T.B.M.M. B : 38 19.2.1992 0:1 yoksa bir insanı ölüme terk etmek, hastanenin kapısının önüne koymak mı?.. Batı, işte budur. Bu iki yüzlü politikayı yapan insanlara t>iz de bağırlarımızı açıyoruz, her şeyimizle, bunlarla haşır neşir olmaya çalışıyoruz. Çok samimi inancımı söyleyeyim : Biz bunların milletlerine tabi olmadıkça, onlar bizden razı olmazlar; nitekim, olmuyorlar da. (RP sıralarından alkışlar) İşte, Almanya'daki işçileri­ mize yapılan muamele budur; işte, Cezayir'deki çifte standart budur. Demokrasi demek, ida­ recilerini kendilerinin seçmesi demek değil mi? Ama, Cezayir için, bu demek değil. Neden; Müslüman ülke de onun için. Müslüman idareci seçemezsin. Ya?.. Fransız kültürüyle yetişmiş olanları seçeceksin... Onlardan başkasını mı seçiyorsun... "Ne demokrasisi efendim, demok­ rasi ne demekmiş..." demokrasi falan ortadan kalkıyor ve bizim demokratikleşmeyi, şeffaflığı birinci planda alan Hükümetimizden de tek ses çıkmıyor. Olmaz ki!.. Böyle iki standart ol­ maz. (RP sıralarından alkışlar) Bugün başkalarına yapılan, yarın size yapılır. Dolayısıyla, mut­ laka, adil ve dürüst ölçüler içerisendi davranmak zorundayız/Cezayir'de yapılanı kınamamız gerekir, buna mani olmamız gerekir, bir halkın, idarecilerin kendisinin seçme hakkını, her yer­ de -bu ülke Müslüman ülke olsa da- tanımamız gerekir; ama, şimdi tatbikata bakıyorsunuz, hayır, kimsenin sesi çıkmıyor. Neden; çünkü, işte bu iki yüzlü Batı politikası bir kere daha göz­ lerimizin önünde oynanıyor da onun için... HÜSEYİN BALYALI (Balıkesir) — Demirperde mi olalım Sayın Asiltürk? OĞUZHAN ASİLTÜRK (Devamla) — Hayır. Niçin olasınız? HÜSEYİN BALYALI (Balıkesir) — Demirperde olalım gibi konuşuyorsunuz. OĞUZHAN ASİLTÜRK (Devamla) — Hayır, hiç öyle konuşmuyorum. Hak ve adalete bağlı, insanlığa saygılı, insanların bütün hak ve hürriyetlerine, kendi hak ve hürriyetleriniz gibi değer veren bir toplum olun istiyorum, sadece bunu söylüyorum. Yani, hak ve hürriyetler, bazı düşüncelere hasredilmiş de bazı düşüncelere hasredilmemiş olursa, fevkalade yanlış olur. AHMET SAYIN (Burdur) —-Siz Türkiye'dekini kınadınız mı? İBRAHİM HALlL ÇELİK (Şanlıurfa) — Hıristiyanlar için var, Müslümanlar için yok, öyle mi? OĞUZHAN ASİLTÜRK (Devamla) — Değerli arkadaşlarım, bizi tanıyorsunuz, gayet sa­ mimi, gayet tutarlı, gayet mantıkî şeyler söylüyoruz. Hiç kimsenin de aleyhinde bir ifade kul­ lanmıyoruz. Hele, demirperde gibi, hele, baskı rejimi gibi rejimlerin karşısında her zaman ön­ ce biz olduk, biz onların acısını çekerek geliyoruz. Değerli arkadaşlarım, peki, biz, Batılıya, biz Amerikalıya bu kadar yakınlık gösterirsek, sonra ne olacağının bir iki misalini vereyim : Iran, Şah, zamanında Amerika'nın çok büyük dostu idi, ama, ne acıdır ki, Şah, devrildikten sonra kanser oldu tedavi olmak için Amerika'ya müracaat etti. Kanser olan bir insanın, insanlık gayesi ile, hiç olmazsa, gelip, tedavi olmasına müsaade edilmesi, gerekirken, Amerikalılar müsaade etmediler. Şah, kanser olduğu halde, Ame­ rika'ya tedaviye gidemedi; canciğer dostu İdi Şah!.. Yanlış anlaşılmasın, darılmasın, dün, Özal da canciğer dostuydu Bush'un; ama, bugün, Bush'un beyanlarında özal'ı dışladığını hepimiz de görüyoruz... SÜLEYMAN HATlNOĞLU (Artvin) — Hiç alakası yok... O sizin düşünceniz. BAŞKAN — Bağlayınız efendim... — 152 —