TMMOB Makina Mühendisleri Odası Arşivi

advertisement
tmmob
makina mühendisleri odası
YENİLENEBİLİR
ENERJİ KAYNAKLARI
SEMPOZYUMU VE SERGİSİ
BİLDİRİLER KİTABI
Editör:
Yrd. Doç. Dr. Şükrü SU
MMO Yayın No: E / 2001 / 275
EKİM 2001 - KAYSERİ
Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
tmmob
makina mühendisleri odası
Sümer Sokak No: 36 / 1 - A Demirtepe, 06440 ANKARA
Tel: (0 312) 231 31 59; 2313164; 23180 23; 23180 98
Fax
-.(0 312)2313165
e-posta : mmo@mmo.org.tr
web
: http://www.mmo.org.tr
MMO Yayın No : E / 2001 / 275
ISBN
: 975 - 395 - 465 - 4
Bu yapıtm yaym hakkı Makina Mühendisleri Odası'na aittir. Kitabın hiçbir bölümü
değiştirilemez. Makina Mühendisleri Odası'nınizni olmadan elektronik, mekanik vb. yollarla
kopya edilemez ve çoğaltılamaz. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.
KAPAK TASARIMI
DİZGİ
BASKI
Makina Mühendisleri Odası
İlhan İNCETÜRKMEN - (0 352) 320 43 53
İNCETÜRKMEN LTD.ŞTİ. - TMMOB MMO KAYSERİ ŞUBESİ
NETFORM MATBAACILIK AŞ. - KAYSERİ
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
SANAYİLEŞME VE ÇEVRE SORUNLARI
Mehmet Doğan
Hacettepe Üniversitesi M. Teknoloji Yüksekokulu 06532 Beytepe-Ankara
Tlf : 0 312 297 68 85, E-mail: dogan@hacettepe.edu.tr
ÖZET
environment irreversibly with waste products.
Can humankind continue industrialization
without harming to their and other organism's
medium and destroying natural balance? Can
industrialization provide necessary energy for
heating and illumination?
Doğanın bir parçası olan insanlar sanayileşme
ve uygar yaşamını
sürdürebilmek için
çevresinden daha çok yararlanmağa başlamış,
çevresinde hazır bulamadıklarını da üreterek
tüketmeğe başlamıştır. Özellikle 19. Yüzyılın
ikici yarısından itibaren insanlık doğanın
birikimi olan petrol, kömür ve madenler gibi
yer altı kaynakları hızla tüketirken, üretim
esnasında da atık ve yanma ürünler ile yaşam
ortamı olan çevreyi geri dönüşümsüz olarak
kirletmiştir. İnsanlık kendi ve diğer canlıların
yaşam ortamına zarar vermeden, doğal dengeyi
bozmadan uygar ve konforlu yaşam düzeyi,
sanayileşmesini sürdürebilir mi? Sanayileşme,
ısınma , aydınlanma için gerekli enerjiyi doğaya
zarar vermeden sağlayabilir mi?
Our answers to this and similar questions must
be yes. Solutions are: 1- Necessary energy must
be provided from renewable sources which
don't harm to environment. 2- Crude material
for industrialization must be provided from
vvaste and renewable sources. 3- Instead of
present production techniques, new techniques
which are harmless to nature must be developed
and used. 4- We must give as much as we take
from environment and again we must give by
the way we take from environment. 5Increasing of population must be prevented.
Bu ve benzeri sorulara cevabımız evet
olmalıdır. Çözüm yolları ise: 1- Enerji
ihtiyacını yenilenebilir ve çevreye zarar
vermeyen kaynaklardan sağlamalıdır.
2Sanayileşme için ihtiyaç duyduğu hammaddeyi
atıklardan ve yenilenebilir kaynaklardan
sağlamalıdır.
3- Mevcut üretim teknikleri
yerine doğaya zarar vermeyen, doğa dostu
üretim
tekniklerini
geliştirmeli
ve
kullanmalıdır. 4- Çevreden aldığımız kadar
çevreye kazandırmalı ve yine çevreden
aldığımız şekilde çevreye vermeliyiz. 5- Nüfus
artışı önlenmelidir. Bu çözüm yollarını
gerçekleştirmek için tüm insanlık işbirliği
yapmalı ve çok çalışmalıdır.
in order to perform these solutions
humankind must cooperate and work hard.
