırlar.
Bu bağlamda, kullanma – yararlanma kavramlarının üzerinde durulmalıdır. Kullanmak, bir
Ģeyden belirli amaçla yararlanmak, iĢletmek ve yönetmek gibi anlamlara sahiptir (Türkçe
Sözlük, C:1,1983:757). Yararlanmak ise, bir Ģeyden yarar sağlamak, faydalanmak ve
9
istifade etmek gibi anlamlar taĢır (Türkçe Sözlük, C:2,1983:1284). Bu tanımlara göre, arazi
kullanımı ve araziden yararlanma kavramlarının birbirinden farklı olmadıkları sonucu
ortaya çıkar. Bu sebeple, uluslar arası bilim dilinde ―Land Use‖ olarak kullanılan
kavramın, Türkçede hem ―arazi kullanımı‖ hem de ―araziden yararlanma‖ Ģeklinde
kullanılmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak, Türkiye‘de bu konu üzerinde
çalıĢma yapan araĢtırmacılar, çoğunlukla ―arazi kullanımı‖ terimini kullanmaktadır (TaĢ,
2006).
Araziden yararlanma, genel anlamda arazinin halihazır kullanma tespiti, değer
bakımından sınıflandırılması ve kullanma tarzının planlanması Ģeklinde tanımlanabilir
(Gözenç, 1980:37). Doğal çevrenin önemli bir bölümünü teĢkil eden yeryüzü, insanlar
tarafından imkânlar ölçüsünde değiĢik Ģekillerde değerlendirilmekte ve buna bağlı olarak
ekonomik faaliyetler çeĢitlilik kazanmaktadır. Burada asıl üzerinde durulması gereken
husus,
doğanın
mevcut
potansiyeli
ile
insanın
bundan
nasıl
ve
ne
ölçüde
yararlanabildiğinin ortaya çıkarılmasıdır (Özçağlar, 1994:93). Bu açıdan ele alındığında,
araziden yararlanma üzerine yapılmıĢ çalıĢmalarda mevcut arazi kullanım durumu
belirlenip, bu arazinin nasıl kullanılması gerektiğinin, yani planlamasının yapılması bir
zorunluluktur. Ġnsanın yaĢama imkânının olmadığı soğuk iklim bölgeleri, yüksek dağlar ve
okyanuslar bile insanın yararlandığı alanlar arasına girmiĢtir. Bu bölgeler iklim Ģartları ve
insanların yaĢam koĢullarını sürdürebildikleri oranda dönemlik olarak bu sahalar kullanıma
açılmaktadır.
Coğrafyanın, doğal ortamla insan arasındaki etkileĢimleri inceleyen bir planlama
bilimi olduğu asla unutulmamalıdır ve özellikle uygulamalı coğrafya alanında çalıĢan
coğrafyacılar, arazi kullanımı ve planlaması konularına daha fazla ağırlık vermeye
çalıĢmalıdırlar. Dünya da, özellikle 1950‘lerden sonra, hemen her ülkede arazi kullanımı
ve planlamasına yönelik çalıĢmalar hız kazanmıĢ ve bu konu ile ilgili çeĢitli metotlar
geliĢtirilmiĢtir (Tunçdilek, 1985:VIII). Bu dönemde yurtdıĢında konuyla ilgili yapılmıĢ
çalıĢmalardan birkaç tanesine değinilecek olunursa; 1971 yılında yayınladığı makalesinde
Natoli, Ģehir içi arazi kullanımına iliĢkin Worcester city (ABD) örneğini incelemiĢtir
(Natoli, 1971). Söz konusu makalede Worcester Ģehrinin 1925 – 1963 yılları arasındaki
fonksiyonel geliĢimi ele alınmıĢ ve bu geliĢim içinde planlı ve plansız geliĢen bölgeleri
belirlemiĢtir (Natoli, 1971:173). Lee ise, kuzey Sudan‘da Nil vadisindeki arazi kullanım
tiplerinin lokasyonlarını belirttiği makalesinde, özellikle tarım alanlarının kullanım
10
durumlarını ve bu alanların Nil nehrinden ne derece etkilendiklerini ortaya koymaya
çalıĢmıĢtır (Lee, 1970:53-62). McNee, coğrafyanın bölgesel planlamada aktif bir rol
oynadığını belirtmiĢ ve bu konuda yapılan-yapılacak çalıĢmalarda coğrafyacıların
karĢılaĢtıkları bürokratik engeller üzerinde durmuĢtur (McNee, 1970:190).
Türkiye‘de arazi kullanımına iliĢkin envanter ve raporlar, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından hazırlanmaktadır (Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve bu genel
müdürlüğe bağlı taĢra teĢkilatı 2005 yılında çıkartılan bir yasa ile lağvedilmiĢ, kurumun
görev ve yetkileri il özel idarelerine devredilmiĢtir). Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
adının içerisinde geçen köylere hizmet vermekle yükümlü bir kuruluĢ idi. Köylere hizmet
verilebilmesi için, öncelikle köylerin mevcut potansiyelleri belirlenmeli, köylere yönelik
kalkınma planları hazırlanmalıdır. Köylerimizdeki arazi kullanım durumları ve
potansiyelleri de hazırlanacak planlar içerisinde yer almalıdır. Bilindiği gibi, arazi
kullanımı dinamik bir olgudur. Yani, zaman içerisinde değiĢimlere uğrayabilir. Örneğin
önceleri orman arazisi olan bir alan, ormanın tahrip edilmesiyle tarım arazisi haline
gelebilir. Heyelan, su baskını ve deprem gibi doğal afetler de arazi kullanım biçimlerini,
zaman içerisinde değiĢikliğe uğratabilir. Durum, bu açıdan ele alındığında arazi
kullanımına iliĢkin envanter bilgileri, belirli aralıklarla güncellenmeli ve ileriye yönelik
planlar yapılırken, meydana gelen değiĢiklikler dikkate alınmalıdır. Bu Ģekilde, Türkiye‘de
ki tüm köy idari alanlarının mevcut arazi kullanım durumları ve potansiyelleri
belirlendiğinde, tüm Türkiye‘nin arazi kullanım durumu ve potansiyeli ortaya çıkmıĢ
olacak ve yapılacak planlamalara sağlam bir zemin oluĢturacaktır.
03.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı ―Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu‖ ile Türkiye‘deki topraklar koruma altına alınmaya çalıĢılmıĢ, arazi
kullanımına yönelik bölgesel, ülke genelini kapsayan planlar yapılması öngörülmüĢtür. Söz
konusu kanunun çeĢitli maddelerinde arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun
olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması, koruma ve
geliĢtirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle
değerlendirilmesi, amaç dıĢı ve yanlıĢ kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak
yöntemlerin oluĢturulmasına iliĢkin çeĢitli yaptırımlar getirmiĢtir. Bu amaçla illerde vali
baĢkanlığında bir kurul oluĢturulmasına karar verilmiĢtir. Bu kurulda; üniversitelerden
bilim adamlarının, tarımla ve toprakla ilgili kamu kuruluĢlarının yetkililerinin ve konuyla
ilgili sivil toplum kuruluĢlarının yer alması gerektiği vurgulanmıĢtır. Ayrıca kanunun
11
çıktığı tarihten sonra Türkiye‘nin toprak ve arazi kullanım potansiyelinin belirlenmesi için
gerekli adımların ivedilikle atılması gerektiği vurgulanmıĢtır. Bu çalıĢmalar sonucunda
Türkiye‘nin mevcut toprak ve arazi kullanım potansiyeli belirlenerek bu doğrultuda
geleceğe yönelik planlar hazırlanacağı düĢünülmektedir.
Arazi
kullanımına
yönelik
yapılan
çalıĢmaların
iki
aĢamadan
oluĢması
gerekmektedir. Ġlk aĢamada, çalıĢılan alanın mevcut arazi kullanım durumu belirlenmelidir.
Yani, çalıĢma alanının aktüel olarak nasıl kullanıldığının belirlenmesi, ilk aĢamayı
oluĢturur. Bundan sonra ise, çalıĢma alanının sahip olduğu potansiyele göre, araziden en
iyi Ģekilde faydalanabilmenin yolları aranır. Bu ikinci aĢama, aynı zamanda arazinin
kullanım bakımından planlanması anlamına gelmektedir.
Coğrafya, mekânla insan arasındaki iliĢkileri açıklamak ve yorumlamakla kalmaz.
Bunun yanında, mekânla insan arasındaki iliĢkilerin nasıl olması gerektiğini de açıklar.
Arazi kullanımı için de geçerli olan bu prensip, arazi kullanımına yönelik çalıĢmalarda,
doğal ortamın en iyi Ģekilde kullanılmasına yönelik önerilerin de mutlaka belirlenmesini
zorunlu hale getirmektedir.
Arazi kullanımına yönelik çalıĢmalar, tatbiki coğrafya çalıĢmalarının en önemli
parçası durumundadır. Tatbiki coğrafyayı kısaca, ―mekândan, tabii ve beĢeri bünye ve
imkânlarına en uygun ve en verimli Ģekilde istifade etme yollarını gösteren dilim‖ Ģeklinde
tarif etmek mümkündür (Erinç, 1963:2). Bu tanımdan da anlaĢılacağı üzere, tatbiki
coğrafya ve planlama birbirinden ayrılmaz iki unsurdur. Arazi kullanımı çalıĢmaları da
yukarıda belirtildiği gibi, tatbiki coğrafya içinde yer alması gerektiğinden, bölge
planlamalarda arazi kullanımı üzerine yapılacak çalıĢmaların, planlamanın temelini
oluĢturması gerekmektedir.
12
1.4.2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Jeomorfolojik Birim: oluĢum ve görünüĢ itibari ile birbirinden farklılık arz eden
her bir jeomorfolojik Ģekle, jeomorfolojik birim denilmektedir. Jeomorfolojik birimler her
zaman tek bir ünite olmayıp bazı birimler aynı zamanda kendi bünyelerinde bir çok
jeomorfolojik birimi barındırabilirler. Örneğin plato kendisi bir jeomorfolojik birim olduğu
halde, kendi üzerinde karstik Ģekillerden olan bir uvala‘yı veya çok yüksek bir plato ise
üzerinde yayvan bir buzul vadisine hatta ve hatta bazı çok büyük alanlı dolgo platoları
üzerinde ovaya bile rastlanabilir. ÇalıĢma alanımız içerisindeki Dümbelek platosu
üzerindeki Dümbelek Polyesinin tabanı ova karakterindedir. Ancak bunun aksi olarak bazı
jeomorfolojik
birimler
vardır
ki
bünyelerinde
baĢka
bir
jeomorfolojik
birim
bulundurmazlar. Örneğin ovalarda baĢka bir birime rastlanmaz. Yine aynı Ģekilde sekilerde
de baĢka bir jeomorfolojik birime rastlanmaz. Bu nedenle Bolkar dağları içerisinde birçok
jeomorfolojik birimi barındıran oldukça kapsamlı birimdir. Aslında bu türlü oldukça
kapsamlı olan jeomorfolojik birimlere ―ünite‖ tabirinin kullanması belkide daha kapsamlı
olur.
Dağlar: yeryüzü Ģekillerinin yüksek ve geniĢ ölçülü kabartılarıdır. Dağlar,
yarıntılar, vadiler, oyuklar, çanaklar, mağaralar, basamaklar, tepeler gibi kendi baĢına bir
birlik teĢkil eden yer Ģekillerinden değildir. Öyleki, Ģimdi adı geçen bu yerĢekillerinin bir
çoğunu, hatta hepsini dağlık alanlarda bulmak mümkündür. Buna göre dağları esas Ģekiller
olarak değil, grup Ģekiller halinde ele almak gerekir(Ġzbırak, 1977). Bu açıklamadan da
anlaĢılacağı üzere dağlar kendi bünyeleri üzerinde birçok jeomorfolojik birimleri
bulunduran ana ünitelerdendir.
Münferit olarak göze alındığı zaman dağda Ģu Ģekil unsurlarını aramak
mümkündür: Doruk, yamaç meyli, dağ eteği. Doruk (zirve), ya bir nokta olur yahut ta bir
satıh, bir hat, bir halka olabilir. Yamaçlar yerine göre dik olur, dim dik olur, yahut hafif
meyilli bulunur. Dağ eteği düz olabileceği gibi, tırtıklı hatta çok parçalanmıĢ bulunabilir.
Umumiyetle pek hafif meyilli dağ yamaçları, yanlarındaki ovaya doğru tedricen intikal
eder (Ġzbırak, 1977).
Görüldüğü gibi doruk, yamaç ve etek kısımlarından meydana gelen dağlar için
eğimlerin doruklara kadar devam ettiği yüksek arazi kütlelerine denir. Bu zirve kısım
muntazam olarak her zaman dağın orta kısmında olmayıp kenar kısımlarına doğruda
olabilir.
13
Sıradağların esas Ģekli, burada bir dağ sırtının bulunuĢudur. Bu sırt uzun olup geniĢ
bir doruk halindedir. Fakat bu sırtın doruğu kesin bir biçim almıĢsa, sıradağ asıl
hususiyetini kazanmıĢtır. Bir sıradağın bariz olan doruk hattından, kaburga kemikleri gibi,
tali dağ sıraları uzanır. Bunların arasında vadiler vardır. Cilo, Binboğa ve Bolkar dağları
buna misal olabilir. Çok kere sıradağın bir tarafı çok meyilli, karĢı tarafı ise az meyillidir.
Bu takdirde doruk boyunda iki yana uzanan tali dağ sırtları ve bunlar arasındaki vadiler
birinde kısa, diğerinde uzun olur (Ġzbırak, 1977).
AĢınım Yüzeyi: Dağ oluĢumu aĢamasından sonra aĢınıp taĢınarak hemen tümüyle
ortadan kalkmıĢ bir kıvrımlı ya da kırıklı dağ sisteminin kalıntısı olan düzlük ya da dalgalı
düzlük alanlarına aĢınım yüzeyi(yontukdüz) denilmektedir(Sanır, 2000: 293). AĢınım
yüzeyleri, yeryüzünde jeolojik devirler sırasında meydana gelen değiĢimleri yansıtan en
önemli yeryüzü Ģekilleridir. Farklı jeolojik devirlerde meydana gelen aĢınım yüzeyleri
farklı görünüm ve yapıya sahiptirler. Aynı zamanda yükseltileri de farklı olduğundan arazi
kullanımı üzerinde önemli etkiye sahiptirler.
Genel Arazi BölünüĢü: Genel arazi bölünüĢü, bir alandaki arazi bütünü üzerindeki
yararlanma biçimlerinin genel hatlarıyla, ayrıntıya inilmeden belirlenmesidir. Bu amaçla
arazideki tarım alanları, otlak alanları ve doğal bitki örtüsü ile kaplı alanlar belirlenir. Bu
kullanım gruplarının toplam alan içindeki dağılıĢları ise arazi bölünüĢünü göstermektedir.
Genel arazi bölünüĢü içerisinde, arazinin kullanımına iliĢkin ayrıntılı bilgilere yer
verilmez. Örneğin, tarım alanlarının ne Ģekilde kullanıldıkları; yani ekili tarım alanı olarak
mı, yoksa dikili tarım alanı olarak mı kullanıldıkları, ya da bu tarım alanları üzerinde
yetiĢtirilen ürünlerin türleri ve özellikleri gibi bilgiler, arazinin kullanım durumu içerisinde
değerlendirilir.
Arazi Sınıflandırması(Tasnifi): Arazinin sınıflandırılması, ya da tasnifi, arazinin
sahip olduğu fiziki Ģartlara göre gruplandırılması olarak tanımlanabilir. Yeryüzünde kültür
bitkilerinin yetiĢtirildiği alanlar, hayvan otlatma alanları ve doğal bitki örtüsünün
bulunduğu alanlar, sahip oldukları coğrafi Ģartlar bakımından farklılıklar gösterirler. Bu
bakımdan, yeryüzü ya da onun üzerini kaplayan topraklar, her yerde aynı özelliklere sahip
değildir. Dolayısıyla toprakların kabiliyetleri de, bulundukları coğrafi ortama göre
değiĢiklik göstermektedir. Aynı özelliklere sahip olan araziler gruplanarak, arazi sınıflarını
oluĢturmuĢlardır.
14
Herhangi bir alanın değerini, o alanın coğrafi potansiyeli saptar. Bu potansiyeli en
açık Ģekilde yansıtan Ģey ise, mekân üzerinde yer alan bitki örtüsüdür. Bitki örtüsü, bir
yerin iklim özellikleri, ana kaya, bakı, drenaj, yeraltı suyu durumunu en iyi yansıtan
unsurdur. Bu bakımdan arazinin sınıflandırılmasında, bitki birliklerinin, daha geniĢ
anlamda, bio-klimatik özelliklerin de değerlendirilmesi gerekmektedir (Tunçdilek,1986:6).
Arazilerin sınıflandırılabilmesi için, öncelikle arazi üzerindeki toprakların
özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunun yanında, arazinin bulunduğu fiziki ortam
ve iklim özelliklerinin belirlenmesi de arazinin sınıflandırılabilmesi için gerekli ön
hazırlıklardır. Bu bağlamda dünya da, arazinin sınıflandırılmasına yönelik pek çok çalıĢma
yapılmıĢ ve değiĢik sınıflandırma önerilerinde bulunulmuĢtur. Ancak, ABD toprak koruma
teĢkilatının geliĢtirdiği sınıflandırma sistemi (USDA), dünya genelinde kullanılan en
yaygın sınıflandırma sistemidir. Türkiye‘de de kullanılan bu sınıflandırma sistemine göre,
arazi 8 ayrı kabiliyet sınıfına ayrılmıĢtır. Ancak, bu sınıflandırma sisteminin de eksik
yanları bulunmaktadır. Ġklim, yükselti ve fiziki faktörlerin göz ardı edildiği bu
sınıflandırma sisteminde, sınıfların belirlenmesinde arazi kullanım özelliklerinin de etkisi
olmadığı görülmektedir. Nitekim Tunçdilek, bu konu üzerinde durarak, farklı yükseltilere
sahip arazilerin aynı sınıfta olabildiğini vurgulayarak, arazi sınıflandırmasında, araziden
yararlanma durumunun da mutlaka değerlendirmeye alınması gerektiğini vurgulamıĢtır
(Tunçdilek, 1986:7).
Arazi Kullanımı: Arazi kullanımı geniĢ anlamda, arazinin halihazır kullanma
tespiti, değer bakımından sınıflandırılması ve kullanma tarzının planlanması Ģeklinde
tanımlanır (Gözenç, 1980:37). Kuramsal çerçeve bölümünde de üzerinde durulduğu gibi,
arazi kullanımı, insanla doğal ortam arasındaki etkileĢimlerin bir yansımasıdır. Bu açıdan
arazinin kullanımı, doğal ortamın fiziki ve beĢeri özelliklerinden fazlaca etkilenir. Aynı
zamanda arazi kullanımı, yaĢam tarzından ve kültürel özeliklerden de etkilenir. Yöreden
yöreye ve kültürden kültüre arazinin kullanılıĢ biçimi değiĢiklik gösterir. Yani arazi
kullanımı, coğrafya biliminin inceleme alanı olan mekânı ve mekânın değiĢmez unsuru
olan insanın mekândaki faaliyetlerini ele alan, çok yönlü bir kavramdır. Arazi kullanımı ve
kullanım üzerinde etkili fiziki ve beĢeri faktörler, bu çalıĢmanın esas konusunu oluĢturduğu
için, bu kavramla ilgili açıklamalar, ileriki bölümlerde ayrıntılı olarak yapılacaktır.
15
Ekili Alanlar: Tohum ekerek üzerinde yıllık veya sezonluk zirai bitki yetiĢtirilen,
her ürün alınıĢtan sonra yeniden iĢlenen tarım alanlarına ekili alanlar denilmektedir
(Özçağlar, 2003:129). Genel olarak tarımsal faaliyetler içinde, tarım alanlarının
dağılıĢında, ekili alanlar önemli bir paya sahiptir. Özçağlar (2003)‘e göre, ekili alanlar
kendi içerisinde sulanan ekili alanlar ve sulanmayan ekili alanlar olarak iki gruba
ayrılmaktadır. Sulanan tarlalar, sebze ve çiçek bahçeleri, sulanan ekili alanları meydana
getirirler. Nadasa bırakılan kuru tarım alanları ile nadasa bırakılmayan kuru tarım alanları
ise, sulanmayan ekili alanları oluĢturur.
Dikili Alanlar: Üzerinde uzun ömürlü kültür bitkilerine yer veren tarım alanlarına
dikili alanlar denir. Dikili alanlar da sulama durumuna göre sulanan dikili alanlar ve
sulanmayan dikili alanlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğal bitki örtüsünü oluĢturan orman
alanları ile insanlar tarafından oluĢturulan antropojen orman alanları, dikili alanlar
içerisinde yer almazlar. Ancak, ekonomik amaçlı olarak sulu tarım alanları içerisinde
oluĢturulan kavaklıklar, dikili alanlar içerisin yer almaktadırlar (Özçağlar, 2003:129).
Sulu Tarım Alanı: Yeraltı suları ile akarsular gibi su kaynakları aracılığıyla
sulanan tarım alanlarına sulu tarım alanları denir. Sulu tarım yapılan alanlar, ekili sulu
alanlar ve dikili sulu alanlar olarak sınıflandırılabilir. Sulu tarım alanları, su ihtiyacı fazla
olan kültür bitkilerinin yetiĢtirildiği alanlardır. Çeltik tarımı yapılan alanlar, sulu tarım
alanlarına güzel bir örnektir. Bunun yanında bazı bağ ve bahçe bitkilerinin yetiĢtirildiği
alanlar da sulu tarım alanları olarak değerlendirilmektedir.
Kuru Tarım Alanı: Yıl içinde kurak dönemlerin yaĢandığı ve yeraltı suları,
göletler ve akarsular gibi su kaynaklarından yoksun yerlerdeki tarım alanları, kuru tarım
alanları olarak nitelendirilmektedir. Yıllık yağıĢ miktarının düĢük olduğu kuru tarım
alanlarında, nadas yöntemi uygulanmaktadır. Kuru tarım alanlarında yetiĢtirilen tarım
ürünlerinin baĢında tahıllar ve baklagiller gelmektedir.
YerleĢim Alanları: Barınmak, ya da belirli bir faaliyeti sürdürmek amacıyla bir
saha üzerine inĢa edilmiĢ bir veya birden fazla konuttan oluĢan ünitelere yerleĢme denir
(Özçağlar, 2003:65). Üzerinde yerleĢim faaliyetinin gerçekleĢtiği arazi parçalarına yerleĢim alanı denilmektedir. YerleĢim alanları, insanların barınmak veya çeĢitli ekonomik
etkinliklerde bulunmak amacıyla yerleĢtikleri yerleri ifade etmektedir. YerleĢilen bu yerler
sadece jeomorfolojik birim veya arazi parçasına karĢılık gelmeyip, doğal ortamın diğer
unsurlarıyla iç içe girmiĢ olan ve bir veya birden fazla sayıdaki konut/konutlar tarafından
16
iĢgal edilmiĢ kompleks bir oluĢumdur. Bu nedenle, yerleĢim alanlarını insan-doğal ortam
etkileĢimini en güzel biçimde yansıtan coğrafî unsurlar olarak ele almak gerekmektedir.
Arazi kullanım bakımından yerleĢim alanı denilen yerler, yerleĢmeleri (Ģehir,
kasaba ve kır yerleĢmelerini) oluĢturan meskenlerle diğer yapıların üzerinde yer aldığı
arazi parçalarıdır. Bir büyük yerleĢim alanı, çok sayıda konutlar tarafından iĢ gal
edilmiĢ arazi parçası (=sit) ile bu arazi üzerinde insanlar tarafından değiĢik amaçlara
yönelik olarak inĢa edilmiĢ konutlardan ve diğer tamamlayıcı unsurlardan (bahçe,
park, cadde, sokak vb.) oluĢmaktadır.
Orman Alanları: Yeryüzünde parçalar halinde geniĢ alanlar kaplayan sık ve gür
ağaçlardan oluĢmuĢ bitki örtüsüne orman denir(Özçağlar, 2003:239). Ormanları oluĢturan
bitkiler kimi yerde doğal olarak yetiĢirken kimi yerde insan eliyle de yetiĢtirilen antropojen
ormanlar da bulunabilmektedir. Orman alanları çeĢitli türdeki hayvanların da yaĢam
alanlarını oluĢturmaktadır.
Fundalık: Çalı formasyonu veya küçük ağaççıklar halindeki doğal bitki örtüsüne
fundalık denilmektedir(Özçağlar, 2003:139). Fundalık alanlar zamanla geliĢerek orman
alanlarına
dönüĢebilmektedir.
Bu
nedenle
fundalıklar
ormanlık
alanlar
içinde
değerlendirilmelidir. Fundalıklarda bitki örtüsü orman alanları kadar gür ve çeĢitli değildir.
Genel olarak fundalıklar, sık orman alanlarına geçiĢ kuĢağında yer alırlar.
Otlak Alanları: KüçükbaĢ ve büyükbaĢ hayvanların doğal ortamdaki beslenme
alanlarına otlak alanları denilmektedir. Otlak alanları, sahip oldukları niteliklere göre çayır
ve mera alanları olarak iki gruba ayrılmaktadır. Çayırlar taban suyunun yüzeye yakın
olduğu yerlerde yılın büyük bir bölümünde yeĢil kalabilen alanlardır. Mera alanları ise
daha yüksek kesimlerde yer alırlar ve çayırlarda olduğu gibi uzun süre yeĢil kalamayan
alanlardır.
Corine Land Cover Classification (Corine arazi örtüsü sınıflandırması): Avrupa
Birliği‘nin gerçekleĢtirdiği “CORINE Land Cover (CORINE Arazi Örtüsü)” ve
―EUROSTAT Uzaktan Algılama Programı” tarafından yürütülen “Classification for
Land Use Statistics” (Arazi Kullanım Ġstatistikleri için Sınıflandırma) çalıĢmaları esas
alınarak ―Uydu Görüntüleri Kullanarak Türkiye Arazi Örtüsünün Belirlenmesi Proje
Metodolojisi‖ ne CORINE MODELĠ denilmektedir. AB‘de 1985 yılında oluĢturulan ve
1990‘da tamamlanan ―CORINE Projesi‖ ile ilgili üst birim, daha sonra kurulan ve halen 31
üyesi olan Avrupa Çevre Ajansı‘dır. Ülkemizde, bu anlamda, yapılacak çalıĢmalar
17
TÜĠK‘in eĢgüdümünde yapılmakta olup 1998 yılında 3 yıllık bir süreyi kapsayan bir proje
hazırlanmıĢ, ancak çeĢitli nedenlerden dolayı bu süre 2005‘e uzatılmıĢtır. AB fonlarından
maddî destek sağlanan projenin 2. adım çalıĢmaları, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü’nün kapatılma sonrası Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı‘nca sürdürülmektedir.
Belli aralıklarla yenilenmesi programlanan CORINE‘de 1. ve 2. adım çalıĢmalar
tamamlanmıĢ olup halen 3. adım çalıĢmaları yapılmaktadır.
Türkiye‘de CORINE modeline göre yapılacak çalıĢmanın ana çerçevesini, tüm
ülkenin LANDSAT-TM uydu görüntüleriyle kapsanması ve 1:100,000 ölçekte
hazırlanacak uydu görüntüleri çıktıları üzerinden yapılacak olan görüntü yorumlama
tekniklerine dayalı arazi kullanım ve arazi örtüsü sınıflarının belirlenmesi oluĢturmaktadır.
Günümüzde özellikle erozyon durumu ve erozyon riskini ortaya koyan yöntemler
giderek ağırlık kazanmaktadır. Bu yöntemlerden birisi Avrupa Birliği‘ne üye ülkelerce
uygulanan erozyon riski ve arazi kalitelerini belirleyen CORINE modelidir. Arazi
kaynakları yönetiminde, arazi örtüsü ve arazi kullanımı verileri önemli bir yer tutan
CORINE, “Çevre Bilgileri Koordinasyonu” anlamına gelmektedir. Bu modelde, toprak
aĢınım duyarlığı (erodibilite), aĢındırıcı etken (erosivity), topoğrafik durum ve bitki örtüsü
indisleri dikkate alınarak “Erozyon Risk Değerlendirmesi” yapılmaktadır. Ayrıca
hazırlanacak harita ile meraların ekilebilir tarım arazilerine dönüĢtürülebildiği, nadas
alanlarının geniĢlediği veya daraldığı, sürekli sulanmayan tarım alanları ve sürekli sulanan
tarım alanları, orman alanları gibi 44 baĢlık altında belirlenen alanlardaki değiĢiklikler
saptanarak gerekli plânlamalar yapılabilecektir.
Planlama: Yapılacak bir iĢin, bir eserin gerçekleĢtirilmesi için uyulması tasarlanan
düzene plan; plan yapma eylemine ise planlama denir. Planlama kavramı, içerisinde birçok
unsuru barındırmaktadır. Tek bir bilimin tekelinde olmayan planlamayı, aslında ayrı bir
bilim olarak değerlendirmek gerekmektedir.
Neyin, nerede, ne zaman ve nasıl yapılacağı sorularına yanıt aramak ve bulmak
planlamanın özünü oluĢturmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken nokta, coğrafya
biliminin aynı zamanda bir planlama bilimi olduğudur. Coğrafyanın da inceleme alanı olan
mekânın planlamasında, coğrafi bilgi ve veriler kullanılmaktadır. Dolayısıyla coğrafya,
planlama üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Bu bağlamda Erinç (1963), planlamayı ―bir
bütünün parçası olarak mekânın, bünye ve imkânlarına en uygun ve cemiyet bakımından
en faydalı tarzda kullanılmasını sağlamak maksadı ile bir tanzim ve geliĢme programı‖
18
olarak tanımlamıĢtır(Erinç, 1959: 38). Görüldüğü üzere, planlama ile coğrafyayı
birbirinden ayırmak mümkün değildir. Planlama coğrafyası ve coğrafi planlama
kavramları, son yıllarda coğrafyaya yeni bir kimlik kazandırmıĢtır. Yeryüzünün bütününde
veya bir kısmındaki doğal ve beĢeri kaynakların tümünü, kalkınmanın temel aracı sayarak,
bunlardan en verimli bir Ģekilde nasıl yararlanılabileceğini tespit etmek ve uygulamaya
geçirmek
amacıyla
yapılan
yönlendirici
coğrafi
çalıĢmaların
bütünü
planlama
coğrafyasının kapsamındadır (Özçağlar, 2003:201).
Arazi kullanımı ile planlama, bir bütünün ayrılmaz iki parçası gibidir. Herhangi bir
yerin arazi kullanımı durumunun tespitinin yapılmasının ardından, yukarıda da belirtildiği
gibi o yerin en uygun ve topluma faydalı biçimde nasıl kullanılacağının belirlenmesi,
coğrafi planlamanın özünü meydana getirir. Bu sebeple, arazi kullanımına yönelik karar
geliĢtirme
çalıĢmalarında,
mutlaka
planlamaya
yönelik
önerilerin
bulunması
gerekmektedir.
19
1.4.3. DAHA ÖNCE YAPILMIġ ÇALIġMALAR
Bolkar Dağları ile ilgi coğrafi çalıĢma yok denilecek kadar azdır. Ancak yakın
disiplinden olan jeoloji alanında bölgede oldukça detay incelemeler mevcuttur. Jeoloji
çalıĢmalarında bölgede mevcut yeryüzü Ģekilleri(jeomorfolojik birimler) ve arazi
kullanımına yönelik bilgilerde verilmektedir.
Bolkar dağları ile ilgili ilk jeolojik çalıĢma Tchihatcheff tarafından yapılmıĢtır.
Arazide incelemeler yapan Tchihatcheff Bolkar Dağlarındaki metamorfik Ģistlere ve
mermerlere vurgu yapmıĢ ve metamorfik olmayan Tersiyer örtülerden bahsetmiĢtir
(Tchihatcheff, 1867 - 69).
1903 yılında Schaffer Bolkar Dağlarını da kapsayan Toros kuĢağınin jeolojisinde
yeni bir safha açtı. O Boklar Dağları‘nın genel antiklinal yapılarını tespit etti ve tektonik
ünite ayrımı olarak geniĢliklerini kabul etti. Schaffer Toros kuĢağının geliĢim kuĢağının
yapısını iki farklı dönem de meydana gelen kıvrımlanma fazının birbirine açılı olarak
geliĢtiğini belirtti. Birnci kıvrımlanma fazı esnasında (Alpin deformasyonu) Antitoros
kuĢağı Ģekillendi. Deformasyon Toros kuĢağının formasyonlarındaki yükselmenin sürdüğü
Neojen sonlarına kadar devam etti.
Bolkar Dağları‘nın jeolojik keĢfine yönelik ilk detay çalıĢma 1940-51 yılları
arasında M. Blumenthal tarafından yapıldı. O Bolkar Dağları‘nın stratigrafik düzenini ve
kuzeydeki Tersiyer havzasını belirledi. Blumenthal Bolkar mermerlerini Prekambriyen
olarak düĢündü ve ofiyolitlerin onları kestiğini düĢündü (Blumenthal, 1956).
F. Çalapkulu Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde bulunan bulunan Horoz
granodioritlerini keĢfetti (Çalapkulu, 1980). Ona göre bunların yaĢı Kampanien-Paleosen
sonu, muhtemelen Alt Eosendir.
F. Oktay UlukıĢla Basenindeki jeolojik detayları keĢfetti. O kaya topluluklarından
3 farklı grup belirledi; bunlar isim olarak; UlukıĢla, Kılan ve Bohçadikmen gruplarıdır
(Oktay, 1982). UlukıĢla Grubu adayayı volkaniklerini, karbonatları ve klastikleri ve çeĢitli
türbiditik sedimentleri ve onun daha derin bölümlerindekileri kapsar. Klan grubu UlukıĢla
havzasının molozlarını temsil etmektedir. Son olarak Bohçadikmen grubu ise havzanın
denizellik sonrası döngüsünü temsil etmektedir.
Bolkar dağları ile ilgili detay çalıĢmalardan bir diğeri ise DemirtaĢlı ve arkadaĢları
tarafından (DemirtaĢlı ve diğ. 1984) yapılan çalıĢmadır. Bu çalıĢmada daha önceki
20
çalıĢmalar da esas alınarak sahadaki formasyonlar ve uzanıĢları netleĢtirilmiĢtir. Bu
çalıĢmada dağın kuzey kesiminde Ereğli-UlukıĢla sedimanter havzası yer alırken,
Bolkarların asıl çatısını Bolkar birliği olarak adlandırılan metamorfik birimlerin ağırlıkta
olduğu birim oluĢturur. Bu Bolkar birliğinin güneyinde ise Aladağlar birliğine dahil edilen
ve üst kısmında Aydıncık havzası olarak adlandırılan ikinci büyük sedimanter havza
bulunmaktadır. Bu nedenle bu çalıĢmada sahanın jeolojik yapısı bu ayrıt edilmiĢ olan 3
sistem dahilinde ele alınmıĢtır.
Atalay, 1987, ―Sedir (Cedrus Libani, A. Rich) Ormanlarının YayılıĢ Gösterdiği
Alanlar ve Yakın Çevresinin Genel Ekolojik Özellikleri ile Sedir Tohum Transfer
Rejiyonlaması‖ isimli çalıĢmada tüm Akdeniz bölgesinin fiziki coğrafya özelliklerine
değinilirken özellikle de Bolkar Dağları üzeride de durmuĢtur. Sahanın jeomorfolojik
özellikleri, bitki örtüsü ve iklim özellikleri hususunda detaylı bilgiler verilmiĢtir.
21
2. BOLKAR DAĞLARI’NIN DOĞU KESĠMĠNDE ARAZĠDEN
YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL VE BEġERĠ FAKTÖRLER
2.1. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN DOĞAL FAKTÖRLER
Araziden yararlanmayı etkileyen doğal faktörler denildiğinde sahanın fiziki
coğrafya koĢulları akla gelmektedir. Bolkar dağları güney de Çukurova düzlüklerinin
hemen bitiĢ noktasından baĢlayarak 3524 m. yükseltideki Medetsiz tepeye kadar kademeli
olarak yükselmektedir (Harita: 4).
Bolkar Dağları‘nın zirve kısımları doğu kesimde yoğunlaĢmıĢ iken batı kısmında
daha ziyade platolar hakimdir. 2300 m yükseltideki Dümbelek Platosu‘nda oldukça geniĢ
karstik Ģekiller geliĢmiĢtir. Bu platodan daha yüksek sahalar Pleyistosen döneminde
buzullar tarafından ĢekillendirilmiĢtir.
Sahanın fiziki coğrafya koĢullarının oluĢmasında en temel unsur hiç kuĢkusuz ki
yeryüzü Ģekilleridir. Yeryüzü Ģekilleri öncelikli olarak bölgedeki iklim koĢullarını
etkilemekte ve iklim koĢulları ise; hidroğrafya, bitki örtüsü ve toprak özelliklerini
doğrudan etkilemektedir.
Yer Ģekillerinin oluĢumu ise ilk olarak sahanın kayaç yapısı ve tektonizma ile
iliĢkilidir. Bu nedenle doğal faktörler içerisinde öncelikli olarak sahanın jeolojik ve
jeomorfolojik özellikleri arazi kullanımını etkileme yönünden ele alınacaktır.
2.1.1. ARAġTIRMA ALANININ MORFOMETRĠSĠ
AraĢtırma alanının hipsoğrafik yapısı ova alanının bitiĢ sınırı olan yaklaĢık 50
metreden baĢlar ve en yüksek nokta olan Medetsiz Tepe(3524 m.)‘ye kadar ulaĢır. ÇalıĢma
alanı içerisindeki en alt kesim (50 m.) 200 metreye kadar koyu yeĢil renkle
gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu alanda genellikle birikinti koni ve yelpazeleri, travertenler ve
en alçaktaki dolgu alanları mevcuttur.
Yükseltisi
200
–
500
m.
Arasında
olan
sahalar
açık
yeĢil
renkle
gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu kısımlarda da daha çok traverten düzlükleri ve dolgu yüzeyleri
bulunmaktadır. Bu kısım araĢtırma sahası içerisindeki en verimli tarım alanlarını
oluĢturmaktadır.
22
Yükseltisi 500 – 1000 metreler arasında olan saha ise açık sarı renkle
gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu kısımlar daha çok alçak plato sahasına ve orta yükseltide yer
alan plato sahasının yamaç kısımlarına karĢılık gelmektedir. Alçak plato alanları tarım
sahasını oluĢtururken diğer kısımlarda maki elemanlarının baskın olduğu orman alanları
yaygındır.
1000 – 1500 metreler arası koyu sarı renkle gösterilmiĢ alanlardır(Harita:4). Orta
kuĢağın büyük bir bölümünü oluĢturan bu alanın plato kısımlarında sayfiye amaçlı yaylalar
ve meyve bahçeleri yaygındır. Diğer alanlarda ise alt kısımlarda kızılçam, üst kısımlara
doğru karaçam, sedir, göknar ve ardıç ormanlarının saf birlikler halinde ve karıĢık
vaziyetlerde olduklarını görmekteyiz.
Yükseltisi 1500 – 2000 metreler arası açık kahverengi ile gösterilmiĢtir(Harita:4).
Bu alanlar daha çok yüksek plato alanın yamaç kısımlarına karĢılık gelmektedir. Bu
alanlarda seyrekte olsa hayvancılık amaçlı yaylaların bulunduğunu görmekteyiz. Bu kısım
aynı zamanda orman üst sınırının bulunduğu alandır. Bu kesimde daha çok sedir ve ardıç
ormanları yaygındır.
2000 – 3000 metreler arası kahveregi ile gösterilmiĢtir(Harita:4). Bu alanda yüksek
plato alanları ve zirve düzlükleri yer almaktadır. Bu kesimin alt kısımları ağaç sınırını
oluĢturmakta ve çok seyrek vaziyette ardıçlar bulunmaktadır. Hayvancılık amaçlı
yaylaların en yoğun olarak bulunduğu kesimdir. Hem yüksek yaylalar hem de zirve
yaylaları bu alanlardadır. Bitki örtüsü olarak genelde ot formasyonu hakim olup, zirve
düzlüklerinde subalpin çayırlar mevcuttur.
Yükseltisi 3000 metreyi aĢan kesimler çok dar alanları oluĢtururlar. Bu kısımlar
dağların doruk kısımlarını meydana getirirler(Harita:4). AraĢtırma sahasındaki en yüksek
doruklar Medetsiz Tepe 3524 m., Eğerkaya Tepesi 3347, en batıda Yıldız Tepe 3134 m. ve
Aydos Tepe 3430 m. yükseltiye sahiptirler. Bu alanda birkaç yayla dıĢında fazla yayla
alanı da yoktur. Ancak zirve düzlüklerinde yer alan yaylacıların hayvanları bu alanlarda
otlatılmaktadır.
23
Harita 4: ÇalıĢma alanının fiziki haritası
24
2.1.2. JEOLOJĠK YAPI
Bolkar Dağları‘nın jeolojik özelliklerine yönelik ilk detay çalıĢma 1940-51 yılları
arasında M. Blumenthal tarafından yapılmıĢtır. Bunu takiben yine detaylı olarak DemirtaĢlı
ve arkadaĢları tarafından (1984) yapılan çalıĢmadır. Bu çalıĢmada daha önceki çalıĢmalar
da esas alınarak sahadaki formasyonlar ve uzanıĢları netleĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada dağın
kuzey kesiminde Ereğli-UlukıĢla sedimanter havzası yer alırken, bolkarların asıl çatısını
Bolkar birliği olarak adlandırılan metamorfik birimlerin ağırlıkta olduğu birim oluĢturur.
Bu Bolkar birliğinin güneyinde ise Aladağlar birliğine dahil edilen ve üst kısmında
Aydıncık havzası olarak adlandırılan ikinci büyük sedimanter havza bulunmaktadır.
Sahanın jeolojik özellikleri yaĢlı formasyonlardan baĢlanarak genç formasyonlara doğru
jeolojik dönemlere dikkate alınarak ele alınacaktır.
2.1.2.1. Paleozoyik
ÇalıĢma alanı içerisindeki Paleozoyik arazilerin bulunduğu alanlar çok değiĢik
sahalarda
bulunmaktadır.
En
eski
formasyonlar
Belemedik
Boğazı
içerisinde
gözlemlenmektedir. Devoniyen ve Karbonifer yaĢlı olan birimler kireçtaĢı ve Ģistlerden
meydana gelmektedirler(Harita:5). Bu nedenle bu alanda Çakıt çayınında alttan oymasına
bağlı olarak heyelan olaylarına geniĢ alanlı olarak rastlanır.
Paleozoyik yaĢlı birimler aynı zamanda Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde genç
formasyonların altında temel araziler grubu içerisinde gözlemlenirler. Bu kesimde PermoKarbonifer yaĢlı KarahamzauĢağı Formasyonu bulunmaktadır. Stratigrafik olarak en altta
bulunan KarahamzauĢağı Formasyonu mermer, Ģist, kuvarsit gibi kaya birimlerinden
oluĢmuĢtur. Ziyaret dağı dolayı ve Karahüyük tepe dolayı baĢvuru kesit yerleri olarak
verilebilir.
KarahamzauĢağı Formasyonu sığ-derin denizde çökelmiĢ ve daha sonra
metamorfizmaya uğramıĢ, baĢlıca metamorfik kireçtaĢları, mermer, Ģist, kuvarsit gibi
kayaçlardan oluĢmaktadır. Tabakalanma düzenli olup 45-60 derece ile güneydoğuya
eğimlidir.
25
Harita: 5. ÇalıĢma alanının jeoloji haritası
26
Metamorfik kireçtaĢları koyu gri, kül renkli, sert, orta-ince katmalı, yer yer
laminalı, çoğunlukla mikrokristaller halinde kalsitten oluĢmuĢ, az miktarda muskovıt,
kuvars, plajiyoklas, demirce zengin opak mineralleri içermektedir. Mermerler beyaz,
kirli beyaz, gri renklerde, orta-ince katmanlı metamorfik kireçtaĢları içinde devamsız
katmanlar ve mercekler halinde görülür.
ġistler siyah-gri renkli, ince taneli kuvars, muskovit, serizit ve plajiyoklastan
oluĢup yönlenme göstermektedir. Demirce zengin opak mineraller ve eser halde zirkon
içermektedir.
Kuvarsitler beyaz ve kirli beyaz renklerde, kayacın tamamı ufak ve birbirleri ile
girik, kenetlenmiĢ kuvars kristallerinden oluĢmaktadır. Eser olarak mika ve opak
mineraller içermektedir.
ġistler ve kuvarsitler Ziyaret Dağı'nın doğu bölümlerinde kuzeydoğu-güneybatı
yönünde uzanımlıdır. Ġnceleme alanında KarahamzauĢağı formasyonunun alt dokanağı
bilinmemektedir. Üst dokanak: KarahamzauĢağı Formasyonu, Kuzgun Formasyonu
tarafından diskordan olarak örtülmüĢtür.
Formasyonun
alt
dokanağı
yüzeylemediğinden
kalınlığı
tam
olarak
bilinmemektedir. Arazi gözlemlerine göre kalınlığı 500 m'nin üzerindedir. Bu kayaçlara
Paleozoyik yaĢı verilmiĢtir (Schmidt; 1961, Ġlker; 1975). KarahamzauĢağı Formasyonu
metamorfizma etkisi ile ilksel kaya türü ve stratigrafi özelliklerini önemli ölçüde
yitirmiĢtir. Ancak büyük olasılıkla laminah ve ince tabakalı yapı gösteren kristalleĢmiĢ
kireçtaĢı birimi ve laminalı Ģist ara katkılı kuvarsitlerin bulunuĢu formasyonun derin- sığ
deniz ortamında çökeldiğini göstermektedir.
Paleozoyik yaĢlı formasyonlardan bir diğeri ise ÖĢün formasyonunudur.
Formasyon ismini Aslanköy‘ün 14 km kuzeyinde ÖĢün yaylasından almaktadır. ÖĢün
formasyonunun temeli alan içerisinde gözlenememektedir. Bu formasyon koyu gri, orta
derecede iyi tabakalanmıĢ yüksek derecede biyomitrik fosilli, kalın tabakalı kuvarsitik
kumtaĢları ile baĢlar. ÖĢün formasyonunun orta kısımları yeĢilimsi gri kumtaĢları ve ince
tabakalı kiltaĢı ve kumlu kireçtaĢlarınıda baskın olarak içine alan ince tabakalı Ģistlerden
meydana gelir. Formasyonun üst kısımları ise klastik ardalanmalı parlak tenkli ince
tabakalı yuvarlak kuvars çakıl taĢlı konglomeralar ve yeĢilimsi gri, ince tabakalı hafifi
metamorfik Ģistlerden meydana gelir. ÖĢün formasyonunun en yüksek bölümü hafifi
griden beyaza, orta kalın tabakalı yüksek kristalize kireçtaĢlarından oluĢmaktadır. ÖĢün
27
formasyonunun kalınlığı 600 m civarındadır ve Karagedik formasyonu tarafından
örtülmektedir. Formasyon içerisinde bulunan Mizzia gibi birçok fosiller Permiyen
dönemin Alt-Orta ve Üst dönemlerine ait olup formasyonun yaĢı kısaca Permiyen olarak
belirtmek mümkündür. ÖĢün formasyonu çok sığ karbonat platformunda depolanmıĢ
olmalıdır. Formasyonun orta kesiminde çapraz tabakalı kumtaĢları ve konglomeralar
formasyonun sığ deniz ve karasal ortam koĢullarının sık sık değiĢtiğini göstermektedir.
ÖĢün formasyonu Aladağ bölgesinde Siya Aladağ Formasyonu ile korale edilebilir (Tekeli
ve diğ., 1984).
Paleozoyik yaĢlı bir diğer formasyon ise
Karagedik formasyonu olup
formasyonun en iyi mostra vererek incelenebilen yeri Namrun‘un 15 km kuzeybatısında
görülmektedir. Karagedik metamorfik Ģistler sarımtırak gri, orta tabakalı yeĢilimsi gri
Ģistler ile karmaĢık haldeki kristalize kireçtaĢları içerisine geçmiĢ durumdadır.
Formasyonun orta kesimleri yeĢilimsi gri ince tabakalı kumtaĢları ve Permiyen kireçtaĢı
olistolithler ile Ģistler tarafından karakterize edilir. Karagedik formasyonunun üst
bölümleri yeĢilimsi gri Ģistler ve koyu gri orta iyi tabakalı biyokmikritleri içerisine alır.
Karagedik formasyonunun kalınlığı yaklaĢık olarak 600 m kadardır. Bu formasyon ÖĢün
formasyonu üzerine uyumlu olarak gelir ve Cehennemdere formasyonu uyumsuz olarak
Karagedik formasyonunun üzerine gelir.
Karagedik formasyonu içerisindeki artan ince tanecikli elastikler ve Permiyen yaĢlı
çakıltaĢları formasyonun değiĢken Ģelf koĢullarında depolandığını göstermektedir.
Bolkar Dağları‘nın ana kütlesini oluĢturan Ģistler ve dolomitlerin araya sokulduğu
kalın bir kireçtaĢı serisi Bolkar Grubu olarak adlandırılmaktadır (DemirtaĢlı ve diğ. 1975).
Bu kalın karbonat serisi kısmen yüksek kristalize kireçtaĢına ve arduvazlı mermerlere
dönüĢtürülmüĢ ve özellikle Aydınkent, Dedeköy ve Madenköy civarında Ģist araya
sokulmalı birimlerden oluĢur.
Bolkar grubunun Paleozoyik yaĢlı bir diğer formasyonu Dedeköy formasyonudur.
Tip kesiti büyük Dede köyünün 2 km güneyinde, koyu gri, kalın tabakalı, kısmen
kireçtaĢlarının mavimsi gri ince mika arduvaz ile karıĢımlı Ereğli‘nin 10 km
güneydoğusunda uzanır. GerdekeĢyayla da koyu gri kalın tabakalı dolomitik kireçtaĢları
boksit ceplerini de içerir. Formasyonun kalınlığı yaklaĢık olarak 600 m kadardır. Dedeköy
formasyonunun temeli saha içerisinde gözlenememektedir. Bu formasyon Gerdekesyayla
formasyonu tarafından uyumlu olarak örtülür. Formasyon içerisinde bol miktarda Mizzia
28
minuta, Mizzia velebitans, Gymnocodiumsp., Nonkinella sp., Pachy floria sp. gibi fosiller
bulunmaktadır. Bu fosillere istinaden formasyonun yaĢı Üst Permiyen olarak
belirlenmiĢtir. Dedeköy formasyonu durağan Ģelf Ģartları altında depolanmıĢtır. Daha
sonraki orajenezler esnasında metamorfizmaya uğramıĢ olan bu formasyon aynı zamanda
Bolkar mermerleri olarakta tanımlanmaktadır. Bolkar Dağları‘nın yüksek kesimlerinde
gözlenen formasyon üzerinde Pleyistosen döneminde buzulların oluĢturduğu Ģekiler asli
vaziyetlerini korumaktadır.
2.1.2.2. Mesozoyik
Mesozoyik araziler çalıĢma alanı içerisindeki iki farklı alanda görülmektedir.
Bunlardan birincisi Bolkar Dağları‘nın zirve kısımlarını meydana getiren Mesozoyik
araziler, bir diğeri ise Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde genç formasyonlarının alt
kısımlarında uzanan ve bir çok yerde geniĢ mostralar vermiĢ olduğu alandadır.
Bolkar Dağları‘nın dolomitik
alt bölümü GerdekeĢyayla formasyonu olarak
adlandırılmıĢtır (DemirtaĢlı ve diğ., 1975). GerdekeĢyayla formasyonunun tip kesiti
Bolkardede tepesinin 4 km güneybatısında uzanır. GerdekeĢyayla formasyonu ince
tabakalı Ģistler ile parlak renkli katmanlı olarak baĢlar ve sarımtırak gri ince-orta tabakalı
killi kireçtaĢları ardalanması ki bunlar koyu gri, kalın tabakalı dolomitik kireçtaĢları ve
çeĢitli renklerde tortul Ģist ve ince tabakalı killi kireçtaĢları ardalanmalı devam eden bir
formasyondur. GerdekeĢyayla formasyonunun orta bölümlerinde koyu gri, ince, dalgalı
katmanlı, kısmen bir yatak belirteci olarak parazit izler ile yumrulu kireçtaĢlarından
meydana gelir. Formasyonun üst bölümü ise koyu mavimsi gri, kalın tabakalı dolomitik
kireçtaĢları ve pembe, sarımtırak gri ince tabakalı Ģist – killi kireçtaĢı ardalanması ile
karakterize edilir. GerdekeĢyayla formasyonunun kalınlığı yaklaĢık olarak 700 m kadardır.
Yanal fasiyes değiĢiklikleri GerdekeĢyayla formasyonun da yaygındır. Dedeköy,
Aydınkent ve Aydos dağının yakın kuzeyinde, koyu, yeĢilimsi gri arduvazlar ve Ģistler
daha baskın durumdadırlar. Diyabazik eĢikler genellikle bu arduvazlar ve Ģistlerle
ilgilidirler.
GerdekeĢyayla formasyonu düzenli olarak Dedeköy formasyonunun altında ve
Berendi kirçtaĢlarının üzerinde sıralı olarak uzanır. Sahadan toplanan fosillere göre
GerdekeĢyayla formasyonunun alt bölümleri Alt Triyas olarak belirlenmiĢ, formasyonun
orta bölümlerindeki solucanımsı kireçtaĢı yumruları Orta Triyas olarak belirlenmiĢtir.
Sonuç olarak formasyonun Alt-Orta Triyas olarak saptanmıĢtır. Saha formasyon
29
içerisindeki dolomitler ve dolomitik kireçtaĢları ise fosilden yoksundur. GerdekeĢyayla
formasyonu açık deniz Ģelf ortamında depolanmıĢtır.
Bolkar Dağları‘nın üst bölümünü ağırlıklı olarak iki alt bölüme ayrılmıĢ
formasyonlardan oluĢan kalın bir karbonat sırası tarafından temsil edilirler. Üst Triyası
içerisine alan alt kabonatlar Berendi kireçtaĢı olarak adlandırılırlar (DemirtaĢlı,ve diğ.,
1975). Aydos Dağı (3430 m.), Meydan Dağı (3132 m.) ve Medetsiz (3524 m.) gibi Bolkar
Dağları‘nın en yüksek tepeleri koyu, mavimsi gri, kalın tabakalı dolomitlerden meydana
gelen Berendi kireçtaĢından oluĢur. Formasyonun üst kısımlarında Boksit cepleri
yaygındır. Berendi kireçtaĢlarının en üst kısımları hafif gri, orta kalınlıkta tabakalı
dolomitik kireçtaĢı tarafından temsil edilir.
Bölgesel metamorfizma kuzeye doğru ve Brendi formasyonunun bazı yerlerinde
tamamen fosilden yoksun mermerlere dönüĢtürülmüĢlerdir. Berendi formasyonunun
kalınlığı yaklaĢık olarak 600 m civarındadır. Düzenli olarak sıralı bir Ģekilde
GerdekaĢyayla ve Üçtepeler formasyonlarının altında ve üzerinde sıralı bir Ģekilde uzanır.
Berendi formasyonunda; Involutina cf. praegaschei, Trocham-mina sp., Doustaminidae
sp. Glomospira sp. Glomos-pirella sp. gibi fosiller saptanmıĢ olup bu fosillere göre
formasyonun yaĢı Üst Triyas olarak belirlenmiĢtir. Berendi formasyonu sığ deniz
ortamında, durgun karbonat platformunda depolanmıĢtır. Formasyon içerisindeki boksit
cepleri kısa dönemli yarı açık hava Ģartlarının yaĢandığını göstermektedir.
AraĢtırma sahasındaki Mesozoyik arazilerden bir diğerini ise Cehennemdere
formasyonu oluĢturmaktadır. Formasyon en karakteristik olarak naplı bölge dıĢında
Namrun‘un 10 km batısında uzanır. Cehennemdere formasyonu asıl olarak hafif gri, orta
kalınlıkta, iyi tabakalı koyu gri kalın tabakalı dolomitler ile alterasyonlu biyomikritlerden
oluĢur. Formasyonun üst kısmı hafif sarımtırak gri pembe silisli Ģist kalsilitleri tarafından
karakterize edilir. Bu formasyon ya Karagedik ya da ÖĢün formasyonu üzerine uyumsuz
olarak uzanır ve Aslanköy formasyonu tarafından uyumlu olarak örtülür. Cehennemdere
formasyonunun yaĢı Liyas döneminden Üst Kretase (Alt Senoniyen) dönemine kadar
uzanmaktadır.
Cehennemdere formasyonu durağan karbonat Ģelf ortamında depolanmıĢtır.
Cehennemdere formasyonu Aladağ bölgesindeki Beyaz Aladağ formasyonu ile korale
edilebilir (Tekeli ve diğ., 1984).
30
Mesozoyik formasyonların bir diğerini ise Aslanköy formasyonu oluĢturur. Bolkar
Dağları‘nın güney kesiminde ofiyolitik napların yerleĢmesinden önce oluĢmuĢ olan filiĢ
aĢamasını temsil eder. Aslanköy formasyonunun tip kesiti Aslanköyün 10 km
güneydoğusunda uzanır. Aslanköy formasyonu sarımtırak gri, pembe, ince tabakalı
yeĢilimsi gri, orta tabakalı silttaĢlarının içerisine geçer ve ofiyolitik parçaları da içerisine
alan ve pembe, orta yataklı çakıltaĢları ile baĢlar. KumtaĢları dereceli tabakalanmayı
gösteriri. Ofiyolitik kütleler tektonik olarak Aslanköy formasyonunun üzerine gelir.
Aslanköy formasyonunun çeĢitli bölümlerinden alınan mikro fosiller formasyonun
yaĢını Senoniyen olarak vermektedir. Aslanköy formasyonunun en üst bölümlerinden
alınan örnekler Danian veya Alt Paleosen yaĢı tartıĢmalıdır. Bundan dolayı formasyonun
yaĢı Üst Kretase – Danian (?) olarak tahmin edilmekte. Aslanköy formasyonu ilerleyen
ofiyolitik napın önünde geliĢmiĢ olan filiĢ havzasında depolanmıĢtır.
ÇalıĢma bölgesinde su tutma açısından oldukça büyük öneme sahip ofiyolitik
birimler genellikle Mersin'inin kuzeyinde yeralan derin vadiler içinde görülmektedir
(Harita:5). Ofiyolitik melanj içinde ofiyolitik kayaçlardan gabro, harzburjit, verlit, dunit,
klinopiroksenit, lerzolit, diyabaz, radyolarit ve derin deniz sedimanlarının yanı sıra
ofiyolitlerin yerleĢimi esnasında havzaya düĢen Permiyen, Jura, Kretase yaĢlardaki
yabancı kayaç bloklarını içermektedir.
ÇalıĢma alanındaki ofiyolitlerde genellikle serpantinleĢme hakim olmuĢtur.
Ofiyolitik birimler, çeĢitli tektonizmaların etkisiyle ilksel konum ve yapılarını
kaybetmeleri ve bitki örtüsü ile örtülü olmalarından dolayı sadece ofiyolitik melanj
olarak haritalanmıĢtır.
Bölgede çalıĢan çeĢitli araĢtırıcılar tarafından ofiyolitik birimin bölgeye
yerleĢim yaĢının Üst Kretase olduğu vurgulanmıĢtır. ÇalıĢma bölgesinde ofiyolitik
melanj üzerine Oligo-Miyosen yaĢlı Gildirli Formasyonu diskordan olarak
gelmektedir. Gildirli Formasyonunun oluĢmadığı yerlerde ofiyolitik melanj veya birim
içindeki Jura-Kretase yaĢlı kireçtaĢı blokları üzerine Alt-Orta Miyosen yaĢlı Karaisalı
formasyonu doğrudan doğruya diskordan olarak gelmektedir.
31
2.1.2.3. Tersiyer
AraĢtırma sahasında Tersiyer yaĢlı araziler iki kesimde yer almaktadır. Bunlardan
birincisi Bolkar Dağları‘nın kuzey kesimini(Ereğli-UlukıĢla havzası), diğeri ise Bolkar
Dağları‘nın güney kesimi(Aydıncık havzası)dir. Tersiyer araziler içerisinde aynı dönem
arazi içersinde de depolanma Ģartları denizel ve karasal olarak farklılık arz eden sahalar
bulunmaktadır. AraĢtırma sahasındaki Tersiyer araziler önce kuzey kesim ve daha sonrada
güney kesim ele alınacaktır.
Ereğli-UlukıĢla
havzasının
en
yaĢlı
sedimanter
kaya
ünitesi
Çiftehan
formasyonudur. Bu formasyon en iyi olarak Karıncadağ‘ın kuzeyinde, Çiftehan
çevresinde ve Alihoca köyünün kuzeyinde gözlenir. Maden köyü yolunda Çiftehanın
batısında 5 km formasyon kesiti uzanır. Çiftehan formasyonu asıl olarak alt kısımlarda
ofiyolitik çakıl taĢları, çamurtaĢları ve aglomeraları da içine alan kırmızı palejik kireçtaĢı
bileĢimlerinden oluĢur. Ofiyolitik çakıltaĢlarını çevreleyen ince bir taban konglomerası
tabanda lokal olarak bulunur. Çiftehan formasyonunun üst tarafları tamamen kırmızı
palejik kireçtaĢlarından meydana gelir. Formasyonun kalınlığı 300 metre kadardır. Bu
formasyon aynı zamanda düzensiz olarak ofiyolitik melanj ve Kalkankaya formasyonunun
üzerinde uzanır (DemirtaĢlı ve diğ. 1984).
Ereğli-UlukıĢla havzasındaki bir diğer formasyon ise Kalkankaya formasyonudur.
Ġsmini 6 km uzunluğunda uzanan Kalkankaya tepesinden almaktadır. Kalkankaya
kireçtaĢları asıl olarak hafif killi, kalın-orta depolanmalı, lokal olarak Ģistli biyokalseritler
mevcuttur. Bu formasyon Halkapınar formasyonu üzerine düzenli olarak uzanır, mavimsi
gri havza marnlarından meydana gelir. Kalkankaya formasyonunun kalınlığı 300 m.
dolayındadır. Kalkankaya formasyonun yaĢı Maastrihtiyen sonu-Paleosen baĢı olarak
belirlenmiĢtir.
Ereğli‘nin 12 km güneydoğusunda uzanan Güneydağının güney eteklerinde
Güneydağı formasyonu bulunmaktadır. Formasyonun tip kesiti kırmızı konglomera geçiĢ
ile baĢlar ve beyazlar içerisinde krem renkli iyi yataklanmıĢ kalseranitler bulunur. Ġyi
yuvarlanmıĢ çakıl taĢları ile kireçtaĢı ve konglomerara araya sokulmaları formasyonun alt
ve orta bölümlerinde yaygın durumda olup üst bölümlerinde ise marn araya sokulumları
ile beraber asıl olarak kalseranitler hakimdirler. Formasyonun kalınlığı 300 m. kadardır.
Güneydağı formasyonu, Dedeli formasyonu üzerinde uyumsuz olarak uzanır. Bu
formasyon lokal olarak tip kesitte Halkapınar formasyonu üzerinde uyumsuz olarak
32
uzanır. Güneydağı formasyonu Kalkankaya formasyonu üzerine düzenli olarak uzanan
Halkapınar formasyonu arasına doğuya doğru kama Ģeklinde sokulmaktadır. Güneydağı
formasyonu çok sığ bir denizel ortamda hızlı bir çekilme ortamı altında karbonat
platformunda depolanmıĢ olmalıdır. Bu sığ denizel ortamın kıyı kesimlerine doğru kıyı
malzemeleri ile karasal konglomeralar ve kireçtaĢı konglomeralarıda depolanmıĢ olmalı.
Ereğli-UlukıĢla havzasında Paleosen - Eosen baĢlarında geniĢ bir filiĢ evresini
Halkapınar formasyonu temsil etmektedir. Halkapınar formasyonunun tip kesiti Ereğli‘nin
15 km güneydoğusunda Halkapınar ve Eskihisar köyleri arasında uzanır. Halkapınar
formasyonu önemli bir yanal fasiyes değiĢikliklerini gösterir. Halkapınarın kuzeyinde ani
olarak tip kesitte bu formasyon turbiditik çamurtaĢları içerisinde yukarı doğru
konglomeralarla baĢlar ve çoğunlukla Geç Triyas yaĢlı kırıntılı kireçtaĢı içeren tortulu
Ģistler uzanır. Kalın bir olistostrom kireçtaĢı Kayasaray ve Delimahmutlu köyleri arasında
Ereğli havzasının güney sınırı boyunca görülürler. Bu formasyon Delimahmutlu köyünün
doğusunda Halkapınar formasyonunun turbidik çamurtaĢları arasına kama Ģeklinde
sıkıĢmıĢ durumdadır. Halkapınar formasyonunun üst kısımlarında baskın olarak sipilitik
yastık lavlar ve aglomeralar bulunmaktadır. Mavimsi gri Ģistler ve marn depolanmaları
Kalkankaya kireçtaĢları üzerine düzenli bir Ģekilde uzanan Ereğli-UlukıĢla havzasının
doğu bölümünde Halkapınar formasyonunun taban kısmında gözlemlenirler. Bunun
aksıne havzanın batı bölümünde Güneydağı formasyonu üzerine uymsuz bir Ģekilde
uzanmaktadır. Halkapınar formasyonu Çiftehan ve Karıncadağın kuzeyinde UlukıĢla
formasyonu tarafından düzenli olarak örtülür. Bu formasyon Darboğaz‘ın kuzeyinde
Hasangazi formasyonu tarafından ve Halkapınarın kuzeyinde Aktoprak formasyonu
tarafından uyumsuz bir Ģekilde örtülür. Ġçerisinde bulunan mikro fosillerden formasyonun
yaĢı Orta Paleosen – Erken Eosen olarak belirlenmiĢtir. Halkapınar formasyonun kalınlığı
1000-1400 m. arasınada olduğu tahmin edilmekte olup. Formasyon denizaltı
volkanizmasının Paleosen-Erken Eosen dönemi boyunca devam ettiği bir filiĢ havzasında
depolanmıĢtır.
Ereğli-UlukıĢla havzasının filiĢ sonrası geliĢimini Hasangazi formasyonu temsil
etmektedir. Hasangazi formasyonu aĢınıma karĢı dirençli kireçtaĢı, daha kolay aĢınabilen
kiltaĢı ve evaporitik kayaçlardan oluĢmaktadır. Formasyon içerisindeki GümüĢ kireçtaĢı
üyesi Hasangazi formasyonunun en alt bölümünde yeralmaktadır. Bu ünite en iyi GümüĢ
köü çevresinde açık olarak gözlenir. Ünite asıl olarak mavimsi gri iyi yataklanmıĢ
33
kalseranit ve kalsirudit karıĢımından meydana gelmektedir. Bu ünite Boztepe ünitesi
tarafından düzenli olarak örtülür ve GümüĢ-Tekneçukuru köyleri civarındaki Halkapınar
formasyonunun volkanik üniteleri düzensiz olarak üzerine gelmete ve bu formasyon ise
Hasangazi köyü civarında UlukıĢla formasyonu üzerine uyumsuz olarak gelir. Ġçerisindeki
fosillerden bu ünitenin Lütesiyen yaĢlı olduğu saptanmıĢtır. GümüĢ kireçtaĢı üyesinin
kalınlığı 20 ile 50 metre arasında değiĢmekte, batıya doğru daralmaktadır. Bu ünite çok
sığ deniz ortam Ģartlarınde depolanmıĢ olmalıdır.
Hasangazi formasyonunun Bozbeltepe üyesi Hasangazi formasyonunun alt
bölümünü oluĢturmaktadır. Üye adını UlukıĢla‘nın 10 km güneydoğusunda yeralan
Bozbel tepeden almaktadır. Bu ünite 20 m. kalınlığı ile kırmızımsı kahverengi konglomera
ve çamurtaĢı karıĢımın takip edildiği silt tortulu kayalar ile baĢlar. Alt kısımlarda kaba
klastik sıralar üst kısımlardaki turbiditik çamur taĢları ve katmanlarına ayrılabilen tortular
içerisine geçer. Ġnce alçıtaĢı mercekleri en üstte gözlemlenirler. Bu üye güney-batıya
doğru dereceli olarak daralır ve Darboğaz köyünün 2 km kuzeydoğusunda tamamen
kaybolur. Içerisinde bulunan fosiller üyenin yaĢını Üst Lütesiyen olarak vermektedir.
Boztepe üyesi çok hızlı doldurulmuĢ ve evaporit havzasıyla sınırlandırılmıĢ bir filiĢ
havzasında depolanmıĢtır.
Hasangazi formasyonunun Kabaktepe evaporit üyesi Hasangazi formasyonunun
üst bölümlerini meydana getirir. Üye adını Porsuk köyünün 4 km. güneyinde uzanan
Kabaktepe tepesinden almaktadır. Bu ünite asıl olarak anhidrit, alçıtaĢı ve temelde ince
dolomit – çamurtaĢı karıĢımından meydana gelmektedir. Bu üye uyumlu olarak
Bozbeltepe ve GümüĢ üyelerinin üzerine gelir ve düzensiz olarak Aktoprak formasyonu
tarafından örtülür. Kabaktepe üyesinin yaklaĢık olarak kalınlığı 600 m. civarındadır.
Üyenin tabanındaki fosillerden yaĢının Üst Lütesiyen olduğu belirlenmiĢtir.
UlukıĢla-Ereğli
havzasındaki
bir
diğer
formasyon
ise
Delimahmutlu
formasyonudur. Sadece havzasının güney kenarında görülür. Bu formasyon Bolkar
Dağları‘nın kuzey eteklerinde yaklaĢık olarak 40 km boyunca dar bir Ģerit halinde uzanır.
Formasyonun tip kesiti Delimahmutlu köyünün 4 km güneybatısında görülür.
Delimahmutlu formasyonu asıl olarak kumlu matriks ile konglomeralardan meydana gelir.
Konglomeraların küçük ve büyük kaba çakıltaĢları baskın olarak Bolkar Grubu‘nun
kristalize kireçtaĢlarından ve ofiyolitik melanjdan meydana gelmektedir. ÇeĢitli kum ve
konglomeratik kireçtaĢı arasına bulunan mikro fosillerden formasyonun yaĢı Üst
34
Lütesiyen olarak belirlenmiĢtir. Formasyonun maksimum kalınlığı 500 m dir. Bu
formasyon Bolkar grubu formasyonlarının ve Halkapınar formasyonunun üzerine
uyumsuz bir Ģekilde uzanır. Bu formasyon aynı zamanda faylarla kesilmiĢ olan ofiyolitik
melanj ile kontak halindedir.
Delimahmutlu formasyonu Bolkar grubu ve Bolkar bindirmesinden hemen sonra
oluĢmuĢ olan Ereğli-UlukıĢla havzası üzerinde bulunan çok sığ bir kenar kesime ait havza
içerisinde depolanmıĢtır. Zaman olarak Hasangazi formasyonu ile eĢit zamanlı olarak
kabul edilebilir(DemirtaĢlı ve diğ. 1984).
Ereğli-UlukıĢla havzasının moloz sırasını Aktoprak formasyonu temsil eder. Bu
formasyon asıl olarak yeĢil ve kırmızı kumtaĢlarından oluĢur. Aktoprak formasyonunun
iki üyesi ayırt edilmiĢtir. Bunlardan birincisi; KurtulmuĢtepe üyesi olup Aktoprak
formasyonunun alt bölümlerini oluĢturur. Üyenin tip kesiti UlukıĢla‘nın 2 km güney
kesiminde KurtulmuĢ Tepe yakınındadır. Bu üye asıl olarak çok renkli mavimsi gri
marnlar ve killer, bol miktarda gastrapolar ihtiva eden gölsel kireçtaĢlarından meydana
gelmektedir. Kırmızı ve yeĢil renkteki kumtaĢlarının kalınlığı 30 m kadardır. Aktoprak
formasyonunun KurtulmuĢtepe üyesi, Hasangazi formasyonunun, Kabaktepe evaporit
üyesi üzerini uyumlu olarak gelir ve bu formasyon Aktoprak formasyonunun kırmızı
kumtaĢları içerisine doğru geçer. Tip kesitte üyenin kalınlığı 450 m olarak ölçülmektedir.
Blumenthal‘e göre üyenin marn taĢlarının yaĢı Üst Oligosen olarak verilmiĢtir. Onun
tarafından toplanan Gastrapodlar Chattian-Aquitanian(Oligosen sonu - Miyosen baĢı)
yaĢını vermektedirler (Blumenthal, 1956). Aktoprak formasyonunun ikinci üyes, ise
kumtaĢı üyesi baskın, kırmızı ve yeĢil kumtaĢları, ara sıra silttaĢı ve marn karıĢımından
meydana gelmektedir. Bu ünitenin tip kesiti Aktoprak köyü ile UlukıĢla kasabası arasında
uzanmaktadır. KurtulmuĢ tepe ünitesi ile bu ünitenin alt kontak noktası derecelidir.
KumtaĢı üyesinin kalınlığı yaklaĢık olarak 1000 m kadardır. Üye içerisinde yaĢ tayini
yapılacak bir fosil bulunamamıĢtır. Ancak üyenin stratigrafik pozisyonuna göre Üst
Eeosen-Oligosen olarak tahmin edilmektedir.
Ereğli-UlukıĢla havzasında ofiyolitik melanj kayaları asıl olarak gabro ve
serpantinit gibi bazik - ultrabazik kayaçlar ve geniĢ kristalin kireçtaĢı bloklarından
oluĢurlar. Asıl gabro ve serpantinit karmaĢığı Çiftehan ve Alihoca arasındaki alanın
kuzeydoğusunda uzanmaktadır. Bu serpantinit, gabro ve doleritlerin aplite dayklar
35
tarafından kesildiği en büyük ofiyolitik melanj kütlesidir. Bahsedilen bu melanj kütlesi ile
Bolkar Grubu arasında bir kontak fayı vardır.
Bolkar Dağları‘nın batı kesiminde yaygın olan ve AraĢtırma alanımıza batı
kesimden sokulan bir diğer Tersiyer dönemine ait formasyon ise Mut formasyonu olup
Gedik ve diğ. (1979) tarafından adlandırılmıĢtır. Formasyon asıl olarak beyaz, sarımtırak
gri ve çok ince tabakalı tek tip bol miktarda algler, foraminifer pelekpos ve mercanlar
içeren biyokalseranitten meydana gelmektedir. Bu formasyon kısmen resifal kompleks
olarak ta kabul edilebilir. Lokal olarak hafif gri, orta kalınlıkta tabakalı killi kireçtaĢı ve
bol miktarda pelecypodlar ihtiva eden marn alterasyonu içeren temel konglomeralar
içermektedir. Mut formasyonunun üst bölümleri marn ve kireçtaĢı alterasyonu tarafından
karakterize edilir.
Mut formasyonu, Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde sadece Dümbelek platosunu
meydana getirmektedir. Bu formasyon Bolkar grubu olarak adlandırılan Melikli, Güzeller
formasyonu ve ofiyolitik melanj gibi tüm daha yaĢlı kaya ünitelerinin üzerine uyumsuz
olarak uzanır. Formasyondan elde edilen fosiller formasyonun yaĢının Miyosen olduğunu
göstermektedir. Formasyon üzerinde oldukça karakteristik karstik Ģekiller geliĢmiĢ olup;
dolin, uvala ve polyeler mevcuttur.
Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde Tersiyer farmasyonlar Paleozoyik ve
Mesozoyik formasyonlar üzerine uyumsuz olarak gelmektedir. Bu formasyonlar
genellikle koglomera, kumtaĢı, silttaĢı, kireçtaĢı ve killi kireçtaĢlarından oluĢmaktadır.
Bu kesimde yer alan formasyonların baĢında Gildirli formasyonu gelmektedir. Bu
formasyon konglomera-kumtaĢı, silttaĢı-kiltaĢı ve killi kirectaĢı-marn gibi belirgin üç
kaya biriminden oluĢmuĢtur. Bunlar birbirleri ile girik ardalanmalı olmakla beraber,
konglomera-kumtaĢı birimi formasyonun alt bölümlerinde, silttaĢı-kiltaĢı birimi orta
bölümlerinde ve killi kireçtaĢı-marn birimi de üst bölümlerde egemendir (ġekil 2).
Formasyona ilk defa Schmidt (1961) bu adı vermiĢtir.
Formasyon tip yerleri olarak Kerimler köyünün 500 m. doğusunda GümüĢçe
çayı vadisi, Evrenli köyü 1,5 km. kuzeyinde Musalı yolu üzeri, Kepirlî köyü eski
yerleĢim yeri Dedeler köyü doğusu verilebilir(ġekil 3).
OIigosen-Miyosen zamanında bölgede oluĢan akarsu, geçiĢ ortamı (taĢkın ovası,
göl, lagün bataklık, kıyı) ve sığ deniz gibi ortam ve alt ortamlarda çökelen Gildirli
36
Formasyonu içinde, birbirleriyle girik ve geçiĢli baĢlıca üç birim ayırtlanmıĢtır. Bu
birimlerin fasiyes özellikleri (geometri, litoloji, fosil-paleontoloji, sedimanteryapılarpaleoakintı örnekleri) birbirinden farklılık arz etmektedir.
Gildirli
formasyonunun
kalınlığı
otorduğu
eski
topografyanın
(paleotopoğrafya) özelliklerine bağlı olarak çok değiĢken olup, 1-175 m arasında
değiĢmektedir. Formasyon, genellikle Karaisalı formasyonu içinde açılmıĢ Miyosen
öncesi birimlere kadar aĢındırlmıĢ vadi tabanlarında görülmektedir.
Formasyon içerisinde oldukça yoğun fosil bulunmaktadır. Bu fosil bulgularına
göre formasyona Alt-Orta Miyosen (Burdugaliyen-Langiyen) yaĢı verilmiĢtir. Gildirli
formasyonunu
oluĢturan
konglomera-kumtaĢı
birimlerininin
akarsu
(alüvyon
yelpazesi örgülü ırmak, menderesli ırmak), silttaĢı-kiltaĢı ve killi kireçtaĢı ve marn
birimlerinin taĢkın ovası, göl, sığ deniz, lagün gibi ortam ve alt ortamlarda çökeldikleri
söylenebilir. Bu birimlerin ardalanmalı ve geçiĢli olması ortamın duraysız (küçük
boyutlarda alçalan ve yükselen) olduğu, altlarda kaba kırıntılıların, üst bölümlerde
killi
kireçtaĢı-marn
birimlerinin
egemen
olması
ise
duraysızlığın
yanı
sıra
transgresyonunda hüküm sürdüğünü göstermektedir.
Güney kesimde yer alan bir diğer önemli ve oldukça geniĢ yayılım alanlı
formasyon ise Karaisalı formasyonudur. Formasyon genelikle beyaz, açık gri, bej
renklerde, yer yer bol algli, mercanlı, gastrapod ve lamelli kavkılı, killi, yumrulu, erime
boĢluklu, yer yer iyi katmanlı resifal kireçtaĢlarından oluĢmuĢtur. Formasyona Schmidt
(1961) Karaisalı kalkerleri adını vermiĢ, daha sonra muhtelif araĢtırıcılar tarafından
Karaisalı Formasyonu adı verilmiĢtir. Bu ad çalıĢma alanı dıĢındaki formasyon
özelliklerinin en iyi görüldüğü yer olan Karaisalı ilçesinden alınmıĢtır. Tip kesit yeri;
IĢıktepe, Kepirli, Kerimler, Parmakkurdu, Musalı ve Evrenli köyleri dolayları
formasyonun incelemeye elveriĢli yüzleklerinin bulunduğu tip yerlerdir.
Resifal kireçtaĢı olan Karaisalı formasyonu, genellikle mercan, alg, foraminifer,
ekinoderm, mollusk, bryozoa, halimeda, annelid tipleri gibi resif yapıcı organizmaların
matriks ve kalsit ile çimentolanmasından oluĢmuĢtur. Alt-Orta Miyosen zamanı
boyunca bölgede hüküm süren geçiĢ ortamında (karbonatlı kıyı/resif) çökelen Karaisalı
formasyonu içinde çeĢitĢi birimler de ayırt edilmiĢtir.
37
Karaisalı formasyonu inceleme alanında Miyosen öncesi birimler üzerine
diskordan olarak gelmesine rağmen, Gildirli formasyonu üzerine geçiĢli ve transgresif
olarak gelmektedir.
Karaisalı Formasyonunun kalınlığı aĢınma koĢullarına bağlı olarak değiĢim
göstermekte ve yayılımlarında düzensizlikler görülmektedir. ÇalıĢma alanı içindeki
baĢvuru kesit yerlerinde maksimum 300 m'ye ulaĢmaktadır.
Formasyonun yaĢının Alt-Orta Miyosen (Burdigaliyen-Langiyen-Serravaliyen)
olduğu hususunda karar kılınmıĢtır. Fasiyes özelliklerine göre Karaisalı formasyonunun
karbonatlı kıyı (resif) ortamında çökeldiği söylenebilir.
Bu alandaki bir diğer formasyon ise Güvenç formasyonudur. YeĢilimsi gri, gri,
beyazımsı sarı renklerde olan Güvenç Formasyonu stratigrafik olarak ait bölümlerde
killikireçtaĢı-marn,
üst
bölümlerde
kiltaĢı-silttaĢı
birimlerinin
egemen
olduğu
çökellerden meydana gelmiĢtir. Formasyona Schmidt (1961) ilk olarak bu adı vermiĢtir.
ÇalıĢma alanı içinde Tepeköy, Çelebili, Dalakdere, Esenli, AĢiretler, Korucular,
Hamzabeyli köy ve mahalleleri civarında tip yerler mevcuttur. Formasyonun tip kesitine
aynı zamanda Adana-Ankara karayolu batısında bulunan Güvenç köyü civarı, Üzümlü,
Emirler, Gömmece, Kızılçukur, Tosmurlu, Ortaköy, Beylice, MeĢelik ve Camili köy ve
mahalleleri civarında karakteristik olarak gözlenir.
Alt-Orta Miyosen zamanında bölgede oluĢan resif önü, sığ-derin deniz
ortamlarında çökelen Güvenç formasyonu içinde iki birim ayırtlanmıĢtır. Çoğu yerde
bunlar birbirleri ile geçiĢlidir. Birimlerin adlandırmaları ve fasiyes özellikleri
(geometri, litoloji, fosil-paleontolji, sedimanter yapılar-paleoakıntı örnekleri) aĢağıda
verilmiĢtir;
1. Killi kireçtaĢı-marn birimi
2. KiltaĢı-silttaĢı birimi
ÇalıĢılan bölgede killi kireçtaĢı-marn birimi stratigrafik olarak formasyonun alt
bölümlerinde (Gildirli formasyonu ve Karaisalı formasyonu ile geçiĢli), kiltaĢı-silttaĢı
birimi orta ve üst bölümlerde (Kuzgun formasyonu ile geçiĢli olarak) egemendir.
Formasyon üzerine geldiği paleotopoğrafyanın değiĢik olması, transgresyon ve
regrasyona bağlı olarak birimlerin çökeldiği ortam koĢullarının önemli ölçülerde
değiĢmesi nedeniyle, bazı bölgelerde bu sıralamada değiĢiklikler görülmektedir.
38
Karaisalı formasyonu ile yanal ve dikey geçiĢli olan Güvenç formasyonu bazı
bölümlerde bu formasyon ile yalancı diskordans görünümündedir. Güvenç
formasyonu üzerine, Kuzgun formasyonu konkordan ve girik olarak gelmiĢtir.
Güvenç
Formasyonunun
görünen
kalınlığı
50-600
m
arasında
değiĢmektedir. Formasyon içerisinden toplanan fosillere göre formasyonun yaĢı
Miyosen'in
Langiyen-Serravaliyen-Tortoniyen
katlarını
temsil
ettiği
görüĢüne
varılmıĢtır.
ÇalıĢma
alanındaki
Tersiyer
formasyonlarından
bir
diğeri
ise
Kuzgun
formasyonudur. Formasyon sarımsı beyaz, yeĢilimsi, gri-siyah renklerde oian Kuzgun
formasyonu kumtaĢı-konglomera, resifal kireçtaĢı, tüfit ve kiltaĢı -marn-silttaĢı gibi
belirgin
dört
birimden
oluĢmuĢtur.
Bunlardan
birincisi
formasyonun
alt
bölümlerinde, ikincisi alt-orta bölümlerde, üçüncüsü orta bölümlerde, dördüncüsü üst
bölümlerde egemendir. Formasyona bu adı ilk defa Schimdt (1961) vermiĢtir.
Formasyonun
tip
kesit
yerleri
olarak
AĢiretler,
Karacadağ,
Sarıveli
Puğkaracadağ, Cirittepe köyü 2 km Kadar batısı, GökkuĢağı ve Burkanköy köyleri
çevreleri verilebilir. Formasyonun en iyi görüldüğü yer olarak Demirci, Iğdır, Araplar,
ÇiriĢtepe köyleri ve Ayıbelen tepe, Kale tepe, Çakal gediği mevkii, Çavak köyü, Emirler
köyü dolayları verilebilir.
Orta-Üst Miyosen zamanında bölgede, östatik deniz seviyesindeki oynamalara
(transgrezyon ve regresyon) bağlı olarak oluĢan sığ deniz ve geçiĢ ortamlarında (kıyı,
lagün, delta, gelgit, resif) çökelen Kuzgun formasyonu içinde dört birim ayırtlanmıĢtır.
Bunlardan, resifal kireçtaĢı ve tüfit, formasyon içinde ayırtlanarak, diğerleri
ayrılmadan bir formasyon adı altında haritalanmıĢtır.
Kuzgun Formasyonunu oluĢturan kumtaĢı-çakıltaĢı, silttaĢı-marn-Ģeyl, tüfit ve
resifal
kireçtaĢı
birimlerinin
yukarıda
verilen
fasiyes
özellikleri
gözönünde
bulundurulduğunda, bunların kıyı-sığ ve deniz ortamı koĢullarında çökeldiğini
söyleyebiliriz. Bu ortamda deniz altı morfolojisinin uygun olduğu kesimlerde resifal
kireçtaĢları oluĢmuĢtur. Deniz duraylı olmayıp sık sık deniz seviyesinde alçalıp
yükselmeler ve dalgalanmalar meydana gelmiĢtir.
ÇalıĢma alanı içerisinde Tersiyer (Alt Miyosen-Üst Pliyosen) yaĢlı bir diğer
formasyon ise Handere formasyonudur. Beyazımsı, sarımsı, yeĢilimsi, gri ve siyah
39
renklerde olan Handere Formasyonu kiltaĢı-marn-silttaĢı, fosilli oolitik kireçtaĢı, alçıtaĢı
(jips) ve kumtaĢı-konglomera gibi belirgin dört birimden oluĢmuĢtur (ġekil 2). Bunlar
birbirleri Ġle girik olup, ilk üçü çoğunlukla formasyonun alt bölümlerinde, diğeri üst
bölümlerinde egemendir.
Formasyonun tip yerleri olarak Çiftlik, DikilitaĢ ve Kürkçü köyleri dolayı, Evci
Köyü doğusundaki vadi yamaçları, TaĢlık Tepe ve vadi içine kadar olan, kuzey
bölümleri, Kartal Tepe ve doğu bölümleri, Berdan Barajı gövdesinin sağ ve sol
bölümlerindeki yamaçlar, Kartal Tepe ile Ara Tepe arası ve Camilimanda köyü
doğusundaki vadi içi yamaçları verilebilir.
Üst Miyosen'de (Messiniyen) bölgede uzunca bir zaman hüküm süren kurak
ve sıcak Ġklim (Messiniyen kriz dönemi) nedeni ile denizel çökellerin yanı sıra jips
(anhidrit) ve tuz birimleri çökelmiĢtir. Daha sonra Pliyosen zamanında hüküm süren
ılık ve yağıĢlı iklimler ile östatik deniz seviyesindeki oynamalara (transgresyon ve
regresyonlar) bağlı olarak geliĢen sığ deniz-geçiĢ (kıyı, lagün, delta, gelgit) ve akarsu
ortamlarında çökelen Handere formasyonu içinde değiĢik birimler de ayırt edilmiĢtir.
Handene Formasyonunu üzeri genellikle Kuvaterner Birimleri ile örtülü
olduğundan kesin kalınlık verilmemiĢtir, ancak çalıĢma bölgesinde 50-500 metre
arasında değiĢen kalınlıkta görülmektedir. Formasyon yaĢının Üst Miyosen-Pliyosen
olduğu saptanmıĢtır.
Handere formasyonunun yukarıda belirtilen fasiyes özellikleri gözönüne
alındığında, kurak-sıcak iklimler ile sık sık değiĢen küçük ölçekli transgresyon ve
regresyonlar sonucu oluĢan sığ deniz ve geçiĢ (kıyı, lagün, delta, gelgit) ve akarsu
ortamlarında çökeldiği söylenebilir(ġenol ve diğ.,1993).
2.1.2.4. Kuvaterner
ÇalıĢma alanı içerisindeki Kuvaterner birimler vadi tabanlarında alüvyonlar,
düzlük alanlardan eğimli yamaçlara geçiĢ noktalarında oluĢmuĢ birikinti koni ve
yelpazeleri, Bolkar dağından Tarsus ovasına geçiĢ noktasındaki birikinti koni ve
yelpazelerini içerisine almaktadır. Yine Kuvaterner birimler içerisinde dağların zirve
kısımlarındaki geniĢ çaplı moren depoları da ele alınmaktadır. Kuvaterner birimlerinden
bir diğeride 200 – 250 metreler arasındaki traverten depoları oluĢturmaktadır.
40
Kuvaterner zamanında karasal ve geçiĢ ortamı koĢullarının hüküm sürdüğü
çalıĢma bölgesinde oluĢan birimler farklı fasiyes özellikleri göstermeleri nedeni ile
Kalabriyen-Siciliyen zamanında oluĢan birimler ve Tirreniyen-Güncel zamanda oluĢan
birimler olarak iki bölümde incelenmiĢtir. ġekil 2'de Kuvaterner birimlerinin geliĢimini
gösteren blok diyagram ve enine kesit Ģematik olarak verilmiĢtir (ġenol veDiğ., 1993).
ġekil:2. Adana Kuvaterner havzasının geliĢimini gösteren blok diyagram ve enine
kesit (ġematik)(ġenol ve diğ. 1993‘den)
ÇalıĢma alanında glasi tipi konglomera veya konglomeratik kaliĢ olarak
tanımlanan alüvyon yelpazesi çökelleri (Yüksek Seki Konglomeraları) aĢınma yüzeyleri
üzerinde çökelmiĢlerdir. Pliyosen-PIeyistosen zamanında oluĢan bu yüzey, kuzeyden
güneye doğru göreceli olarak eğimi azalan doğu-batı yönünde ondülasyon gösteren,
enine ve boyuna onlarca km uzanımı olan Adana-Mersin hattı güneyinde denize eriĢen
etekdüzü Ģeklinde bir morfolojik birimdir. (ġenol, 1989 bu birimi yüksek seki
konglomerası olarak tanımlamıĢ ve üzerinde biriken kırıntılara yüksek seki
konglomeraları adını vermiĢtir). Alüvyon yelpazesi çekelleri bu birim üzerinde geliĢmiĢ
ve Kuvaterner baĢlarında bölgede kısa dönemler Ģeklinde hüküm süren flüvyal ve
interplüvyal iküm koĢullarında genellikle kuzeydeki Toros dağı ofiyolitik itilme
kuĢağında ayrıĢan materyalin moloz akıntısı ve çamur akıntısı Ģeklinde gelmesi sonucu
oluĢmuĢtur (ġenol ve diğ., 1993).
41
Birim 2-25 cm boyutlarında çakıllı, kum, süt ve kil matriksli, karbonat (kaliĢ)
çimento ile sıkı-çok sıkı tutturulmuĢ, iç yapıĢız ve kötü boylanmalıdır. Kırıntılar baĢatlık
sırasına göre ofiyolitik, metamorfik, mağmatik ve Neojen yaĢta sedimanter kayaçlardan
türemiĢtir (ġenol, 1989). Taban topografyasına bağlı olarak ilksel
durumda
birbirlerinden kopuk irili ufaklı parçalar halinde olan (1 -25 metre arasında değiĢen
kalınlıklarda ve birkaç metre ile yüzlerce metre hatta binlerce metre yayılım gösteren)
bu birim daha sonra Pleyistosen-Holosen zamanında geliĢen akarsular tarafından
aĢındırılarak üzerinde vadiler açılmıĢ, sık sık kesintilere uğramıĢtır. Bu yüzden çoğu
yerde haritaya geçirilememiĢtir. Bu birimin mostrası genellikle Mersin-Tarsus hattının
kuzey bölümlerindeki vadi yamaçlarının üst bölümlerinde, kaliĢlerin altında sıkça
görülmektedir. Bazı yerlerde kaliĢlerin altında görülmemesinin sebebi, büyük
olasılıkla
paleotopoğrafyanın
özelliklerinden
dolayı
buralarda
bu
birimin
çökelmemesinden ileri gelmektedir (ġenol ve diğ., 1993).
Kuvaterner de bölgede, kırılmalar, çatlamalar ve çökmeler meydana gelmiĢtir,
