alanlara... - Yeni Dünya İçin Çağrı

advertisement
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Nisan 2015 • Fiyatı: 1,00 TL
1 MAYIS’TA
ALANLARA...
Fotoğraf: Ali Osman Abalı
BEDAŞ DİRENİŞİ 200. GÜNÜ
GERİDE BIRAKTI

TÜRK İŞ’TEN KIDEM
TAZMİNATI İÇİN EYLEM

Tunus Dersleri
Güvercin Anıldı

TEZ KOOP İŞ SENDİKASI
İSTANBUL 1 NO’LU ŞUBE...

TEZ KOOP İŞ SENDİKASI 10.
OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI
Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
1 MAYIS’TA ALANLARA…
2
İşçi sınıfının birlik, mücadele, dayanışma günü 1 Mayıs
yaklaşıyor.
Biz işçilerin yaşadığı sorunlar
saymakla bitmez. İşsizlik, kölece
çalışma koşulları, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, güvencesizlik, düşük ücretler, iş cinayetleri
vb. bu sorunların en önemlileri.
Çalışan, yaratan, üreten biziz.
Yönetenler, zenginleşen onlar.
Yani kapitalistler!
Ücretli köle durumundayız.
Ölmeye çok, yaşamaya az bir ücretle yaşamaya, ayakta kalmaya
çalışıyoruz. Kendi gücümüzün
farkında değiliz. Örgütlü değiliz.
Bilinçli değiliz. Egemen sınıf partilerinden kurtuluş bekliyoruz.
Gücümüzün farkına varmalı,
bilinçlenmeli ve örgütlenmeliyiz.
Sorunlarımızı dile getirmek
için kendi bayramımız olan 1
Mayıs’ta alanlara çıkmalıyız.
Taleplerimizle, gücümüzle alanları doldurmalıyız.
1 Mayıs yaklaşırken, İstanbul’da
1 Mayıs’ın nerede kutlanacağı konusu öne çıkıyor.
İstanbul Valisi Vasip Şahin
katıldığı bir televizyon programında 1 Mayıs ile ilgili bir soruya;
“Toplantı ve gösteri yapılabilecek
yerler belli. Taksim bunlardan biri
değil” yanıtını verdi.
Vali’nin bu açıklamasına DİSK
ve KESK’ten yanıt gecikmedi.
DİSK, KESK 1 Mayıs’ta Taksim’de
olacaklarını, yasağı tanımayacaklarını açıkladılar.
Türk İş ise bu yıl 1 Mayıs kutlamasını Zonguldak’ta yapmaya
karar verdi.
Taksim 1 Mayıs alanının biz işçiler için özel bir önemi var. 1977 1
Mayıs kutlamasında, işçi sınıfının
alanı dolduran gücünden korkan
devlet alanı kana boyadı. 34 işçi
kardeşimiz katledildi. Yüzlercesi
yaralandı.
Bu katliamdan sonra, uzun yıllar Taksim alanı 1 Mayıs kutlamalarına kapatıldı.
Taksim’in 1 Mayıs’a kapatıldığı
yıllarda, Taksim’e çıkmak için verilen mücadeleler içinde devrimciler katledildi. Onlarcası yaralandı.
Yüzlercesi, binlercesi gözaltına
alındı. Uzun yıllar can bedeli verilen mücadele sonucu, hükümet
Taksim alanını 1 Mayıs kutlamasına açmak zorunda kaldı. Fakat
bu uzun sürmedi. Son iki yıldır
Taksim alanı 1 Mayıs kutlamalarına yeniden kapatıldı. Sadece
1 Mayıs değil, gezi direnişinden
sonra Taksim alanında her türlü
gösteri, eylem yasaklandı.
1 Mayıs’ı Taksimde kutlamayı
talep etmek doğrudur. 1 Mayıs’ı
Taksim’de kutlamak için yasağı
zorlamak doğrudur. Ancak bu
yapılırken, 1 Mayıs kutlaması bir
alana sıkıştırılmamalıdır. Taksim
ilke haline getirilmemelidir.
Dikkat edilmesi gereken diğer
bir nokta da şudur: 7 Haziran’da
25. dönem genel seçimleri yapılacak. Seçim ortamında olması olası
provokasyonlara da dikkat etmek
gerekiyor.
AKP ile diğer düzen partileri
-CHP, MHP, BBP, SP, DP, DSP,
DYP, vb.- arasındaki dalaşta taraf olmamalıyız. Egemenler arasındaki kayıkçı kavgasında taraf
olmamalıyız. 1 Mayıs kutlamasını
bunlar arasındaki kavgaya heba
etmemeliyiz.
Bizim yapmamız gereken egemenlerin kavgasından bağımsız
sınıf mücadelesini geliştirmek
olmalıdır. Biz işçilerin bağımsız
siyaseti olmalıdır. Bağımsız sınıf
mücadelesi olmalıdır. Sermaye
partilerinin, düzen partilerinin
iktidarında ezilen, sömürülen
hep yine biz olacağız. Bunu istemiyorsak, “hepiniz aynısınız, hepinize, topunuza hayır” demeyi
bilmeliyiz.
Peki, seçimde ne yapmalıyız?
Türkiye’nin en önemli sorunu
burjuva anlamda da olsa demokratikleşme sorunudur. Faşizmin
çözülmesi ve demokratikleşme
sürecinin ilerletilmesi için Kuzey
Kürdistan’da yaşanan savaşın bitirilmesi gerekiyor. Savaşın sonlandırılması hem Kuzey Kürdistan’da
hem de Türkiye’nin diğer alanlarında sınıf mücadelesinin öne
çıkmasının yolunu açacaktır. Sınıf
mücadelesi için şartları olgunlaştıracaktır. Biz işçiler bu yüzden
Kuzey Kürdistan’da yürüyen ve
gelinen yerde artık halklara hiçbir
yararı olmayan savaşın sonlandırılmasından yana olmalıyız. Kürt
ulusal Hareketinin HDP üzerinden parlamento içinde olması bu
açıdan yararlı ve gereklidir.
HDP yalnızca ulusal sorunda
değil, birçok başka sorunda da
burjuva demokratik hakları savunan bir partidir. Bu partinin parlamentoda temsili, liberal burjuva
görüşlerin parlamentoya taşınması, Kuzey Kürdistan/Türkiye de
faşizmin çözülme sürecinin ilerletilmesi açısından da yararlıdır.
HDP’nin %10 barajı aşamaması,
parlamento dışında kalması, öncelikle yürüyen savaşın sonlandırılması açısından da olumsuz bir
rol oynayacaktır.
Biz bu nedenlerle seçimlerde
HDP’ye destek vermeli, oy vermeliyiz. HDP’ye destek vermemiz, HDP’yi devrimci bir parti
olarak gördüğümüz, HDP’ye
eleştirilerimiz olmadığı anlamına
gelmemelidir.
HDP bir yanı ile Kürt ulusal
hareketinin legal partisi olarak,
Türk şovenizmine ve Türk devletinin Kürt ulusu üzerindeki milli
baskıya karşı çıkan tavrıyla, diğer burjuva partilerinden ayrı, bu
noktada demokratik bir mücadele
yürüten bir partidir. HDP’nin
savunduğu görüşler burjuva demokrasisi sınırlarını aşmıyor.
HDP reformist bir burjuva partisidir. HDP’ye getirdiğimiz eleştirilerden vazgeçmeksizin onu seçimde desteklemeliyiz.
Halk ların Kardeşliği için,
Kuzey Kürdistan’da savaşın durması için oylar HDP’ye!
18.03.2015
BEDAŞ DİRENİŞİ 200. GÜNÜ GERİDE
BIRAKTI
200 gün önce can güvenliği
talep ettikleri için işten atılan
BEDAŞ işçileri direnişin 200. gününde yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi.
Taksim Talimhane bölgesinde
bulunan Simit Sarayı önünde toplanan işçilerin yanı sıra, birçok
devrimci, demokrat kişi ve kurumlar da yürüyüşe destek verdi.
Toplanma yerinde BEKSAV üyelerinin müzik yapmasıyla işçiler
halay çekti.
Yürüyüşe destek veren kur u m la r: HDP, E SP, EM EP,
LÖB, EMEK Gençliği, Kuzey
Ormanları Savunması, Üniversite
Öğrencileri, DİSK, milletvekilleri vb. Yürüyüş boyunca: “Atılan
İşçiler Geri Alınsın!, Yaşasın
Sınıf Dayanışması!, “Hırsız CLK!,
Bedaş İşçisi Direnişin Simgesi!”
vb. sloganları atıldı.
İşçiler sloganlar eşliğinde
BEDAŞ önünde bulunan direniş çadırına geldi. İşçiler adına
Enerji-Sen Başkanı Ali Duman
bir konuşma yaptı. Konuşmasında
: “Bizler can güvenliğimiz için
bu direnişi başlattık. BEDAŞ
Ermenek olmayacak…” dedi. Ali
Duman’ın ardından Süleyman
Çelebi kısa bir konuşma yaptı.
Süleyman Çelebi’nin ardından
direnişe destek için gelen Ülker
İşçileri, Maltepe İşçileri ve direnişte olan BEDAŞ işçileri adına
kısa konuşmalar yapıldı.
Konuşmalar yapıldıktan sonra
önce ENERJİ-SEN adına basın
açıklaması okundu, ardından İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
üyesi Coşkun Canıvar, Şubat ayı iş
cinayetleri raporunu açıkladı.
Basın açıklamasının ardından
Emeğe Ezgi türküler okuyarak
mini bir konser verdi. Konserin
ardından Yaşar Kemal anıldı. Kitle
“Yaşar Kemal Onurumuzdur!”
sloganı atarak dağıldı.
02.03.2015
Koc ael i Gebze’ de Ku r u lu
bulunan ve 739 işçinin çalıştığı Namet Entegre Et ve Et
Ürünleri Fabrikasında Tekgıda-İş
Sendikası’na üye oldukları için
10’u kadın olmak üzere 22 işçi işten atıldı.
Namet patronu, işten çıkarmaya
gerekçe olarak "performans düşüklüğü", "tuvalet ya da yemekten
dolayı üretime geç başlanmasını”
gösterdi. Ancak asıl neden, işçilerin Türk-İş'e bağlı Tekgıda-İş
Sendikası'na üye olmalarıydı.
Tekgıda-İş yaklaşık 5 aydır fabrikada örgütlenme çalışması yürütüyor. Ağır çalışma koşulları,
düşük ücretler, ödenmeyen mesailer, hafta sonu yaptırılan zorunlu
mesai, amirlerden işitilen hakaret
vb. nedeniyle işçiler sendikaya üye
oldular. Patronun örgütlenmeye
verdiği cevap, işçileri işten atmak
oldu.
İşçiler fabrikada zorunlu olarak
12-14 saat çalıştırılıyor. Ancak
mesai ücretleri hiçbir şekilde tam
olarak ödenmiyor. Üretim boyunca işçilerin tuvalete gitmemesi
için su içmeleri yasak!
Sendikaya üye olan işçiler "ikna
odaları"na çekilip zorla istifaya etmeye zorlanıyor. İşveren vekilleri
işçilerin evine giderek sendikadan
istifa etmesi için işçileri ikna etmeye çalışıyor. İstifa etmeyen iş-
çiler ise işten çıkarılıyor. Baskılar
bununla da bitmiyor. İşçilerin
e-devlet şifreleri de isteniyor ve
sendikadan istifayı işveren kendi
eliyle yapıyor. Tüm bunları tespit eden Tek Gıda-İş Gebze Şube
Başkanı Yunus Durdu, Gebze
Adliyesi'ne giderek sorumlu-
lar hakkında suç duyurusunda
bulundu.
Tekgıda-İş Sendikası yaşananları protesto etmek, işçilerin geri
alınması, Namet patronunun sendikal örgütlenmeye saygı göstermesi için 3 Mart’ta Namet önünde
basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına, Tekgıda-İş
Sendikası’na üye işçiler, Petrol
İş Gebze Şubesi, SGBP Kadın
Koordinasyonu, Tez Koop İş
Sendikası İstanbul 1 No Şube yönetimi katıldı.
03.03.2015
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
NAMET’DE İŞTEN ÇIKARMA
3
YURT GAZETESİ ÇALIŞANLARI TİS’Sİ
YAPILMAMASINI VE İŞTEN ATMALARI
PROTESTO ETTİ
2 4 Ş u b a t g ü nü Tü r k i ye
Gazeteciler Sendikası, Yurt gazetesinde çalışan işçilerin işten atılmasını protesto etti. Sendikanın
Çalışma Bakanlığı’nca yetkili
sendika olmasına rağmen, işverenin Toplu İş Sözleşmesi masasına
oturmaması üzerine gazetenin
bulunduğu Mecidiyeköy Profilo
Alışveriş Merkezi önünde toplanan gazeteciler, sendikalar ve
sivil toplum örgütleri basın açıklamasına destek verdiler. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti, Tez Koop
İş, Haber İş, Petrol İş, Deriteks gibi
sendikalarda destek verdi.
