konulu Sempozyum

advertisement
MÜSLÜMAN- IDRİSTİYAN DİYALOGU
Tanrı ile İnsan arasındaki ilişki konulu
Sempozyum
KAPUSYEN RAHiPLER ve MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESi
ÖGRETİM ÜYELERİNİN İŞBİRLİGİYLE
Tanr1 ile İnsan arasindaki ilişki konulu
Sempozyum
YESİLKÖY- ISTANBUL 7-9 EKİM
2004
"KARŞlLlKLI SAYGI İÇİN BİRBİRİMİlİ TANlMAK"
Basım
Yeri : Sak
Matbaası
0(212) 520-40-85
HIRİSTİYAN: TANRI'NIN ÇAGRISINA İSA MESiH'TE YANlT VEREN İNSAN
Pof. llaria Moi'ali
Istanbul, 7-9 ekim 2004
Konunun perspektifini aşmamak için Hıristiyan vahiyinin üç temel noktasını, önceden
varsayarak, teyit etmekle yetineceğim:
.
I.
Hıristiyan inancının merkezi Mesih, Tanrının beden almış Sözüdür. Baba olan
Tanrının bilgisini bize açıkladı ve Mesih'in ölümü ve dirilişi ile Baba olan Tanrı günahlarımızı
bağışladı ve bizi Tanrının üvey evlat mertebesine, yeni mertebesine yüceltti.
2.
Beden almış Söz olan Mesih ile Baba 'bir' dirler (bak. Yuh.ll,29). Biz inanıyoruz ki
hayatı, sözleri ve eylemleri ile Mesih, Babanın imgesi olduğundan, Babayı kendifiğinde
açıklamıştır.
Kutsal Ruh Babanın armağanıdır, Oğlu aracılığı ile ve Oğlunun adına: İsa'nın
tümüne bize dahil ettiğinde tüm söylediklerini bize anımsatarak, bizi yöneterek, eğiterek
hayatımızda bize destek oluyor (bak. Yu h. 14,26; ı 6, ı 3 ).
Bizim araştırmak istediğimiz, bu gerçekten hareket ederek, Hıristiyan insan ile Tanrısı
arasındaki bağın doğasıdır. Zamanımız dar olduğundan Kutsal Kitap alıntılarına öncelik tanıyarak
ve, zaman zaman, öğretileri Yeni Antlaşmanın öğretisine dayandığından, ilk yüzyılların Hıristiyan
Yazarlarının ve Kilisenin Yetkili Öğretisinin (Magister) kimi metinlerini naklederek Hıristiyan
doktrinini vurgulayacağım.
3.
gerçeğin
I.
Hareket
noktası: "Hıristiyan" adı
ve derin kökleri
I.
Mesih'in öğrencisi olan (Mesih'e iman eden) Hıristiyan'dır
Antik dönemlerde, bir alışkanlık olarak, yeni bir tarikat kurucusu ve üstadının adı ile
adlandırılırdı. Elçilerin İşleri kitabı, bölüm ı 1,26'da der ki "Şakirtlere ilk kez Antakya 'da
'Hıristiyan' adı verildi". Bu demek ki, daha Hıristiyan çağının başlangıçlarında, putperest'lerin
gözünde Rab İsa Mesih ile İncilini vaaz edenler arasında açık şekilde sıkı bir bağ vardı. Bundan
dolayı putperestler tarafından kabul edilen Rab İsa Mesih ile şakirtleri arasındaki bu yaşamsal
ilişkiden hareket ederek konumuza gireceğiz ve Kutsal Kitabın temellerine, Hıristiyan kuşakların
tanıklıklarına ve Katalik Kilisesi'nin öğretisine dayanarak açıklamaya çalışacağız.
Bu bağın derinliğini açıklamak için düşüncemizin hareket noktası olarak Hıristiyan tarihi için
çok anlamlı olan bir anlatıyı seçebiliriz: Korintlilere ilk mektubunun ı 5. Bölümün başlangıcı.
Orada Havari Pavlus Korint'teki cemaate Hıristiyan inancının nüvesini hatırlatıyor: "Kardeşler,
size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız müjdeyi hatırlatmak istiyorum. Size
miijdelediğim söze sınısıkı sarılırsamz. bumm aracılığıyla da kurtulursunuz. Aksi taktirde boşıma
iman etmiş olursunuz".
Bu müjdenin (İnciJ) nüvesi : " ... Kutsal Yazılar uyarmca Mesih. günahlarımıza karşılık
olarak öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarmca üçüncü giin ölümden dirildi. Kifas 'a sonra
Onikilere ... beş yüzden çok kardeşe göriindii... bizim vaaz ettiğimiz budur. Ve s!zin inandığımz da
budur" (!.Kor ı5, 3-5, ı ı).
İki kısa görüş konumuza bir giriş teşkil ediyorlar.
- Kutsal Kitap yarumcuları bu inancın, Havari Pavlus'tan daha önce hazırlanan, çok eski bir
özeti olduğunu kabul ediyorlar. Bunlar "Kendisinden önce, tanıklık teşkil etmek için, bir araya
getirilen ve sonradan kendi tarafından, saygı ve tam katılımla, kabul edilip değiştirilmeden iletilen
apostatik anıların evrensel ve Kiliseye ait şeklini" teşkil ediyorlardı. Demek ki Pavlus
Paskalya'nın sonrası ilk yıllardaki ilkel Kilise için müşterek bir referans noktasını teşkil eden, ve
içinde herkesin inancın özünü bulduğu ve dayandığı inancın çok eski bir şeklini tekrar ediyor.( 1)
58
"Gelenek" dediğimizle karşılaşıyoruz: alınan şey iletilir; bu
olan apostolik kuşağı bu mirası alan ve aynı şekilde, aldıkları
şekilde, muhafaza etmeğe mecbur olan sonraki kuşaklara bağlıyor.
348 yılına doğru Kudüslü Kiril, vaftiz öğretilerinin birinde, bu konuda şöyle diyor: "Öğrenci
ya da yeminli kişi (profes) Kilisenin şimdi sana ilettiği ve tüm Kutsal Kitaba dayanan inancı
hatırla ve uygula sadece. Harfi harfine tam hatırlamanızı istediğim budur... Bu (inancı) hayatınız
boyunca bir viatik (yolluk) olarak saklayın ve bundan başkasını kabul etmeğin biz size
konuşmalarımızda şimdi öğrettiklerimizin aksini öğretirsek bile ... Özünü dinlemiş olduğun inancı
hafızanda koru ... "(2)
Sürekli olarak kuşakian kuşağa iletilen bu mesajın derin anlamı nedir? Bu soru önemlidir
çünkü, onun sayesinde, Rab Mesih ile adını taşıyanların arasındaki yaşamsal bağın derin
doğasını ve temelini görebiliriz.
- Burada biz
Hıristiyanların
kurtuluş olaylarının
2.
göz
tanığı
Hıristiyan olan İsa'nın eylemlerinin derin anlamını bilendir
Pavlus'un mekiubundaki anlatıda olaylardan söz ediliyor: ölmek, mezara koyulmak,
dirilmek ... ; bu Nasıralı İsa ile ilgili olayların sadece tarihsel bir anlatısı değildir ayrıca Rab İsa
Mesih tarafından Pavlus için, Korintliler için, dünyadaki her insan için yaptıklarının bir hatırattır.
