Apiterapi Apitherapy

advertisement
Dicle Tıp Dergisi, 2007
Cilt: 34, Sayı: 4, (311- 315)
Apiterapi
Ilker Kelle
ÖZET
Apiterapinin kelime anlamı, bal arısı zehirinin tedavi amaçlı
kullanılmasıdır. Eski zamanlardan günümüze arı zehiri multipl skleroz,
enflamatuar süreçler, ağrı yakınması, kanser ve deri hastalıkları gibi pek
çok hastalığın tedavisinde kullanılagelmiştir. Arı zehiri sayılan
durumlardaki terapötik etkinliğini bileşiminde yer alan melittin, mast
hücresi degranülasyon (MCD) peptidi, fosfolipaz A2, histamin türevleri,
kardiyopeptin ve adolapin gibi maddelere borçludur. Bu maddelerden
melittin, fosfolipaz A2, MCD peptidi ve histamin türevlerinin son olarak
iyonizan radyasyon hasarına karşı da radyoprotektif etkili olduğu
gösterilmiştir. Arı zehiri bileşenleri terapötik amaçlı kullanımlarında çok
hafif yan etkiler oluşturur ve tolerans gelişimine yol açmaz. Bu bakımdan
sayılan bileşenler ayrı ayrı ya da tüm zehir halinde, sayılan hastalıkların
tedavisinde ya da iyonizan radyasyon hasarına karşı profilaktik tedavide
günümüzdeki uygulamaların yerini alabilir.
Anahtar Kelimeler: Apiterapi, Arı Zehiri Bileşenleri, Radyoprotektif Etki,
Profilaktik Tedavi.
Apitherapy
SUMMARY
The usage of honey bee venom for therapeutic goals is known as
apitherapy. Since ancient times up to now, bee venom has been used for
treatment of multiple sclerosis, chronic inflammatory processes, infectious
diseases, cancer, skin diseases and pain conditions. The therapeutic activity
of bee venom on these conditions can be attributed to the substances such as
melittin, mast cell degranulation (MCD) peptid, phospholipase A2,
histamine derivatives, cardiopeptin and adolapine that are found in the
composition of bee venom. Recently it has been shown that melittine,
phospholipase A2, histamine derivatives and MCD peptid also have a
radioprotective activity against ionizan radiation damage. Bee venom
components have mild side effects and they are non-addictive in therapeutic
applications. In this regard, either whole bee venom or the components
individually, can be concluded in place of current strategies in treatment of
diseases considered as above or in prophylactic therapy against ionizan
radiation.
Key Words: Apitherapy, Bee Venom Components, Radioprotective
Activity, Prophylactic Therapy
GİRİŞ
…..
Apiterapi ve Arı Zehiri bileşenleri
Kelime anlamı, arı zehirinin tıbbi amaçlarla kullanılması olan Apiterapi’nin geçmişi
Hipokrat ve Galen’in dönemine dek uzanmaktadır. Arı zehirinin tedavi amaçlı kullanımına
dair ilk yayınlar 1864’te yapılmıştır.
Günümüzde ise dünya literatüründe 1500’den
fazla çalışmada arı zehirinin, klinikte sıkça
rastlanılan otoimmün bozukluklar, epilepsi,
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Farmakoloji A.D. / Diyarbakır
311
İ. Kelle
migren, hipertansiyon ve artrit gibi pek çok
hastalığa karşı oluşturduğu güçlü terapötik
etkinlikten sözedilmektedir. Arı zehiri tedavisi
Amerika, Bulgaristan, Rusya, Çin, Kore ve
çeşitli Avrupa ülkelerinde apiterapi cemiyetlerinin kontrolünde olmak üzere uzun süredir
kullanılmaktadır (1, 2).
Arı zehiri sayılan çok çeşitli endikasyonlardaki üstün başarısını şüphesiz bileşimindeki
sıradışı maddelere borçludur. Arı zehirinin
bileşiminde 18 farklı biyoaktif molekül yer
alır. Bunların büyük kısmını bilinen en güçlü
antienflamatuar ajanlardan olan melittin
oluşturmaktadır (Tablo 1) (3).
