basında eğitimde görme engelliler derneği

advertisement
BASINDA EĞİTİMDE
GÖRME ENGELLİLER
DERNEĞİ
Telefon
Web Adresi
E-posta
Adres
: 03124181412
Mobil: 05062612961
: www.egitimdegormeengelliler.org
: iletisim@egitimdegormeengelliler.org
: Atatürk Bulvarı Sanlıhan 105/605 Kızılay
Çankaya/ANKARA
Bu dosya, Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nin, platform süreci de dahil olmak üzere yazılı
basında yer alan faaliyetlerini içermektedir.
Derneğimiz faaliyetleri aynı zamanda televizyon ve radyo programlarıyla engellilere hizmet
veren sesli gazetelerde de sıkça yer almaktadır.
Görme engellilerin matematik kabusu bitiyor
Görme engelli öğrencilerin matematik alanında yaşadığı sıkıntılara yönelik Japonya'da
geliştirilen "İnfty Yazılım Programı" Türkçe'ye uyarlanarak Türkiye'de de kullanılmaya
başlanacak
ANKARA (AA) - MERVE YILDIZALP - Görme engelli öğrencilerin matematik alanında yaşadığı
sıkıntılara yönelik Japonya'da geliştirilen "İnfty Yazılım Programı" Türkçe'ye uyarlanarak
Türkiye'de de kullanılmaya başlanacak. Matematik alanındaki kaynakların dijital ortama
aktarılmasıyla görme engelliler, sayısal derslerde de artık söz sahibi olabilecek.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EGED) Başkanı Emre Taşgın, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, derneklerinin görme engellilerin eğitimine katkıda bulunmak amacıyla kurulduğunu
belirtti.
Görme engellilerde bilgiye erişim sorununun çok fazla olduğunu ifade eden Taşgın, görmeyenler
için eğitim teknolojilerinin Türkiye'de yaygınlaşmadığına dikkati çekti.
Özellikle matematik kaynaklarına erişimde sıkıntı yaşandığını dile getiren Taşgın, Türkiye'deki
görme engellilerin matematik kaynaklarına erişim sorununa Japonya'da geliştirilen
bilgisayar yazılımıyla teknolojik çözüm getirileceğini söyledi.
Bu kapsamda düzenlenen toplantıya, görme engellilerin bilgiye erişimi konusunda çalışmalarda
bulunan kişilerin yanı sıra matematik ve bilişim gibi alanlardaki uzmanların da katıldığını dile
getiren Taşgın, "Ülkedeki görme engelli bireyler matematik kaynaklarına erişmekte zorluk
çekiyor. İnfty yazılım paketi uzun vadede bir devrim niteliği taşıyacak" dedi.
Yazılım paketinin Türkçe'ye uyarlanması halinde, matematik kaynaklarının erişilebilir olarak dijital
ortama aktarılacağını anlatan Taşgın, bu amaçla da İnfty Project ekibiyle temasa
geçtiklerini, yazılım programının ülkeye kazandırılması için çalışmalara başladıklarını belirtti.
-"FATİH Projesinde bu yazılım çok faydalı olabilir"
İnfty Project ekibinin ayrı üniversitelerde görev yapan üç araştırmacıdan oluştuğunu dile getiren
Taşgın, "Bu projeyle temel olarak matematik formüllerinin yazılı olduğu bir kağıdın taranarak
görme engelli bireyler tarafından kullanılabilmesi ve erişilebilir olarak matematik dokümanı
oluşturulması hedefleniyor. Bu yazılım şu anda Japonca ve İngilizce olarak kullanılabiliyor.
Türkiye'de de kullanılması için teklifte bulunduk, 1 yıl içinde çalışmalar tamamlanacak" diye
konuştu.
Matematikle ilgili Türkiye'de dijital ortama aktarılan kaynaklar olmadığına işaret eden
Taşgın, yazılım paketinin basılı matematiksel denklemleri dijital ortama geçirmek için
geliştirildiğini ve yazılımın üç bileşenden oluştuğunu ifade etti.
EGED Başkanı Taşgın, gelinen aşamada bazı kaynakların Türkçe'ye çevrildiğini, deneme
çalışmalarının yapıldığını söyledi. Geliştirildikten sonra tanıtımlarının yapılacağını ifade eden
Taşgın, "FATİH Projesinde bu yazılım çok faydalı olabilir. Çünkü FATİH Projesini görme
engellilere entegre etmek gerekiyor. Tabletler, görme engellilerin de kullanabilmesi için yeniden
düzenlenmeli" dedi.
Kaynak:
Sabancı Vakfı'ndan 9 yeni sosyal
sorumluluk projesine 1,3 milyon TL
hibe
RAMAZAN SOLAK | İSTANBUL - 02.07.2014 10:47:33
Sabancı Vakfı, 2014 yılında Toplumsal Gelişme Hibe Programı(TGHP) kapsamında hibe
vereceği yeni projelerini açıkladı. Son 7 yıldır kadın, genç ve engellilere yönelik sivil
toplum kuruluşlarının projelerine hibe veren Vakıf, 2014 yılında 9 yeni projeyi daha hibe
programına dahil ederek destek verdiği proje sayısını 46’ya çıkardı. Söz konusu projelere
1 milyon 350 bin lira kaynak ayıran Vakfın, bugüne kadar Toplumsal GelişmeHibe
Programı kapsamında verdiği toplam hibe tutarı da bu yılla birlikte 8 milyon TL’yi aştı.
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, konuyla ilgili düzenlediği basın
toplantısında Vakıf olarak destek oldukları sosyal sorumluluk projeleriyle ilgili bilgi verdi.
2006 yılında Vakıflarını yeniden yapılandırarak insanların hayatında olumlu değişimler
yaratacak toplumsal programlar hayata geçirdiklerini ifade eden Sabancı, bu noktada en
önemli paydaşlarının sivil toplum kuruluşları olduğunu belirtti. Sabancı, "Çünkü,
toplumsal gelişmenin en önemli göstergesi olan; her kesimin temel haklarını koruyan,
eşitlikler sunan, katılımcı ve demokratik bir toplum yapısının toplumun tüm katmanlarına
yayılmasında sivil toplum kuruluşları önemli bir rol oynuyor. Kimi gençlerin toplumsal
hayata katılımı için; kimi engelliler ile ilgili bir konunun politikalara dahil edilmesi için; kimi
ise kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesi için çalışıyor. Tüm bu çalışmaların
temelinde toplumsal gelişme var. Katılımcılığın yaygınlaşması, eşitliğin sağlanması ve
demokrasinin derinleşmesi var." dedi.
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan da aile vakfı olarak düzenledikleri hibe
programları ile 72 ilde 70 binden fazla insanın hayatına dokunduklarını vurguladı. Hibe
programlarını özellikle, kadın, genç ve engellileri odak noktasına alarak geliştirdiklerini
belirten Koyunsağan, "Kadınlar, gençler ve engelliler toplumda eşit fırsatlardan
yararlanamıyor ve toplumsal hayata aktif olarak katılamıyorlar. Oysa katılımcı bir toplum;
algılarımızdaki engellerin kalktığı, ön yargılarımızı yıktığımız ve farklılıklara saygı
gösterdiğimiz bir toplum demektir. Bu yıl yine bu konulara odaklanan, sürdürülebilir ve
model olabilecek nitelikte projeler seçmeye özen gösterdik." diye konuştu.
KADIN, GENÇ VE ENGELLİLERİ HEDEFLEYEN 9 YENİ PROJE
Sabancı Vakfı'nın 2014 Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında destek verdiği 9
proje için Türkiye’nin 63 ilinden 325 proje başvurusu yapıldı. En çok başvuru alınan
bölgeler sırasıyla; Güneydoğu ve Doğu Anadolu, Marmara ve İç Anadolu bölgeleri oldu.
Vakfın bu sene hibe desteği vereceği sivil toplum kuruluşları ve projeleri şöyle:
KAMER Vakfı Siirt Şubesi’nin 'O Köy Bizim Köyümüzdür' projesi; Siirt ve Batman’ın
köylerinde kadınların yaşadıkları sorunları ortaya koyacak ve eğitim hakkı, erken evlilikler
ve namus cinayetleri ile ilgili yerel paydaşları bilgilendirecek.
Muş Kadın Çatısı Derneği'nin 'Çocuk İstismarına Dur De' projesi; Muş’ta, erken yaşta
evlilikler konusunda farkındalık çalışmaları yapacak, rehber öğretmenler aracılığı ile
sorunun çözüm yollarını okullarda arayacak.
Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nın 'Kırsalda Genç Kadınların Güçlendirilmesi' projesi; Kayseri,
Adana ve İçel’in köylerindeki kadınlara Dere Tepe Eğitim Programı ile çocuk gelişimi,
sağlık, iletişim ve kadın hakları konusunda eğitim verecek.
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin
'Eğitim Ortamında Engelli Ayrımcılığı ile Mücadele' projesi; engellilerin eğitim alanında
yaşadıkları ayrımcılığın önüne geçilmesi için öğretmenler ve engelli ayrımcılığı
konusundaki uzmanların alternatif ders etkinlikleri üretmesini ve bu etkinliklerin sınıflarda
uygulanmasını sağlayacak.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nin 'Engelli Üniversite Öğrencileri Konseyi' projesi;
Türkiye genelinde, engelli üniversite öğrencilerinin sorunlarını tespit ederek, çözüm
önerileri geliştirecek.
Ulusal Down Sendromu Derneği'nin 'Hoş Geldin Bebek' projesi; İzmir’de, down
sendromu ile ilgili sağlık personeline ve ailelere yönelik bilgilendirme çalışmaları
yapacak, downsendromlu aileleri destekleyecek.
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği'nin 'Engelli Hakları İzleme Grubu' projesi;
Türkiye’de eğitim, sağlık, istihdam ve erişim konusunda engellilere ilişkin mevzuat ile
uygulama arasındaki farklar ortaya konacak.
Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği'nin 'Etiketsiz Eğitim' projesi; geçen seneki
çalışmanın bir devamı olarak, devlet korumasında yetişen gençlerin eğitim sisteminde
karşılaştığı etiketlemeyle mücadele için öğretmenlere yönelik bir farkındalık çalışması
yapacak.
Engelli Kadın Derneği'nin 'Engelli Kadınların Hak Temelli Mücadele Adımları' projesi;
engelli kadınlara yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek hedefiyle bilinçlendirme çalışmaları
düzenlemeye devam edecek. Bu seneki çalışmalar Çanakkale ve İçel’de
gerçekleştirilecek.
Kaynak: http://www.cihan.com.tr/news/Sabanci-Koyunsagan-ve-Kotan_1868CHMTQ5MTg2OC8z
Üniversiteler engelleri aşamıyor
Türkiye'deki 5.5 milyon üniversite öğrencisinden 6 bin 540'ı engelli. Üniversite
binalarının yüzde 56'sında rampa, asansör, engelli tuvaleti yok.
“Üniversiteye başladığımda, kampüste görmeyenler için neredeyse hiçbir şey yoktu.
Kılavuz yol olmadığı için, ilk iki senem kaldırımlardaki direklere çarparak geçti. Dizlerim
mosmor olurdu. Bu sene mezun oluyorum. Ancak kampüste hala mimari erişim için
düzenleme yok. Üniversite boyunca tüm enerjimi engelleri aşmaya harcadım. Öğretmen
olarak mezun olduğumda enerjimi öğretmenlik yapabilmek için harcamak istemiyorum.
Enerjimi öğrencilerime harcamak istiyorum. Yeter artık.”
Görme engelli üniversite öğrencisi Turgay Gümüş, Al Jazeera'de yer alan
haberde üniversitede yaşadığı sıkıntıları böyle özetliyor. Engelliler için eğitime erişmek
bir hayli zor. Üniversiteye kadar gelebilenler zaten sınırlı. Toplumsal Haklar ve
Araştırmalar Derneği’nin (TOHAD) Sabancı Vakfı desteğiyle yürüttüğü ‘Engelli Hakları
İzleme Çalışması’na göre, Türkiye’deki 5.5 milyon üniversite öğrencisinden sadece 6 bin
540’ı engelli. Üniversiteye kadar ulaşabilenleri de kampüslerde pek çok sorun bekliyor.
TOHAD, Türkiye'deki 173 üniversiteden 106'sına engellilerle ilgili yaptığı düzenlemeleri
sordu.
Görme engelli Turgay Gümüş, Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği
öğrencisi. Aynı zamanda engellilerin hakları ile ilgili Eğitimde Görme Engelliler Derneği
ve Engelsiz Erişim Derneği’nde çalışmalar yapıyor. Üniversitenin Göztepe Kampüsü’nde
beşinci senesi dolan Gümüş, bu sürede pek bir şey değişmediğini anlatıyor:
“Kampüsün her yerinde olması belki zor. Ancak karmaşık yollara kılavuz iz denen
zeminlerden lazım. Kütüphane girişindeki bariyere çok çarptım. Asansörlerin bazılarında
sesli uyarı sistemi var, bazılarında yok. 5 yıl boyunca tek yapılan şey, kütüphaneye sesli
bilgisayar koymaları oldu. Tek bilgisayar var, 12’den fazla görme engelliyiz. Bir buçuk
senedir de kütüphaneye aldırmaya çalıştığımız bir tarayıcı var.”
'Hocalara bilgilendirme yapılmalı'
Gümüş, üniversitede görmeyenler için yapılması gerekenlerin fiziksel erişim ve akademik
erişim olarak ikiye ayrıldığını söylüyor. Üniversiteye geldiğinde hocalarının hiçbirinin
görmeyene nasıl ders anlatacağını, sınav yapacağını bilmediğini vurguluyor:
“Ben onlara bunu anlatarak yönlendirdim. Onlar da destek oldu, sorun yaşamadım.
Ancak asıl, rektörlüğün, engelli öğrenci ve gereksinimleri ile ilgili bölümleri bilgilendirmesi
gerekiyor. Sonra da bu ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığı denetlenmeli."
'Hakkımızı istemek zorunda bırakıyorlar'
Gümüş, dünya tasarım ilkelerinin, Türk Standartları Enstitüsü'nün erişilebilirlik ilkelerinin
ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'un, erişim şartını koştuğunu hatırlatıyor. Temel
sorunun da yasalara rağmen hiçbir şeyin yapılmaması ve denetlenmemesi olduğunu
anlatıyor. Ayrımcılığın hayatlarının bir parçası olduğunu söyleyen Gümüş “Zaten
hakkımız olan şeyleri isteyerek almak, istemeden gerçekleşmemesi çok yıpratıcı. Ben,
diğer öğrenciler gibi koşa koşa yemekhaneye gidemiyorsam, dersler görsel ve işitsel
olarak düzenlenmiyorsa bu bir ayrımcılık. Tek istediğimiz, eşit, erişilebilir ve engelsiz bir
yaşam” diyor.