GİRİŞ
Evrenin bir parçası olan dünyamız
doğal
evrimi süresince yaşanır hale gelmiştir.
Bugünkü bilgilerimizle üzerinde canlıların
yaşadığı tek evren parçasıdır.
Bitkiler,
hayvanlar ve insanlar yıllarca bu evren
parçasında doğal ortama önemli zarar vermeden
doğanın kendi dengesi içersinde yaşamlarını
sürdürmüşlerdir. Başlangıçta insanlar da
dünyamız kaynaklarından diğer canlılar gibi
doğal seyri içersinde yararlanmışlardır. Diğer
canlılardan farklı olarak insanlar zekalarının
yardımı ile çevresini kendi yaşam düzeyini daha
yükseltmek, daha kolay ve konforlu yaşamak
için doğadan daha çok yararlanma yollarını
aramışlar, doğaya hakim olmağa çalışmışlardır.
Zamanla doğada hazır bulamadıklarını da yine
doğadan yararlanarak üretmeğe çalışmışlardır.
Yaşam düzeyleri yükseldikçe daha çok
üretmeğe ve tüketmeğe başlamışlardır. Yine
ABSTRACT
People being a part of the nature has started to
profit from environment more and consume the
things, wich they couldn't find ready. By
producing especially since the second half of
19* century human kind has consumed sources
such as petroleum, coal and minerals rapidly.
During the production they have dirtied
Makina Mühendisleri Odası
ali
245
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
üretimi esnasında kirlenir. Özellikle kömür ve
linyit gibi fosil yakıtlarla bitki ve hayvan artığı
ilkel yakıtlar bir yandan karbon di oksit gibi
sera gazı, diğer yandan asidik gazlar ve duman
ve külleri ile çevreyi en çok kirleten kaynaktır.
Petrol ürünleri ve doğal gaz gibi üretim
sürecinde kirliliğinden arındırılan yakıtlar bile
sera gazları dışında yakma tekniğine göre,
özellikle
trafikte
önemli
kirlilik
oluşturulabilirler ve dünyanın birikimini
gelecek nesilleri düşünmeden yok etmiş oluruz.
Nükleer enerji temiz görünse de atıkları ve kaza
riski ile çevreci örgütlerin en çok tepki
gösterdiği enerji kaynağıdır.
geçen sürede bir yandan kendi aralarında iş
bölümünü geliştirirken, bir yandan da dünyanın
daha büyük parçasına
sahip olmağa
çalışmışlardır. Bu gelişmenin sonucu olarak
kendi
ihtiyaçlarından
fazlasını
üreterek
başkalarına da satma yolunu izlemişlerdir. Önce
küçük ünitelerle yapılan üretim, enerji
kaynaklarına hakim olmaları ile büyük çaplı
üretime dönüşmüş, sanayileşme başlamıştır.
Özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren
başlayan sanayileşme bir devrim şekline
dönüşmüş, gerekli enerji ve hammaddeyi
yeryüzünde bulamayınca yer altı kaynaklarına
da el atmıştır. Dünyanın birikimi olan petrol,
kömür ve madenleri hoyratça tüketmeye
başlamıştır.
Sadece
doğal
kaynakları
tüketmekle kalmamış, yeterli çevre bilinci
olmadığı için kaynakların tüketimi ve yeni
ürünlerin oluşumu sırasında kükürt di oksit azot
oksitleri gibi asidik gazlar, karbon di oksit,
metan gibi sera gazları ve toksik maddelerin
çevreye kontrolsüz salınması sonucu bitkiler,
hayvanlar
ve
insanların
olumsuz
etkilenmelerine
neden
olmuştur.
Salgın
hastalıkların önlenmesiyle dünya nüfusu da
hızla artmıştır. 20. Yüzyılın başında bir milyar
olan dünya nüfusu yüzyılın sonunda altı milyarı
bulmuştur. Artan nüfusu beslemek ve alıştığı
yüksek yaşam düzeyine korumak için bile daha
çok temiz su, aydınlatma, ısınma, konut ve
besine ihtiyaç olmuştur. Daha fazla besin
üretmek için kullanılan gübrelerin atıkları
akarsu ve gölleri aşırı nitrat ve fosfatla
kirletmiş, su canlıları azalmış, iklim değişikliği,
ormanların hızla yok olması korkutmuştur.