Bu 'eylemler hatıratı' nın üç yönünün altını iyice çizmek gerekiyor:
'
Bu eylemler, Hıristiyan için, Baba Tanrı tarafından Oğlu Rab İsa Mesih aracılığı ile
Pavlus Romahiara şöyle der: "Tanrı bize olan sevgisini bununla
kanıtlıyor: biz daha günahkar iken Mesih bizim için öldü" (Rom.5,8)
2. Tanrı bizim içindir, her şeyi bizim için yapıyor, bizim için uğraşıyor. "Bizim için sürekli
olarak Yeni Antlaşmanın Yazılarında rastladığımız nakarattır: Romahiara aynı mektupta
Pavlus der ki (böl.8,31 ): "Tanrı bizden yana ise, kim bize karşı olabilir?Öz oğlunu bile
esirgemeyen, O'nu hepimizin uğruna ölüme teslim eden Tanrı" (ayrıca bk 1 Sel. 5,10; ı
Petr.3, 18 ve saire... ).
3. Ölüm ve diriliş en üst derecedeki tanrısal sunuşu (oblatio) ifade ediyorlar, ancak bu sunuş
Cisimlenme ile zaten başlamıştır. Yuhanna İncil'inde açıklıyor: "Söz her insanı aydınlatan
gerçek ışık idi; dünyaya geliyordu .. .İnsan olup aramızda yaşadı ... Nitekim hepimiz O'nun
doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık" (Yuh. 1,9, 14, 16).
I.
sevilcliğinin kanıtlarıdır.
III.Yüzyıl
yazarlarından
olan Origenes, Yuhanna'nın gırış bölümündeki bu metni
bu soruyu soruyor: "Söz kendi için mi yoksa insanlar için yaşam mıdır?" Ve
yanıtını veriyor: "Demek ki şöyle diyebiliriz, Kurtarıcı kendi için değil de ışığı olduğu gibi
başkaları için de yaşamdır" (3). Bu 'başkaları' insanlardır.
Bu gerçeği bilmek insana özgü anlıksal (entelekiüel) bir istemseme değildir, Baba Tanrının
insanlara yönelik iradesidir: "Tanrı tüm insanların kurtulmalarını ve gerçeğin bilincine varmalarını
istiyor" diyor Pavlus, Timoteyus'a yazdığı birinci Mektupta (2,4). Aynı öğreti, değişik nüanslar
ile, Yuhanna'da da var: "Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin isa Mesih'i
tanımalarıdır" (Yuhanna ı 7,3 ).
yorumladığında
3.
Hıristiyan
olan 'Mesih'te kalan'
dır
Pavlus'un Korintlilere gönderdiği metinde onları almış oldukları İncil' e bağlı kalmaları için
yüreklendiriyor. Bu 'kalmakta' iki anlayış düzeyi vardır:
- ilki yazıyla ilgili ve pratiktir: Pavlus'un ilettiği sözler Mesih'in ve Kurtuluşun gerçeğine
uymakialar; bu sözleri muhafaza etmek gerçeğin içeriğini muhafaza etmek demektir. Pavlus
tarafından bize iletilen bu ifade şekli ilkel cemaat tarafından alışıırmanın ve Hıristiyan yaşamın
temel anlarında kullandığı inanç bildirgesinin ilkel bir formülünü temsil etmektedir. Bu yüzden
59
onu Hıristiyan'ın, inançlıların cemaatine girdiğinde Kiliseden aldığı, belirleyici işaret olarak
muhafaza etmeli. Dünya açısından da bu doğrudur çünkü inanç sahibi her zaman sapkınlık ve
yanlış yorumlama tehlikeleri ile karşı karşıyadır. ~u sözcüğün anlamı (Hıristiyan'ın) kimliğinin
temeli olan bu gerçeği muhafaza etmesi gerek1iğidir.
- İkincisi tinsel ve yaşamsal anlamdadır : Pavlus'un "sabit kalmak" ifadesi bize İncil'deki
Yuhanna'nın sözünü anımsatıyor: "Rab'da kalmak" (4). Mesih kendisi, Oğul, Baba ve öğrenciler
arasındaki bağiantıyı açıklamaktadır. Baba bağcıdır, Mesih bağdır, öğrenciler de çubuklar. Bu
öğretinin özü üç buyrukta özetleniyor: "Bende kalın", "Sevgimde kalın", bırakın da sözlerim
"Sizde kalsınlar". (5)
Bu bağın doğası iyice bellidir, bir yıldırmak ya da bağımlı kılmak değildir: tam tersine bir
sevgi ile ait olmak bağıdır, korkusuzca tesis edilen ve bir yasaya uymakla ilgisi olmayan bir sevgi
bağıdır. Bu konuda, Yuhanna'nın İncilinde, İsa Mesih tarafından önerilen birçok imge bulunuyor:
kendisini kuzuları icin hayatını veren iyi çobanın (Yuh.IO), "Size yaptığımın aynısını yapmanız
için bir örnek verdim" diyerek öğrencilerinin ayaklarını yıkayan hizmetkarın (Yuh.13),
öğrencilerine dost deyip onlar için hayatını feda eden dostun: "Bundan daha büyük sevgi yoktur:
dostları icin hayatını feda etmek" (Yuh. 15, 15)(6).
Trento konsili, Aklama Uustifıcatio) hakkındaki kararında, İsa Mesih tarafından
gerçekleştirilen kurtuluşun anlamını ve kurban olmasındaki evrensel kurtuluş değerini ilk üç
bölümünde özetliyor: "Tanrı onu (=Mesih) günahlarımız, salt bizimkiler değil de herkesin
günahları için, kanına inançla elverişli kılmıştır" (7).
II. inancın tanıklığı
Hıristiyan'ın yaşamı
Mesih ile yaşamsal bir bağın perspektifi içinde hareket ediyor, bu yaşamsal
en yüce ifadesi ise imandır. Demek ki sorun budur: bir Hıristiyan için bu dünyada yaşayıp
'iman etmesin' (iman sahibi olmanın) anlamı nedir?
bağın
I.
Temelde, kişisel bir çağrının yanıtı
Korintlilere 1. Mektubunda Pavlus, Mesih hakkında, "Rabbimiz İsa Mesih, kendi gününde
kusursuz olmanız için sizi sonuna dek pekiştirecektir" diyor ve Tanrı için "Sizi Oğlu Rabbimiz İsa
Mesih'le beraberliğe çağırmış olan Tanrı güvenilir... " olduğunu söylüyor.
Bu mısralardan hareket ederek Kudüs'lü Kiril, yine 5. Vaftiz öğretisinde, 'aydınlanmış'
olanlara (vaftiz edilmiş olanlara) Hıristiyan'ın sadakat durumunun sadakatİn tanrısal niteliğine
katılımı gibi olduğunu açıklıyor:"Mademki Tanrıya 'güvenilir' deniliyor açıktır ki sen de aynı
sıfatı aldığında yüce bir onurasahip oluyorsun ... Tanrısal bir sıfata katıldığında ulaştığın onurun
yüce derecesini takdir et" (8).
