BRÜKSEL`DE BİR HAFTA

advertisement
5 Ekim 2015
2015 / 32
BU SAYIDA :
AB - TÜRKİYE
ÜYE ÜLKELER
SURİYE KRİZİ
ÇEVRE
TARIM
ENERJİ
TEMEL HAKLAR
SOSYAL İŞLER
EKONOMİ
TÜSİAD
BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR
ISTANBUL
AVRUPA İŞ DÜNYASI KONFEDERASYONU
tusiad@tusiad.org
ANKARA
ankoffice@tusiad.org
BRUSSELS
bxloffice@tusiad.org
BERLIN
LONDON
PARIS
BEIJING
WASHINGTON DC
berlinoffice@tusiad.org
londonoffice@tusiad.org
parisoffice@tusiad.org
tusiad.china@tusiad.org
usoffice@tusiad.org
www.tusiad.org
13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES
T: +32 2 736 4047
HAZIRLAYANLAR : Dilek İştar Ateş – Dilek Aydın
AB - Türkiye
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Ekim’de
gerçekleştirdiği Strazburg (Fransa) ziyaretinin
ardından Brüksel’de temaslarda bulundu. Belçika
Kralı Philippe’in davetine üzerine gerçekleştirilen
ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB
Komisyonu Başkanı Jean Claude Jucker’in yanı sıra
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa
Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile ikili
görüşmeler gerçekleştirdi. Toplantılarda özellikle
Suriyeli sığınmacılar konusu ele alınırken, Suriye’de
siyasi çözüm, vize serbestisi görüşmeleri ve Kıbrıs’ta
birleşme sağlanmasına yönelik devam etmekte olan
sürecin de görüşüldüğü belirtiliyor.
23 Eylül Çarşamba günü gerçekleştirilen Liderler
Zirvesi acil durum toplantısında üye ülke liderleri
sığınmacı krizine yönelik Türkiye ile diyaloğun
güçlendirilmesi gerektiğine karar vermişti. Bu
kapsamda ilk adım olarak Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın 5 Ekim’de AB Komisyonu Başkanı
Juncker ile toplantı gerçekleştirmek üzere Brüksel’e
davet edilmesi kararlaştırılmıştı. Türkiye, Lübnan ve
Ürdün gibi komşu ülkeler öncelikli olarak, bölgeye
aktarılan mali yardımın 1 milyar € artırılması da 23
Eylül Çarşamba günü gerçekleştirilen Liderler
Zirvesi’nde alınan kararlar arasındaydı.
yardımının bir bölümünün Katılım Öncesi Mali
Yardım Aracı kapsamında sağlanan fonlardan
geldiğine dikkat çeken Büyükelçi Yenel, ek mali
desteğin Türkiye için ayrılmış olan kaynaklardan
sağlanmaması gerektiğini dile getiriyor.
Suriye’deki durumu değerlendiren Yenel, Başbakan
Ahmet Davutoğlu tarafından geçtiğimiz ay AB
liderlerine gönderilen “güvenli bölge ve uçuşa yasaklı
alan” tesis edilmesi yönündeki önerilerden bu yana
durumun önemli oranda değiştiğine dikkat çekiyor ve
Rusya’nın bölgedeki askeri operasyonları sonrasında
yeni
bir
değerlendirme
yapılması
gerektiği
vurguluyor. Büyükelçi Selim Yenel ayrıca güvenli
bölge oluşturulması hususunda ordusu veya
uzmanlığı
bulunmayan
AB’nin
çözüm
oluşturamayacağına, bu konuda desteğin ancak
ABD tarafından sağlanabileceğine dikkat çekiyor.
AB – Türkiye Vize Serbestisi Diyaloğu’nu da
değerlendiren Büyükelçi Yenel, planlara uyulması
durumunda görüşmelerin 2017’de tamamlanarak,
Türk vatandaşları için AB’ye vizesiz seyahat
imkânının sağlanması gerektiğini kaydetti. İnternet
bağlantısı için
Üye ülkeler
- Brüksel merkezli “Politico”nun haberine göre
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AB
temsilcileri arasında gerçekleştirilen toplantılarda
Türkiye’ye yönelik mali yardımların yanı sıra
Suriye’de kalıcı çözüme ilişkin konular görüşüldü.
Haberde savaştan kaçan 4 milyon Suriyelinin 2
milyonuna Türkiye’nin ev sahipliği yaptığına dikkat
çekilirken, Türkiye’den Yunanistan’a kaçak geçiş
yapan sığınmacı sayısının Kuzey Afrika’dan İtalya’ya
geçiş yapan sığınmacıların sayısını aştığı belirtiliyor.