'Yeni binalarda bile rampa ve asansör yoktu'
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi 24 yaşındaki Ulaş Yağan da kanuni haklarını
istemek zorunda kalan bedensel engelli bir öğrenci. Üniversitenin Davutpaşa
Kampüsü’nde Bilgisayar Öğretmenliği ikinci sınıfta okuyan Yağan, ilk başlarda okulda
sıkıntı yaşadığını belirterek şöyle konuşuyor:
“İlk iki hafta derslere giremedim. Çünkü dersler, engellilerin ulaşamayacağı
dersliklerdeydi. Bölüm başkanı desteğini esirgemedi. Dekan ile görüşüp girebileceğim
dersliklere aldırdı dersleri. Kampüsteki yeni binalar bile erişime uygun değil. Oysa
kanunen o binaların erişilebilir yapılması gerekiyor. Engelli asansörü var ama ara
katlarda duramıyor. Örneğin iki ve üçüncü katın arasında derslik var. Merdivenle iniliyor.
Arkadaşlarım taşıyordu beni önceden. Sonra okul yönetimi oraya benim için küçük bir
asansör ekledi. Yemekhanede yemek yiyemiyordum çünkü yeni yapılan bir bina
olmasına karşın asansörü yoktu. Üniversitenin engelli birimi ile iletişime geçtim.
Hocaların yemek yediği giriş kattaki bölümde yemek yiyorum. Kütüphaneye girişe de
ufak bir rampa yaparak sorunumu hallettiler. Hocalarım destek oluyor ama inşaatların
denetlenmesi ve belediyelerin eksiklere göz yummaması lazım."
Eğitimin yasal hakları olduğunu anlatan Yağan, engellerle karşılaştıkça psikolojik olarak
yıprandıklarını ve kendilerini eğitimlerine veremediklerini söylüyor.
'Derslerde daha çok görsel anlatım olsaydı keşke'
İşitme engelli Işık Üniversitesi Yazılım Mühendisliği öğrencisi Yenal Küçükoğlu da zoru
başararak üniversiteye kadar gelenlerden. Okulunun tek işitme engelli öğrencisi. İki
kulağında da işitme cihazı var. Küçükken aldığı konuşma terapileri sayesinde
konuşabiliyor. "İşitme engelliler okuluna gitsem ve işaret dili öğrenseydim konuşmayı
öğrenemezdim" diyen Küçükoğlu derslerde yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlatıyor:
“Normal insanlar gibi sesleri duyamıyorum. Derslerde bazı öğretmenlerin söylediklerini
anlamıyorum. Genelde dudak okuyorum. Ancak ne yazık ki bazı insanlar çok hızlı
konuşuyor ya da dudaklarını çok oynatmadıkları için anlamıyorum. Mesela hoca ödev
verdi ya da sınavla ilgili ipucu verdi. Ben bu önemli şeyleri kaçırabiliyorum.
Arkadaşlarıma soruyorum, yardımcı oluyorlar. Derslerde görsel anlatım olsa çok daha
rahat ederdim. Bazı öğretmenler söylediklerimi anlamıyorlar, yeteri kadar destek
alamıyorum.”
'Yapamazsınız diyenleri umursamayın'
Türkiye’de engellilere yeteri kadar destek verilmediğini anlatan Küçükoğlu “Engelli
arkadaşlar, insanların ne dediklerini umursamasınlar. Çünkü onlar 'Sen engellisin,
yapamazsın' diyor. Ben kendi çabam ve ailemin desteğiyle buralara kadar geldim. Hayat
bir savaş ve mücadele etmeden kazanılmıyor” diye konuşuyor. Okulda bazı
arkadaşlarının onunla çok fazla iletişime geçmediğini de anlatan Küçükoğlu, "Benimle
nasıl iletişime geçeceklerini bilmiyorlar. Sorun etmiyorum. İnsanlar işitme engellilere
acıyarak bakıyor. İşitme engelliler de toplum içinde konuşmuyor, çekiniyor. Hiç
çekinmeden, umursamadan ortamlara girmek lazım. Utanmaya gerek yok" diyor.
YÖK: Tüm üniversitelerde 'Engelli Öğrenci Birimi' var
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da engellilerin üniversitelere erişimi ile ilgili çalışmalar
yapıyor. YÖK'e ne gibi çalışmalar yaptıklarını sorduk. YÖK Basın Müşavirliği'nden
yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'deki 173 üniversitede 'Engelli Öğrenci Birimi'nin
olduğu, YÖK'ün de bu birimlerin ve üniversitelerin konuyla ilgili çalışmalarını takip için bir
veri tabanı oluşturduğu ifade edildi. Üniversitelerin mimari erişimi ile ilgili takibin ise Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
yapıldığı belirtildi.
Engelli öğrencilere kolaylıklar tanındı
Ayrıca açıklamada, 2007'den beri YÖK'te Engelli Öğrenci Komisyonu'nun faaliyet
gösterdiği belirtilerek eğitimde yapılan düzenlemelerle ilgili de şu bilgiler verildi:
"Anadolu Üniversitesi Engeliler Entegre Yüksekokulu'na kabul edilecek işitme engelliler
için ÖSYS puanı 130'dan 120'ye indirildi. Özel yetenek ile öğrenci alan programlarda
engellilerin, 140 puan şartı aranmaksızın özel yetenek sınavlarına alınmasına karar
verildi. 2013'te işaret dili dersi tüm yükseköğretim programlarında seçmeli ders oldu.
Gelecek akademik yılda ise İşitme Engelliler Öğretmenliği programında zorunlu ders
olarak okutulacak. "
Kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/egitim/universiteler/158028/universitelerengelleri-asamiyor.html
EU funds to help integration of
the disabled
A new programme will focus on improving the economic and social
integration of disabled people and other disadvantaged citizens.
By Menekse Tokyay for SES Türkiye in Istanbul -- 29/04/14
With 30 million euros of financial assistance from the European Union, the Ministry of
Labour and Social Security initiated a new grant programme to improve the employability
and social integration of disadvantaged citizens.

A grant programme funded by the EU will improve social integration for the disabled and other
disadvantaged groups. [Menekse Tokyay/SES Türkiye]
The initiative aims to halt the social exclusion of vulnerable groups like persons in
poverty, disabled persons, Roma citizens, ex-convicts and internally displaced persons.
The programme will provide grants to non-profit organisations, local administrations,
educational institutions and professional associations across all 81 provinces. The
deadline to apply is June 10th.
The project is expected to raise public awareness about stereotyping and discrimination.
The latest European Commission progress report on Turkey said "people with disabilities
continue to face serious difficulties in accessing employment in the private sector, though
there is a limited upward trend in the public sector."
"Anti-discrimination provisions do not specifically refer to persons with disabilities wishing
to serve as judges or public prosecutors, and statistics referring to people with disabilities
in the profession are not collected," the report stated.
Emre Tasgin, head of the Association of Visually Impaired in Education, said one of the
main obstacles disabled people face is the inadequacy of infrastructure that enables
them to become active in society.
"For instance, the physical accessibility of the main environments where the disabled
person will get socialised, and the lack of necessary audio materials for the hearingimpaired at cinema or theatre halls, are real problems for them to be integrated into the
society," Tasgin told SES Türkiye. "As long as there is not an established practice to
provide the electronic format of all kinds of books, visually disabled people will feel
themselves as vulnerable."
Tasgin said the country must work to meet the physical needs of its 10 million disabled
citizens, but added that stereotyping also is a significant problem.
"The disabled people are stigmatised at all social levels, at schools, workplaces,
holidays. They are asked about their capabilities and are excluded from the routine
functioning of social life. The transformation of this mentality is a must to combat in-depth
the social exclusion of this disadvantageous group," Tasgin said.
"I think that this grant scheme should pay greater importance to develop projects that will
develop policy suggestions and bring a contribution to decrease these kinds of cognitive
vulnerabilities as well," he added. According to the Labour and Social Security Ministry's
European Union Co-ordination Department, the grant programme will also focus on
easing the access of disadvantaged groups to the labour market and helping them
overcome the barriers they face when trying to find jobs.
Onder Islek, a visually impaired pre-school teacher, has experienced some of those
obstacles. He was appointed to a village school in the northern city of Tokat. The school
building lacked disabled access, the classrooms lacked electricity, and there was no way
to reach the school via public transportation.
"I asked the Ministry [of Education] to change my appointment location to a more
appropriate one. However, my request was cancelled by the excuse that it was not
appropriate to work in my area as a disabled person," Islek told SES Türkiye.
The following year, Islek took the public exams again and was appointed to a high
school. But the Ministry of Education cancelled his appointment because there was a
clause in his health report saying he can teach in areas where there is no need for
visually clarity. His case is pending before the Constitutional Court.
Islek currently is in England working on his doctorate in the field of visually impaired
teaching. He said he is concerned about his employment prospects in Turkey, but he
wants to return home to practice his knowledge in the field.
"When hiring the disabled people, there is a widespread compassion, and they hire them
to meet the EU standards or to make some publicity, especially before the elections.
However, all people should be evaluated according to their merits, and nobody should be
hired just because he or she is disabled, but because they merited that position," Islek
said.
During a special session of the UN Human Rights Council on disabled rights in Geneva
on March 19th, Turkey presented a social awareness campaign it started in 2009,
"Education Overcomes Every Obstacle," under the leadership of President Abdullah Gul
and his wife, Hayrunnisa Gul.
Under this campaign, access to special education at specialised centres and at public
schools is becoming easier as a result of disabled-friendly designs, and full participation
of disabled people in social life is promoted.
Recent efforts by the Ministry of Education to transport disabled students to schools,
have contributed to a significant increase in the enrolment of children with disabilities.
Between 2004 and 2013, more than 250,000 disabled students were transported to their
schools, and the number of disabled students attending schools has risen from 150,000
to 370,000 since 2009.
Dilara Ozer, an expert on disability policies at Istanbul's Gedik University, told SES
Türkiye that such initiatives should pave the way for more accessibility in special and
lifelong education for disabled people.
"One of the foremost problems of the families is about how to handle their children with
disabilities at home when their education is finished and they ask themselves whether it
is the best solution to lock them in the house after years-long special education,
rehabilitation and school life. At this point, professional training as well as sport or artistic
projects create a big difference in the lives of families and disabled young people," Ozer
said.
Ozer said providing people with disabilities the chance to learn professional skills will
help them to become productive and active citizens, which will help their families feel
motivated to support their training.
She added that as more disabled people become integrated into society, others will
become more familiar with them and will begin to consider them on the basis of their
skills.
Ozer has carried out specially designed sport programmes for children with disabilities
since 2001, especially targeting those who are mentally challenged. She said she has
witnessed the success of sport in facilitating children's abilities, helping them make
friends and allowing them to celebrate their achievements.
The disabled athletes who trained under the programme participated in many local,
national and international competitions, and won many medals.
With support from the Istanbul Development Agency, Ozer is working on a new project
about the importance of physical activities in fully integrating children and young people
with disabilities into society. The project will reach to 150 people and will last for 18
months.
Kaynak:
http://turkey.setimes.com/en_GB/articles/ses/articles/features/departments/society/2014/04/29
/feature-01
Youtube'a yasak geldi, görme
engellinin dersi bitti
03 Nisan 2014 Perşembe 23:15 | TARAF
Youtube’a erişim engeli sonrasında, binlerce görme engelli için dersleri
dinlemenin tek yolu olan Açıköğretim sitesindeki videolara da ulaşılamaz oldu.
Üniversitedeki görevliler şikâyetlere karşı “VPN kullan” diyor
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kararıyla Youtube’a erişimin engellendiği 27 Mart’tan
bu yana Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin sitesindeki ders anlatım videolarına
da ulaşılamıyor. Binlerce görme engelli için dersleri dinlemenin tek yolu olan bu videolarla
ilgili şikayetlere, üniversitedeki görevliler “VPN kullan” yanıtı veriyor. AK Parti’nin görme
engelli milletvekili Lokman Ayva ise “Bu sitelerin insanımıza sağladığı faydayı
sağlayamıyoruz ama bu sitelerden vergi istemeyi biliyoruz” diyor.
Youtube’a erişim, Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye politikasının tartışıldığı bir toplantının ses
kayıtlarının sitede yayınlanmasının ardından engellenmişti. Bu engellemeyle birlikte Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin, ders materyallerinin bulunduğu
www.eöğrenme.anadolu.edu.tr sitesindeki videolar da izlenemez oldu. Açıköğretim
Fakültesi’nin çağrı merkezini aradığımızda, “Sorunun nedeni youtube engeli, ne zaman
çözüleceğini bilmiyoruz” yanıtını aldık.
SINAV 19 NİSAN'DA
Tüm öğrencilerin yararlandığı ders anlatım videolarının görme engelliler için ayrı bir önemi
var. Devlet memuru olduğu için isminin yazılmasını istemeyen bir görme engelli durumu
şöyle anlatıyor: “İki yıl öncesine kadar bize içinde sesli kitapların olduğu cd’ler
gönderiyorlardı. Sonra, internetteki ders anlatım videolarından dersleri dinlemeye başladık.
Şimdi youtube kapanınca, dersleri dinleyemiyoruz. Birçok derste, dersi dinlemek için başka
yol yok. 19-20 Nisan’da sınavlar var. Şimdi biz ne yapacağız?” Engelli vatandaş üniversiteyi
arayıp şikayetini ilettiğinde, oradaki görevlinin kendisine “DNS ayarlarını değiştir ya da VPN
kullan” dediğini söylüyor.
Anadolu Üniversitesi konuyla ilgili sorularımızı yanıtsız bırakırken, Eğitimde Görme Engelliler
Derneği Başkanı Emre Taşkın, Açık Öğretim’de binlerce görme engellinin eğitim aldığını
belirterek “Youtube sadece video izleme sitesi değil. Görme engelliler oradan farklı
şekillerde yararlanıyor” diyor ve erişim engelinin farklı mağduriyetler yarattığının altını çiziyor.
Taşkın, engelin kalkması gerektiğinisöyleyip “Bu olmuyorsa Anadolu Üniversitesi, o videoları
kendi sisteminde barındırmalı ya da ivedi şekilde öğrencilere postalanmalı” diyor.
‘AKLIMIZ BAŞIMIZA GELİR'
AK Parti’nin görme engelli vekili Lokman Ayva da görme engellilerin yararlandığı pek çok
eğitim videosunun Youtube’da bulunduğunu, erişim engeli nedeniyle zorluklar yaşadıklarını
belirtiyor ama sözlerini “Tabii bu, demek değildir ki, Youtube, hukuk kurallarına uymama
özgürlüğüne sahip değil” şeklinde sürdürüyor. Ayva, öte yandan Açıköğretim Fakültesi’nde
videolarla ilgili yaşanan problemi değerlendirirken kamu kuruluşlarının vatandaşları
düşürdüğü durumu şöyle eleştiriyor: “Ama acı durumu da aktarmak isterim: Türkiye
Cumhuriyeti’nin güya kamu hizmeti yapan kuruluşları eğitim konusunda kendi vatandaşlarını,
vergi veren, askerlik yapan vatandaşlarını başka ülke şirketlerinin yaptığı uygulamalara
mahkum etmesi kabul edilebilir, anlayışla karşılanabilir bir durum değildir. Google, youtube,
facebook, twitter gibi bir uygulama yapacak dünya çapında bir şirket ortaya çıkaramamışsak
bu, başta yöneticiler olmak üzere hepimizin ayıbıdır. Bu sitelerin insanımıza sağladığı faydayı
sağlayamıyoruz ama bu sitelerden vergi istemeyi biliyoruz. Dilerim bu durumlar bizlerin
aklının başına gelmesi için bir vesile olur.”