“Sendika hakkımız söke söke alırız! Susma haykır sendika haktır!
Atılan işçiler geri alınsın! Yaşasın
sınıf dayanışması!” Sloganlarıyla,
Yurt gazetesi sahibinin hukuk tanımayan tavrını değiştirmeye ve
gazete çalışanlarını işe almaya davet etti.
Yurt gazetesi çalışanlarının sorunlarını anlatan TGS genel başkanı Uğur Güç; “CHP milletvekili de olan Durdu Özpolat’ın bir
an önce gelip TİS masasına oturmasını, lafta değil gerçekte sosyal demokrat olduğunu göstermesi lazım. Atılan işçilerin geri
alınması ve ödenmeyen ücretlerin derhal müzakere masasında
sendika olarak bizimle görüşerek
haletmesini istiyorum. Çalışma
Sosya l Güven l i k Ba ka n l ığ ı,
Yurt gazetesinde çalışanların
çoğunluğunun sendikalı olduğunu tespit ederek TGS’nı yetkili
sendika ilan etmiştir. Yurt gazetesini gazete yapan çalışanlarıdır, gelin masaya oturun makul
talepleri kabul edin. Bu gerçekleşmediği takdirde grevde dahil
olmak üzere her türlü meşru hak
arama yöntemini kullanacağız”
dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
genel sekreteri Sibel Güneş,
Haber İş İstanbul 1 No’lu şube
başkanı Engin Başçı, Türk İş
Konfederasyonu 1.bölge temsilcisi
Faruk Büyükkucak “grevse grev,
direnişse direniş” dedi…
TGC Genel Sekreteri Sibel
Güneş: “Gazetecilere ve gazete
çalışanlarına dönük hak ihlal-
lerini kınıyorum. Gazetecilerin
daha özgürce haber yapması
zamanında parasını alması gerekir. TİS yapma hakkını kimse
engelleyemez. Biz her koşulda
gazeteci arkadaşlarımızın yanındayız” dedi.
Yurt gazetesi çalışanlarının
sorunlarını diğer çalışan sınıf
kardeşlerimizden farklı değildir.
Anayasal haklarını kullanan işçiler sendikalı olmuştur. Yurt gazetesi işvereni diğer işverenler gibi
en fazla sömürüyü nasıl yapacağını hesaplamaktadır. Biz çalışanlara düşen görevse onların çarkını
tersine döndürmek olmalıdır.
Sermaye sınıfının hukuksuz kuralsız ve kölece dayattığı çalışma ve
yaşam koşullarına hayır diyoruz.
Örgütlü işçi sınıfı her şeydir, örgütsüz işçi sınıfı hiç bir şey! Onun
için bulunduğumuz çalışma alanlarımızda örgütlülüğü güçlendirelim. Patronların kölece sömürü
koşullarına da dur diyelim.
25.02.2015
Yeni İşçi Dünyası okuru
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
SAĞLIK EMEKÇİLERİ BİR GÜNLÜK İŞ BIRAKTI
4
Kuzey Kürdistan Türkiye’nin
birçok kentinde sağlık emekçileri,
14 Mart Sağlık haftası dolayısıyla
“sağlığımız ve halklarımız için”,
'Sağlıkta dönüşüm' programına
karşı ve sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle yürüyüş eylemleri gerçekleştirdi. Mersin Devlet Hastanesi
önünde saat 12.00’de bir araya
gelen sağlık emekçileri, "Eşit, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde ve
parasız sağlık hizmeti, şiddetsiz,
angaryasız çalışma ortamı, fiili
hizmet zammı, insanca yaşamaya
yetecek ve emekliliğimize yansıyacak temel ücret istiyoruz" pankartı
açtı. Hastahane Caddesi ve İstiklal
Caddesini trafiğe kapatan sağlık
emekçileri, Özgür Çocuk Parkı'na
doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşe,
SES, Türk Tabipler Birliği, Aile
Hekimleri Derneği'nin yanı sıra,
Türk İş ve DİSK’e bağlı sendikalar, HDP Mersin İl Örgütü, CHP
Mersin Milletvekilli Aytuğ Atıcı
ve birçok sivil toplum kuruluşu
temsilcisi katıldı.
"Sağlıkta taşeron ölüm demektir", "Sağlık haktır satılamaz" ve
"AKP sağlığa zararlıdır" sloganları
atılan yürüyüşün ardından açıklamayı yapan Mersin Tabip Odası
Genel Sekreteri Mehmet Antmen,
sağlığımız, haklarımız ve halkımızın sağlığı için bu gün acil
servisler dışında sağlık hizmeti
vermediklerini belirtti. Sağlık çalışanlarının çalışma koşullarına
dikkat çeken Antmen, "Özel de
ciro, kamu da performans baskısı
var" diye konuştu. Sağlık çalışanlarının kötü çalışma koşullarından en çok hastaların zarar gördüğünün altını çizen Antmen, sağlık
çalışanlarının koşullarının düzeltilmesi için Sağlık Bakanlığı'nı acil
göreve çağırdı. Sağlık Bakanı’nın
Sağlık bakanı yerine sandık bakanı olduğunu ifade eden, Mersin
Aile Hekimleri Derneği Başkanı
Dr. Gürbüz Şen, "Nitelikli sağlık
hizmetine bütün yurttaşlarımızın ücretsiz ulaşabilmesini ta-
lep ediyoruz.
Bakanlığa çağrımızdır. Birinci
basamakta çalışanlarına her
g ü n yeni bir
göre v d ay atmaktan vazgeçi n. Bu rada n
bir kez da ha
hatırlatıyoruz.
Nitelikli sağlık
hizmetine bütün yurttaşlarımızın ücretsiz
ulaşabilmesini
talep ediyoruz.
Bakanlığa çağrımızdır. Birinci basamakta çalışanlarına her gün yeni bir görev
dayatmaktan vazgeçin. Ocak ayı
başından beri her Cumartesi günü
olduğu gibi 14 Mart’ta da aile hekimlerinin ve ASM çalışanlarının nöbet direnişinin süreceğini
buradan bir kez daha hatırlatıyoruz. Biz sağlık alanındaki tüm
örgütler dayanışma içinde mücadelemizi “herkes için, alan için de
veren için de sağlık” gerçekleşene
dek sürdüreceğiz." diye konuştu.
Herhangi bir müdahalenin olmadığı eylemde kitle olaysız bir şekilde dağıldı.
14.03.2015
Yeni İşçi Dünyası/Mersin
TAŞERONA HAYIR!
Kartal'daki Anadolu Adliye
Sarayı'nda çay ve yemek hizmetlerinin ihalesini alan Evrensel
Hazır Gıda, hiçbir gerekçe göstermeden 60 işçiyi işten çıkardı.
İşten çıkarılanların yarısından
çoğunu kadın işçiler oluşturuyor. İşçiler kimliklerine bakılarak
Alevi, Kürt, Dersimli, Sivaslı vb.
yerlerden olanların işten çıkarıldığını, namaz kılan kılmayan
işçiler olarak gözlemlendiklerini
belirttiler. İhaleyi yeni almış olan
Evrensel Hazır Gıda'nın yemeklerinde kullandığı malzemelerin uygunsuz olduğu gerekçesiyle Sağlık
Bakanlığı’nın kara listesinde olduğu da verilen bilgiler arasında.
BES İstanbul 3 No’lu Şube yönetici ve üyeleriyle yapılan basın
açıklamasıyla işçiler direnişe
başlayacaklarını duyurdu. Basın
açıklamasına Çağdaş Hukukçular
Derneği, Kartal Hukukçular
Derneği, Yargıçlar Sendikası,
Yargıçlar ve Savcılar Birliği yö-
netici ve üyeleri, Emekçi Kadın
Komisyonları katılarak destek
verdi. BES İstanbul 3 No’lu Şube
adına basın açıklamasını Yusuf
Ergutekin okudu. Eylemde işçiler
işlerine dönünceye kadar tüm ha-
kimler, savcılar başta olmak üzere
adliye çalışanları, avukatlar ve iş
takibine gelenlere yemek ve çay
almayarak boykot etme çağrısı
yapıldı. Eylemde kurumlar adına
da konuşmalar yapılarak Anadolu
Ad l iye S a r ay ı Cu m hu r iye t
Başsavcılığı'na seslenen temsilciler taşeron çalışma sisteminin bir
adliyede bulunmasının en büyük
adaletsizlik olduğunu belirterek
işçilerin işlerine dönmeleri için
gereğini yapmak üzere göreve
çağırdı.
İşçiler işbaşı yapıncaya kadar
direnişte olacaklarını belirterek emek dostlarının desteğini
bekliyorlar.
05.03.2015
Türk-İş’e bağlı sendikalara
üye işçiler, kıdem tazminatının
fona devredilmek istenmesine ve
özel istihdam bürolarına karşı
İstanbul’da yürüyüş ve basın
açıklaması yaptı.
Taksim Tünel’de Türk İş’e
bağlı sendikalar –Türk Metal,
Teksif, Belediye İş, Demiryol İş,
Denizciler Sendikası, Tez Koop
İş, Koop İş, Tümtis, Tek Gıda İşvb. işçiler toplandı. Burada kortej
oluşturan sendikalar sloganlarla
Galatasaray Lisesi önüne yürüdü.
İşçiler sık sık “Tazminata uzanan
eller kırılsın!, Hükümet istifa!
Susma sustukça sıra sana gelecek!,
Kurtuluş yok tek başına, ya hep
beraber ya hiç birimiz!, Gün gelecek devran dönecek AKP halka
hesap verecek!” vb. sloganları attı.
Yürüyüşün en önünde, fon uygulamasını eleştirmek için üzerinde “Kıdemini almadan gitti”
yazılı siyah bir tabut taşındı.
Galatasaray Lisesi önünde gelindiğinde, “Atatürk, asker ve polis şehitler, iş cinayetlerinde ölen
işçiler için” saygı duruşu yapıldı.
İstiklal Marşı okundu.
Tü r k-İ ş M a r m a r a B ö l g e
Temsilcisi Faruk Büyükkucak
konuşma yaptı. Büyük kucak
konuşmasında:
“Kıdem tazminatı işçi sınıfının ve Türk-İş’in kırmızıçizgisi-
dir. Türk-İş Genel Kurulu, bugün
çalışanları ve gelecekte çalışacak
olanlar için kıdem tazminatının
mevcut haliyle korunmasından
yanadır. Kıdem tazminatı hakkı
bıçağın kemiğe dayandığı noktadır. Kıdem tazminatı yalnızca
çalışan işçiyi değil, o emek ile geçinen işçi ailesini de ilgilendiren
bir müessesedir. Ödemesi sonraya bırakılmış ücretin parçasıdır. Kızımızın gelinliği, oğlumuzun damatlığıdır. Geleceğimizin
umudu ve güvencesidir” dedi.
Türk İş, işçilerin çok az bir bölümünün yararlandığı mevcut
kıdem tazminatı uygulamasının
olduğu gibi sürmesinden yanadır.
Oysa yapılması gereken mevcut
uygulamanın ilerisine gitmek,
daha iyisini işçiler için savunmaktır. Tüm işçilerin kıdem tazminatından yararlanması için primlerin patronlar tarafından ödendiği, mevcut kazanılmış hakların
korunduğu, işçilerin istedikleri
zaman primlerini çekebilecekleri,
amacı dışında kullanılmayacak
vb. Kıdem Tazminatı Fonu yanlış
değildir. Mevcut haklar korunarak oluşturulan fondan tüm işçiler yararlanacaktır.
Toplanma alanında Yeni İşçi
Dünyası Şubat sayısı işçilere
dağıtıldı.
25.02.2015
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
TÜRK İŞ’TEN KIDEM TAZMİNATI İÇİN EYLEM
5
İŞ CİNAYETLERİNE DUR DE!
“İşçi Cinayetlerini Durduralım
Platformu”nun düzenlemiş olduğu basın açıklaması Taksim
Tünel’de yapıldı. İş cinayetlerine
dikkat çekmek için TMMOB
tarafından ilki 2013 yılında düzenlenen "3 Mart İş Cinayetlerine
Karşı Mücadele Günü", bu yıl
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile
birlikte gerçekleştirildi. Saat 18.00
de Tünel’de bir araya gelen 50 kişilik gurup, “işçi cinayetlerini durduralım, kader değil, fıtrat değil,
kaza değil cinayet, bir imzada sen
ver! DİSK, KESK, TMMOB, TTB”
yazılı pankart açtı.