- Portekiz’de 4 Ekim Pazar günü gerçekleşen genel
seçimlerin galibi ülkeyi 4 yıldır yöneten merkez sağ
koalisyon oldu. Seçimlerin Portekiz’de dört yıldır
kemer sıkma politikaları uygulayan yönetim için
referandum niteliği taşıdığı değerlendiriliyordu.
İktidardaki PSD/CDS-PP koalisyonu AB Komisyonu,
Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu
tarafından
hazırlanan
ekonomik
program
kapsamında öngörülen kemer sıkma politikalarını
takiben, Aralık 2013’te gerçekleşen yerel seçimlerde
ve Mayıs 2014’te gerçekleşen Avrupa Parlamentosu
seçimlerinde önemli oranda oy kaybetmişti.
Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi
Büyükelçi Selim Yenel’in açıklamalarına yer verilen
haberde Türkiye’nin mali yardım istemediği, ancak
sağlanacak desteğin sığınmacılara sağlık, eğitim ve
sosyal hizmetler sağlanmasında faydalı olacağı
belirtiliyor. Türkiye’ye sağlanan ek 1 milyar €’luk AB
Ancak son iki yıldır ülkede sağlanan ekonomik
iyileşme ve azalan işsizlik oranlarının merkez sağın
seçimden galip çıkmasına yol açtığı değerlendiriliyor.
Öte yandan merkez sağın toplam oyları azalırken,
sol partilerin oylarında artış dikkati çekiyor. Genel
- 2 –
seçimlerde
koalisyon
mutlak
çoğunluk
sağlayamazken hükümet ortağı bulma konusunda
önemli zorluklarla karşılaşabilecekleri belirtiliyor.
İnternet bağlantısı için
- AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker 3
Ekim günü Almanya’nın birleşmesinin 25. yıl
kutlamaları için Almanya’daydı. Frankfurt’ta Alte
Oper
(Eski
Opera)
binasında
düzenlenen
kutlamalara Alman Şansölyesi Angela Merkel,
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’ın yanı
sıra Güney Kore Birleşmeden Sorumlu Bakanı Hong
Yong-Pyo, eski Almanya Dışişleri Bakanı HansDietrich Genscher ve eski ABD Başkanı George
Bush katıldı. Juncker törenden önce yaptığı
açıklamada Almanya’nın birleşmesinin Avrupa
kimliğinin sembolleri arasında olduğunu, birleşmenin
Avrupa’nın sınırlar ötesinde düşünülebildiğinde barış,
özgürlük ve refah için gerçekleştirebileceklerine
güçlü bir örnek oluşturduğunu dile getirdi. İnternet
bağlantısı için
Suriye ve Sığınmacı Krizi
- AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi ve
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Federica
Mogherini Washington Post gazetesine verdiği
röportajda AB’nin sığınmacı krizi ve Suriye’de kalıcı
çözüm
sağlanmasına
ilişkin
çalışmalarını
değerlendirdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurul
toplantısı için geçtiğimiz hafta New York’ta bulunan
Mogherini mülakatta Esad’ın sürecin sonunda
yönetimi bırakması, ancak öncelikle Suriye’de
barışın sağlanmasına destek sağlaması gerektiğini
dile getirdi.
Sığınmacı krizinin bölgesel ve küresel bir kriz
olduğuna dikkat çeken Mogherini, AB’de bulunan
mülteci sayısının 350 bin olduğunu kaydetti. Bu
rakamların Lübnan gibi sığınmacı akınına uğrayan
ülkelerle kıyaslandığında krizin AB için yönetilebilir
olduğunu belirtti.
Sığınmacı krizine yönelik AB’nin şimdiye kadar 10
milyar € harcadığı belirtilirken, uluslararası toplumun
mali yardımların artırılması yönünde destek
- 3 –
sağlayabileceği vurguladı. Önümüzdeki dönemde
ABD başta olmak üzere ortaklarla yürütülecek en
önemli çalışmanın Suriye ve Libya’da çatışmalara
son verilmesi olacağını vurguladı.
Mogherini gerek IŞİD gerek Suriye rejiminden kaçan
sığınmacıların,
ülkelerinde
siyasi
çözüm
sağlanmadıkça geriye dönemeyeceklerini belirtti.
