2 Seçil Aysed Kaya Bahçe

advertisement
eyd
Ekonomik Yaklaşım
Derneği / Association
Ekonomik Yaklaşım 2016, 27(98): 29-49
www.ekonomikyaklasim.org
doi: 10.5455/ey.35927
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye
Üzerine Bir Uygulama
Funda YURDAKUL1
Mehmet ÖZCAN2
16 Mart 2015’de alındı; 21 Aralık 2015’de kabul edildi.
27 Mart 2016’den beri erişime açıktır.
Received 16 March 2015; accepted 21 December 2015.
Available online since 27 March 2016.
Araştırma Makalesi/Original Article
Özet
Bu çalışmanın amacı, kısa vadeli faiz serisi için Taylor kuralı ve Faiz Düzleştirme kuralından
yararlanarak ekonometrik modeller kurmak ve kurulan bu modeller çerçevesinde kısa vadeli faiz serisinin
örneklem içi (ex-post) ve örneklem dışı (ex-ante) öngörü değerlerini elde etmektir. Kurulan modeller çerçevesinde,
kısa vadeli faiz oranı için yapılan örneklem içi öngörü değerlerine bakıldığında, 2014(1)-2014(3) döneminde, kısa
vadeli faiz oranının gerçekleşen değerleri ile örneklem içi öngörü değerleri birbirlerine yakın çıkmıştır. Özellikle
son üç çeyrekte kısa vadeli faiz oranının gerçek ve öngörü değerlerinin %9 larda olması, para politikasının dönem
boyunca sıkı tutulduğu anlamına gelmektedir. Örneklem dışı öngörü değerlerine bakıldığında, kısa vadeli faiz
oranının 2014(4) dönemindeki gerçek değeri %10.58 iken, örneklem dışı öngörü değeri % 9.13 bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Taylor Para Kuralı, Faiz Düzleştirme Kuralı, EKK yöntemi, Örneklem İçi Öngörü, Örneklem
Dışı Öngörü.
JEL Kodları: E43.
© 2016 Published by EYD
1
Yazışmadan sorumlu yazar (Corresponding author).Gazi Üniversitesi, Ekonometri Bölümü, Ankara, Türkiye.
E-mail: funday@gazi.edu.tr
2
Gazi Üniversitesi, Ekonometri Bölümü, Ankara, Türkiye.
E-mail: mehmetozcan@gazi.edu.tr
Ekonomik Yaklaşım ISSN 1300-1868 print © 2016 Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association - Ankara
Her hakkı saklıdır © All rights reserved
30
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
Abstract
Forecasting for the Short-Term Interest Series: An Empirical Study
on Turkey
This study aims to construct economic models for a short-term interest series using the Taylor rule and
Interest Smoothing rule and to obtain ex-post and ex-ante forecast values for the short-term interest series based
on the constructed models. Given the ex-post forecast values for the short-term interest series based on these
models, the actual and ex-post forecast values for short-term interest rate were found to be close to one another
during the period 2014(1)-2014(3). The actual and forecast values for short-term interest rate were at about 9%
particularly during the last three quarters, which indicates that a tight monetary policy was adopted during the
period in question. Inview of the ex-ante forecast values, the actual short-term interest rate value was10.58% in
the 2014(4) period, while the ex-ante forecast value was 9.13% for the same period.
Keywords: Taylor’s Monetary Rule, Interest Smoothing Rule, Least Squares Method, Ex-post Forecast, Ex-ante
Forecast.
JEL Codes: E43
© 2016 EYD tarafından yayımlanmıştır
Bu makalenin adını ve doi numarasını içeren aşağıdaki metni kolayca kopyalamak için soldaki QR kodunu taratınız.
Scan the QR code to the left to quickly copy the following text containing the title and doi number of this article.
Forecasting for the Short-Term Interest Series: An Empirical Study on Turkey
http://dx.doi.org/10.5455/ey.35927
1. Giriş
Merkez Bankaları’nın kısa vadeli faiz oranlarının oynaklığını (volatility)
düşürmesi, yani kısa vadeli faizlerin istikrarlı hareket etmesi piyasa oyuncuları
açısından çok önemlidir. Faizlerin yavaşça uyarlanması ve böylece daha tahmin
edilebilir hale gelmesi, finansal piyasalardaki oynaklığın azalma ihtimalini arttıracak
ve finansal piyasalardaki belli başlı kurumlardan kaynaklanan büyük kayıpların,
finansal istikrarı tehdit etme ihtimali azalacaktır (Lowe ve Ellis, 1997). Bu açıdan
bakıldığında, kısa vadeli faiz oranlarının temel politika aracı olarak kullanılmasının
önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.
Makroekonomik değişkenlerle ilgili belirlenen hedeflere ulaşma doğrultusunda
önerilen yaklaşımlardan bir tanesi, kısa vadeli faiz oranlarının temel politika aracı
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
31
olarak kullanıldığı Taylor kuralıdır. Klasik Taylor Kuralı, merkez bankalarının
izlediği kısa vadeli faiz politikasını belirleyen etmenlerin sadece enflasyon ve çıktı
açığı olduğu şeklinde bir yaklaşım getirmiştir (Taylor, 1993). Buna göre kısa dönemli
faiz oranı enflasyon ve çıktının hedeflenen(beklenen) değerlerinden sapması
durumuna(feedback) göre tepki verecek bir kural oluşturmaktadır. Enflasyonda ya da
çıktı
açığında
oluşabilecek
eğilimler
karşısında
para
politikasının
tepkisi
sistematikleştirilmekte ve böylece para otoritesinin tavrının önceden bilinmesi
sağlanmaktadır. “Reaksiyon fonksiyonunda yer alan enflasyon açığı değişkenine ait
katsayı büyüdükçe enflasyona karşı duyarlılığın arttığı, çıktı açığı değişkenine ait
katsayısı büyüdükçe üretim açığına (işsizliğe) karşı duyarlılığın arttığı görülmekte ve
kısa vadeli faiz oranları da bu iki katsayıya bağlı olarak arttırılmaktadır” (Akat,
2004:6). Bununla birlikte sadece enflasyon ve çıktı açığı değişkenlerinin cari(t)
değerlerinin kullanılması, politika yapıcılarının tepkilerinde yetersizliğe de neden
olmaktadır. Dolayısıyla izlenen faiz politikasında sadece bu iki etmenin belirleyici
olduğu şeklindeki bir yaklaşım, kısa vadeli faiz ile ilgili verilen kararları açıklamakta
sınırlı olabilmektedir.
