M. Meclisi B : 52 İslâm dini bu muharref semavi dinler gibi hurafe ve efsanelere yer ve değer vermiyen, ilmî ilerlemeyi, teknik ve ekonomik bilgiyi öven, vicdan ve fikir hürriyetini ebedileştiren tek ilâhî dindir. Bizde uzun yıllar lâiklik prensibi din düşmanlığı anlamında bir uygula­ ma gördü. Okul ve üniversitelerde en basit mânada bir din kültürü verilmedi. Din bilgisi dersi okutulmadığı için mukaddes dinini, İslâmın iman umdelerini bilmiyen nesiller yetiş­ miştir. Her bilinmiyen meçhule karşı şüphe, korku ve düşmanlık hislerinin uyanması psi­ kolojik bir olaydır. Bizim ilerici, devrimci ay­ dınlarımızın İslama karşı duydukları allerji ve fobi İslâm dininin mahiyetini, özünü, akide­ lerini bilmemekten ve İslâm düşmanlarının yap­ tıkları menfi propagandaların etkisi altında kalmaktan doğmaktadır. Bu durum karşısın­ da genç aydınlarımıza İslâm dininin iman ve ahlâk prensiplerini öğretmek gibi sosyal bir ihtiyaç doğmaktadır. Bu işi bugünkü imkânla­ rı ile Diyanet işleri Başkanlığı başaramıyacağına göre, Millî Eğitim Bakanlığına büyük ta­ rihî sorumluluklar düşmektedir. Geçmişteki yanlış yorumlama ve uygulama ile Türk Milleti maneviyatından, mukaddesatından ve ahlâkın­ dan çok şeyler kaybetmiştir. Bugün cemiyeti­ mizi kasıp kavuran ahlâk buhranının, sosyal çalkantıların, mânevi çöküşün sebebi ve ne­ deni buradadır. Son zamanlarda alay ve tariz vesilesi yapıl­ mak istenen «ümmet» kelimesinin ilmî ve dinî mânasını açıklıyarak bu konuyu vuzuha ka­ vuşturmakta fayda mülâhaza etmekteyim. Bir Hak Peygambere biat eden, onun ilâhî vahiyile Allah katından getirdiklerine iman eden ve uyan topluluğa ümmet denir. Biz Müslüman­ lar Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi ve Sellem'in ümmetiyiz ve bununla iftihar ederiz. Bu bir iman konusudur. Cenabı Hak Kuranı Keriminde, «Her Peygamberin bir ümmeti var­ dır.» buyuruyor. Her kim ümmet tâbiri ile alay ederse, onu benimsemezse o kişinin Müs­ lümanlıkla bir ilgisi ve ilişkisi yoktur. Sözlerimi her sene tekrarladığım bir soru ile bitiriyorum : Hükümet vaitlerle oyalama politikasını terk ederek imam - hatip okulu me­ zunlarının önümüzdeki ders yılında fakültele­ re devam hakkını gerçekleştirecek midir? 15 . 2 . 1969 O : 4 Diyanet Bütçesinin yüce milletimize hayır­ lı ve uğurlu olmasını Cenabı Haktan niyaz eder, hepinizi Millet Partisi adına saygıyla selâmla­ rım. (M. P. sıralarından alkışlar) BAŞKAN — Cumhuriyet Halk Partisi Grupu adına Sayın Nuri Kodamanoğlu, buyurunuz. C. H. P. GUUPU ADINA NUBİ KODA­ MANOĞLU (Yozgat) — Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyanet işleri Başkanlığı Bütçesi üzerinde C. H. P. nin görüşlerini arza çalışacağım. Hiç şüphesiz bu görüşler bir siyasi murakebe vazifesinin sınırları içinde olacaktır. Bu iti­ barla islâm Dininin iman ve amel esasları üze­ rinde fikir beyan etmeyi değerli din âlimle­ rimize bırakarak, siyasi parti ve müesseselerin din müessesesi ile alâka ve münasebetleri üze­ rinde duracağız. Sayın milletvekilleri; İnsanlıkla beraber ve onun kadar eski olan . dinler, tarih boyunca, fertlerin ve cemiyetlerin hayatı üzerinde derin tesirler icra etmiştir. Hemen söylemek mümkündür İd, insanlığın bilinebilen 60 asırlık tarihin ilk 55 asrında bü­ tün medeni faaliyetler ve ferdî hayat, tamamiyle dinlerin hâkimiyet ve nüfuzu altında cereyan etmiştir, ilk çağ Yunan ve B-oma medeniyet­ leri bile, bir ölçüde bu hükmün dışında tutula­ bilir. Bu kadar uzun ve derin bir rolün, mutlaka dikkate değer fakat her halde hürmete de laik bir mahiyeti olduğu muhakkaktır. Bütün beşerî iktidar ve memleketlerimizin, kendi huzur ve itminanımıza kifayet etmediği zaman, dinler; her çeşit ve seviyedeki insan için bir huzur vasatı, bir ümit kaynağı olmuştur. Dikkatinize sunmak isterim ki, asırlarca ve milyonlarca insan düşünce tarihinin en parlak simalarından, bir Eflâtunun değil, bir Hazreti Muhammed'in ardından yürümüştür, yürümek­ tedir. Dinlerin getirdiği inanç sistemleri içinde, insanlığın saadet ve tekâmülüne gerçekten hiz­ met etmiş nice değerler vardır. Eğitim kısır çevreler şöyle dursun, ilim ve felsefenin dahi, kültürleri yüksek çevreleri hu­ zursuzluktan kurtaramadığı, hattâ vahşetten bile alıkoyamadığı devirleri tarih görmüştür. Roma İmparatoru Hadriyonus'un, zafer şenli­ ğinde beş bin çift gladiyatör güreşmiştir. Bu — 238 —