Başyazı Garanti Bankası ve KOBİ'ler Ergun Özen Bundan tam 2 sene önce yine bu köşede, ekonomimiz henüz çalkantılı dönemden çıkmamışken, "Bankacılık Sorumluluğu" başlığıyla bir yazı yazmıştım. Garanti Bankası olarak, o gün içinde bulunduğumuz zor günlerden ancak birbirimize destek olarak çıkabileceğimizi, üzerimize düşen sorumluluğun da bilinciyle, inisiyatifi ele aldığımızı belirtmiştim. Türkiye'nin ekonomik alanda yaşadığı sorunlara en kalıcı çözüm yollarından birinin, çağdaş üretim ve yönetim araçlarıyla donanmış KOBİ'ler olduğu inancıyla bir dizi eylem planı başlatmıştık. Ticaret ve Sanayi Odaları'yla yaptığımız özel anlaşmalar ve Anadolu Sohbetleri'yle ulaştığımız onbinlerce KOBİ'nin takdirlerini kazandık... O günlerden bugüne ekonomimizde çok olumlu değişimler yaşandı. Türk ekonomisinin bel kemiği KOBİ'lerimiz hak ettiği değeri ve desteği görmeye başladı. Sektörde öncülüğünü yaptığımız çalışmaların başka kurumlarca da benimsenip geliştirilmesinden gurur duyuyoruz. KOBİ'ler Garanti Bankası için her zaman çok farklı bir anlam ifade etti, ediyor ve edecek. Bugün geldiğimiz noktada, kurum olarak KOBİ'lerle ilişkimizi yalnızca finansal değil kültürel açıdan da zenginleştirmek için özel fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Bu ay Osmanlı Bankası Müzesi'nde başlayan "Lonca'dan KOBİ'ye: Esnaf ve Sanatkârın Dünü" sergisi de böyle bir arayışın ürünü. Tasarımını Bülent Erkmen'in yaptığı sergi, Prof. Dr. Zafer Toprak'ın metinleri ve Fotoğraf Tarihçisi Engin Özendes'in koleksiyonundaki 52 fotoğrafla, KOBİ'lerin zaman tünelindeki yansımalarını bir araya getiriyor. Sergi, geçmişi ahiliğe ve loncalara kadar uzanan günümüzün KOBİ'lerinin Türk ekonomisindeki yerini ve kat ettiği mesafeyi değerlendirmek açısından önem taşıyor. Türk girişimcisi, daha 1 yüzyıl öncesinin Türkiye'sinde, ağırlıklı olarak bedensel çalışmaya dayanan bir sistemi, bugün en ileri teknolojilerin kullanıldığı, dünyayla rekabet eden bir sisteme başarıyla dönüştürmeyi başarmış. Sergiyi gezerken bu kıyaslamayı çok net yapabiliyorsunuz. Sanatseverlerin yanı sıra, KOBİ sahibi ve yöneticilerinin de sergiden farklı tatlar alacağını ümit ediyorum. Garanti Bankası'nın müşterisini dinleyen, çözüm üreten ve değer katan kimliğine eklenen bu yaratıcı çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Dünyada Ekonomi Yazan: Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ABD ABD’de Mart ayında tüketici fiyatları endeksi bir önceki aya göre beklentilere paralel olarak %0,6 artış gösterdi. Bu sonuçla yıllık bazda tüketici fiyatları enflasyonu Şubat’taki %2,4’den %2,8’e yükseldi. Öte yandan enerji ve gıda fiyatlarını dışlayan çekirdek enflasyon ise Mart ayında %0,2 olan beklentilerin altında %0,1 artış gösterdi. Yıllık bazda çekirdek enflasyon ise Şubat’taki %2,7’den Mayıs 2006’dan sonraki en düşük seviye olan %2,5’e geriledi. FED’in çekirdek TÜFE’den sonra bir diğer enflasyon göstergesi olarak izlediği enerji ve gıda fiyatlarını dışlayan bireysel çekirdek harcamalar fiyat endeksi Mart ayında bir önceki aya göre %0,1 artış beklentilerinin aksine değişmedi. Endeksteki yıllık değişim gerileyerek Şubat ayındaki %2,4’den %2,1’e geriledi. Ancak endeksin yıllık değişimi FED’in kabul edilebilir olarak öngördüğü %1 –2 aralığının üzerinde seyrediyor. Genel kanı endeksteki yıllık değişim hedef aralığa yaklaşsa da FED’in faiz indirimi için biraz daha bekleneceği yönünde. 2006 sonunda 760 milyar doların üzerine çıkan ABD dış ticaret açığı yeni yılın ikinci ayında da geriledi. Şubat ayında ABD ekonomisi 60 milyar dolar olan beklentilerin altında 58,4 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Bu sonuç bir önceki yılın aynı ayına göre %7 düşüşe işaret ederken, aynı dönemde ihracat artışı %3,4, ithalat artışı ise %9,3 olarak gerçekleşti. 12 aylık toplam ihracat 1,46 trilyon dolara yükselirken ithalat 2,2 trilyon dış ticaret açığı da 753 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Arz Yönetim Enstitüsü (ISM)’nün yayınladığı imalat sanayi ekonomik aktivite endeksi Nisan ayında beklentilerin (51,3) üzerinde 54,7 olarak açıklandı. Endeksin ihracat, toplam siparişler ve stoklara ilişkin detaylarında önemli iyileşmeler gözlenirken, sektörün fiyat endeksi bir önceki ayda olduğu gibi Nisan’da da artarak 73 ile Ağustos 2006’dan sonraki en yüksek değerini aldı. Öte yandan ABD ekonomisinde daha büyük paya sahip hizmetler sektörü ekonomik aktivite endeksi ise aynı ayda 53 olan beklentilerin üzerinde Mart ayındaki 52,4’den 56’ya yükseldi. Her iki sektörde yaşanacak toparlanmanın önümüzdeki aylarda da devam etmesi durumunda konut piyasasının GSYİH’da yaptığı olumsuz etkinin azaltılabileceği düşünülüyor. Nisan ayında tüketici güven endeksi 106 olan beklentilerin altında kalarak Mart’taki 108,2 seviyesinden 104’e geriledi. 2006 Ağustos ayında son yılların en düşük seviyesini gören ve 2007’nin ilk aylarında bir miktar toparlanan endeks, Nisan itibariyle son 9 ayın en düşük seviyesini gördü. Nisan’daki düşüşte benzin fiyatlarındaki artışın etkili olduğu belirtilse de, Şubat sonunda finansal piyasalarda yaşanan dalgalanma ve konut piyasasına yönelik her olumsuz haberin hanehalkının ekonomik güveninde düzelmeyi zorlaştırdığı öne sürülüyor. Mart ayı dayanıklı mal siparişleri, bir önceki aya göre %2,5 olan beklentilerin üzerinde, %3,4 artış kaydetti. ABD’de Mart ayında perakende satışlar ise Şubat ayına göre %0,4 olan beklentilerin üzerinde %0,7 artış gösterdi. Öte yandan çekirdek gösterge kabul edilen ve aynı dönemde %0,9 artması beklenen otomobil ve yedek parçaları dışındaki perakende satışlar ise bir önceki aya göre %0,8 artış kaydetti. ABD’de, beklentilerin üzerinde açıklanan konut inşaatı ve izinleri verilerinin aksine, yeni konut satışları Mart ayında yıllık bazda 880 bin olan beklentilerin altında, 858 bin adet olarak gerçekleşti. Şubat ayı yeni konut satışları aşağı yönde revize edilirken Mart’taki aylık bazda yükseliş %2,6 olarak gerçekleşti. Ancak yeni konut satışlarının Mart ayındaki seviyesi bir önceki yılın aynı ayındaki seviyenin %23,5 altında seyrediyor. Haftalık açıklanan mortgage başvuruları endeksindeki düşüşün dört haftalık ortalamalara göre son zamanlarda yavaşladığı görülüyor. Son açıklanan ikinci el konut satışları ise bir önceki aya göre %5 düşerek Mart ayında yıllık bazda 6,12 milyon adet oldu. Mart itibariyle son 18 yılın en düşük değerini alan ikinci el konut satışlarının 6,50 milyon adet olması bekleniyordu. ABD ekonomisi son açıklanan 2007 yılı birinci çeyrek GSYİH verilerine göre yıllık bazda 2003 yılı ilk çeyreğinden sonraki en düşük oranda, %1,3 genişledi. Beklentiler ABD ekonomisinin %1,8 büyüyeceği yönünde idi. Büyüme oranının sert düşüşünde konut piyasındaki gerilemenin etkili olduğu düşünülüyor. GSYİH verilerine göre konut sektörü 2007 ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %17 geriledi. Gerek bireysel tüketim harcamaları gerekse yatırım harcamaları 2007 yılında da artmaya devam etti. Yılın ilk üç ayında bireysel harcamalar, 2006 son çeyreğine göre %3,8, yatırım harcamaları ise %2 arttı. EURO BÖLGESİ Euro bölgesi uyumlandırılmış tüketici fiyatları endeksi Mart ayında bir önceki aya göre %0,6 olan beklentilerin biraz üzerinde, %0,7 artış gösterdi. Mart ayında enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesinde giyim ve enerji fiyatlarındaki artışlar etkili oldu. Yıllık bazda enflasyon ise Şubat ayındaki %1,8’den %1,9’a yükseldi. Öte yandan öncü hesaplanan Nisan ayı tüketici fiyatları enflasyonu %1,8 olarak gerçekleşti. Mart ayında Euro bölgesinde enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarını dışlayan çekirdek enflasyon ise beklentiler dahilinde bir önceki aya göre %0,6 arttı. Yıllık bazda çekirdek enflasyon ise %1,9 olarak gerçekleşti. Bölgenin en büyük ekonomisi Almanya’da ise aylık bazda enflasyon %0,3 olurken yıllık enflasyon %2 seviyesinde seyrediyor. Euro bölgesi ekonomileri bölge dışı ile yaptıkları ticarette Şubat ayında 5 milyar açık beklentilerinin altında 1,7 milyar Euro (2,3 milyar Dolar) açık verirken bu seviye Euro’nun son aylarda dolar karşısında değer kazanmasının henüz bölge ekonomilerinin dış ticaretini çok fazla olumsuz etkilemediği görüşüne neden oldu. Ancak gelecek aylarda Euro’nun değerlenmesinin yanında özellikle ABD ekonomisinde ve dünya genelinde ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve bölge ekonomilerinde iç talebin artması beklentileriyle bölgenin dış ticaret dengesinde bir miktar bozulmanın meydana geleceği bekleniyor. Bölgenin bölge dışı ile yaptığı ihracat Şubat ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %10 artarken ithalat artışı %8,5 seviyesinde kaldı. Ocak ayı dış açığı ise 7,8 milyar Euro’dan 7 milyar Euro’ya revize edildi. Öte yandan ABD gibi Euro bölgesinin de en yüksek dış ticaret açığı verdiği ülke Çin. 2007 yılı Şubat ayında Euro bölgesi ekonomileri 7,2 milyar Euro cari işlemler açığı verdi. Şubat itibariyle 12 aylık toplam cari işlemler açığı ise 4,4 milyar Euro seviyesine ulaştı. Aynı ayda dış ticaret fazlası 1,5 milyar Euro seviyesinde olurken 12 aylık toplam dış ticaret fazlası 35 milyar Euro’yu aştı. Öte yandan, Şubat ayı ödemeler dengesi verilerine göre bölge ekonomileri son 12 ayda 142,9 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekerken bölge dışına 147,7 milyar dolarlık portföy yatırımı yaptı. Bölgede Şubat ayı yeni sanayi ürünleri siparişleri bir önceki aya göre %0,7 düşüş gösterirken yıllık bazda değişim Ocak ayındaki %12,2 seviyesinden %4,7’ye geriledi. Ancak siparişlerdeki bu düşüşün çok da kaygı verici olmadığı düşünülüyor. Gerek iş alemi güven endeksleri gerekse de oldukça volatil olan taşıma araçları sektörünü dışlayan toplam siparişlerin Şubat ayında Ocak ayına göre %0,5 artış göstermesi aslında siparişlerin halen güçlü seyrettiği şeklinde yorumlanıyor. Ekonomik aktiviteye ilişkin olumlu sonuçlarla Euro bölgesinde işsizlik de rekor düşük seviyelere geriledi. 10,8 milyon kişinin işsiz olduğu Euro bölgesinde Mart ayında işsizlik oranı beklentiler dahilinde Şubat’taki %7,3’den %7,2’ye geriledi. Bölgenin en büyük ekonomisi Almanya’da da işsizlik oranı Şubat’taki %7,1’den %7’ye düştü. Euro bölgesinde bu oranda düşük işsizlik daha önce görülmemişken Almanya’da 1992 Kasım’ından sonra ilk kez görüldü. ECB işgücü piyasasındaki daralmanın ücretlere baskı yapmasından ve bu baskının da fiyatlara yansımasından endişe ediyor. İNGİLTERE İngiltere’de tüketici fiyatları enflasyonu Mart ayında bir önceki aya göre %0,5 artarak yıllık bazda %2 olan hedefin oldukça üzerinde ve %3 olan hedef üst bandının biraz üzerine çıkarak %3,1 olarak gerçekleşti. Enflasyonun bu seviyesi İngiltere Merkez Bankası’nı hükümete hedeften sapmanın nedenlerini açıklayan mektup yazmak zorunda bıraktı. Mektupta hedeften sapmanın nedenleri olarak ülke içinde enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, güçlü iç talep ve üretici sektörlerden gelen kapasite baskısı olarak sıralandı. 4 –5 Nisan tarihlerindeki toplantısında faizlerde bir değişiklik yapmayan İngiltere Merkez Bankası’nın 9 –10 Mayıs’daki toplantısında 25 baz puan faiz artırımına gideceği beklentisi oluştu. Ancak yıl içindeki diğer toplantılarda başka faiz artırımlarının da gelebileceği düşünülüyor. JAPONYA Japon Merkez Bankası (BoJ) son yaptığı toplantıda politika faiz oranlarını değiştirmeyerek oy birliği ile %0,50’de tutma kararı aldı. Toplantı sonrası yayınlanan Ekonomik Aktivite ve Fiyatların Görünümü raporunun özetinde Ekim ayından bu yana ekonomik görünümde önemli bir değişim olmadığı belirtildi. 2007 ve 2008 yılı büyüme tahminleri ise potansiyel büyüme oranının biraz üzerinde %2 olarak açıklanırken 2007 yılı enflasyonunun %0 seviyelerinde, 2008 için ise %0,5 seviyesinde olması bekleniyor. 2007 yılında çekirdek enflasyon tahmini ise -%0,1 ile %0,2 aralığında iken 2008 için tahmin %0,3 ile %0,6 aralığında açıklandı. Raporda enflasyon oranının seyrine göre faizlerin kademeli olarak artırılacağı yinelendi. Japonya’da Mart ayında tüketici fiyatları endeksi Şubat ayına göre %0,3 artış gösterirken yıllık bazda enflasyon bir önceki aydaki -%0,2’den -%0,1’e yükseldi. Öte yandan işlenmemiş gıda fiyatlarını dışlayan çekirdek enflasyon Mart’ta %0,2 olarak açıklanırken yıllık bazda çekirdek enflasyon Şubat’taki -%0,1’den -%0,3’e düştü. Japonya’da sanayi üretim endeksi Mart ayında bir önceki aya göre %1,1 artış beklentilerinin aksine %0,6 düşüş gösterdi. Yılın ilk çeyreğinde sanayi üretim endeksindeki düşüş ise 2006 son çeyreğine göre %1,4 olarak gerçekleşti. Ancak Japon hükümet yetkilileri gelecek iki ayda sanayi üretimindeki artışlarla bu gerilemelerin telafi edilmesini bekliyor. Son açıklanan Şubat ayı verilerine göre Japonya ekonomisi Şubat ayında 2,4 trilyon yen (20,3 milyar dolar) cari işlemler fazlası verirken dış ticaret fazlası 1,1 triyon yen (9,2 milyar dolar) seviyesinde gerçekleşti. Cari işlemler dengesinde bir önceki yılın aynı dönemine göre artış %4,8 iken dış ticaret fazlasındaki artış %3,6’da kaldı. Bu sonuçlarla mevsimsel hesaplanmış cari işlemler fazlası 12 aylık kümülatif toplamda 20 trilyon yenin üzerinde seyrediyor. Bu sonuç dolar bazında ise 170 milyar dolar ile 800 milyar doların üzerindeki ABD cari işlemler açığının %20’sine denk a işaret ediyor. Yılın ilk çeyreğinde sanayi üretimindeki gerilemeye karşın Japon ekonomisi kesin olmayan verilere göre Mart ayında da beklentilerin üzerinde dış ticaret fazlası verdi. Mart ayı dış ticaret fazlası bir önceki aya göre %73 artarak 1,634 trilyon yen (13,78 milyar dolar) oldu. Öte yandan son açıklanan mevsimsel hesaplanmış işsizlik oranı önceki dört ayda olduğu gibi %4’de kaldı. YORUM ABD ekonomisinde yılın ilk yarı verileri enflasyonda henüz istenen düşük seviyelere gelinmediğine işaret ederken ekonominin büyüme oranında bir yavaşlama olduğu sonucuna işaret ediyor. Nisan ayına ait veriler ise ilk çeyreğe göre önemli değişimler içermezken ABD Merkez Bankası (FED)’nın faiz indirimlerine başlamak için bir süre daha bekleyeceğine işaret ediyor. Euro bölgesinde ise açıklanan ekonomik aktiviteye ilişkin veriler bu yıl da güçlü ekonomik büyümenin görüleceğine işaret ediyor. Bölgede enflasyon göstergeleri Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nın hedef bandının içinde yeralmakla birlikte ECB yönetimi orta vadede enflasyonun yükselme tehlikesi taşıdığını düşünüyor. Bu nedenle de Haziran ayında gerçekleştireceği toplantıda faiz artırımına hazırlanıyor. Uzmanlar yılın son çeyreğinde bir faiz artırımının daha olabileceği de dile getiriyor. Genel kanı 2006 yılında