davranış bilimleri

advertisement
Yrd.Doç.Dr. Nilüfer YÖRÜK KARAKILIÇ
nilyoruk@aku.edu.tr
Davranış ve Şekilleri
 Davranış, organizmanın bir uyarım karşısında ilgili
bütün organlarıyla verdiği cevaptır. Başka bir tanımla
davranış, organizmanın belirli uyarıcılara karşı
gösterdiği tepki olarak tanımlanır.
 Davranış olgusunu uyarıcı, organizma ve tepki
arasındaki karşılıklı ilişkilerin bir sonucu olarak
değerlendirmek mümkündür.
 1. Uyarıcı
 İnsan organizmasındaki gözlenebilen, kaydedilebilen
ve ölçülebilen değişikliklere neden olan her etken bir
uyaran olarak kabul edilebilir. İnsanın kendi iç alemi
ile dış evrenin den kaynaklanan sayısız uyarıcılar, duyu
hücrelerinden oluşan çeşitli duyu alıcılar tarafından
beyne ulaştırıldığı zaman, organizmada bir takım
değişiklikler ve tepkiler zinciri ortaya çıkmaktadır.
 Mesela, ışık dalgalarını göz, ses dalgalarını kulak,
dokunma duyularını deri, tat duyularını dil, koku
duyularını burun, beden pozisyonuyla ilgili verileri
kas, kiriş ve eklemlerde yer alan kinetik alıcılar, beden
dengesinin sağlanmasıyla ilgili duyuları iç kulaktaki
yarım daire kanalları toplamaktadır. Bu anlamda duyu
organları ya da diğer alıcı hücreler tarafından derlenen
veriler, sinir sistemince sinirsel enerjiye çevrilmesiyle
zihinde bir takım psikolojik işlemlerden sonra algısal
ürünler haline dönüşürler.
 İnsan beyninin alıcı hücrelerin topladığı verileri,
bireyin iççinde bulunduğu ihtiyaçları, amaçları,
beklentileri, geçmiş yaşantıları ve diğer sosyo-kültürel
etkenleri de hesaba katarak seçme ve örgütleme
işlemlerine algılama adı verilmektedir.
 2. Tepkiler
 İnsan organizmasının dış uyaranlardan kaynaklanan
bedensel ya da ruhsal değişim yaşaması olarak
tanımlanır. Açık ve kapalı olarak iki kısımda ele
alınabilir. Açık tepkiler, konuşma, yürüme, oturma vs.
gibi bir takım değişikliklere yol açan eylemlerden
oluşur. Kapalı tepkiler ise, uyaran karşısında yüzünü
kızarması, kaşların çatılması, sevinme, kıskanma, ağrı
çekme gibi belirli eylem ve hareketi gerektirmeyen
ancak bazı belirtileri dışa vuran davranışlardır.
Davranış Bilimleri
 Davranış etkiye karşı tepki ve canlıların gözlenebilen
faaliyetleridir. Bu anlamda davranışların çeşitli
yönlerini inceleyen bilimlere davranış bilimleri denir.
Bu bilimler davranışları bilimsel açıdan yani sebepsonuç ilişkisi içerisinde inceler.
 Davranış bilimleri canlıların hareketlerini, davranış
biçimlerini incelerken bu davranışların meydana geliş
şeklini, değişimini, sebeplerini ve devamını açıklamaya
çalışırlar.
 Davranışlar esas olarak insanla ilgili bütün bilimlerin
alanına girdiği halde (ekonomi, tarih, hukuk, biyoloji,
beşeri coğrafya, siyaset vs.) en çok sosyoloji, psikoloji
ve antropoloji bilimleri tarafından konu edinilmiştir.
 Bu disiplinlerden her biri insan davranışlarını
kendilerine göre ele almakta ve çözüme ulaşmaya
çalışmaktadır. Yani bu bilimlerin diğerlerinden farkı
davranışları doğrudan ele almış olmalarıdır.
 Davranışların bir kısmı objektif yani ölçülebilir
özelliktedir. Jest ve mimikler kan dolaşımı gibi.
