cahillerinizden koruyunuz!" dedi... (İslam Tarihi/Kerbela Faciası: 172-173; îbn'ül-Esir:4/78);... HAZRET-İ HÜSEYN'İN ŞEHADETİ "Sağından ve solundan Hazret-i Hüseyn'in (as) üstüne hamle üstüne hamle yapılıyordu. O, sağındakilere hamle yapıyor, onları dağıtıyordu; daha sonra soldakilere de hamle yapıyor, onları da dağıtıyordu.Oğlu, ailesi ve tüm eshabı öldürülmüş, yara-bere içinde ve aç-susuz eli-kolu kırılmış olduğu halde, onun kadar kendisini üzüntüye kaptırmayan, hareketsiz kalakalmayan ve eşsiz bir cesaretle tek başına ileri atılan bir kişi daha görülmemiştir. Kendisini saran piyade birlikleri, arslan saldırısına uğramış keçi sürüleri gibi sağından ve solundan bozulup darma-dağın oluyordu. Küfe leşkerleri ise, dört tarafını vahşice kuşatmış, her taraftan saldırıyı sürdürüyor, o Yüce Server'i ok-kılıç ve mızrak yağmuruna tutuyor, şehid etme yarışı içerisinde bulunuyorlardı... İşte, Hazret-i Hüseyn (as), bu feci durumda iken Hazret-i Zeyneb: "Ah! Keşke, gökyüzü yerin üzerine kapanıverseydi!..." diyerek, meydana çıktı ve karşısında Ömer b. Sa'd'ı (Allah'ın sonsuz la'neti onun ve yandaşlarının üzerine olsun!) görünce: "Ey Ömer! Ebu Abdullah, senin gözünün önünde ve sen ona bakıp-dururken böyle öldürülecek mi?..." diye bağırdı. Ömer'in gözleri yaşardı, göz yaşlarını tutamadı, yanakları ve sakalının üzerine aktı!.. (Hayret!...) Ve yüzünü, Hazret-i Zeyneb'den başka tarafa çevirdi... Hazret-i Hüseyn'in (as) üzerinde ipek bir cübbe bulunuyordu. Başı sarıklıydı ve saçlarını kınalamıştı. Piyade olarak, kahraman atlılar gibi savaşıyordu; atılan oklardan korunuyor, gediklerden faydalanıp fırsatları değerlendiriyor, atlılar üzerine hamleler yapıyor ve şöyle söylüyordu: "Hep birlikte beni öldürmek için mi bir araya gelmiş bulunuyorsunuz? Vallahi, benden sonra kullarından kimi öldürürseniz, Allah, hiçbir şekilde beni öldürdüğünüz kadar gazaba gelmeyecektir. Vallahi Allah, benden sonra kullarından öldüremeyeceğiniz bir kulu, benim öldürülüşümden dolayı size gazap ettirip-mûsallat edecektir. Allah‘a