güçlü bir büyüme kaydeden Japonya’da açıklanan düşük enflasyon ve gerileyen sanayi üretimi verileri ile BoJ’un faiz artırımı için Temmuz –Eylül aylarını bekleyeceği yönünde. Ancak eğer Eylül ayına kadar da enflasyon oranı sıfırın altında kalırsa Eylül ayında da faiz artırımının yapılmama ihtimali olduğu düşünülüyor. TÜRKİYE EKONOMİSİ Yıllık TÜFE enflasyonundaki düşüş Nisan ayında sınırlı kaldı Nisan ayında enflasyon TÜFE’de %0,84’lük piyasa beklentilerinin üzerinde %1.21 oranında gerçekleşti. Yıllık TÜFE enflasyonu %10,86’dan %10,72’ye sınırlı azalış gösterdi. Nisan ayında ÜFE aylık olarak %0,80 ile %0,81’lik piyasa beklentilerine paralel gerçekleşti. Böylece yıllık bazda ÜFE %10,92’den %9,68’e indi. Nisan ayı TÜFE rakamlarında dikkati geçen gelişmeler: Gıda fiyatları 2007 yılı başından beri yüksek oranda artmaya devam ediyor. Mart ayında %0,6 artan işlenmemiş gıda fiyatları, Nisan ayında %1,6 artış gösterdi. Böylece yılık bazda işlenmemiş gıda fiyatları artışı %15,8’den %16,5’e yükseldi. Nisan ayında genel enflasyona en önemli katkı giyim grubundan geldi. Giyim fiyatlarında gerçekleşen %11,3’lük aylık artış aynı zamanda enflasyonun beklentilerden yüksek çıkmasında da başlıca faktör oldu. Kurun Nisan ayında değerlenmesi, geçmiş aylarda olduğu gibi Nisan ayında da ithal ürünlerin fiyatlarını aşağı çekiyor. Telefon ve telefaks ekipman fiyatları %4,6 düştü. Kira %1,0 ile beklentilere paralel artış gösterdi. Böylece yıllık değişim %19,9 ile geçtiğimiz aya göre bir farklılık göstermedi. Son aylarda fiyatlarda artışın görüldüğü dayanıklı tüketim mallarını içeren ev aletleri grubunda Nisan ayında fiyatlar %2,8 azaldı. Belli başlı fiyat düşüşlerin olduğu ürünler: buzdolabı (ortalama %5,5), çamaşır makinesi (%7), fırın (%6,8). Yaptığımız hesaplamalara göre, Nisan ayında hizmet grubunda fiyatlar %0,64 arttı. Yıllık bazda hizmet grubundaki enflasyon çok belirgin olmasa da, sınırlı bir düşüşle %11,7’den %11,5’e geriliyor. Hizmet grubunda kira ve diğer hizmetler grubunda bir değişim yok. Fakat lokanta& otel ve ulaştırma hizmetlerindeki düşüş belirgin olmaya başladı. Mal grubunda ise fiyatların aylık %1,46 artmasıyla birlikte yıllık enflasyon 1 baz puanlık sınırlı düşüşle %10,38’e iniyor. Giyim grubunda fiyatlardaki artış mevsimsel ürünlerdeki fiyat artışının da yüksek olmasına neden oldu. Özel kapsamlı endeksler içinde en sınırlı fiyat artışı %0,51 ile mevsimler ürünler hariç tutularak hesaplanan endekste gerçekleşti. Çekirdek enflasyon olarak kabul edilen H endeksi ise giyim fiyatlarındaki yüksek oranlı artışla Nisan ayında %1,38 arttı. Yıllık olarak ise H endeksindeki artışta sınırlı da olsa bir düşüş var (%9,98’ten, %9,88’e). Üretici fiyatları endeksinin detayları: Tarım sektörü üretici fiyatları endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre %0,7 artış gösterdi. Sektörde yıllık bazda enflasyon %4,4’ten %2,8’e geriledi. Genel sanayi sektöründe Nisan ayı enflasyonu %0,8 olurken üç ana sektör itibariyle aylık enflasyonlar madencilik sektöründe %1,18, imalat sanayinde %1 ve elektrik, gaz ve su sektöründe -%1,33 olarak gerçekleşti. Her üç sektörde de yıllık bazda enflasyonların bir önceki aydaki seviyelerine göre gerilediği görüldü. Sanayi alt sektörlerinde ise ana kategoriler itibariyle en yüksek aylık fiyat artışları ham petrol ve doğalgaz çıkarımı (%8,70), kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri (%4,98), giyim (%3,79) sektörlerinde görüldü. Nisan itibariyle yıllık bazda en yüksek enflasyonun gözlendiği sektörler ise; mobilya (%23,3), ana metal sanayi (%23,2), elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı (%21,66) oldu. Merkez Bankası enflasyon tahminlerini yükseltti Merkez Bankası 27 Nisan tarihli enflasyon raporunda, enflasyon bekleyişlerindeki katılığın ve geçmişe dönük fiyatlama alışkanlıklarının yeterince kırılmama olasılığı bulunduğunu açıkladı. Nisan ayında enflasyon ağırlıklı olarak giyim sektöründeki artışın etkisinde olsa da, Merkez Bankası’nın bahsettiği geçmişe dönük fiyatlama alışkanlıklarının kuvvetli olduğu sonucunu çıkartıyoruz. Hizmet sektöründe iki kategoride katılığın gevşeme sinyalleri var fakat kira ve diğer hizmetler kategorisinde bir değişiklik yok. Hizmet sektörü fiyatlarındaki katılık enflasyonun düşürülmesi önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Geçmiş enflasyon verilerinin beklentileri etkileme gücünün artması, bu katılığın kırılmasını daha da zorlaştırıyor. Hizmet sektöründeki katılığın kırılması için hem gelirler politikasında hem de yapısal reformlar tarafında radikal önlemler alınması gerekiyor. Bu önlemlerin ise seçimlerden önce alınma olasılığı bulunmuyor. İçinde bulunduğumuz politik ortam da Merkez Bankası’nın temkinli duruşunu kuvvetlendirmede haklı olduğunu gösteriyor. Nisan ayı enflasyon verileri Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda belirttiği gibi faiz indirimlerini 2007’de daha geç ve daha az yapma eğilimini kuvvetlendiriyor. Mart ayında ithalat artışındaki yavaşlamayla dış ticaret açığı azalmaya devam etti Dış ticaret gerçekleşmeleri Mart ayında piyasa tahminlerine paralel doğrultuda gerçekleşti. İhracat bir önceki yılın aynı ayına göre %20 artış göstererek 8.890 milyon dolar olurken; ithalat %11,8 artarak 12.967 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece Şubat ayında olduğu gibi Mart ayında da dış ticaret açığı geçtiğimiz yıla göre azalarak (%2,8) 4.076 milyon dolar oldu. Mart ayı dış ticaret rakamlarının açıklanmasıyla birlikte TÜİK geçtiğimiz aylara ve 2006 yılına ilişkin revizeler yaptı. İthalat rakamlarına yapılan revizelerle 2006 yılı dış ticaret açığı 672 milyon dolar genişletildi. İhracat ve ithalat gerçekleşmelerinin 12 aylık hareketli ortalaması Şubat ayından itibaren ihracat artışının ithalat artışının üzerine çıktığını gösteriyor. Mart ayında ithalat artışındaki yavaşlama devam ederken; ihracat da hız kazanmaya devam etmiş görünüyor. Böylece dış ticaret açığındaki daralma da belirgin hale gelmiş oluyor. İhracat ve ithalat miktar endeksleri ise reel olarak bakıldığında (Şubat sonu itibariyle) 12 aylık ortalama ihracat ve ithalat artışı arasındaki farkın nominal rakamların gösterdiğinden daha belirgin olduğuna işaret ediyor. Dış ticaret açığının geçtiğimiz yıla göre daralması ve turizm performansındaki iyileşme dikkate alındığında cari işlemler açığının Mart ayında 3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Bu durumda 12 aylık bazda cari işlemler açığı 32,2 milyar dolara sınırlı azalış gösterecek. İthalat tarafında dikkati çeken gelişmeler: Mart ayı gerçekleşmeleri önemli bir trend değişimine işaret etmiyor. 12 aylık ortalamalar bazında tüketim ve yatırım malları artış hızı yavaşlamaya devam ediyor. Mart ayında bir önceki yıla göre yatırım malı ithalatı %1 sınırlı artarken; tüketim malları %4 azaldı. Tüketim malı içinde özellikle binek otomobillerdeki ithalat azalışı (Mart ayında bir önceki yıla göre %31) dikkat çekici görünüyor. 