1. sayı.indd

advertisement
Türkçe Sağlık dergisi | Türkisches Gesundheitsmagazin
Yazı Yatakta Geçirme
Sağlıklı Bir
Tatil
İçin Dikkat
Etmeniz
Gerekenler
Aşırı
Sıcaklarda
Alınması
Gereken
Önlemler
Sayı 1 | Haziran 2015
Saglık
PLATFORM
Platform- Sağlık
Kanuni Sultan Süleyman‘ın Zivatgar kalesi kuşatması
sırasında hasta yatağında söylediği şu meşhur sözü pek
çoğumuz biliriz:
„Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi“
Avrupa‘yı tir tir titreten koca padişah, şu dünyada en
değerli şeyin sağlık olduğunu bu cümleyle anlatıyor. Zaten,
sağlık olmadıktan sonra paranı, mülkün, iktidarın ne önemi
olabilir ki!
Sağlığın kıymetini dilimizden düşürmeyen bir milletiz.
Ama her nedense sağlığın önemini de hep hastalandığımız
zaman hatırlarız...
KÜNYE / IMPRESSIUM
Editörden
Değerli Okurlarımız,
Werrastr. 36
12059 Berlin
+49 30 589 106 98
www.platform-saglik.com
info@platform-saglik.com
Redaktion:
Hakan Yazanel
Erdem Nedim
Ahmet Selim Çıtak
Ayşe Altuğ
Sümeyye Çıtak
Reklam:
Mesela diş ağrımız dayanılmaz hale gelmeden diş doktoruna
gitmeyiz.
Hakan Yazanel
Ama tüm bunlara rağmen, günümüzde, sağlıklı yaşam
konusundaki bilinçlenme giderek artıyor. Öte yandan
yüksek teknolojinin getirdiği imkanlar da tıp alanında
mucizeler yaratıyor. Pek çok ölümcül hastalık veya genetik
bir takım bozuklukların yol açtığı rahatsızlıklar, günümüzde
erken teşhis ve yüksek teknoloji sayesinde tehdit olmaktan
çıkabiliyor.
Danışman:
Ama bütün bunlara rağmen siz siz olun, sağlığınızı sakın
riske atmayın.
Kaybettiğitiniz parayı yeniden kazanabilirsiniz ama
sağlığınızı kaybettiğiniz zaman bunun telafisi oldukça
zordur.
Dergisi
reklam@platform-saglik.com
Dr. Mehmet Altuğ
Lokman Hekim Hastaneleri
Memorial Sağlık Grubu
Tasarım ve düzenleme:
Ajans B
Foto ve Grafik:
Hakan Yazanel
Mesut Hastürk
Fotolia
Dergimiz, işte bu bilinçle sağlık ve sağlıklı yaşam
konusundaki tüm gelişmeleri size, sizin dilinizde anlatma
hedefiyle çıkıyor.
Baskı:
Bu ilk sayımızda, yaz aylarında sağlıklı yaşam konusunu ele
alıyoruz.
www.conceptmedienhaus.de
Concept Medienhaus GmbH
Bülowstraße 56 - 57 | 10783
Berlin
Platform- Sağlık Dergisi Berlinde
10.000 Adet basılmıştır. PlatformDergisi bir Ajans B yayın
organıdır
- Sağlikli Bir Tatil Için Dikkat Etmeniz Gerekenler
- Tatilde De Formunuzu Koruyun
- Aşiri Sicaklarda Alinmasi Gereken Önlemler
- Yazın sağlıklı beslenmek için 10 altın kural
Unutmayın: Sözkonusu sağlıksa gerisi teferruattır.
Dergide çıkan yazıların ve
içerikleri sorumluluğu ve
doğruluğu yazara aittir.
Gelecek Sayıda
Parkinson Hastalığı
Nedır?
Sizde Tuzsuz
Yapamayanlardan
Mısınız?
Bilinçsiz Diyet Kilo
Aldırır!
Akne Kabusunuz
Olmasın
Bel ve Sırt
Ağrısına Ne İyi
Gelir
Fast Food
Beslenme
IÇINDEKILER
18
Sağlikli Bir Tatil
İçin Dikkat Etmeniz Gerekenler
8
'HAYIR' Demeyi Öğrenme
Zamanı Geldi!
22
Tatilde de Formunuzu Koruyun
16
Bebeklerde ve Çocuklarda
Besin Alerjisi
28
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 4
Yazın sağlıklı beslenmek için 10 altın
kural
32
Mangal ve Sağlık
24
Yaz öncesi sağlıklı ve canlı
saçlar için 8 altın öneri…
14
Aşilar Can Kurtarır
12
Öfke Kontrolü İçin
10 Temel Basamak
10
Su İle Canlanın
26
Tatile çıkmadan
alacağınız Önlemlerle
Cildinizi Koruyun
32
Aşırı Sıcaklarda alınması
Gereken Önlemler
Serinlemek İçin Ne
Yapmalıyız ?
37
SORU | CEVAP
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 5
34
SıGara İçEn azalDı
ama ÖlÜmlEr SÜrDÜ
Federal Hükümet’in hazırladığı
2015 Uyuşturucu ve Bağımlılık
Raporu açıklandı. Açıklanan
raporda yüksek alkol tüketiminin
Almanya’da hala en önemli
bağımlılık sorunu olduğu
belirtildi. Raporda sigara tüketen
gençlerin sayısında her geçen
gün azalma tespit edildiği
vurgulanırken, buna rağmen
çok sayıda vatandaşın alkol ve
tabak (sigara vb.)ürünlerinden
kaynaklanan hastalıklardan
hayata veda ettiği saptandı.
sifara ve alkol bağımlılığının
sonucu olarak her yıl yaklaşık 74
bin kişinin hayatını kaybettiğini
ortaya koydu.
Almanya’da sigara bağımlılarının
sayısında da az bir gerileme
olduğu belirlendi. Almanya’da
yetişkin her dört kişiden biri
sigara kullanıyor. Bu oran 12-17
arası genç çocuklarda ise hatırı
sayılır oranda geriye gitti.
Bu yaş grubundan gençlerde
sigara kullananların oranı yüzde
9,7. Yani her on genç ve ergenden
biri hala sigara tüketiyor.
Almanya yıllardır aşırı
alkol ve tütün ve
benzeri bağımlılık
yapan maddelerin
kıskacı altında.
Bu nedenle federal
Hükümet her yık alkol
ve sigara bağımlılığı
konusunda bir
araştırma raporu
yayımlıyor.
Federal
Hükümet’in
2015
Uyuşturucu ve
Bağımlılık raporu
da en güncel
verilere dayanıyor. Buna göre
milyonlarca insan alkol ve sigara
benzeri bağımlılık maddelerinin
yol açtığı hastalıklar nedeniyle
hatayını riske atıyor. Raoprda
2014 yılında bir önceki yıla göre
az da olsa bir artış gösterdi.
Almanya’da
9,5 milyon
insan sağlığı
tehdit edecek
oranda aşırı
alkol tüketiyor.
Kişi başına tüketilen
alkon miktarır tüm nufüsa
oranlandığında 10 litreye
yakın. (9,6 litre).
Raporda illegal uyuşrucu
kullanarak 2014 yılında ölenlerin
binden fazla olduğuna da yer
verildi. Açıklanan verilere göre
uyuşturucdan ölenlerin sayısı
Alkol ve alkol
kullanımının kötüye
kullanılması sonucu
en az 338 bin kişi
klinik tedavisi gördü.
Öte yandan illegal
uyuşturcuların kullanımı artmaya
devam etti. Bunlar arasında
Crystal Meth adlı uyuşturucu ise
yaygınlaştı.
Sene başından bu yana
sağlık kasaları tarafından
alınan ek ödentiler, bu sağlık
kasalarında üye olan kişileri
rahatsız etmedi. Ek ödentiye
(Zusatzbeitrag) rağmen
vatandaşlar üye oldukları sağlık
kasasına sadık kaldılar ve
üyeliklerini değiştirme gereği
duymadılar.
Son bilgilere göre bu yılın ilk
çeyreğinde sigortalarda üye
kişilerin yüzde 97'si eski sağlık
sigorta kasalarında kalmaya
devam etti. Araştırmaya
göre vatandaşın yüzde
60'ı üye olduğu kasanın ek
ödenti talebinin ne kadar
olduğu konusunda tam
bir bilgiye sahip değil. Çok
sayıda kişi de ilgili sağlık
kasaları tarafından yeterince
bilgilendirilmediklerini
söylediler. Soru sorulan
kişilerden yarısı (yüzde 52),
bir sağlık kasasını ancak aynı
düzeyde servis ve hizmet
verilmesi şartıyla ödentiler
düşükse değiştirmekten
yana. Tek başına ödentinin
düşük olması sağlık kasasını
değiştirmek için yeterli değil.
Bu arada Kamu Sağlık Kasaları
Birliği önümüzdeki yıllarda
şu anda yüzde 0,9 olan ek
ödentilerin yüzde 2019'a kadar
yüzde 1,4'e kadar çıkabileceğini
ileri sürdü.
Şekerli ve gazlı içecekler her yıl
184 binden fazla can alıyor
ABD'de yapılan bir
araştırma, şekerli ve gazlı
içeceklerin her yıl dünya
genelinde 184 binden
fazla kişinin ölümüne
neden olduğunu gösterdi.
Tufts Üniversitesi’nden
Dr. Dariush Mozaffarian
ve ekibinin 51 ülkeyi
kapsayan araştırması,
184 binden fazla kişinin
bu içeceklerin yol açtığı
hastalıklar nedeniyle
yaşamını yitirdiğini
ortaya koydu.
Bilim adamları, 19802010'da yapılan, 611
bin 971 kişiyi kapsayan
beslenme alışkanlıkları
ve ölüme ilişkin 62
araştırmanın sonuçlarını
değerlendirdi.
Araştırmada, enerji içecekleri, buzlu çay gibi şekerli ve
gazlı meşrubatların, her yıl 133 bin kişinin diyabetten,
45 binin kalp-damar hastalıklarından ve 6 bin 450'sinin
kanserden ölümüne yol açtığı sonucuna varıldı.
Bu meşrubatların tüketimine bağlı ölümlerin yüzde
76'sının düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğuna
dikkati çeken bilim adamları ayrıca Japonya’da 65 yaşın
üzerinde şekerli içeceklere bağlı ölümler yüzde 1’den
azken, Meksika’da 45 yaş altındakilerin yüzde 30’unun
bu içeceklerin yol açtığı hastalıklardan yaşamını
yitirdiğini belirtti.