Dünya çapında korkular çevre bilincini biraz da
aşırıya kaçan çevre korumacılığa dönüştürmüş,
hatta sanayileşme karşıtı görüşler artmıştır.
Bilimsel
araştırmalar
çevreyi
koruyarak
sanayileşmenin mümkün olabileceğini ve bunun
yollarını göstermiştir.
Yenilenebilir enerji kaynakları ise dünyamızın
en büyük ana enerji kaynağı olan güneşin
doğrudan ve dolaylı oluşturduğu enerjiden
yararlanmaya dayanır. Dünyanın yaratılışından
bu yana güneş enerjisini sürekli göndererek
dünyayı ısıttığı gibi suyu buharlaştırarak su
enerjisi, farklı ısıtma sonucu rüzgar enerjisi,
deniz akıntısı, dalga, deniz suyu sıcaklık farkı
enerjisi, foto sentez sonucu fosil yakıtlar,
biyokütle hatta gel-git enerjisinin de ana
kaynağıdır. Dünyaya düşen tüm elektro
manyetik güneş enerjisinin ( 1600W/m2 )
büyük bir kısmı atmosfer tarafından yansıtılır
ve absorplanır. Eğim açısı, gece ve gündüz
dikkate alındığında yeryüzünün metre karesine
ortalama düşen enerji ( 200 W) tüm enerji
ihtiyacımızı karşılayacak kapasitededir. Mevcut
teknoloji güneşin ısı etkisinden ekonomik
yararlanmaya uygun olup, konut ve sera
ısıtması, sıcak su sağlanması yaygınlaşmıştır.
Günümüzde İsrail tüm sıcak su ihtiyacının % 65
'ini Güney Kıbrıs % 95 ini Kuzey Avustralya %
40' ını güneş ısıtması ile karşılamaktadır. Bizde
de yararlanma gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Güneş enerjisinden elektrik üretimi ise ya
dorudan düşük sıcaklıkta foto voltaik pillerle,
ya da güneş enerjisinin dev parabolik
merceklerle odaklanarak yüksek sıcaklıkta
suyun buharlaştırılması ve termik santraller
benzeri elektrik üretimi şeklinde olmaktadır.
Son teknikle Fransa'da
2400 C sıcaklığa
ulaşılmıştır. Dünya çevresine yerleştirilecek dev
bir uyduda elektrik üreterek enerjiyi dünyaya
gönderme henüz uzak bir olasılık olsa da uzay
araçlarının ve uyduların enerji ihtiyacı foto
elektrik etkiye dayalı teknikle karşılanmaktadır.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN
YARARLANMA
Çevre dostu enerji kaynaklarından yararlanarak
enerji ihtiyacının karşılanması en sürdürülebilir
kalkınma ve sanayileşmenin ilk ve en önemli
basamağıdır. Zira sanayileşme için güvenilir
enerjiye ihtiyaç vardır ve çevre en çok enerji
Makina Mühendisleri Odası
246
Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
Birçok oyuncak, saat ve hesap makinesi gibi
aletin enerjisi de aynı teknikle sağlanmaktadır.
Foto voltaik enerji üretimi henüz diğer enerji
kaynaklarına göre ekonomik olmasa da fiyatlar
oldukça düşürülebilmiştir. 1970 yılında yatırım
maliyeti 150 SAV, üretim- satış maliyeti 1 $/
kWh den 1990 yılında 4,5 $ AV ve 12
sent/kWh' e, 2000 yılında 4 $/W ve 10
sent/kWh'e inmiştir. Bu alanda yoğun araştırma
ve gelişme devam etmektedir. Alanın öncüleri
ABD, Almanya ve Japonya olup, yılda bir
milyar dolar civarında harcama yapılmaktadır.
Maliyetin büyük bölümü ( % 30 kadarı ) yarı
iletken silisyum bedeli ve halen çevrim faktörü
% 23 kadardır. Kullanılan silisyum kalınlığının
1-0.1 mm den birkaç mikro metreye indirecek
teknolojilerin gelişmesi ile yakın bir gelecekte
maliyet doğal gaz düzeyine inebilecektir. 2050
yılında dünya enerji tüketiminin %15'i güneş
enerjisi ile karşılanacaktır.