12 aylık ortalamalar bazında ara malı ithalatı tekrar hız kazanmış görünüyor. Mart ayında ara mal ithalatındaki yıllık değişim %18. Petrolün son haftalarda uluslararası piyasalardaki yükselişine rağmen, Mart ayında petrol ve doğalgaz ithalatı %12 artarak, Ocak-Şubat ortalaması olan %21’in altında kaldı. İhracat tarafında dikkati çeken gelişmeler: Mart ayında ihracata yönelik sektörlerde önemli bir trend değişimi görünmüyor İhracatta en yüksek artışın görüldüğü sektörler ve 12 aylık ortalama yıllık artışlar: elektrikli makine (%56), ana metal (%40) motorlu kara taşıtı (%33), petrol ürünleri (%33) 12 aylık ortalamada radyo&TV ihracatı %11 azaldı. Tekstil ve giyim sektöründe ihracat son aylarda geçtiğimiz aylara göre hızlanırken; tarım, gıda ve metalik olmayan mineral ürünlerde sınırlı kalıyor. Dünyada Bankacılık KAZAKİSTAN BANKACILIK SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞMELER... Yazan: Mert Vuruşkan - Finansal Kurumlar Kredi Analiz ve Yurtdışı Koordinasyon Yetkilisi Kazakistan Merkez Bankası eski Başkanı Grigori Marchenko’nun başlattığı reform süreci ile ülkenin bankacılık sektörü, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan Bağımsız Devler Topluluğu’nun (BDT) diğer üyelerini geride bırakarak gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşma hedefine yaklaşmaktadır. Yüksek seyreden hidrokarbon fiyatlarının etkisiyle son beş yılda elde edilen enerji gelirleri, sektörün hızla büyümesine yardımcı olmuştur. BDT üyeleri arasında yatırım notuna erişen ilk ülke olma ünvanını da elinde bulunduran Kazakistan’ın yabancı para uzun vade notu, artan petrol fiyatlarının devlet bilançosuna olumlu etkileri ve fiyatlardaki dalgalanmalara önlem olarak hükümetin önemli düzeyde rezerv biriktirmesi göz önünde bulundurularak, 2006 yılında uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard and Poors tarafından BBB-'dan BBB'ye yükseltilmiştir. Sektördeki başlıca bankalar... 2005 yılsonu itibariyle en büyük 5 bankanın aktif toplamı sektör aktiflerinin yaklaşık %75’ini oluşturmakta olup, bu durum sektördeki yüksek konsantrasyona dikkat çekmektedir. Toplam aktifler açısından ülkenin ilk 5 bankasına ait veriler ve ortaklık yapıları hakkında bilgi ise aşağıdaki şekildedir: Bankacılık sektörünün toplam aktifleri 2006 yılsonu itibariyle bir önceki yıla oranla Dolar bazında %110 artarak yaklaşık $85.2 milyar seviyesine ulaşmıştır. Aktiflerdeki büyümeyi tetikleyen en önemli kalem bir yıl içerisinde %87 artan krediler olmuştur. 2005 yılına kadar büyümeyi etkileyen en önemli faktör şirketlere kullandırılan krediler olurken, 2006 yılında bu rolü bireysel krediler üstlenmiş ve bir önceki yıla göre artış %130 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bireysel kredilerin %30’una denk gelen mortgage kredilerinin de 2006 yıl sonu itibariyle GSYİH’nın %16’sına yükselmesi, Kazak bankacılık sektöründe penetrasyonun arttığını göstermektedir. Son yedi sene içerisinde kişi başına düşen GSYİH’nın üç katına çıkması, bireysel kredilerdeki artışta önemli rol oynarken, bu trendin devam etmesi durumunda kredilerin ekonomideki payının önümüzdeki yıllarda Orta ve Doğu Avrupa ortalamalarını geçmesi söz konusudur. Kredilerdeki bu hızlı büyüme trendinin enflasyon baskısı yaratma ihtimaline karşı ise, Merkez Bankası’nın kredi rezerv oranlarını artırarak büyümeyi sınırlaması beklenmektedir. Kredilerde dikkat çeken büyüme... 31.12.2005 (Mio $) Aktif Özkaynak Net Gelir Ortaklık Yapısı Kazkommertsbank 8,939 37 154 Bank TuranAlem 7,464 272 110 Halyk Savings Bank of Kazakhstan ATF Bank 4,187 217 118 The Bank of New York (%27) EBRD (%15) East Capital Explorer Financial Institutions Fund (%10) EBRD (%3) International Finance Corporation (%3) The Netherlands Development Finance Company (%3) ALMEX LTD (%82) JSC Central Depositary of Securities (%9) 2,686 150 30 Alliance Bank JSC 2,489 186 12 Rink Invest LLP (%18) Saving Pension Fund of Halyk Bank of Kazakhstan (%8) Olzha JSC (%6) Seimar Holding (%33) Rakhat Confectionary (%10) Halka Açık/Central Securities Depository (%9) Denklemin öteki tarafı: fonlama... Kredilerin mevduata oranının %140’a ulaşması ile mevduatlar yoluyla karşılanamayan büyüme bankaları yurtdışından borç almaya yönlendirmiştir. Kontrol altında tutulan dalgalı kur rejimi sayesinde kur riskinin azaltılması ve Merkez Bankası’nın yüksek rezerv seviyesi, yabancı para cinsinden borçlanmayı kolaylaştırmıştır. Öte yandan Ocak 2007’de Kazakistan Finansal Denetleme Ajansı tarafından, sermaye büyüklükleri baz alınarak, bankaların yurtdışından sağlayacakları fonlamalara sınırlama getirilmiştir. Mart ayında yürürlüğe giren düzenlemede büyük bankaların özkaynaklarının beş katına kadar borçlanabilmelerine müsade edilirken, küçük ölçekli bankaların daha az oranda borçlanmalarına izin verilmektedir. Bu sebeple, getirilen kısıtlamaların özellikle küçük ölçekli bankaları etkileyeceği, bazılarının ise daha şimdiden limitlerini aşmış oldukları tartışılan konular arasındadır. Kazkommertsbank, Halyk Savings Bank of Kazakhstan gibi büyük ölçekli bankaların limitleri oldukça yeterli olmakla birlikte, küçük ölçekli bankaların sermayelerini artırana kadar Eurobond ihraç etmelerinin duraksaması ve bunun sonucunda halka arz, stratejik ortaklık ve konsolidasyon planlarının hız kazanması beklenmektedir. Hissedar yapıları ve artan şeffaflık... Gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında güçlü bir denetleme kurumunun gözetimi altında olan sektörde, ortaklara verilen kredilerin oranı giderek azalsa da bankaların ortaklık yapılarının hala yeterince şeffaf bir görünüme ulaştırılamaması ve bağlı şirketlerin net olarak belirlenmemesi sorun yaratabilmektedir. Yerli ve yabancı kurumsal şirketlerin bankalardaki payları halen düşük seviyede seyretmekte ve hakim hisseler birkaç birey veya ailenin elinde bulunmaktadır. Öte yandan sektörün büyük bankaları sıkça uluslararası para piyasalarından fon sağladığından, bu bankaların düzenli olarak ortaklık yapıları ve finansalları hakkında bilgi açıklamaya başlamış olmaları olumlu bir gelişme olarak görülmektedir. Genel anlamda Kazakistan bankacılık sektörüne baktığımızda, yurtdışı fonlama tarafına getirilen kısıtlamalar ile birlikte halka arz ve stratejik ortak edinme yöntemleri aracılığıyla özellikle orta ve küçük ölçekli bankalarda sermaye artırımına gidilmesi, merkez bankasının kredi rezerv oranlarını artırarak enflasyon baskısına karşı kredilerdeki büyümeyi sınırlaması, öte yandan sektör aktiflerinde büyümenin ise önümüzdeki yıllarda devam etmesi öne çıkan beklentiler arasındadır. İç Ekonomi Şahenk: Türk Şirketler Rekabeti Öğrenmeli Rekabet Kurumu, 10. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle “rekabet politikalarının” tartışıldığı bir sempozyum düzenledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, insan odaklı bir ekonomi politikası izlediklerini belirttiği sempozyumda, şirketlerde de hizmet odaklı bir anlayışın egemen olması gerektiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, “Ben güçlü şirketim, ben ne dersem o olur demeye hiç kimsenin hakkı yok. Bu anlayış hizmet odaklı bir anlayış değildir. Bunu denetleyemezsek, bunu kontrol edemezsek; birileri kırarak, dökerek, mağdur ederek alabildiğince zenginleşir, birileri de fakirleşir. Tekellerin, kartellerin bu ülkeye geçmişte dayattıklarını hepimiz gayet iyi biliyoruz” dedi. Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk de, dünyada engellerin kalktığı bir sürecin yaşandığına dikkat çekerek, rekabetin uygulanan reform sürecinin bir parçası olduğunu vurguladı. Şahenk, “Türk şirketleri rekabet etmeyi öğrenmelidir. İş dünyası artık uluslararası regülasyonların anladığı çerçeveye alışmak durumundadır” dedi. Şahenk, rekabetin, girişimci yanı yüksek genç Türkiye nüfusu için yeni fırsatlar yarattığına da işaret etti. Şahenk, “Rekabet Kurumu’nun yaptığı kanunların belli sektörlerde girişimcilere fırsat vereceğini görüyorum. Sermayenin daha demokratikleşmesi için önemlidir diye görüyorum” diye konuştu. Garanti’nin Karı Üç Ayda Yüzde 50 Arttı Garanti Bankası, yılın ilk çeyreğinde net karını, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artışla, 377 milyon 488 bin YTL’ye yükseltti. Garanti’nin aktif büyüklüğü 53 milyar 562 milyon 606 bin YTL seviyesine ulaşırken, sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 15.3 oldu. Bankanın 2007 yılının ilk çeyreğindeki performansını değerlendiren Genel Müdür Ergun Özen, “Kredi ve mevduat gibi temel bankacılık ürünlerinde ciddi pazar payı kazandık. Garanti Bankası, yurtiçinde ve yurtdışında karlılığını artırarak büyümeye devam ediyor” dedi. Garanti’nin 2007 Mart ayı sonu itibarıyla toplam 501 şubeye ulaştığını belirten Özen, şube ağındaki etkin ve verimli genişlemenin, 2007 boyunca devam edeceğinin altını çizdi. Özen, “Garanti Bankası, Türkiye sınırları dışında da hızlı bir büyüme sürecine girdi. Bölgesel banka olma yolunda ilk adımı, Romanya’da ağırlıklı olarak kurumsal bankacılık alanında faaliyet gösteren şubelerimizle tüketici finansmanında etkin olan GE Consumer Finance iştiraklerini birleştirerek atıyoruz. Bankacılığın her alanında faaliyet gösterecek bu yeni iştirakimizle 5 yıl içinde Romanya’nın en büyük 10 bankasından biri olmayı hedefliyoruz” dedi. Denizbank Tarım Kredilerinde Büyüyecek 2002’de Tarişbank’ı bünyesine katarak tarım sektörüne finansman sağlayan tek özel banka olan Denizbank, bu yıl en fazla tarım kredilerinde büyümeyi planlıyor. Denizbank, yıl sonunda tarım kredi hacmini 2006’daki 512 milyon YTL seviyesinden yüzde 61 artışla 825 milyon YTL’ye yükseltmeyi hedefliyor. Geçen yıl 40 bin 120 üreticiye tarım kredisi veren Denizbank’ın bu yılki hedefi 100 bin üreticiye ulaşmak. Denizbank, 2009 yılında ise 170 bin üreticiye 2 milyar YTL’ye yakın kredi sağlayarak her 8 çiftçiden birine destek olmayı istiyor. Bu yıl 90 tarım şubesinde haftada 9 milyon YTL kredi verdiklerini söyleyen Denizbank Finansal Hizmetler Grup Başkanı Hakan Ateş, çiftçinin borcuna sadık olması nedeniyle tarım kredilerinde bir risk görmediklerini belirtti. Ateş, çiftçinin finansman yetersizliği nedeniyle tefeciden borçlanmak zorunda kaldığını hatırlatarak, özel bankaların özeleştiri yapması gerektiğini belirtti. Çimento Sektöründe 2008 Endişesi İç piyasalardaki tüketimin 2006 yılında yüzde 19 artarak 43.4 milyon tonluk rekora ulaşmasıyla iyi bir yıl geçiren çimentocular 2008’den endişeli. Son üç yılda konut sektöründeki büyümenin etkisiyle yatırımlarını artırarak üretimini 38.8 milyon tondan 47.4 milyon tona çıkaran çimento sektörünü, şimdi arz fazlası korkusu sardı. Sektör temsilcileri, 2008’de 8-10 milyon tonluk yeni klinker kapasitesinin devreye gireceğini ancak iç pazarda talep gerilemesi nedeniyle durgunluk yaşanacağını belirtiyor. Oyak Çimento Grubu Başkanı Celal Çağlar, “2008 yılının 2006 ve 2007’ye göre çok daha karanlık hatta bayağı karanlık bir yıl olacağını öngörmek çok yanlış olmaz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Başkanı Adnan İğnebekçili de, yüzde 90 olan kapasite kullanım oranının 2008’de yüzde 75’in altına düşeceğini belirtti. Çimento fiyatlarının büyük oranda gerileyeceğini kaydeden İğnebekçili “Maliyet artışını fiyatlara yansıtamadık. Sektörde kapasite artıyor. Kapasite arttıkça sadece satış hacimleriyle değil fiyatla da çimentocuları zor günler bekliyor” dedi. Sektörde yüzde 30 olan kar marjının ise 2008 yılında yüzde 20’nin altına inmesi bekleniyor. BDDK’dan Bankalara Borç Uyarısı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), ilki 2006 Mayıs-Haziran dönemindeki dalgalanmanın ardından hazırlanan Türk bankacılık sektörü kur riski değerlendirme raporunun ikincisini hazırladı. Raporda, dalgalanmanın ardından hızı yavaşlasa da sektördeki büyümenin sürdüğü belirtildi. Sorunlara yönelik tespitlerin de yer aldığı raporda, kaynakların kısa vadelerde yoğunlaşması nedeniyle mevduat ve krediler arasındaki vade uyumsuzluğu sorununun sürdüğü vurgulandı. Bankaların Türk parası ve dolar bazında faiz riskiyle karşı karşıya olduklarına da dikkat çekildi. Son verilere göre 121.2 milyar dolara yükselerek kamunun dış borçlarını geçen özel sektör dış borçlarının bankalar için risk oluşturduğuna işaret edildi. Şirketlerin kullandığı yurtdışı kredilerin bankalar için kredi riski oluşturduğu belirtilerek, bu riskin şirketler kadar bankalar tarafından da yakından takip edilmesi ve yönetilmesi gerektiği uyarısı yapıldı. BDDK, ekonomik yavaşlama dönemlerinde şirketler üstündeki kur riskinin ödeme güçlüğü yaratacağı ve bankaları etkileyeceğine dikkat çekti. BDDK, sektörün pozisyonunu, önemli ölçüde özel ve yabancı bankalar grubunun belirlediği tespitinde de bulundu. Turizmde Olumlu Sinyaller Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’ye giriş yapan turist sayısı Mart ayında yüzde 19.3 artışla,1 milyon 99 bin 960 kişi olarak gerçekleşti. Bu rakam geçen yılın aynı ayında 921 892 kişiydi. Yılın ilk üç ayında giriş yapan yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 17.4 artarak 2 milyon 601 bin kişi düzeyinde gerçekleşti. Giriş yapan ilk on ülke sıralamasında birinci sırada Almanya yer aldı. Bu ülkeyi sırasıyla, İran, Bulgaristan, Rusya Federasyonu, Gürcistan, İngiltere, ABD, Fransa, Hollanda ve Azerbaycan izledi. İlk on ülkenin toplamı giriş yapan yabancıların yüzde 61.8’lik bölümünü oluşturdu. Ülke grupları ayrımında, geçen yılın Mart ayına göre en fazla artış yüzde 29.1 ile OECD ülkelerinde yaşandı. En fazla düşüş ise yüzde 84.6 ile Okyanusya ülkelerinde görüldü. Toplu Taşımada Kartlı Dönem Garanti Bankası, Kentkart işbirliği ve Çanakkale Belediyesi desteği ile başlattığı uygulamayı, bir sonraki adımda tüm banka kartlarına, farklı şehir ve bölgelere yaymayı hedefliyor. Avrupa’da ilk kez Garanti Bankası tarafından uygulamaya sokulan bu sistem ile Çanakkaleli ParaCard sahipleri, bilet satın almak zorunda kalmadan, kartlarını şehir içi ulaşımda kullanabilecek, ulaşım masraflarını ay sonu hesap hareketlerinden takip edebilecek. Sistem, ParaCard kullanıcılarını bozuk para taşıma zahmetinden kurtarırken bilet derdine de son verecek. Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin “Çanakkale’de başlatılan uygulama, ülkemizde bir ilk. Zaman içinde uygulamaya, öncelikle Bonus Trink olmak üzere tüm kredi kartlarımızı dahil edeceğiz. Kısa bir süre sonra, altyapısını kurduğumuz sistemden diğer bankaların kart sahipleri de yararlanabilecek. Çanakkale’de attığımız ilk adımı farklı şehirlere ve ulaşımın her alanına yaymayı hedefliyoruz.” dedi. Sosyal Güvenlikte Açık Sürüyor Sosyal güvenlik sisteminin mali dengelerini düzeltecek önlemler içerdiği iddiasıyla hazırlanan sosyal güvenlik reformunun yürürlük tarihi ertelenirken, sistem yüksek miktarda açık vermeyi sürdürüyor. 