Ll. Mesih
tarafından uyarılmak
ve
adı
ile
çağrılmak
iman sahibinin davranışını belirten İncil'in birçok aniatılarını gösterebiliriz. Bu imanın
günündeki bir portresini Yuhanna 20'den seçiyorum: Mecdelli Meryem mezarın yanında
durarak İsa'nın ölümü ve biri tarafından.kaçırıldığını düşündüğü bedeninin kayboluşu için ağlıyor.
Rab ona yaklaşıyor (Meryem onu tanıyacak halde değildir ve bahçıvan olduğunu sanıyor):
"Efendim, eğer O'nu sen götürdüysen, nereye koyduğunu bana söyle de gidip O'nu alayım"
(20,15). Sevgisini rağmen Mesih'i tanıyamıyor. Ama Mesih'in ona sadece "Meryem!" demesi
yetiyor. Eskiden olduğu gibi bir dostun yakın ve içtenlikli sesi ile adını söylemesi yetiyor, acısında
onunla buluşmak ve onu ışığa geri götürrnek için. Meryem, döndüğünde, O'nu tanıyor ve
"Rabbuni!" (20, 16) diyor. Rab, Meryem'ı öğrencilerine gönderiyor onlara dirildiğini ve yaşadığını
bildirmesi için. Mecdelli Meryem'ın kişiliğinde iman boşluğu durumundan iman dolguoluğu
durumuna geçişi buluyoruz: bu geçişin temelinde, bir kez daha, İsa'nın Meryem'e tümden kişisel
çağrısı ile ifade edilen Mesih ile insan arasındaki içtenlikli ilişki vardır. Benzer bir dinamik,
diriliş
60
örneğin, değişik şekli ile Pavlus'ta "adı ile çağrılan" (bak. Elçilerin İşleri 9,4) da bulunuyor.
Pavlus, Hıristiyan'ın yeni onurundan söz ederek, Galatyalılara şöyle diyecektir: "Bu nedenle artık
köle değil, oğullarsınız. Ve oğullar olduğunuz için Tanrı sizi aynı zamanda mirasçı yaptı".
(Gal.4,7)
1.2. Bizi Baba
Tanrıya
götüren Mesih'e gözlerimizi odaklamak.
ihranilere Mektubunun olağanüstü iman bildirgesinin bir mısrasını yorumlayarak diyebiliriz
ki Hıristiyan için imanın anlamı budur: kusursuzluğa götüren imanın reisine, İsa'ya, gözleri
odaklamak. İsa, O'na teklif edilen sevincin yerine, alçaklığını hor gördüğü, çarmıhın eziyetini
çekti ve, bundan böyle, Tanrı 'nın tahtının sağında bulunmah.1:adır (bak.İbr.l2,2). Gözlerini Mesih 'e
odaktamak Hıristiyan için bakışını Tanrıya odaklarnaktır. Mesih'e "Rab, bize Babayı göster, bu
bize yeter" diyen Filipus'a Mesih yanıt veriyor: "Bunca zamandır sizinle birlikteyim, beni daha
tanımadın mi Filipus?Beni görmüş olan Babayı görmüştür (... ) Ben Babadayım, Babarn da
bendedir: Buna inanıyor musun?"(Yuh.l4,8, 1O)
1.3. İlaizi Takdir'e teslim olmak
Nihayet, inanmak yaşamımızı bizler için harikalar yaratan Tanrının ellerine tümden teslim
etmektir: "Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrının sizi de
giydireceği ne kadar daha kesindir, ey imanı kıt olanlar" (Luk.l2,28)
2. Bundan dolayı cemaatte ve dünyada bir taahhüt
2.1 Mesih 'in emrine uygun olarak imanı beyan etmek.
Romahiara yazdığı mektupta Pavlus şöyle diyor: "İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler
ve Tanrının O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın" (Rom.l0,9) Demek
ki yüreğin derinliklerinde doğan imanı dudaklardan çıkmalı ve ister kardeşlerin cemaatında ister
dünyada başkaları tarafından tanınmalı. Bu ilan etme görevi insansal değil de tanrısal bir
hükümdür: Mesih tarafından ısrarla istenmektedir: "İnsanların önünde beni açıkça kabul eden
herkesi, ben de göklerde olan Babamın önünde açıkça kabul edeceğim" (Mat. I 0,32).
Tanrının Oğlu tarafından Paskalya olayından önce istenilen bir davranıştır. Kudüs'a
gitmeden önce öğrencilerin yaşamlarındaki en dikkate değer kabul olayları arasında Petrus'un
Filipus Kayseriye'deki kabulü gösterilebilir (Luk. 9,18-21; Mat.l6, 13-20; Mar.8,27-30). Fakat
burada çarmıhın dibinde pagan yüzbaşı tarafından, Rab İsa Mesih'in ölüm anında, içtenlikle
yapılan kabulü de anımsattırmak gerekiyor: "Gerçekı:en bu Tanrı'nın oğlu idi" (Mat.27,53; Mar.
15,39).
2.2
Hıristiyan
Mesih'in emrine sahip
çıkıyor.
Paskalya sonrası cemaat bu davranışa tümden sahip çıkmıştır, her birinin Amentü'nün
Credo'sunun teknik terimi) kendine ait metni olan ilk yüzyılların çeşitli Kiliseleri gibi
O zamanlar Episkoposun ve cemaatın huzurunda yapılan ilk inanç ikrarını refakat eden çok
görkemli bir ayinin (litürji) kanıtları çoktur.
Hıristiyanlar için inancı bildirmenin özlü bir anlamı vardır: kendi yaşamını İsa Mesih'in
kişiliğine ve, onun aracılığı ile, Tanrıya teslim etme seçimini kanıtlamak, yani varolmayı bu kişiye
temellendirmek. Hıristiyan, tüm yaşamı boyunca, gözlerini İsa Mesih'e odaklamaya çağrılıdır,
öğretisini dinleyerek, korkudan ya da basit bir baş eğme olarak değil de bize verdiği sevginin bir.
karşılığı olarak.
İznik-İstanbui Amentü'sünün metni Hıristiyan cemaatinin yaşamında bu öğretinin tüm
kabulünü ve ifadesini temsil ediyor. Çeşitli ve eski inanç formüllerin bir bileşimi olan bu metnin
"kilit sözcüğü" 'inanıyorum' dur: çok yüce Baba Tanrıya, Rabbimiz İsa Mesih'e ve Kutsal Ruha.
'Tanrıya inanıyorum' yerine 'inanıyorum' demek anlamlıdır.
(Hıristiyan
61
'İ+hali' öznenin nesneye doğru hareketini gösteren bir sözdizimi şeklidir. Bu mantığı iman
düzeyine aktanrsak diyebiliriz ki Amentü (Credo), ister Latince ister Yunanca şekli ile (Credo in,
pisteuo eis + -i hali), Tanrıya inananın güven do4ı hareketini ifade ediyor: inanç sahibi hayatının
ağırlık merkezini Tanrıya doğru yönlendiriyor ve Tanrı varlığının ve eylemlerinin hedefi, tüm
umudunu koyduğu dost oluyor.
