Çevre Etkenlerinin Kalıtımdaki Rollerine Örnekler Bir canlıda karakterlerin oluşumunu genetik yapı ve çevre koşulları etkiler. Canlıda görülen özelliklerin bazıları sadece kalıtsal olmasına rağmen, bazıları kalıtım ve çevrenin karşılıklı etkileşimiyle ortaya çıkabilir. Çevre Etkenlerinin Kalıtımdaki Rollerine Örnekler Farklı ortamlarda yetiştirilen tek yumurta ikizlerinde boy, kilo, zekâ seviyesi gibi özelliklerde farklılık olduğu gözlenmiştir. Yine Sirke sinekleri 16 C nin altında yaşarlarsa normalde kıvrık kanatlı olmalarına rağmen düz kanatlı olurlar. Ancak altı parmaklık,göz rengi,kan grubu gibi kalıtımsal olaylar çevre etkisi ile değişmez Karakterlerin oluşmasında etkili olan faktörler Karakter : Kalıtım ve çevrenin etkisiyle canlıda ortaya çıkan özelliklere denir.Göz rengi, boy uzunluğu, kan grubu, deri rengi, dil yuvarlama vb. 1-Kalıtım : Çevrenin etkisi olmadan DNA üzerinde bulunan genlerin etkisiyle ortaya çıkan karakterlerdir. Kan grubu, göz rengi, renk körlüğü, kısa parmaklılık, insanların hastalıklara karşı antikor üretmeleri vb. 2-Kalıtım + Çevre : Bazı karakterlerin ortaya çıkması genler ile çevre arasında etkileşim sonucu oluşur. MUTASYON: Genlerde meydana gelen kalıtsal değişikliklere mutasyon denir. Mutasyon, radyasyon ve bazı kimyasal maddelerin etkisiyle de meydana gelebilir.Vücut hücrelerindeki mutasyonlar kalıtsal olmadıkları halde üreme hücrelerindeki mutasyonlar kalıtsaldır. DNA hücre bölünmeden önce kendini eşlerken bir hata yaparsa üzerindeki genlerde hatalar oluşacağından canlının özellikleri değişebilir. MUTASYON: Mutasyonlar genellikle öldürücüdür. Çok azı canlının daha iyi özellikler kazanmasına sebep olur. Radyasyon veya çeşitli kimyasal maddeler alan bir kişinin kendiside bundan olumsuz etkileneceği gibi genleriyle bu olumsuzluk çocuklarına da geçebilir MUTASYON: Mutasyonlar gen yapısında meydana gelen değişmelerle oluşabileceği gibi kromozom sayısı ve yapısında meydana gelen değişmelerle de oluşabilir. Mutasyona neden olan etkenlere mutajen denir. X ışınları, kimyasal maddeler, radyoaktif ışınlar, sigara katranı gibi etkenler mutajendir. MUTASYON: Faydalı mutasyonlar yeni kalıtsal özelliklerin oluşmasına neden olur. Bu durum çok uzun bir süreç sonunda bir türden alt türlerin oluşmasına neden olabilir. Bu şekilde canlıların çeşitliliği artar. Mutasyonlar, bir canlının DNA sı üzerinde yani genetik bilgileri üzerinde meydana gelen değişikliklerdir. MUTASYON: Mutasyonlar "nokta" mutasyonu ve "kromozom" mutasyonu olmak üzere ikiye ayrılır. "Nokta" mutasyonları, DNA nın yalnızca çok kısıtlı bir bölümünde meydana gelen mutasyonlardır. Bir veya birkaç baz sırasının kopması veya yerlerinin değişmesi nokta mutasyonlarına örnek verilebilir. Kromozom mutasyonları Kromozom parçalarının yer değiştirilmesi, parça ayrılması, ters dönmesi, koptuğu yere bağlanması şeklindedir. Çoğu öldürücüdür Mutasyonların günümüzdeki en iyi örneklerine Down sendromu, Palindromi(altı parmaklılık), Albinizm (Beyaz saç ve beyaz tenlilik) ve Kan kanserini verebiliriz. Kromozom mutasyonları Zaman zaman televizyonlarda görmüşsünüzdür, 6 ayaklı koyun, iki başlı sığır veya yapışık ikizler. Bu canlıların hepsi mutasyonlar sonucunda sakat kalmışlardır. Özellikle "Çernobil" faciasından sonraki kuşaklarda