İmzacı kurumlardan birer kişinin konuşma yapmasından sonra,
16 Mayıs’ta Soma’da bitecek olan
imza kampanyasına destek çağrısı
yapıldıktan sonra basın açıklamasına geçildi. Basın açıklaması
yapıldıktan sonra kitle, Kaza değil, fıtrat değil cinayet!, Çalışırken
ölmek istemiyoruz!, Taşerona
hay ır! Vb. sloganlar atarak
TMMOB’un Karaköy’de bulunan
şubesine doğru yürüyüşe geçti.
TMMOB’un konferans salonunda
bir araya gelen kitleye, eylemi organize eden kurumların temsilcileri tarafından yapılan kısa ko-
nuşmalardan sonra, iş cinayetlerine dair çekilen reklam filminin
gösterimi yapıldı. Sonrasında ise
direnişte olan Ülker, Dora, Bedaş,
BROSS ve Zet Farma işçileri kitleye hitaben konuşma yaptılar. Biz
eyleme YDİ ÇAĞRI gazetesi çalışanı ve okurları olarak katıldık.
Yeni İşçi Dünyası Mart sayısı satışı ve 8 Mart’a dair bildirilerimizi
dağıttık.
Genel itibari ile eylemde ya-
pılan bütün konuşmalar, AKP
Hükümetinin yürütmüş olduğu
neo liberal politikaları teşhir etmeye yönelikti.
Türkiye’de sadece iş hayatında
yaşanılan katliam ve kazalar değil,
bir bütün olarak kadın katliamları
çocuk istismarı ve sömürüsü, çevre
politikalarının yol açmış olduğu
sorunlar, inançlar bağlamında ve
etnik yapılara karışı geliştirilen
tutumun esasen çözümsüzlük
ürettiği vurgulandı. İşyerlerinde
yapılan denetimlerin esasen kağıt
üzerinde kalmaktan öteye geçmediği ve bununda iş kazaları ve katliamlarının önünü açtığı, gelinen
noktada işyerlerinin denetiminin
bağımsız kurumlarca yapılması
gerektiği ve sağlık alanında tedavi
edici sağlık hizmetinden ziyade
önleyici sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi gerektiği gibi talepler
dile getirildi.
Kuşkusuz ki ifade edilenler gayet
olumlu ve günümüz Türkiye’sine
göre somut bakarsak gayet ileri talepler, fakat bunları bizlerin talep
etmesi burjuvazinin vereceği anlamına gelmez! Bugünün toplum
yapısına bakarsak, toplumun hala
büyük oranda dinin ve milliyetçiliğin etkisinden kurtulamamış bir
yapıda olduğunu çok rahat görebiliriz. Burjuvazinin her gün din
ve milliyetçilik zehri ile uyuttuğu
bir toplumda devrimciler için en
acil görev sınıf partisini inşa edip
kitlelerin içine kök salmaktır. Her
an her gün yaşanılan binlerce trajediyi bitirecek olan ancak ve ancak demokratik halk devrimi ile
sosyalizme yürümektir.
04.03.2015
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
GREV ERTELEMESİNİN NEDENİ ANLAŞILDI:
DAHA FAZLA TOMA ÜRETMEK!
6
29 Ocak’ta Birleşik Metal İşçileri
Sendikası’nın 22 Fabrika ve yaklaşık 12 bin işçiyi kapsayan grevi, 30
Ocak günü Bakanlar Kurulu tarafından 60 gün süre ile ertelendi.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası
grevin Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesi üzerine,
02.02.2015 tarihinde “yürütmenin durdurulması” istemiyle
Danıştay’a başvuru yaptı. Davaya
bakan Danıştay 10. Dairesi,
Başbakanlık’tan 10 gün içinde
vermek üzere savunma istedi.
Başbakanlık savunmayı 23
Şubat tarihli yazısıyla Danıştay’a
iletti.
B a ş ba k a n l ı k , D a n ı ş t ay'ı n
"Grevlerin ‘milli güvenliği bozucu
nitelikte olduğu’nun nasıl ve ne şekilde belirlendiği, milli güvenliği
bozucu hususların neler olduğu”
konusundaki sorusuna 33 sayfalık
bir yanıt gönderdi.
Başbakanlık 33 sayfalık yanı-
tında "Ekonomik menfaatlerin
korunmasının doğrudan milli
güvenliği ilgilendirdiğini” belirtti.
Yürütmeyi durdurma talebinin
reddini istedi.
“E konom i k me n f a at l e r i n
korunması”ndan anlaşılması gereken, sermayenin çıkarlarının ko-
runmasıdır. Burjuva hükümetlerin görevi sermayenin çıkarlarını
korumaktır! “Milli güvenlik” ise
halkın milli güvenliği değil, yine
sermayenin çıkarlarını korumanın ifadesidir. Hükümet görevini
yapmıştır!! Sermayenin çıkarlarını koruduğunu belgelemiştir!!
Başbakanlık savunmasında
İçişleri ve Ekonomi Bakanlıkları
ile Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği'nin yazılarına da yer
verdi.
İçişleri Bakanlığı'nın yazısında
da, "Söz konusu grev ile ilgili olarak, kararın uygulanmasına başlamadan önce 21-30 Ocak 2015 tarihleri arasında 9 ilimizde 13 bin
944 kişinin katılımı ile 38 eylemin
düzenlendiği" söylendi.
Metal işkolunda grev öncesinde
eylemlerin düzenlenmesi neredeyse suç olarak gösteriliyor.
Bakanlık yazısında, erteleme
kararının ardından da, Bakanlar
Kurulu erteleme kararını protesto
etmek amacıyla 27 ilde 69 eylem
düzenlendiği belirtilerek, bu eylemlerde çeşitli afişlerin de asıldığına dikkat çekti.
Hak almanın bir biçimi olan
grevi erteleme adı altında yasaklama suç değil, grevin yasaklan-
masını protesto etmek suç!
Ekonomi Bakanlığı yazısında,
"2014 yılı ihracatı 24 milyar dolar
olan otomotiv ana ve yan sanayi,
9.6 milyar dolar olan makine ana
sanayi, 2.7 milyar dolar olan beyaz eşya ve 2.4 milyar dolar olan
kablo üretimi sektörlerinin olumsuz etkileneceği öngörülmektedir"
denildi.
Hükümeti ilgilendiren işçilerin
hak alma mücadelesi değil, sermayenin kârlarını artırmasıdır!
Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği yazısında, "savunma
sanayinde dışa bağımlılığının
azaltılması ve yerli üretimin güçlendirilmesi" hedefine değinilerek, "Ertelenen grevin yapıldığı
işyerlerinde üretilen malzemelerden kayda değer bir kısmının
başta TSK olmak üzere güvenlik,
istihbarat ve savunma sanayi kuruluşlarımızın ihtiyacının olduğu"
belirtildi.
Savunmada yedi sayfa Birleşik
Metal-İş Sendikası'nın grev kararı
aldığı işyerlerinde üretilen TOMA
ve benzeri zırhlı araçların fotoğraflarına, dört sayfa da bu araçların adlarının sıralandığı listeye
ayrıldı. Listedeki birden çok firmanın TOMA ve zırhlı araç ürettikleri görüldü.
Hakim sınıfların, egemenlerin
“milli güvenlik”ten anladıkları
tam da bu! Daha fazla TOMA,
zırhlı araç üretmek. O TOMAlar,
zırhlı araçlar ne için üretiliyor?
İşçilerin, emekçilerin eylemlerini, gösterilerini bastırmak için!
Toplumsal gösterileri bastırmak
için!
Hü kü met işi ni yapmışt ı r.
Sermayenin çıkarlarını korumanın gereğini yapmıştır.
İşçiler, emekçilerde kendi çıkarlarının gereğini yapmalı, bilinçlenmeli, örgütlenmeli, kapitalist
düzeni yıkarak kendi iktidarlarını
kurmalıdırlar….
Mart 2015
Kısa... Kısa...
Öz Gıda-İş’ten istifa ederek
DİSK/Gıda-İş Sendikası’na üye
olduktan sonra işten atılan Ülker
işçilerinin direnişi 4 ay sonra kazanımla sona erdi.
İşçileri ahlaksızlık, verilen görevi yapmama, amire itaatsizlik
ATAPOL NAKLİYAT’DA SENDİKA
DÜŞMANLIĞI
gibi gerekçelerle tazminatsız işten atan Ülker patronu, işçilerin ihbar tazminatlarını ödemeyi, 16
aylık ücret tutarında sendikal tazminat ödemeyi,
4 ayın sigorta primlerini
ödemeyi kabul etti.
İşçiler “İçeride üyelerimiz var bize gönül vermiş
direnişimize değişik biçimlerde destek olmuş, olmaya çalışan işçi arkadaşlarımız var. İçeride kısmen
bir rahatlama sağlansa da
ağır ve kötü çalışma koşulları devam ediyor. Taşeron sistemi
kangren olarak duruyor. Bütün bu
koşulları değiştirmek için işçi arkadaşlarımızın yanındayız. Sekiz
arkadaşla yaktığımız bu ateş bütün Yıldız Holding Ülker fabrikalarına yayacağız” dediler.
GEBZE ARAÇ MUAYENE İSTASYONU’NDA
DİRENİŞ
TÜMTİS, Adana,
İçel, Hatay, Ordu ve
Gi resu n’ da n sonra
Tüvtürk ’ün Kocaeli
araç muayene istasyonlarında da örgütlenme
ç a l ı şma sı ba ş l at t ı .
Çoğunluğu sağlayan
sendika yetki başvur u s u nd a bu lu ndu .
Ancak Tüvtürk-Tem
Kocaeli Araç Muayene
İstasyonları İşletim
A.Ş, 11 işçiyi işten çıkardı. İşçiler direnişe
geçti.
Mersin Uluslararası Liman
İşletmeleri’nin (MIP) nakliyat
işlerini yapan Atapol Nakliyat,
TÜMTİS’e üye oldukları için 12
işçiyi işten çıkardı. MIP yönetim
binası önünde bir araya gelen
işçiler, sendika yöneticilerinin,
demokratik kitle örgütlerinin ve
siyasi parti temsilcilerinin katılımıyla bir eylem gerçekleştirdi.
Eylemde, atılan işçilerin işe alınması ve sendika hakkının tanınması talep edildi.
KAFKAS ŞEKERLEME SENDİKALAŞMA
MÜCADELESİ
Bursa’ da faaliyet gösteren
Kaf kas Pasta ve Şekerleme’de
Tek Gıda-İş’te örgütlenen işçiler,
patronun işten atma saldırısı ile
karşılaştı. 4 işçi sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Bunun
üzerine işçiler iş bırakma eylemi
yaptı.
Kafkas işçileri, çalışma koşullarının düzeltilmesi için 2014’te sendikalaşmaya karar verdiler. Mayıs
2014’te başlayan sendikalaşma sürecinde beyaz yakalılar dâhil işçilerin yüzde 87’si Tek Gıda-İş’e üye
olmuş ve bunun üzerine Çalışma
Bakanlığı tarafından da 22 Mayıs
2014’te çoğunluk tespiti yapılmıştı. Ancak işçilerin sendikalaşmasını istemeyen Kafkas patronu,
yetkiye itiraz etti ve ardından bu
süreçte öncü rol oynayan işçileri
işten çıkardı. İşçilerin eylemleri
sürüyor.
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ÜLKER İŞÇİLERİ KAZANDI
7
CHP’Lİ BELEDİYEDE SENDİKA DÜŞMANLIĞI
Bakırköy Belediyesine bağlı taşeron BYUAŞ firmasında çalışan
3 işçi Belediye-İş 2 No’lu şube de
örgütlendikleri için işten atıldı.
Sendikaya üye olan bir işçi ise
hayvan barınaklarına sürüldü.
Belediye-İş 2 No’lu Şube Bakırköy
Özgürlük Meydanı’nda yaptığı basın açıklaması ile işten atma saldırısını protesto etti.
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
DANONE İŞÇİLERİ KAZANDI
8
Danone’ de Türk-İş’e bağlı
Tek Gıda-İş’ten istifa ederek
DİSK’e bağlı Gıda-İş’e üye olan ve
“Sözleşme yetkisi işçinin iradesidir” diyen işçilerin fiili mücadelesi
kazanımla sonuçlandı. Patron,
5 ay süren direnişin ardından
anlaşma yapmak zorunda kaldı.
Anlaşmayla yasalarda sözleşme
için şart koşulan işkolundaki işçilerin yüzde 1’ini üye yapma şartı
da yıkılmış oldu. İlerleyen günlerde yaşanabilecek işten atma
tehditlerine karşı birlik içerisinde
olmanın önemine dikkat çeken
Danone işçileri, sözleşme imzalanana ve resmiyet kazanana
kadar sakal bırakma, iş giriş-çıkışlarında bekleme, slogan atma,
düdük çalma gibi eylemleri sürdürme kararı da aldı.
