T.B.M.M. B : 35 2 0 . 7.1999 O:1 Bu iki savaş dönemi arasında ticarette görülen bu kısıtlamalardan, özellikle gelişmiş sanayi ülke­ leri şikâyetçiydiler; çünkü, sanayi üreüminin hızla geliştiği bu ülkelerde ekonomik hayatın canlılığı, büyük ölçüde geniş dış piyasaların varlığına bağlı bulunuyordu. O nedenle, Batılı ülkeler, daha İkinci Dünya Savaşı sona ermeden veya savaşın hemen sonrasında, çok yanlı bir uluslararası ticaret ve öde­ me sistemini gerçekleştirmek için harekete geçmişlerdir. Birinci evrensel yaklaşım GATT'ın doğmasına yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonraki uluslarası ekonomik ve malî sistemin temeli, bugün içinde yaşadığımız malî sistemin temeli, 1944'te toplanan Bretton Woods Konferanslarında atılmışür. Konferansların sonucunda kurulmasına karar ve­ rilen iki örgütten birisi olan Dünya Bankası, Avrupa ekonomilerinin onarımına katkıda bulunmak, da­ ha sonraları ise, az gelişmiş ülkelere kalkınma yardımı sağlamak; ikincisi olan Uluslararası Para Fonu da, uluslararası parasal ve malî sistemlerin düzenli biçimde işlemesini sağlamakla görevliydi. Uluslararası para sistemi ve dünya sanayi üretim alanlarında sağlanan işbirliği karşısında, ulusla­ rarası ticaretin serbestleştirilmesi yönünde de benzer girişimlere şiddetle gerek doğmuştu. Bu nedenle, bugün içinde yaşadığımız prosesin başlangıcı, 1947-1948 yıllarında Havana'da (Küba'da) toplanan el­ li kadar ülkenin temsilcileri, Uluslararası Ticaret Örgütü (İTO) adı verilen bir örgütün kurulmasını ka­ rarlaştırdılar. İTO Yasasında, örgütün temel görevinin, uluslararası ticarette gümrük tarifeleri ve öteki kısıtla­ maları kaldırarak, dünya ticaretinin serbesücştirilmesi olduğu açıkça belirtiliyordu; ancak, görevleri, ülkelerin iç ekonomik politikalarına karışma niteliği taşıdığı gerekçesiyle, İTO Sözleşmesi, başta ABD olmak üzere, bazı sanayileşmiş ülkelerin yasama organları tarafından onaylanmamıştır. Gerçek neden ise, serbestleştirmeden zarara uğrayacak yerli sanayii temsilcilerinin yaptıkları siyasal baskılar idi. Böylece, büyük ülkelerin onaylamamaları nedeniyle, İTO'nun kuruluş girişimi, daha baştan suya düşmüş oldu; fakat, diğer yandan da, ülkeler, dünya ticaretinin serbestleştirilmesine büyük ilgi duy­ maktaydılar. Bu nedenle, İTO'nun kuruluş görüşmeleri tamamlanmadan, belirli mallar üzerine tarife indirimlerinde bulunmak için birbirleriyle anlaşmışlardı. İTO'nun, ulusal parlamentolar tarafından onaylanmasına kadar geçecek sürede, bu indirimleri uy­ gulamaya koymak için bir genel anlaşma yapılmış ve indirimler, üyelerin tümüne yaygınlaştırılmıştı. Bu anlaşmanın, üye ülke parlamentolarınca onaylanması gerekmiyordu. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) işte böyle doğmuştur. Bir tarife sözleşmesi olan GATT, 1948 yılında faaliyete geçti. Geçici olması öngörülmekle birlik­ te, giderek süreklilik kazanmıştır. GATT, dünya ticaretini serbestleştirme çabalarını, üye ülkeler arasında belirli aralıklarla yapılan çok yanlı görüşmeler yoluyla sürdürmüştür. Görüşme tekniği ise, karşılıklı ödün prensibidir. Şöyle ki: Belirli malların önemli ihracatçısı olan ülke veya ülke grupları, başlıca ticaret ortaklarından, onlara sat­ tıkları mallar üzerinde gümrük indirimleri talep ederler. Karşı tarafa, onlar da kendi mallanndan ödün verirler. Bu karşılıklı ödün ve talepler, ülkeler arasında dengeli bir pazarlık ortamı yaratmakta ve so­ nuçta, her taraf, bir diğerine, bir dizi mal üzerinde tarife indirimlerini uygulamayı kabul etmektedir. Karşılıklı ödün ilkesinin bir istisnası, az gelişmiş ülkelerle ilgiliydi. Bu ülkeler, son yapılan Uru­ guay toplantılanna kadar, karşılık olarak bir tarife indiriminde bulunmadan, ödünlerden yararlanıyor­ lardı; ancak, sözü edilen son GATT toplantısında alınan kararlarla, azgelişmiş ülkelerin tarife indirim­ lerine katılmalan gerekmektedir. Bugün, GATT'ın temel prensiplerini, kısaca özetleyecek olursak: 1- Üye ülkeler arasındaki ticarette ayınmcılık yapmamak. Yani, üye ülkeler, gümrük tarifelerini birbirlerine karşı farklı biçimde uygulayamazlar. Bir başka­ sına bir tarife indirimi tanınmışsa, diğer bütün üye ülkeler de bundan yararlandırılırlar. - 421 -