Meksika’da yılda ortalama bir milyon kişiden 405'inin
şekerli ve gazlı içeceklere bağlı hastalıklardan
öldüğü örneğini veren bilim adamları, bu durumun
Meksika'da güvenilir içme suyuna erişimdeki sıkıntıdan
kaynaklandığını ifade etti. ABD'de ise 1 milyon kişiden
125'inin bu içeceklere bağlı sebeplerden öldüğü
vurgulandı.
Araştırmaya imza atanlardan Mozaffarian, beyaz
şekerin besin anlamında hiçbir katkısı olmadığına
işaret etti.
Şekerin tüketimine son verilmesi halinde binlerce
kişinin hayatının kurtulabileceğine dikkati çeken bilim
adamı, vücudun ihtiyaç duyduğu früktoz ve glikozun
meyve ve sebzelerden alınabileceğini belirtti.
Araştırmanın sonuçları "Circulation" dergisinde
yayımlandı.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 7
Ek ödenti sigorta
değiştirmiyor
'HAYIR'
DemeYİ ÖğRenme
ZAmAnI GelDİ!
Kişilerarası ilişkileri düşündüğümüzde belki de
en çok yapılan hatalardan biri hayır diyememek,
her şeye ve her beklentiye evet demek zorunda
olduğumuzu düşünmektir.
Uzm. Psikolog Meltem ÖZCÜLER
Lokman Hekim Hastaneleri
Her şeye ve her beklentiye evet demek, aslında
bunu çok farkında olmadan yapsak da, zamanla
kişilik özelliğimiz haline gelebilir hatta önemli
işlerimizi yapmaktan alıkoydurduğu için, zaman
kaybettirici bir unsur haline bile gelebilir.
Her ne olursa olsun bu durum, kendi hayatımız
üzerinde kontrolümüz olmadığı duygusunu
yaratarak hem kendimize hem de karşımızdakine
öfkelenmemize neden olabilir.
Neden “hayır” diyemez ya da “sınır” koyamayız?
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 8
Hayır diyemememizin birçok nedeni olabilir;
•Diğer insanları kendimizden daha önde
tuttuğumuz durumlarda,
•Hayır dediğimizde karşımızdaki kişiden bir
istekte bulunma hakkımızın kalmayacağını
düşündüğümüzde,
•Karşımızdaki kişinin üzülmesini istemediğimizde,
•Hayır dediğimizde ortaya çıkabilecek huzursuzluk
ve gerilimden kaçındığımızda,
•Bencil olarak algılanmak istemediğimizde,
•Ait olduğumuz arkadaşlık vb. grup içinde farklılık
yaratarak dışlanmaktan korktuğumuzda.
Neden “hayır” demeli ya da “sınır” koymalıyız?
Düşünce ve duygularımızı açıkça iletmek veya
iletmemek söz konusu olduğunda kendimizi ifade
etmenin ya da etmemenin bedeline bakmamız
gerekir. Elbette ki zaman zaman karşımızdaki kişiyi
kırmamak birinci önceliğimiz haline gelebilir, zaten
kişilerarası ilişkilerin sürekliliği
de bazen bunu gerektirir. Ancak
artık bunu alışkanlık haline
getirdiysek ve bu nedenle
hayatımızda aksamalar yaşıyorsak
bu konuda önlem almamız gerekli
demektir.
Örneğin; çevremizdeki bir kişinin
herhangi bir davranışı ya da bir
isteği bizim üzerimizde olumsuz
bir etki yarattığında, ona hiçbir
şey söylemeyip kızgınlığımızı
ya da olumsuz duygularımızı
içimize atabiliriz. Böylelikle bu
duyguları dile getiriyor olmanın
bize yaşatacağını düşündüğümüz
rahatsızlıktan o an için kurtulmuş
olabiliriz. Ancak, bu konuda
duygularımızı açıkça ifade
etmeyi sürekli reddedersek,
kendimizi her seferinde
engellenmiş hissedeceğimizden,
hiç olmadık bir zamanda, küçük
bir şey yüzünden öfkelenip kırıcı
olabiliriz. Ya da o kişiden gittikçe
uzaklaşabiliriz. Böylece, onunla
olan ilişkimizi uzun dönemde
tehlikeye atmış oluruz.
Bunun yerine rahatsız olduğumuz
davranışı ya da bizden istenen
şeyi yapamayacağımızı uygun bir
dille iletebiliriz. Böylelikle, hem
duygularımızı içimize atıp zaman
içinde birikmesini ve ilişkimize
zarar gelmesini önlemiş oluruz,
hem de yakınımızda bulunan
kişiler davranışlarının bizi nasıl
etkilediği konusunda bilgi sahibi
olabilir ve daha sağlıklı bir
iletişim kurulabilir.
Örneğin; bu şekilde yapman bana
“bu kadar mı önemsizim diye
düşündürdü” gibi…
davranış ve olayı nasıl
yorumladığınızı (duygu boyutu)
söyleyin.
Örneğin; bu durum bana kendimi
“değersiz hissettirdi” gibi…
Kendimi ‘hayır’ demeye nasıl
alıştırabilirim, daha kolay nasıl
söyleyebilirim?
Hayır demeyi
öğrenmek için,
öncelikle bizi neyin
alıkoyduğunu
anlamamız
gerekiyor.
•
Doğrudan hayır demek
yerine, düşünmek için biraz zaman
isteyebilirsiniz.
•
Yalnız olduğunuz
zamanlarda, karşıdaki kişiyi
incitmeden hayır diyebilme
ve sınır koyabilme provaları
yapabilirsiniz.
•
Bir kere hayır
diyebildikten sonra konuşmayı
daha fazla uzatmamaya çalışın;
çünkü bu bir dizi özür dilemenize
ve belki de kararınızdan
vazgeçmenize neden olabilir.
•
“Üzgünüm ama,........”,
“Bunu söylemek zor
ama,..............” gibi duygulara
öncelik veren cümleler kullanarak
konuşmaya başlamak. Böyle
yapmak düşman gibi görünmenizi
engelleyecek ve ortamı da
yumuşatacaktır.
Size olumsuz duygular yaşatan
belli bir davranışı veya olayı net
bir şekilde tanımlayın,
Örneğin; “Bugün
buluşamayacağımızı önceden
haber verseydin, ben de seni
beklemek yerine yarın ki sınavıma
çalışırdım” gibi…
davranış veya olayın üzerinizde
yarattığı etkiyi açıklayın(düşünce
boyutu),
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 9
Nasıl “hayır” diyebilirim ya da
“sınır” koyabilirim?
Su İlE Canlanın
Sağlık ile ilgili en önemli etmenlerden biri olan su yaşam için en gerekli
maddelerden biridir.
Dyt. Merve DEMİR
Lokman Hekım Hastaneleri Beslenme ve diyet uzmanı
Yaşam için en önemli gerekliliklerden biri olan
su, sağlık için de olmazsa olmazdır.
kalorisiz bir besin olduğu için diyetlerde de
önem kazanmaktadır.
Kişinin vücut ağırlığının % 63-70’i sudur.
Günlük su ihtiyacı ortalama 2 litre olmakla
birlikte, fiziksel aktiviteler, hava sıcaklığı, kilo vb.
etkenler vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarını
arttırabilir.
Ayrıca, su cildi gerginleştirir ve cilde parlaklık
kazandırır.
Sağlıklı bir hayat için yeterli miktarda su
tükettiğinizden emin olun.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 10
Su, toksit maddeleri vücuttan uzaklaştırmaya,
vücuttaki yağı yakmaya yardımcı olur. Ayrıca
Su başta olmak üzere, içecekler ve besinlerin
içeriğinde bulunan görünür/ görünmez su “sıvı”
olarak tanımlanır.
Vücudumuzun günlük sıvı gereksinimi içilen
su ve içecekler ile tüketilen besinlerin doğal
yapısında bulunan su ve metabolizma sonucu
Unutmayın,
bir insan
günlerce
besin almadan
yaşayabilir ama
susuz yaşayamaz!
Su;
• Besinlerin sindirimi, emilimi
ve hücrelere taşınmasında,
• Hücrelerin, dokuların organ
ve sistemlerin düzenli
çalışmasında,
• Metabolizma sonucu oluşan
zararlı maddelerin taşınması
ve vücuttan atılmasında,
• Sindirim sisteminin düzenli
çalışmasında,
• Vücut ısısının denetiminin
sağlanmasında,
• Eklemlerin kayganlığının
sağlanmasında,
• Çeşitli biyokimyasal olayların
gerçekleşmesinde yardımcıdır.
Soğuk günlerde üşüdüğümüzde
veya yazın çok sıcak, rutubetli
günlerinde olduğu gibi aşırı
sıcaklık durumunda, vücudun
normal sıcaklığını korumak için
suya olan ihtiyacı artmaktadır.
Sıcak, nemli havalarda vücut
terleyerek sıvı kaybını arttırır.
Bu nedenle, sıcaklık artışının
başladığı şu günlerde sıvı
tüketiminin arttırılmasına özen
gösterilmelidir.
Özellikle;
•
•
•
•
•
Sabah kalkıldığında ilk
yapılması gereken işlerin başında 1 bardak su
içmek olmalı,
Her tuvalet sonrası,
kaybedilen sıvıyı yerine
koymak için 1 bardak su
içilmeli,
Egzersiz yaparken ve
özellikle sıcak havalarda çalışırken su tüketimi
arttırılmalı,
Özellikle hava ve deniz
yolculuklarında su tüketimi arttırılmalı,
Suyu her zaman görünür
bir yerde bulundurmalı,
susama hissi beklenmeden su tüketmeye özen
gösterilmelidir.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 11
vücudumuzda oluşan sudan
karşılanır. Su ve içecekler vücut
sıvı dengesinin korunmasında
önemlidir.
ÖFkE kOnTrOlÜ İçİn
10 TEmEl BaSamak
Meclis’te, futbol sahalarında, sokaklarda, birbirlerine hakaret eden ve itişip kakışan insanlar
görürsünüz. Çünkü günümüz insanı öfke kontrolünü bir yenilgi olarak görüyor.
Uzm. Psikolog Meltem ÖZCÜLER
Lokman Hekim Hastaneleri
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 12
İnsan engellendiğini, haksızlığa
uğradığını hissettiğinde,
öfkesini kontrol edebilir ancak
insanlarımız öfke ile olan
savaşlarında genellikle kaybeden
taraf oluyorlar. Öfkenizi kontrol
etmek için öncelikle kendinizi
tanımalı ve şu 10 temel duruma
dikkat etmelisiniz:
1- Öfke, öğrenilmiş bir
davranış olup, değiştirilmesi de
mümkündür:
Davranışları öğrenebildiğimiz
gibi, memnun kalmadığımız
davranışı değiştirmek, alternatif
öfke içermeyen tepkileri hayata
katmak elimizdedir. Öfke her
insanın yaşadığı bir duygudur,
diğer insanlar farklı tepkiler
verebiliyorsa, neden siz de
değişmeyesiniz?