2007 bütçesinde sosyal güvenlik açık finansmanı için 12 milyar 778 milyon YTL ayrıldı. Ancak ilk üç ayda finansman için bütçeden 6 milyar 576 milyon YTL aktarıldı. Açığı karşılamak için Ocak’ta 2.9, Şubat ve Mart’ta da 1.8’er milyar YTL ayrılırken, yılın tamamı için öngörülen kaynağın yarısından fazlası üç ayda kullanıldı. IMF’in de sürekli dikkat çektiği sağlık harcamaları ise üç ayda 1 milyar 668 milyon YTL’ye ulaştı. Sosyal güvenlik reformunun uygulanacağı varsayılarak yılın tamamı için bütçede ayrılan sağlık gideri sadece 165 milyon YTL idi. Ancak IMF’yle gözden geçirmenin sürdürüldüğü Mart ayında sağlık harcamaları önceki iki aya göre azaldı. Ocak’ta 482.9, Şubat’ta ise 738.2 milyon YTL olan sağlık harcamaları Mart’ı 447.6 milyon YTL ile kapattı. Sağlık harcamalarında ağırlık 1.1 milyar YTL ile yeşil kart giderlerinde oldu. S&P: Türkiye’nin Görünümü Olumlu Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’un Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Faruk Soussa, Türkiye’de uzun dönem makroekonomik görünümün olumlu olduğunu, kısa vadede ise, döviz piyasasında dalgalanma potansiyeline rağmen Türkiye’nin olumlu görünümü koruduğunu kaydetti. Soussa, Türkiye’de dövizin “carry trade” nedeniyle dalgalanabileceğini ancak Türkiye’deki kısa vadeli risklerin ülke kredi notunu etkilemeyeceğini kaydetti. Soussa “Verdiğimiz kredi notu Türkiye’nin uzun dönem görünümünü kapsıyor ve bu görünüm de halen istikrarlı” dedi. Soussa, Türkiye’nin cari açığı başarıyla finanse etmeyi sürdürmesiyle, istikrarlı görünümün korunacağını da belirtti. IMF: Riskler Ciddiye Alınmıyor Uluslararası Para Fonu (IMF), mali piyasalardaki yatırımcıların riskleri yeteri kadar ciddiye almadığı uyarısında bulundu. Kuruluş, küresel mali istikrar raporunda, düşük faizli para birimleriyle borçlanılıp yüksek getirili enstrümanlara yatırım yönteminin yaygın olarak kullanılmasının, yatırımcıların riskleri algılayamadığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu kaydetti. IMF, bol likidite, düşük faiz ve yüksek risk iştahının mevcut ekonomik döngüye özgü unsurlar olduğuna dikkat çekerek, bunların kısa vadede değişebileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Kuruluş, borçluluğun giderek artmasının ve yatırım araçlarının giderek daha karmaşık hal almasının yarattığı risklerin, olası bir volatilite şokunun boyutlarını arttırabileceğini ifade etti. Raporda, riskli yatırımlardaki artışın bir diğer önemli göstergesinin ise gelişmekte olan ülkelerin özel sektörlerine yapılan yatırımlar olduğu belirtildi. IMF, gelişen ülkelere yapılan riskli yatırımların başında gelişmekte olan Avrupa ülkelerinde bankalara yapılan yatırımların geldiğine dikkat çekti. Bu durumun, yatırımları çeken gelişen ülkeler için de risk yarattığı vurgulandı. IMF, özellikle cari açığı yüksek ülkelerin, sermaye akışının tersine dönmesi halinde, zor durumda kalabileceğini ifade etti. POS Cihazları Birleşiyor Yapı Kredi Bankası Kredi Kartları ve Tüketici Kredileri Yönetimi Üye İş Yeri Pazarlama Grup Başkanı ve Bankalar Arası Kart Merkezi (BKM) Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Kaplan, Türkiye genelindeki mağazalarda 1 milyon 200 bine yakın POS (Point of Sale) cihazı bulunduğunu kaydetti. Her bir POS cihazının bankalara ortalama 200 dolara mal olduğunu belirten Kaplan, bir mağazada çok sayıda POS cihazı bulunmasının bankalara ek bir maliyet getirdiğini belirtti. Hakan Kaplan, şunları söyledi: “Mağazalardaki, herhangi bir bankaya ait POS terminalinden, diğer bankalara da ulaşılabilecek. Türkiye’de toplam 1 milyon 200 bine yakın POS terminali bulunmakta. Bankalar olarak, geçtiğimiz yıldan itibaren ortak POS uygulamasına geçerek, POS harcamalarını kısmaya yönelik tedbirler alınmasına başlandı.” Kültür Sanat Hamile Yıldız Salma Hayek Yapımcı Oldu 40 yaşındaki hamile oyuncu, Ventanazul adlı yapım şirketinin başına geçti. Metro Goldwyn Mayer (MGM) ile birlikte çalışacak olan şirket, ağırlıklı olarak Latin filmleri çekecek. Şirket, yılda 4 kadar filmin yapımcılığını üstlenecek. Salma Hayek, uzun zamandır Latin filmleri pazarında böyle bir şirketi oluşturmanın planlarını yaptıklarını söyledi. Hayek, “Her proje farklı bir öğe taşıyacak. Frida Kahlo’nunki gibi benzersiz Latin hikayelerini beyazperdeye taşıyacağız” dedi. Latin yeteneklerini kameranın hem önüne, hem de arkasına taşımayı hedeflediklerini anlatan güzel oyuncu, kendisinin de hem yönetmen, hem de oyuncu olarak projelere katkıda bulunacağını ifade etti. MGM şirketi başkanı Rick Sands de, şirketin projelerinin 5-25 milyon dolar arasında değişen bütçelere sahip olacağını kaydetti. “Salma Hayek, oynamak isterse oynar, yapımcılık yapmak isterse onu yapar” diyen Sands, şirketin hedeflerini de, “Filmlerimizin herkese hitap etmesini istiyoruz. Ama öncelikle Latin seyircilerin onlarla gurur duymasını ümit ediyoruz” sözleriyle aktardı. Salma Hayek ile yapılan işbirliği, MGM şirketinin son dönemde ünlü oyuncularla çalıştığı ikinci büyük yatırımı oldu. Şirket, geçen yıl Kasım ayında da ünlü aktör Tom Cruise ve ortağı Paula Wagner ile işbirliğine gitmişti. Bruce Willis’den Halle Berry’ye Tam Not Başrolerini Halle Berry ve Bruce Willis’in üstlendiği “Perfect StrangerKusursuz Yabancı” filminin galası New York’ta yapıldı. Galada, film kadar Willis’in rol arkadaşı Berry ile öpüşme sahnelerine ilişkin açıklamaları da sükse yaptı. Berry’nin araştırmacı gazeteci Rowena Price karakterini, Willis’inse güçlü bir reklam şirketi müdürü olan Harrison Hill karakterini canlandırdığı film bir hayli iddialı. Filmde Price, yakın arkadaşını öldürdüğünden şüphelendiği Hill’in peşine düşüyor. Sanal ilişkiler, gerilim ve aşk dolu filmin New York’ta yapılan galasına da ilgi yoğundu. Galada film kadar Bruce Willis’in açıklamaları da konuşuldu. Willis, rol arkadaşından duyduğu menmuniyeti de dile getirdi. Film, 13 Nisan’da ABD ve Avrupa’da vizyona girecek. Türkiye’deki gösterim tarihiyse 20 Nisan. Yönetmen: James Foley Oyuncular: Halle Berry , Bruce Willis , Giovanni Ribisi, Richard Portnow Senaryo: Todd Komarnicki - Jon Bokenkamp www.sonypictures.com/movies/perfectstranger/ Ankara Film Festivali Ödüllerle Sona Erdi Limak 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Uzun Film yarışmasında en iyi film ödülünü “Beynelmilel” aldı. En iyi yönetmen ödülü “Kader” ile Zeki Demirkubuz’a, en iyi kadın oyuncu ödülü Vildan Atasever’e, en iyi erkek oyuncu ödülü de Haluk Bilginer’e verildi. Umut veren yeni yönetmen ise Yüksel Aksu seçildi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Farabi Salonu’nda yapılan ödül töreni öncesi kokteyl verildi. Sunuculuğunu Yetkin Dikinciler ile Şenay Gürler’in üstlendiği ödül töreninin açılış konuşmasını yapan festival Başkan Yardımcısı ve Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İnci Demirkol, yurt içi ve yurt dışından 200’e yakın konuğu ağırladıklarını söyledi. Demirkol, ulusal basının İstanbul dışındaki festivallere daha az yer ayırdıklarını ifade ederek, destek istedi. İnci Demirkol, konuşmasının ardından festivalin dekor tasarımını yapan Natali Yeres’e, TRT ekibine ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri Buğra Karaözbek ve Hasan Gündüz’e anı heykelciği takdim etti. Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’nü Muharrem Gülmez ile Sırrı Süreyya Önder’in yönettiği “Beynelmilel” aldı. Gülmez ve Önder’e ödülü Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü Selahattin Ertaş verdi. Ertaş, burada yaptığı konuşmada, yerli izleyici sayısının 2002’de yalnızca yüzde 8 iken, bugün yüzde 52’ye çıktığını söyledi. 