SEMPOZYUMU

advertisement
İZMİR İLAHİYAT FAKÜLTESİ ~ VAKFI YAYlNLARI
TÜRK HUKUK ve SİVASET ADAMI
SEYYİT BEY
SEMPOZYUMU
(16 Mayıs 1997)
İZMİR- 1999
"·
SEYYİT BEY'İN "HİLAFETİN lVIAHİYET-:-İ ŞER'İYYESİ"
ADLI ESERiNDE KuLLANDIGI HADİSLERİN
DEGERLENDİRİLMESİ .··
.
Prof: Dr. M. Cemal SOFUOGLU
İslam· Peygamberinin .vefat .etmeden öııce .yerine geçecek kişiyi
. tesbit ve tayin etinediğini biliyoruz. o, bu ,zatın nasıl seçileceğini, onda ne
gibi şartlarin aranacagını tafslla:tıyla beliftnıemişlerdir {I)~ Yapılan mitzakere
ve münakaşalardan sonra Hz. Ebu Bekr halife olarak seçildi. Bu
münakaşalar sırasında onun Hz. Peygamber'den "İmamlar Kureyşten
o/acaktır~~(ı) tarzında bir hadis naklettiği rivayet edilmektedir.
.
Bilindiği üzere Hz. Ebu Bekr iki, Hz. Ömer.IO, Hz. Osman 12 ve
son halife Rz. Ali 6 yıl gibi bir süre halifelik yapmışlardır. Hz. Osman
cı ı Mehmet S. Hatiboğlu
"Saltanat Karşısında Hadis, A.Ü.İ. ı:;.D. 1973 s.213 'de M. Hatiboğlu
bu makalesinde Hz, Ebu Bekr'in seçimle ve beyatleişbaşına geldiğini, eğer bu işde Arab
an'anesi tatbik edilseydi, başkanlığa, Hazrec'in reisi Sa' d b. Ubade, Emevl ulularının başı
Ebu Sütyiin, yahud Haşimllerin başı Abbas getirilir, Teym gibi nüfüzu zaifbir kabileye
mensup Ebu Bekir'i düşünen bulunmazdı, demekte· Hz. Ebu Bekr'in hillifet nutkundaki
".... , iyi işlersem, bana yardımcı olnn, yanılırsam beni doğrultun ... Allah'ın
Restilifine itaat ettiğim müddetçe oana itaat edin, onlara isyan edersem artıkhana
itaat etınek yoktur... "sözlerine işiiret etmektedir; ·
Dr. Ahmet Akbulut, "Sahabe Devn· Siyasi H;idise!ednin Kelaini Problemlere
Etkileri" adlı eserinde Hz. Ebu Bekr'in halife seçildiği gün Ensar'a karşı yaptığı
konuşmada
"Biz sizden önce müslüman .olduk'', "Biz muhiicirler Peygamber'in
aşiretindeniz", "Onun aşiretinden . olanlaı: hiliifete daha layıktırlar" Araplar bu konuda
"Kureyşten başkasını tanımazlar" dediğini ve Hz. Eb'u Bekr'in seçilişinde ehliyetten
ziyade kabileciliğin rol oynadığını ileri sürmektedir. ( age. S. 56, İstanbul 1992). ·
cıı
Hadisin 86 farklı rivayet kanalı var. Biz sadece Ahmed b. Hanbel'in Müsned'ine aldığı
{III, s. 129, 183; IV, s. 421) rivayeti vermekle iktifii edeceğiz: .:r. .ı......< G <Ji .;.ı.,.. liıı
J.,>-
G.ı.,..
.:r. ._,..;i J. Jı.; jl.i c,>;):-1 <-:-~' J U. _,$-ı ~.:;.ı.,.. Jü .ı.;. )lı <Ji .jt:--,:}- ~ G }E"
~} .;,' 41~1 jli? .,? .).) 41 Y4 );-ili ·r-L) ..Jç.Jiıl ,_;L. Jiıı j_,...J .JI .ı.,.. i jS' _;;.ı.,.. i
Lo L_.:ı.ı.,.. &.ı.,.. i diL.