Bazıları ise doğrudan ölçülemez yani sübjektiftirler.
Ağrı, acı, ızdırap, aşk, kin, nefret vs. gibi. Davranışlar
doğru, yanlış, normal, anormal, iyi , kötü olarak
toplumdan topluma farklılık gösterirler.
 İnsan davranışları iki şekilde kazanılır ve geliştirilirler.
Bunlar;
 1. Doğum öncesi davranışlar
 2. Doğum sonrası davranışlar
1. Doğum öncesi davranışlar
 Bunlar primer tipte davranışlardır. Mesela anne
adaylarının doğum öncesi bebeğin kıpırtılarını
hissetmesi gibi. Buradan anlaşılmaktadır ki insanda
bir kısım davranışlar potansiyel olarak mevcuttur.
Emme, yeme, solunum gibi davranışlar bu türdendir.
2. Doğum sonrası davranışlar
 Bu davranışlar çevreden kazanılan davranışlar olduğu
için bunlara sonradan kazanılan davranışlar denir.
Örneğin, paylaşma duygusu, örf, adet, sosyalleşme ve
arkadaş edinme gibi. Buradan şu anlaşılıyor ki insan
geliştikçe ve olgunlaştıkça psiko-sosyal davranışlar,
biyolojik davranışlar karşısında bir üstünlük
göstermektedir.
 Davranış denilince temelde organizma
anlaşılmaktadır. Organizma ise canlılık taşıyan varlık
veya organlarla sistemlerin bir bütünlük göstermesi
demektir. Bu davranışın başlayabilmesi için içten gelen
bir uyarımın olması gerekir. Yani iç itici güç olmadıkça
davranışın başlaması mümkün değildir.
Davranış Bilimlerinin Birbiriyle
İlişkisi
 Davranış bilimlerinden her biri insanın faaliyetlerini
farklı açıdan ele aldıkları için, aralarında kesin bir sınır
çizilemez. Bunun nedeni insan davranışlarının
kompleks olmasıdır.
 1. Sosyoloji
 2. Psikoloji
 3. Antropoloji
 1. Sosyoloji
 Sosyal ilişkilerle, bunların teşkilatlanma şeklini
inceler. İnsan davranışlarını topluma yönelik modele
uygun ve örnekleşmiş tavır ve hareketler olarak
değerlendirir.
 2. Psikoloji
 Bir tek insanın davranışlarını ve ruhsal olaylarını
inceleyen bilim dalıdır. Bu açıdan bakıldığında
psikolojinin konuları arasında, motivasyonlar,
heyecanlar, öğrenme, düşünme, algılama ,zeka,
tavırlar, kanaatler vs gibi davranış konuları yer
almaktadır.
 3. Antropoloji
 İnsan ve ona yakın canlı türlerini ele alarak inceleyen
ve karşılaştıran bilim dalıdır. Antropoloji insanların
biyolojik yapılarını ve diğer canlılar arasındaki yerini,
önemini, farkını inceler. Ayrıca antropoloji, günümüze
kadar gelmiş geçmiş bütün kültür ve medeniyet
kalıntılarını ve teknoloji biçimlerini çeşitli yönlerden
değerlendirmektedir. Bu bilim dalı insanı incelerken
yeryüzünde halen yaşamakta olan toplumların çevre
üzerine etkileri ve ilişkilerine de değinmekte, coğrafi
ve sosyal çevrenin insan için önemini vurgulamaktadır.
Davranış Bilimlerinin Tarihi
 Davranış bilimlerinin tarihi insan tarihine eşittir. İnsan
tabiatta göründükten sonra her olayın meydana geliş
sebebini merak etmiş, olayların karşısında pasif
kalmamıştır. Böylece çeşitli bilimler doğmuştur.
İnsanların yeryüzünde sayıları arttıkça ilişkileri de
artmış ve o güne kadar kullanılmayan kaynaklar
değerlendirilmeye başlanmıştır. Buna bağlı olarak
çeşitli medeniyetler meydana gelmiştir.