Siyasi çözümün kısa vadede Esad’ın gitmesi
anlamına gelmediğini belirten Mogherini, çözümün
tüm Suriye partilerinin, rejim temsilcilerinin ve
muhalefetin bir araya gelerek ortak bir siyasi geçiş
süreci başlatılması olduğunu kaydetti. El-Nusra ve
IŞİD gibi terör örgütlerinin ise hiçbir şekilde böyle bir
sürece dâhil edilemeyeceğini vurguladı. Mogherini
ayrıca Suriye’de bölgesel ve uluslararası aktörlerin
katılımıyla bu yönde bir siyasi geçiş süreci için
Birleşmiş Milletler ile birlikte çalışma yürütüldüğünü
belirtti. Bu kapsamda İran’ın yapıcı bir rol
üstlenmesinin özellikle ülke ile sağlanan nükleer
anlaşma sonrasında önem taşıdığını kaydetti.
Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını değerlendiren
Mogherini, Rusya’nın Suriye’deki devlet yapısının
tamamen çökmesi gibi geçiş sürecini tehlikeye
atacak bir gelişmenin önüne geçmeye çabaladığı
yorumunu yaptı ve bunun yanı sıra Rusya’nın
Suriye’deki askeri üssünü güvence altına almayı
istediğini söyledi. Öte yandan Mogherini Esad’ın
ülkenin geleceğinde bir rol üstlenemeyeceğinin
herkes için açık olduğuna inandığını dile getirdi.
Ancak, geçiş süreci için görüşmelerde rejimin
masada olması gerektiği yinelendi. İnternet bağlantısı
için
Çevre
- Avrupa Birliği 2020 Biyo-çeşitlilik Stratejisi ara
değerlendirmesi yayımlandı. Değerlendirmede biyoçeşitliliğin korunması ile ilgili çalışmalarda üye
ülkelerin daha fazla çaba göstermesi ve benimsenen
politikaların eyleme dönüştürülmesi gereğine dikkat
çekiliyor. Raporla eş zamanlı olarak yayımlanan
anket ise Avrupalıların biyo-çeşitlilik kaybının çevre
ve insan sağlığına olumsuz etkilerinden endişe
duyduğunu yansıtıyor. AB 2020 Biyo-çeşitlilik
Stratejisi’nde başlıca
belirlenmekte:
•
•
•
•
•
altı
alan
için
hedefler
AB’nin
tabiatla
ilgili
yönetmelik
ve
yönergelerinin tam olarak uygulamaya
konulması;
Ekosistemin korunması ve verilen zararların
ortadan kaldırılması;
Ormanların,
tarım
ve
balıkçılığın
sürdürülebilirliği;
Doğal hayatı ele geçiren yabancı bitki ve
hayvan türleriyle mücadele;
Biyo-çeşitlilik
kaybına
karşı
küresel
farkındalık yaratılması.
Strateji, tabiat kaynaklı ekonomik ve sosyal faydalar
ve kazanımların muhasebe ve raporlama sitemlerine
de yansıtılmasını öngörüyor. Buna ek olarak, küresel
düzeydeki biyo-çeşitlilik taahhütlerinin «Biyo-çeşitlilik
Sözleşmesi» altında toplanmasını ve 2030
Sürdürülebilirlik Gündemi’ne katkı sağlamasını
hedefliyor.
Doğa varlıklarına verilen zararın telafi edilmesi ve
yeşil altyapının yaygın kılınması AB’nin önündeki
zorluklar olmaya devam ediyor. Buna ek olarak,
yabancı bitki ve hayvan türlerinin tabiat dengelerini
bozmaya başlaması da Avrupa’nın biyo-çeşitliliğini
tehdit eden önemli bir etmen. Yabancı bitki ve
hayvan türlerinin doğaya verdiği tahribat nedeniyle
tarım ve balıkçılığın karşı karşıya kaldığı olumsuz
etkilerin açtığı maliyet yıllık yaklaşık 12 milyar €
düzeyinde.