özellikle günümüzdeki irili ufaklı sulu ve kuru dere yatakları, bu kırık ve çatlak
zonlarında açılmıĢtır. Üst Pliyosen sonlarında doğru çöken Mersin-Tarsus hattı
güneyinde akarsuların getirdiği malzeme ile delta, kıyı ve akarsu ortamlarında
alüvyon dolgu çökelmiĢtir (ġenol, 1989).
2.1.2.5. Jeolojik Evrim-Paleocoğrafya
ÇalıĢma alanının Paleozoyik yaĢlı formasyonları sığ-derin deniz ortamında
çökelmiĢ kayaçlardan oluĢmaktadır. Üst Kretase zamanında bölgeye sürüklenerek gelen
ofiyolitli melanj çok değiĢik ortam koĢullarında çökelen kayaç kırıntılarını ve
bloklarını içermektedir. Bu yabancı bloklar çekim kaymaları sonucunda bugünkü
yerlerini almıĢlardır.
Orta Torosların Ģekillenmesinde ve bugünkü topoğrafya Ģekillerinin meydana
gelmesinde bölgeyi etkileyen tektonik hareketler, litoloji ve tektonik hareketlerin kontrol
ettiği flüviyal olaylar ile iklim Ģartları önemli rol oynamıĢtır.
Paleozoyik esnasında bölgenin büyük bir bölümünde denizlerin bulunduğu ve
denizel ortamların derin kesimlerinde karbonatlı çökeller ve sığ kesimlerinde ise ince
klastikler çökelmiĢlerdir. Bu çökeller Kaledoniyen ve Hersiniyen orojenezi esnasında
kısmen ve tamamen metamorfizmaya uğrayarak kara haline gelmiĢlerdir.
42
Uzunca bir zaman aĢınma dönemi geçiren bu birimler üzerine diskordan olarak
gelen birimlerden Gildirli formasyonu akarsu, geçiĢ ortamı (taĢkın ovası, göl, lagün,
bataklık, kıyı) ve sığ deniz ortamlarında, Karaisalı formasyonu derin deniz ve sığ
deniz ortamlarında, Kuzgun formasyonu sığ deniz, geçiĢ (kıyı, lagün, gelgit,
delta, resif) ortamlarında, Handere formasyonu sığ deniz, geçiĢ (kıyı, lagün, delta,
gelgit) ve akarsu ortamlarında çökelmiĢlerdir. ġekil 3'te çalıĢılan bölgede görülen
formasyonlar ve birimlerin jeolojik geliĢimi ve birbirleri ile iliĢkisi görülmektedir
(ġekil:3).
Sekil: 3. ÇalıĢma alanının güney kesiminde formasyonların ve birimlerin birbirleri
ile olan iliĢkileri gösteren Ģematik diyagram(ġenol, 1989‘dan).
Bolkar Dağları ana hatlarıyla büyük bir antiklinoryum olarak kabul edilebilir
(ġekil:4). Antiklinallerin çoğu asimetrik ve Bolkar grubu Ereğli-UlukıĢla havzasının
üzerine kıvrımlanmasından dolayı antiklinallerin çoğu kuzeye doğru devrilmiĢ
durumdadırlar. Bolkar grubunda kıvrımların sütrüktüral eğilimi çalıĢma alanının doğu
bölümünde doğu-kuzeydoğu ve batı-güneybatı doğrultusunda iken batı bölümünde ise
genellikle doğu-batı yönündedir. Ereğli-UlukıĢla havzasında kıvrımlar genellikle Bolkar
43
grubundaki genel sütrüktür eğilimini takip eder. Ereğli-UlukıĢla havzasının Alt Tersiyer
formasyonlarında kıvrımların çoğu Aktoprak ve Yassıkaya senklinallerinde olduğu gibi
daha çok veya az simetrik vaziyettedirler. Halkapınarın 10 km doğusunda Dedeli köyü
civarında devrik bir antiklinal görülebilmekte. Bu devrik antiklinal güneye doğru fay
itmesiyle de iliĢkilidir.
44
ġekil: 4. Bolkar dağları ve Ereğli UlukıĢla Havzasından Kuzey Güney Yönlü AlınmıĢ Kesitler (DemirtaĢlı ve diğ. 1984‘ten)
45
1 —Alüviyon, 2 — ĠsimlendirilmemiĢ Neojen Deposu, 3— Temel Konglomera Üyesi, 4— Mut
Formasyonu, 5— Aktoprak formasyonu, 6— Güzeller formasyonu, 7— Bozbeltepe Üyesi, 8— Evaporit
üyesi, 9— Delimahmutlu formasyonu, 10— BaĢmakale kireçtaĢı üyesi, 11— Volkanik Üye, 12 —
Halkapınar formasyonu, 13—Güneydagı formasyonu, 14— Kalkankaya formasyonu, 15— Dedeli
formasyonu, 16— Çiftehan formasyonu, 17— Bolkar Dağları‘nın kuzeyindeki Ofiyolitik Melanj, 18—
Üçtepeler kireçtaĢı, 19— Cehennemdere formasyonu, 20— Berendi kireçtaĢı 21— GerdekeĢyayla
formasyonu, 22— Karagedik formasyonu, 23— Bolkar grubu 24— Dedeköy formasyonu, 25 — ÖĢün
formasyonu, 26—Siyenit, 27—Andezit, 28- Granit, 29- Diyabaz.
AraĢtırma sahasındaki en büyük fay sistemi EcemiĢ-Akçadekir grabenini meydana
getiren paralel faylardır. Sahadaki sol yanal atımlı EcemiĢ Fayı Üst Eosen Öncesi
Oligosen ve Paleosen-Alt Eosen zamanında geliĢmiĢtir. Bu fay Bolkar ünitesi sapmasında
önemli bir tektonik çizgidir (DemirtaĢlı ve diğ. 1984).
Bunun dıĢında çalıĢma alanı çerisinde dağların uzanıĢına paralel olarak uzanan irili
ufaklı birçok fay sistemi bulunmaktadır. Bu fayların en önemlileri Bolkar Dağları‘nın
yüksek kesimleri ile Ereğli-UlukıĢla havzasının kontak noktasındaki ve güneyde Bolkar
birliği ile Ayrancı havzası arasındaki kontak noktasındaki faylardır (Harita:5 ).
Mesozoyik esnasında kıtasal kütlelerin ayrılması ile bölgeye Tetis denizi yerleĢmiĢ
ve deniz tabanı yayılması sonucu derin mağmadan gelen ultrabazik lavlar deniz tabanı
kabuğunu oluĢturmuĢlardır. Bu mağmatik kabuk üzerine Mesozoyik baĢına dek devam
eden süreç içerisinde çok kalın bir karbonat istifi çökelmiĢtir. Bu dönem içerisinde
Paleozoyik kütleler Tetis denizi dahilinde adalar halinde ve kıtasal platformlar halinde
kalmıĢlar ve devamlı olarak aĢınmaya uğramıĢlardır. Mesozoyik sonuna doğru ilk Alpin
orojenezin etkisi ile Tetis önemli ölçüde daralmıĢ ve Tetis jeoseklinalinde biriken tortullar
kıvrılarak yükselmiĢlerdir. Karbonatlı çökellerin su üstüne çıkması ile karstlaĢma baĢlamıĢ
ve akarsu ağı kurulmaya baĢlamıĢtır.
Tersiyer baĢlarında bölgenin büyük bir bölümü kara haline gelmiĢ, ancak Pozantı –
UlukıĢla arasındaki depresyon, Bolkar Dağları‘nın kuzey etekleri Eosen sığ denizleri ile
iĢgal edilmiĢ ve bu denizel ortamda kumtaĢı çakıltaĢı, miltaĢı ve kireçtaĢı tabakalarının
ardalanmasından ibaret olan fliĢler ve yer yerde turbititler çökelmiĢlerdir(Atalay, 1987, sy:
113). Bu dönem içerisinde sahanın büyük bir bölümünde Ģiddetli olarak aĢınma hüküm
sürmüĢ ve zirve platoları olarak tanımlanan ve günümüzde yaklaĢık 3000 metrelerde yer
alan düzlükler ortaya çıkmıĢtır. Oligosen de ise kara sahası daha da geniĢlemiĢ, oligosen
46
sığ denizleri pos havzasına ve bugünkü EcemiĢ koridoruna yerleĢmiĢlerdir. Bu denizel
ortamlarda daha ziyade kaba klastikler çökelmiĢlerdir.
Oligosen sonunda Alp orojenezinin paraksizma döneminde Torosların hemen
hemen tamamı kara haline gelmiĢ ve Toros sisteminde flüviyal aĢınma hüküm sürmüĢtür.
Miyosen baĢlarından itibaren vuku bulan tektonik hareketlerle bugünkü Orta
Toroslar sübsidansa uğramıĢ, Bolkar Dağları‘nın güney ve batı bölümleri denizlerle iĢgal
edilirken, iç kısımlardaki depresyonlara ise göller yerleĢmiĢtir.
Miyosen sonlarında Toros sisteminde yatay ve dikey yönde hareketlere sahne
olmuĢ, bölgenin güneyde Arabistan-Afrika levhasının sokulması ile Bolkar-Aladağ-Geyik
dağları güneye doğru itilmiĢtir(Atalay, 1987b, sy: 113).
Miyosen döneminde denizel ortamda depolanmıĢ olan kireçtaĢlarının aynı dönem
içerisinde yükselmesi ile beraber aĢınma dönemi baĢlamıĢtır. Böylece günümüzde
yükseltisi 2200 metrelerde bulunan Dümbelek platosu aĢınım yüzeyleri bu dönemde
ĢekillenmiĢtir (ġekil:5). Ancak bu dönemde denizel ortam koĢullarını daha alt seviyeler
yaĢamaktaydı. Bu dönemde Karaisalı formasyonu olarak adlandırılan killi kireçtaĢı serileri
depolanmıĢtır.
Paleozoyik-Mesozoyik eski temeller üzerinde depolanmıĢ olan bu genç tortullar
daha sonraki dönemlerde (Muhtemelen Üst Miyosen (Messiniyen)) aĢındırılmaya
baĢlamıĢtır. Bolkar Dağları‘nın 1000 metre ile 1500 metreler arasına karĢılık gelen bu
aĢınım yüzeyleri Prof. Erol sistemine göre muhtemelen D II aĢınım yüzeylerine karĢılık
gelmektedir (Erol, 1979b, 1984).
Pliyosen döneminde yarı kurak iklim Ģartları altında kuzeydeki karasal ortam
havzalarında depolanmalar devam ederken güney kesimdede 450-1000 metreler arasında
aĢınma faaliyetleri devam ederek alt kısımlarda depolanmalar meydana gelmiĢtir. Bu
aĢınma faaliyetlerine bağlı olarak Erol sistemine göre D III aĢınım yüzeyi olarak
adlandırılan düzlükler ĢekillenmiĢtir (Erol, 1979b, 1984).
Kuvaterner dönemine gelindiğinde dolgu yüzeyleri yarılmaya uğrayarak ve soğuk
suların denizel Ģelf sahasında depolanma yapmasıyla traverten depoları ve D IV dolgu
yüzeyleri ortaya çıkmıĢtır (ġekil;5).
47
ġekil: 5. AĢınım yüzeyleri
48
2.1.3. ĠKLĠM ÖZELLĠKLERĠ
Bilindiği gibi yeryüzünde iklim özelliklerinin meydana geliĢinde hava kütleleri ve
cephe sistemleri ile beraber fiziki coğrafya faktörlerinin de önemli etkileri vardır. Bunlar
denize yakınlık-uzaklık (karasallık derecesi), yükselti ve orografik özellikler gibi daha çok
planetar faktörleri yerel değiĢikliklere uğratan, termik ve dinamik değiĢmelere neden olan
faktörlerdir (Koçman, 1993). Bolkar Dağları‘nda yükselti ova kenarından yani 50-100
metrelerden baĢlayarak 3524 metreye kadar yükselmesi iklim özelliklerinin de
farklılaĢmasına ana etken olmuĢtur. Bolkar Dağları‘nın doğu kesimde EcemiĢ-Akçatekir
çöküntüsü de hava akımlarının kanalize olmasında önemli bir etkiye sahiptir. EcemiĢAkçatekir depresyonu ve Belemedik Boğazı dıĢında Bolkar Dağları‘nda güneyden gelen
nemli hava kütlelerine ve kuzey sektörlü rüzgarlara kapalı bir durum vardır. Ancak nemli
hava kütleleri vadiler boyunca 1000-1200 metrelere kadar sokulabilmektedirler. Kuzeyden
gelen soğuk hava kütleleri ise Çıkıt Çayı vadisi boyunca kanalize olarak, EcemiĢ-Tekir
garabenini veya Belemedik boğazını takip ederek güney kesime kanalize olurlar.
ÇalıĢma alanımızda yükseltinin artıĢına bağlı olarak, denizden gelen nemli hava
kütlelerinin Bolkar Dağları‘nın kuzey kesimine geçememesi nedeniyle yüksek ve kuzey
kesimlerde karasallık artmaktadır. Alçak kesimlerde ise denize yakınlıktan dolayı
denizellik hakimdir. Bu durum yine yağıĢ dağılıĢında da önemli bir etkiye sahiptir.
ÇalıĢma alanımız tamamen Akdeniz bölgesinde olmasına rağmen Bolkar
Dağları‘nın kuzey ve güney kesimi arasında oldukça büyük farklar bulunmaktadır. Saha
içerisinde yer alan bazı istasyonlar deniz kenarında bazıları ise daha yüksek sahalarda yer
almaktadır. Bu nedenle çalıĢma alanının iklim özelliklerini ortaya koyabilmek için çalıĢma
alanı içerisinde ve yakın çevresinde olmak üzere 8 istasyon verileri kullanılacaktır. Bu
istasyonlar; Mersin, Adana, Tarsus, Karaisalı, Çamlıyayla, Pozantı, UlukıĢla ve Ereğli
istasyonlarıdır. ÇalıĢma alanımız içerisinde arazi kullanımını en fazla etkileyen
unsurlardan bir tanesi de bilindiği üzere iklimdir. Burada Bolkar Dağları‘nın iklim
özellikleri hususunda bilgiler verilmeye çalıĢılacaktır.
Ġklim unsurlarından öncelikli olarak sıcaklık durumu ele alınacaktır. Bolkar
Dağları‘nın doğu kesiminde yükselti ve bakı Ģartlarına bağlı olarak sıcaklık dağılıĢı
değiĢiklik göstermektedir. Alçak kesimlerde yıllık ortalama sıcaklık değeri denizel
iklimlere yakınlık gösterirken, kuzey kesimlerdeki istasyonlarda karasal iklimlere yakınlık
göstermektedir (Çizelge: 1. ġekil:6).
49
Çizelge: 1. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde aylara göre ve yıllık ortalama sıcaklık(°C)
Yıllık
O
ġ
M
N
M
H
T
A
E
E
K
A
Ort.
Mersin
10,5
11,1
13,8
17,7
21,5
25,2
27,9
28,3
25,8
21,5
15,9
11,9
19,3
Adana
9,6
10,4
13,4
17,5
21,8
25,6
28,2
28,5
26,1
21,6
15,2
11
19,1
Karaisalı
8,9
9,5
12,4
16,4
20,7
24,6
27,6
27,8
25,3
21,1
15
10,5
18,3
Tarsus
8,6
9
12,3
16,6
20,4
24,5
27,1
27,5
24,6
19,6
13,7
10,1
17,8
Pozantı
2,3
3,4
7,8
12,5
16,6
21,5
25,4
25,2
20,5
14,8
8,4
3,9
13,5
Çamlıyayla
1,4
1,6
5,9
11,4
14,7
18,3
21,9
22
19,2
14,3
8,1
3,8
11,9
0
1,4
5,9
11,7
16
20,3
23,4
22,7
18,2
12,4
6,2
1,7
11,7
-1,9
-1
3,3
8,9
13,4
17,9
21,7
21,2
16,7
10,8
4,5
0
9,6
Ereğli
UlukıĢla
°C
30
Mersin
25
Adana
20
Çamlıyayla
15
Ereğli
10
Karaisalı
Pozantı
5
Tarsus
0
O
ġ
M
N
M
H
T
A
E
E
K
A
UlukıĢla
-5
ġekil: 6. Ortalama sıcaklığın yıllık dağılıĢı
Çizelge:1 ve Ģekil:6‘da görüldüğü gibi Mersin istasyonunda yıllık ortalama sıcaklık
19,3 °C, UlukıĢla da ise 9,6°C‘dir. Mersin istasyonunda en sıcak ay olan Ağustos ayı
50
ortalaması 28,3 °C, en soğuk ay olan ocak ayı ortalaması ise 10,5 °C‘dir. Kuzeyde yer alan
UlukıĢla istasyonunda ise en sıcak ay temmuz ayı olup ortalama sıcaklık 21,7 °C, en soğuk
ay ise -1,9°C‘dir. Mersin istasyonu 3 m. yükseltide yer alırken UlukıĢla istasyonu ise 1453
m. yükseltide yer almaktadır. Ġki istasyon arasında yıllık ortalama sıcaklıklar arasında
yaklaĢık 10 °C‘lik bir farkı vardır. Yine Mersin, Adana ve Tarsus gibi merkezlerde
Akdeniz ikliminin hakim olması nedeniyle en sıcak ay ortalaması ağustos ayı iken kuzey
kesimde ise en sıcak ay temmuz ayıdır (ġekil:6). Mersin istasyonunda en sıcak ay ile en
soğuk ay arasındaki ortalama sıcaklık farkı 17.8 °C iken UlukıĢla istasyonunda bu fark
22.6 °C‘dir. Aralarında yaklaĢık 5 °C‘lik bir fark vardır. Bu durumda Mersin, Adana,
Tarsus istasyonlarının denizel iklimlere daha yakın olduğunu, UlukıĢla ve Ereğli gibi
yüksekte ve kuzeyde yer alan istasyonların ise karasal iklimlere yakınlık vardır. ÇalıĢma
alanımızda en sıcak yer Mersin istasyonunda olup, yükselti ve bakı Ģartlarına bağlı olarak
sıcaklık yükseklere çıkıldıkça ve kuzey kesimlerde azalıĢ göstermektedir (Çizelge:1 ve
ġekil:6). Yükselti farkına bağlı olarak ortaya çıkan sıcaklık değiĢimini ortaya koymak ve
çıkan sonuca göre dağlık sahanın yüksek kesimlerinde ortalama olarak aylık sıcaklık
dağılıĢını görebilmek için sıcaklık gradyanı hesaplanmıĢtır (Çizelge:2).
Çizelge: 2. Mersin ile Çamlıyaylanın aylık ortalama sıcaklık değerleri ve sıcaklık gradyanı
Ġstasyon
I
II
III
IV
V
10,5
11,1
13,8
17,7
21,5
25,2 27,9 28,3 25,8 21,5 15,9 11,9
19,3
Çamlıyayla 1072
1,4
1,6
5,9
11,4
14,7
18,3 21,9
22
19,2 14,3
8,1
3,8
11,9
Fark
9,1
9,5
7,9
6,3
6,8
6,9
6
6,3
6,6
7,2
7,8
8,1
7,4
0,9
0,9
0,7
0,6
0,6
0,7
0,6
0,6
0,6
0,7
0,7
0,8
0,7
Mersin
Gradyan
3
-1069
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
Yıllık
Burada görüldüğü gibi yükseklere çıkıldıkça her 100 metredeki sıcaklık
değiĢiminin her ay için aynı olmadığını görmekteyiz. Ancak ortaya çıkan sonuç genel
sıcaklık azalıĢına uygunluk arz etmektedir. Bu değerlerden hareket ederek Bolkar Dağı
üzerindeki sıcaklığın dağılıĢını hesapladığımız aĢağıdaki Çizelge elde edilmiĢtir
(Çizelge:2). Bu Çizelge verileri grafiğe aktarıldığında Bolkar dağları üzerindeki aylara
göre normal Ģartlarda yaylacılık faaliyetlerinin sürdürüldüğü dönemleri ortaya çıkmaktadır
(ġekil:7). Bu da yaylacılık faaliyetleri ile sıcaklık Ģartları arasında çok belirgin bir iliĢkinin
olduğunu ortaya çıkartmaktadır.
51
Çizelge:3. Aylara göre yükselti katlarındaki sıcaklık dağılımı.
Yükselti(m.)
I
II
III
IV
V
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
Yıllık
3500
-19,3
-19,9
-12,1
-2,9
-0,7
2,6
8,3
7,7
4,2
-2,1
-9,6
-14,6
-4,9
3250
-17,1
-17,6
-10,2
-1,4
0,8
4,2
9,7
9,2
5,8
-0,4
-7,8
-12,7
-3,2
3000
-15,1
-15,5
-8,3
0,3
2,4
5,8
11,1
10,6
7,3
1,3
-5,9
-10,8
-1,4
2750
-12,9
-13,3
-6,5
1,5
4,2
7,5
12,5
12,1
8,8
2,9
-4,1
-8,9
0,3
2500
-10,8
-11,1
-4,7
2,9
5,6
9,1
13,9
13,6
10,4
4,7
-2,3
-7,0
2,1
2250
-8,6
-8,7
-2,8
4,5
7,2
10,7
15,3
15,1
11,9
6,5
-0,5
-5,1
3,7
2000
-6,5
-6,7
-0,9
5,9
8,8
12,3
16,7
16,5
13,5
8,1
1,3
-3,2
5,5
1750
-4,4
-4,4
0,9
7,4
10,4
13,9
18,1
18,0
15,1
9,7
3,2
-1,3
7,2
1500
-2,2
-2,2
2,7
8,9
11,9
15,5
19,5
19,5
16,6
11,4
4,9
0,5
8,9
1250
-0,1
0,1
4,6
10,3
13,7
17,2
20,9
20,9
18,1
13,1
6,8
2,4
10,7
1000
2,0
2,3
6,4
11,8
15,2
18,8
22,3
22,4
19,6
14,8
8,6
4,3
12,4
750
4,1
4,5
8,3
13,3
16,7
20,4
23,7
23,9
21,2
16,5
10,9
6,2
14,1
500
6,2
6,7
10,1
14,7
18,3
21,9
25,1
25,3
22,7
18,2
12,2
8,1
15,7
250
8,3
8,9
11,9
16,2
19,9
23,6
26,5
26,8
24,3
19,8
14,1
10,0
17,6
0
10,7
11,4
14,1
17,8
21,7
25,4
28,1
28,4
25,9
21,7
16,1
12,1
19,5
3500
(Metre)
3250
3000
2750
2500
25-30
20-25
2250
15-20
2000
10-15
1750
5-10
1500
1250
1000
750
0-5
-5-0
-10--5
-15--10
-20--15
500
250
I
II
III
IV
V
VI
VII VIII IX
X
0
XI XII
ġekil: 7. Aylık sıcaklık değerlerinin yükselti katlarına dağılıĢı
52
ġekil 7‘de de görüldüğü gibi pek çok bitkinin vejetasyon dönemi için gerekli olan
aylık ortalaması 8 ºC den daha sıcak olan alanlar dağlık alanlarda yükseklere doğru
çıkıldıkça değiĢmektedir. 1250 m yükseltiye sahip alanlarda sıcaklık Ģartlarına bağlı olarak
kıĢ mevsiminde hayvancılıkla uğraĢan kesim hayvanlarını kıĢlaklarda kıĢlatmaktadırlar.
Çünkü bu yükseltiden aĢağı kısımlarda sıcaklıklar 0 ˚C altına düĢmemektedir. Yaz
dönemlerinde yüksek kesimlerdeki sıcaklık değerleri yükseltiye bağlı olarak düĢük
derecede seyrettiği için yaylacıların kalıĢ süresini sınırlandırmaktadır. Zirve kısımlarda
hiçbir ayın ortalaması 15 ºC ye çıkmamaktadır. Sıcaklık ortalamasının 10-15 ºC olduğu
yükselti değeri 2250 m civarındadır. Burada sıcaklık Ģartlarını 8 ºC den fazla olduğu
dönem yaklaĢık 6 aylık bir döneme karĢılık gelirken yaylacılar bura da 5 ay kadar kalırlar.
Ancak daha yükseklerde bu süre ortalama sıcaklığın düĢmesine bağlı olarak 3 ay‘a ve en
zirvede ise sadece 1 ay‘a kadar düĢmektedir (ġekil: 7).
ÇalıĢma alanımız içerisinde yağıĢ dağılıĢı da kuzey ve güney kesim arasında
farklılık göstermektedir. Güney kesimde yükselti ve bakıya bağlı olarak yağıĢ miktarı artıĢ
gösterirken, kuzey kesimde yağıĢ miktarı oldukça düĢüktür. Mevcut istasyonlar içerisinde
en fazla yağıĢ çalıĢma alanın hemen yanı baĢındaki 230 m. yükseltideki Karaisalı
istasyonunda ölçülmektedir (909,3 mm). En düĢük yıllık yağıĢ ortalaması ise 1044 m.
yükseltideki Ereğli istasyonuna aittir (293,4 mm). 1077 m. yükseltide yer alan Çamlıyayla
istasyonunda yıllık ortalama yağıĢ 810,4 mm‘dir. Çamlıyayla istasyonunda rasat süresi çok
düĢük (sadece 3 yıl) olduğu için çok uzun yıllar ortalaması olmamasına rağmen, yağıĢ
miktarının yükseltiye bağlı olarak arttığını göstermektedir (Çizelge:4, ġekil:8). Alçak
kesimde yer alan istasyonlarda en yağıĢlı dönem kıĢ ayı ve en yağıĢlı ay aralık, ocak ayları
iken, kuzey kesimde yer alan istasyonlarda en yağıĢlı dönem bahar dönemi ve en yağıĢlı ay
ise nisan, mayıs aylarıdır (Çizelge4: ġekil: 8). Bu da alçak kesimlerde yer alan
istasyonların denizel iklimlere daha yakın, yüksek ve kuzey kesimlerde yer alan
istasyonların ise karasal iklimlere daha yakın olduğunu göstermektedir. UlukıĢla ve Ereğli
istasyonlarında yağıĢ rejimi incelendiğinde bu istasyonlarda iki maksimum ve iki minimum
olduğu, alçak kesimlerde yer alan istasyonlarda tek maksimum ve tek minimumum olduğu
görülür Bu rejim özelliklerine göre UlukıĢla ve Ereğli gibi istasyonlarda görülen ikinci
maksimumlar karasallık etkisiyle oluĢan kararsızlık yağıĢlarını gösterir. Ve yarı karasal bir
yağıĢ rejimine sahip olduğunu gösterir. Kıyı istasyonlarında ise Akdeniz yağıĢ rejimi
hakimdir.
53
Çizelge: 4. Mevcut istasyonlarda aylık ve yıllık ortalama yağıĢ miktarı (mm olarak)
Yıllık
O
ġ
Karaisalı
147,6
100,8
Çamlıyayla
72,4
Pozantı
M
M
H
K
A
Ortalama
91,3 89,8
83,1
45,1
13,1 14,7 24,2 51,6
95,6
152,4
909,3
108,8
98,9
41,2
37,3
2,9
8,6
27,4 54,5
84,7
206,7
810,4
130,2
83,1
90,5 71,2
59
25,1
7,9
2,9
15,1 62,6
80,3
109
736,9
Adana
114,1
84,1
60,4 56,2
45,5
19,4
10
6,3
14,6 51,3
84,6
121,3
667,8
Tarsus
86,7
77,7
55,6 30,7
39
14,9
8,3
2,9
13,5 24,7 100,7 150,5
605,2
Mersin
109,5
78,4
52,1 40,4
21,7
9,3
6,8
4,7
7,2
43,2
84,8
133,5
591,6
UlukıĢla
24,4
22,4
35,2 49,4
52,8
28,6
7,2
4,5
7,8
29,4
27,2
32,4
321,3
Ereğli
30,1
25,8
37,6
23,3
5,8
4,2
7
23,2
28,6
34,1
293,4
30
N
67
43,7
T
A
E
E
(mm)
250
Mersin
200
Adana
Çamlıyayla
150
Ereğli
Karaisalı
100
Pozantı
Tarsus
50
UlukıĢla
0
O
ġ
M
N
M
H
T
A
E
E
K
A
ġekil: 8. YağıĢ miktarının aylara göre dağılıĢı
54
Harita: 6. Bolkar dağlarında genelleĢtirilmiĢ yağıĢ haritası
55
Harita:6‘da da görüldüğü gibi çalıĢma alanımız da yükseltiye bağlı olarak yağıĢ
miktarıda artmaktadır. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde yıllık ortalama yağıĢ miktarı
daha yüksek, kuzey kesiminde ise daha düĢüktür. Ereğli, UlukıĢla isatasyonları en düĢük
yağıĢ alan yerler iken Karaisalı ve Çamlıyayla istasyonlarında en yüksek yağıĢ miktarının
düĢtüğü alanlardır. Yükseklere çıkıldıkça bu değer artmaktadır. Bunun sonucu olarak
güney yamaçlarda gür bitki örtüsü mevcuttur.
ÇalıĢma alanımız içerisinde arazi kullanım olarak özellikle sayfiye amaçlı
yaylacılığı etkileyen önemli faktörlerden bir tanesi de yaz döneminde alçak kesimlerde
bağıl nem oranın yüksek olmasıdır. ÇalıĢma alanımız içerisinde bağıl nem oranın
dağılıĢında da kuzeyde ve yüksek kesimde yer alana istasyonlar ile güneyde ve alçak
kesimlerde yer alan istasyonlar arsında tam zıt bir durum söz konusudur. Denizel olan
istasyonlarda yıl içerisinde bağıl nem çok değiĢmezken karasal istasyonlarda ise yazın
bağıl nem düĢer (Çizelge:5, ġekil: 9). Bu da havanın sıcaklığının artması ama mutlak nem
miktarının çok yükselmemesi ile ilgilidir.
Mersin istasyonunda bağıl nemin en düĢük olduğu mevsim sonbahar olup, en düĢük
aylar ekim ve kasım aylarıdır. Bu dönemde bağıl nem %64‘e kadar düĢmektedir. Arazi
çalıĢmalarında en güzel fotoğrafta bağıl nemin en düĢük olduğu bu aylarda çekilmektedir.
Bağıl nemin en yüksek olduğu ay ise haziran ayıdır. Bağıl nem oranı %75‘tir. Havaların en
sıcak olduğu ay olan Ağutos ayında bağıl nem %74 olup, sıcaklıkla beraber bunaltıcı bir
hava oluĢturmaktadır.
Kmuzey kesimde yer alan UlukıĢla istasyonunda ise Mersin istasyonunun tersi bir
durum olup, bağıl nemin en düĢük olduğu ay yaz mevsimidir. Havanın en sıcak olduğu
temmuz ayında bağıl nem %48‘dir. Bağıl nemin en yüksek olduğu mevsim kıĢ mevsimi
olup, bağıl nemin en düĢük olduğu ay ocak ayıdır. Bağıl nem % 76‘dır (Çizelge:5, ġekil:9).
56
Çizelge: 5. Mevcut istasyonlarda aylık ve yıllık ortalama bağıl nem oranı (% olarak)
Yıllık
O
ġ
M
N
M
H
T
A
E
E
K
A
Ortalama
Mersin
67
67
69
72
74
75
76
74
67
64
64
66
69
Tarsus
74
73
76
77
79
80
78
78
74
71
73
75
75
Adana
66
64
66
67
66
68
70
70
65
62
64
68
66
UlukıĢla
76
74
68
63
61
53
48
49
53
64
70
75
62
Çamlıyayla 65
68
67
66
61
65
61
62
56
59
63
69
64
Pozantı
68
65
64
63
60
53
47
47
51
60
65
70
59
Ereğli
75
71
64
59
59
53
50
53
57
64
70
75
62
90
80
70
Mersin
60
50
Tarsus
Adana
40
UlukıĢla
Çamlıyayla
Pozantı
Ereğli
30
20
10
0
O
ġ
M
N
M
H
T
A
E
E
K
A
ġekil: 9. Bağıl nem oranları(%)‘nın aylara göre dağılıĢı
ÇalıĢma alanında yaylacılık faaliyetleri üzerine direk serinletici etkisi olan
rüzgarların esme yönleri ve sayıları da farklılık arz etmektedir. EcemiĢ-Akçatekir grabeni
içerisinde yer alan sayfiye amaçlı yaylalar (Akçatekir, Pozantı, Eskikonacık, Yenikonacık,
Aspava, Armutalanı vb.) yaz dönemlerinde kuzey sektörlü esen bu rüzgarların serinletici
etkisine bağlı olarak tercih edilirler. Bu kesimde yer alan Pozantı meteoroloji istasyonunun
57
verilerinde rüzgar esme sayıları incelendiğinde kuzey sektörlü rüzgarların hakim olduğu
açıkça belli olmaktadır. Burada istisna olarak güneybatı yönlü rüzgarlarında yüksek
çıkması Akdeniz bölgesinden hareket eden hava kütlelerinin Belemedik boğazından
grabene kanalize olması ile iliĢkilidir.
800
NW
N
NE
600
400
W
E
200
0
SW
SE
NW
S
W
SW
ġekil: 10. Pozantı istasyonunda yaz döneminde rüzgar esme sayıları
ÇalıĢma alanının alt kuĢağında karakteristik Akdeniz iklimi gözükürken yükseklere
çıkıldıkça Akdeniz ikliminin dağ karakteri hakimdir. Ġklim özelliklerine bağlı olarak arazi
kullanım ĢekillenmiĢ alt kuĢakta verimli tarım arazileri ikliminde uygun olması ile tarımsal
faaliyetler hakim olmuĢtur. Orta kuĢak serin iklim Ģartlarının etkisi ile sayfiye amaçlı
yaylacılık ve bağ bahçe tarımının yaygın olduğu alanlar için uygun bir kuĢaktır. Yüksek
dağlık saha ise iklim Ģartlarına bağlı olarak sadece hayvancılık amaçlı yaylacılık ve dağ
turizmi için uygun alan teĢkil etmektedir.
ÇalıĢma
alanının
iklim
sınıflandırma
değerlerine
baktığımızda
Mersin,
DeMartonne'nin iklim sınıflandırmasının yıllık değerlendirmesine göre; yarı kurak ile
nemli iklim arasındadır. Mersin, De Martonne - Gottmann formülüyle yapılan yıllık
değerlendirmede; yarı kurak- az nemli bölgedir. Emberger metodu uygulandığında Mersin
iklimi, YumuĢak Akdeniz Ġklimi - çıkmıĢtır. Yine aynı metodun kurak devrenin tespiti
formülü uygulandığında da sonuç, Akdeniz iklimi Ģeklinde çıkmıĢtır.
58
Mersinde yaz kuraklığı çok belirgindir. Mart-Nisan aylarında yağıĢ miktarı
potansiyel evapotransprasyonun altına düĢer. Böyle yörede kuraklık baĢlar. Ancak bu
kuraklık mayıs ayına kadar pek hissedilmez. Çünkü toprakta biriken su bu açığı kapar.
Mayıs ayı sonundan Ģitiber yörede mutlak kuraklık baĢlar ve bu dönem ekim ayına kadar
sürer. Bu aydan sonra yağıĢ artıĢı ve azalan potansiyel evapotarpirasyona bağlı olarak
toprakta su birikmeye baĢlar ve aralık ayında toprak doygun hale gelir. Aralık ayı ile martnisan ayları arasında ise toprak doygun durumdadır (ġekil:11)
250
Yağış-Etp (mm)
200
150
Kullanılan su
Biriken
su
100
Su açığı
Su
Fazlası
50
0
I
II
III
IV
V
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
Aylar
Etp (Düzeltilmiş Evapotranspirasyon)
Yağış
ġekil: 11. Mersin istasyonunda yağıĢ ve düzeltilmiĢ potansiyel evapotransprasyon
Ereğli De Martonne – Gottmann formülüyle yapılan yıllık değerlendirmede; yarı
kurak bölgedir. Emberger metodu uygulandığında Ereğli iklimi, kıĢı çok Soğuk - çıkmıĢtır.
Yine aynı metodun kurak devrenin tespiti formülü uygulandığında da sonuç, Akdeniz
iklimi Ģeklinde çıkmıĢtır.
59
Thornthwaite göre Ereğli;C2B'2rb'3 iklim grubuna girmektedir. Bunun anlamı ise;
Ereğli; az yağıĢlı-yağıĢlı, 2. Dereceden Mezotermik (Orta Sıcaklık), Su noksanı olmayan
veya çok az olan, 3. dereceden denizsel (Oseanik), iklim tipine girdiği görülür.
UlukıĢla DeMartonne'nin iklim sınıflandırmasının yıllık değerlendirmesine göre;
az kurak iklim dır. UlukıĢla De Martonne - Gottmann formülüyle yapılan yıllık
değerlendirmede; yarı kurak bölgedir. Emberger metodu uygulandığında UlukıĢla iklimi,
kıĢı çok soğuk çıkmıĢtır. Yine aynı metodun Kurak devrenin tespiti formülü
uygulandığında da sonuç, Akdeniz iklimi Ģeklinde çıkmıĢtır.
Çizelge: 6. SeçilmiĢ istasyonlara göre iklim tipleri
Ġstasyon
UlukıĢla
De Martonne
Az kurak
Ereğli
Mersin
De Martonne-Gotman
Yarı Kurak
Yarı Kurak
Yarı kurak-nemli
Yarı kurak- az nemli
Emberger
KıĢı çok soğuk Akdeniz
iklimi
KıĢı çok soğuk Akdeniz
iklimi
YumuĢak Akdeniz iklimi
60
2.1.4. HĠDROĞRAFĠK ÖZELLĠKLER
Bir bölgenin hidrografik özellikleri arazi kullanım açısından en önemli doğal
özellikler arasında yer almaktadır. Nihayetinde insanın var olabilmesi öncelikli olarak suya
bağlıdır. Köylerin, kasabaların ve Ģehirlerin kuruluĢ ve geliĢmeleri de su varlığı ile
iliĢkilidir. Heredot bunu ifade etmek için ―Mısır Nil‘in Hediyesidir‖ tabirini kullanarak
Ģehirlerin geliĢimin de suyun ne denli önemli olduğunu ifade etmiĢtir.
Ġnceleme alanına bu nispetle bakıldığı zaman Bolkar Dağları‘nın en alt sınırını
oluĢturan ovalık sahaya geçiĢ kısmında kurulmuĢ olan Tarsus Ģehri; tarihi dönemler
içerisinde denizin buraya kadar sokulabiliyor olması ve özelliklede Berdan çayının Tatlı su
temini açısından Ģehrin geliĢiminde çok önemli rol oynadığını görmekteyiz. Yaz
döneminin sıcak ve kurak geçtiği bu alanda su ihtiyacının önemi tartıĢma götürmeyecek
niteliktedir.
AraĢtırma sahasının ana akarsu ve drenaj sistemine baktığımızda; en önemli akarsu
ve su toplama havzasına Tarsus (Berdan) çayının sahip olduğunu görmekteyiz (Harita: 7).
Ana hatları ile dandritik bir drenaja sahip iken yukarı çığırında dağın tektonik uzanıĢına
paralel olarak kafesli bir drenaj‘a dönüĢtüğünü görmekteyiz. Tarsus çayı üzerinde ikisi
hidroelektrik santrali olmak üzere 3 tane barajın inĢa edildiği bir akarsudur. Bunlardan en
büyük olan hem hidroelektrik üreten ve hem de tarımda sulama amaçlı olarak kullanılan
Berdan Barajı ve bu barajdan yukarıda kurulmuĢ olan Kadıncık 1 ve Kadıncık 2
Hidroelektrik barajları yer almaktadır. Tarsus Çayı yukarı çığırda Elmalıboğaz ve
Karboğazı derelerinin oluĢturduğu Gülek Deresi, Kepez Deresi, Kadıncık çayı ve
Cehennemdere çaylarının ana kolları oluĢturduğu bir çaydır. Bahsi geçen derelerin hemen
hemen hepsinin vadileri içerisinde sınırlıda olsa akarsulardan yararlanılarak sulu tarım
yapılmaktır.
Tarsus Çayı dıĢında çalıĢma alanı içerisindeki en önemli akarsulara; doğu kesimde
Çakıt çayının batı ve güney kolları, batı kesimde ise Gözne‘nin hemen doğusunda Deliçay
ve En batıda ise Kızıldere‘nin doğu ve kuzey kolları çalıĢma alanı içerinde kalmaktadır
(Harita:7). Bu dereler ekonomik ve kullanım açısından debilerinin düĢük olmaları nedeni
ile çok önem arzeden akarsular konumunda değillerdir. Ancak hayvanların sulanması çok
kısmi alanlarda bahçelerin sulanması için bu akarsulardan da faydalanılmaktadır.
61
Harita: 7. ÇalıĢma alanının akarsu ağı haritası
62
ÇalıĢma alanından hidrografik olarak arazi kullanımına etki eden bir diğer faktör
ise birikmiĢ su alanı olarak göl alanlarıdır. Bunları suni ve doğal göller olarak ikiye
ayırdığımızda Berdan Baraj gölü, Tarsus çayı üzerinde kurulmuĢ olan suni göl olarak en
büyük alanı teĢkil etmektedir. Bunların dıĢında Kadıncık – I ve Kadıncık – II baraj gölleri
ise diğer suni göllerdir. Yine aynı Ģekilde Tarsus çayına Berdan barajından daha güneyde
kavuĢan KoĢun deresi üzerindeki ÇavuĢlu göleti de dikkate değerdir. Bu göletlerden
hayvanları sulama amaçlı olarak ve çok amatörce de olsa balık tutma açısından
yararlanılmaktadır.
Doğal göllere baktığımızda çalıĢma alanı içerisinde en fazla doğal göl buruların
ĢekillendirmiĢ olduğu yüksek kesimlerde dağların kuzey yamaçlarındaki sirk çukurlukları
içerisindeki gölleri görmekteyiz. Bunlar en büyükten itibaren ele alacak olursak; Karagöl,
hemen gerisinde Çini göl, yine Bolkar Dağları‘nın zirveler bölümünün batısında iki adet
Çini göl, Ala göl ve nispeten zirveler kısmına göre güney de yer alan Çinili göl önemli
doğal buzul gölleridir. Bolkar Dağları üzerinde oldukça derin sirk çukurlukları olmasına
rağmen Karadeniz bölgesinin yüksek kesimlerindeki gibi buzul göllerinin çok fazla
olmaması sahanın kireçtaĢlarından meydana gelmesinden dolayı buzullaĢma sonrasında
düdenlerden suların boĢalmasıyla göl oluĢamamaktadır. Böylece araĢtırma sahamızda göl
sayısı birkaç taneye düĢmektedir. Mevcut bu göller ofiyolitik melanj‘ın buzullar tarafından
aĢındırıldığı sahalarda göl oluĢumlarına rastlamaktayız. Bolkar Dağları‘nda en fazla turist
çeken göl hiç kuĢkusuz ki Kara göldür (Foto:1).
ÇalıĢma alanı içerisinde çok nadir olmakla beraber bazı uvala ve dolinlerin
içerisinde de doğal göllere rastlanmaktadır. Bunların en önemlisi Akçatekir‘in hemen
güneybatısındaki Nohutluk uvalası içerisindeki Nohutluk Gölü‘dür (Foto:2). Sirk göllerine
göre oldukça sığ olan bu gölün çevresi sazlıklarla çevrelenmiĢ durumdadır. Bez çadırlar
kurarak sayfiye amaçlı yaylacılık yapmak isteyen insanlar genellikle çadırlarını bu göl
kenarına kurarak gölden istifade ederler.
63
Foto:1. Karagöl
Foto: 2 Nohutluk gölü ve çevresi
64
ÇalıĢma alanı içerisinde arazi kullanımını etkileyen diğer önemli hidrografik
unsurlar su kaynaklarıdır. Bu yönü ile bakıldığında aslında Bolkar Dağları su kaynakları
açısından fakir bir sahadır. Bölgeye düĢen yağıĢ miktarı az olmamakla beraber sahadaki
tektonik uzanıĢ, sahanın büyük bir bölümünün kirtaçtaĢlarından meydana geliyor olması su
kaynaklarını farklı Ģekillerde etkilemektedir. Buna bağlı olarak üç seviyeden oluĢan
platolardan meydana gelen sahada kullanım amaçlı olarak kuyuların yoğunluk kazandığını
görürken, bu plato alanlarını oldukça derin bir Ģekilde yaran vadi yamaçlarında
kendiliğinden yeryüzüne ulaĢan kuvvetli ve zayıf su kaynaklarının olduğunu görmekteyiz.
AraĢtırma alanındaki mevcut köy ve kasabaların her birinin kuruluĢ yeri seçiminde
bir su kaynağı mevcudiyetinin büyük rolü olduğunu görmekteyiz. Ġnsanların kullanımına
bağlı olarak arz talep iliĢkisine bağlı olarak özellikle sayfiye amaçlı yaylacılığa bağlı
geliĢen yaylalarda zamanla mevcut su kaynaklarının yetmemesine bağlı olarak oldukça
uzak mesafelerden bu sahalara su nakliyesi yapılmaktadır. Bu amaçla kurulmuĢ olan su
Ģebeklerine en güzel örnek Akçatekir yaylasının su ihtiyacını karĢılamak için ġekerpınar
kaynağından suyun Akçatekir‘e ulaĢtırılmasıdır. Yine aynı amaçlı olarak Çamlıyayla‘nın
su ihtiyacı için Bolkar Dağları‘nın eteklerinden su temin edilmektedir.
Platolar üzerinde mevcut su kaynaklarının yetersiz olduğu köylerde su ihtiyacı
kuyulardan sağlanmaktadır. Bu nedenle platoluk sahalarda oldukça yoğun su kuyularının
açıldığını görmekteyiz (Harita:8). Yine aynı Ģekilde karstik platolarda hayvancılık amaçlı
yapılan yaylacılık faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için yine su ihtiyacının büyük bir
bölümünün kuyulardan karĢılandığını görmekteyiz. Bu amaçla açılan kuyular sahadaki killi
veya ofiyolitik su tutabilen kayaçların içerisine açıldığını görmekteyiz. Bu kuyular
yaklaĢık 10-15 metre derinliğinde olmaktadır. Hatta bazı yaylaların erken boĢaltılmasında
bu kuyularda suyun kalmamasının da büyük rolü vardır. Killi kayaçlarar suyu bünyelerine
oldukça yavaĢ aldıkları gibi hergün kuyudan su çekilmesine rağmen çok yavaĢ yavaĢ su
vererek bir diğer güne kadar kuyu tekrardan su alınabilecek seviyeye gelmektedir.
65
Harita: 8. Su kaynakları haritası
66
Bazı kuyular ise bahar döneminde normal su kaynağı Ģeklinmde akıĢı mevcut iken
yaz ortasında suyu azalmakta ve artık helkelerle su çekimi yapılmaktadır. Bu tür kuyulara
en güzel örnek Katırçayırı yaylasında görülmektedir (Foto:3).
Foto: 3. Katırçayırı yaylasında su kuyusu ve hayvanların sulandığı tekne
Bu kuyuların dıĢında plato üzerinde kaynak durumunda olan pınarlarda mevcuttur.
Örneğin ÖĢün yaylasında daimi akıĢı bulunan bir pınardan su ihtiyacı karĢılanırken
çevresindeki Dümbelek gibi yaylalarda su ihtiyacı yine kuyulardan sağlanmaktadır.
ÇalıĢma alanında su ihtiyacına yönelik Kaptajlar açılmıĢ olmakla beraber bunların
sayısı 4-5 taneyi geçmemektedir.
ÇalıĢma
alanı
içerisinde
en
dikkate
değer
ve
ekonomik
açıdan
da
değerlendirilmekte olsan su kaynakları; ġekerpınar suyu ve Çamlıyayla yakınında
PapazınbaĢı su kaynakları oldukça önemlidir. ġekerpınarı kaynağından birçok su firması su
ĢiĢeleme iĢlemleri yaparak yurt içinde piyasaya sürmektedir.
67
2.1.5. TOPRAK ÖRTÜSÜ
Toprak oluĢumunda etkili olan birçok faktör mevcuttur. Bunlar; ana materyal,
iklim, canlılar, topografya, beĢeri faktörler ve zamandır. Bu nedenle toprak
gruplarına
geçmeden
önce
toprak
oluĢumuna
etki
eden
faktörleri
kısaca
değerlendirmek yerinde olacaktır.
Toprak oluĢumunda etkili olan faktörlerin baĢında ana kaya gelmektedir.
Toprağın inorganik maddesini ana kaya oluĢturmaktadır. Bolkar Dağları‘nın doğu
kesimine bakıldığında jeolojik olarak oldukça çeĢitli olduğunu görmekteyiz. Bolkar
Dağlarının kuzey kesiminde genelde Tersiyer havzasında çökelmiĢ birimler hakim
iken, yüksek kesimde Permiyen mermerler ve diğer Paleozoyik ve Mesozoyik
birimler yaygındır. Güney kesimde ise Mesozoyik temel üzerinde tortulanmıĢ
Miyosen dönemine ait oluĢumlar geniĢ yer tutar. Dağlık alandan ovaya geçiĢ
kısımlarında ve vadi tabanlarında ise en genç birimler mevcuttur. Buna göre torak
gruplarıda farklılık göstermektedir.
Toprak oluĢuma etki eden bir diğer faktör ise iklim özellikleridir. Bolkar Dağları‘nın
doğu kesiminin alçak kesimlerinde yaklaĢık 1000 metrelere kadar karakteristik
Akdeniz iklimi gözükürken yüksek kesimlerde Akdeniz ikliminin dağ karakteri
gözükmektedir. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde ise karasal iklim Ģartları hüküm
sürmektedir. Mersin il merkezindeki meteoroloji istasyonunun ölçümlerine göre en
soğuk ay ortalaması 10,5 °C, en sıcak ay ortalaması ise 28,3 °C. dir. Mersinde yıllık
ortalama yağıĢ tutarı 591,6 mm. dir. Bu durum yükseklere çıkıldıkça ve kuzey kesimde
tamamen değiĢmektedir. Çamlıyayla ilçesinde en soğuk ay ortalaması 1,4 ve °C, en sıcak
ay ortalaması ise 22 °C. dir. Ortalama kar yağıĢlı gün sayısı 16 dır. Yıllık ortalama yağıĢ
miktarı ise 810,4 mm. dir. UlukıĢla ilçesinde ise daha farklı bir durum mevcuttur. En
soğuk ay ortalaması -1,9 ve °C, en sıcak ay ortalaması ise 21,7 °C. dir. Ortalama kar
yağıĢlı gün sayısı 33,6, ortalama karla örtülü gün sayısı ise 63,9‘dur. Yıllık ortalama
yağıĢ miktarı ise sadece 321,3 mm.‘dir
Toprak oluĢumunu etkileyen bir diğer faktör ise sahadaki doğal bitki örtüsü
özellikleridir. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde, doğal bitki örtüsü oldukça
zengindir. Alt kuĢakta 600 metrelere kadar maki elemanları, 600-1100 metrelere kadar
kızılçam ormanları, 1100-1700 metreler arasında karaçam, sedir, göknar ve ardıç
ormanları, 1700-2000 metrelere kadar ise ardıç ormanlarına rastlanılır. Yükseltiye
68
bağlı olarak yüksek alanlara daha fazla yağıĢ düĢmesi nedeniyle bitki örtüsüde daha
gür bir vaziyettedir. Buna bağlı olarak bu alanlarda daha çok kahverengi orman
toprakları geliĢmiĢtir. Zirve kesimlerin orman üst sınırında olması nedeniyle ve diğer
faktörlere bağlı olarak toprak oluĢamamıĢ çıplak kayalık alanlar olarak karĢımıza
çıkamaktadır.
Bölgedeki akarsular ve yan kolları da toprak oluĢumuna olumlu ve olumsuz
etkileri mevcuttur. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde akarsular genellikle tektonik
uzanıĢlara göre ĢekillenmiĢtir. ÇalıĢma alanında mevcut akarsularının taĢımıĢ oldukları
malzemeleri biriktirdikleri düz alanalara geçiĢ kısımlarında ve vadi tabanlarında
alüvyal topraklar oluĢmuĢtur.
Eğimli yamaçların etek kısımlarında kolüviyal topraklar geliĢirken, düz ve taĢlık
alanlarda Redzina topraklar geliĢmiĢtir.
Toprak oluĢumunda etkili olan bir diğer faktör ise hiç kuĢkusuz zamandır.
ÇalıĢma alanımız genç bir oluĢum sahasında olduğu için bazı alanlarda toprak
oluĢumu ve geliĢimi oldukça yeni sayılır.
Ġklim, topografya ve ana kaya farklılıkları nedeni ile Bolkar Dağları‘nın doğu
kesiminde çeĢitli büyük toprak grupları oluĢmuĢtur. Büyük toprak gruplarının yanı
sıra toprak örtüsünden yoksun bazı arazi tipleri de görülmektedir. Bunlar çıplak
kayalık alan (ÇK) olarak iĢaretlenmiĢtir. Toprakların genel dağılıĢına baktığımızda
en büyük oranın kahverengi orman topraklarına ait olduğunu görmekteyiz (Çizelge:7
ġekil:12). ÇalıĢma alanımızdaki toprak gruplarının %43‘ünü meydana getirir. Bu
durum çalıĢma alanımızdaki geniĢ orman varlığı ile iliĢkilidir. Toprak gruplarına ait
en küçük oranı ise alüvyal topraklar oluĢturur. Sadece vadi içlerinde mevcut olan
alüvyal topraklar ancak %0,5 oranında bir alan kaplamaktadır. Buda yok denecek
kadar az olduğunu göstermektedir. Üzerinde toprak örtüsü tam geliĢmemiĢ olan
çıplak kayalık alanlar ise %22 oranında bir alan kaplamaktadır (ġekil:12).
69
Çizelge: 7. Büyük toprak grupları
KAPLADIĞI ALAN (km²)
Büyük Toprak Grubu
Kahverengi Orman Toprakları (M)
1520
Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları N
474
Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprak.(E)
353334155
Rendzinalar (R)
223457587
Kırmızı Akdeniz Toprakları (T)
68210910
Kahverengi Topraklar (B)
21244276
Kolüvyal Topraklar (K)
66486482
Alüvyal Topraklar (A)
7524486
Çıplak Kayalıklar CK
772277096
0%
1%
Kahverengi Orman Toprakları
(M)
2%
2%
Çıplak Kayalıklar CK
6%
Kireçsiz Kahverengi Orman
Toprakları N
10%
43%
Kırmızı Kahverengi Akdeniz
Toprak.(E)
Rendzinalar (R)
14%
Kırmızı akdeniz Toprakları (T)
Kolüvyal Topraklar (K)
Kahverengi Topraklar (B)
22%
Alüvyal Topraklar (A)
ġekil: 12. ÇalıĢma alanı içerisindeki büyük toprak grupları
70
ÇalıĢma alanı içerisindeki toprakları eski toprak sınıflandırma sistemine göre
Zonal, Ġnrazonal ve Azonal topraklar olarak 3‘ta ele alacağız.
2.1.5.1. Zonal Topraklar
Zonal topraklar, iyi geliĢmiĢ profil özelliklerine sahip olup, toprağı oluĢturan aktif
faktörlerden iklim ve vejetasyon Ģartlarına göre oluĢmuĢ topraklardır. BaĢka bir
ifadeyle, iklim ve vejetasyon toprak oluĢumunda etkili olmuĢ ve toprak üzerine hakim
damgasını vurmuĢtur (Atalay, 1989; 234). ÇalıĢma alanımız içerisinde en yaygın toprak
grubu zonal topraklar grubuna dahil kestane renkli topraklardır.
Kahverengi Orman Toprakları: Kahverengi orman toprakları yüksek kireç içeriğe
sahip ana madde üzerinde oluĢurlar. Profilleri A (B) C Ģeklinde olup horizonlar birbirine
tedricen geçiĢ yaparlar. Bunlarda A horizonu çok geliĢmiĢ olduğundan iyice belirgindir.
Koyu kahverenginde ve dağılgandır. Gözenekli veya granüler bir yapıya sahiptir. B
horizonlarında renk açık kahve ile kırmızı arasında değiĢir. Yapı granüller veya yuvarlak
köĢeli bloktur. Çok az miktarda kil birikmesi olabilir. Horizonun aĢağı kısımlarında Ca C03
bulunur.
Bu gruptaki topraklarda toprak derinliği sığ ve çok sığdır. Haritalama birimleri arasında çok dik ve sarp olanlar büyük kısmını kaplar. TaĢlılık, kayalık ve Ģiddetli erezyon
problemdir. Orman ve otlak olarak değerlendirilirler. Dik ve orta eğimli birimler dağlık
arazi içinde sırtlar, boyunlar ve dağ eteklerini kaplar. ÇalıĢma alanımız içerisinde en büyük
yüzdeyi teĢkil eder. Yükseltinin elverdiği kesimlerde kuru tarım ve meyve yetiĢtirmede
kullanılırlar.
AraĢtırma sahasında bu topraklar iç kısımlarda bulunur. Mersin-Tarsus arasındaki
Rendzina topraklarından sonra kahverengi orman toprakları Konya sınırına kadar devam
eder. Eski Namrun yolunun E-5 karayolu ayrımı Namrun Evcili çizgisinin kuzeyinden
Niğde ve Konya sınırına kadar kahverengi orman toprakları yeralır (Harita:9).
71
Harita: 9. AraĢtırma sahasının genel toprak dağılımını gösteren harita
72
Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları: ġistler, serpantin ve kristal kireçtaĢı
üzerinde; orman ve çalı örtüsü altında, zayıf ileri derecede katmanlaĢmıĢ kireçsiz
kahverengi orman toprakları oluĢmuĢtur. Tipik profilde, üstte koyu gri kahve renkli alt altta
daha kırmızı, bünyece daha ağır yahut yapıca farklı B, en altta C, R ya da her ikisi bir
arada bulunur. ġist üzerinde toprak açık renklidir. KireçtaĢı üzerindeyse, özellikle B daha
kırmızıdır. OluĢumda üst toprakta organik madde birikmesi, oksitlenme, kil, Fe - A1
oksitlerin A dan B ye yer değiĢtirmesi iĢlemleri etkindir. Fakat dik - sarp eğimlerde zayıf
A1 oluĢumundan baĢka geliĢme görülmez.
Kireçsiz kahverengi oluĢumu gösteren sert kalkerler eski olup Permiyen yaĢlıdır.
ġistler Devoniyen‘e ve serpantin Mesozoike aittir. Serpantin ve bazı Ģistlerden ayrıĢan
materyal serbest kireçden yoksundur. KireçtaĢı‘ndan ayrıĢan materyal yüksek oranda
kireçlidir. Yoğun yağıĢ altında ve uzun zaman içinde profilden yıkanmıĢtır. Toprak kireçtaĢına oturmasına rağmen köpürmez. Ancak üstteki çakılların ayrıĢmasıyla toprağa
katılan kireç hızla yıkanırsa da oluĢumu geriletir. Bu nedenle pH ve bazla doyma
yüksektir.
ÇalıĢma alanı içerisinde yaklaĢık %14‘lük bir alan kaplayan bu gruptaki topraklar
Aslanköy'ün güneybatısında, Namrun - Gözne yayalaları arasında, Cehennemdere
vadisinin güney kesiminde yer alır (Harita 8).
Kırmızı Akdeniz Toprakları: Kırmızı Akdeniz Toprakları yüksek arazilerde kristal
kireçtaĢı üzerinde oluĢmuĢlardır. Bu toprakların oluĢumlarında kurak yaz dönemlerinde
sıcaklıkla beraberdemir oksit birikimi iĢlemleri etkindir. Organik madde hızlı ayrıĢtığından
toprakta düĢük seviyededir. Toprak gövdesi (AB), çoğunlukla doğrudan doğruya sert kireçtaĢı üzerine oturur. Bazı hallerde arada ince, yumuĢak kireç katı vardır. TaĢlılık ve kaya
çıkıĢları yaygındır. ġiddetli aĢınım etkin ise toprak yalnız kaya çatlaklarında ve küçük
çukurlarda bulunur. KireçtaĢı çimentolu ve kristal kalker çakıllı konglomeralar üzerinde de
buna benzer toprak oluĢmuĢtur. 5YR ve daha kahverengi Hül'lü, organik maddece daha
zengin o!an bu topraklar çoğu hallerde Kırmızı Kahverengi Akdeniz olarak sımflanmıĢtır.
Ġkinciler daha düĢük eğimli ve tabana daha yakın pozisyonlarda oluĢmuĢtur. Toprak daha
derindir. Kırmızı Kahverengi Akdenizler Kırmızı Çayır Topraklarına geçiĢ olarak
düĢünülebilir.
Kırmızı Akdenjzlerin doğal örtüsü Akdeniz iklimine öz çalı - maki topluluğudur.
Pı-norlı (Q. ile X) ve meĢe (Ouercus) topluluğunun baskın türleridir. Kıyıdan uzaklaĢtıkça
73
meĢe yaygınlaĢır. Bu örtü içinde incir, dut zeytin serpilmiĢtir
Kırmızı
Akdeniz
Toprakları,
komĢu
bulunduğu
Kahverengi
Orman
ve
Rendzinalardan, kırmızı renk özelliğiyle belirli Ģekilde ayrılır. Kahverengi Orman ve
Rendzinalarda renk koyu gri - gri kahverengidir. Üst toprak organik maddece zengin daha
yumuĢak kıvamda ve kuvvetli taneli yapıdadır. Sert kireç taĢı üzerinde oluĢan KireçtaĢı
Kahverengi Orman Toprakları ise Kırmızı Akdenizlere çok benzer. Bunlarda B katı hemen
aynı derecede kırmızıdır. Yalnız, orman örtüsü altından daha düĢük sıcaklıkta (yıllık
ortalama 16 C° ve daha aĢağı) koyu kahverengi, yüksek organik maddesiyle B'den kolayca
ayırt-edilebilir, A1 katmanı oluĢmuĢtur. Kırmızı Akdeniz oluĢumunun tipik olduğu kıyı
kesiminde sıcaklık yüksektir; Yıllık ortalama 18 C° dolayındadır. Bunlarda A1 katmanı
belirsizdir ve ancak yapı ve kıvamiyla ayıredile-bilir. B' ile olan renk farkı çok azdır.
Çünkü kurak - sıcak ve uzun süreli yaz döneminde organik madde hızla parçalanır,
toprakta birikmez. Kırmızılığı veren demir yükseltgen-mesi de bu arada olur. KıĢın yoğun
yağıĢ altında toprak gövdesi yıkanır. Bu nedenle bazı kırmızı Akdeniz topraklarında üst
katlarda toprağa karıĢmıĢ serbest kireç bulunmaz. Kireçsiz kahverengi orman topraklarında
kireç bütün profilden yıkanmıĢtır.
Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprakları: Kırmızı kahverengi Akdeniz toprakları
kurak - sıcak yaz döneminde etkisiyle yerinde demir oksit birikimi ve bundan ileri gelen
kırmızı, renk tipiktir. Kireç yıkanımı da oluĢumda önemlidir. Bu toprak grubunun kırmızı
Akdeniz toprakları ile bir çok yönden farklılıkları mevcuttur. Bu farklar nispeten toprak
uzmanlarının ayırt edebildikleri farklardır.
Toprağın organik madde kapsamı ortadır, derinlikle düzenli Ģekilde azalır pH 7,37,6 arasındadır Su ve besin tutma durumu ortadır. Bazla doyma yüksektir. DeğiĢken
katyonlar içerisinde Ca + Mg baskındır.
Toprak Tarsus kuzeyindeki Ģeritte yaygındır. Sebze ve turunçgil tarımında
kullanılır. Bu yüzden AraĢtırma sahasındaki tarımsal faaliyetler açısından önemlidir. Dik
eğimler ve taĢlı kısımları çalı örtüsü altındadır.
2.1.5.2. Ġntrazonal Topraklar
Bu takımda bulunan toprakların teĢekkülünde topografik faktörler (jeomorfoloji),
drenaj ve ana materyal etkilidir. Dolayısıyla toprak oluĢumu yeteri kadar
ilerlememiĢtir;
horizon
teĢekkülü
tam
değildir.
Genellikle
AC
horizonlu
74
topraklardır(Atalay, 1989; 254). ÇalıĢma alanımız içerisinde intrazonal toprak
grubuna ait sadece rendzina toprağı mevcuttur.
Rendzina Toprakları: YumuĢak yahut parçalı kireçtaĢı üzerinde hafif kireç
yıkanımı ve organik madde birikimiyle oluĢmuĢ zayıf Al ve altında C veya R katlarından
ibaret Rendzinalar intrazonal topraklardır. Gri renkli olan Al de kireç yıkanımı çok azdır.
Al i oluĢturan asıl iĢlem ayrıĢma ve organik madde birikimidir. Ancak, kurak-sıcak yaz
dönemi dolayısıyla ayrıĢma hızlıdır, ve toprakta organik madde yüksek değildir. Al m
altında yumuĢak yahut parçalı kireçtaĢı katı CC ya da R) gelir.
Mersin-Tarsus kuzeyi Ģeridindeki rendzina topraklar travertenler üzerinde
oluĢmuĢtur. Tarsus kuzeyindeki traverten alanı sekiler halindedir, yüzey dalgalıdır.
Traverten oluĢumu arada yahut altta yer yer anhidrit ihtiva eder. Her iki oluĢumda kireç
oranı % 50 nin üzerindedir. Ġnce, soluk al ve aĢınımla kolayca yüzeye çıkan akçıl C katlan
dolayısıyla, rendzina toprakları yüzeyden tanınabilir.
Rendzina topraklar, komĢu bulunduğu kahverengi orman topraklarına göre daha
sığdır, organik madde daha düĢüktür ve kireç oranı yüksektir. Al daha soluk gridir. Kırmızı
Akdeniz topraklarındaki kırmızı renk baĢlı baĢına iki toprağın ayırt edilmesi için yeterli
özelliktedir. Çoğunlukla orman vejetasyonu altında otlak, bağ ve kuru tarım arazileridir.
Rendzina topraklarının yaygın olduğu alanlarda tarım arazileri verimsizdir.
2.1.5.3. Azonal Topraklar
Bu takıma giren topraklar, eğimli yamaçlarda, devamlı taĢlükın ve milleĢmeye
uğrayan
taĢkın
bulunmaktadırlar.
ovalarında,
Bir
genç
taraftan
alüviyal
erozyon,
ve
diğer
volkanik
taraftan
depolar
birikme
üzerinde
toprakların
horizonlaĢmasına imkan vermemektedir. Bunun yanında yeni teĢekkül etmiĢ volkanik
ve tortul depolar veya su altından yeni çıkmıĢ yüzeyler üzerinde toprak oluĢumu için
yeterli zaman geçmediğinden yine toprakta horizonlaĢma olmamıĢtır(Atalay, 1989;
263).
Aluviyal Topraklar: Bu topraklar akarsular tarafından taĢınıp depolanan materyaller
üzerinde oluĢan A, C profilli genç topraklardır. Mineral birleĢimleri akarsu havzasının
litolojik birleĢimi ile jeolojik periodiarda yeralan toprak geliĢimi sırasındaki erozyon ve
birikme devirlerine bağlı olup heterojendir. Profillerinde horizonlaĢma ya hiç yok, ya da
çok az belirgindir. Buna karĢılık değiĢik özellikte katlar görülür, çoğu yukarı arazilerden
75
yıkanan kireç bakımından zengindir.
Aluviyal topraklar, bünyelerine veya bulundukları bölgelere yahut evrim
devrelerine göre sınıflandırılırlar. Bunlardan üst toprak alt toprağa belirsiz olarak geçiĢ
yapar. Ġnce bünyeli ve taban suyu yüksek olanlarda düĢey geçirgenlik azdır. Yüzey nemli
ve organik maddece zengindir. Alt toprakta hafif seyreden bir indirgenme olayı hüküm
sürer. Kaba bünyeliler iyi drene olduğundan yüzey katları çabuk kurur.
AraĢtırma sahası içerisinde ki büyük aluvyal toprakları Berdan çayı ve kollarının
taĢınma ürünü olan sedimentler oluĢturmuĢtur. Bunun dıĢındaki akarsuların boyları kısa
olup getirdikleri materyallerle oluĢturdukları aluvyal topraklar oldukça dar bir alana
yayılmıĢtır. Akarsuların vadilerinin oldukça derin olmalarından dolayı vadi içerisindeki
alüvyal malzeme üzerinde toprak geliĢimi oldukça sınırlı iken, bu akarsuların çukurovaya
açıldıkları sahalardaki birikinti yelpazeleri üzerinde çok geniĢ alanlı olarak Alüvyal
topraklar geliĢmiĢtir (Harita: 9). ÇalıĢma alanı dıĢında kalan Tarsus ovası yine Berdan
Çayının getirmiĢ olduğu alüvyal malzemelerden meydana gelmekte ve ova Alüvyal
toprakların en tipik olarak görüldüğü sahadır.
Kolüviyal Topraklar:Dağlık ve tepelik arazilerin eteklerinde dar vadi tabanlarında
yer çekimi ve küçük akıntılarla sürüklenmiĢ taĢ kırıntıları üzerinde geliĢen topraklar
kolüvyal toprakları oluĢturur. Kolüvyal materyal üzerindeki zayıf A1 den baĢka, oluĢum
göstermeyen genç topraklar kolüvyal olarak haritalanmıĢtır. OluĢumda organik madde
birikimi ve ayrıĢma iĢlemleri etkindir. Toprak oluĢumunun yetersiz olması nedeni ile
topraklar, üzerinde yer aldıkları ana maddenin özelliklerini yansıtırlar. Ana madde
yumuĢak kireç, sert kireçtaĢı, Ģistler, serpantin ya da bunlardan oluĢmuĢ toprak
gövdelerinden taĢınmıĢtır. Buna göre kireçli, kireçsiz kaba veya ince bünyeli olabilirler.
Kısacası taĢındıkları materyale göre toprak özellikleri değiĢir(Foto: 4).
76
Foto: 4. Elmalı Boğazında GeniĢ Çaplı KayĢat Konileri ve Üzerinde GeliĢmiĢ Kolüvyal
Topraklar
ÇalıĢma alanında değiĢik yükseltilerde ve değiĢik iklim kesimlerinde bu toprağa
rastlanır. Bitki örtüsü de buna bağlı olarak otlaktan çalı ve ormana kadar değiĢir. TaĢlılığın
problem olmadığı yerlerde açılarak iĢlemeli tarıma alınmıĢtır. Toroslarda, sarp engebeler
arasına sıkıĢmıĢ yerleĢim noktalarının dolaylarında Kolüvyal topraklar çok değerlidir.
Buralarda Toprak sekilenerek meyve ve sebze tarımında kullanılır.
AraĢtırma sahasında orta seviyede platoluk alanlardan, yüksek plato sahasına geçiĢ
kuĢağında kayĢat konileri üzerinde tam geliĢim göstermemekle beraber geniĢ alanlı olarak
kolüvyal topraklara rastlanır. Bu sahalar genellikle günümüzde ağaçlandırma sahası olarak
seçilmiĢ alanlardır.
Çıplak Kayalar (ÇK): Kahverengi orman, kireçsiz kahverengi orman ve kırmızı
Akdeniz toprak kuĢaklarında, haritalanabilir geniĢlikte olmayan kaya çıkıĢları halinde,
yahut arada toprak örtüsü bulunduğu için bu grupların çok sığ, taĢlı birimlerine sokulmuĢ
geniĢ çıplak kaya yüzeyleri bulunur. Toroslar, özellikle sert kalker oluĢumları bu
niteliktedir.
Çıplak kayalıklarda, adından da anlaĢılacağı üzere, toprak örtüsü bulunmaz. Ancak
77
kaya çatlakları arasında ve bazı dolin ve uvalalar içerisinde oluĢan terra rossa toprakları
varsada
bunlar
çok
ekonomik
olmadığı
için
bunlar
toprak
grupları
olarak
haritalanamamıĢtır. Ancak bu alanlar çalıĢma alanımız içerisinde hayvancılık amaçlı
yaylacılığın yoğun olarak yapıldığı alana karĢılık gelmektedir. Çıplak kayalık alanların
kapladığı alan azımsanmayacak kadar olup yaklaĢık 77227 km²‘lik bir alan ile % 22‘lik bir
orana sahiptir.
2.1.5.4. Arazi Sınıfları ve Kullanma Durumu
Çok değiĢik topraklar ve çeĢitli kullanma amaçları olduğundan yorumlamalarda
değiĢik amaçlarla yapılmaktadır. Bu yorumlamalardan biri olan ―Arazi Kullanma
Kabiliyeti‖ sınıflaması, daha çok tarımsal amaçla yapılan bir yorumlama Ģeklidir.
Arazi kullanma kabiliyeti sınıflamasında toprak gruplandırılması (1) kabiliyet
birim, (2) kabiliyet alt sınıfı ve (3) kabiliyet sınıfı olmak üzere üç kategoride
yapılmaktadır.
Kabiliyet birimi, kültür bitkileri için uygulanan toprak idare sistemlerine hemen
hemen aynı derecede karĢılık veren toprakların bir arada gruplandırılmasıdır. Bu
değerlendirmede, değerlendirmeye esas olan etütlerin ayrıntısı yeterli olmadığından,
kabiliyet birimlerine göre gruplandırma yapılmamıĢtır.
Kabiliyet alt sınıfı, aynı tür ve aynı Ģiddet derecesindeki sınıflandırma ve zararları
ihtiva eden kabilyet birimlerinin gruplandırılmasıdır.
Yorum için yapılan değerlendirilmelerde etkin olan sınıflandırma ve zararlar (1)
Erozyon zararı, (2) YaĢlık, (3) Bitki Kök bölgesindeki toprak. Sınırlandırmaları ve (4)
iklim'dir" Ancak bu sınıflandırmada iklim sınırlandırması dikkate alınmamıĢtır.
Kullanma Kabiliyet sınıflanmasında sekiz adet olup toprak zarar ve sınıflandırmaları 1. sınıftan VIII. sınıfa doğru giderek artmaktadır. Ġlk dört sınıf arazi, iyi bir toprak
idaresi altında, yöreye adapte olmuĢ tarla bitkileri ile orman mera ve çayır bitkilerini iyi bir
Ģekilde yetiĢtirme yeteneğine sahiptir. VI. ve VIII. sınıflar bulundukları yöreye adapte
olmuĢ yerli bitkilerin yetiĢmesine elveriĢlidir. Bunlardan VI. ve VII. sınıflarda toprak ve su
koruma önlemleri alınması koĢuluyla bazı özel bitkilerde yetiĢtirilebilir. VIII. Sınıf arazi,
çok etkin ve pahalı ıslah çalıĢmaları ile üretime alınabilirse de mevcut piyasa koĢullarında,
elde edilecek ürün yatırım harcamalarını karĢılayamaz.
78
l. Sınıf Araziler: Toprakların kullanılmalarını kısıtlayan, hafif derecede bir veya iki
sınırlandırması olabilir. Topografyaları hemen hemen düzdür. Su ve rüzgar erozyonu zararı
yok ve çok azdır. Toprak derinliği fazla, drenajları iyidir. Tuzluk, sodiklik (alkalilik) ve
taĢlılık gibi sorunları yoktur. Su tutma kapasiteleri yüksek ve verimlilikleri iyidir, veya
gübrelemeye iyi cevap verirler. Çok üretken olup geniĢ bir bitki seçim aralığına sahiptirler.
Kültür bitkileri yetiĢtirilmesinde olduğu kadar, çayır, mera ve orman içinde güvenli olarak
kullanılabilirler. Toprakları kolay iĢlenmekte olup gübreleme, kireçleme, örtü ve yeĢil gübre bitkileri yetiĢtirilmesi, bitki artıkları ve hayvan gübrelerinin korunması, adapte olmuĢ
bitkilerin münavebeye alınması gibi olağan amenajman iĢlemlerinden bir veya birkaçının
uygulanmasına ihtiyaç gösterirler.
1. Sınıf arazinin yayılma alanı çalıĢma alanı içerisinde çok sınırlıdır (Harita 10).
ÇalıĢma alanı içerisinde sadece Tarsus kuzeyinde görülür.
79
Harita: 10. Arazi kullanım kabiliyet sınıfları haritası
80
II. Sınıf Araziler: Bu sınıftaki topraklar kötüleĢmeyi önlemek veya iĢleme
sırasında hava ve su iliĢkilerini iyileĢtirmek için yapılan koruma uygulamalarını içeren
dikkatli bir toprak idaresini gerektirir. Sınıflandırmalar az ve uygulamalar kolayca yerine
getirilebilir cinstendir. Topraklar kültür bitkileri, çayır, mera ve orman için kullanılabilir.
Bu sınıftaki toprakların sınırlandırmaları (1) hafif eğim, (2) orta derecede su ve rüzgar
erozyonuna maruzluk veya geçmiĢteki erozyonun orta derecede olumsuz etkileıi, (3)
idealden daha az toprak derinliği, (4) biraz elveriĢsiz toprak yapısı ve iĢlenebilirliği, (5)
hafiften ortaya kadar değiĢen, kolayca düzeltilebilen fakat yine de görülebilir tuzluluk ve
sodiklik, (6) ara-, sıra görülen taĢkın zararı, (7) drenajla düzeltilebilir fakat sürekli olarak
orta derecede bir sınırlandırma Ģeklinde var olan yaĢlık ve (8) toprak kullanma ve idaresi
üzerindeki hafif iklimsel sınıflandırmaların tek tek veya kombinasyon halindeki etkilerini
içerir.
Bu sınıftaki topraklar çiftçiye bitki seçimi ve amenajman uygulamaları bakımından
I. sınıf arazilerden daha az serbestlik sağlar. Bunlar aynı zamanda özel toprak koruyucu
bitki yetiĢtirme sistemleri, toprak koruma uygulamaları, su kontrol yapıları veya kültür
bitkileri için kullandıklarında, uygun iĢleme yöntemleri gerektirirler.
ÇalıĢma alanındaki ikinci sınıf arazilerin büyük bir bölümü kuru tarım ve yine kuru
tarıma yakın bir oranda sulu tarım yapılmaktadır. ÇalıĢma alanı içerisindeki bu sınıf
arazilerin çok az bir bölümünde bağ tarımı ve turunçgil yetiĢtirilmektedir. Bazı alanlarda
çayır vee mera arazisi olarak kullanılmaktadır. Yine büyük bir bölümü orman ve fundalık
olarak kullanılmakta kullanılmaktadır.
ÇalıĢma alanımızda bu sınıftaki topraklar tamamen alt kuĢakta yer almaktadır
(Harita:10)
III. Sınıf Araziler: Bu sınıftaki topraklar II. sınıftakilerden daha fazla
sınırlandırmalara sahiptir. Kültür bitkileri için kullanılmaları gerektiğinde, koruma
önlemleri almak ve alınan önlemlerin sürekliliğini sağlamak oldukça zordur. Kültür
bitkileri tarımına alınabilecekleri gibi çayır, mer'a ve orman arazisi olarak da
kullanılabilirler. Fakat, sınırlandırmalar bitki seçimini, ekim, dikim hasat zamanı ve ürün
miktarını etkiler.
III. sınıf arazilerde Ģu sınırlandırmaların bir veya birkaçı bulunabilir: (1) orta
derecede eğim, (2) Ģiddetli su veya rüzgar erozyonuna maruzluk yahut geçmiĢteki
erozyonun Ģiddetli olumsuz etkileri, (3) ürüne zarar veren sık taĢkınlar, (4) alt toprakta çok
81
yavaĢ geçirgenlik, (5) drenajdan sonraki yaĢlık veya bir süre devam edecek olan göllenme,
(6) sığ kök bölgesi, (7) düĢük rutubet tutma kapasitesi, (8) kolayca düzeltilemeyen düĢük
verimlilik ve (9) orta derecede tuzluluk veya sodiklik.
Bu sınıftaki yaĢ veya yavaĢ geçirgen fakat hemen hemen düz toprakların çoğu, iĢlendiğinde drenaj ve toprağın yapısı ile iĢlenebilirliğini sürdürecek bir ürün yetiĢtirme
sistemini gerektirir. BalçıklaĢmayı önlemek ve geçirgenliği düzeltmek için böyle topraklara organik madde ilave etmek ve yaĢ olduklarında iĢlemeden kaçınmak gerekmektedir
Sulanan alanlardaki III. sınıf arazi topraklarının bir kısmı yüksek tabansuyu yavaĢ
geçirgenlik, tuz veya sodyum birikmesinden dolayı sınırlı olarak kullanılabilmektedir.
Bu sınıf arazilerin çalıĢma alanındaki kullanım durumları da Ģöyledir. En yoğun
olarak kuru tarım, bunu takiben sulu tarım yapılırken, çok az bir kısmında ise bağ, zeytin
ve turunçgiller yetiĢtirilmektedir.
ÇalıĢma alanımızda bu sınıftaki toprakların büyük bir çoğunluğu alt kuĢakta yer
almaktadır (Harita:10)
IV. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımızda bu sınıftaki toprakların büyük bir
çoğunluğu alt kuĢakta yer almakla beraber, orta kuĢakta da yaygın olan bir arazi sınıfıdır
(Harita:10)
Bu sınıfta, toprakların kullanılmasındaki kısıtlamalar III. sınıftakinden daha fazla
ve bitki seçimi daha sınırlıdır. ĠĢlendiklerinde daha dikkatli bir idare gerektirirler. Koruma
önlemlerinin alınması ve muhafazası daha da zordur. Çayır, mera ve orman için
kullanılabilecekleri gibi, gerekli önlemlerin alınması halinde, iklime adapte olmuĢ tarla
veya bahçe bitkilerinden bazıları için de kullanılabilirler.
Bu sınıf topraklarda (1) dik eğim, (2) Ģiddetli su veya rüzgar erozyonuna maruzluk,
(3) geçmiĢteki erozyonun Ģiddetli olumsuz etkileri, (4) sığ toprak, (5) düĢük rutubet tutma_
kapasitesi, (6) ürüne zarar veren sık taĢkınlar, (7) uzun süren göllenme veya yaĢlık ve (8)
Ģiddetli tuzluluk ve sodiklik gibi özelliklerden bir veya birkaçının sürekli etkilenmesi
sonucu, kültür bitkileri için kullanım sınırlıdır.
Bu arazilerin büyük bir bölümünde kuru tarım, bunu takiben ise sulu tarım
yapılmaktadır. Yine bu sınıf araziler üzerinde az da olsa bağ ve turunçgil yetiĢtirilmektedir.
V. Sınıf Araziler: BeĢinci sınıf araziler, yetiĢecek bitki kısıtlayan ve kültür
bitkilerinin normal geliĢmesini önleyen sınırlandırmalara sahiptir. Bunlarda topografya
82
hemen hemen düzdür. Toprakları, ya sık sık sel basması nedeniyle sürekli olarak yaĢ, ya da
çok taĢlı veya kayalıdır.
Sık sık taĢkınlara maruz kalan taban arazilerle düz-düze yakın eğime sahip çok taĢlı
veya orta derecede kayalık araziler, ya da drenaj bakımından kültür bitkileri tarımına
elveriĢli olmayan, fakat suyu seven ot ve ağaçların yetiĢmesine uygun göllenme alanları bu
sınıfa örnek olarak gösterilebilir.
Tarla ve bahçe bitkileri kültürüne uygun olmamakla birlikte çayır ıslahı yapmak
veya iyi bir idare ile uygun ağaç türleri yetiĢtirmek suretiyle bu arazilerden kazanç sağlanabilir.
VI. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımız içerisinde yaklaĢık %75‘lik kısmı alt kuĢakta
ve bu alt kuĢağın da en alt kesiminde yer alırken, %25‘lik kısmı da orta kuĢakta yaygın
olan arazilerdir (Harita:10).
Bu sınıfa giren toprakların fiziksel koĢulları, gerektiğinde tohumlama, kireçleme,
gübreleme ve kontur karıkları, drenaj hendekleri, saptırma yapıları ve su dağıtıcıları ile su
kontrolü gibi çayır veya mera iyileĢtirmelerinin uygulanmasını pratik kılar. Bu sınıftaki
toprakların (1).dik eğim, (2) ciddi erozyon zararı, (3) geçmiĢteki erozyonun olumsuz
etkileri, (4) taĢlılık, (5) sığ kök bölgesi, (6) aĢırı yaĢlık veya taĢkın, (7) düĢük rutubet
kapasitesi yahut (8) tuzluluk veya sodiklik gibi düzeltilemeyecek sürekli sınırlandırmaları
vardır. Bu sınırlandırmaların biri veya daha fazlası dolayısıyla bu topraklar genellikle
kültür bitkilerine uygun değildir. Fakat çayır, mera veya orman için kullanılabilir.
Bu sınıf arazilerin % 2,3 ü düz düze yakın, % 1,6 sı hafif, % 33,5 i orta, % 62,6 ı
dik ve daha fazla eğime sahiptir. Toprakların % 4,0 ı derin, % 4,5‘i orta derin, % 47,1 i sığ,
% 44,4 ü ise çok sığdır. % 2,3 ü erozyon hiç veya çok hafif, % 30,1‘i hafif, % 66.7 inde
Ģiddetli % 0,9 unda çok Ģiddetli erozyon hüküm sürmektedir.
VI. sınıf arazilerin %50‘lık bir bölümünde kuru tarım %4‘lik bir bölümünde sulu
tarım yapılmakta, % 9‘luk bir bölümünde bağ, %1‘lik böĢümünde zeytin yetiĢtirilmektedir.
%10‘luk bölümü çayır-mera, %25‘i orman-funda örtüsü altındadır. VI. sınıf araziler
üzerinde %1‘lik oranla en az da yerleĢim alanı olarak kullanılmaktadır.
VII. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımız içerisinde hem alt kuĢakta, hem orta kuĢakta,
hem de yüksek dağlık kuĢakta yayılıĢ gösteren arazilerdir. Orta kuĢağın %95‘ini VII. sınıf
araziler oluĢturmaktadır. Alt vu yüksek dağlık kuĢağın ise %40‘a yakın kısmlarını
83
oluĢturmaktadır. Bu alanlar ormanlık alana karĢılık gelmektedir.
Bu sınıfa giren topraklar (1) çok dik eğim, (2) erozyon, (3) toprak sığlığı, (4)
taĢlılık, (5) yaĢlık, 6) tuzluluk veya sodiklik gibi, kültür bitkilerinin yetiĢtirilmesini
engelleyen çok Ģiddetli sınırlandırmalara sahiptir. Fiziksel özellikleri tohumlama ve
kireçleme yapmak; kontur karıkları, drenaj" hendekleri, saptırma yapıları ve su dağıtıcıları
tesis etmek gibi iyileĢtirme, koruma ve kontrol uygulamalarına elveriĢli olmadığından,
çayır ve mera ıslahı için kullanılma olanakları da oldukça sınırlıdır. Bazı yerlerde toprak
muhafaza önlemleri almak veya alttaki arazileri korumak için ağaç dikimi veya ot tohumu
aĢılaması yapıldığı, hatta istisnai bazı hallerde kültür bitkileri bile yetiĢtirildiği olursa da bu
gibi durumlar VII. sınıf araziler için genel bir özellik sayılamaz.
VII. sınıf araziler çalıĢma alanın yüzölçümünün % 69,1'ini kaplamaktadır. Bu sınıf
arazilerin %5‘inde kuru, %2‘sinde sulu tarım yapılmaktadır. %4‘lük kısmına bağ, %1‘lik
bölümünde ise zeytin yetiĢtirilmektedir. %15‘lik kesimi çayır -mera, %74‘lük kısmı ise
orman-funda örtüsü altındadır. Sadece %1‘lik kesimi ise yerleĢim alanı halindedir.
VIII. Sınıf Araziler: ÇalıĢma alanımız içerisinde %98‘lik bir kısmının yüksek
dağlık kuĢakta bulunduğu arazi sınıfıdır. Geriye kalan %2‘lik kısmı ise boğazların
yamaçlarında ve fay yamaçlarına karĢılık gelen arazilerdir(Harita:10).
Bu sınıf araziler (1) erozyon, (2) yaĢlık, (3) taĢlılık, (4) kayalılık, (5) düĢük rutubet
kapasitesi, (6) tuzluluk ve sodiklik gibi kısıtlayıcılardan bir veya birkaçının,
önlenemeyecek derecedeki Ģiddetli sınırlandırmaları nedeniyle ot, ağaç ve kültür
bitkilerinin yetiĢtirilmesine elveriĢli değildir. Çok aĢınmıĢ araziler, kumsallar, kayalar,
ırmak yatakları, maden iĢletmesi yapılan eski ocak ve artık alanları bu sınıfa girerler.
Bunlarda alt sınıflama yapılmaz. Bitki yetiĢtirilmesine elveriĢli oîmasaiar da yaban hayatı
için ve dinlenme yerleri olarak kullanılabilirler.
VIII. sınıf araziler çalıĢma alanı içerisinde % 5,9'luk bir orana sahiptir. Bunun
%98‘lik kısmı çıplak kayalık alanlara karĢılık gelmektedir.
84
2.1.6. DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ
Doğal bitki örtüsü arazi kullanımını etkileyen en önemli faktörlerdendir.
AraĢtırma sahasında yapılan mera hayvancılığı büyük oranda doğal bitki örtüsüne
dayanmaktadır. Özellikle kıĢ dönemlerinde yapraklarını dökmeyen ağaç ve çalı
türlerinin yaprak ve dalları hayvanların temel besin maddesini oluĢturmaktadır. Yaz
dönemlerinde ise orman sınırının üzerinde yapılan hayvancılık için alpin kuĢağın otsu
bitkileri oldukça önemlidir. Sahanın farklı kuĢaklara sahip zengin bitki örtüsü doğal
olarak hayvancılık faaliyetini dolayısı ile de sahadaki arazi kullanımını etkilemektedir.
Son yıllarda araĢtırma sahasında ağaçlandırma ve orman gençleĢtirme faaliyetlerine hız
verilmiĢtir. Bu durum hayvancılıkla uğraĢanlar için mera alanlarını sınırlandırılmakla
birlikte, eğimli arazilerin erozyondan korunması ve yenilenebilir hammadde
kaynaklarının sürdürülebilirliği bakımından önemlidir. Orman alanlarının devlet
tarafından iĢletilmesi nedeniyle ormancılık faaliyetinden yerel halk yeterince
faydalanmıyor gibi görünse de, orman alanları birçok bakımdan sahada yaĢayanlar için
önemli bir ekonomik faydalanma alanıdır.
AraĢtırma sahasının güney kesiminin yaklaĢık 1000 metrelerine kadar yazları
kurak ve sıcak, kıĢları ılık ve yağıĢlı geçen Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Ancak
sahanın kuzeyine doğru yükseldikçe kıĢ soğukları Ģiddetlenme gösterir. AraĢtırma
sahasında yıllık ortalama sıcaklıklar 12-20 °C arasında değiĢmektedir. Özellikle Akdeniz
kıyı kesiminde nadir ve hafif donlar meydana gelir. Yüksek alanların dıĢında ocak ayı
ortalaması daima 0 °C‘nin üzerindedir. Bolkar Dağları‘nın güneyinde ovalık sahaya geçiĢ
kısmındaki Tarsus ve Mersin kıyı kuĢağında ocak ayı ortalama sıcaklığı 10°C civarındadır.
Yaz döneminde temmuz ve ağustos sıcaklıkları 25 °C‘nin üzerindedir. Bu aylara ait
günlük maksimum sıcaklıklar 40 °C‘ye yaklaĢır. Güneydeki sahil kesiminde (Mersin
istasyonu, 3 m) yağıĢ miktarının yarıya yakın bir bölümü kıĢ döneminde düĢer. Yaz
dönemi ise genel olarak yağıĢsız geçer. AraĢtırma sahasında yıllık ortalama yağıĢlar 4001200 mm arasında değiĢir. Genel olarak güneydeki sahilden Bolkar Dağları‘nın zirvesine
doğru yıllık yağıĢ toplamında artıĢlar görülür. Buradan sonra tekrar Ġç Anadolu geçiĢ
kuĢağında yağıĢ azalması gözlemlenmektedir.
Akdeniz Bölgesi‘nde yaz döneminde Akdeniz üzerinden Toroslara doğru genel bir
nemli hava akımı mevcuttur. Bu nedenle, bölgede bağıl nem, yazın kıĢa nazaran daha
fazladır. Mersin il merkezinde bağıl nem kıĢ dönemi ocak ayında %67, yaz dönemi
85
temmuz ayında ise %76‘dır (Çizelge:5, ġekil:9). Yaz baĢlarında bulutluluk nispeten az
olup uzun bir güneĢlenme dönemi mevcuttur. BaĢka bir deyiĢle, güneĢ radyasyonu
kuvvetlidir. YaklaĢık yılın sekiz ayı güneĢli geçer. Ancak kıyı kesiminde havadaki bağıl
nem yüksek olduğu için puslu bir görünüm oluĢur. Uzun ve sıcak bir sonbaharı olan
Akdeniz ikliminde, özellikle, kıyı bölgesinde mayıstan itibaren baĢlayan kurak devre,
bazen kasım ayına kadar devam eder. AĢağı yukarı kıyı bölgelerinde yılın yarıya yakın
bölümü kurak geçer. Bu devre iç kısımlara doğru azalarak yılın üçte birine düĢer.
Ancak, nispi nem, kıyı kesiminden iç kısımlara doğru azalır. Bu nedenle, aynı yükseklikte
kıyı kesiminde, iç kısımlar kadar kuraklık hissedilmez.
Ġnceleme alanın kıyıya yakın alanlarında yaz döneminin sıcak ve kurak geçmesi
nedeniyle bitki örtüsü çoğunlukla kurakçıl karakterdedir. Bu nedenle sahada yüksek ıĢık
ve sıcaklık değerlerine uyum sağlamıĢ, kalın ve parlak yapraklı, her zaman yeĢil
bitkilere ve iğne yapraklı ağaç türlerine rastlanır. Bu sahadaki bitkilerin en önemli
özelliği, yaz kuraklığına dayanıklı olmalarıdır. Ancak sahada yüksek kesimlere çıkıldıkça
daha çok kıĢ soğuklarına dayanıklı iğne yapraklı ağaç türleri hakim olmaktadır. AraĢtırma
sahasında orman sınırına yaklaĢık 2200 metrelerde ulaĢılır. Her defasında orman sınırına
yakın alanlarda oldukça seyrek örtü yoğunluğu ile soğuklara dayanıklı ardıç ağaçları yer
almaktadır.
AraĢtırma sahasının büyük kısmı Akdeniz fitocoğrafya bölgesi içerisinde yer
almakta olup, kuzeye doğru Ġran-Turan fitocoğrafya bölgesine geçiĢ gözlenir. Sahanın
yer Ģekilleri ve yükselti Ģartları, diğer faktörlerle birlikte farklı vejetasyon kuĢaklarını
oluĢturacak ekolojik ortamları hazırlamıĢtır (Atalay, 1994). Bu nedenle araĢtırma
sahasında farklı vejetasyon kuĢakları belirgin olarak izlenebilmektedir. Bu farklı
vejetasyon kuĢaklarında değiĢik bitki tür ve topluluklarının oluĢturduğu ot, çalı ve orman
formasyonları görülmektedir(Harita:11, ġekil:13).
ÇalıĢma alanında görülen baĢlıca vejetasyon kuĢakları ve bu vejetasyon
kuĢaklarındaki bitki birlik ve formasyonları Ģunlardır;
2.1.6.1. Asıl Akdeniz Kuşağı Vejetasyonu:
Bu vejetasyon kuĢağı araĢtırma sahasında 0-1200 m yükselti kuĢağında
görülmektedir. Bu kuĢak dahilinde ocak ayı ortalama sıcaklıkları 0°C‘nin üzerinde
olduğundan görülen bitkiler kıĢ soğuklarına karĢı duyarlıdır. Bu yükselti
kuĢağındaki
sulanabilen
tarım
alanlarında
ekonomik
değeri
yüksek
tarım
ürünlerinden pamuk, narenciye, mısır, turfanda sebze ve meyve vb üretilmektedir.
86
Harita:11. Bolkar Dağları‘nın genelleĢtirilmiĢ bitki örtüsü haritası, H. KÜRSCHNER, 1983, Tübinger Atlasından
87
ġekil: 13. Bolkar Dağlarında bitki kuĢakları
AraĢtırma sahasında sulamalı tarım yapılan alüvyon ova alanlarının
kuzeyinde kalan ve sulanamayan yamaç arazilerinde uygun yerler kuru tarıma
açılmıĢtır. Ancak, Mersin batısında deniz kenarından baĢlayıp kuzeye doğru 700 m
yükseltisine kadar olan bu yamaç kuĢağı üzerinde, eğim ve arazi Ģartlarına bağlı
olarak kuru tarım alanları maki alanları ile iç içe girmiĢ ve oldukça parçalı bir
görünüm kazanmıĢtır. Bu kuru tarım alanlarında üzüm bağları, kiraz, erik, Ģeftali
bahçeleri ile tahıl üretimi yapılmaktadır. Bu yamaç kuĢağındaki maki örtüsünün
hakim ağaç ve çalı türlerini yabani zeytin (Olea europaea var. oleaster), sandal
(Arbutus
andrachne),
keçi
boğan
