C. Senatosu B : 4 fatkat ocunla da kalınmadı, geride bıraktığımız dö­ nemdeki iktidarların, üç yıllık dönem iktidarlarının en azmdan bir kanadı, kamu görevlilerinin büyük bir bölümünü bu tür derneklere girmeye zorladı. Amacından taşmış, demokraside yeri olmayan, ka­ mu görevlilerinin girmeleri, üye olmaları asla uy­ gun olmayan bazı derneklere geride bıraktığımız üç yılda iktidarın bir kanadı memurları girmeye zor­ ladı, polisleri girmeye zorladı, öğretmenleri bu tür derneklere girmeye zorladı ve bazı görevlerde yük­ selebilmek için veya yerini koruyabilmek için bu tür derneklere girmek âdeta kamu görevlileri için kaçı­ nılmaz duruma getirildi. Böylelikle yapılmaması gereken bazı şeyler yapı­ lırken, yapılması gereken bazı şeyler de yapılmadı, ihmal edildi. Örneğin, iç güvenlik kuvvetleri ve önlemleri bağışlanmaz bir ölçüde ihmal edildi. Biraz önce konuşan değerli Kars Senatörünü istifade ede­ rek dinledim, emniyet kuvvetlerinin yetersizliğiyle ilgili, Kars'taki, Ardahan'daki polis sayısının yeter­ sizliğiyle ilgili bütün söylediklerine katılıyorum; bun­ lar gerçektir ve söyledikleri yalnız Kars için, Arda­ han için gerçek değildir; söyledikleri Elâzığ için ger­ çektir, Ankara için gerçektir, Adana, İstanbul ve Türkiye'nin pek çok yeri için gerçektir. 8 . 11 . 1978 O : 1 Üstelik, araçları gereçleri çok eksikti. Sayın se­ natörün o bakımdan söylediği de doğru ve bu eksik­ lik bir ölçüde hâlâ sürüyor. Taşıt bakımından eksik­ liklerini, ekonomik zorluklarımıza rağmen, büyük ölçüde giderdik emniyetin ve savcıların. Nasıl gider­ dik?... Başka kamu kuruluşlarının bir kısım taşıtları­ na el koyarak polise verdik, savcılara verdik, o şe­ kilde eksikliği bir ölçüde giderdik; ama telsiz eksikli­ ği akıl almaz ölçülerde idi ve maalesef bugünden ya­ rına, çarşıya, çıkıp, herhangi bir memlekette çar­ şıya çıkıp ihtiyacınız olan telsizi de alamıyorsunuz. Frekansına göre, belli teknik koşullarına göre bun­ ları aylar önceden ısmarlamanız lazım. Bu gereksin­ meyi karşılama yolundaki adımları da ancak bu yıl Hükümet kurduktan sonra biz atmaya başladık ve sonuçlarını ancak belli bir süre içinde alabiliyoruz. Öte yandan, emniyet kuvvetlerinin, hele çağı­ mızda etkinliği büyük ölçüde, birtakım destekleyici teknik hizmetlere bağlıdır, hatta bilimsel denebile­ cek hizmetlere bağlıdır. Örneğin, adli tıp, parmak izi, balistik, bomba sökme, hatta fizik, kimya; bu alanlarda güvenlik açısından yüksek düzeyde yetiş­ miş geniş kadrolara gereksinme vardır. Yalnız o ka­ dar da değil, bu kadroları nasıl değerlendirebileceği­ mizi bilmek lazımdır. Birçok ilimizdeki polis sayısı, örneğin bundan 10 yıl öncekinden veya 5 yıl öncekinden daha az­ dır; hatta Hükümete geldiğimizde, jandarma sayı­ sı bundan 10 yıl öncekinin altında idi. Üstelik, öne­ mi artmış birçok merkezde polis sayısı, emniyet gö­ revlileri sayısı, artan şiddet eylemleriyle toplum suç­ larıyla birlikte artacak yerde azalırken, bununla da kalınmadı, bunların eğitim düzeyleri akıl almaz dere­ cede düşük tutuldu sayın senatörler. Bu bakımdan da Türkiye'de emniyet kuvvetleri, geride bıraktığımız yıllarda akıl almaz derecede ih­ mal edilmiştir. Böyle bir ihmalin bulunduğunu mu­ halefetteyken seziyorduk; fakat iktidara geldiğimiz­ de, bu hizmetlerinde ve genel olarak polisin eğitimi­ nin ne derecede ihmal edildiğini gördüğümüz vakit, bizim tahminlerimizi ve kaygılarımızı çok aştığı ka­ nısına vardık. Bunu, en açık bir kamuyla takdirlerinize sunmak isterim: Çoğu ortaokul bitirmiş, ondan sonra uzun yıllar hayata atılıp ortaokulda öğrendiklerinin de bü­ yük bölümünü unutmuş kimseler polis eğitimine alın­ dı, iki aylık, sadece iki aylık eğitim verildi bunlara ve ondan sonra sırtlarına üniforma giydirildi, ellerine tabanca verildi ve «Sen polissin, bu memlekette can güvenliğini, mal güvenliğini sen sağlayacaksın» diye sokağa salındılar. Yani, bir yandan hele artan olay­ lara göre sayıları çok azdı, bir 3?andan da var olan polislerin, büyük kısmının iyi niyetine her zaman inandım ve inanıyorum; bunu her halde sayın sena­ törler hatırlarlar, her vesileyle muhalefet yıllarında da söyledim; ama ne kadar iyi niyetli olursa olsun çoğu, bunların büyük bir bölümü böylesine düşük bir eğitim düzeyinde idi. Size birkaç örnek vermek isterim sayın üyeler: Örneğin, Rahmetli Fendoğlu'na gönderilen bom­ badan sonra, bir - iki bomba daha yakalandı. O sı­ rada danışman olarak, uzman olarak yararlandığı­ mız İngiliz uzmanlar, Scotland Yard'dan gelmiş uz­ manlar vardı. Onlarla konuşurken şunu öğrendik ki, Türkiye'de bir bomba yakalandığı vakit o bomba sökülemiyor; ancak patlatılabiliyor. Patlatıldığı za­ man da içindeki kanıtlar yok olup gidiyor. Türki­ ye'de bir bombayı patlatmadan sökebilecek bir uz­ man aramaya başladık. Hiçbir Devlet kuruluşunda bunun bir tek uzmanını bulamadık. İngiltere'den uçakla uzman getirttik. O sırada bulunan bombaları patlamadan sökme olanağını bulduk. Emniyet Ge­ nel Müdürlüğünün birçok zeki elemanları var, sü­ ratle onlardan bir ekip yetiştirdik. Türkiye'de yıl- — 90