Güneş enerjisinden kimyasal ve biyolojik
yararlanma ise hızlı büyüyen bitkilerin
yetiştirilmesi foto sentez, foto kimyasal
tepkimeler, enerji depolanması gibi alanlarda
araştırılsa da ekonomik ticari önemleri yoktur.
En hızlı büyüyen tropik bitkiler bile güneş
enerjisinin ancak % 0.8'inden yararlanabilir.
Son yıllarda en hızlı gelişen ve artık ekonomik
maliyetlere inen yenilenebilir enerji kaynağı
rüzgar enerjisidir. Danimarka artık elektriğinin
% 10 unu rüzgar santralleri ile üretmekte,
Almanya nükleer enerji yerine rüzgar enerjisine
yönelmiştir. 1980 yılında 3000 S/kW olan
yatırım maliyeti 2000 yılında 980 $ inmiş,
üretim maliyeti ise 20 sentten 5-7 sent/kWh'e
kadar düşmüştür. Rüzgar hızının ortalama 5 m/
s olan bölgelerde ekonomik olmaktadır. 20 m /s
üzerindeki fırtınalı havalarda ve çok düşük
rüzgar hızında çalışabilen ve daha uzun ömürlü
rotor ve pervanelerin
geliştirilmesi
ile
maliyetler doğal gaz, hatta linyitten üretilen
elektriğin maliyetine inebilecektir. Halen en
kötü yanları 0.2- 1 MW civarında küçük
kapasiteli üniteler olması, rüzgar olmadığı
zaman üretim durması nedeniyle pratik
kullanım kapasitesinin kurulu gücün % 35 i gibi
maksimum kapasite faktöründe olmasıdır.
Jeotermal enerji ve yer kabuğu enerjisinden (
sıcak kayalara bir akışkan göndererek ısıdan
yararlanma) yararlanma da yenilenebilir enerji
olarak
görülebilir.
Yüksek
sıcaklıktaki
Makina Mühendisleri Odası
kaynaklar termik santraller gibi elektrik
üretiminde kullanılırken, 150 derece altındaki
sıcak sular konut ve sera ısıtmasında, sıcak su
temininde yararlanılmaktadır. Ülkemiz bu
alanda 685 MWh termik ısıtma ile dünya 7.
sidir. 20 MW brüt güçlü elektrik üretim
santralimiz de vardır.
Deniz akıntısı, deniz suyu sıcaklığı ve gel-git
enerjisinden elektrik üretimi alanında çalışmalar
yapılsa da henüz ekonomik önemleri yoktur.
Hidroelektrik potansiyelimizin önemli bir kısmı
kullanılmıştır. Artık büyük gollü barajlar
yaparak verimli tarım alanları ve tarihsel
dokuyu yok eden elektrik üretimi yerine küçük
kapasiteli çok sayıda hidroelektrik santralleri
daha tercih edilmekte ve önerilmektedir.
Ülkemizde de bu tür 40 000 MW bir kapasite
mevcuttur.
ATIKLARDAN HAMMADDE
YARARLANMA
OLARAK
Çevreye zarar vermeden sanayileşmenin en
önemli yolu sanayide doğal hammadde yerine
atıkları kullanmaktır. Böylece bir yandan doğal
kaynaklar korunurken, diğer yandan çevre atık
yükü ve tehlikeli atıklardan korunmuş olur.
Ayrıca büyük oranda enerji ve su tasarrufu
sağlanır. Günümüzde çöpler artık bir tehlike
değil, ucuz hammadde kaynağı olarak
görülmektedir. Çöp ve atıkların sanayide
yeniden kullanılması ile aynı zamanda büyük
kütleli hammadde dış alımı azalacağı için
taşıma maliyeti ve trafikten kaynaklanan kirlilik
azalacak, bir çok iş alanı açılacaktır.
Çöplerin ve atıkların bileşimi çok değişken
olup, çöpün kaynağına, ülkelere ve yaşam
düzeyine göre değişiklik göstermektedir.
Atıkların
hammadde
olarak
sanayide
kullanılmasında öncelik atık ve çöpü atıldığı
sanayi kuruluşu tarafından mevcut üretim
sürecinde ve yeni kurulacak ünitelerin
değerlendirilmesidir.