korkunç derecede sakatlıklar görülmüştür. Mutasyona uğramış bir domuz Mutasyona uğramış bir çocuk MUTASYON: Yüksek ısı, radyasyon, kimyasal maddeler, U.V, mor ötesi, kızıl ötesi ışınlar X ışınları, α , β ışınları. vb. etkilerle oluşur. Genlerin yapısı değişir. Mutasyon vücut hücrelerinde meydana gelirse kalıtsal değildir. Kalıtsal olabilmesi için eşey hücrelerinde olması gerekir. Mutasyona uğrayan gene mutant gen denir. MODİFİKASYON Canlılarda çevre etkisiyle meydana gelen kalıtsal olmayan değişikliklere Modifikasyon denir. Kalıtsal değildir. Genlerin yapısı değil, işleyişi değişir. Isı, ışık, besin, nem, basınç, yer vb. etkilerle fenotipte değişiklikler olur. Modifikasyona neden olan faktörler ISI : Himalaya tavşanlarında kürk rengi beyazdır. Eğer tüyler kesilip buraya buz parçası konursa çıkan tüyler siyah olur. Çuha çiçeği 30-35ºC sıcaklıkta beyaz çiçek açar. 15-20ºC sıcaklıkta kırmızı renkli çiçekler oluşur. Modifikasyona neden olan faktörler BESİN : Dişi arılar arı sütü ile beslenirse kraliçe arı , çiçek tozu (polen) ile beslenirse işçi arılar oluşur. IŞIK: Işık olmadığı zaman bitkilerde klorofil oluşmaz. Bitki beyaz renkli (Albino )olur. SICAKLIK: İnsan derisinin yazın bronzlaşması. TOPRAK: Ortanca çiçekleri asitli toprakta kırmızı. bazik toprakta mavi çiçek açar. BASINÇ: Karahindiba bitkisi dağda yetişirse kısa boylu, ovada yetişirse uzun boylu olur. ADAPTASYON: Canlıların sahip olduğu karakterleri ile ortama uyum sağlamalarıdır. Kalıtsaldır. Çevre şartlarına bağlı olarak yeni karakterler oluşmaz ve karakterlerinde değişme olmaz. Develerin su ve besin depo etme özelliği. ADAPTASYON: Kaktüsün su depo etme özelliği ve sıcağa dayanma özelliği çölde yaşama imkanı verir.Nemli yerlerde bu özellik değişmez. Göz bebeğinin ışıkta küçülmesi, az ışıkta büyümesi. Bukalemun’un bulunduğu ortama göre renk değiştirmesi. Adaptasyon gende var olan karakterlerin açığa çıkmasıdır. VARYASYON: Canlılar arasında görülen çeşitliliğe denir. Varyasyona neden olan faktörler: 1) Modifikasyon 2) Mutasyon 3) Eşeyli üreme : Mayoz bölünmedeki krossing-over, ayrılmama, döllenme Canlıların Çeşitliliği (Türler) Canlılar, hayvanlar ve bitkiler olmak üzere 2 gruba ayrılır. Bunlarda kendi aralarında benzerlik ve farklılıklar dikkate alınarak tekrar sınıflandırılır. Canlı türleri arasında farklılıklar olduğu gibi bir türün bireyleri arasında da farklılıklar görülebilir. Canlıların Çeşitliliği (Türler) Bu çeşitliliğin nedeni eşeyli üremedir. Çünkü üreme hücrelerinin oluşturulmasında anne ve babadan gelen kromozom çiftleri arasındaki bilgi alış verişi üreme hücrelerindeki çeşitliliği arttırır. Bu durum aynı türün bireyleri arasında çok değişik karakterlerin ortaya çıkmasına neden olur. Canlıların Çeşitliliği (Türler) Yeryüzünde yaşayan milyonlarca canlı türü vardır. Ortak atadan gelen, benzer yapı ve özelliklere sahip, kısır olmayan canlılar oluşturan canlı topluluğuna tür denir. Örneğin; insanlar, aslan, kutup ayısı, leylek birer türdür. Bu canlı türlerinin hepsi yaşadığı ortamla uyum içerisindedir. Örneğin bir çöl faresi çöl ortamına, bir penguen kutup şartlarına göre donatılmıştır. Canlıların Çeşitliliği (Türler) Farklı türler arasında hem görünüm hem de genetik bakımından farklılıklar olmakla birlikte aynı türe ait birey