1. ÜNİTE DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ (1595-1774) A- OSMANLI-AVUSTURYA İLİŞKİLERİ (1593-1699) Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde Mohaç Meydan Muharebesi (1526) sonucu Macaristan’ın fethi ile birlikte Osmanlı Devleti ile Avusturya sınır komşusu haline gelmiş ve tarihsel süreçteki Osmanlı-Avusturya (Habsburg) ilişkileri böylece başlamış oldu. Kanuni Sultan Süleyman, Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın Macaristan tahtı ve toprakları üzerinde hak iddia etmesi üzerine 1529'da Viyana'yı kuşatmış, 1532’de Almanya seferini yapmış, 1533 yılında da Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında İSTANBUL ANTLAŞMASI imzalanmıştı. Bu antlaşmaya göre; v Avusturya kralı protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk sayılacak, v Avusturya elinde tuttuğu Macar topraklarına karşılık (Mohaç’ta ölen Macar kralı Layoş’tan miras kalan) Osmanlı Devleti’ne yıllık otuz bin altın vergi verecekti. NOT: Osmanlı Devleti, İstanbul Antlaşması (1533) ile Avusturya üzerinde siyasi üstünlük kurmuştur. Avusturya’nın Osmanlı Devleti’ne karşı izlediği politika ; - Osmanlı Devleti’nin 1533-İstanbul Antlaşması ile Avusturya üzerinde elde ettiği siyasi üstünlüğe son vermek, - Osmanlı Devleti’nin Orta Avrupa’daki egemenliğine son verip Orta Avrupa’da hakimiyet kurmaktır. 1. 1593-1606 SAVAŞLARI ve ZİTVATOROK ANTLAŞMASI (1606) Nedeni: Avusturya'nın sürekli sınır ihlalleri yapması, Osmanlı kuvvetlerini pusuya düşürüp Bosna Beylerbeyi’ni şehit etmeleri ve vergilerini vermemesi. III.Murad döneminde 1593 yılında başlayan savaşlar III. Murad’tan sonra yerine geçen oğlu III. Mehmed döneminde de devam etti. III. Mehmed ordunun başında sefere çıkarak EĞRİ KALESİ’Nİ aldı. Bu yüzden III. Mehmed’e "Eğri Fatihi" unvanı verildi. Haçova Meydan Savaşı'nda (1596) III. Mehmed Avusturya ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Not: Haçova Zaferi , Osmanlıların Avrupa’da kazandığı son meydan savaşıdır. 1600 yılında Osmanlı Devleti KANİJE KALESİ’Nİ aldı. Kale komutanlığına bırakılan TİRYAKİ HASAN PAŞA, kaleyi kuşatan Ferdinand'ı az bir kuvvetle yenilgiye uğrattı. III. Mehmed’ten sonra padişah olan I.Ahmet zamanında da savaş devam etti. Osmanlılar ESTERGON kalesini aldı. Avusturya'nın barış isteği üzerine ZİTVATOROK ANTLAŞMASI imzalandı.(1606) Zitvatorok Antlaşması(1606): v Savaş sırasında alınan Eğri, Kanije ve Estergon kaleleri Osmanlılarda kalacak. v Avusturya artık Osmanlı'ya yıllık vergi vermeyecek, bir defaya mahsus savaş tazminatı verecek.(200.000 kara kuruş) v Avusturya kralı protokol bakımından Osmanlı padişahına eşit sayılacak. NOT: * Zitvatorok Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin Avusturya üzerindeki siyasi üstünlüğü sona ermiştir. Uzun savaşlar sonucunda (1593-1606) imzalanan Zitvatorok Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti artık Avrupa diplomasisinde mütekabiliyet (karşılıklı denk olma durumu) esasını kabul etti. * Zitvatorok Antlaşması’nın imzalanmasında; doğuda Safevilerin Osmanlı topraklarına saldırıya geçmesiyle yeniden başlayan Osmanlı-Safevi (İran) savaşları ile Anadolu’daki Celali İsyanları etkili olmuştur. 2. 1662-1664 SAVAŞLARI VE VASVAR ANTLAŞMASI (1664) Nedeni : Erdel, Eflak ve Boğdan Beyliklerinin Avusturya'nın kışkırtmasıyla Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmeleri. Sonuçlar: Uyvar, Novigrad ve Zerinvar kaleleri fethedildi. Avusturya'nın isteği üzerine VASVAR ANTLAŞMASI imzalandı.