TUĞBA TEKEREK
TARAF
Kaynak: http://www.taraf.com.tr/haber-youtubea-yasak-geldi-gorme-engellinin-dersi-bitti152071/
Engelleri kaldıran atama
MEB, 200 engelli öğretmen ataması yapacak. Görme engelli Mustafa Karaca da
çalıştığı santralden çıkıp, gerçek mesleği müzik öğretmenliğini yapacağı bir sınıfta
olmayı umut ediyor.
2 Mar 2014 Güncelleme 09:34 TSİ | Konular Türkiye
26 yaşındaki Mustafa Karaca, doğuştan görme engelli. Müzik öğretmenliği mezunu ama santral memuru olarak çalışıyor. [AJT]
Umay Aktaş Salman
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), "Engelliden öğretmen olmaz" diyerek yaptığı
ayrımcılıktan döndükten sonra, engelli öğretmen adayları ile ilgili bir haksızlığa daha
son verdi.
İki yıl önce, engelli öğretmen adayları, 2012 Özürlü Memur Seçme Sınavı’na (ÖMSS)
girdikten sonra, hevesle Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atamasını beklemeye
başladı. Atamalara dair bir duyuru olmayınca Karaman’dan bir engelli öğretmen
adayı, TBMM Dilekçe Komisyonu’na engelli öğretmen alınması talebiyle dilekçe
yazdı. Komisyon, MEB’den görüş istedi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer’den 'ayrımcı' bir yanıt geldi:
Öğretmen değil memur ol
“Geçmişteki uygulamalar öğretmenlik mesleğinin bedensel engeli bulunanlar
tarafından icra edilebilecek mesleklerden olmadığını gösterdiği, bu nedenle, özürlü
öğretmen istihdam edilmesi yerine, özürlü personel istihdamına ilişkin kontenjanın
eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı dışındaki diğer hizmet sınıflarında istihdam edilecek
özürlülere ayrılması düşünülmüştür.”
"Bal gibi olur" dendi ama…
Dinçer’in sözlerine başta engelliler olmak üzere pek çok kesimden tepki geldi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da “Engelliden bal gibi de öğretmen olur” diyerek,
2013 yılında engelli öğretmen alımı yapılacağını duyurdu. Temmuz 2013'te, 600
engelli öğretmen alınacağı açıklandı. Engelli öğretmen adayları sevindi. Ancak bu
kez de önlerinde başka bir engel vardı. 600 kadro olmasına karşın 342 kişi atandı.
288 kişilik kadro boş kaldı. Çünkü devlette memur olarak çalışan, ancak aslında
öğretmenlik okumuş memurların bu kadrolara başvurusuna izin verilmedi. Oysa bu
kişilerin başvuru yapmasına engelleyen hiçbir kanun ya da yönetmelik yoktu.
Haklarını alabilmek için engelliler bir kez daha mücadeleye başladı.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği, memurların atama başvurusu yapmasının
engellenmesiyle ilgili yürütmeyi durdurma için idare mahkemesine başvurdu. Dava
halen sürüyor. Öte yandan dernek yetkilileri, başta Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı
olmak üzere pek çok bürokratla görüştü.
Mücadeleye değdi
Israrlı mücadele sonuç getirdi. MEB, 2012 ÖMSS’ye katılan adaylar arasından puan
üstünlüğüne göre, 200 engelli öğretmen alımı yapacağını duyurdu. Bu kez memur
olarak çalışanlara bir kısıtlama getirilmedi. Onlar da atamalar için başvuruda
bulunacak. Başvurular 3-7 Mart tarihleri arasında yapılacak.
Atamaya başvuracak adaylardan ikisi memurların da başvuru yapabilmesi için çaba
harcayan Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanı Emre Taşkın ve Konya
Temsilcisi Mustafa Karaca. Taşkın ve Karaca, atanabilirlerse asıl mesleklerini
yapabilecekler.
'Öğretmenlik okumuşken santralde çalışmak acı'
Konya Selçuk Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümü mezunu Mustafa Karaca,
2010 yılında santral memuru olarak çalışmaya başladı. İçindeki öğretmenlik isteğini
öğrencilere özel müzik dersi vererek, bağlama kursu vererek bastırmaya çalıştı.
Taşkın, Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nin Başkanı.
2012’de Özürlü Memur Seçme Sınavı’na girdi. Ancak, ‘öğretmenden memur olmaz’
denince hayalleri yıkıldı. 2013 yılında atama olduğunda da bu kez memur olduğu için
atamalara başvuru yapamadı. Şimdi memurlara başvuru engeli kalktı. Bu kez
hayalinin gerçek olma ihtimali var.
200 kişilik kontenjanın daha da yükseltilmesi gerektiğini belirten Karaca şöyle
konuşuyor:
"Gerçekten çok uğraştık, mücadele verdik. Böyle durumlar yaşanmasın. Engellilerin
zor olan yaşamlarını biraz daha zorlaştırıyorlar. Bakanlıkta yaklaşık 1500 engelli
öğretmen var. Daha çok atama yapılması gerekiyor. Müzik öğretmenliği okumama
rağmen santralde çalışıyorum. Acı veriyor tabii. Öğretmenlik çok güzel bir şey. İnsan
öğrettikçe öğreniyor, öğrendikçe de kazanıyor."
Donanımı ve işi arasında uçurum var
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden mezun Emre Taşkın da
2010 yılından bu yana santral memuru. Mezun olduğu üniversitede Türkiye
Cumhuriyeti tarihi üzerine yüksek lisans yapıyor. Eğitimiyle yaptığı iş arasında
uçurumlar var. Şimdi mesleğini yapma ihtimali var.
Taşkın, temkinli. Atama sonuçları belli olmadan umutlanmak istemediğini söylüyor:
"MEB bundan sonra engelli öğretmen atamalarında ön yargılı olmamalı. Öğretmenler
arasında mesleğini iyi yapanlar ve daha az iyi yapanlar olabilir. Ancak bunun
engellilikle alakası yok. Kişilerle alakası var. Kişinin neyi yapıp neyi yapamayacağına
kurumlar karar vermemeli. Ayrıca öğretmenlik hakkı olan herkese başvuru şimdi
olduğu gibi her zaman tanınmalı. Şartları, puanı uyar ya da uymaz. Ancak kimse bu
haktan mahrum edilmemeli. Engelli öğretmenler için okullarda erişilebilirlik
düzenlemelerinin yapılması, eksiklerin giderilmesi gerekiyor."
Kaynak: http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/engelleri-kaldiran-atama
Hayırseverlikten eşit haklara: Engelli
Hakları İzleme Gurubu
Sivil toplumun rolü, tanımları ve işlevleri hakkında farklı yaklaşımlar
vardır. Pilantropi ve hayırseverlik geleneği sivil toplum örgütlerine tamamlayıcı,
bütünleyici bir rol biçerler. Kamunun ihtiyaçları için devletin yetmediği alanlarda “katkı
sağlayan örgütler” olarak tanımlarlar. Hayırseverlik ekolü sivil toplumu edilgen bir
düzeyde tutar, edilgenliği sorgulamadan kabul eder. Edilgen rol çerçevesinde uygun
modeller geliştirerek kamusal hayata katkı sağlayacak pilot, deneme çalışmaları
yaparlar. Kriz dönemlerinde ya da kamu kuruluşlarının yetemediği dönemlerde devlet
bu örgütlere daha etkin olacağı geçici bir alan sağlar. Kavramlar, “yardım”, “mağdurmuhtaç”, iyilik” çerçevesinde kurularak insanlar da edilgen bir hale getirilir.
Toplumsal hareketlerden gelen sivil toplum edilgen bir rolden ziyade yasalar
çerçevesinde katılımcılık ve hak arayışı yaklaşımı ile kamusal refahın ve iyilik
hallerinin paylaşılmasını amaçlar. Kavramlar, “ekonomik, kültürel, siyasal ve
sosyal haklar”, “eşit vatandaşlar” ve “eşit ilişki” üzerinden kurulur. Yardım bir
iyilik değil bir hakkın gerçekleştirildiği bir süreçtir.
Son yıllarda hayırseverlik yaklaşımından daha etken olan, soran, sorgulayan ve
sosyal refah ve hakları geliştiren bir sivil toplumun nüveleri gelişmeye başladı. Daha
çok pilot uygulamalar ile değil ancak kamunun yapması gereken fakat yerine
getirmediği, getiremediği hizmetleri araştıran, bu alandaki ihmalleri, istismarları
raporlayan örgütler, girişimler koalisyonlar, ağlar ve platformlar gündeme gelmeye
başladı. Temel çalışma yaklaşımı olarak kamuyu, özel sektörü, sivil toplumu izleyen
aktörler farklı yöntemlerle çalışmaya başladılar. Hak temelli çalışan bu kuruluşların bir
kısmı sadece raporlamaya odaklanırken bir kısmı da bulgular ve politika önerilerini
geliştirerek yapıcı bir diyalog ile çalışmalarını sürdürüyorlar. Çok zayıf ta olsa örnek
davalama süreçlerine başlayan kuruluşlarla bu alan güçlenmeye başlıyor.
Yardım ve Sosyal Haklar Açmazında Engelli Hakları
Kaç kurumun, gazetenin web sitesi engelli erişimine açık kodlarla yazılmıştır? Ya da
kaç kurum kartvizitini Braille alfabesi ile yazdırmıştır? Bunlar engelli erişimi için basit
örnek ve sorular. Peki, fiziksel erişilebilirlilik, istihdam politikaları, sağlık politikalarında
durum nedir? Kamuda bu alanda on yıldır yapılan sistematik bir veri ne yazık ki
bulunmuyor.
Engelliler alanındaki genel yaklaşımı bir önceki yazımda belirtmiştim. Edilgen bir
yaklaşımla çalışan ancak ülke genelinde örgütlenen örgütlere farklı yaklaşımlar
geliştiren yeni örgütlenmeler gündeme gelmeye başladı. Toplumsal Haklar ve
Araştırmalar Derneği-TOHAD (http://www.tohad.org) engellilik alanına geleneksel
çalışmalarda bulunan bir gurup engelli aktivisti tarafından 2008 yılında farklı bir
yaklaşım geliştirmek ve hak temelli çalışmalar yapmak üzere kuruldu. TOHAD hak
temelli çalışmaların gelişmesi için Engelli Ayrımcılığını Önleme ve Mücadele
Platformu’nun (http://www.ayrimciligionle.org ) kuruluşuna öncü oldu. Platform
çalışmaları sonucunda ulusal düzeyde çalışacak Engelli Hakları İzleme GurubuEHİ(http://www.engellihaklariizleme.org ) kuruldu. Aktif Engelliler Derneği, Batman
Zihinsel Engelliler Derneği, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği,
Eğitimde Görme Engelliler Derneği, Engelli Kadın Derneği, Engelsiz Erişim
Derneği, Görme Özürlüler Derneği, İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği, Ordu
Kent Konseyi Engelliler Meclisi, Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme
Derneği, Otizmle Mücadele Eden Aileler Derneği, Sakatlık Çalışmaları İnisiyatifi,
Spina Bifida Derneği, Şanlıurfa Omurilik Felçlileri İstihdam Derneği, Şişli İşitme
ve Konuşma Engelliler Derneği, Toplumsal ve Araştırmalar Derneği, Türkiye
Gençlik Birliği Derneği, Türkiye Sakatlar Derneği Antalya Şubesi, Türkiye
Sakatlar Derneği Genel Merkez, Türkiye Sakatlar Derneği İzmir Şubesi EHİ
çalışmalarına katılan aktif örgütler olarak izleme çalışmalarına düzenli katkı
veriyorlar. Önümüzdeki dönemde yukarıdaki sorulara kapsamlı cevap verecek
araştırma sonuçları yayınlanacak.
•
EHİ 2013 yılında son yılların en kapsamlı engelli çalışmasını
gerçekleştirdi. Çalışma erişim, sağlık, istihdam alanlarında bilgi edinme
kanunu çerçevesinde veri oluşturmayı amaçlıyor. 3.300 bilgi edinme
başvurusu ile engellilik alanındaki temel sorunların bir haritası çıkartıldı. Bilgi
edinme süreçleri mevzuat taraması ve medya izleme çalışmaları ile
güçlendirildi. Çalışmalar yakın zamandaBaşbakanlık İnsan Hakları
Kurulu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, TBMM ve ilgili ulusal
kuruluşlarla, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kapsamında
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ilgili uluslararası kuruluşlarla paylaşılacak.
•
İhlallerin kurumsallaşması, yapısallaşması bu alanda yapılacak
çalışmaların uzun süreli olacağını gösteriyor. EHİ bu süreçte ders kitaplarında
engellilere yönelik ayrımcılık ile ilgili olarak bir araştırma raporu hazırlıyor.
•
Tüm süreçlerde son bir yılda 180 hak ihlali ile ilgili olarak başvurular
bilgilendirmeler yapıldı.
•
Ayrımcılığın ve dışlamanın bir ayağı olarak algı geliştiren ve ayrımcılığı
pekiştiren medyaya yönelik son iki yıldaki haberler tarandı. Olumlu ve olumsuz
örnekler işlenerek bu alanda bir çalışma yapılması hedeflendi.
•
EHİ öz örgütlenme yani engellilerin kurdukları bir yapılanma olarak kendi
haklarına nereden bakılması gerektiğini gösteren önemli bir çalışma yapıyor.
Engellilerin sosyal içerimle süreçleri ile ilgili talepleri mevcut yasalar
çerçevesinde talep ederken görülmeyen alanları öne çıkartması bakımından
önemli bir çalışma yapıyor. Engelliler ile ilgili bazı verilerinin detaylandırılması
aslında farklı engel durumları olan gurupların daha fazla dışlandığını
göstermesi bakımından oldukça önemli.
•
Bilgi edinme süreçleri ilgili kurumların kanun ve yönetmeliklerde belirtilen
engelliler ile ilgili uygulamaların bir verisinin olmadığını gösteriyor.
Uygulamaların uygun olması bir yana kanun çerçevesinde bilgi veren kuruluş
yüzdesi %37 civarında. Cevap veren %37’in ne kadarının uygun olduğunu
meçhul.