(Calicotome
villosa),
erguvan
(Cercis
siliquastrum), defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis), kermez meĢesi
(Quercus coccifera), kızılçam (Pinus brutia), tavuk çiçeği(Daphne sericea), sumak
(Rhus coriaria), biberiye (Rosmarinus officinalis) oluĢturmakta iken, hakim garig
ve frigana otsu türlerini ise; yabani kuĢ konmaz (Asparagus acutiflorus),
Asphodeline microcarpus, Cistus albus, Karanfil (Dianthus strichtus), Smilax
aspera, Thymbra spicata oluĢturmaktadır. Belirtilen bitki formasyonları ve türler
kuru tarım alanı ile maki karıĢım alanının üzerinde bir kuĢak Ģeklinde uzanan maki
kuĢağında da görülmektedir.
Bu maki kuĢağının üzerinde 1200 m yükseltisine kadar olan alanda asıl
Akdeniz vejetasyon kuĢağının orman formasyonu yer almaktadır. Bu orman
formasyonunun yayılma kuĢağında yıllık yağıĢlar 400-800 mm arasındadır. KıĢ
88
sıcaklıkları 0°C üzerinde bulunduğundan bu orman kuĢağında kıĢın yaprağını
dökmeyen maki türleri, iğne yapraklı ağaçlar ve kıĢın yaprağını döken bazı ağaç
türleri karıĢık olarak bulunmaktadır. Örtü ve tür yoğunluğu sık değiĢmekle birlikte
bu orman formasyonu kuĢağı içerisinde hakim türleri; kızılçam (Pinus brutia),
sandal (Arbutus andrachne), keçiboynuzu (Ceratonia siliqua), erguvan (Cercis
siliquastrum), defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis), yabani zeytin
(Olea europaea var. oleaster), sakız (Pistacia lentiscus), kermez meĢesi (Quercus
coccifera), tesbih (Styrax officinalis) oluĢturmaktadır (Kürschner, 1983).
Ġnceleme alanında en verimli ve en yaygın orman türü kızılçam ormanlarıdır. Bu
sahadaki kızılçam ormanları, Bolkar Dağları‘nın güneye bakan yamaçları boyunca yer yer
1000 m'nin üzerine kadar çıkarlar. Dağ kuĢağındaki ormanların alt seviyelerinde de
karıĢım yaparlar. Özellikle saf haldeki kızılçamlar EcemiĢ-Akçatekir grabenini
doldurmuĢ vaziyettedirler. Burada zeminin fliĢlerden meydana gelmesine bağlı olarak
kök sistemleri oldukça derinlere kadar inmektedir. Graben içerisinde yer alan kızılçamlar
üzerinde yoğunlaĢmamızın bir diğer sebebi ise buradaki kızılçamların hem boylu hem de
oldukça
düzgün
olmalarıdır.
Zemini
kayalıklardan
meydana
gelen
sahalarda
kızılçamların daha düzensiz bir görünümleri olmalarına rağmen bu koridorda yer alanlar
adeta kalem gibidirler.
Foto: 5. Tarsus‘un kuzeyinde Çamlıyayla civarında kızılçam ormanları
89
Foto: 6. EcemiĢ-Akçatekir grabeni içerisinde yer alan kızılçam ormanları
Bolkar dağları boyunca nadirde olsa 1200 m‘ye kadar yükselebilen kızılçam
ormanlarında çalı formunda olan tesbih (Styrax officinalis), akçakesme (Phillyrea media,
P. latifolia), mersin ( Myrtus comminus), yabanî zeytin (Olea europea), kermez meĢesi
(Quercus coccifera), sandal (Arbutus andrachne), kocayemiĢ (Arbutus unedo), keçiboynuzu
(Ceratonia siliqua), menengiç (Pistacia terebinthus) bodur çalılardan Calycotome villosa,
Cistus creticus, C. uerticiüata, C. salviifolius, Micromeria mrytifolia, Erica manipuliflora vs),
yer almaktadır. Nitekim, Mersin kuzeyinde kızılçam ormanları altındaki maki üyelerinden
Phillyrea latifolia, Mrytus communus, Olea europea, Quercus coccifera, Calycotome
villosa, Cistus creticus, C. salviifolius, Micromeria mrytifolia, Arbulus andrachne
bulunmaktadır. Adana-Karsantı arasındaki kızılçam ormanlarında Daphane sericea,
Cistus creticus, C. salviifolius, Calycotome villosa, Erica manipli/lora, Thymus spicata,
Micromeria mrytifolia baskın durumdadır; bunun yanında Phülyrea latifolia, Q coccifera,
Arbutus andrachne, Myrtus communis, Olea europea, Litosperum hispidulum'lar da
görülür (Yurakulol, 1977).
90
Foto: 7. Alayalı Köyü çevresinde tesbih (Styrax officinalis) ağacı
Kızılçam örtüsü kaldırılmıĢ alanlarda kermez meĢesi (Quercus coccifera) saf
birlikler oluĢturur.
Genel olarak Akdeniz iklim Ģartlarına göre nemli olan sahalarda marn, fliĢ,
yumuĢak killi Ģistler ve hatta karstik alanlar gibi besin maddeleri yönünden zengin kök
yayılıĢının iyi olduğu sahalarda düzgün gövdeli ve artımı fazla olan kızılçamlar
baskındır. Buna örnek olarak, kireçtaĢı, fliĢ ve marnlı arazilerin yaygın olduğu Pozantı,
çevresindeki kızılçam ormanları verilebilir (Foto: 8).
91
Foto: 8. Akçatekir civarında kızılçamlar ve orman altı florası
Kızılçam ormanlarına yükseklere doğru bazı meĢe ve ardıç türleri de karıĢır. Örnek
olarak Çamlıyayla dolaylarında 800-1200 m arasında Styrax officinalis, Quercus
infictoria, Juniperus oxycedrus, Quercus cerris, Coronilla emerus, Brachypodium
sylaviticum, Cephalanthera rubra bulunur (Yurdakulol, 1977).
Genel bir değerlendirme yapıldığı takdirde, nemli alanlardaki kızılçam ormanları
altında tesbih (Styrax officinalis), sandal (Arbutus andrachne), erguvan (Cercis
siliquastrum}, mersin (Myrtus comminus), zakkum (Nerium oleander), keçiboynuzu
(Ceratorua siliqua), ve hatta hayıt (Vitex angus-castus)'lar hakimdir. Diğer taraftan
kızılçamlar, sedir (Cedrus libani), göknar (Abies cilicica), karaçam (Pinus nigra), ardıç
(Juniperus oxycedrus, J. excelsa, J. comnumis)larla da karıĢım yapar.
2.1.6.2. Akdeniz Dağ Kuşağı Vejetasyonu:
Bolkar Dağları‘nın Akdeniz'e bakan kesimlerinde 1200-2000 m arasında, iç
kısımlanda da karasallığın etkisinden dolayı, 1000 m'den sonra baĢlayan ve 22002300 m'ye kadar yükselen kuĢakta genellikle iğne yapraklılarından karaçam, sedir,
göknar, ardıç türlerinden oluĢan saf ve karıĢık orman formasyonu yaygındır. Ayrıca,
1500 m'ye kadar çıkan meĢe ormanları da, Akdeniz alt kuĢağı ile Akdeniz dağ kuĢağı
arasında yer alır. Bu dağ kuĢağında bulunan ormanların farklı yetiĢme ortamları
92
dolayısıyla floristik bileĢimleri de farklılık göstermektedir. Bu ormanlar kuĢağında
nemli, yarı nemli ve yarı kurak ortamları bulmak mümkündür. Sahanın nemli ve yarı
nemli ortamları bitki örtüsündeki tür zenginliği ile kendini göstermektedir. Bu nemli
ortamlar Avrupa-Sibirya Fitocoğrafya bölgesine ait bazı bitki türlerinin sahamızda
relik olarak bulunmasına olanak sunmuĢtur.
Ġnceleme sahasındaki bu dağ kuĢağı ormanları tür ve bileĢenleri bakımından
kendi içerisinde farklı kuĢaklanmalar göstermektedir. Örneğin; Mersin‘in kuzeyinde
Bolkar Dağları‘nın güney yamaçlarında 1300-1600 m arasında karaçam (Pinus
nigra), sedir (Cedrus libani) ve meĢe (Quercus cerris, Q. libani) türleri yer
almaktadır. Daha yükseklerde 1600-2000 m arasında ise sedir, göknar kuĢağı yer
almaktadır. Ayrıca bu kuĢak içerisinde toros ardıcı (Juniperus excelsa), kokar ardıç
(J. foettidissima) ile andız (Arceuthos drupacea) orman örtüsünün tür bileĢenlerine
katılmaktadır (Kantarcı, 1983:28). Her defasında ormanın üst sınırına yakın alanlarda
ardıçlar yer aldığından en üst kuĢak ardıç kuĢağı olarak kabul edilmektedir.
Karaçam Orman Kuşağı: yer yer 1100-1200 metrelerde kızılçamla karımlar
oluĢturan karaçam (Pinus nigra), 1600 metrelere kadar olan kuĢakta hakim türü
oluĢturmaktadır. Karaçamın yer yer 1800 metreye kadar yükseldiği yerler
bulunmaktadır. Belirtilen yükselti kuĢağı içerisinde karaçamlar; sedir (Cedrus libani),
göknar (Abies cilicica) ve ardıç (Juniperus excelsa) ile de karıĢık orman toplulukları
meydana getirebilmektedir. AraĢtırma sahasındaki vadi içlerinin nemli ve gölgeli
ortamlarında karaçamlara kuzey kökenli kayacık (Ostrya carpinifolia), gürgen (Carpinus
orientalis), diĢbudak (Fraxinus ornus) ile saçlı meĢe (Quercus cerris), ardıç (Juniperus
oxycedrus)‘un karıĢım yaptığı görülür (Yurdakulol, 1977). Ancak yarınemli ve nemli bu
ortamların hakim bitki türünü karaçamlar oluĢturmaktadır. Sayılan kuzey kökenli bitkiler
çoğunlukla ormanın çalı katını teĢkil etmektedir.
Göknar-Sedir-Karaçam Orman Kuşağı: Ġnceleme sahasının 1600-2000 metre
yükselti kuĢağında sedir (Cedrus libani) ve göknar (Abies cilicica) türlerinin hakim
olarak bulunduğu bir iğne yapraklı orman kuĢağı yer almaktadır. Bu iğne yapraklı orman
kuĢağında kimi yerlerde 1800 metreye kadar karaçam da karıĢım yapmaktadır.
AraĢtırma sahasında Pozantı-UlukıĢla oluklarının kuzeye bakan yamaçları, Horoz ve
Maden vadilerinin güney kenarında bu bitki topluluğuna yoğun olarak rastlanır. Bu
sahalarda göknarlar, kuzey yamaçlarda 1150-1200 m'den baĢlar; güneye bakan
93
yamaçlarda ise, 1450-1550 m'den itibaren görülür ve 2000 m'yi bulan ormanın üst
sınırına kadar çıkar (BozkuĢ, 1987). Çoğunlukla 1200-1800 m arasında bulunur.
Göknarlar nadiren saf, çoğu kez sedir ve karaçamlarla karıĢım yapmaktadır. Göknarların
alt seviyelerinde kızılçam, üst seviyelerinde ise karaçam ve sedirler yer alır. Bazı
kesimlerde ise üst kesimlerde ardıçlarla karıĢım yapmaktadır (Foto: 9).
Foto: 9. Çamlıyayala‘nın kuzeyinde göknar-ardıç mücadelesi
Kerestesi ve odunu pek makbul sayılmayan göknar, kırsal
yerleĢme
merkezlerinin çevresinde ve yakın civarında hayvanlara yem temin edilmesi nedeniyle
devamlı olarak budanmaktadır. Ayrıca, sedir ve karaçam ormanlarının bileĢiminde
bulunan göknarlar, bunların tahribi sonucu bozuk ve saf topluluklar halinde ortaya
çıkarlar. Bu durum, Bolkar Dağları‘nın kuzeye bakan yamaçlarında ve Akçatekir
grabeninin doğu kesimini oluĢturan KesiktaĢ tepenin doğusunda BaĢoluk yaylası
94
çevresinde görülür. Güneye bakan yamaçlarda bulunan saf göknarlar, sedir ve
karaçam ormanlarının tahribi ile ilgilidir (Atalay, 1987a).
Akdeniz dağ kuĢağının en önemli ağacı olan ve yer yer saf ve karıĢık orman kuran
sedir, çalıĢma alanı içerisinde oldukça geniĢ bir alan kaplamaktadır. Yükseklik açısında
Bolkar Dağları‘nın güneye bakan yamaçlarda 1500-2000 m arasında; dağın kuzey
yamaçlarında ise 1400 - 2100 m arasında yayılıĢ gösteren sedir, değiĢik ana materyal,
bakı ve iklim Ģartları altında yetiĢmektedir.
Bolkar dağlarında genel olarak, boylu ardıç (Juniperus excelsa) ve kokar ardıç
(Juniperus foetidissima) orman kurmaktadır. Bu ardıç türleri, 80 yaĢına kadar iyi
boylanmakta olup kerestesi ve odunu çok makbul ve kıymetlidir (Eler, 1988).
Örneğin, Çamlıyayla‘nın kuzeyinde anıt ardıç mevkiinde 2000 m yükseklikte, 1100
yaĢında, 3.5 m çapında, 22 m boyunda "Ana ardıç" olarak "isimlendirilen kokar ardıç
(Juniperus foetidissima) vardır (Foto: 10).
Foto : 10. Çamlıyayla‘nın kuzeyinde 1100 yaĢındaki kokar ardıç (Juniperus foetidissima)
95
Bunun dıĢında diğer ardıçlardan (Juniperus oxycedrus, J. communis) daha ziyade
asıl Akdeniz kuĢağında maki elemanları arasında ve iç kısımlarda orman altı çalı katında
görülür. Yüksek kısımlarda ise genellikle sürüngen ardıç (Juniperus communis subsp.
nana) yer alır.
Toroslardaki ardıç toplulukları, özellikle ormanların tahrip edildikleri alanlarda
sekonder bir topluluk halinde geliĢme gösterir (Foto:11), Gerçekten Toros
dağlarındaki yaylalar ve yüksek kesimlerdeki kırsal yerleĢme merkezlerinin
çevresinde daha ziyade yaygın olarak bozuk ardıç topluluklarına rastlanılır.
Foto: 11. Çukurbağ köyü Hacın yaylasında ardıç toplulukları
AraĢtırma sahası içerisinde hemen hemen her kesiminde ardıçlara rastlanmakla
beraber, en yoğun olarak ardıç ormanları Çukurbağ köyünün batısında Hacın yaylası
çevresinde kızılçamlarla karıĢık bir halde bulunur. Burada bir müddet karaçam ormanları
devam ettikten sonra yine en yüksek kesimi oluĢturan KesiktaĢ T. (2002 m) civarında saf
ardıçlara rastlanmaktadır.
Yaprak sıklığı çok iyi olan ve alt kısmına yağmurun dahi geçiĢinin uzun zaman
aldığı büyük çaplı ardıçlara, yaklaĢık 1350 metre yükseklikteki Kuyucak Yaylası
çevresinde rastlanır. Yaz ve kıĢ dönemlerinde hayvanlar bu ağaçların altını
96
kullanmaktadırlar. AraĢtırma sahası içerisinde en yüksek kesimleri oluĢturan 2400 metre
civarında ki ağaç sınırını yine ardıçlar oluĢtururlar.
Tahribatından sonra tekrardan yetiĢtirilmesi adeta mümkün olmayan ardıçların
korunması da ayrı bir önem arz etmektedir. Yeniden baĢka bir yerde tohumunun yeĢermesi
için ancak ardıç kuĢunun çekirdekleri yutması ve daha sonra baĢka bir alana bırakması ile
mümkün olabilmektedir. Ardıçların kerestesi oldukça sağlam olup mesken yapımında
yoğun olarak kullanıldıkları için aĢırı tahribata uğramıĢ durumdadırlar.
ÇalıĢma alanı içerisinde diğer bir ardıç türü olan Andız ağaçları yaklaĢık 1000-1200
metreler arasında birlik oluĢturacak Ģekilde andız ağaçlarına rastlanır. Kullanım olarak
andız pekmezinin de yapıldığı andız ağaçları hem Bolkar hem de Aladağlar da yetiĢme
olanakları vardır. Andız ağaçları ardıç ve kermez meĢesi ile karıĢık vaziyettedirler
(Foto:12).
Foto: 12. Ardıç ve Kermez meĢesi ile karıĢık haldeki Andız ağacı
AraĢtırma sahasında yukarıda bahsedilen ağaç türleri dıĢında da değiĢik ağaç türleri
bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi akarsu vadileri boyunca Çınar (Platanus orientalis)
ağaçlarıdır. En yaygın olarak Kadıncık Çayı içerisinde, Çamlıyayla kasabasının doğusunda
gözükür (Foto:13). Buranın dıĢında Pozantı yakınlarında Çakıt Vadisi boyunca çınar
97
ağaçlarına rastlanılır. Yine aĢağı kesimlerde sıtma ağacı, Akasya gibi türlerde yaygın
olarak bulunmaktadırlar.
Foto: 13. Vadi boylarında çınar ağaçları
Foto: 14. Sedir ormanı yakından görünüĢ.
98
Sedirin, Torosların yüksek ve fazla miktarda kar yağıĢı alan sahalarda en iyi
yetiĢme ortamına ulaĢtığı tespit edilmiĢtir. Nitekim, sedir Bolkar dağ kuĢağında
Akdeniz'e bakan güney yamaçlarda, orman üst sınırını oluĢturuncaya kadar yüksek
kesimlerde yetiĢmektedir. Sedir, Cehennemdere vadisinin her iki yamaçlarında,
Çamlıyayala‘nın kuzeyinde, Kadıncık vadisi yukarı çığırında çok geniĢ alanlı olarak
yayılıĢ gösterirler. Bolkar dağlarında sedir ormanları, saf ya da göknar, karaçam ve
ardıçlarla karıĢık orman oluĢturur. Elmalı havzasının güneye bakan alt yamaçlarında ise
ardıç (Juniperus excelsa) ve kokar ardıç (Juniperus foetidissima) ile karıĢık durumdadır.
Ardıç-Sedir-Göknar Kuşağı: AraĢtırma sahasındaki iğne yapraklı dağ kuĢağı
ormanlarının en üst sınırını ardıç (Juniperus excelsa, J. foetidissima, J. communis)
hakimiyetindeki ardıç, sedir ve göknar karıĢım ormanları örtmektedir. Bu ardıç kuĢağı
ise genel olarak 1800 ile 2200 m yükselti basamağında yayılıĢ göstermektedir. Edafik
Ģartlar nedeniyle de örtü yoğunluğu oldukça değiĢkenlik göstermektedir.
2.1.6.3. Akdeniz Ardı Dağ Kuşağı Vejetasyonu
Stepli
Kuru Orman Sahaları :AraĢtırma sahasında Bolkar Dağları‘nın kuzey
kesiminde iğne yapraklı orman kalıntıları Maden vadisinin Bolkar Dağları‘na bakan
yamaçlarında ve Çiftehan yakınlarında görülür. Sahada eski çağlardan beri iĢletilen maden
ocakları nedeniyle bitki örtüsü oldukça zayıflamıĢ olup, eski kuru ormanların kalıntılarını
barındırmaktadır. Maden vadisinin kuzey yamaçları ile UlukıĢla havzasının güneyinde
kalan yamaçlarda ve sırtlarda oldukça fazla tahribata uğramıĢ olan kuru orman kalıntılarına
rastlamak mümkündür. Bu sahada çoğu çalı formunda kalmıĢ olarak; meĢeler (Quercus
pubescens, Q. cerris), ardıçlar (Juniperus excelsa, J. oxicedrus), alıç (Crataegus sp.),
Yabani badem (Amygdalus orientalis),
Dündarlı‘nın doğusunda Aladağlar‘ın dik
yamaçlarına sığınmıĢ vaziyette meĢe türleri (Quercus pubescens, Q. cerris) ve ardıç
(Juniperus
excelsa,
J.
oxicedrus),
menengiç
(Pistacia
atlantica),
(Cotoneaster
numnularia), KuĢburnu (Roza canina), karamuk çalısı (Berberis sp.) türleri yer almaktadır.
Antropojen Step Sahaları: AraĢtırma sahasının kuzeyinde yer alan step sahalarının
oluĢumunda iklimin yarı kurak olması yanında binlerce yıldır süregelen orman
tahriplerinin de etkisi bulunmaktadır. Sahada bitki örtüsünün mevcut durumuna
bakıldığında, iç kesimlerdeki 1400-2200 metre yükseltilerindeki ormansız alanları
antropojen step sahaları Ģeklinde değerlendirmek mümkündür. Ġran–Turan fitocaoğrafya
bölgesine dahil olan bu sahaların karakteristik bitkileri arasında; geven (Astragalus
99
condensatus, A. microcephalus, A. gummiferia), çoban yastığı (Acanhalimon acerosum),
karamuk çalıları (Berberis sp.), yavĢanotu (Artemisia caucasica, A. santonicum),
kahkahaotu (Convolvulus assyricus, C. compaktus), adaçayıgiller (Salvia sp), yumak (Stipa
sp.), sütleğenler (Euphorbia sp.), sığırkuyruğu (Verbascum sp.), çayır yumakları (Festuca
sp.), gelincik (Papaver sp), devedikeni (Alhagi camelorum), Mayasıl otu (Ajuga sp.),
yumrulu salkım otu (Poa bulbosa), brom (Bromus tomentallus), kekik (Thymus sp.) gibi
çok yıllık otsu bitkilerden oluĢtururken, zaman zaman yabani armut (Pyrus elaeagrifolius),
alıç (Cratiagus sp.), meĢeler (Quercus sp.), ardıç (Juniperus excelsa, J. oxicedrus),
kuĢburnu (Rosa canina), acı badem (Amygdalus orientalis) ağaççıkları sahanın bu çok
yıllık otsu ve odunsu türlerine münferit olarak eĢlik etmektedir.
Yüksek Dağ Stepleri (Alpin ve Subalpin Kuşak): Sahada ormanın üst sınırı olan
2200 metrenin üzerindeki sahalar, subalpin ve alpin bitkilerin yayılıĢ alanıdır. Ancak, bu
sahalarda yaz aylarında, asırlardan beri süregelen aĢırı hayvan otlatılması sonucu
yarıalpin yaylaların vejetasyon kompozisyonu önemli ölçüde bozulmuĢ, klimaks türlerin
yerine hayvanların sevmedikleri dikenli ve acı ot türleri, özellikle Ġran-Turan step
elemanları hâkim duruma geçmiĢtir. Nitekim, bu yaylalar kuĢağında dikenli, yastık Ģekilli
ve acı ot türleri hâkim durumdadır (Atalay, 1994).Yüksek dağ stepleri de denilen bu
sahaların karakteristik bitkilerini çok yıllık otsu bitkilerle, yumrulu geofitler ve çayır otları
oluĢturur. Bolkarların subalpin ve alpin kuĢağında; çoban yastığı (Acanthalimon venustum,
A. androsaceum), gevenler (Astragalus brachypterus, A. eriophyllus, A. hirsutus, A.
tauricolus), korunga (Onobrychis cornuta), brom (Bromus tomentallus), çayır yumağı
(Festuca anatolica), adaçayı (Salvia frigida), yabani soğan (Allium stenopetalum), misk
soğanı (Muscari neglectum), taĢkıran otu (Genista albida), kayıĢkıran otu (Ononis
sessilifolia), kekik (Thymus sp.) çayır otu (Koeleria cristata), Marrubium globosum, Silene
supina, Gallium cilicium, Minuartia leococephala, Onosma armenum, Cerastium
gnaphalodes gibi çok yıllık otsu türler (Kürschner, 1982:84-85) yaygın olarak bulunur.
Bolkar Dağları‘nın kuzeyindeki Aydos dağı ve yakın çevresinde 2400 m‘den sonra
görülen yaygın türler Onobrychis cornuta, Astragalus linoatus, A. amoenus, A eriophyllus,
A. condensatus, Draba acaulus, Tonacatum armenum, Tymus cherleriodles, Acantholimon
andrasacenim, A. venustum, A. libanoticum'dur. Aynı sahada sedir ve karaçam (Pinus
nigra) ormanlarının tahribi ile 1400-1700 m'leri arasında ise antropojen steplere
sokulan Asphodeilen tanrıca, A. rigidifolia, Dactylis glomerata, Saponaria prostrata,
Astragalus angustifolius, A. plumosus, Pterocephalus pinardii, Euphorbia kotschyana,
100
Thymus leucostomus, T. cherlerioides, Salvia cryptantha, S. verticillata gibi türler yaygın
olarak bulunduğu (Erik, 1982) belirlenmiĢtir. Adana kuzeyindeki Toros dağlarında
karaçam ormanlarının tahribi ile 1650-2000 m arasında Astragalus gummiferia
birliği yerleĢmiĢtir. Bu birlik Akseki civarında 1500-2000 m arasında görülür. Astragalus
angustifolius birliği ise, Orta Toroslann doğusunda 1750-2100 m'leri arasında yer
alır. Bu topluluk, Ege Bölgesi ile Beypazarı, AyaĢ ve IĢıkdagı‘nda {Kızılcahamam) da
görülür. 2100-2250 m'leri arasında sedir ve göknarların tahribi sonucunda Asphodeline
taufica - Euphorbia kotschyana birliği yerleĢmiĢtir. Nisbeten nemil olan Toroslann bu
kesiminde 2000-2100 m'leri arasında Barbara minör var. eriopoda birliği, 2150-2350
m'leri arasında Festuca varia - Bromus erectus var. tricolor birliği bulunur (Yurdakulol,
1977).
Genel bir değerlendirme ile, Toros dağları sisteminde ormanın üst sınırından
baĢlayan otsu vejetasyon, adeta Ġç Anadolu step manzarası arz etmekte ve buradaki
türlerin önemli bir bölümü Îran-Turan step elemanlarına aittir. Akdeniz elemanları daha
ziyade ikinci sırada yer almaktadır. Glasiyal dönemde bölgeye gelip yerleĢmiĢ
bulunan Avrupa-Sibirya otsu türleri de yer yer göze çarpar. Örnek olarak Aydos
dağındaki otsu bitkilerin % 3.3'ü Avrupa-Sibirya, % 8.7'si Akdeniz, % 18.8'i ise ĠranTuran elemanıdır. Diğer yandan, Toroslarda endemikler de önemli bir yer iĢgal
etmektedir. Meselâ Aydos dağındaki endemizm oranı % 22 kadardır (Erik, 1976).
101
2.2. ARAZĠDEN YARARLANMAYI ETKĠLEYEN BEġERĠ
FAKTÖRLER
Ġnsan mekan etkileĢimini olarak tanımlanan coğrafyanın en önemli iki bileĢeninden
birisi doğal ortam ve diğeri ise onun üzerinde yaĢayan insanlardır. BaĢka bir ifadeyle insan
faktörünün olmadığı çalıĢma coğrafi çalıĢma olamamaktadır. Ġnsan faktörü çoğu zaman
doğrudan iliĢkili olurken, bazen de dolaylı olarak iliĢkili olmaktadır.
ÇalıĢma konumuz jeomorfolojik birimler üzerinde arazi kullanımı olması
nedeniyle, çalıĢma alanında tespit edilen morfolojik birimlerin insanlar tarafından nasıl
kullanıldığı; yani doğal ortam üzerinde beĢeri faaliyetlerin nasıl yapıldığı hususu oldukça
önemlidir. Bu nedenle bu kısımda arazi kullanımını etkileyen beĢeri faktörleri mevcut
durumu görme açısından detaylı olarak incelemeye çalıĢacağız.
2.2.1. ĠDARĠ BÖLÜNÜġ
ÇalıĢma alanımız doğal bir ünite olan Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminin seçilmesi
nedeniyle dağ üzerinde birçok il ve ilçelerin sınırları yer almaktadır(Harita:12). Hatta
çalıĢma alanı sınırımız aynı ilçe içerisindeki birçok köyün sınırını dahi ikiye bölmektedir.
Burada asıl olarak morfolojik sınırlara bağlı kalınmaya çalıĢıldığı için birçok köyün
sınırlarının da kesilmesi kaçınılmazdır.
Ġnceleme alanında 4 il (Mersin, Adana, Niğde ve Konya) ve 7 ilçenin sınırları
bulunmaktadır. Bunlar Mersin ilinin; Merkez, Tarsus ve Çamlıyayla ilçeleri, Adana ilinin;
Karaisalı ve Pozantı ilçeleri, Niğde ilinin; UlukıĢla ilçesi ve Konya ilinin; Halkapınar
ilçesidir (Harita:12).
AraĢtırma sahasında idari alan olarak en geniĢ sahaya Mersin ili sahiptir.
Sınırlarının tamamı inceleme sahası içerisinde kalan ilçe Mersin ilinin Çamlıyayla
ilçesidir. Bunun dıĢında Mersin merkez ilçesinin yaklaĢık % 59‘luk ve Tarsus ilçesinin ise
yaklaĢık % 62‘lik bir bölümü çalıĢma alanı içerisinde kalmaktadır. Alan olarak ise en geniĢ
alana yine Tarsus ilçesi sahiptir. ÇalıĢma alanı içerisinde dikkate değer diğer bir alan ise %
32‘lik bir değerle UlukıĢla ilçesine aittir. Burada bahsedilen büyüklükler alan
bakımındandır. Ancak bazı alanlarda toprak geniĢliği çok geniĢ olmakla beraber, araziden
yararlanma daha az olur iken, bazı alanlarda ise toprak büyüklüğü çok sınırlı olmasına
rağmen kullanım oldukça yoğundur. Bu duruma en güzel örnek Adana-Pozantı ilçesidir.
Pozantı Ģehir olarak ta araĢtırma sınırları içerisinde kalmaktadır. Buraya bağlı Akçatekir
102
kasabası ki yaz dönemlerinde nispeten Ģehir karakteri kazanmaktadır, sayfiye amaçlı yayla
olarak oldukça yoğun kullanılmaktadır.
Çizelge: 8. ÇalıĢma alanı içerisindeki ilçelerin alansal oranları
Toplam alan km²
ÇalıĢma alanı km²
Yüzde olarak
Merkez (MERSĠN)
1835
746
% 59
Çamlıyayla (MERSĠN)
661
661
% 100
Tarsus (MERSĠN)
2041
1269
% 62
Pozantı (ADANA)
824
156
% 19
Karaisalı(ADANA)
1477
64
%4
UlukıĢla (NĠĞDE)
1523
492
% 32
Halkapınar (KONYA)
562
148
% 26
4%
14%
Merkez
21%
Çamlıyayla
2%
Tarsus
4%
Pozantı
19%
Karaisalı
UlukıĢla
36%
Halkapınar
ġekil:14. ÇalıĢma alanı içerisindeki ilçelerin alanlarının oransal dağılımı
ġekilde de görüldüğü gibi; alan olarak en fazla alana sahip olan ilçe % 36‘lık bir
oranla Tarsus ilçesidir. En düĢük orana ise %2‘lik bir oranla Karaisalı sahiptir. Bunların
dıĢında köy merkezinin çalıĢma alanı içerisinde bulunmadığı ancak birkaç yaylasının
çalıĢma alanı sınırları içerisinde kalan Karaman ili, Ayrancı ilçesinin, Berendi köyünün
birkaç yaylası (Kırkpınar yaylaları) sınırlarımız dâhilinde bulunmaktadır. Bu nedenle
oldukça farklı bir konumu bulunan bu köy hakkında detaylara girilmeyecektir.
103
Harita: 12. Ġl ve ilçeler düzeyinde idari bölünüĢ haritası
104
Harita: 13. Ġlçeler ve Köyler düzeyinde idari bölünüĢ haritası
105
2500000000
2000000000
Tüm alan
1500000000
1000000000
ÇalıĢma alanı
500000000
M
er
ke
Ç
z
am
lıy
ay
la
Ta
rs
us
Po
za
nt
ı
Ka
ra
isa
lı
U
lu
kı
Ģl
a
H
al
ka
pı
na
r
0
ġekil:15. ÇalıĢma alanı içerisindeki ilçelerin kapladıkları alanların oransal dağılımı
AraĢtırma sahasına köy bazında baktığımızda; adet olarak en fazla köye sahip olan
ilçe Tarsus ilçesidir. En az köye sahip olan ilçe ise Pozantı ilçesidir. Tarsus ilçesi 79,
Merkez ilçe 55, UlukıĢla 12, Çamlıyayla 11, Halkapınar 5, Karaisalı 5 ve Pozantı ve 4
köy‘e sahiptir. Genel duruma il bazında bakıldığında; Mersin ilinin çalıĢma alanının %
85‘lik bir kısmını oluĢturduğunu görmekteyiz(ġekil:16). Bunu sırasıyla Niğde (%7), Adana
(%5) ve Konya (%3) takip etmektedir.
7% 3%
5%
Mersin
Adana
Niğde
Konya
85%
ġekil:16. ÇalıĢma alanın iller bazında kapladığı oran
106
2.2.2. NÜFUS ve YERLEġME
ÇalıĢma alanının nüfus özellikleri 1970 yılından itibaren 5 yıllık sayım yılları ve
son dönemde 1997 ve 2000 yılları verileri incelenerek çıkartılmaya çalıĢılmıĢtır. Nüfus
özelliklerinin 1970 yılından itibaren almamızın sebebi, köylere ait detaylı arazi envanter
bilgilerinin 1980 yılında yapılmıĢ olan arazi envanteri esas alındığı için bu dönemin on yıl
öncesinden baĢlayarak ele alınmıĢtır. 1970 yılı ve sonraki sayım yılları incelendiğinde
köylerdeki nüfusun 1980 yıllarına kadar artıĢ seyrinde olduğunu görmekteyiz. 1990
yılından itibaren ise köy nüfuslarında daima bir azalıĢ olduğunu görmekteyiz (Çizelge: 9,
ġekil:17).
Çizelge: 9. ÇalıĢma alanı içerisindeki kır nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (19702000)
Koy_ismi
Ilce
Ġl
1970
1975
1980
1985
1990
1997 2000
Bağçatağı
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
222
216
116
159
150
136
135
Darıpınarı
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
672
810
635
746
713
793
781
Fakılar
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
711
763
717
840
747
1227
1047
Giden
Karain
(Körmenlik)
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
139
137
120
99
97
101
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
248
313
222
363
427
337
510
Kesecik
Korucak
(Köristan)
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
197
218
238
221
254
249
246
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
308
299
271
370
401
361
352
Sarıkavak
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
980
1184
1123
1278
1401
1209
1157
Sarıkoyak
ÇAMLIYAYLA MERSĠN
400
427
278
336
365
343
309
Çakıllar
HALKAPINAR KONYA
605
522
454
438
368
360
368
Delimahmutlu
HALKAPINAR KONYA
380
395
413
355
333
341
333
Kayasaray
HALKAPINAR KONYA
444
455
418
398
362
234
362
Osmanköseli
HALKAPINAR KONYA
388
440
420
394
306
302
306
Yassıkaya
HALKAPINAR KONYA
453
413
461
443
400
307
400
Bolacalı
KARAĠSALI
ADANA
122
111
79
85
68
67
80
Bucak
KARAĠSALI
ADANA
559
634
634
553
504
427
452
Demirçit
Kıralan
(Hacıkırı)
KARAĠSALI
ADANA
129
136
127
122
115
100
92
KARAĠSALI
ADANA
375
459
303
325
240
266
249
Murtçukuru
KARAĠSALI
ADANA
268
285
227
270
273
178
233
Akdam
MERSĠN M.
MERSĠN
423
444
549
548
581
Aladağ
MERSĠN M.
MERSĠN
430
706
580
388
435
445
446
Alanyalı
MERSĠN M.
MERSĠN
248
270
258
229
192
273
Mah
107
Mah
Atlılar
(Sadiye)
MERSĠN M.
MERSĠN
254
218
334
243
240
208
200
Bekiralanı
MERSĠN M.
MERSĠN
562
541
589
506
740
1376
1511
BelenkeĢli
MERSĠN M.
MERSĠN
383
340
442
350
Mah
Mah
Buluklu
MERSĠN M.
MERSĠN
424
491
554
632
763
Mah
Mah
Burhanköy
MERSĠN M.
MERSĠN
896
935
1024
1127
1095
1361
Bel
Camili
MERSĠN M.
MERSĠN
437
496
546
650
715
760
780
Civanyaylağı
Çağlarca
(Sunturas)
MERSĠN M.
MERSĠN
466
515
704
823
934
867
1064
MERSĠN M.
MERSĠN
438
428
433
392
409
323
392
Çandır
MERSĠN M.
MERSĠN
394
677
523
589
608
353
320
Çapar
MERSĠN M.
MERSĠN
1102
1149
1094
1103
1927
2459
Bel
Çavak
MERSĠN M.
MERSĠN
851
886
924
977
995
1028
1135
ÇavuĢlu
MERSĠN M.
MERSĠN
1355
2389
5353
Bel
Bel
Bel
Bel
Çelebili
MERSĠN M.
MERSĠN
245
329
402
366
375
477
344
Çopurlu
MERSĠN M.
MERSĠN
313
323
333
418
529
648
654
ÇukurkeĢlik
MERSĠN M.
MERSĠN
531
309
297
324
324
244
282
Dalakdere
MERSĠN M.
MERSĠN
399
455
488
460
486
440
530
Darısekisi
MERSĠN M.
MERSĠN
305
283
300
268
290
332
281
Değirmendere
MERSĠN M.
MERSĠN
740
787
943
975
1002
811
838
Değnek
MERSĠN M.
MERSĠN
477
432
551
435
389
367
388
Demirhisar
Düğdüören
(Düdüveren)
MERSĠN M.
MERSĠN
605
657
774
687
722
724
700
MERSĠN M.
MERSĠN
228
287
250
360
510
Esenli
MERSĠN M.
MERSĠN
444
555
490
552
516
590
566
Evcili(Kızılbağ) MERSĠN M.
MERSĠN
1361
1203
1339
1442
1671
2237
3269
Evrenli
GökkuĢağı
(Yanpar)
MERSĠN M.
MERSĠN
285
317
341
317
337
340
524
MERSĠN M.
MERSĠN
938
998
1000
957
1037
916
760
Hebilli
MERSĠN M.
MERSĠN
423
489
447
519
523
604
600
Horozlu
MERSĠN M.
MERSĠN
301
540
350
284
261
196
188
Iğdır(Cerit)
IĢıktepe
(SeydiĢıh)
Karaisalı
(Üseli)
MERSĠN M.
MERSĠN
843
979
1086
1120
1271
1079
1192
MERSĠN M.
MERSĠN
122
124
128
112
85
105
93
MERSĠN M.
MERSĠN
540
609
912
929
847
771
684
Kavaklıpınar
Kepirli
(Kilimas)
MERSĠN M.
MERSĠN
231
231
321
319
269
243
281
MERSĠN M.
MERSĠN
282
278
258
273
320
386
528
Kerimler
MERSĠN M.
MERSĠN
332
283
258
210
219
225
254
Kızılkaya
MERSĠN M.
MERSĠN
215
306
225
257
96
42
44
Kurudere
MERSĠN M.
MERSĠN
89
102
111
102
105
123
96
Mah
Mah
108
Mah
Kürkçü
MERSĠN M.
MERSĠN
579
725
1315
1063
781
882
Mah
Musalı
MERSĠN M.
MERSĠN
801
877
898
927
1010
928
1105
Pamukkurdu
MERSĠN M.
MERSĠN
665
750
872
970
1088
1159
1134
Puğkaracadağ
MERSĠN M.
MERSĠN
566
585
611
748
875
800
829
Resulköy
MERSĠN M.
MERSĠN
398
503
504
575
653
761
751
Sarıibrahimli
MERSĠN M.
MERSĠN
450
509
550
674
1155
Bel
Bel
ġahinpınarı
MERSĠN M.
MERSĠN
Mah
Mah
186
165
Tekkeköy
MERSĠN M.
MERSĠN
449
875
953
621
606
Bel
Bel
Tırtar
MERSĠN M.
MERSĠN
330
444
465
371
269
144
255
Yakaköy
MERSĠN M.
MERSĠN
383
553
941
917
1202
Bel
Bel
Yalınayak
MERSĠN M.
MERSĠN
665
773
1254
1595
2154
2771
3571
Yavca
MERSĠN M.
MERSĠN
397
373
470
399
308
200
206
Yeniköy
MERSĠN M.
MERSĠN
269
278
298
314
388
365
413
Akçatekir
Belemedik
(Karapınar)
POZANTI
ADANA
814
717
1140
884
5899
5135
3210
POZANTI
ADANA
248
264
146
80
125
146
74
Eskikonacık
POZANTI
ADANA
233
171
168
135
122
191
126
Yenikonacık
POZANTI
ADANA
379
350
261
225
202
83
98
Akçakocalı
TARSUS
MERSĠN
243
213
141
113
105
118
88
Akgedik
TARSUS
MERSĠN
347
335
405
504
588
721
358
Aladağlı
TARSUS
MERSĠN
646
435
421
405
378
335
329
Alibeyli
TARSUS
MERSĠN
619
508
429
393
383
335
369
Ardıçlı (Kenzin) TARSUS
MERSĠN
683
591
481
613
641
443
525
BağlarbaĢı
TARSUS
MERSĠN
882
487
731
1067
1144
1010
1189
Belen
TARSUS
MERSĠN
592
630
642
745
793
824
851
Beylice
Boğazpınar
(Boğazkinir)
Bolatlı
(Ebulhadi)
TARSUS
MERSĠN
1411
1366
1087
1161
1003
1020
1054
TARSUS
MERSĠN
583
566
474
398
350
340
356
TARSUS
MERSĠN
622
573
591
714
829
955
1223
Böğrüeğri
TARSUS
MERSĠN
234
562
501
689
358
558
544
Cinköy
TARSUS
MERSĠN
1024
684
813
775
815
784
813
Çakırlı
TARSUS
MERSĠN
276
727
817
889
861
858
872
Çamalan
TARSUS
MERSĠN
614
421
254
331
356
397
766
Çamtepe
Çavdarlı
(Kırıstan)
TARSUS
MERSĠN
512
223
277
192
189
236
307
TARSUS
MERSĠN
437
486
473
484
419
422
423
ÇavuĢlu
TARSUS
MERSĠN
742
778
544
757
506
674
495
Çevreli (Muhat) TARSUS
MERSĠN
553
484
498
403
363
287
262
Çiftlikköy
MERSĠN
317
308
392
293
270
263
285
TARSUS
Mah
Mah
Mah
109
ÇiriĢtepe
TARSUS
MERSĠN
197
178
220
232
205
206
222
Çokak
Çukurbağ
(Ziftlik)
TARSUS
MERSĠN
495
463
172
395
368
332
313
TARSUS
MERSĠN
793
917
867
725
716
598
466
Dadalı
Damlama
(Muzur)
TARSUS
MERSĠN
275
281
298
257
284
399
306
TARSUS
MERSĠN
636
740
658
791
717
607
530
Dedeler
TARSUS
MERSĠN
711
728
735
768
842
797
822
Dorak
TARSUS
MERSĠN
294
271
210
253
273
240
252
Eminlik
TARSUS
MERSĠN
237
272
208
201
172
169
173
Emirler
EskiĢehir
(Yeniköy)
TARSUS
MERSĠN
254
295
207
216
203
190
164
TARSUS
MERSĠN
284
242
242
192
163
192
151
Göçük
TARSUS
MERSĠN
664
588
425
366
393
359
353
Gömmece
TARSUS
MERSĠN
204
193
190
187
176
176
198
Gürlü(Körlü)
TARSUS
MERSĠN
112
101
83
96
96
83
38
Hacıhamzalı
TARSUS
MERSĠN
1553
1699
1374
1612
1899
1333
1530
ĠbriĢim
Ġhsaniye
(Melez)
TARSUS
MERSĠN
448
511
557
596
572
618
584
TARSUS
MERSĠN
190
211
213
186
264
284
306
Ġncirlikuyu
TARSUS
MERSĠN
350
312
325
409
475
439
434
Ġnköy
TARSUS
MERSĠN
264
304
290
442
396
524
577
Kaburgediği
TARSUS
MERSĠN
305
208
209
244
343
254
440
Kadelli
TARSUS
MERSĠN
708
737
759
734
765
599
598
KaklıktaĢı
Kaleburcu
(Cemilli)
TARSUS
MERSĠN
584
362
334
358
373
347
358
TARSUS
MERSĠN
585
613
200
769
799
862
885
Karadiken
TARSUS
MERSĠN
543
574
662
733
701
689
675
Karadirlik
TARSUS
MERSĠN
568
591
663
666
654
679
794
Karakütük
TARSUS
MERSĠN
318
522
304
452
478
447
426
Karayayla
TARSUS
MERSĠN
562
438
463
404
332
249
259
Kayadibi
TARSUS
MERSĠN
367
412
433
471
436
453
399
Kerimler
TARSUS
MERSĠN
233
236
252
244
281
284
297
KeĢli
TARSUS
MERSĠN
622
527
456
430
343
324
317
Kırıt
TARSUS
MERSĠN
382
426
276
410
324
311
276
Kızılçukur
TARSUS
MERSĠN
581
449
453
362
479
495
612
Kozoluk
TARSUS
MERSĠN
208
128
124
196
171
180
174
Kösebalcı
Kurbanlı
(Aladinili)
TARSUS
MERSĠN
321
353
389
405
360
337
339
TARSUS
MERSĠN
280
262
269
251
215
185
179
Kurtçukuru
TARSUS
MERSĠN
Mah
Mah
Mah
Mah
171
142
134
110
KuĢçular
MeĢelik
(ġamlar)
Nacarlı
(Kölemusalı)
TARSUS
MERSĠN
167
132
126
128
140
162
179
TARSUS
MERSĠN
767
805
719
645
615
482
512
TARSUS
MERSĠN
783
815
760
817
1021
1082
994
Olukkoyağı
Özbek
(Kurtmusa)
TARSUS
MERSĠN
737
734
519
822
804
728
731
TARSUS
MERSĠN
871
877
781
971
1005
979
1064
Pirömerli
Sağlıklı
(Bayramlı)
TARSUS
MERSĠN
449
503
604
348
370
367
415
TARSUS
MERSĠN
1124
1183
1191
1444
1245
1414
1657
Sandal
TARSUS
MERSĠN
497
503
332
442
492
387
314
Sanlıca (Fenk)
TARSUS
MERSĠN
230
247
176
121
227
128
114
Sarıveli
TARSUS
MERSĠN
421
451
482
516
523
543
564
Sayköy
TARSUS
MERSĠN
345
346
396
428
470
433
456
Sıraköy
TARSUS
MERSĠN
302
327
328
388
338
480
408
Sucular
TARSUS
MERSĠN
442
461
490
585
803
285
262
TaĢçılı
TARSUS
MERSĠN
569
695
614
759
742
751
735
TaĢkuyu
TARSUS
MERSĠN
308
330
365
399
401
420
416
TaĢobası
TARSUS
MERSĠN
913
1003
747
1247
1136
1336
1246
Tepeköy
TARSUS
MERSĠN
296
284
321
286
275
339
216
TepetaĢpınar
TARSUS
MERSĠN
Mah
302
267
274
261
245
230
Topaklı
TARSUS
MERSĠN
480
505
449
406
443
446
451
UlaĢ
TARSUS
MERSĠN
1189
1400
1424
1483
1833
1509
1429
Yalamık
TARSUS
MERSĠN
Mah
305
276
272
297
302
397
YanıkkıĢla
TARSUS
MERSĠN
949
797
708
794
796
673
567
Yazlık
TARSUS
MERSĠN
120
127
68
108
66
71
60
Yeniköy
TARSUS
MERSĠN
223
240
199
230
175
219
172
Alihoca
ULUKIġLA
NĠĞDE
1107
1168
1190
1102
971
645
640
Emirler
ULUKIġLA
NĠĞDE
842
919
924
983
954
561
603
GümüĢ
ULUKIġLA
NĠĞDE
410
870
489
433
345
244
269
Horoz
ULUKIġLA
NĠĞDE
558
607
631
636
574
503
512
Katrancı
ULUKIġLA
NĠĞDE
204
178
126
102
83
29
30
Madenköy
ULUKIġLA
NĠĞDE
339
346
382
328
294
142
116
Porsuk
ULUKIġLA
NĠĞDE
750
674
734
768
448
320
361
Tabaklı
ULUKIġLA
NĠĞDE
272
247
271
423
299
399
405
Tekneçukur
Yeniyıldız
(Burna)
ULUKIġLA
NĠĞDE
701
570
718
732
627
406
439
ULUKIġLA
NĠĞDE
820
1028
1099
1037
1775
2525
2268
77581
82777
84940
83985
91087
84350
81321
TOPLAM
111
1970-2000 YILLARAI ARASINDA TOPLAM KIR
NÜFUSUNDA MEYDANA GELEN DEĞĠġĠKLĠKLER
95000
KĠġĠ SAYISI
90000
85000
TOPLAM
NÜFUS
80000
75000
70000
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
Y I LLAR
ġekil:17.ÇalıĢma alanı içerisindeki kır nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (1970-2000)
1997 ve 2000 yıllarında kırsal nüfusta aĢırı bir azalıĢ olduğu görülmektedir. Bu
azalıĢın sebebi kırsal kesimlerden Ģehirlere ve kasabalara olan göç olmakla beraber, bir
diğer sebep ise nüfus miktarı artmıĢ olan köylerin yakınlarındaki köylerle birleĢerek
Belediyelik yerleĢmeler haline gelmesi ve oldukça aĢırı göç alan Ģehir merkezlerinden olan
Tarsus ve Mersin Ģehirlerinin bazı köy yerleĢmelerini kendi bünyelerine katarak bu
köylerin mahalle statüsüne getirilmesidir. ÇavuĢlu, Akdam, Demirhisar, Kürkçü mahalle
konumuna gelirken, Arpaçsakarlar, Burhanköy (Bahçe), Tekkeköy Belediye örgütlü
kasaba yerleĢmeleri konumunu almıĢlardır. Bu nedenle Çizelge verilerine bakarak son
yıllarda göç hareketinin hızlanmıĢ olduğunu söylemek büyük bir yanlıĢ olacaktır.
Kasabalarda nüfusun daimi bir artıĢ seyrinde olduğunu görmekteyiz. Ancak 1997
nüfus sayımında nüfus artıĢının düĢtüğünü görmekteyiz (Çizelge: 10, ġekil:18).
112
Çizelge: 10. ÇalıĢma alanı içerisindeki kasaba nüfusunda meydana gelen
değiĢiklikler (1970-2000)
Kasaba ismi
ÇAMLIYAYLA
Sebil
GÜLEK
Gözne
Arpaçsakarlar
Arslanköy
Pozantı
Darboğaz
Aktoprak
Ilce
ÇAMLIYAYLA
ÇAMLIYAYLA
TARSUS
MERSĠN M.
MERSĠN M.
MERSĠN M.
POZANTI
ULUKIġLA
ULUKIġLA
Ġl
MERSĠN
MERSĠN
MERSĠN
MERSĠN
MERSĠN
MERSĠN
ADANA
NĠĞDE
NĠĞDE
Güzelyayla
MERSĠN M.
MERSĠN
TOPLAM
1970
1975 1980
1985 1990 1997
2000
2080 3857
7630 6299 8826
7290 8806
2612 2927
3280 3897 5366
4949 4894
614 4441
3738 4976 5791
4349 9831
1810 2659
3022 6390 7655
5972 5979
1405 1776
2129 2631 3549
4078 4402
3809 3089
3543 3661 4118
3040 4627
3779 5408
6453 7263 7892
9645 9650
2355 2069
2201 2346 2007
2502 3256
1647 1668
1679 2176 1996
3562 2742
1361
1203
21472 29097
1339
1442
1671
35014 41081 48871
2237
3269
47624 57456
1970-2000 YILLARI ARASINDA KASABA TOPLAM
NÜFUSLARI
70000
KĠġĠ SAYISI
60000
50000
40000
TOPLAM
NÜFUS
30000
20000
10000
0
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
YI LLAR
ġekil:18. ÇalıĢma alanı içerisindeki kasaba nüfusunda meydana gelen değiĢiklikler (19702000)
Köylerdeki nüfus hareketi genellikle kasabalara (Çamlıyayla, Pozantı, UlukıĢla,
Arslanköy, Gözne, Arpaçsakarlar, Bahçe, Darboğaz, Aktoprak ve Halkapınar) ve Ģehir
merkezlerine (Mersin, Tarsus, Niğde ve Adana) doğru olmaktadır.
113
Ġnsanların barınmak, ya da belirli bir faaliyeti sürdürmek amacıyla bir saha üzerinde
inĢa edilmiĢ bir veya birden fazla sayıda konuttan oluĢan ünitelere yerleĢme denir
(Özçağlar, 2003:65). YerleĢmeler, bulundukları yerin coğrafi Ģartlarına göre dağınık ve
toplu özellik gösterebilmektedir. Kır ekonomisi ve yaĢam biçiminin, baĢka bir deyiĢle,
hammadde üretiminin yaygın halde bulunduğu yerleĢmeler kır yerleĢmelerini; tarım,
hayvancılık, ormancılık ve avcılık gibi primer faaliyetler dıĢındaki iĢlerin, yani, endüstri ve
bütün hizmet sektörlerinin egemen olduğu veya bu faaliyet dallarının günlük hayatta
kendini hissettirdiği yerleĢmeler ise Ģehir yerleĢmelerini oluĢturmaktadır(Özgür, 2000:99)
YerleĢmelerin yeryüzündeki dağılıĢında, bulundukları mekânın özellikleri önemli
bir yere sahiptir. Yükselti, yüzey Ģekilleri, hidrografik özellikler ve iklim gibi fiziki
koĢullar, yerleĢmelerin mekândaki dağılıĢını kontrol eden en önemli coğrafi faktörlerdir.
Elbette fiziki koĢullar kadar, ekonomik faaliyetler de yerleĢmelerin mekândaki yerleĢim
düzenini etkilemektedir. Özellikle tarım ekonomisinin hâkim olduğu kırsal yerleĢmelerde,
fiziki yapı ve ekonomik koĢullar, yerleĢim düzeni üzerinde birlikte etki yapmaktadır.
Örneğin tarım alanlarının kısıtlı olduğu kırsal kesimlerde, düz alanlar tarımsal faaliyetlere
ayrılırken, yerleĢmeler daha engebeli ve tarım yapılmayan alanlarda yer almaktadır. Bu
türdeki yerleĢmeler mekânda dağınık bir doku sergilemektedir. Düz alanların daha geniĢ
olduğu kırsal kesimlerde ise yerleĢmelerin mekândaki dağılıĢını (dokusunu), hidrografik
özellikler belirlemektedir. Su kaynaklarına yakınlık, bu kesimlerdeki yerleĢmelerin
dokusunu belirleyici faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Bu bölümde, yerleĢmelerin dağılıĢı ve bu dağılıĢ üzerinde etkili faktörler üzerinde
durulacaktır.
AraĢtırma sahasında yerleĢmelerin dağılıĢında en önemli özellik daha öncede
hidrografya konusunda da değinildiği gibi suya yakınlıktır. Bu nedenle yerleĢmelerin ilk
kuruluĢ yerlerinin seçiminde su varlığının çok büyük bir rol oynadığını görmekteyiz.
Ancak insanoğlu daha sonraki dönemlere mevcut su varlığının yetiĢmemesi durumunda
bile yerleĢim alanın seçiminde diğer faktörler baskın ise su problemini de bir Ģekilde
çözerek yerleĢim yerlerinin oldukça fazla büyüdüğünü görmekteyiz. YerleĢmelerin
kuruluĢunda etkili olan bir diğer husus o yerleĢmede barınacak insanların iktisadi
faaliyetlerini sürdürebilecekleri tarım alanları veya sanayi kuruluĢlarının varlığı veya
hizmet sektörünün varlığına bağlıdır.
114
AraĢtırma sahasına da ki alçak platolarda bu hususa yönelik olarak tarım alanlarının
yoğunluğu buralarda yoğun yerleĢmelerinde kurulmasına olanak sağlamıĢtır. Orta
seviyedeki platolardaki yerleĢmelere baktığımızda iktisadi faaliyetlerin hem tarım hem de
hayvancılık olduğunu görmekteyiz.
AraĢtırma sahamızda yerleĢmelerin yoğunlaĢmasını sağlayan diğer bir faktör ise
iklime bağlı olarak yaz sıcaklarından kurtulmak için sayfiye amaçlı modern yaylaların
oldukça fazla büyümeleridir. Bu konuda Akçatekir, Çamlıyayla(Namrun) ve Gülek
kasabaları gelmektedir.
AraĢtırma sahasındaki yerleĢmeleri aynı zamanda daimi ve geçici yerleĢmeler
olarak ta ikiye ayırmak mümkündür. Daimi yerleĢmeler, kasaba ve köylerden oluĢurken,
geçici yerleĢmeler ise hayvancılık amaçlı yapılan yaylacılık faaliyetleri için kurulmuĢ
yerleĢmelerden meydana gelmektedir(Çizelge:11).
Çizelge: 11. AraĢtırma Sahasındaki Köyler, Bu Köylere Bağlı Mahalleler ve Yaylalar
(1981 yılı köy envanteri verilerine göre)
Köy ve kasaba idari
alanının adı
Bağlı olan daimi
yerleĢmeler
Bağlı olan sezonluk yerleĢmeler
Toplam
yerleĢme
sayısı
Ilce
Ġl
Giden
Giden
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Kesecik
Kesecik
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Karain(Körmenlik)
Karain(Körmenlik)
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Sarıkavak
Sarıkavak
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
15
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
8
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Yazıgöl -3, Hacırecep, Kelingölü,
Göğeri, Kartal, Kekrecik -2,
Katırçayırı, Camızpınarı, Saydibi,
Büklüboyun, Ġkizmehmet Yaylaları
Eğrigöl, Kekikdüzü, Saydibi,
Karakoyak, Karakuyu, MaĢat,
Meydan Yaylaları
ÇAMLIYAYLA
ÇAMLIYAYLA
Sebil
Sebil
Sarıkoyak
Sarıkoyak, Candere
2
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Darıpınarı
Darıpınarı
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Korucak(Köristan)
Korucak(Köristan)
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Fakılar
Fakılar, Fındıklı
2
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Bağçatağı
Bağçatağı
1
ÇAMLIYAYLA
MERSĠN
Kayasaray
Kayasaray
Sandıcak
2
HALKAPINAR
KONYA
Çakıllar
Çakıllar
Yılanlıyurt, Kızıldüz, Sebüçova - 3,
Karagöl -2 Yaylaları
7
HALKAPINAR
KONYA
Osmanköseli
Osmanköseli
Aydos Batısı Yaylası
2
HALKAPINAR
KONYA
Delimahmutlu
Delimahmutlu
3
HALKAPINAR
KONYA
Yassıkaya
Yassıkaya
Aksu, Dereiçi
Mandak, Hasanındamı, Ġstavul,
Kızılbuzluk, ġekerpınar Yaylaları
6
HALKAPINAR
KONYA
Murtçukuru
Murtçukuru,Akgedik,Kele
bek, Durak,ÇankaĢığı
5
KARAĠSALI
ADANA
Demirçit
Demirçit, Dedebağçiftliğ
2
KARAĠSALI
ADANA
Bolacalı
Bolacalı
1
KARAĠSALI
ADANA
Bucak
Bucak
1
KARAĠSALI
ADANA
115
Kıralan(Hacıkırı)
Kıralan(Hacıkırı)
1
KARAĠSALI
ADANA
Arpaçsakarlar
Arpaçsakarlar
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Çelebili
Çelebili
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Evrenli
Evrenli
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Dalakdere
Dalakdere, Pınardere,
Kayacı
3
MERSĠN M.
MERSĠN
Kepirli(Kilimas)
Kepirli(Kilimas)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Çopurlu
Çopurlu
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Yalınayak
Yalınayak
1
MERSĠN M.
MERSĠN
ÇavuĢlu
ÇavuĢlu
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Karaisalı(Üseli)
Karaisalı(Üseli)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Çavak
Çavak
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Düğdüören(Düdüveren)
Düğdüören(Düdüveren)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
ÇukurkeĢlik
ÇukurkeĢlik, Yellice
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Buluklu
Buluklu
1
MERSĠN M.
MERSĠN
IĢıktepe(SeydiĢıh)
IĢıktepe(SeydiĢıh)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Demirhisar
Demirhisar
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Evcili(Kızılbağ)
Evcili(Kızılbağ)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Sarıibrahimli
Sarıibrahimli
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Burhanköy
Burhanköy
1
MERSĠN M.
MERSĠN
GökkuĢağı(Yanpar)
GökkuĢağı(Yanpar)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Puğkaracadağ
Puğkaracadağ, Karcadağ
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Kürkçü
Kürkçü
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Yakaköy
Yakaköy
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Resulköy
Resulköy
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Akdam
Akdam
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Civanyaylağı
Civanyaylağı
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Hebilli
Hebilli
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Iğdır(Cerit)
Iğdır(Cerit), Demirci
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Esenli
Esenli, Karapınar
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Camili
Camili
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Aladağ
Aladağ
1
MERSĠN M.
MERSĠN
9
MERSĠN M.
MERSĠN
4
MERSĠN M.
MERSĠN
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Tırtar
Karakuzluk, Ġkikuyu, Kozlu, Tırtar,
Derekuyu, Güneykuyu, Yaylak
yaylaları
Kerimler
Tırtar; Ayvalık
Kerimler, Kerimler
Güzlesi, Doruklu,
Korucular
Tekkeköy
Tekkeköy
Arslanköy
Arslanköy, ġekersu,
Çatak, Panayır
7
MERSĠN M.
MERSĠN
Kavaklıpınar
Kavaklıpınar
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Kurudere
Kurudere
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Atlılar(Sadiye)
Atlılar(Sadiye),
Karabahtır, Kuyualanı
Yılanovası, Kağrıyaylası, Beyyurdu,
Altınlı, ÖĢün
8
MERSĠN M.
MERSĠN
Değnek
Değnek, TaĢoluk
Hacılarkuyusu, Suluca, Üçoluk,
Karapınar
6
MERSĠN M.
MERSĠN
Horozlu
Horozlu, Hangediği
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Güzelyayla
Güzelyayla
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Çağlarca(Sunturas)
Çağlarca(Sunturas),
Fındıklı, Tekirgölü
3
MERSĠN M.
MERSĠN
Alanyalı
Alanyalı
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Çandır
Çandır
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Dümbelek Yaylaları - 3
116
Pamukkurdu
Pamukkurdu,
Tesis(Zeytinyağı
Ġmalathanesi)
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Yavca
Yavca
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Kızılkaya
Kızılkaya
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Musalı
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Yeniköy
Musalı
Yeniköy, Tekiroluk,
Gaziosman,
Sarıburhanettin
4
MERSĠN M.
MERSĠN
ġahinpınarı
ġahinpınarı
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Darısekisi
Darısekisi
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Bekiralanı
Bekiralanı
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Değirmendere
Değirmendere,
Yukarımahalle
2
MERSĠN M.
MERSĠN
Çapar
Çapar(AĢağıçapar),
Yukarıçapar, Sazoluğu
Mahallesi
3
MERSĠN M.
MERSĠN
Gözne
Gözne (MenekĢelik)
1
MERSĠN M.
MERSĠN
BelenkeĢli
BelenkeĢli
1
MERSĠN M.
MERSĠN
Akçatekir
1
POZANTI
ADANA
Eskikonacık
Akçatekir
Eskikonacık, Çayır
Yaylası
2
POZANTI
ADANA
Pozantı
Pozantı
1
POZANTI
ADANA
Belemedik(Karapınar)
Belemedik(Karapınar)
1
POZANTI
ADANA
Ardıçlı(Kenzin)
BaĢoluk ve Çiğdemgölü Yaylaları
3
TARSUS
MERSĠN
Sandal
Ardıçlı(Kenzin)
Sandal, Kurtçukuru,
Ayvalı
3
TARSUS
MERSĠN
Ġnköy
Ġnköy
Karain, Kokarot, Karakapı
4
TARSUS
MERSĠN
Hacıhamzalı
Hacıhamzalı, Fanazlık,
Camiliköy, Ören, Mamat
5
TARSUS
MERSĠN
Kaburgediği
Kaburgediği, Söğütlü
2
TARSUS
MERSĠN
KuĢçular
KuĢçular
1
TARSUS
MERSĠN
Olukkoyağı
Olukkoyağı, Efeler
5
TARSUS
MERSĠN
GÜLEK
GÜLEK
14
TARSUS
MERSĠN
Boğazpınar(Boğazkinir)
Boğazpınar(Boğazkinir),
Arpaçlı Mah.
2
TARSUS
MERSĠN
Çiftlikköy
Çiftlikköy, Ereze
2
TARSUS
MERSĠN
Kızılçukur
Kızılçukur, Tosmurlu,
Kaleönü, TopaktaĢ
4
TARSUS
MERSĠN
Sıraköy
Sıraköy, Sakızçukuru,
Karabucak,ĠnbaĢı
4
TARSUS
MERSĠN
KeĢli
KeĢli, Hopur, Günaltı,
Üsünlü
9
TARSUS
MERSĠN
Damlama(Muzur)
Damlama(Muzur), Çağıl,
Tömbül
3
TARSUS
MERSĠN
Kayadibi
Kayadibi
1
TARSUS
MERSĠN
Çamtepe
Çamtepe
1
TARSUS
MERSĠN
Akgedik
Akgedik
1
TARSUS
MERSĠN
Yalamık
Yalamık
1
TARSUS
MERSĠN
YanıkkıĢla
YanıkkıĢla
TARSUS
MERSĠN
Meydan, Tanzıt, Karakapı
Karboğazı, Tahtalıalan, Gökboyun,
Süneder, Kuyucak, Elmalı - 3,
Altınlıbucak, Ömerli, Kızıloluk,
Gökoluk ve KoĢan Yaylaları
Kızılkuyu, Körkuyu, Kösrelik,
BaĢoluk, BahĢi
117
Kurbanlı(Aladinili)
Kurbanlı(Aladinili)
1
TARSUS
MERSĠN
EskiĢehir(yeniköy)
1
TARSUS
MERSĠN
Karayayla
EskiĢehir(yeniköy)
Karayayla, K.Karayayla,
Muratlı
3
TARSUS
MERSĠN
Aladağlı
Aladağlı
TARSUS
MERSĠN
Gürlü(Körlü)
Gürlü(Körlü)
TARSUS
MERSĠN
TaĢobası
TaĢobası
TARSUS
MERSĠN
Kırıt
Kırıt, Bozağaç
2
TARSUS
MERSĠN
Kadelli
Kadelli, Bekiralı,
DörtkardeĢler
3
TARSUS
MERSĠN
Yazlık
Yazlık
1
TARSUS
MERSĠN
Göçük
Göçük, Himmetli, Yeni,
Pınaroğlu
4
TARSUS
MERSĠN
1
TARSUS
MERSĠN
3
TARSUS
MERSĠN
ÇavuĢlu
1
Sucular
ÇavuĢlu
Sucular, TakbaĢ,
ġükraniye
Çukurbağ(Ziftlik)
Çukurbağ(Ziftlik), SarıĢıh,
Emmissille, Aspava
5
TARSUS
MERSĠN
Dadalı
Dadalı
1
TARSUS
MERSĠN
Çokak
Çokak
1
TARSUS
MERSĠN
Kozoluk
Kozoluk
1
TARSUS
MERSĠN
Yeniköy
Yeniköy
1
TARSUS
MERSĠN
Gömmece
Gömmece
1
TARSUS
MERSĠN
Sanlıca(Fenk)
Sanlıca(Fenk)
1
TARSUS
MERSĠN
Emirler
Emirler
1
TARSUS
MERSĠN
Eminlik
Eminlik
1
TARSUS
MERSĠN
Karakütük
Karakütük
1
TARSUS
MERSĠN
Çamalan
Çamalan
1
TARSUS
MERSĠN
Alibeyli
Alibeyli, Yanıkdam
2
TARSUS
MERSĠN
BağlarbaĢı
BağlarbaĢı
1
TARSUS
MERSĠN
Çakırlı
Çakırlı
1
TARSUS
MERSĠN
Dedeler
Dedeler
1
TARSUS
MERSĠN
TaĢçılı
TaĢçılı
1
TARSUS
MERSĠN
Pirömerli
Pirömerli
1
TARSUS
MERSĠN
Dorak
Dorak
1
TARSUS
MERSĠN
Sayköy
Sayköy
1
TARSUS
MERSĠN
Bolatlı(Ebulhadi)
Bolatlı(Ebulhadi)
1
TARSUS
MERSĠN
Ġhsaniye(Melez)
Ġhsaniye(Melez)
1
TARSUS
MERSĠN
Belen
Belen, Tekeli
2
TARSUS
MERSĠN
Nacarlı(Kölemusalı)
1
TARSUS
MERSĠN
Sağlıklı (Bayramlı)
Nacarlı(Kölemusalı)
Sağlıklı (Bayramlı),
Akdam, Gaybet,
Bayramlı, ÇeĢmekaĢı
5
TARSUS
MERSĠN
Kaleburcu(Cemilli)
Kaleburcu(Cemilli)
1
TARSUS
MERSĠN
KaklıktaĢı
KaklıktaĢı
1
TARSUS
MERSĠN
TepetaĢpınar
TepetaĢpınar, Gölcük
2
TARSUS
MERSĠN
Böğrüeğri
Böğrüeğri, Boztepe
2
TARSUS
MERSĠN
Kerimler
Kerimler
1
TARSUS
MERSĠN
UlaĢ
UlaĢ
1
TARSUS
MERSĠN
Özbek(Kurtmusa)
Özbek(Kurtmusa)
1
TARSUS
MERSĠN
Çevreli(Muhat)
Çevreli(Muhat), Pınarlı,
Muhat
3
TARSUS
MERSĠN
Karadirlik
Karadirlik
1
TARSUS
MERSĠN
Hacın
118
Akçakocalı
Akçakocalı
1
TARSUS
MERSĠN
ĠbriĢim
ĠbriĢim
1
TARSUS
MERSĠN
Karadiken
1
TARSUS
MERSĠN
Kösebalcı
Karadiken
Kösebalcı, Büyük
Kösebalcı
2
TARSUS
MERSĠN
Topaklı
Topaklı
1
TARSUS
MERSĠN
Cinköy
Cinköy
1
TARSUS
MERSĠN
Tepeköy
Tepeköy
1
TARSUS
MERSĠN
Sarıveli
Sarıveli
1
TARSUS
MERSĠN
TaĢkuyu
TaĢkuyu
1
TARSUS
MERSĠN
Ġncirlikuyu
Ġncirlikuyu
1
TARSUS
MERSĠN
Beylice
Beylice, Ortaköy,
Kuyualanı,
3
TARSUS
MERSĠN
Çavdarlı(Kırıstan)
Çavdarlı(Kırıstan),
1
TARSUS
MERSĠN
MeĢelik(ġamlar)
MeĢelik(ġamlar), Çevlik,
KeĢbükü
3
TARSUS
MERSĠN
ÇiriĢtepe
ÇiriĢtepe
1
TARSUS
MERSĠN
GümüĢ
GümüĢ
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Yeniyıldız(Burna)
Yeniyıldız(Burna)
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Emirler
Emirler
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Aktoprak
Aktoprak
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Porsuk
Porsuk, Alanbahçeleri
Mahallesi
2
ULUKIġLA
NĠĞDE
Göğceliyurdu, YavĢanlı,
Çadırbelen, EĢekçayır, Hasançayır
Horoz
Horoz
6
ULUKIġLA
NĠĞDE
Katrancı
Katrancı
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Alihoca
Alihoca
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Tabaklı
Tabaklı
1
ULUKIġLA
NĠĞDE
Darboğaz
Darboğaz
2
ULUKIġLA
NĠĞDE
Tekneçukur
Tekneçukur, Hasangazi
Mahhallesi
2
ULUKIġLA
NĠĞDE
Madenköy
Madenköy
2
ULUKIġLA
NĠĞDE
Alagöl Yaylası
Meydan Yaylası
Bu verilere göre çalıĢma alanı içerisinde 342 tane daimi ve geçici yerleĢme
bulunmaktadır. Bunları kasaba, köy, mahalle ve yaylalar olarak sınıflandırdığımız da;
yayla yerleĢmeleri dıĢında diğerleri daimi yerleĢmelerdir. Bu daimi yerleĢmelerin 11 tanesi
kasaba niteliğindedir. Bunlar Çamlıyayla, Pozantı, Akçatekir, Arslanköy, Gözne,
Arpaçsakarlar, Sebil, Gülek, Çiftehan, Darboğaz ve Aktoprak kasabalarıdır. Bu kasabalar
kıĢ dönemlerinde oldukça sakin olmakla beraber yaz dönemlerinde sayfiye amaçlı
kullanıldıkları için oldukça kalabalık yerleĢmelerdir. Hatta bu kasaba yerleĢmelerinin
bazıları yaz dönemlerinde Ģehir karakteri kazanmaktadırlar. Çamlıyayla ve Akçatekir
kasabaları yaz dönemlerinde Ģehir karakteri kazanmaktadırlar.
AraĢtırma sahasında 162 adet köy ve bu köylere ait 53 tane mahalle bulunmaktadır.
Köyler genellikle ovaya doğru yaklaĢıldıkça mahalle sayısı artmakta ve nüfus miktarı da
yüksek alanlara göre çok daha fazlalaĢmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında mevcut
119
arazi varlığının, burada yaĢayan insanları besleme gücü ile iliĢkilidir. Bu nedenle üst
kademede (orta plato üzerindeki köylerde) göç hareketinin daha fazla olduğunu
görmekteyiz. Alçak platolarda ise iklimin tamamen Akdeniz iklimi karakteri kazanması ve
toprak veriminin nispeten daha iyi olması nedeni ile yerleĢmeler daima büyümektedir.
ÇalıĢma alanındaki köy yerleĢmeleri ile ilgili diğer bir dikkat çekici durum ise
Mersin ve Tarsus Ģehirlerinin aĢırı büyümeleri sonucunda bazı köy yerleĢmelerini kendi
bünyelerine katarak Ģehir içerisinde mahalle konumuna gelmiĢ olmalarıdır. Mersin Ģehrine
katılmıĢ olan ÇavuĢlu köyü bunun en güzel örneklerindendir.
ÇalıĢma alanı içerisindeki geçici yerleĢmeler, 1350 metrelerden itibaren yaklaĢık
3000 metrelere kadar çıkan hayvancılık amaçlı yayla yerleĢmeleridir. En alçak yayla Gülek
kasabası sınırları içerisindeki Karboğazı yaylalarına Kuyucak yaylası iken en yüksek
yayla, Zirve platoları üzerinde yer alan Kırkpınar yaylasıdır. Geçici yerleĢmeler
durumundaki yaylalar yüksek ve zirve yaylar olarak iki kademede değerlendirilecektir.
Yüksek yaylalardaki hane sayısı zirve yaylalardaki hane sayısından çok daha fazladır.
Buda yaylada kalıĢ süresi ve yaĢam koĢullarının güçlük derecesine göre değiĢiklik arz
etmektedir.
ÇalıĢma alanı içerisinde yerleĢmeler hemen ovanın bitiminden itibaren yaklaĢık 50
metrelerden baĢlayarak 2000 metrelere kadar çıkarlar. En yüksek daimi yerleĢme Konya,
Halkapınar kasabasına bağlı Yassıkaya köyü 1980 metrelerde kurulmuĢ bir köydür.
Halkapınar kasabasına bağlı köylerin oldukça yüksek sevilerde kurulmuĢ köyler olduğunu
görmekteyiz bu durumun ortaya çıkmasında vadi içerisinde kurulmuĢ olan bu köylerin
kuzey ve güneydoğu kesimlerini dağlarla çevrili olması nedeni ile burası kuzeyden gelen
sert soğuk rüzgarlara karĢı korunaklı bir bölümde kurulmuĢ köylerdir. Bu köyler hakkında
kuzey kesimde güneye bakan konumunda olduğundan yüksek seviyelerde kurulmuĢ köyler
diyebiliriz.
ÇalıĢma alanı içerisindeki köy ve kasabaların kuĢaklar ve bu kuĢaklar içerisindeki
sayılarına baktığımızda da oldukça dikkat çekici hususların olduğunu görmekteyiz. Köy
yerleĢmeleri
alt
kuĢakta
yoğunlaĢırken
kasaba
yerleĢmeleri
orta
kuĢakta
yoğunlaĢmaktadır(Çizelge:12)
120
Çizelge: 12. Köy ve Kasabaların kuĢaklara göre dağılımı
KUġAK
BĠRĠMLER
KASABA
KÖY
TOPLAM
4
68
74
ve
1
48
49
Orta seviyede platolar ve
10
36
46
-
5
5
15
157
172
Travertenler
ALT KUġAK (50-900m.)
ve
Dolgu
Yüzeyleri (50-450 m)
Alçak
Plato
alanı
çevresi (450-900)
ORTA KUġAK
çevresi (900-1500)
(900-1500)
YÜKSEK
DAĞLIK Yüksek platolar ve çevresi
KUġAK (1500-2000)
(1500-2000)
Toplam
Çizelge 9‘da görüldüğü gibi köy yerleĢmeleri en alt kesimde en yoğun iken
yükseklere doğru çıkıldıkça köy sayısı azalmaktadır. Kasaba sayısı ise tersi bir durum
olaraktan yükseklere doğru çıkıldıkça artmaktadır. Bu durumun sebebi öncelikle iklime
bağlı olarak alt kuĢakta verimli tarım arazilerinin mevcut olması köy yerleĢmelerinin
sayısında ve büyüklüklerinde artıĢ olmasını sağlamıĢtır. Yüksek kesimlerde ise yaz
dönemlerinde yine iklime bağlı olarak serinleme amaçlı (sayfiye amaçlı) çıkılan yaylalar
önemli kasaba merkezlerini oluĢturmaktadır.
ÇalıĢma alanımız içerisindeki yerleĢmelerin mesken yapılarına baktığımızda da
oldukça büyük farklılıkların olduğunu görmekteyiz. Bu farklılaĢma özellikle çatı
yapılarında, meskenlerin inĢasında kullanılan malzemeler, pencere sistemleri ve evlerin
büyük çok katlı olma durumlarına göre değiĢiklikler göstermektedir. Bu değiĢikliklerin
ortaya çıkmasında en büyük unsurun iklim özellikleri olduğunu görmekteyiz. Sıcaklık ve
yağıĢ Ģartlarının değiĢmesi rüzgar durumu gibi iklim elamanlarının tesirlerine göre mesken
Ģekilleri de değiĢmektedir. Yine çevredeki yapı malzemesi ve iktisadi faaliyetlerde mesken
tiplerini etkilemektedir. ÇalıĢma alanımızdaki mesken tipleri de morfolojik olarak ayırt
ettiğimiz 3 ana kuĢağa göre değiĢikliler göstermektedir.
121
Meskenlerin yapı ve Ģekil değiĢikliklerine en alt kuĢaktan itibaren baktığımız en alt
kuĢakta Akdeniz ikliminin tüm karakteristik özellikleri ile gözüktüğünü görmekteyiz. Bu
nedenle mesken tipleri de betonarme, pencereli daha büyük ve damları düz beton dam
Ģeklindedir (Foto:15).
Foto:15. YanıkkıĢla Köyü
Orta kuĢaktaki meskenler ise artık kıĢ döneminde kar yağıĢlarının etkisini
göstermesi nedeniyle mutlaka çatılı olarak inĢa edilmektedir. Çatılar genellikle çatılar
kiremit veya çinko ile kapatılmaktadır. Evlerin ana kapıları genellikle güneye açılır
vaziyette olup, pencere yapıları ise alt kuĢağa göre nispeten daha küçüktür (Foto:16).
122
Foto:16. Gülek kasabasında meskenlerin çatı malzemeleri
Orta kuĢağın bazı köylerinde özellikler hayvan barınaklarının üzeri çinko yerine
Karadeniz bölgesindeki gibi hartama ile örtülmektedir (Foto:17). Özellikle Atlılar köyünde
bu tür yapılara rastlanılmaktadır. Bunun sebebi bu köyün Kafkasya‘dan
göç eden
Çerkezlerin kurmuĢ olduğu bir köy olması nedeniyle kültüre bağlı olarak bu yapı
Ģekillerinin devam ettirildiğini söyleyebiliriz.
123
Foto:17. Atlılar köyü
Orta kuĢakta meskenler Bolkar Dağları‘nın kuzey ve güneyine göre de farklılıklar
gösterirler. Güney kesimdeki meskenlerde çok azda olsa Akdeniz ikliminin etkisi
görülebilirken kuzeydeki meskenler tamamen karasal iklimin etkisi altındadır. Bu nedenle
buradaki meskenler bazıları çinko ile kaplı bazıları ise toprakla örtülü düz dam Ģeklindedir.
Pencereler genellikle güneye açıktır. Güneydeki pencereler daha büyük kuzeydeki
pencereler ise daha küçüktür. Çatı örtü malzemesi olarak kiremit çok az miktarda
kullanılmaktadır (Foto:18).
124
Foto:18. Horoz köyü
ÇalıĢma alanımız içerisinde yüksek dağlık kuĢak içerisinde dönemlik yerleĢmeler
hakimdir. Bunlarda orta kuĢağa yakın olanlarla zirvelere yakın olanlar arasında farklılıklar
vardır. Orta kuĢağa yakın olan geçici yerleĢmelerde ahĢap direkler üzerine örtülen branda
yeterli olmaktadır (Foto:19).
Foto:19. Elmalıboğaz yaylası
125
Zirve platoları üzerinde yer alan yayla yerleĢmeleri ise taĢ duvarlarla inĢa edilmiĢ
ve bazılarının üzerleri toprakla örtülmüĢ, bazılarının üzeri ise yaz dönemlerinde sadece
branda ile kapatılmaktadır (Foto:20).
Foto:20. Camızpınarı yaylası
Zirveler kuĢağında tarihi dönemlere özgü olan kıl çadırlar artık ortadan kalkmıĢ
ancak numune olarak birkaç yaylacıda görülmektedir. Bu yaylacılarda artık eskimeye yüz
tutmuĢ çadırlarını atmak istemediklerinden hasar gören yerlerini tamir ederek kullanmaya
devam etmektedirler. Bu kıl çadırlarında üzerinde meydana gelen tahribattan dolayı su
geçirmemesi için üzerleri kalın naylon ile kaplanmaktadır (Foto:21)
126
Foto:21. Hacılar kuyusu yaylası
Son olarak zirve ve alçak platoları kullanan yaylacılar traktör kasaları üzerine
geçici çadırlarını kurarak birkaç hafta bunları mesken olarak kullanan yaylacılarda
mevcuttur.
ÇalıĢma alanımız içerisindeki yerleĢmeler nüfusun artıĢ hızına göre artıĢ göstererek
tarihi dönemlere göre büyük farklılaĢma meydana getirmiĢtir. Günümüzde birçok alanda
orman alanlarını tahrip ederek geniĢleyen yerleĢim alanları yaklaĢık olarak 30 km²‘lik bir
alan kaplamaktadır.
127
2.2.3. ULAġIM
―Bilindiği gibi yol, insanlar arasında çeĢitli saha münasebetlerini temin eden,
insanların ve ihtiyaç maddelerinin bir yerden baĢka bir yere taĢınmasına imkan veren nakil
vasıtalarının hareketine müsait sert yüzeyli, demir, beton, asfalt ve/veya baĢka malzeme ile
donatılmıĢ arazi Ģerididir. Bütün bu yollar (karayolları, dolayısile demiryolları…) tabii
çevrenin yakın etkisi altındadırlar‖ (Gürsoy, 1975, sy:24).
―Ġnsanlarla ihtiyaç maddelerinin taĢınması ve haberlerin nakli genel olarak ―ulaĢım‖
kavramı ile özetlenirse, coğrafya bakımından ulaĢım sahaya galebe çalmak (sahayı
aĢmak=Raumüberwindung) manasına alınabilir‖ (Gürsoy, 1975, sy:24).
―Eskiden yollar çukur sahaları, düz yerleri takip ettiği ve muayyen dağ
ğeçitlerinden güçlüklerle geçebildiği halde, bugün güzergahlar daha çok ekonomik esaslara
göre çizilmektedir. Bugünün yolları gerektiği takdirde tepelik ve dağlık sahalardan
aĢabilmektedir. Fakat yine de karayolları (dolaysile demiryolları) muayyen tabii
güzergahlara bağlı kalmak zorundadırlar. Yeryüzü Ģekilleri ve iklim baĢta olmak üzere,
diğer bütün coğrafi amillerin (etkenlerin) göz önünde tutulması gerekir‖ (Gürsoy, 1975,
sy:25).
Arazi kullanımı açısından bakıldığı takdirde yollar arazi kullanım üzerinde
doğrudan bir etkiye sahiptir. Zira ulaĢım imkanlarının artması, araziden yararlanmayı da
artıracaktır. Yine aynı Ģekilde bir bölgeyi kullananların artması, yol imkanlarının da
artırılması için esas olacaktır. Genel olarak coğrafi terminolojiden de anlaĢılacağı gibi
örneğin; ―yolboyu yerleĢme tipi‖ gibi ifadeler de yerleĢme dokusunun da bazen yola göre
ĢekillenmiĢ olduğunu ifade etmektedir.
ÇalıĢma alanımız içerisinde, karalar üzerinde mevcut olan yol tiplerinden hemen
hemen hepsine rastlanılmaktadır. Bu çalıĢmada sadeleĢtirme yapılarak mevcut yollar 5
sınıf ta toplanmıĢtır (Çizelge:13)
128
Çizelge: 13. Mevcut yollar ve kapladıkları alanlar
YOL TĠPĠ
MEVCUT
YAKLAġIK
KAPLAMIġ
UZUNLUĞU (KM)
GENĠġLĠĞĠ(M)
OLDUĞU
ALAN(KM²)
Otoban
98
100
98
Devlet Yolu
271
25
67
Köy Yolu
508
7
35
Yayla Yolu
262
3
8
60
4
0,25
Devlet
Demir
Yolu
TOPLAM
1199
211
129
Harita:14. UlaĢım ağı haritası (Genel)
130
Harita:15. UlaĢım ağı haritası (Kuzey)
131
Harita:16. UlaĢım ağı haritası (Güney)
132
Harita 14, 15 ve 16‘da görüldüğü gibi yolların uzanıĢı ile jeomorfolojik birimler
arasında sıkı bir iliĢkinin olduğu gözlemlenmektedir. Kuzey kesimde yollar genellikle vadi
uzanıĢlarını takip etmektedir. Akdeniz bölgesi ile Orta Anadolu bölgesini birbirine
bağlayan otoyol ve devlet yolları Pozantı ilçe merkezinden itibaren Çakıt Çayı‘nı takip
etmektedir. Yine kuzey kesimdeki Maden, Alihoca ve Horoz köylerinin yolarlıda Bolkar
Dağları‘nın uzanıĢına paralel olarak uzanan vadiler boyunca uzanmaktadır.
Güney kesimdeki yollar ise yine vadi sistemlerine pararlel olarak kuzeybatıgüneydoğu istikametinde uzanmaktadır. Hatta bazı alanlarda vadileri takip eden yollar da
mevcuttur. Arslanköy-Mersin yolu‘nun büyük bir kısmı Kılızdere vadisini takip
etmektedir. Vadilerin sınırladığı plato alanları üzerinde yoğun bir ulaĢım ağı var iken
vadileri dik olarak kesen yollar çok az veya orman yolu Ģeklindeki stablize yollar
Ģeklindedir.
AraĢtırma sahasında ulaĢım ağı 1200 metrede sınırlanmaktadır. Özellikle yüksek
dağlık kuĢakta yaylalara gidilen yollar patika yollardan baĢkası değildir. Bu kısımda ulaĢım
ağının kesintisiye uğraması morfolojik yapı ile doğrudan iliĢkilidir. Dağlık alanlarda
ulaĢım ağının yaygınlaĢtırılması ekolojik dengenin bozulması açısından çok istenen bir
durum değildir. Yüksek dağlık alanlarda ekolojik dengenin tahrip edilmesi telafisi olmayan
bir süreç gibidir. Bu nedenle arazi kullanım olarak bu alanlarda mevcut yollar‘a müdahale
edilmemesi daha uygun olacaktır.
UlaĢım ağının iyileĢtirilmesi özellikle sayfiye amaçlı yaylaların çok daha hızlı
geliĢmesine ve günübirlik gidiĢ-geliĢlerin artmasına neden olmuĢtur. Otoyol inĢa
edilmeden önce yaklaĢık 1.5-2 saatta ulaĢılan Akçatekir yaylasına iki haftada bir veya
haftada bir giden kimseler, otoyol‘un açılması ile beraber gidiĢ-geliĢ süresinin 1saat hatta
45 dakikaya düĢmesi ile beraber günübirlik gidiĢ ve geliĢler baĢlamıĢtır.
133
2.2.4. EKONOMĠK FAALĠYETLER
Ġnsanlar tarafından kullanıma açılan alanlarda öncelikli olarak insanın hayatını
devam ettirebilmesi için bir takım faaliyetlerde bulunması gerekiyor ki iĢte bunlar
ekonomik faaliyetleri oluĢturmaktadır. Bolkar dağlarında Türklerin yerleĢim dönemi 1071
Malazgirt savaĢından hemen sonraya dayanmaktadır (Bilgili, 2000). Türklerin Anadolu‘ya
giriĢiyle beraber bu bölgeye Varsak Türkmenleri yerleĢmiĢtir. Osmanlı dönemine
gelindiğinde bölgede yaĢayan halkın %90‘ı göçebe halde yaĢayan ve Bolkarları kuzeygüney yönlü kullanan Türkmenlerden oluĢmaktaydı. Bu nedenle Türkler açısından sahada
ki ekonomik faaliyetlerin baĢlangıcı hayvancılığa dayanmaktadır.
Ekonomik faaliyetlerin hayvancılığa dayandığı dönemde insanlar genellikle orman
alanlarına daha çok zarar vermiĢlerdir. Birçok yayla alanlarının yakın çevrelerinde yakacak
odun kalmayacak Ģekilde çevredeki ağaçlar tahrip edilmiĢtir. KıĢ dönemlerinde
hayvanlarına yedirmek için de alt kuĢakta büyük tahribatlar meydana getirilmiĢtir. Yine bu
dönemde çadırların inĢası esnasında kullanılan çadır direklerinin temini içinde birçok
tahribat yapılmıĢtır.
Zaman içerisinde yerleĢik hayata geçmeye baĢlayan insanlar meskenlerin inĢa
edilmesi ve özelliklede yaĢamlarını sürdürebilmek için tarım alanları oluĢturmak amacı ile
ormanlar tahrip edilmiĢtir. Bu özellikle alt kuĢakta tarımsal faaliyetlerin daha ekonomik
olduğu alanlarda meydana gelmiĢtir. YerleĢik hayata geçiĢle beraber araziden daha verimli
bir Ģekilde faydalanmak için insanlar araziye daha fazla müdahale etmeye baĢlamıĢlardır.
Yüksek kesimlerdeki ekonomik faaliyetler tamamen yaylacık faaliyetlerine
dayanmaktadır. Yaylacılar elde ettikleri hayvansal ürünleri sayfiye yaylarlına köy ve
kasabalara götürerek veya tüccarların yaylalar‘a kadar gelmesiyle pazarlamaktadırlar.
Orta kuĢaktaki ekonomik faaliyetler sayfiye amaçlı yaylacıların yaz dönemlerinde
yaylalara gelmeleriyle beraber birçok esnafta yaylada iĢ yerleri kurarlar. Yaz dönemlerinde
tamamen Ģehir karekterinde olan sayfiye yaylalarda market, tuhafiye, marangoz, fırın gibi
birçok iĢyeri iĢler hale getirilir. Yine mevcut sağlık ocağına doktor ve hemĢire gönderilerek
yaz dönemlerinde sağlık ocakları hizmet verirler. Akçatekir kasabasındaki 60‘ı aĢkın
ibadethaneye geçici görevliler de görevlendirilmektedir.
Bunların yanında bu kuĢakta sayfiye amaçlı yaylalara çıkan insanlara pazarlamak
amacı ile bağ ve bahçe alanı kuran kiĢilerde vardır. Bu kesimde en fazla bahçe alanı olarak
134
kiraz bahçeleri yaygındır. Yine bunun yanında Ģeftali, kayısı, elma ve armutların
yetiĢtirildiği bahçelerde vardır. Bu kuĢakta bir diğer ekonomik faaliyet ise sayfiye
yaylalarına yakın alanlarda yetiĢtirilen üzüm bağlarıdır. Örneğin Sebil Kasabası‘nın
çevresinde modern olarak inĢa edilmiĢ birçok üzüm bağı bulunmaktadır (Foto:22)
Foto: 22. Sebil kasabası çevresinde üzüm bağları
Buradan elde edilen üzümler genellikle sayfiye amaçlı olarak yaylaya çıkan
insanlar tarafından tüketilirler.
Alt kuĢak ise ekonomik faaliyetler açısından tarımsal faaliyetlerin yoğunluk
kazandığı bir kuĢaktır. En fazla yetiĢtirilen tarım ürünleri; pamuk, üzüm, narenciye, zeytin,
buğday, susam gibi tarım ürünleridir. Son yıllarda mısır sulanabilen alanlarda mısır
ekilmeyede baĢlanmıĢtır. Burada yapılan tarımsal faaliyet sadece geçimlik değil, aynı
zamanda pazarlama amacı ile yapılmaktadır.
Alt kuĢakta baĢka ekonomik faaliyet alanları da bulunmaktadır. Bunların baĢında
turizme açılmıĢ olan Ashabı Kehf mağarası gelmektedir. Yine burada otoyol inĢĢatı için
açılmıĢ olan çok büyük taĢocakları da mevcuttur. Bunların baĢında Karadiken köyünün
kuzeyinde açılmıĢ olan taĢocağı gelir(Foto:23). Bu taĢocağında çalıĢan iĢçilerin çoğu
Tarsus Ģehrinden gelmektedir.
135
Foto: 23. Karadiken köyü kuzeyindeki taĢocağı
Bunun dıĢında Dedeler köyü kuzeyinde de çok küçük ölçekli bir taĢ ocağı
bulunmaktadır. Buradaki kireçtaĢlarının içerisinde kil oranı fazla olduğu için ve çok
ekonomik olmadığından dolayı Ģu an aktif değildir.
Alt kuĢağı diğer kuĢaklardan ayıran bir diğer özellik ise köy yerleĢmelerinin
sayısılarının oldukça fazla olmasıdır. Köyler birbirlerine oldukça yakındırlar.
ÇalıĢma alanındaki ekonomik faaliyetler bunlarla sınırlı değildir. Tezin amacına
uygun olarak arazi kullanımla iliĢkili olarak bu kadarıyla yetinilmiĢtir.
136
3. JEOMORFOLOJĠK BĠRĠMLER ve ARAZĠ KULLANIMI
Uygulamalı coğrafya ve jeomorfoloji araĢtırmaları, son yıllarda araziden
faydalanmaya ve ilgili sorunların çözümüne yönelmiĢtir. Gerçekten, ―ekolojik dengeyi
bozmadan, çevreyi kirletmeden araziden maksimum derecede nasıl faydalanabiliriz?‖
sorusu üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu nedenle öncelikle burada
jeomorfolojik birimler sistematik olarak zirve kesimlerden baĢlayarak en alçak seviyelere
kadar üç kuĢak halinde ve bu kuĢaklar içerisindeki farklılıklarla beraber beĢ farklı seviye
ele alınacaktır.
Nüfus artıĢına ve insanların yaĢam standartlarının değiĢmesine bağlı olarak,
insanların mevcut kaynakları kullanma oranı gittikçe artmaktadır. Sınırlı olan doğal
kaynakların amacına uygun, verimli kullanım yanında ekolojik dengenin de korunması
gerekmektedir. Fiziksel çevreden yararlanmanın boyutlarını, insanların teknik ve kültürel
birikimi,
eğitim
düzeyleri,
iktisadi
imkanları
gibi
sosyoekonomik
faktörler
belirlemektedir.
AraĢtırma sahası jeomorfolojik birimler açısından oldukça zengindir. Tarsus
Ovası‘nın (50 m) hemen bitiminden itibaren baĢlayan dağlık kütle, inceleme alanın en
yüksek zirvesi olan Medetsiz Tepesine (3524 m.) kadar olan sahada, En alt (PliyoKuvaterner), Alçak(Pliyosen), Orta (Üst-Miyosen), Yüksek (Orta-Miyosen) ve Zirve
platolar (Oligo-Miyosen) olmak üzere beĢ ayrı seviye tespit edilmiĢtir (Harita:17). Burada
bununla beraber, bazıları bu ana morfolojik birimler üzerine karĢılık gelen, oldukça geniĢ
alanlı karstik ve buzul Ģekilleri mevcuttur.
AraĢtırma sahasında yükseltinin oldukça fazla olması nedeni ile saha; Pleyistosen
döneminde meydana gelen buzullaĢmanın etkisi altında kalmıĢtır. Bu dönemde
Pleyistosen daimi kar sınırı; dağların güney yamacında 2600-2700 metrelerden geçmekte
iken, kuzey tarafında bu seviye yaklaĢık 2000-2100 metrelere kadar inmekteydi. Bu
nedenle Bolkar Dağlarında Pleyistosen dönemine ait buzul aĢındırma ve biriktirme
Ģekilleri de yaygın olarak görülmektedir (Harita:17).
137
Harita: 17. ÇalıĢma alanının genel jeomorfoloji haritası
138
Bu bölümde jeomorfolojik birimler yüksek seviyelerden alçak seviyelere doğru,
öncelikli olarak ana morfolojik birimler ve bunun içerisinde yer alan diğer morfolojik
üniteler ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Her jeomorfolojik birimin eğim (Harita:18),
yükselti ve litolojik özellikleri verilerek Ģekiller detaylı olarak arazi kullanım bakımından
