BTÖ 510 ÇOKLU ORTAM TABANLI ÖĞRETİM TASARIMI ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Çoklu ortam mesajları hazırlanırken “zihin nasıl çalışır?” kavramı neden önemlidir ? ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Örneğin; bir çoklu ortam sunusu ekranda akıp giden renkli sözcükler ve parlayan hareketli görüntülerden oluşmuşsa bu, tasarımcının insanın öğrenme kavramı hakkında; • • • tek bir kanala sahip, sınırsız kapasiteli ve bilgiyi pasif bir şekilde işlediğini düşündüğünü göstermektedir. Tasarıma Eleştiriler Birinci olarak; bu sunumun işitsel avantajlarının göz ardı edildiği düşünülürse , bu tasarım tek kanal sayıltısına dayanmaktadır. Bu sayıltıya göre tüm bilgiler bilişsel sisteme aynı yolla girmektedir. İkinci olarak; çok fazla bilginin sunulmasıdır ki bu da insanın kapasitesinin sınırsız olduğu sayıltısına dayanmaktadır. İnsanın sınırsız sayıdaki materyali alabildiği düşünülürse, tasarımcının işi öğrenene çok miktarda bilgi sunmaktır. Tasarıma Eleştiriler Üçüncü olarak; büyük miktarlarda birbirinden bağımsız bilginin sunulmasıdır ki, bu da pasif işleme (süreç) sayıltısına dayanmaktadır. Buna göre insan bir teyp gibi hafızasının alabileceği kadar büyük miktarda bilgiyi kaydedebilir. Öğrenenin sunulan bilgileri organize etmek, anlamlandırmak için rehberliğe ihtiyacı yoktur. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Öğreneni tek kanalla öğrenen, sınırsız kapasiteli , sürece pasif katılan bir birey olarak düşünebilir miyiz? ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Burada yanlış olan nedir? ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Bilişsel psikoloji alanında yapılan araştırmalar insan zihninin nasıl çalıştığı sorusuna farklı açıklamalar getirmektedir. Çoklu ortam öğrenmelerinin temelindeki sayıltılar neler olabilir ? Çoklu öğrenmenin temelinde yatan bilişsel sayıltılar aşağıda gösterilmiştir. SAYILTILAR ÇİFT KANAL İnsanlar görsel ve işitsel ilgileri için ayrı kanallara sahiptirler. Paivio, 1986; Baddeley, 1992 SINIRLI KAPASİTE İnsanlar bir kerede bir kanalda sınırlı miktardakibilgileri işleyebilirler. Baddeley 1992; Chandler & Sweller 1991 AKTİF İŞLEMCİ İnsanlar zihinlerinde uygun, canlandırmaları yapabilmek için dışarıdan gelen bilgileri düzenleyip, organize edebilirler ve önceki bilgilerinden oluşan simgelerle bütünlük sağlayabilirler. İnsanlar aktif öğrenicidirler. Mayer 1999; Witrock 1989 ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Şekil 1’de çoklu ortam öğrenme modelinin bilişsel temelleri görülmektedir. Şekildeki kutular, duyusal (sensory) bellek, çalışan (working) bellek ve uzun süreli bellek (long term memory) olmak üzere bellek depolarını göstermektedir. Şekil 1: Çoklu ortam öğrenme modelinin bilişsel temelleri Kelimeler Seçilen Seçilen Kulaklar Kelimeler Düzenlenen Sesler Kelimeler Kelimeler Sözlü örnek Önceki Bilgi Resimler Gözler Düzenlenen Seçilen Görüntü Şekiller Görüntüler Resimli örnek ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Şekiller ve kelimeler dış dünyadan çoklu ortam sunusu gibi gelmekte, duyusal belleğe gözler ve kulaklar yoluyla girmektedir. Resimler ve Yazılı Metinler Konuşulan sözcükler ve diğer sesler Görsel Duyusal Hafıza İşitsel Duyusal Hafıza ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Duyusal bellek resimlerin ve kelimelerin çok kısa bir süre için görsel objeler olarak görsel - duyusal bellekte, kelimelerin veya diğer seslerinde kısa süre içinde işitsel objeler olarak sağlamaktadır. işitsel-duyusal bellekte tutulmasını ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Çoklu öğrenme kuramının temelinde kısa süreli bellek vardır. Kısa süreli bellek aktif bilinçde bilgilerin geçici olarak tutulması ve işlenmesini sağlar. Örneğin; bu cümleyi okurken bir süre için sadece bir kelimesine veya şekli incelerken bir an sadece bir kutuya konsantre olabilirsiniz. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Çalışan belleğe gelen sesler ve bunların düzenlenmesine sözel model, görüntüler ve bu görüntülerin düzenlenmesine işitsel model denilmektedir. Sesler ile görüntü arasındaki karşılıklı etkileşim, seslerin zihinde görüntüye dönüşmesi veya görüntünün zihinde sese dönüşmesi şekilde ters yönlü oklarla gösterilmiştir. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Örneğin “kedi” sözcüğünü duyduğumuzda, kedinin görüntüsü zihnimizde canlanır. Kedinin görüntüsü zihnimizde canlandığında, “kedi” sözcüğü de zihnimizde canlanır. Bu süreç zihinsel bir süreç olup bazen önce “kedi” sözcüğü, sonra kedi zihnimizde canlanır veya önce kedi görsel olarak canlanır sonra “kedi” kelimesi canlanır. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Şekildeki son kutu ise uzun süreli belleği ve öğrenicinin bilgi deposunu göstermektedir. Çalışan belleğe göre uzun süreli bellek büyük miktardaki bilgileri, uzun zaman muhafaza etmekte fakat kişi aktif olarak uzun süreli bellekteki bir materyali düşünmeye başladığında kısa süreli bellek devreye girmektedir. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Çift kanal sayıltısına uygun olarak, duyusal bellek ve kısa süreli bellek iki kanala ayrılmıştır. Birisi işitsel objeler ve sözel ifadelerin, diğeri görsel objeler ve resimsel ifadelerin sunumlarından oluşmaktadır. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Sınırlı kapasite sayıltısına uygun olarak, kısa süreli bellek, bir defada işlenebilen bilginin miktarı ile sınırlanmıştır. Az miktarda görüntüler, çalışan belleğin görme kanallarında ve az miktarda sesler çalışan belleğin işitsel kanallarında tutulabilmektedir. ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR Aktif işleme sayıltısına uygun olarak , bilişsel süreci göstermek amacı ile, kısa süreli bellekte bulunan seçilen bilgilerin işlenme süreci ve bilgilerin örgütlenmesi oklar yardımıyla gösterilmiştir. Yaratılan bilginin önceki bilgilerle ve uzun süreli bellekten getirilen bilgilerle bütünleşmesi de şemada gösterilmiştir. Çift kanal sayıltısı, görsel ve işitsel olarak ifade edilen materyaller için insanların sahip olduğu farklı bilgi işlem kanallarıdır. Çift kanal sayıltısı Şekil 2 ve 3’de özetlenmiştir. Şekil 2’de işitsel ve sözel kanallar, Şekil 3’de de görsel ve resimsel kanallar vurgulanmıştır. Bilgi kulaklara sunulduğunda olmayan sesler ile), insanlar bu (anlatma veya bilgileri işitsel sözü kanallar aracılığıyla zihinleride devreye sokar. Kelimeler Seçilen Seçilen Kulaklar Kelimeler Düzenlenen Sesler Kelimeler Kelimeler Sözlü örnek Önceki Bilgi Resimler Gözler Düzenlenen Seçilen