On5yirmi5.com Bir Diriliş Eri: Sezai Karakoç Bir Diriliş Eri olan Sezai Karakoç acaba kimdir ve ne demek istiyor bize? Bir Diriliş Eri nasıl olunur? İşte kendi kaleminden Sezai Karakoç... Yayın Tarihi : 10 Şubat 2010 Çarşamba (oluşturma : 10/21/2017) Hazırlayan: Muhammed Akaydın Geçtiğimiz Ocak ayının 15'inde Cemal Reşit Rey’de yapımcılığını CİNE 5’in üstlendiği Sezai Karakoç Belgeseli’nin galası vardı. CİNE 5 yetkilileri ve özelde CİNE 5 Medya Grup Başkanı Orhan Seyfi Güner ’in büyük emeği geçti bu belgeselin hazırlanması için. Hatasıyla sevabıyla bu belgeselin yayınlanması bile gerçekten büyük bir işti. Yıllardır söylenirdi böyle bir belgeselin gerekliliği ama kimse elini taşın altına koymazdı. Biraz da koyamazdı. Çünkü Sezai Karakoç, hep karşı çıkmıştı böyle çalışmalara. Biraz da bu sebeple sadece söylemekle yetinirdi herkes. Evet, bu belgesel de çok sıkıntılı. Birçok eksiği var. En başta 20 bin liralık komik bir bütçeyle hazırlanmış olması niteliğini de az çok belli ediyor. Belgeselde en dikkat çeken nokta ısrarla Sezai Karakoç’un düşüncesinin önemli olduğundan dem vurulması, ama ne yazık ki belgeselde Sezai Karakoç'un düşüncelerinden eser yok. Sadece düşüncelerinin etrafında dolanılmış, fakat hiç içeriğine girilmemiş. Upuzun ve çok ayrıntılı bir biyografi sunuluyor izleyiciye. İzleyici de kimi zaman sıkılmıyor değil. En son yeter artık diyenler oldu. Hatta sonlara doğru bir bir terk etmeye başlamıştı izleyiciler salonu. "Kendimi n Bir Diriliş Eri Olduğuna İnanıyoru m" Her ne olursa olsun çok iyi niyetli bir çalışma idi bu. En azından bundan sonraki çalışmalar için bir başlangıç olması temennisini içinde barındırıyordu insanın ya da Sezai Karakoç sevenlerin… Sezai Karakoç' Peki, bu kadar anlatılan ve zorluklarla da olsa belgeseli yapılan Sezai Karakoç kimdir, düşünceleri nelerdir? sorusunu soruyor birçok insan. Çünkü yeteri kadar da bilmiyoruz Sezai Karakoç'u, düşüncelerini. O düşünceler ki “Diriliş” diyor Sezai Karakoç ona, onlara… un Hayatı Çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçen ve 1938 yılında Ergani’de 3 ay ilkokul öncesi ihtiyat sınıfına devam eden Sezai Karakoç, ilkokulu 1944'de Ergani’de bitirdi. Daha sonra Maraş Orta Okuluna parasız yatılı olarak kayıt oldu. 1947'de burayı bitirerek Gaziantep’te yine parasız yatılı lise öğrenimine başladı. Gaziantep Lisesi'nden 1950’de mezun oldu. Felsefe okumak istediği için İstanbul’a gitti. Babasının isteği İlahiyat Fakültesiydi. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, o zaman parasız yatılı kısmı bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi sınavına girdi. Sınav sonuçlarını beklerken de Felsefe bölümüne kayıt yaptırır. Şayet sınavı kazanmazsa felsefe tahsili yapacaktı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi kazanarak başladığı yüksek öğrenimini 1955’te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamladı. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığı’nda Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi Bölümüne atandı. Daha sonra Maliye müfettişliği sınavına girdi ve kazanarak ve 11 Ocak 1956’da müfettiş yardımcılığı görevine başlar. 1959 yılında İstanbul’da Gelirler Kontrolörüdür. Bir ara Ankara çağrılıp Yeğenbey Vergi Dairesinde görevlendirilirse de kısa bir müddet sonra yine İstanbul’daki görevine döner. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. 