T.B.M.M. B : 22 4.11.1992 0:1 gelmiştir. Bavul ticareti amacıyla gelen mallar oldukça kalitesiz, deforme mallar olmasına rağ­ men, çok ucuz olması nedeniyle itibar görmektedir. Bunun yanında, yerli küçük esnaf büyük zarar görmektedir. Mutlaka, kendi esnafımızı koruma tedbirlerinin acilen alınması gerekmektedir. Sınır ticaret belgesi alan vatandaşların ancak yüzde 30'u ithalat ve ihracat yapmaktadır; ama, bunun yanında, hiç ithalat ve ihracat yapmamış kişilerin de belgelerinin süreleri uzatıl­ maktadır. İthalatçı ve ihracatçı kimdir, önce bu işin disipline edilmesi gerekir. Değerli milletvekilleri, 29 Ekim Cumhuriyet bayramındaki manzara ne kadar görkemli idi; sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanın etrafında Türkî Cumhuriyetlerin liderleri top­ lanmış, dev bir Türk dünyasının oluştuğu izlenimini yaratmıştı. Göğsümüz kabardı, dış görün­ tü gerçekten çarpıcı idi; ancak, çok az vatandaşımız işin iç yüzünü biliyor. Nedeni çok basit. Türkiye, bu konularda sadece konuşuyor, ciddî hazırlıklar yok. Karadeniz Ekonomik İşbirliği hâlâ hayatiyet kazanmıyor, gerçek işadamı ve devlet büyüklerinin ilgisi bu konuda çok az. Bakın, diğer ülkeler neler yapıyor : Amerika 90 kişiyi, Fransızlar 30 kişiyi, İngilizler 35 kişiyi, Almanlar 42 kişiyi bu ülkelere uzman olarak göndermişler ve yetiştirmektedirler. Bun­ lar çeşitli cumhuriyetlerin dillerini öğreniyorlar, sosyal yapılarını inceleniyorlar; biz ise hâla gerçek işadamının mal ve can güvenliğini sağlayıp, Karadeniz Ekonomik İşbirliğini yürürlüğe koyup, harekete geçiremiyor, hâlâ her şeyi bürokrasiye bırakıyoruz. Sarp sınır kapısının genel durumu gerçekten gözden geçirilmelidir. Bize bavulla gelip tica­ ret yapıyorlarsa, biz de bavulla gidip ticaret yapalım. Bize vize uygulanıyorsa, biz de vize uy­ gulayalım. 4 Temmuz 1992 tarihli Hürriyet Gazetesinde "Sınır kapısında kıskaç" başlığıyla, kapıda­ ki yolsuzluklardan bahsedilmektedir. "Gümrükte kıskaç" yazısında, bugünkü İktidar taraftarı siyasilerin verdikleri demeçler var. Bu kapıdaki yolsuzluk ve suiistimal olaylarının üzerine gitmekte kararlı olduklarını belir­ tiyorlar. Bazı memurların görevden alındığından bahsederken; ancak yapılan hiçbir şey yok, alınan kimse olmadığı gibi, gümrük personeli yetersiz ve bilinçsiz, rüşvet olayları bu kapıda ayyuka çıkmış, bu konuların gerçekten araştırılması gerekiyor. Artvin Valiliği olaylara seyirci ve ilgisiz kalmaktadır. Her iki tarafta yük ve yolcu taşımacılığı tam bir çıkmazda, hâlâ kara taşımacılığı yapan şoför ve sınır ticaretinde ithalat ve ihracatla meşgul olan esnafın can ve mal güvenliği yoktur. Karşı tarafta soygunlar olmaktadır. Sınır ticaretinin asıl amacının mal takası olması gerekirken, çeşitli yollarla dışarıya büyük dövizler gitmektedir. ' Karadeniz illeri âdeta ahlâksız davranışların istilasına da uğramış, birçok yerlerde kadın pazarları kurulmuştur. Beş bin nüfuslu ilçelerde bile beş, altı tane otel bu amaçla işletilmekte­ dir. Halkımızda büyük çapta duyumsuzluk mevcuttur. Bu nedenle, gerçek aile yapılarına bü­ yük zararlar vermektedir, birçok boşanma ve hatta intiharlara da sebep olan olaylar olmuştur. Bölgede zührevi hastalıklar yoğun bir şekilde artmıştır. İşte, burada devletin bazı tedbirleri acilen alması gerekmektedir, özellikle hayat kadınlarının kontrol altına alınması gerekir. Dünkü Hür­ riyet Gazetesinde "Nataşa ile yakalananlar ailelerine bildirilecek" şeklinde bir manşet gördük. Bu, Trabzon Emniyet Müdürlüğünün yapmış olduğu bir açıklama tek çare olarak, yakalanan kadınların hangi erkeklerle yakalandığını ailelerine bildirmek gibi basit bir tedbir yöntemi dü­ şünülmektedir. Bu konuda ciddî tedbirlerin alınması gerekiyor. Şayet ivedi tedbirler alınmaz­ sa, hızla devam eden döviz kaybının ötesinde, erkeklerimiz ve kadınlarımız birçok hastalıklara maruz kalacaklardır. — 127 —