Sinüs Valsalva anevrizmalarının cerrahi tedavisinde 16 yıllık

advertisement
Özgün Makale / Original Article
Turk Gogus Kalp Dama 2016;24(4):651-658
doi: 10.5606/tgkdc.dergisi.2016.12787
Sinüs Valsalva anevrizmalarının cerrahi tedavisinde 16 yıllık deneyimimiz
Our 16-year experience in surgical treatment of aneurysms of sinus of Valsalva
Alaa Hijazi,1 Aytaç Çalışkan,2 Bayram Yılmazkaya,1 Ferit Çiçekçioğlu,2 İrfan Taşoğlu,2
Ufuk Tütün,2 Cemal Levent Birincioğlu,2 Mustafa Paç2
Araştırma yapılan kurum:
Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara, Türkiye
Yazar adresleri:
OSM Ortadoğu Hospital, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü, Şanlıurfa, Türkiye
2
Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, Ankara, Türkiye
1
ÖZ
ABSTRACT
Amaç: Bu çalışmada sinüs Valsalva anevrizmalı
hastalarda cerrahi tedavinin erken ve geç dönem
sonuçları sunuldu.
Background: This study aims to present short and longterm results of surgical treatment in patients with an
aneurysm of sinus of Valsalva.
Methods: Between January 1998 and February 2014, a
total of 38 patients (32 males, 6 females; mean age 41±18
years; range 16 months to 76 years) who were operated
for an aneurysm of sinus of Valsalva in our clinic were
included in the study. Pre-, intra-, and postoperative data
of the patients were recorded.
Results: The mean follow-up was 6±5 years (range,
29 days to 16 years). One patient (2.6%) died in the
early postoperative period due to low cardiac output.
A permanent pacemaker was inserted into two patients
(5.3%) due to complete block of atrioventricular node
early after the repair of aneurysm of sinus of Valsalva and
ventricular septal defect and aortic valve replacement.
In the long-term, one patient (2.7%) died in the third
postoperative month due to non-cardiac causes-related
multi-organ failure. Survival rate was 97.3% at the
end of the mean follow-up (6.5 years). Postoperative
echocardiography revealed no recurrent aneurysm, no
paravalvular leak, or severe aortic valve regurgitation in
any patient.
Conclusion: Our study results show that aneurysms
of sinus of Valsalva can be safely and surgically
repaired with low mortality rates and excellent longterm outcomes.
Ça­l ış­m a pla­n ı: Ocak 1998 - Şubat 2014 tarihleri
arasında, kliniğimizde sinüs Valsalva anevrizması
nedeniyle ameliyat edilen toplam 38 hasta (32 erkek,
6 kadın; ort. yaş 41±18 yıl; dağılım, 16 ay-76 yıl)
çalışmaya alındı. Hastaların ameliyat öncesi, sırası ve
sonrası verileri kaydedildi.
Bul­gu­l ar: Ortalama takip süresi 6±5 yıl (dağılım
29 gün-16 yıl) idi. Bir hasta (%2.6) ameliyat sonrası
erken dönemde düşük kalp debisi nedeniyle kaybedildi.
İki hastaya (%5.3) ventriküler septal defekt ve sinus
Valsalva anevrizması onarımı ve aort kapak replasmanı
yapıldıktan sonra, ameliyat sonrası erken dönemde
atriyoventriküler tam blok nedeniyle kalıcı kalp pili
takıldı. Uzun dönemde bir hasta (%2.7) kardiyak dışı
nedenlerden dolayı, ameliyat sonrası üçüncü ayda çoklu
organ yetmezliğine bağlı olarak kaybedildi. Ortalama
takip süresi sonundaki (6±5 yıl) sağkalım oranı %97.3
olarak tespit edildi. Ameliyat sonrası ekokardiyografide
hiçbir hastada tekrarlayan anevrizma, paravalvüler kaçak
ya da ciddi aort yetmezliği izlenmedi.
So­nuç: Çalışma bulgularımız, sinüs Valsalva
anevrizmalarının düşük mortalite oranları ve mükemmel
geç dönem sonuçlar ile güvenli bir şekilde cerrahi olarak
onarılabildiğini göstermektedir.
Anah­tar söz­cük­ler: Aort anevrizması; rüptüre anevrizma; sinüs
Valsalva.
Available online at
www.tgkdc.dergisi.org
doi: 10.5606/tgkdc.dergisi.2016.12787
QR (Quick Response) Code
Keywords: Aortic aneurysm; ruptured aneurysm; sinus of
Valsalva.
Geliş tarihi: 10 Aralık 2015 Kabul tarihi: 17 Nisan 2016
Yazışma adresi: Dr. Alaa Hijazi. OSM Ortadoğu Hospital, Kalp ve Damar Cerrahisi
Bölümü, 63040 Şanlıurfa, Türkiye.