2.3. İman ikrarının en uç noktası olarak şehitlik
Bu anlamlar artık açık1ır ancak bir tane daha eklemek gerekiyor: içten yapılan bu seçimi
alenen, korkmadan ve dünyaya karşı ilan etmek. Bu tanıklık ölümü de içerebilir; şehitliğin
gerçekten Hıristiyan anlamı da budur. Mesih sadece kendi ölümünden ve adağından söz
etmemiştir, her öğrencinin yaşamını izleyen ve onu şehitliğe kadar gölürebilen acılardan da söz
etmiştir: "(insanlardan sakının). Sizi mahkemelere verecekler, havralarında kamçılayacaklar;hatta
benden ötürü valilerin ve kralların önüne çıkarılacaksınız. Böylece onlara ve putperesdere tanıklık
edeceksiniz... Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan
kurtulacak1ır" (Mat. 10, 17-18,22)
Fakat Hıristiyanlar şehitliği
nasıl anlıyorlar?
Onlar için şehitlik inancın ve alenen bildirinin en uç şeklidir. Ancak batılı gazetelerin başka
öldürmek uğruna ölenler için yersiz şekilde kullandıkları şehitlik değildir.
Aksine, Hıristiyan şehitliğinin kavramı başkaları tarafından istenilen ve yerine getirilen
ölümün kabul edilmesine eşittir, imanına sadık kalmak ve hayatta kalan kardeşlere ve de
Hıristiyan'ı öldürmek isteyen düşmaniara bir güç ve ölçü kanıtlığını vermek için: bu yüzden bir
intihar değil de düşmanların öfkesine karşı barışsever bir sun uştur.
Demek ki şehitlik hem aktif hem de pasif bir davranış öngörüyor:
- aktif, çünkü güçsüzlükte bir güç tanıklığıdır: Antakyalı Ignatius'un anlattığı Polikarpos'un
şehitliğinde, Polikarpos arenaya girdiğinde "gökten inen bir ses duyuldu - yazıyor İgnatius "Cesur ol, Polikarpos, ve erkek gibi davran" (1 0). Varolan güçlerin ölçüsüzlüğünün karşısında
Hıristiyan kurban bozuntuya gelmiyor ve Tanrının desteği ile ona eziyet edenlere tümden insansı
olan bir güç sergiliyor. Polikarpos'un şehitliğinin tüm anlatısı bu gücün bir kanıtıdır.
- pasif; çünkü Hıristiyan hakaretlere hakaretler ile karşılık vermiyor, inanca bağlılığını bir
savaş saymıyor: "Beni böyle bırakın: bana ateşe dayanınam için güç veren, çivilerinizin desteği
olmaksızın, odun yığınında kalabilmem için de güç verecektir" der Polikarpos, etkilici bir
sakinlikle, cellatlara.
Pek tabii ki herkes Polikarpos'un kaderini paylaşmaya çağrılı değildir fakat, genel olarak,
gerçek Hıristiyan'ın ölümü arzulayanın olduğu düşünülmemeli. Gerçek şehit hiçbir zaman ölümü
arzu etmiş değildir, gerçek şehit, tüm insanlar gibi, inancını korumak ve kendi hayatını kurtarmak
ister çünkü Hıristiyan yaşamı seviyor, kendi ve insaniyetteki kardeşlerininki, Mesih'in yaşamı ve
yolunda karşılaştığı tüm insanları sevdiği gibi. Ancak gerçek şehit efendisinin kaderini sonuna
kadar izleyendir. Acıyı ve baskıyı, dünyanın kurtuluşu için çarmıhın işkencesini ilk çekenin
sevgisi uğru.na bir sınav sayar; biliyor ki hiç kimse Tanrının ona hazırladığı kaderi, yani Tanrı ile
yaşamı, elinden alamayacak. Bu konuda Pavlus, yaşamının ruhu olacak, bir inanca sahiptir: hiçbir
şey bizi Mesih'in sevgisinden ayıramaz, "Ne sıkıntı, ne elem, ne zulüm, ne açlık, ne çıplaklık, ne
tehlike, ne de kılıç ... bizi sevenin aracılığıyla bunların hepsinde galiplerden üstünüz" (Rom.8,353 7; 38-39'a da bak).
Petrus gibi Roma'da zulümler esnasında şehit olacak olan Pavlus'un inancı yüceleştirici
bir ideal değil de Matta'nın ineili'nde öğrencilerine "Adım yüzünden yaşamını yitiren bulacak1ır"
(Mat. 16,25b) sözlerini öğreten Rabbin kendisinden gelen bir inançtır.
insanları
62
Demek ki Rab İsa'yı izleyip çok meyve alabilmek için O'nun gibi yaşamımızı sunmaya hazır
olmalıyız. Çilesinde İsa buğday tohumu imgesini kullandı: "Buğday tanesi toprağa düşüp
ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok ürün verir" (Yuh.12,24)
III.
Tanrısal yaşam
olarak Hıristiyan
yaşamı
Söylediklerimizle sıkı bir bağ içinde Hıristiyan yaşamının bir tanrısal yaşam olarak tanımlanması
Yasalara körü körüne uyan bir yaşam değil de her şekli Tanrı ile birleşmeyi kanıtlayan bir
yaşam. Öğrencileri ile aldığı son yemekte Mesih şunu vurgular: "Kim buyruklarımı bilir ve yerine
getirirse, işte beni seven odur" (Yuh.14,21)
1. Emirleri yerine getirmek, Hıristiyan kuralının geniş anlamı budur
vardır.
Hıristiyan yaşamının özelliği "emirleri yerine getirmek" ifadesinde ve seven kişinin davranışı
ile bağlantısında mevcuttur. Demek ki iki merkezi emrin etrafında yerleşiyor: Tanrıyı sevmek ve
yakınımızı sevmek.
Gerçek şu ki Hıristiyanlık Eski Antlaşmanın öğretilerini benimsiyor: "Tanrın Yahveh'iyi tüm
yüreğin, tüm ruhun ve tüm gücün ile seveceksin" (Tesniye (Yasa'nın tekrarı) 6,5) ve "Yakınını
kendin gibi seveceksin" (Lev.19, 18b)(11). Markos'un İncilinde ilk emrin hangisi olduğunu sormak
için Mesih'e başvuran, İsa'dan iki cümleyi içeren bir yanıt alıyor. Bu konuda Mesih der ki bunlar
mutlak olarak en büyükleridir (Mar.12,28). Ne var ki, Eski Antlaşmadaki öğretilerin içeriğine
kıyasl~ Mesih bu iki emrin anlayışını genişletmiştir.
I. I.
Tanrıyı
sevmek
Efeslilere yazan Pavlus, onları seven ve onların uğruna teslim olan "İsa Mesih'i örnek alarak
sevgi yolunu izlemeğe" teşvik ediyor. Sevgi yolunu izlemek, Pavlus'a göre, kendini kurban olarak
Tanrı ya sunmaktır (bak. Efes 5, 1-2). Bu sunuş her zaman, adak olarak, bedeni maddi olarak ölüme
sunmak değil de Tanrı uğruna kutsal bir yaşam sürmek için gündelik bir gayrettir. Pavlus'un
sözlerinde bu yaşamı sunmanın anlamını özetleyen birçok ifade bulunuyor: "Mesih'in İnciline
yaraşır bir yaşam sürmek"
(Fil. 1,27), "Mesih'te olmak" (Rom. 8,1), "Mesih'te yürümek"
(Kol.2,6), "Rab'e hizmet etmek" (Kol. 3,24), "Tanrı tarafından Tanrı sevgisine ve Mesih'in
dayanıklılığına doğru yöneltilmek" (II.Sel. 3,5).