Görüntü Şekiller Görüntüler Resimli örnek Bilgi gözlere sunulduğunda (resimler, animasyon, video veya ekrandaki metin ile), insanlar bu bilgileri görsel kanallar aracılığıyla zihinlerinde işleme koyar. Kelimeler Seçilen Seçilen Kulaklar Kelimeler Düzenlenen Sesler Kelimeler Kelimeler Sözlü örnek Önceki Bilgi Resimler Gözler Düzenlenen Seçilen Görüntü Şekiller Görüntüler Resimli örnek ÇOKLU ÖĞRENME TEMELİNDEKİ BİLİŞSEL KURAMLAR İki kanal arasındaki farklılıkları kavramsallaştırmak için iki yol vardır; Biri duyusal yöntem yaklaşımı ve diğeri de gösterim temelli yaklaşımdır. Duyusal yöntem yaklaşımı öğrenenlerin sunulan materyallere gözleriyle mi(resimler, videolar, animasyon ve basılı sözcükler gibi) ya da kulaklarıyla mı( konuşma sözcükleri ve fon sözcükleri gibi) ilgilendikleri üzerine odaklanır. Duyusal yöntem yaklaşımına bağlı olarak, bir kanal görsel olarak ifade edilen materyali işler ve diğer kanal da işitsel olarak ifade edilen materyali işler. Bu kavramsallaştırma Baddeley’in görsel – uzamsal (visuospatial) taslak ve telaffuz (veya sesbilimsel) ayrımıyla tamamen uyumludur. Buna karşın, gösterim temelli yaklaşım sözlü (konuşma veya yazılı kelimeler) ya da sözsüz (resim, video, animasyon, temel sesler gibi) uyarıcıların ortaya konulup konulmadığına odaklanmıştır. Gösterim temelli yaklaşıma göre, bir kanal sözlü materyali işler, diğer kanal resimsel ve sözsüz sesleri işler. Bu kavramsallaştırma Paivio’nun sözlü ve sözsüz sistemler ayrımı ile tamamen bağlantılı ve uyumludur. Duyusal yöntem yaklaşımı, görsel ve işitsel semboller arasındaki ayrım üzerine odaklanır, gösterim temelli yaklaşım sözlü ve sözsüz semboller arasındaki ayrım üzerine odaklanır. Çoklu ortam öğrenmeyi etkileyen en büyük temel farklılık basılı sözcüklerin (ekrandaki metin) ve arka plan seslerinin işlenmesinde gizlidir. Ekrandaki metin başlangıçta gösterim temelli yaklaşım içerisinde sözsel kanalda işlenir; fakat görsel kanal, duyusal yöntem yaklaşımı içerisindedir; arka plan sesleri ve sözsüz müzik ise ilkin gösterim temelli yaklaşım içersindeki sözsüz kanalda işlenir; fakat işitsel kanal duyusal yöntem yaklaşımındadır. Çoklu ortam öğrenmenin bilişsel kuramının amaçlarında; görsel olarak sunulmuş materyal ile işitsel olarak sunulmuş materyalin ayırımını yapmak için kullanılan duyusal yöntem yaklaşımı, görsel temelli yaklaşım gibi resimsel olarak dayandırılmış modellerle kısa süreli bellekte kullanılmıştır. Böylece işitsel/sözel kanal ve görsel/resimsel kanal arasındaki fark ayırt edilebilir. Her ne kadar iki kanal arasındaki doğal farkı açıklığa kavuşturmak için ek çalışmalar gerekli olsa da. Bilginin, öğrenenlerin ifadeleri farklı bir kanalda işleyebilmesi için insan bilgi sistemine tek bir kanaldan girmesine rağmen, öğrenenlere ifadeleri, diğer kanalda da işlenmek üzere dönüştürebilirler. Öğrenciler yeterli kavramsal kaynakları görevi gerçekleştirmek için kullandıklarında, tek kanalda sunulan orijinal bilginin, bir diğer kanalda da sunulması mümkündür. Örneğin ekrandaki metin, başlangıçta görsel kanalda işlenir. Çünkü o gözlere sunulmuştur, fakat deneyimli bir okuyucu, resimleri işitsel kanalda işlenen seslere dönüştürebilir. Aynı şekilde bulutun donma aşamasının üstüne yükselmesi gibi bir nesne ya da