Klasik Taylor kuralında, “rasyonel piyasa varsayımı altında, t dönemindeki
faiz oranının anında hedeflenen değerine eşitleneceğini varsaymakta, merkez
bankalarının faiz oranlarını düzleştirmeye yönelik politikalarını göz ardı etmekte ve
faiz oranlarındaki tüm değişikler merkez bankalarının ekonomik koşullardaki
değişime sistematik değişimi olarak kabul edilmektedir” (Darıcı, 2012:77). Taylor
kuralının geliştirilmiş hali olan Faiz Düzleştirme kuralında ise t döneminde
gerçekleşen faiz oranının hedef değer ve bir dönem önceki gecikmeli değerine göre
oluştuğunu ve hareket ettiğini göstermektedir. Buna göre merkez bankaları faiz
oranlarını düzleştirerek, gelecekteki faiz oranlarının tahminini kolaylaştıracaktır. Kısa
vadeli faiz oranları ile ilgili önsel bir düzleştirme oranının belirlenmesi, faizlerin
istikrarlı olmasını sağlamaktadır (Lowe ve Eddis, 1997). Faiz oranının gecikmeli
değeri modele eklenerek hem ek bir değişkenin anlamlı olduğu hem de diğer iki
32
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
değişkenin etkisinin ilgili dönem için de kısmi (partial) olduğunu ve uyarlamanın
katsayı değerine bağlı olarak yavaşça gerçekleşeceği görülmüştür (Clarida, Gali ve
Getrler, 2000). Bu nedenle Faiz Düzleştirme modeli, modelde yer alacak ekonomik
ve finansal değişkenlerde meydana gelen değişmelere ve oynaklığa göre finansal
sistemin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde faaliyet göstermesi için kullanılmaktadır
(Issing, 2003). Kısa vadeli faiz oranlarının düzleşmesi ile birlikte merkez bankaları
makroekonomik dalgalanmalar üzerinde kontrol sağlayabilecektir (Rudebusch, 2002).
Faiz Düzleştirme kuralının eksik tarafı, reaksiyon fonksiyonunda faiz
politikasını
etkileyecek
makroekonomik
değişkenlerin
bulunmamasıdır.
Bu
değişkenlerin bulunmaması, kısa vadeli faiz oranının olduğundan daha hızlı
düzleştiğine (smoothing) ve sahte (spurious) kısmi uyarlama katsayısı sorununa yol
açabilecektir
(Gerlach,
2004).
Bu
nedenle
reaksiyon
fonksiyonuna
çeşitli
makroekonomik değişkenlerin eklenmesi önem kazanmaktadır. Faiz Düzleştirme
kuralının diğer eksik tarafı ise, ilgili değişkenlerin gelecek dönemdeki değerlerini
(forward-looking rule) içermemesidir. “İlgili değişkenlerin gelecek dönemdeki
değerleri göz önüne alınarak oluşturulacak bir faiz kuralı, merkez bankaları için daha
büyük bir veri setinin göz önünde bulundurulmasını sağlayacağı için kural daha etkin
olabilmektedir” (Darıcı, 2010:73). “Bekleyiş ve Hedef Değer Eklentili Basit Faiz
Kuralı” olarak bilinen bu kuralı, Taylor kuralının özel bir türü olarak değerlendirmek
mümkündür.
Bu çalışmanın amacı,
kısa vadeli faiz serisi için Taylor kuralı ve Faiz
Düzleştirme kuralından yararlanarak ekonometrik modeller kurmak ve kurulan bu
modeller çerçevesinde kısa vadeli faiz serisinin örneklem içi ve örneklem dışı öngörü
değerlerini elde etmektir.
Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde Taylor
kuralı ve Faiz Düzleştirme kuralından bahsedilmiştir.
İkinci bölümde, uygulama
yapılmış ve son bölümde ampirik sonuçlar değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
33
2. Taylor Kuralı ve Faiz Düzleştirme Kuralı
Taylor Kuralı, Merkez Bankaları’nın enflasyon ve çıktıdaki değişikliklere karşı
faiz oranlarını nasıl değiştirmesi gerektiğini gösteren bir kuraldır (Taylor, 1993).
Taylor denklemi aşağıdaki gibi ifade edilir.
it= γ0 + πt + α(πt – πt*)+ β yt
(1)
Burada it faiz oranını, πt enflasyon oranını, πt* hedeflenen enflasyon oranını,
πt–πt* gerçekleşen enflasyonun hedeflenenden sapmasını ve yt çıktı açığını
göstermektedir. Enflasyonun hedeflenen değerden pozitif (negatif) yönlü sapması ve
çıktı açığının (fazlasının) (çıktı açığı burada hedeflenenden sapma şeklinde
tanımlanmaktadır) oluşması durumunda kısa dönemli nominal faiz oranları
arttırılmalıdır (azaltılmalıdır).
Klasik Taylor Kuralı, faiz oranlarındaki değişimi ve hareketi açıklamak için
sınırları dar ve aşırı basitleştirici bir kural ortaya koymaktadır. Faiz Düzleştirme kuralı
ise, faizin gerçekteki seyrini yakalamakta daha başarılı bir yaklaşım olarak
kullanılmaktadır. Faiz düzleştirme kuralı ile ilgili çalışmalar arasında, Judd ve
Rudebusch (1998), Clarida, Gali ve Getrler (1999, 2000), Orphanides (2004) ve
Driffill (2006) sayılabilir. Faiz Düzleştirme kuralının reaksiyon fonksiyonu
aşağıdadır:
it= (1-ρ)[i + α(πt – πt*)+ β yt]+ρit-1
Kısmi uyarlama katsayısı olarak adlandırılan
(2)
ρ katsayısının değerinin
büyümesi faiz düzleştirmenin derecesinin artması anlamına gelmektedir. Faiz
düzleştirme katsayısının (ρ) 1’e eşit olması ya da limitte 1’e yaklaşması durumunda,
faiz serisi rassal yürüyüş (randomwalk) sergileyecek yani istikrarsız (unstable) bir
seyir gösterecektir (Rudebusch, 2002). Bu durumda, piyasa oyuncularının kısa vadeli
faiz oranı hakkında tahmin yapma şansı çok düşecek ve merkez bankalarının
izleyeceği para politikasının başarı şansı azalabilecektir (Goodfriend, 1991). Kısa
vadeli faiz oranında yaşanan yavaşça uyarlanma ( 0<ρ< 1 ) anlamına gelen bu durum,
34
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
kısa vadeli faiz oranının düzleşmesini (smoothing) ve serinin istikrarlı olmasını
sağlayacaktır.