arasında da önemli farklılıklar bulunur. Çöl tilkileri ile soğuk bölgelerde yaşayan tilkiler arasında, kulak, kuyruk ve ayak uzunlukları, vücut hacmi ve kürk yapıları bakımından farklılık vardır. Canlı Çeşitlerinin Farklılık, Benzerlik ve Değişmelerine Örnekler Belli bir çevrede yaşayan bir türün bireyleri arasında, ortak atadan gelmiş olmaktan kaynaklanan pek çok benzerlik vardır. Ancak bu topluluğa dışarıdan yeni bireyler gelmesi veya mutasyon gibi faktörlerle benzerlikler azalabilir Canlı Çeşitlerinin Farklılık, Benzerlik ve Değişmelerine Örnekler 1850’li yıllara kadar Manchester bölgesinde güve kelebekleri açık renkliydi. Bu kelebekler açık renkli ağaç gövdelerinde kuşlar tarafından fark edilmiyordu.1850’li yıllardan sonra sanayi devrimiyle, kirliliğe duyarlı likenlerin yok olması, ağaç gövdelerinin is ve kurumla kaplanması sonucu beyaz güve kelebekleri kolayca fark edilmeye başlandı. Canlı Çeşitlerinin Farklılık, Benzerlik ve Değişmelerine Örnekler Ortama uygun rengi olan siyah güve kelebekleri kuşlar tarafından fark edilmediği için çoğalmaya devam ederken beyaz güve kelebeklerinin sayısı sürekli azalmıştır. doğal seleksiyon Çevre şartlarına uyum sağlayamayan canlıların yok olmasına doğal seleksiyon denir. Doğal çevrede güçlü canlıların zayıfları yok ederek yaşamaya devam etmelerine denir. Fakat bu her zaman mümkün olmaz. Örneğin insanların hala bakteri türü canlıları yok edememesi gibi. Bukelamunlar çok yavaş canlı olmalarına rağmen renk değiştirme özellikleri sayesinde yaşamda kalmışlardır. yapay seleksiyon İnsanların, daha verimli bitki ve hayvan ırkları elde edebilmesi için yaptığı seçime yapay seleksiyon denir. İnsanlar tarafından bir canlı türünün üstün özelliklerin ortaya çıkarmak için yaptıkları üretimdir. Yapay seleksiyonla daha çok ziraatçılar uğraşmaktadır. Hayvanlarda daha yeni denenmeye başlamıştır. EVRİM Canlıların uzun zaman içinde geçirdiği ve geçirmekte olduğu değişikliklere evrim denir. Evrimcilere göre bugünkü canlı türü çok ilkel bir veya birkaç canlıdan türemiştir. Evrim teorisi ilk kez Charles Darwin tarafından ortaya atılmıştır. EVRİM Evrim teorisine göre, ilkel tek hücreli canlılar çok hücrelilere dönüşmüştür. Bu canlılar milyonlarca yıllık bir süreçte balık sırtı kemiği bulunan hayvanları oluşturmuşlardır. Bazı türler milyonlarca yıl boyunca çok büyük değişmelere uğrarken, kimileri çok az değişmiştir. Balıklar gelişerek hem kara, hem de suda yaşayabilen canlıları oluşturmuştur. Lamarck’a Göre Evrim : Lamarka göre bir organ çok kullanılırsa gelişir. Bu özellikte kalıtsaldır demiştir. Ancak haltercinin kaslarının genişliği bebeğine aktarılamaz. Burada doğru olan sadece KULLANIM sonucu organın gelişmesidir. Ayrıca kör bağırsağımızı hiç kullanmadığımız halde kaybolmamıştır. Ayrıca AUGUST WEİSMAN (OGUST VAYSMAN) yirmi döl boyunca farelerinin kuyruklarını kesmiş ama yinede fareler kuyruklu doğmuştur. Çinliler yüzyıllardır çocuklarına dar demir ayakkabı giydirmelerine rağmen ayak boyları küçülmemiştir Darwin’e Göre Evrim : Darwin’e göre evrimin asıl nedeni mutasyondur. Mutasyon sonucu ortaya çıkan canlılardan güçlü olanlar kalmış,zayıf olanlar yok olmuştur. Örneğin uzun boylu zürafalar yaşarken,kısa boylu zürafalar yok olmuştur. Halbuki mutasyonların sonucu meydana gelen canlıların çoğu ölür veya kısırdır. O halde bu olayda yeni türün oluşmasına engeldir. Ayrıca canlılar arasında geçit tür denilen örneğin insan ve maymun arasında böyle bir geçit canlıya rastlanmamıştır. Lamarck'a göre; 1-) Türler gereksinmelerine göre biçim değiştirir. 