Böylece
taşıma
maliyetinden, çevreye vermesi muhtemel
zararlardan ekonomik olarak kurtulunmuş olur.
Örnek olarak bir termik santral civarında briket,
çimento fabrikası ya da başka bir inşaat
malzemesi üreten tesis, demir çelik fabrikası
yanına bir çimento fabrikası kurarak kül ve
cüruf yerinde yararlı bir ürüne dönüştürülebilir.
247
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
anlaşılır. Ağaç yerine atık kağıt kullanılmasıyla
%20-30 arası enerji %40 su tasarrufu sağlanır.
Hava kirliliği %85 su kirliliği %76 önlenir.
Bir yağ yada şeker fabrikası yanında bir gübre
fabrikası kurularak atıklar değerlendirilebilir.
Şehir kanalizasyonu bir çevre kirletici değil,
besleyici mineralleri yüksek bir doğal kaynak,
doğal gübre olarak kabul edilmektedir. Bu
görüş yeni olmayıp, tarih boyunca Çinliler ve
Türkler insan dışkısını uzun yıllar en iyi gübre
olarak kullanmışlardır. Çin 1981 yılında bile
gübre tüketiminin üçte birini bu kaynaktan
karşılamıştır. Meksika şehir kanalizasyonunu
50 bin hektar tarım alanını sulayarak bol
yiyecek üretiminde kullanılmaktadır.
Kanalizasyon atık suları geniş havuzlarda
bekletilir,
mikroorganizmalar
parçalanır,
besleyici mineralce zengin su toksik element
açısından
kontrolden
sonra
sulamada
kullanılabilir. Mezbaha atıkları biriktirilerek
havasız biyolojik bozunma ile enerji üretiminde
kullanılır, geri kalan atıklardan ise biyolojik
gübre olarak yararlanılır. Ancak organik
çözücüler ve toksit elementlerin atıklara
karışması
baştan
önlenmelidir.
Organik
çözücüler
depolanıp,
damıtılarak
tekrar
kullanılmalıdır.
Brezilya başta olmak üzere Güney Amerika'da
şekerli
atıklar
alkol
üretiminde
değerlendirilmekte ve alkoller petrol yerine sıvı
yakıt olarak taşıtlarda kullanılmaktadır. Japonya
buğday ve mısır tüketiminin %70'ini, odunun
%50'sini, soyanın %75'ini, petrolün %98'ini
ithal etmekte, bu ürünlerin atıklarını da tam
değerlendirmektedir. Aynı Japonya 1974
yılında tüm kullandıkları maddelerin %16'sını
yeniden kullanırken, dört yıl içinde bu oranı üçe
katlamış, 1978 de %48'ini yeniden kullanmaya
başlamıştır. Bugün geri dönüşümlü kullanım
oranı çok daha yükselmiştir. Kağıt üretiminde
yeri dönüşüm oranı %90'ı geçmiştir.
Özellikle atık kağıtların değerlendirilmesinde
dünya ölçüsünde çok yüksek oranlara
ulaşılmıştır. Tayvan 1992 yılı kağıt üretiminin
%98'ini,
Danimarka
%97'sini,
Meksika
%81'ini ve Tayland %80'ini atık kağıttan
karşılamıştır. Kağıt üretimi için dünyada her yıl
4
milyar
civarında
ağaç
kesildiği
hesaplanmaktadır. Yine tüm dünyada her yıl
950 000 ton organik klorlu madde 900 000 ton
SO2 ve 20 000 ton kloroform kullanıldığı ve
atıldığı, yalnız, ABD'nin yılda 300 000 ton
kağıt tükettiği düşünülürse kağıdın yeniden
kullanılmasının sağladığı yarar daha iyi
Makina Mühendisleri Odası
ÇEVRE DOSTU ÜRETİM TEKNİKLERİ
Çevreyi en çok kimyacılar kimyasal üretim
sırasında kirlettiklerinden ve kirlenmiş çevrenin
temizlenmesi çoğu kez üretilen ürün değeri
üzerinde maliyete neden olduğundan, başta
üretim teknolojisi çevreye zarar vermeyecek
şekilde planlanmalıdır. Çağdaş çevre anlayışı
"kirleten temizlesin" daha da çağdaşı "kimse
kirletmesin" dir.
Çevre dostu üretimden ne anlamalıyız? Nasıl olmalı?