Bilgi Edinme Süreçlerine ilgili Kurumların
verdikleri cevap oranları
Cevap
Verilen
Cevap
Toplam% Oranı
Verilmeyen
Bakanlıkların teşkilat yapıları
11
10
21
52,38
Bakanlık binalarının erişilebilirlik durumu
12
9
21
57,14
Kurumların teşkilat yapıları
15
47
62
24,19
Kurum binalarının erişilebilirlik durumu
40
22
62
64,52
İl belediyelerinin teşkilat yapıları
14
67
81
17,28
İl belediyelerinin erişilebilirlik durumu
40
41
81
49,38
Üniversitelerin teşkilat yapıları
28
146
174
16,09
Üniversitelerin erişilebilirlik durumu
101
73
174
58,05
Valiliklerin erişilebilirlik durumu
63
18
81
77,78
SGK il binalarının erişilebilirlik durumu
37
44
81
45,68
Sağlık il binalarının erişilebilirlik durumu
17
64
81
20,99
ASPB il binalarının erişilebilirlik durumu
20
61
81
24,69
İŞKUR il binalarının erişilebilirlik durumu
21
60
81
25,93
Müftülük il binalarının erişilebilirlik durumu
0
0
0
0,00
Emniyet il binalarının erişilebilirlik durumu
0
0
0
0,00
Kaymakamlık binalarının erişilebilirlik durumu
321
721
1042
30,81
Kamu hastanelerinin erişilebilirlik durumu
0
0
0
0,00
İl belediyelerinin kentsel alanlarına ilişkin
erişilebilirlik durumu
46
35
81
56,79
İl belediyelerinin toplu taşıma (kara) durumu
58
23
81
71,60
İl belediyelerinin toplu taşıma (raylı) durumu
0
0
0
0,00
Genel Toplam
844
1441
2285
36,94
Kaynak: Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği-TOHAD. Detaylı bilgi ve
araştırma sonuçları için TOHAD ile ilişkiye geçebilirsiniz.
Kaynak: http://t24.com.tr/yazarlar/cengiz-ciftci/hayirseverlikten-esit-kaklara-engellihaklari-izleme-gurubu,8509
Engelleri onlar değil bizler koyuyoruz
Dilan MACİT
Ankara
2002 yılında ODTÜ’lü öğrencilerin, engelli öğrencileri sınava hazırlamak için gönüllü olarak kurdukları platform bir
senedir Orta Doğu Engelsiz Derneğini adı altında çalışıyor. Sorularımızı yanıtlayan dernek görevlileri ve
öğrenciler, derneğin başarısının gönüllü öğretmenlerin canla başla çalışmasına ve öğrencilerin azmine
dayandığını söyledi. Engellilerin girdiği sınavlarda yaşanan sorunları ÖSYM’ye rapor olarak iletseler de, gerekenin
yapılmamasından şikayetçiler. Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Gonca Kayabekman, öğrenci Coşkun Altun ve
Eğitimde Görme Engelliler Deneği Başkanı Emre Taşkın sorularımız yanıtladı.
CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORLAR
Derneğin hem sekreteri hem de Yönetim Kurulu üyesi olan Gonca Kayabekman, Ankara Üniversitesi mezunu.
Dernekte henüz birinci senesini dolduran Kayabekman, katılmaya karar verdiğinde duyduğu tedirginliği şöyle
anlattı: “Çok ürkerek geldim çünkü hiç bilmediğim bir dünyaydı. ‘Acaba yanlış yapar mıyım, ürkütür müyüm, incitir
miyim?’ düşüncesi beni çok korkutuyordu. Burada öğrencilerin kendileriyle barışıklığını hayat dolu oluşlarını
görünce ‘neyse şöyle bir bakayım’ diye düşünürken şu an canla başla çalışıyorum.”
Artık kendisini başka yerde düşünemediğini ifade eden Kayabekman: “Malesef bilmediğimiz şeylere karşı çok
mesafeli davranıyoruz, hakikaten engelleri onlar değil, biz koyuyoruz. İlk gelen her hocamızda aynı korku ve
tedirginlik oluyor ama sonra herkes çok canla başla çalışıyorlar. Bu dersanenin başarısının bundan
kaynaklandığını düşünüyorum. Hocalar büyük istekle gelince öğrenciler de başalı oluyor” dedi.
OKULDAN ÇIKINCA DERNEĞE GİDİYORUZ
Dershane öğrencilerinden görme engelli Coşkun Altun da sorularımızı yanıtladı:
Dernekle ne zaman tanştınız?
İsmini duyuyordum sık sık. Yazın başladım.
Yararlı buluyor musunuz?
Kesinlikle çok yararlı bizim için.
Dernek hayatınızda ne gibi değişiklikler yarattı?
Eğitim olarak çok şey kattı tabii.
Hocalarınız da aynı zamanda öğrencilerden oluşuyor. Size yeterli eğitimi verebiliyorlar mı?
Tabii ki fazlasıyla yeterli. Hocalarımız düzenli bir şekilde her hafta derslerimize giriyorlar.
Burada arkadaşlık ilişkileriniz nasıl, dersler dışında etkinlikleriniz oluyor mu?
Çoğumuz aynı okuldayız zaten. Daha önceden de tanıyorduk birbirimizi. Tiyatroya gidiyoruz. Onun dışında
derslerimiz çok yoğun olduğu için etkinliklere fazla zaman ayıramıyoruz. Okuldan çıkar çıkmaz dersanenin yolunu
tutuyoruz.
‘AMAÇ ÇÖZÜM BULMAK’
Kendisi de görme engelli olan Emre Taşkın, Sosyal Bilimler öğretmeni. Mezun olduğu Gazi Üniversitesinde,
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi üzerine Yüksek Lisans yapıyor. Aynı zamanda Eğitimde Görme Engelliler Derneği’nin
de Başkanı olan Taşkın, platformu görme engellilerin eğitim hayatında yaşadığı zorluklar ve bunlara yönelik
çözüm önerileri geliştirmek amacıyla kurduklarını söyledi. Taşkın, “Lisede ve üniversitede kimi sorunlar sistemin
aksaklıkları sebebiyle çözümlenemiyor ve bu noktada gönüllü kişiler ve kurumlar devreye giriyor” dedi.
‘DERNEKLE ÖZGÜVENİMİZ ARTTI’
Taşkın, bu eğitimin öğrencilerin hayatında yarattığı değişiklikleri şöyle anlattı: “Üniversiteye geçinceye kadar bir
çok sorunla karşılaşıyor görme engelliler ve bu noktada fikir alabileceği, tercih dönemlerinde danışabileceği
insanlara ihtiyaç duyuluyor. Bu nokta bir eksiklik. Ben Üniversiteye girdiğimde çeşitli faaliyetler gösteren öğrenci
kulüplerinde yer aldım. Burda örgütçülük ve hak temelli faaliyetler konuşunda deneyim kazandım. Deneyimlerimi
bu örgüt oluşumunda kullandım. Bu dernek bizim kişisel güvenimizi, özgüvenimizi arttırıyor. Bize duyarlılık,
farkındalık kazandırdı ve hak arama mücadelesinde yer alması gereken bir kitlenin varlığının olduğunu ortaya
çıkardı.”
ÖSYM’DEN YANIT ALAMADILAR
Taşkın, Görme engellilerin girdikleri sınavlarda en büyük sorunun okutmanlar olduğunu söyledi. Okutmanların,
herhangi bir sınav gözetmeni gibi belirlendiğine dikkat çeken Taşkın, “Okutman olan kişi kekeme olabilir, gözleri
bozuk olabilir, diksiyonu düzgün olmayabilir, Görme engelli okuma kuralları vardır. Okutmanlar bunlardan bihaber
olabilir ki, genellikle öyle oluyor. Dolayısıyla bir okuyucu havuzu oluşturulması gerekir ve bu havuzdan kişilerin
görevlendirilmesi gerekir” dedi. Gelişen teknolojiyle birlikte kabartma yöntemi gibi altarnetiflerin sınavlarda
kullanılabileceğini belirten Taşkın, görme engellilerin bu altarnetifler arasından kendi tercihlerini yapması
gerektiğini söyledi. “Dışardan biriyle sınava girmek zorunda olduğumuz için ek sürelerin yeterli olmadığını
düşünüyoruz” diyen Taşkın, bu sürenin de uluslararası standartlar düzeyine yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. Bu
sorunları raporlaştırıp ÖSYM’ye de ilettiklerini anlatan Taşkın, “Talepleriniz değerlendirilecektir” yanıtından başka
somut bir adım atılmadığını dile getirdi.
Kaynak: http://www.evrensel.net/haber/75233/engelleri-onlar-degil-bizlerkoyuyoruz.html
Milletvekilinin engelli haklarıyla
ilgili görüşleri tepki çekti
Engelli hakları uzmanları, Türkiye'deki hakim yaklaşımın eşit
muameleyi engellediğini ifade ediyorlar.
SES Türkiye adına İstanbul'dan Menekşe Tokyay'ın haberi -30/09/13
İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) bir milletvekilinin yaptığı ihtilaflı yorumlar,
Türkiye'de engelli hakları konusundaki tartışmayı alevlendirdi.

Engelli hakları avukatı Kemal Demirel, hükümetin engelli kişilere sağladığı finansal desteğe
eşit eğitim erişiminin de eşlik etmesi gerektiğini ileri sürdü. [Bedensel Engellilerle Dayanışma
Derneği]
AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut, son günlerde yaptığı bir açıklamada
ebeveynlerin geçmişte engelli çocuklarından utandıkları ve onların ölümünü istedikleri
halde bu ailelerin artık - ayda yaklaşık 500 Türk Lirası - bedensel engel yardımı aldığı
için bu tavrın değiştiğini öne sürmüştü. Türkiye'nin yaklaşık 10 milyon bedensel engelli
vatandaşı bulunuyor.
Tekirdağ'daki bir özel eğitim okulunun açılışında konuşan Akbulut, "Hükümetimizin 2005
yılında yürürlüğe geçirdiği yasayla bu [engelli] kişilere artık insan gibi muamele
gösteriliyor" dedi.
Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) engelli milletvekili Şafak Pavey,
Twitter hesabı üzerinden "Eğer engelli kişileri ülkenin eşit bir parçası değil bir yük olarak
görürseniz saygı da dahil olmak üzere verdiğinizden çoğunu geri alırsınız" mesajını verdi.
Pavey, insanlık onurunun kimse tarafından verilemeyeceğini çünkü insanların doğuştan
eşit haklara sahip olduğunu ekledi.
Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği (BEDD) kurucusu Kemal Demirel, Akbulut'a
yapılan eleştiriye katılmadı.
Demirel, SES Türkiye'ye verdiği beyanatta "Daha geniş bir perspektiften baktığımızda bu
açıklama, engellilere finansal destek sağlanması hususunda hükümetin girişimlerine ve
bunların sonuçlarına açıklık getirmesi bakımından anlamlıydı. Bu itibarla hükümetin kesin
bir duruşu değil milletvekilinin söylemi olarak yorumlanmalıdır" ifadelerini kullandı.
Demirel, "Engellilere ve onların ailelerine verilen finansal desteği, kendilerinin mutluluğu
ve sosyal yaşantıyla entegrasyonları ve ekonomik faaliyetlerin parçası olmaları yolunda
önemli bir araç olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.
Temmuz ayında Meclis'ten geçen bir yasa tasarısı engellilere toplu taşımacılıktan
ücretsiz olarak yaralanma imkanı tanıyor. Bedensel engelliler aynı zamanda engel
düzeylerine bağlı olarak yaşlılardan iki veya üç misli daha fazla ödeme alıyorlar.
Demirel, geleceğe yönelik kalıcı sonuçlar doğuracak sürdürülebilir bir politika için
Türkiye'nin bedensel engellilerin hiçbir engel olmaksızın okullara ve üniversitelere
gidebilmesini güvence altına alması gerektiğini vurguladı.
"Engellilerin toplum için yük olmaktan çıkarılarak tam bireyler haline getirilmesinde kilit
unsurun eğitim olduğunu ve engellilerin kazandıkları eğitim fırsatlarıyla, sonrasında da iş
hayatında sağlayacakları başarıyla toplum içinde daha yükseklere adım atacaklarını,
bunun da sosyal değişime yol açacağını düşünüyorum."
Türkiye'de engellilerin karşılaştıkları başlıca sorunlardan biri de toplu ulaşım imkanlarına
ve binalarına erişim olarak önümüze çıkıyor.
Türkiye'deki bütün kamusal alanların ve toplu ulaşım araçlarının engelliler tarafından
kullanılabilir hale getirilmesi gerekiyor. Yönetmeliğe uymayanlar hakkında yapılan
şikayetler, STK'lar ile İçişleri Bakanlığı tarafından çok yakından takip edilerek
uymayanlara 5,000 liraya varan cezalar kesiliyor.
Bedensel engellilerin erişim haklarına dair yasanın 2005 yılında yürürlüğe girmesinin
ardından belediyelere ve kamu kuruluşlarına bu gerekliliğe uymaları için yedi yıl süre
tanındı.
Ankara'da yaşayan görme engelli bir kadın olan Sebahat D., SES Türkiye'ye konuşarak
hükümetin politikasının büyük ölçüde finansal desteğe dayalı olduğunu ve bunun da
Türkiye'deki engelli topluluğu tarafından çoğunlukla hoş karşılanmadığını ileri sürdü.
Sebahat, "Maalesef genel olarak sosyal politikalar ve engellilerle ilgili politikalar, bağış
kültürü perspektifinden algılanıyor ve bu da engellilerin toplumdan soyutlanmasına yol
açarak yabancılaşmayı daha da ileriye taşıyor çünkü birçoğu hayatı boyunca ihtiyaç
sahibi insan olarak kabul edilmiş ve onlar da bu zihniyeti destekleyen birtakım hükümet
politikalarıyla bunu içselleştirmişler" görüşünü savundu.
AB uyum süreci kapsamında kabul edilen 2005 yasasıyla getirilen kota sistemi,
engellilere kamu sektöründeki işlerde yüzde 4, özel sektör işlerinde ise yüzde 3 kota
tanınmasını gerektiriyor.
Sebahat, bağışa odaklı zihniyetin istihdam sektöründe de yansımaları olduğuna,
bedensel engellilere kota doldurmak için iş verildiğine ancak daha sonra iş arkadaşları ve
üst düzey çalışanlar tarafından reddedildiklerine zira kendilerini şirket için yararlı
bulmadıklarına işaret etti.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanı Emre Taşgın bu gibi sorunların bulunduğunu
kabul etti.
SES Türkiye'ye verdiği demeçte "Her ne kadar engelliler için açılan ilk kamu personeli
sınavı olan Özürlü Memur Seçme Sınavı'nın [ÖMSS] binlerce engelliye iş alanı
yaratılmasındaki olumlu etkisi yadsınamazsa da bu kişilerin işe alınmasından sonra
hiçbir denetim yapılmıyor. Hiçbir kamu kurumu kendilerinin çalışma şartlarına,
işyerlerinde uygun malzemeler sağlanıp sağlanmadığına ilgi göstermiyor" şeklinde
konuştu.
Tasgın benzeri bir zihniyetin özel sektörde de kendine yer bulduğuna, işverenlerin engelli
çalışanlara işe gelmeyerek evde oturmaları, işyerinde herhangi bir sorumluluk
üstlenmeksizin maaşlarını almaları yönünde talimat verdiğine işaret etti.
Görme Engelli Öğrenciler Platformu, engellilerin çalışma şartları konusunda halen bir
araştırma yürütüyor. Sonuçlar kısa zamanda duyurulacak.