2-) Çevreye uygun olan nitelikler türlere kalıtım yoluyla geçer. 3-) Kullanılan organlar gelişir, kullanılmayanlar körelir. Lamarck vücut hücrelerinde meydana gelen değişimlerin kalıtsal olduğunu söyler. Darwin ise modifikasyonların (sonradan kazanılan, kalıtsal olmayan değişiklikler) gelecek nesillere aktarılamayacağını, sadece mutasyonların aktarılabileceğini savunmuştur. Darwin'de Lamarck gibi evrimin doğal seleksiyon(ayıklama) yoluyla gerçekleşir. Ortam güçsüzleri yok etme yoluyla ayıklar Örneğin:Darwin'e göre soğuk ülkelerdeki kürksüz türler elenmeye, yok olmaya mahkumdur. Lamarck'a göre ise bu hayvanlar elenmez, kendilerine kürk edinirler. Çevre Etkenlerinin Kalıtımdaki Rollerine Örnekler Yapılan araştırmalar, bireylerin sahip oldukları özelliklerin birçoğunun kalıtım ve çevrenin ortak ürünü olduğunu belirlemiştir. Canlılar, ana ve babalarından aldığı kalıtsal karakterlerin (özelliklerin) çoğunu değiştiremez. Canlılarda, değişmeden kalan ve nesilden nesile devam eden bu karakterlere kalıtsal karakterler denir. Canlıların yaşadıkları ve nesillerini devam ettirebildikleri doğal ortama çevre denir. Çevre, kalıtımın şekillenmesini ve kalıtsal özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar. Ancak yeni bir kalıtsal özellik oluşturamaz. Çevreyle elde edilen özellikler kalıtsal değildir. Adaptasyon (Uyum) Canlılar yaşama şanslarını artırabilmek için çevreye uygun kalıtsal özellikler kazanmışlardır. Bu duruma adaptasyon (uyum) denir. Soğuk iklimlerde yaşayan memeliler ve kuşların üyeleri, sıcak iklimlerde yaşayan akrabalarına göre daha küçüktür. Kutup tavşanları ve tilkileri, güneyde yaşayan akrabalarına göre daha küçük kulak kepçesine sahiptir. Sıcak bölgelerde kulağın büyük olması sıcaklık kaybını önlemek içindir. Soğuk bölgelerde kulağın küçük oluşu, ısının dağılmasını önler. Kulak uzunluğu, türün yaşadığı ortamdaki sıcaklık değişimine göre yapısal farklılık gösterir. Penguenlerin Güney Amerika'dan Antartika kıtasının içlerine doğru gittikçe daha büyük vücutlu türleri meydana gelir. Çevreye uygun kalıtsal özellikler kazanırlar. Canlılar, yaşama şanslarını artırmak için mutlaka çevreye uygun kalıtsal özellikler kazanmalıdır. Modifikasyon Canlıların kalıtıma bağlı olmaksızın çevrenin etkisiyle ortaya çıkan özellikleri de vardır. Çevrenin etkileri ortadan kalktığında canlıdaki değişikliğin de ortadan kalktığı görülür. Örneğin; yazın tarlalarda çalışan ya da güneş banyosu yapan insanların tenleri bronzlaşır, kış aylarında ise bronzlaşma ortadan kalkar. Bal arılarında, döllenmiş yumurtalardan çıkan larvaların arı sütü ile beslenenleri, iri yapılı ve kısır olmayan kraliçe arıları meydana getirir. Aynı arı topluluğunda, çiçek tozuyla beslenen larvalardan küçük yapılı kısır işçi arılar gelişir. Bitkilerde, ışık etkisiyle değişiklikler meydana gelir. Işıksız ortamda yetiştirilen bitkinin yaprakları sarıya çalan açık yeşildir. Aynı bitki ışıklı ortamda yetiştirilirse, yaprakları koyu yeşile döner. Çuha çiçeğinin kırmızı çiçekli türü çok nemli bir ortamda yetiştirilirse beyaz çiçekli olur. Aynı bitki 15°-20°C‘ de ve nemsiz bir ortamda yetiştirilirse çiçekleri kırmızı açar. Bu tip sıcaklık değişimleri gibi çevre faktörleri bitkinin sadece fenotipini (görünümü) değiştirmiş, fakat bitkinin genotipinde bir değişme yapmadığı görülmüştür. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, canlıların bulundukları ortama uyum sağlamak amacıyla geliştirdikleri kalıtsal olmayan geçici değişikliğe modifikasyon denir. Tek ve ayrı yumurta ikizleri de insanda modifikasyona örnek olarak verilebilir. Modifikasyonlar dölden döle geçmez. Çünkü meydana gelen değişiklikler yalnızca vücut hücrelerinde olur. Halbuki, değişikliğin kalıtsal olabilmesi için, üreme hücrelerinde olması gerekir. Modifikasyonlar, sıcaklık, ışık, nem ve besin gibi faktörlerin etkisiyle ortaya çıkar. Mutasyon Canlıların gen yapısında meydana gelen ve kalıtsal olan değişikliklere mutasyon denir. Mutasyonlar üreme hücrelerinde olabildiği gibi, vücut hücrelerinde de olabilir. Üreme hücrelerinde görülen mutasyonlar, dölden döle aktarıldığı hâlde, vücut hücrelerindeki mutasyonlar ise sadece o bireyde kalır. Mutasyonlar, gen yapısında meydana gelen değişmelerle oluşabileceği gibi, kromozom sayısı ve yapısında meydana gelen değişmelerle de oluşabilir. Mutasyona neden olan etkenlere mutajen denir. Sıcaklık, X ışınları, kimyasal maddeler, radyoaktif ışınlar ve sigara katranı gibi etkenler mutajendir. Bazı mutasyonlar hücreye yararlı, bazıları da zararlıdır. Çekirdeksiz üzüm, çekirdeksiz portakal gen mutasyonu ile oluşturulmuşlardır. Bunlar faydalı mutasyona örnektir. Bitkilerde görülen albinoluk (klorofilsizlik) zararlı mutasyon örneklerindendir. Bitki fotosentez yapamayınca gelişemez ve kısa sürede ölür. Mutasyon, insanlarda kromozom sayısının az veya çok olmasına, gelişmemiş veya geri zekâlı bireylerin oluşmasına neden olabilir. Canlılarda görülen mutasyonlar fenotipte hemen görülebildiği gibi, sonraki döllerde de görülebilir. İnsanda altıparmaklılık, albinoluk, sarılık ve hemofili, çekinik; tavuklarda kısa bacaklılık gibi mutasyonlar, baskın özellikte mutasyonlardır. Çekinik özellikteki mutasyonlar, hemen ortaya çıkmaz. Sonraki döllerde görülür. Mutasyonların canlıların çeşitliliğinde rolleri vardır. Faydalı gen mutasyonları ile oluşan yeni alt türler canlılarda çeşitliliği artırır. Örnek olarak boynuzsuz sığırlar, kısa bacaklı koyunlar mutasyonla oluşmuş farklı özellikteki çeşitlerdir. Bu koyunların bakımı ve ağılda muhafazası kolay olduğundan yetiştiriciler tarafından tercih edilir. Canlıların Çeşitliliği (Türler) Çevremizde değişik özellikte birçok bitki ve hayvan görmekteyiz. Bunların karada, denizde, tatlı sularda yaşayanları vardır. Her biri, yaşama ortamlarına uygun özellikler (karakterler) kazanmışlardır. Örneğin; Balıklar suda yaşar. Yüzgeçleri hareket eder, solungaçlarıyla solunum yapar. Kuşlar havada uçar, ön üyeleri olan kanatları sayesinde uçar. Köstebek ise toprağın altında yaşar. Sonuç olarak canlılar, beslenme ve yaşama şekillerine göre, değişik özelliklere sahiptir. Balık kuşa, kuş kediye, kedi koyuna benzemez. Çevremizdeki bitkilere bakarsak ne kadar çok çeşitte bitki bulunduğunu görürüz. Dünyamız üzerinde on milyondan fazla canlı türü vardır. Dış