MOĞOL İSTİLALARININ İSLÂM DÜNYASINA ETKİLERİ Moğol istilası hakkında bilgi veren tarihi kaynaklar çeşitlik gösterir. İstilaya uğrayan ülkelerin tarihçileri bu olayları işlemişlerdir. Dünyadaki belli medeniyetler arasında ilk etkileşim süresi bu istilalar sırasında gerçekleştiği belirtilmektedir. Avrupalılar, Moğolların yıkıcı bir tabiata sahip,tembel göçebe yaşamaları Bir topluluk olduklarından bahsederler.Toprağa karşı bağımsız yaşamaları Yıkıcı ve tahrip etme anlayışlarıyla özdeşleştiğini ifade ederler. Hıristiyan tarihçiler de Moğolların vahşi barbarlar olduklarını ve kutsal Hiçbir şeye saygı göstermediklerini söylerler. Cengiz Han 1206’da bütün Moğol aşiretlerini tek bir devlet çatısı altında toplamayı başarmıştı. Moğollar Orta Çağ dünya tarihine önemli rol oynamış,özellikle islâm Dünyasına yaptığı tahribatla tanınmış bir kavim olmuştur. Yenilgisiz, tarihin en büyük istilacısı olarak bilinen Cengiz Han Buhara,Harizm,Tirmız gibi dönemin en önemli ticaret ve sanat merkezlerini ele geçirerek bu şehirlerde büyük yıkımlar gerçekleştirmiştir. Cengiz Han’ın istilaya başlama nedenlerinden biri olan Otlak faciası 1218 yılında 450 kişilik bir Moğol kervanın kılıçtan geçirilip mallarının Yağmalanması ve daha sonra gönderilen elçilerin öldürülmesidir. Bir yıl sonra Cengiz Han büyük bir ordu kurarak batıya doğru istila Hareketine başlamıştı. Harzem şahlar Devleti onu durdurmaya çalışsa da başaramadı. Harzem şahlar meydan savaşı yerine şehirlerde savunma yapmayı tercih Etmeleri neticesinde Otrar,Buhara,Hucend gibi şehirler düştü. Moğallar Kafkaslardan karadenizin kuzeyine geçtiklerinde arkalarında Virane şehirler ve ülkeler bıraktılar. İsfahanda Harzem şahların son direncini de kıran Moğollar,Güney İran dışında Orta ve Batı İran’ı yağmaladılar. İmparatorluğun yayılması Cengiz Han’ın ölümünden sonra da devam etti. Cuci’nin oğlu Batu kumandasındaki Moğollar,doğu ve orta Avrupa’yı istila ettiler. İstilaların ikinci evresinde Hülâgü önce Alamut kalesini alarak(1256) ismaili hakimiyetine son verdi. 1258’de Bağdat’a girerek Abbasi halifeliğine son verdi. Büyük bir yağma ve yıkım gerçekleştirdi. Bu ilerleyişler ilk defa 1260’da Aynıcalut savaşında memluklar tarafından durduruldu.Yaptıkları tahribatların sonuçları ise oldukça büyüktü. Türk-İslâm dünyasındaki yıkım ve yarattığı tedirginlik bir çok bölgede üretim, ticaret ve posta teşkilatının bozulmasına neden oldu. Asya’daki önemli şehirler, kültür,sanat ve ticaret yönünden perişan olurken,göçebe halk,şehirli esnaf ve zanaatkârlar yurtlarını terk ederek daha güvenli bölgelere kaçmak zorunda kalmışlardır. Bu hareketler aynı zamanda Anadolu’nun Türkleşmesi açısından ve tarihin bir dönemine yön vermesi ile de önemli sayılmaktadır. İstilaya uğrayan ülkelerin yöneticileri,idarecilik özelliğini kaybetmiş,isyanlara karşı uygun bir teşkilat yapısı durumunda olan İslâm orduları da bu büyük dalgayı durdurmaya güçleri yetmemiştir. Moğolların hakimiyeti yakın doğuda önemli olumsuz izler bırakmıştır. Bir çok şehir, Mavera un nehir,İran ve Irak’ta zarar görmüş ve binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Tarihçilere göre Moğollar İslâm kültür ve medeniyetini yıkıp geçmiş, İslâm ülkelerini harabeye çevirmiştir. İbnü’l- Esir Tatar istilasını Hz. Adem’ den beri insanoğlunun maruz kaldığı en büyük felaket olduğunu söyler. Bu istila Türk dünyasının etnik ve kültürel yapısını kökünden değiştirmiş Kıpçak,Uygur ve Karluk gibi Türk kavimleri parçalanıp Moğolların alt tabakalarını oluşturmasına sebep olmuştur. Irak bölgesi kültürel ve siyasa üstünlüğünü kaybetmiş,Memluk Türkleri sayesinde Mısır ve Suriye onun yerini amıştır. Göçebe gelenekten gelen Moğollar,hakim oldukları coğrafyalar da yerleşik kültürün etkisine de girmişlerdir. Kubilay Han’ın Moğolları yerli halk tarafından özümlernirken,batıdaki ilhanlılar teşkilat alanında yavaş yavaş İran geleneklerini benimsediler. İrandaki İlhanlı devleti Türklerin Anadoluya göçünde etkili oldu. Ve göç yolları tekrar işler hale geldi.İlhanlılar Köşe dağ savaşında Anadolu Selçuklularını yenerek(12439siyası birliğini bozdu. Devlet beyliklere bölündü.işgaller ve ağır vergiler önemli sonuçlar doğurdu. Akli ilimler gerilerken ahilik gibi dini niteliği olan sosyal örgütlerin şekillenmesine zemin hazırladı. İran’da tarih yazıcılığının önemli eserleri,ilhanlı sarayında ilişkisi olan bürokratlar tarafından kaleme alındığı bilinmektedir. R.Hemedani, Vassâf ve Cüveyni bunlardan bazılarıdır. Bu büyük coğrafyadaki Moğol hakimiyeti Doğu-Batı ticaretinin gelişmesine,Çin kültürünün yakın doğuyla tanışmasını sağladı. Bir çok eser Çince’den Farça’ya çevrildi; Göç,baskı ve istilalar 10-13.yüzyıllar arasında yaşanan dinler arasındaki mücadeleyi sona erdirdi(Budizm-İslâm-Hıristiyanlık ). Hulagü döneminde Moğollar, Abbasiler ve Mezopotamya’ya yönelmiş Arapça ve Farsça’yı yasaklamış,Moğolca ve Uygur Türkçesini kullanmışlardır. Müslüman olan Gazan Han ise tekrar Arapça ve Farsçayı kullanmıştır. Moğolların Avrupa’da oluşturduğu Orta Asya imajı bazı değişiklikler olsa da uzun yıllar kaba ve barbar insanların yaşadığı bölgeler olarak tanımlanmıştır.