1960 1961 yıllarında yedek subay olarak yaptığı askerlik görevinden sonra İstanbul’daki görevine kaldığı yerden devam etti. 1965’ten 1973’e kadar birçok kez istifa etti. 1973’ten bu yana da hiçbir resmi görev almadı. İstanbul'da Diriliş Yayınları ve Diriliş Dergisi'ni kurdu. 1990 yılında “Güller Açan Gül Ağacı” amblemiyle Diriliş Partisi'ni kurdu. Yedi yıl Partinin Genel Başkanlığını yürüttü. Ancak parti 19 Mart 1997’de 2 genel seçime girmediği için kapatıldı. 2006 yılında kültür bakanlığı özel ödülü ile ödüllendirildi. Bakanlığa, ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yolladı. 2007 yılında Yüce Diriliş Partisi'ni kurdu ve halen partinin genel başkanlık görevini yürütmektedir. 2007 yılının Nisan ayından beri her cumartesi akşamı, Yüce Diriliş Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nda değerlendirme konuşmaları yapmaktadır. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmaktadır. Diriliş kelimesi, içinde yeniden dirilmeyi barındıran bir kelime… Sezai Karakoç daha önceden var olan bir şeyi söylüyor aslında eserlerinde. Köklerinin mazide olduğuna vurgu yapıyor hep ve ondan dolayı “Diriliş” diyor. Yani özümüze dönüp silkinmemizi istiyor Üstad Sezai Karakoç. Bunu da şöyle dile getiriyor “Diriliş Neslinin Amentüsü” kitabının ilk bölümünde: “Kendimin bir diriliş eri olduğuna inanıyorum. Bir Diriliş Cephesi bulunduğuna ve kendimin de o cephede bir savaş adamı olduğuma, olmam gerektiğine inanıyorum. Bu nasıl bir savaştır? Topla, tüfekle, bombayla, molotof kokteyli veya füze, nükleer silah veya gazla yapılan savaş olmaktan önce ve öte, bir ruh savaşıdır. Ruhlar arasında olan bir savaştır. Bu savaşlarda bedenlerden, maddi vücutlardan önce ruhlar, manevi vücutlar, yani varoluşlar düşer, tutsak olur, yenilgiye uğrar. Ya da tersine düşürür, tutsak eder, yenilgiye uğratır. Bu bir zihniyet savaşıdır. Karayla akın savaşıdır. Bu bir hayat tarzı, dünya görüşü, yani bir medeniyet savaşıdır. ... Allah’a inanıyorum. Ben bir diriliş işçisiyim. Allah kentinin işçisiyim. Allah’ın övdüğü, beğendiği İslam toplumunu ören, toplumunun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öte öğüncüm olamaz. Yaşamayı ve ölmeyi, mekâna ilişmeyi, zamana girmeyi, daha doğrusu zaman ve mekânla diyalog kurmayı, ancak ve ancak bu inanç uğruna göze alabilirim. Aşktır o benim için. Yoldur. Anlamdır. Sestir. Ülküdür. Varoluştur. Benim inandığım ve bağlandığım dava, ilk insan ve ilk yol göstericinin, dünyayı dolduran inkâra karşı özgür inanç gemisinin kaptanı olan Hazreti Nuh’un Ebedî Kurtuluş Sancağı'nı uygarlıklar başkentine diken, Ateş imtihanından geçmiş ve Kurban şifasıyla azapların zehrini eritmiş Hazreti İbrahim’in, toplumu yönetecek altın kuralları sütunlar gibi ufkumuzda yükselten ve onları kıyamete kadar tarihin levhası olarak belirleyen Hazreti Musa’nın, ölüleri dirilten, ölü gönülleri diriltici soluğun sahibi Hazreti İsa’nın ve nihayet en büyük insan, en büyük yol gösterici, bütün insanlığa ışık tutucu, fiziği ve fizikötesi aydınlatıcı son Peygamber Hazreti Muhammed’in davasıdır. Davamız ve dava için kavgamız hakikat davası, hakikat savaşıdır.” Sezai Karakoç, burada “Diriliş”i özetliyor ve düşünce yapısını bu zemin üzerine kuruyor. Diriliş’in kendinde ne anlam ifade ettiğini belirtiyor. Yani ki “Diriliş Eri” olmak, olabilmek için bu “Diriliş Neslinin Amentüsü”ne iman etmek gerekiyor. Ancak ondan sonra kapılar açılır ve ancak ondan sonra yollar teşekkül eder. Sezai Karakoç, asrımızda yaşamış en büyük düşünce adamlarından biridir ama hâline ve tavrına baktığınızda bir o kadar da mütevazı bir duruşu vardır. Her an Sultanahmet’in bir