Faiz Düzleştirme kuralında, faiz politikasını etkileyecek çeşitli makro
ekonomik değişkenlerin bulunmaması önemli bir eleştiri konusu olduğu için, bu açığı
kapatmak amacıyla döviz kuru modele katılmıştır. “Kur değişimleri, para politikasının
hedeflenen değeri olarak seçilen enflasyonu ve üretim düzeyini etkilediğinden,
merkez bankasının faiz belirleme sürecine dahil edilmesi gereken bir değişken
olmalıdır” (Aklan ve Nargeleçekenler, 2008:33). Buna göre belirlenen reaksiyon
fonksiyonu aşağıdadır:
it= (1-ρ)[i + α(πt – πt*)+ β yt]+ρit-1 +e t
(3)
(3) nolu denklemde 0 olması beklenmektedir. Ulusal paranın değer kazandığı
durumda, enflasyonist baskılar azalacağından faiz oranları düşürülmekte, ulusal para
değer
kaybettiğinde
ise
enflasyonist
baskıların
artmasına
bağlı
olarak
yükseltilmektedir.
3. Uygulama
Bu çalışmada kısa vadeli faiz serisini etkileyen değişkenleri belirlerken,
Taylor ve Faiz Düzleştirme kuralının reaksiyon fonksiyonlarında yer alan
değişkenlerinden yararlanılmıştır ve iki farklı ekonometrik model kurulmuştur.
Kurulan modellerin iktisadi gerekçeleri bu iki kurala dayanmaktadır. Burada amaç,
Türkiye’nin 2002(1)-2014(3) çeyrek dönemleri arasındaki verilerinden yararlanarak,
öngörü başarısı iyi olan bir model ya da modeller kurmak ve örneklem dışı kısa vadeli
faiz serisinin ne olabileceği ile ilgili önsel bilgiler elde etmektir. Ulusal literatürde
Taylor ve Faiz Düzleştirme kuralının reaksiyon denklemlerini tahmin etmeye yönelik
birçok çalışma mevcuttur. Kesiyerli ve Yalçın (1998); Akat (2004); Ongan (2004);
Çağlayan (2005); Aklan ve Nargeleçekenler (2008); Darıcı (2010, 2012); Lebe ve
Bayat (2011) ve Pehlivanoğlu (2014)’nun yaptıkları çalışmalar, örnek olarak
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
35
verilebilir. Yurt dışında yapılan çalışmalar arasında Taylor(1993) geliştirilerek ve
farklı değişkenler katarak yorumlayan çalışmalar mevcuttur: Judd ve Rudebusch
(1998); Bullard ve Mitra (2000); Orphanides ve Wieland (2000); Clarida, Gali ve
Gertler(2000); Woodford (2001); Rudebusch (2002); Rigobon ve Sack (2003);
Orphanides (2004); Gerlach (2004); Driffill (2006). Bunların dışında faiz oranını
etkileyen makro-ekonomik değişkenler seçilerek ekonometrik modeller kurulan ve bu
modellere uygun teknikler ile tahmin edilen bir çok çalışma mevcuttur. Öztürk ve
Durgut (2011) yaptıkları çalışmada, faiz oranı değişkeni olarak mevduat faiz oranını
kullanmışlar ve mevduat faiz oranı değişkenini etkileyen değişkenler olarak Londra
interbank faiz oranı, para arzı, iç borç stoku, reel efektif döviz kuru ve enflasyonu
almışlardır. Barro ve Sala-i-Martin (1990), petrol fiyatları ve uluslararası hisse senedi
getirilerindeki değişmelerin, faiz oranları üzerinde etkili olduğu sonucuna
varmışlardır. Poddar ve diğerleri (2006) uluslararası faiz oranlarının, ulusal faiz oranı
üzerinde etkili oldukları bulgusuna varmışlardır. Bu çalışmalardan da görüldüğü gibi,
Taylor kuralı ve benzerleri dışında farklı ekonomi teorileri gözönünde bulundurularak
ve incelenen ülkenin ekonomik konjoktürü baz alınarak farklı makro-ekonomik
değişkenler seçilmiş ve bu makro-ekonomik değişkenlerin faiz oranları üzerindeki
etkisi araştırılmıştır.
Bu çalışmada, Taylor kuralı ve Faiz Düzleştirme kuralı çerçevesinde kurulan
model aşağıdadır:
it= 0+ πt + α(πt – πt*)+ β yt+ρ it-1 +t
(4)
(4) nolu modeli basitleştirmek istediğimizde
 0   0   * ve 1  1  
olarak kabul edersek (bkz. Bunzel ve Enders (2010)) aşağıdaki modele ulaşırız:
it= 0+ α1πt + β yt+ ρ it-1 +1t
(5)
Taylor (1993) çalışmasında it değişkenini, finansal kuruluşların FED bünyesinde
barındırdıkları ve gecelik değiş tokuş yaptıkları fonların gecelik faiz oranlarının
ağırlıklandırılmış ortalaması olarak almıştır.
Fakat bu çalışmada Borsa İstanbul (BİST)
36
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
finansal kuruluşlar arası gecelik repo-ters repo faiz oranları kullanılacaktır. Faiz değişkeni
gecelik repo-ters repo faiz oranlarının üç ay için eşit ağırlıklı ortalamaları
3
olarak
oluşturulmuştur.
Federal fon oranının Türkiye için daha geçerli ikamesi, TCMB’nin belirlediği faiz
koridorunda seyreden Borsa İstanbul (BİST) finansal kuruluşlar arası gecelik repo-ters repo
faiz oranlarıdır. Bu serinin TCMB faiz koridoruna göre seyrini aşağıdaki grafikte görmek
mümkündür.
Şekil 1 BİST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Repo Faizleri ve TCMB Faiz Koridoru
(Kaynak: Küçüksaraç ve Özel (2013:5))
yt Gayri Safi Yurtiçi Hasıla Açığıdır. Bu değer, Reel GSYİH serisinin
Hodrick-Prescott Filtresi yöntemi ile elde edilen trendinden yüzde (%) sapması olarak
3
7 Ocak 2011 tarihi öncesi BİST repo piyasasında tek bir pazar kurulu olduğu için kullanılan veri Repo Pazarı faiz
verisidir. 7 Ocak 2011 tarihi sonrası BİST'te iki pazar kurulmuştur. Pazarlardan birinde 5 Ağustos 2011 tarihine
kadar 14 günde bir cuma günleri yapılan işlemler zorunlu karşılığa tabi iken 5 Ağustos 2011 yükümlülük
döneminden itibaren 14 günde bir cuma günleri yerine iki yükümlülük dönemi arasındaki tüm günlerin işlem
ortalaması alınarak zorunlu karşılığa tabi tutulmuştur. Bu çerçevede, 7 Ocak 2011 tarihinden itibaren, faiz serisi
oluşturulurken, 5 Ağustos 2011 tarihine kadar işlem hacmi düşük de olsa 14 günde bir cuma günleri Bankalararası
Repo Piyasası faiz oranı esas alınmış, diğer günler ise iki pazarın ağırlıklı ortalama faiz oranı esas alınmıştır.