olayın illüstrasyonu görsel kanalda işlenir, fakat öğrenici benzeri bir sözsel tanımı işitsel kanalda da zihinsel olarak oluşturabilir. Buna karşın, bulutun donma aşamasının üstüne yükselmesi gibi bir anlatımın tanımı, işitsel kanalda da işlenebilir. Çünkü o kulaklara sunulmuştur. Fakat öğrenici, görsel kanalda işlenen benzeri bir resmi de oluşturabilir. Cross – channel’daki gösterim gibi aynı uyarı olayı, Paivio’nun çift kanal teorisinde önemli bir rol oynar. İkinci sayıltı, her seferinde tek kanalda işlenebilecek bilgi konusunda insanlar sınırlı meziyetlere sahiptir. Bir animasyon örneği sunulduğunda, öğrenici çalışan belleğe tek seferde yalnızca birkaç resim sokabilir. Bu resimler, sunulan materyalin tüm kopyasından daha fazla sunulmuş materyalin parçalarını yansıtır. Örneğin plastik bir pompanın bir illüstrasyonu ya da animasyonu sunulduğunda öğrenici olayın olduğu sırada zihinsel resimler üzerine yoğunlaşabilir, hava giriş kolu açılıyor, hava lastiğe doluyor. Bir anlatım sunulduğunda, öğrenici tek seferde çalışan belleğe yalnızca birkaç sözcük sokabilir. Bu kelimeler, kelimesi kelimesine aynen yapılan kayıttan çok, sunulan metine daha fazla yansır. Örneğin konuşulan metin kol aşağı itildiğinde, pistonlar hareket eder, hava giriş kapağı açılır, hava çıkış valfı kapanır ve hava lastiğe dolar ise, öğrenici sözsel ifadeleri işitsel kısa süreli bellekte aklına yerleştirebilir. “kol yukarıya gelir” “hava giriş kapağı açılır” “hava lastiğe dolar.” Bilinçli olarak, sınırlı kapasite fikri, psikoloji de çok uzun bir geçmişe sahiptir ve bu fikrin örnekleri Baddeley’in “Kısa Süreli Bellek” Kuramı ve Chandler ve Sweller’in “Bilişsel Yük” Kuramı. Her kanalın sınırlı işlem kapasitesi olduğunu varsayarsak, her kanalda ne kadar bilginin işleneceğini bilmek önemlidir. Bir kimsenin kavrama kapasitesini ölçmenin klasik yolu bellek genişlik testidir (memory span test) (Miller,1956; Simon,1974). Örneğin, bir süre testinde saniye başına tek hane olarak hanelerin listesini okuyabilirim (8 – 7 – 5 – 3 – 9 – 6 – 4) ve size bu sayıları sıra ile tekrar etmenizi isteyebilirim. Hatasız olarak ezbere okuyacağınız en uzun liste sizin belleğinizin hane süresidir (ya da haneler için süre). Alternatif olarak, size saniye başına çizilmiş çizgilerin basit nesnelerinin serisini gösterebiliriz (Ay – Kalem – Tarak – Elma – Sandalye – Kitap – Domuz gibi) ve sizden onları sırasıyla tekrar etmen istenebilir. Tekrar, hatasız olarak ezberleyebileceğiniz en uzun liste sizin belleğinizin resimler için olan süresidir. Bireysel olarak farklılıklar olmasına rağmen ortalama bellek süresi 5 – 7 parçadır. Pratik olarak tabii ki insanlar listedeki maddeleri okuma ve aklında tutma teknikleri öğrenebilirler. 7 haneyi 8 – 7 – 5 – 3 – 9 – 6 – 4; üç parçaya gruplamak gibi 875 – 39 – 64 (sekiz yedi beş duraklama üç dokuz duraklama altı dört). Bu yolla, kavramsal kapasitede aynı şeyler akılda kalır. (5’ten 7’ye parçalar) fakat her parçada daha fazla madde hatırlanabilir. Araştırmacılar daha fazla ölçülmüş ve rafine edilmiş sözsel ve görsel bellek kapasitesi geliştirmişlerdir ve insanların bilgi işlem sisteminin kapasitesinin sınırlı olduğunu göstermeye devam etmişlerdir. Sweller ve Chandler (1994) ve Sweller (1999) öğrenme sırasındaki