değerlendirilecektir.
139
Harita:18. ÇalıĢma alanının eğim haritası
140
AraĢtırma sahasındaki eğim durumuna baktığımızda; eğim derecesi % 0-2
arasında olan sahaların plato yüzeylerinde sınırlı alanlara ve vadi tabanlarına karĢılık
geldiğini görmekteyiz. Bunula beraber eğim derecesi % 2-6 arasında olan sahalar ez
eğimli düzlük alanlara karĢılık gelmektedir. Alçak plato alanlarından ovaya geçiĢ
kısınlarında aĢınıma karĢı dirençsiz dolgu malsemeleri üzerinde yaygın olarak
gözükmektedir. Bu eğim derecesine sahip olan alanlarda tarımsal faaliyetler problemsiz
olarak yapılmaktadır. Yine bu sahalar dalgalı plato yüzeyleri üzerinde de oldukça
yaygındırlar. Yaylacıların yerleĢim yeri olarak tercih ettiği alanlardandır.
Eğim dercesi % 6-12 arasında olan sahalar çalıĢma alanımız içerisinde az eğimli
yamaçlara karĢılık gelmektedir. Bu kısımlarda yerleĢmeler de yaygın durumdadır. Ancak
eğim derecesi %12‘den fazla olan alanlar daimi yerleĢmeler için uygun alan olarak
görülmememktedir. Tarım alanlarıda bu alanlarda zor Ģartlarda sürdürülmektedir.
Erozyon en önemli problemler arasındadır.
Eğim derecesi %12-20 arasında bulunan alanlar genel olarak yamaçlara karĢılık
gelmektedir. Genellikle ormanlarla kaplı bu alanlar tarımsal faaliyetler için uygun
değildir. Bu eğim derecesine sahip olan alanlar problemli de olsa yayla yerleĢmelerinin
kurulabildiği alanlardır. Ancak eğim derecesi %20‘yi aĢan yerler bunun içinde uygun
alanlar değillerdir. Ancak hayvanların otlatılması için tercih edilen alanlardır. Eğim
derecesi %20-30 arasında olan alanlar da yamaçlara karĢılık gelmektedir. Bu kısımlarda
yayla yerleĢmesi kurmak problemdir. ÇalıĢma alanımız içerisindeki MaĢat ve Ġkizmehmet
yaylaları (Eğim % 20-30 arasında) eğim yönü ile en problemli yaylalardandır.
Eğim derecesi % 30‘un üzerinde olan alanlar çok dik yamaçlara karĢılık
gelmektedir. En yüksek eğim derecesine sahip bu alanların saf kireç taĢlarının akarsular
tarafından yarıldığı vadi ve boğazların yamaçlarına karĢılık geldiğini görmekteyiz.
Bitkilerin tutunabildiği orman alanlarında erozyon problemi çok fazla değildir. Ancak
çıplak alanlarda erozyon büyük problemdir. Bu alanlarda aĢırı hayvan otlatmada Ģiddetli
erozyona sebep olmaktadır.
Sahanın özellikleri ele alınırken, hazırlanmıĢ olan genel jeomorfoloji haritasının
ilgili bölümleri daha büyük ölçekte hazırlanmıĢ ve üzerine arazi kullanım durumu
iĢlenmiĢtir.
141
ġekil:19. Bolkar Dağları üzerinden KB – GD doğrultusunda alınmıĢ profiller
142
3.1. YÜKSEK DAĞLIK SAHA ve PLATOLAR KUġAĞI
AraĢtırma, sahasının 2500 metreden daha yüksek olan kısımlarını kapsamaktadır.
Bu kısımlar genel olarak Bolkar Dağları‘nın çatısını oluĢturan kısımdır. Jeolojik olarak
hem Paleozoyik (Permiyen), hem de Mesozoyik yaĢlı kireçtaĢlarından oluĢan sahada bitki
örtüsünden yoksun zirvelerin piramidal olarak yükseldiğini görmekteyiz. Bu doruklar en
üst çatıyı oluĢturmaktalar (Foto:24).
Foto:24. Bolkar Dağları‘nın zirve kısmının güneyden görünüĢü
Sahanın kireçtaĢlarından oluĢması aynı zamanda karstik Ģekillerin de yoğun olarak
görülmesine olanak sağlamıĢtır. Yine yükseltiden de anlaĢılacağı üzere sahanın Pleyistosen
daimi kar sınırı üzerinde kalması nedeni ile bu saha buzul Ģekillerinin de görüldüğü
kısımdır.
3.1.1.Zirveler
Zirveler kuĢağı olarak sınıflandırdığımız kısım, araĢtırma sahasının 2500
metrelerden yüksek kısımlarına karĢılık gelmektedir. Bu kısım, araĢtırma sahamızın çatı
kısmını meydana getirmektedir. Oldukça yüksek bir sahayı kapsaması nedeni ile sahada
Pleyistosen buzullaĢmasından etkilendiğini görmekteyiz. Bu nedenle sahada jeomorfolojik
143
birimlerden buzul Ģekillerinin hemen hemen tamamına, karstik Ģekillerden de yaygın
olarak dolin ve uvalalara rastlanılmaktadır.
Harita: 19. Zirveler kısmının genel görünümü (Açıklamamlar için harita 17‘ye
bakınız)
Zirveler kısmında yaygın olarak Bolkar Dağları‘nın dorukları bulunmaktadır.
Bunlardan en yükseği Medetsiz Tepesi (3524)‘dir. Batıdan itibaren zirveleri KaragölbaĢı
(3096), Aydosdağı 3430, Güvercinkaya (3262), Eğerkaya (3347), Medetsiz
ve EĢme
(2904) tepeleri oluĢturmaktadır. Bu tepelerin genel özellikleri, kuzey kesimlerinin daha
eğimli, güney kesimlerinin ise daha az eğimlidir. Bu durumun ortaya çıkması kuzey
kesimlerinin daha çok bir sirk yamacına karĢılık gelmesi ve buzullar tarafından
Ģekillendirilmesi ile ilgilidir. Tepelerin etek kısımlarına doğru kayĢat konileri mevcuttur.
3.1.2. Zirve Düzlükleri (2500 – 3500)
Zirve düzlükleri araĢtırma sahamızın en yüksek plato sahasını meydana getirir.
Kuzeyden bakıldığında adeta duvar gibi yükselen Bolkar Dağları‘nın daha çok doğu
kesiminde doruklar yükselirken, Batı kesimde Aydos Tepe‘nin güneyinde oldukça geniĢ
aĢınım düzlüklerine rastlanır (Harita:20).
144
Harita:20. Zirve Düzlükleri
Bolkar Dağları‘nın batı bölümü tamamen platolardan meydana gelmektedir. Aynı
Ģekilde Bolkar Dağları‘nın doğu kesimini teĢkil eden yüksek kesimin batı bölümü de
platolardan meydana gelmektedir. Ġnceleme alanındaki Zirve düzlükleri yaklaĢık 30
km2‖lik bir alan kaplamaktadır. Zirve düzlüklerinin oluĢumu oldukça dikkat çekicidir. Bu
düzlükler ilk Ģekillenme olarak Oligo-Miyosen döneminde Ģekillenmeye baĢlamıĢ olup,
Erol sistemine göre D 0 aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b). Genel
olarak 2500-3000 metreler arasında bir yükseltiye sahip olan bu yüzey, Pleyistosen
döneminde tamamen buzullarla kaplanmıĢ ve sahada plato buzullaĢması meydana
gelmiĢtir.
Bolkar Dağları üzerinde Pleyistosen dönemine ait buzul Ģekillerinin varlığı
hususuna birçok yazar değinmiĢtir (Blumenthal, 1956; Atalay, 1973,). Ancak zirve
düzlüklerinde plato buzullaĢmasının yaĢandığı ilk olarak tarafımızdan tespit edilmiĢtir.
Zirve düzlüklerinin Ģekillenmesine baktığımızda; Daha önce oluĢmuĢ olan dolin ve
uvalaları tamamen dolduran buzullar, belirli bir kalınlığa eriĢtikten sonra, Kızıl Tepenin
kuzey ve
güneyinden
doğuya
doğru
hareket
ederek
ileride
vadi
buzullarını
oluĢturmuĢlardır. Batı kısmındaki plato buzulları ise kütlevi olarak batıya doğru hareket
145
ederek daha önce oluĢmuĢ olan dolin ve uvalaları daha da geniĢletmiĢler ve doğu-batı
uzanıĢlı tekneler meydana getirmiĢlerdir. Buzulların ortadan kalkmasından sonra tekrar
baĢlayan karstlaĢma sonucunda düdenler yeniden açılmıĢlardır. Böylece bu düzlükler önce
akarsular ve erimenin etkisiyle ĢekillenmiĢ, daha sonra buzullarla kaplanmıĢ ve daha sonra
tekrar akarsular ve karstlaĢma sonucunda bugünkü Ģeklini almıĢtır. Yine bu saha için
buzullaĢma dönemi içerisindeki glasiyal ve interglasiyal ardalanma da dikkate alındığında
sahada çok dönemli bir Ģekillenmenin meydana geldiğini net olarak söyleyebiliriz. Sonuç
olarak bu plato yüzeylerinin denüdasyonel aĢınım yüzeyleri olduğunu ve polisiklik (çok
dönemli Ģekillenme sonucu oluĢmuĢ) bir topoğrafyanın oluĢtuğunu söylemek mümkündür
(Foto:25).
Foto: 25. Zirve platosunda polijenik topoğrafya
Bu düzlüklerin buzullar tarafından aĢındırılması esnasında ofiyolitik melanjın
olduğu kısımlarda buzulun kazıması daha da ĢiddetlenmiĢ ve buralarda çukurluklar
meydana gelmiĢtir. Bu çukurluklarda düdenlerin oluĢma imkanının olmaması nedeniyle
oluĢan çukurluklar sularla dolmuĢ ve bir çok göl meydana gelmiĢtir. Bu göllerde yaz
boyunca su bulundurduğu için hayvanların su ihtiyacı karĢılanmaktadır. Dolaysıyla
buradaki mevcut çukurluklarda toprak oluĢumunun da çıplak kaya yüzeylerine göre daha
146
fazla olması ve bunun da mevcut otlak alanları olarak değerlendirilmesi, diğer faktörlerle
beraber arazi kullanımına olumlu yönde etki etmektedir.
3.1.3. Yüksek Platolar (1750-2500 m.)
Yüksek plato alanları 1750 ile 2500 metreler arasında bulunan düzlükleri
kapsamaktadır. Bu plato sahası, Orta Miyosen (DI) aĢınım yüzeylerine karĢılık
gelmektedir. AraĢtırma sahasının batısında Arslanköy kasabasının kuzeyinde oldukça geniĢ
alanlı olarak görünmektedir (Harita:21). Bu kesimdeki yüksek platolar, litolojik olarak
oldukça genç sayılırlar. Alt ve Orta Miyosenin ilk yarısında dahi depolanması devam etmiĢ
olan denizel tortullar; Orta-Miyosenin ikinci yarısında aĢınmaya baĢlayarak bu düzlükler
meydana gelmiĢtir. Tortulların Miyosen dönemine ait olmasından dolayı oldukça yumuĢak
killi kireçtaĢları hızlı bir Ģekilde aĢındırılmıĢtır. Burada hem karstlaĢmanın oldukça Ģiddetli
olması ve karstlaĢmaya daimi karın etkisinden dolayı araĢtırma sahası içerisinde kalan
Dümbelek, ÖĢün Polyeleri ve araĢtırma sahası dıĢında kalan sahadaki Hüyükalanı Polyesi
geliĢmiĢtir(Harita:21)
Harita:21. Yüksek plato alanlarından dümbelek platosu ve üzerindeki polyeler
(Açıklamalar için Harita:17‘ye bakınız)
147
Bu sahada bulunan yüksek platonun diğer kesimlerde de parçalar halinde
karĢılıklarının olduğunu görmekteyiz. Bunlar akarsular tarafından oldukça fazla
yarılmıĢlardır.
Bolkar Dağları‘nın en doğu kesiminde Akçatekir-EcemiĢ koridorunun doğusunda
yer alan kütle üzerinde de yüksek platolara rastlanır. Tamamen Jura-Kretase yaĢlı
kireçtaĢlarından oluĢan bu platonun en yüksek kesimini KesiktaĢ Tepesi (2002 m.)
oluĢturur. Buradaki yüksek plato alanının karstlaĢma ile irili ufaklı dolin ve uvalalara
yerverdiği görülür. Söz konusu alan doğuya doğru akıĢları olan KeĢli Deresi ve yan kolları
tarafından parçalanmıĢ bir platodur (Harita: 22). Buradaki en büyük karstik çukurluk ise
BaĢoluk uvalası‘ dır.
Harita: 22. KesiktaĢ tepesi doğusundaki yüksek plato alanları
3.1.4. Yüksek Kesimlerdeki Karstik ġekiller
Bilindiği gibi karst topoğrafyası veya karstik Ģekiller karbondioksit bakımından
yani karbonik asitce zengin suların kireçtaĢı, jips, kayatuzu veya tebeĢir gibi eriyebilen
kayaçları eritmesi sonucunda teĢekkül eder (Atalay, 1987b, s. 263-264). Bununla beraber
148
esas itibariyle karst topografyası kireçtaĢlarının (kalkerlerin) erimesi ile oluĢmaktadır.
Diğer sahalarda olduğu gibi ülkemizde de karstlaĢmayı kireçtaĢının litolojik özelliği,
tabakalaĢma durumu, yükseklik ve iklim Ģartları tayin etmektedir. ġöyle ki yaklaĢık 200
km geniĢlikte ve 1000 km kadar uzunlukta bir kuĢak halinde uzanan Toros dağlarındaki
karstlaĢma bu dağın büyük bir bölümünü oluĢturan ve kalın olan çeĢitli özellikteki
kireçtaĢlarının bulunması ile ilgilidir. Nitekim bu orojenik kuĢakta karstlaĢma daha ziyade
Mesozoyik kireçtaĢlarından ibaret olan komprehasif seride, Miyosen kireçtaĢlarının
CaCO3 nispeti yüksek tabakalarında geliĢme göstermiĢlerdir. Paleozoyik ve Mesozoyik
kireçtaĢlarında karstik Ģekillerden polye ve uvalalar eski akarsu yatakları, zayıf zonlar ve
senklinal eksenleri boyunca geliĢme göstermiĢlerdir (Atalay, 1987a, s. 263-264).
Yüksek kesimlerdeki karstik alanda; en küçük olan lapyalardan baĢlayarak, dolin,
uvala ve polyeler bulunmaktadır. Lapyalar hemen hemen her yerde bulunmaları ve en
küçük Ģekil birimi olması nedeni ile burada üzerinde ayrıntılı olarak durulmayacaktır.
Diğer Ģekiller büyüklüklerine göre küçükten büyüğe doğru ele alınacaktır.
3.1.4.1. Dolinler
KarstlaĢmanın ilerlediği alanlarda değiĢik çap ve derinlikte daire ve elips Ģeklinde
olan genellikle çapları derinliklerinden fazla olan, derinliği 2-100 metre arasında değiĢen;
geniĢliği ise 10 ile 1000 metre arasında değiĢebilen erime dolinlerine ve bazı yerlerde yer
altındaki erime boĢluklarının çökmesi sonucunda oluĢmuĢ olan çökme dolinlerine de
rastlanılır. AraĢtırma sahasında karstlaĢmaya etki eden tüm faktörlerin (kireçtaĢlarının
saflığı, iklim,bitki örtüsü ve zaman) etkisiyle, lapyaların oluĢumundan daha uzun bir
sürede teĢekkül etmiĢ dolinlere rastlanılmaktadır.
AraĢtırma sahası içerisinde hemen hemen her seviyede dolinlere rastlanılmakla
beraber en yoğun dolin sahası Yüksek Platolar üzerinde Orta-Miyosen yaĢlı killi kireç
taĢları üzerinde geliĢmiĢtir. Burası adeta bir hamur üzerinde kedinin oynaması ile ortaya
çıkabilecek olan Ģeklin makro benzeri Ģeklindedir (Foto:26).
149
Foto: 26. Dümbelek ve ÖĢün Polyeleri (Google Earth‘den)
Hatta bu dolinler içerisinde geliĢen düdenler yöre halkı tarafından ―Orbuk‖ olarak
adlandırılmıĢ olup ürettikleri tereyağlarını peynirlerini saklamak için doğal soğuk hava
depoları niteliğindedirler.
Yüksek kesimlerdeki dolinlerin yaygın olarak görüldüğü bir diğer alan ise Zirve
platoları üzerindedir. Özellikle Saydibi mevkii, Aydos Dağı‘nın güneyindeki düzlüklerde
dolinler oldukça yaygın ve karakteristiktirler (Foto:27).
150
Foto: 27. Saydibi mevkiindeki dolinler
AraĢtırma sahası içerisinde erime dolinleri kadar yaygın olmamakla beraber az da
olsa çökme dolinlerine de rastlanır. Bunlardan en karakteristik olanı Camızpınarı
Yaylasının hemen batısındaki çökme dolinidir. Oldukça derin olan bu dolinin yaklaĢık 25
metre derinliği vardır. Dolin, taban kısmı birleĢik olmakla beraber üstten üç tane olarak
görülmektedir (Foto:28).
151
Foto:28. Camızpınarı yaylası ve katısındaki Üçağızlı Orbuk
3.1.4.2. Uvalalar
Polyeden çok daha küçük fakat bazı yerlerde bütün yöreyi delik deĢik bir hale
getiren oval veya daire biçiminde, çeperleri dik kapalı çukurlardır. Dolinleri birbirinden
ayıran keskin kalker duvarlar gittikçe ortadan kalkar, iki ve daha fazla karst çukuru
birbiriyle birleĢmek suretiyle daha geniĢ ve karıĢık çukurlar meydana gelir (uvala),
(Alagöz, 1944 s. 2). Uvalalar nispeten ovaya benzer bir görünüm arz eden, dolinlerden
daha büyük Ģekillerdir. Uvalalar içerisinde de bir veya birkaç düden bulunabilmektedir.
Düdenler tıkanırsa uvala içerisinde de geçici veya sürekli göl oluĢabilmektedir.
Yüksek kesimlerde uvalaların oluĢumuna buzulların da etkisi olmuĢtur. Glasiyal
dönemden önce meydana gelmiĢ olan bazı dolinlerde buzulların hareketi ile aradaki tatlı
geçiĢler buzullar tarafından ortadan kaldırılarak 2 veya daha fazla dolin birleĢerek uvalaları
meydana getirmiĢlerdir. Bunlara en güzel örnek Aydos dağı güneyinde geliĢmiĢ olan
uvalalardır (Foto:29).
152
Foto:29. Aydos Dağı güneyindeki karakteristik bir uvala
Bunların dıĢında da yüksek alanlarda birçok uvalaya rastlamaktayız. En bariz
uvalalar Dümbelek Platosu üzerinde bulunurlar. Hatta bunların çoğu akarsular tarafından
kapılarak drenaja açılmıĢlardır.
Yüksek dağlık kuĢak içerisindeki bir diğer önemli uvala ise Hacın dağı(KesiktaĢ T.)
üzrinde BaĢoluk uvalasıdır. Jura-Kretase yaĢlı kireçtaĢları üzerinde ĢekillenmiĢ olan uvala
tabanı düz ve kenar kısımlarına dolinlerin birleĢme sınırları oldukça belli olan karakteristik
bir uvaladır (Foto:30).
153
Foto: 30. BaĢoluk uvalası
3.1.4.3. Polyeler
Polye karstik Ģekillerin en büyüğü olup çapları birkaç kilometreden baĢlayıp
yüzlerce kilometrelere ulaĢabilen ve oluĢumlarında sadece erimenin değil; tektonizma
veya baĢka süreçlerinde etkili olduğu oldukça büyük Ģekillerdir. KarstlaĢma konusunda
ilk eser verenlerden Alagöz (1944) polyeler hakkında; ―Birçok akarsu polye adı verilen
kapalı havzalarda havzayı çeviren dik arızaların eteğinde açılmıĢ bulunan doğal
kuyulardan (ponor) yerin dibine inerler. Polye tabanı düz bazen kilometrelerce uzun ve
geniĢ bir kuru vadi görünümündedir. Fakat daima kapalı bir çukurdur (Alagöz, 1944 s.
2)‖ diye tarif etmiĢtir.
Polyeler karstik Ģekillerin en büyüklerini oluĢturmaktadırlar. Bu nedenle
oluĢumlarında sadece erime değil aynı zamanda tektonik hatların da etkisi vardır. Bunların
büyüklükleri kilometrelerle ifade edilir. Oldukça büyük bir karstik Ģekil olan polyelerin
çoğunlukla bilim adamları tektonokarstik bir depresyon olarak ele almıĢlardır. Ancak
Alagöz (1944) bunları kabul etmekle beraber polye için özellikle içerisinde ponor, göl veya
bataklığın bulunmasını esas almıĢtır.
154
AraĢtırma sahamızda iki tane polye bulunmaktadır. Bunlar Dümbelek Platosu
üzerindeki Dümbelek ve ÖĢün (Güneykuyu) polyeleridir (Harita:21). Ġçerisindeki yayla
isimlerine göre adlandırılmıĢ olan bu polyeler Orta-Miyosen yaĢlı killi kireçtaĢlarının
eritilmesi sonucunda meydana gelmiĢlerdir. OluĢumlarında hem erime, hem de güneydoğu
kenarlarını sınırlandıran kısımda muhtemel bir fayın varlığıdır. Fakat bu muhtemel fayın
Ģekillendirmede çok etkisinin olduğu kanaatinde değiliz. Ancak oldukça yüksek bir sahada
(2200 metre) bu polyelerin oluĢumu dikkat çekicidir. Arazi gözlemlerimiz sonucunda bu
polyelerin oluĢumunda daimi kar etkisinin olduğu kanaatine varılmıĢtır. ġöyle ki sahanın
oldukça yüksek olması nedeniyle glasiyal dönemde periglasiyal Ģartları yaĢayan sahada
karstlaĢma kesintiye uğramamıĢ devam etmiĢtir. Hala günümüzde de alçak kesimlerde kar
örtüsünün ortadan kalkmasına rağmen, burada ancak mayıs sonunda ortadan kalkmaktadır.
Bu durum doğal olarak karstlaĢmanın kesintiye uğrama süresinin çok az olduğunu
göstermektedir. Böylece karstlaĢmanın daha uzun süreli olarak devam etmesi bu polyelerin
oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Ayrıca daimi karların erimesi sonucu aortaya çıkan su
içerisindeki CO2 oranının yüksek olmasıda karstlaĢmayı hızlandıran etkenler arsındadır.
Dümbelek polyesi yaklaĢık 8 km2‘lik bir tabana sahiptir. Polyenin güney kenarları
oldukça dik ve yüksektir. Kuzey yamaçları ise tatlı bir eğimle diğer ÖĢün polyesine
geçmektedir (Foto:31).
Foto:31. Dümbelek Polyesi
155
ÖĢün polyesi Dümbelek polyesinin kuzeydoğusunda güneybatı – kuzeydoğu
doğrultusunda ince ve uzun bir Ģekilde uzanmaktadır. Taban kısmında ÖĢün yaylasına
doğru erime artıkları daha fazladır. Polyenin alanı yaklaĢık 16 km2‘dir. Taban kısmı
tamamen bir ova görünümündedir (Foto:32).
Foto:32. ÖĢün (Güneykuyu) polyesi
3.1.5. Yüksek Kesimlerdeki Buzul ġekilleri
Bilindiği gibi Türkiye‘de Pleyistosenin Würm devrinde günümüz iklim Ģartlarına
göre daha nemli iklim Ģartları hüküm sürmüĢ bu iklim Ģartları altında iç bölgelerimizdeki
mevcut göllerin seviyesi yükselmiĢ ve bazı kapalı havzalarımız göllerle iĢgal edilmiĢ, bazı
yüksek dağlarımızda buzullaĢma meydana gelmiĢtir (Atalay, 1984, s. 129).
Dördüncü zamanda buzul unsurunun Toroslarda etkili olduğuna çeĢitli yazılarda
değinilmiĢtir (Blumenthal, 1952, 1956; Planhol ve Ġnandık, 1958; Onde, 1954; Spreitzer,
1956, 1958, Atalay, 1973). Bunlardan en dikkat çekici olanı hiç Ģüphesiz Bolkar Dağları
ile iliĢkili olan Blumenthal‘in 1956 yılında yaptığı çalıĢmadır. Burada buzullaĢma sınırını
belirlemiĢtir. Genel bir jeoloji çalıĢması olan bu çalıĢmada Blumenthal buzul Ģekillerinin
detaylarına girmemiĢtir.
156
Sahamızda buzul Ģekillerinden birçoğuna rastlanılmaktadır. BuzullaĢmanın en
önemli göstergelerinden olan cilalı yüzeyler ve çizikler sahamızda Paleozoyik yaĢlı
meremerler üzerinde çok kalıcı izler bıraktıkları için, her ne kadar buzullaĢma sonrası
karstlaĢma sonucunda mikro buzul Ģekilleri bozulmuĢ olsa da mermerler üzerinde bunlara
rastlamaktayız(Foto:33). Makro buzul Ģekillerinin ise ortadan kaldırılması mümkün
değildir. Ancak buzullaĢma sonrası geliĢen dolinler ve içerisindeki küçük düdenler sahanın
genelini incelememiĢ olanlar için azda olsa yanıltıcı bir görüntü oluĢturmaktadırlar. Bunun
yanında sirklerin önlerinde geliĢmiĢ olan eĢikler üzerinde çok durulmayacaktır. Bazı sirkler
önünde oldukça bariz eĢikler mevcut iken bazılarında bu siliktir.
Foto:33. Permiyen yaĢlı mermerler üzerindeki cilalı yüzey, çentik ve çizikler
Burada buzul aĢınım Ģekillerinden olan sirk ve buzul vadilerine; buzul birikim
Ģekillerinden olan moren depolarına değinilecektir. AraĢtırma sahası içerisindeki zirve
düzlüklerini de plato buzullaĢmasının meydana geldiğini daha önce Zirve Düzlükleri
bölümünde açıklamıĢtık.
157
3.1.5.1. Sirkler
Sirkler, Bolkar Dağları‘nın genelde kuzey ve nadir olarak da doğu ve batı
kesimlerinde görülürler. Ġrili ufaklı olarak 30‘un üzerinde sirk kuzey tarafta, 10‘u aĢkın
doğu tarafta, 5-6 sirkin açıldığı ağız kısmı ise batı yönlüdür (Harita: 23). Sahanın çok
yüksek olması nedeni ile güney yönlü 3 tane sirk geliĢmiĢtir.
Harita: 23. Bolkar Dağlarındaki sirk ve buzul vadilerinin en yoğun görüldüğü saha
(Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız)
Kuzeye bakan sirklerin en karakteristik olanları adeta bir sirk havzası Ģeklindeki
Eğerkaya ve Medetsiz Tepe kuzeyindeki sirk havzalarıdır (Harita:23). Eğerkaya tepesinin
kuzeyindeki buzul toplanma havzasında batıdan Çinili göl ve Karagöl sirklerinden hareket
eden buzullar doğudan ve güneyden gelen buzullarla birleĢerek yaklaĢık 200 metrelik bir
eĢiği geçerek Meydan Yaylasının içinde bulunduğu buzul vadisine ulaĢmıĢlardır. Sadece
burada 9 tane sirk bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en derin ve karakteristik olanları
Çiniligöl ve Karagöl sirkleri olup her ikisinin içerisinde de sirk gölü mevcuttur (Harita:24).
158
Harita: 24. Eğerkaya ve medetsiz tepeleri gerisindeki buzul toplanma havzaları
(Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız)
Medetsiz Tepenin gerisindeki buzul toplanma havzasında ise 4 tane önemli sirk
bulunmaktadır.
AraĢtırma sahası içerisinde oldukça karakteristik sirkler bulunmaktadır. Bunların en
dikkat çekenlerinden bir tanesi ise Alagöl mevkiindeki Alagöl sirkidir. YaklaĢık 2950
metre seviyelerinde bulunan bu sirkin içerisindeki moren depoları altında mikro boyutta da
olsa aktüel buzul bulunduğu kanısına varılmıĢtır. Bunun tam olarak ispatlanması için
sahada sondaj yapılması gerekmekte ise de moren deposunun üzerinin çok yeĢil olması ve
sanki morenlerin enine çatlaklar içerisine dolmuĢ haldeki görüntüsü bizde bu kanıyı
uyandırmıĢtır (Foto:34).
159
Foto: 34. Alagöl Sirki ve Ġçerisindeki Moren Deposu
Güneye bakan sirklerin en dikkat çekeni ise Saydibi zirve düzlüğünün kuzeyindeki
Saydibi sirkidir. Ön kısmında çok az bir moren deposu oluĢmuĢ olan sirk yaklaĢık 3
km2‘lik bir alana sahiptir. Sirkin geri yamacının eğim derecesi %90 civarında olup
tamamen duvar gibi yükselmektedir (Foto:35).
Foto:35. Saydibi sirkinin Saydibi platosundan görünüĢü
160
3.1.5.2. Buzul vadileri
AraĢtırma sahasında çoğunluğu kuzey yönlü olan ancak plato buzullaĢmasının
olduğu alanlarda doğu-batı yönlü olmak üzere irili ufaklı 33 buzul vadisi mevcuttur.
Bunların boyları oldukça farklı olmakla beraber burada uzunluklar birkaç km olan buzul
vadilerine değinilecektir.
Yönleri tamamen kuzeye bakan buzul vadilerine baktığımızda; bunların en
karakteristik olanlarından Kırınpınarı buzul vadisi yaklaĢık 9 km lik bir uzunluğa sahiptir.
Yine sırasıyla büyük buzul vadileri; Medetsiz buzul vadisi, Eğerkayanın kuzeyinde Maden
(Meydan) buzul vadisi, Alagöl buzul vadisinin bulunduğu yaklaĢık 6 km uzunluğundaki 3
buzul vadisi ve bu buzul vadilerinin aralarında bulunan birçok buzul vadisi mevcuttur
(Harita:23).
Harita: 25. Kuzey yönlü buzul vadileri. (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız)
Bu buzul vadileri içerisinde karakteristik tekne özelliğine sahip Maden (Meydan)
buzul vadisinde belirgin iken diğerlerinde hem karstlaĢma hem de vadiyi dolduran
buzullardaki asimetriklik nedeni ile tam tekne özelliği belirgin değildir (Foto:36).
161
Foto:36. Maden(Meydan) buzul vadisi
Bunların dıĢında hem güneye bakan, hem de doğu-batı yönlü buzul vadileri
mevcuttur. Bunların en karakteristik olanı ve aynı zamanda çalıĢma alanı içerisindeki plato
buzulları dıĢındaki en uzun buzul vadisi olan Yazıgöl buzul vadisidir (Harita:26). YaklaĢık
olarak 13 km‘lik bir uzunluğa sahip olan vadi, ismini içerisindeki Yazıgöl Yaylasından
almaktadır. Kekrecik Tepe kuzeyinde batıdan doğuya doğru hareket eden buzulların
Ģekillendirmesi ile oluĢmuĢ olan bu vadi aynı zamanda en yüksek buzul vadilerinden bir
tanesidir. Vadi yaklaĢık olarak 2950 m yükseltiden baĢlayarak 2650 metreye kadar
inmaktedir. Uç kısmı güneydoğuya açılan buzul vadisi güneye döndükten sonra çok
ilerlere kadar devam etmemektedir.
Yine batıda yer alan önemli buzul vadilerinden bir tanesi ise KuĢkayası
Tepesi(2857)‘nin batısındaki buzul vadisidir. Bu vadi de yaklaĢık olarak 9 km
uzunluğundadır. Buranın batısında ise Aydos Tepe (3430) çevresinde adeta bir takke
buzulunun etrafında geliĢen vadi buzulları gibi dört bir taraftan geliĢmiĢ buzul vadileri
mevcuttur (Harita:26).
162
Harita: 26. Batı kesimdeki buzul vadileri. (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız)
Bunların dıĢında uzunlukları çok fazla olmayan buzul vadileri de geliĢmiĢtir.
Örneğin Çinili Göl sirkinden hareket eden buzul boyu birkaç kilometreyi geçmeyen çok
karakteristik tekne vadi meydana getirmiĢtir (Foto:37).
Foto: 37. Çiniligöl buzul vadisi
163
3.1.5.3. Moren depoları
AraĢtırma sahasında buzul birikim Ģekillerinden morenlere de rastlanılmaktadır.
Daha çok buzul vadisi kenarlarında ve cephe kısımlarında moren depoları mevcuttur. Cilalı
yüzeyler sirk yamaçları ve buzul vadi yamaçlarına göre toprak oluĢumu daha iyi olan
moren depolarının üzerinde ot formasyonuna sahip arazi, kullanım açısından oldukça
önemli bir yere sahiptir.
Sahamızdaki en önemli moren deposu hiç kuĢkusuz Maden (Meydan) Buzul
vadisinin kenar ve cephe kısmında görülmektedir. Oldukça geniĢ bir toplanma havzasından
hareket eden buzulların Meydan eĢiğini aĢtıktan sonra vadiyi tamamen doldurmuĢ ve kenar
kısımlarda moren deposu oluĢturmaya baĢlamıĢtır. Maden köyünün yukarı kısmında 1850
metreye kadar sarkan buzullar bu kısımda oldukça kalın cephe morenleri biriktirmiĢtir
(Harita:27).
Harita: 27. Eğerkaya ve Medetsiz Tepelerinin kuzey kesimindeki buzul vadileri ve moren
depoları. (Açıklamalar için harita 17‘ye bakınız)
Medetsiz Tepe kuzeyindeki sirklerden hareket eden buzulların taĢıdığı morenler
aynı zamanda bir fay dikliği olan büyük bir eĢiği aĢtıktan sonra aĢırı eğimden dolayı vadi
164
kenarlarında
tutunamayarak
Maden
vadisine
kadar
akarsuların
da
yardımıyla
taĢınmıĢlardır. Bu nedenle çok alçak seviyelerde (1650-1700 gibi) görülen morenler
buzullaĢmanın bu seviyelere kadar indiğini göstermez. Ġyi bir morfolojik gözlemle bu
durumu analiz etmek mümkündür. Maden Vadisinin yukarı çığırı tamamen morenlerle
doldurulmuĢ olup daha sonraki dönemde geliĢen flüviyal süreçler bu moren depolarını
daha aĢağı seviyelere taĢımaya baĢlamıĢ, bu taĢınmayla beraber flüviyal Ģekiller de
kendisini göstermeye baĢlamıĢtır (Foto:38).
Foto: 38. Meydan ve Medetsiz Buzul Badilerinin BitiĢ Kısmındaki Moren Deposu
ÇalıĢma alanı içerisinde en büyük moren deposu Aydos Dağı‘nın güneyinde
oldukça geniĢ alana sahip olarak plato buzullaĢmasının gerçekleĢtiği alanın batısında
Karagöl Yaylalarının bulunduğu alanın kuzeyindedir. Batıya doğru akıĢlı Ulu dere ve onun
yan kolu olan Cadı Deresi tarafından yarılmıĢ olan bu moren deposunun kalınlığı yaklaĢık
100 metre civarındadır. Üzeri daha sonra meydana gelen çökmelere bağlı olarak adeta
dolin sahası gibi çukurluklarla kaplıdır (Foto:39).
165
Foto: 39. Kırkpınar kuzeyindeki moren deposu (Geoogle Earth‘den)
AraĢtırma sahası içerisinde yukarıda detaylı olarak üzerinde durduğumuz buzul
vadilerinin hemen hemen hepsinin yan ve cephe morenleri mevcuttur. Moren depoları
sadece buzul vadileri içerisinde değil aynı zamanda birçok sirkin eĢiğinde de
geliĢmiĢlerdir.
Bazı büyük sirkler içerisindeki moren depoları üzerindeki buzul çekilme izleri,
buzlaĢma içerisindeki dönemliliği de yansıtmaktadırlar.
3.1.6. Flüviyal Vadiler
ÇalıĢma alanının bu kademesinde buzul vadilerinin yanı sıra, flüviyal süreçlerle
oluĢmuĢ ve aslında burada ayırt etmiĢ olduğumuz kuĢakları boydan boya kesen vadilerin
ilk kaynak kısımları buralara dayanmaktadır. Bu nedenle vadilerin bu kuĢaktaki
bölümlerinde daha çok akarsuyun ilk kuruluĢuna uygun olarak genelde V vadi profili
hakimdir (ġekil:20).
166
ġekil:20. Yüksek dağlık kuĢaktaki Flüviyal vadiler
Profilde de görüldüğü gibi bu kuĢaktaki V profilli vadilerin zirve düzlüğü ve
yüksek platoları parçalayan derin vadiler olduğunu görmekteyiz. Bu vadilerin çoğu dağın
güney yamaçlarında geliĢmiĢlerdir. Dağın kuzey kesimi nispeten vadiler yönünden zayıftır.
Bunda en önemli faktör bölgeye düĢen yağıĢ miktarının kuzey ve güney arasında çok farklı
olmasıdır.
V profilli vadilerin baĢında Cehennem dere vadisininin yukarı çığırını oluĢturan
Çokak vadisi gelir. Dümbelek platosu ile zirve platolarının ayrım noktasında bulunan vadi
oluĢum olarak bazı yazarlara göre eski çökmüĢ bir karstik depresyon (Gürses vd. 1996)
olarak tanımlanmıĢsa da, bizim gözlemlerimize göre vadi Bolkar Dağlarını güneyden
sınırlandıran büyük faylardan biri üzerine yerleĢen Çokak Deresi tarafından açılmıĢ bir
vadidir. Taban kısmı alüvyonlarla kaplı olan vadi içerisinde dönemlik akarsular mevcuttur
(Foto: 40).
167
Foto: 40. Çokak vadisi (Google Earth‘den)
Bu vadilerin dıĢında Karboğazı deresi vadisi ve Elmalıboğaz deresi vadisi güney
kesimde yer alan önemli akarsu vadilerindendir. Kuzey kesimde ise; Maden deresi vadisi,
Horoz vadisi ve en batı da ise Ġstavul Deresi vadisi yer almaktadır. Kuzey kesimdeki
vadiler genellikle dağların uzanıĢına paralel olarak kuzeydoğu-güney batı doğrultusunda
uzanmaktadırlar. Buradaki vadiler de faylara yerleĢen akarsuların oluĢturduğu V profilli
vadilerdir.
Zirve kesimlerdeki vadiler buzullar tarafından ĢekillendirilmiĢ U profilli vadilerdir
(ġekil:21). Bunların en önemlileri; Medetsiz ve Eğerkaya buzul vadilerisdir. Buzul vadileri
dıĢında yüksek dağlık kuĢakta en önemli vadi batı kesimdeki Sebüçova deresi vadisidir.
Çevredeki moren depolarını katederek gelen akarsuların açmıĢ olduğu vadi içerisinde
oldukça yoğun alüviyon birikmesi söz konususdur. Bu vadi dıĢında zirvelerde pek önemli
akarsu vadisine rastlanmaz.
168
ġekil:21. Yüksek dağlık kuĢaktaki buzul vadileri
3.1.7. KayĢat konileri
Yükselti değeri oldukça fazla olan bu kuĢakta gece-gündüz arasındaki sıcaklık
farkının fazla olmasından dolayı fiziksel parçalanma da oldukça fazladır. Bu nedenle
eğimli yamaçlarda bu fiziksel parçalanma sonucu oluĢan kayaçların aĢağı kesimlere doğru
hareket ederek genellikle eğim kırıklıklarının oldukları kısımlarda veya eğimin azaldığı
sahalarda birikerek kayĢat konilerini meydana getirirler (Harita:28). Bu nedenle kayĢat
konileri aslında daha çok yüksek kesim kuĢağı olarak ayırdığımız 2000 metreden yüksek
kesimlerin orta sevideki platolarla olan kontak noktasında ve yüksek dağlık alanların etek
kısımlarında daha fazla yoğunlaĢırlar.
169
Harita: 28. Karboğazı ve Elmalıboğadaki KayĢat konileri (Açıklamalar için Harita:17‘ye
bakınız)
AraĢtırma sahası içerisinde en bariz kayĢat konileri Elmalı Boğaz mevkiinde
görülür. Özellikle kuzeydeki KoĢan Tepenin yamaçlarından hareket eden kayĢat
malzemelerinin Elmalı düzlüklerine doğru birikmeleri sonucunda çok geniĢ kayĢat konileri
oluĢmuĢtur (Foto:41).
Elmalı Boğaz çevresindeki kayĢat konilerinin, TirkeĢ Tepe‘nin çevresinde
Altınlıbucak mevkiinde toplandığı görülür. Buralarda kayĢat konilerinin fazla olmasının bir
diğer sebebi yaylalarda genellikle keçi beslenilmesidir. Bu nedenle keçiler kayĢat
malzemelerinin akıĢını hızlandırarak koni Ģeklinde yayılmalarına dolaylı olarak katkıda
bulunurlar. Hatta bölgedeki hayvan sayısının sahanın kaldıramayacağı miktarda olması da
olayı Ģiddetlendirmektedir.
170
Foto: 41. Elmalıboğaz çevresindeki kayĢat konileri
KayĢat konilerinin oluĢumu çok hızlı bir Ģekilde olmaktadır. Bunun sebebi özellikle
geniĢ konilerin 2000 metreden yüksek alanlarda oluĢması bu alanlarda fiziksel
parçalanmanın oldukça Ģiddetli olduğunu göstermektedir. KayĢatların oluĢtuğu alan da
eğim derecelerinin yüksek olması nedeni ile fiziksel ufalanma ile ayrıĢan malzemeler hızlı
bir Ģekilde aĢağılara doğru hareket etmektedir. Bu Ģekilde daima yeni malzemenin geldiği
sahalarda koni üzerinde toprak oluĢumu mümkün olmamaktadır. Bu tür kayĢat konilerine
en güzel örneği Medetsiz Tepe güneyindeki Karboğazı mevkiindeki koniler oluĢturur
(Foto:42).
Yayla evlerinin bir kısımlarının bu koniler üzerinde kurulduğu görmekteyiz. Bu
kayĢat konisinin bulunduğu alan oldukça büyük risk taĢımaktadır (Foto:42). Bu koniler
üzerinde yürümekte oldukça güçtür. ġiddetli yağıĢların görüldüğü dönemlerde kayĢatların
kümeler halinde eğim yönünde hareket etmesi ile kayĢat çığları oluĢma riski de
bulunaktadır.
171
Foto: 42. Karboğazı mevkiindeki kayĢat konileri ve üzerindeki yayla evleri
Çok belirgin olan bu kayĢat konilerinin dıĢında da belirgin kayĢat konileri vardır.
Bunların en bariz olanları BaĢoluk Yaylasına giderken Çiğdemgölünü geçtikten sonra
yamaçtaki döküntülerdir. Yine güney yamaçlarda eğim derecesinin arttığı alanlarda buzul
vadilerinin kenarlarında irili ufaklı birçok kayĢat konisi vardır. Dağın kuzey kesimine
baktığımızda da birçok kayĢat konisine rastlamaktayız. Bunlar KoĢan ve Akarca Tepeleri
çevrelerinde Horoz vadisi ve Maden vadisi kenarlarında oldukça dikkat çekici
vaziyettedirler.
KayĢat konileri zirvelerde sirk yamaçları kenarlarında moren depolarının da
üzerlerini örtecek Ģekilde sirk yamaçlarında görülürler. Bunlar çok küçük boyutta oldukları
için haritaya iĢlenememiĢlerdir. Aynı Ģekilde Aydos Dağı zirve kısımlarının çevresinde ve
daha aĢağı kesimlerinde de geniĢ kayĢat konilerine rastlanılmaktadır.
3.1.8. Yüksek Dağlık Saha ve Platolar KuĢağında Arazi Kullanımı
Yüksek dağlık kuĢaktaki arazi kullanım durumu diğer kuĢaklara göre çok çeĢitli
olmamakla beraber, sade, ancak coğrafi olarak detaylı incelenmesi oldukça zor ve çok
emek gerektirmektedir. Buradaki arazi kullanımı asıl olarak hayvancılık amaçlı yaylacılık
faaliyetlerinden oluĢmakla beraber, dağ turizmi, sayfiye amaçlı yaylacılık ve avcılık gibi
172
faaliyetlerde mevcuttur. Son yıllarda dağ yürüyüĢü, tırmanma ve kampçılık gibi
faaliyetlere yönelik aktivitelerde yapılmaktadır.
Yüksek dağlık alanlar kuĢağındaki jeomorfolojik birimler önceki baĢlıklarda detaylı
olarak ele alınmıĢ, sahanın jeomorfolojik birimler açısından oldukça zengin olduğundan
bahsedilmiĢti. Arazi kullanım durumunun en yoğun olarak hayvancılığın olması,
hayvancılık faaliyetinin de kullanım olarak jeomorfolojik birimlerle keskin sınırlarının
olmaması nedeniyle, burada arazi kullanım durumu verilirken her jeomorfolojik birime
göre değil, faaliyete göre konu ele alınacaktır. Örneğin hayvanların otlatılmasında
morfolojik birim sınırları ancak dolaylı etkiye sahip iken, idari sınırlar arazi kullanımını
sınırlandırmaktadır.
3.1.8.1. Hayvancılık Amaçlı Yaylacılık
Hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyeti bölgede yüzyıllardır sürdürülen bir iktisadi
faaliyettir (Bilgili, 2000). Kültüre bağlı olarak daha çok kıl keçisinin hakim olduğu sahada,
koyun ve çok az sayıda sığır da beslenmektedir. Yaylaların çoğu yaylacıların bağlı
bulundukları kasaba ve köylerin idari sınırları içerisinde yapılmakla beraber özellikle zirve
platolarında yer alan yaylacıların çok uzak köylerden gelerek araziyi kiralama yöntemiyle
sürdürenleri de mevcuttur. Bunun yanında kendi köy sınırları dahilinde olmamalarına
rağmen baĢka köy veya kasaba sınırları içerisinde kendi tapulu arazileri olan yaylalarda
mevcuttur.
Sahadaki hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetinin karakterleri, yaylada kalıĢ
süreleri zirve platolar ile yüksek platolar arasında da farklılık olduğu için, bu iki
katmandaki yaylacılık faaliyeti de ayrı ayrı ele alınacaktır. ÇalıĢma alanı içerisindeki
yaylaların tamamını, yaylacılık faaliyetlerini kademeleĢmeye göre ele aldığımızda; en
yüksekte zirve yaylaları, onun altında yüksek yaylalar ve en alt kademede ise sayfiye
amaçlı yaylalar bulunmaktadır (Harita: 29)
173
Harita: 29. Bolkar Dağları‘nın doğu kesimindeki yaylalar
174
Zirve yaylaları genelde 2400 metrelerden yüksek alanlardaki yaylara karĢılık
gelirken, yüksek yaylalar 1300 metreden yüksek 2400 metrelerden daha alçakta bulunan
yaylaları kapsamaktadır. Sayfiye amaçlı yaylar ise 900 – 1200 metreler arasındaki daimi
yerleĢme sınırı içerisinde yer alan yaylalardır (Foto:43). Bu kademelenmenin ortaya
çıkmasında en büyük etken morfolojidir.
Foto: 43. Sayfiye amaçlı yaylalardan Çamlıyayla(Namrun)
Zirve yaylalar, Bolkar Dağları içerisindeki en yüksek kuĢağı oluĢturan zirve
platoları üzerinde yer alan sahada yer alırlar. Yükseltinin fazla olması nedeni ile
Pleyistosen döneminde buzullaĢmaya maruz kalmıĢ olan sahaya karĢılık gelmektedir. Bu
nedenle yaylalar daha çok buzul vadisi içerisine ve morenlerin yoğunlukta olduğu sahalara
kurulmuĢtur (Harita:30). Yaylaların kuruluĢ yerlerinin belirlenmesinde en önemlisi olan su
faktörüne bağlı olarak yaylaların buzul gölleri çevrelerinde yoğunlaĢtığını görmekteyiz.
175
Harita: 30. Jeomorfolojik birimler üzerindeki zirve yaylalar
176
Çizelge: 14. Zirve düzlüklerinde yer alan yaylalar
Yaylanın
Adı
Bağlı olduğu idari
Birim
Bulunduğu
Jeomorfolojik
Birim
Yükselti
Kullanan
Yerleşmeler
Kullanan
Aile
Sayısı
Otlatılan Hayvan
Sayısı
Keçi
Koyun
Kışlak Yerleri
900
500
Ardıçlı, Kaburgediği
BaĢoluk,
Çiğdemgölü Y.
Mersin-Tarsus-Ardıçlı
Sırt
2500
Ardıçlılı
8
Kırkpınar Y.
Karaman, Berendi
Vadi kenarı
2840
Berendili
9
Berendi
Çakırcan Y.
Karaman Berendi
Vadi kenarı
2740
Berendili
12
Berendi
Camızpınarı Y.
Mersin – Çamlıyayla
Plato, Dolin
2990
Kızılçukur, Belçınar,
UlaĢ
6
Kekrecik Y.
Mersin – Çamlıyayla
Yazıgöl Y.
Mersin – Çamlıyayla
Buzul Vadisi
2720
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
3
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
Kelingölün Y.
Mersin – Çamlıyayla
Buzul Vadisi
2730
6
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
Katırçayırı Y.
Mersin – Çamlıyayla
Yüksek plato
2760
Sarıkavak
3
Sayındibi
Mersin – Çamlıyayla
Yüksek plato
2610
Sarıkavak
Kelingölü Y.
Mersin – Çamlıyayla
Uvala
2950
Belçınar, Fakılar,
Namrun
Saydibi Y.
Mersin – Çamlıyayla
Zirve Düzlüğü
2550
5
Kartal Y.
Mersin – Çamlıyayla
Buzul Vadisi
2700
3
2500
Kızılçukur, Belçınar
2830
250
Çamlıyayla, Sinap
Y.
12
2400
Sarıkavak, Belçınar
6
1600
Belçınar, Fakılar,
Namrun
350
Çamlıyayla
177
Göğeri Y.
Mersin – Çamlıyayla
Buzul Vadisi
2720
Hacı recep Y.
Mersin – Çamlıyayla
Buzul Vadisi
2690
Tarsuslu
5
Tarsus
Yazıgöl Y.
Mersin – Çamlıyayla
2720
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
12
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
Yazıgöl Y.
Mersin – Çamlıyayla
2725
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
5
Ayıfak, Ballıca,
Kulak
Kekrecik Y.
Mersin – Çamlıyayla
Zirve Düzlüğü
2750
Kırıtlı, Göcükköyü
4
1000
Kırıt, Göcük
Kızılbuzluk Y.
Konya - Halkapınar Delimahmutlu
Zirve Düzlüğü
2700
Tarsuslu
2
250
Tarsus
KoĢan Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Sırt
2650
Gülek
3
Hasançayır Y.
Niğde - UlukıĢla Horoz
Buzul Vadisi
2980
Horozlu
2
Horoz
EĢekçayır Y.
Niğde - UlukıĢla Horoz
Buzul Vadisi
2980
Horozlu
2
Horoz
Karagölyaylağı
Konya - Halkapınar Kayasaray
2690
Yellice, Karaburun,
Mericek
4
Yellice, Karaburun,
Mericek
Karagöl Y.
Konya - Halkapınar Kayasaray
Konya - Halkapınar Kayasaray
Zirve Düzlüğü
Yılanlıyurt Y.
Konya - Halkapınar Kayasaray
Zirve Düzlüğü
Kızıldüz Y.
Buzul Vadisi
Buzul Vadisi
Zirve Düzlüğü
4
2775
850
Gülek
1
2525
Yellice, Karaburun,
Mericek
6
Yellice, Karaburun,
Mericek
2590
Yelliceli
7
Yellice
178
Sebüçova Y.
Konya - Halkapınar Kayasaray
Vadi Kenarı
2400
Kekikdüzü Y.
Mersin – Çamlıyayla
Sebil
Zirve Düzlüğü
2775
Güvercinkaya
Y.
Mersin – Çamlıyayla
Sebil
Zirve Düzlüğü
2860
Eğrigöl Y.
Mersin – Çamlıyayla
Sebil
Zirve Düzlüğü
2790
Yellice, Karaburun,
Meri
11
Yellice, Karaburun,
Mericek
3
Sebil
Böğrüeğri, sağlıklı,
kırıt
3
179
Zirve platolarında yaklaĢık olarak 31 yayla bulunmakta ve ortalama olarak bu
yaylalarda 145 aile mevcuttur. Her ailenin ortalama 200 hayvanı olduğu düĢünüldüğünde
145 * 200 = 29000 küçükbaĢ hayvanın bu arazide otladığı ortaya çıkmaktadır. Bunun
koyun ve keçi oranı kültüre göre değiĢiklik göstermektedir. Arazide yapmıĢ olduğumuz
gözlemlere göre ve anket sonuçlarından aslında zirve kuĢağında koyun sayısının daha fazla
olduğu ortaya çıkmaktadır. Zirveler kuĢağındaki yaylalarda hane sayısı bir alt kuĢağa göre
daha azdır. Bunda yaylaya çıkıĢın zorlukları etkili olmaktadır. Bu nedenle 150-200
hayvandan aĢağı hayvanı olanlar bu zirve kuĢağına çıkmamaktadırlar. Ancak bir diğer alt
kuĢak olan yüksek yaylar kuĢağına ise daha az hayvana sahip oldukları halde çıkanlar
vardır.
Yaylaların yer seçimlerinde daha önce bahsedilen mevcut su kaynakları ve otlak
alanlarının geniĢ olması en etkili faktörlerdir. Yayla meskenlerinin kuruluĢ yerlerinin
seçiminde ise daha çok rüzgardan korunaklı yerler tercih edilmiĢ durumdadır. Eğim olarak
çok eğimli alanlarda meskenlerin kurulmadığını görmekteyiz. Bu nedenle yerleĢmeler daha
çok buzul vadisi içerisinde, zirve düzlüklerinde veya bir uvala kenarlarında kurulmuĢtur.
Bolkar dağlarının güney kesiminde kurulan bazı yaylalar ise sırtlarda kurulmuĢtur. Sırt
üzerinde kurulmuĢ yaylaya en güzel örenek Mersin ili, Tarsus ilçesine bağlı Ardıçlı köyüne
bağlı BaĢoluk yaylasıdır (Foto:44).
Foto: 44. BaĢoluk Yaylası
180
Buzul vadisi içerisinde bulunan yaylaya ise en güzel örneği, zirve platolarında
bulunan yaylaların en büyüğü olan Yazıgöl yaylası oluĢturur (Foto:45). Buzul vadisi
içerisindeki Yazıgöl çevresinde kurulmuĢ yaylaya yaklaĢık 35-40 yaylacı çıkmaktadır.
Foto: 45. Yazıgöl yaylası
Zirveler kuĢağında yer alan yaylalara çıkıĢ süresi yayladan yaylaya değiĢmektedir.
En uzak mesafeye sahip olan yaylacılar 12 günde yaylalarına ulaĢırlarken en kısa mesafede
olanlar ise 6-7 günde çıkabilmektedirler. Zira hayvanların kıĢ döneminde nispeten
hareketlerinde yavaĢlamanın olması nedeniyle çıkıĢ esnasında hayvanları yormadan
(hamlatmadan) çıkarmak önemlidir. Zirvelere yaz ayının baĢı olan haziranda çıkılır ve en
geç haziran 15‘te yaylada olunur.
Yaylalara gidiĢ geliĢlerde genellikle hayvanlar otlatılarak götürülür ve getirilir.
EĢyalar ise traktörlerle taĢınmaktadır. Yaylalara gidiĢ ve geliĢte Ģartlara göre asıl
yaylalarına ulaĢmadan birkaç gün dinlenilen yaylalar da olmaktadır. Buralarda genelde
çadırlar traktör römorku üzerine açılır ve orada kalınmaktadır. Arazi Ģartlarından dolayı
buralara traktörden baĢka ulaĢım vasıtaları kullanılmamaktadır. Bazı yaylalara ise ulaĢım
ancak belirli bir kademeye kadar olmakta, devamında ise hayvanlarla çıkılmaktadır. Bunun
en güzel örneği doğu kesimdeki Gülek kasabası sınırları içerisindeki KoĢan yaylasıdır.
181
Yayladan dönüĢ ise küçükbaĢ olarak koyunları bulunan aileler için Ağustos
sonudur. Eylül 10‘da yayladan tamamen ayrılınmıĢ olunur zira bu tarihlerde yaylalarda
geceleri aĢırı soğuklar baĢlamıĢ durumdadır. Çoğu zaman yaylacılar yaylada iken ekim ayı
baĢlarında yaylalara kar düĢtüğü de olur. Toplam yaylada kalıĢ süreleri yaklaĢık üç aydır.
Bu bazı dönemlerde 2 ay 20 gün bazı dönemlerde ise 3 ay 10 gün olabilmektedir. Hava
Ģartlarına bağlı olarak bu süre değiĢebilmektedir. Bunun yanında ovada arazisi bulunan
köylerin hasat edilmiĢ mısır tarlalarını yaymak için de bazı yaylacılar acele ederler.
Yaylacıların bir kısmının erken bir kısmının ise geç gittiği de olmaktadır.
Yaylaların idari yönden kullanımı çok farklılık göstermektedir. Genelde bir alt
kademe olan yaylalar (istisnalar olmakla beraber) köy veya kasaba sınırları dahilinde
bulunan yaylacılar tarafından kullanılır. Ancak zirve platosu ve çevresindeki durum
nispeten daha karmaĢıktır. Muhtarlardan sözlü ifadelerle almıĢ olduğumuz bilgilere göre
yaylalar kuĢağındaki idari taksimat ilçe ve köy sınırlarına göre Ģu Ģekildedir (Harita:31).
182
Harita: 31. Zirve kuĢağındaki yaylaların bulundukları idari sınırlar
183
Zirveler kuĢağındaki yayların bazıları ise oldukça ilginç bir kullanım özelliğine
sahiptir. Batı kesimdeki Sebüçova, Yılanlıyurt, Karagöl Yaylağı gibi yayla alanları idari
taksimat olarak Konya ili ilçesi Halkapınar – Kayasaray köyü sınırları dahilinde olmalarına
rağmen kullanım hakkı, Ereğli - Yellice, Karaburun ve Mericek köylerine aittir. Bu hususta
birçok mahkemelik durumlar olmuĢtur. Aslında bu durum yüksek yaylalarda da görülen
yaygın bir durumdur. Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerine doğru Yörükler arasında
meydana gelen kavgalardan dolayı yaylalara tapu verilmiĢtir. Daha sonraki taksimatta bu
yaylalar baĢka köyün sınırları içerisinde kalmasına rağmen eski sahipleri kullanım hakkını
ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu nedenle burada Yellice, Karaburun ve Mericek
köylülerinin 10 bin dönümlük ortak kullanım haklarına sahip oldukları arazileri vardır.
Zirveler kuĢağında bazı yaylacılar kendi sınırlarını da aĢarak baĢka köylerin
arazilerini kiralamak yöntemiyle yaylacılık faaliyetlerini sürdürmektedirler. Örneğin,
Halkapınar ilçesine bağlı Yassıkaya Köyü, Ġstavul Yaylasını, Delimahmutlu Köyü, Aksu
ve Dereiçi Yaylasını, Çakıllar Köyü Aydos güneybatısını ve Kayasaray Köyü ise 1 yayla
kiraya vermektedir. Bu köylerin yaylalarını kiralayan yaylacılar Mersin iline bağlı Tarsus
ilçesi köylerinden buralara ulaĢmaktadırlar. Aynı Ģekilde Niğde UlukıĢla‘nın Horoz köyü
de KoĢan yaylasını Mersin ili sınırları içerisindeki Gülek kasabasından gelen yaylacılara
kiraya vermektedirler. Kuzey kesimdeki köylerinin terk ettiği yaylaları, güney kesimde
bulunan yaylacılar son bahara doğru hayvan otlatmak için kullanırlar. Buralarda kar örtüsü
geç kalktığı için otlak alanları yaz sonlarına doğru oldukça yeĢildir. Hatta buradaki
subalpin karakterindeki çayırlara ―çem‖ ismi verilmektedir. Mersin ili, Tarsus ilçesi idari
alanı sınırları içerisindeki BaĢoluk yaylasını kullanan yaylacıların oğlakları eylül
baĢlarında oralara götürülür ve kendi yaylalarına dönmeksizin burada bir çoban eĢliğinde
otlatılır.
Zirveler platolarındaki yayla meskenleri genellikle duvar kısımları taĢlarla
çevrilmiĢ üst kısımları ise branda ile kapatılmıĢtır. Tarihi dönemler içerisinde oldukça
meĢhur olan kıl çadırlar artık hemen hemen tarihe karıĢmak üzeredir.
Zirve platolarında yer alan yaylalarda içme suyunun temini diğer kademedeki
yaylara göre nispeten daha bir zordur. Sahanın çoğu kısmının kireçtaĢlarından meydana
gelmesi nedeniyle sahada su problemi vardır. Yaylalar genellikle ofiyolitik kayaçlar
içerisine kuyular açarak su temini yaparlar. Sahada buzul göllerinin oluĢumu da bu
184
ofiyolitik seriye bağlıdır (Harita:5). Zira kireçtaĢları içerisinde oluĢan düdenler suyu direk
alta inmesini sağlarken bu kayaçlar suyu tutmaktadır.
Foto: 46. Zirve düzlüğünde kurulmuĢ Camızpınarı yaylası
Foto: 47. SayınbaĢı yaylası
185
Zirve kuĢağında yer alan yaylalarda üretilen hayvansal ürünler mesafenin uzun
olması nedeniyle yaylalarda ―Orbuk" ismi verilen çökme dolinleri veya derin düdenler
içerisine depolanarak yayladan inmeye yakın Ģehirlere götürülerek veya yaylalara gelen
tüccara satılmaktadır. Orbuklar içerisinde yıl boyu erimeyen daimi kar veya buzlar
bulunmaktadır ki bu da tamamen bir doğal soğuk hava deposudur. Bazı orbukların
içerisine rahat inilebilirken bazılarına ise ancak iple sarkılarak inilebilmektedir.
Foto: 48. Üçağızlı orbuğun iç kısmı
Yüksek platolar üzerinde hayvansal amaçlı olarak yapılan yaylacılık faaliyetlerine
baktığımızda, birçok özelliğin zirve kuĢağındaki yaylalar ile benzerlik taĢımasına rağmen
birçok yönüyle de farklılıkların olduğu görülmektedir.
Bu yayla kuĢağı yükseltisi 1375 metre ile 2400 metreler arasında geliĢmiĢ olan
yaylaları kapsamaktadır. Genellikle yaylalar kendi köy veya kasaba sınırları dahilinde olup
herhangi bir ücretle kiralanan yayla yoktur. Ancak bu kuĢakta da zirve platosunda yer alan
yaylalarda olduğu gibi baĢka köy sınırları içerisinde olup kullanım alanı baĢka köylülere ait
olan yaylalar mevcuttur.
Yüksek yaylalar diye sınıflandırdığımız kademede 45 yayla tespit edilmiĢ ve
bunların yerleri koordinat değerlerine göre haritaya yerleĢtirilmiĢtir. 45 yaylada yaklaĢık
186
olarak 230 civarında aile bulunmaktadır. YaklaĢık olarak her ailenin ortalama 200
küçükbaĢ hayvanı vardır. 230*200=46000 küçük baĢ hayvan bu sahada otlatılmaktadır. Bu
yaylaların dağılımına baktığımızda bunlar genellikle yüksek plato yüzeylerinde ve çok
azıda orta seviyede plato yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Harita: 32). Oldukça derin
vadilerle parçalanmıĢ olan yüksek plato parçaları aynı zamanda yaylalar arasında da doğal
bir sınır oluĢturmaktadır. Bu nedenle yüksek yaylalar batıdan doğuya doğru bulundukları
jeomorfolojik birimlerle iliĢkili olarak, farklılıklar dikkate alınarak iĢlenecektir.
187
Harita: 32. Yüksek dağlık kuĢakta yaylaların dağılıĢı
188
Çizelge: 15. Yüksek platolarda yer alan yaylalar
Yaylanın Adı
Bağlı Olduğu Ġdari
Birim
Bulunduğu
Yükselti
Jeomorfolojik Birim (metre)
Kullanan
Yerleşmeler
Kullanan
Aile
Sayısı
Otlatılan Hayvan
sayısı
Keçi
Tarım
Kışlak
Koyun
Dümbelek Y.
Mersin-Merkez-Asrlanköy Polye Kenarı
2250
Burhanköylü
5
Burhanköy
Dümbelek Y.
Mersin-Merkez-Asrlanköy Polye kenarı
2240
Burhanköylü
15
Burhanköy
Dümbelek Y.
Mersin-Merkez-Asrlanköy Polye kenarı
2240
Burhanköylü
20
Burhanköy
ÖĢün Y.
Mersin-Merkez-Atlılar
2250
Gözne ve Sarıveli
12
Yılanovası Y.
Mersin-Merkez-Atlılar
Yüksek Plato
1975
Atlılar
12
Atlılar
Karyaylası Y.
Mersin-Merkez-Atlılar
Yüksek Plato
2130
Atlılar
8
Atlılar
Altınlı Y.
Mersin-Merkez-Atlılar
Karstik çukurluk
2275
Atlılar
15
Beyyurdu Y.
Mersin-Merkez-Atlılar
Yüksek Plato
2270
Atlılar
5
Boyun
2210
Sarıkavak, Çakırlı
5
1050
Büklüboyun_Y. Çamlıyayla
250
2000
Ekiz Mehmet
Y.
Çamlıyayla
Yamaçta
2200
Körmenlik
1
300
BaĢoluk_Y.
ÇavuĢlu
Uvala
1800
ÇavuĢlulu
10
1100
2200
1000
Gözne, Sarıveli
Atlılar
Sarıkavak,Çakırlı
Körmenlik
ÇavuĢlu
189
Yaylanın Adı
Hacın
Bağlı Olduğu Ġdari
Birim
Bulunduğu
Yükselti
Jeomorfolojik Birim (metre)
Mersin-Tarsus-Çukurbağ Orta Plato
Kullanan
Yerleşmeler
Kullanan
Aile
Sayısı
Otlatılan Hayvan
sayısı
Keçi
1420
Çukurbağ
10
400
Tarım
Kışlak
Koyun
600 30d
Çukurbağ
Hacılarkuyusu Mersin-Merkez-Değnek
Y.
Uvala
2250
Değnekli
2
450
Korucular
Aksu Y.
Konya-HalkapınarDelimahmutlu
Vadi içi
2200
Tarsuslu
1
200
Tarsus
Elmalı Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Vadi kenarı
1690
Gülekli
2
Elmalı Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Vadi kenarı
1652
Gülekli
2
500
Kuyucak Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Vadi kenarı
1365
Gülekli
4
200
Gökoluk Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Cephe moreni
2040
Gülekli
2
400
Altınlıbucak Y. Mersin-Tarsus-Gülek
Birikinti konisi
1700
Gülekli
2
250
Ömerli Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Vadi kenarı
1750
Gülekli
4
950
2 dn
Gülek
Elmalı Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Vadi kenarı
1675
Gülekli
1
250
2d
Gülek
Karboğazı Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
KayĢat konisi
2000
Gülekli
11
1400
1150 1d
Gülek
Tahtalıalan Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Vadi kenarı
1880
Gülekli
4
1000
Gülek
Gülek
450
4,5
kaburgediği
Gülek
600
Gülek
Gülek
100
190
Yaylanın Adı
Bağlı Olduğu Ġdari
Birim
Süneder Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
Kızıloluk Y.
Mersin-Tarsus-Gülek
YavĢanlı Y.
Bulunduğu
Yükselti
Jeomorfolojik Birim (metre)
Kullanan
Yerleşmeler
Kullanan
Aile
Sayısı
Otlatılan Hayvan
sayısı
Keçi
1640
Gülekli
Vadi kenarı
1930
Gülekli
2
500
Niğde-UlukıĢla-Horoz
Yamaç
2030
Horozlu
5
800
Göğceliyurdu
Y.
Niğde-UlukıĢla - Horoz
Vadi kenarı
1750
Horoz
3
Çadırbeleni
Niğde-UlukıĢla - Horoz
Yamaçta
1680
Horozlu
3
750
karain Y.
Mersin-Tarsus-Ġnköy
Sırt
2015
Körkuyu Y.
Mersin-Tarsus-KeĢli
Dolin
1800
KeĢlili
5
600
BahĢi_Y.
Mersin-Tarsus-KeĢli
Uvala
1650
Kenzin,KeĢli
3
800
Tanzıt Y.
Mersin-TarsusOlukkoyağı
Sırt
2080
Olukkoyağılı
6
Meydan Y.
Mersin-TarsusOlukkoyağı
Vadi kenarı
2310
Olukkoyağılı
MaĢat_Y.
Mersin-Çamlıyayla-Sebil Vadi kenarı
1720
Fakılar, Çamlıyayla
Karakoyak_Y.
Mersin-Çamlıyayla-Sebil
2460
4
Tarım
Kışlak
Koyun
1d
Gülek
Horoz
600
Horoz
Horoz
600
KeĢli
Kenzin, keĢli
Olukkoyağı
1000
Fakılar, Çamlıyayla
191
Yaylanın Adı
Bağlı Olduğu Ġdari
Birim
Bulunduğu
Yükselti
Jeomorfolojik Birim (metre)
Kullanan
Yerleşmeler
Kullanan
Aile
Sayısı
Otlatılan Hayvan
sayısı
Keçi
Tarım
Kışlak
Koyun
Meydan_Y.
Mersin-Çamlıyayla-Sebil Yüksek Plato
2370
Sebilli
3
450
Sebil
Karakuyu_Y.
Mersin-Çamlıyayla-Sebil Yüksek Plato
2390
Sebilli
2
350
Sebil
Derekuyu
Mersin-Merkez-Tırtar
Uvala
2300
Çayboyu
2
450
Çayboyu
Güneykuyu Y.
Mersin-Merkez-Tırtar
Sırt
2264
Hebilli
6
800
600
Hebilliler
Karakuzuluk Y. Mersin-Merkez-Tırtar
Yüksek Plato
2375
Tırtar
9
600
1200
Ġkikuyu Y.
Mersin-Merkez-Tırtar
Yüksek Plato
2400
Tırtar
5
350
650
Kozlu Y.
Mersin-Merkez-Tırtar
Yüksek Plato
2370
Tırtar
4
250
550
Mandak Y.
Konya-HalkapınarYassıkaya
2020
Yassıkaya
10
Yassıkaya
Hasanındamı
Y.
Konya-HalkapınarYassıkaya
1990
Yassıkaya
4
Yassıkaya
Ġstavul Y.
Konya-HalkapınarYassıkaya
2280
Yassıkayalı
10
TOPLAM
Vadi kenarı
Tırtar
230
192
Yüksek yaylaları batıdan doğuya doğru ele aldığımızda; en batıdaki yaylalar,
Dümbelek platosu üzerindeki yaylalardır. Tamamen karstik bir sahada yer alan yaylalar
genellikle polye, uvala ve dolinlerin yaygın olduğu alanlarda kurulmuĢlardır. Yayla
meskenlerinin kuruluĢ yerleri için ise genellikle bu karstik Ģekillerin kenar kısımları tercih
edilmektedir. Bu yaylaların en büyükleri Dümbelek Yaylası ve ÖĢün yaylasıdır. Her iki
yaylada polye kenarına kurulmuĢtur (Harita:33).
Harita: 33. Dümbelek platosu üzerindeki yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız)
Dümbelek Yaylası, plato alanında bulunan ancak tez sahası dıĢında kalan Hüyük
alanı yaylasından sonra en büyük yayladır. Yayladaki hane sayısı 40-45 tir. Bu yayla
Arslanköy kasabası sınırları içerisinde olmasına rağmen, Mesin Merkez ilçesine bağlı olan
Burhanköy köylüleri tarafından kullanılmaktadır. Bu köylülerin burada arazileri olduğu
hakkında ellerinde tapuları bulunmaktadır. Dümbelek yaylası üç ayrı mahalleden
oluĢmaktadır. Bunlar birbirlerine yakın yerlerde bulundukları için ayrı ayrı isimler
verilmemiĢtir. En büyük olanı ise en batı kısımda bulunan yayladır (Foto:49).
193
Foto: 49. Dümbelek platosunun en batı kısımdaki Dümbelek yaylası
Plato üzerinde Dümbelek yaylası dıĢında Tırtar köyü sınırları içerisinde Güney
kuyu, Derekuyu, Kozlu, Ġkikuyu ve Karakuzuluk yaylaları, Atlılar köyü sınırları içerisinde
ise ÖĢün, Altınlı, Beyyurdu, Karkuyusu ve Yılanovası yaylaları mevcuttur. Değnek köyü
sınırları içerisinde ise Suluca yaylası ve Hacılarkuyusu yaylası bulunmaktadır.
Buradaki yaylalarda genellikle kendi köylerinden yaylaya çıkanlar olduğu gibi sınır
dıĢı köylerden de buralara gelerek kiralama yöntemiyle kullanan yaylacılar da mevcuttur.
Bu yaylara gidiĢ ve geliĢler zirve kuĢağında yer alan yaylalara göre farklılık
göstermektedir. Yaylada kalınıĢ süresi iki kuĢak arasında yaklaĢık 1 ay bazıları için ise 1,5
ay kadar farklılık gösterir. Yaylaya çıkıĢ genellikle haziran baĢlarında olur ve en geç eylül
ayının ortalarında yayladan dönülmektedir.
Bu plato üzerinde olan yaylalar zirvedeki yaylalar gibi tamamen kendi kabukları
içerisinde hareket eden yaylacılar gibi değillerdir. Bu yaylalara satıcılar gelebilmektedir.
Ereğli, Mersin arası ulaĢımın mevcut olması ve buradan maden taĢıyan kamyonlar için
yapılmıĢ geniĢ bir yol mevcut olduğundan ulaĢım diğer kuĢağa göre daha kolaydır
(Foto:50). UlaĢım aracı olarak ise traktör dıĢında baĢka araçlarda kullanılmaktadır.
Yaylacıların sahip olduğu araçlar traktör dıĢında genellikle, kamyon, kamyonet ve
otomobildir.
194
Foto: 50. Dümbelek yaylası yolu
Dümbelek
platosundaki
yaylalarda
içme
suyu
genellikle
kuyulardan
sağlanmaktadır. Bu nedenle yaylaların isimlerinde de kuyu isimleri yaygındır. Kuyulardan
sarkıtılan helkelerle çekilen su yalaklara doldurularak hayvanlar da su ihtiyacını
gidermektedir (Foto:51).
Foto:51. Camızpınarı yaylasında su kuyusu ve önündeki su teknesi
195
Burada da kuyular ofiyolitik kayaçlar içerisine açılmaktadır. Zira ofiyolitik
kayaçlar suyu bünyelerine çok geç almakta ve daha sonra geç bırakmaktadır. ÖĢün yaylası
ve daha aĢağılarda vadi yamacında bulunan Suluca yaylasında ise kaynak sular mevcuttur.
Kuzeydoğuya doğru ilerlediğimizde yüksek yaylaların daha çok sırt, boyun, vadi
içi, vadi yamacı ve yüksek plato parçaları üzerinde kurulmuĢ olduklarını görmekteyiz. Bu
yaylalar kuruluĢ yerleri ve otlak alanlarının eğimli arazilerden oluĢmaları ve ulaĢım
olanakları nedeniyle çok büyük yaylalar olmayıp hane sayısı ortalama 3-4 olan yaylalardır.
Bu kısımdaki yaylalar genellikle Çamlıyayla, Sebil, Olukkoyağı ve Ġnköy sınırları
içerisinde bulunan yaylalardır. Batıdan doğuya doğru, Karakuyu, Meydan ve MaĢat
yaylaları Sebil kasabası idari sınırları içerisindedir (Foto:52). Bu yaylalarda hem keçi hem
de koyun mevcuttur. Çatak mevkiinde vadi yamacına kurulmuĢ olan MaĢat yaylasından
sonra Büklüboyun yaylasına ulaĢılmaktadır. Büklüboyun yaylasının doğusunda ise sadece
tek bir haneden oluĢan Ġkiz Mehmet Yaylası yamaçta kurulmuĢtur. Vadinin diğer tarafında
ise Olukkoyağı sınırları içerisinde ve sırtta kurulmuĢ olan Tanzıt yaylası bulunmaktadır
(Harita:34).
Foto: 52. Çatak mevkiindeki MaĢat yaylası
196
Harita: 34. Çamlıyayla kuzeyindeki yüksek yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız)
Büklüboyun yaylası boyunda kurulmuĢ bir yayladır (Foto:53). Bu boyunun
oluĢması Bolkar dağlarının güney kesimini Ģekillendiren kademeli fayların en
büyüklerinden olan düĢey atımlı fayın düĢen blok‘un, batıdan geriye doğru aĢındırma
yapan Karanlım dere ve doğudan geriye doğru aĢındırma yapan ArdıçlıtaĢ deresinin
aĢındırılması sonucu oluĢmuĢtur. Bu kesim aynı zamanda yüksek yaylalar kuĢağının en üst
sınırını da oluĢturmaktadır. Buradan 300 metrelik bir yamaçla zirve düzlüklerine
çıkılmaktadır.
197
Foto: 53. Büklüboyun yaylası
Kuzeydoğuya ilerlediğimizde üçüncü yayla grubunu Gülek kasabası sınırları
içerisindeki yaylaların oluĢturduğu görülür. Buradaki yaylaların bulundukları kısımları
aĢağı kısımlarda daralan vadiyle güneye doğru açıldıkları için ve daralan, geri kısımda ise
geniĢ düzlüklerin olmasından dolayı buralar boğaz olarak isimlendirmiĢlerdir. Bu nedenle
gülek kasabası sınırları içerisindeki bu yüksek yayları iki ana grup olarak; Karboğazı ve
Elmalıboğaz yaylak alanında bulunan yaylalar olarak iki grupta ele alınacaktır.
Karboğazı vadisi içerisindeki yaylak alanında 4 adet yayla bulunur. Bunlar alçaktan
yükseğe doğru, Kuyucak, Süneder, Tahtalıalan ve Karboğazı yaylalarıdır (Harita:35).
198
Harita: 35. Gülek Kasabası sınırları içerisindeki yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye
bakınız)
Kuyucak yaylası rakım olarak en alçakta bulunan hayvancılık amaçlı yaylaya
karĢılık gelir. 1375 m. yükseltideki yayla yaz mevsiminde yaylak olarak kullanılmakta, kıĢ
mevsiminde ise kıĢlak olarak kullanılmaktadır. Burası aynı zamanda orman alanı
içerisindedir (Harita:35).
Sahada yeni ağaç dikiminin olmaması ve mevcut ağaçlar hayvanların zarar
veremeyeceği nitelikte olmasından dolayı yayla olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bu
yaylada 4 hane yaylacı bulunmakta ve bunların 400 koyun ve 200 keçi olmak üzere 600
küçük baĢ hayvanları mevcuttur.
Kuyucak yaylasının kuzeybatı kesiminde Süneder yaylası mevcuttur. ġuan 2
yaylacının bulunduğu yayla, yamaçta kayĢat konileri üzerinde kurulmuĢtur.
Tahtalıalan yaylası Karboğazı yaylak alanındaki ikinci büyük ve nispeten orta
kademedeki bir yayladır. 1880 rakımındaki yaylada küçükbaĢ olarak sadece koyun
bulunmaktadır. 4 hane yaylacının bulunduğu alanda 1000 civarında koyun bulunmaktadır.
Vadi kenarında kurulmuĢ olan yaylada koyunların otlatılma düzenleri keçiye göre farklılık
199
arz etmektedir. Keçiler akĢamları çadır etrafında geceyi geçirirlerken koyunlar akĢam üzeri
yayladan ayrılır ve sabah saat 9 sıralarında yaylaya dönerler ve akĢama kadar yayladaki
yatakta kalırlar (Foto:54).
Foto: 54. Tahtalıalan yaylası ve yataktaki koyunlar
Tahtalıalan yaylasından daha yüksekte ise 2000 metrelerde Karboğazı yaylası yer
almaktadır. Tamamen kayĢat konileri üzerinde kurulmuĢ olan bu yayla yaylak alanındaki
en büyük yayladır. 11 hanenin faaliyet gösterdiği yaylada 1400 keçi ve 1150 koyun olmak
üzere 2550 küçükbaĢ hayvan bulunmaktadır. Yayla yukarı ve aĢağı mahalle olarak ikiye
ayrılmıĢ durumdadır. Yukarı mahalle tamamen kayĢat konisi üzerinde, diğeri ise nispeten
kenarda sayılır ama koninin ağzı kısmındadır. Yukarı mahalle tamamen keçicilerden
oluĢurken, aĢağı mahalle koyuncudur.
Karboğazı yaylasında hemen hemen her ailenin evinin önünde kendi ihtiyaçlarını
karĢılayabilmek için domates, soğan, patates gibi ürünlerin ekildiği küçük çevrili alanlar da
mevcuttur (Foto:55). Aslında rakımın yüksek olmasına rağmen bu ürünlerin yetiĢmesi vadi
tabanındaki yaylanın kuzey rüzgarlarına karĢı korunaklı ve güney rüzgarlarına karĢı ise
açık olmasından kaynaklanmaktadır.
200
Foto: 55. Karboğazı yaylası yukarı mahalle
Foto: 56. Karboğazı yaylası aĢağı mahalle
Karboğazı yaylak alanında toplam 21 hane yaylacı ve bunlara ait toplam 4500
küçükbaĢ hayvan bulunmaktadır.
201
Gülek kasabası sınırları içerisindeki ikinci yaylak alanı ise Elmalıboğaz yaylak
alanıdır (Harita:36). Pliyo-Kuvaterner döneminde akarsular ve yan kolları tarafından
doldurulmuĢ olan malzemeler üzerine kurulmuĢ olan yaylalar en alt kısımlarda
yoğunlaĢmaktadır. Elmalı yaylaları yaylak alanındaki en alt kısımdaki yaylaları oluĢturur.
Burası 1700 metrede kurulmuĢ üç mahalleden oluĢmaktadır. Orman sınırının 1800
metrelerden geçtiği alanımızda bu yaylanın en alt mahallesi aynı zamanda orman sınırı
içerisinde kalmaktadır. Bu yaylanın bir diğer özelliği ise yaylalar içerisinde en geniĢ ekim
alanına sahip olmasıdır. YaklaĢık 4,5 dönümlük ekili alan mevcuttur. Bu üç mahalde 5
hane yaylacı ve bunların 750 adet keçi, 450 adet koyun olmak üzere toplam 1200 küçükbaĢ
hayvan mevcuttur.
Harita: 36. Elmalıboğaz yaylak alanındaki yaylalar (Açıklamalar için Harita:32ye bakınız).
Elmalı yaylasının güney batısındaki bir diğer yayla ise Altınlıbucak yaylasıdır. Bu
yayla oldukça geniĢ bir birikinti konisi üzerine kurulmuĢtur. Bu yaylada 2 hane yaylacı
bulunmaktadır. Bu yaylacıların 250 adet keçi ve 100 adet koyun olmak üzere 350 adet
küçükbaĢ hayvanları bulunmaktadır.
202
Kuzeye doğru ilerlediğimizde, Elmalı deresinin batı kısmında bir diğer yayla ise
Ömerli yaylasıdır. Ġki derenin birleĢim yerinin arasında kurulmuĢ olan yaylanın gerisinde
oldukça yüksek ardıç ağaçları bulunmaktadır. 4 hane yaylacının bulunduğu yaylada 950
civarında keçi bulunmaktadır. Bu yaylada koyun bulunmamaktadır.
Foto: 57. Ömerli yaylası
Ömerli yaylasının kuzeyinde Kızıloluk yaylası bulunur. Bu yayla aslında ayrı bir
yayla olmayıp daha yüksekteki Gökoluk yaylasının alt kademesidir. Haziran baĢlarında
belirli bir müddet yaklaĢık 1 ay kadar burada yayla yapan yaylacılar temmuz ayında
Gökoluk yaylasına çıkarlar. Kızıloluk yaylasındaki ekili alanlarını da ihmal etmezler
(Foto:58).
203
Foto: 58. Kızıloluk yaylasında ekili alan
Elmalıboğaz yaylak alanında, araçla ulaĢımın yapılabildiği en yüksek yayla 2040
metre yükseltideki Gökoluk yaylasıdır (Foto:59). Cephe morenlerinin hemen gerisinde
kurulmuĢ olan yaylada 2 hane mevcuttur. Bu iki hanenin yaklaĢık 300 adet küçük baĢ
hayvan (keçi) mevcuttur.
Foto: 59. Gökoluk yaylası
204
Elmalıboğaz yaylak alanının en yüksek yaylasını, Gökoluk yaylasının kuzeyindeki
2200 yükseltide yan morenler üzerine kurulmuĢ olan KoĢan yaylası oluĢturmaktadır.
KoĢan yaylasında 3 hane koyuncu vardır. Bu üç haneye ait 900 adet koyun mevcuttur.
Elmalıboğaz havzasında yaklaĢık 15 hane yaylacı ve bunlara ait 2000 adet keçi ve
1250 adet koyun olmak üzere toplam 3250 adet küçükbaĢ hayvan bulunmaktadır. Bu
hayvanların % 90-95 kadarı yaylaya çıkan yaylacıların olmakla beraber tamamı
kendilerinin değildir. Yaylacıların katıntı ismini verdikleri hayvanlarda mevcuttur. Bunlar
yerleĢik hayata geçmiĢ olan yaylacıların hayvanlarıdır. Hayvanlar yazı yaylada geçirsin
diye yaylacılara katıldıkları için buna katıntı ismi verilmiĢtir. Katıntılar için yapılan
anlaĢma aileden aileye değiĢmektedir. Bazıları sezon sonunda mal sahiplerine belirli bir
oranda peynir ve yağ verir. Katıntı hayvanlardan elde edilen bu hayvansal ürünler hasap
edilir % 70 civarında bir oranı mal sahibine % 30‘u ise yaylacıya kalır. Oğlaklar yarı
yarıya paylaĢılır. Bazıları ise hayvan baĢına 10 YTL vermektedir. Bu durumda yaylacı
katıntıdan elde edilen ürünlerin tamamını mal sahibine verir.
Hem Elmalıboğaz ve hem de Karboğazı yaylak alanındaki yaylacılar yaylaya 10-15
mayıs tarihleri arasında çıkarlar ve kar yağana kadar yaylada kalırlar. Bu da toplam 5 ay 25
gün bazı yıllar tam 6 ay yaylada kalmaktadırlar. KıĢlakları hemen yanı baĢlarında yani
Gülek kasabası sınırları içerisinde olduğu için ve buralarda en uzak yaylanın kıĢlak yönüne
olan mesafesi 25 km yi geçmemesi nedeniyle dönüĢte acele etmezler. Yaylaya çıkarken
Elmalı vadisi içerisindeki geçici yaylaklarında 1 aya yakın kalırlar. Bu nedenle hem
Elmalıboğaz ve hem de Karboğazı vadisi içerisinde üzerine branda çekilerek kullanılmaya
hazır yayla evi çatmalarını görmek mümkündür (Foto:60).
205
Foto: 60. Elmalıboğaz vadisi içerisinde çıkıĢ ve iniĢlerde kullanılan yayla evi çatması.
Yaylada her aile en az 1 ton beyaz peynir ve 25-30 kilo tereyağı elde eder.
Yaylalarda hayvanların en fazla süt veriminin olduğu ay haziran ayıdır. Zira bu ayda ot
veriminin çok yüksek olduğu bir dönemdir. Temmuz – Ağustos aylarında süt verimi az
ancak sütler oldukça yağlıdır. Ġsteğe bağlı olarak ta çökelek, lor yapılmaktadır.
Gülek kasabası sınırları içerisindeki bu yaylalarda hayvanlardan elde edilen süt
ürünleri, diğer yaylalarda olduğu gibi orbuklarda saklanır. Bu yaylaların bir diğer avantajlı
yanları ise ürünlerini çok kısa zamanda pazarlama imkanlarının olmasıdır. Bu da
yaylacılığı çok canlı kılmaktadır. Bu yaylalara hem idari olarak bağlı bulundukları Gülek
kasabası çok yakın, hem de Elmalı yaylak alanının güneybatısında bulunan Akçatekir
yaylası oldukça yakındır (Çizelge:16). Bu yaylalarda hayvansal ürünlerin her gün
pazarlanma olanağı vardır.
206
Çizelge: 16. Elmalıboğaz ve Karboğazı yaylalarının Gülek kasabası ve Akçatekir
yaylasına olan uzaklıkları (km olarak)
Boğaz adı verilen
Yayla
Gülek Kasabasına
Akçatekir Yaylasına
Yaylak alanı
YerleĢmesi
oalan uzaklığı(km)
olan uzaklığı (km)
Elmalıboğaz
Elmalı Y.
20
9,5
Elmalıboğaz
Altınlıbucak Y
22
11,5
Elmalıboğaz
Ömerli Y.
21
10,5
Elmalıboğaz
Kızıloluk Y.
22,5
12,5
Elmalıboğaz
Gökoluk Y.
24
13
Elmalıboğaz
KoĢan Y.
24,5
13,5
Karboğazı
Kuyucak Y.
8,5
10,5
Karboğazı
Süneder Y.
12,5
14,5
Karboğazı
Tahtalıalan Y.
17
19
Karboğazı
Karboğazı Y.
18
20
Hayvanlardan elde edilen yün, yapağı ve keçi kılı, yaylaya gelen tüccarlar
tarafından satın alınır. Karboğazı yaylalarının ulaĢım imkanlarının daha kolay olması ve
yayladaki hane sayısının fazla olması nedeniyle seyyar satıcılar da bu yaylalara
gelmektedirler.
Yayladan dönüĢ kasım ayı baĢlarından itibaren olmaktadır. Ancak bazı aileler eylül
10-15‘te ayrılabilmektedirler. KıĢlak olarak genellikle Gülek kasabası çevresi kullanılırken
bir aile (AyĢe Kelle ailesi), Kaburgediği köyünden arazi kiralayarak kıĢlak olarak burayı
kullanmaktadır.
Yüksek yaylaların son grubunu ise Akçatekir – EcemiĢ koridorunun doğu
kesimindeki KesiktaĢ Tepesi (2002) doğusundaki yaylalar oluĢturmaktadır. 1800-2000
metre yükseltideki bu yüksek plato üzerinde, birçok terkedilmiĢ yayla da mevcuttur. Aktif
207
olan yaylalar ise; Körkuyu, BahĢi ve BaĢoluk yaylalarıdır (Harita:37). Ayrıca Çukurbağ
köyünün kuzeybatısındaki Hacın yaylasını da bu gruba dahil edebiliriz.
Harita: 37. Akçatekir Doğusundaki dağlık Kütle üzerindeki Yaylalar (Açıklamalar için
Harita:32ye bakınız).
Büyük bir kısmı yüksek plato ve bir tanesi ise orta seviyedeki plato üzerine
kurulmuĢ olan bu yaylalar arasında da farklıklar vardır. Burada Körkuyu ve BahĢi yaylaları
Mersin ili, Tarsus ilçesi, KeĢli köyü sınırları içerisinde olan orman içi yaylalarıdır. Yine
Hacın yaylası da Çukurbağ köyü sınırları içerisindeki bir orman içi yayladır. Alan JuraKretase yaĢlı kayaçlardan meydana geldiği için saha tamamen karstik plato niteliğindedir.
Bu nedenle BaĢoluk dıĢındaki yaylalar içme sularını kuyulardan elde ederler. Bu durum
yayla isimlerine de yansımıĢ olup genellikle yayla isimlerinin sonları kuyu ile bitmektedir.
Körkuyu yaylasında 5 hane yaylacı bulunmakta ve bu yaylacılara ait 600 adet keçi
ve 600 adet koyun olmak üzere 1200 civarında küçükbaĢ hayvan mevcuttur. Çadırlar
genellikle sedir ve ardıç ormanlarının karıĢım kuĢağında ağaçlar arasına yapılmıĢ
durumdadır (Foto:61).
208
Foto:61. Sedirler arasında kurulmuĢ bir yayla evi
Ġçme suyu buralarda da kuyulardan temin edilmektedir. Kuyuların bazıları çok
yüksek seviyeye kadar su bulundururken(Foto: 62), bazılarında ise ancak 8-10 metreden su
çekilebilmektedir.
Foto: 62. Ġçme suyu temin edilen kuyu
209
Ürünlerin pazarlanması için yaya olarak veya hayvanları ile Akçatekir yaylasına
inerler. Zira karayolu ile Akçatekir‘e ulaĢım oldukça uzaktır. Aslında bu yaylaların
yakınına kadar traktör yolu olmakla beraber tam yayla evlerinin önüne ulaĢım yoktur.
Foto: 63. Körkuyu yaylası
BaĢoluk yaylası buradaki yaylaların en büyüğüdür. Yayla Tarsus ilçesi ÇavuĢlu
köyüne ait olmakla beraber KeĢli sınırları içerisindedir. Bu yaylanın bir diğer özelliği de
hayvanları olmadığı halde sayfiye amaçlı birkaç ailenin bu yaylaya çıkmıĢ olmalarıdır. Zira
yayladaki aile sayısı 10 civarında ancak hayvan sayısı ise 1200 civarındadır. Bu da
göstermektedir ki burada 4 aile sayfiye amaçlıdır. Altı aile ise hayvancılık amaçlı olarak
yaylayı
kullanmaktadırlar.
Yayladaki
küçükbaĢ
hayvanlar
tamamen
keçilerden
oluĢmaktadır. Bunun yanında 5 adet büyükbaĢ hayvan mevcuttur.
Yayla tamamen karstik bir alanda kurulmuĢ ve kuzey kesiminde çok büyük bir
uvala bulunmaktadır. Yaylada otlatmanın fazla olması nedeni ile diğer otların bitmesi ve
gevenlerin adeta bu uvalayı doldurduğunu görmekteyiz. Yayla evleri çevreden temin
edilen ağaçlarla çadır iskeleti kurulmakta ve daha sonra branda ile kapatılarak
kullanılmaktadır (Foto:64). Buradaki keçiler pek fazla çobana ihtiyaç duymazlar. Sürüler
vakti geldiğinde kendileri yataklarından hareket ederek yayılıma giderler ve daha sonra
vakti geldiğinde ise kendileri çadıra dönerler.
210
Foto: 64. BaĢoluk yaylası
Yaylada hayvancılıkla uğraĢan her aile süt ürünlerinden 1,5 ton beyaz peynir, 30-40
kilo tereyağı yaparlar. Bunları pazarlamak için diğer yaylalarda olduğu gibi bunlarda
Akçatekir yaylasına giderler. Hayvanlardan elde edilen kıl ise tüccarların yaylaya gelmesi
ile satılırlar.
BaĢoluk yaylasında içme suyu kuyudan değil çeĢmeden sağlanmakta ve bu
çeĢmenin yaylaya uzaklığı 200 metre civarındadır. Çadırların yanında aynı zamanda
dinlenme amaçlı iki katlı haymalar da mevcuttur. Bu yaylanın kuzeydoğusunda çalıĢma
alanını sınırlandıran Belemedik vadisi vardır (Foto:65).
211
Foto:65. BaĢoluk yaylası kuzeyinden Belemedik(Çakıt) vadisinin görünüĢü