08.08.2011 ila 22.09.2011 arasındaki dönemde ise Repo Pazarı faiz verisine o dönem vadesiz mevduatın tabi
olduğu zorunlu karşılık oranı kadar bir maliyet eklenerek veri seti oluşturulmuştur. 23 Eylül 2011 tarihinden
itibaren doğrudan Bankalararası repo pazarı verisi kullanılmıştır.
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
37
hesaplanmıştır. Bu değişken tanımlanırken yine Taylor(1993)’deki çalışması referans
alınmıştır.
 t Enflasyon oranıdır. Taylor(1993) çalışmasında enflasyon oranı değişkeni
olarak GSYİH deflatörü kullanılmıştır. Biz de kurduğumuz ilk modelde GSYİH
değişkenini kullandık. Ancak %10 anlamlılık düzeyinde sadece enflasyon değişkenine
ait katsayı değerini anlamsız bulduk. Bu durum, ulusal literatürde Kesiyerli ve Yalçın
(1998); Aklan ve Nargeleçekenler (2008); Çağlayan (2005); Lebe ve Bayat (2011)’ın
Türkiye için kurulan modellerde neden enflasyon değişkeni olarak GSYİH
deflatörünü kullanmadıklarını açıkça göstermektedir. Bu çalışmalarda enflasyon
değişkeni ya TEFE ya da TÜFE endeksleri ile tanımlanmıştır. Ayrıca enflasyon oranı
yerine TÜFE endeksi kullanılarak modeller tahmin edilmiştir. Ancak, anlamlı
sonuçlar elde edilemediği için TÜFE endeksi de kullanılmamıştır. Dolayısıyla bu
çalışma da, enflasyon değişkeni, TEFE (Toptan Eşya Fiyat Endeksi) ile
Taylor(1993:202)'de kullandığı gibi πt = (Pt–Pt-4)/Pt-4 formülü yardımıyla elde
edilmiştir. Aynı şekilde Bunzel ve Enders (2010)’da enflasyon değişkeni için aynı
formülü kullanmıştır.
Ayrıca açık ekonomilerde döviz kuru, para politikası transfer mekanizmasının
önemli bir bileşenini oluşturduğu için döviz kuru da modele eklenmiştir. Kurulan
ikinci model aşağıdadır:
it= 0+ α1πt + β yt+ ρ it-1 + e t + 2t
(6)
Burada et döviz kurundaki (ABD doları) değişimdir.
Değişkenlerin yüzde değişim ve yüzde değerler halinde kullanılmasının
arkasında, kısa vadeli faizlerin bu değişkenlerdeki değişimlere tepki verdiği düşüncesi
yatmaktadır.
Bu modeller ampirik analize uygundur. Ancak belirtmekte fayda vardır ki
yapılacak çalışmaların sonucunda iktisat teorisi gereği 1 ,  katsayılarının pozitif, 
katsayısının negatif ve (0<ρ<1 ) olarak tahmin edilmesi beklenilmektedir.
38
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
Bu çalışmanın amacı kısa vadeli faiz oranının hem örneklem içi hem de
örneklem dışı öngörü değerlerini elde etmek olduğundan, kurulan modellerin
ekonometrik açıdan iyi birer model olmalarına dikkat edilmiştir. Kurulan modeller tek
denklemli modellerdir. Elbette bu modellerde yer alan değişkenler arasında eşanlılık
mevcut olabilir4. Ancak biz bu çalışmada birbirinden bağımsız iki ayrı model kurarak
analizleri yaptık. Dolayısıyla kurulan tek denklemli modeller bağımlı değişkenin 1
gecikmeli değerini ve diğer bağımsız değişkenlerin cari(t) değerlerini içerdiği için
(Koyck, Kısmi Uyarlama ya da Beklenti modellerinde olduğu gibi) EKK(En Küçük
Kareler) ile tahmin edilebilir (bkz. Koutsoyiannis, (1989:307-317).
Modellerde otokorelasyon çıkma olasılığı karşısında otokorelasyon testi
(durbin h), hem değişen varyans hem de otokorelasyon sorunu olup olmadığını test
etmede ARCH testi yapılmış ve çoklu doğrusal bağlantı sorunu olup olmadığı kontrol
edilmiştir. Analiz dönemi incelenerek bir rejim değişikliği olup olmadığı ZivotAndrews(1992) yapısal kırılma testi ile kontrol edilmiş ve kırılma öncesi dönem ile
kırılma sonrası dönem arasında katsayıların değişip değişmediği Chow testi ile
kontrol edilmiştir. Bunun dışında, tüm değişkenlerin ADF ve PP testlerine göre
durağanlık düzeyleri incelenmiş ve tüm değişkenler düzeyde durağan çıktıkları için
EKK yöntemi uygulanmıştır. Bağımlı değişken faiz serisinin doğrusal olmayan
ekonometrik yöntemler ile incelenmesi amacıyla TAR modeli kurulmak istenmiş
ancak veri sayısı yeterli olmadığı için uygulama yapılamamıştır. Son olarak
4
Darıcı (2012:161)’de yapmış olduğu çalışmada, Taylor kuralı ve Faiz Düzleştirme kuralı çerçevesinde
oluşturulan ve GMM yöntemi ile tahmin edilen 2 denklemden oluşan eşanlı denklem modeli kurmuştur. Kurulan
model aşağıdadır:
rt = pr t-1+ (1-p)rt* +
rt*=f(πt ,yt, imkbt, kurt, altıntt, hazinet abdt,pyent)
Burada, rt:: kısa vadeli faiz oranı (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası repo-ters repo pazarında uygulanan faiz
oranı) yt: çıktı açığı (Reel GSYİH’nın Hodrick-Prescott (HP) Filtresi ile oluşturulan büyüme trendinden sapması,
πt; enflasyon oranı (TÜFE’deki yüzde değişim olarak yer almıştır.HP filtresinden yararlanılmıştır), rt*: arzu edilen
faiz oranı; kurt:: döviz kuru ; imkbt: hisse senetleri fiyatları, altınt:altın fiyatları; hazinet: hazine borçlanma faiz
oranı; abd;ABD 10 yıllık tahvilin faizi.
