T.B.M.M. B : 19 24.12.1991 0:1 Bu düzende, yatırım da, üretim de pahalıdır. Bakınız, 400 milyon liralık bir fabrikayı, siz, her sene 100'er milyon lira yatırmak suretiyle bugünkü düzende dört senede kurarsanız ve bu­ nu yüzde lOOfaizle yapacak olursanız, dört yılda bu fabrikanın maliyeti 3 milyar 200 milyon lirayı bulur. Bu yüzde 100 faiz olursa 7,5 misli pahalanıyor demektir; yani, bu faizci düzende, 7 fabrika kuracağınız parayla bir fabrika kuruyorsunuz. Eğer faiz nispeti yüzde 100 değilde yüzde 50 olursa, bu takdirde, dört yılda bu fabrikanın maliyeti 1 milyar 850 milyon lira olur; yani, 4,5 misli pahalanır; yani, aynı parayla 4 tane fabrika kurabilecekken, bu faizci düzende yalnız bir tane fabrika kurabiliyorsunuz. Aynı şekilde, bütün maliyetlerin üçte biri faiz, üçte biri de vergi olduğu için, aynı işletme sermayesi ile, bu düzende ancak üçte bir üretim yapabili­ yorsunuz demektir. Yaptığım bu açıklamalarla bir kere daha görüldüğü gibi, bu düzen, müteşebbisin ayağını faiz ve vergi prangasıyla bağlıyor; mal satın alan fakir fukaranın sırtını da, gene vergi ve faiz bıçağı ile bıçaklıyor. Onun için, bu düzenden saadet beklemek büyük bir hatadır. Bu pranga­ ları, bu bıçakları kaldırmadan, ne müteşebbislerin önünü açabiliriz ne de vatandaşa nefes aldırabiliriz. Bu kapitalist düzen, bu faiz ve vergilerinden dolayı, yanlış faiz ve vergilerinden do­ layı işsizliği artırıyor, üretimi azaltıyor, tüketiciyi eziyor, rekabet gücü kalmıyor; bunun netice­ si olarak, ihracat azalıyor, ithalat artıyor ve dış ödemeler dengesi bozuluyor. Bunun sebebi, Türkiye'deki yüzde 120 faizdir. öbür taraftan, devlet fakir kalıyor. Çünkü, vatandaş fakirdir... Çünkü, teşebbüs yapıla­ mıyor... Çünkü, üretim azdır... Bu sefer, devlet, bütçe açığını kapatmak için fakir fukarayı bir kere daha, bu yüzden eziyor, işte 1991 bütçesinin hali; 125 trilyonun 45 trilyonu açık; 45 trilyo­ nu faiz; geriye üçte biri kalıyor. İşte biraz sonra konuşulacak bütçe, işte 1992 senesi bütçesi... Göreceksiniz, 270 trilyonluk bir bütçe gelecek, 90 trilyonu açık, 90 trilyonu bütçeden ödenen faiz olacaktır. Bu düzen yürümez. Bu düzen, mutlaka bir adil düzene çevrilmek mecburiyetindedir. Bu düzen israfı artırıyor, faizinden dolayı; çünkü, haydan gelen huya gidiyor. Bu düzen materyalizimle beraber yürüdüğü için israfı körüklüyor, bütün israflar masrafa yazılıyor, fakire ödetili­ yor; bunun için israfı körüklüyor. Düzen zaten tekelcidir; onun için büyük sermaye grupları istedikleri gibi fiyat uygulayabilmektedirler. Bu yüzden bu düzen israfı körüklemektedir. Bu düzen iç ve dış borçları artırıyor. Nitekim, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, bu düzende teşebbüs olmadığı, üretim olmadığı, yatırımlar, üretimler pahalı olduğu için ihracat yapılamı­ yor, ithalat artıyor ve bunun neticesinde de borçlar artıyor. Bakınız, bizzat bu önergeyi veren DYP Grubuna mensup arkadaşlarımız, bugün devletin 460 trilyon lira borcu olduğunu, her sene de 170 trilyon lira faiz ödemek mecburiyetinde kalındığını kendi önergelerinde ifade et­ mişlerdir. Bu neden oluyor; bu faizci düzende bu söylediğimiz sebepler bundan başka bir neti­ ce ortaya koymaz da onun için. Hemen burada şunu belirtmek istiyorum : Bakınız, bu düzen hakkında, ben değil, hepi­ mizin tanıdığı Amerikalı Maliyeci Galbraıth diyor ki : "IMF ile bir yere varılmaz. IMF özel . bankaların fedaisidir. IMF patentli yapısal uyum programlarının destekçisi olmanın hiçbir za­ man faydası yoktur. IMF bir yandan borç alınmasını teşvik eder, öbür yandan da borcunuzu ödemeniz için de baskı yapar." Bu düzenden, bu faizci düzenden saadet beklemek mümkün — 134 —