(1664) Vasvar Antlaşması (1664): - Uyvar ve Novigrad kaleleri Osmanlılarda kalacak - Zerinvar Kalesi Avusturya’ya bırakılacak - Avusturya savaş tazminatı ödeyecek NOT: Vasvar Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Avusturya’dan toprak kazandığı son antlaşmadır. 1 3. II. Viyana Kuşatması (1683) Nedenleri: 1- Avusturya'ya bağlı olan Protestan Macarların Osmanlıdan yardım istemeleri, 2- Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın şöhret kazanma isteği. Kuşatma ve Savaş: Avusturya'nın yardım istemesi üzerine papanın teşvikiyle bir haçlı ittifakı kurulmaya çalışıldı. Lehistan Osmanlılara karşı Avusturya ile ittifak yaptı. Merzifonlu şehri kuşattı, fakat alamadı. Kuşatmanın uzun sürmesi düşmana vakit kazandırdı. Kırım Kuvvetleri Viyana'ya yardıma gelen Lehistan kuvvetlerini durdurmakta gereken gayreti göstermediler. Osmanlı Ordusu Avusturya ve Lehistan kuvvetleri arasında kalarak ağır bir yenilgiye uğradı. Dağılan kuvvetleriyle Belgrat’a çekilen Merzifonlu IV. Mehmed’in emriyle idam edildi. Sonuçları: 1- Batıda Türklerin yenilebileceği ve Avrupa'dan atılabileceği düşüncesi doğdu. 2- Avrupa devletleri Kutsal İttifak adı verilen bir haçlı birliği oluşturdular. 3- Böylece Türklerin Sakarya Savaşı’na kadar (1921) sürecek geri çekilme süreci başlamış oldu. Kutsal İttifak Devletleri: Avusturya, Rusya, Lehistan, Venedik ve Malta'dır. (MALVAR) Savaş: Kutsal ittifak Devletleri ile Osmanlı Devleti arasındaki savaşlar yaklaşık 16 yıl sürdü (1683–1699). (Bu arada IV. Mehmed yeniçerilerin isyanıyla tahttan indirildi (Edirne Vakası-1703). Yerine sırasıyla II. Süleyman, II. Ahmet ve II. Mustafa tahta çıktılar). Zor durumda kalan Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. İngiltere ve Hollanda’nın arabuluculuğuyla Karlofça Antlaşması imzalandı.(1699) B. OSMANLI-SAFEVİ (İRAN) İLİŞKİLERİ a. 1577–1590 Osmanlı - İran (Safevi) Savaşı Nedeni: 1- Şah II. İsmail’in Amasya Antlaşması’nı bozarak Anadolu halkını Osmanlılara karşı kışkırtması 2- Osmanlı Devleti’ne bağlı bazı emirleri İran Şahının kendi tarafına çekmesi 3- İran-Safevi tahtında meydana gelen değişiklikten Osmanlı’nın yararlanma isteği 4- Osmanlı merkezinde Lala Mustafa Paşa ile Koca Sinan Paşa arasındaki rekabet Savaş : 1577'den 1589'a kadar süren savaş çeşitli aşamalarla gerçekleşti. MEŞALE SAVAŞI’NDA Osmanlılar kazandı. Ardından yapılan bir seferde Osmanlı ordusu Azerbaycan ve İran'a girdi. Şah II. İsmail’in yerine geçen Şah Abbas barış istedi. Sonucu: FERHAT PAŞA ANTLAŞMASI (İstanbul Antlaşması-1590). Bu Antlaşma ile; 1-Tebriz, Karabağ, Tiflis, Gence, Azerbaycan, Gürcistan Osmanlılarda kaldı. 2-Osmanlı sınırları doğuda Hazar Denizi'ne kadar genişledi. 3- Hazar Denizi kıyısında Safevilere ait ipek üretim merkezinin denetimi de Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. NOT: Ferhat Paşa (İstanbul 1590)Antlaşması, Osmanlı Devleti’ni doğuda en geniş sınırlarına ulaştıran antlaşmadır. b. 1603–1612 Osmanlı-İran Savaşı Nedeni: Osmanlı Devletinin Celali isyanları ile uğraşmasından ve Avusturya ile savaşmasından faydalanan İran'ın saldırıya geçerek Ferhat Paşa Antlaşması’yla kaybettiği yerleri geri alması. Sonucu: NASUH PAŞA ANTLAŞMASI imzalandı.(1612) Maddeleri: 1- Osmanlı Devleti, Ferhat Paşa Antlaşması ile aldığı yerleri İran’a geri verecek. 2- Buna karşılık İran, Osmanlı Devleti’ne her yıl 200 deve yükü ipek vergi verecek. c. 1617–1618 Osmanlı- İran Savaşı Nedeni: İran'ın vaat ettiği ipeği göndermemesi ve Osmanlı elçisini tutuklaması Savaş : Osmanlı ordusu pusuya düştü. Sonucu: Osmanlı ile Safeviler arasında SERAV ANTLAŞMASI imzalandı.