ADORE İŞÇİLERİ AÇLIK GREVİNE BAŞLADIt
Adore Oyuncak ve Eğitim
Araçları Fabrikası’nın İstanbul
MARMARA PARK AVM İNŞAATINDA ÖLEN
İŞÇİLER ANILDI
Marmara Park AVM inşaatı
şantiyesinde, 11 Mart 2012’de çadırda çıkan yangında 11 işçi öldü.
Aradan 3 yıl geçti. Sorumlular
yargılanmadığı gibi, suç işçilere
çıkarıldı, davanın tek tutuklu sanığı da salıverildi. İş cinayetinin 3.
yılında AVM önünden yangının
çıktığı yere yürüyen işçi aileleri
bir kez daha adalet talebini dile
getirdi
Yapılan açıklamanın ardından
AVM’nin önünden katliamın yaşandığı alana yürüyen aileler, ölen
işçiler anısına fidan dikip, karanfil
bıraktılar. Can veren işçilerin anısına bir anıt park yapılması içinde
yaptıkları başvuruya yanıt verme-
İmza kampanyası kent merkezinde ve madenlerde 3 Nisan
2015’e kadar devam edecek.
yen Esenyurt Belediyesi’ni inat,
anıt parkı diktikleri fidanlarla
kendilerinin yaptığını dile getiren
aileler, 28 Nisan’ın diğer ülkelerde
olduğu gibi iş cinayetlerinde hayatını kaybedenler için anma ve yas
günü ilan edilmesini istedi.
DORA DİRENİŞİ
MADEN İŞÇİLERİNDEN İMZA KAMPANYASI
Zonguldak maden işçileri,
TTK’nin özelleştirilmesine karşı
hakları için imza kampanyası
başlattı.
İş ç i ler k a mpa ny a la r ı nd a ;
TTK’nin en kısa sürede ve yeterli
sayıda işçi almasını, maden işçileri
arasındaki ücret farklılıklarının
giderilip eşit işe eşit ücret uygulanmasını, gruplu işçilerin dahiliye getirilmesini, kıdem tazminatının artırılmasını ve TTK’nin
özelleştirilmek yerine halka devredilmesini istedi.
Tuzla'da bulunan deposunda çalışan ve
DİSK'e bağlı Limter-İş
Sendikası'na üye oldukları için işten atılan 7 işçi açlık grevine
başladı. İşten atıldıktan sonra Kadıköy
Caddebostan'da bulunan mağaza önünde
direnişe geçen işçiler,
direnişin 27'nci gününde süresiz dönüşümlü açlık grevine
başladı. Sendika üyesi
oldukları gerekçesiyle
işten atılan işçiler, işe
geri alınmak ve alacaklarının ödenmesi talepleriyle
direnişlerini sürdürüyor.
Tüm Emek Sen üyesi oldukları
için işten atılan Dora Otel işçilerinin sendikal haklarıyla birlikte
işlerine geri dönmek için verdiği
mücadelede sürüyor. Her hafta
Pazar günleri Dolapdere’de otel
önünde buluşan işçiler 25. haftada
eylemdeydi.
Dora Otel İşçileriyle Dayanışma
Pl a t f o r mu , Ta l i m h a n e
C a d d e s i ’n d e t o p l a n d ı .
Yapılan yürüyüşte çevre
otellerde çalışan turizm işçilerine seslenen işçiler turizm sektöründeki sömürü
koşulları nedeniyle sendikalı
olduklarını ve işten atıldıklarını, turizm sektöründeki
tüm işçilerin düşük ücretlerle
ve ağır sömürü koşullarında
çalışmak zorunda bırakıldıklarını, izinlerini kullanamadıklarını, işten çıkış saatlerinin ve tatil
günlerinin belli olmadığını, mobbinge ve baskılara maruz kaldıklarını bunlara son verebilmenin
tek yolunun örgütlü mücadeleden
geçtiğini anlattı.
Mart 2015
TEZ KOOP İŞ SENDİKASI İSTANBUL 1
NO’LU ŞUBE YÖNETİMİ İLE SÖYLEŞİ:
“38 YILLIK HANEDANLIK DÖNEMİNİ BİR ANDA
SİLMEK, ORTADAN KALDIRMAK MÜMKÜN DEĞİL.”
Yeni İşçi Dünyası: 2014 Haziran
ayında yapılan Genel Kurul’da
çok önemli bir şeyi başardınız. 1
No’da uzun yıllardır egemen olan
aile hanedanlığını yıktınız. Genel
Kurul sürecine giderken hangi
zorluklarla karşılaştınız?
Necla Önder: Bizimle söyleşi
yaptığınız için öncelikle teşekkür
ediyorum.
Bizler uzun yıllardır mağazalarda çalışan işçileriz. Tabandan
işçi arkadaşlarımızın desteği, isteği ile yönetime geldik.
Hanedanlığın karşısına çıktığımız zaman sendikal yapıyı iyi
bilmiyorduk. Ne yapacağımızı
doğru dürüst bilmiyorduk. Bize
yol gösteren arkadaşlarımız vardı.
Bu vesile ile Sinan beye, Hazal hanıma teşekkür ediyorum. Onların
bize yol göstermesi, yardımlarıyla
bugüne geldik.
Üzerimizde çok baskı vardı.
Örneğin, “mağazaya gitmişsin
duydum, orada ne işin vardı”,
toplantılarda yanımıza akrabalarını oturtuyorlardı. İşçilerle
yalnız kalmamızı engelliyorlardı.
Eylemlerde de aynı durum yaşanıyordu. Sürekli denetim altındaydık. Ne yapıyoruz, kiminle görüşüyoruz? Kontrol etmeye çalışıyorlardı. Eylemlerde, eğitimlerde
işçi arkadaşlarla tanışmamızı,
ilişki geliştirmemizi, çeşitli yöntemlerle engellemeye çalışıyorlardı. Tüm bu zorluklara, baskılara rağmen; biz de dikkatli davranmaya çalışıyorduk. Mecburen
Necla Önder
Berat Şeker
çalışmamızı gizli yaptık.
Berat Şeker: Sendikaya üye olduğumuz zaman örgütlenme
nedir? Sendika nedir? Şube nedir? Bilmiyorduk. Carrefoursa’yı
Sinan bey ve Hazal hanım örgütledi. Carrefoursa örgütlenmesi
tamamlandığı zaman şube sözü
verildi. 2007 yılı sonunda TİS imzalandı. Sadık başkan seçimi kaybetti. Gürsel Doğru genel başkan
oldu. 6 Carrefoursa mağazasında,
çalışan herkesten imza aldık. 970
imza topladık. Ankara’ya gittik.
Carrefoursa’ya şube açılmasını
istedik. Şube açılmadı. Gürsel
Doğru Carrefoursa’ ları kendi
şubesi 1 No’ya bağladı. Biz de bize
maden şube açtırılmıyor, o zaman
biz de 1 No’yu kendi şubemiz yapacağız dedik.
Genel Kurul’da ayrı liste çıkardık. Kağıt üzerinde kaybettik.
Aslında kaybetmedik. 7 üst kurul
delegesi çıkarttık. Deneyim kazandık. Gürsel Doğru genel merkez seçimini kaybetti.
2010 yılında Genel Kurul’da
ayrı liste çıkarmamız bizi bugünlere getirdi. Sendikanın bugünlere gelmesini sağladı. Umarım
sendika daha iyi yerlere gelir.
Necla Önder: 7’den fazla çıkardık. O zamanki şube başkanı 8. sıraya düştü. Onlar için çok büyük
deprem oldu.
Berat Şeker: 25 oy aldık. 2010
şube Genel Kurulu’nda 25 delege
ile üst kurul delegesi çıkarttık.
Genel merkez genel Kurulu’na
gitmemiz şube başkanı tarafından engellendi. İzinlerimizi
ayarlamıştık. İzinlerimizi iptal
ettirdiler.
Bu şubede başkan ne demişse,
hep o olmuş. İşçilerin söz hakkı
hiç olmamış. Aile yönetimi kurulmuş. 38 yıl aile yönetmiş.
Kayınpederden damada, damattan kayınçoya geçmiş yönetim.
Özcan Kopal: Ben Reel çalışanıyım. İşçi arkadaşlarımızla,
temsilcilerle sürece dahil olduk.
Şubenin başında Gürsel Doğru
Yeni İşçi Dünyası: 1 No’lu
şubede aile yönetimi yanında,
Gürsel Doğru’nun taşeron, yani
işveren olması olgusu var. Gürsel
Doğru sendika genel başkanı.
Aynı zamanda Carrefoursaların
temizlik işlerini yapan temizlik
şirketi sahibi. Hem aile yönetimine hem de taşeron genel başkana karşı mücadele ettiniz. Zoru
başardınız yönetime geldiniz.
Necla Önder: Biz dizi arkadaşımız siz çok emek verdiniz. Ama
nasıl olur 25 oy alırsınız dediler.
Demek ki içinizdeki insanlar
sizi desteklemedi dediler. 2010
Genel Kurulu bir yatırımdı. Aile
yönetiminde bir gedik açtık.
Merdivenleri adım adım çıktık.
Hızlı çıkmaya kalkmış olsaydık,
bugün burada olmazdık. Onlar
üstten işverenlerle görüşüyorlardı. İşverenle ilişkileri delege
seçimlerine de yansıdı. Buna
rağmen biz kazandık.
Yeni İşçi Dünyası: 2010 Genel
Kurulu’nda gedik açtınız. Bu
gedik 2011 Olağanüstü Genel
Kurulu’nda daha da büyüdü. Aile
yönetimi sarsıldı. 2014 Genel
Kurulu ile hanedanlığı bir bütün
olarak yıktığınızı söyleyebilir
miyiz?
Berat Şeker, Necla Önder:
Tam anlamıyla yıktığımızı
söyleyemeyiz.
Özcan Kopal: Sancılarını bugün çok ciddi bir şekilde hissediyoruz. İşverenle ilişkinin çok
ciddi kalıntıları var. İzleri var.
Etkileri var. 38 yıllık bir dönemi
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
vardı. Carrefoursa’ da çalışan
işçilere şube sözü verilmişti.
Arkadaşların bir çalışması, örgütlenmesi vardı. Şube Genel
Kurulu’na bir ay kala ilişki kurabildik. Geç kalmıştık. Biz şube
yönetimi ile çalışırken, zaten onlara muhaliftik. İşverenle işbirliği
içerisinde olduklarını biliyorduk.
Bu acı bir şey. Bizler de bu işe yatkın olsaydık, şubede hanedanlık
devam ederdi.
Bir yerden başlamak gerekiyordu. Birleştirdik çalışmalarımızı. Karşılıklı olarak bir birimize destek verdik. Başarılı bir çıkış yapıldı, bugüne kadar gelindi.
Tez Koop İş Sendikası İstanbul
1 No’lu şube, sendikanın önemli
şubelerinden biri. Bu önem sadece
Carrefoursa işçilerinin bu şubeye bağlı olması, üye sayısının 3600 civarında olması ile
sınırlı değil. 1 No’lu şube uzun
yıllar hanedanlıkla yönetilen
bir şubeydi. Tabandan gelen
işçiler hanedan yönetimini yıkarak şube yönetimine geldiler.
Bu başarıya imza atan, öncülük
eden şube yönetimi ile görüştük.
Necla Önder, (Şube başkanı)
Özcan Kopal, (Şube idari sekreteri) Berat Şeker, (Şube mali sekreteri) Nurettin Karaman (Şube
örgütlenme sekreteri)sorduğumuz sorulara cevap verdiler.
9
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Özcan Kopal
10
bir anda silmek, ortadan kaldırmak mümkün değil.
Ekonomik ili şkiler i var.
Taşeron ilişkileri var.
Bir mağazada iki işçi Gürsel
Doğru’yu görüyor. Bir işçi “genel başkanım” geldi diyor. Diğer
işçi “senin başkanın, benim
patronum” diyor. Böyle bir yapı
var. Bu yapının sadece bizim
sendikamıza özgü olmadığını,
birçok sendikada bu yapının olduğunu biliyoruz.
Bu sendikal yapıdan kurtulmamız lazım. Tabanda işçileri
eğitmek lazım. İşçilerin yönetime gelmelerini teşvik etmeliyiz. Bunlar için çalışmamız
lazım.
Necla Önder: Sendikal yapının
nasıl olduğunu, nasıl işlediğini,
ne yapmak gerektiğini her işçi
arkadaşımızın bilmesi gerekiyor. Biz bunları bilmiyorduk.