~ .JI
. ~ ~ y? c,> ( .;r? l_,l...L<-1 1~ .JIJ li J IJ..U.\; .JIJ Iyi'"} Iyi'",;.--1 .JI \..dJ~ j!.o \k.. ~ ~)
•
_,...
'
• ~1 ._,-l:lıJ QJ')liiJ .:iıl ;;,;_J
?
..Jç.. r+-' d!~
110
ProfDr.MCemal SOFUoGLU
zamanında başlayan ve de~~m edip giden iç çekişmeler-iç savaşlar
sonuc~nda
Muaviye b. Ebi
yükseldiğini biliyoruz.
Süfyan'ın Şam valiliğinden halifeliğe
kadar
Hz. Ali'nin öldürülmesinden sonra Şam'da kendisine halife olarak
beyat edilen Mufiviye, daha sonra r~kiplerini de çeşitli yollarla etkisiz hale
getirmiştir. Böylece hilafet Haşimoğullarından Ümeyyeoğullarına geçmiştir.
İslam geleneğini alt üst ederek kendisini'n halifeliğe kadar yükselmesi
yetmiyormuş gibi, oğlunu da yerine.geçirmekte başarılı olması elinden hiçbir
şey gelmeyen halkı son derece üzmüştü. Bir kaç cümle ile ifade etmeye
çalıştığımız olaylara müslümanların tepkisini Mehmet S. Hatiboğlu şöyle
ifade etmektedir:
"Muaviye 'nin vefatından sonra Emevfleriim siyasi ve askeri kudreti,
önlerine dikilen her çeşid mukavemeti ezerek, sülale saltanatım İslamın
başına musallat edince, kolları kırık, boyunları bükük müttakf çevreler ile
iktidar hasretiyle · içieri yanan/ar, bu azılı! _Kimselere karşı fisıltı
gazeteciliğine ve riwiyet edebiyatma simlmaktan başkez bir müdafaa çaresi
bulamaz oldular. Bu sahada en biiyük kaynak ve destek, tabiatiyle Hz.
Peygamber 'in mdnevf saltanatından gelecekdi. Bu dahilf müstevlileri, .İslam
hilafetiyle alakalarının bulunmadığını tesbit noktasından hareketle, her
cepheden Peygamber'e vurdurtmak, tutulacak en.müessir yoldu. Zira İslam
Dünyasının şahıs planında en büyük otoritesi Hz. Peygamber 'di. Bu
otoritenin vereceği cezadan daha büyüğü düşünülebilir miydi? Gerçekten de,
yahudi ve hristiyan kaynaklarının kardeşanel Desteğiyle, bu sahada cild/er
dolusu malzeme ortaya çıkmış bulunmaktadır". 3
Sözkonusu siyasi olayların tesiriyle ortaya çıkan hadislerin başında
biraz önce sözünü ettiğimiz "imam/ar Kureyşten olacaktır" sözü
gelmektedir. Hz. Peygamber'in ağzından hadis olarak nakledilen bu sözün
sahih bir hadis olmadığı, Hz. Ebfı Bekr'e ait bir söz olduğu bugün artık
bilinmektedir <4>.
m Mehmed S. Hatiboğlu, "Sa/tanat Karşısmda Hadis", 50. Yıl, AOİF. Yayınlan No: 117, s.216-217,
Ankara 1973.
(4)
Geniş bilgi için bkz. Mehmet S. Hatiboğlu, . " İsiflm'da İlk Siyiisi Kavmiyetçilik: Hilôfetbı
r:ift>
SEYYİT BEY'İN "HİLAFETİN MAHİYET-İ SER'İYYESİ" ADLI ESERİNDE ... - lll
Bu söz, İslami ilkeler açısından doğru olmasa da, günün soya! ve
kültürel şartları açısından bir realiteyi ortaya koyduğu bilinmelidir.