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
39
modellerin öngörü başarısını kontrol etmek amacı ile Theil’in eşitsizlik katsayısı (U)
hesaplanmıştır.
Bu çalışmada öncelikle yukarıdaki (5) ve (6) nolu ekonometrik modeller
tahmin edilecek, daha sonra hangi modelin daha iyi öngörü sonuçları verdiği
tartışılacaktır.
Veriler, TCMB web sitesinden alınmıştır5. Araştırmanın ampirik aşamasında
kullanılacak dört makro ekonomik değişkene ait serilerin durağan olup olmadıklarını
gösteren Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF), Phillips-Perron(PP) birim kök testi
sonuçları ve incelenen dönem içinde herhangi bir yapısal kırılma olup olmadığını
ortaya çıkaran Zivot-Andrews(1992) yapısal kırılma testleri sonuçları Tablo 1’de
verilmiştir.
Tablo 1 ADF, PP ve ZA Test Sonuçları (Düzey)
Değişkenler
Düzey(ADF)
p değeri
Düzey(PP) p değeri
i(sabitsiz ve trendsiz model)
-2.62 (1)*
0.010
-5.38(1)*
0.0001
Y (sabitsiz ve trendsiz
model)
-2.41(0)*
0.017
-2.44(0)*
0.015
π(sabit ve trendsiz model)
e(sabit ve trendsiz model)
-4.51(4)*
-6.50(0)*
0.0010
0.0000
-6.50(3)*
6.49(4)*
0.0000
0.0000
ZA Testi
2008(4)çeyreği
kırılma yılıdır.
-5.6924(5)*
α0.01=-5.34
α0.05=-4.8
*Parantez içindeki değerler gecikme sayısını göstermektedir.
Tablo 1’den de görüldüğü gibi, i (kısa vadeli faiz oranı) ve Y (çıktı açığı)
serileri sabitsiz ve trendsiz modelde hem ADF hem de PP test sonucuna göre düzeyde
durağan çıkmıştır. π (enflasyon oranı) ve e(döviz kuru) serileri sabit ve trendsiz
modelde hem ADF hem de PP test sonucuna göre düzeyde durağan çıkmıştır.
Dolayısıyla (5) ve (6) nolu modellerde yer alan değişkenlerin hepsi düzeyde durağan
bulunduklarından, bu modeller EKK yöntemi ile tahmin edilebilir ve örneklem içi ve
örneklem dışı öngörüler elde edilebilir6.
5
Ekonometrik tahminler için kullanılan ham veri setini Excel formatında isteyen araştırmacıların kullanımına
sunabiliriz.
6
Eğer seriler birinci ya da ikinci sıra fark durağan bulunsaydı, eş-bütünleşme analizi yapılacaktı. Ayrıca serilerin
durağan bulunması, öngörünün ilk koşulunu oluşturmaktadır.
40
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
Kısa vadeli faiz serisinde, herhangi bir yapısal kırılma olup olmadığını
görebilmek amacıyla Zivot-Andrews testi yapılmış ve test sonucunda 2008(4) çeyreği
yapısal kırılma yılı olarak bulunmuştur. Teste ait grafik, Grafik 1. de gösterilmiştir.
Grafik 1 Zivot-Andrews Yapısal Kırılma Testi
Grafik 1’den de görüldüğü gibi, 28. gözleme denk gelen kırılma yılı 2008
yılının dördüncü çeyreğidir. Kısa vadeli faiz serinde çok belirgin bir trend olmadığı
için, trendsiz model seçilmiştir.
Kısa vadeli faiz serisine ait (5) ve (6) nolu modellerin tahmini ve örneklem içi
ve örneklem dışı öngörü değerlerinin elde edilmesinde kullanılan örneklem dönemleri
aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:
TAHMİNDÖNEMİ
ÖRNEKLEM İÇİ TAHMİN DÖNEMİ
2002(1)-2013(4)
2014(1)-2014(3)
ÖRNEKLEM DIŞI TAHMİN DÖNEMİ
2014(4)-2015(3)
Tahmin dönemi 2002(1)-2013(4) olarak seçilmiştir. Bu dönem kurulan
ekonometrik modellerin yapısal analiz bakımından başarılı olup olmadıklarının
araştırıldığı dönemdir.
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
41
Örneklem içi öngörü dönemi 2014(1)-2014(3) olarak seçilmiştir. Bu dönem
kurulan ekonometrik modellerin öngörü bakımından başarılı olup olmadıklarının
araştırıldığı dönemdir. Öngörü modelinin ileriye doğru işletilmesi halinde model ile
bulunan değerler ile gerçek değerlerin karşılaştırılması mümkün olacaktır. Örneklem
içi öngörüde; tahmin edilen modellerden yararlanılarak, 2014(1)-2014(3) döneminde
bağımsız değişkenlerin zaman içerisinde gösterdiği gelişmeler veri iken, bağımlı
değişkenin bu zaman zarfında nasıl değiştiği incelenir. Ayrıca, iki farklı modelden
elde edilen parametre değerlerinin değişmesinden doğacak sonuçların ekonometrik bir
model içinde izlenmesine olanak verir.
Örneklem dışı öngörü dönemi 2014(4)-2015(3) olarak seçilmiştir. Gerçek
anlamda geleceğin tahmini örneklem dışı tahmindir. Burada modeldeki değişkenlere
ait veriler mevcut olmadığından, değişkenlerin gelecek dönemlere ait değerlerin
bulunması gereklidir. Bu değerler bulunduktan sonra, örneklem dışı öngörü değerleri
elde edilebilir.
2002(1)-2013(4) döneminde (5) ve (6) nolu modellere EKK yöntemi
uygulanmış ve tahmin sonuçları Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2 (5) ve (6) Nolu Modellerin Tahmin Sonuçları
Değişken
C
Y
π
it-1
Katsayı
0.68
0.229
0.23
0.75
t değeri
1.82
3.50
3.41
17.69
R 2 =0.98
dw=1.65
F=933.9
ARCH=0.04
R 2 =0.98
RSS=95.569
d(h)=1.22
Prob.