2- Hayata bakış açımız;
insanları ve durumları nasıl
yorumlayacağımızı belirler:
İnançlarımızın bizi nasıl
etkilediğini bilmek, değişim için
bize yardımcı olacaktır. Örneğin;
hayatın her zaman adil olması
gerektiğine inanmak, umutsuzluk
ve hayal kırıklıklarına yol açar.
Bu duygularsa çoğu zaman
kendimize ve başkalarına karşı
öfke duymaya. Hayatın her zaman
adil olamayacağını kabullenmek,
bizim de diğerlerinden istisna
olmadığımızı fark etmek, daha
işlevsel bir bakış açışı olabilir.
3- Davranışlarımızı anlamak için
ne düşündüğümüzü anlamalıyız:
Kendimizi kontrol etme
becerimizi, kendimizi daha fazla
tanıyarak artırabiliriz. Düşünme
alışkanlıklarımızı önce fark edip,
alternatif düşünme yollarını
deneyebiliriz. Örneğin; ‚ben de aç
olduğum için erken tepki verdim’
gibi.
Kuvvetli kimse, (güreşte
hasmını yenen) pehlivan
değildir. Hakiki kuvvetli,
öfkelendiği zaman nefsini
yenen kimsedir.
Hz. Muhammed
5- Öfkenin fiziksel olarak önemli
sinyalleri vardır:
Kendi öfkesini tanıyan birey,
bu fiziksel sinyalleri (terleme,
kalp atışlarının hızlanması, hızlı
nefes alıp verme gibi) tanıyarak,
kendini sakinleştirebilir. Gevşeme
teknikleri ve diyafram nefesi
gibi yöntemlerle fiziksel
belirtiler azaltılabilir,
sorun ertelenebilir, tepki
sınırlanabilir.
6- Unutmamak
gerekir ki öfke,
çoğunlukla kendimize
ve başkalarına
zarar verecek şekilde
sonuçlanır:
Önceki deneyimleri
hatırlayarak, öfkemizin
sonucunda neler
olduğunu tekrar ederek
davranışlarımıza
müdahale edebiliriz.
Sonuçları bilerek,
benzer öfke tepkilerini
yinelemek yerine,
öfkeyi kontrol etmek
her zaman daha
iyidir. Öfkenizi
kontrol ettikçe
insanların size
nasıl yakınlaştığını, ilişki kurmak
için istekli olduğunu, kendinize
güveninizin arttığını ve sorunları
olumlu şekilde çözebildiğinizi
göreceksiniz.
Öfke, aklın ateşini
söndüren büyük bir
rüzgârdır.
A. Gide
7- Sizi
öfkelendiren
belirgin
olayları ve
kişileri fark
ederek, sakin
zamanlarda
nasıl başa
çıkacağınızı
düşünmeniz
yararlı
olacaktır:
Her birimiz
stresi farklı
yaşamaktayız.
Ekonomik
sıkıntılar, iş zorlukları, kişilerarası
çatışmalar, çocuklara
yönelik endişeler,
kendinize dair yüksek
beklentiler gibi
konular bazen ağır
stres yaratabilir.
Sakin zamanlarda
bu sorunları nasıl
çözebileceğinizi
düşünebilir,
tartışabilir, yeni yollar
için araştırabilir veya
kabullenebilirsiniz.
8- Öfke patlamaları
aslında çözülmeyen ufak
kızgınlıkların sonucudur:
Zamanında uygun
tepkilerle ve insanlarla
sorunu çözmeyi
öğrenmek için
elimizden geleni
yapmamız gerekir.
Kendimizi ifade
edebilmek, karşı
tarafı dinlemek, gevşemek, tekrar
konuşmak, denenmemiş yolları
devreye sokmak, bir bilene
sormak yeni yöntemler olarak
denenebilir.
9- Hayatın yükü ve alınan keyif
dengesizleştikçe öfkeli birey olma
riski artmaktadır:
Çok fazla çalışmak, kendini
önemsememek, ilişkileri
düzeltememek, ödüllendirmenin
az olması olumsuz olaylarla
başa çıkmayı zorlaştırmaktadır.
Öfkeyle başa çıkmada, sağlıklı
ve dengeli bir hayat, kendine ve
başkalarına özen gösterme temel
basamaklardandır.
10- Öfkenizle başa
çıkamıyorsanız, daha sıkıntılı
ve geri dönüşü olmayan olaylar
yaşamadan uzmanlardan yardım
alın:
Yapılacak değerlendirmeler
sonrasında, gerekiyorsa
ilaç, terapi ve danışmanlık
yöntemleriyle kalıcı şekilde
öfkeyle başa çıkabilecek duruma
gelebilirsiniz.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 13
4- Duygular gelip geçici, hasarları
ise kalıcıdır:
Yoğun ve güçlü duyguların
doğasını anlayarak ve tanıyarak,
davranışları yönlendirmek
konusunda etkili bir adım
atılabilir. Örneğin, ‚Dün
sinirlendiğimde, biraz hava almak
iyi gelmişti. Sonra konuşmak daha
kolay oldu‘ gözlemi yapıyorsanız,
sinirlendiğiniz durumlarda
ne yöntem kullanacağınızı
belirlemek daha kolay olur.
aŞılar Can kurTarır
Almanya'da hastaneler yine dolup taşıyor, Soğuk algınlığından grip ve öksürük gibi hastalıklara maruz
kalmayan kalmadı. Berlin'de “Doktorların doktoru” olarak tanınan Cemal Türkkan'la bir söyleşi yaptık.
S: Doktor bey, vatandaşlarımız
aşı konusunda duyarsız diye bir
inanç var, sizce de bu doğru mu?
C: Ne yazık ki evet. Biz senede
yaklaşık 30 bin hastaya
bakıyoruz. Hastalarımızın mesela
sadece yüzde 35‘i grip aşısı,
yüzde 25‘i zatürre aşısı ve yüzde
22‘si Tetanoz ve çocuk felci aşısı
oluyor, ki biz bu konuda hem
muayenehanede ve hem de hasta
bilgilendirme toplantılarında
aşıların önemini geniş bir
şekilde vurguluyoruz. Durum
diğer muayenehanelerde daha
vahimdir!.
S: Bunun sebebi ne sizce?
C: Vatandaşlarımız hasta
olmadıkça aşıların değerini
bilmiyor. Zatürre olup 10
gün hastanede kaldıktan
sonra zatürre aşısı oluyor.
Önceden olsaydı zatürreye
yakalanmayacağını bilmiyor
veya bilmek istemiyor. Bir de
bizim kültürümüzde aşılara karşı
bir antipati var. Ve hatta bazı
muhafazakar kesimler aşıların
amerikan ve İsrail buluşu daha
çok hasta yapan casusluk şeyler
olduğuna bile inanıyor. Nereden
böyle şeyler duydunuz diye
sorulunca bilginin ucu bazen
komşulara bazen de ta camilere
kadar uzanıyor!!
S: Grip aşısı sizce neden önemli?
C: Bakın Almanya‘da RobertKoch-Enstitüsü tarafından
yapılan bilimsel araştırmalara
göre 2012/13 grip mevsiminde
23 bin 600 kişi influenzaGrip hastalığından ve aşı
olmadıklarından dolayı hayatını
kaybetmiş. Bu büyük bir rakam!
Grip aşısı ölümden kurtarıyor.
Grip aşısı olup da Influenza
grip hastalığından ölen hastaya
şimdiye kadar rastlamadık. Grip
aşısının eskisi gibi fazla bir yan
tesiri de artık yok. Her sene
Şubat ayının sonuna kadar grip
aşısı olan insanlar influenza
grip hastalığına karşı kendilerini
korumuş oluyorlar.
S: Herkesin grip aşısı olmasını
öneriyor musunuz?
C: Evet, kesinlikle ve bilhassa
kronik hasta olanlar, yani KOAH
dediğimiz kronik bronşit, astım,
diyabet dediğimiz şeker, KHK
dediğimiz kalp ve romatizma
hastaları, 60 yaşın üzerindekiler,
her sene grip asisi olmalıdır.
Çocuklar genellikle çocuk
doktorları tarafından aşı olurlar.
S: Grip aşısı olmayanlar nelere
dikkat etmeli?
C: Grip aşısı olanlar da
olmayanlar da mevsimde bol
sebze ve meyveli beslenmeli,
öksürenlerin ve ateşli
hastalıkların olduğu yerlerden
uzaklaşmalı, ellerini sık sık
yıkamaları gerekir. Ama dediğim
gibi en iyi korunma yolu ev
doktoruna gidip şubat sonuna
kadar her sene grip aşısı olmaktır.
S: Peki siz grip aşısı oldunuz mu?
C: Bu bize grip aşıları gelince ilk
Dr. med. Cemal TÜRKKAN
grip aşısı olan kişi her zaman
benim! Yardımcılarım senelerce
bilirler ve aşılar gelince ilk önce
bana getirir vururlar! Çünkü
gripli bir hasta tarafından
kedime grip bulaştırıp nenemin
yanına gitmeye hiç niyetim
yok! Yurttaşlarıma da aynı
şeyi söylüyorum, uçakta,
alışverişte, muayenehanede,
camide, kahvede veya otobüste
kimin yanında oturduğunu
bilmiyorsun. Yanındaki grip
hastası ise bir öksürükle sana
bulaştırabiliyor, sende o zaman
hem kendi hayatını ve hem
de çevrendekilerin hayatını
tehlikeye düşürebiliyorsun! Ama
grip aşısı olmuşsan böyle bir
tehlike yok.
hastalıklar gibi bir antibiyotik
tedavisi yok, diğer semptomatik
tedaviler de iyileştirici olamıyor.
Kısacası hakiki grip hastası
büyük bir hayati tehlike içinde
ya çok şanslı olup kendi kendini
iyileştiriyor veya ne yazık ki
biz ne yaparsak yapalım, hangi
ilacı verirsek verelim genellikle
hayatını kaybediyor. Ama grip
aşısı olup da öleni şimdiye kadar
görmediğimi de bir daha burada
belirtmek isterim. Yani grip aşısı
ölümden kurtarabiliyor!
S: Grip aşısı olduğunuzda gribal
enfeksiyona yakalanabilir
misiniz?
S: Peki grip hastalığının tedavisi
nasıl oluyor?
C: Hayır hastalar hiç bir şey
ödemiyor. Burada ve Türkiye’de
de sigortalar ve devlet masrafları
kabul ediyor.
C: Influenza dediğimiz grip
hastalığı viral bir hastalık
olduğu için ne yazık ki tedavisi
yoktur. Yani diğer bakteriyel
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 15
S: Grip aşısını hastalarınız kendisi
mi ödüyor?
