HİKMET YURDU

advertisement
HİKMET YURDU
Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944
www.hikmetyurdu.com
Hikmet Yurdu, Yıl: 3, S.5 (Ocak-Haziran 2010), ss. 447 - 454
Kitap Tanıtımı
Şahabettin Ertan ALTUNRENDE
C.Ü. İlahiyat Fakültesi Lisans Öğrencisi
altunrende006@gmail.com
Siyeri Farklı Okumak II
Doç. Dr. Mehmet AZİMLİ,
Ankara Okulu Yayınları, Eylül 2009, 350 sf,
ISBN 978- 9944- 162–24 -1
Siyeri Farklı Okumak II isimli kitap, uzun bir giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Müellif, bir yöntem sunmakta ve bunu titiz bir
şekilde uygulamaktadır. Kitabın giriş bölümünde yöntemiyle ilgili olarak
ayrıntılı bilgi vermektedir. Kısaca müellifin yöntemi şu şekilde özetlenebilir: Olaylarla ilgili bütün rivayetleri ve bu rivayetlerin kaynaklarını verdikten sonra onları değerlendirip, tahlil edip, kanaatini ifade etmek şeklindedir.
Azimli, kitabın giriş bölümünde bahsettiği malzeme kullanma
problemlerini başlıklar halinde şu şekilde sıralamaktadır:
1-) Seçilmiş ve tercih edilmiş malzeme
2-) Aşırılmış ve adapte edilmiş malzeme
3-) Üretilmiş (inşâi) malzeme
4-) Değiştirilip, kurgulanmış malzeme
5-) Telif edilmiş malzeme
6-) Yüceltme temelli abartılmış malzeme
7-) Muğlâk ve karıştırılmış malzeme
Bu problemlere sunduğu çözüm yolları ise şu şekildedir:
1-) Tarihsel bağlam
2-) İnsani boyut
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
448
Y. Lisans Öğr. Şehabettin Ertan Altunrende
3-) Akıl-Mantık süzgeci
4-) Dönemsel siyasi olayların bilgisi
5-) Savaş endeksli anlatım tarzı
Kitabın birinci bölümü “Hudeybiye Antlaşmasına Kadar Medine Yılları” başlığını taşımaktadır. Bölüm İfk hadisesiyle sona ermektedir. Yazar, bu bölümde Hudeybiye antlaşmasının bir dönüm noktası olduğu hususunu vurgulamaktadır. Yazara göre Asr-ı Saadet, Hudeybiye
öncesi ve sonrası şeklinde tasnif edilebilir. Yazar, Hudeybiye’nin önemini
ve niçin böyle bir tasnif yöntemi kullanıldığını, kitabın birinci bölümünde
şu şekilde ifade eder: “Dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri,
İslam’ın dünya sahnesine çıkıp başarı kazanmasıdır. İslam tarihinin en önemli
noktalarının başında da Hudeybiye antlaşması gelmektedir. Bu durum tarihte
ender yakalanan süreç idi. Hudeybiye ile başlayan zaferler silsilesi, Hz. Peygamber’den sonra da devam etti ve İslam kısa sürede büyük coğrafyalara ulaşabildiyse
bunun başlangıç noktasını Hudeybiye antlaşması belirlemektedir. Bundan dolayı
siyerin anlatımında bir tasnife gidersek şimdiye kadar yapılan Mekke Dönemi ve
Medine Dönemi şeklindeki klasik ve bir anlamda zorunlu bir ayrımdan çok,
Hudeybiye Öncesi ve Hudeybiye Sonrası şeklinde tasnif edilmesi, siyerin daha iyi
anlaşılmasını sağlayacak bir durum olarak karşımıza çıkacaktır. Bu sebeple bölüm
başlıklarımızı bu şekilde tasnif ettik.’’1
Böyle bir girişten sonra hicret sonrası Medine’nin genel bir değerlendirilmesi yapılıyor. Azimli, sonra Hz. Peygamber Dönemi Savaş
Mantığı başlığı altında, yapılan savaşlar, savaş nedenleri ve sonuçları
üzerinde değerlendirmelerde bulunuyor. Burada, Hendek savaşında
hendeğin kazılması noktasında bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Hendeğin boyutlarıyla ilgili olarak M. Hamidullah’ın ‘’ Hz. Peygamber’in
Savaşları’’ isimli eserindeki bilgiler naklediliyor. Buna göre hendeğin
uzunluğu 5,5 km, derinliği 9 m, eninin ise 4,5 m olduğu ve bu çalışmanın
6 gün sürdüğü ifade ediliyor.2 Gerçekten o günkü şartları göz önüne aldığımızda ve bu bilgileri düşündüğümüzde hendek kazma işinin büyük bir
1
2
Azimli, Siyeri Farklı Okumak II. , s.27.