(1618) 2 Maddeleri: 1- İran’ın vergisi 100 yük kumaşa indirildi. 2- Sınırlar Nasuh Paşa Antlaşmasına göre belirlendi. d. 1623–1639 Osmanlı-İran Savaşları (IV. Murad Dönemi) Nedeni: Safevilerin Bağdat'ı ele geçirmeleri ve IV.Murad’ın Bağdat’ı geri alma isteği IV.Murad, Safeviler üzerine Revan ve Bağdat Seferlerini gerçekleştirdi. Revan Seferi (1635): IV. Murad'ın ilk seferidir. Revan alındı. “Bağdat Seferi (1638): Sefer sırasında Anadolu'daki asiler ve eşkıyalar temizlendi. Bağdat geri alındı. Sonucu: KASR-I ŞİRİN ANTLAŞMASI imzalandı.(1639) Maddeleri: - Bağdat Osmanlı Devleti’nde kalacak. - Revan ve Azerbaycan İran’da kalacak. - Zağros Dağları iki ülke arasında sınır olacak. Önemi: Bugünkü Türkiye-İran sınırı büyük ölçüde çizilmiştir. Kasr-ı Şirin Antlaşması ile 17.yüzyıldaki Osmanlı-İran Savaşları sona ermiş ve doğuda uzun süreli barış dönemi başlamıştır. C. OSMANLI-VENEDİK İLİŞKİLERİ 17. yüzyılda Ege adalarının büyük bir kısmı Osmanlı hâkimiyetindeydi. Fakat Girit Venediklilerin elindeydi. Girit Adası korsanları Osmanlı ticaret ve yolcu gemilerine zarar veriyorlardı. Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz’deki egemenliğini güçlendirmek ve Doğu Akdeniz’in güvenliğini sağlamak amacıyla Girit Adasını kuşattı (1645-1669). Sultan İbrahim döneminde başlayan kuşatma IV.Mehmed döneminde sona ermiştir. Girit’in alınmasıyla birlikte Doğu Akdeniz’deki Osmanlı hakimiyeti güçlenmiş ve Doğu Akdeniz’in güvenliği sağlanmış oldu. Ancak kuşatmanın uzun sürmesi Osmanlı donanmasının zayıfladığını göstermiştir. D. OSMANLI-LEHİSTAN İLİŞKİLERİ Lehistan(Polonya) Sokollu Mehmed Paşa zamanında 1575 yılında Osmanlı himayesine girmişti. 1587'de Osmanlı himayesinden çıkan Lehistan; Osmanlı Devleti’nin özerk eyaletlerinden Erdel, Eflak ve Boğdan'ın iç işlerine karışınca Sultan II. Osman (Genç) bu ülke üzerine sefer düzenledi. II. Osman (Genç Osman)'ın Leh Seferi (1621): Yeniçerilerin disiplinsizliği nedeniyle istenilen başarı elde edilemedi. Lehistan ile HOTİN ANTLAŞMASI imzalandı(1621) Maddeleri: 1- Hotin Kalesi Osmanlılarda kaldı, 2- Lehistan eskiden olduğu gibi Kırım hanlığına vergi verecekti. IV. Mehmed’in Leh seferi (1672) Lehistan'ın Osmanlı'ya bağlı Kazaklara saldırması üzerine padişah IV. Mehmet sefer düzenledi. Sonuçta: BUCAŞ ANTLAŞMASI imzalandı (1672) Antlaşmaya göre; 1-Podolya Osmanlılarda kaldı. 2-Ukrayna, Osmanlı himayesindeki Kazaklara verildi. 3-Lehistan Kırım Hanlığına vergi verecekti. Vergi maddesi Lehistan parlamentosu tarafından kabul edilmeyince savaş yeniden başladı. Bucaş Antlaşması 1672 yılı koşullarına göre yeniden imzalandı (1676). Önemi: Bu antlaşma Osmanlı Devleti'nin Batı'da topraklarına toprak kattığı son antlaşmadır. Bu antlaşmayla Osmanlı Devleti batıdaki en geniş sınırlarına ulaşmıştır. 3 E. OSMANLI-RUSYA İLİŞKİLERİ Çehrin Seferi: IV. Mehmed Döneminde Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Rusların Dinyeper Kazaklarının elindeki Ukrayna'ya saldırması üzere ÇEHRİN seferine çıkarak, Çehrin kalesini ele geçirdi (1678) Rusların isteği ile 1681 yılında Ruslarla İlk Barış Antlaşması imzalandı (Bahçesaray Antlaşması). Karlofça Antlaşması(1699): - Avusturya’ya, Banat ( Temeşvar ) hariç bütün Macaristan ve Erdel Beyliği - Venedik’e, Mora ve Dalmaçya kıyıları - Lehistan’a, Podolya ve Ukrayna toprakları verildi. 