0.07
0.0011
0.0014
0.0000
Değişken
C
Y
π
it-1
e
R 2 =0.984
Katsayı
0.68
0.233
0.256
0.75
-0.011
dw=1.659
F=685.52
ARCH=0.03
t değeri
1.81
3.43
3.04
15.16
-0.28
R 2 =0.984
RSS=100.39
d(h)=1.22
Prob.
0.07
0.001
0.04
0.00
0.77
Tablo 2’ye göre, her iki modelin açıklama gücü (R2) yüksek ve modeller bir
bütün olarak (F) anlamlıdır. (5) nolu modeldeki değişkenlere ait katsayılar ve (6) nolu
modelde, döviz kurundaki değişime ait katsayı hariç, diğer katsayılar istatistiksel
bakımdan anlamlıdır, yani p değerleri 0.05’in altındadır. Modellerde AIC (Akaike)
42
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
kriterine göre en düşük gecikme değeri, ARCH(1) gecikmeye göre, değişen varyans
ve otokorelasyon sorunları yoktur. Bu sonuçlar, d(h) testi ile desteklenmiştir. d(h) testi
sonucuna göre bulunan 1.22 değeri α=0.05 anlamlılık düzeyinde (-1.96≤h≤1.96)
değerleri arasında kaldığı için otokorelasyon sorunu yoktur. (5) nolu modelde çoklu
doğrusal bağlantı sorunu yoktur, ancak (6) nolu modelde çoklu doğrusal bağlantı
sorunu vardır. Bununla birlikte katsayı işaretleri iktisadi beklentilere uygundur.
Ayrıca döviz kurundaki değişimin modele eklenmesiyle, enflasyon ve çıktı açığı
değişkenlere ait katsayıların değerlerinde de artış olmuştur. Dolayısıyla döviz kurunun
modele dahil edilmesiyle hem enflasyona hem de çıktı açığına karşı duyarlılığın
arttığı söylenebilir.
Grafik 2 (5) Nolu Modelin Gerçek ve Tahmin Değerleri
60
50
40
30
20
4
10
0
2
0
-2
-4
02
03
04
05
06
Residual
07
08
Actual
09
10
11
12
13
Fitted
Grafik 2’de, (5) nolu modele ait kısa vadeli faiz serisinin gerçekleşen değerleri
ile tahmin edilen değerlerinin birbirine yakın olduğu görülmektedir.
Öngörü yapabilmek için, tahmin edilen modellerin başarılı birer model olması
gerekmektedir. (5) nolu model, iktisadi beklentilere uygun, t, F testleri anlamlı ve
herhangi bir ekonometrik sorun içermemektedir. (6) nolu model de aynı özellikleri
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
43
sağlamakla birlikte, döviz kurundaki değişime ait katsayı istatistiksel bakımdan
anlamsız bulunduğu için sadece (5) nolu model için kısa vadeli faiz oranının örneklem
içi ve örneklem dışı öngörü değerleri elde edilmeye çalışılacaktır.
ZA yapısal kırılma testi sonucu kısa vadeli faiz serisinin 2008(4) çeyreği
kırılma yılı olarak bulunduğu için, örneklem dönemi 2002(1)-2008(4) ve 2009(1)2013(3) olmak üzere iki farklı dönem için (5) nolu model yeniden tahmin edilmiş ve
modelin katsayılarında bir değişiklik olup olmadığı Chow testi ile test edilmiştir.
Tablo 3 (5).Nolu Modelin İki Alt Dönem Tahmin Sonuçları
Değişken
C
Y
π
it-1
R 2 =0.98
F=470.6
2002(1)-2008(4)
Katsayı
t değeri
2.16
2.83
0.198
1.62
0.372
3.88
0.63
9.49
dw=1.45
R 2 =0.98
RSS=54.941
ARCH=0.15
d(h)=1.55
Prob.
0.009
0.0011
0.1002
0.0000
Değişken
C
Y
π
it-1
R 2 =0.72
F=14.34
2009(1)-2013(3)
Katsayı
t değeri
1.68
1.64
0.077
1.73
0.203
1.71
0.58
3.88
dw=1.76
R 2 =0.67
RSS=20.495
ARCH=0.03
d(h)=0.66
Prob.
0.12
0.009
0.009
0.0013
Tablo 3’den de görüldüğü gibi, tahmin edilen modellerde katsayılar iktisadi
beklentilere uygundur. Enflasyon değişkenine ait katsayıların her iki dönemde de,
çıktı açığı değişkenine ait katsayılarından büyük çıkması, para politikası otoritesinin
incelenen dönemlerde, enflasyon hedeflemesini baz olarak aldığını göstermektedir.
Modellerde çoklu bağlantı, değişen varyans ve otokorelasyon sorunları yoktur. İki
doğrusal regresyon modelinin katsayıları arasında anlamlı bir farklılığın olup
olmadığını test etmek için Chow testi yapılmıştır. Chow testinde iki zaman
aralığındaki örneklem verilerinden elde edilen katsayılar arasında fark yoktur veya iki
dönem arasında yapısal bir değişme yoktur şeklindeki boş hipotezi test etmede k ve
(n1+n2-2k) serbestlik dereceli F testi kullanılır (Akın, 2002:289).
F= [RSS- (RSS1+RSS2)]/k / (RSS1+RSS2)/(n1+n2-2k) formülü kullanılarak,
F= 95.569 -(54.94+20.495)/4 / (54.941+20.495)/47-8)
F=2.60
44
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
α=0.01 anlamlılık düzeyinde kritik F(4,39)=3.83 ile 2.60 karşılaştırıldığında,
hesaplanan değer, kritik F değerinden küçük olduğu için boş hipotez reddedilemez.
Dolayısıyla iki ayrı dönemin katsayıları arasında anlamlı bir farklılık yoktur.
Yukarıda yapılan analizlerden görüldüğü gibi, (5) nolu modelin katsayıları
sapmasız ve etkindir. Aynı zamanda modeldeki değişkenler durağan oldukları için, (5)
nolu model kullanılarak örneklem içi ve örneklem dışı öngörü yapılabilir.
Örneklem içi öngörü için aşağıdaki işlemler yapılmıştır.

(5) nolu modeldeki kısa vadeli faiz oranının(i) 2014(1) örneklem içi
öngörü değerini bulabilmek için Y, π değişkenlerinin 2014(1) gerçekleşen
değerleri ve i değişkenin de 2013(4) gerçekleşen değeri yerine koyulur ve
kısa vadeli faiz oranının 2014(1) öngörü değeri elde edilir. Bu değer 8.733
bulunmuştur.