Tablo 1. Arı zehiri bileşimindeki maddeler (2,
3, 4)
Arı zehiri enzimler, proteinler ve
aminoasidlerden
oluşan
kompleks
bir
karışımdır. Renksiz berrak bir sıvıdır, hafif
tatlıdır. Suda çözünebilir özelliktedir. Hava ile
temas ettiğinde opak ya da gri-beyaz kristaller
şeklinde çökelir. Kuruduktan sonra beyaz renkli
bir toz halini alır. Solüsyonları renksizdir (5).
Arı zehirinin elde edilmesinde kullanılan
yöntemler arasında arıya elektrik şoku uygulanması ilk sırayı alır. Bu yöntemin geçmişi
1950’li yıllara dek uzanmaktadır. Günümüzde
modernize edilen bu yöntem için kurulan
düzenek, kovana yerleştirilen bir tel ızgara,
bunun alt kısmına tespit edilen geçirgen bir
yüzey (tercihen steril bir bez parçası) ile
zehirin toplanacağı hazneden oluşur. Kovana
aralıklı şekilde verilen elektrik akımını bir dış
tehdit olarak algılayan bal arıları, tel ızgara ile
temas ettiklerinde geçirgen yüzeye iğnelerini
312
Dicle Tıp Dergisi 2007
batırmak suretiyle zehirlerini zerk ederler.
Elektrik şoku uygulaması 30 dakikalık seanslar
şeklinde gerçekleştirilir. Bu yolla yapılan sağım
işlemi arılara ciddi bir zarar vermez ve kovan
başına yitirilen arı sayısı 10 taneyle sınırlı kalır
(5).
Sağım işlemini takiben geçirgen yüzey ve
haznede biriken zehir kurutulur. Başlangıçta
berrak görünümlü zehir bu işlemin sonunda
yüzeylerde beyaz renkli toz şeklinde çöker.
Her bir arıdan elde edilen zehir miktarı 0.1 mg
kuru ağırlığa eşdeğerdir. Kovanlarda 10 bin arı
bulunduğu varsayıldığında 30 dakikalık bir
sağım seansının sonunda biriken zehir miktarı
1g kadardır. Daha sonra 1g toz formundaki
zehir, 1 L serum fizyolojik içinde çözdürülerek
tedavi amaçlı kullanımlara uygun hale getirilir
(5).
Arı zehiri tarif edilen sağım yönteminin
yanısıra tüm arının kurutulması ile de elde
edilebilir. Yalnız bu kez polen, feçes, toz,
nektar ve bal ile kontamine olmuş durumdadır.
Rengi bileşimindeki maddelerin oksidayonuna
bağlı olarak sarı ile kahverengi arasında
değişebilir. Çözeltilerinde tekrar berrak görünüm
alır. Çoğunlukla krem, merhem ve solüsyon
içerisinde kullanılır, aynı zamanda tablet formunda da hazırlanabilir. Rutubet ve nemden uzak
tutulması halinde 5 yıl süreyle bozulmadan
kalabilir. Arı zehirini muhafaza etmede en uygun
yöntem derin dondurucuda saklamaktır (5).
Venom solüsyonu hazırlamak için ısıtılmış
steril izotonik solüsyon içerisinde zehirin
çözdürülmesi yeterlidir. Ancak bu durumda da
zehir bileşimindeki aktif maddeler ısıya bağlı
olarak kısmen bozulabilir. Unutulmaması
gereken bir diğer husus da zehir bileşimindeki
uçucu maddelerin henüz sağım aşamasında
uğrayacağı kayıplardır. Bu nedenle hiçbir
farmasötik şekil bizzat arının sokması ile elde
edilen kadar güçlü terapötik etkinlik gösteremez. Son dönemde geliştirilen bazı teknikler
sayesinde zehir artık soğuk izotonik solüsyon
içerisinde de hazırlanabilmekte ve en azından
bileşimindeki bazı maddelerin ısıya bağlı
kaybının önüne geçilebilmektedir (5).