yapıları farklı olan bu canlıların ortak birtakım özellikleri vardır. Bunlar; Bütün canlıların vücudu hücrelerden yapılmıştır. Canlı vücudu, büyür, yıpranır, yıprananı onarır. Canlılar yıprananı onarmak ve yaşamak için beslenir. Her canlı üreme özelliğine sahiptir. Canlıların bir kısmı tek hücreli, bir kısmı çok hücrelidir. Bir hücreli bitki ve hayvanlar arasında farklılıklar azdır. Çok hücreli canlılar arasında daha fazla farklılıklar vardır. Ana yapıları aynı olan canlılar, doğada büyük bir çeşitlilik gösterir. Canlıları en ince ayrıntılarına kadar tek tek incelemek ve onları yakından tanımak çok zordur. Onun için bilim adamları bazı özellikleri birbirine benzeyen canlıları belirli gruplarda toplayarak, sınıflandırma yapmışlardır. Sınıflandırmanın temel birimi türdür. Tür, ana-babalarına benzeyen ve birbirleri arasında çiftleşerek verimli döller meydana getirebilen bireylerden oluşur. İnsanlar tek bir türün bireyleridir. Sınıflandırmanın amacı, canlıları bir sisteme göre düzenlemek ve böylelikle onları daha iyi incelemek, tanımak ve doğayı daha kolay anlaşılabilir hâle getirmektir. Canlı türleri hep birbirinin benzeri olsaydı ne olurdu? Canlılarda çeşitliliğin nedeni nedir? Canlı Çeşitlerinin Farklılık, Benzerlik ve Değişmelerine Örnekler Çeşitliliğin Kalıtsal Nedenleri Dünyada on milyondan fazla canlı türü bulunduğu gibi, bir türün bireyleri arasında da görünüş bakımından farklılıklar vardır. En yakın örneği insan türüdür. Aynı ana-babadan olan kardeşler birbirine benzemediği gibi anababaya da %100 benzemez. Bu diğer canlı türleri için de geçerlidir. Aynı doğumda olan kediler bile birbirinden farklıdır. Tür içi olan bu çeşitliliğin sebebi, eşeyli üremedir. Yavru döllere aktarılan genlerin farklı dizilişleri homolog (eş) kromozomlar arasında karşılıklı gen alışverişi kalıtsal yapıyı değiştirir. Bu oluşumlar çeşitliliğin kalıtsal sebebidir. Her canlı ancak kendinden önceki bir canlıdan meydana gelir. Bitki, böcek, insan ya da herhangi bir canlı organizma tekbir hücreden (zigot) gelişir. Anne ve babadan alınan genetik özellikler bu yolla bireylere geçer. Saç rengi, göz rengi, yüz özellikleri (kalın dudaklar, ayrık kulak memesi) boy, kan grupları, dil yuvarlayabilme, insanlara özgü kalıtsal özelliktir. Karakterlerin zigottaki kromozomlardan kaynaklandığını tek yumurta ikizleriyle açıklayabiliriz. Tek yumurta ikizlerinde zigot döl yatağında ikiye ayrılarak farklı yerlere tutunur. Gelişimlerini tutundukları yerde sürdürür. Tek yumurta ikizlerinde genler aynı olduğundan tüm karakterler (saç rengi, göz rengi, kan grubu vs.) bakımından aynıdır. Cinsiyetleri de aynıdır. Her ikisi de ya kız, ya da erkektir. Ayrı yumurta ikizleri, farklı zamanlarda doğan kardeşler kadar birbirlerine benzer.İki ayrı yumurtanın, iki ayrı spermle döllenmesi sonucu meydana gelmiştir. Bunlara yalancı ikiz de denir. Kromozomlardaki genler farklı olduğundan karakterleri de birbirinden farklıdır. Cinsiyetleri de değişik olabilir. Kalıtsal özellikler insandan insana farklılık gösterir. Çünkü her canlı ana ve babasından farklı genler almıştır. Bu yüzden insanlar arasında yapılan deri nakilleri tutmaz (eş yumurta ikizleri hariç). Kardeşler bile farklı özellikler gösterir. Örneğin; saç rengi, göz rengi herkeste aynı değildir. Bu