Bu kütle üzerindeki bir diğer yayla ise orta yükseklikteki plato üzerindeki Hacın
yaylasıdır. Yayla 1420 metre yükseltidedir. Yaylada 1000 civarında küçükbaĢ ve 100
civarında ise büyükbaĢ hayvan mevcuttur (Çizelge:16). Yayla orman sınırları içerisinde
Karadeniz yaylalarını andırır vaziyettedir (Foto:66).
Foto: 66. Hacın yaylasından görünüm
212
Bu yaylanın bir diğer özelliği ise yaylada diğer yaylalara göre çok daha yoğun bir
Ģekilde tarım yapılmasıdır. Yaylanın 1400 metrelerde bulunması nedeniyle buradan çok
değerli yayla ürünleri elde edilir. Bu kütle üzerindeki diğer yaylacılar gibi bu yaylacılar
Pazar ihtiyaçlarını gidermek için Akçatekir yaylasına gitmezler. Zira kendi köyleri çok
yakındır.
Bu belirtilen yaylaların dıĢında birde UlukıĢla ilçesinin Horoz köyü çevresinde
yaylalar mevcuttur. Burada 10 aile köye yakın yaylalarda yaylacılık faaliyetlerini
gerçekleĢtirirler. Bu yaylalar Horoz yaylası, Kızıltepe, KuĢak ve Kevenliçukur yaylalarıdır.
Bu yaylalar orman sınırının hemen üst sınırında olup kırları otlatan yaylacılardır. Bu
yaylaların evlerinin önüne kadar yol yoktur. Belirli bir mesafeye kadar traktörle çıkıldıktan
sonra yük hayvanları ile eĢyalar yaylaya taĢınmaktadır.
Horoz köyü yaylalarında zirve kuĢağındaki yaylalar hariç kıl keçisi hakimdir
(Foto:67). Yaylacılar ihtiyaçlarını karĢılamak için kendi köylerine ve Çiftehan kasabasına
giderler.
Foto: 67. Horoz Köyü Yaylası
213
Bunların dıĢında UlukıĢla kasabasının köylerinin de yaylaları mevcuttur. Ancak
bunların hemen hemen hepsi terkedilmiĢ durumda olup, dağ yamacına yakın olan köylerin
hayvanları yukarılara kadar çıkartılarak otlatılmaktadır.
3.2.8.2. Sayfiye Amaçlı Yaylacılık
Yüksek kuĢakta yer alan sayfiye amaçlı yaylacılık iki yaylada gerçekleĢmektedir.
Bunlardan birincisi Maden Buzul vadisi içerisinde yer alan Meydan Yaylasıdır. Diğeri ise
aslında Hayvancılık amaçlı yayla olmasına rağmen, son yıllarda hayvancılığı bırakmıĢ
olmalarına rağmen dinlenme amaçlı olarak bu yaylaya çıkan ailelerinde bulunduğu
BaĢoluk Yaylasıdır.
Meydan yaylası Maden köyü sınırları içerisindedir. Bu yaylaya ulaĢım
imkanlarında kolay olması nedeniyle genellikle, UlukıĢla, Darboğaz kasabası ve Maden
köyünden insanlar gelmektedir. Hafta sonunu değerlendirmek amacıyla günübirlik sayfiye
amaçlı gelen yaylacılar olmakla beraber gecelemek amacıyla gelenlerde vardır. Bunların
bazıları ise yaylanın hemen yukarısında bulunan Karagöl kenarında çadırlarını kurarak
geceyi burada geçirmektedirler. Bunların dıĢında haftalık gelip kalanlar ve 1 haftadan uzun
kalanlar vardır. Burada haftalık kalanların çoğu aslen Darboğazlı olmakla beraber
memleketlerine tatile gelmiĢ olanların tatillerini daha serin, sessiz ve seyri bol olan bir
yerde geçirmek amacıyla bu yaylaya çıktılarını görmekteyiz. Bunda ailelerinin daha
önceleri buraya hayvanlarını otlatmak amacıyla çıkartmıĢ olmaları nedeniyle o çocukluk
yıllarını geçirmiĢ oldukları yerlere duyulan özlem ve sevginin sonucunda da buralara gelip
kalmayı tercih ettiklerini görmekteyiz.
214
Foto: 68. Meydan yaylasında bir haftasonu
Foto: 69. Meydan yaylası
BaĢoluk yaylası yukarıda bahsedildiği gibi hayvancılık amaçlı yaylacılığın hakim
olduğu yerdir. Ancak zamanla Ģu anda birkaç aile ile baĢlamıĢ olan sayfiye amaçlı
215
yaylacılık muhtemelen zamanla daha da geliĢecektir (Foto:70). Fakat Ģu da bir gerçektir ki
BaĢoluk yaylasına ulaĢım çok zordur. Zira traktör dıĢında ulaĢım aracı tam yaylaya kadar
ulaĢamamaktadır. Bu nedenle BaĢoluk yaylasında hayvancılık amaçlı yaylacılığın
gölgesinde baĢlamıĢ bir sayfiye yaylacılığı vardır. Ġleriki yıllarda hayvancılık amaçlı
yaylacılığın bitmesi durumunda sayfiye amaçlı yaylacılıkta bitebilir.
Foto: 70. BaĢoluk yaylasında hayvancılık amaçlı ve sayfiye amaçlı yaylacılar bir arada
3.2.8.3. Dağ Turizmi
Yüksek dağ alanlarının turizme kazandırılması, bu sahaların insanlar tarafından
kullanımı da oldukça önemli bir arazi kullanım durumudur. Bolkar dağlarında turizm
açısından çekici faktörlerin baĢında; seyirlik doğal bir ortamın mevcudiyeti, buzulların
Ģekillendirdiği yalçın kayalıklar ve yine buzulların oluĢturduğu buzul gölleri insanı
cezbeden doğal güzelliklerdir. Sahadaki zirvelerin görünümü ve bu zirvelere yapılan
tırmanıĢlar ayrı bir cazibe unsurudur. Zira Medetsiz zirvesi 3524 metre rakımı ile dağcılar
için inanılmaz bir güzellik oluĢturmaktadır. Bu saydığımız unsurlar Maden köyünün
kuzeybatı kesimindeki Meydan yaylası ve onun hemen üst kısmınki Karagöl ve Çinili göl
çevresinde yoğunlaĢmaktadır (Foto:71).
216
Foto: 71. Karagöl
Bolkar Dağlarında buzul gölü olarak sadece bu iki göl değil, yaklaĢık 15 civarında
buzul gölü bulunmaktadır. Bunların çoğu Karagöl veya Çini(Çinili) göl isimleriyle
tanınmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında buzulların aĢındırdığı ofiyolitik kayaçlar
içerisinde oluĢan bu göllerin siyah bir görünüme sahip olması nedeniyle bu isimle
tanımlanmaktadır.
Zirve tırmanıĢları Bolkar Dağları‘nda ayrı bir öneme sahiptir. Genellikle yaz
dönemlerinde gerçekleĢtirilen zirve tırmanıĢları için dağcılar kuzey veya güney
yamaçlardan tırmanırlar. TırmanıĢ için seçilen kamp yeri kuzeyde Karagöl veya Çinili
kenarına kamplarını kurarlar. Güneyden tırmananlar ise Karboğaz yaylasına çadırlarını
kurarlar. Bu kamp yerlerinden itibaren çıkıĢ ve iniĢler tek gün içerisinde gerçekleĢtirilir.
AraĢtırma sahamızın bu yüksek kademesinde gerçekleĢtirilen bir diğer turizm
faaliyeti ise dağ yürüyüĢüdür (Treaking). Karagöl ve çevresinde genelde münferit olarak
gerçekleĢtirilen bu aktivite daha organizasyonlu bir Ģekilde sahamızda gerçekleĢtirilir.
Ereğli Dağcılık federasyon Kulübü tarafından yıllık Ereğli – Çamlıyayla yürüyüĢü
gerçekleĢtirilmektedir. Organizasyonun kapsamına bağlı olarak bazı yıllar 30, bazı yıllar
ise 50 kiĢilik bir grupla yürüyüĢ gerçekleĢtirilir. Bu yürüyüĢ genellikle Ereğli‘den baĢlar ve
4 gün sürmektedir. 4. gününde Çamlıyayla ilçe merkezine ulaĢılır (Harita: 38).
217
Harita: 38. Ereğli – Çamlıyayla yürüyüĢ rotası
Ġlk gün Deli Mahmutlu köyünü geçerek Aydos dağı eteklerinde kamp kurulur.
Sabah eĢyalar traktöre yüklenir ve yaylacıların kullandığı traktör yolunu kullanarak
Yazıgöl Yaylalarına ulaĢılır. YürüyüĢ ekibi ise daha kısa ama daha dik olan patikayı takip
ederek ve yürüyüĢ parkurunun en zorlu kısmı olan Aydos eteklerinden tırmanırlar. Bir
müddet vadi içerisini takip ederek Kızılkuzdaki Aksu ġelalesini görürler ve vadi
içerisindeki yaylacılarla sohbet ettikten sonra ġekerpınar yaylasına çıkıldığında parkurun
en zorlu kısmı bitirilmiĢ olur. Buradan Yazıgöl yaylalarının bulunduğu alanda
kararlaĢtırılan bir yaylada gece kalınır ve yaylacılarla sohbetler yapılır. Yazıgöl
yaylalarının bulunduğu alan yaklaĢık 3000 metrelerde bulunup ekip için inanılmaz
büyüleyici bir etkiye sahiptir.
Sabahın ilk ıĢıkları ile yaylalarda fotoğrafların çekilmesi doğal güzelliklerin
teneffüs edilmesi sağlanır. III. Gün Yazıgöl yaylalarından Tanzıt yaylasına doğru yola
çıkılır. Belirli bir müddet buzul vadisi takip edildikten sonra oldukça eğimli olan vadi
218
yamacı takip edilerek yaklaĢık 2500 metrelerde yer alan yaylalara ulaĢılır. Geceyi bu
yaylalarda veya vadi içerisine inilerek Papazın baĢı ismi verilen mesire yerinde geçirirler.
4. günde ise bu mesire yerinden Çamlıyayla‘ya kadar yürüyüĢ gerçekleĢtirilir. Bir diğer
güzergah ise, zirvede Yazıgöl yaylasına uğramadan 2750 metredeki Eğrigöl yaylasında II.
Gece geçirildikten sonra Saydibi yaylaları takip edilerek Ana Ardıç mevkisinden Papazın
baĢı mevkisine inilerek gece burada geçirilir. Böylece geleneksel Bolkar dağı yürüyüĢü
tamamlanmıĢ olur. Buradan itibaren kara yolu ile Mersin veya Adana ulaĢırlar.
219
Harita: 39. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminin turizm haritası
220
Bu kuĢakta yer alan bir diğer turizm aktivitesi hafta sonu mesire alanı olarak
kullanılan sahalardır. Bu konuda da yine en uygun yerin Karagöl çevresi olduğunu
görmekteyiz. Bu amaçla genellikle hafta sonlarında buralara gidilerek serin hava da piknik
yapılmaktadır.
AraĢtırma sahamızda bir diğer turizm çekiciliği ise son zamanlarda yaygınlaĢtırılan
ve yaban hayatı koruma ve yaĢatma faaliyetleri kapsamında bazı bölgelere yaban
keçilerinin bırakılmasıdır. Bu konuda seçilmiĢ iki önemli alan bulunmaktadır. Bunlardan
birincisi Cehennemdere vadisinin yukarı çığırı, diğeri ise KesiktaĢ tepesi ile BaĢoluk
yaylası arasındaki kırsal sahadır. Buralara insanlar bu hayvanları gözlemlemek için
gitmektedirler. ġu an çok sınırlı bir Ģekilde sadece bilen insanlar bu aktiviteyi
gerçekleĢtirirken zamanla bu yaygınlaĢacaktır.
Yüksek dağlık alanlar kesimi içerisinde kalan bir diğer turizm olanağı ise tarihi
yerlerdir. Bunlardan Akçatekir batınında ki kale en yoğun olarak ziyeret edilen kaledir.
Bunun dıĢında bir diğer yüksek kale ise Gülek kasabası kuzeydoğusundaki Gülek kalesidir.
Akçatekir batısındaki kale 1670 metre yükseltide iken, Gülek kalesi 1510 metre
yükseltidedir. ÇalıĢma alanında bunların dıĢında birçok tarihi kale bulunmakla beraber
bunlar 1500 metreden daha alçak olan orta seviyedeki plato alanlarına bulunmaktadır. Bu
neden bu kaleler hakkında diğer bölümde detaylı bilgiler verilecektir.
221
3.3. ORTA YÜKSELTĠDE KĠ PLATO ALANLARI KUġAĞI VE
ARAZĠ KULLANIM (1000-1750m)
Orta kuĢak yükseltisi 1000-1750 metreler arasında olan düzlükleri kapsamaktadır.
Bu düzlükler güney kesimde Bolkar Dağları‘nın ana uzanıĢ eksenine paralel olarak
kuzeydoğu-güneybatı istikametinde uzanmaktadır. Kuzey kesimde ise biraz farklı olarak
Bolkar Dağları‘nın plato sahasının geniĢlemesinden dolayı bu düzlükler genel olarak doğubatı istikametinde uzanmaktadır. AĢınım dönemi olarak Üst Miyosen dönemine karĢılık
gelmektedir. Orta kuĢak dikey ölçekte ortalama 750 metrelik yükselti farkına sahip, yatay
mesafede ise farklı alanlarda değiĢiklik göstermekle beraber ortalama 20 km‘lik geniĢliğe
sahip bir alanı kapsamaktadır (ġekil: 22)
Orta kuĢak içerisinde geniĢ alan kaplayan jeomorfolojik birimler; orta yükseltideki
platolar, EcemiĢ-Akçatekir grabeni (Akçatekir bölümü),
vadiler, karstik Ģekiller ve
platoluk sahadan yüksek dağlık kuĢağa geçiĢ kısımlarında oluĢmuĢ geniĢ birikinti
konileridir. Karstik Ģekillerden genelde yaygın olan dolin, uvala ve mağaralardır.
Orta kuĢak yoğun olarak sayfiye yaylalarının bulunmasından dolayı sayfiye
yaylalar kuĢağı olarak da adlandırılmaktadır. Ġktisadi faaliyetlerin çoğunluğu ve buna bağlı
olarak da arazi kullanım Ģekli buna göre Ģekillenmektedir. Sayfiye yaylarının yanında bu
kuĢakta bağ ve bahçe alanları mevcuttur. Özellikle kuzey kesimde bahçe alanlarının daha
da yoğunlaĢtığını görmekteyiz.
222
ġekil: 22. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminin KB – GD istikametinde profili
223
3.3.1. Platolar (AĢınım Düzlükleri 1000-1750 Metreler)
Orta yükseklikteki plato alanları yükseltisi 1000 ile 1750 metreler arasında bulunan
düzlükleri kapsamaktadır. Bu düzlükler Erol sistemine göre Üst Miyosen DII aĢınım
yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b). Bu alanlar araĢtırma alanının batısında
Arslanköy kasabası, kuzeydoğuya doğru Sebil ve Çamlıyayla kasabalarının üzerinde
bulunduğu oldukça geniĢ alanlı bir platoluk sahadır (Harita:40).
Bu platoluk sahanın Ģekillenmesinde ve oluĢumunda Tarsus (Berdan) çayının ana
kolları olan Kadıncık, Cehennemdere, Pamukçuk çayları ve bunların yan kollarının yapmıĢ
oldukları derine aĢındırma oldukça etkili olmuĢtur. Burada yer yer Miyosen dönemine ait
killi kireçtaĢları adeta bir kalenin duvarları gibi yükselen mesa Ģekilleri olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Bunun en güzel örneği Namrun kalesinin üzerine inĢa edildiği mesa Ģeklidir
(Foto:72).
Foto: 72. Namrun kalesi ve kasabasından bir görünüĢ
224
Harita: 40. Orta yükseltideki plato alanlarının güney bölümü
225
Bu plato seviyesini Ģekillendiren Pamukcuk ve Cehennemdere akarsu vadilerinin
oldukça derin, plato yüzeylerinin ise sade bir düzlüğe sahip olduklarını görmekteyiz. Alçak
plato sahasına geçiĢ alanlarında killi kireçtaĢlarından ve özellikle kil ağırlıklı sahalarda
geçiĢ sınırı net olmayıp az eğimli yamaçlardan oluĢur. Buralarda yumuĢak bir geçiĢ mevcut
iken, diğer sahalarda ise geçiĢ daha net ve eğim derecesi daha yüksektir (% 30‘un
üzerinde). Dağlık alanlardan plato yüzeylerine geçiĢ noktasında yer alan köyler yeterli su
kaynaklarına sahip olmalarına rağmen, plato üzerinde yer alan köyler ise su sıkıntısı
çekmektedirler. Bu platoluk sahanın içerisindeki vadi yamaçlarında oldukça geniĢ alanlı
heyelan sahalarına da rastlanır. Plato üzerinde de birçok köy ve kasaba yerleĢmesi
mevcuttur (Foto:73). Orta kuĢak içerisinde 36 adet köy ve 10 adet kasaba yerleĢmesi
bulunmaktadır.
Foto: 73. Ön planda Boğazpınar, geride ise Olukkoyağı köyü ve en uzakta Medetsiz tepesi
(3524 m)
Orta kuĢak olarak nitelendirdiğimiz bu plato alanının ikinci en önemli bölümü ise
çalıĢma alanın kuzeyinde görülür. Buradaki plato sahası Çakıt çayı vadisi ile dağlık sahaya
geçiĢ arasında görülür (Harita:41). Bu alan Çakıt çayının kollarından olan Kılanboğaz ve
Darboğaz dereleri tarafından parçalanmıĢ durumdadır. Batı kesimi ise Çayhan deresi ve
yan
kolları
tarafından
parçalanmıĢtır.
Ereğli-UlukıĢla
çöküntüsünde
depolanan
226
malzemelerin yarılmasıyla ortaya çıkan düzlükler yer yer evaporitik grup içerisinde yer
alan jipsler üzerinde de görülür. Bu nedenle bu plato yüzeyi üzerinde her yerde arazi
kullanım durumu aynı değildir. Platoyu Ģekillendiren vadiler içerisinde Darboğaz ve
Aktoprak (Kılan) kasabaları bulunmaktadır (Foto:74).
Foto: 74. Aktoprak kasabası
227
Harita: 41. Kuzey kesimde yer alan orta seviyedeki plato alanları (Açıklamalar için
Harita:40‘a bakınız)
228
Foto:75. Bolkar dağları içe Çakıt çayı vadisi arasında kalan plato alanı
Orta seviyedeki platoluk alanların bir kısmı da doğudaki Hacın dağı (KesiktaĢ
Tepesi 2002 m.) kütlesinin doğu kesiminde yer alır. Çukurova‘yı Ģekillendiren KD-GB
uzanıĢlı paralel fayların Ģekillendirdiği bu alan adeta merdiven basamakları gibi basamaklı
bir görünüme sahiptir. Bu nedenle burada yer alan düzlüklerin birçoğu parçalanma
nedeniyle farklı bir basamakmıĢ gibi görünmektedir (Harita:42).
229
Harita:42. Hacın dağı (KesiktaĢ T.) doğusu orta seviyede parçalanmıĢ plato yüzeyleri
(Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız)
Bu plato seviyesinin Ģekillenmesinde kuzeydoğuda Çakıt Çayı, güney batıda ise
Elmalı Deresi ve yan kolları etkili olmuĢtur. Akarsular genelde kuzeybatı-güneydoğu
doğrultulu iken, fay hatlarına yerleĢen akarsular kuzeydoğu-güneybatı doğrultuludur.
Faylanmaya bağlı olarak yatay yapılarda çarpılmalar meydana gelmiĢ ve bunlar zaman
zaman kuesta görünümlü yapıları meydana getirmiĢlerdir.
3.3.2. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni (Akçatekir-Pozantı kısmı)
EcemiĢ koridoru olarak da bilinen bu depresyon alanı metrik olarak orta kuĢakta
yer almaktadır. Ġçerisi tamamen Eosen dönemine ait malzemelerle doldurulmuĢ ve yeniden
orta seviyedeki platoluk alanlarla aynı dönemde aĢındırılmaya bağlı olarak ĢekillenmiĢtir.
Çakıt Çayı‘nın ve yan kollarının aĢındırmasına bağlı olarak, aslında kendisi bir depresyon
olan sahada plato yüzeyi ortaya çıkmıĢtır. Graben güneyde Tekir Deresi, kuzeyde ise
Fındıklı ve Körkün Çayı tarafından aĢındırılarak parçalamıĢtır. Çakıt Çayı Pozantı
yakınlarında bir müddet grabeni takip ettikten sonra, Belemedik boğazına giriĢiyle beraber
graben sahasını terk etmektedir (Harita:43).
230
Harita: 43. EcemiĢ-Akçatekir Grabeni (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Koridor içerisinde Eosen fliĢleri yaygın olduğu için heyelan sahalarına sık rastlanır.
Bu çukur alan, hem batıdan hem de doğudan faylarla sınırlandırıldığından dolayı kenar
kısımlarında çok geniĢ alanlı kayĢat konilerine rastlanmaktadır. Akçatekir grabeni çalıĢma
alanımız içerisinde yaklaĢık olarak 37 km2‘lik bir alana sahiptir. KayĢat konileri ve vadi
yamaçları bu değer içerisine dahil edilmemiĢtir. Depresyon içerisinde yaz dönemlerinde
tamamen Ģehir karakterinde olan ve diğer zamanlarda kasaba konumundaki Akçatekir
kasabası yer almaktadır (Foto:76).
231
Foto: 76. EcemiĢ-Akçatekir depresyonunun Akçatekir kısmı ve Akçatekir yaylası
3.3.3. Vadiler
Orta kuĢakta vadiler kuzey kesimin eğimli yamaçlarında tamamen V profilli bir
yapı gösterirlerken, vadilerin aĢağı çığırlarında az da olsa tabanlı vadiye nispeten bir geçiĢ
vardır. Güney kesimde de benzer bir durum olmakla beraber, derin ve çok sınırlı tabanları
olan vadiler daha yaygındır. Bu kuĢaktaki vadilerin çoğu Tarsus (Berdan) Çayı‘nın yan
kolları tarafından oluĢturulan vadilerdir. Bunların en önemlileri Cehennemdere, Karaindere
ve Kadıncık vadileridir (Harita: 44).
Cehennemdere vadisi, Berdan Çayı‘nın en önemli kolu olan Pamuk Çayı vadisinin
yukarı çığırını oluĢturmaktadır. YaklaĢık 29 km uzunluğundaki vadi Çamlıyayla güneyinde
Kesecik köyü sınırları içerisinden, yukarı çığırdaki Çokakdere vadisine kadar devam eder.
Her iki yamacıda Kızılçam ormanları ile kaplıdır. Karain vadisi ile birleĢim yerinden
itibaren bu vadi Cehennemdere vadisi ismini almaktadır. Zira alçak plato alanındaki vadi
derinliğinin orta seviyedeki plato derinliği ile birleĢmesi ile oldukça derin ve haĢmetli
Cehennemdere vadisi oluĢmaktadır (Foto:77)
232
Harita: 44. Cehennemdere ve Kadıncık vadileri (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Foto: 77. Cehennemdere vadisi ve Boğazı
233
Cehennemdere vadisi yaklaĢık Sebil kasabası güneyinde yaklaĢık 700 metrelik bir
derinliğe sahiptir (Foto:77). Tamamen V profilli olan bu vadinin her iki tarafında gür
kızılçam ormanları bulunmaktadır. Bu vadi yapılan bir proje kapsamında yaban hayatı
koruma alanı olarak seçilmiĢ olup, bünyesinde bulunan ormana yaban keçisi ve geyikler
bırakılmıĢtır.
Cehennemdere ile Kadıncık Çayı vadisi arasında, içerisinde mevsimlik akarsuyun
bulunduğu Karain Deresi vadisi mevcuttur (Harita). Karain Deresi vadisi Çamlıyayla‘yı
ikiye ayırır. Bu vadi yukarı çığırda Karanlık Dere vadisi ismini almaktadır. Vadi tamamen
―V‖ profilli olup içerisinde tarım yapılmasına olanak sağlamamaktadır. Buna karĢın
Çamlıyayla çevresinde vadinin yamaçlarında üzüm bağları mevcuttur.
Cehennemdere vadisi içerisinde, Sebil kasabasının güneyinde, oluĢmuĢ olan
Cehennemdere boğazı epijenik karakterdedir. Üst kısımlardaki Miyosen dönemine ait daha
genç ve yumuĢak malzemelerin aĢındırılması sonucunda akarsuyun sert Jura-Kretase yaĢlı
kireç taĢlarına yerleĢmesi ile oluĢmuĢtur. Boğaz diğer boğazlara nispeten daha derin
olmasına rağmen, onlar kadar uzun değildir. Boğazın uzunluğu yaklaĢık 6 km, derinliği ise
650-700 metre kadardır. Cehennemdere Boğazı nispeten doğu-batı uzanıĢlı bir boğazdır
(Harita:45).
Harita: 45. Cehennemdere boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
234
Bu alandaki bir diğer vadi ise Kadıncık çayı vadisidir. Çamlıyayla doğusunda,
yaklaĢık 5 km‘lik bölümü boğaz karakterinde olan vadi, orta seviyedeki platoluk alanda 20
km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Derinliği yaklaĢık 400 metre olup, Cehennemdere vadisi
kadar olmasa da, diğer vadilere nispeten derindir (Foto:78).
Foto: 78. Kadıncık çayı vadisi
Kadıncık Çayı vadisi de ―V‖ profilli olmakla beraber, vadi yamaçları nispeten
girintili çıkıntılıdır. Bu girinti ve çıkıntıların oluĢmasında vadinin her iki tarafında da hem
aktif hem de fosil haldeki heyelan olayları etkili olmuĢtur. Hatta vadi yamacına kurulmuĢ
olan birçok köy yerleĢmesi buradaki fosil heyelan sahası üzerine kurulmuĢtur. Boğazpınar
(Boğazkinir) köyünün Yamaçköy mahallesi bu duruma karakteristik bir örnek teĢkil eder.
AraĢtırma sahasındaki bir diğer önemli boğaz ise Fakılar-Boğazpınar (Boğazkinir)
boğazıdır. Çamlıyayla ilçe merkezinin kuzey doğusunda orta yükseltideki plato içerisine
açılmıĢ olan bu boğaz, epijenik karakterdedir. Orta kesim de EcemiĢ-Akçatekir fayına
bağlı olarak, boğaz içerisinde çok hafif bir yön değiĢtirmenin olduğunu görmekteyiz.
Kadıncık Çayı tarafından ĢekillendirilmiĢ olan boğaz, 9 km‘lik bir uzunluğa
sahiptir. Yukarı çığırında güneybatı-kuzeydoğu istikametinde uzanıĢ gösteren boğaz, orta
kesimde tamamen yön değiĢtirerek kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıĢ gösterir.
235
Boğazın çıkıĢ kısmına ise uzanıĢ yönünün kuzey güney istikametini aldığı görülür. Bu
durumun ortaya çıkmasına, öncelikle, Kadıncık Çayı‘nın ilk olarak EcemiĢ-Akçatekir
fayının üzerine yerleĢmesi, daha sonra bu hattan çıkarak normal akarsu akıĢ istikametinde
devam etmesi ve nihayetinde akıĢ istikametinde bulunan ve aĢınıma karĢı çok daha sert
olan kayaç kütlesine rastlamasıyla beraber kuzey-güney istikametinde yön değiĢtirmesi
etkenleri neden olmuĢtur.
Bu boğaz oldukça dik yamaçlara sahiptir. Bu nedenle boğazın her iki yamacında
çok seyrek bitki mevcuttur. Bu nedenle arazi kullanımı açısından diğer boğazlara nispeten
daha verimsiz olduğunu söylemek de mümkündür.
Harita: 46. Fakılar-Boğazpınar (Boğazkinir) boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
236
Foto: 79. Fakılar-Boğazpınar (Boğazkinir), Fakılar köyü kuzeyi
Foto: 80. Boğazpınar (Boğazkinir) boğazı
Kadıncık Çayına yan kol olarak birleĢen iki vadi daha vardır. Bunların birincisi,
Kapız deresi vadisi diğeri ise Gülek Deresi vadisidir. Kapız Dersi vadisi, tamamen ―V‖
237
vadi karakterinde olup kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıĢ göstererek Kadıncık
vadisine ulaĢır. Gülek Deresi vadisi nispeten tabanlı vadi özelliğindedir. Gülek kasabasının
güneyinde kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıĢ gösteren vadi Karboğazı deresi
vadisi ve Elmalı deresi vadisi olarak iki kola ayrılmaktadır. Karboğazı deresi vadisi Elmalı
deresi vadisine göre daha tabanlı bir özellik göstermektedir. Elmalı deresi vadisi üzerinde
ise Akdeniz bölgesini iç Anadolu bölgesine bağlayan önemli bir geçit alanı olan Gülek
boğazı mevcuttur (Harita:47).
Bu boğaz EcemiĢ-Akçatekir grabenin açılması ile oluĢmuĢ antesadant karakterde
bir boğazdır. Boğazı oluĢturan akarsu ise Elmalı Deresi günümüzde dönemlik olarak akıĢ
göstermektedir. Tarihi dönemlerdeki ana yolların ve günümüzde de özellikle otoyolun bu
boğaz içerisinden geçmesi boğazın tanınmasını sağlamıĢtır.
Harita: 47. Kapız, Gülek deresi vadileri ve Gülek boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a
bakınız).
Gülek Boğazı‘nın en dar kısmı Jura-Kretase kireçtaĢlarının aĢındırıldığı Gülek
kapısı olarak adlandırılan kısımdır (Foto:81). Boğazın uzanıĢı yukarı ve aĢağı çığırda
farklılıklar göstermektedir. Yukarı çığırda kuzey-batı güneydoğu istikametinde iken, aĢağı
238
çığırda kuzey güney istikametinde uzanmaktadır. Boğaz, ana jeomorfolojik birim olarak
orta seviyedeki platoya yerleĢmiĢ durumdadır.
Foto: 81. Gülek boğazı yukarı çığır
Orta kuĢak platolarını derince kesen bir diğer vadi ise, Gözne kasabası kuzeyindeki
Deliçay Deresi vadisidir. YaklaĢık 15 km‘lik bir uzunluğa sahip olan vadi diğer vadilerden
farklı olarak bazı kısımlarının ―V‖ profilli, bazı kısımlarının ise tabanlı olmasıdır. Kadıncık
Çayı vadisine benzer Ģekilde vadinin her iki tarafında heyelan sahaları mevcuttur. YaklaĢık
500 metrelik bir derinliğe sahip olan vadinin yukarı çığırına doğru Değirmendere köyü
güneyinde tabanlı vadi durumundadır.
ÇalıĢma alanı içerisindeki diğer önemli bir vadi ise çalıĢma alanının batıda sınırı
oluĢturan Arslanköy Deresi vadisidir. Bu vadi aynı zamanda orta kuĢakta ki en uzun
vadidir. Sadece orta kuĢakta 34 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Vadinin aĢağı çığırı yaklaĢık
400 metrelik bir derinliğe sahip iken yukarı çığırda Arslanköy kasabası civarında 100-150
metre derinliğe kadar düĢmektedir. Bu vadiyi diğer vadilerden ayıran bir diğer özelliği ise
vadinin doğu-batı istikametinde olmasıdır (Harita: 48). AĢağı çığırda Kızıldere vadisi
olarak devam etmekte ve burada yine diğer vadilerden farklı olarak kuzey-güney
istikametinde uzanıĢ göstermektedir. Arslanköy vadisi orta çığırda tabanlı vadi
239
karakterindedir. Hatta bu bölümde Arslanköy deresi yaz dönemlerinde tabana sızdığı için
yüzeyde akıĢ göstermez ve dönemlik akarsu karakterindedir (Harita: 48).
Harita: 48. Arslanköy deresi vadisi (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Arslanköy Deresi vadisinin her iki yamacında Miyosen dönemine ait killi
kireçtaĢlarının heyelana sebep olduklarını görmekteyiz. Arslanköy vadisinin tabanlı özellik
gösterdiği alanlarda ve kanalet yardımıyla oldukça geniĢ bir bölümünde tarımsal faaliyetler
yapılmaktadır. Bu alanlarda özellikle bağ-bahçe tarımı yaygındır. Vadinin daraldığı ve
kireçtaĢlarına gömüldüğü alanlarda bu imkanların olmadığını görmekteyiz.
Orta kuĢak içerisinde ve çalıĢma alanımızın kuzey ve nispeten doğu sınırını
oluĢturan Çakıtçayı vadisi araĢtırma sahası içerisinde en büyük uzunluğa sahiptir. Tamamı
yaklaĢık 90 km olan bu vadi, orta seviyedeki platoluk sahada parça parça karĢımıza
çıkmaktadır. Bu akarsu vadisi aynı zamanda Toros sistemi‘ni dikine kesen bir akarsudur.
Çakıt Çayı vadisinin yukarı çığırı araĢtırma sahasının kuzeyinde Kılanboğazı ve
UlukıĢla vadilerinin birleĢim yerinden itibaren baĢlar ve Çiftehan Kasabası yakınlarında
Alihoca Deresi vadisinin birleĢim yerine kadar devam eder. Çakıt Çayı vadisi, Çiftehan
kasabasını geçtikten sonra Bolkar Dağları‘nın uzanıĢına paralel olarak uzanan Horozdere
240
vadisini kendi bünyesine kattıktan sonra UlukıĢla havzasını Akçatekir-EcemiĢ koridoruna
bağlayan boğaza bağlanır (Harita:49). Çakıt Çayı vadisinin bu alan içerisinde bir kısmı
tabanlı vadi özelliği gösterirken, özellikle Çiftehan kasabası
dolayında ―V‖ vadi
profilindedir.
Harita: 49. Çakıt çayı vadisi yukarı çığır (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Çakıt Çayı vadisinin ikinci bölümünü ise orta çığır olarak adlandırdığımız Pozantı
kasabası civarındaki Akçatekir-EcemiĢ koridorunu enine kesmiĢ olduğu alan oluĢturur. Bu
alan ġekerpınarı civarında boğazdan depresyon alanına giriĢle baĢlar ve Çakıt Çayı‘nın
oluĢturduğu Belemedik boğazına ulaĢması ile son bulur. Burada litolojik yapının çok
gevĢek olmasından dolayı akarsuyun yana aĢındırması daha fazla olmaktadır. Bu nedenle
Çakıt Çayı vadisi orta çığırda tabanlı vadi özelliğindedir (Harita:50).
241
Harita: 50. Çakıt çayı vadisi orta çığır (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Çakıt Çayı vadisi orta çığırda kuzeybatı-güneydoğu doğrultusundadır. Vadinin
doğu kenarlarında heyelan alanları daha fazladır. Aynı zamanda vadinin bu bölümünde
vadinin boyuna profilinde eğim derecesi çok düĢük olmasından dolayı burası alüviyal
boğulma sahasıdır. Bu nedenle vadi tabanlı olmasına rağmen tarımsal faaliyetler için
uygun değildir (Foto:82). Ancak sınırlı alanlarda tarımsal faaliyet yapılmaktadır.
242
Foto: 82. Çakıt çayı vadisi (orta çığır, Pozantı civarı)
Bu bölümde Çakıt Çayı vadisine dik olarak bağlanan bir diğer vadi ise Tekir Deresi
vadisidir. Koridor içerisindeki bu vadinin uzanıĢı, yukarı çığırında tam kuzey-güney
doğrultuda iken aĢağı çığırda nispeten kuzeydoğu-güneybatı doğrultusundadır. Ġçerisinde
akan akarsuyun cılız olması ve boyuna profilde eğim derecesi oldukça fazla olduğu için
vadi tamamen ―V‖ profillidir.
Çakıt Çayı, Çakıt vadisi içerisinde birçok boğazın oluĢumunu sağlamıĢtır. Bu
sahanın dıĢında orta seviyedeki platolar içerisine gömülen vadilerin de, aĢınıma karĢı
nispeten dirençli olan kayaçları aĢındırmaları esnasında oluĢturdukları birçok boğaz
mevcuttur. Çakıt vadisi içerisinde yer alan boğazların en önemlisi hiç kuĢkusuz Belemedik
boğazı‘dır.
Belemedik Boğazı, Çakıt Çayı‘nın KesiktaĢ ve Karanfil Dağı kütlesini dik olarak
kesmesi sonucunda oluĢmuĢ antesedant karakterde bir boğazdır. Boğazın oldukça derin bir
Ģekilde ve özellikle Paleozoyik yaĢlı birimleri kesmesinden dolayı jeologlar bu boğaza
Belemedik penceresi ismini vermiĢlerdir (Blumenthal, 1949). Boğaz, Pozantı Kasabası‘nın
güneydoğusunda EcemiĢ-Akçatekir depresyonunun doğu sınırından itibaren baĢlar ve
Karaisalı kasabası batısında, Kıralan (Hacıkırı) Köyü kuzeyinde son bulur (Harita:51).
243
Harita: 51. Belemedik boğazı (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Tamamı 23 km olan Belemedik Boğazı, ana uzanıĢ olarak kuzeybatı-güneydoğu
doğrultusunda uzanmaktadır. Boğaz içerisinde zaman zaman yön değiĢtirmelerin olduğu,
hatta bir bölümünün kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda yer aldığı gözlemlenmektedir
(Harita). Boğazın içerisinde vadinin enine profili aĢağı ve yukarı çığırda farklılıklar
gösterir. Boğaza ismini veren Belemedik köyü civarında, boğazda nispeten taban oluĢmuĢ
olup ―U‖ profile yakın bir profil hakimdir. Bu kısımda aynı zamanda özellikle kuzeydoğu
yamaçlardaki heyelanların enine profile yansıdığını görmekteyiz (ġekil:23). AĢağı çığırda
ise oldukça keskin dik yamaçlara sahip olan boğazın tam bir ―V‖ profilli olduğunu
görmekteyiz (ġekil:23).
244
ġekil: 23. Belemedik boğazının enine profilleri
Belemedik boğazının yukarı çığırında Çakıt çayının alttan oymasına bağlı olarak
Paleozoyik yaĢlı Ģistleri aĢındırması sonucunda çok geniĢ alanlı heyelanlar meydana
gelmektedir. Belemedik Boğazı, araĢtırma sahamızda yaklaĢık 900 metre derinliğe sahip
olan en derin boğaz durumundadır.
Çakıt Çayı vadisi içerisindeki bir diğer önemli boğaz ise ġekerpınar Boğazı‘dır.
Akçatekir-EcemiĢ koridorunun batı kesimindeki bu boğazda Belemedik Boğazı gibi
antesadant karakterde bir boğazdır. Bu boğaz UlukıĢla havzasını Pozantı havzasına
bağlamaktadır.
Boğaz,
Çiftehan
kasabası
güneybatısında
Horoz
Deresi
vadisi
birleĢiminden itibaren baĢlar ve Pozantı kasabası kuzeyinde son bulur (Harita:52).
245
Harita: 52. Pozantı-Çiftehan kasabaları arasında yer alan ġekerpınar Boğazı (Açıklamalar
için Harita:40‘a bakınız).
YaklaĢık 8 km‘lik bir uzunluğa sahip olan boğaz aynı zamanda önemli bir geçiĢ
alanıdır. Ġçerisinden hem Adana-Ankara karayolu hem de demiryolu geçmektedir.
Foto: 83. ġekerpınar Boğazı
246
3.3.5. Karstik ġekiller
Orta kuĢak içerisinde zirveler kuĢağındaki kadar yoğun olmasa da, karstik
Ģekillerden polye dıĢında hemen hemen tüm Ģekillere rastlanılmaktadır. Sahanın bu
bölümünde özellikle Jura-Kretase kalkerlerinin mevcudiyeti karakteristik Ģekillerin
oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Yine bu kuĢak içerisinde, Miyosen dönemine ait killi
kireçtaĢları içerisinde de birçok karstik Ģekil geliĢmiĢ durumdadır. Burada, karstik Ģekiller
içerisinde, özellikle arazi kullanım açısından önem arz eden dolinler, uvalalar ve mağaralar
üzerinde durulacaktır.
3.3.5.1. Dolin ve Uvalalar
Çapları 2-20 metreler arasında değiĢen dolinler, orta kuĢak içerisinde en fazla
KesiktaĢ Tepesi doğusundaki orta seviyedeki platolar üzerinde bulunmaktadır. Dolinlerin
kaplamıĢ oldukları alanlar çok küçük olmalarına rağmen kuru tarım alanı olarak
kullanılmaktadır. Ancak içerisinde taĢ oranı fazla olduğu için çok uygun arazide
sayılmazlar.
Orta kuĢak içerisinde sayıları sınırlı olmakla beraber uvalalarada rastlanılır. Bu
alanda, uvalalardan, geniĢlikleri 20-30 metre olanlarla beraber kilometrelerce geniĢliğe
ulaĢanlar da bulunmaktadır.
Orta kuĢak içerisinde yer alan uvalalardan biri Nohutluk Uvalasıdır. Gülek
kasabasının hemen batısında yer alan Nohutluk uvalasının kuzeybatı kısmında birde göl
bulunmaktadır (Foto:84).
247
Foto: 84. Nohutluk Uvalası
Bu kuĢağın batı kesiminde de dikkate değer bir uvala bulunmaktadır. Atlılar
köyünün kuzeydoğu kesiminde bulunan uvalaya Atlılara (Tokana) uvalası ismi verilmiĢtir.
Güneybatı kenarında bir düdenin bulunduğu uvalanın taban kısmı oldukça düz ve kenar
kısımlarında tatlı bir eğim mevcuttur (Foto:85). Kenar kısımlarında kiraz bahçelerinin
bulunduğu uvaladan daha çok çayır olarak faydalanılır.
248
Foto: 85. Atlılar (Tokana) Uvalası
3.3.5.2. Mağaralar
Orta kuĢakta turizme açılmıĢ büyük mağaralar mevcut değildir. Ancak bu kuĢakta
yer alan mağaralar günümüzde pek kullanılmasa da çok yakın tarihe kadar insanlar
tarafından aktif olarak kullanılmıĢtır. Bu kuĢaktaki mağaraların ağız kısımları kapatılarak
iç kısımlarındaki soğuk hava hayvansal ürünlerin depolanması için kullanılmıĢtır
(Foto:86). Bu tür mağaralara da bu fonksiyonundan dolayı yüksek dağlık kuĢakta olduğu
gibi ―Orbuk‖ ismi verilmektedir. Hatta buradaki hayvansal ürünlerin çalınma ihtimaline
karĢı ücretli olarak orbuk bekçisi tutulmaktaydı. Günümüzde ise soğuk hava depolarının
yaygınlaĢması, hayvancılıkla uğraĢan ailelerin sayısının azalması nedeniyle bu mağaralar
(orbuklar) iĢlevsiz kalmıĢtır.
249
Foto: 86 Alanyalı (Kemer) köyü orbuğu
3.3.6. Arazi Kullanım Durumu
Bu kuĢaktaki arazi kullanım durumunu (Corine land cover classes) Corine arazi
örtüsü sınıflaması yöntemine göre arazi sınıfları ele alınacaktır. Arazi örtüsüne geçmeden
önce, bu kuĢağın ayırt edilmesinde oldukça önemli bir kriter olan, bazıları kasaba
durumunda ve bazıları da kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü, köyden daha büyük
yerleĢmeler üzerinde detaylı olarak durulacaktır. Bu kasabalar sayfiye amaçlı olarak
kullanılan yayla durumundadırlar.
Sayfiye (Rekreasyon) amaçlı yaylalar kuĢağı olarak nitelendirdiğimiz bu kuĢak
içerisinde bir çok sayfiye amaçlı yaylalar bulunmaktadır. Bu yayla yerleĢmelerinin baĢında
Çamlıyayla gelmektedir (Foto:87). 1955 yılına kadar nahiye iken 1955 yılında Tarsus‘a
bağlı bir belediye statüsüne getirilmiĢ ve 1991 yılında ise Mersine bağlı bir ilçe statüsüne
kavuĢmuĢtur. Çamlıyayla ilçe merkezinin nüfus özelliklerini hemen güney batısında
bulunan ve Çamlıyayla ile birleĢmiĢ durumdaki Sebil kasabası ile karĢılaĢtırmalı olarak ele
alınacaktır.
250
Foto: 87. Çamlıyayla kasabası (kuzeyden)
Foto: 88. Çamlıyayla kasabası (günebatı‘dan)
1970 yılında Sebil kasabasının nüfusu (2612) Çamlıyayla kasabasının nüfusundan
(2080) daha fazla iken, 1975 Çamlıyayla kasabasının nüfusu daha fazla artıĢ göstererek
251
3857‘ye ulaĢmıĢtır (Çizelge:17, ġekil:24). Bu durumun ortaya çıkması, köylerden kasabaya
doğru bir göç hareketinin olması ile iliĢkilidir.
Çizelge: 17. Çamlıyayla ve Sebil kasabalarında yıllara göre nüfus değiĢimi
Yıllar
1970
ÇAMLIYAYLA
SEBĠL
2080
2612
1975
1980
3857
2927
7630
3280
1985
1990
6299
3897
1997
8826
5366
2000
7290
4949
8806
4894
ÇAMLIYAYLA VE SEBĠL KASABALARININ NÜFUS
ÖZELLĠKLERĠ
10000
9000
8000
7000
6000
5000
4000
3000
2000
1000
0
ÇAMLIYAYLA
SEBĠL
1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000
YI LLAR
ġekil: 24. Çamlıyayla ve Sebil kasabalarında yıllara göre nüfus değiĢimi
Çamlıyayla ve Sebil kasabalarında 1997 yılından itibaren azalıĢ yaĢanırken, 2000
yılı verilerinde Çamlıyayla‘da yükseliĢ gözlemlenmektedir. Sebil kasabasında ise azalıĢ
devam etmektedir. Nüfusu 5000‘i aĢmıĢ olan Sebil kasabası daha küçük ölçekte bir kasaba
özelliği gösterirken, Çamlıyayla kasabası, orta ölçekli bir kasaba niteliğinde olup, yaz
dönemlerinde sayfiye amaçlı yaylacıların tercih ettiği ve bu nedenle, Ģehir karakteri
kazanan bir yayla konumundadır (Foto: 89).
252
Foto: 89. Sebil Kasabası
Orta sevide yer alan bir diğer rekreasyon amaçlı kasaba ise Arslanköy kasabasıdır.
Aslında Arslanköy kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü yerleĢmelere en tipik örneklerdendir.
Arslanköy'ün kuruluĢu 18.yüzyıla rastlar. Ġlk adı Efrenk'tir. Arslanköy 14.yüzyıldan
itibaren Çukurova halkıyla Karaman bölgesi insanının yaylası olmuĢtur.
1897 yılında ilk bucak ve belediye teĢkilatı kurulmuĢ 1923 yılında bu teĢkilat
kaldırılarak, muhtarlık idaresine dönüĢtürülmüĢtür. 1954 yılına kadar muhtarlık idaresinde
olan Arslanköy, 1954 yılında yeniden belediyelik olmuĢtur. KurtuluĢ SavaĢı‘nda burada
yaĢayan halkın bir destan yazması nedeni ile, mücadeleden sonra eski adı Efrenk olan
kasaba Arslanköy adını almıĢtır.
253
Foto: 90. Arslanköy Kasabası (Google Earth‘den)
1500 metre yükseltide yer alan kasabanın Çatak, Gazi,
Merkez, 13 evler ve
Toroslar olmak üzere 5 mahallesi mevcuttur. Mersin Ģehrine 52 km uzaklıkta olan
kasabada yaklaĢık 1600 konut, 1 sağlık ocağı, 1 lise ve 1 ilköğretim okulu bulunmaktadır.
Kasabanın mahalleleri birbirinden ayrı Ģekilde ve gevĢek bir yapısal doku gösterirler
(Foto:91).
Foto: 91. Arslanköy Kasabası
254
Arslanköy kasabasında yaĢanan sert iklim Ģartları, çevredeki malzeme ve kasaba
halkının ekonomik durumları, mimari yapının Ģekillenmesinde büyük ölçüde etkili
olmuĢtur. Arslanköy‘de genel olarak evler iki kat olarak inĢa edilmektedir. Hayvancılıkla
uğraĢan kesim alt katı ahır, tarımla uğraĢan kesim depo olarak değerlendirilmekte; üst kat
ise hane olarak kullanılmaktadır. Arslanköy, aynı zamanda bağ-bahçe tarımı da yapılan bir
kasabadır.
Foto: 92. Kasabadaki eski ev tiplerine örnek
Arslanköy evleri genelde kuzey-güney doğrultulu inĢa edilmiĢtir. Yapılarda ahĢap
malzeme, çok eski yapılarda sedir ağacı kullanıldığı görülmektedir. Evlerin duvar kısımları
taĢ ve kerpiçten yapılmaktadır. Fakat kerpiç evlerin yapımı ve bakımı zor olduğu için taĢ
ve üstüne çinko ile örtülü çatı yapıldığı görülmektedir. Ayrıca toprak evlerin damlarına
kar birikmesi halinde ―duvaklama‖ denilen iĢlem uygulanır. Genelde evlerin giriĢleri
balkondan tahta bir merdivenle sağlanır. Evin boyuna göre balkon yerleĢtirilmiĢtir. Eski
evlerde yemek yapmak ve ısınmak amacıyla ocak bulunur.
Modern mimarili evler daha çok betonarmedir. Daha önce burada yerleĢik iken Ģu
an Mersin merkezde ikamet eden ve yaz dönemlerinde sayfiye amaçlı olarak kasabaya
gelen yaylacıların yaptırdığı evler oldukça lüks karakterdedir. Bu evlerin sayıları çok fazla
değildir ancak son zamanlarda bir artıĢ gözlemlenmektedir.
255
Foto: 93. Modern yayla evleri
Foto: 94. Klasik yayla evi
Arslanköy kasabası, Mersin il merkezinin kuzeyinde olup merkeze 52 km.
uzaklıktadır. YerleĢim olarak Dümbelek platosunun eteğinde yer alan ve dağlık bir araziye
sahip olan Arslanköy‘ün kuzeyinde Konya-Ereğli, güneyinde Mersin-merkez, doğusunda
Çamlıyayla, batısında ise Sorgun bulunur.
256
Foto: 95. Arslanköy kasabasının kuzeyden görünüm
Arslanköy kasabası Dümbelek platosunun en alt yamacında kurulmuĢtur. Dağ
yamaçlarının sarp ve dik olması kasabaya her bölgeden ulaĢımı büyük ölçüde
zorlaĢtırmaktadır.
Foto: 96. Arslanköy‘de Ģiddetli kıĢ
257
Kasabanın güneyinde bulunan Toros Dağları Akdeniz‘den nemli ve ılık havanın
gelmesini engeller. Ayrıca rakımın yüksek olması ve Anadolu‘nun iç kesimlerine yakın
olması bölgede kara ikliminin bulunmasına sebep olur. KıĢları kar yağıĢ oranı çok
yüksektir. 1969 yılında köy merkezinde kar yüksekliğinin 6 metreye çıktığı görülmüĢtür.
Kar yağıĢının yüksek olduğu yöre zengin doğal su kaynaklarına sahiptir. Baharda
eriyen karlar su gözlerine birikir. Buralardan merkeze Ģebekelerle dağıtılır. Bu su
gözlerinden Mersin bölgesinde en çok bilineni Yedigöz’dür. Ayrıca Çagıloluk, Gerdemeli,
Camızpınarı, Zekerce suları da bilinen kaynaklardır. Yer yer üç dört metre derinlikten su
çıkarılabilmektedir. Bu yörenin sularının değerlendirilmesi için 1998 yılında DSĠ
tarafından Arslanköy Sulama Göleti yapımına baĢlanmıĢtır.
Sanayinin geliĢmediği yörede coğrafi yapı ve iklim Ģartlarının sonucu tarım ve
hayvancılık ön plandadır. Azalan tarım alanlarında modern tarımın (damlama,makine
ilaçlama, modern tarımın çapalama vs.) gerektirdiği Ģekilde Ģeftali, erik, elma, viĢne, kiraz,
ceviz, armut ve yaz sebzelerinin yanında son yıllarda böğürtlen-ahududu yetiĢtiriciliğine
baĢlanmıĢtır.
Foto: 97. Erik Ağacı
258
Arslanköy kasabasında nüfusun hayvancılığın azalmasına bağlı olarak azalıĢ
gösterdiği söylenebilir. Zira kasaba yoğun olarak göç vermektedir. Kasabada belediye
teĢkilatının kurulduğu 1954 yılından sonraki ilk sayımda (1955 yılında) nüfusunun 2159
kiĢi olduğunu görülmektedir. 1970‘li yıllara kadar nüfusta artıĢ yaĢanırken, 1975 yılında
önemli bir azalıĢın olduğu görülmektedir. 1975 yılından itibaren, 1990 yılına kadar olan
dönemde nüfusta, az da olsa düzenli bir artıĢ söz konusudur. Fakat 1997 yılında, kasaba
nüfusunun 1970 yılından sonraki en düĢük (3040) nüfusa gerilediğini görmekteyiz. Son
zamanlarda emekli olan insanların tekrardan kasabaya dönmeleri ve yaylacılığın kısmen
önem kazanmasına bağlı olarak, kasaba nüfusu tekrar artmaya baĢlamıĢtır (Çizelge: 18,
ġekil:25).
Çizelge: 18. Arslanköy kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
Yıllar
Arslanköy
1970
3809
1975
3089
1980
3543
1985
3661
1990
4118
1997
3040
2000
4627
KĠġĠ SAYISI
ARSLANKÖY KASABASINDA YILLARA GÖRE
NÜFUS DEĞĠġĠMĠ
5000
4000
3000
Arslanköy
2000
1000
0
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
YI LLAR
ġekil: 25. Arslanköy kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
Bu kuĢakta yer alan bir diğer önemli kasaba ise Ģu anda idari olarak Mersin
Merkeze bağlı bir belediye olan Gözne Kasabası‘dır. Mersin Ģehrine 28 km uzaklıktaki
Gözne Kasabası, özellikle yaz dönemlerinde Ģehir karakteri göstermektedir.
Gözne Kasabası, 1100 metre yükseltisi ile orta yükseltideki plato üzerinde yer alır.
Hem ikliminin uygunluğu hem de merkeze yakınlığından dolayı ideal bir sayfiye amaçlı
yayla özelliği gösterir. Gözne Deresi kenarında kurulmuĢ olan Gözne kasabası, 1950 yılına
259
kadar Korum Köyü‘ne bağlı geçici bir yerleĢme iken, 1954 yılında bucak merkezi olmuĢ,
1956 yılında ise belediye teĢkilatına kavuĢmuĢtur (Harita:53).
Harita:53. Gözne kasabası (Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Çizelge: 19. Gözne kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
Yıllar
Gözne
1970
1810
1975
2659
1980
3022
1985
6390
1990
7655
1997
5972
2000
5979
GÖZNE KASABASINDA YILLARA GÖRE NÜFUS
DEĞĠġĠMĠ
KĠġĠ SAYISI
9000
8000
7000
6000
5000
Gözne
4000
3000
2000
1000
0
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
YI LLAR
ġekil: 26. Gözne kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
260
Gözne Kasabası yaz dönemlerinde aĢırı nüfus patlamasına sahne olmaktadır.
Hesaplamak zor olsa da tahmini olarak 30.000‘in üzerinde bir nüfus sayfiye amaçlı olarak
yaylayı kullanmaktadır. Kasabadaki yıllara göre nüfus değiĢimine baktığımızda daimi bir
artıĢ olduğunu görmekteyiz (ġekil: 27).
Kasabada 2000 yılı verilerine göre 5000 kadar konut mevcuttur. 1990 yılı
sayımında 7655 nüfusa sahip olan kasabada son zamanlarda yerli halk sayısında biz azalıĢ
olduğu gözlemlenmekle beraber konut sayısı hızla artmaktadır. Özellikle sayfiye amaçlı
olarak yaz aylarında aĢırı nüfus barındıran kasabada içme suyu en önemli problemi
oluĢturmaktadır.
Gözne Kasabası‘nın AĢağı Gözne, Yukarı Gözne ve Korum Mahallesi olmak üzere
üç mahallesi mevcuttur. En önemli geçim kaynakları ticaret, inĢaat iĢçiliği, tahıl üretimi,
meyvecilik ve sebzeciliktir.
Gözne Kasabası, kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü yerleĢmelere örneklik teĢkil
eden Arslanköy kasabası ile karĢılaĢtırıldığında, kasaba karakteri belirgindir. Zira binaların
(meskenlerin) büyük bir kısmı betonarme olup, çatıları çinko ile kaplıdır. Mersin Ģehrine
göre çok yüksekte olan kasabada, kar yağıĢlarının oldukça fazla olduğunu meskenlerin
çatılarının çinko ile örtülmesinden anlamak mümkündür. Son zamanlarda bazı meskenler
kiremit ile de kaplanmaktadır. Hatta kasabada, alt kuĢakta olduğu gibi düz dam Ģeklinde
olan meskenler de mevcuttur (Foto: 98).
261
Foto: 98. Gözne 1977
Foto: 99. Gözne kasabası 2005 yılı görünümü ve kıĢ mevsimi
262
Orta kuĢakta yer alan diğer bir önemli kasaba yerleĢmesi Gülek Kasabası‘dır.
Gülek kasabası ismini hemen yanı baĢında bulunan Gülek Kalesi‘nden almaktadır. Gülek
Kalesi, 12.yy ‗da inĢa edilmiĢ ve 13.yy‘dan sonra müstahkem mevki olarak kullanılmıĢtır.
Gülek çevresi, ilk çağlarda yerleĢim yeri olarak kullanılmıĢ, askeri ve ticari bir geçit
olarak önem arz etmiĢtir.
Bölgeye Türkmenlerin gelmesi ise Malazgirt savaĢından sonra gerçekleĢmiĢ, ilk
olarak Varsak Türkmenleri bölgeye yerleĢmiĢtir. Varsakların, Kusun boyu Gülek ve
çevresini yaylak olarak kullanırdı. Bu bölgenin yönetimi de Kusun Boy beyleri tarafından
gerçekleĢtirilirdi. XVII.yy‘da Tarsus ve ona bağlı olan Gülek, bazen Kıbrıs‘a bazen de
Adana‘ya bağlanmıĢtır. XVIII.yy‘a ait kayıtlarda Tarsus ile ona bağlı olan yerleĢim
yerlerinin Adana‘ya bağlı olduğu görünmektedir (Bilgili, 2000, s 32-37). Günümüzde ise
Gülek kasabası, Mersin ili, Tarsus ilçesine bağlı, belde statüsünde bir kasabadır.
Gülek kasabası, 1954 yılında belediye örgütüne kavuĢarak kasaba olmuĢtur.
Kasabaya bağlı 17 adet köy bulunmaktadır. Gülek Kasabası, orta seviyede yer alan plato
üzerinde kurulmuĢtur. Kasabanın zamanla geliĢmesine bağlı olarak bu platoluk sahanın alt
ve üst yamaçlarına doğru yayılmıĢtır (Foto:100).
Foto: 100. Gülek kasabası
263
1950 yılında yapılan TürkçeleĢtirme kapsamında eski adı Panzin Çukuru olan
yerleĢme Yayla çukuru ismini almıĢ, 1954 yılında Yayla Çukuru Köyü de kasaba olmuĢ ve
Gülek ismini almıĢtır. Bugün Gülek Kasabası‘nın, Yenicami, Çelikli ve CevizliçeĢme
olmak üzere 3 mahallesi vardır.
1980 yılında, Gülek Boğazı‘ndan geçen yolun asfaltlanma ve geniĢletme
çalıĢmaları esnasında tali yol olan, Gülek Kasabası‘nı ikiye bölen yolun kullanılmaya
baĢlanması ile beraber kasabada bir hareketlilik baĢlamıĢtır. Yol üzerine Gülekliler
tarafından birçok dinlenme tesisi açılmıĢtır. 1990 yılının baĢlarında Gülek Boğazı‘ndan
geçen yolun tekrar açılmasıyla Gülek Kasabası‘nın ekonomisi yeniden sarsıntıya
uğramıĢtır.
Gülek kasabasının ekonomisi daha çok hayvancılığa dayanmaktadır. Kasabanın
kuzey ve kuzey batısındaki Elmalı ve Karboğazı yaylalarını kullanan yaylacılar, kıĢ
dönemlerinde, kasaba çevresine inmeleri ve ürettikleri ürünleri pazarlamalarıyla kasaba
ekonomisine katkıda bulunurlar.
Kasaba, son zamanlarda, Akçatekir Yaylası gibi Tarsus ve Adana‘dan gelen
yaylacılar tarafından sayfiye amaçlı yaylak olarak kullanılmaktadır. Bu kullanıma bağlı
olarak son zamanlarda modern yapılar kasabada oldukça fazlalaĢmıĢtır (Foto:101). Yine
Akçatekir Yaylası‘nın batısındaki Armutalan mevkii son zamanlarda aĢırı mesken inĢasına
sahne olmaktadır.
264
Foto: 101. Gülek kasabasında sayfiye amaçlı moden meskenler (Doktorlar sitesi)
Gülek Kasabası‘nda arıcılık faaliyetleri de yapılmaktadır. Özellikle Pazni cemaati
(aĢireti) 1453 yılından bu yana bölgede arıcılıkla uğraĢmaktadır. Yeni yaygınlaĢan,
sertifika alınarak arıcılık faaliyeti yapılması çalıĢmaları, kasabaya önemli ölçüde ekonomik
katkı sağlamaktadır.
Son zamanlarda kasaba çevresinde tavuk yetiĢtiriciliği de geliĢme göstermiĢtir.
2001 yılı itibari ile kasabada 20 adet tavuk çiftliği bulunmaktadır.
Gülek kasabasında 2 adet ilköğretim okulu ve 1 adet de çok programlı lise
bulunmaktadır. Bu okullarda eğitim ve öğretim devam etmektedir.
Gülek kasabası‘nın nüfus özelliklerine bakıldığında farklılıklar gözlemlenmektedir.
Ana yolun geniĢletilmesi ve tamirat çalıĢmalarının baĢladığı 1980‘li yıllarda Gülek
Kasabası‘nda hızlı nüfus artıĢının baĢladığı, 1990‘lı yıllarda yolun açılmasından sonra
nüfusun düĢtüğü görülmektedir. Ancak son sayımlarda 9831 nüfusu ile bu kuĢaktaki
kasabalar içerisinde ayrı bir öneminin olduğunu ortaya koymuĢtur (Çizelge:20, ġekil: 27)
Çizelge: 20. Gülek kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
1970
GÜLEK
614
1975
4441
1980
3738
1985
4976
1990
5791
1997
4349
2000
9831
265
GÜLEK KASABASINDA NÜFUSUN YILLARA
GÖRE DEĞĠġĠMĠ
SAYISI
10000
KĠġĠ
12000
4000
8000
GÜLEK
6000
2000
0
1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000
YI LLAR
ġekil: 27. Gülek kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
ÇalıĢma alanı içerisindeki orta kuĢakta yer alan bir diğer önemli sayfiye amaçlı
yayla ve kasaba konumunda bulunan yerleĢme ise Akçatekir kasabasıdır. Akçatekir
kasabası Akçatekir-EcemiĢ koridorunun güney kısmında son yıllarda önemi oldukça artmıĢ
olan sayfiye amaçlı yaylalardan biridir (Foto:102).
Foto: 102. Akçatekir yaylası
266
Ġdari yönden Adana ili, Pozantı ilçesine bağlı olan kasaba, Adana ilinin 85 km
kuzeybatısında ve Pozantı ilçesinin 11 km güneyinde, D-750 ve E-90 Otoyolu yolunun
içerisinden geçtiği bir kasabadır. 1992 yılında Akça köyü ve Tekir yaylası birleĢtirilerek
Akçatekir ismini almıĢ ve 1993 yılında belediye statüsüne kavuĢmuĢtur. Görünüm itibari
ile Ģehir özellikleri yansıtan Akçatekir kasabasının 2000 yılı sabit nüfusu 3215 tir
(Çizelge:21, ġekil: 28).
Çizelge: 21. Akçatekir kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
1970
814
AKÇATEKĠR
1975
717
1980
1140
1985
884
1990
5899
1997
5572
2000
3215
AKÇATEKĠR KASABASINDA NÜFUS DEĞĠġĠMĠ
KĠġĠ SAYISI
7000
6000
5000
4000
Akçatekir
3000
2000
1000
0
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
YI LLAR
ġekil: 28. Akçatekir kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
Günümüzde yoğun sayfiye amaçlı yayla meskenlerinin inĢa edildiği Akçatekir
kasabası, 1970‘li yıllarda çok daha seyrek meskenlerin mevcut olduğu bir yayla
konumundaydı (Foto:103). Akçatekir kasabasının Ģu an Bürücek, Üçoluk, Hacılar, Küçük
Tekir, Büyük Tekir ve Akça adında 6 mahallesi bulunmaktadır (Foto:104). Kasaba ticari
mal sunumu yönünden tamamen Tarsus, Adana ve Pozantı yerleĢmelerine bağlıdır.
267
Foto: 103. 1970‘li yıllarda Tekir yaylası
Foto: 104. 2006 yılında Küçük Tekir mahallesi
268
Akçatekir kasabasında oldukça yoğun bir mesken yapımı mevcuttur. Kuzey
sektörlü rüzgarların yaz aylarında serinletici etkisine bağlı olarak yaylacıların sayısı her
geçen gün artmaktadır. Buna bağlı olarak mesken sayılarındaki artıĢ günümüzde önemli bir
sorun olup koridorun hem doğusunda hem de batısında kayĢat konileri üzerine doğru bir
yayılıĢ görülmektedir. Zemin, Eosen dönemine ait fliĢlerden oluĢması nedeniyle yerleĢme
açısından çok uygun koĢullar taĢımamaktadır. Son zamanlarda betonarme çok katlı
meskenlerin yapılması da büyük bir tehlike oluĢturmaktadır (Foto:105).
Foto: 105. Bürücek mahallesinde çok katlı meskenler
Bazı kısımlarda ise meskenlerin eski heyelan topukları üzerine kurulmuĢ olduğunu
görmekteyiz. Bu durum uygulamalı jeomorfoloji açısında tamamen yanlıĢ bir arazi
kullanımıdır (Foto:106).
269
Foto: 106. Fosil heyelan topuğuna inĢa edilmiĢ meskenler
Çizelge: 22. Akçatekir kasabasında kıĢ ve yaz dönemlerinde hane ve ortalama nüfusları (imar planı
2000)
Yaz Dönemi
Mahalle
KıĢ Dönemi
Hane
Sayısı
Ort. Hane
Büyüklüğü(KiĢi)
Hane
Sayısı
Ort. Hane
Büyüklüğü(KiĢi)
Akça Mah.
959
3.9
333
4.6
Büyük Tekir
Mah.
1993
4
452
4.3
Küçük Tekir
Mah.
1848
3.8
421
4
Üçoluk Mah.
1611
4.3
-
-
Hacılar Mah.
575
3.9
22
4.1
Bürücek Mah.
1085
4
-
-
Akçatekir
8071
4
1228
4.3
Çizelge incelendiğinde, Akçatekir yaylasında, yaz dönemlerinde 32.000 üzerinde
nüfus bulunduğu görülmektedir (Çizelge: 23). Bununla beraber karayollarından alınan
270
bilgilere göre günlük hafta içi KGS hariç 1000 araç, KGS ile beraber 1600 civarında araç
giriĢ çıkıĢ yapmakta; bu da en az 6000-7000 kiĢi yapmaktadır. Yani günlük hareketli olan 6
nüfus mevcuttur. Hafta sonu ise bu durum yaklaĢık 6 – 8 kat artmaktadır. Bu da yaklaĢık
32.000 nüfus artıĢı meydana getirmektedir.
Çizelge: 23. mahallelere göre nüfus yoğunlukları
Mahalle
Nüfus
YerleĢik
Alan (ha)
Bürüt
Yoğunluk
(kiĢi/ha)
Akça Mah.
3740
60,53
62
Büyük tekir Mah.
7972
139,00
57
Küçük Tekir Mah.
7020
91,06
77
Üçoluk Mah.
6927
93,00
74
Hacılar Mah.
2242
53,46
42
Bürücek Mah.
4330
123,02
35
Akçatekir
32231
560,07
58
Sözlü verilere göre yaylada 12 bin konut mevcuttur. Bu konutlarda 50.000 kiĢilik
bir nüfus yaĢamaktadır. Hafta sonunda, gelen yaylacılarla beraber 100.000 aĢkın bir nüfus
barınmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasında E-90 otoban yolunun ulaĢımı hızlandırması
(Adana‘dan yaylaya yaklaĢık 45 dakikada ulaĢılması) ile iliĢkilidir. Yaz dönemlerinde,
Adana ve Tarsus‘un sıcağından bunalan insanlar için Akçatekir yaylası, adeta bir nefes
alma penceresi konumundadır.
Sayım dönemindeki nüfusa göre yerel yönetimlere ödenek ayrılması, kasabada
belediye hizmetlerini zorlaĢtırmaktadır. Hafta sonları 100 bini aĢkın nüfusu ile kasaba
tamamen Ģehir karakteri kazanmaktadır.
KıĢ dönemlerinde resmi kurumlar (Belediye ve Jandarma karakolu) faaliyetlerine
devam ederken bir iki kahve, iki kasap, üç market ve bir fırın ile hayat devam etmektedir.
Ancak yaz döneminde küçük ölçekli Ģehirlerdeki kadar büyük market, kasap, fırın,
tuhafiye, marangoz, oyuncakçı vb iĢ yerleri mevcuttur.
271
Kasabada 2000 yılı itibari ile 28 camii bulunmaktadır. KıĢ dönemi nüfusunun çok
düĢük ve genelde yaĢlı nüfustan oluĢması nedeniyle eğitim öğretim gören genç ve çocuk
yaĢta nüfusun çok az olmasından dolayı sadece 1 adet ilköğretim okulu mevcuttur.
Kasabada yaz dönemlerinde aktif olan 13 marangoz, 12 demir doğrama, 3 oto tamircisi
mevcuttur.
Akçatekir yaylasında meskenler tamamen betonarme olarak inĢa edilmektedir.
Ancak 30-40 yıl önce, meskenler, doğaya uygun ahĢap yayla evlerinden oluĢmaktaydı.
Günümüzde,
bu eski ahĢap yayla evlerinden, az sayıda Bürücek Yaylası‘nda
bulunmaktadır (Foto:107). Bürücek Yaylası‘nda bulunan tarihi ceviz ağacı, belediye kurul
kararı ile (27.01.2005 gün ve 331 sayılı karar) tescil edilmiĢtir. Ceviz ağacının 380
yaĢında olduğu tahmin edilmektedir.
Foto: 107. Bürücek yaylasındaki ahĢap yayla evi
Orta kuĢakta yer alan baĢka bir kasaba yerleĢmesi Pozantı Kasabası‘dır. Kasaba,
aynı zamanda idari olarak ilçe merkezi konumundadır. Pozantı kasabası, EcemiĢ-Akçatekir
grabeni içerisinde yer almaktadır. Ġlçe merkezinin denizden yüksekliği ortalama 860 m‘dir.
Pozantı ilçe merkezi, Akdeniz Bölgesi ile Ġç Anadolu Bölgesini birbirine bağlayan yolların
kesiĢtiği noktada bulunmaktadır (Harita:54 , Foto:108).
272
Harita: 54. Pozantı ilçe merkezinde kesiĢen yollar
Foto: 108. Pozantı kasabası içerisinden geçen D-750 ve E-90 karayolları
273
Tarihi boyunca Pozantı‘ya çeĢitli milletler tarafından değiĢik isimler verilmiĢtir.
Pozantı‘nın Ġlk çağlarda adı Pendonsis veya Pendosis idi. Araplar El Bedendum demiĢler,
Türkler de Bozantı ismini vermiĢlerdir.
Pozantı, Gülek Boğazı yolu ile birçok milletlerin konup göçtüğü Pendosis
kalıntıları üzerine kurulmuĢ, tarihi boyunca coğrafi konumdan dolayı önemli bir konak yeri
özelliğini korumuĢtur. Pozantı ve çevresi, Hititlerin, Asurların, Perslerin, Ġskender‘in,
Roma ve Bizans Ġmparatorluğu‘nun idaresinde kaldıktan sonra Arapların Anadolu ve
Ġstanbul seferleri sırasında zaman zaman Müslümanların eline geçmiĢtir. Abbasiler
devrinde bu bölgeye çok sayıda Türk aĢiret ve boyu yerleĢtirildi. 1071 Malazgirt
seferinden sonrada Türk toprağı oldu. Haçlı seferleri sırasında yeniden Bizanslıların eline
geçen Pozantı, 1375‘de Mısır Türk Memluklular‘ının toprağı oldu. Daha sonra
Ramazanoğulları Beyliği‘nin sınırları içinde kaldı. 1517‘de, Yavuz Sultan Selim‘in Mısır
seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılan Pozantı‘nın önemi, 1. Dünya SavaĢı sırasında
Bağdat demir yolu hattının buraya kadar uzamasıyla artmıĢtır. 25 Mayıs 1920‘de düĢman
iĢgalinden kurtarıldı. SavaĢtan sonra Adana‘nın Fransızlarca iĢgali üzerine, 5 Ağustos
1920 Pozantı Kongresi‘nden sonra il merkezi buraya taĢındı. Pozantı il merkezinin tekrar
Adana‘ya taĢınması ile bucak, 1954‘te ise ilçe oldu.
Ġlçede geleneksel toplumsal yaĢama bağlı olarak kültür de geleneksel yapıda
sürmektedir. Yaylacılığın yoğunlaĢtığı 1985 yılından bu yana farklı kültürleri taĢıyan
insanların bir arada olması sonucu, kasaba alanları
kesimlerinde
(Eskikonacık,
Yenikonacık
ve
(Pozantı ve Akçatekir) ve yayla
Belemedik)
kültürel
değiĢimler
gözlenmektedir.
Tarih boyunca bir geçiĢ bölgesi olan Pozantı, önemli tarihi olaylara sahne olmuĢtur.
Adana'nın kurtuluĢunda yönetim merkezi olarak önemli hizmetler gören Pozantı,
Cumhuriyet kurulduktan sonra geliĢmeye baĢlamıĢtır.
Kasabadaki önemli tarihi eserlerin baĢında Akköprü gelir (Foto:109). Hemen
yakınında bulunan ġekerpınarı‘ndan dolayı ġekerpınarı köprüsü de denilen Akköprü, bir
ortaçağ köprüsüdür.
274
Foto:109. Akköprü
Köprü mülki idare sınırlarına göre Adana-Niğde il sınırında bulunmaktadır.
Akköprü, Çiftehan – Pozantı demiryolu arasında ve demiryolunun hemen doğusunda
bulunmaktadır. Tarihi eserlerden bir diğeri AnahĢa Kalesi‘dir. Geç Bizans dönemi
yapılarından olan AnahĢa Kalesi, Pozantı – Ankara D-750 karayolunun batısında,
ulaĢılması oldukça zor ve 1800 m yüksekte, vadiye hakim bir savunma kalesi olarak
yapılmıĢtır.
Pozantı kasabasındaki yeme-içme tesisleri Adana-Ankara karayolunun yarattığı
mola olanakları ile büyük bir potansiyele sahiptir. Her gün binlerce kiĢiye hizmet
vermektedir. Pelit Tesisleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı‘ndan belgeli bir iĢletmedir.
Ayrıca, TopbaĢlar Restoran, Doğan Tesisleri, Akün Tesisleri ve Tünel Restoran ilçede
faaliyet gösteren diğer yiyecek-içecek ve dinlenme iĢletmeleridir.
Ġlçedeki belediye belgeli konaklama tesisleri Arıkan Oteli, Cumhuriyet Oteli ve
Yurtçu Oteli‘dir. Büyük bir kısmının tamamlandığı 60 yatak kapasiteli Sezer Oteli, Kültür
ve Turizm Bakanlığı‘na iĢletme belgesi için baĢvuruda bulunmuĢtur. Ayrıca, bölgenin
275
turizm arz kapasitesini arttıracak bir diğer tesis de, inĢası halen sürmekte olan bakanlıktan
yatırım belgeli 4 yıldızlı Toroslar Tatil Köyü‘dür.
Çizelge: 24. Ġlçedeki turistik tesisler
Adı
KuruluĢ Yılı
Kapasitesi Hizmet Türü
TopbaĢlar Dinl.Tesisleri Pozantı
1982
40 Masa
Lokanta
Pelit Tesisleri
Pozantı
1985
50 Masa
Lokanta
Arıkan Tesisleri
Pozantı
1972
50 Masa
Lokanta
Arıkan Tesisleri
Pozantı
1998
35 Yatak
Otel
Akün Tesisleri
Pozantı
1970
40 Masa
Lokanta
Doğan Tesisleri
Pozantı
1980
25 Masa
Lokanta
Sezer Motel
AĢçıbekirli
2000
75 Yatak
Motel
Yeri
Pozantı Kasabası, kuruluĢ yeri olarak EcemiĢ-Akçatekir grabenini dolduran filiĢli
yapının Çakıt Çayı tarafından aĢındırılarak boĢalttığı bir alanda kurulmuĢtur. YerleĢmenin
geri kısmı filiĢlerin karakteristik mostra verdiği yer olarak gözükmektedir (Foto:110).
Foto: 110. Pozantı ilçe merkezi ve gerisindeki filiĢ mostraları
276
Pozantı kasabasında mesken tiplerine baktığımızda meskenlerin tamamen
betonarme yapılardan inĢa edildiğini görmekteyiz. Meskenlerin bazılarının çatıları
kiremitle kaplı olmakla beraber % 70 kadarı düz dam Ģeklindedir. Bazı yapıların (özellikle
resmi binaların) çatılarının çinko ile örtülmüĢ olduğunu da görmekteyiz (Foto:112). Bu
durumun ortaya çıkmasında iklim özelliklerinin çok büyük rolü vardır. Pozantı ilçesi kuzey
sektörlü rüzgarların etkisi ile kıĢ dönemlerinde Ģiddetli soğuklar görülmekle beraber
özellikle Belemedik Boğazı ve Tekir grabenini aĢarak iç kısımlara kadar sokulan Akdeniz
ikliminin etkisinde maruz kalmaktadır. Yaz dönemlerinde ise Akçatekir Yaylası‘ndan daha
sıcaktır.
Foto: 111. Pozantı ilçe merkezinin genel görünümü.
Pozantı Kasabası‘nın nüfus özelliklerine baktığımızda, 2000 yılı verilerine göre,
kasabanın 9650 nüfusu vardır. Daha önceki yıllarda düzenli bir nüfus artıĢına sahip olan
kasabada son yıllarda yok denecek kadar
(5 kiĢilik) bir artıĢ meydana gelmiĢtir
(Çizelge:25, ġekil: 29). Bu da, son yıllarda kasabanın göç verir durumda olduğunu
göstermektedir.
Çizelge: 25. Pozantı kasabasında yıllara göre nüfus değiĢimi
YILLAR
POZANTI
1970
3779
1975
5408
1980
6453
1985
7263
1990
7892
1997
9645
2000
9650
277
POZANTI ĠLÇE MERKEZĠNDE YILLARA GÖRE
NÜFUS DEĞĠġĠMĠ
KĠġĠ SAYISI
12000
10000
8000
POZANTI
6000
4000
2000
0
1970
1975 1980
1985
1990 1997
2000
YI LLAR
ġekil: 29. Pozantı ilçe merkezinde yıllara göre nüfus değiĢimi
Pozantı Kasabası‘nın arazi varlığı çok sınırlı olmasına rağmen, 1997 yılına kadar
nüfusunda daima artıĢın olması, yani göç vermemesi; otoyol, ana karayolu ve demiryolu
ulaĢımının sağlandığı bir kilit noktada olması sebebi ile ulaĢım araçlarına hizmet veren
oldukça kapsamlı yol boyu sanayinin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak daima istihdam
alanın sağlanması, kasabanın hızlı göç vermesine engel olmuĢtur.
Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde de iki tane kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü
yerleĢme mevcuttur. Hem kuruluĢ yerleri ve hem de yıllara göre nüfus değiĢimleri benzer
olan bu iki yerleĢme Darboğaz ve Aktoprak kasabalarıdır.
Darboğaz kasabası Ġç Anadolu Bölgesi‘nde yer alan, Niğde ili, UlukıĢla ilçesine
bağlı bir kasabadır. Kasabaya nispeten dar bir boğaz gibi alandan girilmesinden sonra
vadinin batıya doğru dar bir ―V‖ vadi Ģeklinde uzanıyor olması nedeniyle bu yerleĢmeye
Darboğaz ismi verilmiĢ olabilir (Foto:112). Bolkar Dağları‘nın kuzey yamaçlarında 14501500 metrelerde kurulan Darboğaz; doğusunda GümüĢ ve Maden köyleri, batısında
Emirler köyü, güneyinde Bolkar Dağları ve kuzeyinde Porsuk (alan bahçesi) ile çevrilidir.
Sularının soğuk, havasının güzel olması nedeni ile, komĢu iller olan Adana ve Mersin
Ģehirlerinde ikamet eden Darboğaz‘lılar için yıllardır vazgeçemedikleri bir sayfiye amaçlı
yayla konumunu kazanmıĢtır. Kasaba, UlukıĢla ilçe merkezine 15 km ve Niğde il
merkezine ise 65 km uzaklıktadır.
278
Foto: 112. Darboğaz kasabası
Bolkar Dağları kuzey eteğinde nispeten yüksek bir alanda kurulmuĢ olan kasaba
yaz ve kıĢ turizmine oldukça elveriĢlidir. Kasabanın meydan mevkiinde bu1unan 7 km'lik
doğal kayak pisti kıĢ aylarında çok sayıda yerli ve yabancı turisti kasabaya çekmektedir.
Kasabanın ilk yerleĢimi hakkında yazılı bir belge bulunmamaktadır. Ancak daha
öncesinde Romalılar, sonrasında ise Bizanslılar kasabayı yurt edinmiĢtir. Bizanslılar'dan
sonra ise Türkmen boylarından olan Türkler buraya yerleĢmiĢtir. Ġlk yerleĢen kabilelerin
bazıları Ģunlardır: Karabıyıkoğulları, Gedikoğulları, Çotgiller ve Kölemen Türkleri. Bu
kabilelerin 370-380 yıl öncesinde Otağ (büyük çadır) kurarak buraya yerleĢtikleri yapılan
araĢtırmalar sonucu ortaya çıkartılmıĢtır.
1968 yılına kadar köy statüsünde olan Darboğaz, nüfusunun 2000‘i aĢması ile bu
tarihte belediye olmuĢtur. Halen bu statüsünü korumaktadır. 2000 genel nüfus sayımında
1072 hanede 3607 kiĢi sayılmıĢtır. Kasaba, 850 hane ile son nüfus sayımına göre 3250
nüfus olarak kayıtlara geçse de, büyük Ģehirlere ve yurt dıĢına çıkan iĢ gücü ve mevsimlik
göç nedeniyle gerçek nüfus saptanamamaktadır. Bu verilerde kasaba aslında sürekli göç
verdiğini göstermektedir.
279
Kasabanın en sakin dönemi olan kıĢ aylarında 3000-3500 yerleĢik nüfus mevcuttur.
UlukıĢla Ġlçe Nüfus Müdürlüğü kayıtlarında Darboğaz doğumlu yaklaĢık 11.000 kiĢinin
kayıtlı olduğu bilinmektedir. Bu rakama, kasabanın en kalabalık zamanı olan temmuzağustos aylarında yaklaĢıldığı tahmin edilmektedir. YapılaĢmanın yaz aylarında çok hızlı
geliĢtiği Darboğaz'da yaklaĢık 2000 hane bulunmaktadır.
Kasabanın geçim kaynağı büyük oranda, son yıllarda oldukça geliĢme gösteren
kiraz ihracatından elde edilen kazanç sağlamaktadır. Bunun yanı sıra baĢta Almanya
olmak üzere Avrupa ve Dünya‘nın diğer ülkelerine çalıĢmaya giden Darboğaz‘lılar,
oradaki kazançlarının bir bölümünü yaz aylarında burada harcamaktadırlar ve buraya
yatırım yapmaktadırlar. Ayrıca emekli olduktan sonra daimi ikametgah olarak buraya
yerleĢen Darboğaz‘lılar, kasaba ekonomisine katkıda bulunmaktadırlar. Kasabada
ticaretten geçimini sağlayan 50'nin üzerinde esnaf mevcuttur.
Darboğaz kasabası halkının %90'a yakını tarım ve tarıma dayalı iĢlerle
uğraĢmaktadır. Bunun içerisinde en büyük payı kuĢkusuz kiraz üretimi almaktadır. Kiraz
üretimin yanında az da olsa elma yetiĢtiriciliği yapılmaktadır (Foto:113). Fakat son yıllarda
elma bahçeleri, elma ağaçları kesilerek yerini kiraz bahçelerine bırakmaktadır. Bunun
yanında fasulye, patates, domates gibi sebzelerle kayısı, erik vb meyveler kasabalının
ihtiyacına cevap verecek ölçüde yetiĢtirilmektedir. Kasaba halkının tarımda en çok sıkıntı
çektiği konu ise sulama suyudur.
280
Foto: 113. Darboğaz kasabası giriĢindeki meyve bahçeleri
Yılda 2 bin ton kiraz ihraç eden Darboğaz, sulama suyu sorununu çözüme
kavuĢturamamıĢtır. Yaz aylarında ve sonbaharda su sıkıntısı had safhaya ulaĢmaktadır. Bu
sorunu çözümü olan gölet, 2006 yılı yatırım programına alınmıĢ olup, 2007 yılı
ilkbaharında yapımına baĢlanmıĢtır. Ayrıca bu ana göletin yapımı tamamlanana kadar
Çayırharmanı mevkiinde HĠS tipi bir gölet Sulama Kooperatifi ve halk tarafından yoğun
gayretlerle kısa bir sürede hayata geçirilerek borulu sistemle sulama suyu sağlanmıĢ, su
sorunu kısmen de olsa çözüm bulmuĢtur. Bu süreç‘e kadar kıt olan sulama suyu ise çok
yüksek ücretlerle satılmaktadır. Kasabanın hemen yanında kurulu olan Emirler köyü
sulama göleti sayesinde saati 2 YTL su kullanırken, bu rakam yer altı sularının sondajla
çıkartılması nedeniyle 20 YTL kadar yükselmektedir. Su kaynaklarının yetersiz kalması
sonucu kasabanın çeĢitli yerlerinde sondaj yapılarak su çıkarılmaktadır. Darboğaz'da su
kaynaklarının artması ve sulama göletinin yapılması ile sulu tarım oranı da artacaktır.
Böylece kiraz üretiminin ilk 5 yılın sonunda 10 bin tona, sonraki yıllarda ise 15-20 bin tona
çıkması muhtemeldir. Son yılarda modern tarım benimsenmesi ve mevcut suyun yetersiz
kalması ile damla sulama sistemi yaygınlaĢmıĢtır.
281
Darboğaz Kasabası ile Aktoprak Kasabası adeta yarıĢ halindedirler. Yıllara göre
nüfus değiĢimine baktığımızda daima Darboğaz‘ın daha avantajlı duruma sahip olduğunu
görmekteyiz (Çizelge:26, ġekil:30). Ancak 1997 nüfus sayımında Aktoprak Kasabası‘nda
hızlı bir nüfus artıĢı mevcuttur. Muhtemelen bu durumun ortaya çıkmasında, iller
bankasından daha fazla pay alabilmek için göç etmiĢ ailelerin, sayımda burada yazılmıĢ
olma ihtimalleri çok yüksektir.
Çizelge: 26. Darboğaz ve Aktoprak kasabalarında nüfusun yıllara göre değiĢimi
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
Darboğaz
2355
2069
2201
2346
2007
2565
3256
Aktoprak
1647
1668
1679
2176
1996
3486
2742
DARBOĞAZ ve AKTOPRAK KASABALARINDA NÜFUSUN
YILLARA GÖRE DEĞĠġĠMĠ
4000
KĠġĠ SAYISI
3500
3000
Darboğaz
2500
2000
Aktoprak
1500
1000
500
0
1970
1975
1980
1985
1990
1997
2000
YI LLAR
ġekil: 30. Darboğaz ve Aktoprak kasabalarında nüfusun yıllara göre değiĢimi
Her iki kasaba da aslında kasabalaĢamamıĢ belediye örgütlü köy yerleĢmelerine
karakteristik örnek teĢkil etmektedir. Aktoprak kasabası, Darboğaz kasabasına göre daha
dezavantajlı durumdadır (Foto:114).
282
Foto: 114. Aktoprak kasabası
Orta kuĢak içerisindeki köy yerleĢmelerine kısaca değinilecek olursak, yerleĢmeler
genelde, plato alanlarından dağlık alanlara geçiĢ kuĢağında veya yamaçlardan düzlük
alanlara geçiĢ kısımlarında kurulmuĢ olduklarını görmekteyiz (Harita:55). Böylece
hayvancılıkla uğraĢan ailelerin hayvanlarını dağlık alanda otlatabilmesi daha kolay
olmaktadır. Yine yaylaya iniĢ ve çıkıĢlar esnasında tarım alanlarına zarar verilmemektedir.
Tarımla uğraĢan aileler ise verimli alanları tarıma ayırmakta verimsiz arazilere
meskenlerini inĢa etmektedirler (Foto:115).
283
Harita: 55. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde orta kuĢakta yerleĢmelerin dağılıĢı
(Açıklamalar için Harita:40‘a bakınız).
Foto: 115. Olukkoyağı köyü
284
YerleĢmelerin konumu kuzey kesimlerde de aynı durumda olup, genellikle plato
sahasından yüksek dağlık kuĢağa geçiĢ kısımlarında kurulmuĢlardır. Kuzey kesimde farklı
bir durum olarak vadi içlerinde de yerleĢmelerin yoğunlaĢtığını görmekteyiz bu durumun
ortaya çıkmasında, kuzey kesimin güney kesime nispeten iklim Ģartlarının daha olumsuz
olması nedeniyle insanlar genellikle korunaklı alanlara yerleĢmeye çalıĢmıĢlardır. Vadi
içerisinde yer alan köy yerleĢmeleri Horoz, Alihocalı, Maden köyleri ve Darboğaz
kasabasıdır. Yine batıdaki Konya, Halkapınar kasabasına bağlı olan köylerin çoğunluğu da
vadi içerisinde yer almaktadırlar (Harita:56, Foto:116)
Harita: 56. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde yerleĢmelerin dağılıĢı (Açıklamalar için
Harita:40‘a bakınız).
285
Foto: 116. Maden köyü
Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde de yerleĢmeler genellikle kuzey ve güney
kesimdeki yerleĢmelerle hemen hemen aynı özellikleri taĢımaktadır. Çok az bir farklı
durum olarak ise bu kesimde yerleĢmeler genellikle birikinti konilerinin dip kısımlarına
doğru olduğunu görmekteyiz. Böylece insanlar birikinti konilerinin arazi kullanımı
açısından verimli olan kısımlarını tarım arazilerine ayırmıĢ durumdadırlar (Harita: 57)
286
Harita: 57. Bolkar Dağları‘nın doğu kesiminde yerleĢmelerin dağılıĢı (Açıklamalar için
Harita:40‘a bakınız).
Foto: 117. KeĢli köyü
287
Çizelge: 27. Orta kuĢakta yer alan köy yerleĢmeleri ve bulunduğu jeomorfolojik birim
Bulunduğu
YerleĢme ismi
Yükseltisi
Köy Tipi
Jeomorfolojik Birim
Alanyalı
1340
Toplu
Sırtta orman içi
Ardıçlı
1050
Toplu
Yamaçta orman içi
Atlılar
1400
Seyrek
Sırtta orman içi
Belçınar (Ulumeres)
Toplu
Yamaçta orman bitiĢiği
Boğazpınar (Boğazkinir)
Toplu
sırtta
Böğrüeğri
1060
Toplu
Yamaçta dağ köyü
Çağlarca
1025
Toplu
Vadide orman içi
Toplu
Vadide orman içi
Seyrek
Sırtta orman içi
Toplu
Sırtta orman içi
Toplu
Sırtta orman içi
Dağınık
Sırtta orman içi
Fakılar
Toplu
Yamaçta orman içi
Gömmece
Toplu
Sırtta orman bitiĢiği
Çapar
Çukurbağ (Ziftlik)
1250
Değirmendere
Değnek
1350
Evcili
Horoz
1200
Horozlu
1000
Toplu
Vadide orman içi
Ġnköy
950
Toplu
Yamaçta orman içi
Kavaklıpınar
1250
Toplu
Sırtta orman içi
Kayasaray
1750
KeĢli
1175
Toplu
Yamaçta dağ köyü
Kızılkaya
1225
Toplu
Yamaçta orman bitiĢiğinde
Korucak (Köristan)
Kurudere
1150
Toplu
Sırtta dağ köyü orman içi
KuĢçular
1000
Toplu
Yamaçta
Madenköy
1700
Olukkoyağı
1025
Toplu
Yamaçta
Osmanköseli
1400
Porsuk
1325
Sandal
950
Toplu
Vadide orman içi
Toplu
Sırtta orman içi
Toplu
Yamaçta orman içi
Sanlıca (Fenk)
Tabaklı
1425
Tekneçukur
1350
Tırtar
1560
288
Yassıkaya
1900
Yavca
1175
Yenikonacık
1075
Toplu
Vadide orman içi
Orta kuĢaktaki arazi kullanım durumu, dağın kuzey ve güney bölümü olarak ayrı
ayrı ele alınacaktır. ÇalıĢma alanındaki arazi kullanım durumu, öncelikle 1981 yılında
yapılmıĢ olan köy envanteri verilerine göre değerlendirilecektir. Daha sonra Corine Land
Cover Arazi Sınıflandırması yöntemine göre uzaktan algılama teknikleri ile yapılmıĢ olan
sınıflandırmaları ele alınarak değerlendirilecektir. Böylece aynı zamanda bölgedeki arazi
kullanım hususundaki değiĢimlerde ortaya koyulmaya çalıĢılacaktır.
1981 yılında yapılan köy envanterlerine göre orta kuĢak ele alınırken, mevcut
veriler köy sınırları esasına dayalı olduğu için zirveler kuĢağı da dahil edilerek ele
alınacaktır. 1981 yılı köy envanterlerinin yapılması ile oldukça önemli bir köy envanteri
elde edilmiĢ iken, bu dönemde kasaba ve ilçe merkezlerine yönelik bu çalıĢmanın
uygulanmamasından dolayı, çalıĢma alanın içerisindeki kasaba yerleĢmelerinin bir çoğu
hesaplamalara katılamamaktadır. Bu nedenle bilhassa orta kuĢağın güney bölümünden tam
net sonuçlar elde edilememektedir.