Avrupa’da doğal yaşam alanlarının üçte biri zarar
görmüş durumda; birçok bitki ve hayvan türü ise yok
olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Biyoçeşitlilik kaybının durdurulması, bu yöndeki
politikaların tarım, ormancılık, balıkçılık, bölgesel
kalkınma ve ticaret politikalarıyla entegrasyonunun
ne ölçüde sağlandığına da bağlı. Yenilenmiş tarım
politikası biyo-çeşitlilik ile ilgili kaygıların hayata
geçirilmesine olanak sağlıyor ancak, üye ülkelerin
yerel uygulama düzeyleri bu politikaları başarı
düzeyini belirliyor. İnternet bağlantısı için
- 4 –
Tarım
- Almanya ve Fransa da dahil olmak üzere 28 AB
ülkesinden 15’i kendi ulusal sınırları içerisinde
genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerini yasaklama
yetkisini elinde tutmayı tercih ettiğini AB
Komisyonu’na bildirdi. Nisan ayında başlatılan
uygulama ile AB ülkeleri kendi topraklarında genetiği
değiştirilmiş ürün (GDO) yetiştirilmesini yasaklama
yetkisine sahip bulunuyor. AB Komisyonu tarafından
onaylanmış ürünler de bu yasak kapsamına
alınabiliyor.
Teknik olarak uygulama dışında kalmak isteyen
ülkeler
biyo-teknoloji
şirketlerinin
genetiği
değiştirilmiş (GDO) tarım ürünü satışı yapmamasını
istiyor. Şirketlerin bu talebe uymaması halinde söz
konusu ülke GDO ürünleri piyasaya sürülmesini
yasaklıyor.
Halihazırda AB’de üretimine onay verilen tek bir
GDO ürün bulunuyor. MON810 olarak adlandırılan
ürünün yanı sıra birçok AB ülkesi halihazırda Avrupa
Gıda Güvenliği Makamı (EFSA) tarafından
incelenmekte olan diğer genetiği değiştirilmiş
mısırların üretimine yasak getirebilmeyi tercih
ettiklerini bildirdi. Yasak uygulama hakkını elinde
bulundurmak isteyen ülkeler arasında Avusturya,
Bulgaristan, Hırvatistan, G.Kıbrıs, Almanya, Fransa,
Yunanistan, Macaristan, İtalya, Letonya, Litvanya,
Polonya ve Hollanda yer alıyor. Belçika sadece
Valon bölgesi için yasak uygulayabilme yetkisi
isterken İngiltere ise İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler
bölgelerini uygulama kapsamı dışında tutuma
başvurusunda bulundu.
Uygulama dışında kalma talebi sadece ülkelerin
topraklarında genetiği değiştirilmiş tarım ürünü
yetiştirilmesini kapsıyor; GDO’lu ürünlerin ithalatının
yasaklanmasını kapsamıyor. GDO’lu ürünler Kuzey
ve Güney Amerika ile kıyaslandığında Avrupa Birliği
ülkelerinde daha az yetiştiriliyor. MON810 AB’de
ticari amaçlı olarak üretilen tek tarım ürünü ve en çok
üreten ülke İspanya. İnternet bağlantısı için
•
Enerji
- Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) raporuna göre
Avrupa’da yenilenebilir enerjinin gelişimi yeterli
düzeyde değil. Ajans, Polonya ve İngiltere gibi bazı
ülkelerin politikalarındaki belirsizliğin yenilenebilir
enerji artışını engellediğini belirtiyor. Uluslararası
Enerji Ajansı, piyasa koşullarında ve enerji
politikalarında olumlu yönde değişiklikler olması
halinde önümüzdeki beş yıl içinde yenilenebilir enerji
artışının %30 olabileceğine işaret ediyor. Ajansın her
yıl yayımladığı “Yenilenebilir Enerji Piyasası Ara
Dönem Raporu” rüzgar, güneş ve biyo-kaynaklardan
enerji üretiminin 2014 – 2020 arasında %25
artacağını gösteriyor.
Yayımlanan raporda, OECD’ye de üye olan AB
ülkelerinin 2014 yılında 21 GW’lık kapasite artırdığı
belirtiliyor. Bu ülkelerin 2013 yılında gerçekleştirdiği
kapasite artışı 24 GW düzeyinde. Rapora göre AB’de
enerji iletim ağlarının birbirine bağlanması,
yenilenebilir enerji üretiminin artmasını sağlayacak
en önemli unsur.
Küresel görünüme bakıldığında ise UEA tüm
dünyada yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji
payının 2013 yılındaki %22’lik seviyeden 2020 yılında
%26’ya ulaşacağını tahmin ediyor. Geçtiğimiz yıl
içinde eklenen yeni kapasitenin %40’ı ise Çin
kaynaklı. İnternet bağlantısı için
Temel Haklar
- AB Komisyonu Avrupa’da antisemitizm ve İslam
karşıtlığı ile mücadele konularının tartışıldığı bir
“Temel Haklar” konferansı düzenledi. Konferansta
Eurobarometre’nin yaptığı anket sonuçları da
paylaşıldı:
• Vatandaşların
%50’si
Avrupa’da
dini
ayrımcılığın yaygın olduğunu, %33’ü ise
mensubu olduğu dini inancı belirtmenin iş
başvurularında
kendilerine
dezavantaj
sağlayacağını
düşünüyor.