Kimya endüstrisi ya da genel olarak üretim
teknolojisi çevreye hiçbir atık bırakmadan,
diğer bir ifade ile çevreye zarar verme ihtimali
olan atık bırakmadan, üretim sürecinde en az
doğal hammadde tüketerek ve en az enerji ile
istenen ürünü üretecek şekilde olursa "çevre
dostu üretim teknolojisi" gerçekleşmiş olur.
Çevre bilincinde alışılan üretim tekniğini ya
değiştirerek, yada tamamen yenileyerek doğal
kaynakların ve çevrenin en optimum korunması
amaçlanmıştır. Hatta çoğu ülkede bu dönüşüm
zorunlu
hale
getirilmiştir.
Eskiden
sanayileşmenin göstergesi olan "tüten, duman
saçan bacalar" bugün geri
kalmışlığın
göstergesi olmuştur.
Basit bir örnekle teknolojide değişimi
gösterirsek 100 yıl önce kükürt yakılır ve
sülfürik asit üretilirdi. 1980 sonrası ise doğal
kükürt yerine diğer üretimler sırasında yan ürün
olarak çıkan ve atılması artık yasak olan kükürt
bileşikleri
kullanılmaktadır.
F.
Almanya
sülfürik asidi şu kaynaklardan üretmektedir: %
44 Petrol ve doğal gazdan ayrılan kükürtle, %
18 pirit,
% 24 diğer kükürtlü mineraller
(CuS gibi), %13 atık sülfürik asidi iyileştirme
ile, %1 hidrojen sülfürden, %10 diğer
kaynaklardan.
Çevre dostu üretim, bir yandan hammadde ve
enerji kaynaklarının azalması ve fiyatlarının
çok yükselmesiyle çevre bilinci dışında da
zorunluluk haline gelmiştir. Böyle olunca
teknoloji, ürün verimi en yüksek olan, en az yan
ürün oluşturan ve üretim sırasında en az enerji
gerektiren teknoloji ile değiştirilmiştir.
Hepimizin bildiği eski çimento fabrikaları
oluşan klinkerin büyük bir kısmını baca tozu
248
Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
sanayi ve yerleşim yeri olarak yok etmeden
tohum İslahı, çevre dostu gübreleme, bilinçli
sulama ile birim alandan alınan verimi
artırabiliriz. Bol ürünle açlık çekmeden biz
ve hayvanlar yaşamlannı sürdürebilirler,
e- Ev, fabrika veya santral için aldığımız suyu
kirletmeden yada antarak tekrar çevreye
verirsek,
özellikle
toksik,
zehirli
maddelerden koruyarak geri verirsek, aynı
tatlı sudan defalarca yararlanabiliriz. Hatta
suyu alıcı ortama verirken sadece kimyasal
ve biyolojik yapısını değil, fiziksel özelliğini
(sıcaklık, bulanıklık gibi) de korunmalıdır,
f- Jeotermal su kaynaklanndan alman suyun
bir enerji-ısı-değiştirici aracılığı ile ısısından
yararlandıktan sonra yine yer altına
verebiliriz.
Doğal
dengeyi
bozmadan,
ardışık
öngörülmeyen zararlara yol açmadan doğal
dengenin kurulmasını kolaylaştıracak yollan
biliyoruz. Örnek olarak göl ve nehirlerde canlı
yaşamı tehdit eden azotlu ve fosforlu kimyasal
gübreler yerine biyolojik gübreleme, havadan
azotlu bağlayan baklagiller gibi ürünleri
dönüşümlü yetiştirme, ürün atığını tarlada
yakma yerine toprakla kanştırma, zehirli ve
toksik boyar maddeler yerine doğal boyama ya
da genlerle (renkli pamuk, mısır yetiştirme gibi)
değişiklik yaparak özel yetiştirme, toksik
maddeyi suya verme yerine ondan kurtararak
verimi artırma bilinen yollardır.
Özetle tüketmeden, tahrip etmeden kullanmalı,
verimi ve ürünü artırarak artandan yararlanmalıyız
yani doğa ile birlikte çalışmalıyız.
olarak çevreye verir, döner fırın dıştan büyük
enerji kaybederdi. Bugün artık en az enerji
kaçağı olan ve bacadan hiç ürün kaybetmeden
üretim yapan teknolojiyle değiştirilmiştir.