Gerçekten de Kureyş kabilesi dışında herhangi bir kabileden seçilecek yeni
bir halife iktidarı veya düzeni sağlayamayacaktı. Her ne kadar Kur'an noktai nazarından Allah'ın yanında en üstün olan ise de <sı , Hz. Peygamber'in
ashabı söz devlet başkanlığı olunca eski geleneklerine daha uygun hareket
etmiş· gibi görünmektedir. Ancak burada Kureyş kabilesinderi olduğu için
seçilen Hz. Ebı1 Bekr' in · halifeliğe en layık kişi olduğu, tamamiyle
kabilecilik açısından seçilmediğini, zira onun Kureyş iÇindeki o:Ymağının
güçlü bir oymak olmadığı da gözden ırak tutulmamalıdır <Gl.
sonra, sözü Seyyid Bey'e getirebiliriz. Hakkında
yeterli bilgi verilen Seyyid Bey "Hilafetin · Mahiyyet-i
Şer'iyyesi" adlı meşhur eserinde (hitabesinde) şöyle demektedir: "<,Hilafet»
mes 'e lesi, dfnf bir nıes 'ele olmaktan ziyade dünyevf ve siyası bir
mes 'e/edir ve doğrudan doğruya milletin kendi işidir. Bunun içindir
ki, nusus-ı şer 'iyyede bu mes 'ele hakkında tafsflat yoktur. Halife ncisıl
nasb ve ta 'yfn olunur Hilafetin şera'ti nedir, her halUkarda ve her
zamanda halife nasb ve ta 'yfni millet-i İslamiyye üzerine vacib midir?
gibi mesa 'il hakkında ne Kur 'an-ı Kerfm 'de, ne de ehadfs-i
Nebeviyyede bir sarahat, açıklık yoktur.
Bu
açıklamalardan
diğer tebliğlerde
Hilafet mes 'e/esi eğer bazılarının zannettikleri gibi mesail-i
asliyye-i dfnfyye olsaydı, tırnak kesmek ve saka! salıvermek gibi en
fer 'f ve ada b ve 'adata ve umur-ı sıhhfyeye müte 'al/ik mesailde bir
çok vesayada bulunan Hazret-i Peygamber, zikrolunan hilafet
mes 'eleleri hakkında da sarfh ve kat 'f beyanaıda bulunurdu. Halbuki
bulunmamış, ihtiyar-i sükut eylemiştir".
"Gerçi hilafet hakkında hiç de hadis-i şerifyok değildir, vardır. Fakat
bu babda varid olan hadfs/er "İmamlar, Kureyşten olur. Bir zam'anda iki
Kureyşliliği", A.O.i.F. Dergisi, XXIII, s.l21-213, Ankam 1978).
ısı Hucuıiit, (49), 13.
161
Krş. Hatiboglu-Akbulut.
112
ProCDr.MCemal SOFUoGLU
hafifeye bey 'at olunduleta diğerini yani ikincisini · !dm olursa olsun
öldiirünüz" gibi iki üç hadisten ibarettir. Bunlar ise halifeniri ·tayiiı şekline
ve hilafet şartlarına dair olan mes 'eleleri hal/etrneğe kdfi değildtr. " m
Seyyid Bey' in fikirlerinin. bir
kısmına katılmamak
Hz. Peygamber nilafet işini ümmetine
mümkün
değildir.
bırakmıştır. Ne Kur'an-ı Kerim'de ve
ne de sahih hadislerde bilafetle ilgilj bir mes'eleye rastlanmaz. S~yyid Bey
bu .konularda son derece sağlıklı düşünürken bizce uydurma olduğu açıkça
belli olan bir had.ise takılıp kalmaktadır. Bu konularda hiç hadis yoktur,
dedilct;en sonra gerçi iki üç hadis vardır demekte ve sözkonusu bu uydurma
hadisi zikretmektedir. Seyyid Bey; kanaatimizce burada tutarlı değildir. Zira
bir konunun naslarca açıklanması için o konuda birçok ayetin ya da hhdlsin
mi· olması gerekir?.· icabında bir tek ayet ya da hadis b İle delH olarak
yeterlidir. Orucun yada haccın farz oluşu konusunda birçok ayet mi vardır?