Tel: 0505 - 853 29 19 e-posta: dralaahj@yahoo.com
651
Turk Gogus Kalp Dama
Sinüs Valsalva anevrizmaları (SVA) nadir görülen
ve çoğunlukla doğuştan ek kardiyak lezyonlarla birlikteliği olan bir patolojidir.[1] Tanı anında asemptomatik
olabileceği gibi, herhangi bir kardiyak boşluğa fistülize
olarak ya da perikardiyal boşluğa serbest rüptür olarak
daha gürültülü bir tabloyla da ortaya çıkabilir. Giderek
gelişmekte olan tanı yöntemleri ile birlikte cerrahi
geçiren SVA’lı hastaların sayısı artmaktadır.[2] Ancak
yine de nadir olarak görülmekte olup, nadir görülen
tüm patolojilerde olduğu gibi burada da bir cerrahi
yaklaşımın diğerine üstünlüğünü kanıtlayabilmiş klinik
çalışma bulunmakatadır. Bu çalışmada SVA’nın cerrahi
onarımındaki 16 yıllık deneyimimizi gözden geçirerek,
hastaların ameliyat sırası ile ameliyat sonrası erken ve
geç dönem sonuçlarını analiz edebilmeyi amaçladık.
HASTALAR VE YÖNTEMLER
Ocak 1998 - Şubat 2014 tarihleri arasında Türkiye
Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve
Damar Cerrahisi Kliniği’nde SVA nedeniyle ameliyat
edilen 38 hasta (32 erkek ve 6 kadın; ort. yaş 41±18 yıl;
dağılım 16 ay-76 yıl) çalışmaya dahil edildi. Veriler
hastane kayıtları retrospektif olarak incelenerek elde
edildi. Çalışma protokolü Türkiye Yüksek İhtisas
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu tarafından
onaylanmış ve Helsinki Deklarasyonu ilkeleri uyarınca
gerçekleştirilmiştir. Tanı tüm hastalara transtorasik
ekokardiyografi (TTE) ile konuldu. Sinüs Valsalva
anevrizması rüptürü (RSVA) olan (rüptüre olmuş SVA
grubu; n=11) ve olmayan (rüptüre olmamış SVA grubu;
n=27) hastalar iki gruba ayrıldı ve demografik özellikleri ile klinik ve ameliyat bulguları istatistiksel olarak
karşılaştırıldı. İki grupta da acil olarak ameliyata alınan hasta olmadı.
Aort yetmezliği (AY) sınıflaması güncel kılavuzlarda
belirtilen TTE bulgularına göre hafif, orta ve ciddi olarak derecelendirildi.[3] Hemodinamik olarak stabil olmayan ve başvurudan sonraki ilk 24 saat içerisinde ameliyata alınan hastalara yapılan ameliyatlar acil ameliyat
olarak tanımlandı. Kalp yetmezliği bulguları New York
Heart Association (NYHA) kalp yetmezliği sınıflamasına göre sınıflandırıldı. Nörolojik disfonksiyon için sekel
bırakmış inme veya geçici iskemik atak öyküsü varlığı;
renal yetmezlik için ise serum kreatinin değerlerinin
1.5 mg/dL’nin üstündeki değerler kabul edildi. Uzamış
ventilasyon ameliyat sonrası mekanik ventilasyon ihtiyacının 12 saatten uzun olması olarak tanımlanırken,
ekstübasyon sonrası yoğun bakım izlemi devam ederken
tekrar entübasyon ihtiyacı gelişen hastalar reentübasyon olarak kabul edildi. Tamponad kliniğinin geliştiği veya hemodinaminin bozulduğu ciddi kanamalarda
(>500 mL/1 saat) yapılan resternotomiler reeksloprasyon
olarak tanımlandı. Ameliyat sonrası ilk 30 günde tüm
652
nedenlere bağlı gelişen mortalite erken dönem mortalite
olarak kabul edilirken, 30 günden sonraki dönemde gelişen olaylar geç dönem olarak kabul edildi.
Hastaların ameliyat sonrası takipleri hastane polikliniğinde yapıldı. Hastalar ameliyat sonrası ilk iki yıl
süresince altı ayda bir poliklinik kontrolüne çağrıldı ve
her kontrol başvurusunda tüm hastalara TTE yapıldı.
Cerrahi teknik
Ameliyat öncesi TTE’de çıkan aortu dilate izlenen
14 hastaya aksiller kanülasyon yapıldı, geri kalan hastalara standart median sternotomi yapıldıktan sonra
aortokaval ya da aortobikaval kanülasyon yapıldı.
