T.B.M.M. B : 114 13 . 7 . 2004 O:3 Tlrold kanserlerinde radyoaktif tMKllenmeye htıglı mlı^ 7 fl yıldan'tfıH" ortaya çıkmamaktadır. Bununla ilgili veriler Önümüzdeki yıllasda ortaya çıkabilecek artışı gözlemleyebilmek üzere toplanmıştır. Kazadan 3 yıl sonra tiroid kanserlerinde ani bir artış, daha sonrada hafif bir düşüş görülmesi. üstelik ençok radyoaktif iyot artışı saptanan Edirne'de tiroid kanserinin art­ mamış olmasını, buna karşılık radyoaktif iyot düzeyinin fazla yükselmediği Trabzon. Rize ve Ordu'da 11 kata varan artışlar görülmesini Çernobil kazasına bağlamak mümkün değildir. Lösemi olgularında ise 5 yıldan sonra düzenli bir artış görülmesi bekle­ nirken araştırma sonuçlarımıza göre 1987 yılında bir sıçrama, daha sonra 1990'a kadar düşüş ve 1991 yılında ikinci bir sıçrama ortaya çıkmıştır. Ka­ zadan sonraki 6. yıl olan 1992'de ise yeniden 1986 yılı değerlerine dönülmüştür. Bu dalgalanmalardan da görüldüğü gibi radyasyonun lösemi yapıcı etkisini ortaya koyabilmek çok güçtür. En çok radyoaktif sezyum artışının saptandığı Rize'de lösemi olgu­ larında artış görülmemesi, buna karşılık Trabzon ve Glresunda 2.5 kat artış ortaya çıkması da diğer bir çelişkili durumdur. Trabzon'da her iki kanser türünde de görülen dramatik artış, Karadeniz Teknik Üniversitesi'ndeki Onkoloji merkezinin işlerlik kazanmış olmasına bağlanabilir. Bunun dışındaki bütün çelişkiler halâ kanser kayıtlarına yeterli özenin gösterilmemesinln bir sonucu olabilir. Sonuç olarak; verilerin yıllara göre dağılımı incelendiğinde, kanser olgularında genel olarak bir artış görülmekle birlikte, yapılan geniş kapsamlı arşiv taramasına rağmen henüz dünya lösemi insidansı olan 4/100.000 rakamına ulaşılamamış olması, ortaya çıkması muhtemel 1/lOO.OOO'ln altındaki bir artışın görülmesini olanaksız hale getirmektedir. Bunun yanısıra bugünkü tekniklerle kanserin radyasyona bağlı olarak mı, yaksa başka bir nedenle mi ortaya çıktığını göstermek mümkün değildir. Bu nedenlerle radyasyondan et­ kilenen illerde başlatılan kanser ağırlıklı sağlık taramasına titiz bir şekilde devam edilmektedir. Bu konuda çeşitli Avrupa ülkeleri ile bilgi alış verişine geçilmiştir. Avrupa konseyi'nin başlattığı bir proje ile teknolojik işbirliğine gidilmesi planlanmaktadır. Öte yandan Türkiye çapmda başlatılan "Aktif Kanser Kayıt Sistemi'' projesi ile de önümüzdeki yıllarda daha sağlıklı sonuçlara ulaşılması hedef­ lenmiştir. Kanser Savaş Dairesi Başkanlığı -144-