Esin Arslan 11-A Ders: TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Konu: Sarıkamış Harekâtı’na Katılan Bir Askerin Anıları BİR DRAM YA DA KAHRAMANLIK DESTANI: SARIKAMIŞ HAREKÂTI Osmanlı Devleti’nin İngiliz tersanelerinden sipariş ettiği Sultan Osman ve Reşadiye isimli gemilerin teslim edilmeyeceği Winston Churchill tarafından açıklanmıştı. Osmanlı, parası ödenen gemilerin gelmemesi üzerine Goeben ve Breslau isimli gemileri Almanya’dan satın aldığını duyurdu ve bu gemilerin isimlerini Yavuz ve Midilli olarak değiştirdi. İttifak-itilaf blokları arasındaki gerilim Çanakkale Boğazı’nın geçişlere kapanmasıyla arttı. Rusya boğazlardaki ithalat-ihracat trafiğinin büyük kısmına sahip olduğundan Osmanlı’nın kararı en çok Rusya’yı etkiledi. Türk bayraklı, mürettebatı Alman olan iki geminin Karadeniz’de Rus limanlarını bombalamasından sonra, Ruslar doğudan Osmanlı topraklarına saldırdı. Rus birliklerinin ileri harekâtı, Köprüköy yakınlarında durduruldu. Rus işgali altındaki Ardahan, Kars, Sarıkamış’ı kurtarmak ve Rus taarruzunu engellemek amacında olan Enver Paşa bu gelişmelerden ümide kapıldı ve hazırlıksız olmasına rağmen benim de içinde bulunduğum üçüncü orduyu harekete geçirdi. Paşa’nın amacı Birinci Dünya Savaşı’nda parlamak ve zafer elde etmekti. Ben ve ordudaki arkadaşlarım ise Türkleri Ermeni zulmünden kurtarmak istiyor, vicdanımızla hareket ediyorduk. Rusların cesaretlendirdiği Ermeniler otuz binden fazla Türk’ü öldürmüş, zulümden kaçabilen kadınlar ve çocuklar ise karlı dağlarda perişan haldeydi. Enver Paşa harekâtın hemen olması için baskı uyguluyordu. Bu baskısının tek sebebi prestij kazanma isteği değildi, harekattaki gecikmeler Rusları Sarıkamış’ta kuvvetlendirecekti. Aynı zamanda Anadolu’yu saran salgın hastalıklar bizim ordumuza da bulaşmıştı. Gün geçtikçe bir arkadaşımı daha kaybediyordum. Anlayacağınız ordu kendi kendine hastalıktan eriyordu ve Enver Paşa bir gün taarruz gücünden yoksun hale geleceğimizi biliyordu. Balkan Savaşları’ndan çıkmış olan Türklerin oldukça kısıtlı imkânlara sahip olmasına karşın Rusya karadan ve denizden devamlı destek alıyordu. Enver Paşa harekâtın gerçekleştirilmesine karar verdi ve taarruzu şu sözleriyle emretti: "Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarığınızın, sırtınızda paltonuzun olmadığını gördüm. Lakin karşınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda taarruz ederek Kafkasya’ya gireceğiz. Siz orada her türlü nimete kavuşacaksınız. Alem-i İslam’ın bütün ümidi, sizin son bir himmetinize bakıyor." Taarruz kararından altı gün sonra eksi kırk derece havada yaptığımız yolcukla Sarıkamış’a ulaşmayı başardık. Onca kıtlıkta bir de hava şartlarının zorlaşması dönüm noktası haline geldi. Enver Paşa hazırlıksız olduğumuzu biliyordu ama bizi ölüme göndermek amacında değildi, sadece günden düne gücünü kaybeden Türk ordusuna karşın güçlenen Rus ordusunun farkındaydı ve bu eşitsizliği Rusların avantajı haline getirmek istemiyordu. Zaman kazanmak için yardım gemisi çağırttı. Gemi biz Sarıkamış’a ilerlerken gelecek ve eksiklerimizi giderecekti. Her şey Enver Paşa tarafından planlanmıştı ama plan bir şekilde bozuldu. Yardım bize ulaşamayınca facia baş gösterdi. Artık yürüyemeyecek hale gelmiştim, soğuktan ayaklarımı hissetmiyor ellerimi oynatamıyordum. Sahip olduğumuz tek erzak olan şekeri soğuktan korunmak için ceplerimize doldurmaya başladık ama nafile. Açlık, hastalık ve soğuğa karşı direnemiyorduk. Ölümler hızlandı, geceleri ne tüketiyorduk bilinmez. Ordunun taarruz amacı büyüktü ve amaç doğrultusunda Rus ordusu otuz iki bin asker kayıp vermişti. Bu şartlar altında zaferin imkânsızlığının farkına varan Enver Paşa şu sözleriyle İstanbul’a dönmeye karar verdiğini açıkladı: “Askerler! Hemen bir ay oluyor ki, içinizde bulunarak günlerce devam eden muharebelerde, düşmana nasıl saldırdığınızı gördüm. Bu uğurda sarf ettiğiniz gayretler, hiçbir vakit kaybolmayacaktır. Bundan dolayı sizi, Padişahınız ve Halifeniz başta olduğu halde, bütün millet tebrik ediyor. Ben yine İstanbul’a dönüyorum. İnşallah, bundan sonra da büyük muvaffakiyetler kazanarak, düşmanı bir daha baş kaldırmayacak derecede kahreder ve şehitlerimizin ruhunu şad edersiniz. Sizi Allah’ın birliğine havale ederim. Unutmayınız ki, Allah her an yardımcınızdır." Bugün ölen doksan bin yoldaşımdan ayrıyım. Mutlu muyum bilinmez ama biliyorum ki biz bozguna uğramadık aksine Türk’ün azmini ve millet sevgisini tüm dünyaya gösterdik. Vatanımı canım pahasına savunduğumdan içimde en ufak bir şüphe veya herhangi bir komutana yönelik şüphe yoktur. “VATAN SAĞOLSUN.”