Aortik kros klemp konulduktan sonra antegrad ve
retrograd soğuk kan kardiyoplejisi verildi. Hafif ya
da orta derece hipotermi uygulandı. Seçilen cerrahi
işlem rüptür durumuna, sinüslerin tutulum yaygınlığına, anulusun durumuna, kapak yetmezliğine ve çıkan
aortun durumuna göre farklılıklar göstermekteydi.
Kardiyoplejik arrest sağlandıktan sonra, rüptüre olmamış SVA’lara sadece transaortik yol ile rüptüre olmuş
SVA (RSVA)’lara ise hem transaortik yol ile hem de
rüptüre olduğu kalp boşluğu açılarak ulaşıldı (Şekil 1).
Rüptüre anevrizmalı hastalarda, çıkan aort açıldıktan
sonra, fistül hem aortik taraftan hem de rüptüre olduğu
kalp boşluğu tarafından double velour ya da perikard
yaması ile kapatıldı. Yama kullanılmayan hastalarda
anevrizma onarımı basit veya Teflon plejitli dikişler ile
yapıldı. Ciddi AY bulunan hastalarda onarıma uygunsa
kapak resüspansiyonu yapılarak kapak korunabildi,
değilse replasman yapıldı. Anüloaortik ektazi ve tamir
yapılamayan aort kapak hastalığı birlikteliğinde ise
kompozit kapak-greft kondüitine koroner arter reimplantasyonu olarak tanımlanan Bentall işlemi uygulandı.
Ek doğuştan patolojisi olan hastalarda biküspit kapağa
komissürotomi, patent duktus arteriozusa (PDA) basit
ligasyon ve divizyon, VSD varlığında ise double velour
yama onarımı yapıldı.
İstatistiksel analiz
Verilerin analizi SPSS Windows için 11.5 paket
programı (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanılarak
yapıldı. Grupların karşılaştırılmasında kategorik
değişkenler için Ki-kare testi, normal dağılımlı değişkenler için Student’s t testi, normal dağılım göstermeyenler için Mann-Whitney U testi kullanıldı, p<0.05
değerleri anlamlı olarak kabul edildi. Tanımlayıcı
istatistikler sürekli değişkenler için ortalama ± standart sapma veya ortanca (minimum-maksimum) olarak kategorik değişkenler ise olgu sayısı ve (%) olarak
gösterildi. Sağkalım analizi için Kaplan-Meier yöntemi kullanıldı.
Hijazi ve ark. Sinüs Valsalva anevrizmalarının cerrahi tedavisinde 16 yıllık deneyimimiz
Tablo 1. Demografik özellikler
Değişkenler
Rüptüre olmamış SVA
Rüptüre olmuş SVA
Toplam
Sayı Yüzde Ort.±SS
Sayı Yüzde Ort.±SS
Sayı Yüzde Ort.±SS
Cinsiyet
Erkek
24
75
8
25
32 84.2
Kadın
3
50
3
50
6
15.8
Yaş ortalaması
46±15.5
29±8.5
41±18
≤40
8
44.4
10 55.6
18
47.4
>40
19
95
1
5
20 52.6
Şikayetler
Nefes darlığı
20
74
7
26
27
71
Göğüs ağrısı
3
50
3
50
6
15.8
Çarpıntı
1
50
1
50
2
5.3
Miyokard enfarktüsü
1
100
0
0
1
2.6
Asemptomatik
2
100
0
0
0
5.3
Hipertansiyon
19
95
1
5
20 52.6
Sigara kullanımı
11
85
2
15
13
34
KOAH
5
100
0
0
5
13
NYHA
Klas 1
2
100
0
0
2
5
Klas 2
12
70
5
30
17
45
Klas 3
9
64
5
36
14
37
Klas 4
4
80
1
20
5
13
Daha önce açık kalp
3
100
0
0
3
7.9
ameliyatı geçirenler
Sinüs valsalva anevrizması
27
71
11
29
38
RCC
11
55
9
45
20 52.6
NCC
4
80
1
20
5
13.2
LCC
2
100
0
0
2
5.3
RCC ve LCC
2
100
0
0
2
5.3
RCC ve NCC
0
0
1
100
1
2.6
Bütün kusplar
8
100
0
0
8
21
Rüptüre olduğu kalp boşluğu
Sağ atriyum
0
0
5
45.5
5
Sağ ventrikül
0
0
6
54.5
6
p
0.002*
0.008*
<0.001
0.016*
0.38
0.02*
0.36
<0.001*
0.19
0.13
0.78
0.02*
0.64
0.36
0.51
0.53
0.04*
<0.001*
<0.001*
SVA: Sinüs Valsalva anevrizmaları; Ort.±SS: Ortalama ± standart sapma; * P değeri anlamlı; KOAH: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı; NYHA: New York
Heart Association; RCC: Sağ koroner kusp; NCC: Non-koroner kusp; LCC: Sol koroner kusp.