Seyyid Bey' e . düşen birkaç hadis. vardır deyip. mes'eleyi ba.Site
indirgemekten ziyade sözkonusu hadisin Kur'ftn-ı Kerim'in ruhuyla ve
peygamberi zihniyetle uyiışmadığını ortaya koymakta olmalıydı. Seyyid Bey
konuşmasında daha sonra şu hadise yer vermektedir: ''Hilôfet benden sonra
otuz senedir. Ondan sonra ısırıcı saltimata münkalib oluf". <B> .
Seyyid Bey, bazılarının bu_ hadise zayıf dediğini, ama bunun doğru
olmadığını; aksine hasen hadis olduğunu ifade etmektedir. Bilginimiz burada
hadis ıstılahiarı hakkında bazı bilgiler ·aktardıktim sonra bu hadisirt en
mfıteber akaid kitaplarında bulunduğunu belirtmektedir. Seyyid Bey
sözlerinde kesinlikle "gıllu.:giş" bulunmadığını, · riya · ıçın böyle
konuşmadığını, sözkonusu açıklamalarını sad(.;Ce İslamiyet' e hizmet için
yaptığını "Din-i İslam' ı bir takım hurafatdan teitl!h için söylediğini" alkışlar
arasında seslendirmektedir. Ona göre ısırıcı saltanatdan. maksad "saltanat-ı
zalime"dir. Mecaz yoluyla söylenmiştir, istiare vardır.
Seyyid Bey'in konuşmasında (eserinde) yer verdiği bir hadis de şudur: .
"Bir zamanda iki halifeye bey' at oluridukta diğerini öldürünüz''.
m Seyyid Bey, Hildfetin Mdhiyyet-i Şer'iyyesi, s.I0-1 L
ısı Ahmed b. Hanbel,
Tirın_izl,
Müsned, V, s. 44, 50, 404, 220, 221; N, s.273; Ebu Diivud, Sünen, K. Sünnet, 8;
Sünen, Fiten 48.
SEYYİT BEY'İN "HİLAFETİN MAHİYET-İ SER 'İYYESİ" ADLI ESERiNDE ... - 113
Zikrettiğimiz bu hadisleri deHI olarak alan Seyyid Bey, hiliifetin iki
çeşit olduğu
kanaatindedir. Birinci çeşit halife! ik, ilk döıi halifenin bilafetidir
ki, bu "hakiki hilafet"tir. İkinci çeşidi ise "sur1-şekll hilafet"tir. Bu görünüş
itibariyle hilafet şeklinde ise de haklkatde hilafet değildir. Belki, mülk ve
saltanattan, tağal)üb ve tasallutdan ibarettir, padişahlıktır. .. Bütün ehl-i
sünnet alimlerinin ittifakla beyan ettikleri bir hakikat vardır ki, Emevi ve
Abbasilerin bilafeti bu kabildendir. Çünkü bunların bilafeti milletin arzu ve
seçimiyle meydana gelmemiştir. Kahr ve istila, cebr ve tağallüb yoluyla hasıl
olmuştur.
Osmanlı padişahlarının
saltanata olan
hırs
ve
tamalarından dolayı
nice
masum ve günahsız şehzadenin kanının döküldüğünü belirten Seyyid Bey
"İslamiyet gibi, yüksek bir din, böyle bir saltanat-ı kahireyi kabul eder mi?