C: Tabii, İnsan Grip aşısı olup
gribal enfeksiyon geçirebilir.
Grip aşısı herkesi gribal
enfeksiyondan kurtarmak için
yapılmamış. Grip aşısı tedavisi
olmayan Influnza-grip hastalığı
ölümsüz hafif geçsin diye
yapılıyor. Yani ölümden kurtarıyor.
BEBEklErDE vE çOCuklarDa
BESİn alErJİSİ
Normalde zararsız olarak bilinen bir gıdaya immun sistemin anormal olarak zararlı bir
madde olarak algıladığı durumlarda besin alerjisi denilen klinik durum ortaya çıkar.
Besin alerjisınde Bu reaksiyonun ortaya çıkışında
yenilen besinin az bir miktarı bile yeterli olabilir.
Kişi besin maddesini yediğinde, immun sistem
yüksek düzeyde kimyasal maddeler salgılar.
Sonuçta ağız içinde kaşıntı, dudaklarda, boğazda
yüzde şişme ve kaşıntı ciltte döküntü ve kaşıntı,
nefes darlığı hışıltı, burun tıkanıklığı,karın ağrısı
ishal bulantı kusma baş dönmesi bayılma gibi
reaksiyonlar gelişebilir. Besin alerjilerinin görülme
yaşı bebeklikten başlayabilir.
Ebeveynlerden biri veya bir kardeşinde alerjik rinit,
astım, besin alerjisi veya egzema gibi bir durumun
olması besin alerjisi riskini %20 kadar arttırabilir.
Bu tabloda bebeğe verilen besinler temel etkendir.
Üç yaş altı çocukların yaklaşık %6-8'inde besin
alerjisi olduğu tahmin edilmektedir.
Nedenler
Süt, yumurta, soya, yer fıstığı ve ağaç
fıstıkları en sık alerji yapanlar
arasındadır. Mamül gıdalarda
bulunan katkı maddeleri de
sorumlu olabilir.
Besin maddelerinin
alerjik yanıt
oluşabilmesi
için alınan besin
maddesinin
gastrointestinal
(sindirim) sistemde
işlenmesi ve emilmesi
gerekir.
Bu yanıttan bizi
koruyan birçok
mekanizma vardır.
Örneğin gastrointestinal
sistemdeki enzimler
tarafından besin
maddelerinin parçalanması,
bağırsakların gıdaları aşağı iten
hareketi, bağırsak duvarının kaplayan mukus ve
bağırsak duvarının kendisi koruyucu rol oynar.
Bunlar dışında bağırsak duvarında bulunan
savunma sistemi elemanı hücreler ve lenf dokusu
emilen gıda maddelerindeki alerjenlerin ters
yanıt oluşturmasını engellemek için çalışır. Yine
vücudumuzun korunmasından sorumlu olan
hücreler gıda maddelerini tanıyarak onlara ters
yanıt oluşmasını engeller (immunolojik tolerans).
Ancak besin maddelerinin içindeki proteinlerin
yeterince işlenmeden alınması ya da savunma
sistemindeki bir hatadan dolayı besinlere karşı
ters yanıt (alerji) oluşabilir. Ve bu yanıt her ne
kadar bağırsak duvarında başlasa da tüm vücutta
değişiklikler yaratır.
Gastrointestinal sistemde ağızda kaşıntı ve ödem
ile kendini gösteren ağız alerjisi olabilir. Bunun
daha ilerisinde, bağırsak duvarında değişiklikler,
yağlı ishal, kabızlık ve büyüme geriliği ile ortaya
çıkabilir. Gastrointestinal sistemden kanama olabilir.
Bebeklerde kolik dediğimiz gaz sancıları ile kendini
gösterebilir.
Solunum sistemindeki bulgular hem üst hem de alt
solunum yollarını ilgilendirebilir. Besin maddesinin
alımından sonra burun kaşıntısı, burunda akma
ve hapşırma olabilir. Alt solunum yollarında ise
astım bulguları ile ortaya çıkabilir. Anne sütü ile
beslenme bu sıklığı azaltmada rol oynar.
Besin alerjilerinin en ağır ortaya çıktığı
tablo ise tüm organ sistemlerini tutabilen
bulgular ile karakterize ve yaşamı tehdit edici
anafilaksidir. Bu durumda tansiyon düşüklüğü,
kalp atışında hızlanma, dolaşım bozukluğuna,
cilt, gastrointestinal sistem ve solunum sistemi
bulgularının tümü eşlik edebilir.
Besin alerjisi tespit edilen bebeklerden Formula
kullananlara uygun hipoallerjik ürünler önerilebilir.
Bunun dışında temel tedavi eliminasyon yani o
besinin diyetten çıkarılmasıdır. Yanlışlıkla alerjik
besinin kullanılması söz konusu olursa bulgular
gelişmeye başlamışsa zaman geçirmeden doktora
başvurulmalıdır.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 17
Uzm. Dr. Fahrettin ERDOĞAN
Lokman Hekım Hastanelerı
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 18
Sağlıklı Bİr TaTİl İçİn
DİkkaT ETmEnİz GErEkEnlEr
Yaz ayları hava sıcaklıklarındaki yükselme ile birlikte çeşitli yaşam tarzı değişikliklerini de
zorunlu kılıyor. Özellikle tatilde beslenme ve uyku düzeninin değişmesi, güneş ışınlarına
daha fazla maruz kalınması ya da fiziksel aktivitelerin artması sağlıklı kalmak için pek çok
önlem alınmasını gerektiriyor.
Uz. Dr. Özgür Mollaoğlu
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 19
Memorial Şişli Hastanesi Dahiliye Bölümü
Tatilde genellikle insanlar
kendilerini rahat hissetmekte ve
limitsiz yemek yiyebileceklerini
düşünmektedir.
Ancak güne hafif bir kahvaltı
ile başlamak, ara öğünlerde
yoğurt, meyve gibi atıştırmalıklar
tercih etmek, öğle ve akşam
yemeklerinde ağır yiyecekler
yerine doğru pişirme yöntemleri
ile hazırlanmış sebze ve et
tüketmek yerinde olacaktır.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 20
Kısa bir süre içinde mideye çok
yüklenmek mide ve bağırsak
problemleri başta olmak üzere
pek çok sağlık sorununa neden
olabilir.
Yaz aylarında karşılaşılabilecek
besin zehirlenmeleri açısından
dışarıda ve açıkta satılan
besinlerden kaçınılmalıdır.
Özellikle çabuk bozulabilen
et, süt ve ürünlerini tüketirken
dikkatli olmakta yarar vardır.
Vücudunuzun artan sıvı ihtiyacını
karşılayın
Yaz aylarında vücudun sıvı
gereksinimi artmaktadır. Bunu
karşılamanın en iyi yolu ise su
tüketimidir. Günlük 2-2.5 litre su
tüketimi sağlık için önemlidir.
Bu dönemde özellikle serinletici,
alkolsüz ve kafeinsiz içecekler
tercih edilmelidir. Kafeinli
içecekler sıvı ihtiyacını
artırmaktadır. İdrar söktürücü
(diüretik) ilaç kullananların ya
da sıvı kısıtlaması olanların
doktorlarıyla görüşüp tedavi
ve alacakları sıvı miktarını
belirlenmeleri uygun olacaktır.
Saat 10.00- 16.00 arasında güneş
ışınlarından uzak durun
Güneş ışınlarının en dik geldiği
saatlerde dışarıda olunmamalıdır.
Gün içinde uygun faktörlerde
güneş koruyucu ürün kullanmak,
Sıcak çarpmasına karşı dikkatli
olun
Sıcak havalarda güneş altında
ve sıcak ortamda uzun süre
kalındığında karşılaşılabilecek
en önemli sağlık sorunları
sıcak ve güneş çarpmalarıdır.
Sıcak çarpması ciddi bir sağlık
`
Güneş çarpması
hayati
tehlikeye neden
olabiliyor
sorunudur ve tedavi edilmezse
ölümle sonuçlanabilir. Sıcak
havada
aşırı terlemenin neden olduğu
su ve tuz kaybı sonucu bilinç
kaybı, aşırı halsizlik, baş ağrısı,
bulantı, kusma, kramplar ve
ateş yükselmesi meydana
gelebilir. Bu durumda kişi serin
bir yere alınmalı, vücudunu
sıkan giysiler varsa çıkarılmalı,
vücut ıslak bezlerle ıslatılmalı
ve soğutulmalıdır. Bilinci açıksa
su içirilmeli (bilinci kapalıysa
sıvı içirilmemelidir) ve vakit
kaybetmeden tıbbi yardım
alınmalıdır.
Ağır egzersizlerden kaçının
Tatilin amacı her ne kadar
dinlenmek olsa da fiziksel
aktiviteler ihmal edilmemelidir.
Sabah erken ya da akşam
saatlerinde yürüyüş yapılabilir.
Egzersiz öncesi ve sırasında bol
su içilmelidir. Fırsat buldukça
yüzmek tüm vücut kaslarını
çalıştıracak ve kişiyi zinde
tutacaktır.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 21
geniş kenarlı şapkalar ve
şemsiyelerden faydalanmak
gerekir. Bunun dışında bol ve
serin tutan açık renkli giysiler
tercih edilmelidir. Doğrudan
klimanın karşısına geçilmemeli
ancak serin ortamlarda
bulunulmalıdır. Temizliğinden
emin olunmayan denizlere
ve havuzlara girilmemesi
enfeksiyonlardan korunmak için
önemlidir.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 22
TaTİlDE DE FOrmunuzu
kOruYun
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte bütün bir yıl hayali kurulan tatil planları da hayata
geçmeye başladı. Pek çok kişi yaz tatili öncesi diyetlerle fazla kilolarından kurtuldu
ancak işin önemli kısmı şimdi başlıyor. Tatilde kilo almamak için ne yapmak gerekiyor?
Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve
Diyet Bölümü
HER ŞEY DAHİL TATİLLERE DİKKAT!
Son yıllarda büyük şehirlerde yaşayan
ve dinlenmeye az zaman ayırabilen
çalışanların tatil anlayışı “her şey
dahil” hizmetlerin yer aldığı bir
kavrama dönüştü. Ancak sınırlı
da olsa bu tatil günleri bazen
kilo konusunda sıkıntılara
hatta sağlık sorunlarına neden
olabilmektedir. Burada dikkat
edilmesi gereken en önemli
nokta 1-2 dakikada yenilen
kalorili bir yiyeceğin
yakılması için 2 saatten
uzun süre egzersiz
yapılması gerektiğidir.