BULGULAR
Hastaların ayrıntılı demografik ve ameliyat
öncesi verileri Tablo 1’de rüptür varlığına göre
oluşturulan gruplarda verilmiştir. RSVA grubunda
40 yaş altı hastaların, kadınların, ventriküler septal
defekti (VSD) olanların ve sağ koroner sinüs anevrizması olan hastaların anlamlı olarak daha fazla
olduğu bulundu.
Tablo 2. Rüptüre olmuş sinüs Valsalva anevrizmasının dağılımı
Sinüs Valsalva anevrizması
Rüptüre olduğu kalp boşluğu
Sağ atriyum
Sağ koroner kusp
Non-koroner kusp
Sağ koroner kusp ve sol koroner kusp
Toplam
5
1
0
6
55.6
100
0
54.5
Hasta sayısı
Yüzde
9
1
1
11
82
9
9
Sağ ventrikül
4
0
1
5
44.4
0
100
45.5
653
Turk Gogus Kalp Dama
Tablo 3. Sinüs valsalva anevrizması ile eşlik eden kardiyak anomaliler
Kardiyak anomali
Cerrahi işlem
Sayı Yüzde
Sayı
Ventriküler septal defekt
6
20.7
Double velour yama
Perikard yama
Ciddi aort yetmezliği 16
55.2
Kapak replasmanı
Kapak onarımı
Ciddi aort darlığı
2
6.9
Kapak replasmanı
Bikuspit aort
2
6.9
Komissürotomi
Kapak replasmanı
Ciddi mitral yetmezliği
2
6.9
Kapak replasmanı
Patent duktus arteriozus
1
3.4
Ligasyon
Toplam
5
1
14
2
2
1
1
2
1
29
Rüptüre
olmamış
SVA
Rüptüre
olmuş
SVA
Sayı
Sayı
0
5
1
0
13
1
2
0
2
0
1
0
0
1
2
0
0
1
21 (%72.4) 8 (%27.6)
p
0.01*
0.09
0.36
0.51
0.36
0.11
SVA: Sinüs Valsalva anevrizmaları; * P değeri anlamlı.
Sinüs Valsalva anevrizması rüptürlerinin tutulum yerleri ve açıldıkları boşluklara göre dağılımları
Tablo 2’de, SVA’ya eşlik eden diğer kardiyak patolojiler
ve yapılan cerrahi işlemler ise Tablo 3’te verilmiştir.
Bir hasta ameliyat sonrası erken dönemde düşük kalp
debisi nedeniyle kaybedildi (hastane mortalitesi %2.6).
Bu hastanın tüm Valsalva sinüslerinde anevrizması
vardı ve NYHA klas 1 idi. Ciddi AY’si de olan bu hastaya Bentall işlemi yapıldı ve ameliyattan çıktığı gece
yoğun bakımda düşük kalp debisine girdi, inotropik
desteklere yanıt alınamayan hasta revizyona alınarak
kardiyopulmoner baypas (KPB)’a girildi ancak tüm
müdahalelere rağmen hasta kaybedildi. Hiçbir hastada
erken dönemde uzamış ventilasyon, reentübasyon, renal
yetmezlik ya da reeksplorasyon gerektirecek düzeyde kanama gibi komplikasyonlar görülmedi. Hastalar
ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesinde ortalama
(a)
21.5±3 saat (dağılım 15-45 saat) takip edildi. Hastanede
ortalama kalış süresi ise 7.0±3 gün (dağılım 4-22 gün)
idi. Sağ kalan 37 hasta (%97.3) şifa ile taburcu edildi.
İki hastaya (%5.3) VSD ve SVA onarımı ve aortik
kapak replasmanı yapıldıktan sonra ameliyat sonrası
erken dönemde atriyoventriküler (AV) tam blok nedeniyle kalıcı kalp pili takıldı.
Ortalama takip süresi 6±5 yıl (dağılım 0.08-16 yıl),
toplam takip süresi 293.1 hasta-yıl olarak bulundu.
Bu süre içinde kardiyak nedenlerden dolayı mortalite
gözlenmedi. Bir hastada dış merkezde kardiyak dışı
nedenlerden dolayı, ameliyat sonrası üçüncü ayda çoklu-organ yetmezliği gelişmiş olup hasta kaybedilmiştir
(kardiyak dışı nedenle mortalite %2.7). Tüm nedenlere
bağlı mortalite göz önüne alındığında sağkalım %97.3
olarak bulundu (Şekil 2).
(b)
Şekil 1. Rüptüre olmuş anevrizma kesesinin (a) aortotomi yapıldıktan sonraki ve (b) rüptüre olduğu
sağ atriyum açıldığındaki görüntüsü.