Kendine Özgü (iç) Bilişsel Yük - Instrinct ve Dış Kaynaklı Bilişsel Yük – Extranous kaynakları arasındaki farkları ortaya koymuşlardır. Kendine Özgü (iç) Bilişsel Yük - Instrinct materyalin doğasında olan zorluğa bağlıdır. Materyalde ne kadar eleman var ve birbirleriyle ne kadar etkileşiyorlar? Materyalin içerisinde birden fazla eleman varsa ve bunlar birbirine karmaşık yollarla bağlıysa, iç bilişsel yük fazladır. Tersine materyal karmaşık olmadığında, her eleman ayrı olarak öğrenilebildiğinde bilişsel yük azalır. Dış Kaynaklı Bilişsel Yük – Extranous öğretimsel mesajın nasıl tasarlandığına bağlıdır. Mesaj kötü tasarlandığında öğrenenler mesajla bağlantısız ve verimsiz bir biçimde bilişsel süreçlere girecekler, iyi tasarlandığında ise dış kaynaklı bilişsel yük en az düzeyde olacaktır. Dış kaynaklı bilişsel yükleri en aza indirmek için çalışmalar yürütülmektedir. İşlem kapasitemiz üzerindeki kısıtlılıklar,gelen bilgilerin hangilerinin önemli olduğu, seçilen bilgiler ile var olan bilgimiz arasında kurulması gereken ilişkinin derecesi konusunda bizi karar vermeye zorlar. Biliş ötesi stratejiler (metacognition), bu sınırlandırılmış bilişsel kaynakları görüntülemek, koordine etmek, ayarlamak ve paylaştırmak için kullanılan tekniklerdir. Baddeley (1992, 1999) bu stratejilere “merkezi yönetici” (bilişsel kaynakların paylaşımını kontrol eden sistem/ bilişsel kaynakları ayırmayı kontrol eden sistem) adını vermiştir. Üçüncü sayıltı, insanların deneyimleriyle uygun zihinsel betimlemeler oluşturmak için bilişsel süreçlerle aktif olarak birleşmeleridir. Bu aktif bilişsel süreçler; dikkat, gelen bilgiyi düzenleme ve gelen bilgiyi diğer bilgilerle bütünleştirmedir. Kısaca insanlar çoklu ortam sunumlarını anlamlandıran aktif işlemcilerdir. İnsanları aktif işlemciler olarak gören bu görüş, genel bir düşünce olan ve insanların belleğe mümkün olduğu kadar bilgiyi ekleme uğraşında olan pasif işlemciler olduğu görüşü ile uyumsuzluk gösterir. Teyp kaydediciler gibi, daha sonra geri almak için deneyimlerinin kopyalarını belleklerine depolarlar. Bir okuyucu gelen metaryale, bilişsel süreçler uygularsa aktif öğrenme gerçekleşir. Bu süreçler öğrenenin metaryali anlamlandırmasına yardımcı olur. Aktif bilişsel süreçlerin çıktısı uygun zihinsel temsillerdir, dolayısıyla aktif öğrenme bir model oluşturma süreci olarak görülebilir. Bir zihinsel model (veya bilgi yapısı) tanıtılan materyalin anahtar kısımlarını ve aralarındaki ilişkileri sergiler. Örneğin şimşeğin nasıl oluştuğu ile ilgili bir çoklu ortam sunumunda öğrenen, sistemin bir tarafındaki değişimin başka bir tarafında bir değişime neden olduğu sebep-sonuç ilişkisi kurmaya yönelebilir. Bir derste iki kuramı karşılaştırmak ve karşıtlıkları ortaya koymak, zihinsel bir model yapılandırmak, bu iki kuramı farklı boyutlardan değerlendiren bir çeşit matrix yapının inşasını içerir. Eğer aktif öğrenmenin çıktısı uygun zihinsel temsiller ise, bilginin nasıl yapılandırılacağına dair yollardan bazılarını keşfetmek yararlı olacaktır. Bazı temel bilgi yapıları şunları içerir: Süreç, Karşılaştırma, Genelleştirme, Listeleme ve Sınıflandırma. (Chambliss &Calfee, 1998; Cook & Mayer,1998). Süreç (Process) yapıları, sebep - sonuç zincirleri olarak temsil edilebilir ve