Taşgın, "Şu an için karşılaştıkları başlıca sorunlar özellikle kadın çalışanlar için
aşağılanma ve sonrasında da engellerinin vurgulanması suretiyle kendilerinin cesaretini
kıran ayrımcı taktikler" değerlendirmesini yaptı.
Çocuk hakları savunucusu grup Gündem Çocuk Derneği'nden engelli hakları uzmanı
Mesude Atay, SES Türkiye'ye verdiği demeçte Türkiye'deki engellilerin ülkenin kalite ve
demokrasi anlayışının merkezinde yer bulmadığının altını çizdi.
Atay, "Akbulut'un beyanları aslında Türkiye'de engellilere yönelik politikaların davranışlar
üzerindeki talihsiz fakat çok yaygın bir kültürel yansıması. Öyle ki toplumun güçlü
kesimleri, en zayıf olanlara yardım ederek üzerinden yük atmış oluyor" yorumunu yaptı.
Geçtiğimiz yıl Sabancı Vakfı, Görme Özürlüler Derneği (GÖZDER) ve Türkiye Kas
Hastalıkları Derneği (KASDER) tarafından dokuz vilayette yapılan bir araştırmaya
katılanların yüzde 70'i engelli bir komşu istemeyeceğini belirtti.
Kaynak:
http://turkey.setimes.com/tr/articles/ses/articles/features/departments/national/2013/09/3
0/feature-01
Görme engelliler için YGS-LYS Uzaktan Eğitim
Projesi
Eğitimde Görme Engelliler Derneği Konya Temsilcisi Mustafa Karaca, YGS-LYS
Uzaktan Eğitim Projesi kapsamında, sesli konferans yazılımı aracılığıyla
gerçekleştirilen kurslarda, gönüllü öğretmenler ve internet imkanına sahip
üniversite adayı görme engelli öğrencilerin bir araya geldiğini bildirdi.
Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS-LYS Uzaktan Eğitim Projesi'nin 20112012 yılının ikinci döneminde başladığını söyledi.
Görme engelli öğrencilerin üniversiteye hazırlık sürecinin zor olduğunu çok iyi bildiklerini,
başlatılan uzaktan eğitim çalışmalarının bu yıl da sürdürüleceğini ifade eden Karaca,
eğitimin desteklenmesi doğrultusundaki amacın gerçekleşebilmesi için görme engelli
öğrencilerin katılımını beklediklerini dile getirdi.
"Sesli konferans yazılımı aracılığıyla gerçekleştirilen kurslarımızda gönüllü
öğretmenlerimiz ve internet imkanına sahip üniversite adayı görme engelli öğrenciler bir
araya geliyor " diyen Karaca, şunları kaydetti:
"Dersler için gerekli dokümanları ve sesli dosyaları aynı sunucu üzerinden paylaşıyoruz.
Kullanılan sunucu, sadece eğitim maksatlı çalışmalar için tahsis edildiğinden veri akış hızı
oldukça yüksek. Belirtilen program dahilinde yürütülecek derslere, başvuru sırasında
verilen bilgiler doğrultusunda kullanıcı bilgileriyle sunucuya giriş yaparak erişim
sağlayabilecek. Yazılım aracılığıyla interaktif olarak derslerin işlenişi mümkün. YGS ve LYS
müfredatı baştan sona okutulacak proje kapsamında, son sınav sistemine göre hazırlanan
metin halinde ya da sesli deneme sınavlarıyla eğitim süreci desteklenecek."
Öğreticiler konusunda kadronun kısmen hazır olduğunu aktaran Karaca, tüm dersler için
gönüllü ders verebilecek öğretmenlerin kendileriyle iletişim kurabileceklerini belirtti.
Mustafa Karaca, eğitime katılan 8 görme engelli öğrencinin üniversiteyi kazandığını
sözlerine ekledi.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24757450.asp
Engelli Öğrenciler Online Dershane
ile Sınavlara Hazırlanıyor
Eğitimde Görme Engelliler Derneği üniversiteye hazırlanmak isteyen ama maddi durumu el vermeyen engelli
öğrencileri, Online Dershane ile sınavlara hazırlıyor. 2013 yılında Online Dershane'yi kullanan sekiz engelli
öğrenci, üniversite sınavını kazanarak üniversiteye yerleşti.
Eğitlm'de Görme Engelliler Derneği 2012 yılında başlattıkları Uzaktan Eğitim Projesi'nin meyvelerini toplamaya
başladı.
Proje kapsamında ücretsiz Online Dershane ile engelli öğrencilere destek olan Dernek, 11 gönüllü öğretmen ile
başlayan eğitimler sonucunda sekiz öğrenciyi üniversiteye yerleştirdi.
Bulunmaz Nimet
Dershaneye katılan öğrenci sayısının ve başarının her yıl daha da arttığını belirten Eğitimde Görme Engelliler
Derneği Başkanı Emre Taşkın, gönüllü öğretmenlere ihtiyaçlarının olduğunu ifade etti. Online Dershane sistemi ile
öğrencinin ve öğretmenin sesli konferans yazlımı sayesinde bir araya geldiği bilgisini veren Taşkın, dershaneye
gitmeye imkanları olmayan engelli öğrenciler için sistemin bulunmaz bir nimet olduğunu söyledi.
Başkan Taşkın, Online Dershane sayesinde daha çok engelli öğrencinin yüzünü güldürmek istediklerini belirtti.
En büyük hedeflerinin internet imkanı olan görme engelli öğrencilerin üniversiteye hazırlık aşamasında karşılaştığı
dershane sorununu uzaktan eğitim amacıyla çözmek olduğunu dile getiren Taşkın, şöyle konuştu: "İlk olarak 2012
yılında başlattık Online Dershane'yi îlk yılımızda dört öğrencimizi çeşitli üniversitelere yerleştirdik. Bu yılda başta
Hacettepe gibi büyük üniversiteler olmak üzere sekiz öğrencimizi üniversiteye yerleştirdik. Bu projeye bu yılda
devam edeceğiz. Bunun için üniversite adayı görme engelliler www.egitimdegormeengelliler.org internet adresi
üzerinden bizimle irtibat kurabilirler. Amacımız engelleri ortadan kaldırmak. Biz engelleri ortadan kaldırmak
istiyoruz."
Sesli Konferans Yazılımı Kullanılıyor
Online Dershane Sistemi, gerek öğrencinin, gerekse öğretmenin bir sesli konferans yazılımı kullanmak suretiyle
sunucuya bağlanmasıyla çalışıyor. Dernekten alınan bir şifre ile girilen sistemde Öğrenci dilediği zaman
öğretmenine soru sorabiliyor. Öğretmen dilerse buraya öğrencinin yararlanabilmes için dosya yükleyebiliyor.
11.08.2013 – Habertürk
Kaynak: http://www.yasadikca.com/online-dershane-umudu-17931
Engelli öğretmen atamasında ‘Zaten
çalışıyorsun’ engeli
Başbakan Erdoğan’ın 46 branştan 600 engelli öğretmenin atanacağını
duyurmasına karşın yalnızca 312 atama yapılmasına büyük tepki var
DAMLA YUR İstanbul
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Haziran’da gerçekleştirdiği grup toplantısında 46 branştan
600 engelli öğretmen atanacağını duyurmasına rağmen geçen hafta yapılan engelli öğretmen
atamasında 46 branştan sadece 312 engelli öğretmen atandı. 288 kadronun boş kalması ve 588
öğretmenin atanamamasının nedenini Milli Eğitim Bakanlığı’na soran engelli öğretmenlere ise
“Kamu kurumlarında çalıştığınız için alınmadınız” cevabı verildi. Eğitimde Görme Engelliler
Derneği karar yargıya taşıyacaklarını duyurdu.
288 kadro boş kaldı
Türkiye genelinde 2 yıldır 900 engelli öğretmen atama bekliyordu. 2011 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı (MEB), ÖMSS (Özürlü Memur Seçme Sınavı) sonucuna göre 2010 yılında atanan
engelli öğretmenlerden verim alınamadığı ve uyum sorunu yaşadıkları gerekçesiyle 2012 yılı için
kadro açmadı. Engelli öğretmenlerin 2013 yılındaki umudu ise Başbakan Erdoğan’ın 25
Haziran’da gerçekleştirdiği grup toplantısında 46 branştan 600 engelli öğretmen atanacağını
duyurması oldu.
Duyurunun ardından geçen hafta 46 branşta 312 engelli öğretmen atandı. 288 kadronun boş
kalması, 588 öğretmenin atamasının gerçekleşmemesi üzerine MEB’e bu durumun nedenini
soran engelli öğretmenler, “sadece hiçbir yerde çalışmayan öğretmen adaylarının atandığı”
bilgisini aldı.
‘Mevzuata aykırı’
MEB’in daha önce memur olan engelli öğretmen adaylarına atama hakkı verilmemesinin hukuki
mevzuata aykırı olduğunu düşünen Eğitimde Görme Engelliler Derneği, konuyu yargıya
taşıyacaklarını duyurdu.
Milliyet’e konuşan dernek yönetim kurulu üyesi Mustafa Karaca, “Kamuya atanan kişilerin kendi
mesleğini yapma hakkı mevcut yasa ve yönetmelikler dikkate alınmaksızın engellenmiştir. 2012
yılından önce mecburiyetten kamuya atanan fakat mesleğini yapmak isteyen engelli
öğretmenlerin uğradığı ayrımcı tutum sonlanmalıdır” dedi.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/engelli-ogretmen-atamasindazaten/gundem/detay/1738683/default.htm
Engelliler artık kendileri için yardım toplanmasını
istemiyorlar…
Merhabalar sevgili okurlar. Türkiye’nin engellilik
konusunda çalışan Sivil Toplum Örgütleri ile ilgili bilgilerim,
sizlerle bu satırlarda buluşmaya başladığım günden beri sürekli
artıyor. Elektronik postalarım arasında, sık aralıklarla, o güne
değin tanıma fırsatını bulmamış olduğum derneklerle ilgili bilgilere
rastlıyorum. Eğitimde Görme Engelliler Derneği de işte bunlardan
biri.
Çalışmalarını gerçekleştirirken, hak temelli yaklaşımı, şeffaflığı ve katılımcılığı esas alan
Eğitimde Görme Engelliler Derneği; ırk, etnik köken, dil, dini inanış, renk, cinsiyet, cinsel
yönelim, yaş, engellilik, toplumsal statü, siyasi görüş vb. nedenlerle yapılan ayrımcılığı
kesinlikle reddediyor. “Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasına yönelik her türlü tedbirin
alınması için gerekli çalışmaları yapmak, bu bağlamda görme engelli bireylerin eğitim
hayatında karşılaşmış olduğu sorunlar için çözüm önerileri geliştirmek ve geliştirdiği bu
çözüm önerilerinin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla aktif rol oynamak” bu
derneğin önde gelen amacı.. Bir alan örgütlenmesi olarak kurulan Dernek, engelli hakları
alanında önemli katkılar sunmuş olan kişi ve kuruluşların tecrübelerinden yararlanmaya
ve ortak sorunlar ekseninde mücadele etmeye de daima açık olduğunu söylüyor.
Çok yararlı bir Sivil Toplum Örgütü olduğunu düşündüğüm bu dernekle ilgili daha fazla
bilgi vermek yerine, Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanı Emre Taşgın’ın
göndermiş olduğu e-postayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Yazılarınız sürekli olarak sosyal ağlarımızda paylaşılıyor ve heyecanla, engelsiz yarınlara
yaklaşmak için atılan adımların devamının gelmesi umuduyla okuyoruz. Bu iletide size,
kurmuş olduğumuz Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nden, ÖSYM'ye yönelik
düzenlediğimiz imza kampanyası ve 10 Mayıs tarihinde ÖSYM önünde
gerçekleştireceğimiz
basın açıklamasından bahsetmek istiyorum.”
Bizler, görme engelli üniversite öğrencileri, ilk olarak 16 Haziran 2009 tarihinde, görme
engelli öğrencilerin eğitim-öğretim hayatında karşılaştığı sorunlara yönelik çözüm
önerileri geliştirmek ve görme engelli öğrencilerin deneyimlerini paylaşmalarını sağlamak
için bir
e-posta grubu kurarak yola çıktık. E-posta grubumuzun hızla yayılması ve ilgi alanımız
dahilindeki kesimin bu oluşumu benimsemesi üzerine internet sitesi, online radyo,
doküman paylaşım ağı gibi çevrimiçi projeler gerçekleştirdik. Arkasından, YÖK
nezaretinde gerçekleştirilen Engelsiz Üniversiteler Çalıştayları’nda bildiriler sunduk,
ÖSYM'ye yönelik talep listesi oluşturduk. İnternette başlayan paylaşımlarımızı yüz yüze
yaptığımız etkinliklerle pekiştirdik. Bir öğrenci hareketi olarak başlayan bu oluşuma daha
sonra öğretmenler, akademisyenler ve diğer mesleklerden arkadaşlarımız da dahil
oldular. 3 Aralık’ta MEB
önünde engelli öğretmen atamasına yönelik bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Halen,
Uzaktan Eğitim Projesi dahilinde YGS-LYS üniversiteye hazırlık kursları düzenliyoruz. 28
Ocak 2013 tarihinde de, yaptığımız çalışmaları etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için,
genç bir kadro olarak Eğitimde Görme Engelliler Derneği'ni kurduk.
Engelli öğrenciler olarak, ÖSYM'nin sınavlarda yaşatmış olduğu eşitsiz ve ayrımcı
tutumdan oldukça mağdur durumdayız. Bu amaçla internet üzerinde bir imza kampanyası
düzenledik. Ayrıca, 10 Mayıs tarihinde ÖSYM önünde bir basın açıklaması yaparak
topluma yaşadığımız mağduriyet hakkında bilgi vereceğiz. İlgili basın açıklamasına
engelliler alanında faaliyet gösteren ülkemizin önemli sivil toplum kuruluşları da destek
verecek. İmza kampanyamız
www.change.org/engelsizosym internet adresinde gerçekleşmektedir. İmza kampanyamız
ve basın açıklamamız hakkında köşenizden okurlarınızı bilgilendirebilirseniz çok memnun
oluruz.”
Söz konusu derneğin kuruluş bildirgesinde de ifade edilmiş olduğu gibi; Türkiye'de
örgütlülük temelinde yürütülen engelli hakları mücadelesinin 60 yılı aşan bir tarihi var.
Sürekli olarak bir mücadele içerisinde bulunulan bu süreçte, engelliler açısından bazen
hak kazanımları bazen de kayıpları yaşanmış bulunuyor. Yine bu süreç zarfında
engellilerin eğitim, sağlık, spor, istihdam, sosyal ve kültürel alanlar gibi konulardaki
ihtiyaçlarına cevap verilebilmesi amacıyla birçok sivil toplum örgütü kuruldu. Ancak,
zamanla engelli hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları arasında
engellilik algısı bakımından görüş farklılıkları oluşmaya başladı. Bu durum da hak temelli
mücadelenin zedelenmesine, engelli kesimin sivil toplum kuruluşlarına karşı ilgisizliğine
ve güvensizliğine neden oldu..