Azimli, Siyeri Farklı Okumak II. , s.126 Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber’ in Savaşları,
Beyan yayıncılık, s. 131.
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
Kitap Tanıtımı
449
özveri istediğini anlamakta zorluk çekmiyoruz. Fakat Hamidullah’ın zikredilen eserinde bu ölçülerin “ belki de hendek, 9 m eninde ve 4,5 m derinliğindeydi” görüşünün de yer alması isabetli olurdu.3 Çünkü 9 m derinlik ile 4,5 m derinlik arasında mukayese yapıldığında dönemin şartları,
bir savaş hazırlığı olması ve zamanın da kısıtlı olduğu dikkate alındığında bu görüşün daha mantıklı olabileceği kanaatindeyiz.4 Dikkate değer
bir husus, savaşlar esnasında meydana gelen olağanüstü olayların ve
abartıların aklın ve mantığın süzgecinden geçirilerek değerlendirilmesi ve
bu abartıların efsaneleştirilmekten kurtarılıp, sadece Hz. Peygamber’in
askeri başarısına ve elbette Allah’ in yardımına indirgenmesidir.5
Kitabın ikinci bölümü “ Hudeybiye Sonrası Medine Yılları”
başlığıyla başlayıp “Kur’ an’ın Toplanması” başlığıyla sona eriyor. Kitabın Hz. Peygamber’in vefatı ile tamamlanmasını arzu ederdik. Kitabın
ismi ve bütünlüğü açısından böyle olması daha güzel olurdu. Zaten kitabın üçüncü ve dördüncü bölümlerini, zikrettiğimiz sebepten ötürü zaid
bulduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu bölümlerdeki başlıklar müstakil
birer konu olarak ayrı çalışılabilirdi. Bununla birlikte gerek üçüncü bölümün, gerekse dördüncü bölümün muhtevası yönüyle, dikkat çekici ve
güzel bir araştırmanın ürünü olduğu aşikârdır.
Kitabın üçüncü bölümünde, ‘’Hz. Peygamber, Kadın ve Evlilik
‘’başlığı altında Hz. Peygamber’in evlendiği kadınlar, çok eşli oluşu, zevcelerinden ayrılışı ve Hz.Âişe’ nin evlilik yaşı gibi ihtilaflı konulara güzel
bir yöntemle yaklaşılmış ve değerlendirilmiştir. Bu bölümün konuları,
verilen kaynakları ve bilhassa müsteşriklerin bu konularla ilgili malzemeleri bir koz olarak görülüp, istismar etmelerine karşılık verilen cevaplar,
bir fikir oluşturması açısından titizlikle okunmalı ve değerlendirilmelidir.
Ve yine dördüncü bölümü Siyasetin Siyere İzdüşümü, Siyerdeki Abbas
Portresi (Abbasi İzdüşümü) Kadınların Devlet Başkanlığı( Şii İzdüşümü)
gibi başlıklar altında değerlendirilen konular, kitabın bütünlüğüyle bağ-
Hamidullah, Hz Peygamber’in Savaşları, s. 83.
Hendeğin ölçütleriyle ilgili bkz. vakidi, el- Megazi, vr. 1036, Ibn Hışam, s. 699.
5 Azimli, Siyeri Farklı Okumak II. , s. 24-25
3
4
450
Y. Lisans Öğr. Şehabettin Ertan Altunrende
daşmasa da sübjektif tarih anlayışımızın, tarafsızlığı yakalayabilmesi adına dikkatle okunması gerekir.