Sendika olsun, haklarımız olsun, daha fazla ücretimiz olsun
anlayışındaydık. Süreç içinde
öğrendik. Benim az da olsa sendikal deneyimim vardı. Sendikal
bir işyerinden, grev yapan bir
işyerinden Carrefoursa’ya geçtim. Örgütlenme döneminde
çok başarılı bir çalışma yaptık. Çok iyi çalışan, ileri çıkan bir dizi arkadaşımız işten
ayrıldı. Onlar ayrılmasaydı,
belki süreç daha farklı gelişebilirdi. Şube yönetimi belki
daha erken değiştirilebilirdi.
Tabandan gelen arkadaşlarımızın çalışması lazım. Emek
harcaması, uğraşması lazım.
Her arkadaşımız üzerine düşeni yaparsa bugün olduğumuzdan daha ileride oluruz.
Yeni İşçi Dünyası: Şube yönetimine geldikten sonra kısaca neler
yaptınız?
Berat Şeker: 2010 yılında aday
olduğumuz zaman, işçiyi işin
içine katma, 1 No’lu şubeyi sendikamızın örnek şubesi yapma
sözü verdik. Sınıf mücadelesine
katkı yapma amacımız vardı.
Şube yönetimine geldiğimizden beri şubenin yapısı büyük oranda değişti.
Hanedanlıktan kalma temsilci
sistemi önemli oranda değişti.
İşçileri, temsilcileri bir
araya getirmiyorlardı. İşçileri,
temsilcileri bir araya getirdik.
Birbirlerini tanımalarını, birlikte mücadele etmelerini sağladık. 7-8 temsilci toplantısı
yaptık. Geçmişte temsilcilerin
tamamı yan yana getirilmiyordu. Kadın temsilci sayısı
çok azdı. 8 aydır yönetimdeyiz. % 200 artış yaşandı. 40’a
yakın kadın temsilcimiz var.
Temsilcisi olmayan işyerlerine
atama yapacağız. Kadın temsilci sayısını artıracağız.
TİS taslağını işçilerle, temsilcilerle birlikte hazırladık.
İşçi arkadaşlarımızın önerileri
alındı. Temsilcilerle tartışıldı.
Temsilcilerden oluşan bir komisyon kuruldu. Bunlar geçmişte olmayan şeyler. Şube başkanı ne derse o oluyordu.
İşyerlerini sadece seçim
döneminde değil düzenli dolaşıyoruz. 10 yıldır yapılmayanı, bu şubede 8 ayda yaptık. Hemen hemen bütün işyerlerine gittik. Mağazalara
gittiğimiz zaman, işçi arkadaşlarımızı ziyaret ediyoruz.
Temsilci arkadaşlarla birlikte
müdürle görüşüyoruz. Eskiden
şube başkanı mağazaya gider,
müdüre çıkar, çayını içer çeker
giderdi. Ne işçiyi görürdü, ne
de temsilciyi.
Daha önceleri disipline gidiyorlardı, imzalayıp çıkıyorlardı.
Ne işçi ile ne de temsilci ile konuşmuyorlardı. İşçinin hakkını
aramıyorlardı. Bunu da ortadan kaldırdık.
Necla Önder: Yönetime geldikten sonra sorumluluğumuz
arttı. Eski yönetimin çalışma
tarzındaki yanlışları biliyorduk,
yaşıyorduk. Bu yanlışlardan
kopmaya çalışıyoruz. İşçi için
doğruyu yapmaya çalışıyoruz.
Müdürlerle görüşmelerde
mutlaka temsilci arkadaşımız
oluyor. Temsilci arkadaşla beraber işçi arkadaşlarımızla
konuşuyoruz, sohbet ediyoruz.
Uygulama ile ilgili ciddi sorunlar var. Bu konuda arkadaşlara
hiçbir şey öğretilmemiş. Biz uygulamaları yaşayarak öğrendik.
Arkadaşlarımıza öğretmeye
çalışıyoruz. İşçinin ne olduğu,
nasıl davranması gerektiği, işverene karşı tutumunun nasıl
olması gerektiği konusunda
eğitim veriyoruz. 10 yıllık işçi
bizim yaklaşımımızı gördüğünde, “ben hiçbir şey bilmiyormuşum” diyor. Uygulamaları,
toplu sözleşmeleri, sendikayı
işçi arkadaşlarımızın bilmeleri
gerekiyor. Bu işçi arkadaşlar
içerisinden yönetici arkadaşlar
mutlaka çıkacak.
Yaptığımız çalışmaları kayıt
altına alıyoruz. Eksiklerimiz
olabilir. Eleştir iye açığ ız .
Önerilere açığız.
Yeni İşçi Dünyası: Tez Koop’un
örgütlü olduğu işyerlerinde çalışan sendika üyesi önemli oranda
kadın işçi var. Buna rağmen bu
durum şube yönetimine, genel
merkeze yansımıyor. Sizde Genel
Kurul’da özel kadın çalışması
yapma sözü vermiştiniz. Kadın
komisyonu kuracağınızı söylemiştiniz. Kadın temsilci sayısını
artıracağınızı, kadın komisyonu
kuracağınızı söylemiştiniz. Bu
konuda neler yaptınız?
Berat Şeker: Kadınlara yönelik
etkinlikler yaptık. 25 Kasım, 8
Mart ile ilgili yoğun katılımlı
etkinlikler yaptık.
Özcan Kopal: Çürümüş bir
yapı vardı. TİS ile hak olan
uygulamaların işyerlerinde
yapılmadığını, yaptırılmadığını, TİS hakkında işçilerin
bilgilendirilmediğini, kitapçıkların dağıtılmadığını biliyoruz. Şube yönetimi işverenle
ilişki geliştirmiş. Temsilci ile
çalışma yerine üstten işverenle
çalışmayı seçmiş. Bu nedenle
şube başkanı işyerine gittiği zaman temsilcinin haberi olmuyor. Bunun gibi çok sorun yaşadık. Biz şunu yapmaya çalışıyoruz. Her mağaza temsilcisini
işin içine katmaya çalışıyoruz.
Necla Önder: İşyerlerinde
sorun çıkaran değil, sorun
çözen bir yönetimiz. İşçi arkadaşlarımızı eğitmeye çalışıyoruz. Sorunlarını çözmeye
çalışıyoruz.
Genel Kurul’da kadın çalışması hakkında verdiğimiz sözlerin arkasındayız. Yönetim
olarak aynı düşüncedeyiz.
Kadın çalışmasına özel önem
veriyoruz. Aslında geç kalmış
bir çalışma bu. 25 Kasım’da bir
çalışma yaptık. 8 Mart hafta
sonuna geldiği için hafta içi etkinlik yapmak zorunda kaldık.
Bu günlerin anlamını anlattık. Kadın sorununun önemini
anlattık. Güne uygun tiyatro
oyunları oynandı. Film gösterildi. Müzik yapıldı. Kadın
arkadaşlarımıza karanfillerle
gitme yerine yaptığımız etkinliklerle onlara bir şeyler vermeye çalıştık. Konu hakkında
duyarlı olmalarını sağlamaya
çalıştık. Bu şubede bir ilki gerçekleştirdik. Kadınlara yönelik
özel etkinlikler yaptık. Kadın
sorununu tartıştık. Bu şube
için muazzam bir şey. Bunu
geliştireceğiz.
Berat Şeker: Biz gelmeden olan
yapıda kadın hemen hemen
yoktu. 20 üst kurul delegesinin
%20’si kadın. Geçmişte 1 kadındı. Yönetim, denetim, disiplin asıl ve yedeklerle toplam 22
kişi içinde kadınlar %35’i oluşturuyor. Temsilciler içinde kadın oranı şu anda %30-35 seviyesine gelmiş durumda. Bu anlayış meselesi. Hedefimiz yüzde
50’yi yakalamak. Kadınları bu
işin içine katarsak, yolu daha
iyi yürürüz.
Ye n i İ ş ç i D ü n y a s ı :
Önümüzdeki dönemde neler
yapmayı planlıyorsunuz?
Berat Şeker: Eğitimlere devam edeceğiz. İşçinin ihtiyaç
duyduğu eğitim nedir? Bordro
eğitimi, Tez Koop İş’in tarihi,
sendikaların tarihi, Türkiye
işçi sınıf tarihi, TİS üzerine
eğitim vb. Hem bizim, hem de
işçi arkadaşlarımızın eğitime
ihtiyacı var. İşçiyi eğitmek,
sendikal mücadele içine çekmek istiyoruz. Biz de öğrenip
işçiye aktarmak istiyoruz.
Arkadaşlarımızı yetiştirmek
istiyoruz.
Tüzüğün değiştirilmesi lazım.
Tüzük demokratik bir tüzük
değil.
Yeni İşçi Dünyası: Bu ay içinde
olağan genel kurul var. Tüzüğün
değiştirilmesi yönünde bir hazırlığınız var mı?
Berat Şeker: Var. Genel başkanımız da açıkladı.
Necla Önder: Genel Kurula
özel bir hazırlık yapacağız. 1
No’lu şube Tez Koop İş’in ikinci
büyük şubesi, bu nedenle
önemli bir şube. Uzun yıllar
hanedanın egemen olduğu bir
şube. Aynı zamanda hanedanlığı yıkan bir şube. Bu nedenle
herkesin bu şubeyi önemsemesi gerekir.
Tabandan geldik. Uzun yıllar işçi olarak çalıştık. Birçok
şeyin işçilere sorularak değiştirilmesini istiyoruz. Profesyonel
sendikacıların aldığı ücretler,
dönem sınırlaması, kadın kotası vb. üzerine tartışılmalıdır.
Tez Koop İş Sendikası’nı daha
iyi yerlere taşımak hepimizin
görevidir. Sözler vermek yetmiyor. Sözlerin pratiğe aktarılması gerekiyor.
İşçinin neye ihtiyacı varsa,
ona uygun eğitim yapılmalıdır. Eğitim programı tespit
edilmeli, konular belirlenmeli,
düzenli aralıklarla eğitim
yapılmalıdır.
Necla Önder, Özcan Kopal,
Berat Şeker: Asıl biz teşekkür
ediyoruz.
Nurettin Karaman
Yeni İşçi Dünyası: Söyleşi için
teşekkür ediyorum.
Şube Örgütlenme Sekreteri
Nurettin Karaman çalıştığı için
yönetim ile söyleşimize katılamadı. Kendisi ile telefonda
konuştuk:
“Ben kısaca özetlediğiniz konularda arkadaşlarımın söylediklerine katılıyorum. Ne yaptıysak
arkadaşlarımızla birlikte yaptık.
Yönetim olarak aynı düşünüyo-
ruz. Aramızda ayrım yok. Şube
Genel Kurulu’nda verdiğimiz sözlere uygun bir çalışma yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Amacımız
sendikamızı daha iyi yerlere
getirmektir.”
Son olarak sözü şube çalışanı
olan Tolge Vergül’e bırakıyoruz.
Tolga Vergül: Şubede çalışmaya başladığımda ilk edindiğim izlenim; şube bölünmüş,
ikiye ayrılmış bir şube olarak
gözüküyordu. Bir taraf geldiğinde, öbür taraf gelmiyordu.
Şimdi öyle değil. İstanbul’da en
faal şubeyiz. Etkinlik, faaliyetler, eylemlere katılım açısından
faal bir şubeyiz. Güzel bir şube
olduk. Eskiye nazaran çok iyi
yere geldik.
Eskiden temsilcileri tanımazdım. En fazla 10 temsilciyi tanıyordum. Şimdi 150’ye yakın
temsilci var. Hem ismen hem de
sima olarak hepsini tanıyorum.
Çok daha iyi yere geleceğimize
inanıyorum.
14.03.2015
Tez-Koop İş Sendikası, İstanbul
1 No’lu Şube’de 26 Şubat’ta 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile
ilgili bir etkinlik gerçekleştirildi.
Etkinliğe Tez Koop İş Sendikası
1 No’lu şubenin örgütlü olduğu
değişik mağazalardan yaklaşık 50
temsilcisi kadın işçi katıldı.
Etkinlik, Şube Başkanı Necla
Önder’in açılış konuşması ile
başladı. Necla Önder, 8 Mart’ın
ortaya çıktığı tarihsel koşulları
aktardıktan sonra, 8 Mart’ın işçi
ve emekçi kadınlar için önemine
vurgu yaptı.
Ardından Birleşik Metal İşçileri
Sendikasından Melek Özer “toplumda ve sendikalarda kadının
yeri” konulu bir konuşma yaptı.
