M. Meclisi B : 54 zurunuza, tükenmez gibi görünen birtakım

advertisement
M. Meclisi
B : 54
zurunuza, tükenmez gibi görünen birtakım gö­
rüşmeleri bitirmek üzere gelmiş değilim. Bun­
lar bitmiyecektir, vatan sathında da meydan
meydan, salon salon görüşülmeye devam ede­
cektir ve ne kadar açıklamalar yapılırsa ya­
pılsın, meseleler ne kadar vuzuha kavuşturulur­
sa kavuştururlsun, bizim siyasi hayatımızda ge­
lenek haline gelmiş, tekrarlama, gerçek o olsa
da, gerçek o olmasa da tekrarlamadan ümidetme ameliyesi devam edecektir. Onun içindir ki,
2 Haziran 1968 tarihine kadar basınımızı, rad­
yolarımızı, umumi efkârımızı 75 gündür devam
eden konuşmaların doğrultusunda, istikametin­
de işgal etmeye devam edeceğiz.
Muhterem milletvekilleri; bu görüşmelerin
geçen senekinden, geçen seneki görüşmeledren,
evvelki seneki görüşmelerden büyük farkları
vardır. Hele geçen seneki görüşmelerden büyük
farkları vardır. Bunu siyasi hayatımızın bir ge­
lişmesi olarak addetmek yanlış olmıyacaktır. Si­
yasi hayatımız, çok partili hayata girdiğimiz
günden bu yana, çeşitli kademelerden geçmiş
geliyor. 22 sene gibi birçok partili hayat dene­
mesi uzun bir zaman değildir. Bunu daha evvel
de huzurunuzda ifade etmiştim. «Niçin şunu ya­
pamadık, niçin bunu yapamadık, niçin şunu ger­
çekleştiremedik..» Bu güzel bir çaba.. Ama bu
çabaları öyle ölçüsünde tutmaya ve öyle ölçü­
sünde bırakmaya medburuz ki, onları hiç yapa­
maz hale gelmiyelim de, yapabilir halde devam
edelim.
Muhterem milletvekilleri; huzurunuzda ko­
nuşurken, yine konuşmamın giriş kısmında şu­
nu ifade etmek istiyorum; iktidarlara çatmak
âdetir. Muhalefet partilerinin iktidarlara çat­
masını yadırgamıyoruz. İktidarları kendi üslûp­
larına, kendi tarzı beyanlarına, kendi ifadeleri­
ne göre tenkid etmelerini katiyen yadırgamıyo­
ruz. Hattâ bunu, demokratik hayatımız için bir
mevcudiyet, bir hayatiyet kabul ediyoruz. Biraz
evel de arz etiğim gibi, bütün bunların haka­
ret, tezyif, tahkir halini alması, üzerinde duru­
lacak noktadır. Ümidediyorum ki, bu hususları
muhterem heyetinizin bütün azaları müşahede
etmişsinizdir. Hakaret etmeden, tezyif etmeden,
tahkir etmeden de bâzı şeyler söylenebilir. Bu­
nu söylemeye alışmaya da mecburuz.
Mesele; lisanın sertliği, yumuşaklığı mese­
lesi değildir. Mesele; tutumun sertliği, yumu­
şaklığı meselesi de değildir. Mesele; sert muha-
28 . 2 . 1968
O :2
lefet yapmak, yumuşak muhalefet yapmak da
değildir. Mesele; medeni ve ölçülü olmaktır, ik­
tidar olarak, gayet tabiî ki muhalefet partileri
iktidardan birçok şeyleri isterken, bizim
de muhalefet partilerinden istediğimiz, as­
gari sayıda bile olsa, bâzı hususlar ola­
caktır., ki, bir müşterek anlayış içerisin­
de bu diyalogu tesis edebilelim. Aksi tak­
dirde bir müşterek anlayışa varmamıza imkân
yoktur.
Bu Meclisin güzel çatısı altında faili meçhul
suçlar ortaya atıldı. Bunları sayıp dökecek
değilim. Birçok kereler söyledik; kanun dev­
letinde faili meçhul suçlarla iş görmek imkânı
yoktur. Faili meçhul suçlar, kanun devletini
kanun devleti olmaktan çıkarır, bir siyasi terör,
bir tedhiş devleti haline getirir. Onun da ka­
nunlarla irtibatı kesilir. Bunların içerisinde
hakikaten bir süreden beri memleket sathında
yayılmakta olanları vardır. Vurguncular, soy­
guncular, sömürücüler.. Bu şekilde devam ede
giden bir zincir var orta yerde. Birçok kereler
solduk; kolektif ceza olmaz, vurguncu kimdir,
soyguncu kimdir, söyleyin bunları.. Bunlar suç­
tur çünkü. Bunları faili meçhul olmaktan kur­
taralım da birçok Türk vatandaşı, acaba ben
miyim diye bir zehap altına girmesin, dedik.
(A. P. sıralarından «Bravo» sesleri, alkışlar).
Muhterem Milletvekilleri; yine bu kürsüler­
den, ümidediyorum ki, önümüzdeki senelerde
iddia olmaktan çıkacak bâzı şeyler söylendi:
Anayasa ile iktidar arasında gerginlik olmuş,
yok; Hükümet rayına oturmuş mu, oturma­
mış mı?. Bunun gibi birtakım hususlar bu kür­
sülerden ifade edilmiştir, zabıtlarda vardır. Söy­
lediğim her tâbir zabıtlardan alınmıştır. Ümi­
dediyorum ki, bu münakaşalar; bu şekildeki
idialarla ortaya konan münakaşalar bundan
sonraki müzakerelerimizde biraz daha şidde­
tini, hattâ mümkünse kendisini kaybettirsin.
Muhterem milletvekilleri; münakaşaların
büyük bir kısmı, değişik kıstaslar kullanılma­
sından ve değişik değer hükümlerinden ve de­
ğişik hedeflere varılmış olmaktan doğuyor. Vu­
zuha varabilmemiz için herkesin kıstaslarını,
değer hükümleri ve hedeflerini ortaya koyması
şarttır.
Bir diğer münakaşa selböbi ise, Anayasanın
anlaşılma tarzından doğuyor. Anayasayı her­
kes istediği gibi anlamak durumunda değildir.
694 —
Download