bazı sistemlerin nasıl çalıştığı ile ilgili açıklamaları içerir. Örnek,insan kulaklarının nasıl çalıştığı ile ilgili bir açıklama. Karşılaştırma (Comparison) yapıları, matrixlerle temsil edilir ve iki ya da daha fazla elemanın pek çok boyutlarıyla karşılaştırılmasını içerir. Öğrenme Kuramlarına göre, öğretmenin ve öğrenenin rolünü karşılaştırmak örnek olarak verilebilir. Genelleştirme (Generalization) yapıları, ağaç dallarıyla temsil edilebilir ve ikincil destekleyici detaylarla birlikte esas bir fikirden oluşur. Örnek olarak Amerikan Sivil Savaşı’nın önemli nedenlerini açıklayan bir bölüm anahatı verilebilir. Sıralama (Enumeration) yapıları, listeler ve parçaların toplanmasını içerir. Buna, kitapta listelenen çoklu ortam öğrenme ilkelerinin isimleri bir örnek olabilir. Sınıflandırma (Classification) yapıları, hiyerarşilerle temsil edilebilir, küme ve alt kümeleri içerir. Deniz hayvanları için biyolojik sınıflandırma sistemleri örnek olarak gösterilebilir. Bu yapılar şekil 4’te özetlenmiştir. Şekil 4: Beş Çeşit Bilgi Yapısı Yapı Çeşidi Tanım Temsil Örnek Süreç Bir sebep-sonuç Akış Şeması İnsan kulağının nasıl zincirini açıklama çalıştığının açıklaması Karşılaştırma Genelleştirme İki ya da daha çok Matrix Öğrenmenin doğası, elemanın farklı öğretmen ve öğretim boyutlarıyla metotları ile ilgili karşılaştırılması ve öğrenme zıtlıkların ortaya kuramlarının konulması karşılaştırılması Ana fikri ve Ağaç Dalları Amerikan Sivil destekleyici (Branching Tree) Savaşının önemli ayrıntıları tanımlama nedenleri ile ilgili tezlerin kanıtlarıyla sunulması Sıralama Parçaların listelerini Liste sunma Çoklu ortam tasarımının yedi ilkesinin adının listelenmesi Sınıflama Bir alanı grup ve alt Hiyerarşi Deniz hayvanları için gruplarıyla analiz biyolojik bir sınıflama etme. sisteminin tanıtımı. Bir çoklu ortam mesajını anlamak genellikle bu bilgi yapılarından birini kurmayı gerektirir. Bu sayıltı çoklu ortam tasarımı için iki önemli anlam önerir: 1. Sunulan materyal uygun bir yapıya sahip olmalıdır. 2. Mesaj,öğrenene yapıyı nasıl oluşturacağına ilişkin olarak rehberlik etmelidir. Eğer materyal uygun bir yapıdan yoksunsa, öğrenenin modeli oluşturma çabaları başarısız olacaktır. Ayrıca, eğer mesaj sunulan materyalin nasıl yapılandırılacağı konusunda yardımcı olmuyorsa öğrenenin model oluşturma çabaları boğucu olabilecektir. Çoklu ortam tasarımı,öğrenenlere kendi model oluşturma çabalarında yardımcı olma girişimi olarak kavramsallaştırılabilir. Aktif öğrenme için gerekli olan süreçler: a. Konu ile ilgili materyali seçme. b. Seçilen materyali düzenleme. c. Var olan bilgiyle seçilen materyali bütünleştirmedir (Mayer, 1996, 1999; Wittrock, 1989). Öğrenen, sunulan materyaldeki uygun kelime ve imgelere dikkat ettiğinde konu ile ilgili materyalin seçimi gerçekleşir. Bu süreç, bilişsel sistemin bir parçası olan çalışan-belleğe dışardan bir materyalin getirilmesini kapsar. Seçilen materyalin düzenlenmesi elemanlar arasındaki yapısal ilişkileri kurmayı içerir (yukarıda tanıttığımız beş yapıdan her hangi birisi gibi). Bu süreç bilişsel sistemin bir parçası olan çalışan-bellek içerisinde yer alır. Seçilen materyalin var olan bilgiyle bütünleştirilmesi ise gelen bilgi ile daha önceki bilgilerin konu ile ilgili parçaları