Üretim prosesindeki zorunlu atıklar ve yan
ürünler de başka bir üretimin girdisi olarak
planlanmaktadır. Esasen bu tür entegre üretime
kimya sanayi atıklarının depolanma, taşınma,
çevreye zarar verdirmeme için önlem almaya
zorlanmalanmn getirdikleri mali yük nedeniyle
kendiliğinden yönlenmişleridir. Örnek olarak
atık sular için arıtma zorunluluğu, çöplerin
kamu kuruluşlarınca alınmaması, çöpler için yer
bulma
güçlüğü
üreticiyi
atıklarını
da
değerlendirmeye zorlamıştır.
DOĞA VE ÇEVREYE ZARAR VERMEDEN
YARARLANMA
Doğa, tüm insanların, çevreye zarar vermeden
dengeli yaşamını sürdürmesine, uygarlaşmasına
hatta sanayileşerek konforlu yaşam düzeyini
yükselmesine yetecek kaynaklara ve olanaklara
sahiptir. Doğadan aldığımız kadar, yine doğaya
kazandırmak koşulu ile, tek yönlü yani
dönüşümsüz dengeyi bozmazsak, çevreden
aldığımızı yararlandıktan sonra yine aynı
özellikte geri verirsek, doğal dengenin
kurulmasına imkan ve zaman bırakırsak yine
kendi kendini yenileyebilir, eksilen bileşenini
telafi edebilir.
Basit birkaç örnekle somut hale verirsek;
a- Ormandan ağaçları orman dengesini
bozmayacak
şekilde
yaşlananlardan
kesebiliriz. Orman yangını riskini azaltabiliriz.
İhtiyaçlarımız olan orman ve ağaçlan özel
yetiştirebilir, fazla yetişenden yararlanırız. Özel
yetiştirilen yılbaşı çamları tipik örnektir.
b- Balıklan yumurtlama zamanı avlamaz,
yumurtlama alanlannı korur, büyümeden ve
toplu ölümlerine neden olmayan tekniklerle
avlanırsak, dalyan, göl, tarla balıkçılığı gibi
kültür balıkçılığı yaparak, onlan kitlesel
üretimle çoğaltırsak bol balık yiyebiliriz.
c- Gelişi güzel ve mevsimsiz avlanmayı önler,
istediğimiz hayvanları (tavuk, sığır, koyun gibi,
deve kuşu, ördek, bıldırcın, sülün, kaz, ceylan,
geyik vb.) hayvanları özel çoğaltırsak artan
miktarından yararlanabiliriz.
d- Orman ve meralan tanm alanı açmak için
yok edeceğimize, verimli tanm alanlannı
Makina Mühendisleri Odası
NÜFUS ARTIŞI
Sağlıklı yaşam koşullan gerçekleştikçe, salgın
hastalıklar ve mikrop yuvalan yok edilip, çocuk
ölümleri azaldıkça, ortalama ölüm yaşı tüm
dünyada hızlıca yükselmiştir. Söylendiği gibi
100 yılda dünya nüfusu 6 kat artmıştır.
Özellikle doğum kontrolü uygulamayan fakir
ülkelerin nüfusları daha çok artmış, BM
verilerine göre 40 ülkede nüfusun ikiye
katlanma süresi 30 yılın altındadır. Tüm ülkeler
Çin benzeri gerekirse, eğitim yanında cezai
önlemlerle nüfus artışını sınırlandınhnalıdır.
Ülkemizde de hızlı nüfus artışı kalkınmamızı
engelleyen önemli etkenlerden biridir.
249
Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi
12-13 Ekim 2001 Kayseri
Türkiye Ne Yapmalı?
özel teşvikle özendirmelidir. Türkiye dünya
ölçüsünde rekabet gücüne kavuşması için her
alanda, özellikle aşağıdaki alanlarda araştırma
ve teknoloji üretimine yönelmelidir. En büyük
kaynağımız olan eğitilmiş insan kapasitesinden
en verimli şekilde yararlanmalıdır.