Kutsama insansal bir istek değildir, Tanrı tarafından istenilen bir eylemdir: "Tanrının isteği
şudur
diye Selaniklilere hitap eden Pavlus kutsal olmanızdır. .. Çünkü Tanrı bizi ahlaksızlık-ta
değil, kutsallık içinde yaşamaya çağırdı" (l.Sel.4,3.7)
Pavlus Hıristiyan yaşamının paradigmasİnİ kendiliğindeve stilize bir şekilde Rom.8'de ve de Gal.
5'te veriyor. Ruha göre yaşamak demek "Rab'bi neyin hoşnut ettiğini öğrenmeğe çalışmak ve
karanlığın meyvesiz işlerine katılmamak'' (Efes.5, I O-ll)
Bu kutsallığın amacı nedir?
Pavlus umudunu ve kesinliliğini gizlemiyor: Mesih 'te bulmak-tır. Filipililere yazdığı
mek-tubun 3. bölümünde "Mesih'i .kazanmak için" her şeye süprüntü gibi bakılacağını
söylediğinde her Hıristiyan yaşamının sicili olan kutsallık idealinin tam bir tasvirini buluyoruz:
dirilişinin gücü ile Mesih'i tanımak, acılarına katılmak, mümkünse ölüler arasında dirilebilmek
için ona ölümünde uygun olmak... , çünkü Hıristiyan'ın vatanı göklerde bulunuyor. Petrus bu
yaşam dolgunluluğunu Hıristiyan olanlar için göRlerde ayrılmış lekesiz bir miras olarak tasvir
ediyor. Hıristiyan, inancının amacı olan tanrısal yaşamın paylaşımı olarak kurtuluşu elde
edeceğinden emin olduğundan anlatılmaz bir neşe ile sarsılır. (bak.1 Petr 1,3-5, 8-9)
63
1.2. Yakınını sevmek
Yakınını
sevmek kuralının Hıristiyan yorumunı.ın genişliği Yeni Antlaşmanın iki anlatısında
bulunuyor:
Luka 10, 25-28: Yahudiler tarafından, Samiriyeli olduğu için, itibarsız sayılan ve haydutların
eline düşen birinin "yakını" olan iyi Samiriyeli'nin mesel i. Her toplumsal mantığın aksine, büyük
bir olasılıkla Yahudi olan, yaralı adama yardım ediyor.
Mat. 5,44: düşmanları sevmek ve zalimler için dua etmek buyruğu. Bir kez daha Eski Antlaşma
yasasının mantığından bir hayli uzağız. Fakat Matta'nın bu 5.bölümünün sonlarında (a48) böyle
bir doğrulama buluyoruz: "Gökteki Babanızın yetkin olduğu kadar yetkin olacaksınız". Hıristiyan
sevgisinin ölçüsü Babadır, O yaşam örneğidir, inanç sahibi sevgisinin hacmini anlayabilmek için
bir ölçü noktası. Bu sevgi bugün medyalarda verilen ve Hıristiyan sevgisini basit insan severliğe,
savaşa ve her tür haksızlığa karşı, bazen şiddetli bir karşı koymaya, kadar giden mücadeleye
indirgeyen sözüm ona Hıristiyan sevgisinin imgelerine uymuyor. Böyle bir durumda Hıristiyan
sevgisi din dışı sevgiden değişik olmaz çünkü herkes insan sever olabilir, barıştan ve adaletten
yana olabilir. Aksine bu sevginin, daha önce Tanrı ile İsa Mesih'te olan insanın karşılıklı ilişkiden
söz ettiğimizde açıkladığımız derin nedenini keşif etmek gerekiyor; bu Hıristiyan'ın davranışında
varolan başlıca gerekliliktir ve burada, anlamını derinleşiirmek için, yeniden dönmek önemlidir.
Her Hıristiyan'ın sevgi ölçüsünü kavramaya yararlı bir metin Yuhanna 13, l4-!5'tır: Mesih
havariferin ayak yıkamasını bilirmiştir ve yaptığının anlamını açıklıyor: "'Size ne yaptığımı
anlıyor musunuz?' dedi 'Siz beni Öğretmen ve Rab diye çağırıyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz,
öyleyim. Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse siz de birbirinizin
ayaklarını yıkamalısınız. Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek gösterdim". Pavlus
Efes'teki inanç sahiplerini 'Tanrının taklitçiferi olmaları için' (Gal.5, I) teşvik ediyor.
Hıristiyan'da bu tür bir davranış tinsel insana uygun bir yaşama tekabül ediyor, kıskançlıklardan,
ayrılıklardan ve sefahatten uzak, sevgiye, sabra ve barışa atfedilen bir yaşam, 'bedensel zevklere'
düşkün dünyasal görüşlere kıyasla zor bir seçim yapan bir yaşam (bak.Gal.5, 19-26;Rom.8,5-8).
Elçilerin İşleri'ndeki (Eiç.2,42-47) ilkel Kilisenin imgesi Hıristiyan'ın bir seçimi olarak iki
emrin uygulamasının gerçekleşmesini tasvir ediyor: Tanrıyı İsa Mesih'te sevmek ve yakınını
sevmek II Vatikan Konsili, Kilise İman Yasasının, beşinci bölümünde, Lumen Gentium, Rab'bini
izlemeye (taklit etmeye) çağrı! ı Hıristiyan'ın kutsallığa yönelik istidadının öğretisini tekrar ele alıp
inanç sahibinin davranışındaki sevginin merkezi karakterinin altını çiziyor.( I 2)
2.
İnayet ve kutsama imkanları (gizem ler, dua, Sözü dinlemek)
2. I. İnayet
İnanç ve onun ikrarı, Tanrı ile oğul ve kardeş gibi birliktelik insanın iradesi tarafından üretilen
insansal eylemler değiller, çünkü insan Tanrı katında bu denli yüceliğe erişebilme durumunda
deği.Idir. Hıristiyan antropolojisine göre günahkar insan, günah tümden elindefiğini (özgür
iradesini) yok etmiyorsa da, doğal güçleri ile Tanrıya ulaşacak durumda ·değildir. İnsan, ilk
günahtan sonra (yani hepimizin müttefik olduğumuz insanlık tarihindeki ilk günahtan sonra)
düştüğü duruma yeniden dönebilmek için fazlası ile güçsüzdür. Bu durumu ve bu saygınlığını
bulabilmek sadece Tanrıdan (Tanrının yardımı ile) olabilir. Hıristiyan için günah tanrısal çağrının
yani O'nunla bir birlikteliğin inayetinin, reddidir.
Hıristiyan dilinde insana ilk günahkar durumunu aşıp yeni "kurtarılmış" durumuna girip
Tannda kutsama yoluna girmesini temin eden yeteneğe (armağana) inayet veya lütuf denilir.
