KUR` AN NÜZULÜNÜN MEKKE DÖNEMİ

advertisement
KUR' AN NÜZULÜNÜN MEKKE DÖNEMİ
SEMPOZYUM
29 Haziran- Ol Temmuz 2012 ÇORUM
Editör
Prof. Dr. Mesut OKUMUŞ
Editör Yardımcıları
Arş. Gör. Ömer DİNÇ
Arş. Gör. Fatma PEHLiVAN
ÇORUM BELEDİYESİ KÜLTÜR YAYINLARI
ÇORUM2013
"TEFSİRDE BİR YÖNTEM ESASI OLARAK KUR' AN KRONOLOJiSi
MESELESi" isiMLi TEBLiGİN MÜZAKERESi
Prof. Dr.
MehınetAkifKOÇ*
Selim Bey, tebliğinin ilk paragrafında şöyle söylemektedir: "Çoğu kez tarihl
arka planını aydınlattığımız her ayet grubunun nihai anlamını yakaladığımız zehabına kapılır olduk." Bu anlayışın eleştirilmesi doğru mudur? Aslında bütün rivayet tefsircilerinin yaptığı bu değil midir? Yani acaba bu rivayetler içinde Hz.
Peygamber ve sahabe bu ayeti nasıl anladı? Sorusuna cevap veren bir rivayet
onlan ikna ettiği anda başka bir rivayeti tercih etıneyi akıllanndan geçirmişler
midir? Elbette ki hayır. Rivayet merkezli başlayan tefsir faaliyetleri Selim Bey'in
modem bir bakışın ürünü olarak takdim ettiği tarih! arka plana dayalı Kur'an
anlayışının hiç de muhdes olmadığını ortaya koymaktadır.
Araştırmacı
daha sonra ilgili oryantalistik kitabiyatı tanıtarak değerlendirmeye çalışmaktadır. Müslüman olmayan Batılılar doğal olarak Kur'an'ı tarihe kayıtlı bir metin
olarak görmek durumundadırlar. Selim Bey bu nokta üzerinde durmaktadır.
Selim Bey daha sonra şöyle söylemektedir: "Müslümanların nüzftl kronolojisiyle erken dönemlerden itibaren ilgilendiğini, ne var ki bunun merkezi bir konu
olarak ve kendi başına ele alınmadığını söyleyebiliriz." Bu cümle sorunludur. Erken dönemde ilgilenilen konular merkezi önemi haizdirler. Kur'an'ı tarihin dışın­
da görme anlayışı rivayet tefsirine karşı dirayet tefsirinin galip gelmeye başladığı
andan itibaren gelişme göstermiştir.
Selim Bey daha sonra tefsir faaliyetlerindeki 'nesh' içerikli araştırmalan şu
cümle ile değerlendirmektedir: "Bu haberleri birlikte değerlendirirsek sahabe döneminden ve tefsirin başlangıcından itibaren Müslümanlar için ayetlerin kronolojisine ilişkin bilginin ancak nesh konusunda araçsal biçimde dikkate alındığı
sonucuna varabiliriz." 'Esbab-ı nüzftl' ve 'Mekkl-Medeırl' başlıklannın varlığı
dahi bu cümleyi yanlışlar. Doğrusu şudur: Kur'an ayetlerinin kronolojik açı­
dan değerlendirilmesi sırasında'Esbab-nüzftl' ve 'Mekkl-Medeırl' başlıklan ile
Kur'an dışından; 'Nesh' ile Kur'an içinden bilgi alınmaktadır.
Hz. Ali'nin nüzftl sırasına göre bir Mushaf'ının bulunduğu yolundaki
naati dahi bu bakışın baştan beri var olduğunu göstermez mi?
Şia
ka-
Mesela Taberi'nin kaydettiği Ve enfikufi sebilillahi ve la tuZkıt bieydikum ilet
tehluke, ayeti ile ilgili Ebu Eyyub el-Ensari'nin tabiin nesiine yaptığı uyan kronolojiyi öne çıkaran bir Kur'an anlayışının sonucunda gelmemiş midir?
*
Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi. E-mail: koc@divinity.ankara.edu.tr.
Kur 'an Niiziiliiniin Mekke Dönemi
230
Katade'nin 'bütün insanlar ve cinler bir araya gelseler nüzı11 sırasına göre
ayetleri sıralayanıazlar' cümlesinden onun kronolojiyi önemsemediği değil; Sahabe neslinden bu yönde doyurucu bir malzemenin gelmediğine yaptığı vurguyu
belki de hayıflanmayı çıkarmak gerekir. Selim Bey ise bu cümle ve benzerlerinden ümmetin bu konuyu çok fazla önemsemediği sonucunu çıkarmaktadır. Eğer
elimizde Sahabeden Kur'an'ın büyük bir bölümünün kronolojisinin çıkanlabi­
leceği malzeme tabiin nesiine mesela Katade'ye intikal etseydi ve ilk tefsir faaliyetinin failleri olarak tabiin bu malzemeyi önemsemeseydi böyle bir iddiada
bulunabilirdik Oysaki, 'Esbab-nüzı11' ya da 'nesh' konusundaki onlara intikal
eden hangi bilgiyi önemsememişlerdir?