Bu
oranlar
Eurobarometre’nin 2012’de yaptığı ankette
sırasıyla %39 ve %23 olarak tespit edilmişti.
- 5 –
•
•
Diğer inanç grupları arasında toplumun en
az oranda kabul ettiği grup Müslümanlar;
ankete katılanların %61’i iş arkadaşlarının
Müslüman
olmasından
rahatsızlık
duymayacağını ifade ediyor.
%43’ü
ise
yetişkin
yaş
grubundaki
çocuklarının bir Müslüman kişi ile duygusal
ilişki
yaşamasından
rahatsızlık
duymayacağını ifade ediyor.
AB Temel Haklar Ajansı’nın anketi
Avrupa’da Musevilere yönelik ayrımcılık ve
nefret suçlarının arttığını ortaya koyuyor;
ankete katılanların %73’ü antisemitizmin
geçtiğimiz beş yıl içinde arttığı görüşünde
olduğunu belirtiyor. İnternet bağlantısı için
Sosyal İşler
- AB Komisyonu tarafından yayımlanan rapor,
işgücünün
emeklilik
yaşına
gelene
kadar
çalışabilmesi için gereken koşulların sağlanması
halinde yeterli düzeyde emeklilik geliri elde
edilebileceğini belirtiyor. İşgücünün yasal emeklilik
yaşı gelinceye kadar çalışmasını sağlayacak güçlü
politikaların benimsenmesi gereğini vurgulayan
rapor, üye ülkelerin mümkün olduğunca yüksek
sayıda kişiyi istihdam piyasası içinde aktif düzeyde
tutması gereğine dikkat çekiyor. Raporda yer alan
bazı noktalar:
• İstihdam
politikaları
ileri
yaşlardaki
işgücünün istihdam piyasasında daha uzun
süreler aktif olabilmesi için daha fazla seçenek
sunmalı.
• Yeterli emeklilik getirisi elde etmek üzere
çalışmaya
devam
edemeyecek
kişilerin
desteklenmesi
için
koruma
politikaları
benimsenmeli.
• AB genelinde emeklilik sistemleri emeklilere
ileri yaşlarda yeterli gelir sunmakta ve bu
kişilerin yoksullukla karşı karşıya kalmasına
engel olmaktadır.
• AB genelinde ileri yaştaki kişiler, genç
yaştakilere yakın bir yaşam standartına sahiptir.
65 yaş ve üstündeki kişilerin geliri, 5 yaşından
gençlerin
gelir
ortalamasının
%93’ü
düzeyindedir.
• Kriz döneminde bile ileri yaştaki kişilerin gelir
düzeyi diğer yaş gruplaındaki kişilere oranla
daha iyi düzeyde korunmuştur. Bununla birlikte
üye ülkeler yoksulluk riskiyle savaş konusunda
önlemler almalı ve ileri yaşlar için gelir
güvencesi oluşturulmasına çalışmalıdır.
• Emeklilik geliri düzeyinde kadın ve erkekler
arasında farklılıklar mevcuttur. Kadınların
emeklilik gelirleri erkeklere oranla daha düşük
seviyededir. AB genelinde kadınların emeklilik
gelirleri erkeklerden %40 daha düşük
düzeydedir. Bunun en belirgin sebepleri
arasında kadınların daha düşük ücretli işlerde
çalışması ve ailesine bakma görevini üstlendiği
için iş hayatında daha kısa süre kalması yer
almaktadır. Ayrıca kadınlarda ortalama yaşam
beklentisinin erkeklere oranla daha uzun olduğu
tespitinden hareketle eşini kaybeden kadınların
tek gelirle yaşamlarını sürdürme güçlüğüyle
karşı karşıya kaldığı düşünülmektedir.
• Emeklilik döneminde iyi bir gelir düzeyine
sahip olmak için ileride 40-45 yıllık bir çalışma
hayatının tamamlanmış olması gerekecektir.
• Bazı üye ülkelerde mesleki emeklilik ya da
kişisel emeklilik planlarına bağlı birikimler ön
plana çıkacaktır.