 İlk medeniyetlerin su kenarlarında meydana gelmesi,
tarıma uygun alanların insan hayatının
kolaylaşmasında önemini ortaya koymaktadır.
 Daha önce avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insan artık
çevresine hakim olmaya başlamış böylece sosyal
ilişkiler ortaya çıkmıştır.
 İnsanın faaliyetlerini tutum ve davranışlarını anlama
amacını güden çeşitli bilim dalları, insanla başlamış ve
özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra gelişme
göstermişlerdir. Davranış bilimlerinin temeli olan
sosyoloji, psikoloji ve antropoloji alanında çalışmalar
da bu dönemde başlamıştır.
Davranış Bilimlerinin Metotları
 Metot, bilimlerin doğruya ulaşmak için kullandıkları
kurallardır.
 A. Gözlem ve deney
 Olayların meydana geliş şekline karışmadan olduğu
gibi değerlendirmektir. Mesela çocukların paylaşma
özelliğini anlamak için onları oyun oynarken
seyretmek gerekir. Ayrıca tabiat olaylarını laboratuarda
tekrar etmeye deney denir.
 B. Görüşme
 Davranışların çözümlenmesi için, uzmanların fertlerle
konuşma yapması ve problemlerini çözümlemesidir.
 C. Test
 Bireylerin belli özelliklerini( yetenek, zeka, başarı,vs.)
ölçmek için düzenlenen bir ölçü tekniğidir.
 D. Tümevarım
 Zihnin özelden genele, prensiplerden kanunlara
varmak için gösterdiği çabadır.
 E. Tümdengelim
 Bir olay hakkında elde edilen genel prensibi özel
olaylara uygulamaktır.
Davranış Bilimlerinin Temel
Kavramları
 1. Davranış
 İnsan davranışları çok çeşitlilik gösterir. Davranış
bilimlerinin en başta gelen konusu insan
davranışlarıdır. İnsan davranışı hakkında bazı
varsayımlar oluşturulmuştur. Bunlar,
 İnsan davranışı nedenlidir.
 İnsan davranışı güdülüdür.
 İnsan davranışı hedefe yöneliktir.
 Bu varsayımları dikkate aldığımızda davranışın rast
gele olmadığı ayrıca herhangi bir neden olmadan
davranışın oluşmayacağı düşüncesi doğrulanmaktadır.
Çünkü insanın davranışta bulunması için dışsal ve
içsel bir uyarı gerekmektedir.
 Davranış bilimcilere göre, insanın davranışta
bulunması için bir uyaranın olması gerekir. Uyarıcı
geldiğinde insan davranışta bulunur.
 Uyaran
Organizma
Tepki
Davranış
 2. Motivasyon
İnsanların, toplumun, grupların veya kurumların
amaçları doğrultusunda çalışmaları için onların
motive edilmesi gerekir. Çünkü motive edilen birey
zevkle işini yapar ve bu da hem kendisinin hem de
kurumun verimliliğini olumlu yönde etkiler.
 Motivasyon işin yapılması konusunda bireyin
davranışlarını tanımlar. Her insan davranışının
arkasında bir istek ve önünde bir amaç vardır. Amaca
ulaşmak için insanın isteklerinin doyurulması gerekir.
İstekleri karşılanan birey kurumun amaçlarını
gerçekleştirmek için daha çok çaba gösterir.
 3. Kişilik
 Kişilik, bir bireyin bütün ilgilerinin, yeteneklerinin,
konuşma biçiminin, tutumlarının, dış görünümünün
ve içinde bulunduğu ortama uyum şeklinin tüm
özelliklerini kapsayan bir kavramdır. Bireyin kişiliği,
hem çevrenin hem de kalıtsal özelliklerinin etkisiyle
oluşur. Toplum, bireyin doğuştan getirdiği özellikleri
bir kuyumcu ustalığıyla işleyerek onun kişiliğinin
tamamlanmasına yardımcı olur.