İnciller tarafından bize aktarılan tüm, bedensel ya da ruhsal, şifa bulmalar bize İsa Mesih'in
tanrısal gücüne muhtaç olan insansal güçsüzlüğü gösterir. Karşılaştığı insanlara yeni bir yaşamsal
durum veren O'dur; insanlar tek başlarına bunu kendilerine veremezler.
64
Ancak Tanrının yardımı, tanrısal çağrıyı kabul etmemekte hakkına sahip olan insan iradesini
yok etmez. İncil'deki tüm bölümler bize İsa tarafından verilen tüm şifaların başında, insanın teklif
edilen armağana rızasını ya da reddini ifade edebildiği, ikili bir konuşmanın yer aldığını
gösteriyorlar.
Pavlus, kendisini tanımlarken, annesinin bağrında inayet tarafından çağrılı olduğunu söylüyor
(bak.Gal.2, 15). Yine Tanrının inayeti bize "tanrısızlığı ve dünya arzularını reddedip bu dünyada
sağduyulu, doğru ve Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemizi" öğretiyar (Tit.2, ll). Her
Hıristiyan kutsama gayretini Tanrının "talep edebileceğinin ya da düşünebileceğinin her şeyin
ötesinde, çok ötesinde" (bak.Ef.4,20) edebileceğinin inancı içinde yaşar.
İsa Mesih'teki Tanrının inayeti böylece insanın hayatına karışır Tanrı için bir seçim yapması
ve bunu yeni durumuna girdiğinde ve hatta tüm Hıristiyan yaşamında gerçekleştirmesi için.
2.2. Kutsama
2.2.1.
imkanları
Kutsal gizemterin özellikleri
Kutsal gizemler İsa Mesih tarafından tesis edilen ve inayet bağışını iletmek için, kendi
tarafından, Kiliseye emanet edilen aracılıklardır. Hıristiyan geleneğini izleyen çağdaş Din Öğretisi,
kutsal gizleri giriş gizleri (Vaftiz, Kuvvetlendirme/Konfırmasyon, Efkaristiya), şifa gizemleri
(Barışma, hastalara kutsal yağ sürme) ve hizmet (Evlilik, Rahiplik/Papazlık) gizemleri olarak
ayırır, Kutsal gizem demek "etkin inayet işareti" demektir, yani "onu inançla alan insanda bir
inayet yaratan işaret".
Burada Kutsal Gizemterin tüm tanrıbilimini açıklayamam fakat bu kadarını söyleyeyim:
başlangıçtan beri Hıristiyan Geleneği her Kutsal Gizemi Tanrının inayeti görünmeyen bir şekilde
vermek için görülen bir madde kullanan (su, zeytin yağı, ekmek), görülebilen bir eylem (suya
batırmak, yağ sürmek, üstüne el koyma) sayıyor. Bu yüzden her kutsal gizem değişmesi mümkün
olmayan sabit bir kutlama şekline sahiptir.
Kutsal Gizemi veren salt bir "asistan araç" tır (minister) çünkü inayet doğrudan doğruya
Tanrıdan gelen bir armağandır. Rahip tüm Kutsal Gizemleri kutlamaya vekildir oysa ki ruhban
olmayan, rahip olmadığında, vaftiz ve evlilik Kutsal Gizemlerini ifa edebilir. Ancak Kutsal
Gizemleri gerçekten veren Mesih 'in kendisidir çünkü her ne kadar vekil (rahip ya da ruhban
olmayan) sadece ellerini, bedenini ve sesini Mesih'e sunuyarsa başlıca uygulayıcı her zaman
Rab'dır.
Demek ki her Kutsal Gizem inanç sahibinin yaşamında merkezi bir yer işgal ediyor her ne
kadar, evlilik ve rahiplik konularında, onları almaya tüm inanç sahipleri çağrılı değiller. Nitekim
bunlar hizmet "Kutsal Gizemleri" dir: cemaatte herkesin aynı çağrı yoktur. Bundan başka bu
sadece kişisel çağrı sorunu değildir çünkü kimi Kutsal Gizemterin verilmesi kurallara bağlıdır:
örneğin, Katalik geleneğinde, şimdilik, rahiplik kadınlara değil de salt erkeklere ayrılmıştır (bunun
tanrısal ya da insansal bir yasanın hükmü olup olmadığı tartışılıyor), evlilik ise, Batı geleneğinde,
rahiplere yasaktır oysa ki Doğu geleneğinde geçerlidir (bu kural tanrısal değil de insansal bir
hükümdür). Tüm diğer Kutsal Gizemler, aksine, tüm Hıristiyanlar için geçerlidir.
Vaftiz ve kuvventlendirme (Confırmatio), rahiplik veya evlilik konusunda bunlar yaşam
boyunca bir kez alınır, oysa ki barışma gizemi, Efkaristiya ve hastalara zeytin yağı sürmek
tekrarlanabi tir. Gerçekten Hıristiyan olan bir yaşam Kutsal Gizemterin (günlük Efkaristiya, sık sık
barışma gizemi) sürekli uygulamasına dayanır.
2.2.2.
Vaftiz ve Efkaristiya
Her Kutsal Gizemin Hıristiyan yaşamında bir önemi vardır: yine de vaftiz ve Efkaristiya
üzerinde ısrar etmenin yararı vardır: ilki Hıristiyan bir yaşamın başlangıcını belirtir, ikincisi ise her
Hıristiyan yaşamının temel gıdasıdır.
65
-
Vaftiz
Daha önce dedik ki Hıristiyan yaşam Tanrı ile bir dost ya da baba-oğul ilişkisidir, İsa Mesihin
ile. Vaftizin inayeti sayesinde Tanrı sadece günahlarımızı af etmiyor fakat tanrısal
yaşamına aktifbir şekilde katılmamıza ve İsa Mesih'te üvey oğulları sayılmamıza temin eden yeni
durumumuzu veriyor. Bu konuda Pavlus Galatyalılara (3,26-27) bunları yazıyor: "Çünkü Mesih
İsa'ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrının oğullarısınız. Vaftizde Mesih ile birleşenlerin hepsi
Mesih'i giyindi ..."
aracılığı
Vaftizin Katolik öğretisi, başından beri, bu Kutsal Gizemde, bir "olay" olarak, günahın ölüm
durumundan Mesih 'teki yeni yaşam durumuna bir geçiş görüyor. Suya batırınakla simgeleneo bu
geçiş Mesih 'in kurtarıcı ölümüne batırma anlamındadır: vaftiz olan, Tanrı için bir yaşam
olan,kendi yaşamına katılmak için ölümle birleşiyor (bak. Rom. 6, I I). Böylece vaftiz olanın
yaşamı "İsa Mesih'te Tanrı için yaşayan biri olmaktır", çünkü Tanrı inayetinde insana inancın,
umudun ve merhametin dolguuluğunu arınağan ediyor. Tüm varoluşu süresince inanç sahibi bu
armağanları genişletmelidir, Hıristiyan yaşamının başında almış olduğu bu vaftiz çağrısına
bağdaşık olarak yaşayarak. Bu yüzden Hıristiyanlar inancı, umudu ve merhameti tanrıbilimsel
erdemler sayıyorlar çünkü, inayetinin yardımı ile tüm yaşamımız boyunca dolguoluk içinde
yaşayabilmemiz için, Tanrı tarafından bize verilmişlerdir. Bu yaşamımızın sonunda yaşam
boyunca yapmış olduğumuz sevgi, umut ve iman eylemlerimiz derinliğine göre yargılanacağız. Bu
eylemler oğul seçimine ve İsa Mesih'te Tanrıdan alınan arınağanlara Hıristiyan'ın yoğunluğunu
ifade ediyorlar.