Kasabaların %50‘lik bir oran oluĢturduğu güney kesimde geriye kalan %50‘lik
kesimde yer alan köy yerleĢmelerine bakarak, bu kesimdeki arazi kullanım durumunu
anlamak da mümkündür.1981 yılına ait olan köy envanteri verilerine göre, en yoğun arazi
örtüsünü orman alanları oluĢturmaktadır. Bunun yanında, bu verilerden, sahada yetiĢtirilen
tarım ürünleri hakkında da detaylı bilgi elde etmek mümkündür (Çizelge:28).
289
Çizelge: 28. Orta kuĢağın güney kesiminde yer alan yerleĢmeler
YerleĢme ismi
Koy Yüz ölçüm
Orman Nadaslı
Nadassız
(Dekar)
Fundalık Fundalık Kuru tarım kuru tarım
Sulu
tarım Bahçe Bağ
Kavaklıpınar
11187
6510
498
700
Yavca
15773
13674
976
500
Tırtar
Kurudere
82100
5687
14945
4736
6540
584
300
200
Değnek
Çağlarca
38800
13948
20339
10577
4877
1350
Değirmendere
19700
11265
6180
Evcili
47800
32670
9300
Çapar
Atlılar
31925
91400
17658
34012
Alanyalı
Böğrüeğri
Fakılar
Boğazpınar
(Boğazkinir)
Belçınar
(Ulumeres)
Korucak
(Köristan)
Sandal
Ġnköy
Ardıçlı
Olukkoyağı
ÇAMLIYAYLA
16181
17256
22119
14051
13088
12815
23206
YerleĢim
yeri
kayalık YetiĢtirilen Ürünler
Buğday, arpa, Ģeftali,
65
3414
elma,armut
Buğday, arpa, nohut, Ģeftali,
373
200
elma,armut, ayva
Buğday, arpa, mısır, nohut,
265
3600
Ģeftali, elma,
167
Buğday, arpa, Ģeftali, elma,
Buğday, arpa, mısır, nohut,
402
4992
Ģeftali, elma, armut
230
1070
Buğday, arpa, Ģeftali, elma,
Buğday, arpa, Ģeftali, kiraz,
275
200
üzüm,
ġeftali, elma, armut,üzüm, keçi
630
200
boynuzu, odun
Buğday, arpa, nohut, susam,
725
700
domates, Ģeftali, ü
500
3713
Buğday, arpa, yulaf, m
Buğday,arpa, kiraz, Ģeftali,
260
220
üzüm
312
156
ġeftali, erik, badem, küncü
1075
234
Kiraz, Üzüm, Keçi boynuzu
400
500
3
10
900
40
4000
800
200
641
300
5000
13184
300
200
700
700
2900
5247
225
800
2600
25
16269
6040
502
395
Elma, küncü, peynir
15731
8849
5727
375
780
Kiraz, domates
9090
32648
50481
47631
84563
5047
20000
46039
34111
39080
2115
5985
1050 546
3400
78
218
2215
1600
4036
200
148
277
1810 2638
100
292
312
105
2742
9750
40875
Kiraz, Domates, Sığır, Keçi
Buğday, Pamuk, Üzüm, Keçi
küncü Peynir,
küncü Peynir, Koyun, Elma,
küncü Peynir, Koyun
290
Sebil
GÜLEK
POZANTI
Gözne
Akçatekir
Arslanköy
Horozlu
Akça
Çukurbağ
Gömmece
Sanlıca (Fenk)
Çukurbağ (Ziftlik)
Çamalan
(GÜLEK)
Gömmece
KeĢli
KuĢçular
20900
73652
42200
9412
17010
42200
7368
9412
62213
42219
2310
1810
7000
1560
1800
17095
54022
27000
3700
2800
22000
3085
2015
6010
35000
35000
1693
2727
2700
5500
200
1800
8918
5500
2727
3000
5500
8000
100
2800
200
700
170
212
2700
675
1400
2700
2000
675
1200 2513
1719
150
8000
5000
5000
Buğday, arpa,mısır, nohut,
Ģeftali,el üzüm,
Buğday, arpa, üzüm, elma,
Buğday, arpa,
buğday, arpa, yulaf, süt, peynir
Buğday, arpa, peynir, küncü
Buğday,arpa,küncü, sığır
Buğday,domates
Buğday, arpa, yulaf,
Buğday, arpa, küncü uz
Buğday, Keçi, Süt
291
Bu kesimdeki arazi örtüsüne baktığımızda en yüksek oranı % 59‘luk bir değer ile
orman alanları oluĢturmaktadır. En düĢük alanı ise % 0.4‘lük bir değer ile sulu tarım
alanları oluĢturmaktadır (Çizelge:29, ġekil:31).
Çizelge: 29. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanımı
ARAZĠ KULLANIMI
MĠKTARI (Dekar)
ORANI (% olarak)
Orman
510377
59
Kayalık
90321
10
Fundalık
84480
10
Nadassız Kuru Tarım
74216
8
Nadaslı Kuru Tarım
72229
8
YerleĢim Alanı
24837
3
Bahçe
11944
1
Bağ
4536
1
Sulu Tarım
1150
0,4
ORTA
KUġAĞIN GÜNEY KESĠMĠNDE ARAZĠ KULLANIMI
Kayalık
10%
YerleĢim Alanı
3%
Bağ
1%
Fundalık
Bahçe
1%
Sulu Tarım
0%
Orman
Fundalık
10%
Nadassız Kuru
Tarım
8%
Nadaslı Kuru Tarım
Nadassız Kuru Tarım
Sulu Tarım
Nadaslı Kuru Tarım
8%
Bahçe
Orman
59%
Bağ
YerleĢim Alanı
Kayalık
ġekil: 31. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanımı
292
Daha öncede değinildiği gibi bu kesimde, Çamlıyayla, Sebil, Arslanköy, Gözne ve
Gülek kasabalarına ait değerlerin eksik olmasından ötürü, az da olsa normal değerlerden
sapmalar görülmektedir. Örneğin Sebil Kasabası sınırları içerisinde, bu plato sahasında en
fazla üzüm yetiĢtirildiği yerdir. Ancak yine burada tam değerler verilemediği için bağ
alanları çok düĢük miktarda gözükmektedir.
Bu kesimde yer alan köy ve kasaba alanlarını % değerinden hesapladığımızda
oldukça ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. Zira kasaba yerleĢmelerinin kapladığı alan %
50 civarındadır (ġekil:31). Bu varsayımlardan hareketle bu kuĢakta mevcut bağ alanların %
2 civarında olabileceğini söyleyebilmek mümkündür (Foto:118). Onun dıĢındaki oranlarda
fazla bir değiĢim beklenmemektedir.
Foto: 118. Sebil Kasabası sınırları dahilindeki üzüm bağları
293
ORTA KUġAĞIN GÜNEY KESĠMĠNDE YER ALAN KÖY ve
KASABALARIN % OLARAK ORANLARI
Arslanköy
Kavaklıpınar
Yavca
Tırtar
Kurudere
1%
Değnek
0%
1%
2%
1%
3%
2%
3%
1%
Çağlarca
0%
1%
Değirmendere
2%
4%
Evcili
1%
Çapar
1%
2%
Atlılar
Alanyalı
3%
4%
Böğrüeğri
2%
1%
2%
GÜLEK
Fakılar
5%
1%
Boğazpınar(Boğazkinir)
1%
Belçınar(Ulumeres)
Korucak(Köristan)
Sandal
15%
11%
Ġnköy
Ardıçlı
Olukkoyağı
1%
1%
1%
15%
5%
3%
0%
2%
3%
ÇAMLIYAYLA
Sebil
Gözne
Horozlu
Akça
Çukurbağ
Gömmece
Sanlıca(Fenk)
Çukurbağ(Ziftlik)
Çamalan(GÜLEK)
Gömmece
KeĢli
KuĢçular
ġekil: 32. Köy ve Kasabaların kapladığı alanlar
294
ORTA KUġAĞIN GÜNEY KESĠMĠNDE KÖY VE
KASABALARIN ALANSAL DAĞILIMI
Arslanköy
3%
GÜLEK
11%
ÇAMLIYAYLA
15%
Diğerleri (Köyler)
50%
Arslanköy
GÜLEK
ÇAMLIYAYLA
Sebil
Gözne
Sebil
15%
Akçatekir
Diğerleri (Köyler)
Gözne
2%
Akçatekir
4%
ġekil: 33. Köy ve Kasabaların kapladığı alanlar (sadeleĢtirilmiĢ olarak)
ġekil 34‘te de görüldüğü gibi kasaba alanları yaklaĢık olarak %50 oranında bir paya
sahiptir. Bu da diğer (köy) alanlar da hesaba katıldığında nispeten oransal olarak doğru bir
sonuç ortaya koymaktadır.
1981 yılı köy envanter verilerini Corine sisteminde karĢılaĢtırabilmek amacı ile
Orta kuĢak ve zirveler kuĢağı birlikte arazi kullanım durumuna baktığımızda yine ormanlık
alanların oldukça geniĢ alan kapladığını görmekteyiz. Fakat oransal olarak bir azalıĢ söz
konusudur. Bu durumun oluĢmasında sınıflandırma esaslarının oldukça önemli rol
oynadığını görmekteyiz. Zira Corine sisteminde iğne yapraklı ormanlar ile geniĢ yapraklı
ormanların ayrı ve yine seyrek bitki alanlarının ayrı ayrı ele alındığını görmekteyiz. Bu üç
sınıf beraber ele alındığında bu kuĢakta yer alan ormanlık sahanın oranı %60‘ı
geçmektedir. Diğer arazi kullanım sınıflarında ise çok fazla oransal farklılık yoktur
(Çizelge: 28, ġekil:34). Nispeten birbirine yakın değerler çıkmaktadır. Örneğin 1981 yılı
verilerine göre bu kesimdeki çıplak kayalık alanlar % 10 iken Corine sisteminde % 14
oranındadır. Çıplak kayalık alanların oranlarının değiĢmediği düĢünüldüğünde % 4‘lük bir
oranda sapma olduğunu söylemek mümkündür (Çizelge:30, ġekil:34).
295
Çizelge: 30. Orta kuĢağın zirveler bölümü ile arazi kullanım durumu
SINIF ADI
KAPLADIĞI ALAN
ORAN (% olarak)
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
753326362,9
39
SEYREK BITKILI ALANLAR
357191955,2
19
CIPLAK KAYALIKLAR
276706853
14
DOGAL CAYIRLIKLAR
120674851,5
6
118510114
6
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKTE TARIM
86815066,27
5
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
67780813,44
4
GEVġEK DOKULU YERLEġMELER
51164488,4
3
FUNDALIKLAR
34759126,16
2
KARISIK ORMANLAR
39881682,81
2
KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I
3963364,51
0
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
9422764,9
0
MEYVE BAHCELERI
1572412,63
0
BITKI DEGISIM ALANLARI
296
ORTA KUġAĞIN ZĠRVELER BÖLÜMÜ ĠLE BĠRLĠKTE
ARAZĠ KULLANIM DURUMU
ORMANLA KARISIK TARIM
ALANLARI
CIPLAK KAYALIKLAR
6%
3% 4%
FUNDALIKLAR
14%
2%
5%
0%
DOGAL BITKI ORTUSU ILE
BIRLIKT
KARAYOLLARI,
DEMIRYOLLARI VE I
SEYREK BITKILI ALANLAR
KARISIK ORMANLAR
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
39%
DOGAL CAYIRLIKLAR
19%
MEYVE BAHCELERI
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
0% 6%
2%
0%
BITKI DEGISIM ALANLARI
KESIKLI SEHIR YAPISI
ġekil: 34. Zirveler kuĢağı ve Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanım durumu
ÇalıĢma sistemi olarak kuĢakları ele aldığımızdan dolayı, arazi kullanım durumuna
baktığımızda sonuçlar değiĢmektedir (Çizelge:29. ġekil:35). Sadece iğne yapraklı ormanlık
sahanın oranı % 39 ile en büyük orana sahiptir. Burada iğne yapraklı ormanlar grubunda en
fazla alan kaplayan bitki topluluğu kızılçam ormanlarıdır. Bunun yanında sedir, karaçam
ve ardıçlarında sahamızda yer aldığı bitki bölümde ele alınmıĢtır.
Bu kuĢağın güney kesiminde ―gevĢek dokulu yerleĢmeler‖ olarak sınıflandırılan,
genellikle bağ bahçe tarımı ile birlikte olan, özellikle kırsal mekanda yaygın olan Ģehir
yapısında iki katına ulaĢan bir artıĢ söz konusudur. Bu sahada yer alan sayfiye amaçlı
yaylaların son zamanlarda artıĢ göstermesi nedeni ile yeni konutların yapımında,
dolayısıyla yerleĢim alanlarının oranında oldukça yüksek bir artıĢ söz konusudur. Bu kuĢak
genel olarak sayfiye amaçlı yaylalar kuĢağı olması nedeni ile, bu alanda kesintisiz Ģehir
yapısının da olmadığını görmekteyiz. Sahada bağ ve bahçe alanlarının en düĢük oranlara
sahip olduklarını görmekteyiz. Son zamanlarda Sebil ve Çamlıyayla kasabaları çevresinde
bağ alanlarının yaygınlaĢmıĢ olmasına rağmen oransal olarak çok düĢük değerler teĢkil
ettiğini görmekteyiz (Çizelge:31)
297
Çizelge: 31. Corine Arazi Sınıflandırmasına göre Orta kuĢakta Arazi kullanım durumu
KAPLADIĞI ALAN
ORAN (%)
ĠGNE YAPRAKLI ORMANLAR
478531843
50
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BĠRLĠKTE TARIM
91696319
9
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
73851537
8
DOGAL CAYIRLIKLAR
60486733
6
GEVġEK DOKULU YERLEġMELER
60426977
6
FUNDALIKLAR
50303285
5
SEYREK BITKILI ALANLAR
52901673
5
BITKI DEGISIM ALANLARI
48206971
5
KARISIK ORMANLAR
42905995
4
KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I
6394834
1
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
9522888
1
MEYVE BAHCELERI
1401791
0,2
ÇIPLAK KAYALIKLAR
1499149
0,03
64602
0
SINIF ADI
ÜZÜM BAGLARI
ORTA KUġAĞIN GÜNEY BÖLÜMÜNDE ARAZĠ KULLANIMI
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
CIPLAK KAYALIKLAR
FUNDALIKLAR
5%
0%
6%
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT
8% 0%
5%
KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I
9%
1%
5%
4%
1%
50%
6%
0%
SEYREK BITKILI ALANLAR
KARISIK ORMANLAR
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
DOGAL CAYIRLIKLAR
MEYVE BAHCELERI
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
UZUM BAGLARI
BITKI DEGISIM ALANLARI
KESIKLI SEHIR YAPISI
ġekil: 35. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanım durumunun oransal dağılımı
298
Harita: 58. Orta kuĢağın güney kesiminde arazi kullanım durumu
299
Harita: 59. Orta kuĢağın güneydoğu kesiminde arazi kullanım durumu
300
ÇalıĢma alanının kuzey kesimine baktığımızda, arazi kullanım durumu, yetiĢtirilen
tarım ürünleri gibi birçok hususta güney kesimden çok farklı olduğunu görmekteyiz
(Çizelge:32). Bu farklılaĢmanın baĢlıca sebebi iklim özelliklerinin değiĢmesidir.
301
Çizelge: 32. Orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanımı ve yetiĢtirilen tarım ürünleri
YerleĢme
ismi
Köy Yüz
Ölçümü
(Dekar)
Orman Nadaslı Nadassız
Hane ve
Kuru
Kuru
Sulu
YerleĢim
Sayısı Fundalık Tarım Tarım
Tarım Bahçe Bağ Alanı
Kayalık YetiĢtirilen Ürünler
Çakıllar
22356
135
1300
150
100
150
12656
Delimahmutlu 77326
Arpa, fasulye, patates, elma, üzüm
Arpa, fasulye, patates, elma, üzüm
Kayasaray
200319
80
10000
500
500
Osmanköseli
16894
82
6250
800
600
yassıkaya
29244
80
10719
500
500
Aktoprak
87906
320
25788
12369
Alihoca
43350
300
34670
Darboğaz
50445
50
30
25
450
500
75
163014 Arpa, buğday kiraz, üzüm
30
7264
Buğday, elma
100
14725
Buğday, arpa
1800
219
275
30117
Buğday, arpa çavdar, patates, fasulye, kiraz,
üzüm
2340
880
65
5395
fasulye, domates, üzüm, elma, kiraz
Buğday, arpa, kuru fasulye, üzüm elma,
Emirler
24860
240
14920
2607
3000
1300
600
287
GümüĢ
11640
150
8755
2000
100
425
290
45
Horoz
67570
140
36400
1400
300
600
210
2120
kayısı, kiraz
Buğday, arpa, nohut üzüm, elma
24810
Buğday bakla, patates, soğan, fasulye,
üzüm, elma
Buğday, arpa, fasulye, domates,
Katrancı
11660
30
10180
100
780
350
50
elma, kiraz, üzüm
302
Maden
84400
80
25270
1700
500
1360
750
180
54000
Buğday, arpa, kuru fasulye
Buğday arpa, pancar, patlıcan, domates,
Porsuk
33144
200
9932
Tabaklı
9670
70
7375
1175
Tekneçukur
17250
150
5300
1350
Yeniyıldız
52190
270
27313
10875
2000
500
4000
87
106
10418
lahana, elma, üzüm
410
230
50
460
arpa Buğday nohut üzüm elma kiraz
770
375
125
2975
arpa Buğday nohut üzüm elma kiraz
701
312
144
12845
Buğday, arpa, patlıcan, domates, fasulye,
elma, üzüm
domates, fasulye,
Çiftehan
15430
140
14060
165
Yeni Konacık
44912
60
23274
4612
Belemedik
29867
40
25093
4687
Eskikonacık
23218
75
18669
3706
600
500
250
806
250
95
üzüm kiraz, Ģef, elma, çilek
15525
Buğday, arpa, elma, üzüm
87
Buğday, arpa,
93
Buğday arpa elma, üzüm
303
1981 yılı köy envanterindeki veriler esas alındığında, köy sınırları plato yüzeylerine
göre kesilemediğinden ve genelde orta kuĢakta yer alan kuzey kesimdeki köylerin
sınırlarının Bolkar Dağları‘nın zirvelerindeki su bölümü çizgisinden geçmesinden dolayı,
köy sınırlarının tamamı esas alınarak arazi kullanım durumu tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.
Buna göre eğim değerlerinin oldukça yüksek olduğu zirveler kuĢağı ile beraber
bakıldığında, kayalık alanların %47‘lik oranla en yüksek değere sahip olduğunu
görmekteyiz. Yine orta kuĢağın çok daha yüksek seviyelerine kadar çıkan ormanlık sahalar
ise %41‘lik oranla ikinci en büyük alanı oluĢturmaktadır. Bununla beraber bu kuĢaklar
içerisinde en düĢük alan ise %0,5‘lik bir oran ile yerleĢim yerleridir. Bahçe alanlarının,
güney kesimin aksine kuzey kesimde % 2‘lik kayda değer bir orana sahip olduklarını
görmekteyiz (Çizelge:33, ġekil:36).
Çizelge: 33. Orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi kullanım durumu
ARAZĠ KULLANIMI
MĠKTARI (Dekar)
ORANI (% olarak)
Kayalık
356324
47
Orman ve Fundalık
305336
41
Nadaslı Kuru Tarım
45308
6
Nadassız Kuru Tarım
14605
2
Bahçe
16081
2
Sulu Tarım
6650
1
Bağ
5874
1
YerleĢim Alanı
2417
0,5
304
KUZEY KESĠMDE ARAZĠ KULLANIM DURUMU
Orman_Fundalık
Nadaslı_Kurutarım
Orman_Fundalık
41%
kayalık
47%
Nadassız _kuru_tarım
Sulu_tarım
Bahçe
Bağ
Yerlesimyeri
0%
Bağ
1%
Bahçe
2%
Nadaslı_Kurutarım
6%
Yerlesimyeri
kayalık
Nadassız
_kuru_tarım
2%
Sulu_tarım
1%
ġekil: 36. Orta kuĢağın kuzey kesiminde zirve kuĢağı ile birlikte arazi kullanım durumu
Corine Arazi Sınıflandırma Sistemi‘ne baktığımızda, Kuzey kesimde çıplak kayalık
alanların oranında % 20‘lik bir azalıĢ olduğu gözükmektedir. Seyrek bitki alanları ve iğne
yapraklı ormanların alanı beraber düĢünüldüğünde, orman ve fundalık alan toplamına eĢit
olduğunu görmekteyiz. Bu kesimde 1981 yılı envanterine göre, çıplak kayalık olarak
görünen alanların Corine sisteminde bitki değiĢim alanlarına karĢılık geldiğini ve bu
alanların oranının da yüksek olduğunu görmekteyiz. Bunların dıĢında bahçe alanlarının eĢit
oranda olduğunu, bağ alanlarının yine benzerlik gösterdiğini de net olarak görebilmekteyiz
(Çizelge:34, ġekil: 37).
305
Çizelge: 34. Zirveler kuĢağı ile birlikte orta kuĢakta arazi kullanım durumu (kuzey)
KAPLADIĞI ALAN
ORAN (%)
CIPLAK KAYALIKLAR
190229037
27
SEYREK BITKILI ALANLAR
165447537
24
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
111862351
16
BITKI DEGISIM ALANLARI
98151777
14
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT
31999207
5
KARISIK ORMANLAR
30809526
4
DOGAL CAYIRLIKLAR
16783499
2
MEYVE BAHCELERI
11899370
2
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
10634199
2
MERALAR
8559611
1
GEVġEK DOKULU YERLEġMELER
7426444
1
SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR
6940883
1
FUNDALIKLAR
2777419
0
KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I
2570358
0
UZUM BAGLARI
1815250
0
SUREKLI SULANAN ALANLAR
1355219
0
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
950937
0
SINIF ADI
306
ZĠRVE KUġAĞI ĠLE BĠRLĠKTE ORTA KUġAKTA
ARAZĠ KULLANIM ORANLARI(KUZEY)
SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
CIPLAK KAYALIKLAR
1%
FUNDALIKLAR
1%
0%
14%
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT
KARAYOLLARI, DEMIRYOLLARI VE I
27%
0%
SEYREK BITKILI ALANLAR
KARISIK ORMANLAR
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
16%
DOGAL CAYIRLIKLAR
0%
0%
5%
1%
0%
2%
2%
24%
2%
4%
MEYVE BAHCELERI
MERALAR
SUREKLI SULANAN ALANLAR
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
UZUM BAGLARI
BITKI DEGISIM ALANLARI
KESIKLI SEHIR YAPISI
ġekil: 37. Zirveler kuĢağı ile birlikte orta kuĢakta arazi kullanım durumu (kuzey)
Bu genel değerlendirmelerden sonra sadece 950 metrelerden baĢlayarak 1500
metrelere kadar çıkan kuĢağı ele aldığımızda, kuzey kesimdeki orta kuĢak üzerinde arazi
kullanım durumunu daha detaylı olarak görmek mümkündür. Corine sistemine göre bu
kuĢakta en çok arazi örtüsü oranına bitki değiĢim alanları sahiptir. Yine bu sahanın %
50‘lik bir kısmı çıplak kayalık alanlara karĢılık gelmektedir. KarıĢık ormanlar, seyrek
bitkili alanlar, yayvan
yapraklı ormanlar ve iğne
yapraklı ormanlar beraber
değerlendirildiğinde % 34 ile ormanlık alanların oldukça yüksek bir orana sahip
olduklarını söyleyebiliriz (Çizelge:35, ġekil:38). Bu kesimde gevĢek dokulu yerleĢmeler
olarak sınıflandırılan yerleĢim alanlarının oranları güney kesimdeki yerleĢim alanlarının
yarısına eĢittir. Bu da kuzeyde daha toplu yerleĢmelerin olduğunu ve sayfiye amaçlı yayla
yerleĢim alanlarının daha az olduğunu açıkça göstermektedir.
307
Çizelge: 35. Corine Arazi Sınıflandırma sistemine göre orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi
kullanım durumu
KAPLADIĞI ALAN
ORAN (%)
BĠTKĠ DEĞĠġĠM ALANLARI
40790463,1
28
DOĞAL BĠTKĠ ÖRTÜSÜ ĠLE BĠRLĠKTE TARIM
16358284,5
12
SEYREK BĠTKĠLI ALANLAR
16191710,32
11
KARISIK ORMANLAR
14873410,22
10
ĠGNE YAPRAKLI ORMANLAR
13833285,81
10
MEYVE BAHÇELERĠ
10897662,02
8
SULANMAYAN EKĠLEBĠLĠR ALANLAR
6930630,82
5
GENĠġ YAPRAKLI ORMANLAR
5023679,26
4
MERALAR
5019890,11
4
GEVġEK DOKULU YERLEġMELER
3717891,17
3
ÇIPLAK KAYALIKLAR
1023606,19
1
FUNDALIKLAR
1767262,05
1
DOĞAL ÇAYIRLIKLAR
1824457,09
1
SUREKLĠ SULANAN ALANLAR
1341525,04
1
ÜZÜM BAGLARI
1540671,56
1
KARIġIK TARIM ALANLARI
669037,81
0,7
SINIF ADI
Bu kesimde Ġç Anadolu Bölgesi‘nde yer alan Niğde ili sınırları dahilinde yoğun
olarak yapılan meyve bahçelerinin oranı da % 8 ile oldukça yüksek bir değerdir. Meyve
bahçesi olarak genelde elma, erik ve kiraz bahçelerinin yaygın olduğunu görmekteyiz.
Doğal bitki örtüsü ile birleĢik olarak sınıflandırılan tarım alanlarında genelde kuru
ve nadaslı tarım yapılmaktadır. YetiĢtirilen ürünler ise buğday ve arpadır. Bu tarım
arazileri güneydeki tarım arazilerine göre çok daha verimsizdir.
308
ORTA KUġAĞIN KUZEY KESĠMĠNDE ARAZĠ
KULLANIM DURUMU
SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR
CIPLAK KAYALIKLAR
FUNDALIKLAR
3%
5%
1%
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT
1%
SEYREK BITKILI ALANLAR
12%
KARISIK ORMANLAR
28%
GENIS YAPRAKLI ORMANLAR
DOGAL CAYIRLIKLAR
11%
MEYVE BAHCELERI
MERALAR
1%
KARISIK TARIM ALANLARI
10%
10%
1%
0%
4%
4%
8%
1%
SUREKLI SULANAN ALANLAR
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
UZUM BAGLARI
BITKI DEGISIM ALANLARI
KESIKLI SEHIR YAPISI
ġekil: 38. Corine Arazi Sınıflandırma sistemine göre orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi
kullanım durumu
309
Harita: 60. Corine Arazi Sınıflandırma sistemine göre orta kuĢağın kuzey kesiminde arazi
kullanım durumu
310
Sonuç olarak genellikle sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetinin yoğunlaĢtığı orta
kuĢakta iklim Ģartlarının da uygunluğuna bağlı olarak en geniĢ arazi örtüsüne ormanlar
sahiptir. Bu durum, sayfiye amaçlı yaylacılığa da olanak sağlamaktadır.
311
3.4. ALÇAK PLATO ALANLARI KUġAĞI ve ARAZĠ
KULLANIM
Bu kuĢak, araĢtırma sahasının 200-1000 metreler arasında bulunan kısımlarını
meydana getirir. Yükseltisi 450 – 1000 metreler arasındaki düzlükler alçak plato alanlarını
meydana getirmektedir. Bu düzlükler Erol sistemine göre D III aĢınım yüzeylerine karĢılık
gelmektedir (Erol, 1979b, 1983). Dağlık kütlenin sona ermeye baĢladığı en alt kısımlarda
ise Kuvaterner döneminde depolanmıĢ, travertenler üzerinde (200-300m) oluĢmuĢ olan, en
alçak plato alanları ve dolgu yüzeyleri (200-450) mevcuttur. Bu düzlükler Erol sistemine
göre D IV aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (ġekil:39).
3.4.1. Alçak Platolar (AĢınım Düzlükleri 450-1000 m.)
Bu kuĢak batıda Kızıl (Efrenk) Dere vadisi ve doğuda Çakıt Çayı vadisi arasında
kalan, yükseltisi 450-1000 metreler arasında yer alan düzlük alanları kapsamaktadır. Bu
plato sahası en batıdan Kızıl Dere, Ġçme Deresi, Deliçay Deresi ve Tarsus (Berdan)
Çayı‘nın en önemli kollarından biri olan Pamuk Çayı tarafından parçalanmıĢ durumdadır.
Bu akarsular tarafından derin yarılmalar oluĢturulmuĢ olmakla beraber plato yüzeyi eğim
derecesi % 0-6 arasında değiĢen dalgalı düzlükler Ģeklindedir (Harita:61).
Bu plato sahasının doğu kesimi ise yine Tarsus (Berdan) Çayı‘nın yan kolu olan
Kadıncık Deresi, KoĢun Deresi, Demirciözü Deresi ve Çakıt Çayı tarafından oldukça derin
vadilerle parçalamıĢ durumdadır (Harita:61). Erol sistemine göre, D III olarak tasnif edilen
bu saha Pliyosen dönemine ait aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir (Erol, 1979b). 450
– 1000 metrelerden aĢınan malzemeler günümüzde yükseltisi 200 – 250 metreler arasında
bulunan Pliyosen göllerinde ve deniz içerisinde depolanmaktaydı. Bu nedenle bu yüzeyler
oldukça genç aĢınım yüzeyleridir.
312
ġekil: 39. Alt kuĢak içerisinde yer alan farklı seviyeler
313
Bu saha, çalıĢma alanımız içerisinde yaklaĢık olarak 39 Km2‘lik bir alan
kaplamaktadır. Genellikle Miyosen döneminde tortulanmıĢ olan killi kireçtaĢları üzerinde
oluĢmuĢ bir aĢınım yüzeyidir. Nispeten saf kireçtaĢlarının hakim olduğu, karstik Ģekillerin
de gözlemlendiği bu plato sahasında, tarım alanları oldukça geniĢ yer tutar. Batı kesimde
bu düzlüklerdeki tarım arazileri oldukça verimli iken, doğu kesimdeki tarım alanları
nispeten daha az verimlidir. Tarlalarda toprak yapısı daha taĢlı bir yapıdadır. Bu nedenle
doğudaki tarım alanları verimsizdir.
314
Harita:61. Alçak platolar kuĢağı (güneybatı bölüm)
315
Harita: 62. Alçak platolar kuĢağı (güneydoğu bölüm)
316
Bu platoluk sahada, özellikle kuzeydoğu bölümde, lokal farklı seviyelerin olduğunu
görmekteyiz (Harita:62). Bu durumun ortaya çıkmasında Çukurova‘yı Ģekillendiren ve
Bolkar Dağları‘nın etek kısımlarını dilimler halinde kesmiĢ olan paralel fayların büyük
rolü vardır (Foto:119).
Foto: 119. Alçak Plato alanında faylanmaya bağlı Ģekillenme
3.4.2. Travertenler ve Dolgu Yüzeyleri (200-450)
Bu kısımda yer alan plato alanları, Kuvaterner döneminde oluĢmuĢ olan traverten
ve karasal dolgu depolarının parçalanmasıyla ortaya çıkan dolgu platolarıdır. Bu plato
alanları traverten ve dolgu platosu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Harita: 61, 62).
Traverten depoları, Kuvaterner döneminde çevreden (Bolkar Dağları‘nın güney
yamaçlarından) gelen akarsuların, denizel ortamın kıyı kesimlerinde soğuk su içerisinde
taĢınan eriyik malzemelerin çökelmesi ile oluĢmuĢtur. Daha sonraki dönemlerde ise
denizin çekilmesi ve akarsuların bu depoları yarmaya baĢlamasıyla yükseltisi 200-350
metreler arasında olan traverten basamakları ortaya çıkmıĢtır. ÇalıĢma alanımız
içerisindeki traverten depolarının geniĢliği yaklaĢık olarak 9 km2 kadardır. AĢınıma karĢı
dolgu yüzeylerine göre nispeten dirençli olmasından dolayı plato parçalarının yamaçları
dolgu depolarına göre daha dik görünümlüdür.
317
Traverten depoları gibi, dolgu yüzeylerine de parça parça rastlanılmaktadır. Dolgu
deposu kolay aĢındığı için oldukça yayvan bir yamaca sahiptir (Foto: 120). Akarsuların
kolay aĢındırmasından dolayı yamaçlar çok daha girintili ve çıkıntılıdır. Bu dolgu yüzeyleri
çalıĢma alanımızda yaklaĢık olarak 14 km2‘lik bir alan kaplamaktadır. Erol sistemine göre
bu sahalar da D IV aĢınım yüzeylerine karĢılık gelmektedir. Bu dolgu yüzeyleri, traverten
yüzeylerine göre tarımsal faaliyetler için daha uygun özellikler taĢımaktadır.
Foto: 120. Dolgu Platosu alanları
3.4.3. Karstik ġekiller
Alt kuĢak, karstik Ģekiller açısından, hem yüksek dağlık saha hem de orta
yükseltideki platolar kuĢağından daha fakir bir sahadır. Zira bu durumun ortaya
çıkmasında, bu kuĢakta Miyosen yaĢlı killi kireçtaĢlarının bulunması etkili olmuĢtur. Buna
rağmen mevcut killi kireçtaĢları içerisinde ve travertenler üzerinde geliĢmiĢ irili ufaklı
dolinler, uvalalar ve mağaralar mevcuttur.
3.4.3.1. Dolin ve Uvalalar
ÇalıĢma alanımızın en alt kuĢağını oluĢturan sahamız, yukarıda da belirtildiği gibi
Miyosen dönemine ait killi kireçtaĢlarından oluĢmasından dolayı çok küçük çaplı dolin ve
uvalara da rastlanılmaktadır (Harita:61, 62). Bu kuĢaktaki en önemli uvalalardan bir tanesi
318
Tarsus (Berdan) Barajının kuzey batısında yer alan UlaĢ Köyü‘nün kuzeyindeki Vakıf
alanı Uvalasıdır (Harita:63). Uvala yaklaĢık olarak 300 m² kadardır. Vakıf alanı uvalası
arazi kullanım olarak bağ bahçe tarımın yapıldığı bir uvaladır. Yine bu sahanının
kuzeydoğu ve güneybatısında küçük çaplı dolin ve uvalalara rastlanmaktadır. Özellikle
TaĢobası Köyü‘nün çevresinde birçok dolin bulunmaktadır.
Harita: 63. Vakıfalanı uvalası (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız).
Bu kuĢak içerisindeki bir diğer önemli uvala ise Kızılçukur uvalasıdır. Gülek
Deresi‘nin Kadıncık Çayı‘na birleĢtiği alanın doğusunda, Kızılçukur Köyü sınırları
içerisindeki uvala, yaklaĢık olarak 200 m² kadardır (Harita:64). Yine bu çevrede çok küçük
dolinlere de rastlanmaktadır. Bu alandaki dolin ve uvalalar içerisinde kuru tarım
yapılmaktadır.
319
Harita: 64. Kızılçukur uvalası (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız).
3.4.3.2. Mağaralar
ÇalıĢma alanının bu kuĢağında, özellikle inanç turizmi açısından önem taĢıyan
Ashab-ı Kehf Mağarası bulunmaktadır. Tarsus ilçe merkezinin kuzeyinde Dedeler
Köyü‘nün doğusunda yer alan mağara, tek tepe halinde bulunan Encülüs Tepesi‘nin
güneyinde oluĢmuĢ karstik bir mağaradır (Foto:121).
Deniz seviyesinden 309 metre yüksekte bulunan mağaranın derinliği 25 metre, giriĢ
uzunluğu 40 metre ve iç kısım uzunluğu ise yaklaĢık 35 metre kadardır. Mağara içerisinde
bir çok galeri bulunmaktadır. Bunlardan en uzun olanı mağaranın doğu kesiminde olan ve
yaklaĢık 20 metre kadar devam eden ince uzun bir galeridir. Mağara içerisinde 50-60 kiĢi
bir arada bulunabilmekte, bu da mağaranın iç kısmının geniĢliği hususunda bilgi
vermektedir. Mağaranın tavan kısmında büyük bir çökme meydana gelmiĢtir. Bu nedenle
mağara içerisine güneĢ girebilmektedir. Mağara içerisinde sarkıt ve dikitlerde vardır.
320
Foto: 121. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın bulunduğu Encülüs tepe
Foto: 122. Ashab-ı Kehf mağarası giriĢ kısmı
Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın inanç turizmi açısından oldukça büyük önemi vardır.
Hem yurt içinden hem de yurt dıĢından turistler gelmektedir. Yurt dıĢından gelen turistlerin
321
çoğunluğunu Suriyeliler oluĢturmaktadır. Mağaraya ulaĢım imkanlarının da kolay olması
ziyaretçi sayısını artırmaktadır. Mağarayı yılda yaklaĢık 150.000 kiĢi ziyaret etmektedir.
Foto: 123. Ashab-ı Kehf Mağarası‘nın iç kısmı
Alt kuĢakta, Ashab-ı Kehf Mağarası dıĢındaki mağaraların turizm potansiyelleri
henüz değerlendirilmemiĢtir. Bunların en önemlileri Çavdarlı Köyü‘nün doğusunda
Kızlarsarayı boğazı içerisindeki Kızlarsarayı Mağaraları‘dır (Harita:65).
322
Harita: 65. Kızlarasarayı mağaraları (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız).
Bu mağaraların dıĢında alt kuĢak içerisinde birkaç küçük mağara daha mevcuttur.
Tarsus (Berdan) Barajı‘nın kuzeyinde travertenler içerisinde bir mağara; Tarsus kuzeyinde
Say Köy içerisinde küçük bir mağara mevcuttur. Ancak bu mağaraların hem turizm hem de
arazi kullanım açısından Ģu anda değerlendirilmemektedirler.
3.4.4. Vadiler
Alt kuĢakta yer alan akarsuların, orta kuĢakta yer alan akarsulara nispeten daha
geniĢ kollara sahip olduklarını ve en alt seviyelerde tek bir ana akarsu meydana
getirdiklerini görmekteyiz. Bu kuĢaktaki vadiler, bir önceki bölümde ele aldığımız
vadilerin devamı durumundadırlar.
Sahamızdaki vadilerin en baĢında Tarsus (Berdan) Çayı vadisi gelmektedir. Tarsus
ilçe merkezinin kuzeyinde Berdan Barajı göletinden itibaren baĢlayan vadi, ancak 7 km
devam ettikten sonra Kadıncık ve Pamuk Çayı vadileri olarak ikiye ayrılır (Harita:66).
Burada nispeten tabanlı bir özellik gösteren vadiler, orta seviyedeki plato alanına doğru
sokulduğu alanlarda tamamen V profillidir.
323
Harita: 66. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı ve Kadıncık Çayı) vadisi (Açıklamalar için
Harita:62‘ye bakınız).
Tarsus Çayı vadisi‘nin iki ana kollarından biri olan Pamuk Çayı vadisi yaklaĢık
olarak 28 km‘lik bir uzunluğa sahiptir. Akarsu vadisi, Pamuk Çayı‘nın kesmiĢ olduğu
jeolojik formasyonların aĢınıma karĢı direnç durumuna göre zaman zaman kıvrımlı bir
Ģekil almıĢtır. Akarsu, dolgu alanlarında yana aĢındırmasını
artırarak tabanlı vadiler
oluĢtururken, sert olan kireçtaĢlarının bulunduğu alanlarda V vadi Ģeklindedir (Foto: 124).
324
Foto: 124. Tarsus Çayı (Pamuk Çayı ve Kadıncık Çayı) vadisi
Kadıncık Vadisi içerisinde iki adet boğaz bulunmaktadır. Bunlardan birincisi
Çavdarlı Köyü güneyinde yaklaĢık 4 km uzunluğundaki KeĢbükü Boğazı‘dır. Bu boğaz,
epijenik karakterde bir boğazdır (Foto:124).
Kadıncık Vadisi içerisindeki ikinci boğaz ise Çavdarlı Köyü batısındaki Çevlik
Boğazı‘dır. Farklı litolojilerdeki kireçtaĢlarını aĢındırarak oluĢmuĢ olan bu boğaz da
epijenik olarak oluĢmuĢtur. Boğazın uzunluğu yaklaĢık 6 km kadardır. Boğaz içerisinde
ana uzanıĢ olarak herhangi bir asimetriklik olmamasına rağmen, iç kısmında asimetriklik
söz konusudur. Bunun sebebi KeĢbükü (Pamuk) Çayı‘nın üstteki killi kireçtaĢlarını
aĢındırdıktan sonra alt kısımlarda gevĢek dokulu yapı üzerinde meydana gelmiĢ olan büyük
heyelan olaylarıdır (Foto:125).
325
Foto:125. KeĢbükü Boğazı
Tarsus Çayı Vadisi‘nin ikinci ana büyük kolu ise Kadıncık Çayı‘nın oluĢturduğu
Kadıncık Vadisi‘dir. Bu vadi, alçak plato sahası içerisinde yaklaĢık olarak 24 km‘lik bir
uzunluğa sahiptir. Pamuk Çayı vadisinde olduğu gibi, Kadıncık vadisi de, dolgu
alanlarında tabanlı bir özellik gösterirken, aĢınmalara karĢı dirençli olan sahalarda V vadi
karakterindedir. Ana hatları ile büyük bir bölümü boğaz karakterinde olan bu vadinin orta
bölümü tam bir yarma vadi (boğaz) karakterindedir (Foto:126).
326
Foto: 126. Beylice (Manaz) boğazı
Bu vadi içerisinde Kadıncık 1 ve Kadıncık 2 hidroelektrik santralleri bulunmaktadır
(Foto:127).
Foto: 127. Kadıncık-II Hidroelektrik Santrali
327
Arazi kullanımı açısından baktığımızda, diğer vadilerde olduğu gibi Kadıncık
vadisi‘nde, çoğunlukla orman alanlarının fazla olduğunu görmekteyiz. Bir farklı durum ise,
bu vadi içerisinde tavuk çiftliklerinin fazla miktarda bulunmasıdır. Tarsus ve Adana
illerinin ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kurulmuĢ olan tavuk çiftliklerinin, vadi
yamaçlarında yoğunlaĢtığını görmekteyiz. Fosil bir heyelan sahasına karĢılık gelen bu
alanda yaklaĢık olarak 40 civarında tavuk çiftliği bulunmaktadır. Bu alanlar köy
yerleĢmelerine uzak olması nedeniyle tercih edilmektedirler (Foto:128). Zira tavuk
çiftlikleri çevreye pis koku yaymaktadırlar.
Foto: 128. Kadıncık Vadisi içerisindeki fosil heyelan sahası ve üzerinde kurulmuĢ tavuk
çiftlikleri
Kadıncık vadisi‘ne kuzey kesimden kavuĢan bir diğer yan vadi ise Gülek Deresi
vadisidir. Gülek Deresi vadisi, kuzeyde Karboğazı Vadisi‘nin alt kısmını meydana getirir.
Gülek Deresi, vadisi alt kuĢak içerisinde tamamen D III aĢınım yüzeylerini aĢındırarak çok
derin olmayan fakat zaman zaman epijenik karakterde boğazlar oluĢturacak Ģekilde üstteki
gevĢek malzemeleri aĢındırarak ana kayaya yerleĢmiĢtir. Gülek Deresi vadisi, diğer
vadilerin tersine, üst çığırlarda tabanlı (özellikle Gülek kasabası güneyinde), aĢağı çığırda
ise ―V‖ vadi karakterindedir (Harita:67). Bu durumun ortaya çıkmasında çok güçlü akıma
sahip olmayan Gülek Deresinin Bolkar Dağları ile paralel uzanıĢa sahip olan faylar
328
tarafından sık sık kesintiye uğratılması ile ilgilidir. Oldukça genç olan bu fayların, vadiyi
kesintiye uğratması ve geri kısımda alüviyal dolguların depolanmasıyla tabanlı vadi
görünümü ortaya çıkmaktadır.
Harita: 67. Gülek deresi vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız).
Alt kuĢağın bir diğer önemli vadisi ise en batıda bulunan Kızıldere vadisi‘dir.
Yukarı çığırına Arslanköy (Efrenk) Deresi vadisi ismi verilirken, aĢağı çığırına Kızıldere
vadisi ismi verilmektedir. Bu vadi, yukarı çığırdaki gibi sade bir Ģekilde doğu batı yönünde
olmayıp, akarsuyun aĢındırmıĢ olduğu formasyonların aĢınıma karĢı göstermiĢ oldukları
direnç özelliklerine göre yukarı kısımda bir müddet tam kuzey-güney yönünde ve daha
sonra bir müddet kuzeybatı-güneydoğu istikametinde devam etmektedir. En alt kısımlarda
ise yine bir müddet tam kuzey-güney doğrultusunda devam eder ve nihayetinde kuzeybatıgüney doğu istikametinde sahil kenarına açılır (Harita:68). Vadinin orta kuĢak içerisindeki
toplam uzunluğu 34 km‘dir. Kızıldere vadisi, batı kesimde çalıĢma alanımızın dıĢ sınırını
oluĢturmaktadır.
329
Harita: 68. Kızıldere vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız).
Birçok farklı litolojinin aĢındırılması sonucunda ortaya çıkan vadinin yamaçlarının
çoğu bölümünde asimetri söz konusudur. Vadinin alt kısmı nispeten tabanlı vadi özelliği
kazanırken yukarı çığır tamamen ―V‖ vadi karakterindedir. Kızıldere vadisinin tabanlı
olduğu bölümlerde dikili alanlardan bahçeler yaygındır. Genellikle turunçgillerin
yetiĢtirildiği bahçelerde, Ģeftali, zeytin ve nar ağaçları da bulunmaktadır.
Alt kuĢağın bu bölümündeki bir diğer akarsu vadisi ise Tarsus (Berdan) Çayı ile
Kızıldere vadileri arasında kalan Deliçay Deresi vadisidir. Orta kuĢakta doğu-batı
istikametinde uzanan Deliçay Deresi vadisinin devamı niteliğindeki bu vadi, uzanıĢ olarak
Kızıldere vadisine benzemektedir. Sadece aĢağı kuĢakta bir bölümde kuzeydoğu-güney
batı istikametini alarak bu benzerliği bozar (Harita:69)
330
Harita: 69. Deliçay Deresi vadisi (Açıklamalar için Harita:62‘ye bakınız).
Bu vadinin de aĢağı çığırı nispeten tabanlı vadi özelliğindedir. Yukarı çığır ise V
vadi karakterindedir. Vadinin genelde batı yamaçlarında heyelan sahası daha fazladır. Bu
vadinin yamaçları diğer vadilere nispeten daha fazla asimetriklik gösterir. Vadinin
uzunluğu ise yaklaĢık 23 km‘dir. Vadi içerisinde verimli alüviyal toprakların olması
nedeniyle, entansif yöntemlerle tarımsal faaliyetler yapılmaktadır. Genellikle bahçe
alanlarının yoğun olduğu alanda turunçgil, Ģeftali, nar, zeytin vb. ürünler yetiĢtirilmektedir.
Yine bu alanda yer yer pamuk, mısır tarlalarına ve bağ alanları mevcuttur. Akdeniz
ikliminin karakteristik olarak görüldüğü alan birçok tarımsal faaliyete uygunluk
göstermektedir.
Alt kuĢağın kuzeydoğu kesiminde çok karakteristik olmamakla beraber irili ufaklı
birçok vadi mevcuttur. Bunlar; KoĢun Deresi vadisi, Kuzolukhanı Deresi vadisi ve doğuda
Çakıt Çayı vadisi‘dir (Harita:70). Bunlardan Kuzolukhanı Deresi, orta kuĢağı da
parçalayarak alt kuĢak içerisinde devam eden yaklaĢık 12 km uzunluğunda bir vadidir. Bu
vadi paralel faylarla seviye farkı meydana getiren düzlükleri dik olarak keserek Çakıt Çayı
Vadisi‘ne kavuĢmaktadır (Harita:70). Bu kısımda, bu vadi gibi uzunlukları birkaç
kilometreyi geçmeyen Çakıt Çayı Vadisi‘ne kavuĢan birçok paralel vadi mevcuttur.
331
Harita: 70. Alt kuĢağın kuzeydoğusunda yer alan vadiler (Açıklamalar için Harita:62‘ye
bakınız).
Çakıt Çayı vadisi, alt kuĢak içerisinde yaklaĢık olarak 25 km‘lik bir uzunluğa
sahiptir. Bunun sadece 5 km‘si Miyosen yaĢlı kireç taĢları içerisinde, geriye kalan 20
km‘lik kısmı ise gevĢek yapılı dolgu alanları içerisinde devam eder. Vadi, Çakıt Çayı‘nın
içerisinden geçtiği dolgu alanlarında, diğer vadilere nispeten çok daha geniĢ alanlı olarak
tabanlı vadi Ģeklindedir. Miyosen yaĢlı killi kireçtaĢlarının içerisinden geçtiği kısımlarda
ise ―V‖ vadi karakterindedir (Harita:71). Çakıt Çayı vadisi‘nin tabanlı olduğu kısımlarda
vadinin oldukça geniĢ olmasında, Çakıt Çayı‘nın debisinin oldukça yüksek olması ve dolgu
alanlarında eğimin de azalmasıyla beraber yana aĢındırmanın hız kazanmıĢ olması etkilidir.
Vadiyi oluĢturan Çakıt Çayı, bu kısımda menderesler çizerek akmaktadır. Çakıt vadisi,
doğu kesimde çalıĢma alanımızın sınırını meydana getirmektedir.
332
3.4.5. Eğimli Etek Düzlükleri, Birikinti Koni ve Yelpazeleri
Çukurova‘nın batısını oluĢturan Tarsus ovası ile Bolkar Dağları‘nın kontak
noktasında geçiĢ, ani olarak baĢlayan keskin yamaçlarla ayrılmamaktadır. Özeklikle bu
bölümün bazı kısımlarında dolgu alanlarının mevcudiyeti ve bu dolgu alanlarının ovaya
açılan oldukça küçük derelerle yarılmıĢ olması bu kesimde etek düzlükleri (az eğimli
yamaçlar)‘nin oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Etek düzlükleri güneybatı kesimde daha dar
alanlı iken, kuzeydoğuya doğru daha geniĢ alanlıdır (Harita: 71).
Etek düzlükleri Pliyosen döneminde depolanmıĢ olan killi, kumlu, çakıllı, marnlı ve
jipsli malzemelerin depolandığı alanlarda oluĢmuĢtur. Bu depozitler daha kolay aĢındırılma
özelliğine sahiptir. Oldukça gevĢek yapılı olan bu tortullar üzerinde toprak oluĢumu da
daha hızlıdır. Buna bağlı olarak bu alanlarda oldukça geniĢ alanlı tarım arazileri mevcuttur.
333
Harita: 71. Alt kuĢağın jeomorfoloji haritası
334
Etek düzlüklerinin dolgu alanlarına tekabül ettiği kesimlerde oldukça verimli tarım
alanları mevcut iken, traverten yamaçlarında ise bu alanlar genellikle çalı (garig)
formasyonu ile kaplıdır. Bu nedenle bu alanlar yaz ve kıĢ döneminde hayvanların
otlatıldığı mera alanları olarak değerlendirilmektedir.
ÇalıĢma alanının dağlık alandan ovaya geçiĢ noktasında oldukça geniĢ birikinti
konisi ve yelpazeleri geliĢmiĢtir. Bu noktada akarsuların eğim derecesinin çok düĢük (%
2-4)olmasından dolayı, akarsular, taĢımıĢ oldukları materyalleri buralarda biriktirmiĢtir.
Bundan dolayı üst kuĢaklarda oluĢmuĢ olan birikinti koni ve yelpazelerinden çok daha
geniĢ alanlı bu birimler geliĢmiĢtir (Harita:72).
Bu kuĢaktaki birikinti koni ve yelpazelerin en geniĢ olanlarından bir tanesi Mersin
Ģehir merkezinin kuzeydoğusunda Deliçay Deresi‘nin getirmiĢ olduğu malzemelerden
oluĢan, yaklaĢık 4 km²‘lik bir alana sahip olan ve üzerinde yoğun olarak meyve
bahçelerinin bulunduğu bir birikinti yelpazesidir (Harita:72).
Harita: 72. Alt kuĢaktaki birikinti koni ve yelpazeleri(Açıklamalar için Harita:71‘e bakınız)
Bu alandaki diğer önemli birikinti yelpazesi ise Tarsus ilçe merkezinin kurulmuĢ
olduğu alandaki birikinti yelpazesidir. Bu yelpaze, özellikle Tarsus Çayı ve onun yan kolu
olan KoĢun Deresi tarafından getirilmiĢ malzemelerle oluĢturulmuĢ bir yelpazedir. Tarsus
Ģehrinin büyük bir kısmının da üzerinde kurulmuĢ olduğu bu yelpazenin alanı, yaklaĢık 3,5
335
km²‘dir. Ġki akarsuyun taĢımıĢ olduğu malzemelerin birikmesiyle oluĢmuĢ olan bu yelpaze,
Piedmont Ovası görünümündedir (Harita: 72).
Çok geniĢ alanlı olmasa da, yukarda bahsetmiĢ olduğumuz bu iki geniĢ yelpaze
arasında, Nacarlı Deresi‘nin getirmiĢ olduğu malzemelerle oluĢmuĢ yaklaĢık 1 km²‘lik bir
birikinti konisi mevcuttur (Harita: 72).
Bu kenar kuĢakta birikinti koni ve yelpazelerinin çok geniĢ alanda olmasının bir
diğer sebebi ise alt kuĢakta Plio-Kuvaterner yaĢlı dolgu malzemelerinin çok hızlı bir
Ģekilde aĢındırılmasıdır.
3.4.6. Alt KuĢakta Arazi Kullanım Durumu
ÇalıĢma alanımız içerisinde bu kuĢakların ortaya çıkması, morfolojik birimler ile
arazi kullanımı arasındaki iliĢkileri net olarak ortaya çıkartmaktadır. Yüksek dağlık kuĢak
hayvancılık amaçlı yaylacıların kuĢağını, orta kuĢak sayfiye yaylaları kuĢağını temsil
etmekteydi. Alt kuĢağa geldiğimizde ise bu kuĢağın yoğun olarak tarım kuĢağı olduğunu
görmekteyiz. Özellikle dolgu düzlüklerinin çok geniĢ alanlı olması tarım alanlarının geniĢ
yer tutmasına olanak sağlamıĢtır (Çizelge:36).
Çizelge: 36. Alt kuĢakta arazi kullanım (Corine sınıflandırmasına göre)
ARAZĠ KULLANIM
KAPLADIĞI ALAN
%
FUNDALIKLAR
172291470,8
18
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
132961362,5
14
ALANLARI
129821317,4
13
MEYVE BAHCELERI
127041267,7
13
DOGAL CAYIRLIKLAR
81876290,43
8
SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR
72746140,24
7
UZUM BAGLARI
64951203,2
7
YERLEġĠM ALANLARI
47161384,56
5
SEYREK BITKILI ALANLAR
43493196,01
4
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
28911124,99
3
KARISIK ORMANLAR
16974843,55
2
BITKI DEGISIM ALANLARI
18146985,22
2
ZEYTIN BAHCELERI
21196858,73
2
CIPLAK KAYALIKLAR
5623437,51
1
SU YOLLARI
8277884,72
1
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKTE TARIM
336
Genel orak bu kuĢakta kuru tarım alanları yaygındır. Doğal bitki örtüsü ile beraber
kuru tarım alanları %13 oranında bir alan kaplamaktadır. Bununla beraber dikili alanlardan
olan üzüm bağları (%7) ve zeytin bahçeleri (%2) dikkate değer bir oranda kendilerini
göstermektedir. Meyve bahçeleri ise diğer kuĢakların tersi bir durum olarak 13 oranında bir
değere sahiptir. Grupları genel değerlendirdiğimizde alt kuĢakta %14 oranında fundalık,
%21 oranında orman ve %35 oranında ise ekili ve dikili tarım alanları oluĢturmaktadır
(Çizelge:36, ġekil: 40). Bu kuĢakta Akdeniz ikliminin karakteristik olarak gözükmesi ürün
çeĢitliliğinin artmasına da olanak sağlamaktadır (ġekil:40).
ALT KUġAKTA ARAZĠ KULLANIM DURUMU
SULANMAYAN EKILEBILIR ALANLAR
ORMANLA KARISIK TARIM ALANLARI
2%
5%
CIPLAK KAYALIKLAR
7%
2%
3%
FUNDALIKLAR
1%
7%
DOGAL BITKI ORTUSU ILE BIRLIKT
18%
14%
SEYREK BITKILI ALANLAR
KARISIK ORMANLAR
DOGAL CAYIRLIKLAR
1%
MEYVE BAHCELERI
13%
SU YOLLARI
13%
IGNE YAPRAKLI ORMANLAR
8%
2%
4%
UZUM BAGLARI
BITKI DEGISIM ALANLARI
YERLEġĠM ALANLARI
ZEYTIN BAHCELERI
ġekil: 40. Alt kuĢakta arazi kullanım oranları
337
Alt kuĢaktaki arazi kullanım durumunun morfolojik birimlerle iliĢkilerine
baktığımızda tarım alanlarının genellikle plato yüzeylerinde yoğunlaĢtığını görmekteyiz.
Bunlardan alçak plato alanları genellikle doğal bitki örtüsü ile karıĢık tarım alanları yoğun
iken en alt dolgu yüzeyleri tamamen tarım alanlarından oluĢmaktadır. Dolgu yüzeylerinin
çok kolay iĢlenebilir olması tarım alanlarının yaygınlaĢmasına olanak sağlamıĢtır
(Foto:129).
Foto: 129. Dolgu yüzeylerindeki üzüm bağları ve geri kısımda ki fundalıklar
Yöre insanın kültürel olarak yoğun bir Ģekilde tarımını yaptıkları üzüm bağları bu
kuĢakta oldukça geniĢ alanlıdır. YaklaĢık olarak mevcut arazini %7‘sini oluĢturan üzüm
bağlarının verim değeri yüksektir. Bölgede tür olarak Tarsus beyazı ismi verilen üzümler
yaygındır. Tüccarlar tarlalardan gelip satın alırlar. Tonajlı kamyonlar tarla içlerine kadar
giremediklerinden traktörlerle yol yakınlarına kadar getirilip burada pazarlanır (Foto: 130,
131).
338
Foto: 130. YanıkkıĢla – ÇavuĢlu köyü arasında üzüm bağları
Foto: 131. ÜretmiĢ oldukları ürünlerini pazarlayan köylüler
Bu kuĢaktaki zeytin bahçeleri genellikle verimli olmayan taĢlık arazilere
ekilmektedir. Zira çiftçiler ekonomik getirisi daha fazla olan ürünleri tercih etmektedirler.
ÇalıĢma alanımız içerisinde zeytin 100 metrelerden itibaren görülmeye baĢlamakla beraber
(Sarıibrahimli köyü çevresinde) 600 metre yükseltide bulunan KaklıktaĢı köyüne kadar
çıkabilmektedir. Ancak en yoğun olarak 400 metrelerde bulunmaktadır (Foto:132).
339
Foto: 132. YanıkkıĢla köyü civarında (yaklaĢık 400 m.) zeytin ağaçları
Bu kuĢakta yaklaĢık % 13‘lük bir orana sahip olan meyve bahçelerinin genellikle
vadi boylarında, alt kuĢaktan Tarsus ovasına geçiĢ alanlarında yoğunlaĢtığını görmekteyiz.
Meyve bahçelerinde genellikle turunçgillerden olan portakal, limon, greyfurt, mandalina ve
turunç, Ģeftali bahçesi, nar, üzüm bağları ve incir ağaçlarından meydana gelen bahçelerde
mevcuttur (Foto:133).
Foto: 133. YanıkkıĢla köyü civarında nar ağaçları
340
Alt kuĢakta orman alanlar da oldukça geniĢ alanlar kaplamaktadır. Orman alanları
genellikle vadi yamaçlarında ve sarp alanlarda yoğunlaĢmaktadır (Foto:134). ÇalıĢma
alanımızda 100 – 500 metreler arasında genellikle fundalık alanlar mevcuttur. Buralarda
maki elemanlarından Garigler yaygındır. 500 – 1000 metreler arsında ise asıl Akdeniz
indikatör bitkisi olan kızılçam ormanları hakimdir (Foto:134).
Foto: 134. Alt kuĢaktaki orman alanları
Yine traverten depoları üzerinde de özellikle kızılçam ormanlarına rastlanmaktadır.
Orman alanları alt kuĢağın yüksek kesimlerine doğru yoğunlaĢmaktadır.
Orta kuĢağa nispeten bu kuĢakta tarım alanları daha geniĢ alan kaplamaktadır. Alt
kuĢakta 125 adet köy yer almaktadır (Çizelge: 37). Köyler genellikle plato yüzeylerinden
diğer plato alanı yamacına geçiĢ noktalarında yoğunlaĢmaktadır. Alt kuĢakta köyler genel
olarak toplu köy karakterindedir. Dağınık dokuya sahip köyler genellikle plato
yamaçlarında kurulmuĢ köylerdir. Ayrıca 3-4 mahallesi olan köylerde mevcuttur. Örneğin
TaĢobası köyü 3 mahalleden, sağlıklı köyü ise 6 mahalleden oluĢmaktadır. Bu çok
mahalleli köylerde bir nevi gevĢek dokuya sahiptir.
341
Harita: 73. Alt kuĢağın güneybatı bölümünde arazi kullanım durumu
342
Harita: 74. Alt kuĢağın kuzeydoğu bölümünde arazi kullanım durumu
343
Çizelge: 37. 1981 yılı köy envanter verilerine göre arazi kullanım verileri
YerleĢmeler
Köy
Yüzölçümü
(Dekar)
Hane
sayısı
Körlü
Karayayla
Kayadibi
7007
10294
7623
21
80
50
Kurbanlı
10140
52
Sağlıklı
EskiĢehir
(Yeniköy)
Çırbıklar
Kumdere
16614
238
9300
8727
14005
40
50
157
Aladağ
14775
80
TaĢobası
10550
197
Kara
4774
33
Karadirlik
Yeniköy
11562
10194
155
64
Eminlik
22761
45
YanıkkıĢla
28056
186
Akgedik
2253
100
Çokak
14955
80
Mahalle
Sayı
Fundalık
Orman
Fundalık
Nadaslı
Kuru
Tarım
1900
100
1500
4100
1500
4500
2
3
3
Zeytin
YerleĢim
Yeri
kayalık YetiĢtirilen Ürünler
2250
254
240
1200
1020
1000
2500
10104
60
600
3399
1557
3204
5103
6726
10125
30
204
70
4187
9712
716
160
468
5606
151
324
4001
200
118
2110
706
2206
194
650
471
2790
10000
75
8000
2100
7301
6906
400
16000
500
4241
Bağ
600
5110
4230
Bahçe
20
1800
3
2
Sulu
Tarım
1657
9806
4783
2
6
Nadassız
kuru
tarım
2900
4418
400
350
1000
156
102
296
20
380
830
1712
1732
1706
513
110
730
852
712
1832
Buğday, Pamuk,
Domates, Biber
Buğday, Pamuk
Pamuk, buğday
Buğday, Pamuk,
üzüm
Buğday, Pamuk,
üzüm
Buğday, Pamuk,
Üzüm
Buğday, Pamuk
Buğday, pamuk
Buğday, Pamuk,
Bezelye, patates
Pamuk, Buğday,
Peynir
Pamuk, buğday,
üzüm
Buğday, Pamuk,
Üzüm
Buğday, arpa
Buğday, domates,
biber
Buğday, Pamuk,
Üzüm, Peynir,
Yumurta
Pamuk, fasulye,
Buğday, üzüm,
bamya
Buğday, Pamuk,
Üzüm, Süt, Keçi
344
Emirler
Kozoluk
15837
11348
60
30
3905
3812
Kırıt
Damlama
(Muzur)
Yalamık
Kaburgediği
6411
68
2650
10740
10975
7492
140
100
85
4
Çiftlik
Karakütük
11912
19835
52
80
2
Topaklı
15875
85
Çakırlı
14262
Karadiken
Pirömerli
Belenköy
Kesecik
3470
1915
6622
2414
2000
3410
4483
1490
5840
3510
1965
1492
3100
7710
2554
5121
2440
1000
780
840
501
780
480
967
1370
186
1000
510
2415
2427
109
1837
5894
1903
1110
9869
1950
312
3744
156
6562
3472
650
2470
147
936
9213
12398
16450
19738
135
177
170
45
1597
9537
6849
13289
5662
1582
5151
2577
248
550
100
600
1200
542
2000 140
102
260
177
390
160
246
KaklıktaĢ
Dorakl
Kızılkaya
5511
11000
5443
87
60
53
2333
8094
4908
1688
1562
900
106
350
92
50
50
171
174
60
35
1014
75
Evrenli
6131
59
1895
450
250
100
500
Çelebili
8263
65
4500
250
1000
431
Kepirli
Dalakdere
Kerimler
Alibeyli
12925
2037
3575
8928
60
120
40
163
7490
100
172
100
1100
780
1010
150
649
78
375
2
2936
2
1730
737
1200
2082
3421
113
1857
4613
92
300
1812
3010
1650
Buğday, arpa,
Keçi, Buğday
Pamuk, Buğday,
Yün, Peynir, keçi,
üzüm
Pamuk, Buğday,
üzüm, Süt
Keçi, Peynir, Nar
Keçi, Peynir, Nar
Buğday, pamuk,
keçi
Buğday, Arpa, Keçi
Koyun, Keçi,
Peynir
üzüm, patates,
pamuk, buğday
üzüm, pamuk,
buğday
ġeftali, üzüm
üzüm, keçi
ġeftali, Pamuk
üzüm, Ģeftali,
zeytin,
keçi, peynir, Ģeftali
ġeftali
Üzüm, ġeftali,
Limon, Buğday
Üzüm, Limon,
Portakal, Bal
Üzüm, ġeftali,
Elma, Buğday
Üzüm, ġeftali
Üzüm, Pamuk
Buğday, Pamuk,
345
Kızılçukur
9940
150
3
2120
Hacıhamzalı
14157
413
6
Sıraköy
9898
70
3
Karadirlik
UlaĢ
ĠbriĢim
(ebriĢim)
9534
23563
100
346
8091
115
Kösebalcı
Çevreli
(Muhat)
MeĢelik
(ġamlar)
Beylice
(Manaz)
9270
47
5612
100
12731
150
2
5099
2642
23281
330
2
11211
10230
Göçük
Çavdarlı
(Kıristan)
Bağçatağı
(Bahçebağı)
Darıpınarı
Kara (l)in
(Körmenlik)
11102
120
2
3510
4600
8598
102
2
1147
3465
4269
7531
45
196
2276
4021
512
1000
19317
70
15922
2170
370
100
68
173
514
Sarıkavak
Giden
Sarıkoyak
Korucular
30800
4900
9638
3344
331
46
82
35
20293
3681
5446
6512
1124
3040
2019
100
100
1000
95
234
110
546
2000
1210
5000
1255 100
255
1810
3642
1000 700
375
6610
2450
1538
70
1730
4968
2500
7930
1300 500
8000
213
936
1070
850
498
845
2110
5021
161
5441
2832
1600
2
800
1117
547
210
1000
170
4793
750
500
165
1250
500
1000
445
812
80
200
468
1092
2013
2045
1184
100
600
624
250
247
500
1293
936
250
162
2450
188
390
200
918
1666
Üzüm, Koyun
Buğday, Pamuk,
üzüm, Zeytin, kc
Buğday, üzüm,
Zeytin, Sığır
Buğday, bezelye,
zeytin, kc
Buğday, bezelye,
üzüm, zeytin
Üzüm, Pamuk
Buğday, bezelye,
üzüm
Zeytin, Domates,
Kavak, Salatalık,
Buğday
Zeytin, pamuk,
bezelye, Keçib.
zeytin, bezelye,
kc,üzüm
Sığır, kc, Tavuk,
Nohut
Buğday, pamuk,
incir, üzüm, kc
zeytin, pamuk,
üzüm
Mercimek, Burçak,
Kiraz, Keçiboynuzu
Kiraz, Erik, Keçi
Keçiboynuzu.
Peynir, ġeftali
ġeftali,Mercimek,
Keçi, Sığır
Mercimek, Keçi
Keçiboynozu
Üzüm, Limon,
346
Doruklu
14581
125
4
ÇavuĢlu
1096
112
3
Çopurlu
5606
79
3427
4774
3050
200
1500
5811
800
100
150
750
1500
170
815
2900
2067
50
300
48
Arpaçsakarlar 14788
400
4400
3040
5250
1500
547
Civanyaylağı
7156
137
2854
1000
620
100
150
Akdam
Demirhisar
5263
2623
81
120
2239
1000
1500
2000
150
200
85
Camili
Düğdüören
4675
287
100
120
1768
217
750
950
50
107
20
Resulköy
7806
110
1210
1220
1500
744
Buluklu
6307
119
5627
50
200
300
TaĢçılı
9670
120
2688
5082
200
1340
360
2090
6159
4929
1500
447
1000
3000
265
159
Puğkaracadağ 14018
Sarıveli
11225
120
80
1023
2100
2
4523
1624
50
300
ġeftali, Erik,
Portakal
Üzüm, ġeftali,
Limon, Portakal,
Süt, Buğday
Buğday, pamuk,
peynir, süt, zeytin,
üzüm
Üzüm, Limon,
Pamuk
Portakal, Üzüm,
Domates, Salatalık,
Patlıcan, Fasulye,
Buğday
Limon, Üzüm,
Portakal, Ġnek, Süt,
Domates
Domates, Patlıcan,
Limon, Üzüm,
Pamuk, Buğday
Portakal, Limon
Limon, Üzüm, Keçi,
Süt
Üzüm
Limon, Portakal,
Üzüm, Buğday,
Pamuk, Süt
Üzüm, Limon,
Buğday, Pamuk,
Sığır
Üzüm, Portakal,
Buğday, Pamuk,
Keçi
Portakal, Üzüm,
Buğday, Pamuk
Üzüm, Buğday,
347
GökkuĢağı
16306
200
Burhanköy
12731
210
2
1213
Esenli
15762
96
2
8777
250
Hebilli
7087
80
2
1723
Ġğdir
Tepeköy
ÇiriĢtepe
Cinköy
Dedeler
13655
4325
3963
11488
9041
250
61
40
120
164
3
300
TaĢkuyu
Sayköy
2686
8232
71
65
Sucular
10835
105
Akcakocalı
Ġncirlikuyu
11208
6707
47
80
Bolatlı
4466
Dadalı
Özbek (Kürt
Musa)
1850
3
2
3
10906
2000
1000
380
1063
6000
1500
2500
375
1000
4218
400
700
355
700
3903
290
100
265
2656
1000
300
468
546
3050
3260
430
123
81
258
318
1000
921
1450
1306
7394
3734
2415
6530
1525
319
612
2423
873
3100
150
1017
1051
1288
2500
300
200
1997
3035
3000
3000
2877
850
3200
800
455
130
2000
1536
750
180
8173
46
4400
1600
828
220
14623
175
3000
9000
123
1500
Çamtepe
11198
35
9500
500
274
274
Nacarlı
15020
164
8222
3240
232
1050
2
3100
1780
1000
2874
458
1300
200
105
410
1000
175
950
pamuk
Buğday, Pamuk,
Portakal, Üzüm
Üzüm, Portakal,
Buğday
üzüm, patates,
pamuk, buğday
Buğday, Pamuk,
Portakal
Portakal, Üzüm,
Salatalık, Domates,
Patlıcan
üzüm, pamuk
Üzüm, Pamuk
üzüm, pamuk,
üzüm
üzüm,
koyun,peynir,
üzüm
Buğday, pamuk,
bezelye, limon,
koyun,
Buğday, Bezelye,
Pamuk, üzüm, Zeytin
Buğday, üzüm
pamuk, fasulye,
domates,
kabak,üzüm
1125
Buğday, pamuk,
fasulye, üzüm,süt
pamuk, Buğday,
limon, üzüm
Buğday, pamuk,
üzüm
Üzüm, patates,
domates, kabak,
348
patlıcan, pamuk
Ġhsaniye
7363
88
2400
2237
Kürkçü
9183
130
Tekkeköy
8725
90
Evcili
8436
191
Sarıibrahimli
8500
125
BağlarbaĢı
13316
81
Kerimler
16337
50
10000
Giden
4900
46
3681
1124
95
Bolacalı
6600
19
5379
733
48
Bucak
Demirçit
Kırılan
(Hacıkırı)
Murtçukuru
16087
13731
120
25
4235
9289
11720
35040
9476
7370
105
45
6902
1365
1070
Aladağ
7750
95
3150
2003
1500
Bekiralanı
11168
132
6950
3311
200
BelenkeĢli
6940
328
1342
2300
1500
Çavak
7469
250
3000
1465
75
1002
1000
248
2300
178
4724
3000
300
240
867
400
625
170
245
2293
2558
2770
1500
370
1186
3024
2400
8181
2
3
4924
1000
4412
723
150
253
1010
440
132
125 dk
187
350
5950
391
120
99
55
9035
160
300
555
50
183
415
1000
2000
150
844
üzüm, buğday
Domates, Patlıcan,
Biber, Fasulye,
Portakal, Üzüm
Portakal, Domates,
Patlıcan, Salatalık,
Buğday, Arpa
üzüm,patlıcan,
domates,buğday
Limon, portakal,
üzüm, domates,
zeytin, buğday
pamuk, Buğday,
pırasa, patlıcan,
biber, üzüm
Üzüm, Buğday,
Keçi, Süt, Peynir
Buğday, mercimek,
keçiboynozu
buğday, armut,
mısır, nohut
Buğday, Arpa,
Pamuk,
B,Armut, pamuk
Buğday, armut,
üzüm
Buğday, pamuk
Buğday, armut,
Ģeftali, elma, ayva
Buğday, armut,
üzüm elma
Buğday, armut, nohut,
üzüm elma, Ģeftali
Buğday, pamuk, limon,
portakal
349
ÇukurkeĢlik
16112
50
Darısekisi
5912
GökkuĢağı
2
11300
1300
200
63
2579
1261
1000
150
16306
200
1850
10906
2000
1000
380
IĢıktepe
4462
27
3650
452
150
100
76
Karaisalı
6919
180
1761
2500
80
1340
Musalı
21131
165
10648
2500
100
2500
200
Yakaköy
6487
70
264
263
1200
30
145
Yalınayak
10472
200
2
180
567
6900
200
105
Yeniköy
16462
77
4
12597
2000
500
Göçük
11102
120
2
3510
Gürlü (Körlü)
7007
21
Kadelli
11562
155
3
Karadirlik
TepetaĢpınar
9534
7981
100
54
2
Yazlık
4774
33
2
1900
5183
610
4600
2000
2045
100
2256
105
700
455
600
1653
8000
100
965
2580
300
247
2250
1200
706
2206
650
2500
1638
5021
1300 500
6187
213
156
1800
471
75
200
118
2110
Buğday, Ģeftali,
limon, portakal,
Buğday, armut,
Ģeftali, elma, ayva,
armut
Buğday, armut,
pamuk, portakal,
üzüm
Buğday, pamuk,
limon, portakal, üz
Buğday, armut,
domates, patlıcan,
kabak, limon, üzüm,
mandalina,
armut, Buğday, üzüm
Ģeftali
Buğday, armut,
domates, patlıcan,
biber, portakal, üzüm
Buğday, fasulye,
domates, patlıcan,
biber, limon üzüm
portakal
Buğday, armut,
nohut, Ģeftali, elma,
ayva
Buğday, armut,
üzüm incir
Buğday, Pamuk,
domates, biber,
Buğday, pamuk,
üzüm
Buğday, bezelye,
üzüm zeytin,
Buğday, nohut,
Buğday, pamuk,
üzüm
350
Çizelge: 38. 1981 yılı köy envanteri verilerine göre arazi kullanım durumu
ARAZĠ KULLANIM
ALAN (Dekar)
%
Nadassız kuru tarım
438624
34
Orman Fundalık
343111
26
Fundalık
95981
7
kayalık alanlar
93460
7
Nadaslı Kuru tarım
83705
6
Bağ
82045
6
Bahçe
68589
5
Sulu Tarım
53796
4
YerleĢim yeri
53365
4
Zeytin
9676
1
1981 YILI VERĠLERĠNE GÖRE ARAZĠ
KULLANIM DURUMU
4%
7%
Fundalık
7%
Orman Fundalık
1%
5%
Nadaslı Kuru tarım
6%
26%
Nadassız kuru tarım
Sulu Tarım
4%
Bağ
Bahçe
Zeytin
6%
34%
Yerlesim yeri
kayalık alanlar
ġekil: 41. 1981 Yılı köy envanteri verilerine göre arazi kullanım durumu yüzdeleri
351
Corine sistemi ve 1981 verileri karĢılaĢtırıldığında alt kuĢakta 25 yıllık zaman
içerisinde de bir çok değiĢikliklerin olduğunu görmekteyiz. Ġlk olarak dikkat çeken özellik,
%34‘lük bir oranla nadassız kuru tarım alanları en geniĢ paya sahip olmasıdır. Bu husus bu
kuĢağın tarım kuĢağı olarak sınıflandırılmasının oldukça yerinde olduğunu göstermektedir.
Bunun dıĢında sulu tarım alanlarında da dikkat çeken değiĢiklikler mevcuttur. Özellikle
bahçe alanları %5‘ten % 13‘e yükselmiĢtir. Bahçe alanlarının geniĢlemesinde kanalet
sistemlerinin inĢasıyla beraber dolgu yüzeylerinde de birçok alanın sulanmaya
baĢlamasıyla beraber bahçe alanları da geniĢlemiĢtir.
1981 yılı verilerine göre % 4 oranında olan yerleĢim alanları Corine sisteminde %5
olarak tespit edilmiĢtir. Bu durumda yerleĢim alanlarının da geniĢlediğini göstermektedir.
Bu kuĢakta birçok köy yerleĢmesi kasaba yerleĢmelerine dönüĢmüĢtür.
Alt kuĢakta bulunan köyler verimli tarım arazileri üzerinde kuruldukları gibi plato
alanlarından diğer plato alanına geçiĢ kuĢağında ve vadi yamaçların kurulmuĢ olduklarını
görmekteyiz (Harita:71)
352
Harita:75. Alt KuĢakta Jeomorfolojik Birimler üzerinde Köy ve Kasabalar (Açıklamalar
için Harita:71‘e bakınız)
353
Çizelge: 39. Alt kuĢakta jeomorfolojik birimler üzerinde köy ve kasabaların dağılıĢı
YerleĢmeler
Yükseltisi
Köy Tipi
Konumu
Akcakocalı
110
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Akdam
80
Toplu
Sırtta
Aladağ
800
Toplu
Sırtta
Aladağlı
220
Toplu
Vadide
Alibeyli
480
Toplu
Vadide
Arpaçsakarlar
110
Toplu
Ovada
Bağçatağı (Bahçebağı)
660
Toplu
Vadide
BağlarbaĢı
125
Yol boyu
Yamaçta
Bekiralanı
900
Dağınık
Sırtta
BelenkeĢli
850
Yol boyu
Vadi içerisinde
Belenköy
850
Dağınık
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Beylice (Manaz)
600
Toplu
Yamaçta
Bolacalı
475
Toplu
Sırtta Orman Ġçi
Bucak
410
Yol boyu
Ovada
Buluklu
300
Toplu
Yamaçta
Burhanköy
100
Toplu
Sırtta
Camili
225
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Cinköy
175
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Civanyaylağı
100
Toplu
Yamaçta
Çakırlı
320
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Çavak
775
Toplu
Yamaçta dağ köyü
Çavdarlı (Kıristan)
375
Toplu
sırtta
ÇavuĢlu
110
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Çelebili
400
Yolboyu
Vadide
Çevreli (Muhat)
260
Toplu
Yamaçta
Çiftlik
600
Toplu
Sırtta
ÇiriĢtepe
200
Toplu
Sırtta
Çokak
575
Toplu
Yamaçta
Çopurlu
240
Toplu
Yamaçta
ÇukurkeĢlik
500
Dağınık
Vadi içerisinde
Dadalı
90
Toplu
Sırtta
Dalakdere
400
Toplu
Yamaçta
Damlama (Muzur)
475
Yolboyu
Yamaçta
Darıpınarı
700
Dağınık
Vadide Orman Ġçi
Darısekisi
800
Toplu
Sırtta
354
Dedeler
300
Toplu
Yamaçta
Demirçit
310
Toplu
Sırtta
Dorak
775
Dağınık
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Toplu
Yamaçta
Doruklu
Düğdüören
420
Toplu
Yamaçta
Emirler
875
Yolboyu
sırtta
Esenli
260
Toplu
Sırtta
EskiĢehir (Yeniköy)
140
Toplu
Yamaçta
Evcili
100
Toplu
Yamaçta
Evrenli
450
Toplu
Yamaçta Orman Ġçi
Giden
800
Toplu
Sırtta
Göçük
420
Dağınık
Sırtta
GökkuĢağı
125
Toplu
Sırtta
Hacıhamzalı
450
Seyrek
Sırtta
Hebilli
200
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
IĢıktepe
200
Toplu
Yamaçta
ĠbriĢim (ebriĢim)
180
Toplu
sırtta
Ġğdir
190
Toplu
Sırtta
Ġhsaniye
200
Toplu
Sırtta
Ġncirlikuyu
110
Toplu
Sırtta
Kaburgediği
700
Toplu
Sırtta Orman Ġçi
Kadelli
360
Dağınık
ovada
KaklıktaĢ
600
Toplu
sırtta
Kara (l)in (Körmenlik)
850
Toplu
Yamaçta
Karadiken
275
Toplu
Sırtta
Karadirlik
200
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Karaisalı
140
Dağınık
Yamaçta
Karakütük
750
Yolboyu
YamaçtaOrman Ġçi
Karayayla
160
Toplu
Yamaçta
Kayadibi
140
Seyrek
Sırtta
Kepirli
875
Toplu
Vadide Orman Ġçi
Kerimler
200
Toplu
Sırtta
Kerimler
650
Toplu
Yamaçta Orman Ġçi
Kesecik
775
Toplu
Sırtta
Kırılan (Hacıkırı)
600
Toplu
Sırtta
Kırıt
420
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Kızılçukur
600
Yolboyu
Sırtta
355
Korucak
725
Toplu
Vadide
Kozoluk
800
Toplu
Sırtta
Kösebalcı
200
Toplu
Sırtta
Kurbanlı
190
Toplu
Sırtta
Kürkçü
50
Toplu
Sırtta
MeĢelik (ġamlar)
475
Toplu
Yamaçta
Musalı
600
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Nacarlı
50
Toplu
Yamaçta
Pirömerli
600
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Puğkaracadağ
150
Toplu
Sırtta
Resulköy
325
Yolboyu
Sırtta
Sağlıklı
250
Dağınık
Yamaçta
Sarıibrahimli
125
Toplu
Sırtta
Sırtta (Yamaçta) Orman
Sarıkoyak
800
Yolboyu
BitiĢiğinde
Sarıveli
140
Toplu
sırtta
Sayköy
140
Toplu
Sırtta
Sıraköy
200
Toplu
Yamaçta Orman Ġçi
Sucular
210
Toplu
Sırtta
TaĢçılı
325
Toplu
Sırtta
TaĢkuyu
225
Toplu
Sırtta
TaĢobası
250
Toplu
Sırtta
Tekkeköy
100
Toplu
Sırtta
Tepeköy
250
Toplu
sırtta
TepetaĢpınar
750
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Topaklı
600
Toplu
Yamaçta
UlaĢ
325
Toplu
Sırtta
Yakaöy
50
Toplu
Sırtta
Yalamık
725
Toplu
Yamaçta
Yalınayak
60
Toplu
Ovada
YanıkkıĢla
475
Toplu
Sırtta
Yazlık
420
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
Yeniköy
850
Toplu
Yamaçta
Yeniköy
200
Toplu
Sırtta Orman BitiĢiğinde
356
Alt kuĢakta yer alan birçok köy yerleĢmesi geliĢerek belediye örgütlü yerleĢmeler
konumuna gelmiĢtir. Örneğin Burhan köy kendisine çok yakın olan Kürkçü köyü ile
birleĢerek Bahçe ismini almıĢ ve belediye örgütüne kavuĢmuĢtur. Arpaçsakarlar köyü ve
Tekkeköy de büyüyerek belediye örgütüne kavuĢmuĢtur. Sariibrahimli, çavuĢlu ve IĢıktepe
köyleri büyüyen Mersin Ģehrinin sınırları içerisinde kalmıĢtır. Mersinin bu kuĢakta yer alan
köyleri orta kuĢaktaki köylerine göre daha az göç vermektedir. Büyük ölçüde verimli
arazilere sahip olan köylere orta kuĢaktan iĢçi olarak gelen köylülerde bulunmaktadır.
357
4.
ARAZĠ
KULLANIM
PLANLAMASINA
YÖNELĠK
ÖNERĠLER
Hem morfolojik birimlerin, hem de bu birimler üzerindeki arazi kullanım durumları
önceki bölümlerde detaylı olarak üzerinde durulmuĢtu. Bu bölümde ise önceki bölümlerde
ayrıntılı olarak üzerinde durulan konular ıĢığında CBS teknolojilerini de kullanarak arazi
kullanımına yönelik değerlendirmeler ve önerilerde bulunulmaya çalıĢılacaktır. Bu
bölümde hayvancılık amaçlı, sayfiye amaçlı yaylacılık ve tarımsal faaliyetler için SWOT
analizi yapılmıĢtır. SWOT analizinde ileri sürülen, güçlü, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler
arazi çalıĢmaları esnasında yaylacılara ve köy-kasabalarda yapılan anketlerin sonuçlarına
göre geliĢtirilmiĢtir. Yine bu bölümde CBS teknolojisi kullanılarak ArcMAP 9.1 versiyonu
ile hayvancılık amaçlı yaylacılık amaçlı geçici yayla yerleĢmelerinin ve daimi
yerleĢmelerin kuruluĢ yerlerinin uygun alanlara kurulup kurulmadığı hususunda analizler
yapılmıĢtır.
Analizlerde önerilerin sistematik bir Ģekilde verilmesi için çalıĢmanın ana çatısını
oluĢturan, yüksek dağlık kuĢak, orta kuĢak (sayfiye yaylacılık) ve Alt kuĢak (tarım
kuĢağı) olmak üzere üç bölümde hakim olan arazi kullanım faaliyeti esas alınmıĢtır.
ÇalıĢma yöntem olarak yükseklerden alçak kesimlere doğru bir ele alıĢ tarzı olduğu için
analizlerde de bu sıra takip edilecektir.
4.1. HAYVANCILIĞA YÖNELĠK ÖNERĠLER
Yüksek dağlık kuĢak üzerinde arazi kullanım olarak en yoğun faaliyetin
hayvancılık faaliyeti olması nedeniyle ilk analiz hayvancılığa yönelik analiz olacaktır. Bu
hususta öncelikli olarak yaylaların kuruluĢ yerleri incelenmiĢtir.
Yaylaların kuruluĢ yerlerine yönelik olarak ArcMap 9.1 versiyonu kullanılarak
mekansal analiz yapılmıĢtır. Analizde insan yaĢamı için gerekli olan hususlar istatistikte
kullanılarak öncelikle ne tür veriler kullanılacağına karar verilmiĢtir. Yine bu hususta
arazide yapmıĢ olduğumuz gözlemler, yaylacılara uygulamıĢ olduğumuz anketler esas
alınarak kriterler oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır. Bilgisayar ve program desteği ile yaylaların,
yükselti değerleri, eğim dereceleri, bakı Ģartları çıkartılmıĢtır. Yine yaylaların mevcut su
kaynaklarına olan uzaklıkları da bilgisayar yardımıyla ve yaylacılara uygulanan anket
verilerine göre hesaplanmıĢtır. Böylece analizde altlık olarak kullanılacak veriler
358
yükseklik, eğim, bakı ve su kaynaklarına olan uzaklık olmak üzere, dört kriter esas
alınmıĢtır.
Mekansal analizde altlık olarak bu kriterlerin seçilmesinde etkili olan faktörler ve
bu verilerin nasıl kullanıldığına baktığımızda Ģunları söyleyebiliriz;
Yükseklik: yaylacılık faaliyetlerinin yapıldığı kat ―Yükselti‖ olarak esas
alınmıĢtır. Yaylalar 1375 metre (Gülek kasabası sınırları içerisindeki Kuyucak yaylası)
yükseltiden, 2990 metre yükseltideki Camızpınar yaylası arasında kalan yükselti esas
alınmıĢtır. Yükseklik verilerine göre standart sapma hesaplanmıĢ en uygun yaylalar 1833
metre ile 2650 metreler arasındaki yaylaların uygun, diğer alanlarda kurulanların ise
nispeten problemli oldukları saptanmıĢtır. Buna göre 47 yayla uygun yükseltide 28 yayla
ise yükselti kriterine göre problemli alanlarda kurulmuĢlardır. Bu nedenle Analizde bu
kriterin standart sapma sonucunda ortaya çıkan değerleri değil mevcut yükselti koĢulları
esas alınmıĢtır.
Eğim: insanların rahat hareket edebildikleri ve yayla meskenlerinin inĢa edildiği
alanlar ―Eğim‖ kriteri olarak ele alınmıĢtır. Bu hususta mevcut yayla meskenlerinin inĢa
edildiği alanların nokta bazında eğim değerleri program yardımıyla hesaplanmıĢtır. Elde
edilen değerlerin standart sapması hesaplandıktan sonra yayla yerleĢmeleri için en uygun
eğim derecesinin 0-13 olduğu saptanmıĢtır. Böylece bu kritere göre 62 yayla uygun eğim
koĢullarındadır. 13 yayla ise problemli alanlarda kurulmuĢ yaylalardır. En problemli yayla
ise Karanlık Dere vadisi içerisindeki MaĢat yaylasıdır. Eğim derecesi en yüksek yayla olup
% 37‘lik bir eğime sahiptir.
Bakı: yaylaların kuruluĢ yerleri açısından bakı Ģartları da oldukça önemlidir.
Program yardımıyla yaylaların kuruluĢ yerlerinin bakı Ģartları derce cinsinden hesaplanmıĢ
ve en büyük değer düz alanlar (sıfır) olarak çıkmıĢtır. Elde edilen diğer verilerin standart
sapması hesaplandığında kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatıdaki yaylaların kuruluĢ yerleri
hatalı, güney, güneydoğu, güneybatı, doğu ve batı yönleri ise uygun yönler olarak
çıkmıĢtır. Bu verilere göre düz alanlarda güney olarak kabul edilmiĢ ve sonuçta 59 yayla
uygun bakı koĢullarında 16 yayla ise uygun olmayan bakı Ģartlarını taĢımaktadır.
Suya yakınlık: su daimi ve geçici yerleĢmelerin kurulabilmesi için en önemli
kriterlerden bir tanesidir. Mevcut yaylaların su kaynaklarına olan uzaklıkları mevcut anket
verileri ve sayısal haritalar üzerinde su kaynaklarına en kısa mesafeden çizgi çizilerek
uzaklık hesaplanmıĢtır. Mevcut verilere göre suya olan uzaklıkların standart sapmaları
359
hesaplanmıĢ ve su kaynağına en yakın 108 en uzak ise 1266 metre uzaklık esas alınmıĢtır
buna göre 56 yayla uygun koĢullarda, 19 yayla ise su problemi olan yaylalardır
(Çizelge:40).
Çizelge: 40. Mekansal analiz kriter değerleri
Analiz kriterleri
Uygun olan
Uygun olmayan yayla
yayla sayısı
sayısı
1375 – 2990 m.
75
-
Eğim
0 – 13
62
13
Bakı
90-270(S,SE,SW,
59
16
56
19
46
29
Yükselti
Kriter aralığı
E,W)
Su kaynaklarına uzaklık
Sonuç
108 – 1266 m.
Yapılan analiz önce dört kriterinde standart sapmaları sonucuna göre yapılmıĢ ve
bu dört kritere göre sadece 24 yayla hiç sorunu olmayan yayla, 51 yayla ise mutlaka en az
bir kritere göre problemli olarak çıkmıĢtır. Bu oldukça düĢük bir sonuçtur. Bu nedenle
yükselti kriterini mevcut yükseltinin tamamı doğru kabul edilerek analiz yapılmıĢ ve
sonuçta 38 yayla uygun kriterlerde çıkmıĢtır. Analiz sonucunda mevcut çıkan alanların 100
metre yakınındaki yaylalarda doğru alana kurulmuĢ oldukları hesaba katılmıĢ ve 46 yayla
hiç problemi olmayan yayla, 29 yayla ise en az bir problemi olan yayla olarak ortaya
çıkmıĢtır. Analiz sonucunda mevcut yaylaların yaklaĢık % 61‘lik kısmının belirtilen
koĢullara uygun alanlarda kurulmuĢ oldukları ortaya çıkmıĢtır (ġekil:42 , Harita:76, 77,
78, 79).
360
ġekil: 42. Mekansal analizde kullanılan altlık haritalar ve sonuçta ortaya çıkan uygun yayla
alanları
361
Harita: 76. Dümbelek platosunda uygun yayla alanları ve mevcut yaylalar
362
Harita: 77. Zirve platosu ve yüksek plato alanlarında uygun yayla alanları ve mevcut
yaylalar
363
Zirve platosunda yer alan bazı yaylaların uygun yayla alanlarına çok uzak
mesafelerde kurulmuĢ oldukları dikkat çekmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında
buralarda çok dikkati çekecek büyüklükte su kaynaklarının olmamasıdır. Ancak bu alan
yaylacıların en yoğunlukta olduğu alandır. Bu yaylaların kuruluĢ yerlerine baktığımızda
bunların buradaki buzul göllerinin kenarlarında kurulmuĢ olduklarının
görmekteyiz
(Harita: 78). Buradaki yaylacılar su ihtiyaçlarını gölden ve çok kısa dönemli su temin
edilebilen küçük kuyulardan elde etmektedirler.
KuruluĢ yerleri uygun olmayan bazı yaylalarda ise mera potansiyelinden dolayı
bu alanların yaylak olarak tutulması su ihtiyacını ise doğal yollarla değil de suni olarak
çözmektedirler. UlaĢım aracı olarak hayvanların kullanıldığı dönemlerde yakın çevreden
―eĢek, katır veya atlar‖ la su taĢınarak yaylacılık faaliyetleri sürdürülmektedir. Günümüzde
ise bu havyaların yerini traktörler almıĢ durumdadır. Traktörle taĢınan su 3- 4 günlük su
ihtiyacını gidermektedir. Yaylacılar çamaĢırlarını yıkamak için su taĢımazlar su kaynağının
yakınına giderek çamaĢır yıkama iĢlemini gerçekleĢtirirler (Foto:135)
Foto: 135. ÇamaĢırlarını yıkamak için çeĢme baĢına inmiĢ bir yaylacı
364
Harita: 78. Yazıgöl çevresi
365
Harita: 79. Gülek kasabası sınırları dahilindeki ve KesiktaĢ tepesi çevresindeki yaylalar.
366
Analizlerle ortaya çıkmayan ama kuruluĢ yeri riskli olan yaylalarda mevcuttur.
Gülek kasabası sınırları içerisindeki Karboğazı yaylak alanındaki Karboğazı yaylası
tamamen kayĢat konisi üzerine kurulmuĢ ve büyük bir risk altındadır (Foto:136). Bu
yaylanın yeri değiĢtirilerek analiz sonucunda çıkan uygun alanlar bu kimselere yaylak
olarak tahsis edilmelidir.
Foto: 136. KayĢat konileri üzerine kurulmuĢ ve büyük bir risk altında olan Karboğazı
yaylası
Mekansal analiz için oluĢturulan kriterler ile beraber mevcut yaylalar arasındaki
uzaklıklar hesap edilmiĢ ve önerilebilecek yeni yayla yerleri ortaya çıkartılmıĢtır. Mevcut
yaylalar arasındaki uzaklık yaylalar arasında ki mesafeler yine ArcMAP 9.1 versiyonu
kullanılarak hesap edilmiĢtir. Hesaplamada yaylalar arasındaki en yakın mesafeler esas
alınmıĢtır. Ortaya çıkan mesafelerin ortalaması alınmıĢ ve her yayla arasında 3225 metre
uzaklık olduğu ortaya çıkmıĢtır. Böylece analizde yaylalar etrafına 3200 metrelik buffer
oluĢturularak 0-3200 metreler hariç tutularak analize katılmıĢtır (Çizelge: 41 , ġekil:43).
367
Çizelge: 41. Önerilebilecek yayla alanları için kriterler
Analiz kriterleri
Yükselti
Kriter aralığı
1833 – 2650 m.
Eğim
0 – 13
Bakı
90-270 (S,SE,SW, E,W)
Su kaynaklarına uzaklık
Yaylaların birbirine olan mesafesi
108 – 1266 m.
0 – 3200 m. (hariç diğer
yerler)
Yapılan mekansal analiz sonucuna göre yaylacılar için önerilebilecek yeni
alanların güney kesimde daha az çünkü zaten mevcut yaylalar mevcut, kuzey kesimde ise
çok daha geniĢ alanlıdır (Harita:80, 81). Aslında bu alanların büyük bir kısmının
terkedilmiĢ yayla alanlarına karĢılık gelmektedir.
368
ġekil: 43. Önerilebilecek yayla alanları analiz Ģeması
369
Harita: 80. Önerilebilecek yayla alanları
370
Harita: 81. Önerilebilecek yayla alanları
371
Yaylacılık faaliyetleri hakkında SWOT analizi de uygulanmıĢtır (ġekil:44).
Güçlü Yönler
Zayıf Yönler