(5) nolu modeldeki kısa vadeli faiz oranının(i) 2014(2) örneklem içi
öngörü değerini bulabilmek için Y, π değişkenlerinin 2014(2) gerçekleşen
değerleri ve i değişkenin de bir önceki aşamada bulunan 2014(1) öngörü
değeri (8.733) yerine koyularak (burada faiz oranının gerçek değeri
kullanılmıyor) kısa vadeli faiz oranının 2014(2) örneklem içi öngörü
değeri elde edilir. Bu değer 8.951 bulunmuştur.
Bundan sonraki aşamada da aynı yol izlenerek, kısa vadeli faiz serisinin
2014(3) örneklem içi değeri elde edilmiş ve bütün sonuçlar Tablo 4’ de verilmiştir.
Tablo 4 Kısa Vadeli Faiz Oranının Örneklem İçi Öngörü Sonuçları
Dönem
2014 (1)
2014(2)
2014(3)
Gerçek Değer
(%)
10.45
10.65
8.94
(5) nolu modelden elde edilen örneklem içi (ex-post)
öngörü değerleri (%)
8.733
8.951
9.065
*Theil eşitsizlik katsayısı (5) nolu model için 0.057 bulunduğundan, modelin öngörü başarısı iyidir.
Tablo 4’de, kısa vadeli faiz oranının 2014(1)-2014(3) dönemine ait
gerçekleşen değerleri ile örneklem içi öngörü değerleri verilmiştir. Kurulan modelin
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
45
Theil eşitsizlik katsayısına göre öngörü başarısı iyi olduğu için bundan sonraki
aşamaya geçilebilir yani örneklem dışı öngörü değerleri elde edilebilir.
Kısa vadeli faiz oranı, enflasyon ve çıktı açığı değişkenlerin 2014(4)-2015(3)
değerleri mevcut olmadığı için, öncelikle üç değişkenin bu dönemlerde alabileceği
değerlerin bulunması gerekir. Burada bağımsız değişkenlerin ya da eşanlı denklem
sisteminde yer alan dışsal değişkenlerin alacakları varsayılan değerler, araştırmacılar
tarafından çeşitli yöntemler (VAR yöntemi, trend analizi vb) kullanılarak tahmin
edilebilir. Biz bu çalışmamızda otoregresif modellerden yararlandık. Gecikme
uzunluğunun belirlenmesi için AIC kriterini kullandık. Buna göre, enflasyon için 1
gecikmeli, kısa vadeli faiz oranı ve çıktı açığı değişkenleri için 2 gecikmeli
otoregresif modeller kurulmuş, bu modellerin t, F ve R2 değerlerine bakılmış ve
herhangi bir ekonometrik sorun olmadığı görülmüştür7. Daha sonra bu üç değişkenin
2014(4)-2015(3) öngörü değerleri elde edilmiş ve bu değerler (5) nolu modelde yerine
koyularak, 2014(4) - 2015(3) dönemleri için örneklem dışı öngörü değerlerine
ulaşılmıştır. Örneklem dışı öngörü sonuçları Tablo 5’de gösterilmiştir.
Tablo 5 Kısa Vadeli Faiz Oranının Örneklem Dışı Öngörü Sonuçları
Dönem
Gerçek Değer
(%)
2014 (4)
2015 (1)
2015 (2)
2015(3)
(5) nolu modelden elde edilen örneklem dışı
öngörü değerleri (%)
10.58
-
9.133
9.258
9.432
9.779
Tablo 5’den de görüldüğü gibi, örneklem dışı öngörü değerlerine bakıldığında,
kısa vadeli faiz oranının 2014(4) dönemindeki gerçek değeri %10.58 iken, örneklem
dışı öngörü değeri % 9.133 bulunmuştur.
7
Tahmin edilen otoregresif modeller aşağıdadır:
*Yt=1.035Yt-1 – 0.306Yt-2
t (7.49)
(-2.33)
R2=0.76 ; πt= 2.33 + 0.72 πt-1 R2=0.85 ; it= 0.65+ 1.20it-1-0.28it-2 R2=0.97
d(h)=1.18 t (3.53) (16.87) d(h)=0.96 t (1.83) (8.99) (-2.33) d(h)=0.28
46
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
4. Sonuç ve Değerlendirme
Para otoritesi tarafından kontrol edilebilen(bağımsız) bir para arzının
olamayışı, para politikası aracı olarak kısa vadeli faiz oranlarının önemini ortaya
koymaktadır. Bu nedenle, para politikasının temel aracı olan kısa vadeli faiz oranının
nasıl belirleneceğini önceden açıklanan bir kurala bağlamak, ekonomik aktörlerin her
an önlerini görebilmelerini sağlayacaktır. Bu koşullarda faiz oranlarını saptayan bir
formülasyon yani bir parasal kurala ihtiyaç vardır (Akat, 2004:6). Bu çalışmada
geliştirilen birçok parasal kuraldan özellikle Taylor kuralı ve Faiz düzleştirme
kuralından yararlanarak, kısa vadeli faiz oranının bağımlı değişken olduğu
ekonometrik modeller kurulmuş ve bunlar arasında öngörü için uygun olan
ekonometrik model kullanılarak, kısa vadeli faiz oranının örneklem içi ve örneklem
dışı öngörü değerleri elde edilmiştir.
Kurulan modellerden elde edilen tahmin sonuçlarına göre, enflasyon ve çıktı
açığı değişkenlerine ait katsayı değerleri (α1=0.23; β=0.229) pozitif ve istatistiksel
bakımdan anlamlı bulunmuştur. Modele döviz kurundaki değişim ayrı bir değişken
olarak alındığında, enflasyon ve çıktı açığı değişkenlerine ait katsayı değerleri
(α1=0.256; β=0.233) yükselmiştir. Döviz kurundaki değişim modele katıldığında,
kısa vadeli faiz oranı enflasyondan daha fazla etkilenmiştir. Bununla birlikte, döviz
kurunun modele dahil edilmesiyle hem enflasyona hem de çıktı açığına duyarlılığın
arttığı söylenebilir. Ayrıca kısa vadeli faiz oranının, döviz kurundaki değişime
gösterdiği tepki negatiftir (=-0.011). Ulusal paranın dolar karşısında değer
kazanması durumunda Merkez Bankası faiz oranlarını düşürmekte, fakat bu düşüş çok
fazla olmamaktadır.