Bu nedenle tatil
döneminde nasıl
olsa yüzüyorum
diyerek besin
alımını artırmak
doğru bir
davranış
değildir.
saatlerde kişi dondurma, meyve veya tatlı yemek
isteyebilir. Tatlı için arkadaşlar ve aile ile ortak
tabak hazırlanması önerilmektedir. Sadece tadımlık
birkaç lokma alacak şekilde daha çok hafif tatlıları
tercih etmeye çalışılmalı, sütlü tatlılar, dondurma,
meyve salatası, dondurmalı içecekler, buzlu meyveli
içecekler seçilerek şerbetli ve hamurlu tatlılardan
kaçınılmalıdır. Tatlı yanında kaymak ve krema gibi
yağlar tüketilmemelidir.
YEMEKLERDE BAHARAT TÜKETMEKTEN KAÇININ
Yemeklerle beraber en çok tüketilen besin
ekmek olduğundan tatildeyken masada ekmek
bulundurmamak veya 1-2 dilim tahıllı ekmeği
tabağa almak yeterli olacaktır. Yemeklerde
baharat çok kullanılmaktadır. Ancak baharatlar tat
değiştirerek iştah artışına neden olabilmektedir.
Özellikle bol baharatlı ve acılı besinlerin
tüketiminden kaçınılmalıdır.
Öğün atlamak bir sonraki öğünde aşırı besin
tüketilmesine yani gereksiz kalori alımına
neden olacaktır. Atlanan öğünden sonra
tüketilen besinlerin çoğu yağ olarak vücutta
depolanmaktadır.
GÜNDE EN AZ 2-3 LİTRE SU İÇİN
Vücut suyunu dengede tutabilmek için günde en az
2-3 litre su içilmelidir. Her yemekten önce 1 bardak
su tüketmeyi
alışkanlık haline getirmek önemlidir. Yaz günlerinde
serinletici alternatifler olan meyveli sodalar ve
karışımlar serinlemeye yardımcı olacaktır.
BALLI REÇELLİ
KAHVALTILARDAN UZAK
DURUN
Kahvaltıda bal ve reçel gibi tatlı yiyeceklerin
tüketilmemesi gerekmektedir. Çünkü ilerleyen
EGZERSİZE ARA VERMEYİN
“Tatil dinlenmek demektir” düşüncesi ile fiziksel
aktivitelerden kaçınmamak önemlidir. Yazın yüzme,
hafif yürüyüşler
ve bisiklet binme gibi aktiviteler tatilde de
formunuzu korumaya yarımcı olacaktır.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 23
Uz. Dyt . Yeşim Çelik
Yaz ÖnCESı Sağlıklı vE Canlı
Saçlar İçİn
8 alTın ÖnErİ…
ABD’de saç ve cilt bakımı sektörünün önde gelen markalarından DS Laboratories’in
saç uzmanları, hava sıcaklarının arttığı yaz ayları öncesinde sağlıklı ve canlı saçlara
sahip olmak için yapılması gerekenleri ve önerilerini açıkladı.
Daha hacimli, canlı, parlak ve güzel saçlar için
düzenli bakımın önemine değinen uzmanlar,
dışarıdan uygulanacak kürler, bakımlar ve ürünlerle
birlikte sağlıklı beslenmenin de çok önemli
olduğunu vurguluyor.
Yaz ayları öncesinde saçın ve saç derisinin
kuvvetlendirilmesi ve zor günlere hazırlanması
gerekiyor. Bunun için doğru ürünlerin kullanılması,
stresten uzak durulması, uyku düzenine dikkat
edilmesi ve gerekli bakımların yaptırılması
öneriliyor.
DS Laboratories saç sağlığı uzmanlarının önerileri
şu şekilde:
1. Sıcak havalar başlamadan fönü azaltın
İlkbahar ile birlikte ısınmaya başlayan havalar
saçların da zamanla daha fazla ve hızlı
kurumasına, kırılgan bir yapıya bürünmesine ve
mat bir görünüm kazanmasına neden olur. Hava
sıcaklığının ve havadaki nem oranının artmaya
başladığı yaz öncesinde kurutma makinesinden
mümkün olduğunda uzak durulması, daha az fön
50€´ dan başlayan
Kurban fiyatları ile siz de
Kampanyaya destek olun.
KURBANLA
Erfreue auch du Notleidende mit deiner
Kurban-Spende schon für 50€.
İYİLİĞE ORTAK OL!
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 24
SPENDE DEIN KURBAN FÜR BEDÜRFTIGE
Bağış Hesabı | Spendenkonto:
Kölner Bank
BIC: GENODED1CGN
IBAN: DE30 3716 0087 0252 5250 25
Tele Bağış | Tele-Spende: 0221-880 64 80
Onlıne Bağış | Online-Spende: www.wefa.org
/WEFAev
BAYRAM
Eid - Geschenk
20 €
81190
Schicke eine SMS mit
BAYRAM an die 81190 und
schenke einem Waisenkind
10 € Taschengeld.
SMS ile BAYRAM yaz, 81190‘a
gönder, 10€ ile bir yetimin
bayram harçlığını karşıla.
2. Saç renginizi koruma altına
alın
Yaz ayları ile birlikte havuza ve
denize girme sıklığında önemli
ölçüde bir artış olmaktadır.
Özellikle doğal olmayan ve
koruyucu maddelerin yoğunlukla
kullanıldığı havuz suları, saçın
kimyasını da bozmakta, rengini
açmakta ve zarar vermektedir.
Havuzun bu zararlı etkilerinden
korunmak amacıyla yaz
öncesinde saçlara yapılacak
bir dizi bakım yapılabilir, hem
saçın sağlığı hem de canlı
rengini koruması güvence altına
alınabilir.
3. Beslenmenize dikkat edin
Sağlıklı saçlara sahip olmak
sadece düzenli bakım ve
dışarıdan uygulanacak ürünlerle
mümkün olmamaktadır. Canlı,
parlak ve gür saçlar için düzenli
ve sağlıklı beslenme de bir o
kadar önemlidir. Bunun için saçın
ihtiyacı olan vitamin, mineral,
amino asit, protein ve yağları
içeren besinler tercih edilmelidir.
4. Uykuyu aksatmayın
Uyku, vücudun kendisini
dinlendirmesi ve gerekli olan
enerjiyi tekrar toplaması için
en önemli zamanlardan biridir.
Düzenli ve aksamayan uyku,
sağlıklı saçlar için de önemlidir.
5. Stresten uzak durun
Stres, kadınların ve erkeklerin
günümüzdeki en büyük
sorunlarından biri olan
saç dökülmesinin de ana
nedenleri arasındadır.
Bahar yorgunluğu,
bahar depresyonu gibi
farklı hastalıklarla
birlikte ortaya
çıkan stres durumu,
yaz öncesinde saç
sağlığını da olumsuz
etkiler. Bu nedenle
yaza daha sağlıklı ve
canlı saçlarla girmek
için stresten uzak durulmalıdır.
6. Şampuan seçimine dikkat
Baharla birlikte yaz ayları
sürecinde kullanılan şampuanları
seçerken dikkat davranmak da
fayda var. Saç tipleri ve yapıları
birbirinden farklılık gösterdiği
için şampuan seçiminde saçın
rengine, tipine, kalitesi ve
doğasına göre karar vermek
gerekiyor. Saçlarınızı dış
etkenlere karşı koruyucu ürünler
tercih edebilirsiniz. Saç derisine
güçlülük ve canlılık kazandırıcı,
spesifik anti-DHT aksiyonu,
antioksidan ve antienflamatuvar
etkilerine sahip şampuanları
kullanabilirsiniz.
7. Yıkama zamanlarını değiştirin
Baharda ve yaz başında,
kullandığınız şampuan ve bakım
ürünlerinden daha yüksek oranda
fayda görebilmek için saçlarınızı
akşam yıkamalısınız. Bu şekilde
saçı, güneş ışığı, toz, sıcak hava
gibi etkilerden koruyarak daha az
elektriklenmesini sağlayabilir ve
daha dalgalı, hacimli, parlak ve
canlı saçlara kavuşabilirsiniz.
8. Yaz öncesi saçlarınızı kestirin
Saç telleri uzadıkça kırılma,
yıpranma ve matlaşma oranı
artar. Saç teli üzerindeki
kırılmalar, pullanmalar ve
çatallanmalar uçlardan
başlayarak en üst noktaya kadar
ulaşır. Bunun için öncelikle bir
kuaföre giderek kırıkları
aldırmalı, saçlarınızı
kestirmeli ve saç
boyunuzu sağlıklı
kısımlara kadar
kısaltmalısınız.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 25
çektirilmeli ve saça kaybettiği
nem oranını kazandırmak için
bakım kürleri uygulanmalıdır.
TaTİlE çıkmaDan alaCağınız ÖnlEmlErlE
CİlDİnİzİ kOruYun
Yaz mevsiminde güneş ışınları, deniz, havuz gibi nedenlerle cilt yıpranmakta ve özel bir bakım
gerektirmektedir. Bu dönemde yapılacak cilt koruyucu uygulamalar, cilde kaybettiklerini geri
kazandırmaktadır.
Uz. Dr. Sema Karaoğlu
Memorial Kayseri Hastanesi
Dermatoloji Bölümü
Havaların ısınması ile birlikte
terleme miktarı, dolayısıyla
derinin nemlenme oranı ve
terleme ile derideki yağ salgısı da
artar.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 26
Derinin kıvrım yerleri denilen;
ayak parmak araları, özellikle
meme altları, karın büyükse
göbek altları, kasıklar, koltuk
altları, erkeklerde kemer altında
kalan kısımlar anatomik yapıları
gereği daha fazla neme maruz
kalmaktadır. Nemli ortam hem
bakteriyel hem de mantar
enfeksiyonlarının gelişimine
neden olmaktadır.
Bakteriyel enfeksiyonların
yol açtığı tüm bu alanlarda;
kötü kokular, deri yüzeyinde
hasarlanma, mantar nedeniyle
şiddetli kaşıntı, kaşıntı sonrası
hasarlanan deri ile derinin ikincil
mikroplarla bulaşması zincirleme
reaksiyon ile devam etmektedir.
Terleme miktarı bazen o kadar
fazla olur ki, küçük kırmızı
bazen çok kaşıntılı
ve
halk arasında bilinen adıyla küçük
su toplamaları oluşur. Tüm bu
sorunlar; açık renkli ve pamuklu
giysiler, sık duş alma, terleme
azaltıcı ürünlerin kullanılması
gibi önlemlerle ortadan
kaldırılabilir. Ancak alınan
tedbirlere rağmen şikayetler
devam ederse mutlaka bir
dermatoloji uzmanına başvurmak
gerekmektedir.