Türkiye’de kadınlara yönelik ayrımcılığın ve şiddetin çok yoğun
bir şekilde yaşandığını, ayrımcılığın ve cinsiyetçi yetiştirme tarzının küçük yaşlarda başladığını ve
kız çocuklarına sürekli yasaklar
getirilerek kişiliği ve yeteneklerinin daha o yaşlarda bastırıldığını
vurguladı.
Herhangi bir işte çalışan kadınların son derece zor koşullarda,
genellikle kalifiye gerektirmeyen,
tekstil sektörü, gündelikçilik, hizmet sektörü, mevsimlik işçilik gibi
alanların kadınların yoğun olarak
çalıştığı alanların başında geldiğini, kadınların kazandığı paraya
genel olarak bir yardımcı para gibi
bakıldığını ve bunun kadın emeğini daha da değersizleştirdiğini
belirtti.
Kadın işsizlik oranının erkek
işçilerden daha fazla olduğunu,
kadınların eşdeğer işe eşit ücret
alamadıklarını ve meslekte fırsat
eşitliği tanınmadığını istatistiki
verilerle ortaya koydu.
Kadına yönelik şiddete de yer
verilen sunumda kadına yönelik
şiddetin hangi boyutlarda olduğu,
kadına yönelik şiddetin kaynağının ne olduğu, devletin bu konudaki yaklaşımının ne olduğu
ve buna karşı nasıl bir mücadele
yürütülmesi gerektiği üzerinde
detaylı bir şekilde duruldu.
Üzerinde uzunca durulan bir
diğer konu ise kadınlar ve sendika
idi. Bu bölümde kadınların genel olarak sendikalardaki yerine
bakıldı. Kadınların sendikalardan uzak durmalarının bir dizi
toplumsal nedeni üzerinde durulduktan sonra sendikalardaki
erkek egemen anlayışların da kadınların sendikalardan uzak durmalarında önemli bir rol oynadığı
dile getirildi. Sendikaların sahip
çıkması gereken en önemli sorunlar olarak şunlar ifade edildi:
Kadın temsilci yok. Ya da çok az
var. Eşit iş olanağı yok. İşyerlerinde
kreş sorunu var. İlk önce kadınlar
işten atılıyor. Hamile kadınlar ev
ve işyeri arasında tercih yapmak
zorunda kalıyor. Hamile kadınlar
kötü koşullarda çalıştırılıyorlar.
İşyerlerinde cinsel taciz ve cinsel
istismar yaşanıyor. Eşit işe eşit ücret sorunu var. Meslek eğitiminde
fırsat eşitliği yok. Sendikalarda
kadın kurullarının yaptırım gücü
yok. Sendika kurullarında kadınlar temsil edilmiyor. İşyerinde
kadının söz hakkı yok, ciddiye
alınmıyor.
Bu sorunların çözümüne yönelik ise şunlar dile getirildi:
Kadın temsilci sayısının arttırılması. Şubelerin kadın işçilere yönelik eğitim yapması. 8 Mart ve 25
Kasım gibi kadın mücadelesi günlerinde etkinliklerin örgütlenmesi. Gönüllülük esası temelinde
her işyerinde kadın komisyonlarının oluşturulması. Merkezi Kadın
Komisyonu oluşturulması. Şube
kadın komisyonlarının oluşturulması. Delege seçimlerinde kadın
adaylarının belirlenmesi için çalışmak. Kadın kotası uygulanmalı
ve kota sorunu tüzükte yer almalı.
Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık ilkesinin tanınması. İşçi
alımlarında kadın kotasının konulması. Kadınların işçi temsilcisi
olmaları için bilinçlendirilmesi ve
teşvik edilmesi. Kadınların diğer
büro ve komisyonlarda yer alması. ( İSİG, Disiplin Kurulu, İzin
Kurulu vb.)
Özer, konuşmasının sonunda
bu taleplere öncelikle kadın işçilerin sahip çıkması ve hayata
geçirilmesi için daha aktif bir mücadele yürütmesi gerektiğini vurguladı. Sendikaların sadece erkek
işçilerin örgütleri olmadığını kadın-erkek tüm işçi ve emekçilerin
örgütü olduğunu ve bu nedenle işyerlerindeki temsilci kadın işçilere
önemli görevler düştüğünü dile
getirdi.
Toplantı boyunca canlı tartışmalar gerçekleştirildi. Tartışma
esas olarak Özgecan’ın katledilmesi ve kadına yönelik şiddete
karşı nasıl mücadele edileceği
üzerinde yoğunlaştı. Kadınların
önemli bir bölümü kadın katliamlarında ve tecavüzlerinde idam ve
hadımı savunurken, bir bölümü
ise caydırıcı cezaların uygulanmasının daha doğru olduğunu
savundu.
Kadınların sendikalara çekilebilmesi için nasıl bir çalışmanın
yürütülmesi gerektiği, üzerinde
tartışılan diğer bir konu idi.
Tartışma aralarında kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılığı konu
edinen kısa filmler gösterildi.
Bu filmler kadınların tartışmaya
daha aktif çekilmesi açısından
faydalı oldu. Tartışma-sohbet bölümünün ardından bir kadın arkadaş tek kişilik bir tiyatro oyunu
oynadı. Oyun ilgi ile izlendi.
Kadın işçiler hazırladıkları şiirleri
okudular. Son olarak müzik dinletisi ile etkinlik sona erdirildi.
Kadın işçiler yaptıkları değerlendirmelerde sendikanın yapacağı bu tür etkinlikleri çok faydalı
bulduklarını ve önümüzdeki dönemde de bu çalışmaların devam
etmesi gerektiğini belirttiler.
Şubat 2015
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
TEZ-KOOP İŞ SENDİKASI 1 NO’LU ŞUBEDE
8 MART ETKİNLİĞİ
11
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
TEZ KOOP İŞ SENDİKASI 10. OLAĞAN
GENEL KURULU YAPILDI
12
Tez Koop İş Sendikası 10.
Olağan Genel Kurulu, 21-22 Mart
tarihlerinde Ankara’da Tes İş
Sendikası Konferans Salonu’nda
yapıldı.
Tez Koop İş Sendikası Genel
Yönetim Kurulu, Genel Kurul
tarihini ve gündemini aylar önce
açıklamıştı. Fakat 10. Genel Kurul
üzerinde tedbir konulduğu için
Genel Kurul’un yapılıp yapılmayacağı belli değildi. Son anda 20
Mart Cuma günü akşam saatlerinde Genel Kurul’un yapılacağı
netleşti. Genel Yönetim Kurulu ile
Genel Kurul’a tedbir kararı koyduran kişilerin uzlaşması, davalarını geri çekmesi sonucu Genel
Kurul yapılabildi. Tarafların uzlaşması Genel Kurul’un havasına
da yansıdı.
Genel Başkan Osman Gürsu
açılış konuşmasında bu konuya
da değindi. Gürsu; Tez Koop
Sendikası’nın kritik süreçlerden
geçtiğini, çalkantılı dönemde
sendikaya kayyum getirildiğini,
Genel Kurul’un son anda yapılacağının belli olduğunu anlatarak; sendika içinde birliğin, beraberliğin perçinlendiği bir Genel
Kurul’u yaptıklarını ifade etti.
Tüm şube başkanlarının özverisi
ile genel Kurulu yaptıklarını belirten Gürsu; “gün birlik olmanın,
el ele tutuşmanın, kenetlenmenin,
sendikayı ileriye taşımanın günü”
olduğu çağrısı yaptı.
Genel Kuru l ’ da Divan
Başkanlığına Petrol İş Sendikası
Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın,
yardımcılığa Kristal İş Genel
Başkanı Bilal Çetintaş, üyeliklere
Tez Koop İş Sendikası İstanbul 1
No’lu Şube Başkanı Necla Önder,
Muğla Şubesi İdari Sekreteri Rabia
Güner Demirci seçildi.
Genel Kurul’da:
A na Tü zü k Değ işi k l iğ i
Komisyonu,
Ta h m i n i
B ü t ç e K o m i s y o nu , He s a p
Tetkik Komisyonu, Kararlar
Komisyonlarının aldığı kararlar
okundu. Oylandı. Kabul edildi.
Kabul edilen kararlar içinde,
kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık ilkesinin uygulanması için
mücadele edileceği, 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günü’nün resmi
tatil günü ilan edilmesi için ve
yönetimlere daha fazla kadının
gelmesi için çalışma yapılacağı,
mücadele edileceği kararı önemli
bir karardır. Sendika tarihinde bir
ilktir.
Tez Koop İş Sendikası örgütlü
olduğu işyerlerinde önemli oranda
kadın işçi üyeye sahip. Buna rağmen kadın işçilerin delege, şube
yönetimi, genel merkez yönetiminde temsil edilme oranları çok
az. Bu nedenle pozitif ayrımcılık
ilkesinin kabul edilmesi, yönetimlere daha fazla kadın işçinin
yer alması için mücadele edileceği
kararı önemli bir karardır. Şimdi
yapılması gereken önümüzdeki
dönemde bu kararın gereğini yerine getirmektir.
Genel Kurul’da İstanbul 2 No’lu
şubenin kapatılması, bu şubeye
üye işyerlerinin 5 No’ya bağlanması kararı bir kez daha alındı.
2009 yılında Genel Yönetim
Kurulu 2 No’lu şubeyi kapatma
kararı almıştı. Bu karar 2011
yılında yapılan Olağan Genel
Kurul’da oylanmış ve kabul edilmişti. Fakat Yargıtay bu Genel
Kurulu tüm sonuçlarıyla iptal et-
miş, sendikaya kayyum atanması
kararı vermişti.
2014 yılında kayyum tarafından yapılan Genel kurul aynı kararı almış, fakat bu Genel Kurul
da mahkemeye verildiği için
sendikayı hukuki olarak zor durumda bırakmamak için 10. Genel
Kurul’da aynı kararı aldı.
Tez Koop İş Sendikası perakende sektörünün gelişmesine
bağlı olarak büyüme potansiyeline sahip olan, örgütlenme alanında başarılı olan bir sendika.
Carrefour, Rell, Mediamarkt gibi
mağazaları örgütleyen sendika,
genel Kurul’da da ifade edildiği
gibi sendika içi sorunlar, mahkemeler, kayyum, taşeron vb. sorunlar sendikanın büyümesinin
önünde engel teşkil ediyor.
Bu engeller kaldırılırsa sendika büyümeye devam edebilir.
Perakende sektöründe örgüt-
süz olan bir dizi işyeri/mağaza
örgütlenebilir.
10.Genel Kurul’da yapılan konuşmalarda, kavgaları bir yana
bırakmak gerektiği, birlik, beraberlik içinde sendikayı büyütmek
gerektiği konuşmacılar tarafından
dile getirildi. 10. Genel Kurul öngününde sağlanan uzlaşmanın,
sendikanın büyümesinin önünde
engel olan sendika içi sorunların
devam edip etmeyeceğini süreç
gösterecek.
Genel Kurul'un ikinci gününde
yönetici organlar için seçimler
yapıldı. Osman Gürsu'nun Genel
Başkan adayı olduğu, tek liste ile
yapılan seçimde:
196 delege oy kullandı. 194 oy
geçerli sayıldı.
Osman Gürsü 184 delegenin oyunu alarak yeniden Genel
Başkanlığa seçildi.
22.03.2015
OCAK VE ŞUBAT AYI İŞ CİNAYETLERİ
11 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle
6 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 5 işçi; Elektrik Çarpması
nedeniyle 2 işçi; Nesne Çarpması,
Düşmesi nedeniyle 1 işçi can
verdi...
Ocak ayında iş cinayetlerinde 5
kadın, 3 çocuk ve 6 göçmen işçi
can verdi. Şubat ayında ise 4 kadın, 1 çocuk ve 3 göçmen işçi hayatını kaybetti.
sonraki sayımızda ise Mart ayının verilerini paylaşarak devam
edeceğiz.
İSİG Meclisinin verdiği bilgiye
göre 2015 yılının Ocak ayında
125, Şubat ayında 81 olmak üzere
toplam iki ay içerisinde en az 206
işçi yaşamını yitirdi.
Ocak ayında ölen işçilerin işkollarına göre dağılımı şöyle:
İ nş a at , Yol işkolu nda 29
işçi; Taşımacılık işkolunda 23
işçi; Tarım, Orman işkolunda
13 işçi; Enerji işkolunda 10
işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda
7 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema
işkolunda 6 işçi; Madencilik
işkolunda 5 işçi; Metal işkolunda 5 işçi; Çalıştığı işkolu belirlenemeyen/öğrenilemeyen 5
işçi; Tekstil, Deri işkolunda 4
işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 4 işçi;
Savunma, Güvenlik işkolunda 3
işçi; Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi;
Petro-Kimya, Lastik işkolunda
2 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi;
Basın, Gazetecilik işkolunda 1
işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Çimento, Toprak,
Cam işkolunda 1 işçi; Sağlık,
Sosyal Hizmetler işkolunda 1
işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 1 işçi can verdi...(Tablo içerisine alınsa daha iyi olur. Bn.)