 4. Sosyal Grup
 Sosyal grupların davranış bilimleri açısından çok
önemli olmasının nedeni, insan davranışlarının daha
kolay anlaşılmasına yardımcı olmasıdır. Çünkü
insanlar başkaları tarafından etkilenerek bir çok
davranış gerçekleştirirler.
 Ortak bir amaç, ihtiyaç, inanç ve düşünce sistemi
etrafında iki yada daha çok insanın karşılıklı ilişki içine
girmeleri sosyal grubun oluşmasına zemin hazırlar.
 5. Rol
 Rol kavramı farklı düzeylerdeki sosyal olayları
birbirine bağlayan önemli kavramlardan biridir.
 Rol, belirli statülere sahip bireylerden istenen ve
beklenen davranışlar bütünüdür.
 6. Yetki
 Organizasyonlarda yetki, bireylerin davranışlarını ve
kaynakların kullanımını kontrol edici ve etkileyici
yasal bir güçtür.
 Davranış bilimleri uzmanları yetki konusunda birçok
araştırma yapmışlardır. Neticede, insanların farklı
kişilik yapılarından dolayı yetki sahibi olma ve yetkili
karşısında farklı davranışlar sergiledikleri
bulunmuştur.
 7. Yönetim
 Yönetim, başka insanlar vasıtasıyla iş görmektir.
 Yönetim, üretim faktörlerini verimli bir şekilde bir
araya getirme faaliyetidir.
 8. Liderlik
 Lider, grubun amacını belirleyen, grup içi iletişimi
sağlayan, yaratıcı, örgütleyici ve düzenleyici kimsedir.
Liderlik ise, insanları belirlenen amaçlar
doğrultusunda harekete geçirme yeteneğidir.
 9. Çatışma
 Çatışma, iki yada daha fazla kişi veya grup arasında
çeşitli kaynaklardan doğan anlaşmazlıklar bütünüdür.
 10. Güç
 Güç, başkalarını etkileyebilme kapasitesidir. Daha
geniş bir tanımla, bir insanın kendi emirlerini veya
istediği bir kuralı uygulaması için başkasını etkileme
yeteneğidir. Eğer bir insan kendi istekleri
doğrultusunda başkalarının hareketlerini
etkileyebiliyorsa bu kişinin güç sahibi olduğunu
söylemek mümkündür.
 Güç alanı, bir kişinin etkileyebileceği insanların
toplamı
 Gücün konusu, kişinin başkalarını hangi konularda
etkilediğini açıklar.
 Gücün kaynakları, insanın başkalarını etkileyebilmek
için hangi kaynaklardan istifade ettiğini ifade eder.
 11. Otorite
 Max Weber’e göre otorite, organizasyon ve grup
üyelerinin şartsız ve istekli olarak yönetici veya
liderlerin emirlerine uymalarıdır.
 Otorite, organizasyon ve grubun yöneticiye verdiği
emir verme ve emrin gereklerini yerine getirmeyi
bekleme hakkıdır.
 Otorite gücün kurumlaştırılmış halidir. Güç bir şeyi
yapabilme yeteneğiyken, otorite bir şeyi yapabilme
hakkıdır.
 12. Norm
 Sosyal normlar, toplumsal yaşam içindeki bireylerin
nasıl hareket edeceğini belirleyen yazılı ve yazılı
olmayan kurallar topluluğudur.
 Sosyal normları, örfler, adetler, gelenekler, görgü,
ahlak ve hukuk kuralları oluşturmaktadır.
 13. Statü
 Bir kişinin sosyal sistem içindeki mevkii ve bu
mevkiinin belirlediği hak ve görevleri ifade eder.
 Statü biçimsel ve biçimsel olmayan şekillerde
görülebilir. Biçimsel statü, bir örgütün otorite
yapısının belirlediği sıralamaya göre oluşturulur.
Biçimsel olmayan statü ise, bireylere kendilerine
duyulan sevgi ve sempati nedeniyle yakıştırılan sosyal
dereceyi ve pozisyonu belirler.
Download