TOPRAKLA İLGİLENECEKLER
MUTLAKA ÖNLEM ALMALI
Yaz döneminde özellikle
toprakla ilgilenecek kişiler,
uzun süre temasta eldiven ve
kalın pamuklu çorap giyerek,
toprakla teması azaltmalıdır. Aksi
takdirde; el ve ayaklarda kuruma,
deride pürüzler ve çatlaklar
oluşabilir. Topuk çatlakları bazen
derinleşerek kişinin yürümesine
engel olabilmektedir. Bu
özellikle diyabetik hastalarda
dikkat edilmesi gereken önemli
bir durumdur. Şeker hastaları
yaz aylarında bağ ve
bahçe işleri
ile uğraşırken bu yüzden
“diyabetik ayak” denilen
ciddi sağlık problemleri ile
karşılaşabilmektedir. Gerekli
önlemler alınmamış ve lezyon
oluşmuşsa, dermatoloji uzmanı
kontrolünde ilaç tedavisine
başlanmalıdır.
SUYA DİRENÇLİ GÜNEŞ KREMİ
KULLANILMALI
Tatil bölgelerinde, havuz ve
deniz kenarında güneşlenirken,
zararlı ışınlardan korunmaya
özen gösterilmelidir. Buralarda
özellikle suya dirençli
güneş koruyucuları tercih
edilmelidir. Çünkü güneş
yanıkları genellikle suyun
içindeyken gerçekleşmektedir.
Suya dirençli koruyucu,
kişiyi suda da koruyacaktır.
Ancak sudan çıkıp havlu ile
kurulanınca koruyucunun
etkisi kaybolacağından, sıklıkla
tekrarlanmalıdır.
KOLAY VE ÇABUK KURUYAN
KUMAŞ MAYOLAR TERCİH
EDİLMELİ
Çıplak ayakla havuz kenarlarında
dolaşmamak, saunaya girildiğinde
başka bir kişinin havlusunu, yine
havuz ve denizde başka bir kişinin
özel eşyalarını kullanmamak son
derece önemlidir. Suda ve sıcakta
deri nemi arttığı için gözenekler
daha çok genişlemektedir.
Böylece deri çok daha kolay
zedelenip, küçük sıyrıklar
meydana gelmektedir. Bu durum
bazı siğillerin, mantar ve bakteri
enfeksiyonlarının bulaşmasını
kolaylaştırır. Hijyen koşullarına
dikkat edilerek bunlardan
korunmak mümkündür. Kolay
ve çabuk kuruyan kumaşlardan
üretilmiş mayoları tercih etmek,
deniz ya da havuzdan çıktıktan
sonra ıslak mayo ile vakit
geçirmemek deriyi uzun süre
nemli tutmamak açısından
önemlidir. Sıcak ve güneşli bir
günü, havuz ve denize girerek
geçirdikten sonra mutlaka
banyo yapılmalıdır.
Banyo sonrası ise cildin uygun
nemlendiricilerle bakımının
yapılması, ertesi güne sağlıklı
ve tatile devam etmeye hazır
bir ciltle uyanmaya yardımcı
olmaktadır.
NEMLİ ORTAMLAR ENFEKSİYON
VE MANTAR GELİŞİMİNE
NEDEN OLABİLİR
Yazın Sağlıklı BESlEnmEk İçİn
10 alTın kural
Yaz mevsiminde hava sıcaklıklarındaki yükseliş ve beslenme alışkanlıklarındaki değişimlerle
birlikte; yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarında artış gözlenmektedir.
Ayrıca sıcak havalarda terleme ile ortaya çıkan su ve mineral kaybı sonucu; baş dönmesi,
bayılma hissi ve bulantı gibi sağlık problemleri de görülebilir.
1. Susamasanız da günde 10-12
bardak su için
Vücuttan atılması gereken sıvı
normal koşullarda idrar, dışkı ve
solunumla atılır. Yaz aylarında
sıcaklıkla beraber artan sıvı ve
mineral kaybının önlenmesi için
yeterli sıvı alımı çok önemlidir. Bu
nedenle, her gün en az 2-2.5 litre
(10-12 su bardağı) su içilmelidir.
Ayrıca egzersiz yapıldığında
daha fazla su tüketmeye dikkat
etmek gerekir. Sıvı alımının
karşılanmasında su haricinde süt,
ayran, soda, limonata, soğuk bitki
çayları, şekersiz kompostolar ve
taze sıkılmış meyve suyu gibi
içecekler doğru tercihlerdir.
2. Günde 3 ara öğün yaparak
atıştırmaların önüne geçin
Sağlığın korunması için yaşamın
her döneminde düzenli beslenme
çok önemlidir. Bu yüzden
besinlerinizi günde 3 ana öğün
(kahvaltı, öğle ve akşam) ve 3
ara öğün (kuşluk, ikindi ve gece)
şeklinde tüketmeye çalışın. Öğün
atlamamak, hem kan şekerinizin
düzende kalmasına, hem de
gereksiz atıştırmalarınızın
önüne geçecektir. Atlanan öğün,
kişinin kan şekeri değerlerinde
düzensizliğe ve çabuk acıkmasına
neden olur. Sonucunda da kişi, bir
sonraki öğünde daha çok besin
tüketir ve böylece vücuduna
gereğinden fazla miktarda enerji
almış olur. Bu durum da, kilo
alımlarına neden olmaktadır.
3. Günlük beslenmenizde
“4 yapraklı yonca” modelini
uygulayın
Yeterli ve dengeli beslenme
için günlük beslenmenize 4
yapraklı yonca modeli uygulayın.
4 yapraklı yoncanızı 4 ana besin
grubundan oluşturun. Her yaprak
1 besin grubunu oluşturmaktadır.
Bu gruplar; süt ve ürünleri
grubu (süt, yoğurt, ayran, cacık),
et-kuru baklagiller-yumurtapeynir, ekmek-tahıl grubu(ekmek,
makarna, pilav, çorba…), meyvesebze grubudur.
4. Besinleri yavaş ve iyi
çiğneyerek tüketin
Doygunluk hissi, yemek yendikten
15-20 dakika sonra hissedilmeye
başlanır. Bu nedenle yavaş yavaş
yemek yemeye özen gösterin.
Yemek esnasında lokmalar
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 29
Özellikle bebek ve çocuklarda
ishal görülme oranı artmakta;
sıcak havalarda besinlerin
bozulma riski yüksek olduğu için
de besin kaynaklı zehirlenmeler
sık görülmektedir. Ancak her
mevsim olduğu gibi sağlıklı
ve dengeli beslenme ile yaz
aylarında da sıklıkla görülen
bu tür sağlık problemlerinin
azaltılması mümkün olmaktadır.
arasında yemeğinize sık sık ara
verin.
5. Krema, mayonez ve
kızartmalara veda edin
Yaz aylarında krema, mayonez,
yağlı sos, katı yağ gibi yağlı
besinlerin ve yağda kızartmaların
tüketiminden kaçınılmalı;
yemeklerde bitkisel sıvı yağların
kullanımı, yemekleri pişirirken
kızartma ve kavurma yerine
haşlama, ızgara ve fırın gibi
sağlıklı pişirme yöntemleri
uygulanmalıdır. Fındık, ceviz,
badem gibi yağlı besinleri
günlük tükettiğiniz yağ miktarını
azaltarak kullanabilirsiniz. 1
tatlı kaşığı yağ yerine 10 adet
fındık/badem veya 2 adet ceviz
tüketebilirsiniz.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 30
6. Posalı besinlerin tüketimini
artırın
Yeterli posa tüketimi bağırsakların
düzenli çalışmasına yardımcı,
kansere karşı koruyucu, acıkmayı
geciktirmesi gibi olumlu etkiler
sağlar. Dolayısıyla öğünlerinizde
mutlaka sebze yemeği ve salata,
gün içerisinde 4-5 porsiyon
meyve tüketmeye çalışarak
yaz aylarında vücut direncini
artırmaya ve vücudun yeterli
miktarda vitamin ve mineral
alınmasını sağlamış olursunuz.
Kan şekerini hızla yükselten ve
hızlı düşüren besinlerin tercih
edilmemesi, basit karbonhidrat
olan saf şeker ve şekerli besinler
yerine; tahıllı ekmek, bulgur gibi
lifli besinlerin tüketilmesine
özen gösterin. Haftada mutlaka
1-2 kez kuru baklagil yemekleri
tüketmeye çalışın.
7. Gıda zehirlenmelerinden
korunmak için hijyene önem verin
Özellikle yaz aylarında artan
hastalıklardan biri besin
zehirlenmeleridir. Çoğunlukla
hafif seyirli ve kısa süreli
hastalıklar olmalarına karşın,
zehirlenmeye yol açan besinle
ve kişiyle ilgili bazı faktörler
hastalığın zaman zaman daha
ağır seyretmesine hatta ölümcül
olmasına yol açabilmektedir.
Özellikle yaz aylarında dışarıda
ve açıkta satılan yiyeceklerin,
tüketiminden kaçınmaya, çabuk
bozulan potansiyel riskli besinleri
(et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta
bekletmemeye ve besinlerin
satın alınması, hazırlanması ve
pişirilmesi, saklama aşamalarında
hijyene dikkat ediniz.
8. Dondurma ve meyve
tatlılarını tercih edin
Enerjisi yüksek kızartılmış ve
hamur tatlıları yerine sütlü
tatlılar, meyve tatlıları, dondurma
gibi tatlılar tercih etmek doğru
seçimlerdir. Ancak sütlü tatlılar,
meyve tatlıları, dondurma gibi
tatlıları tüketirken de her besinde
olduğu gibi porsiyon miktarlarına
dikkat ediniz.
9. Açık büfelere dikkat edin
Besin tüketiminde her zaman
porsiyon miktarına dikkat
etmeliyiz. Ancak yaz aylarında
özellikle tatillerde maalesef
açık büfeden dolayı fazla besin
tüketimine eğilim oluyor. Bu
durumda ilk önce hazırlanan
yemekleri gözden geçirin,
seçtiğiniz yemeklerden az
az almaya çalışın, tabağınızı
doldururken salatalardan
başlayın, özellikle bol yeşillik
ve sebze ile doldurduğunuz
tabağınızda yemek için küçük bir
bölüm ayırın.
10. Araba yerine yürüyüş,
asansör yerine merdiven
Haftada 3 gün yapılan tempolu
yürüyüşler, yüzme, gevşeme
egzersizleri sizi yaz yorgunluğuna
karşı koruyacaktır. Eğer “vaktim
yok” diyorsanız en azından
aktif yaşam tarzı için yürüyerek
gidebileceğiz yerlere arabayı
kullanmama, asansör yerine
merdivenleri tercih etme gibi
küçük aktivitelerle de yaşam
tarzınızı değiştirebilirsiniz.
aŞırı SıCaklarDa alınmaSı
GErEkEn ÖnlEmlEr
Aşırı sıcaklar çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 32
Normalde terleme ile vücut ısısı
dengede tutulmaya çalışılır.