Ocak ayında yaşamını yitiren
125 emekçinin 115’i işçi, memur
statüsünde çalışan ücretlilerden;
6’sı çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 4’ü esnaf lardan
olmak üzere 10’u kendi nam ve
hesabına çalışanlardan oluşuyor.
Şubat ayında ölen işçilerin
işkollarına göre dağılımı ise
şöyle:
Taşımacılık işkolunda 16 işçi;
Belediye, Genel İşler işkolunda
11 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 10
emekçi; Tarım, Orman işkolunda
8 emekçi; Gıda, Şeker işkolunda
8 işçi; Metal işkolunda 5 işçi;
Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 4 emekçi; Gemi, Tersane,
Deniz, Liman işkolunda 3 işçi;
Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Madencilik işkolunda
2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda
2 işçi; Çimento, Toprak, Cam
işkolunda 2 işçi; Enerji işkolunda
2 işçi; Tekstil, Deri işkolunda
1 işçi; Sav u n ma, Güven l i k
işkolunda 1 işçi; Çalıştığı işkolu
belirlenemeyen/öğrenilemeyen 1
işçi can verdi.(Tablo)
Şubat ayında yaşamını yitiren
81 emekçinin 77’si işçi, memur
statüsünde çalışan ücretlilerden;
2’si çiftçilerden/küçük toprak
sahiplerinden ve 2’si esnaflardan
olmak üzere 4’ü kendi nam ve
hesabına çalışanlardan oluşuyor.
Şubat ayında ise iş cinayetleri en
çok İstanbul, Mersin, Ankara ve
Konya’da can aldı.
Nedenlerine Göre İş Cinayetleri
9 ölüm İstanbul’da; 7 ölüm
Ocak ayında; 41 işçi trafik servis Mersin’de; 5’er ölüm Ankara
kazası, diğer nedenlerden dolayı ve Konya’da;4’er ölüm Bursa,
(kalp krizi, intihar, silahlı saldırı, Hatay, İzmir ve Kütahya’da; 3’er
çığ düşmesi, iç kanama) 25 işçi; ölüm Karabük, Kayseri, Kocaeli,
Düşme Nedeniyle 21 işçi; Ezilme, Manisa, Samsun ve Şanlıurfa’da;
Göçük nedeniyle 15 işçi; Elektrik 2’şer ölüm A nta lya, Aydın,
Çar pması nedeniyle 9 işçi; Isparta ve Muğla’da; 1’er ölüm ise
Patlama, Yanma nedeniyle 5 işçi; Afyon, Bolu, Denizli, Diyarbakır,
Kesilme, Kopma nedeniyle 5 işçi; Erzincan, Eskişehir, Gümüşhane,
Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 4 Mardin, Niğde, Ordu, Rize, Tokat
işçi can verdi.
ve Trabzon’da yaşandı...
Şubat ayında; Trafik, Servis
Son üç yılda işçi ölümleri artaKazası nedeniyle 22 işçi; Diğer ne- rak devam etti. Ocak 2013 yılında
denlerden dolayı (kalp krizi, inti- 81 işçi ölürken Ocak 2014’de 101
har, silahlı saldırı, çığ düşmesi, iç işçi, Ocak 2015’de ise 125 işçi hakanama) 18 işçi; Düşme nedeniyle yatını kaybetti.
16 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle
Mart 2015
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Her yıl binlerce işçi ve emekçi
kötü çalışma koşulları nedeniyle
hastalanıyor, sakat kalıyor ya da
yaşamını yitiriyor. Adına ‘iş kazası’
denilen cinayetler ve sakatlanmalar önlenebilir olmasına rağmen
kapitalistlerin kar hırsı buna izin
vermiyor. Patronlar her konuştuklarında işçi maliyetlerinin yüksekliğinden söz ediyor. Güvencesiz
çalışma koşulları, sendikasızlık,
örgütsüzlük nedeniyle her yıl
artarak devam eden işçi ölümlerinin büyük çoğunluğu resmi
kayıtlara bile geçirilmiyor. İş
koşullarından dolayı meslek
hastalıklarına yakalananları yada
iş kazası sonucunda sakat kalanları
saymıyoruz bile! Bir ‘iş kazası’ ancak ölümle sonuçlandığında haber
bültenlerinde yer veriliyor.
2011 yılından bu yana İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
(İSİG Meclisi) işçi ölümlerini
görünür kılmak ve buna karşı
mücadeleyi geliştirmek amacıyla
bir çalışma yürütüyor. Meclis, web
sitesinde amaçları ile ilgili şu açıklamayı yapıyor:
“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi işçiler, kamu çalışanları,
işçi aileleri, doktorlar, mühendisler,
a kademisyenler, gazeteci ler,
hukukçular... ve onların örgütlenmelerinin oluşturduğu; devletten ve sermayeden bağımsız;
sağlıklı ve güvenli çalışma mücadelesini yürüten bir koordinasyon, bir emek örgütüdür...”
İSİG Meclisi 2011 yılından bu
yana her ay düzenli olarak ‘İş cinayetleri raporları’ yayınlıyor. Bizler
de bu sayımızdan itibaren bu çalışmaya düzenli olarak yer vermek
istiyoruz. İSİG Meclisinin yayınladığı tüm rapora yer veremesek te
önemli gördüğümüz bölümlerini
siz okurlarımızla paylaşacağız.
Bu sayımızda Ocak ve Şubat aylarının verilerini aktaracağız. Bir
İşçi Ölümlerinin Şehirlere Göre
Dağılımı
Ocak ayında iş cinayetleri en çok
Antalya, İstanbul, Kocaeli, Adana,
Antep ve Konya’da can aldı.
12 ’ş e r ö lü m A nt a l y a ve
İstanbul’da; 9 ölüm Kocaeli’nde;
8 ölüm Adana’da; 6’şar ölüm
Gaziantep ve Konya’da; 5’er ölüm
Bursa, Kayseri ve Trabzon’da;
4 ölüm Mersin’de; 3’er ölüm
Denizli, İzmir ve Sakarya’da;
2’şer ölüm Adıyaman, Balıkesir,
B olu , D i y a r b a k ı r, E d i r ne ,
Erzurum, Malat ya, Mardin,
Samsun, Sinop, Sivas ve Uşak’ta;
1’er ölüm ise Ankara, Bartın,
Bitlis, Burdur, Çanakkale, Hatay,
Karabük, Karaman, Kırklareli,
Manisa, Muğla, Niğde, Ordu,
Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat,
Z ong u lda k, Er men ist a n ve
Sırbistan’da yaşandı...
13
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
24 NİSAN 1915-2015
TARİHLE YÜZLEŞME ZAMANI!
14
Osmanlı, Türk devletinin
1915’de aldığı “Ermenilerin Hiç’e
göç ettirilmesi” kararı, gerçekte
devlet tarafından planlanan ve
uygulanan Ermenilere yönelik
Soykırım kararı idi. 24 Nisan
1915’ de Batı Ermenistan’ da
Ermeni yaşamı ve kültürüne son
vermeye yönelik bir saldırı başladı.
Dönemin İttihat ve Terakki
Partisi hükümeti ve Osmanlı ordusu Ermenilere yönelik yok etme
seferinde Türk ve Kürt halklarını,
diğer Müslüman olan halkları da
Ermenilere karşı kışkırtmayı ve
kullanmayı başardı. Müslüman
halklar içinde Müslüman olmayan halklara karşı, Hıristiyanlara,
en başta da Ermenilere karşı şovenist ve dinci nefret duyguları
kışkırtıldı. Devlet onları Ermeni
komşularını öldürmeye, Ermeni
mülklerine el koymaya teşvik etti.
Onlar birçok halde Ermeni halkının sürülmesinin failleri idiler.
Çok az sayıda Türk ve Kürt emekçisi Soykırım günlerinde Ermeni
halkının yanında yer alma cesaretini gösterdi. Türk ve Kürt emekçileri Ermenilere yönelik soykırım
suçuna ve sorumluluğuna ortaktır
ve artık bu tarihi sorumlulukla
yüzleşmek zorundadır.
Osmanlı imparatorluğunun yıkıntıları üzerinde kurulan Türkiye
Cumhuriyeti Batı Ermenistan’ı
Ermenilerden” temizlenmiş” biçimde devraldı. Soykırımda birinci derecede sorumluluk sahibi
birçok kişi “yeni” Türk devletinde
çok önemli mevkilerde yer aldılar.
Batı Ermenistan’ın birçok “yeni
zengin” inin zenginliğinin temelinde Ermeni mülklerine haydutça
el konulması yatıyordu. “Ermeni
sorunu”nda yeni Türk devletinde
yeni olan şey Anadolu’nun kadim
yerleşik bir halkının büyük bir
bölümünün yok edilmiş olması
ve yeni devletin tarih yazımının
Soykırımın inkarı üzerine kurulu
olması idi. Soykırımdan kurtulan
ve İstanbul’da yerleşik olan birkaç
on bin Ermeni ırkçı ayrımcılığın,
aşağılamaların ve saldırıların hedefi olmaya devam ettiler.
Hrant Dink bütün bu olguların bilgisi ve bilinci temelinde,
her şeye rağmen Türk ve Kürt
halkı ile Ermeni halkı arasında bir
halklar arasında bir anlayış ve evet
barışma sağlamaya çalışıyordu.
Bunun olabilmesi için Türk devletinin kayıtsız koşulsuz soykırımı
inkar siyasetinden vazgeçip, tarihi
ile yüzleşmesi, soykırımın varlığını bütün sonuçları ile tanıması
gerekiyordu. Bunun ön şartı, Türk
ve Kürt halkının suç ve sorumluluk ortaklığı ile yüzleşmesi ve
Türk devletini soykırımın varlığını kabul etme konusunda zorlaması idi. Hrant sözlerinin gücüyle
ve cesur eylemiyle “soykırımın
faili konumunda olan halkların
vicdanında mahkum edilmesi” ve
soykırımın kurbanı konumunda
olan “Ermeni halkının da af etmeye hazır olması” için mücadele
ediyordu. Bu görüşler Hrant’ın
Kuzey Kürdistan/Türkiyeli emekçilere bıraktığı mirastır. Hrant
bu görüşleri savunduğu için hunharca katledildi.
Onun cenaze töreni her kesimden insanın bu katliama verebileceği en iyi cevap oldu: “Hepimiz
Ermeniyiz!” Türkiye tarihinde ilk
kez yüz binlerce insan duyduğu
üzüntüyü ve katillere duyduğu
nefreti, soykırımın sürdürülmesine itirazını sokaklarda haykırdı.
24 Nisan 2015’de Soykırımın
başla ng ıcı nı n 10 0. y ı l ı nda,
“Hepimiz Ermeniyiz!” demek demokrasi, özgürlük, sosyalizm yanlısı, halkların kardeşliğinden yana
olan herkesin görevidir.
Bütün dünyada Ermeniler
Soykırımın başlangıcının 100. yı-
lında adalet istiyor. Sorumlulardan
sorumluluklarını kabul etmesini
istiyor, özür bekliyor.
Bu haklı talepler karşısında
Türk devleti, bugünkü AKP hükümeti ne yapıyor? 24 Nisan’da
Çanakkale’de büyük bir “Barış
Buluşması” gösterisi düzenliyor. 1. Dünya Savaşı sırasında
Çanakkale’de kimi Osmanlı devleti ordusu, kimi İngiliz, Fransız
ordusu saflarında birbirine karşı
savaşırken ölen yüz binlerce askerin anısına ve bir zaman düşman
olanların şimdi dost olduğunu,
savaşın kötü, barışın iyi olduğunu
göstermek için düzenleniyor güya
bu gösteri. Onlarca devlet başkanı
davet edildi bu gösteriye. Bu arada
yine “barış” adına Ermenistan
devlet başkanı da davet edildi! Ne
sahtekârlıktır bu? Yapılmak istenen açıktır: Ermenilerin bu yüzüncü yılda daha gür çıkan sesini
bastırmak. Öncelikle de Kuzey
Kürdistan Türkiye’de 24. Nisan’da
olabilecek ve halklar arasında barış talebini, halkların kardeşliği
isteğini, somut olarak Soykırımın
tanınması talebiyle birleştirecek
eylemlerin önünü almak, etkisini
kırmak.