arasında ilişkiler kurmayı içerir. Bu süreç bilgiyi uzun süreli bellekten alıp çalışan belleğe getirmeyi gerektirir. Örneğin bir çoklu ortam mesajında, öğrenenlerin belli kelime ve imgelere dikkat etmesi, onları sebep-sonuç zincirinde sıraya koyması ve daha önceki gösterilmiştir. bilgilerine eklemesi gerekir. Bu süreçler şekil 5’te Şekil 5: Aktif Öğrenmenin Süreçleri İsim Tanım Örnek Seçme Öğrenen,çoklu ortam Şimşeğin oluşumu ile ilgili mesajlarında konu ile ilgili bir animasyonu bir kelime ve imge tabanı izlerken,öğrenen her önemli yaratmak için kelime ve aşamada tanıtılan kelime ve resimleri seçerken dikkat resimlere dikkat eder. eder. Organize Etme Öğrenen, kelimelerle uygun Öğrenen,kelime ve resimler sözel model, resimlerle için sebep-sonuç zincirindeki uygun resimli model basamakları düzenler. yaratmak için seçilmiş kelime ve resimlerle iç bağlantılar inşa eder. Bütünleştirme Öğrenen,sözel ve resimsel Öğrenen,sözel ve resimsel modelleri ile önceki bilgileri zincirdeki benzer basamaklar arsında dış bağlantılar inşa arasında ilişkiler kurar ve eder. elektrik bilgisinin temelinde basamakların doğruluğunu kanıtlar. Bazı çoklu ortam mesajlarının altında yatan ve öğrenmeyi dolaylı olarak açıklayan öğrenme kuramına göre, öğrenme tek bir kanaldan, sınırsız - kapasitede gerçekleşen bir pasif - işleme aktivitesidir. Böylece çoklu ortam tasarımı bazen öğrenmenin boş kutu (kap) görüşü üzerine oturur (öğrenenler bilgiden yoksundur ve öğrenme öğrenenlerin boş akıllarına bilgi dökmeyi sağlar). Bunun tersine, çoklu ortam öğrenme konusunda insan zihninin nasıl çalıştığı ile ilgili olarak 3 sayıltı üzerine temellendirilmiş bilişsel bir kuram önerilmektedir. Şöyle adlandırılabilir: insan zihni çift kanallıdır, sınırlı-kapasiteli aktif işlem sistemidir. Çoklu ortam, herhangi bir materyalin kelimeler ya da resimlerle olduğu gibi birden fazla biçimde sunulması olarak tanımlıanır. Çoklu ortam çevrede anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenen şu beş bilişsel süreci çalıştırmalıdır: a. Sözel kısa süreli bellekte işlemek için konu ile ilgili kelimeleri seçmek, b. Görsel kısa süreli bellekte işlemek için konu ile ilgili imgeleri seçmek, c. Seçilen kelimeleri sözel zihinsel bir modelde organize etmek, d. Seçilen imgeleri görsel zihinsel bir modelde organize etmek, e. Sözel ve görsel temsilleri daha önceki bilgilerle bütünleştirmek. Bu süreçler yukarıdakilerle aynı sırada oluşmak zorunda değildir. Dolayısıyla bir öğrenen farklı yollarla bir süreçten diğerine atlayabilir. Başarılı bir çoklu ortam öğrenme, öğrenenin bu beş süreci düzenlemesi ve denetlemesini gerektirir. Öğrenen, öncelikle çoklu ortam mesajları arasından kelimeleri seçer ve daha sonra onları uygun sunumlar için organize eder. Buna ‘sözel model’ (verbal model) denmektedir. Bilişsel süreçte buna ‘seçilmiş sözcüklerin organizasyonu’ (organizing selected words) denmekte ve öğrenenin, gelen sözel bilgilerin bir kısmı arasında bağ kurması beklenmektedir. Öğrenenler, olası bütün bağları kurmak konusunda sınırsız bir kapasiteye sahip değildir. Bu nedenle basit yapılara odaklanarak yapılandırma yapılmalıdır. Organizasyon sürecinde de bir keyfiyet, gelişigüzel bağlar söz konusu değildir. Belli kriterlere göre seçilen yapılar