Avrupa Birliği’nde yakın döneminde gerçekleştirilen
reformlar emeklilikleri ertelemiş ve istihdam
piyasasından erken çıkışları engellemiştir. Bu
reformların başarılı sonuca ulaşabilmesi için ileri
yaşlardaki kişilerin aktif çalışma hayatında kalması
gereklidir. İnternet bağlantısı için
Ekonomi
- AB Komisyonu işletmelere daha fazla kaynak
aktarılması ve yatırımların desteklenmesi için
Sermaye Piyasaları Birliği Eylem Planı’nı açıkladı.
Sermaye Piyasaları Birliği, Juncker Komisyonu’nun
istihdam, büyüme ve yatırımlarda artış sağlanması
için oluşturduğu Yatırım Planı içerisinde büyük
öneme sahip. Sermaye Piyasaları Birliği işletmelere
ve uzun dönemli projelere banka kaynaklı finansman
- 6 –
dışında alternatif fon kaynakları sağlamayı
hedefliyor. Bu nedenle Sermaye Piyasaları Birliği,
Avrupa
Ekonomik
ve
Parasal
Birliği’nin
oluşturulmasında önemi bir aşamayı oluşturuyor.
Komisyon’un açıkladığı eylem planında şu unsurlar
yer alıyor:
•
•
•
KOBİ’ler de dahil olmak üzere yatırımcılar
için daha fazla fırsat yaratılmasının yanı sıra
emeklilik hedeflerini gerçekleştirebilmeleri
için hane halkına seçenekler sunulması;
Daha güçlü ve dayanıklı bir mali sistem
hedefine erişilmesi;
Mali entegrasyonun derinleştirilmesi ve
piyasadaki. rekabetin artırılması. İnternet
bağlantısı için
- Ağustos ayı işsizlik oranı Euro Alanı’nda %11 ve
AB28’te %9,5 olarak tespit edildi. Bu oranlar 2014 yılı
Temmuz ayında sırasıyla %11,5 ve %10,1 olarak
tespit edilmişti. AB’nin istatistik kurumu Eurostat’ın
verilerine göre AB’de 17.6 milyonu Euro Alanı’nda
olmak üzere toplam 23 milyon kişi işsiz. Temmuz ayı
ile karşılaştırıldığında AB28’te işsiz sayısı 33 bin kişi
azalmış durumda.
AB üyeleri arasında işsizlik oranının en düşük olduğu
ülkeler Almanya (%4,5), Çek Cumhuriyeti (%5), ve
Malta (%5,1). İşsizlik oranı en yüksek üye ülkeler
sıralamasında ise Yunanistan %25,2 ile birinci sırada
ve İspanya %22 ile ikinci sırada bulunuyor. Bir yıl
önceye göre işsizlik oranı yirmi üç üye ülkede düşüş
kaydetti. Bir yıl önce Slovakya’da %13,2 olan işsizlik
oranı %11,1’e, İspanya’da %24,2’den %22,2’ye,
Estonya’da ise %7,6’dan %5,7’ye düştü.
İşsizlik oranında artış görülen ülkeler arasında ise
Avusturya (%5,6’dan %5,7’ye); Belçika (%8,6’dan
%%8,8’e); Fransa (%10,4’ten %10,8’e) yer alıyor.
ABD’de Ağustos 2015 işsizlik oranı %5,1 olarak
açıklandı. Bu oran geçtiğimiz yılın aynı döneminde
%6,1 olarak kaydedilmişti. İnternet bağlantısı için
***
BRÜKSEL’DE GELECEK AY
AB Kurumları
•
•
•
•
•
•
•
1 Ekim, Rekabetçilik Konseyi
5 Ekim, Eurogroup toplantısı
6 Ekim, Ekonomi ve Mali İşler Konseyi
12 Ekim, Dış İşleri Konseyi
26 Ekim, Dış İşleri Konseyi
26-29 Ekim, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu
26 Ekim, Çevre Konseyi
Konferanslar
•
•
•
14 Ekim, “Ambitions and expectations for COP 21:
Getting an agreement out of Paris”, www.theepc.eu
15 Ekim, ''Climate and energy outlook, policy
challenges and choices that will shape our common
future”, http://www.friendsofeurope.org/
20 Ekim, ''2015 ECMI Annual Conference Navigating the Storm: Setting long-term goals in
volatile market conditions?”, http://www.ceps.eu
•
•
20 Ekim, “EU Enlargement Policy: How to restore
confidence?”, http://www.ceps.eu
12 Kasım, “World Energy Outlook. Europe’s choices
in a volatile world”, www.friendsofeurope.org
- 7 –
Download