Yazar kitabın son kısmında Oryantalistlere bakış, çalışmalarının
tarihçesi, İslami ilimlere katkısı ve Oryantalistlere ön yargı gibi başlıklar
altında, özellikle İslam Tarihi alanında söz sahibi Oryantalistleri tanıma,
değerlendirme noktasında bizlere yol göstermektedir. Yazar, Oryantalistler ve çalışmaları hakkında şu sözleri söyleyerek bu ek kısma son verir: “
… İslam Dünyası Batı’daki Oryantalizm kaynaklı çalışmalara karşı önyargılarını bırakıp bu çalışmaları bilimsel bir süzgeçle inceleyip faydalanmalıdır. Eğer Batı’ da yapılan çalışmalara karşı bakış açımızı düzeltebilirsek, onları şartlı bir şekilde değerlendirmezsek, bu çalışmaların yanlışlarını doğrularından ayırıp değerlendirebilirsek ilmi çalışmalarımızın
daha bilimsel olacağı ve Batı’daki çalışmalardan daha iyi bir şekilde yararlanabileceğimizi düşünüyoruz.’’6
“Hendek Kazma Fikrini Kim Teklif Etti“ başlığı üzerine bir değerlendirme:
Bu fikrin meydana geliş aşamasının üç şekilde gerçekleştiğini
görüyoruz:
1.Sahabe ile istişare
2.Selman’ın görüşü
3.Hz. Peygamber’e Allah’ın ilham etmesi
Bu üç görüş arasında bir çelişki olduğunu görüyoruz. Konunun
daha iyi anlaşılabilmesi açısından kitaptan alıntılar yaparak, üzerinde
durmak istiyoruz:
“Hz. Peygamber, Mekkelilerin saldırı hazırlıklarını
haber alınca ashabıyla istişare etti ve Uhud savaşı için düşünmüş olduğu
planın benzerini, yani düşmanı Medine’de karşılamak fikrini uygulamaya
karar verdi. Buna göre etrafı aşılamaz dağlarla çevrili Medine’nin açıkta
kalan yerlerine hendek kazılacaktı.”7
6
7
Azimli, Siyeri Farklı Okumak II. , s. 334
Azimli, Siyeri Farklı Okumak II. , s.124
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
Kitap Tanıtımı
451
Bu paragrafa baktığımızda sahabe ile istişare edildiği görülmektedir. Selman-ı Farisi de sahabe olduğundan bir problem görünmüyor. Fakat şu ifadelere baktığımızda durum değişiyor: “ Kaynaklarda
genelde hendek kazma fikrini Hz. Peygamber’e Fars kökenli Selman- ı
Farisi’nin verdiği8 şeklinde bilgiler bulunmaktadır.9 Gerekçe olarak da
Arapların bilmediği hendek kazma fikrinin10 İranlılarca uygulandığına
vurgu yapılmaktadır. Ancak bu tür rivayetlerin ihtiyatla karşılanması
gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü Arapların hendek denen savunma aracını bilmemesi mümkün değildir. Ticaret ehli olan Araplar, gerek Bizans’a gerekse de İran’a gidiyorlar kale ve hendek türü savunma araçlarını rahatlıkla görüyorlardı. Onlar İran bölgesinin komşusu durumundaydılar.
Bu sebeple bu savunma türünü bilmemeleri mümkün değildi.
Sahabeden hiç kimsenin bilmediği bu savunma türünü, sadece Selman’ın
bildiği şeklindeki rivayetleri, Emevilerin Arap ırkçılığı bağlamında Farslı
mevaliye yaptıkları baskılara karşı, Selman-ı Farisi’ yi kendilerinin piri
olarak addeden İranlıların ortaya koyduğu bir durum olarak görmek
mümkündür.”11 Bilhassa ticaret ehli olan Arapların, yaptıkları yolculuklarda bu savunma şeklinden habersiz olmaları mümkün gözükmüyor.
Fakat her nedense kendisi ticaretle uğraşması ve Mekke’nin lideri konumunda olmasına rağmen bu savunma türünden habersiz olan Ebu
Süfyan, şaşkınlığını Hz. Peygamber’e gönderdiği şu mektupta ifade ediyor: “ Lat ve Uzza’ ya yemin ederim ki, bu topluluğumuzla sana geldim.
Kökünüzü kazıyıncaya kadar, senden asla ayrılmak istemeyiz. Bizimle
karşılaşmaktan hoşlanmadığını görüyorum, çukur ve hendekler açmışsın.
Acaba bunu sana kim öğretti?...” şeklinde sorar. Bu savunma şeklinden
Ebu Süfyan’ in haberdar olmaması da bir çelişki ifade etmez mi? Bu mektuba
Hz.
Peygamber
şu
şekilde
karşılık
verir:
“
Muhammed
Rasulullah’tan Ebu Süfyan b. Harb’ e… Eskiden beri gurur, seni Allah’tan
uzak tutmuş. Bu topluluğumuzla bize geldiğini ve kökümüzü kazıyıncaAzimli, Siyeri Farklı Okumak II., s.124, Belazuri, 409
Ibn Sa’d, II, 66.
10 Belazuri, 410.
11 Azimli, Siyeri Farklı Okumak II. , s.125, G.Levi Della Vida “ Selman” , İA.
8
9
452
Y. Lisans Öğr. Şehabettin Ertan Altunrende
ya kadar ayrılmak istemediğinize gelince bu, Allah’ın size nasip etmeyeceği bir durum. Kazdığımız hendeği “ kim sana öğretti?” sözüne gelince,
seni ve arkadaşlarını öfkeden kudurtmak istediği için, bunu Allah bana
ilham etti.” der.12 Burada Allah’ ın Hz. Peygamber’e ilham etmesi söz
konusu. Bu çelişkili ifadelere baktığımızda diyebiliriz ki, hendek kazma
fikrinin Selman’ın teklifi ve ashapla istişare sonucunda gerçekleştiği düşünülebilir. Ebu Süfyan başta olmak üzere müşriklerin bu savunma tekniği karşısında şaşkına dönmeleri bu tekniğin Hicaz’da bilinmediği gibi
bir izlenim sunmaktadır. Dolayısıyla bir İranlı olan Selman’ın bu fikri
ortaya atmış olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
Kitapta tespit ettiğim bazı tashih hataları şunlardır:
1-) s. 31: törenle- ile
2-) s. 46 : ‘’ Bu rivayet doğruysa(!) Hz. Peygamber’ in ezan konusunda sahabeye sormasına gerek yoktur.’’ Cümlesi iki kez tekrar edilmiş.