12345- Karlofça Antlaşması’nın Önemi: Karlofça Osmanlı’nın batıda toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu antlaşma ile Osmanlı'nın Orta Avrupa'daki egemenliği sona ermiştir. (Macaristan’ı Avusturya’ya vermekle Orta Avrupa egemenliği Avusturya’ya geçmiştir. Osmanlı Devleti "Gerileme Dönemi"ne girmiştir. Türklerin Avrupa’da Viyana önlerinden başlayan geri çekilme süreci, Sakarya Zaferi (1921) ile son bulmuştur. Karlofça Antlaşması diplomasi ve uluslararası ilişkiler açısından dönüm noktası özelliği taşır. v Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin müzakere ederek masa başı diplomasisi yoluyla imzaladığı ilk antlaşmadır.Tarihsel süreçte imzaladığı antlaşmaların şartlarını belirleyen devlet konumunda olan Osmanlı Devleti, Karlofça Antlaşması’yla bu bu özelliğini kaybetmiştir. v Karlofça Antlaşması, diplomatik açıdan Osmanlı Devleti’nin imzaladığı ilk çok taraflı antlaşmadır. v Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin üçüncü taraf devletlerin (İngiltere ve Hollanda) arabuluculuğu ile imzaladığı ilk antlaşmadır. ØKarlofça Antlaşması (1699),Tarihsel süreçte yaşanan Osmanlı-Avrupa (Haçlı) mücadelesinde güçler dengesini de etkilemiştir. Karlofça Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti, Hristiyan Avrupa üzerindeki yaptırım gücünü kaybetmiştir. Osmanlı Devleti, II.Viyana yenilgisi sonrası Haçlılar karşısında taarruzdan (saldırı) savunma, Haçlılar (Avrupa) ise savunmadan saldırı konumuna geçtiler. Osmanlı Devleti, Rusya ile Karlofça Antlaşması’nı tamamlar nitelikte olan İstanbul Antlaşması’nı (1700) imzaladı. İSTANBUL ANTLAŞMASI (1700) ‘na göre; Azak Kalesi Rusya'ya verilecek, Ruslar İstanbul'da sürekli elçi bulundurabileceklerdi. Rusya, İstanbul Antlaşması ile Azak kalesini alarak Karadeniz’e ilk kez adım atmış oldu. Böylece 18. Yüzyıl başlarından itibaren açık ve sıcak denizlere inme politikası izleyen Rusya ile Karadeniz’de tek ve mutlak egemen güç olan Osmanlı Devleti arasında uzun süre devam edecek siyasi ve askeri mücadeleler dönemi başlamış oldu. WESTPHALİA BARIŞI’NDAN MODERN DEVLETLER HUKUKUNA Otuz Yıl Savaşları (1618-1648) • Martin Luther’in öncülüğünü yaptığı reform hareketleri Mezhep Savaşları olarak da anılan Otuz Yıl Savaşları’nın başlamasına neden oldu. • Westphalia (Vestfalya) Barışı ile bu savaşlar son buldu ve “hâkimiyet” kavramı bu süreçle yeniden tartışmaya açıldı. • Roma-Vatikan merkezli birleşik Avrupa yerini ulusal devlet merkezli, parçalanmış bir Avrupa’ya bıraktı. Otuz Yıl Savaşları’nın (1618-1648) nedenleri 1555 yılında yapılan Augsburg Antlaşması ile Protestan mezhebi ve kilisesi Almanya’da resmen tanınmıştı. Kutsal Roma Germen İmparatoru V.Karl (Şarlken) ile Protestan Alman prenslikleri arasında imzalanan Augsburg 4 Barışı ile Almanya’da sadece Alman prenslerine mezhep seçme hakkı tanınmış ancak halka bu hak verilmemişti. Avusturya ve İspanya kralları papa ile işbirliği yaparak Protestanlara ve Protestanlığı benimsemiş prenslere baskı kurmaya başlamıştır. Augsburg Barış Antlaşması ile yasaklanan kilise mallarının kamulaştırılmasına Protestan prensler tarafından devam edildi. Ø Avrupa’da din alanında başlayan fakat arkasında bir takım siyasi,sosyal ve ekonomik gelişmelerin bulunduğu mücadelelerin sebebi iki temele dayanır. Bu sebeplerden ilki Habsburg Hanedanı’nın Avrupa’da tek hâkim güç olma isteğidir. Diğer neden ise Martin Luther’in başlattığı Protestanlık hareketidir. Otuz Yıl Savaşları’nın Gelişimi Taraflar: Protestan Birliği: Fransa, Danimarka, Bohemya, İsveç, Norveç, Hollanda, İngiltere, Protestan Alman Prenslikleri Katolik Birliği: Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, İspanya, Avusturya, Bavyera, Katolik Alman Prenslikler Önceleri Katolik kralların üstünlük kurduğu savaşı İsveç ve Fransa'nın savaşa dahil olması ve Portekiz’in İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle Protestanlar kazandı.Taraflar arasında 1648 yılında Westphalia Antlaşması imzalanmıştır. 