Ancak aşırı sıcaklarda sadece
terleyerek vücut ısısı dengede
tutulamaz. Yaşlılar, bebekler
ve kronik hastalığı olanlarda
terleme mekanizması ile vücut
ısısının dengede tutulması her
zaman mümkün olmayabilir. Yine
ortamdaki nem oranı yüksekse
terleme suretiyle vücut ısısı
yeterli düzeyde düşmeyebilir.
Ayrıca şişmanlık, herhangi bir
hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı
sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp
hastalığı, ruh ve sinir hastalığı,
alkol ve uyuşturucu madde
kullanımı ile tedavi amaçlı bazı
ilaçların (tansiyon düşürücüler,
idrar söktürücüler vb.) kullanımı
da sıcak havalarda terlemeyi
etkileyen diğer faktörlerdendir.
Bu gibi durumlarda yükselen
vücut ısısı beyin ve diğer hayati
organlarda hasara yol açabilir.
Aşırı sıcaklardan en çok etkilenen
gruplar:
• Yalnız yaşayan 65 yaş ve
üzerindeki yaşlılar,
• Dört yaşından küçük çocuklar,
• Bakıma ihtiyacı olanlar,
• Hamileler,
• Açık alanda çalışanlar,
• Aşırı kilolular,
• Kronik hastalığı (şeker hastalığı,
kalp-damar hastalıkları, beyindamar hastalıkları, psikolojik
hastalıklar, kronik solunum
sistemi hastalıkları, karaciğer
hastalıkları, böbrek hastalıkları)
olanlar
• Sürekli ilaç (özellikle tansiyon
düşürücü, idrar söktürücü,
depresyon ve uyku ilaçları)
kullanan kişiler,
• Sokak çocukları ve evsizlerdir.
Özellikle kronik hastalığı bulunan
ve yalnız yaşayan yaşlılar en çok
risk taşıyan gruptur.
KORUNMAK İÇİN NELER
YAPABİLİRİZ ?
A. Genel Korunma
• Günün en sıcak saatlerinde
(10.00-16.00) mecbur
kalınmadıkça dışarı
çıkılmamalıdır.
• Dışarıda çalışması gerekenler
mümkün oldukça güneş altında
korunmasız kalmamaya, aşırı
hareketlerden kaçınmaya, sık sık
tuz içeren sulu gıdalar almaya
• Dışarıda bulunulduğunda açık
renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş
kumaşlardan yapılan giysiler
tercih edilmeli; geniş kenarlı
ve hava delikleri olan şapka
giyilmeli ve güneşin zararlı
ışınlarından koruyan güneş
gözlüğü kullanılmalıdır.
• Güneş ışınlarının dik
geldiği saatlerde (10.0016.00) denize girilmemeli
ve güneşlenilmemelidir. Bu
saatlerin dışında denize girmek
isteyenler güneşten koruyucu
krem(en az 15 koruma faktörlü)
kullanmalı, şapka ve gözlük
gibi gerekli koruyucu önlemleri
almalı ve uzun süre kesintisiz
güneşlenmemelidir.
• Yoğun fiziksel aktivite ve spor
yapmak için sabah ve akşam
saatleri tercih edilmeli, her
bir saatlik spor için en az 2-4
bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik
aktivitelerden kaçınılmalıdır.
• Risk altındaki yetişkinler ve
yaşlılar, günde en az iki kez güneş
veya sıcak çarpması yönünden
izlenmelidir. Bebekler ise bu
açıdan daha sık izlenmelidir.
• Bebek, çocuk, engelliler
ve hayvanlar kapalı ve park
etmiş araçlarda kesinlikle
bırakılmamalıdır. Araçların
iç ısıları, klima olsa dahi
park edildikten çok kısa süre
sonra yükselmektedir. Araç
terk edilirken herkesin dışarı
çıktığından emin olunmalıdır.
• Kapalı alanlar iyi
havalandırılmalıdır.
• Güneş gören pencereler
perde vb. güneşliklerle
gölgelendirilmelidir.
• Vücut ısısının yükselmemesi
için sık sık duş alınmalı; bunun
mümkün olmadığı durumlarda
ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk
suyla ıslatılmalı veya silinmelidir.
B. Beslenme ve Sıvı Alımı
• Susuzluk hissi olmasa bile her
gün en az 2-2,5 litre (12-14 su
bardağı) sıvı tüketilmelidir.
• Kahvaltıda az yağlı peynirler,
zeytin ve taze sebzeler bulunmalı,
kafein içeren içecekler yerine
de süt, meyve suyu, ıhlamur ve
kuşburnu gibi bitki çayları tercih
edilmelidir.
• Yağlı besinlerin ve yağda
kızartmaların tüketiminden
kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel
sıvı yağlar kullanılmalıdır.
Yemekleri pişirirken kızartma
ve kavurma yerine haşlama,
ızgara, kendi suyunda veya az
suda pişirme gibi sağlıklı pişirme
yöntemleri uygulanmalıdır.
• Vücut direncini artırmak ve
vücudun yeterli miktarda vitamin
ve mineral almasını sağlamak
için bol miktarda sebze ve meyve
tüketilmelidir.
• Terleme ile artan sıvı ve
mineral kaybının önlenmesi için
her zamankinden daha fazla
miktarlarda sıvı alınmalıdır.
• Sıvı alımında su içmek esas
olmakla beraber, su dışı sıvı
alımında kahve, çay ve gazlı
içecekler yerine süt, ayran
ve meyve suyu gibi içecekler
tercih edilmelidir. Eğer doktor
tarafından sıvı alımı kısıtlanmış
veya idrar söktürücü ilaç
kullanılması söz konusu ise ilgili
doktora başvurmak gerekir.
• Mide kramplarına neden
olabileceği için çok soğuk
ve buzlu içecekler tercih
edilmemelidir.
• Kafein, alkol ve fazla miktarda
şeker içeren içecekler vücuttan
daha fazla sıvı kaybına yol açtığı
için tüketilmemelidir.
• Dışarıda ve açıkta satılan
yiyeceklerin, tüketiminden
kaçınılmalı, çabuk bozulma riski
olan besinler (et, yumurta, süt,
balık vb.) açıkta bekletilmemeli,
besinlerin hazırlanması ve
pişirilmesi aşamalarında hijyen
kurallarına özen gösterilmelidir.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 33
dikkat etmelidirler.
SErİnlEmEk İçİn nE
YaPmalıYız ?
İşte size sıcak bir günde nasıl serin ve güvende kalabileceğinize dair bazı basit fikirler. Bu
önerilerin çoğu çok pratiktir ve çoğu için elektriğin yanınızda olmasına gerek yoktur.
1- Terledikten sonra kaybettiğiniz
sıvıyı geri kazanmak için bol bol
su tüketin.
2- Sabit ve sessiz durun. Sıcak
günler egzersiz, spor ve koşu için
uygun zaman değildir. Bu tarz
aktivitelerinizi gün batımından
sonrasına saklayın.
3- Gölgede durun. Bir kitap
okuyun oturun veya uzanın.
Hareket ettikçe hararetiniz artacaktır.
4- Esinti için pencerelerinizi
açın. Eğer böcek problemi varsa
camınıza filtre uygulayın.
5- Yüzmeye gidin. Eğer mümkünse gölge bir yer tercih edin.
6- Soğur bir duş alın veya banyo
yapın. Üzerinize az bir miktar su
temas etse bile bu serinlemenize yardımcı olur. Yüzünüzü ve
başınızın ön kısmını soğuk bir
suyla yıkamak da çok etkili olur.
Islak bir havluyu vücudunuza, bacaklarınıza ve kollarınıza sarmak
çok yardımcı olacaktır.
7- Yarım saate bir soğuk suyla
saçlarınızı ıslatın.
8- Fan (vantilatör) kullanın. Fanlar hava sirkülasyonu sağladığı
için az bi miktarda serinleme
hissi sağlar. Fanın önüne küçük
ıslak bir bez koymak mini klima
yapmanızı sağlar.
9- Gün boyunca vücudunuza bir
çok kez güneş kremi uygulayın.
Güneş ışınlarından korunmak
vücudunuzu daha serin tutacaktır.
10- Fıskiyelerin üzerinden geçmeyi düşünün.
11- Şapka giyin ve teninizi
güneşten koruyacak kıyafetler
tercih edin. Uzun ve ince kıyafetleri tercih etmeniz güneş
ışınlarının direkt olarak teninize
temasını engelleyerek derinizi
korur ve serin kalmanızı sağlar.
Geniş gölgelikli şapka yüzünüzün
de gölgede kalmasını sağlayarak
güneş ışınlarından korur.
12- Islak havlu kullanın. Havluyu
soğuk suyla ıslatın ve ara ara
ensenize koyun bu sizi serinletecektir eğer gerekirse bunu
tekrar tekrar uygulayın.
13- Bileklerinizin iç kısımlarına
soğuk su tutun. Eğer ana damarlar soğuk olursa vücudunuzda
soğur.
14- Yarım saat boyunca alnınıza
buz uygulayın.
15- Buz çiğneyin. Aynı su içmek gibidir sadece daha soğuk
olanıdır.
16- Dışarı çıktığınızda üzerinize
defalarca spreyle su sıkın. Bu sizi
hem serin tutacaktır hem de iyi
hissettirecektir.
17- Yarım saatte bir başınıza 5
dakika ıslak peçete veya havlu koyun. Bu başınızdan ısıyı
atmanıza yardımcı olacak ve
gerçekten iyi
hissetmenize
sebep
olacaktır.
İDEal SÜnnETİn Sırrı
Farklı teknikler kullanılsa da, sünnet sırasında penis ucundaki deri çıkartılarak, açıktaki yara dudakları birleştirilir. Bu sayede penis kafası dışarıda bırakılarak, penise son ve istenen şekli verilir.
Lokman Hekım Hastaneleri
Doğumdan sonraki ilk 30
günü kapsayan yenidoğan
dönemi, sünnet için en rahat
zamandır. Bu dönemde,
bebeklerin dış dünya ile
bağlantıları henüz zayıf
olduğundan, lokal anestezi
altında rahatça sünnet
edilebilmektedirler. Ayrıca
bebeklerin sünnet sonrası ağrı
kesiciye ihtiyaçları hemen
hemen hiç olmamaktadır
ve yara iyileşmesi de diğer
dönemlere göre çok daha hızlı
gerçekleşmektedir.
3 ay ile 3 yaş arasında kalan
dönemde çocukların lokal
anestezi ile sünnet olmaları
mümkün ama hem çocuk
hem de hekimi için azaptır.