- Etkaristiya.
Hiç kuşku yok ki, yedi Kutsal Gizem arasında, en önemlisi Efkaristiya'dır. Mesih bu
Kutsal Gizemi akşam yemeğinde, öğrencileri ile aldığı son yemekte tesis etmiştir. Bu tesis
etmenin sözlerinde bir tasdik ve bir buyruk buluyoruz.
Tasdik budur: "gelin, yiyin, bu bedenimdir" (Mat.26,26)
Buyruk budur: "beni anmak için böyle yapın" (Luk.22, 19.
Bu hareketin ve bu tesisin
anlamını
anlayabilmek için, ekmeklerin mucizevi
çoğaltınasında (Yuh. 6,1-13) Yuhanna'nın ineili'ndeki İsa'nın yaşam ekmeği hakkındaki
büyük konuşmasına dayanmamız gerekiyor. Ayet ayet yorumlayacak değiliz; yine de
Mesih' in bir sözünü alıntılayalım: "Yaş am ekmeği ben' im. Bana gelen asla acıkmaz ...
Yaşam ekmeğiyim, gökten inmiş olan. Eğer bir kimse bu ekmekten yerse, sonsuza dek
yaşayacak" (Yuh. 6,35.48.5 I)
Efkaristiya'nın
temel
anlamını
anlamaya yarayan kilit sözcük
'yaşam' kavramı dır.
Hıristiyaİı için Tanrı için yaşamak 'Tanrıdan yaşamak' ve ondan bir yaşam gıdasını almak
demektir. İsa Mesih'in çok açık arzusu öğrencilerin Efkaristiya'nın kutlamasırula hareketini
tekrarlamalarıdır, rahibin, İsa'nın sözlerini aynen tekrarlayarak ekmeği ve şarabı
kutsamasıdır. Korintlilere I. Mektubunda havari Pavlus daha önce de rastladığımız formülü
tekrarlıyor: "Aldığımı size ilettim" (1 Kor I 1,23-29) ve bunun Rab isa'nın çok açık
arzusundan kaynaklanan bir gelenek olduğunu anımsatıyor. Nitekim "Size ilettiğimi
Rab'dan aldım" diyor. Demek ki Hıristiyan, Efkaristiya'yı kutlarken, öğrencileri arasında
dünyanın sonuna kadar salt tinsel olarak değil fakat gizemli bir şekilde bulunmak isteyen
Mesih'in bu arzusunu kabul ediyor.
66
2.2.3 Dinsel tören (litürji) ve dua
a.
Dinsel tören (litürji)- (tapınma olarak ve
yaşamın
içinde yaşam)
Efkaristiya'ya odaklanmış Hıristiyan yaşamı Tanrıya yapılan canlı bir tapınma gibi
Pavlus Roma'daki cemaatin kardeşlerini kendilerini tinsel bir tapınmada
sunmaya davet ediyor (bak.Rom.ll,l-2). Pavlus'un öğretisi başlangıçtaki ve bugünkü
Kilisenin kanaatini yansıtıyor şöyle ki Hıristiyan yaşam çeşitli şekillerinde {gündelik yaşam
eylemleri ve ibadet eylemleri) günlük bir dinsel tören (liturji) teşkil ediyor. Bu ibadet eylemi
aynı zamanda hem kişisel hem de cemaate-Kiliseye aittir: yani her inanç sahibinin tinsel
ibadeti, tümden kişisel alanda kalan, kişiye özgü bir seçim sayılmıyor, aksine Kiliseye kadar
uzanan (Kiliseyi de kapsayan) bir seçimdir. Hıristiyan hiçbir zaman yalnız değildir:
dünyadaki kardeşlerine bağlıdır, tüm Kiliseye bağlıdır, ister odasında dua etsin, ister
fakiriere hizmet etsin, ister cemaatin dualarına katılsın: Oğul'da oğul her zaman kardeşlerine
bağlıdır.
·
tasarlanmıştır.
Öte yandan Hıristiyan tapınmanın dolgunluğu Kilise birlikteliğinde kendini ifade ediyor.
Bunun. modeli öğrenciler cemaatinin Sözü sürekli dinleyen, kardeşlik birlikteliğine ve
ekmeğin bölmesine (Efkaristiya için kullanılan en eski ifade tarzı) ve duaya bağlı bir
topluluk olarak sunulduğu Elçilerin işleri kitabında verilmektedir (Elç.İş. 2,42-43).
b. Dua
Katalik Hıristiyan bir ilke olarak günde beş kez dua eder Tanrısal Görev kitabını
okuyarak (Sabah duası, Gündüz duası, Okumalar, İkindi Duası, Akşam Duası), isa'nın
annesi Meryem'e en azından günde üç kez seslenir (Angelus, akşam Meryem Duası, tespih).
Dinsel tören takvimi "zamanlara" ayrılmıştır. Bu dönemlerde Kilise Hıristiyanları Mesih
hayatının değişik anları üzerine düşünrneğe davet eder (Noel 'e hazırlık devresi, Oruç
devresi, Paskalya devresi, Olağan devre).
Hıristiyan yaşamında dua gereksiniminin derin anlamın uygulamasını dengeleyen sert
hukuk reçetesinde değil de inanç sahibi ile İsa Mesih'teki Tanrı arasındaki yaşamsal ve
ailevi bağda aranmalı: İsa Mesih, örneği ve sözü ile, bu eylemin bu şekilde özedenebilen
temel nedenlerini göstermiştir:
sabah, işine başlamadan önce, çok erken dua eder (Mar.1,35) ve de gece
(Mat.l4,23). Dua her sevginin kaynağında beslenmesi gereken apostolik hizmetin ruhu ve
temelidir; Tanrıyayönelik bu sürekli referansı içermeyen bir yaşam Hıristiyan değildir: salt
faaliyetlir.
Şakirtler, Baba'ya sunduğu dua pratiğine sadık olan Rab'ı görüyorlar ve ondan
dua etmeği öğretmesini istiyorlar (bak.Luk.ll, 1-4; Mat.6,9-13). Mesih onlara, Hıristiyan için
merkezi dua olan, "Babamız" duasını öğretiyor. Baba-Oğul bağlantısı bu ilişkinin daha
içtenlikli şekilde ifade edildiği anlar gerektiriyor.
- "Bizim" sözcüğünün altını çizmeliyii çünkü bu ifadede İsa'nın, Matta'nın ineili'nde
bir arada Baba'ya dua etmeleri için yüreklendirerek " ..." (Luk 18,19-20), öğrencilerine
67
yaptığı davet özetlenmiştir. İsa birlik halinde duaya, duanın en kusursuz şekline, çok önem
vermektedir.
Tanrı
Ancak, odanın gizliliğinde, kişisel çluanın pratiği için de yüreklendiriyor çünkü
ile olan kişisel ilişkide de özel anların olması gerekiyor.