1- Tekstil ve giyim sanayi makineleri imali,
tekstil boyalan üretimi,
2- Mobilya imal makine ve tezgahları, ağaçplastik, ağaç-seramik kompozitler üretimi,
3- Kaliteli inşaat ve yapı malzemeleri üretimi,
4- Düşük debili su tribünleri ve hidroelektrik
santralleri yapımı,
5- Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri,
6- Bor tuzlannm değerlendirilmesi ve borlu katı
yakıtlar,
7- Laboratuar, analiz (tahlil) ve spektral aletler,
8- Tıbbi aletler, ameliyat gereçleri,
9- Haberleşme ile ilgili teknik aletler, elektronik
aletler, radyo- televizyon stüdyo cihazlan,
10-Yan iletken teknolojisi, saf silisyum ve
silisyum bileşikleri imali,
11-Biyoteknoloji ve genetik mühendisliği
alanında araştırmalar,
12-Diğer ileri teknoloji ürünleri üzerine
araştırma ve üretimler teşvik edilebilir.
Türkiye insan gücü, eğitim düzeyi ve sağlık
bilgi uygulama düzeyi, hatta bilimsel kapasitesi
gelişmiş ülkeler düzeyindedir. Ancak 1) hızlı
nüfus artışı, 2) yetersiz Ar-Ge desteği, 3)
teknoloji üretim eksikliği, 4) eski teknoloji
kullammı,5) organizasyon ve sistem bozukluğu,
6)merkezi hantal bürokrasi, 7) doğal kaynak
(petrol, doğal gaz, altın uranyum, kömür)
eksikliği ve hammadde açığı, 8) elverişsiz ve
sarp coğrafî yapı (%35 sarp dağlık, %30 çok
meyilli) orman azlığı, 9) çoğu bölgelerin
kurak karasal iklim kuşağında oluşu, 10)
deprem ve erozyon riski yüksekliği, 11) enerji
ve finansman yetersizliği hızlı kalkınmamızı
engellemektedir.
Türkiye'de madencilik gittikçe geriliyor.
Madencilik sektörünün GSMH içindeki 1940
yılında %40 payı, 1995'de %1.5'e düşmüştür (
ABD'de %4.2, F. Almanya 4, Kanada %7.5,
Avustralya 8.7, SU-Rusya %20). En önemli
madenleri
krom
ve
bor
yeterli
değerlendirilemiyor. Mermer, trona, altın, bakır
ve diğer madenlerde de durum aynı. Cam
sanayi kumu bile ithal etmekte (Kilyos'daki
kaliteli kum, çevre baskısı ile işletilmemekte,
Bulgaristan'dan ithal). Çevre bilinci, daha
doğrusu çevreci hareket bu alanda doğal
kaynaklardan yararlanmayı engeller boyuta
ulaşmıştır.
ABD ve Avrupa'da şehirlerde kişi başı yeşil
alan 20-40 m2 ülkemizde 1-5 m2. Ancak su
havzaları, tarım alanlarının (Bornova, Sakarya,
Bursa, Ceyhan-Mersin arası) gittikçe artan hızla
sanayi ve yerleşim alanı olması önlenemiyor.
Yatırım dediğimizin neredeyse %90'ı bina
yapımı. Dünyada binalann ortalama kullanım
süresi 100-200 yıl olduğu halde ülkemizde bu
süre 20-30 yıl. Akkuyu santrali yapılamadı ama
idari binaları, lojmanları yıllar önce yapıldı ve
çürümeye terk edildi. Nükleer enerjiden dünya
yararlanıyor,
yenilenebilir
diğer
enerji
kaynaklan ucuzlayıncaya kadar biz de bu
enerjiden yararlanmalıyız.
Türkiye hızla enerji üretim ve tüketimini
yükseltmelidir. Sanayileşmenin ilk şartı sürekli
ve güvenilir enerjidir. Özel sektör düşük debili
akar sularda küçük HES, rüzgar enerjisi
yatırımları, jeotermal kaynaklardan yararlanma,
güneş enerjisi ve biyogaz üretim ve tüketimi
Makina Mühendisleri Odası
KAYNAKLAR
1 - Türkiye Çevre Atlası-1996, T.C. Çevre
Bakanlığı Yayın No:4 Ankara 1997.
2- Ullmann Ensiklopaedie der Technischen
Chemie, Band 24, 1984.
3- İTÜ Dergisi Özel Çevre Sayısı, 1998
4- Umwelt, Springer VDI Verlag (Aylık
derginin 1997 -1999 muhtelif sayıları)
250
Download