Kurulan modeller çerçevesinde, kısa vadeli faiz oranı için yapılan örneklem içi
öngörü değerlerine bakıldığında, özellikle son üç çeyrekte kısa vadeli faiz oranının
gerçek ve öngörü değerlerinin %9 larda olması, para politikasının dönem boyunca sıkı
tutulduğu anlamına gelmektedir. Örneklem dışı öngörü değerlerine bakıldığında, kısa
vadeli faiz oranının 2014(4) dönemindeki gerçek değeri %10.58 iken, örneklem dışı
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
47
öngörü değeri % 9.133 bulunmuştur. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinde herhangi bir
yapısal değişiklik olmayacağı varsayımından hareketle, kısa vadeli faiz oranlarının
öngörü değerlerinin, gerçekleşecek değerlere yakın çıkabileceği söylenebilir. Ayrıca
enflasyon ve çıktı fazlasının olumsuz etkilerinden kaçınmak isteyen para politikası
otoritesinin ülke iç ve dış dinamiklerini göz önünde bulundurarak kısa vadeli faiz
oranlarını yukarı yönde artırma yönünde bir eğilim göstereceği düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
Akat, S. (2004). Dalgalı kur ve para politikası: Bir parasal kural önerisi (Floating exchange rate and
monetary rule: A monetary rule suggestion). Gülten Kazgan’a Armağan: Cumhuriyet Dönemi
Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Aklan, N. A. & M. Nargeleçekenler (2008). Taylor kuralı: Türkiye üzerine bir değerlendirme (The
Taylor rule: An assessment of turkish experience). Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı:63 (2),
21-41.
Akın, F. (2002). Ekonometri. Ekin Kitabevi, Bursa.
Barro,R.J.&Sala-i-Martin, X.(1990). World real interest rates. NBER Macroeconomics Annual.5.
Bunzel, H., & W. Enders (2010). The taylor rule and “opportunistic” monetary policy. Journal of
Money, Credit and Banking. 42(5), 39-66.
Bullard, J. & K. Mitra (2002). Learning about monetary policy rules. Journal of Monetary Economics,
49.
Clarida, R., J. Gali & M. Getrler (1999). The science of monetary policy: A new keynesian perspective.
Journal of Economic Literature. 37, 1667-1707.
Clarida, R., J. Gali & M. Getrler (2000). Monetary policy rules and macroeconomic stability: evidence
and some theory. Quarterly Journal of Economics. 115, 147-180.
Çağlayan, E. (2005). Türkiye’de taylor kuralının geçerliliğinin ekonometrik analizi (Econometric
analysis of taylor rule’s validity in turkey). Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, 20(1), 379-392.
Darıcı, B. (2010). Kısa vadeli para politikası aracı olarak faiz düzleştirme kuralı: teorik ve metodolojik
yaklaşım (Interest rate smoothing rule as a short term monetary policy tool: theoretical and
methodological approach). BDDK Bankacılık ve Finansal Piyasalar, 4(2), 39-66.
Darıcı, B. (2012). Finansal istikrar ve finansal istikrara yönelik kamusal sorumluluk çerçevesinde para
politikası:Türkiye analizi. (Financial stability and monetary policy for financial stability in frame of
public responsibility: Analysis of Turkey.) Türkiye Bankalar Birliği Bankacılar Dergisi, 23(83).
48
Funda YURDAKUL, Mehmet ÖZCAN
Dickey, D. A. & Fuller, W. A. (1981). Likelihood ratio statistics for autoregressive time series with a
unit roots. Econometrica, 49, 1057-1072.
Driffill J., Z. Rotondi, P. Savona& C. Zazzara (2006). Monetary policy and financial stability: what
role for the futures market? Journal of Financial Stability, 2, 95-112.
Enders W. (2010). Applied Econometric Time Series. 3. Basım, New York, John Wiley ve SonsInc.
Gerlach K. P. (2004). Interest rate smoothing: monetary policy inertia or unobserved variables?
Contributions to Macroeconomics, 4(1), 1169-1186.
Goodfriend, M. (1991). Interest rates and conduct of monetary policy rules. Carnegie-Rochester Series
on PublicPolicy, 34, 7-30.
Issing, O. (2003). Monetary and financial stability: is there a trade off. Conference on Monetary
Stability Financial Stability and Business Cycle. Bank for International Settlements, Basle, March,
28-29.
Judd, J. & G. Rudebusch (1998). Taylor’s rule and the fed:1970-1997. Federal Reserve Bank of San
Francisco Economic Rewiew, 3, 3-16.
Küçüksaraç, D. & Ö. Özel (2013). Gecelik kur takası faizleri ve BIST gecelik repo faizleri (The
overnight currency swap rates and ISE overnight repo rates). BDDK Bankacılık ve Finansal
Piyasalar Dergisi, 7(2), 37-53.
Koutsoyiannis, A. (1989). Ekonometri kuramı. Çev. Ümit Şenesen, Gülay Günlük Şenesen, Verso
Yayıncılık, Ankara.
Lebe, F. & T. Bayat (2011). Taylor kuralı: Türkiye için bir vektör otoregresif model analizi (Taylor
rule: a vector autoregressive model analysis for turkey). Ege Akademik Bakış, 11, 95-112.
Lowe, P. & L. Ellis (1997). The smoothing of official interest rates. Reserve Bank of Australia
Monetary Policy and Inflation Targeting, 45, 286-312.
Ongan, H.(2004). Enflasyon hedeflemesi ve taylor kuralı: Türkiye örneği. İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Maliye Araştırma Merkezi Konferansları, 45. Seri.
Orphanides, A. (2004). Monetary policy rule, macroeconomic stability and inflation: A view from the
trenches. Journal of Money Credit and Banking, 2, 151-175.
Poddar, T., Goswami, M., Sole, J. & Echevarria, V.(2006). Interest rate determination in lebanon. IMF
Working Paper, 06/94.
Rudebusch, G. D. (2002). Term structure evidence on interest rate smoothing and monetary policy
inertia. Journal of Monetary Policy, 49, 1161-1187.
Pehlivanoğlu, F. (2014). Optimal para politikası çerçevesinde taylor tipi faiz oranı reaksiyon
fonksiyonunun tahmini: Türkiye örneği. Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, Cilt:IX, Sayı:1.
Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama
49
Taylor, J. (1993). Discretion versus policy rules in practice. Carnegie Rochester Conference Series on
Public Policy, 39, 195-214.
Woodford, M. (2001). The Taylor Rule and Optimal Monetary Policy. American Economic Review,
91(2), 232-237.
Zivot, E. & Andrews, D. (1992). Further evidence on the great crash, the oil price shock, and the unitroot hypothesis. Journal of Business and Economic Statatistics, 10.
Download