654
Hijazi ve ark. Sinüs Valsalva anevrizmalarının cerrahi tedavisinde 16 yıllık deneyimimiz
Sağkalım
1.10
1.00
0.90
0.80
0.70
0.60
0.50
0.40
0.30
0.20
0.10
n=38
37
Takip (ay)
0.00
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
Şekil 2. Sinüs valsava anevrizması onarım sonrası Kaplan-Meier yöntemi 16 yıllık sağkalım eğrisi.
Bu hastaların 23’ünün (%62.1) fonksiyonel kapasitesi
NYHA sınıflamasına göre klas 1 iken, 13’ünün (%35.1)
klas 2 idi.
Hastaların kontrollerinde yapılan son TTE takiplerinde; ortalama sol ventrikül diyastol sonu çapı
5.0±1.0 cm (dağılım 2.3-7.0 cm), ortalama ejeksiyon
fraksiyonu %50±10 (dağılım %30-70) olarak bulundu.
Yirmi bir hastada (%58.3) hiç AY tespit edilmez iken,
15 hastada (%416) hafif AY tespit edildi. Hiçbir hastada
paravalvüler kaçak veya ciddi AY gözlenmedi. Çıkan
aorta veya aort kapağına bağlı komplikasyon görülmedi
yine bu sürede bu nedenlere bağlı tekrar ameliyat ihtiyacı olmadı (Tablo 4).
TARTIŞMA
Sinüs Valsalva anevrizmaları açık kalp cerrahisi
geçiren hastaların %2’sinden daha azında görülen
nadir bir patolojidir.[4,5] Genellikle ikinci ve dördüncü
dekatlar arasında semptomatik hale gelip tanı konulsa
da[6] çalışmamızda olduğu gibi çok geniş bir yaş aralığında tanı konulabilir.[1,5,7] Erkeklerde SVA riskinin
kadınlara kıyasla 2-3 kat daha fazla olduğu bildirilmiştir.[1,5,7] Çalışma grubumuzda ise erkeklerde SVA
riski beş kat daha fazla tespit edildi. Genellikle sinüs
Valsalva bölgesindeki aortik dokudaki kas ve elastik
dokuların doğuştan eksikliği nedeniyle oluşan duvar
zayıflığının aortik basınç altında zamanla anevrizma
oluşumuna neden olduğu düşünülmektedir.[8,9]
Çalışmamızda olduğu gibi SVA’lar en sık sağ koroner sinüste görülmektedir.[5,7] Ancak çalışmamızda lite-
ratürden farklı olarak ikinci sırayı nonkoroner sinüs
anevrizmaları yerine tüm koroner sinüsleri tutan anevrizmaların aldığını görüyoruz. Sol aortik sinüs kaynaklı
anevrizmalar oldukça nadir görülürler. Valsalva sinüslerindeki yapısal elemanların asimetrik olduğu ve sol
sinüsün vasküler kompliyansının diğer sinüslerden daha
fazla olabileceği yönündeki bulgular sol aortik sinüs
kaynaklı anevrizmaların oldukça nadir görülmelerine
ışık tutabilir.[10] Sinüs Valsalva anevrizmaların çoğunlukla doğuştan oldukları düşünülmekle birlikte geçirilmiş aort cerrahisi, endokardit, ateroskleroz, sfiliz, aort
diseksiyonu, Takayasu arteriti gibi patolojilere sekonder
gelişebileceği de gösterilmiştir.[11,12] Üç hastamızda daha
önce geçirdikleri çıkan aort cerrahisine bağlı SVA
geliştiği tespit edildi. Diğer hastalarda ise etyoloji tespit
edilemedi.
Sinüs Valsalva anevrizmaları genellikle semptomatik hale geldiklerinde tanı alan patolojilerdir[1] ve bu
semptomlar çevre dokularla komşuluğa, bu bölgelerdeki
basıya ya da rüptüre anevrizmalarda rüptüre olduğu
kardiyak boşluğun yükündeki artışa bağlı olarak ortaya
çıkar.[13-15] Yaygın görülen semptomlar çalışmamızdaki
hastalarınkine benzer şekilde nefes darlığı, çarpıntı,
göğüs ağrısı ve yorgunluktur.[1] Bu hastalarda semptomlar SVA’nın özelliklerinden bağımsız olarak ek
kardiyak anomalilere bağlı olarak da ortaya çıkabilir.