Engelliler artık kendileri için yardım toplanmasını istemiyorlar. Onlar; eğer kendileri için
mücadele edilecek ise, bu mücadelenin haklarının verilmesi yolunda yapılmasını istiyorlar.
Ve bunun için, tıpkı Eğitimde Görme Engelliler Derneği gibi, hak temelli çalışan Sivil
Toplum Örgütleri’ne ihtiyacımız var.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Ayşegül Domaniç YELÇE/Hürriyet
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23213615.asp
ÖSYM, Engelli Ayrımcılığına "Dur" De!
Eğitimde Görme Engelliler Derneği yarın (10 Mayıs) saat 15.00’de, ÖSYM’nin engelli
bireylere karşı eşitsiz ve ayrımcı tutumuna yönelik ÖSYM önünde basın açıklaması yapacak
Eğitimde Görme Engelliler Derneği, ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlarda engelli
adaylara yapılan eşitsizlik ve ayrımcılık içeren uygulamalara karşı durmak, engelli bireylerin
dış etkenler sebebiyle geleceğinin karartılmasına göz yummamak, okuyucuların
görevlendirildiği sınavın alanına hakim olması, sınav esnasında ihtiyaç duyulan materyallerin
sınav salonuna alınması gibi düzenlemelerin yapılmasını ve taleplerinin dikkate alınmasını
sağlamak için imza kampanyası da başlattı.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği’nin çağrısı şöyle:
ÖSYM, Engelli Ayrımcılığına “Dur” De!
Değerli engelli bireyler, engelli yakınları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, engelliler
alanında çalışan aktivistler;
Bugün, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan sınavlarda,
okuyucuların gelişigüzel bir şekilde görevlendirilmesi sebebiyle görme engelli adaylar
başarısız oluyor!
Görme engelli bireylerin sınavına, sayısal, yabancı dil gibi alanlardaki soruları okuyamayan
okuyucular görevlendiriliyor!
Sınav anında ihtiyaç duyulan kabartma tablet, kalem, daktilo gibi araçların sınav salonuna
alınmasında güçlükler yaşanıyor!
ÖSYS Tercih Kılavuzu’nda engelli bireylere seçmeleri için bölüm tavsiyesinde bulunuluyor!
Birden fazla engeli olan kişilerin durumları göz ardı ediliyor!
Ortopedik engelli bireyler üst katlarda sınava alınıyor!
Engelli bireylerin gereksinimlerine ilişkin dilekçeleri dikkate alınmıyor, sorunların çözümüne
yönelik önerilerimiz görmemezlikten geliniyor!
ÖSYM’nin sınav koşullarını engelsiz hale getirmemesi nedeniyle, herkesin yaşadığı sınav ve
gelecek kaygısının ötesinde kaygılar yaşayan biz engelli bireyler;
Uygun şartların sağlanmaması nedeniyle sınavda olumsuz etkilenmek istemediğimiz için,
Eşit sınav olanaklarının sağlanmasını talep etmek için,
ÖSYM’nin, ayrımcılığa ve eşitsizliğe yol açan uygulamalarından vazgeçmesi için,
Konuyla ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmek için, 10 Mayıs 15.00 tarihinde ÖSYM
önünde basın açıklaması düzenliyoruz.
Eğitimde Görme Engelliler Derneği olarak; haklı mücadelemizde Başta değerli basın
mensupları olmak üzere engelli bireyleri, engelli yakınlarını, sivil toplum kuruluşu
temsilcilerini ve tüm halkımızı, ülkemizde engelli bireylerin sorunlarına dikkat çekmek
amacıyla “Engelliler Haftası” olarak kabul edilen haftanın ilk günü olan 10 Mayıs 15.00
tarihinde, eşitsizliğin giderilmesi, adaletli çözümlerin sunulması, geleceğimizin ÖSYM
tarafından etkilenmemesi ve yapılan yanlışa “Dur” diyerek engelli ayrımcılığına son verilmesi
için düzenleyeceğimiz basın açıklamasına davet ediyoruz!
Program
1- 14.30: ÖSYM önünde buluşma
2- 15.00: Basın açıklaması
Notlar
1) Kızılay’dan ÖSYM’ye gitmek için en geç 13.00’de YKM Metro çıkışı önünde
buluşulacaktır. Geç kalmamak için belirtilen saat ve adreste bulunulması önemlidir. İrtibat
için Emre TAŞGIN (0535-736-90-37) ve Gökhan ÇAPANOĞLU (0537-401-87-99) ile
iletişim kurulabilir.
2) İstanbul’dan gelecek arkadaşlarımızın, koordinasyon sağlanabilmesi için Turgay Gümüş
(0507-368-16-03) ile irtibat kurması tavsiye edilmektedir.
3) Basın açıklamamıza destek vermek isteyen sivil toplum kuruluşları
iletişim@egitimdegormeengelliler.org e-posta adresi veya yukarıda verilen iletişim
numaraları aracılığıyla bildirimde bulunabilirler.
ÖSYM’den Taleplerimiz
Eşit bir sınav için beklentilerimiz:
1) Görme engelli adaylar için Braille formatında, bilgisayar destekli veya okuyucu ile olmak
üzere alternatif sınav yöntemleri oluşturularak kişinin kendisi için en uygun sınav yöntemini
seçebilmesine imkân sağlanmasını ve ihtiyacı olan araç-gereçlerin sınava alınmasında bir
sorun yaşatılmamasını,
2) Okuyucuların, sınavın gerçekleştiği alan hakkında teorik bilgiye sahip olmasını ve okuma
teknikleri hakkında bilgilendirilmelerini, başta sayısal ve yabancı dil sınavları olmak üzere
hiçbir sınavda okuyucu sebebiyle bir mağduriyet yaşanmamasını ve görme engelliler için
gelişigüzel bir şekilde okuyucu görevlendirilmemesini,
3) Şekil ve grafik içeren sorulara karşılık eşit zorluk derecesinde grafik ve şekil içermeyen
sorular hazırlanarak muafiyete son verilmesini ve sınav sonunda verilen ek sürenin
gereksinimler dikkate alınarak TOEFL gibi uluslar arası sınavlarda örneği görüldüğü üzere
evrensel standartlar kapsamında yeniden belirlenmesini,
4) Her sınav başvurusu sırasında ayrı bir sağlık raporu istenmesi yerine süreğen engeli
bulunan bireylerin raporlarının sisteme kaydedilerek sonraki başvurularda bu bilginin
sorularla teyit edilmesini,
5) Sınavlarda sunulacak çözümler planlanırken birden fazla engeli olan adayların
unutulmamasını,
6) Engelli adaylara yönelik düzenlemelerin oluşturulmasında, engelli kişilerin de içerisinde
yer alacağı komisyonların kurulmasını ve ilgili alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla
işbirliği yapılmasını,
7) Engelli adayların uğradığı ayrımcılığın son bulmasını
İmza kampanyası için:
http://www.change.org/engelsizosym
Kaynak: http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=14126
"Ben Değil, Soruyu Okuyan Matematik Bilmiyordu"
Eğitimde Görme Engelliler Derneği, engelli öğrencilerin sınavlarda yaşadıkları sıkıntılara
karşı "ÖSYM Engelli Ayrımcılığına Dur De" isimli bir imza kampanyası başlattı.
Birçok engelli öğrenci, sınavda ihtiyaç duyduğu materyallerin sınav salonuna alınmasında
güçlüklerle karşılaşılıyor. Ortopedik engelli öğrenciler üst katlarda sınava girmek zorunda
kalıyor. Görme engelli öğrencilerin yanında sınava giren okutmanların konuya hakim
olmaması da en büyük sorunlardan biri.
"Ben anlatamadım, onlar anlamadı"
Müge Turanlı da bu mağduriyeti yaşayan öğrencilerden biri.
Manisa'da Hasan Kireç Anadolu Lisesi, dil bölümü son sınıf öğrencisi Turanlı, iki aşamalı
üniversite sınavının ilk aşaması LGS için dilekçe vererek sayısal bölümden anlayan bir
okutman talep etti. Ancak talebi kabul edilmedi.
Hiçbir matematik sorusunu yapamadı; ona rağmen 333 puan aldı. Ama onun hedefi büyük
Boğaziçi Üniversitesi'ne girmek istiyor. O yüzden sınavın ikinci aşamasında İngilizce bilen
bir okutman için yeniden dilekçe verdi.
"Daha önce girdiğim önemli olmayan bir 'Bursluluk' sınavında sayısal sorularda zorluk
yaşamıştım. Üniversite sınavında da aynı zorluğu yaşamamak için dilekçe vererek sayısaldan
anlayan bir okutman talep ettim.
"Sınava girdim. Heyecanlı bir yapım vardır. Okutmanlar müzik ve edebiyat öğretmenleri
olduğunu söyledi. Sayısalları ne yapacağız dedim. Biz okumaya çalışacağız dediler. Salon
başkanı geldi; bir işaret panosu getirip işaretleri buradan okusunlar sorun olmaz dedi.
Sözelleri iyi kötü atlattık; ki onları da daha hızlı okusalardı daha çabuk çözebilirdim.
İngilizce bilen okutman istiyor
"Matematik sorularına geçtik. 45 dakikam vardı; iyi bir süre. Okumaya başladılar ama
matematik düz bir metin gibi okunacak bir şey değil. Biraz da olsa insanın bilmesi lazım, ben
nasıl yazılacağını anlatamadım, onlar anlamadı. Sinirlerim bozuldu, ağlamaya başladım.
Normalde matematikte 10'un üzerinde yapıyordum; sınavda bir tane bile işaretleyemedim.
Standart bir okuma olmalı, yoksa eşitsizlik yaratıyor. Şimdi en büyük dileğim ikinci aşamada
İngilizce bilen bir okutman göndermeleri; dilekçe verdim bekliyorum."
Engelli öğrenciler için kaynak yok
Sınavlar engelli öğrencilerin eğitim yaşamındaki tek sorun değil. O sınava girene kadar da bir
sürü sıkıntı yaşıyorlar. Bunlardan en önemlilerinden biri de kaynak sıkıntısı.
Mesela Müge Tarhanlı, yabancı dil bölümünde okuduğu için ne kabartma alfabesinden ne de
sözlü hiçbir kaynak olmamasından dertli. Hep hocalarının yardımıyla halletmeye çalışmış
ama bu da hiçbir zaman yeterli olmamış. Artık kendisi için geç olsa da gelecek kuşaklar için
bu sorunun çözülmesini istiyor.
İmza kampanyası
İmza kampanyasında şöyle deniyor:
"Hayalleriniz çok farklıyken, yapabileceğinize inanmışken ve başarabilmeniz mümkünken, bu
tür sorunlarla karşılaşmanız halinde siz ne yapardınız? Bizler, engelli bireyler, taleplerimizi
dikkate almayan ÖSYM'yi göreve çağırıyoruz! Ayrımcılığa ve eşitsizliğe yol açan
uygulamalarından vazgeçmesini talep ediyoruz. Geleceğimizin dış etkenlere bağlı olmasını
kabul etmiyoruz." (NV)
Kaynak : http://www.bianet.org/bianet/toplum/146394-ben-degil-soruyu-okuyan-matematikbilmiyordu
Görme Engelliler Yağmur Altında Sınav Engellerini Protesto Etti
Eğitimde Görme Engelliler Derneği, engelli adayların maruz kaldığı ayrımcılığın son bulması
için sağanak yağış altında eylem yaptı.
ÖSYM önünde toplanan Eğitimde Görme Engelliler Derneği yanlısı bir grup, "Engelli
ayrımcılığına son" yazılı bir pankart açarak "Eşit, erişilebilir, engelsiz sınav" yazılı dövizler
taşıdı. Grup adına yapılan açıklamada, ÖSYM'ye yaşadıklarını sorunları defalarca
aktarmalarına rağmen taleplerinin görmezden gelindiği ifade edilerek sınav koşulları
nedeniyle endişe duyduklarını ifade etti. Bazı arkadaşlarının okuyucuların sayısal alandaki
soruları doğru şekilde okuyamaması sebebiyle sınavda başarısız oldukları ifade edilerek bir
arkadaşlarının ise kendisine İngilizce bilmeyen bir okuyucunun görevlendirilmesi üzerine
sınavı tamamlamadan salondan ayrıldığına dikkat çekildi. Eşit ve engelsiz bir sınav talep
ettikleri vurgulanarak, ayrımcılığa eşitsizliğe yol açan uygulamalardan vazgeçilmesi istendi.
Sağanak yağmura aldırış etmeyen görme engelliler sırılsıklam olmalarına rağmen düdük ve
sloganlarla protestolarını sürdürdü. - ANKARA
Kaynak: http://www.sondakika.com/haber/haber-gorme-engelliler-yagmur-altinda-sinavengellerini-4618893/
04 Aralık 2010, Salı
Engelliler ayrımcılığı protesto etti
Ankara Ziya Gökalp Caddesi’nde toplanan Görme Engelli Öğrenciler Platformu üyeleri ve
ataması yapılmayan engelli öğretmenler, “Engelsiz toplum”, “Engelli bakan engelleri kaldır”
ve “Okulda, sokakta engelsiz yaşam” sloganları atarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na doğru
yürüyüşe geçtiler.
Görme engelliler, şiddetli yağan yağmura ve başkent sokaklarındaki birçok engelle rağmen
Milli Eğitim Bakanlığı önüne geldiler.
Eylemde basın açıklamasını yapan Görme Engelli Öğrenciler Platformu Üyesi Gökhan
Çapanoğlu, Özürlü Seçme Sınavı yerleştirmelerinde kadro açılmayan tek meslek grubunun
öğretmenlik olduğunu belirtti.
OLUMSUZ ETKİLİYORLARMIŞ
Çapanoğlu, Engelli öğretmen atması hususunda bilgi almak isteyen kişilere bakanlık
tarafından “Eğitim öğretimin olumsuz etkilenmesi sebebiyle engelli öğretmen ataması
yapılmayacaktır” şeklinde açıklama yapıldığını bildirerek, şunları söyledi:
“Bakanlık çağ dışı, kabul edilemez, bünyesindeki okullarda çalışan engelli öğretmenleri
aşağılayıcı bir cevap verdi. Bakanlıkla yapılan görüşmelerden sonuç alınmadı. Engellilere
karşı önyargılı davranılıyor. Sınavlarda fırsat eşitliğinin sağlanmasını öğretmen olarak
görevimiz esnasındaki pürüzlerin giderilmesini talep ederken, ucuz bahaneler öne sürülmek
suretiyle engelleniyoruz. Çalışma hakkımızın gasp edilmesine, mesleğimizi yapma
hakkımızın bakanlığın ön yargıları sebebiyle elimizden alınmasına müsaade etmeyeceğiz.”
Okulların engeliler için elverişli olmamasının sorumluluğunun engelli öğretmenlere mal
edilmesini kabul etmediklerini ifade eden Çopanoğlu, toplumda yaratılan her türlü ayrımcı
ifadeye karşı duracaklarını vurguladı.