karakterleri kromozomlarda bulunan genler belirler. Tek yumurta ikizleri, döllenmiş bir yumurtanın bölünüp ayrılması ile meydana geldikleri için daima aynı eşeyli olurlar. Milyonlarca Yıldan Bu Yana Türlerde Değişmeler Oldu mu? Bir türdeki canlıların sayısı, üreme ile sayıca artma eğilimi gösterdiği hâlde, doğadaki birey sayıları sabit kalır. Bunun sebebi, çevre ve kalıtımdır. Yaşam için gerekli olan besin, barınak, su, ışık gibi çevre faktörleri canlılar arasında "yaşama savaşına" neden olur. Bu savaşta başarılı olanlar yaşamlarına devam eder. Başarılı olamayanlar ise ölür. Canlılar hayatta kalmak için, değişen çevre şartlarına da uyum göstermek zorundadır. Yaşanılan ortama en iyi uyum sağlayan canlılar o ortamda yaşayabilir. Örneğin; Menchester bölgesindeki güve kelebeklerinin, değişen çevre şartlarına bağlı olarak nasıl bir değişim geçirdiklerine bakalım: 1800'lü yılların ortalarına kadar, ortamdaki güve kelebekleri açık renkli idi. Bunların yaşama ortamları olan ağaç gövdeleri de açık renkliydi ve likenlerle kaplıydı. Böyle bir ortamda düşmanları olan kuşlar tarafından fark edilip, avlanmaları zordu. Fakat sanayi devrimlerinden sonra, ağaç gövdeleri is ve kurumla kararmıştı. Güve kelebeklerinin ilk siyah renkte kelebeği, 1848 yılında yakalanmıştı. 1899 yılına gelindiğinde ise bu bölgedeki güve kelebeklerinin %98'i siyah renkliydi. Kelebeklerdeki bu renk değişiminin nedeni, sanayi devriminin yapılmasıyla ortamdaki ağaçların kurumla kaplanması ve siyah renk olmasıydı. Bu siyah a¤açlara konan beyaz kelebekler, kuşlar tarafından kolayca fark edilip sürekli avlanıyordu. Böyle bir ortamda siyah renkli kelebekler ise a¤açta fark edilmiyordu. Böylece çevre şartlarına en iyi uyum yapan siyah kelebekler çoğalmış, diğerleri ise iyice azalmıştı. Her türün bireyleri arasıda mutasyonlarla bir takım değişiklikler olur. Mutasyonlar ile değişime uğrayan canlılardan ortam koşullarına uyanların yaşama şansı artar. Örneğin, DDT adlı ziraat ilacı ilk kullanıldığı anlarda hemen hemen bütün böcekleri öldürdü. Ancak bu böceklerin çok az bir kısmı kalıtsal özelliklerinden dolayı zarar görmedi. Bu özellikteki böceklerin sayısı zamanla arttı. Bu durum uzun yıllar sonra DDT'ye dayanıklı böceklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Örneğin; karasinekler DDT'ye karşı doğal bağışıklık kazanmıştır. Canlıların yaşama şansını çevre belirler. Yaşanılan ortama uyum sağlayabilen canlılar o ortamda yaşayabilir. Uyum sağlayamayanlar ise yok olur. Bu olaya "doğal seleksiyon" (doğal seçilim) denir. Koyu zeminde beyaz renkli fareler kolaylıkla avlanarak doğal seleksiyona uğrar. Bitkiler de yetiştikleri ortama uygun özellikler taşır. Kurak ortamdaki bitkilerin kökleri kazık gibidir. Toprağın derinliklerine iner. Yaprakları sert, kalındır. Nemli toprakta yetişen bitkilerin kökleri saçak gibidir. Yaprakları parçalıdır. Yunus, memeli bir hayvandır. Onun vücut biçimi ve organları, suda yaşamasını mümkün kılar. Akciğer solunumu yapar, yavrusunu sütle besler. Çeşitli yöntemlerle, insanların yararı için daha verimli bitki ve hayvan ırklarının elde edilmesinde uygulanan seçime"yapay seleksiyon" denir. Örneğin; et verimi fazla inek ırkları ile, süt verimi fazla inek ırkları çiftleştirilerek, et ve süt verimi fazla inekler