S1:1lim Bey, tarih boyunca kronolojinin önemsenmemesi meselesini tarih üstü
bir kitap olarak algılanmasına bağlamaktadır. Kronolojiyi önemsemek Kur'an'ın
tarih üstü algılanışına hasar mı verir? Bu konuda İslam dünyasından verdiği isimlerin hangisi tarihselcidir?
Araştırmacı şöyle
söylemektedir: "Kronoloji meselsi, tarih boyunca ancak
yeri geldikçe yardımcı konumunda istihdam edilirken son dönemde tefsirin bir
yöntem esası haline getirilmeye başlanınıştır." Bu cümlede şu hususa dikkat
etmemiz gerekmektedir: İslam alimleri modem dönemde yaşayan Müslüman
nesillerin -pek çok sebep yüzünden- daha önceki Müslüman nesillerden farklı
ihtiyaçları olduğunu görmüş olabilirler. Şu bir gerçektir ki modem dönemlerde
tarih bilinci ortaçağdakinden çok daha güçlü hale gelmiştir. Bu Batı'nın değil,
bugün yaşanan tarihin ve insanlığın topyeki'ın ilim alanındaki kazanımlannın dayattığı bir gerçektir. Fakültemizdeki bir hocamız anlatmıştı: Yıllarca ülkemizin
doğusundaki medreselerde Kadı Beydavi tefsirini okuttuğu halde Beydavi 'nin
hangi asırda yaşadığı ya da ölüm tarihi sorulunca şaşınp kalan bir yakınından
bahsetmişti. Söylemek istediğimiz şudur: Dünyamızda tarih bilinci ortaçağdaki
insanlarm ihtiyacı olan bilinç düzeyinden farklılaştı. Ve ilim ya da bilimin hemen
her alanında bu farklılaşma kendisini hissettirdi. Bunu gören son dönem Kur'an
müfessirlerinden ve Müslüman aydınlardan bir kısmı da bu ihtiyacı giderecek bir
tefsir metodu geliştirmeye çalıştılar. Aslında bu alanda günümüze ulaşan yeni bir
bilgi türü yok. Bu müfessirlerin referanslan ilk dönem rivayetleri olmak zorundadır. Yeni olan sadece bu bilgi türünün sunum biçimidir.
Sonuç
I. Araştırmacının, tefsir faaliyetleri, "klasik Mushaf tertibine göre yürütülmelidir" ısran anlaşılabilir. Ancak nüzı11 sırasına göre tefsir faaliyeti yürütenleri eleştiriş şekli sorunludur. Eleştirileri ilnıl gerekçelerle çürütmek yerine sanki
ideolojik bir karşı duruşu vardır. Bunun için de oryantalistler üzerinden hareket
" ... Kur'an Kronolojisi" isimli Tebliğin Müzakeresi
231
etmektedir. Onlann yaptığının tersini yapmalıyız gibi bir vurguyu makalede hissetmekteyiz. Bu ne derece ilmidir? Yine bir takım İslam mütefekkirlerini oryantalistlerin etkisine alabildiğince açık körü körüne onlann takip eden, gerçeği idrak
kabiliyetinden uzak tasavvur etmek doğru mudur?
Batı'nın günümüzde yakaladığı ilmi seviyeyi Batı'nın bir ürünü olarak kabul
etmiyorum. Fuat Sezgin Hocamızın ifadesiyle bu batılı bir söylemdir. Bu seviye
insanlık ailesinin geliştirdiği Mısır-Yunan-İslam-Batı zinciriyle yakalandı. Batı
İslam kültürünü inkar ederek kendini doğrudan Yunan kültürüne bağlıyor. Bu
tür bir tercilı Batı'ya yakışabilir. Ancak İslam kültüründe dürüst bir referans gösterme tekniği var. Müslümanlar Yunan kültürünü aldılar, bunu açıkça söylediler,
tercüme ettiler, geliştirdiler ve Batı 'ya verdiler. Batı bunu aldığı kaynağı inkar
ederek geliştirdi. Biz bugün kendi geçmişimize uygun biçimde Batı' dan alarak ve
bunu söyleyerek geliştireceğiz. Aksi taktirde akademi, dergicilik, ansiklopedicilik, burada bu gün yaptığımız sempozyum, bunlann tamamından ictinab etmemiz
gerekir. Çünkü bunlan Batı şekillendirdi.
2. Araştırmacı örnek vermemiştir. Mesela Kur'an'ın hangi ayeti kronolojik bir
okumayla tefsir edildiği için yanlış anlaşılmıştır. Oysaki çalışma alam teorik konuşmaktan ziyade pratik örnekleri gerektirmektedir. Mesela Taberi'den bir örnek
verelim: Müminun süresinin 77. ayetinde Hatta izafetahna aleyhim babenzaazabin ş edidin iza hum fihimublisun ifadesi hakkında Müşriklerin başına Medine
döneminde gelen açlık musibetini değil de hicret öncesi Mekke'de gerçekleşen
kıtlık olayını tercilı ediyor. Bunu yaparken sadece ayetin nüzftl zamanından hareket ediyor.
Download