Kaynak: Bir Gün
http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1354611825&year=2012&month=12&d
ay=04
03 Aralık 2012, Pazartesi
Engelli öğretmenler sorunlarına dikkat çekmek için bakanlığa yürüdü
Görme Engelli Öğrenciler Platformu, engelli öğretmen adaylarının sorunlarına dikkat
çekmek için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'na yürüdü
ANKARA (CİHAN)- Görme Engelli Öğrenciler Platformu, engelli öğretmen adaylarının
sorunlarına dikkat çekmek için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'na yürüdü.
Kızılay Mithatpaşa Caddesi otobüs duraklarında bir araya gelen platform üyeleri, buradan
bakanlığa yürüdü. ‘Engel olma başka ihsan istemez' dövizi açan grup, ‘Engelleri aştık
bakanlığa takıldık', ‘Öğretmenlik hakkımız engellenemez' sloganları attı. Eyleme, CHPArtvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan ve CHP İstanbulMilletvekili Mahmut Tanal destek verdi.
Engelli vatandaşların, bakanlığın hemen girişinde bulunan merdivenlerden inerken ve
çıkarken zorlandığı görüldü. Yağışlı havaya da aldırış etmeyen grup üyeleri, bakanlık
bahçesinde toplandı.
Grup adına açıklamayı, platform üyesi Gökhan Çapanoğlu yaptı. Görme engelli olan
Çapanoğlu, açıklamayı Braille Alfabesi'nden okudu. Engelli vatandaşlar olarak eşit yaşam
olanaklarını engelleyen erişilebilirlik sorunlarının çözümlenmesini arzuladıklarını ifade eden
Çapanoğlu, en temel haklarının bile çiğnendiğini söyledi. Çapanoğlu, "Her gün engellilere
yönelik yapılan sözde düzenlemelerin çarşaf çarşafHaber yapıldığı ülkemizde; engelli
bireylerin, özellikle de mesleğini başarılı bir şekilde sürdüren engelli öğretmenlerin onurunun
kırılarak, eğitim-öğretimi olumsuz etkilediği söylenmekte, eğitim-öğretimdeki sorunların
sorumlusu olarak engelli öğretmenler gösterilmektedir." dedi. Çapanoğlu, çalışma haklarına
ve mesleklerini yapmalarına kimsenin engel olamayacağını ifade etti.
Açıklamanın ardından, bakanlık bahçesinde bir süre daha slogan atan grup üyeleri olaysız bir
şekilde dağıldı.
Kaynak: Star Gündem
http://www.stargundem.com/ajanslar/engelli-ogretmenler-sorunlarina-dikkat-cekmek-icinbakanliga-yurudu-129923.html
03 Aralık 2012, Pazartesi
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ
"Okulda 2-0, İşte 3-0 Gerideyiz"
İki görme engelli üniversite öğrencisi Gümüş ve Gökçek, eğitimde yaşadıkları zorlukları
bianet'e anlattı. Biri "atanamayan öğretmen" adayı olmamak için mücadele ederken diğeri
açtığı davayla yasa değişsin istiyor.
"Eğitim hayatım boyunca hiç fen bilimleri kitabım olmadı."
"Boğaziçi'ni kazanmışsın niye ÖSYM'ye dava açtın diyorlar."
Yukarıdaki cümleler görme engelli iki üniversite öğrencisine ait.
Turgay Gümüş, Marmara Üniversitesi Edebiyat Öğretmenliği 3. sınıf öğrencisi, ataması
yapılırsa öğretmen olmak istiyor ama buna hiç inanmıyor.
Çağrı Gökçek, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi 1. sınıf öğrencisi, akademik kariyer
düşünüyor; sınavda yaşadığı ayrımcılığa dair ÖSYM'ye açtığı davanın emsal teşkil etmesini
umuyor.
"Alternatif eğitim modelleri lazım"
Üç yıl önce birkaç görme engelli öğrenci, mail grubu üzerinden bir araya gelerek yaşadıkları
sıkıntılara karşı ne yapabileceklerini konuşmaya başlıyor. Genellikle üniversite
öğrencilerinden oluşan ve Görme Engelli Öğrenciler Platformu adını alan oluşum, bu sene
taleplerini dile getirmek ve muhatap alınmak için dernek kurmaya karar verdi.
Platform, her ne kadar görme engellilerin tüm sorunları ile ilgilense de odağına eğitim sistemi
içinde engellilerin yaşadığı sorunları koyuyor ve alternatif eğitim modelleri üzerine çalışıyor.
"Arabalara çarparak yürüyorum"
Platformun İstanbul temsilcisi Turgay Gümüş, okulda "eğitim"e dair yaşadığı sıkıntılardan
önce evden çıkışından üniversiteye gidene kadarki "mimari engeller"e dikkat çekti.
"Evden çıktım, ara sokaklarda düzgün park edilmemiş en az üç arabaya çarparak ilerliyorum.
Otobüs durağında ses sistemi olmadığı için insanlara otobüsleri soruyorum; bu yüzden birçok
yere geç kalabiliyorum. Otobüse bindim, şanslıysam durakları bildiren ses sistemi var ki
genelde olanlar da çalışmıyor.
"Üniversite kapısına geldim; karşıya geçmek için ışıklarda hala ses sistemi yok. Bu yüzden
her engelli gibi birçok kez kaza atlattım. Okula girdim, kampüste engelliler için yürüme
çizgileri yok, köstebek yuvası gibi inişli çıkışlı yollarda güç bela sınıfı buldum. Ve okulun ilk
günü hocanız sizi 'Kimse benden bir ayrıcalık beklemesin' diye karşılayabiliyor."
"Matematikten 65 vereyim geç sen"
Peki, görme engelli öğrenciler sınıflarda ne gibi zorluklar yaşıyor?
İlkokulu Körler Okulu'nda okuyup daha sonra süper lise ve üniversiteye devam eden Gümüş,
hocaların inisiyatifine bırakılan eğitim sisteminde yaşadıklarını somut örneklerle anlatıyor.
"Hoca tahtaya bir şeyler yazıyor ama sesli okumuyor; power point sunum yapıp ikinci sayfada
'gördüğünüz' gibi diyebiliyor. Oysa tüm bunların basit çözümleri var; biraz çaba gösterse ben
o sunumu alıp kabartma metne dönüştürebileceğim.
"Tüm bunlar yasalarla güvence altına alınsa, hocaların inisiyatifine kalmayacak. Çünkü hoca
zaten bu konuda hizmet içi eğitim almamış, engelliler konusunda toplumsal farkındalık da
olmayınca her şey hocaların insafına kalıyor. Benden diğer öğrencilerle aynı başarıyı
göstermem bekleniyor. Oysa Anayasa'nın eşitlik ilkesi benim güvencem olmalı."
"Hiç mi pozitif ayrımcılık yok" diye sorarsanız Gümüş yanıtlıyor:
"Olmaz mı, mesele matematik hocası gelip 'Sen şekilli soruları yapamazsın, ben sana 65
veriyim, dersi geç. Sana şekilli soruları yine kabartma yöntemiyle ya da değişik yöntemlerle
verebilecekken kendine göre 'pozitif ayrımcılık' yapıyor."
Turgay, Türkiye'de ders kitaplarının kabartma kitaba çevrilmesinin çok yetersiz olduğunu
söylüyor. Çevrilenlerin genelde eski basım sosyal bilimler kitapları olduğunu mesela
kendisinin eğitim hayatı boyunca hiç kabartmalı Fen Bilimleri kitabı olmadığını söylüyor.
"Görme engelli neden öğretmen olamasın?"
Engellerle dolu eğitim hayatı güç bela bittikten sonra; sırada Gümüş'ün şu sıra "geleceğimi
ipotek altına alıyorlar" dediği meslek yaşamı var.
En son 2009'da bin tane engelli öğretmenin ataması yapıldı. Konuyla ilgili MEB'ten
"Okullardaki fiziki şartlar öğretmenlere uygun değil" diyen açıklamalar geldi.
Gümüş, MEB için "özrü kabahatinden beter" diyor. Çünkü zaten bu sene süresi uzatılan
2005'teki kanun kapsamında bütün kamu kurum ve kuruluşları engellilerin kullanımına uygun
hale getirilmeliydi.
Turgay, bu açıklama ile okulların engelli öğrencilere de uygun olmadığının kabul edilip bir de
öğretmen ataması yapmamak için "meşru" bir neden ortaya sürülmek istendiğini söylüyor.
"Okullar engelli öğretmenler için revize edilse, görme engelli bir kişinin öğretmen olması için
bir engel yok. Ama 'engelli öğretmenler başarısız' gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Ben
seneye mezun oluyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum."
Gümüş şöyle bitiriyor sözlerini: "Zaten en başta 1-0 başlıyoruz hayata, sınavlarla 2-0 geriye
düşüyoruz, meslek yaşamında 3-0 oluyor. Ne yapsak geride kalıyoruz..."
"Demek görüyorsun, ek süre yok"
Çağrı Gökçek, yüzde 5 ila 10 arasında "az gören" kategorisinde ancak bu küçük yüzdelik fark
onun hayatında avantajdan çok ayrımcılık haline dönüşmüş.
Eğitim hayatı boyunca şekilli sorular üzerinden çalışan Gökçek, sınava üç ay kala sınavda
şekilli soru çözmesi halinde "görüyor" kabul edilip ek süre alamayacağını öğreniyor. Bunun
üzerine yarım saatlik ek süre için şekilli sorulardan vazgeçiyor; çünkü ek süre almazsa
soruları aynı hızda yanıtlaması imkansız.
Bunun üzerine ÖSYM'ye yönetmelikte az gören öğrencilerle ilgili düzenlemenin değiştirilip
sınavlarda her engellinin özgün koşullarına göre düzenleme getirilmesi için dava açıyor.
"Herkes zaten Boğaziçi'ni kazandın" dese de Danıştay'da bekleyen davayı kazanacağını
düşünen Gökçek, olmazsa AİHM'e taşıyacak; amacı kendi yaşadığı mağduriyeti başkalarının
yaşamaması.
"İntegrali bilmeyen biri soruyu nasıl okusun"
Peki engelli öğrenciler merkezi sınavlara hangi koşullarda giriyor?
Merkezi sınavlarda görme engellilerin yanında iki görevli bulunuyor; biri soruları okuyor,
diğeri işaretliyor. Görme seviyesine göre yarım saatlik ek süre alıyor. Sınavda istediği
materyallerin sağlanması gerekiyor. Bazen kontrastı yüksek metin isteyebilir, bazen keçeli
kalem, kabartma daktilo vb.
Gökçek, Türkiye'de "az gören" kavramının net bir şekilde tanımlanmaması nedeniyle büyük
sıkıntılar yaşandığını söylüyor.
"Öncelikle tüm görme engelliler için büyük sorun olan okutman meselesi var. Bazen bu
insanlar 'temizlik görevlisi' de olabildiği için mesela matematikte integral sorusunda takılıp
kalıyorsunuz. Aksan sorunundan dolayı anlaşmakta güçlük çekilebiliyor. Bu insanların hiçbir
suçu yok çünkü hiç eğitim almamışlar bu konuda. Yönetmelikte bunun belli kriterleri olmalı.
"İkincisi ise az görenler, bazen ek süreden muaf tutulabiliyor; bazı materyaller istediğinde
'görüyor' kabul edilebiliyor. Oysa dünyada da olduğu gibi her engelli kendi özgün
koşullarında değerlendirilmeli."
Gökçek, sınav engelini aşıp iyi bir üniversiteye henüz yeni adım attı; akademik kariyer
düşünüyor.
"Marksist olmak bile akademik kariyer için büyük bir engel, bir de görme engeli eklenince
bakalım nasıl olacak" diyor. (NV)
Kaynak: Bianet
http://www.bianet.org/bianet/ayrimcilik/142535-okulda-2-0-iste-3-0-gerideyiz
24 Ağustos 2012, Cuma
Türkiye'de engelliler zorlu koşullara karşı hayat mücadelesi veriyor
Hükümet, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 12'lik bir kesiminin kronik hasta veya engelli
oluşundan hareketle, engellilerin ekonomiye ve topluma daha iyi entegre olması için
çalışmalar yürütüyor.
Nisan ayı sonunda yapılan Özürlü Memur Seçme Sınavı'nın sonuçlarının açıklanmasının
ardından, sınava başvuran 60.346 engelli vatandaşın 7.746'sı Ağustos ayında kamu
kurumlarına memur olarak yerleştirildi. Söz konusu girişim, hükümetin engelli vatandaşlara
istihdam, eğitim ve daha fazla erişim imkanı sağlayarak bu kesimin yaşam kalitesini artırmaya
yönelik çalışmalarının bir parçasıydı. Resmi verilere göre, Türkiye nüfusunun yüzde
12'sinden fazlası, kronik bir hastalığa (yüzde 9,8) veya ortopedik, görsel, işitsel, konuşma ile
ilgili ya da zihinsel engele (yüzde 2,6) sahip.
Konuyla ilgili görüşlerini SES Türkiye ile paylaşan AKP milletvekili Gürsoy Erol, meclisteki
dört engelli vekilden biri. Hükümetin, engelli vatandaşlara daha fazla imkan sunarak bu
kesimi topluma entegre etme amacında olduğunu ifade eden Erol, şöyle diyor:
"Göreve geldiğimizde engelliler konusunda bir sürü sorun devraldık. Bu sorunların bir anda
çözülmesini beklemek gerçekçi olmaz. Engelli vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını
iyileştirmek için gereken adımları aşamalı olarak atıyoruz ve bunu onlara bir lütufta bulunur
gibi değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarının getirdiği doğal bir hak olarak
sunuyoruz."
AB uyum süreci kapsamında 2005 yılında çıkarılan mevcut yasaya göre, kamuda yüzde 4,
özel sektörde ise yüzde 3 oranında engelli personel çalıştırılmasını öngören bir kota sistemi
uygulanıyor. Bu yasa sayesinde, kamu ve özel sektörde çalışan engelli sayısı 2002 yılında 11
bin iken, 2011 itibarıyla 38.349'a yükseldi.
Beyin felci hastası Mustafa Kırat, 2001 yılından beri Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığı'nda
çalışıyor.
Engelli bir vatandaş olarak çalışırken yaşadığı sıkıntıları SES Türkiye'ye anlatan Kırat,
"Şimdiki hükümetin bizlere önemli yardımları olduğu doğru, ama yine de bir sürü sıkıntımız
var. Çalıştığım yerde merdivenlerden aşağı inerken kaç kere yuvarlandım, sayısını ben bile
bilmiyorum. Bir süre önce birinci katta telefon operatörü olarak çalışmaya başladım; o sayede
şimdi daha iyiyim. Ancak buradaki binaların şimdilik engelliler için uygun olduğunu
söylemek güç. Ne engelli tuvaleti, ne de engelli asansörü var," diyor.