Biz Türkiye/Kuzey Kürdistanlı
ilerici, demokrat, devrimci işçiler
ve emekçiler Türk ve Kürt halkının Soykırımdaki suç ve sorumluluk ortaklığı nedeniyle utancımızı
belirtiyoruz. Biz bizim öncüllerimiz olanların bu soykırımı engelleyememiş olmasından utanıyor
ve özür diliyoruz. Biz öncülümüz
olanların Türk devletinin inkarcılığı ve yalanlarına karşı on yıllarca suskun kalmasının utancını
taşıyor ve özür diliyoruz. Ne yazık
ki geçmişte İbrahim Kaypakkaya
somutunda olduğu gibi, çok az
sayıda Komünist Ermeni halkına
yönelik katliamları tarihi bir olgu
olarak tespit ve mahkum ettiler.
Şi md i gerçek le y ü zleşme zamanıdır. Şimdi
Soykırımdaki suç ve sorumluluk ortaklığı ile yüzleşme zamanıdır. Yalnızca
bu yolla halklar arasında
bir barışma mümkündür.
Şimdi Halk ların birbiriyle konuşma zamanıdır. Biliyoruz ki “Halklar
konuşmaya başladı k larında, anlaşmaları kolay
olacaktır.”
Osmanlı devletinin mirasçısı Türk devletinden
şunları talep ediyoruz:
SOY K IR IM DER H A L V E
K AY ITSIZ KOŞUL SUZ V E
TÜM SONUÇLA R I Y LA
TANIMALIDIR!
*Kuzey Kürdistan Türkiye’deki
Ermeni Cemaati için tam hak eşitliği; Ermeni cemaatinin tanınması
ve desteklenmesi.
*Anti- Ermeni ırkçılık ve şovenizmin her biçimine karşı mücadele ve bunların yasaklanması.
*Ermeni soykırımı sırasında sürülen, öldürülen, ülkelerini terk
etmek zorunda bırakılan tüm
Ermenilerin bugünkü haleflerinin ülkelerine geri dönme hakkı!
*Haydutça el konulmuş Ermeni
mülklerinin geri verilmesi veya
tazmin edilmesi.
*Devletin mülküne geçirilmiş
tüm ermeni mülkünün tazmin
edilmesi.
*Ermenilerin Batı Ermenistan’a
dönme, yerleşme, ayrılma hakkı.
*Türk devlet okullarında Türk
egemenlerinin Soykırımcı politikası hakkında doğru bilgilerin
öğretilmesi.
*Doğrudan mirasçısı olmayan
Ermeni mülklerinin tazminatının Ermenistan Cumhuriyetine
ödenmesi.
*Ermenistan/Türkiye sınırının bekletmeksizin açılması;
Ermenistan Cumhuriyeti ile
dostça komşuluk ilişkilerinin
geliştirilmesi!
Yalnızca bu taleplerin kayıtsız
koşulsuz savunulması yoluyla
Türk iye’ dek i, Diasporadak i,
Ermenistan’daki Ermeni halkı ile
halkların kardeşliği sağlanabilir.
24 Nisan’da Çanakkale’de egemenlerin şovunda değil, bütün
ülkede sokaklarda Soykırımın tanınması haklı talebini yükselten
eylemlerde buluşalım!
Mart 2015
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNDEN…
İSTANBUL/KADIKÖY
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Günü, çeşitli kadın kurumlarının bir araya gelerek oluşturdukları İstanbul 8 Mart Kadın
Platformunun çağrısı ve öncülüğü
ile binlerce kadın, 8 Mart Pazar
günü Kadıköy’de bir araya geldi.
Haydarpaşa Numune Hastanesi
önü nde topla na n k ad ı n la r,
Kadıköy iskelesine doğru yürüyüşe geçtiler.
Biz de Yeni Kadın Dünyası olarak hazırlamış olduğumuz “Yas
tutmuyor isyan ediyoruz, erkek
egemen düzene başkaldırıyoruz!” imzalı pankartımızla kortej
oluşturarak yürüyüşe katıldık.
Yürüyüş boyunca çeşitli sloganlar attık. Bunlardan bazıları:
“Yaşasın 8 Mart, yaşasın Kadın
Dayanışması!, Jin Jiyan Azadi!,
Kahrolsun erkek egemen Sistem!,
Fıtrat dediniz, iffet dediniz kadınları katlettiniz!, Gözaltında tacize,
tecavüze son!, Kadınlar el ele örgütlü mücadeleye!”
Kadın Platformunun taşıdığı ana
pankart: “Erkek Devlet Şiddetine,
Kimliğimizin Yok Sayılmasına,
Emeğimizin Sömürülmesine
Karşı Dayanışmamız ve İsyanımız
Büyüyor!” idi.
Tüm kadın kurumları, platform
tarafından isimleri okunarak coşkulu bir şekilde miting alanına
girdiler. Kısa bir selamlamadan
sonra platformun ortak hazırlamış olduğu basın metni sunucu
Zeynep Derya tarafından okundu.
Metinde; Özgecan’ın katledilmesiyle toplumun birçok kesimini
sokağa döken erkek şiddetine karşı
kadınların yıllardır isyanının sürdüğü, kadın kimliğiyle eşit bir biçimde, katılmak için direndikçe,
saldırıların ve baskıların arttığı,
AKP iktidarının kadına yönelik
şiddet konusunda iki yüzlü davrandığı, kadınları hayatın her ala-
nında biçimlendirmeye çalıştığı
ve kendi iktidar döneminde erkek
şiddetinin ne boyutlara vardığını
inkar etmekten vazgeçmediği
vurgulandı.
Rojava’da ve Şengal’de binlerce
kadını katleden ve tecavüz eden,
Ezidi kadınları köle pazarlarında
satan DAİŞ’e karşı kadınların
zaferi, yaptıkları devrim ve tüm
Kürdistan’da kadınların erkek ve
devlet şiddetine karşı geliştirdikleri öz savunma, kadınların evde,
işte, sokakta verdikleri mücadeleye güç kattığı, bu mücadelenin
bir parçası olarak Türkiye’de yürütülen çözüm sürecinde de kadınlar olarak özne ve taraf olduğu
belirtildi.
Son olarak erkek egemenliğinin
ve devlet şiddetinin yok saymaya
çalıştığı LGBTİ bireylerin de
AKP’nin muhafazakâr politikalarının hedefi olduğu, her fırsatta
cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini “sapkınlık, hastalık” olarak
tanımlayan AKP, trans cinayetleri, nefret cinayetleri, erkek yargı
tarafından cezalandırılmadığı,
toplumda meşru görüldüğü, aynı
zamanda kadınları ve transları her
alanda ölüme mahkum eden iktidarın, hasta tutsaklardan da zulmünü esirgemediği, bu anlamda
kadın hasta tutsakların biran önce
özgür bırakılması talep edildi.
Basın metni iki dilde okundu.
Plat formu n konuşması nda n
sonra “Cinayetlere Karşı Acil
Önlem Grubu” adına ortak metin
okundu. Konuşmalardan sonra
Sarya Müzik Grubu sahne aldı.
Müzik dinletisinden sonra Pervin
Buldan konuşma yaptı. Buldan,
AKP hükümetinin kadınları gerçekten koruyacak önlemler alması gerektiğini vurguladı. Pervin
Buldan’ın konuşmasından sonra
Ahu İrani Kürtçe ezgileriyle sahne
aldı. Dinletinin ardından deği-
şik dillerde selamlama yapıldı.
Selamlamadan sonra değişik kadın guruplarının kısa konuşmalarıyla miting sona erdi.
Miting alanında yer yer erkekler de seyir için gelmişlerdi.
Erkeklerin mitingden çıkmaları
için Platform tarafından birkaç
kez çağrı yapıldı ve erkeklerin bizi
korumasına ihtiyacımız olmadığı,
kadınların kendi güvenliklerini
kendileri sağladıkları, miting içerisinde bulunan erkeklerin derhal
alanı terk etmesi çağrısı yapıldı.
Biz, 8 Mart ile ilgili bildirilerimizin dağıtımını yaparak ve Yeni
İşçi Dünyası Mart sayısının satışını yaparak miting alanından
ayrıldık.
ALMANYA/AACHEN
Irkçılığa Karşı Enternasyonal
Platform Aachen tarafından düzenlenen; Alman’ların, Güney kültür, sanat, edebiyat dergisi okurları
ve YDİ Çağrı okurların da destek
verdiği, kültürel bölümü olan bir
etkinlik düzenlendi. Etkinlik de
konuşmacı Güney yazarlarından
Seher Yeğin’di.
Etkinlik saygı duruşu ile başladı. Nazım Hikmet’in ‘Bizim
Kadınlarımız’ adlı şiiri Erdoğan
Egemenoğlu’nun sesi ile dinletildi.
Platform adına bir arkadaş kısa
bir konuşma yaptı. Kürtçe, Türkçe,
Almanca yapılan konuşmanın bir
bölümü şöyle: “Bugün Uluslararası
işçi-emekçi kadınların mücadele
günü 8 Mart. Bu mücadele günümüze sahip çıkalım! Mücadeleyle
kazanılan bu tarihi gün için, işçiemekçi kadınlar binlerce bedel
ödedi, ödüyor. 8 Mart’ın direniş
ruhuna sahip çıkalım. Bu mücadele gününün unutturulmasına
izin vermeyelim. Bu şanlı günü,
mücadelemizde sonsuza dek yaşatalım. 8 Mart, biz işçi ve emekçi
kadınların, toplumda kadınlara
yönelik her türlü tacize, tecavüze
şiddet ve katliamlara karşı, kısacası
erkek egemen kapitalist sömürü
düzenine karşı yürüttüğümüz
mücadelenin günüdür. Kadınlar
olarak bizler dünya nüfusunun
yarısıyız. Ama erkeklerin sahip
olduğu tüm haklara sahip değiliz. Biz kadınlar tüm haklara
sahip olmak bir yana, bu düzenin,
her gün çok çeşitli biçimlerde hedefi oluyoruz. Evde, okulda, fabrikada, sokakta her yerde tacize,
tecavüze şiddet ve katliamlara maruz kalan bizleriz. Bunun en canlı
örneği; Mersin de iki hafta önce
bindiği bir minibüsün şoförü tarafından tecavüze karşı direndiği
için hunharca öldürülen ve sonra
cesedi yakılan Özgecan Aslandır.“
Seher Yegin de yaptığı konuşmada: “asıl sorunun kadın sorunu
olmadığını, asıl sorunun sistem
sorunu ve sistemin yarattığı erkek sorunu olduğunu” belirterek,
kadınlar üzerindeki şiddete karşı
nasıl mücadele yöntemlerinin kullanılacağı üzerine açıklamalarda
bulundu. Sözlerine şöyle devam
etti: “Tarihi, insanlığın ezilmişliği
kadar eski bir sorundan söz ediyoruz. Yani cinselliğin, ezilmişliği
problemi, insanlığın ezilmişliği
kadar eskidir. Bundan dolayı kadınlar tarihin ezilen en eski sınıfıdır. Kadın ezilen en eski sınıf
olurken, ezen ise kapitalist ataerkil sistemin kendisidir. O yüzden
de bu sorunu ele alırken, sistemin
çözümlenmesi ve bu sisteme karşı
mücadele yöntemlerinin aranması gerekir. Toplumun kadını
da erkeği de bu sistemden nasibini almıştır. Kadın bu kölelik ve
ezilmişliği içselleştirerek nasibini
almış, erkek te aynı şekilde kendisine biçilen rolleri içselleştirerek
nasibini almıştır“
Etkinlikte, sanatçı Ali İhsan
Doğa n Ku r ma nç-Z a z a k i ve
Türkçe ezgileriyle müzik dinletisi sundu. Ayrıca Alman Gitar
hocası Ulrike Hilles gitar dinletisi ile dinleyicilerin büyük beğenisini aldı. Dilan ve Rojda’nın
müzik dinletisiyle etkinlik son
buldu. Etkinliğe yüze yakın bir
katılım sağlandı.
Mart 2015
Nisan 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8 Mart Kuzey Kürdistan/Türkiye’nin her yerinde yapılan etkinliklerle, eylemlerle
coşkuyla kutlandı. İşte bu eylemlerden bazıları:
15
İŞ CİNAYETLERİ
KAPİTALİZMİN FITRATINDA
VAR!
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Hüseyin Gül • Yönetim Yeri ve Adresi: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. Ülbeği İş Merkezi No: 11 Kat: 4
Esenyurt - İstanbul • Tel/Fax: (0212) 620 67 57 • e-mail: info@ydicagri.com • web: www.ydicagri.com
YDİ ÇAĞRI Sayı 174 nin İşçi Özel Sayısı •Nisan 2015 • Fiyatı: Türkiye: 1,00 TL · Türkiye Dışı: 1,00 Avro
Baskı: Berdan Matbaacılık Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 215-216-239 Topkapı/İstanbul Tel: (0212) 613 11 12 • Yayın Türü: Yerel Süreli
Download