Özellikle doğuştan SVA’larda ek kardiyak anomalilerle de karşılaşılabileceği bilinmektedir. Ventriküler
septal defekti, AY, sağ ventrikül çıkım yolu darlığı ve
biküspid aort kapak en sık eşlik eden anomalilerdir.[1,7]
655
<0.001
4-11
6±2.5
15-23
19±2
32 -83
64±16.5
55-126
87±22.5
5-6
5±0.5
16-24
18.5±3
56-70
60.5±5.5
28.9
99±19
65-104
11
SVA: Sinüs Valsalva anevrizması; PS: Perfüzyon süresi; KS: Kros klemp süresi; YBTS: Yoğun bakımda takip süresi; PHKS: Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi; dk: Dakika; st: Saat; Ort.±SS: Ortalama ± standart sapma; Min.: Minimum; Maks.: Maksimum; AKR: Aort kapak replasmanı.
-
-
-
-
19-26
133±58
18-98
23.7
9
Onarım
(anevrizmatik
segmentin veya
rüptürün
eksklude edilmesi)
90±30.5
61-152
22±2.5
6.6±1
5-8
-
-
-
-
-
0.34
20-22
60-80
17-24
99±4
95-103
10.5
4
AKR ve SVA onarım
Supraanüler greft
(remodelling veya
reimplantasyon
şeklinde)
73±3
70-76
20.5±3
6±1
5-7
92.5±12.5
80-105
70±10
21±1
-
-
-
-
-
-
-
-
5-22
7.5±3
17-26
22.5±3
75-200
36.9
164±53
110-268
14
Bentall işlemi
131±40
PHKS (gün)
YBTS (st)
Ort.±SS Min.-Maks.
Ort.±SS Min.-Maks.
Ort.±SS Min.-Maks.
Ort.±SS Min.-Maks.
Min.-Maks.
Ort.±SS
Min.-Maks.
Ort.±SS Min.-Maks.
Yüzde
Sayı
Ort.±SS
Rüptüre olmuş SVA
KS (dk)
PS (dk)
PHKS (gün)
YBTS (st)
Rüptüre olmamış SVA
KS (dk)
PS (dk)
Ameliyat türü
Tablo 4. Ameliyat bilgileri
656
Ort.±SS Min.-Maks.
p
Turk Gogus Kalp Dama
Bu tip patolojiler hastalık progresyonunun hızlanmasına da neden olabilir. Asemptomatik SVA’lı hastalarda
tanı anında az miktarda olan AY’nin ciddi dereceye
ilerleyebildiği görülmüştür.[4] Literatüre benzer şekilde
bizim çalışmamızda da en sık ek kardiyak patolojiler
olarak saptanan AY ve VSD’nin birlikteliğinde oluşan
Bernoulli etkisi ile AY derecesinin ve kapak dejenerasyonunun artabilmesi, bu progresyonun alta yatan
nedenlerinden olabilir. Bu nedenle dikkat edilmesi gereken sadece hastanın semptom durumu değildir. Tedavi
edilmemiş RSVA’larda ise tanı sonrası ortalama sağkalımın 1 ile 4 yıl arasında değişmesi erken cerrahi girişimin gerekliliğini göstermektedir.[16,17] Çalışmamızda
hastaların sadece ikisi (%5.2) asemptomatik dönemde
saptandı ve bu hastalara da cerrahi girişim -semptomatik hastalara olduğu gibi- tanı sonrası hemen uygulandı.
Cerrahi tamir tekniği ve RSVA’lara yaklaşım yeri
açısından literatürde farklı görüşler bulunmaktadır.[18]
Anevrizmanın yama yerine primer onarılmasının tekrarlayan rüptüre neden olacağını savunanlar olduğu gibi,
cerrahi tekniğin sonuçlar üzerine anlamlı bir etkisinin
olmadığını, yapılan cerrahide aort kökü geometrisini
korumanın yeterli olduğunu savunanlar da vardır.[7,19]
Zaten zayıf olan dokularda primer dikişle oluşacak doku
gerginliğinin tekrarlayan anevrizma ve rüptürlere zemin
hazırlayacağı, aynı zamanda da aort kapak yaprakçıklarının bu gerginlik nedeniyle eversiyona uğrayabileceği
ve koaptasyonun zamanla bozulabileceği düşünülmektedir.[7] Çalışmamızdaki hastalarda da aynı kaygılarla
primer kapama yerine perikardiyal veya Dacron yama
ile onarım tercih edildi.