Romanya’da merhem ve solüsyon formundaki arı zehiri, Apireven adıyla romatoid artrit
olgularının tedavisinde kullanılmaktadır (Tablo
2).
Cilt: 34, Sayı: 4, (311-315)
Tablo 2. Arı zehiri günümüzde 500 kadar
hastalığın tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır.
Bu tabloda arı zehiri bileşenlerinin terapötik
etkinlik
gösterdiği
hastalıklardan
sadece
bazılarına yer verilmiştir (4).
Haricen yapılan arı zehiri uygulamalarının
tablet formundaki oral preparatlar ile
desteklenmesi tedavinin başarısı açısından
önemli kabul edilmektedir. Bu tarz bir
uygulama özellikle steroide gereksinim duyan
romatoid artritli hastalarda büyük rahatlama
sağlamaktadır (3).
Apiterapi, 4-5 günlük seanslar şeklinde
uygulanır. Her bir seansı 2-3 günlük dinlenme
dönemi izler. Bu döngünün birkaç kez
tekrarlanması hem hastanın şikayetlerinin
giderilmesi hem de herhangi bir yan etkiye yol
açmaması bakımından en geçerli yöntem
olarak kabul edilmektedir (3, 5).
Günümüzde farmasötik preparat olarak 24
ürünün arı zehiri içerdiği ifade edilmektedir.
Bu ürünler reçeteli veya reçetesiz temin
edilebilirler. Her ne kadar farmakopelerde arı
zehirinin tablet formu ile ilgili bilgiler sınırlı
olsa da, Avrupa’daki eczanelerde homeopatik
kategoride düzinelerce Apis mellifica ve Apis
virus zehiri içeren preparat bulunmaktadır. Bu
kategoride yer alan yılan ve arı zehirinin
kombine preparatları, kanserli olgularda alternatif
ajanlar olarak kullanılmaktadır (5).
Arı zehiri tedavi amaçlı olarak haricen
uygulanabileceği gibi İM ya da intralezyonel
olarak da enjekte edilebilir. Haricen uygulamalar için bir diğer alternatif, lezyonlu bölgenin
üzerindeki cilt yüzeyine sürülen arı zehiri
içerikli merhem ya da solüsyonun elektrik
akımı veya ultrasonik akım yardımı ile
emiliminin arttırılması yöntemidir. Bu yöntem
bilhassa Çin tıbbında, bronşiyal astım ve artrit
olgularının tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır
(Tablo 2) (5).
Arı zehiri akupunktur uzmanlarınca da
tercih edilmektedir. Bu tip uygulamada
öncelikle akupunktur iğnesinin seansın başında
arı zehiri solüsyonu içerisine batırılması ya da
cilt yüzeyine sürülen solüsyonun içinden
geçirilmesi suretiyle zehir bileşenleri ile temas
etmesi sağlanır. Takiben insan vücudundaki
belirli bölgelere akupunktur iğnesi ile veya
yine aynı bölgelere canlı arının iğnesi ile
yapılan uygulamaların epilepsi ve empotans
gibi bozukluklarda faydalı olabileceği ifade
edilmektedir (Tablo 2) (5).
Arı zehirinin enjeksiyon şeklinde tatbiki
invazif
bir
girişim
olduğundan
ağrı
yakınmasına yol açabilir. Bu tarz bir
uygulamanın tolere edilebilmesinde kuşkusuz
bireyin ağrı eşiği belirleyici olacaktır. Zehirin
lidokain ile karıştırılması kısmen rahatlama
sağlayabilir. Hastanın enjeksiyona tahammül
gösterememesi halinde bir diğer uygulama
şekli olan elektroforez ya da ultrasonoforez
yöntemi denenebilir. Ancak arı zehiri hangi
yolla uygulanırsa uygulansın, işlem öncesinde
cilt dezenfeksiyonu amaçlı alkol ya da iyot
içerikli ajanların kullanılması apiterapinin
başarısını düşürebileceğinden dezenfektan
olarak fenolik eterin tercih edilmesi veya su ve
sabun ile cilt temizliği yapılması tavsiye
edilmektedir (5).
Apiterapiye bağlı terapötik etkinlik,
homeopatik tedavi prensibine göre gerçekleşir.
