T.B.M.M. B:44 26.12.1999 0:4 Değerli milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu -aynı zamanda bütçesi de tartışılıyor- hasta­ nelerinin durumu ise, ayrıca, içler acısıdır. Bunların durumunu, gerçekleri ortaya koyarak ve açık olarak, bu kutsal çatı altında tartışmak zorundayız. Bir kere, ülkemizin belli bir grup insanının, sa­ dece, Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerine gitmek zorunda bırakılışı, içinde bulunduğumuz çağ : da, Avrupa Birliğine girme heyecanını yaşadığımız bugünlerde, gerçekten antidemokratik ve insan haklarına aykırı özellikler taşıyan bir durumdur. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Onun dışında, sevk sorunları, sıra alma, muayene olma zorlukları, yatak yokluğu, tahlil, film, randevu sıkıntıları sigorta hastanelerinde de devam etmekte, ilaç almanın zorluğu yanında -bunu üzülerek söylüyorum- firmalar tarafından sigorta hastanelerine verilen ilaçların kalite sorunu, öte­ den beri devamlı gündemi işgal etmekte ve bir türlü düzelme bilmeyerek devam etmektedir. Bu arada, Adana'da, Yüreyir'de, 54 üncü hükümet zamanında yeri tahsis edilmiş olan sigorta hastanesinin yapımının gündeme alınmasını, Sayın Bakanımdan rica ediyorum. Adana'da, sadece bir sigorta hastanesi var ve bölge hastanesi olma özelliğinde bulunan bu hastanenin, bölge ihtiya­ cına yetmediğini de vurgulamak istiyorum. Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik açısından üçüncü grubu teşkil eden Bağ-Kurlu vatan­ daşlarımızın durumu da, ayrıca sorunlar yumağıdır. Bağ-Kurlu vatandaşlarımız, bu ülkeye eşit oranda vergi ödedikleri halde, askere herkesle birlikte eşit olarak gittikleri halde, bu ülkenin kal­ kınması için terlerini akıtarak canla başla uğraştıkları halde, ikinci sınıf vatandaş muamelesi göre­ rek üniversite hastanelerinin kapılarından yüz geri edilmektedir. Bunu, halen uygulanmakta olan bu yöntemi, bu kutsal çatı altında, milletimizin gözü önünde ciddî şekilde protesto ediyorum. (FP sı­ ralarından alkışlar) Bu kesim vergi öderken, askere giderken hiçbir ayırım yapılmazken, sağlık hiz­ metlerinin verilmesinde, Bağ-Kur ödeme yapmıyor veya yapamıyor diye devletin kabahatini vatan­ daşlara çektirmenin hiçbir anlamının olmadığını vurguluyorum. Aynı zamanda, bu kesim, yukarı­ da bahsettiğim sigorta ve diğer hastanelerde karşılaşılan işlem zorluklarının yanında, gitmek zorun­ da kaldıkları hastanelere ödedikleri paralan, maalesef, Bağ-Kurdan yeterince alamamakta, ödedik­ leri paralar büyük kesintilere maruz kalmaktadır. Değerli milletvekilleri, dördüncü sosyal güvenlik grubunu teşkil eden yeşil kart rezaleti, dün­ yanın hiçbir yerinde görülmeyen ve ülkemize de yakışmayan, bu çağa sığmayan bir uygulamadır. İsabetsiz, tutarsız ve tamamen oryantal mantıkla işlemesi devam ettirilen bu hususun, en kısa za­ manda sona erdirilmesini hükümetten bekliyorum. Bu vatandaşlarımıza, ülkemizin önemli bir ke­ simini teşkil eden bu vatandaşlarımıza, maalesef, bugüne kadar olan tüm hükümetler, görevini ya­ pamamanın açıkgözlülüğünü, aynı zamanda bu kesime yeşil kart vererek, minnet altında tutmuşlar; devletlüler, sanki ulufe veriyormuş gibi bu insanları baskı altında tutmuş ve politik oyunlarla ye­ şil kart verirken ortaya çıkan büyük sıkıntıları milletin gözünden kaçıramamışlardır. Aynı zaman­ da, yeşil kart alan bu kesim, maalesef, sadece devlet hastanelerine gidebilmekte, üniversitelerin önünden bile geçememektedir. Yeşil kart verilişinde politik etkilenmeler çok fazladır; kriterlere uysa bile, şahsın üzerinde kü­ çük bir tarla parçası veya buna benzer bir şey varsa yeşil kart alamamaktadır ve bu uygulamanın yanlışlığı dünyanın gözü önünde, ülkemizde devam etmektedir. Sayın Bakanımızın ifadesine göre, bugüne kadar 8 378 000 kişiye yeşil kart verilmiştir ve 1999 yılında 95 trilyon lira harcanmıştır. Bu paralar, keşke, bu vatandaşlarımızın doğru dürüst bir sosyal güvenliğe kavuşması için harcansaydı da, isabetli bir işlem olsaydı. Değerli milletvekilleri, beşinci grubu teşkil eden ve maalesef bugün hiçbir sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımızın durumu ise, yürek kanatmaktadır. Bu kesimin ailesinden birisi -anne, -324-