Diğer bir tartışmalı konu olan RSVA’lara yaklaşımda
ise şu ana kadar her üç yol da denenmiştir. Bazı merkezler sadece transaortik yaklaşımın veya rüptüre olduğu
boşluğun açılmasının yeterli olacağını ve bunun da ameliyat süresini uzatmayan yeterli bir yaklaşım olduğunu
savunurken, bazıları da her iki boşluğun açılmasının
patolojinin boyutlarının ve komşuluklarının anlaşılabilmesi, kapama ve tamirin eksiksiz yapılabilmesi
açısından gerekli olduğunu savunmaktadır.[1,20] Çift
taraflı yaklaşımın hem ameliyat sonrası sonuçlarda hem
de nüks gelişiminin önlenmesinde tatmin edici olduğu
gösterilmiştir.[21,22] Biz de birçok kardiyak anomali ile
birlikteliği bilinen böyle bir patolojide çift taraflı yaklaşımın daha güvenilir bir tamir sağlayarak tekrar ameliyatları önleyebileceğini düşünüyoruz. Çalışmamızdaki
RSVA’lı hastalara çift taraflı yaklaşım uygulandı ve
takip süresi boyunca herhangi bir hastada tekrar ameliyat ihtiyacı olmadı. Sinüs Valsalva anevrizması rüptürlerinin perkütan kapatma yöntemleri ile tedavisinde son yıllarda cerrahi kapatmayla benzer oranda
başarılı sonuçlar bildirilmiş olmasına rağmen, cerrahi
Hijazi ve ark. Sinüs Valsalva anevrizmalarının cerrahi tedavisinde 16 yıllık deneyimimiz
kapatmanın uygulandığı hastaların daha kompleks hastalar olması yapılan karşılaştırmaları kısıtlamaktadır.
Günümüzde daha çok cerrahi açıdan yüksek riskli
hastalarda ve daha basit lezyonlar için uygulanmasının
güvenli ve faydalı olabileceği kabul edilmektedir.[23]
Sinüs Valsalva anevrizmaların cerrahi tamirinin geç
dönem sonuçları tatmin edicidir. Cerrahi sonrası geç
dönem sağkalım oranlarının %90’ların üzerinde olduğu
gösterilmiştir.[1,24,25] ve çalışmamızdaki oranlar da bu
sonuçlara benzer şekilde yüksek çıkmıştır. Taburculuk
sırasında AY varlığının geç dönemde morbidite ve mortaliteyi etkilediği gösterilmiş ve bu nedenle yazarlar
aort kapak ile ilgili şüphe varlığında girişim yapılması
yönünde görüş bildirmişlerdir.[1,7] Çalışmamızdaki hastalardan 15’inde taburculuk sırasında hafif AY tespit
edildi ancak takip sırasında AY’lerde herhangi bir ilerleme saptanmadı.
Bu konudaki deneyimimiz her ne kadar 16 yıllık
bir süreyi kapsamaktaysa da 16 yıl takip edebildiğimiz
hasta sayısı çok azdır. Hastaların sadece beşi (%13.1)
10 yıllık takip süresini geçebildi. Bu nedenle geç
dönemle ilgili sonuçlar dikkatle değerlendirilmelidir.
Sinüs Valsalva anevrizma nadir görülen bir patoloji
olduğu ve çalışmamız retrospektif olarak yapıldığı için
değişkenlerin yeterli ve güçlü analizlerinin yapılabilmesi için hasta sayısı gerekenden azdır. Bu konular
çalışmamızın kısıtlılıkları arasında sayılabilir. Yine de
belirtilen takip sürelerinde az sayıda olumsuz sonuçla
karşılaşılması umut vericidir.
Sonuç olarak, sinüs Valsalva anevrizmaların cerrahi
onarımları düşük komplikasyon oranları ve oldukça iyi
geç dönem sonuçları ile başarılı girişimlerdir. Cerrahi
tamirin yama ile yapılmasıyla ve sinüs Valsalva anevrizması rüptürlerinde çift taraflı yaklaşımla alınan sonuçlar tatmin edici bulunmuştur.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde herhangi
bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
KAYNAKLAR
1. Wang ZJ, Zou CW, Li DC, Li HX, Wang AB, Yuan GD, et
al. Surgical repair of sinus of Valsalva aneurysm in Asian
patients. Ann Thorac Surg 2007;84:156-60.
2. Menon S, Kottayil B, Panicker V, Pillai V, Karunakaran J.
Ruptured sinus of Valsalva aneurysm: 10-year Indian surgical
experience. Asian Cardiovasc Thorac Ann 2011;19:320-3.
3. Nishimura RA, Otto CM, Bonow RO, Carabello BA, Erwin
JP, Guyton RA, et al. 2014 AHA/ACC Guideline for the
Management of Patients With Valvular Heart Disease:
executive summary: a report of the American College of
Cardiology/American Heart Association Task Force on
Practice Guidelines. Circulation 2014;129:2440-92.
4. Takach TJ, Reul GJ, Duncan JM, Cooley DA, Livesay JJ, Ott
DA, et al. Sinus of Valsalva aneurysm or fistula: management
and outcome. Ann Thorac Surg 1999;68:1573-7.