Homeopatik tedavi prensibi, bir maddenin
belirli bir hastalıkta çok küçük dozlarda
verilmesi halinde, o hastalığa ait semptomların
aynısına yol açmak suretiyle oluşturduğu
terapötik etkinlik şeklinde tanımlanabilir.
Örneğin, romatoid artritli yada artraljili
hastaların kliniğinde ağrı, şişlik, ısı artışı gibi
enflamasyonun karakteristik özellikleri izlenir.
Arı zehiri de aynı semptomlara yol açar. Ancak
zehir bileşenleri aynı zamanda, immün sistemi
313
İ. Kelle
de uyarmak suretiyle hastanın şikayetlerinin
zamanla gerilemesini sağlar (2).
Arı zehirinin sayılan hastalıkların yanında
dermatolojik sorunlara karşı da etkili olabildiği
gösterilmiştir. Cildinde iyileşmeyen ülsere
lezyonlar bulunan 59 hastada yapılan bir
çalışmada, apiterapinin yaraların iyileşmesini
sağlayabildiği gibi sekonder enfeksiyon
gelişimini de önlediği görülmüştür (Tablo 2)
(6).
Apis mellifera zehiri aynı zamanda,
radyoprotektif etki de gösterebilir. Her bir arı
zehiri bileşeninin radyoprotektif etkilerinin
incelendiği çalışmalarda, ışınlamadan 24 saat
önce 60mg/kg dozunda subkutan yolla verilen
melittinin deney hayvanlarını 30 gün süreyle
yaşatabildiği görülmüştür. Aynı zamanda 5
mg/kg dozundaki melittin ile de tatminkar
sağkalım oranları elde edilmiştir. Buna göre
melittinin doza bağlı koruyucu etkileri
muhtemelen farmakolojik süreçler üzerinden
gelişmektedir (7).
Melittin gibi zehir bileşenlerinden olan
histaminin de radyoprotektif etkili olduğu
gösterilmiştir. Arı zehirinde 2 tane histaminterminal peptid yapılı molekül bulunmaktadır
ve bu bileşikler in vivo yavaş bir şekilde
hidrolize olmak suretiyle histamin serbestleştirerek hematopoetik sistemi uyarırlar ve
radyoprotektif etkinlik gösterirler. Apis mellifera
zehiri aynı zamanda, deney hayvanlarında
“Adaptasyon sendromu” adı verilen bir stres
hali oluşturarak iyonizan radyasyona karşı
organizmayı dirençli kılabilmektedir (7).
Zehir bileşenleri sergiledikleri antibakteriyel
özellikler ve interlökin benzeri hemopoetik
sistemi uyarıcı yöndeki etkileri ile radyasyon
enteriti gibi iyonizan radyasyona bağlı
komplikasyonların gelişimini de önleyebilirler
(7).
Melittin ile klasik radyoprotektif ajanlar
arasında 2 önemli farklılık bulunmaktadır.
Bunlardan ilki, klasik ajanlar görece daha basit
yapılıdır ve canlıda yapısal protein olarak işlev
görmezler. İkincisi ise, klasik ajanların
radyoprotektif etki gösterebilmeleri için,
melittinden farklı olarak ışınlamadan 30 dk
önce kullanılmaları zorunluluğudur. Melittin
için böyle bir kısıtlama söz konusu değildir,
aksine ajanın ışınlamadan 24 saat önce
314
Dicle Tıp Dergisi 2007
verilmesi halinde en yüksek verim elde
edilmektedir (7).
Sıçanlarda gama ışınlamasından 24 saat
önce intraperitoneal yolla verilen tüm arı
zehirinin, kemik iliği hücrelerinde kromozomal
anomali sıklığını belirgin şekilde düşürdüğü
görülmüştür. Sadece radyasyon alan grupta
kromozomal anomali sayısı 234 iken, tüm arı
zehiri + radyasyon alan grupta bu rakam 68
olarak belirlenmiştir. Araştırmacılar, tüm arı
zehirinin radyasyon hasarına karşı %70
oranındaki koruyucu etkinliğinin melittin ve
fosfolipaz A2’ye bağlı geliştiğini ifade
etmektedir (Tablo 3) (7).