1648-Westphalia Barışı - Westphalia Antlaşması ile Avrupa modern devletler hukukunun temeli atılmıştır.1815 Viyana Kongresi’ne kadar Avrupa kamu hukukunun temeli oldu. - Avrupa’nın en güçlü devleti olma özelliğini kaybeden Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun parçalanmış durumu hukuken kesinleşti. - Devletlerarası ilişkilerde belirleyici olan din değil, devletlerin siyasi ve ekonomik çıkarlarıdır. - Westfalya öncesinde Papa ve Katolik Kilisesi Avrupa’da devletler tarafından üst otorite olarak kabul edilirken Westfalya Barışı ile birlikte devletler kendi topraklarında “mutlak egemen güç konuma yükseldi. - Westfalya Antlaşması,Modern Avrupa ile modern-milli devlet anlayışının doğuşuna zemin hazırlamıştır. - Fransa,19.yüzyıla kadar Avrupa’nın en güçlü devleti haline geldi. - Portekiz, İsviçre ve Hollanda bağımsızlıklarına kavuştular. * Avrupa halklarına mezhep seçme özgürlüğü tanındı. Protestanlık, Katolik mezhebine denk sayıldı. * Avrupa’da Papa ve Katolik kilisesinin devletler üzerinde etkisi azaldı. * Din özgürlüğü mefhumu (kavramı)” Avrupa’da kesinlik kazandı. * Devletler daha seküler (dünyevi) hale geldi. AÇIK SULARDA GÜÇ MÜCADELESİ “Sömürgecilik, bir devletin kendi sınırları dışında kalan genelde deniz aşırı toprakları askeri müdahale başta olmak üzereçeşitli yollarla ele geçirmesi ve orada hakimiyet kurup yerli toplumlar üzerinde siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda üstünlük sağlayarak bunların her türlü imkanlarını kendi menfaati için yağmalamasıdır.” Fatih Sultan Mehmed döneminde İpek Ticaret Yolu’nu, I.Selim (Yavuz) döneminde Baharat Deniz Ticaret Yolu’nu denetim altına alan Osmanlı Devleti, Avrupa’yı kendisine bağımlı hale getirmişti. Avrupalı Devletler Osmanlı Devleti’ne olan ekonomik bağımlılıktan kurtulmak ve ihtiyaç duydukları malları kaynağından temin etmek, Doğu’nun zenginliklerine ulaşma isteği sonucu XV.yüzyıl ikinci yarısından itibaren Coğrafi Keşifleri başlattılar. 1487’de Afrika’nın güneyindeki Ümit Burnu’nu keşfeden Portekizliler,1498 yılında Hindistan kıyılarına ulaştılar.XVI..yüzyıl boyunca Hint Okyanusu’ndaki ticareti kontrol altına aldılar. Portekizlilerin Hindistan’a ulaşmaları sonucu deniz ticaret yolları (Baharat) yön değiştirerek Ümit Burnu üzerinden Atlas Okyanusu kıyısındaki Batı Avrupa limanlarına kaydı.(Lizbon,Londra,Anvers gibi) Osmanlı Devleti’nin kontrolündeki İpek ve Baharat Ticaret yolları ile Doğu Akdeniz limanları eski önemini kaybetmiştir. Dünya ticareti Akdeniz gibi iç denizlerden dış denizlere(okyanus) taşındı. Keşfedilen yeni kıtalardaki eski medeniyetler (İnka, Aztek, Maya) acımasızca imha ve talan edildi. 5 Sömürgeci ülkeler iş gücü ihtiyacını Afrika’dan taşınan kölelerle telafi etti Portekiz ve İspanya ile başlayan daha sonra İngiltere, Hollanda ve Fransa ile devam eden sömürgecilik faaliyetleri; Uzak Doğu’da Hindistan,Endonezya, Çin ve bu bölgede yer alan yüzlerce adayı sömürge hâline getirdi. İspanya ve Portekiz’in Denizcilik Faaliyetleri - İspanyollar VXI.yüzyılda Orta ve Güney Amerika’da sömürge imparatorlukları kurdu. XVI. yüzyılın sonlarına doğru (1580) İberik Yarımadası’nda İspanya, Portekiz’i işgal ederek siyasi bütünleşmeyi sağladı. - İspanya ve Portekiz sömürge imparatorlukları uzun ömürlü olmadı. - İspanyol deniz gücü, İngiltere’ye karşı girişilen mücadelede ağır bir mağlubiyete uğradı (1588). - Bu devletlerin sömürgelerine İngiltere