sokağında ya da bir köşesinde kendi kurduğu “Diriliş Yayınları”na gidip gelirken düşünce iklimin yorgunluğu ve ağırlığı üzerinde hissedilen bir Sezai Karakoç ya da tatlı bir Sezai amcayı bulabilmeniz mümkündür. Sezai Karakoç, son derece vakur ve gururlu bir insandır. Kimseye “eyvallah”ı olmayan biridir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen “Kültür Sanat Büyük Ödülü”nü bile elinin tersiyle itebilecek kadar “eyvallah”ı olmayan bir insan. "Kendi Kendinin Hızır'ı Olacaksın " Aslına bakarsanız bizim de pek haddimiz değildir Üstad Sezai Karakoç hakkında kalem oynatmak. O yüzden biz yine ondan dinleyelim. Sezai Bey “Amentü”yü şöyle kapatıyor: “Yeni bir nesil gelmektedir İslam ülkelerinde. Bu, Diriliş Neslidir. Düşüş günümüzden bugüne kadar kana ve tere batarak yapılan çalışmalar bunun içindir. Bu nesil, ilkin, inanç ve davranışının genel çerçevesini çizecektir. Bu sözler, bunun bir denemesidir. Ezberlenmek için değil, üzerinde düşünülmek ve ruha mal edilmek için. En teorik temelden en pratiğe, en soyuttan en somuta, en metafizik plandan en reel plana kadar bütün hayat vakıasını, müslümanın yani diriliş erinin kucaklaması için çizilen bir şema, çağın dokusuna işlenmek istenen bir eskizdir. İslam kültür ve medeniyeti, Kur’an ve Peygamber’den gelen İslam ruhundan fışkırmış bir terkiptir. Âb-ı hayat terkibidir. Karanlıklar içinde arayıp bulacaksın Onu sen, diriliş eri. Hızır’ın olacaksın kendi kendinin. Kendi Hızır’ının eline tutuşturulan bir meşale yapacaksın onu. Bir mumsa, ondan güneşini çıkaracaksın. Medeniyet rönesansını (yeniden doğuşunu) yapacaksın ondan. Kelimeci, lâfızcı olmayacaksın. Kelime ve lâfzın hakkını da vererek özcü ve ruhçu olacaksın. Statik inançlı ve eylemli olmayacaksın. Dinamik olacaksın. Namazın da meşale olacak, orucun da. Zekâtın, haccın da dinamik olacak. İslam entelijansiyasını kuracaksın. İslam sana, et, kemik, deri gibi, hatta ciğer, ilik, kalb, beyin olacak, hatta zekâ, zihin ve ruh olacaktır. İslam’dan çıkarılmış buradan bir heykel gibi dolaşacaksın arzda. Şimşek ve yıldırımlarınla koruyacaksın nurunu. Yeniden doğacaksın. Kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin. Azrail’e, İsrafil’e ve Cebrail’i âdeta göreceksin. Yardım edecek onlar sana. Domuza karşı aslan, yılana karşı kartal, baykuşa karşı Hüdhüd , kargaya karşı bülbül, eşeğe karşı at olacaksın. Dünyaya, eşyaya yeniden anlamını getireceksin. O zaman Allah da sana, senin kendi öz anlamını bağışlayacaktır. Hiç kuşkun olmasın.” Üstad ne kadar bu sözler ezberlenmek için değil dese de bence her kelimesinin ezberlenmesi ve o şekilde ruha mal etmeliyiz. Çünkü dikkat ettiyseniz (Sezai Karakoç'u okumayanlar için) ki okuyanlar çok iyi bilirler neredeyse her kitabının her bölümü bir manifesto havasında yazılmış. Her yerde çıkıp uluorta bağıra çağıra okunacak sözler bunlar. İçinizde isyan bayrağını açan, dalgalandıran ve onun uğruna kendinizi feda edebileceğiniz bir düşünce ufkunu veriyor size Sezai Karakoç'un her cümlesi, her kelimesi… Öyle bir derin düşünce ki bu; bir kıvılcımdan dünyayı yakacak kadar sıcak, yani bir mumdan güneşi çıkaracak kadar büyük… Üstad Sezai Karakoç'undüşünce iklimin temelinde hep bir İslam ideası vardır. Aslında ne söylerse söylesin hep İslam’ı yeniden ve hakkıyla kavramaktan, anlamaktan ve idrak etmekten dem vurur. Diriliş eri derken aslında hakiki bir müslümandan bahsediyor ve Diriliş derken de aslında İslam’dan bahsediyor. Bu dökümanı orjinal adreste göster Bir Diriliş Eri: Sezai Karakoç