3-) s.53: Birtakım kelimesi cümle sonu yanlış ayrılmış
4-) s. 58: ‘’… Hz. Peygamber’i çağının gerçekleriyle yargılamak
en doğrusudur.’’ ‘’Yargılamak ‘’ kelimesi yerine ’’ anlamaya çalışmak en
doğrusudur.’’ İfadesi daha uygun.
5-) s.163: ‘’… İslamlaşmanın hızlanmasına sebep oldu.’’ Sebep
oldu yerine vesile oldu ifadesi daha uygun.
6-) s.164: ‘’… Mekke’nin en önemli ileri gelenlerinden…’’ en
önemli sözcüğü gereksiz.
7-) s. 175: Heralius- Heraklius, Ebu Sülyan b. Harb- Ebu Süfyan
b. Harb
8-) s. 199: ‘’… Böyle bir abartılı rakamın…’’ abartılı böyle bir rakamın.
12
Vakidi, 493.
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
Kitap Tanıtımı
453
9-) s.223: ‘’… Hz. Peygamber’ in Hz. Ali ile özel bir konuşmak
yapmak istemesi…’’ konuşmak- yapmak
‘’… Muhtemelen ya Şia’ nın veya Emevilerin, dolaylı
olarak cebriyecilerin haklılığını ispata yönelik rivayetler olmalıdır.’’ Muhtemelen- olmalıdır
10-) s.235: ‘’… Kitabımızın yazıyla korunmasına ve kıyamete kadar bu koruma altında kalmasına neden oldular.’’ Neden oldular- vesile
oldular.
11-) s. 249: iftiramıdır? – iftira mıdır?
12-) s.258: ‘’ Ya Rasulallah! Benim için sende rağbet edilmeyecek
bir şey yoktur.’’ Rağbet edilecek olmalı
13-) s. 264: ‘’…Hz. Peygamber’ e komplo Kur’ an…’’ komplo kuran.
14-) s.318: icmanın- icmaın
15-) s. 319: ‘’ Aktardığımız iki görüşün sahipleri, rivayetin sahihliği üzerinde aynı kanaati taşımalarına rağmen, anlamına konusunda
farklı kanaatlere ulaşmışlardır.’’ Anlamına- anlama
Tarihte en çok tanınan, sevilen ve anılan insan hiç kuşkusuz
Hz. Peygamber’dir. Fakat Onu insanüstü bir varlık olarak gösterme çabaları, onu anlamamız ve anlatmamız açısından halledilmesi gereken bir
sorundur. Haddi zatında Onu efsaneleştirme gayretleri Kur’an ile de çelişmektedir. Kur’an, Hz. Peygamberin bizim aramızdan geldiğini, beşer
olduğunu bizden tek farkının kendisine vahyedilmesi olduğunu ifade
eder.13 Tabi ona vahyedilmesi onu bizden farklı kılan, taşlar içerisinde
yakut, elmas yapan bir durumdur. Olayın gerçek boyutu da bu şekilde
anlaşılmalıdır. Bir mucize aranacaksa Hz. Peygamberin yaşayışına çeşitli
vasıflarına bakmamız yeterli olacaktır.14
13
14
Kehf/ 110, Tevbe/ 128 .
Ahzab/ 21, Kalem/ 4.
454
Y. Lisans Öğr. Şehabettin Ertan Altunrende
Kitabın yeni olması, farklı bir üslubu mündemiç olması, zihinlerdeki Peygamber imajına farklı açılımlar getirmesi, Hz. Peygamber’i
hak ettiği noktaya getirmeyi amaç edinmesi sebebiyle tekrar tekrar
okunmalıdır.
Bu kitap, Hz. Peygamberi doğru bir şekilde anlatmayı, bize siyeri farklı bir gözle okumayı sağlayacak, alışılagelmiş siyer bilgilerimizi,
gözden geçirmememize ve yeniden değerlendirmemize imkân sağlayacaktır. Bu alanda yapılan dikkate değer bir çalışma olması sebebiyle İslam
Tarihi alanında belli bir birikime sahip okuyucu kitlesinin bu kitabı kütüphanelerine kazandırmaları faydalı olacaktır.
www.hikmetyurdu.com
www.hikmetyurdu.net
www.hikmetyurdu.org
Download