ve Hollanda tarafından el konuldu. Fransa Siyaseti ve Sömürgeciliği - Fransa, 1580’li yıllardan sonra sömürge politikasına hız verdi. - İlk sömürgeleri Güney ve Kuzey Amerika’da Karayıp Denizi ve adaları oldu. - Fransa sömürgeci ülkeler arasında ilk defa Afrika Kıtası’na yönelen ülke oldu. - Afrika sömürgeciliğinde en büyük gelir kaynağını köle ticareti teşkil etti. - Fransa, Avrupa dışındaki sömürgelerinin pek çoğunu rakibi olan İngiltere’ye terk etti * Fransa , Yedi Yıl Savaşları’nda (1756-1763) İngiltere’ye yenildi ve imzaladığı Paris Antlaşması (1763) sonucu Hindistan ve Kuzey Amerika sömürgelerini İngiltere’ye bıraktı. İngiltere’nin Denizaşırı Güç Hâline Gelmesi - İngiltere, başta Amerika Kıtası olmak üzere yeni keşfedilen bölgelere kendi halkını yerleştirdi -İspanya’yı XVI. yüzyıl sonunda (1588) ağır bir mağlubiyete uğratan İngiltere, İspanya’nın deniz hâkimiyetine son verdi. - İngiltere, 1580’de Levant Company (Doğu Akdeniz Ticaret Şirketi) kurdu. - İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, İngiliz tüccarlar tarafından1600’de kuruldu. Zamanla dünyanın en büyük ticaret organizasyonlarından biri olan bu şirket, İngiliz sömürgeciliğinin Asya’daki temsilcisi hâline gelmiştir. - XIX.yüzyılda Kıtalara yayılmış geniş toprakları, güçlü donanması ve siyasi nüfuzu ile İngiltere’ye“üzerinde güneş batmayan imparatorluk”haline geldi. Hollanda’nın Sömürge İmparatorluğuna Dönüşümü -Hollanda, XVII. yüzyıl başlarında Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’ni kurdu. (1602) Bu şirket sayesinde Hollandalılar, Ümit Burnu’ndan Doğu Hint adalarının ucuna kadar uzanan bölgede büyük bir sömürge imparatorluğu meydana getirdi. - XVII. yüzyıl ortalarına doğru dünyanın en büyük deniz ticaret filosuna sahip olan Hollanda, dünyanın her yerinde ticaret yapmaya başladı. Avrupa ticaretinin aracısı konumuna geldi. - Sömürge rekabeti nedeniyle XVII. yüzyıl sonlarına kadar İngiltere-Hollanda Savaşları yaşandı. Bu savaşlar sonucunda Hollanda bazı kolonilerini İngiltere’ye kaptırdı ve Hollanda'nın okyanuslardaki gücü zayıfladı. Rusya’nın Açık Denizlere Açılması - Çar I.Petro’dan itibaren açık ve sıcak denizlere inme ve dünya ticaretinde söz sahibi olma politikasını prensip edinen Rusya, kendisine yayılma alanı olarak Osmanlı coğrafyasını seçti. - Rusya, karşısında menfaatleri gereğince Osmanlı Devleti’ni destekleyen İngiltere ve Fransa’yı buldu. - Özellikle Kırım, Rusya için çok önemliydi çünkü Kırım; Karadeniz’e, İstanbul’a, Boğazlara ve Akdeniz’e açılmanın kapısı konumundaydı. - Rusya, açık denizlere ulaşma hedefi doğrultusunda tarihsel süreçte; 18.yüzyıl başlarından itibaren Baltık Denizi, Karadeniz ve Boğazlar, Kafkaslar ve 19.yüzyıl ikinci yarısından itibaren de Balkanları yayılma alanı olarak görmüştür. Yeni Çağ’da İtalya -Ekonomisi deniz ticaretine dayanan İtalya, Coğrafi Keşifler sonrası uluslararası ticaretin Akdeniz’den çok okyanuslara taşınmasıyla XVII. yüzyılda uzun bir durgunluk dönemine girdi. (Venedik ve Ceneviz en çok etkilenen devletlerdir) -İspanya Güney İtalya’yı egemenlikleri altına aldılar. XVII. yüzyıl sonlarına doğru İspanya gücünü yitirince İtalya üzerindeki hâkimiyeti sona erdi. - İspanya’nın yerini Avusturya aldı. Avusturyalılar 1707’de Napoli’yi, Sardinya’yı, Sicilya’yı aldı. 6 XVIII. yüzyılda okyanuslardaki mücadeleler haricinde Akdeniz’de de üstünlük mücadelesi başladı. Doğu ticaretine ulaşmak isteyen İngiltere, Fransa ve Rusya arasında hızlı bir rekabet yaşandı. Osmanlı Devleti ise bu devletler karşısında elindeki önemli yerleri korumak için var gücüyle mücadelesini sürdürdü. Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş *Osmanlı gemiciliğinin gelişimindeki birinci dönem, devletin kuruluşundan XVII. yüzyılın sonlarına kadar devam eden çektiri denilen kürekli gemilerdir. İkinci dönem ise XIX. yüzyılın ortalarına kadar süren yelkenli gemiler dönemidir. Birinci dönemde kullanılan başlıca gemiler kadırgalar iken ikinci dönemde kalyonlar kullanılmıştır. Osmanlı denizcilik tarihinde kadırgaların hâkim olduğu birinci döneme, özellikle Osmanlı gemi teknolojisine kendi bilgi ve becerilerini ilave eden Barbaros Hayreddin Paşa damgasını vurdu. Barbaros, kadırgaların en etkili savaş gemileri olduğu kanaatindeydi. Çünkü yelkenli büyük gemiler rüzgârlı havalarda daha hızlı yol alsalar bile Akdeniz’de yaz mevsiminin uzun sürmesi ve bu aylarda havanın durgun gitmesi sebebiyle uzun bir süre bu gemiler adeta hareketsiz kalıyordu. Yine bu gemiler, kürek ağırlıklı kadırgalar gibi koylarda ve küçük limanlarda kullanılmaya elverişli değildi. Bu sebeple XVII. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı donanmasının bel kemiğini kadırga sınıfı gemiler oluşturdu. *Kadırgaya göre daha uzun bir gövdeye sahip olan kalyonlar, kadırgadan farklı olarak büyük yelkenlere ve toplara sahipti. Büyük oldukları için daha fazla insan taşıyabilen kalyonların manevra kabiliyeti kısıtlıydı ve kadırgalar gibi süratli hareket edemiyordu. Bu nedenle XVI. yüzyılın ortalarından itibaren gemi inşasında kalyonlara üstünlük sağlayan yeni özellikler kazandırıldı. *XV. yüzyıl sonlarından itibaren okyanus gemiciliği gelişti ve XVI. yüzyıl sonundan itibaren Avrupalı devletler yelkenli gemilere geçerek kalyonları birer top bataryasına dönüştürdü. Böylece deniz savaşları yeni bir nitelik kazandı. v Girit kuşatmasının 24 yıl gibi uzun süre devam etmesi , Osmanlı kadırgalarının Venedik kalyonları karşısında etkisiz kalması üzerine Osmanlı donanmasında revizyona gidilmiş ve Girit Adası’nın fethinden sonra (1669) kadırgaların (kürekli gemiler) yerini kalyon denilen rüzgar gücüyle hareket eden büyük yelkenli gemileri almaya başlamıştır. v Osmanlı donanmasının eski gücünü kaybetmesinde; İnebahtı Deniz Savaşı’ndan (1571) Girit Kuşatmasına (1645) kadar süren savaşsızlık durumu, hareketsizlik, süreç içerisinde gemilerin yenilenmemiş olması etkili olmuştur. DENİZLERDEKİ TÜRK EGEMENLİĞİNİN ZAYIFLAMASI Karadeniz’deki Türk Egemenliğinin Zayıflama Süreci: v İstanbul Antlaşması (1700) ile Azak Kalesini Osmanlı Devleti’nden alan Rusya, ilk kez Karadeniz’e adım attı. v Prut Antlaşması (1711) ile Azak Kalesinin Rusya’dan alınması sonucu Rusya Karadeniz’den uzaklaştırılmıştır. v 1739- Belgrat Antlaşması’na göre Rusya Karadeniz’de ticaret gemisi ve donanma bulunduramayacak, Rus tüccarları Karadeniz’de ancak Osmanlı ticaret gemileriyle ticaret yapabileceklerdir. Belgrat Antlaşması’na göre Karadeniz’de Osmanlı Devleti’nin tek taraflı egemenliği devam etmektedir. Karadeniz’in Türk gölü olduğunu onaylayan en son antlaşmadır. v Küçük Kaynarca Antlaşması (1774): Kırım’a bağımsızlık statüsü verildi. Rusya, Karadeniz kıyılarında tersane kurabilecek, ticaret gemisi ile donanma bulundurabilecek,Rus ticaret gemileri Boğazlardan geçerek Akdeniz limanlarında serbestçe ticaret yapabilecektir. -Karadeniz Türk gölü olmaktan çıkmıştır. Karadeniz’de Osmanlı Devleti’nin tek taraflı egemenliği sona erdi. Rusya Karadeniz’de Osmanlı Devleti’ne rakip ve ortak haline geldi. v Yaş Antlaşması (1792) ile Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunun Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmesi, Karadeniz’deki Türk hakimiyetini zayıflatmıştır. Rusya, Karadeniz’de etkin güç haline gelmiştir. Akdeniz’deki Türk Egemenliğinin Zayıflama Süreci: Preveze Deniz Zaferi (1538) ve Kıbrıs’ın fethiyle (1571) Türk gölü haline gelen Doğu Akdeniz’de, Haçlı donanmasına karşı İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasının aldığı ağır mağlubiyet ,Doğu Akdeniz’de Osmanlı lehine olan güç dengesini değiştirmemiştir. 