M. Meclisi B : 65 tüdür. Aşırı gürültü, soğuk, sıcak, kirli, taş, demir, kömür, tozlu hava gibi unsurlar giderilememekte ve bunlar iş kazalarına, meslek hastalıklarına yol aç­ maktadır. îş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat uygulanmamakta ve iktidar uygulanması için en ufak bir çaba göstermemektedir. Meslekî eğitim çok yetersizdir, İşverenlerin meslekî eğitimi lüks kabul etmeleri ve bu konuda denetimden uzak olmaları iş kazalarını çoğaltmaktadır. Tabiî tüm bunları da kap­ sayan genel neden; kapitalist ekonominin tabiatında olan «Kâr, daha fazla kâr» anlayışı ve maliyeti dü­ şürme çabaları ile üretim zorlaması yapılmasıdır. Değerli milletvekilleri, ülkemizde iş kazalarının tüm dehşeti ile ortaya çıktığı ve telâfisi imkânsız ya­ ralar açtığı işyerleri maden ocaklarıdır. Gerek Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdür­ lüğüne bağlı, gerekse özel sektöre ait kömür ve lin­ yit ocaklarında meydana gelen iş kazaları üzerinde önemle durmak gerekir. 1941'den 1974 yılına kadar Zonguldak maden ocaklarında iş kazası sonucu ölen işçi sayısı 2 607'yi bulmaktadır. Kurtuluş Savaşında şehit düşenlerin sa­ yısının yaklaşık olarak 7 bin olduğu düşünülürse, so­ runun önemi anlaşılacaktır. Bu sürede yaralanan işçi sayısı ise 218 618'dir. Zonguldak kömür ocakların­ da her beş günde bir işçi ölmekte, her gün 22 işçi yaralanmaktadır. Her bir ton kömürde ortalama yarım gram işçi kanı vardır. 1975 yılında göçük, grizu infilâki, sıkışma, boğulma, çarpma, düşme sonucu tam 69 işçi hayatını yitirmiştir. Maden ocağına girmek harbe girmekten daha tehlikeli hale gelmiştir. Zon­ guldak kadar olmasa da, linyit üreten Devlet ve özel kesime ait maden ocaklarında da işçinin hayatı tesa­ düflere terk edilmiştir. Türkiye'de bu kazalar hızla artarak devam etmektedir. Türkiye maalesef iş ka­ zalarında dünya rekorunu elinde tutmaktadır. Dün­ yada en çok maden kazası olan Japonya'dan beş kat ilerdeyiz. Madencilikte en çok gelişmiş, çağın koşullarına uygun .üretim yapan Çekoslavakya, Ka­ nada, Yugoslavya, Polonya gibi ülkelerdeki iş ka­ zalarına göre ise 15 - 20 kat önde gidiyoruz. Ülke­ mizde bir milyon ton kömür üretilirken, verdiği­ miz ölü sayısı, 1972 yılında 18 işçidir, ayrıca 8 bin civarında yaralı vardır. Oysa Yugoslavya ve Çekoslavakya'da milyon/ton hesabiyle ölü sayısı % 0,53 j % 1 arasındadır. Yani bu ülkelerde bir milyon ton kömür üretilirken verilen ölü sayısı bir işçiyi bile bulmamaktadır. Gerekli emniyet tedbirlerinin, alın­ maması, üretim zorlaması yapılması, işçilerin mesle­ 24 ; 2 , 1976 0:2 kî eğitim yerine Cephe İktidarının partizan tedbir ve baskılarının öne geçmesi, beslenme yetersizliği, ma­ kineleşme noksanlığı, teknik eleman kıyımı gibi ne­ denler gözler önündeki bu iş kazalarını artık iş ka­ zası olmaktan çıkarmış, cinayet haline getirmiştir. Çalışma Bakanlığına bağlı bilimsel bir ünite olarak görünen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi (İŞGÜM) bu kazalar konusunda ne düşünmekte ne tedbir öner­ mektedir? Daha doğrusu neden susmaktadır, merak ediyorum. Değerli milletvekilleri, inşaat, maden, metal ve diğer sektörlerde iş kazaları sonucu ölen, sakatlanan işçilerin aileleri, zaten çok zor duruma düşmüşken, bugünkü düzenin tazminat hukuku karşısında da mağdur olmakta, yıllarca mahkemeler önünde bek­ lemekte, tazminatların büyük bir kısmını aracılara vermektedirler. Maden işkolunda olduğu gibi, işyer­ lerinde işverenin kusuru somut bir biçimde ortada iken, rücu müessesesi ile ölen ve yaralanan işçinin işyeri arkadaşları da ayrıca mağdur edilmektedir. Meslek hastalıklarında işçilerin iş akitleri feshedil­ mekte, ama bu gerekçe ile tazminat alamayan işçiye, yeni iş de verilmeyerek, işsizliğe, yoksulluğa mah­ kûm hale* getirilmektedir. Sayın milletvekilleri, Cephe İktidarı işçileri memurlaştırmak istemektedir. Kamu sektöründe iktidar bu hevesle tasarruflara başlamıştır. İşçi ve işveren aidatlarıyle kurulan ve çalışan S. S. K.'unda işçiye ya­ şatılan dramı hepimiz kınamalıyız. 1973 seçim bil­ dirgesinde «Memur sendikalarını yeniden kurmayı ve haklarını genişletmeyi» programına almış bir parti, C. H. P. olarak işçileri memurlaştırma çabalarının karşısındayız. Cephe İktidarının konuyu içinden çı­ kılmaz hale getirmek istemesinin nedeni, işçi - me­ mur ayrımım, sosyal haklara sınır koymak biçimin­ de anlamasıdır. Oysa çalışanlar arasında sosyal haklar yönünden farklar ortadan kaldırılınca böyle bir sorun da ken­ diliğinden ortadan kalkmış olacaktır. Esasen, demok­ ratik toplumlardaki çağdaş gefflişim de bu yöndedir. Bu konuda sosyal güvenlik açısından farklılıklar or­ tadan kaldırılmahdır. Sosyal güvenliğin çağdaş ilkesi olan tek ve yeknesak töir sosyal güvenlik sistemi oluş­ turulmalıdır. Cephe İktidarının işçiyi memurlaştırma çabalarının özünde, memuru işçiye karşı çıkartmak, iki çalışan ke­ simi birbirine düşürerek yağma ve talan düzenini dik­ katlerden kaçırmak yatmaktadır. C. H. P.'li Bütçe Plan Komisyonu üyeleri katsayının 11 'e çıkmasını önerince, — 512 —