Tablo 3. Arı zehiri bileşimindeki maddelerin
özellikleri (3, 4)
Arı zehirinin kullanımını sınırlayan
durumlar
atopik
bünye,
kontrolsüz
hipertansiyon ve yine kontrolsüz diabetes
mellitus olarak sayılabilir (5).
Arı zehirinin bileşenleri ve terapötik
potansiyellerine ilişkin bilimsel anlamda
nitelikli bir kaynak bulunmayışından dolayı
apiterapi, bazı olgularda etkisiz kalabildiği gibi
yan etkilere de yol açabilmektedir. Bunun olası
nedenleri hastanın tedavi protokolüne riayet
Cilt: 34, Sayı: 4, (311-315)
etmemesi, kötü kalitede veya uygunsuz şekilde
hazırlanan
solüsyonların
kullanılması,
uygulama
tekniğinin
yetersiz
olması,
malnütrisyon, atopik bünye, arı zehirinin
birlikte alınan NSAİİ’lar gibi başka ajanlarla
etkileşime girmesi ve yetersiz hasta uyuncu
olarak sayılabilir. Bununla birlikte şu ana
kadar arı zehiri kaynaklı ciddi bir yan etkiye
veya ölüm olgusuna rastlanmadığı ifade
edilmektedir (5).
Arı zehiri, Batı toplumlarında alternatif
tedavi yöntemleri arasında sıkça başvurulan bir
ajan durumundadır. Öyle ki, sadece
Amerika’da son 10 yıllık periyodda çok sayıda
multipl skleroz ve romatoid artrit hastasının
klasik antienflamatuar ve immünosupresif
ajanlar yerine tedavide özellikle arı zehirini ya
da bileşenlerini tercih ettikleri ifade
edilmektedir. Sayılan hasta grubunu arı
zehirine dolayısıyla da apiterapiye yönlendiren
nedenler, günümüzün tedavi yöntemlerinin
mevcut semptomları gidermede yetersiz
kalması ve aynı zamanda da yaşam kalitesini
ciddi ölçüde düşüren yan etkilere yol açıyor
olmasıdır. İnsan sağlığı açısından yeni ilaçlara
duyulan ihtiyacı gidermede arı zehirine, zengin
bileşimi ve çok çeşitli farmakolojik
özellikleriyle son derece etkili bir alternatif
gözüyle bakılabilir.
8. Yang S, Liu JE, Zhang AZ, Jiang MH.
Biphasic manner of melittin on isolated guinea
pig atria. Acta Pharmacol Sin 2000; 21: 221224.
9. Hussein AA, Nabil ZI, Zalat SM, Rakha
MK. Comparative study of the venoms from
three species of bees: effects on heart activity
and blood. J Nat Toxins 2001; 10: 343-357.
10. Alexandrova NM, Bevova MR,
Govorun VM. Cytotoxic Activity of Mellitin
Expressed by Recombinant Vectors in Cells of
Acholeplasma laidlawii and Mycoplasma
hominis. 2001; 37: 39-46
Yazışma Adresi
İlker KELLE
Dicle Üniv. Tıp Fak. Tıbbi Farmakoloji A.D.
E-mail: ikel@dicle.edu.tr
KAYNAKLAR
1. http://healthgate.partners.org/browsing/b
rowseContent.asp
2. http://www.honeybeetherapy.com/bee_hi
story.htm
3. http://internethealthlibrary.com/Therapie
s/bee-venom-therapy.htm
4. http://www.apitherapy.com/products_ve
nom_composition.php
5. http://www.ibiblio.org/pub/academic/agr
iculture/entomology/beekeeping/general/veno
m_ therapy/bevenfaq.html
6. http://www.internethealthlibrary.com/Th
erapies/bee-venom-research-ulcers.htm
7. Varanda
EA,
Tavares
DC:
Radioprotection:
mechanisms
and
radioprotective agents including honeybee
venom. J. Venom. Anim. Toxins 1998; 4: 5-21
315
Download