Estetik kaygılar da güdülmesi
gereken bir işlemin ağlayan
ve hareket eden bir bebekte
gerçekleştirilmesi yanlış
olur. Bu dönemde yapılacak
sünnetlerin genel anestezi
altında gerçekleştirilmesi en
sağlıklısıdır. 7 yaş ve sonrası
dönemde çocuk çevresinin ve
genital yapısının farkındadır.
Bu nedenle, bu dönemde
yapılacak sünnet için
ruhsal ön hazırlık çok önem
kazanmaktadır. Yapılacak
işlemi yaşları ileri olsa da
birçok çocuk lokal anestezi
altında kaldıramamakta ve
genel anesteziye ihtiyaç
duymaktadır.
İYİLEŞME SÜRECİ
Genel olarak yara dudakları 2
günde birleşir ve bu zamandan
sonra çocuğunuzu rahatlıkla
yıkayabilirsiniz. Yaranın
iyileşmesi ve kabukların büyük
ölçüde dökülmesi yaklaşık 14
gün tutar. Penisin şişliğinin
kaybolması 3 haftayı bulabilir.
Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 35
Op. Dr. Metin TAŞ
Ayaklarımda nasır oluşumunu engellemek için
ne yapabilirim?
SORU | CEVAP
Nasırdan korunmak için çok yüksek olmayan ve geniş burunlu
ayakkabılar tercih etmek, düzenli olarak ayak bakim kremleri
uygulamak, kemik çıkıntısı olan alanlara destekleyici malzemeler kullanmak faydalı olmaktadır. Tedavi mahallî olarak
uygulanan nasırı eritici etkisi olan ilaçlar ya da „kriyoterapi“
denilen sıvı azot ile dondurma tedavisi uygulanabilir.
Şeker hastasıyım ve insülin kullanıyorum, insülinin bağımlılık yaptığı doğru mudur?
İnsülin ilaç değil, hormondur. Çoğunlukla insülin üretilmediği için diyabet ortaya çıkar. Bu nedenle kullanılması
bağımlılık yapmaz aslında toplumda ‚İnsüline başlandığında
bırakılmaz‘ gibi bir düşünce var. Bu düşünce yanlıştır. İnsülin
kullanımının zorunluluğu, hapların artık yetersiz hale geldiği
durumlarda vardır.
Çok zayıfım kilo alman ama ayni zamanda
sağlığımı da korumak istiyorum. Ne yapabilirim?
Sağlıklı kilo alabilmek için günün en önemli öğünü olan kahvaltı muhakkak yapılmalıdır. Kilo alman isteyenler kesinlikle
öğün atlamamalıdır. Düzenli ve kaliteli beslenme olmaysa
kilo alımı protein ve karbonhidrat alımına dikkat etmek gerekir.
Hamilelik döneminde mide bulantısından korunmak için ne yapabilirim?
Rahatsız eden kokulardan uzak durulmalı, az ve sık öğünler
tüketilmelidir. Sabah saatlerinde kuru gıda alınmalı, bulantıyı
uyaran yiyecekler bir dönem tüketilmemelidir. Mide yanma
ve ekşimelerinin yoğun olduğu dönemlerde ise soda ve
soğuk içecekler tüketilmemelidir. Doktorun uygun gördüğü
dozda B6 vitamini, bulantı önleyici ve mide asidini azaltıcı
ilaç kullanılabilir.
Araç tutmasının nedeni nedir?
SORU | CEVAP
Araç tutulmaları iç kulaktaki denge organının bazı insanlarda
daha hassas olması ile ilgilidir. Büyük çoğunluğu herhangi
bir hastalığa bağlı değildir. Bunu anlamak için muayene olmanız gerekmektedir. Bu durumda ise seyahatlere çıkmadan
önce ilaç kullanmak doğru olur. Bir de postugrafi denilen bir
aletle rehabilitasyon uygulanır.
Kabızlık problemi yaşıyorum. Midemde hep
yanma ve bulantı hissediyorum. Ne yapmalıyım?
Kabızlık oldukça sık görülen ve tedavi edilmezse ciddi fiziksel, psikolojik ve sosyal sıkıntılara neden olan bir durumdur.
Birçok nedeni vardır. Öncelikle nedenin ne olduğu araştırılmalı ve ortaya çıkarılmalıdır. Neden ortaya çıkarıldıktan sonra ancak tedavi yapılabilir. Bilinçsizce alınan ilaçlar durumu
daha da kötü hale getirebilir.
Lazer epilasyon kalıcı sonuç verir mi? Vücudun hangi bölgelerine uygulanır?
Lazer epilasyon büyük oranda kalıcıdır. Dört-altı seans sonrasında tüylerde %70 – 90 oranında azalma olur. Tüyler daha
ince ve acık renkli hale gelir. Bu azalma yıllarca sürecektir.
Tüm vücut bölgeleri lazer ile tedavi edilebilir. Kadınlarda en
çok üst dudak, çene, bikini bölgesi kol, bacak ve koltukaltı
bölgelerine; Erkeklerde ise sırt, omuz, göğüs bölgesi ve sakal
bölgesinde uygulanır.
Kene nasıl çıkarılır?
Vücuda yapışan keneler görülür görülmez çıkarılmalıdır.
Yakında bir sağlık kuruluşu varsa mutlaka doktorlar tarafından çıkarılmalıdır. Ancak doktora ulaşılamadığı durumlarda
kene ezilmeden ve emdiği kan etrafa bulaştırılmadan çıkarılmalıdır.
Kene çıkarılırken ağzından veya başından cımbız veya pens
gibi bir alet yardımıyla çıkarılmalıdır. Kene çıkarıldıktan sonra
kenenin ısırdığı yer Alkol ile temizlenmelidir. Kene çıkarılsa
bile en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir.
Çıkarılan kenenin yok edilmemesi ve bir kutunun içerisinde
sağlık kuruluşuna götürülmesi de hastalık tespiti için çok
önemlidir.
manGal vE Sağlık
Yaşamımızın temel maddesi olan besinler, satın almadan tüketime kadar geçen aşamalarda sağlıklı
hazırlama ve pişirme yöntemlerinin uygulanmaması ve hijyenik koşulların yeterince sağlanamaması
nedeniyle zararlı hale gelebilmekte ve sağlığımız için gizli bir tehlike oluşturabilmektedir.
Belirli pişirme yöntemlerini
sıklıkla kullanan toplumlarda
bazı kanser türlerinin sık
görülmesi, yenen ve içilen
gıdaların tür ve miktarlarına
dikkat edilmesi gerektiği kadar
pişirme yöntemlerine de özen
gösterilmesi gerekliliğini ortaya
koymaktadır.
Yapılan araştırmalarda, gıdalara
uygulanan yanlış pişirme
yöntemleri sonucunda oluşan
bazı kanser yapıcı maddelerin
solunum ve sindirim yoluyla
alınması ile özellikle akciğer ve
sindirim sistemi kanserlerine
neden olduğu bildirilmektedir.
Yanlış pişirme yöntemleri
sonucunda oluşan kanser yapıcı
maddelerden birisi polisiklik
aromatik hidrokarbonlar (PAH)
dır. PAH'ların ızgara, dumanlanma
ve kızartma işlemleri sırasında
kullanılan yüksek ısıl işlemlerde
gıdalarda oluşmakta, mangalda
pişirilen etlerde yüksek
konsantrasyonlara çıkmaktadır.
Araştırmalarda, etin, odun ateşinin
alevine doğrudan tutulması
durumunda yüksek düzeyde, kor
üzerinde pişirildiğinde ise daha
düşük düzeyde PAH oluştuğu
saptanmıştır.
Yiyeceklerin pişirilmesi sırasında
erimiş yağların ısı kaynağı
üzerine damlaması sonucu
meydana gelen parçalanma
ile PAH oluşumu artmakta ve
atmosfere de yayılmaktadır. Bu
arada özellikle etin üzerinde
de birikmektedir. PAH daha çok
yağda depolanabildiğinden etin
yağ içeriğinin artması da PAH
miktarının artmasına neden
olmaktadır. Hamburger, biftek,
balık ve tavuk etlerinin yüksek
ısıda mangal ateşinde pişirilmesi
sonucunda PAH içerikleri
önemli ölçüde artmaktadır.
Mangaldaki kömür ve kömür
tozları, pişirilen besinlerin
üzerine sinerek karsinojen etki
yapmakta, başta mide kanseri
olmak üzere yemek borusu ve
kalın bağırsak kanserlerine neden
olabilmektedir.
Ayrıca, sıcak havalarda bozulma
riski yüksek besinlerden et ve
ürünlerinin uygun koşullarda
hazırlanmaması ve pişirilmemesi,
uzun süre bekletilmesi
sonucunda da besin zehirlenmesi
ile karşılaşılabilmektedir.
Bu nedenlerle özellikle yaz
aylarında mangal yapmak
amacıyla tüketilen besinlerin
uygun koşullarda hazırlanması,
saklanması ve sağlıklı pişirme
yöntemleri ile pişirilmesi sağlığın
korunması açısından son derece
önemlidir.
MANGAL KEYFİ İÇİN SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ
1.Mangalda pişirilmek için
tavuk eti gibi beyaz etlerin
tercih edilmesi, eğer kırmızı et
pişirilmek istenirse yağsız olması
ve içine kuyruk yağı konulmaması
gerekmektedir.
2.Yakıt olarak alevsiz yanan ladin
ağacı veya çam kozalakları, tezek
gibi kaynaklar kullanılmamalı, saf
odun kömürü tercih edilmelidir.
3.Kömür közüyle et arasında en
az 15 santimetrelik bir mesafe
bırakılmalı, etler ateşe çok
yaklaştırılmamalı, alevle yakılarak
pişirilmemelidir.
4.Etlere pişirilmeden önce terbiye
işleminin uygulanması (sıvıyağ,
sirke, limon suyu, süt, yoğurt,
tuz vb. oluşan soslar) tercih
edilmeli, bu işlemde çay şekeri
kullanılmamalıdır.
5.Çiğ veya pişmiş et ve et ürünleri
açıkta veya oda sıcaklığında
bırakılmamalı, tüketilene kadar
buzdolabı ısısında (0-4°C)
muhafaza edilmelidir.
6.Çiğ besinler ile pişmiş
yiyecekler birbirine temas
etmeyecek şekilde üzerileri kapalı
olarak muhafaza edilmelidir.
7.Mangal etlerinin yanında
mutlaka söğüş sebze, salata,
meyve gibi besinler tüketilmeli,
sebze ve meyveler iyice
yıkandıktan sonra yenilmelidir.
8.Sıcak havalarda alkol
tüketiminden kaçınılmalı, kafeinli
ve gazlı içecekler yerine de
ayran, limonata, meyve suyu
gibi içeceklerin tüketimine özen
gösterilmelidir.
SORU | CEVAP
Download