ÇalıĢma alanının yüksek dağlık kuĢağında,
oldukça geniĢ otlak alanlarının varlığı,

Orta kuĢağa yakın alanlarda yaylaların
orman sınırı içerisinde kalması,

Ot çeĢitliliğinin fazla olması,


Yaz döneminde yaylada
koĢullarının yaĢanması,
Yaylalarda otlak alanlarının sarp ve eğim
derecesinin oldukça fazla olması,

Hayvancılığın modern Ģekilde yapılmaması,

Hayvan sayısının bazı alanlarda çok fazla
olması
uygun
iklim

Yaylacılıkla uğraĢan ailelerin deneyimli
olmaları,

Yaylacılıkla uğraĢan nüfusun önemli bir
potansiyel oluĢturması
Fırsatlar
Tehditler

Üretilen hayvansal ürünlerin hızlı olarak
pazarlanabildiği sayfiye amaçlı yaylalara
yakınlık,

Hayvansal ürünleri satın almak için yaylaya
kadar gelebilen tüccarların olması,

Yaylalarda üretilen hayvansal ürünlere artan
rağbet,

Hayvancılıkla
azalıĢ
uğraĢan
aile

Yaylada kapasitesinin üzerinde hayvan
otlatılması erozyonu Ģiddetlendirmekte,

Yeni ekim sahalarında keçilerin fidanlara
zarar vermesi,

Yaylacılıkla uğraĢan nüfusun yaĢlanması,
sayısındaki
SONUÇ

Yaylacılık faaliyetinde çeĢitli düzenlemeler yapılmalı,

Arazinin kapasitesi üzerinde hayvan beslenmesine izin verilmemeli,

Yeni ağaçlandırılan ve tel örgü ile çevrili alanlarda kontrollerin sıklaĢtırılması,

Yaylacılara yıllık düzenli eğitici seminer programlarının düzenlenmesi,

Özelliklede çıkabilecek yangın alanları ve müdahaleleri hususunda bilinçlendirilmelidirler,

Doğaya verdikleri zararların tespit edilmesi durumunda cezalar verilmeli,

Modern Ģartlarda bu yaylacılığın sürdürülmesi teĢvik edilmeli,

Gerekli durumlarda kredi sağlanmalı,
ġekil: 44. Hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetleri ile ilgili SWOT analizi
372
4.2. TURĠZM VE REKREASYON ALANLARININA ĠLĠġKĠN ÖNERĠLER
Rekreasyon amaçlı yaylalar yoğun olarak orta kuĢakta yer almaktadır. Genellikle
yükseltisi 1000-1300 metreler arasında yoğunlaĢan yaylaların geliĢmesinde Ģehir
merkezlerine ulaĢım imkanlarının kolay olması oldukça etkilidir. Sayfiye amaçlı yaylaların
en büyüğünü Adananın yaylası olarak bilinen eski ismi ile Tekir, yeni ismi ile Akçatekir
kasabasıdır. KıĢ nüfusunun sadece 2-3 bin kadar olduğu yaylada yaz nüfusu 100 bin‘e
kadar çıkmaktadır. Akçatekir sayfiye yaylası EcemiĢ-Akçatekir grabeni içerisinde
bulunmaktadır. Orta Anadolu‘dan Akdeniz Bölgesi‘ne açılan pencere konumundaki
yaylada yaz dönemlerinde kuzey sektörlü rüzgarların serinletici etkisi vardır. Bu da
yaylacılığa olumlu yönde etki sağlamaktadır. Bu graben sahası içerisindeki tüm köyler
sayfiye amaçlı yayla olma yolunda olduklarını görmekteyiz.
Akçatekirden sonra ikinci büyük yayla ise Çamlıyayla (Namrun) yaylasıdır.
Günümüzde ilçe merkezi durumundaki yayla kıĢ döneminde normal nüfusu olan 8 bin
civarında bir nüfusa sahiptir. Yaz dönemlerinde ise Akçatekir gibi bu yaylada Ģehir
karakterinde olup 100 bin‘i aĢkın nüfusu barındırır.
ÇalıĢma alanı içerisinde sadece bu yaylalar olmayıp bunların yanında birçok
yayla mevcuttur. Bunların baĢlıcaları batıdan itibaren; Arslanköy, Güzelyayla, Çapar,
Gözne, Sebil, Gülek, Aspava, Eskikonacık ve Yenikonacık yaylalarıdır. Akçatekir grabeni
içerisinde yer alan Pozantı kasabası da yaz dönemlerinde sayfiye yaylalar sınıfına dahil
olmaktadır. Bolkar Dağları‘nın kuzeyinde bulunan Darboğaz ve Aktoprak kasabaları da
yaz dönemlerinde sayfiye yayla karakteri kazanmaktadır.
Sayfiye amaçlı yaylar hususunda SWOT analizi uygulanmıĢ ve Ģu sonuçlara
ulaĢılmıĢtır;
373
Güçlü Yönler
Zayıf Yönler

Yaz döneminde yaylalarda uygun iklim
koĢullarının yaĢanması,

Bazı yaylaların orman sınırı içerisinde
kalması,

Yaz dönemlerinde serin havaya duyulan
ihtiyaç,

Herkesin yaylaya
olmaması,

Yaylacılık kültürünün mevcudiyeti,

Yaylada ev kiralarının yüksek olması,

UlaĢım imkanlarının çok kolay olması,


Yaylaların Ģehir merkezlerine çok uzak
olmaması,
Yaylada yiyecek ve giyeceklerin Ģehir
merkezlerine göre daha pahalı olması.