2004 yılındaki kanun değişikliği ile sinemanın dinamizm kazandığını belirten Ertaş, “Elimizdeki kaynakların bütünüyle destek sağlamaya devam edeceğiz” dedi. Ertaş, bakanlığın film festivalleri ile film hafta ve günlerine de destek verdiğini kaydetti. En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, “Kader” filmindeki oyunculuğu ile Vildan Atasever’e, CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek tarafından takdim edildi. Şimşek, festivallerin devam edebilmesi için sponsorluk alınabileceğini kaydetti. Festivalde, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ise “Polis” filmindeki rolü ile Haluk Bilginer’e verildi. Bilginer, İstanbul’daki oyunu nedeniyle törene katılamazken, ödülü filmin yönetmeni Onur Ünlü, Seçici Kurul üyesi Cengiz Karaca’nın elinden aldı. “Garip Çoban” Playstation 3 İçin Çalıyor! Dünyaca ünlü yönetmen Dante Ariola’nın film için düşündüğü aday şarkılar arasında yer alan “Garip Çoban”, Pelikan Müzik’in çabaları sonucunda ilk üçe kaldı ve projenin ana müziği olarak seçildi. Pelikan Müzik’in ortakları Nur Turan ve Selim Kaynak, projeyle ilgili olarak yaptıkları açıklamada, ilk kez dünya çapındaki bir reklam kampanyasında Türkçe bir şarkının kullanılmasını sağlamaktan son derece mutlu olduklarını belirttiler. Parçanın yorumcu ve kayıt haklarına sahip olan Ada Müzik / Diskotür de, projeye tam destek vererek lisanslama sürecinin hızlanmasında önemli bir rol oynadı. Bu arada, kampanyada kullanılan diğer iki parça ise Nino Rota’dan Amarcord film müziği ve Albeniz’den Asturias. “Garip Çoban”ın kaydedildiği 1970 yılında Moğollar, Aziz Azmet (vokal), Cahit Berkay (gitar, bağlama), Engin Yörükoğlu (davul), Murat Ses (klavye) ve Taner Öngür’den (bas gitar) oluşuyordu. “Garip Çoban”ın sözlerini Aziz Azmet yazarken, şarkıyı Murat Ses besteledi. Playstation 3’ün 2007 kampanyasının ana sloganı “This Is Living”den (Yaşamak Budur) yola çıkarak hazırlanan reklam filminin sonunda, Anadolu Pop melodileri eşliğinde gökyüzünde patlayan havai fişekler ile birlikte Playstation 3 logosu ekrana geliyor. Dünyanın birçok ülkesinde yayınlanacak olan reklam; TV, internet, sinema, stadyum ve mağaza içi gösterimlerde Türkçe müziği uluslararası platforma taşıyacak. Ayrıca, “Garip Çoban”ın yer aldığı reklam, Şampiyonlar Ligi maçlarının oynandığı stadyumlarda maçtan önce ve devre arasında gösterilecek. Reklam filminin kamera arkası görüntülerinin yer aldığı özel DVD için hazırlıklar sürüyor. Yazar Kurt Vonnegut Öldü ABD’li hümanist yazar Kurt Vonnegut, 84 yaşında vefat etti. Yazarın fotoğrafçı eşi Jill Krementz, Vonnegut’un haftalar önce Manhattan’daki evinde düşerek başını çarptığını ve beyin zedelenmesi sonucu öldüğünü belirtti. Kurt Vonnegut, 1922 yılında ABD’nin Indianapolis şehrinde dünyaya geldi. Cornell Üniversitesinde biyokimya okuduktan sonra İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’da asker olarak hizmet verdi. Almanya’da savaş esiri olarak ele geçirildi ve Almanya’nın Dresden şehrinin müttefik kuvvetler tarafından bombalanmasına şahit oldu. Bu olay Vonnegut’u derinden etkiledi ve sonucunda en başarılı romanı “Mezbaha No 5”i (Slaughterhouse-Five) yazdı. Bu kitap sayesinde çağdaş Amerikan yazarlarının arasına katıldı ve ün kazandı. Savaş sonrası, yazarlığa yoğunlaşmadan önce Şikago Üniversitesinde antropoloji dalında uzmanlaştı. Başlangıçta bilim-kurgu üzerine odaklandı ve ilk yayınlanan romanı, “Otomatik Piyano” (Player Piano) bu dalda Vonnegut’a büyük başarı kazandırdı. Vonnegut’un yapıtlarında acımasız bir mizah ön plana çıkar. Yazar, insanın tamamen çaresiz kaldığı anlarında böyle bir mizaha sarıldığını düşünür. Yazarın diğer romanları arasında, “Gece Ana” (Mother Night-1961), “Kedi Beşiği” (Cat’s Cradle1963), “Titan’ın Sirenleri” (The Sirens of Titan-1959), Şampiyonların Kahvaltısı, Hapishane Kuşu, Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater, Maymun Evine Hoş Geldiniz, Galápagos ve Mavi Sakal bulunuyor. Tolkien’in Yeni Romanı Tüm Dünyada Satışta Tolkien’in yarıda bıraktığı “Hurin’in Çocukları” (The Children of Hurin) adlı romanın, 25 dile çevrilmesi bekleniyor. Açıklamaya göre, Tolkien’in oğlu Christopher Tolkien, romanı tamamlamak için babasının taslakları üzerinde yaklaşık 30 yıl uğraştı. Tolkien’in 1918’de yazmaya başladığı ve ölümünden önce bitiremediği romanı insan ırkından gelen Hurin adlı bir kahramanın serüvenini ele alıyor. Hikayeye göre, Karanlıklar Efendisi Morgoth Hurin’i lanetliyor, ve kahramanın çocukları Turin Turambar ve Nienor da bu lanetten kurtulmaya çalışıyor. Orta Dünya’nın daha Hobbitler yaratılmadan önce sular altında kalan bir yerinde gerçekleşen hikayede Sauron daha kötü Morgoth’un bir kurmayı. Hikaye Turin Turambar’ın soyunun peşini bırakmayan karanlık güçten kurtulmak için Beleriand diyarında bir serüvene atılmasını işliyor. Tolkien’in oğlu Christopher Tolkien, el yazmalarını uzun bir süre incelediğini ve öyküye ek yapmadan tutarlı bir öykü oluşturmayı denediğini söyledi. “Hurin’in Çocukları”ndaki kimi bölümlerin daha önceki Tolkien öykülerinde ayrı olarak yayımlandığı da belirtiliyor. 320 sayfalık kitabın kapağını ve resimlerini, “Yüzüklerin Efendisi” ve “Hobbit”te olduğu gibi yine Alan Lee çizmiş. Christopher Tolkien, 1977’de de babasının tamamlayamadığı “Silmarillion” kitabını tamamlayarak piyasaya sürmüştü. Sulukule’nin Yıkımına Engel Olun! Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesi kapsamında gündeme gelen Sulukule’nin yıkımını durdurmak amacıyla klarnet sanatçıları bir araya geldi. İTÜ öğretim görevlisi ve klarnet sanatçıcı Serkan Çağrı yönetiminde kurulan “KlarnetKule Orkestrası” amacı doğrultusunda konser veriyor. Dünyadaki ilk roman yerleşimlerinden biri olan ve birçok müzisyene ev sahipliği yapmış olan Sulukule’de hala “Osmanlı tapusuna sahip” evler bulunduğundan İstanbul tarih ve kültürü açısından son derece değerli bir konuma sahip. Ana teması, “Sulukule İstanbul’dur, İstanbul yok olmasın” olan “40 Gün 40 Gece Sulukule” Platformu da bu kapsamda kente sahip çıkmaya çalışıyor. KlarnetKule Orkestrası’nın verdiği konserle başlayan etkinlikler önümüzdeki aylarda da devam edecek. Tarihi mirası yaşatmak amacıyla düzenlenecek etkinlikte farklı alanlardan birçok sanatçı, akademisyen ve gönüllülerin katılımıyla kentsel gelişmelere katılımcı ve yaratıcı çözümler aranacak. Pulitzer Ödüllerinin Sahipleri Açıklandı Wall Street Journal, yatırımcılara yönelik hisse senetleri tercihleriyle ilgili skandala dair araştırmasıyla kamusal hizmet ödülünü aldı. Batı Şeria’daki yerleşim biriminden zorla tahliye edilen İsrailli bir kadını görüntüleyen Associated Press’ten Oded Balilty, özgün fotoğraf dalında ödüle layık görülürken, “The Oregonian”, Oregon Dağları’ndaki kayıp aile haberiyle son dakika haber ödülünü aldı. Los Angeles Times’dan Kenneth R. Weiss, Usha Lee McFarling ve Rick Loomas, zarar gören okyanuslarla ilgili haberleriyle, bilgilendirici haber, The Miami Herald’dan Debbie Cenziper, yerel haber dallarında ödül aldılar. Araştırmacı gazetecilik dalında ise ödül, bir ABD eyaletindeki 2 yıllık üniversite sisteminde yolsuzluğa dair haberiyle The Birmingham News’den Brett Blackledge’e verildi. Tarih dalında “Basın, İnsan Hakları Mücadelesi ve Bir Ulusun Uyanışı” ile Gene Roberts ve Hank Klibanoff, kurgu dalında “Yol” ile Cormac McCarthy ödüle layık görüldü. “The Daily News of New York” başmakale, David Lindsay-Abaire drama, “The Wall Street Journal” çalışanları uluslararası habercilik, Ornette Coleman müzik, Lawrence Wright da düzyazı dallarında ödül aldılar. Minimal Akımının Kurucusu Lewitt Öldü LeWitt’in kanserin yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle öldüğü bildirildi. Ünlü ressamın uzun yıllardır arkadaşı olan Andrea Miller-Keller, The Hartford Courant gazetesine yaptığı açıklamada, basından uzak kalmayı tercih eden LeWitt’in “asla sanatın onu yapan sanatçının kişiliği ile ilgili olduğunu düşünmediğini” söyledi. 