5. Cheng TO, Yang YL, Xie MX, Wang XF, Dong NG, Su
W, et al. Echocardiographic diagnosis of sinus of Valsalva
aneurysm: a 17-year (1995-2012) experience of 212 surgically
treated patients from one single medical center in China. Int
J Cardiol 2014;173:33-9.
6. David TE. Surgical treatment of ascending aorta and aortic
root aneurysms. Prog Cardiovasc Dis 2010;52:438-44.
7. Liu YL, Liu AJ, Ling F, Wang D, Zhu YB, Wang Q, et al.
Risk factors for preoperative and postoperative progression
of aortic regurgitation in congenital ruptured sinus of
Valsalva aneurysm. Ann Thorac Surg 2011;91:542-8.
8. Zikri MA, Stewart RW, Cosgrove DM. Surgical correction
for sinus of Valsalva aneurysm. J Cardiovasc Surg (Torino)
1999;40:787-91.
9. Wang KY, St John Sutton M, Ho HY, Ting CT. Congenital
sinus of Valsalva aneurysm: a multiplane transesophageal
echocardiographic experience. J Am Soc Echocardiogr
1997;10:956-63.
10. Gundiah N, Kam K, Matthews PB, Guccione J, Dwyer HA,
Saloner D, et al. Asymmetric mechanical properties of
porcine aortic sinuses. Ann Thorac Surg 2008;85:1631-8.
11. Zhao G, Seng J, Yan B, Wei H, Qiao C, Zhao S, et al.
Diagnosis and surgical treatment of ruptured aneurysm in
sinus of Valsalva. Chin Med J (Engl) 2003;116:1047-50.
12. Kawamura A, Kato W, Araki Y, Oshima H, Usui A, Ueda
Y. Surgical treatment of ruptured aneurysm of the left sinus
of Valsalva caused by Takayasu arteritis. Ann Thorac Surg
2010;90:91-2.
13. Chadha S, Lodha A, Shetty V, Sadiq A, Hollander G, Shani
J. Sinus of Valsalva aneurysm: a rare presentation with
ventricular tachycardia. J Am Coll Cardiol 2012;59:1729.
14. Manrique CR, Manuel M, D’Alessandro D, Garcia M, Bella
J. An unusual case of acu te decompensated heart failure. J
Am Coll Cardiol 2015;65(10_S)
15. Popescu BA, Muraru D, Beladan CC, Lacau IS, Ginghina C.
Images in cardiology. Atrioventricular block in the elderly:
does echocardiography hold the key? J Am Coll Cardiol
2011;57:219.
16. Mo A, Lin H. Surgical correction of ruptured aneurysms of
the sinus of Valsalva using on-pump beating-heart technique.
J Cardiothorac Surg 2010;5:37.
17. Naka Y, Kadoba K, Ohtake S, Sawa Y, Hirata N, Nishimura
M, et al. The long-term outcome of a surgical repair of sinus
of valsalva aneurysm. Ann Thorac Surg 2000;70:727-9.
18. Choudhary SK, Bhan A, Sharma R, Airan B, Kumar
AS, Venugopal P. Sinus of Valsalva aneurysms: 20 years’
experience. J Card Surg 1997;12:300-8.
19. Azakie A, David TE, Peniston CM, Rao V, Williams
WG. Ruptured sinus of valsalva aneurysm: early
recurrence and fate of the aortic valve. Ann Thorac Surg
2000;70:1466-70.
657
Turk Gogus Kalp Dama
20. van Son JA, Danielson GK, Schaff HV, Orszulak TA,
Edwards WD, Seward JB. Long-term outcome of surgical
repair of ruptured sinus of Valsalva aneurysm. Circulation
1994;90:20-9.
21. Kırali K, Dağlar B, Güler M, Akıncı E, Balkanay M,
Gürbüz A, et al. Surgical repair in ruptured congenital
sinus of valsalva aneurysms. Turk Gogus Kalp Dama
1997;5:248-55.
22.Yadav A, Mathur R, Devgarha S, Abraham V, Sisodia A.
Surgery for ruptured sinus of Valsalva aneurysm: Fiveyear experience with 19 patients, Turk Gogus Kalp Dama
658
2014;22:729-33.
23. Kuriakose EM, Bhatla P, McElhinney DB. Comparison of
reported outcomes with percutaneous versus surgical closure
of ruptured sinus of Valsalva aneurysm. Am J Cardiol
2015;115:392-8.
24. Harkness JR, Fitton TP, Barreiro CJ, Alejo D, Gott
VL, Baumgartner WA, et al. A 32-year experience with
surgical repair of sinus of valsalva aneurysms. J Card Surg
2005;20:198-204.
25. Dong C, Wu QY, Tang Y. Ruptured sinus of valsalva aneurysm:
a Beijing experience. Ann Thorac Surg 2002;74:1621-4.
Download