Mutlak adil olan Cenab-ı Hakk "Benim ahdim ziilimlere ulaşmaz"<9 ı
buyuruyor. Böyle kahir ve müstebidd bir hükumeti İslam dinine nisbet
ederek adına "İslam hilil.feti" demek dost ve düşmana karşı İslamiyet'i tahkir
olur. Bu nevi hükumetler hilafet değil, Peygamber Efendimiz'in
huyurdukları gibi ısırıcı saltanattan ibarettir. Onun içindir ki Peygamber
Efendirniz ·gaibten (gelecekten) haber vermek suretiyle bir mucize kabilinden
olarak "Benden sonra hilafet otuz senedir, ondan sonra ısırıcı-zulmedici
krallık olur'' demiştir.
Seyyid Bey'in Emevl, Abbas! idarelerini hatta Osmanlıların bazı
tenkidine elbette denecek bi: şey yoktur. Ancak şu soruyu
sormalıyız. Emevl ve Abbasllerin hiliifetinin gerçek hilafet değil, şekli bir
hilafet oluşu adaletten uzaklaşıp uygulamalarında zulme yer verdikleri için
mi? yoksa Hz. Peygamber'in "Hilafet benden sonra otuz senedir..."
hadisinden dolayı mı? böyle bir hadis olmasaydı bu zalim Emev'i' ve AbbasJ
halifeleri meşru mu olacaktı? Ya da sözkonusu"hadis muvacehesinde ikinci
Ömer diye meşhur olan Emevl halifesi Ömer b. Abdulazlz hakkında ne
uygulamalarını
diyeceğiz.
lO)
Bakara (2), 124.
ProCDr.MCemal SOFUoGLU
114
Görüldüğü gibi Seyyid Bey hakikatı savunmaktadır. Emevi ve Abbasi
idarelerine bir İslam idaresi diyebilmek oldukça zordur. Ancak onun delilleri
de sağlam değildir. Mehmet Hatiboğlu "İmamlar Kureyştendir" sözünü hadis
zanneden büyük İslam alimlerininkonuyu açıklayabilmek için ne sıkıntılar
çektiklerinin acı örneklerini adı geçen makalede vermektedir. Bu
bilginierimize Seyyid Bey' i de ilave edebiliriz.
Her
şeyden
önce delil olarak
aldığı
hadislerin tümü
-mı1teber
hadis
mecmualarında bulunsa bile- uydurmadır. "İmamlar Kureyştendir" şözü Hz.
Peygamber'e değil, fakat Hz. Ebı1 Bekir'e aittir. O, Hz. Peygamber'in
kurduğu devletin istikrarını Kureyşli bir halife tarafından sağlanabileceğine
inanıyordu. Kabul edelim ki devrin sosyal ve kültürel ortamında başka bir
türlü mümkün değildi. "Hilafet benden sonra otuz senedir" sözü de Hz.
Ali'nin hilafeti dönemini müteakip günlerde Hz. Ali taraftarlarının Emevl
saltanatını tenkid etmek, gayr-i meşru olduğunu halka anlatabilmek için
uydurup Peygamber' e atfettikleri bir sözdü. Seyyid Bey' in ve ondan önce
pek çokalimin dediği gibi Hz. Peygamber gaybdan haber vererek durumu
bildirmiş değildi. Onun gayba dair bilgisi olamayacağını belirten ayetleri
te'vil etsek bile şu s~ru karşımıza çıkacaktır: İlk dört halifenin her biri
görevlerinin sonlarına doğru "otuz seneden bu kadar sene azaldı. Artık Hz.
Peygamber'in belirttiği günler yaklaşıyor" diye hiç mi düşünmemişlerdir?!.
Evet, Hz. Peygamber kendi yerine geçecek kişiyi teyin ve tesbit
bu konuyu halkına bırakmıştır. Bunu İsimlendirmemiz gerekirse en
uygun kelime C~mhuriyettir. İlk müslümanlar dünya_ milletleri için örnek bir
toplum ve idare kurmuş olmalarına rağmen, ne yazık ki sonrakiler bul}u
devam ettirememişlerdir. Problemlerimizin kaynağında büyük ölçüde mevzı1
hadislerin yattığını bilmeliyiz.
etmemiş,
Download