1960’ların ortasında büyük duvar çizimleri yapmaya başlayan LeWitt’in duvar çizimi fikri, o zamanlar “radikal bir fikir” olarak görüldü. 9 Eylül 1928’de Rus göçmeni anne ve babanın çocuğu olarak Hartford’da doğan LeWitt, babasının 6 yaşında ölmesinden sonra annesi ve halası tarafından yetiştirildi. Syracuse Üniversitesi’ndeki geleneksel sanat eğitimini 1949’da tamamlayan LeWitt, yıllar sonra verdiği bir röportajda, “yapacak başka bir şey bilmediği için” sanat eğitimi aldığını söyledi. Kore Savaşı sırasında 2 yıl askerlik yapan LeWitt, California, Japonya ve Kore’de destek birliklerinde bulundu. 1953’de New York’a taşınan Lewitt, Modern Sanatlar Müzesi resepsiyonunda gece nöbetçiliği de olmak üzere bir çok kısa süreli işte çalıştı. İlk kişisel sergisini New York’taki John Daniels Gallery’de 1965’de açan LeWitt, New York’taki birçok sanat okulunda ders verdi. 1980’lerde ağırlıklı olarak İtalya’da yaşayan LeWitt, 1980 sonunda tekrar ABD’ye dönmüştü. LeWitt eşi Carol ve iki kızı ile birlikte yaşıyordu. Portre Frederico Garcia Lorca Lorca, İspanya’da, Granada eyaletinde, 5 Haziran 1898’de doğdu ve ölene kadar da o coğrafyanın atmosferini şiirlerinde ve oyunlarında yazdı. Kırsal ve zengin bir folklorik ortamda büyümesi, sanatına çok önemli katkılar sundu. Lorca henüz çocukluk yıllarında daha sonra şiirlerine önemli bir altyapı oluşturacak olan onlarca halk türküsünü ezbere biliyordu. İlk piyano derslerini, müzik yeteneğini fark eden annesinden aldı. Ailesi Granada’ya taşınınca orada bir Cizvit okuluna girdi. Babasının isteği üzerine 1915 yılında üniversiteye yazıldı ve Granada Üniversitesi’nde hukuk okudu. Çok geçmeden edebiyat, resim ve müzik ile uğraşmak üzere okulu bıraktı. Usta bir besteci ve yorumcu olan Lorca, arkadaşları arasında “müzisyen” olarak tanınıyordu. 1918’de Kastilya gezisinden esinlenerek yazdığı Imperesiones y Paisajes’i yayımlaması herkesi şaşırttı. Bu düzyazı yapıt Lorca’nın yazar olarak da çok başarılı olabileceğini gösteriyordu. 1919’da Madrid Üniversitesi’nde sanatta yeniliklere açık gençlerin bir araya geldiği Residencia de Estudiantes adlı öğrenci yurduna yerleşti. Başkentin kültür merkezi durumundaki üniversitede Salvador Dali (1927’de Barselona’da sahnelenen ve ona ilk başarılarından birini getiren “Maria Pineda” oyununun dekorlarını Salvador Dali yapmıştır) Luis Bunuel ve şair Rafael Alberti gibi kendi kuşağından sanatçılarla dostluklar kurdu. Şair Juan Ramon Jimenez gibi kendinden daha yaşlı ünlülerle de orada tanıştı. Residencia’da, Lorca’nın şiirleri İspanya’daki tüm edebiyat çevrelerine yayıldı. Oysa yapıtlarından hemen hiçbiri yayımlamamıştı. Lorca’nın yaşamı boyunca yapıtlarının çoğu yayımlanmadan önce kulaktan kulağa yayıldı. Deneysel şiirlerin yanı sıra, bir yandan da El maleficio de la mariposa adlı ilk oyunu üzerine çalışıyordu. 1922’de Granada’daki Fiesta de Cante Jondo halk müziği şenliğinde, ünlü besteci Manuel de Falla ile birlikte giriştiği ortak çalışmalarda kendisini yeniden keşfetti. Müzik ve şiir alanındaki eğilimlerini Çingene müziğinde ortaya koyabiliyordu. Çingene Türküleri adlı yapıtında yer alan 18 şiirde, geleneksel bir edebi biçim olan İspanyol baladını yeni imgelerle birleştirdi. Lorca bu arada bir yandan da oyun yazıyordu. Bu alandaki ilk başarısını 1927’de Barselona’da Salvador Dali’nin dekorlarıyla sahnelenen Mariana Pineda’nın şiirsel ve romantik manzum oyunuyla elde etti. Desenleri de ilk kez o yıl aynı kentte sergilendi. 1928’de Çingene Türküleri’nin yayımlanması Lorca’ya mutluluk getirmedi. ABD ve Küba’da biraz huzur ve yeni bir esin kaynağı aramaya çıktı. Ölümünden sonra 1940’ta yayımlanan Şair New York’ta şiirlerinin esin kaynağı bu gezi oldu. Makineleşmiş bir uygarlıkta, ölümü yaşamın tam içinde görmenin dehşetini okuyuculara katı, ürpertici imgelerle aktardı. Bu şiirlerde Batı anlayışına eleştirel yaklaşımlar sunarken New York’u hayvanların can çekişenler için öldürüldüğü bir mezbahaya benzetmektedir. 1931’de Lorca İspanya’ya geri dönmüş ve sonradan Divan del Tamarit adıyla basılacak olan şiirlerinin yanında yeni oyunlar yazmaya başlamıştı. Çocukluğunda kuklalara duyduğu hayranlığı dile getirebilmek için Los titeres de Cachiporra ve Retabillo de Don Cristobal adlı iki kukla oyunu yazdı. İspanya’da Cumhuriyet kurulduktan sonra Lorca kendini tümüyle tiyatroya verdi. La Barraca adlı bir öğrenci topluluğu Hükümetin parasal desteğiyle 1932’den 1935’e değin klasik tiyatro başyapıtlarını, eğitimsiz işçi ve köylülere tanıttı. Topluluğun kurucusu ve müzisyeni olan Lorca, Lope de Vega, Calderon de la Barca ve Cervantes’den oyunlar sahneye koyarak tiyatroda deneyim kazandı. 1933’te sahnelenen Kanlı Düğün bu çalışmaların sonucunda ortaya çıktı. Lorca’nın oyununda kişiler kader kurbanıdır ve başka türlü davranmak ellerinden gelmez. İlkel tutkular ve uygarlığın amansız namus anlayışı arasındaki çatışmanın tuzağına düşmüşlerdir ve çatışma ölümle sonuçlanmaktadır. 1934’te boğa güreşçisi bir arkadaşının yaralanıp ölmesi üzerine Lorca, Llanto por Ignacio Sanchez Mejias şiirini yazdı. Tüm edebiyat dünyasındaki en başarılı ağıtlardan biri olan bu şiir, akıldan kolay çıkmayacak, hüzün dolu “A las cinco de la tarde” nakaratı ile sürer. Aynı yıl Lorca’nın halk oyunları üçlemesinin ikincisi ve Kanlı Düğün ile birlikte, 20. yüzyılın az sayıdaki başarılı şiirsel trajedilerinden biri olan Yerma sahnelenir. Yerma’da çaresizlik içinde kısır kocasını öldüren bir kadının çektiklerini konu alan Lorca, Haziran 1936’da bir akşam, arkadaşlarının evinde üçlemenin son oyunu Bernarda Alba’nın Evi’ni okudu. Düzyazı biçiminde olan bu oyunda despot anneleri tarafından bir yas evinde tutulan, kin ve şehvet duygularıyla yanıp tutuşan dört kız kardeş anlatılıyordu. 1936 yılında İspanya’da iç savaş başlayınca Lorca, “Bütün tarlalar cesetlerle dolacak. Ben Granada’ya gidiyorum” diyerek Madrid’den ayrıldı. 19-20 Ağustos 1936’da General Franco’ya bağlı faşist yönetim tarafından yargılanmaksızın kurşuna dizildiğinde henüz otuz sekiz yaşındaydı. Öldürülme nedeni olarak sivil muhafızlar için yazdığı şiir gösterildi. “Karadır atları, kapkara nalları kapkara demir pelerinlerinde parıldar, mürekkep ve mum lekeleri hepsinin de kurşundan beyni yoldan aşağı çıkageldiler o çılgınlar, o gececiler boğdular geçtikleri yeri...” Lorca bir gün sonra yol kenarında bulundu. Ölüm tutanağında “Savaşın doğurduğu yaralar yüzünden ölmüş olup, cesedi yirmi ağustosta Viznar Alfacar yolu üzerinde bulunmuştur” Yazıyordu.