arasındaki neden-sonuç ilişkisi de aynı özenle yapılmakta ve yapılmalıdır. İmajların organizasyonu da sözcüklerin organizasyonuna benzemektedir. Öğrenen öncelikle, çoklu ortam mesajlarından gelen resimleri imaj tabanında seçerek alır, diğer aşamalarda kolayca ulaşılabilen sunumlar (bilgi yapısı ) haline dönüştürür. Buna ‘resimsel model’ (pictorial model) denmektedir. Bu basamaktaki Girdiler, gelen resimsel mesajdan seçilen imajlardır. Çıktılar ise, resimsel model- kolayca ulaşılabilen (yapısal) yapılar; yani seçilen imajların öğrencinin çalışan belleğindeki sunumlarıdır. Çalışan Bellek Sesler İmajlar Sözcük Düzenleme İmaj Düzenleme Sözel Model Görsel Model Öğrenen burada resimsel bilgiler arasında bir ilgi yapılandırmaktadır. Bu süreç görüntü (visual) kanalında oluşmaktadır ve öznenin sınırlı kapasitesi seçim sürecini etkilemektedir. Öğrenen, imajlar arasındaki olası bütün bağları kurma kapasitesinden yoksundur. Ancak basit ilişki yapılandırma çalışmalarına odaklaşmalıdır. Ne sözel ne de resimsel organizasyon sürecinde keyfiyet söz konusudur. Öğrenen kapasitesinin el verdiği ölçüde, basit yapılarla neden-sonuç zincirini kurmaktadır. Çoklu ortam öğreniminin belki de en önemli aşaması sözel ve imaj (resimsel,görsel) yapılarının birlikte kullanıldığı sunumlardır. Bu aşama iki farklı sunumu resimsel model ve sözel model) kapsamaktadır. Kaynaştırma sürecinde uygun (benzer) element ve ilişkiler bir modelden diğerine aktarılabilir. Bu basmaktaki; Girdiler sözel ve görsel modelde öğrencinin oluşturduğu yapılardır. Çıktılar ise kaynaştırılmış (entegre edilmiş) modelle (ki bu model iki sunum arasındaki bağlarla kurulur) ortaya çıkmaktadır. Kaynaştırma modeli, önceki bilgiler ile bağlantıları kapsamaktadır. Çalışan Bellek Sözcük Düzenleme Sözel Model Uzun Süreli Bellek Bütünleştirme Var olan Bilgi İmaj Düzenleme Görsel Model Bu süreç görsel ve sözel bellekte gerçekleşmekte ve bu bellekler koordineli bir şekilde çalışmaktadır. Süreçte sözel modelden görsel modele doğru bir akış söz konusu olmakla beraber üçüncü bir sözcük; ‘uzun süreli bellek’ (long term memory) sürece girmiştir. Bilişsel kapasitenin etkili kullanımı konusunda süreç tam anlamıyla ilgi beklemektedir. Süreç, duyu üretiminin ideal örneğini ortaya koymaktadır. Çünkü öğrenen, sunum sırasında ön plana çıkartılan öğeleri almıştır. Öğrenen entegrasyon sürecinde önceki bilgilerini kullanabilir bu da uzun süreli bellekten çalışan belleğe bir sinyal niteliğini taşır. Resimlerin İşlenmesi Çoklu Ortam Sunumu Sözcükler Çalışan Bellek Duyusal Bellek Kulaklar Uzun Süreli Bellek Sözcük Seçme Sesler Sözcük Düzenleme Sözel Model Bütünleştirme Var olan Bilgi Resimler Gözler İmaj Seçme İmajlar İmaj Düzenleme Görsel Model Konuşulan Sözcüklerin İşlenmesi Çoklu Ortam Sunumu Sözcükler Çalışan Bellek Duyusal Bellek Kulaklar Uzun Süreli Bellek Sözcük Seçme Sesler Sözcük Düzenleme Sözel Model Bütünleştirme Var olan Bilgi Resimler Gözler İmaj Seçme İmajlar İmaj Düzenleme Görsel Model Yazılı Sözcüklerin İşlenmesi Çoklu Ortam Sunumu Sözcükler Çalışan Bellek Duyusal Bellek Kulaklar Uzun Süreli Bellek Sözcük Seçme Sesler Sözcük Düzenleme Sözel Model Bütünleştirme Var olan Bilgi Resimler Gözler İmaj Seçme İmajlar İmaj Düzenleme Görsel Model TEŞEKKÜRLER ...