Fakat istihdam imkanı, engellilerin karşı karşıya olduğu sorunlardan yalnızca biri. Okuryazarlık oranları ve eğitim seviyelerinin düşük, bunlara erişim imkanlarının ise sorunlu
olması, engelli vatandaşların istihdam edilebilirliğini ve yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.
SES Türkiye'ye konuşan Türkiye Sakatlar Derneği Tekirdağ Şubesi Başkanı Emine Güvencin,
Türkiye'deki engellilerin genelinin ilkokul mezunu olduğuna değinerek, bu kişilerin
geçirdikleri çok sayıda operasyon nedeniyle eğitimlerine devam edemediklerini ve dolayısıyla
da nitelik ve okur-yazarlık bakımından eksik kaldıklarını kaydediyor.
Nitekim kısa süre önce yayınlanan bir rapor da, ortopedik, görsel, işitsel, konuşma ile ilgili ya
da zihinsel engele sahip vatandaşların yüzde 36'sının okur-yazar olmadığını ortaya koydu.
Toplam nüfus içinde okur-yazar olmayan kesimin payı ise yüzde 13.
Okur-yazar olmayan engellilerin temsil ettiği yüksek orana paralel bir diğer istatistik de kırsal
ve kentli kesimler arasındaki fark. Keza okur-yazar olmayan engelli oranı kırsal kesimde
yüzde 43 iken, kentli kesimde yüzde 20 olarak tespit edilmiş. Kadınlardaki okuma-yazma
oranı ise her koşulda erkeklerdekinden yüksek.
Engellilerin hareket kabiliyetini artırmak isteyen Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye genelinde
binin üzerinde liseyi engelli öğrencilerin eğitimine uygun hale getirirken, devlet de 2005
yılından bu yana engelli öğrencilere ücretsiz taşıma hizmeti sunuyor. 2010-2011 ders yılında
37 bin engelli öğrencinin bu hizmetten faydalandığı bildiriliyor.
"Hükümetin engelli vatandaşların eğitimi konusundaki çabaları takdiri hak ediyor," diyen
Gürsoy Erol, AKP iktidara geldiğinde, evde özel eğitim alan öğrenci sayısının sadece 20 bin
olduğunu; oysa bugün 200 binlere yaklaşıldığını vurguluyor.
Hükümet yetkililerine seslenen Görme Engelli Öğrenciler Platformu Koordinatörü Emre
Taşgın'ın isteği ise, FATİH projesi kapsamında okullarda dağıtılan tabletlerin engelli dostu
olması ve ayrıca üniversite sınavlarına hazırlanan engelli lise öğrencileri için çevrimiçi bir
uzaktan eğitim programı düzenlenmesi.
Taşgın, hükümetin gerçekleştirdiği reformlar sayesinde son yıllarda üniversiteye giden engelli
öğrenci sayısında artış yaşandığını, fakat okul binalarına giriş-çıkış konusunda halen çok
büyük sıkıntı yaşandığını söylüyor.
Kaynak: Ses Türkiye
http://turkey.setimes.com/tr/articles/ses/articles/features/departments/society/2012/08/24/featu
re-01
18 Ağustos 2012 Cumartesi
2012 ÖSYS Tercih Kılavuzu'nda engelli adaylara skandal öneriler...
ÖSYS Tercih Kılavuzu'nda engelli adayların 'tercih etmemeleri' gereken bölümlere yer verildi
2012 Öğrenci Seçme Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) Tercih Kılavuzu’nda engelli adaylar için
tercih yaparken göz önünde tutulacak hususlar bölümünde dikkat çekici uyarılar yer aldı.
Taraf gazetesi yazarı Ferhat Kentel’in “’Sen körsün, ne tercih edeceğini ben bilirim!’”
başlığıyla yayımlanan (18 Ağustos 2012) yazısı şöyle:
‘Sen körsün, ne tercih edeceğini ben bilirim!’
Mesela siz, Engelli Öğrenci Platformu ve Görme Engelli Öğrenciler Platformu sayesinde
haberdar olduğumuz 2012 ÖSYS Tercih Kılavuzu’nda “2.1.2. ÖZÜRLÜ ADAYLARIN
TERCİHLERİNİ YAPARKEN GÖZ ÖNÜNDE TUTACAĞI HUSUSLAR”a ilişkin
yazılmış olanları gördünüz mü? Bakın ve bir miktar okuyun:
“Görme özürlü adayların, özürleri yüzünden başarılı olamayacakları yükseköğretim
programlarını tercih etmemeleri gerekir. Bu adayların, başarılı olabilmeleri için, büyük
ölçüde dile dayanan veya işitme gerektiren sosyal, iktisadi ve beşeri bilimler alanlarındaki
yükseköğretim programlarını tercih etmeleri beklenir. Bedensel özürlü adayların,
yükseköğretim programları ile ilgili tercihlerini belirlerken özürlerini dikkate almaları
yararlarına olacaktır. Örneğin, ellerini kullanamayan adayların, ellerin kullanılmasını
gerektiren yükseköğretim programlarını tercih etmeleri öğrenimleri sırasında aşılması
imkânsız güçlüklerle karşılaşmalarına neden olabilir.”
Nasıl? Nasıl da şefkat dolu, değil mi? Yani siz eğer körseniz, devletimiz ve onun ÖSYM’deki
zihniyet uzantısı, her şeyi düşünüyor ve sizi zor durumlardan korumak için, ne okumanız
gerektiğine karar veriyor. O her şeyi sizin adınıza biliyor!
Sizin her türlü eğitimi alabilmenizi sağlamak yerine, kendi kusurlarını örtecek bir cinlikle,
topu size atıyor. Daha sonra, gereken altyapıyı hazırlamadığı için, bütün parasını ölüm
makinelerine, ucube gökdelenlere, TOKİlere, MOKİlere, kişisel kompleks abidesi
köprülere yatırdığı için, ve siz, zerre kadar sakat dostu olmayan binalarda, kamusal alanlarda
başarısız olduğunuz zaman, “Sevgili kardeşim, bak, ben sana dememiş miydim?” demek
için...
Her alanda yaptığı gibi... “Israr etme Kürtçe konuşmak için; sana hiçbir faydası olmaz”
dedikten sonra, konuşmaya kalkanın kafasını kırdığı zaman, “Bak, sana yazık oldu, ben
sana dememiş miydim? Gene senin kafanı kırmak zorunda kaldım” derken yaptığı gibi...
Öyle bir zihniyet ki, sirayet ettiği her yerde aynı şeyi dayatıyor. Hepimizin aynı şeyi
bilmesini istiyor. Bu yüzden ayırıyor, ayrımcılık yapıyor ve “bölüyor”...
Kaynak: T24
http://t24.com.tr/haber/2012-osys-tercih-kilavuzunda-engelli-adaylara-skandaloneriler/211173
05 Eylül 2011
Görme engelliler sanal alemde gözlerini açtı
'Görme Engelliler İçin Çözüm Çok' sloganıyla harekete geçen 2 görme engelli öğrenci,
internet üzerinden kurdukları siteyle kendileriyle aynı kaderi paylaşan öğrencileri bir araya
getirdi.
Engelliler için çözüm çok sloganı ile iki yıl önce iki görme engelli öğrenci el birliğiyle
Türkiye'deki görme engelli öğrencilerin sorunlarının çözüme kavuşması için internet
üzerinden bir mail grubu oluşturdu. Görme engelli iki arkadaş gözlerini sanal alemde açarak
diğer engellilere de örnek oldu. Görme engelli öğrencileri ve bu alanda çalışan eğitim
mensuplarını bir araya getirmek için yola çıkan platform, 400'e yakın görme engelli öğrenciyi
bir araya getirdi. Görme Engelli Öğrenciler Platformu Ankara Temsilcisi Emra Taşgın
engelliler için hayata geçirdiklerini çalışmayı Yeni Şafak'a anlattı.
PROFESYONEL BİR HAREKETİZ
Taşgın, "Bizim yaptığımız da görme engelli öğrencilerin hareketidir. Nerede görme engellinin
yaşadığı bir sıkıntı varsa mail grubunda bu sorun dile getiriliyor ve sorunun çözümü için
harekete
geçiliyor" diye konuştu. Taşgın, farklı illerden aynı fikirlere sahip kişileri bir araya getirmek
adına önce internetten örgütlendiklerini belirterek, hareketin ilgi görmesinden sonra web
sitesini kurduklarını, ardından da sanal radyo ile daha fazla kişiyle irtibat halinde olmaya
başladıklarını açıkladı.
Arkadaşı Gökhan Çapanoğlu ile bilgisayara olan merakları sayesinde hiç zorlanmadan hedef
kitlelerine ulaştıklarını kaydeden Taşgın, bu hareketin belli bir süre sonra sanal olmaktan
çıkıp ortaya bir şey koyabilen bir proje haline geldiğini söyledi.
Engelsiz kampüs müjdesi
Görme engelliler için "Engelsiz Kampüs" kuracaklarının müjdesini veren Taşgın, "Burada
üniversitede okuyan öğrenciler kendi üniversitelerinde engelliler için sunulan imkânları
anlatacaklar. Sınava giren ve tercih yapacak olan liseli görme engelli öğrenciler ise buradaki
tavsiyelere bakarak tercihlerinin yapabilecekler. Nasıl öğrenciler bazı kriterlere göre
tercihlerini yapıyorlarsa görme engelli öğrenciler de burada anlatılanlara göre tercihlerinin
belirleyecekler" dedi. Taşgın, kendilerine ulaşmak isteyen engellilerin
gormeengelliogrenciler.iletisim@gmail.com'dan vewww.gormeengelliogrenciler.com ulaşabileceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: Yeni Şafak
http://yenisafak.com.tr/gundem/?t=05.09.2011&i=339206
Disability in Turkey
- the last 20 years
This article gives insight into the experiences of disabled people in Turkey, in particular
visually impaired people. Written in two halves, the first half by a non-disabled teacher
and the second half by a visually impaired student, it gives both an overview of social
and legislative development in Turkey and personal experience of attitudinal barriers.
Claire Ozel writes…
Much has changed since I arrived in Turkey twenty years ago. “What a country! No disabled
people?” Of course there were, mainly at home, many literally not counted. State ‘special
schools’ had provided education for years.
Education has been a way out; in some families the sighted child worked on the farm or got
married early, while the blind siblings all
went to university. Pressure from European Union entry requirements brought about more
obvious progress. In 1997, the Administration for Disabled
People was established under the Prime Ministry. In 2002, they carried out a first survey,
showing 12.29% of the population to be disabled. While the
reliability of the data might be questioned, it was a start. The issue was shown to be
significant. In July 2005, Turkey’s Disability Act was passed after consultation with many.
Though some were unhappy to have lost ‘rights’ (tax exemptions, etc.), many thought it was
good legislation. However, full of nice
concepts, the Act was toothless. Without clear penalties for nonimplementation, the changes
that happened were superficial, slow and tokenistic. The UN Convention of the Rights of
Persons with Disabilities was signed by Turkey on the earliest date – 3rd March 2007. On
28th September 2009 Turkey signed the Protocol and ratified the Convention. It looked good
so
far… Then came 7th July 2012, the deadline 7 years after the 2005 Disability Act, by when all
Turkish public services, buildings, institutions, etc. were supposed to be accessible.
At the last moment, a decision to ‘postpone’ for another 3 years was agreed between the
Disability Confederations and the Parliament, though many disability organisations were
opposed to postponement. Those angered enough by this are developing skills and learning to
better argue for what they want. In 1995, wanting to get an English language book brailled for
a university student, I paid my first visit to Goreneller School for the Blind, where the only
braille printing press was busy brailling school books.
On a topical note, the teacher who invited me there 17 years ago has just coached Turkey’s
Paralympic Goalball team to a bronze medal at their first Paralympics, in London. Gokhan
Ince changes lives by offering opportunities.
Very quickly I was diverted away from brailling to getting to know the children, improving
my Turkish as I described origami instructions to them.
Many have now got to university, where some set up the Visually Impaired Students’
platform.
Muharrem Öcal now writes
In recent years, sports have played a larger role for disabled people.
Lots of us now play football, basketball, goalball, etc. Through sports organizations. Some
people have developed their skills in other areas such as Nejdet Turhan, a blind climber, and
Esref Armagan, a blind painter. Whether in private or state employment, most disabled people
cannot work in their area of
expertise. For instance, someone studying for a PhD in Psychology was told to be a telephone
receptionist… because she is blind. Many disabled people aim to work for the government,
where benefits are better. The private sector’s
prejudice against disabled people is seen when some bosses tell disabled workers that they
will be paid but not to come to the office. The law says that 4% of a company’s workers must
be disabled people; however, the punishment for non-compliance is so small that lots of
private companies just prefer to pay the fine rather than employ people with severe
disabilities. Attitudes and expectations of families (as everywhere) have been a major barrier,
not giving young disabled children equal opportunities or exposure to life, protecting them in
a society that, until recently, had no social support. However, 6 years ago, the introduction of
a state Disability Payment saw many disabled people get registered. Figures are now stronger,
and people are
claiming their rights. More are getting into higher education, where the 2006
Disability Directive requires all universities to have a disability unit. In March 2012, the 6th
annual Turkish Universities’ Disability Workshop was attended by 450 participants. Many
young disabled people are now standing up to traditionally low expectations. As in many
cultures, disabled people have been
traditionally pitied and given assistance as ‘required’ by different religions. Ten or twenty
years ago those who wanted to move away from paternalistic protection were at a
disadvantage. No one had expected them to need skills for full participation, responsibility or
competition, so they had to acquire these skills before setting off. Opportunities such as those
with the European Union and other projects, as well as providing funds, demand
organisational skills, report writing, accounting and documentation. However, they allow
people to try new experiences and meet others from other places, within and beyond Turkey.
Such networks then continue beyond the initial project, reconnecting and consolidating into
later work… Knowledge of ‘others-like-me’ is spreading fast through the media and internet,
and in the media ‘disabled success’ stories, as we’ve seen at the Paralympics. As in some
other countries, the most vocal are the visually impaired. Working with friends, asking for
rights-not-favours, standing up against emotional approaches, many are leaping
forward. An interesting consequence of lack of brailled material in Turkish is that visually
impaired Turks got onto the internet very quickly, to access their
first real sources of materials, texts and connections. GETEM, the Visually Impaired Internet
Library (founded at Bosphorus University in 2008), has a growing number of electronic and
audible materials. As well as novels and text books, there are past exam questions for students
preparing for university
entrance. The most popular book library among blind people, Kitap Sevenler, had been freely
distributing copyrighted boks (scanned by volunteers) online.
However, a court case taken by publishing companies has closed
the library. We hope this will be resolved. In recent months a law was approved which gives
blind people access to all books published in Turkey. A
few other smaller state and university libraries offer a similar service, though accessing
electronic course books is stil difficult. In Turkey, more and more disabled people are
developing skills in lobbying and grappling with matters
of organization. Maturation comes, as always, through experience and trial and error. Partial
success means opportunity to reflect on what didn’t go as hoped. Pioneers are going for wider
aims and higher targets, while role models multiply inspiring others and opening channels,
working together, going abroad and anything more you can think of.
Download