Çile ve ızdırap gecesinde, günaha kapılmamaları ıçın İsa öğrencilerini dua
etmeleri için yüreklendiriyor (Luk.22,46). Duasında, İsa Mesih'te, Babası'nın huzurunda,
Hıristiyan iyi olanı tayın etmek ve Tanrıya karşı olan Şeytanın günaha çağrılarından kaçmak
için ışık ve güç buluyor.
Özetle, bu kutsama ve kurtuluş araçlarının öğretisi Kilisenin öğretisinde bulunuyor. II.
Vatikan Konsilinin Lumen Gentium İman Yasasını ve 5. Bölümünü yeniden gözden
geçirmek yetiyor.
Sonuç
Üç aşamada Hıristiyan kimliğinin profıli budur ve burada vaftiz edilen iman sahibi ile
İsa Mesih'teki Tanrısı arasındaki bağlantının doğasının altı çiziliyor. Eminim ki bugün
Hıristiyanların medyalara yansıyan görüntüsü bambaşka bir şeydir ve bir Müslüman'ın
gözünde anlattıklarımdan çok uzak görünebilir. Fakat yine eminim ki bu medyatik ikona
Hıristiyan'ın olmak istediği gerçek tinsel ve dinsel görüntüsüne uymuyor.
Her ne kadar, bir taraftan, sekülarizasyon olayına bağlı, Batı Katalikliğinin içindeki
krizi kabul edersem de öte yandan, bunun tersine Batı'da bile, çok güç insansal şartlara
rağmen, imanına sadık kalan birçok kararlı Hıristiyanlar vardır. Benim açıdan - kişisel
görüşümdür- çağımızda her din kimi sektörlerde derin bir kriz yaşamaktadır, her ne kadar
bu kriz değişik şekillerde belli oluyorsa da. Bizler, Hıristiyanların eğitimine kişisel olarak
bağlı katalik eğitmenler olarak, genç kuşaklara "Hıristiyan adı" ile bu adın başlangıçlarında
Olan arasındaki yaşamsal bağın güzelliğini ve tüm derinliğini yeniden keşfettirmeliyiz,
eskiden birçok putperesderin anladıkları gibi.
(I)- AZiZ PAVLUS, Korintlilere Birinci Mektup, E.B.Allo, Paris, Gabalda 1934,395 "For several reasons,
it is generally agreed that in vv.3-5 Paul is repeating a very early creedal formulation that was comman to
the entire church, to witch he adds other traditions about several resurection appearances; The fırst Epistle
to the Corinthians. Gordon D.FEE, Grand Rapids, Eerdman Publishing, 1991,718.
(2) - KUDÜSLÜ AZiZ KiRİL, Beşinci vaftiz dinsel öğreti. İnanç, XII, ID. Vaftiz ve mistagojik din
öğretileri, Namur: Les Editions du Solcil Levant, 1962, 118-119
(3)- ORJGENES- Aziz Yuhanna
Cerf, 1966,293
hakkında
yorum, t. 1, !!.kitap 127-128, (Hıristiyan
kaynakları
120) Paris,
(4)- Dilbilimsel açıdan aynı sözcük değildir, burada Aziz Pavlus öğretisinin özellikle tinsel anlamının altını
çiziyoruz.
(5)- "Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir.
Çünkii bensiz hiçbir şey yapamazsınız. Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve k"Urur.
Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar. Siz bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin,
size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz. Babanın beni
sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz sevgimde
68
kalırsınız, tıpkı
benim de
Babamın buyruklarını
yerine
getirdiğim
ve sevgisinde
kaldığım
gibi ...";Yuh.
15,15
(6)- "Artık size kul demem. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez. Size dost dedim. Çünkü Babamdan
bütün işittiklerimi size bildirdim"; Yuh.l5, 15
(7)- Haklı çıkarma hakkında kararname, bölüm II (Denzinger-Hünermann = DH
ı522)
(8)- KUDÜSLÜ AZiZ KİRİL-Beşinci din ders i, 1,109
(9)
Bak. DH 150
(10) - Polikarpos'un şehit düşmesi, IX, ı : ANTAKYALı IGNATIUS : İZMİRLİ POLiKARPUS,
Mektuplar- Polikarpus 'un şehit düşmesi (Hıristiyan kaynaklan ı O b is), Paris; Ed. du Cerf ı951, 255.
(ll)- "Çekmek istemediğini kimseye yapma" (Tb.5,5a)
(12)- LG 40: "Her mükemmelliğin Üstadı vetannsal Örneği olan Rab İsa, kendisinin yaratıcısı olduğu ve
tamamladığı yaşamın kutsallığını, durumu ne olursa olsun, öğrencilerinin tümüne ve her birine vaız etti:
"Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun" (2) (Mat.5,48) Nitekim herkese onlan içten tüm yürekleri,
tüm ruhları, tüm uslan ve tüm güçleri ile Tanrıyı sevmeyi ve birbirlerini Mesih'in onları sevdiği gibi
sevmeye dürten Kutsar Ruhu gönderiyor (bak. Yuh.l3,34, ı5, ı2). Tanrı tarafından çağrılan ve Mesih'te
yaptıklarından değil de Tanrının niyeti ve inayeti ile aklanan Mesih'in izleyicileri gerçekten iman vaftizinde
Tanrının oğullan olup tanrısal doğaya katıldıklarından, bu yiizden,gerçekten kutsandılar. Demek ki Tanrının
yardımı ile almış oldukları kutsallığı yaşamlarında tutmalan ve daha kusursuz hale getirmeleri gerekiyor.
Havarıi onları "azizlere yakışır şekilde" (Ef.5,3) yaşamalan ve "Tanrının kutsal ve sevgili seçilmişleri olarak
yürekten sevecenliği, alçakgönüllülüğü, sabır ve yumuşaklığı" (Ko1.3, 12) giymeleri ve de kutsanmak için
Ruhun meyvelerini toplamaları konusunda yüreklendiriyor (bak. Gal. 5,22; Rom. 6,22) Mademki hepimiz
çokça günah işiiyoruz (bak.Yak.3,2) Tanrının merhametine sürekli olarak muhtacız ve her gün kendisine
"Sen de bizim suçlarımızı bağışla" (3) demeliyiz. Herkese açıktır ki inanç sahiplerinin her biri, durum ve
rütbesi ne olursa olsun, Hıristiyan yaşamının dolgunluğuna ve sevginin kusursuzluğuna çağrıiıdır (4).Kaldı
ki, bu tür bir azizlikle, dünyasal toplumdaki yaşam şeklinin daha insansal olmasına katkıda bulunur. Bu
kusursuzluğu edinebilmek için iman sahipleri, Mesih'in armağanının ölçüsünde, güçlerini kullanacaklardır;
öyle ki, O'nun izlerini sürerken, imgesine uygun olunca Babanın iradesine baş eğdiklerinde tüm yürekleri
ile kendilerini Tanrının şanına ve yakınlarının hizmetine kendilerini adayacaklar. Böylece Tanrı Halkının
aziz! iği bol meyve verecektir, Kilisenin tarihinde bunca azizin yaşamı kanıtladığı gibi.
69
Download