TBMM B: 43 5.1 .2010 O: 4 Katılmadığım bir cümle duydum biraz önce: "Zengin bölgesi olduğu için çok duyuldu." dendi. Hayır. Daha önce böyle bölgesel bir deprem olmadığı için bu kadar yayılmamıştı ama bir ucu Avcılar'da, diğer ucu ta Düzce'de olan bir deprem bu kadar büyük duyuracaktı kendisini. Yoksa "Zengin veya fakir bölgeler olduğundan duyuruldu." diye bir söze katılmamız mümkün değil. Efendim, deprem esnasında gördüklerimiz ile bugün arasında ciddi farklar var. Bunu bir kere be­ lirtmemiz lazım. O gün mühendislerimizin dahi, belediye başkanlarımızın dahi deprem konusunda yeterince bilinçsiz ve eğitimsiz olduklarını fark ettik. Birçok problem vardı. Depreme uğramış bele­ diye başkanı aynı zamanda depremde yardım edecek insandı. Enkaz kaldırmada bile eğitimimiz yoktu, yardım konusunda eğitimimiz yoktu, bina yıkmada bile eğitimimiz yoktu, bina yıkmayı bile becerecek bilgimiz ve altyapımız yoktu o gün. Binaların hasarlarını incelemiştim ve inceleme sonu­ cunda şu sonuca vardık: Değerli milletvekilleri, malzeme kalitesinde problem vardı, işçilik kalitesinde problem vardı, malzeme eksikliğinde problem vardı. Ondan sonra geliyor proje hatası, ondan sonra geliyordu proje hatası ve zemin problemi de daha sonra geliyordu. İki yüz kırk tane bina yıktım, her birinde teker teker raporum vardır. Biz proje hatasını ve zemin problemini çok daha önce zannediyoruz, öyle değildi. Kalitenin bir insan hakkı olduğunu bilmeden inşaatlar yapmışız. Burada, inşaat yapan herkes de üzerine ne düşüyorsa alsın ve inşaatın gerekli bu­ günkü teknik donanımları, yönetmelikler değişmeden önce de o inşaat korunarak yapılabilinirdi ama sanki hiç deprem olmayacakmış ve o depremin bilincinde olmayan bir toplum olmamızdan kaynak­ lanan... Hepimiz bunun bedelini ödedik. İnşaatların denetimi TUS'la yapılıyordu, yeterli değildi bu. O zaman zemin analizi yapılmı­ yordu, o yüzden de bir problem yaşıyorduk. Ancak, bildiğiniz gibi, 2001 'de çıkan bir Yapı Denetimi Yasası'yla -o günkü Hükümetimize teşekkür ediyorum- binaların artık yapı denetimiyle yapılması çı­ ğırı açılmıştır ve bu bugün de devam ediyor. Ben de katılıyorum biraz önceki konuşmacılara, seksen bir ilimizde de olmalıdır bu, bütün illerimizde de olmalıdır. 5440 sayılı Yasa çıktı bu yakınlarda, bir iki ay önce çıkardığımız bir yasa. Bunda da kaliteyi kontrol eden, inşaatı yapanın yanına kâr kalmayacağı müeyyideler geldi. Bu da bir gelişmedir, yapı denetimin ilavesi olarak bizim açımızdan, Türkiye açısından faydalı olan bir şeydir. Ceza Kanunu'na kaçak yapı yapmanın getirildiği büyük bir artı var, bunu da kabul etmek lazım. Ben "Buna rağmen kaçak yapı devam ediyor." sözüne de katılmıyorum. Ciddi olarak Türkiye'de kaçak yapının önü alındı çünkü Ceza Yasası'na girdi ve kaçak yapıların, hatta binalara ilave yapıla­ rın depremde çok büyük problem getirdiği, yıkılan binaların çoğunun daha sonradan yapılan ilave­ ler yüzünden statik dengeyi bozduğu... Bu yüzden de bu getirilen, Ceza Yasası'na ilave edilen caydırıcılık oldukça faydalı olmuştur. Bayındırlık Bakanlığımız malzeme standardı getirdi. Tabii -biraz önce söyledim problemleri- Ba­ yındırlık Bakanlığının getirdiği bu malzeme standardı 1999'lara göre Türkiye'nin bir merhalesidir. Yapı Malzemeleri Yönetmeliği 2006 yılında bu Meclisten geçti. Betonarme yapım kuralları stan­ dardı değiştirildi, daha güvenilir hâle getirildi ve deprem sonrasında ne yapacağını bilmeyen insan­ lar, kurumlar bunları bilir ve çarelerini arar ve tedbirlerini alır hâle geldiler. İstanbul'dan çok bahsedildiği için ben de İstanbul'dan bahsedeyim. İstanbul'da hem Valiliğin hem de Büyükşehir Belediyesinin AKOM diye kurumlan var. Bunlar bütün dünya teknolojilerini kullanan, Japonya'nın bilgilerini alan, başka deprem ülkelerinde oluşan bilgileri alan ve İstanbul için planlar yapan, nerede deprem olursa hangi ambulansın nereye gideceğine kadar planları olan çalış­ malar vardır ki ben bulunduğum bir şeyi söylüyorum, vaktim dolayısıyla fazla girmiyorum konuya ama AKOM'da çalışan bir insan olarak söylüyorum: Allah o günleri bir daha göstermesin ama 1999'daki konumda değiliz, 1999'daki konumdan çok çok ilerideyiz. Bunu belirtmek istiyorum. -206-