elde edilir. Uzun yıllar önce yaşamış olan canlılardan, mutasyonlar ve doğal seleksiyonlar sonunda değişerek, bugün yaşayan canlıların oluşmasına evrimleşme denir. Evrim teorisine göre, türler uzun bir zaman süreci içerisinde kalıtsal yönden farklılaşmışlar ve ortam koşullarına uyum sağlayan yeni türleri oluşturmuşlardır. Evrimle ilgili çeşitli teoriler Lamarck; sonradan kazanılmış kalıtsal olmayan karakterlerin gelecek kuşaklara aktarılması yoluyla evrimleşmenin olduğunu düşünmüştür. Örneğin; Lamarck'a göre halter çalışan birinin kasları iyi gelişir. Güçlü, kuvvetli olur. Lamarck, bu bireyin çocuklarının da güçlü, kuvvetli kaslara sahip olacağını savunmuştur. Charles Darwin; modern Lamarck'a göre eskiden evrim teorisini ortaya atmıştır. Evrimleşme olayının doğal seçilim yoluyla gerçekleştiğini savunur. Darwin'e göre, mutasyonlar sonucunda yeni karakterler kazanmış olan canlılardan çevre koşullarına uyum gösterenler yaşarken, uyum gösteremeyenler yaşamlardı sürdüremeyerek ortadan kalkar. zürafaların boyları kısaydı. Ağaçların yapraklarına uzanmak için sık sık uzanıyorlardı, böylelikle boyları gittikçe uzadı. Bunların yavrularının boyları daha da uzundu. Bunlar da besin sağlamak için boyunlarını sık sık uzatıyorlardı. Boynun sık sık uzanması, bugün yaşayan zürafaların boyunlarının uzun olması ile sonuçlandı. Darwin'e göre ise eskiden zürafaların boyunları farklı uzunluktaydı. Bu farklılık kalıtsal yapılarından kaynaklanıyordu. Doğal seçilim sonunda uzun boyunlu olanlar hayatta kaldı. Kısa boyunlu olanlar yaşayamadı. En sonunda yalnızca uzun boylu zürafalar hayatta kalabildi ve bunlar çoğalarak gelecek kuşaklarda, uzun boyunlu zürafaların ortamda yaygınlaşmasına neden oldular. Evrimi kanıtlayan en önemli deliller fosillerdir. Herhangi bir canlıyı hayat mücadelesinde diğerlerine üstün yapan özellik nedir? Kalıtımla ilgili Yeni Bilgilerin 21. Yüzyıla Açtığı Ufuk 21. yüzyılın en popüler bilimlerinden biri olan Genetik'e bütün gelişmiş ülkeler büyük yatırımlar yapmaktadır. Bu bilime önem veren yatırım yapan ülkelerin hayat standardı ve ekonomisinin iyileşmesi kaçınılmazdır. Doğa insanlar tarafından bilinçsiz olarak tahrip edilirken, bir taraftan doğal kaynaklar tüketilmekte, bir taraftan da çevre kirliliği oluşmaktadır. Hem üretimi artırmak, hem de canlılardaki kalıtsal bozuklukları ortadan kaldırmak için, biyolojik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların tamam "biyoteknoloji" adı altında toplanabilir. İnsanlar canlıları inceleyip, onların özelliklerini tespit ederek, kendilerine en faydalı hâle getirmeye çalışmaktadır. Bugün tükettiğimiz sebze ve meyvelerin büyük bir kısmı biyolojik çalışmalar sonucu bugünkü yapılarını kazanmıştır. Bitki ve hayvanların ıslahı mümkündür. Günümüzde daha çok süt, yumurta, et ve daha iyi meyve elde etmek için onların sayıları özel biyolojik yöntemler kullanarak iyileştirilmektedir. Birçok tıbbî bitkinin üretimi, hayvanların yetiştirilmesi, antibiyotik ve aşıların geliştirilmesi gibi birçok biyoteknolojik yöntemlerden faydalanılmaktadır. Bu sayede 50 kg portakal veren bir ağaçtan 250 kg portakal alınması sağlanabilecek, tavuktan alınan et ve yumurta miktarı artırılabilecektir. Kısacası canlının, neyi üretmesi isteniyorsa onu üretmesi sağlanabilecektir.