Doğal güzelliklerin mevcudiyeti ve bunların
insanları cezbetmesi.
Fırsatlar
çıkma
imkanlarının
Tehditler

UlaĢım imkanlarının her geçen gün daha iyi
olması,

AĢırı ve sık binalaĢma çevre için olumsuz
Ģartlar oluĢturmaktadır,

Yaylalarda kalan insanların yaylanın güzel
özelliklerini
daima
anlatmaları
(özendirmeleri),

Yaylada kapasitesinin üzerinde yaylacılar
bulunmaktadır,

Heyelan sahasında binalar inĢa edilmekte,

Ġçme sularında iyileĢtirmelerin yapılması,

KayĢat konileri üzerinde meskenlerin inĢa
edilmesi,

Akçatekir, Aspava, Pozantı, Eskikonacık, ve
Yenikonacık yaylalarının EcemiĢ fayı
üzerinde bulunmaları.
SONUÇ

Sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetinde çeĢitli düzenlemeler yapılmalı,

Yaylaların kapasitesi üzerinde iskana açılmasına izin verilmemeli ve risk alanları iskana açılmamalı,

Sayfiye amaçlı yaylalardaki bahçeli ev dokularının kaybedilmemesi,

Yaylacılara yönelik eğitici seminer programlarının düzenlenmesi (yaylanın nasıl değerlendirileceği
hususta ve yaylada neler yapılabileceği hususunda),

Yaylalarda spor amaçlı alanlarında inĢa edilmesi,

Doğa yürüyüĢü ve arazide dolaĢma hususunda bilgilendirilmeler yapılmalı ve insanlara doğa sevgisi
aĢılanmalı,

Yaylalarda eğitici kamp programları için kiralamaya uygun geniĢ kapasiteli meskenlerinde
yapılması,

Yaylalarda geçici bankacılık iĢlemleri de yapılabilmelidir,

Yaylalarda çevreyi iyi tanıyan (bitki türlerini tanıyan) rehberler için bilinen merkezler kurulmalı,

Yaylalarda daimi meskenlerle beraber çadır yerleĢmeleri de özendirilmeli,

Akçatekir – EcemiĢ koridorunda yer alan yaylalarda depremsellik riski de göz önünde bulundurarak,
sokaklar aĢırı daraltılmamalı ve bu hususta da halk bilinçlendirilmelidir.
ġekil: 45. Sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetleri ile ilgili SWOT analizi.
374
Yaz dönemlerinde Akdeniz ikliminin sıcak ve nemli koĢullarından kurtulup serin
yaylalarda dinlenme ihtiyacı, ovada ve yükseltisi düĢük alanlarda yaĢayan her insanın
gerçekleĢtirmek istediği rüyasıdır. Maddi imkanları müsait olan insanlar bu yaylalarda
kendilerine yazlıklar inĢa etmektedirler. Yüzyıllardan beri Türk insanının yaĢayıĢ tarzına
uygun bir faaliyet olan yaylacılık, günümüzde modern bir tarzda sayfiye amaçlı yaylacılık
faaliyetleri olarak devam etmektedir. Yaz dönemlerinde kuzeyden esen rüzgarlar
sonucunda oldukça serinletici bir havanın hakim olduğu Akçatekir depresyonunda sayfiye
amaçlı yaylalar her geçen gün artmaktadır (Foto:137).
Foto:137. Akçatekir yaylası.
Yaylacılık faaliyetleri yapılırken risk taĢıyan alanların kesinlikle imara
açılmaması gerekmektedir. Günümüzde aĢırı mesken boğulmasına sahne olan Akçatekir de
kayĢat konileri ve fosil heyelan alanlarında binalar inĢa edilmektedir. Bunun acil olarak
önüne geçilmelidir (Foto:138).
375
Foto: 138. Fosil heyelan üzerinde inĢa edilmiĢ meskenler
ÇalıĢma alanı içerisindeki, Mersin, Adana ve Tarsus Ģehirlerinde yaĢayan
insanların nefes alma mekanları olarak tanımlayabileceğimiz bu sayfiye amaçlı yaylaların
çok kısa sürede elden çıkmaması için kısa süreli menfaatler dikkate alınmadan, uzun vadeli
plan ve projeler geliĢtirilmelidir. Aksi takdirde Ģu an herkesin can attığı yaylalar zamanla
iĢlevsiz ve cazibesini kaybetmiĢ mekanlar olacaktır.
376
4.3. TARIMSAL FAALĠYETLERE YÖNELĠK ÖNERĠLER
Hammadde üretim alanları içerisinde değerlendirilen tarımsal faaliyetler çalıĢma
alanımız içerisinde alt kuĢakta yoğunlaĢtığı hususuna daha önceki bölümlerde değinilmiĢti.
Bu nedenle alt kuĢak aynı zamanda tarım kuĢağı olarak da tanımlanmıĢtı. Burada tarımsal
faaliyetler üzerinde kısaca durularak SWOT analizi sonuçlarına göre planlamaya yönelik
öneriler üzerinde durulacaktır.
1071 Malazgirt zaferinden sonra Türklerin Anadolu‘ya yerleĢmeleri ve dolayısıyla
bu bölgelerde de Varsak Türkmenlerinin yerleĢmeleri ile bölgede yarı göçebe bir hayat
tarzı baĢlamıĢtı (Bilgili, 2000, Çelik, 2000). Bolkar Dağları‘nın hemen hemen her yeri aynı
durumda iken zamanla iktisadi faaliyetler değiĢmiĢ yüksek dağlık kuĢakta ve orta kuĢakta
hayvancılık amaçlı ve sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetleri hakim iken, alt kuĢakta tarımsal
faaliyetlerin önem kazanması ve bu kuĢağın tarım kuĢağı olarak ortaya çıkması tamamen
coğrafi Ģartların etkisiyledir.
Alt kuĢakta hakim olan tarımsal faaliyetlere yönelik SWOT analizi uygulanmıĢ ve
ilginç sonuçlara ulaĢılmıĢtır;
377
Güçlü Yönler
Zayıf Yönler

Alt kuĢakta, tarımsal faaliyetler için uygun
iklim koĢullarının mevcut olması ve sahada
Akdeniz ikliminin hakim olması,

Uygun iklim koĢullarına bağlı olarak çeĢitli
ürünlerin yetiĢtirilebilmesi,

YetiĢtirilen ürünlerin
(üzüm, pamuk,
turunçgiller, zeytin, susam, buğday vb.)
ekonomik değerlerinin yüksek olması,

Üretilen ürünlerin pazarlanmasında sorun
yaĢanmaması,

Tarımla uğraĢan ailelerin artık tecrübe
kazanmıĢ olmaları,

Tarım alanları açabilmek için orman
alanlarında tahribatların yapılmıĢ olması,

Eğim derecesi yüksek alanlarda da tarımsal
faaliyetlerin yapılması,

Modern tarıma tam olarak geçilememiĢ
olması,

Sulama olanaklarının kısıtlı ve masraflı
olması,
Fırsatlar
Tehditler

Üretilen tarım
pazarlanabildiği
yakınlık,

Ovada entansif yöntemlerle yapılan tarımsal
faaliyetlere yakınlık,

Modern yöntemlerle tarımsal faaliyetlerin
yapılmaya baĢlaması,

DıĢardan iĢçiye
duyulmaması,
ürünlerin
Ģehir
çok
hızlı olarak
merkezlerine
fazla

Tahribat sonucunda orman
daralmanın meydana gelmesi,

Bilinçsiz olarak üst üste aynı ürünün
ekilmesi,

Tarımla uğraĢan kesimin çok eğitimli
olmaması,

Hızlı ĢehirleĢme ve hatalı imar çalıĢmaları
sonucunda, mevcut verimli tarım arazileri
tehdit altındadır.
ihtiyaç
alanlarında
SONUÇ

Tarımsal faaliyetinde çeĢitli düzenlemeler yapılmalı,

Bu kuĢakta tarımla uğraĢan kesim bilinçlendirilmeli,

Çiftçinin ihtiyaç duyduğu dönemlerde kredilerle desteklenmeli,

Orman arazilerine zarar veren kimseler tespit edilerek caydırıcı cezalar verilmeli,

Ekonomik getirisi daha fazla olan ürünler özendirilmeli,

Dolgu yüzeylerinde mevcut geniĢ kuru tarım alanlarının sulu tarım alanına dönüĢtürecek projeler
geliĢtirilmeli,

Sulama suyu problemlerine çözüm üretilmelidir,

Verimli tarım arazileri yerleĢim alanlarına dönüĢtürülmemeli
ġekil:46. Tarımsal faaliyetlere yönelik SWOT analizi
378
Bu kuĢakta modern tarım hızla yayılmaktadır. Bağ alanlarında Tarsus beyazı olarak
bilinen üzüm çeĢidinin yanında çekirdeksiz üzüm yetiĢtiriciliği de artıĢ göstermektedir. Alt
kuĢak adeta sadece üzüm bağlarının bulunduğu kuĢak gibi bir görüntüye sahiptir
(Foto:139)
Foto: 139. Alt kuĢakta mevcut üzüm bağları
Ekonomik değeri fazla olan ürünlerin yanında, halkın kendi ev ihtiyaçları için ve az
miktarda satmak amacı ile patlıcan, biber, bamya, domates vb. ürünler de
yetiĢtirilmektedir. GüneĢlenme süresinin fazla olması nedeniyle bazı tarlalardan yılda iki
ürün alındığı da olmaktadır. bu nedenle tarımla uğraĢan halk bilinçlendirilerek daha verimli
bir Ģekilde arazi kullanılmalıdır. Çiftçilerin ihtiyaç duydukları dönemlerde krediler
sağlanmalı, tarım ilaçları ve gübre alımları hususunda kolaylıklar gösterilmelidir.
379
4.4. YERLEġĠM ALANLARINA YÖNELĠK ÖNERĠLER
Bilindiği gibi insanların yaĢamlarını sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları
hammadde ve bunların üretim alanları, zamanla tahrip edilerek veya yapılan hatalı
planlamalar sonucunda mevcut verimli tarım arazilerinin yerleĢim alanlarına dönüĢmesi
oldukça önemli bir sorundur. YerleĢim yeri planlamaları yapılırken mevcut arazi kullanım
durumu da dikkate alınarak planlamaların yapılması verimli tarım arazilerinin muhafaza
edilmesini sağlayacaktır. Bu hususa dikkat edilmemesi Tarsus ovasının yerleĢim ve sanayi
alanları ile iĢgal edilmesi gibi alt kuĢata ki verimli tarım arazileri de yerleĢim ve sanayi
alanlarına dönüĢecektir.
Burada ArcMAP 9.1 versiyonu kullanılarak öncelikli olarak çalıĢma alanımız
içerisindeki mevcut yerleĢim alanlarının kuruluĢ yerlerinin aĢağıda belirtilecek olan
kriterlere ne kadar uygunluk gösterdiği irdelenecektir.
Yapılan bu mekansal analizde yerleĢmeler için öncelikli olarak yükseltiler
sınırlandırılmıĢ yükselti için en yüksek sınır 1600 metreler esas alınmıĢtır. Eğim % 0-6
arasında olan alanlar tarımsal faaliyetlere ayrılmıĢ, yerleĢmeler için ise eğim % 6-12 olan
alanlar tercih edilmiĢtir. Jeolojik olarak Alüviyal alanlar yerleĢme için uygun olmayan
sahalar içerinde değerlendirilerek bağ-bahçe için uygun alanlar olarak belirlenmiĢtir.
Yaylalarda olduğu gibi, yerleĢme için de asıl ihtiyacın su olması nedeniyle su kaynaklarına
1000 metre uzaklıkta olan yerler esas alınmıĢtır. Arazi kullanım haritasında belirtilen
orman alanları, tarım yapılan alanlar hariç tutulmuĢtur.
Bu kriterlere göre çalıĢma alanımızın kuzey kesiminde yer alan yerleĢmelerin
sadece % 20‘si belirtilen kriterlere uygun yerlerde kurulmuĢtur (Harita:82). Bu kesimde
yerleĢmelerin bu derece uyumsuz çıkmasının birinci sebebi bizim analiz kısmında
yerleĢmeleri 1600 m. ile sınırlandırmıĢ olmamızdır. Zira Halkapınar kasabasına bağlı
Osmanköseli, Delimahmutlu ve Yassıkaya köyleri 1600 metrenin üzerinde yerleĢmelerdir.
Ġkinci olarak ise suya bağlı olarak 1000 metrenin esas alınmasıdır. Günümüzde insanlar bu
engeli çok rahatlıkla aĢarak çok uzak mesafelerden su getirebilmektedirler.
380
Harita: 82. Bolkar Dağları‘nın kuzey kesiminde yer alan yerleĢmeler ve uygun yerleĢim
alanları
381
Harita: 83. Bolkar Dağları‘nın güney kesiminde yer alan yerleĢmeler ve uygun yerleĢim
alanları
382
Güney kesimde yer alan yerleĢmelerin yaklaĢık %50 si belirtilen kriterlere uygun
yerleĢim alanlarında kurulmuĢlardır. Daha öncede belirtildiği gibi günümüzde su
kaynaklarına yakın olma koĢulu hemen hemen kalkmıĢtır. Ġnsanlar çok uzak mesafelerden
içme suyu temin edebilmektedirler.
Ġçme suyuna olan yakınlık hesaba katılmaksızın sadece eğim, yükselti ve mevcut
arazi kullanım Ģartlarına bağlı olarak bir analiz yaptığımızda, yerleĢmelerin kuruluĢ
yerlerinin yaklaĢık olarak % 80‘inin yerleĢim için uygun alanlarda kurulmuĢ olduklarını
görmekteyiz (Harita:84, 85).
383
Harita: 84. Su kaynakları hesaba katılmaksızın uygun yerleĢim alanları (kuzey kesim)
384
Harita: 85. Su kaynakları hesaba katılmaksızın uygun yerleĢim alanları (güney kesim)
385
SONUÇ
Bolkar dağları Akdeniz bölgesi içerisinde genelde denize paralel olarak uzanan
Toros Dağları‘nın, Orta Toroslar bölümünün önemli bir kısmını meydana getirmektedir.
ÇalıĢma alanımız ise bu kütlenin doğu kesimini oluĢturmaktadır. ÇalıĢma alanımız olan
Bolkar Dağları‘nın doğu kesimi yaklaĢık olarak 3600 km²‘lik bir alan kaplamaktadır.
ÇalıĢma alanı hem jeomorfolojik birimler hem de arazi kullanımı açısından oldukça
zengindir. Bu zenginliklerin ortaya çıkmasında; yüksek dağlık kütle üzerinde Pleyistosen
döneminde buzullaĢmanın yaĢanması ile oluĢan buzul Ģekillerinin mevcudiyeti,
kireçtaĢlarının yaygın olmasına bağlı olarak karstik Ģekillerin bulunmasıdır. Dönemsel
olarak iklim değiĢkenliğinin yaĢanması daha önce oluĢmuĢ olan Ģekillerde değiĢikliklere
yol açmıĢtır. OluĢum olarak genç bir oluĢuma sahip olan Bolkar dağlarında farklı
seviyelerde birçok aĢınım yüzeyine rastlanır.
Bolkar Dağları‘nın 2000 metreden daha yüksek kesimlerinde Pleyistosen
döneminde meydana gelmiĢ olan buzul Ģekillerine rastlanır. Günümüzde Toros sistemi
üzerinde yaklaĢık 4000 metrelerden geçen daimi kar sınırı pleyistosenin Würm döneminde
dağların kuzey yamacında 1950 metrelerden geçmekteydi.
Pleyistosen döneminde Bolkar Dağları‘nın zirve platoları bölümünde plato tipi
buzullaĢma gerçekleĢmiĢ ve plato yüzeylerinin Ģekillenmesinde etkili olmuĢtur. Bununla
beraber bu kesimde 30‘u aĢkın sirk, 15 civarında buzul vadisi ve buzul vadilerinin
birçoğunun ağız ve yan kısımlarında moren depolarına rastlanılmaktadır.
AraĢtırma sahamızda hemen hemen her jeolojik döneme ait kireçtaĢlarının
mevcudiyeti çok çeĢitli karstik Ģekillerin oluĢmasına olanak sağlamıĢtır. Karstik Ģekillerin
en büyüğü olan polyelere 2200 metrelerde bulunan Dümbelek platosu üzerinde rastlanır.
Polyelerin oluĢumunda buzul döneminde periglasiyal iklim Ģartlarını taĢıyan Dümbelek
platosunda nivasyon buzulları polyelerin oluĢumuna katkıda bulunmuĢtur. Bu nedenle
buradaki polyelerin oluĢumunda sadece erime değil tektonizma ve buzullaĢma etkili
olmuĢtur. Bu alandaki karstlaĢma buzullaĢma iliĢkisi üzerinde yeni çalıĢmalara gereksinim
duyulmaktadır.
Sahamız içerisinde orta ve alt kuĢakta da dolin uvala ve mağara Ģekillerine rastlanır.
Turizm ve dolayısıyla da arazi kullanım açısında Ashab-ı Kehf mağarası oldukça
önemlidir. ÇalıĢma alanının yüksek kesimlerinde mağara, düden ve çökme dolinlerinin iç
386
kısımları soğuk hava deposu gibi kullanılmakta ve buralarda hayvansal ürünler
depolanmaktadır. Bu yerlere sahamızda ―Orbuk‖ adı verilmektedir.
ÇalıĢma alanımız içerisinde 5 ayrı seviyede yükselti basamakları tespit edilmiĢtir.
Bunlar;
2500 – 3100 m Zirve Düzlükleri (D 0)
1750 – 2500 m Yüksek Platolar (D I)
1000 – 1750 m Orta seviyede Platolar (D II)
450 – 1000 m Alçak Platolar (D III)
200 – 450 m Travertenler ve Dolgu yüzeyleri (D IV)
Tespit edilen bu yüzeyler arazi kullanım durumu ile çakıĢtırılarak;
Yüksek ve Zirve düzlükleri → Yüksek dağlık KuĢak (Hayvancılık amaçlı yaylacılık),
Orta kuĢak
→ Sayfiye yaylalar kuĢağı;
Alçak platolar ve Travertenler - dolgu yüzeyleri
→Tarım kuĢağı olarak tasnif edilmiĢtir.
ÇalıĢma alanında birçok kertik ve yarma vadiler bulunmaktadır. Bu alanlar
genellikle ormanlarla kaplı alanlardır. Yarma vadiler (boğazlar) oldukça eğimli yamaçlara
sahip olduğu için arazi kullanım açısından en kullanıĢsız alanlardır.
ÇalıĢma alanın alt kuĢağından ova alanına geçiĢ sahasında yoğunlaĢan birikinti koni
ve yelpazeleri arazi kullanım açısından oldukça önemli sahalar olup bu alanlar bağ bahçe
alanları için çok verimli alanlardır.
ÇalıĢma alanındaki ana arazi kullanım Ģekilleri kuĢaklara göre değiĢiklikler arz
etmektedir. Yüksek dağlık kuĢak hayvancılık amaçlı yaylacılık açısından oldukça önemli
olup bu kuĢakta yaklaĢık 70 aktif yayla mevcuttur. Bu kuĢakta yaylacılık faaliyetleri 1071
Malazgirt savaĢından sonra bölgeye yerleĢen Varsak Türkmenlerinin sürdürdükleri
yaylacılık faaliyetleridir.
Bölgedeki hayvancılık amaçlı yaylacılık faaliyetleri yılın belli dönemlerinde
yapılmaktadır. Genellikle zirve platosundaki yaylalar haziran ayı ortalarından itibaren
ulaĢılırken, yüksek platolarda yer alan yaylalara genellikle mayıs ayı ortalarında çıkılır.
Yayladan dönüĢler zirvelerde ağustos ayının son haftasında baĢlar alt kesimde ise eylül ayı
387
sonu hatta ekim ayına da sarkmaktadır. Böylece kullanım olarak üst yayladakiler yaklaĢık
3 aylık bir süre yaylada kalırlarken, alt yaylalarda 5-6 aylık bir yaylada kalıĢ süresi vardır.
Hayvancılıkla uğraĢan yaylacılar üretmiĢ oldukları hayvansal ürünleri sayfiye
yaylalarında çok rahatlıkla pazarlamaktadırlar. Yaylalara ulaĢım imkanları da her geçen
gün artmaktadır.
Birçok imkanların yenilenmiĢ olmasına rağmen hayvancılık amaçlı yaylacılıkla
uğraĢan aile sayısı her geçen gün azalmaktadır. Buna rağmen yaylalardaki hayvan sayısı
azalmamaktadır.
ÇalıĢma alanının orta kuĢağında yaz dönemlerinde iklim Ģartlarının uygun
olmasından dolayı sayfiye amaçlı yaylacılık faaliyetlerinin yoğunlaĢmıĢtır. Yine ulaĢım
olanaklarının her geçen gün daha kolay olması sayfiye yaylalarının cazibesini
artırmaktadır. En önemli sayfiye yaylaları; Akçatekir, Çamlıyayla (Namrun), Gülek,
Pozantı, Arslanköy, Gözne, Güzelyayla, Aspava, Eskikonacık, Yenikonacık, Meydan ve
BaĢoluk yaylalarıdır. Bu alanların % 60‘lık bir bölümü Akçadekir-EcemiĢ depresyonunda
yer almaktadır. Sayfiye amaçlı yaylaların planlanmaması durumunda yakın gelecekte
büyük çevre sorunlarıyla karĢı karĢıya kalınacaktır.
Orta kuĢakta geniĢ alanlar kaplayan dikili alanlarda kiraz yetiĢtiriciliği
yapılmaktadır. Sadece bitkilerin toprağa tutunma döneminde suya ihtiyaç duyan kiraz
ağaçları daha sonraki dönemlerde su ihtiyacı fazla olmamaktadır. Sayfiye amaçlı
yaylacıların evlerinin bahçelerinde de kiraz ağaçlarına yoğun olarak rastlanır. Bunun
yanında Ģeftali, kayısı, armut ve elma ağaçları azda olsa mevcuttur.
ÇalıĢma alanın alt kuĢağı tarımsal faaliyetlerin yoğunluk kazandığı bir kuĢaktır. Bu
kuĢakta dolgu yüzeylerinde toprak geliĢimi iyi olduğu için ve verimlilik derecesi diğer
kuĢaklara göre daha iyi olduğundan tarımsal faaliyetler birincil geçim kaynağı
durumundadır.
Alt kuĢakta en yoğun olarak yapılan tarımsal faaliyet bağcılıktır. Tarsus beyazı en
geniĢ ekim alanlarına sahip olmasına rağmen Ġzmir üzümü yetiĢtiriciliği de önem
kazanmıĢtır. Bağ alanları modern yöntemler kullanılarak inĢa edilmektedir.
Bu kuĢakta diğer bir önemli tarım ürünü pamuktur. Çukurova ve bunun içerisinde
bulunan Tarsus ovasında yoğun olarak yetiĢtirilen ve büyük bir ekonomik değeri olan
388
pamuk bu kuĢakta da yetiĢtirilmektedir. Günümüzde tarım ilaçlarının pahalı olması pamuk
üretiminde azalıĢ meydana getirmektedir.
Ekonomik getirisi fazla olan bir diğer tarımsal faaliyet ise narenciye bahçeleridir.
Genellikle vadi tabanlarında narenciye bahçeleri mevcuttur. Bahçelerin bu alanlarda
yoğunlaĢması su ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Narenciye ürünlerinden yoğun olarak
portakal, mandalina, limon, turunç ve greyfurt yetiĢtirilir.
Genel olarak arazi kullanım da görülen sorunlara bakıldığında; hayvancılık amaçlı
yaylaların bazılarında meraların kapasitesinin üzerinde hayvan otlatılmaktadır. Bunun
önüne geçilmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Yaylacılar eğitilerek mevcut
kaynakların
(örneğin orman varlığı, su kaynakları vb.) doğa tahribatı yapmadan
kullanılmasını sağlamalıdır. Yeni dikim alanların da hayvan otlatılmamalıdır.
Sayfiye amaçlı yaylalarda da düzenlemeler yapılmalıdır. Risk teĢkil eden fosil
heyelan sahalarına ve kayĢat konilerinin bulunduğu kesimler kesinlikle iskana
açılmamalıdır. Yaylalardaki bahçeli ev dokusu korunmalıdır. Kaçak iskanlar önlenmeli
aĢırı yaylacı ihtimallerine karĢı çadır alanları oluĢturulmalıdır.
Tarım kuĢağında arazi kullanımı durumu üst kuĢaklara göre daha da
çeĢitlenmektedir. Bağ alanlarının oldukça yoğun olduğunu görmekteyiz. Bu kuĢakta
nadassız kuru tarım alanların da erozyon problemi olan sahalarda çiftçiler eğitilmeli
erozyona karĢı önlemler alınmalıdır. Yine alt kuĢakta sulu tarım alanlarını artırmak için
yeni projeler geliĢtirilmelidir.
389
Ege, Ġsmail “Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminde Jeomorfolojik Birimler
Üzerinde Arazi Kullanımı”, Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Ali Özçağlar,
s.423
ÖZET
Akdeniz bölgesinde yer alan Bolkar dağlarının doğu kesimi hem
jeomorfolojik birimler ve hem de arazi kullanımı açısından oldukça zengindir.
Bu çalışmada öncelikli olarak sahanın jeomorfolojik birimleri ortaya
çıkartılmış ve arazi kullanım durumu ile birleştirilerek işlenmiştir.
Bolkar dağlarında hemen hemen her jeolojik döneme ait kireçtaşları
mevcuttur. Saf ve killi kireçtaşları üzerinde çeşitli karstik şekiller gelişmiştir.
Yüksek dağlık kuşata bulunan tabanlı karstik şekillerden olan polye uvala ve
dolinler içerisinde herhangi bir tarımsal faaliyet olmayıp, yaylacılar
tarafından otlak alanı olarak kullanılmaktadır. Mağara, bazı düden ve çökme
dolinleri ise hayvansal ürünleri depolamak için kullanılmaktadır.
Araştırma
sahasının
2000
metrelerden
yüksek
kesimlerinde
Pleyistosen döneminde buzullaşmaya bağlı olarak oluşmuş buzul şekillerine
de rastlanılır. Bu sahalarda sirkler, buzul vadileri, moren depoları vb. gibi
buzul şekillerine yaygın olarak rastlanır. Buzul şekillerinin yoğunlukta
olduğu alanlar arazi kullanım olarak, yaylacılar için hayvanların otlatıldığı
meralardır.
Bolkar dağları üzerinde beş aşımım yüzeyi mevcuttur. Bunlar en
yüksekten itibaren;
2500 + metreden zirve düzlükler (D 0 Oligosen aşınım yüzeyi)
1750 – 2500 yüksek düzlükler (D I Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeyi)
1000 – 1750 Orta yükseltide Platolar (D II Üst Miyosen aşınım yüzeyi)
450 – 1000 Alçak platolar (D III Pliyosen aşınım yüzeyi)
200 – 450 Travertenler ve Dolgu yüzeyleri (D IV Pliyo-kuvaterner
aşınım yüzeyi)
Bu yüzeyler arazi kullanım durumu ile birleştirilerek üç ana kuşak
tespit edilmiştir. Bunlar;
390
Yükseltisi 1750-3524 m arasında olan kuşak yüksek platolar ve zirveler
kuşağını oluşturmaktadır. Bu kuşaktaki yoğun arazi kullanım durumu ise
hayvancılık amaçlı yaylacılıktır. Bunun yanında orman alanları ve orman
alanları içerisinde dikim sahaları mevcuttur.
Yükseltisi
1000-1750
m.
Arasını
sayfiye
amaçlı
yaylar
kuşağı
oluşturmaktadır. Bu kuşak içerisinde yer alan kasabalar yaz dönemlerinde
büyük şehirlerden buralara yönelen insanlarla adeta şehir karakteri
kazanırlar. Bu kuşakta yaylacılara pazarlanmak üzere kiraz, vişne, şeftali,
kayısı, elma, armut ve erik ağaçlarının bulunduğu bahçe tarımı yaygındır.
Yine Sebil kasabası çevresindeki üzüm bağları da yaylacılara pazarlanmak
üzere yetiştirilir.
Yükseltisi 200-1000 metreler arasında ise tarım kuşağı yer almaktadır.
Burada tarımsal ürünlerden en fazla, pamuk, üzüm, narenciye, buğday,
zeytin, mısır, küncü vb. gibi ürünler yetiştirilir.
Anahtar
kelimeler: Bolkar
dağları,
jeomorfolojik
birimler,
arazi
kullanım, yaylacılık, planlama.
391
Ege, Ġsmail, “Land Use In Geomorphological Units on the East Part of Bolkar
Mountains”, Advisor: Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR, 423p.
SUMMARY
East part of Bolkar mountains, where it is in the Mediterranian region.
It is very rich both geomorphological units and land use. There are a lot of
Karstik landforms because of being the limestones. In addition, there are
glacial landforms on the upper 2000 meters zone.
On the Bolkar mountains, there are fişve erosional surfaces;
Picks plateaus; upper + 2500 (Oligosen erosional surfaces, D 0)
High plateaus 1750 – 2500 (Lower-Middle Miosen erosional surfaces,
DI)
Middle plateaus 1000 – 1750 (Upper Miosen erosional surfaces D II)
Low plateaus 450 – 1000 (Pliosen erosional surfaces D III )
Travertines and depositional surfaces 200 – 450 (Plio-Quaterner
erosional surfaces D IV)
There are three belts on the Bolkar Mountains. Firstly, it is
transhumance which is related to purpose of stockbreeding belt, its altitude
is high than 1750 meters.
Second belt is sayfiye transhumance. Generally rich mans come to
relax in the fresh air. Altitude of this belt is between 1000-1750 meters. Some
Sayfiye Transhumances are Akçatekir, Çamlıyayla, Arslanköy, Gözne,
Güzelyayla, Gülek, Aspava, Eski konacık, Yeni konacık, Pozantı, Adrboğaz
and Aktoprak.
Third belt is agricultural belt. Generally in there, it is cultivated cotton,
orange, grape, olive, wheat, corn like wise crops. Altitute of this belt is
between 200-1000 meters.
392
Olive spreads between 100 m. and 600 meter. As a the highest cultived
area is near the Kaklıktaşı village. In here crops are brought as a commercial
in the wide fields.
Key Words: Bolkar Mountain, Geomorphologic Units, Land Use,
Transhumance, planning.
393
BĠBLĠYOGRAFYA
Adana Ġli Arazi Varlığı, (1998) (Arazi Yapısı, PLANLAMA, Toprak ÇeĢitleri, Tarım
Arazileri) BaĢbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara
Adana Ġlinin Arazi Kullanım Potansiyeli, (Jeo.Müh. Ataman YAġAR-Hatice
BEYAZÇĠÇEK-Nildan YALÇIN ve Gani ABASIKIELEġ)
Maden Tetkik
Arama Genel Müd. Rapor. Derleme No:10239, Temmuz, 1999
Adana-Pozantı Civarının Jeolojisi ve CevherleĢmesi, (Jeo.Müh. M. Ziya ATEġ-Ali
ÇEVĠKBAġ ve Mithat HASARLI) Maden Tetkik Arama Genel Müd. Rapor.
Derleme No:
, 1992
Akay, E.-Uysal, ġ., 1988, Orta Torosların Post-Eosen Tektoniği, MTA Dergisi, 108, 57-68
Akçatekir (Adana) Ġmar Planı araĢtırması, 2000 (hazırlayan Adnan Gürcan)
Alaçık, N.-Erkal, T., 1979, ―Bölge Planlamasında Jeomorfoloji ve Köykentler.‖
Jeomorfoloji Dergisi Sayı: Yıl: 9 Sayı:8, sy:85-104, ANKARA
Alagöz, C.A., 1944, Türkiye‘de karst olayları hakkında bir araĢtırma, Türk Coğ. Kurumu,
Yay. No: 1, Ankara
Allan, J.A., 1980., Remote sensing in land and land use studies. Geography 65 286 (1980),
pp. 35–44 Part 1.
Apandi, T. and Suhari, S., 1996, ―Thematic maps for land-use and regional planning in
Indonesia with a case study on environmental geology of the Greater Bandung
Area.‖ In: Atlas of Urban Geology 8, UN — ESCAP United Nations, New
York, pp. 62–72.
Ardos, M., 1972, ―Morfolojik metotlarla fayların yaşlarının tespiti‖. Jeom. Der. Sayı:4,
sy.179-191, Ankara
Arpat, E. And ġaroğlu, F., 1975, The East Anatolian Fault System:thoughts on its
development. Bull. Mineral res. expl. Inst. Turkey, 78, 33-39
Atalay, Ġ., 1973, ―Toros Dağlarında Karstlaşma ve Toprak teşekkülü Üzerine Bazı
Araştırmalar‖. TJD Jeomorfoloji Dergisi Sayı:5 s. 135-153, Ankara
Atalay, Ġ. 1987a, Sedir (Cedrus Libani, A. Rich) Ormanlarının YayılıĢ Gösterdiği Alanlar
ve Yakın Çevresinin Genel Ekolojik Özellikleri ile Sedir Tohum Transfer
394
Rejiyonlaması. Tarım, Orman ve KöyiĢleri Bakanlığı Orman Genel Müdrlüğü
Yayını, Genel No: 663, Seri no: 61, ANKARA
Atalay, Ġ., 1987b, Türkiye Jeomorfolojisine GiriĢ (GeniĢletilmiĢ 2. baskı ). Ege Üniv.
Edb. Fak. Yay. No:9, Ġzmir
Atalay, Ġ., 1988, ―Toros Dağlarında Karstlaşma ve Karstik Alanların Ekolojisi‖. TJD
Jeomorfoloji Dergisi Sayı:16 s. 1-9, Ankara
Atalay, Ġ., 1989, Toprak Coğrafyası, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yay. No: 8,
Ġzmir
Atalay, Ġ. 1994, Türkiye Vejetasyon Coğrafyası. Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova,
Ġzmir.
Barbieri, M. - Bonachea, J. - Corsini A. and Giusti, C., 2002, A GIS-based model for
geomorphological impact assessment of a railway track (province of Modena,
Italy), Geografia Fisica e Dinamica Quaternaria 25 pp. 11–22.
Bazin, M., (ç. H. KARA), 1994, Orta Toros Yörüklerinden Sarıkeçili AĢireti, A. Ü., Türk.
Coğ. ArĢ. ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı:3 sy:323-350, ankara
Beinat, E. - Bressan, M. - Jones M. and Fabbri, K., 1999, Geographical information
systems and environmental impact assessment, UNIGIS, Amsterdam
Bilgili, A. S., 2000, Tarsus Türkmenleri(Varsaklar), Anadolu‘da ve Rumeli‘de Yörükler ve
Türkmenler Sempozyumu Bildirileri, 83-101, Tarsus
Bilgin, A., 1989, YerleĢme Alanının Seçiminde Jeomorfoloji, Jeomorfoloji Dergisi, C.17,
S.17 s.35-42, Ankara
Blumenthal, M., 1949, Belemedik Paleozoik Penceresi ve Bunun Mezozoik Kalker
Çevresi (Kilikya Torosları). M. T. A. Yay. Seri, D, Jeol. Hart. Mat. No:3,
Ankara
Blumenthal, M., 1952, Toroslar da Yüksek Aladağ Silsilesinin Coğrafyası, Stratiğrafisi ve
Tektoniği Hakkında Yeni Etütler. M. T. A. Yay. Seri, D, Jeol. Hart. Mat. No:6,
Ankara
Blumenthal, M., 1956, Yüksek Bolkardağın Kuzey Kenar Bölgelerinin ve Batı
Uzantılarının Jeolojisi (Güney Anadolu Torosları). M. T. A. Enst. Yay. Seri, D,
No:7, Ankara
395
Bocco, G. - Mendoza M. and Velázquez A., 2001, ―Remote sensing and GIS-based
regional geomorphological mapping—a tool for land use planning in
developing countries,‖ Geomorphology, Volume 39, Issues 3-4, August 2001,
Pages 211-219
Bonachea, J., Bruschi, V. M., Remondo, J., González-Díez A., Salas, L., Bertens, J.,
Cendrero, A., Otero, C., Giusti, C., Fabbri, A., Ramón, J., González-Lastra
and José María Aramburu, An approach for quantifying geomorphological
impacts for EIA of transportation infrastructures: a case study in northern Spain
Boyer, L. - Fierz S. and Monbaron, M., 1998, ―Geomorphological heritage evaluation in
karstic terrains: a methodological approach based on multicriteria analysis,‖
Supplementi di Geografia Fisica e Dinamica Quaternaria 3 (1998), pp. 103–
113.
BozkuĢ, F., 1987, Toros Göknarı (ağabeyes cilicica Carr)‘nın Türkiyedeki doğal dağılıĢı
ve Silvikültürel Özellikleri, Orman genel Müd. Yayını No: 660, Seri No:60,
Ankara
Burnett, A.D., 1988. Geological and terrain mapping in Hong Kong. In: Geology and
Urban Development: Atlas of Urban Geology 1 UN — ESCAP, Bangkok, pp.
85–97.
Calzolari, C. - Ongaro, L. - Sarfatti P. and Magazzini P., (1996), Use of Landsat TM
and DEM data in producing reconnaissance scale soil maps. In: Proceedings,
ISSS International Symposium (Working groups RS and DM), Ouagadougo
(Burkina Faso), 6–10 February 1995, ISSS pp. 325–340.
Christian , C.S., 1957, The concept of land units and land systems. Proc. Pac. Sci. Congr.,
9th 20 (1957), pp. 74–81.
Chuah, G.C.M., 1987. The hydrological impact of land use changes on runoff in the upper
Bukit Timah Basin. Unpublished academic exercise. National University of
Singapore.
Çalapkulu, F., 1980. Geological study of Horoz granodiorite, Turkiye Jeol. Kur. Bult. 23,
59,68.
396
Çelik, ġ., 2000, XVI. Yüzyılda Ġçel Yörükleri Hakkında Bazı Değerlendirmeler,
Anadolu‘da ve Rumeli‘de Yörükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri,
83-101, Tarsus
Çiçek, Ġ., 2001, “Mut ve Yakın Çevresinin Jeomorfolojisi.‖ F.Ü. sosyal Bilimler Dergisi,
Cilt:11, Sayı: 2 sy.1-20, Elazığ
Daymond, J.R. - DeRose R.C. and Harmsworth G.R., 1995, Automated mapping of
land components from digital elevation data. Earth Surf. Processes Landforms
20, pp. 131–137.
Demirci, A., (1938), Bolkardağ Madeni, M. T. A. Mec. No.4 Ankara
DemirtaĢlı, E., 1975. Stratigraphic correlation of the lower Paleozoic rocks of Iran,
Pakistan and Turfcey. In Alpanr S (ed): Congress of Eart Sciences, 50 th year of
the Republic, Ankara, MTA. Special Publication, 204-222.
DemirtaĢlı, E., 1981. Summary of the Palaeozoic stratigraphy and variscan events in the
Taurus Belt Newslelter, I.G.C.P. Project No: 5, Correlation of Variscan and pre
variscan events in the Alpine Mediterranean Belt 3, 44-57.
DemirtaĢlı, E., Bilgin, A.Z., Erenler., W., Isiklar., S., Sanh, D. Y., Selim, M., Turhan,
N., 1975, Geology of the Bolkar Mountains, in Alpan S. (Ed), Congress of Eart
Sciences, 50 th year of the Republic, Ankara, MTA. Special Publication, 42-57.
DemirtaĢlı, E., Tutha, N., Bilgin, A.Z. ve Selim, M., 1984, Geology of The Bolkar
Mountains, Geology of The Taurus Belt da., 26-29 Eylül, 125-142
Díaz de Terán, J.R. - Francés, E. - Duque A. and Cendrero, A., 1992, ―Indicators for
the assessment of environmental impacts from small industrial installations;
application to an asphalt agglomerate plant in northern Spain‖ In: M.
Hermelin, Editors, Environmental Geology and Applied Geomorphology in
Colombia, AGID-Univ. EAFIT, Medellín (1992), pp. 121–134.
Doğu, A.F.- Çiçek, Ġ.- Gürgen, G., (1994), ―Orta Toroslar da (Seydişehir, Gülnar)
Karstlaşma Tipleri‖: A.Ü. Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama. Der.
Sayı: 3
ANKARA
397
Dubuq, M. - Darteyre J.P. and Revel J.C., (1991), Identification and cartography of soil
surface erosion and crusting in the Lauragais (France) using SPOT data and a
DEM. ITC Journal 1991–2 pp. 71–77.
Ege, Ġ., 2005, Göksu Boğazının Jeomorfolojik Özellikleri, Türk Coğrafya Kurumu ve Ġ.Ü.
Edebiyat Fakültesi, Ġsmail Yalçınlar Sempozyumu, Ġstanbul
Ege, Ġ.-Gerçek, D., 2005, Topoğrafik Parametreler Yardımı Ġle Cbs Ortamında
Morfolojik Birimlerin Tespiti: Tufanbeyli Havzası Örneği, Ege Coğrafi Bilgi
Sistemler Sempozyumu ve Sergisi, Bildiriler Kitabı, Ġzmir
Ege, Ġ.-Tonbul, S., 2003, Tufanbeyli Havzası ve Yakın Çevresinin (Adana)
Jeomorfolojisi, A.Ü., TÜCAUM, Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt:1, Sayı:2,
sy.103-122
Ege, Ġ.-Tonbul, S., 2005, Soğanlı Dağlarında KarstlaĢma BuzullaĢma ĠliĢkisi, ĠTU,
TURQUA, Türkiye Kuvaterner Sempozyumu V, 02-05 Haziran 2005, Ġstanbul
Eler, Ü., 1988, Türkiyede Boylu Ardıç (Juniperus excelsa Bieb.) ormanlarında hasılat
araĢtırmaları, Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Tek. Bült. Ser. No:192
Erik, S., 1976, Step-Orman GeçiĢ Bölgelerinde Yer Alan Karagöl Çevresinin
Vejetasyonu Üzerine Ekolojik ve Sosyolojik Bir AraĢtırma, Ormancılık
AraĢtırma Enstitüsü Der. 22(2) 54-75
Erinç, S. (1959), ―Bölge Planı Nasıl Yapılır?‖, Ġstanbul Üniversitesi Coğrafya Enst.
Dergisi, Sayı:10, Ġstanbul.
Erinç, S. (1963), ―Tatbiki Coğrafya ve Planlama‖, ĠTÜ Mimarlık Fakültesi Yay.(ġehircilik
Kürsüsü), ġehircilik Konferansları, No:1, Ġstanbul.
Erinç, S., 1960, ―Konya Bölümünde ve İç Toros Sıralarında Karst Şekilleri‖, Türk Coğ.
Derg. 20
Erinç, S., 1971, Jeomorfoloji II , Ġ.Ü. Coğ. Enst. Yay. No: 28
Ġstanbul
Erinç, S., 1973, ―Türkiye'nin Şekillenmesinde Neotektoniğin Rolü ve Jeomorfoloji
Jeodinamik İlişkileri (Geomophologicia Evicences of Neotectonıce in Turkey)‖
: Jeomorfoloji Derg. S. 5 s.11-25
Ġstanbul
Erinç, S., 1982, Jeomorfoloji I , Ġ.Ü . Coğ. Enst. Yay. No: 2931
Ġstanbul
Erol, O., 1979a, Dördüncü Çağ (Kuvarterner) Jeoloji ve Jeomorfolojisi. A.Ü. DTCF Yay.
No: 16
ANKARA
398
Erol, O., 1979b, ―Türkiye’de Neojen Ve Kuaterner Aşınım Dönemleri ve Bu Dönemlerin
Aşınım Yüzeyleri ile Yaşıt (Korelan) Tortulara Göre Belirlenmesi‖,
Jeomorfoloji Dergisi Sayı: 8, S:1-40 ANKARA
Erol, O., 1983, ―Türkiye'nin Genç Tektonik ve Jeomorfolojik Gelişimi‖, Jeomorfoloji Der.
Sayı: 11 s. 11-22
ĠSTANBUL
Erol, O., 1989, Türkiye Jeomorfolojisi: Türkiye‘nin Jeomorfolojik Evrimi ve Bu Günkü
Genel Jeomorfolojik Görünümü. Ġ.Ü. Deniz Bil. ve Coğ. Enst.
(YayınlanmamıĢ Teksir) ĠSTANBUL
Erol, O., 1990, Batı Toros Dağlarının Messiniyen Paleojeomorfolojisi ve Neotektoniği,
Türkiye 8. Petrol Kongresi, Bildiriler Kitabı, 371-386
Erol, O., 1993, ―Ayrıntılı Jeomorfoloji Haritaların Çizim Yöntemi‖. Ġ.Ü. Deniz Bil. ve
Coğ. Enst. Bült. Sayı: 10
ĠSTANBUL
Eroskay, S.O., 1980, ―Karst Kaynaklarının Geliştirilmesi‖. Ġ.Ü. Coğ. Ens. Der. Sayı: 23
ĠSTANBUL
Escap Secretariat, , 1988. Geological information for planning in Bangkok, Thailand. In:
Geology and Urban Development: Atlas of Urban Geology 1 UN — ESCAP,
Bangkok, pp. 24–60.
Finke, P. - Hartwick, R. - Dudal, R - Ibanez, J. - Jamagne, M. - King, D. Montanarella L. and Yassoglou , N., (1998), Georeferenced soil database for
Europe. In: Manual of procedures, European Commission p. 184.
Food and Agriculture Organization (FAO), (1995)., Planning for Sustainable Use of
Land Resources: Towards a New Approach, Land and Water Development
Division, Rome
Garbrecht, J. and Martz, L.W. (1995), Agricultural Research Service Publication
NAWQL 95-3, TOPAZ: An automated digital landscape analysis tool for
topographic evaluation, drainage identification, watershed segmentation and
subcatchment parameterisation: TOPAZ user manual, U.S. Department of
Agriculture, p. 95-3.
García, M. J. P. and Camarasa, A. M. 1999, Use of geomorphological units to improve
drainage network extraction from a DEM : Comparison between automated
extraction and photointerpretation methods in the Carraixet catchment
399
(Valencia, Spain) International Journal of Applied Earth Observation and
Geoinformation, Volume 1, Issues 3-4, Pages; 187-195
Gedik, A., Birgili, S., Yilmaz, H. and Yoldas, R., 1979, Mut-Ermenek Silifke yoresinin
jeolojisi ve petrol olanaklari: Turkiye Jeol. i'u, , rfC'; 22,7-26.
Gemici, Y., 1992, Bolkar Dağları‘nın (Orta Toroslar) Flora ve Vejetasyonu, Ege
Üniversitesi AraĢtırma Fonu, Proje No: 1988/011, Proje Raporu, Ġzmir
Giannetti, F., - Montanarella, L. and Salandin R., 2001, ―Integrated use of satellite
images, DEMs, soil and substrate data in studying mountainous lands,‖
International Journal of Applied Earth Observation and Geoinformation,
Volume 3, Issue 1, Pages 25-29
Giles and Franklin, S.E., (1998), ―An automated approach to the classification of the
slope units using digital data.‖ Geomorphology 21 3–4 pp. 251–264
Göney, S., 1976, Adana Ovaları 1, Ġ. Ü. Yay. No:2162, Coğ. Enst. Yay. No:88, Ġstanbul
Gözenç, S., (1978), Küçük Menderes havzasında arazinin kullanılıĢ ve sınıflandırılması, Ġ.
Ü., Yay. No:2396, Coğ. Enst. Yay. No: 94, Ġstanbul
Gözenç, S., (1979) Bolu depresyonu ve yakın çevresinde araziden faydalanma (land-use),
Ġ. Ü., Yay. No:2598, Coğ. Enst. Yay. No: 108, Ġstanbul
Gözenç, S. (1980), ―Arazi Kullanma ‗Land Use‘ Haritalarında Standardizasyon ve Türkiye
Ġçin Bir Öneri‖, Ġstanbul Üniversitesi Coğrafya Enst. Dergisi, Sayı:23, Ġstanbul.
Güney, E., 1994, Jeoloji-Jeomorfoloji Terimleri Sözlüğü. D.Ü. Eğitim Fak. Yayınları No:6
Diyarbakır
Gürgen, G., 1993, ―KırgıbaĢ Platosunun Jeomorfolojisi ve Araziden Yararlanma
Arasındaki ĠliĢkiler, A.Ü. TCAUM, Türkiye Coğrafyası Dergisi, Ankara
Gürses, M.K.-Gemici, Y.-Özkurt, N.-Gülbaba, A.G.-Özkurt, A. ve Tüfekçi, S., 1996,
Bolkar
Dağları
Karaçam(Pinus
nigra
Arn.
Var. Pallasiana Schneid)
Populasyonlarında Biyolojik ÇeĢitlilik Üzerine AraĢtırmalar, International
Symposium on In-Sti Conservation of Plant Genetic Diversity, Poster Bildiri, 48 Kasım 1996, Belek-Antalya
400
Gürsoy, C. R., 1975, Türkiyenin Tabii Yolları, Türk Coğrafya Dergisi, Cumhuriyetimizin
50. yıl Özel sayısı, Sayı(No): 26, sy:24-31, Ġstanbul
Ġçel Ġli Arazi Varlığı, (1998) (Arazi Yapısı, PLANLAMA, Toprak ÇeĢitleri, Tarım
Arazileri) BaĢbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara
Ġçel Ġlinin Arazi Kullanım Potansiyeli, (Jeo.Müh. ġenol ġAHĠN-Ġbrahim KOÇ-Nevzat
BÖKE ve Gani ABASIKIELEġ) Maden Tetkik Arama Genel Müd. Rapor.
Derleme No:10210, Mayıs, 1999
Ġzbırak, 1977, Sistematik Jeomorfoloji, A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Yayınlar(Harita Genel Müdürlüğü Yayınları), Ankara
Johansen, U., 2005, 50 Yıl Önce Türkiye‘de Yörüklerin Yayla Hayatı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara
Jordan G. and Csillag, G. 2001, Digital terrain modelling for morphotectonic analysis: A
GIS framework In: H. Ohmori, Editors, DEMS and geomorphology, Special
Publication of the Geographic Information Systems Association vol. 1, Nihon
University, Tokyo (2001), pp. 60–61
Jordan, G. and Schott B., Application of wavelet analysis to the study of spatial pattern
of morphotectonic lineaments in digital terrain models. A case study, Remote
Sensing of Environment, Volume 94, Issue 1, 15 January 2005, Pages 31-38
Jordan, G., & Csıllag, G. (2003). A GIS framework for morphotectonic analysis—A case
study. Proceedings, 4th European Congress on Regional Geoscientific
Cartography and Information Systems, 17–20 June, 2003, Bologna, Italy.
Proceedings, 2: 516–519. Regione Emilia-Romadna, Servizio Geologico,
Bologna.
Kantarcı, M.D., 1983, Akdeniz Bölgesinde Doğal Ağaç ve Çalı Türlerinin Yayılışı ile
Bölgesel Yetişme Ortamı Özellikleri Arasındaki İlişkiler. Ġstanbul Üniversitesi
Yayın No:3054, Ġstanbul.
Kasapoğlu, K. E., (1987), ―Doğu Akdeniz’in sismotektonik özellikleri: sonlu elemanlar
çözümlemesi.‖ Yerbilimleri, 14, 309-317
Kaster, Daniel S. – Medeiros, C. B. and Rocha, H.V., 2005, ―Supporting modeling and
problem solving from precedent experiences: the role of workflows and case-
401
based reasoning‖ Environmental Modelling & Software, Volume 20, Issue 6,
June 2005, Pages 689-704
Khantaprab, C. and Boonop, N., 1988. Urban geology of Bangkok metropolis: a
preliminary assessment. In: Geology and Urban Development: Atlas of Urban
Geology 1 UN — ESCAP, Bangkok, pp. 107–135.
Koca, H. - Özdemir, Ü. ve ġahin F.Ġ., 2005, ―Ulaşım Coğrafyası Açısından Gülek
Boğazı‖ Doğu Coğrafya Dergisi, Sayı:14 sy:7-30
Koca, H. 1995, Göznede Yayla Turizmi, Doğu Coğrafya Dergisi, Sayı:1, Erzurum
Koçman, A., 1993, Türkiye Ġklimi, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yay. No: 72,
Ġzmir
Koçman, A., 1997, Türkiye‘de YerleĢim, Nüfus ve Doğal Kaynaklar, Türk Coğ. Der. S.32,
s. 1-10, Ġstanbul
Korkmaz, H., 2001, Kahraman MaraĢ Havzasının Jeomorfolojisi, Kahraman MaraĢ
Valiliği, Ġl Kültür Müdürlüğü Yayınları No:3 Kahraman MaraĢ
Kürschner, H., (1982). Vegetation und Flora der Hochregionen der Aladağları und
Erciyes Dağı / Türkei. Dr Ludwig Reichert Verlag, Wiesbaden.
Kürschner, H., (1983). Mittlerer Taurus Vegetation Karte. Tübinger Atlas des Vorderen
Orient (TAVO), A VI 4, Dr Ludwig Reichert Verlag. Wiesbaden.
Kürschner, H., (1984). Der östliche Orta Toroslar (Mittlerer Taurus) und angerenzende
Gebiete; Eine formationskundliche Darstellung der Vegetation SüdostAnatoliens. Dr Ludwig Reichert Verlag. Wiesbaden.
Lee, D.R. (1970), “The Location Of Land Use Types”, Economic Geography,
Vo:35
Lirios, J.F., 1969. Rainfall intensity–duration–frequency maps for Kingston and St.
Andrew, Jamaica. Caribbean Meteorological Institute, mimeographed.
Maksud Kamal A.S.M. and Midorikawa S., 2004, GIS-based geomorphological
mapping using remote sensing data and supplementary geoinformation: A case
study of the Dhaka city area, International Journal of Applied Earth
402
Observation and Geoinformation, Volume 6, Issue 2, December 2004,
Pages;111-125 Bangladesh
Marchetti M. and Rivas, V., 2001, Editors, Geomorphology and Environmental Impact
Assessment, Balkema, Lisse, The Netherlands.
Mc KENZĠE, D.P., (1972), ―Active Tectonics of the Mediterranean Region‖. Geophysical
Journal Roy. Astr. Soc., Vol.30, P.109-185
McNee, R.B. (1970), ―Regional Planning, Bureacracy and Geography, Economic
Geography‖, Vol:46
Miller, D.J., Ahmad, R. and Mansingh, A., 1992. The effects of population pressure on
the physical environment of Jamaica. Jamaica Journal of Science and
Technology 3, pp. 1–15.
Natoli, S.J. (1971), ―Zoning and The Development Of Urban Land Use Patterns‖,
Economic Geography, Vol:47
Niğde Ġli Arazi Varlığı, (1998) (Arazi Yapısı, Planlama, Toprak ÇeĢitleri, Tarım
Arazileri) BaĢbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara
Oktay, F., 1982, Ulukisla ve cevresinin stratigrafisi ve jeolojik evrimi: Turkiye Jeol. Kur.
Bull. 25, 15-23.
Özçağlar, A. - Özgür, M.- Somuncu, M. Bayar, R.-Yılmaz, M. – YüceĢahin, M.Yavan, N.-Akpınar, N. Ve Karadeniz, N., 2006, ÇamlıhemĢin Ġlçesinde
Doğal Ve BeĢeri Kaynak Tespitine Bağlı Olarak GeliĢtirilen Arazi Kullanım
Kararları, Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merkezi (TÜCAUM),
Coğrafi Bilimler Dergisi, C:4, Sayı:1, Ankara.
Özçağlar, A. (1988), ―Türkiye‘deki Tarım Alanlarının Coğrafi DağılıĢının Doğal Çevreyle
ĠliĢkisi‖, A.Ü.D.T.C.F. Coğrafya AraĢtırmaları Dergisi, Sayı:11, Ankara.
Özçağlar, A. (1988), Kazova‘nın Coğrafyası, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst.,
BasılmamıĢ Doktora tezi, Ankara.
Özçağlar, A. (1992), ―Türkiye‘de ġeker Pancarı Ekim Alanlarının Coğrafi DağılıĢı‖,
Türkiye Coğrafyası Uyg. ve AraĢtırma Merkezi Dergisi, Sayı:1, Ankara.
403
Özçağlar, A. (1993), ―Türkiye‘de ġeker Fabrikalarının Coğrafi DağılıĢı ve ġeker
Üretimimiz‖, Türkiye Coğrafyası Uyg. ve AraĢtırma Merkezi Dergisi, Sayı:2,
Ankara.
Özçağlar, A. (1994), ―ÇarĢamba Ovası ve Yakın Çevresinde Araziden Faydalanma‖,
Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merk. Dergisi, Sayı:3, Ankara.
Özçağlar, A. (1997), Ezinepazar Depresyonunun(Amasya) Coğrafyası, Ekol Yayınevi,
Ankara.
Özçağlar, A. (1997), Türkiye‘de Belediye Örgütlü YerleĢmeler(Kasabalar-ġehirler), Ekol
Yayınevi, Ankara.
Özçağlar, A. (2003), Coğrafyaya GiriĢ, Hilmi Usta Matbaacılık, Ankara.
Özçağlar, A. (2005), ―Türkiye‘de Mülki Ġdare Bölümlerinin Ġdari Coğrafya Analizi‖,
Türkiye Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Coğrafi Bilimler Dergisi,
C:3, Sayı:1, Ankara.
Özgül, N., 1976, ―Torosların Bazı Temel Jeolojik Özellikleri‖, T.J.K Bülteni Cilt: 19 s. 6578
ANKARA
Özgür, E.M. (1998), Türkiye Nüfus Coğrafyası, GMC Basın-Yayın, Ankara.
Özgür, E.M. (2000), Türkiye Coğrafyası, Hilmi Usta Matbaacılık, Ankara.
Pamir, Hamit N., (1975), 1:500 000 ölçekli Türkiye jeoloji haritası: Explanatory text of
the geological map of Turkey, Hatay
Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü
yayınlarından Ankara
Panizza, M. - Fabbri, A. - Marchetti M. and Patrono, A., 1996, ―Geomorphologic
analysis and evaluation in environmental impact assessment,‖ ITC Publication
32 (1996), p. 372.
Pickering, R.P., 1990. Digital image analysis of SPOT multi-spectral data for topographic
mapping. MSc thesis, ITC, Enschede, The Netherlands.
Richards, J.A., (1994), Remote Sensing Digital Image Analysis, Springer Verlag, Berlin
p. 340.
Rivas, V. - Rix, K. - Francés, E. - Cendrero A. and Brunsden, D., 1997,
―Geomorphological
indicators
for
environmental
impact
assessment;
404
consumable
and
non-consumable
geomorphological
resources,‖
Geomorphology 18 (1997), pp. 169–182.
Sandal, E. K., 2002, Ġçel Ġli Merkez Ġlçesi‘nin BeĢeri ve Ġktisadi Coğrafyası, A.Ü., Sos.
Bil. Enst., Doktora Tezi (YayınlanmamıĢ), Ankara
Sanır, F., 2000, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, Gazi Kitabevi, Ankara.
Saraçoğlu, H., 1989, Akdeniz Bölgesi, M.E.B Yay. Öğretmeni Kitapları Dizisi :175,
Ġstanbul
Schaffer, F. X., 1903, Cilicia: Peterm. Mitteilgh. Grganzgsh. 15, 1.
Schowengerdt, R., (1997), Remote Sensing: Models and methods for image processing,
Academic press, San Diego, CA p. 280.
Sevgi, C., 1984, Adana Ġlinin Kuzeydoğu Kesiminde Yaylacılık, Ege Coğrafya Dergisi,
Sayı:2, Ġzmir
Somuncu, M., 2005, ALADAĞLAR, Yaylacılık ve Dağ Göçebeliği Konusunda Bir
AraĢtırma, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara
ġahin, C. (1984), Aladağ Çayı Havzasında Jeomorfolojik Anabirimlerle Arazi Kullanımı
Arasındaki İlişkiler. TÜBĠTAK Doğa Bilim Dergisi, Seri B, Cilt: 8,
Sayı:2,S.185-196, Ankara.
ġengör, A.M.C., (1980), Türkiye‘nin Neotektoniğinin Esasları, Türkiye Jeol. Kur. Yay.
No:40, Ankara
ġenol, M. – ġahin, ġ. – Duman, T. Y. 1993, Adana-Mersin Dolayının Jeoloji Etüd
Raporu, (1/100.000 Ölçekli Mersin O33 paftası), MTA, Doğu Akdeniz Bölge
Müdürlüğü,
ġenol, M., 1989, Adana Balcalı/Çatalan Bölgesi Geç Tersiyer-Kuvaterner Ġstifinin LitoPedolojik ve sedimantolojik Ġncelemesi, Ç. Ü., Fen Bilimleri Enst.
(YayınlanmamıĢ) Doktora Tezi, Adana
Tarımsal Yapı (Üretim, Fiyat, Değer), 2000. BaĢbakanlık D.Ġ.E. BaĢkanlığı Yayını,
Ankara
TaĢ, B., 2006, Tosya Ġlçesinde Araziden Yararlanma ve Planlamaya Yönelik Öneriler,
A.Ü., Sos. Bil. Enst., Doktora Tezi (YayınlanmamıĢ), Ankara
405
Tchihatcheff, P. De, 1867-69, Asie Mineure Geologie I-III, Paris
Tekeli, O., 1980, ―Toroslarda AlaDağın Yapısal Evremi (Structural evolutıon of Aladağ
Mauntains in Taurs Belt)‖. T.J.K Bülteni Cilt.23
Tonbul, S., 1990, ―Bingöl Ovası ve Çevresinin Jeomorfolojisi ve Gelişimi‖, Atatürk Kültür
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu.Coğrafya
AraĢtırmaları Dergisi. Cilt 2 Sayı: 2 s. 329-352 ANKARA
Tonbul, S.-Ege, Ġ., 2002, Tahtalı Dağlarında Buzul ġekilleri, Doğu Coğrafya Dergisi,
Sayı:7 sy.165-185, Erzurum
Toroğlu, E., 2006, Niğde Ġli YerleĢmeleri ve Lokasyon Planlaması, A.Ü., Sos. Bil. Enst.,
Doktora Tezi (YayınlanmamıĢ), Ankara
Tunçdilek, N. (1986), ―Araziden Yararlanmada Yeni Bir Yöntem Denemesi Ġçin Coğrafi
Gerekçe‖, Ġstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enst. Bülteni, C:2,
Sayı:3, Ġstanbul.
Tunçdilek, N., 1964, ―Türkiye'de Yaylalar ve Yaylacılık‖, Ġ.Ü. Coğ. Enst. Derg. Cilt: 7
Sayı: 14
Ġstanbul
Tunçdilek, N., 1985, Türkiye‘de Relief ġekilleri ve Arazi Kullanımı, Ġ. Ü. Yay. No:3279,
Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enst. Yay. No:3, Ġstanbul
Tunçel, H., 1990, ―Türkiye'de Doğal Çevre Sorunu Olarak Çığlar ve Çığ Olayları‖.
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Bilim ve Uygulama
Kolu. Coğrafya AraĢtırmaları Dergisi. Cilt 2 Sayı: 2
ANKARA
Turoğlu, H., 1997, ―Sinop Şehri ve çevresinde Arazi kullanımı-Jeomorfoloji ilişkisi
(Relationship of Landuse and Geomorphological feature at Sinop City and Its
Vicinity)‖, Türk Coğrafya Dergisi Sayı:33, Ġstanbul.
Turoğlu, H., 2000, ―İğneada Koyunda C.B.S. (Coğrafi Bilgi Sistemi) ile Arazi Kullanımı
Analizi (Land Use Analysis by G.I.S.(Geographical Information Systems) in
Iğneada Bay)‖, 28. Coğrafya Meslek Haftası (10-12 Haziran 1998, Edirne)
Bildiriler, sf:37-52, Türk Coğrafya Kurumu, Ġstanbul.
Turoğlu, H.-ÖZDEMĠR,H., 2004, ―Geomorphological Analyasis using Remote Sensing
and Geographical Information System Technologies in Bartın (NW Turkey) and
406
Its vicinity‖, Proceedings of International Symposium on Earth System Sciences
2004, Istanbul-Turkey, ISBN 975-404-733-2, pages 741-752, Istanbul, Turkey.
Türkçe Sözlük (1983), Cilt I ve II, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
United Nations, 1995., World Urbanization Prospects: The 1995 Revision, Estimates and
Projections of Urban and Rural Populations and of Urban Agglomerations
United Nations, New York.
Voight, B., 1996. The management of volcano emergencies: Nevada del Ruiz. In: Scarpa,
R. and Tilling, R.I. Editors, 1996. Monitoring and Mitigation of Volcano
Hazards Springer-Verlag, Berlin, pp. 719–769.
Yalman(Yalgın), A. R., 1993, Cenupta Türkmen Oymakları - I ve II, Kültür Bakanlığı
Yayınları/256 BaĢvuru Kitaplar Dizisi/12, Ankara
Yılmaz E., (2006), Bir Arazi Kullanım Planlaması Modeli: Cehennemdere Vadisi Örneği,
ÇOB, Doğu Akdeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü, Tarsus
Yurdakulol, E., 1977, Antitoroslarda Pos Ormanları (Adana Karsantı) Vejetasyonunun
bitki sosyolojisi ve ekolojisi Yönünden AraĢtırılması, A.Ü., Fen. Fakültesi
Sistematik Botanik. Kül., doçentlik tezi (basılmamıĢ), Ankara
Zaman, M., 2007, Doğu Karadeniz Kıyı Dağları‘nda Yaylalar ve Yaylacılık, Atatürk
Üniv. Yay. No:960, Fen-Edebiyat Fak. Yay. No: 105, AraĢtırmalar Serisi:
No:75, Erzurum
407
EK-1:
GÖRÜġME FORMU (YAYLA)
YAYLANIN
GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN
ADI:
ADI VE SOYADI:
YÜKSELTĠSĠ:
YAġI:
BAĞLI OLDUĞU KÖY:
KÖYÜ:
BAĞLI OLDUĞU ĠLÇE:
ĠLÇESĠ:
BAĞLI OLDUĞU ĠL:
ĠLĠ:
1. Yaylanın coğrafi konumu: .......................................................
2. Yaylanın ormana yakınlığı nasıldır?
Orman içinde
(
)
Orman bitiĢiğinde
(
)
Ormana yakın
(
)
Alpin katta
(
)
3. Yaylaya çıkmaktaki esas amacınız nedir?
Hayvanların otlatılması
( )
Hava değiĢimi ve dinlenme
(
)
Her ikisi de
(
)
Köy ortak malı
(
)
Özel mülkiyet
(
)
Kiralık
(
)
4. Yaylanızın mülkiyet durumu nasıldır?
5.
Kiralıksa hangi köye aittir? ..........................................................................
6.
Kiralama nasıl yapılmıĢtır, parası nereye ödenmektedir? ..........................
..............................................................................................................
7. Ödenen ücret ne kadardır? ........................................................................
..............................................................................................................
8. Köyden/kasabadan yaylaya göç ne zaman baĢlar? ..................................
..............................................................................................................
9.
Yaylaya çıkıĢ ne kadar zaman alır? ...........................................................
408
10. Yaylada kalıĢ süresi ne kadardır? Ay: ........................ Gün: ……………..
11. Yayladan dönüĢ ne zamandır?
.................................................................
..............................................................................................................
12. Yayladan köye/kasabaya dönüĢ ne kadar zaman alır? ..........................
..............................................................................................................
13. Yaylaya göç Ģekli nasıldır?
Hayvanlar ve aileler araçla
(
)
Aileler araçla, hayvanlar otlatılarak
(
)
EĢyalar yük hayvanlarıyla, hayvanlar otlatılarak
(
)
14. Hayvanlar yaylaya çoban eĢliğinde mi yoksa aileler tarafından mı götürülür?
Çoban götürür
(
)
Aileler götürür
(
)
15. Yaylaya göçerken ve yayladan dönerken hangi yollar izlenir? Mevcut yollar mı, yoksa
yamaç, sırt gibi yerler mi? .......................................................................................................
.....................................................................................................................................
16. Bu yolların takip edilmesinde esas amaç nedir? ………….................................
.........................................................................................................................
17. Hayvanlar yaylaya otlatılarak götürülürse belirli yerlerde konaklama olur mu?
Olursa nerelerde konaklanır? ...........................................................................
.......................................................................................................................
Bu konaklama Ģekli nasıl olur? ...............................................................................
.....................................................................................................................
Konaklama süresi ne kadardır? ..........................................................
..............................................................................................................
18. Yaylaya çıkıĢta ve dönüĢte aynı yollar mı izlenir? ..........................
..............................................................................................................
19. Bu Ģekilde yapılan göçte günde kaç saat yol alınır? .................................
..............................................................................................................
20. EĢyalar hayvanlarla taĢınıyorsa bir ailenin ortalama yükü için kaç hayvan gereklidir?
..........................................................................................................
21. Yayla ile köy arasındaki mesafe ne kadardır? …………….........................
..............................................................................................................
409
22. Yayla ile köy arasındaki ulaĢım durumu nasıldır?
Yaylaya kadar düzenli yol vardır.
(
)
Yayla ile köy arasında belirli bir kesime kadar yol vardır. (
)
Yayla ile köy arasında yol yoktur.
)
(
23. Yaylacılık faaliyeti sırasında motorlu taĢıt kullanılıyor mu?
(
Evet
)
Hayır
(
)
24. Kullanılıyorsa bunlar nelerdir?
Kamyon
(
)
Kamyonet
(
)
Traktör
(
)
Otomobil
(
)
25. Yaylacılık faaliyeti sırasında sürekli yerleĢmelerle iliĢki kurulur mu?
Evet (
)
Hayır (
)
26. 26. Kurulursa bu yerleĢmeler hangilerdir?
Köy (
)
Belde (
ilçe merkezi
)
(
)
Ġl merkezi
(
)
27. Bu yerleĢmelere hangi amaçla gidilir? …………………..........................
..............................................................................................................
28. Bu yerleĢmelere hangi sıklıkta gidilir? ........................................................
..............................................................................................................
29. Yaylada iken köydeki ĠĢler için zaman zaman köye gidiĢ geliĢ olur mu?
(
Evet
)
Hayır
(
)
30. Olursa köye daha çok kimler gider?
Erkekler (
)
Kadınlar ( )
Her ikisi de (
)
31. Kullandığınız yaylalarda kademelenme var mı (aĢağı, yukarı yayla gibi)?
Evet
(
)
Hayır (
)
32. Varsa buralarda kalıĢ süresi ne kadardır?
Yayla adı
Yükselti
Kalış süresi
AĢağı Yayla .............................................................................................
Yukarı Yayla ............................................................................................
33. Yaylada bir kademelenme olmasa bile, hayvanların daha iyi beslenebilmesi için yatay
ve dikey yönde bir yer değiĢtirme olur mu?
Evet
(
)
Hayır (
)
34. Olursa bu nasıl gerçekleĢir ve nerelere gidilir? ........................................
..............................................................................................................
410
35. Sürekli olarak aynı yaylaya mı gelirsiniz?
Evet
(
)
Hayır
(
)
(
)
36. ÇeĢitli nedenlerle yayla yeri değiĢtirilir mi?
Evet
(
)
Hayır
37. DeğiĢtirilirse bu nedenler nelerdir?
..............................................................................................................
38. Eğer ayni yaylaya gelinirse bu faaliyet kaç yıldan beri sürdürülmektedir?
..............................................................................................................
39. Yaylaya çıkıldığında yayla alanında bir hazırlık veya düzenleme yapılır mı?
..............................................................................................................
40. Yaylada nerede kalınır?
(
)
Kıl Çadır
(
)
Branda çadır (
)
Naylon çadır (
)
Keler
)
Diğer
(
)
Ev
(
41. GeçmiĢte nerede kalınırdı?
(
)
Kıl Çadır
(
)
Branda çadır (
)
Naylon çadır (
)
Keler
)
Ev
(
Diğer
(
)
42. Evlerin yapı malzemesi nedir?
Duvarlar:................................................................................
Çatı örtüsü:....................................................,.......................
Diğer bölümler:......................................................................
43. Evlerin yapı malzemesi nereden temin edilir?
Duvarlar:.................................................................................
Çatı örtüsü:............................................................................
Diğer bölümler:......................................................................
44. Yayla meskenlerinin köy meskenlerinden farkı var mıdır?
...............................................................................................
45. Yaylada bulunan çadır veya ev sayısı nedir?
...............................................................................................
411
46. Yayla nüfusu ne kadardır?
Kaç aile?
Günümüzde.....................
Günümüzde...............
10 yıl önce......................
10 yıl önce.................
20 yıl önce....................
20 yıl önce.................
30yıl önce....................
30 yıl önce.................
47. Yaylaya götürülen eĢyalar nelerdir?
...............................................................................................
48. Ġçme suyu nereden sağlanmaktadır?
Kaynak
(
)
ÇeĢme
(
)
Akarsu
(
)
Göl
(
)
Diğer
(
)
49. Su kaynaklarının yaylaya mesafesi ne kadardır?
...............................................................................................
50. Su kaynaklarında azalma veya kuruma olur mu? Olursa ne zaman ve neden?
...............................................................................................
51. Yaylada yakacak odun nereden temin edilmektedir?
...............................................................................................
52. Yaylaya çıkan her ailenin ortalama kaç hayvanı bulunmaktadır?
...............................................................................................
53. Yaylaya çıkarılan hayvan sayısı:
KüçükbaĢ
BüyükbaĢ
Günümüzde.....................
Günümüzde.......................
10 yıl önce......................
10 yıl önce........................
20 yıl önce....................
20 yıl önce......................
30 yıl önce....................
30 yıl önce......................
54. Hayvanların ırkı nedir?
.................................................................................................
55. Sürülerin terkibi nasıldır? (Koyun, kuzu, keçi, oğlak, yoz mal vb.)
...............................................................................................
56. Hayvanların otlatılması nasıl yapılmaktadır?
Aile bireyleri otlatır (
)
Aileler sırayla otlatır (
)
Çoban otlatır
(
)
412
57. Hayvanları çoban otlatıyorsa, çoban nereden bulunmaktadır?
...............................................................................................
58. Çobana verilen ücret ne kadardır?.......................................................................
59. Kendisi yaylaya çıkmadığı halde hayvanlarını yaylaya çıkan ailelere teslim edenler var
mıdır?.......................................................................................................................
60. Eğer varsa bu aileler karĢılık olarak ne verirler?
.......................................................................................................................
61. Ailelerde herkes yaylaya çıkmakta mıdır yoksa tarım ĠĢleri için köyde kalan olur mu?
.......................................................................................................................
62. Hayvanların 24 saatlik otlatma düzeni nasıldır?
.......................................................................................................................
63. Hayvanlar hangi saatlerde sağılmak ve dinlendirmek için yaylaya getirilir?
.......................................................................................................................
64. Bu geliĢte hayvanlar ne kadar süreyle yaylada kalır ve ne gibi iĢlemler yapılır?
.......................................................................................................................
65. Hayvanlar ağıl, keler vb. yerlerde kalır mı?
.......................................................................................................................
66. Kalırsa günün hangi zamanlarında ve niçin?
.......................................................................................................................
67. Yaylada hayvanlar nasıl otlatılmaktadır?
Yayla çevresinde (
)
yayladan uzaklaĢarak
(
) Yer değiĢtirerek
(
)
68. Yaylada otlatma münavebeli mi yoksa geliĢigüzel mi yapılır?
.......................................................................................................................
69. Yayladan depolamak amacı ile ot elde edilmekte midir?
.......................................................................................................................
70. Yayladaki ot veya bitki türleri nelerdir?
.......................................................................................................................
71. Yayla dönemi boyunca otlatma veya hayvanların beslenmesi yeterli olmakta mıdır?
.......................................................................................................................
72. Hayvanlar ahırdan sonra belirli bir devre otlağa alıĢtırılarak mı, yoksa birden mi
yaylaya çıkarılmaktadır?
.......................................................................................................................
413
73. Yaylaya çıkmadan önce bir hazırlık devresi var ise, bu devrede hayvanlar için ne
yapılır?
.......................................................................................................................
74. Yaylaya götürülen hayvanların beslenmesindeki birinci amaç nedir?
Ticari amaçla beslenmekte
(
)
Süt ürünlerinden yararlanmak üzere beslenmekte
(
)
75. Hayvanların ortalama ağırlıkları
Yaylaya geldiklerinde..............kg
Yayladan dönüĢlerinde...........kg
76. Hayvanların yayla dönüĢü et verimi nasıldır?
Çok iyi
(
)
orta
(
)
kötü
(
)
77. Bir hayvandan alınan günlük süt miktarı ne kadardır?.........................
78. Yaylada elde edilen süt ne Ģekilde değerlendirilir?
Süt ürünleri yaparak (peynir, yağ, yoğurt vb.)
(
)
Mandıralara göndererek
(
)
Mandıranın yeri ....................,..........................................................
79. Yaylada sütten üretilen ürünler ve bunların miktarı nedir?
Beyaz peynir..................................................
Tulum peyniri................................................
Tereyağı........................................................
Lor (Çökelek)...............................................
Yoğurt.........................................................
Diğer............................................................
80. Süt ürünleri yaylada nasıl yapılır?
.......................................................................................................................
81. Süt ürünlerinden hangileri yaylada tüketilir?
.......................................................................................................................
82. Süt ürünlerinin pazarlanmak üzere saklanması nasıl yapılır?
.......................................................................................................................
83. Süt ürünlerinden satıĢı yapılanların pazarlanması nerede ve ne Ģekilde yapılır?
.......................................................................................................................
84. Yaylada süt ürünleri ile ilgili araç ve gereç varlığı:
.......................................................................................................................
414
85. Hayvan baĢına elde edilen yapağı, yün ve kıl miktarı ne kadardır?
.......................................................................................................................
86. Bunlar nasıl değerlendirilir?
.......................................................................................................................
87. Yaylada iken hayvanlarda hastalık, salgın vb. olur mu?
.......................................................................................................................
88. Olursa bu durumda ne yapılır?
Veteriner çağırılır
(
)
Kendi geleneksel yöntemlerimizle iyileĢtirmeye çalıĢırız.
(
)
89. Yaylada iken en sık rastlanılan hayvan hastalıkları nelerdir?
..................................................................................................................
90. Hayvanlara kurt vb. hayvanlar tarafından zarar verilir mi?
.......................................................................................................................
91. Yaylada hayvancılıktan baĢka ekip dikme gibi ekonomik faaliyetler var mıdır?
.......................................................................................................................
92. Varsa tarım yapılan alanların mülkiyet durumu nasıldır?
.......................................................................................................................
93. Üretilen tarım ürünleri ve miktarları nedir?
.......................................................................................................................
94. Bu ürünlerin verimi nasıldır?
.......................................................................................................................
95. Bunlar satılır mı, aile tüketimi Ġçin midir?
.......................................................................................................................
96. Yaylada arıcılık faaliyeti var mıdır?
.......................................................................................................................
97. Üretilen bal satıĢ için mi, aile tüketimi için midir?
.......................................................................................................................
98. Yayladan köye dönüldüğünde hayvanlar nerede otlatılır?
.......................................................................................................................
99. KıĢ mevsiminde hayvanlar nerede kalır?
.......................................................................................................................
100.
Bu dönemde hayvanlar hangi tür yemle beslenmektedir?
.......................................................................................................................
415
101.
Bunlar nasıl ve nereden temin edilir?
.......................................................................................................................
102. Yaylada yemek, ekmek yapımı, süt ürünleri yapımı için yakacak olarak ne kullanılır?
……………………...............................................................................
103. Yörede yaylacılıkta gerileme var mıdır? …………….................................................
104. Gerileme veya ilerleme varsa bunun nedenleri nelerdir?
.......................................................................................................................
105. Yörede eskiden çıkılıp Ģimdi çıkılmayan (terk edilen) yayla var mıdır?
……..........................................................................................................
106.Hayvancılığın veya yaylacılığın geliĢmesi için neler yapılmalıdır?
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………
……………………..................................................................................................................
..................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................
......................................
416
EK-II: GÖRÜġME FORMU (KÖY/KASABA)
KÖYÜN
GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN
ADI:
ADI VE SOYADI
:
YÜKSELTĠSĠ:
YAġI
:
BAĞLI OLDUĞU ĠLÇE:
BAĞLI OLDUĞU ĠL:
Köyün coğrafi konumu:.....................................................
1.
2.
Köyün ormana yakınlığı:
Orman içinde
(
)
Orman bitiĢiğinde
(
)
Ormana yakın
(
)
Köyünüzün eski adı var mıdır?
……..........................................................................................................
3.
Köyünüzün
bağlı
bulunduğu
yere
uzaklığı
ne
kadardır?
……..........................................................................................................
4.
Köyünüzün mahallesi varsa hangileridir?
……..........................................................................................................
5.
Köyünüzün mezrası, damları, çardakları vb. var mıdır? Varsa adları nedir ve
nerededir?
……..........................................................................................................
6. Köyünüz kurulduğundan beri aynı yere mi bağlıdır? Değilse eskiden nereye bağlı idi?
……..........................................................................................................
7. Köyünüzde kaç hane vardır?
……..........................................................................................................
8. Köyünüzden dıĢarı göç var mıdır? Varsa bu hareket ne zaman baĢladı?
……..........................................................................................................
9.
Göç edenler nerelere yerleĢmektedir?
……..........................................................................................................
10. Geçici olarak çalıĢmak amacıyla Köyden dıĢarı gidenler var mıdır?
……..........................................................................................................
417
11. Varsa kaç kiĢidir?
……..........................................................................................................
12. ÇalıĢmak için nerelere giderler?
……..........................................................................................................
13. Hangi iĢlerde çalıĢırlar?
……..........................................................................................................
14. Köyünüzün geçim kaynaklan nelerdir (Önem derecesine göre sıralayınız)
Tarım
(
)
Hayvancılık
(
)
Ormancılık
(
)
Arıcılık
(
)
ĠĢçilik
(
)
El sanatları
(
)
Diğer
(
)
15. Köyünüzde tarıma elveriĢli ne kadar arazi vardır? Bunun ne kadarı sulu, ne kadarı
kuru araziden oluĢmaktadır?
……..........................................................................................................
16. Köyünüzün tarım arazisi nüfusu geçindirmeye yeterli midir?
Yeterlidir
(
)
Yetersizdir
(
)
……..........................................................................................................
17. Köyde bir ailenin geçinebilmesi için gerekli olan tarım arazisinin miktarı ne kadardır?
……..........................................................................................................
18. Köyünüzde topraksız aile var mıdır, varsa bunlar ne ile geçinirler?
……..........................................................................................................
19. YetiĢtirilen baĢlıca tarım ürünleri nelerdir?
……..........................................................................................................
20. Bunların içinden pazar için üretilenler var mıdır, varsa hangileridir?
……..........................................................................................................
21. Köyünüzdeki tarımsal araç gereç varlığının sayısı ne kadardır?
Traktör........ Batöz........ Pulluk........ Karasaban........ Döven..............
Diğer......................
418
22. Köyünüzdeki hayvancılık mera hayvancılığı Ģeklinde mi ahır hayvancılığı Ģeklinde mi
yapılmaktadır?
Mera hayvancılığı
( )
Ahır hayvancılığı
( )
Her ikisi de
( )
23. Köyünüzdeki hayvan sayısı nedir?
KüçükbaĢ...........................................
BüyükbaĢ............................................
Yük hayvanı........................................
24. Köyünüze ait yayla var mıdır?
(
Evet
)
Hayır
(
)
25. Varsa isimleri nedir, yaylalar nerededir?
……..........................................................................................................
26. Köyünüzde kaç aile yaylacılıkla uğraĢmaktadır?
……..........................................................................................................
27. Köyünüzden yaylaya çıkarılan hayvan sayısı ne kadardır?
KüçükbaĢ
....................................
BüyükbaĢ ……......................................
28. Yaylacılığın durumu eskiye göre nasıldır?
Herhangi bir değiĢiklik yok
(
)
Gerileme var
(
)
Ġlerleme var
(
)
29. Gerileme yada ilerleme varsa bunun nedenleri nelerdir?
……..........................................................................................................
30. En çok gidilen pazar yerleri neresidir?
……..........................................................................................................
31. Köyünüzün sınırlan içinde maden yatağı var mıdır?
Evet
(
)
Hayır
(
)
ĠĢletilmiyor
(
32. Varsa bunlar iĢletiliyor mu?
ĠĢletiliyor (
)
)
33. ĠĢletiliyorsa köyünüzden madende çalıĢanlar var mıdır?
Evet
(
)
Hayır
(
)
419
34. Köyünüzde turizm faaliyetleri var mıdır?
Evet
(
Hayır
)
(
)
35. Köyünüzde turizm yapılıyor ise bu iĢlerde köyden çalıĢan kimse var mıdır?
Evet
(
)
Hayır
(
)
36. ÇalıĢanlar hangi iĢleri yapmaktadır?
……..........................................................................................................
37. Turistlerin köyünüze geliĢinden memnun musunuz?
……..........................................................................................................
38. Köyünüzde kooperatif var mıdır?
Evet
(
)
Hayır
(
)
39. Köyünüzde dükkan, atölye vb. var mıdır, varsa türü ve sayısı nedir?
……..........................................................................................................
40. Köyünüzde var olan hizmetler hangileridir?
Elektrik
(
)
Telefon
(
)
Su
(
)
Sağlık ocağı
(
)
PTT
(
)
41. Köyünüzde var olan ortak kullanım birimleri ve sayıları:
Okul
(
)
Cami
(
)
Köy odası
(
)
Diğer
(
)
420
EK-III: BOLKAR DAĞLARI’NIN TURĠZM AÇISINDAN KULLANIM
ANKETĠ
Adı
:
Soyadı
:
Ülke
:
Ġl
:
Ġlçe
:
Köy (varsa)
:
Mesleğiniz
:
Anketin yapıldığı yer
( ) Meydan
( ) Karagöl
1. Dağa çıkıĢ amacınız nedir
( ) Sportif amaç (tırmanıĢ)
( ) Seyir ve zevk (Doğal güzellik)
( ) Buradaki göl ve doğal güzellikleri duymuĢ olmam
( ) …………………………… (baĢka)
2. Kaçıncı ÇıkıĢınız (geliĢiniz)?
( ) I.
( ) II.
( ) III.
( ) IV.
( ) Daha fazla ……..
3. Burada kaç gün konaklayacaksınız
…………………………………
4. Daha önce baĢka dağlara çıktınız mı?
( ) Evet
( ) Hayır
5. Cevabınız evet ise hangi dağlara çıktınız (sırasıyla)
1…………………. 2………………….. 3………………..4…………….
421
6. Dağa çıkmadan önce dağ hakkındaki düĢünceleriniz (bilgileriniz) nasıldı?
………………………………………………………………………………..
…………………………………………………………………………………
7. Dağa bakıĢ açınızda değiĢme oldu mu?
( ) Evet
( ) Hayır
8. DüĢüncelerinizi değiĢtiren etmenler nelerdir?
………………………………………………………………………………….
9. Burayı tanıdığınız kimselere tavsiye eder misiniz?
( ) Evet
( ) Hayır
10. Bir daha buraya gelmek ister misiniz?
( ) Evet
( ) Hayır
11. Sizce burası ne tür turizm faaliyetleri için uygundur?
1 ………………… 2 ………………… 3 ……………
12. Rehbere ihtiyaç duyuyor musunuz?
( ) Evet
( ) Hayır
13. Sizce insanların burayı kullanım durumları yeterlimi
( ) Yetersiz ( ) Kısmen yeterli ( ) Yeterli ( ) Mükemmel
14. Zirveye hiç çıktınız mı?
( ) Evet (…… Defa)
( ) Hayır
15. Bolkar dağları, Meydan yaylası ve Karagöl hakkında genel olarak sizde oluĢan
intiba nedir? ġu anki duygularınızı kısaca öğrenebilir miyiz?
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………..
422
Ekler :
…………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………..……
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………
423
Ege, İsmail “Bolkar Dağlarının Doğu Kesiminde Jeomorfolojik Birimler
Üzerinde Arazi Kullanımı”, Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Ali Özçağlar, s.423
ÖZET
Akdeniz bölgesinde yer alan Bolkar dağlarının doğu kesimi hem
jeomorfolojik birimler ve hem de arazi kullanımı açısından oldukça zengindir.
Bu çalışmada öncelikli olarak sahanın jeomorfolojik birimleri ortaya çıkartılmış
ve arazi kullanım durumu ile birleştirilerek işlenmiştir.
Bolkar dağlarında hemen hemen her jeolojik döneme ait kireçtaşları
mevcuttur. Saf ve killi kireçtaşları üzerinde çeşitli karstik şekiller gelişmiştir.
Yüksek dağlık kuşata bulunan tabanlı karstik şekillerden olan polye uvala ve
dolinler içerisinde herhangi bir tarımsal faaliyet olmayıp, yaylacılar tarafından
otlak alanı olarak kullanılmaktadır. Mağara, bazı düden ve çökme dolinleri ise
hayvansal ürünleri depolamak için kullanılmaktadır.
Araştırma sahasının 2000 metrelerden yüksek kesimlerinde Pleyistosen
döneminde buzullaşmaya bağlı olarak oluşmuş buzul şekillerine de rastlanılır.
Bu sahalarda sirkler, buzul vadileri, moren depoları vb. gibi buzul şekillerine
yaygın olarak rastlanır. Buzul şekillerinin yoğunlukta olduğu alanlar arazi
kullanım olarak, yaylacılar için hayvanların otlatıldığı meralardır.
Bolkar dağları üzerinde beş aşımım yüzeyi mevcuttur. Bunlar en
yüksekten itibaren;
2500 + metreden zirve düzlükler (D 0 Oligosen aşınım yüzeyi)
1750 – 2500 yüksek düzlükler (D I Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeyi)
1000 – 1750 Orta yükseltide Platolar (D II Üst Miyosen aşınım yüzeyi)
450 – 1000 Alçak platolar (D III Pliyosen aşınım yüzeyi)
200 – 450 Travertenler ve Dolgu yüzeyleri (D IV Pliyo-kuvaterner aşınım
yüzeyi)
Bu yüzeyler arazi kullanım durumu ile birleştirilerek üç ana kuşak tespit
edilmiştir. Bunlar;
Yükseltisi 1750-3524 m arasında olan kuşak yüksek platolar ve zirveler
kuşağını oluşturmaktadır. Bu kuşaktaki yoğun arazi kullanım durumu ise
1
hayvancılık amaçlı yaylacılıktır. Bunun yanında orman alanları ve orman
alanları içerisinde dikim sahaları mevcuttur.
Yükseltisi
1000-1750
m.
Arasını
sayfiye
amaçlı
oluşturmaktadır. Bu kuşak içerisinde yer alan kasabalar
yaylar
kuşağı
yaz dönemlerinde
büyük şehirlerden buralara yönelen insanlarla adeta şehir karakteri kazanırlar.
Bu kuşakta yaylacılara pazarlanmak üzere kiraz, vişne, şeftali, kayısı, elma,
armut ve erik ağaçlarının bulunduğu bahçe tarımı yaygındır. Yine Sebil
kasabası çevresindeki üzüm bağları da yaylacılara pazarlanmak üzere
yetiştirilir.
Yükseltisi 200-1000 metreler arasında ise tarım kuşağı yer almaktadır.
Burada tarımsal ürünlerden en fazla, pamuk, üzüm, narenciye, buğday, zeytin,
mısır, küncü vb. gibi ürünler yetiştirilir.
Anahtar kelimeler: Bolkar dağları, jeomorfolojik birimler, arazi kullanım,
yaylacılık, planlama.
2
Ege, İsmail, “Land Use In Geomorphological Units on the East Part of Bolkar
Mountains”, Advisor: Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR, 423p.
SUMMARY
East part of Bolkar mountains, where it is in the Mediterranian region. It
is very rich both geomorphological units and land use. There are a lot of
Karstik landforms because of being the limestones. In addition, there are
glacial landforms on the upper 2000 meters zone.
On the Bolkar mountains, there are fişve erosional surfaces;
Picks plateaus; upper + 2500 (Oligosen erosional surfaces, D 0)
High plateaus 1750 – 2500 (Lower-Middle Miosen erosional surfaces, DI)
Middle plateaus 1000 – 1750 (Upper Miosen erosional surfaces D II)
Low plateaus 450 – 1000 (Pliosen erosional surfaces D III )
Travertines and depositional surfaces 200 – 450 (Plio-Quaterner
erosional surfaces D IV)
There are three belts on the Bolkar Mountains. Firstly, it is transhumance
which is related to purpose of stockbreeding belt, its altitude is high than 1750
meters.
Second belt is sayfiye transhumance. Generally rich mans come to relax
in the fresh air. Altitude of this belt is between 1000-1750 meters. Some Sayfiye
Transhumances are Akçatekir, Çamlıyayla, Arslanköy, Gözne, Güzelyayla,
Gülek, Aspava, Eski konacık, Yeni konacık, Pozantı, Adrboğaz and Aktoprak.
Third belt is agricultural belt. Generally in there, it is cultivated cotton,
orange, grape, olive, wheat, corn like wise crops. Altitute of this belt is between
200-1000 meters.
Olive spreads between 100 m. and 600 meter. As a the highest cultived
area is near the Kaklıktaşı village. In here crops are brought as a commercial in
the wide fields.
Key Words: Bolkar Mountain, Geomorphologic Units, Land Use,
Transhumance, planning.
Download