7 24 yıl süren kuşatma (1645-1669)sonucunda Girit Adası’nın fethiyle birlikte Osmanlı Devleti Doğu Akdeniz’de tam egemenlik kurdu ve Doğu Akdeniz’in güvenliği sağlandı. İnebahtı Deniz Savaşı’ndan (1571) Girit kuşatmasına (1645) kadar olan uzun dönemde savaşsızlık durumu Osmanlı donanmasının hareketsizliği, donanmanın günün şartlarına göre yenilenmemesi sonucu Osmanlı Deniz gücü ve donanması güç kaybına uğramıştır. 1768-1774 Osmanlı -Rus Savaşı’nda Çeşme Baskını olarak adlandırılan olayda Baltık Denizi’nden hareketle Akdeniz’e gelen Rus filosu Çeşme limanında demirli Osmanlı donanmasını yaktı. Çeşme Baskını (1770) , Osmanlı donanmasının İnebahtı’dan sonra ikinci büyük yenilgisidir. 18.Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Temel Dış Politikası: · Karlofça(1699) ve İstanbul (1700) Antlaşmaları sonucu kaybedilen toprakları geri almak. Bu amaç doğrultusunda; Osmanlı Devleti; Rusya, Avusturya ve Venedik devletleriyle savaşacaktır. Örnek: 1711 Osmanlı-Rus Savaşı (Prut Savaşı), 1715 Osmanlı-Venedik Savaşı, 1716-1718 Osmanlı-Avusturya Savaşları · 1718 Pasarofça Antlaşması’ndan sonra Avrupalı devletler arasındaki rekabetten yararlanarak ve denge politikası izleyerek kendi toprak bütünlüğünü korumak. NOT: “Osmanlı Devleti denge siyasetini 1798 ‘de Fransa’nın Mısır’ı işgali sırasında Fransa’ya karşı İngiltere ve Rusya’nın yardımını almakla ilk kez gerçekleştirmiştir. (III.Selim Dönemi) 18.Yüzylda Osmanlı Devleti’ndeki Siyasi Gelişmeler OSMANLI-RUS SAVAŞI (Prut Savaşı - 1711) Gelişmeler: Ruslar (Çar I. Petro) denizlere inme politikasının sonucu olarak Baltık Denizi kıyıları için Poltova Savaşı’nda (1709) İSVEÇ ile savaşmış, Ruslara yenilen İsveç kralı "DEMİRBAŞ ŞARL" Osmanlı Devletine sığınmıştı. Sebepler: v İsveçlileri takip eden Rus kuvvetlerinin Osmanlı topraklarına girerek tahrip etmeleri, v Osmanlı Devletinin 1700 İstanbul Antlaşmasında Ruslara verdiği AZAK Kalesi'ni geri almak istemesi. Savaş: 1711 yılında Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Rus ordusunu yendi. Sonuç: Prut Antlaşması İmzalandı.(1711) Maddeleri: v Ruslar Azak Kalesini geri verecek ve İstanbul'da elçi bulunduramayacaklardı. v İsveç Kralı ülkesine rahatça geri dönebilecekti. v Ruslar Kırım ve Lehistan işlerine karışmayacaklardı. OSMANLI-VENEDİK VE AVUSTURYA SAVAŞLARI (1715–1718) Osmanlıların 1711'de Ruslardan Azak Kalesini geri almaları Karlofça'da kaybettiği diğer yerleri de geri almaları umudunu güçlendirdi. 1715'de Osmanlı Devleti Mora'yı Venediklilerden geri almak için savaşı başlattı. (Moralı Rumların Osmanlı’dan yardım istemesi savaşın gerekçesi olmuştur) Osmanlı Devleti'nin Venediklilere karşı başarılar kazanması üzerine sıranın kendisine geldiğini gören Avusturya'da savaşa girdi.(1716) Ancak Osmanlı Devleti aynı başarıyı Avusturya'ya karşı gösteremedi. Sonuç: Pasarofça Antlaşması imzalandı.(1718) Maddeleri: v Mora Osmanlılarda kalacak. v Osmanlı Devleti Belgrat'ı, Sırbistan’ın kuzeyini ve Eflâk’ın bir bölümünü Avusturya'ya verdi. NOT: Pasarofça Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri alma umutlarını sona erdirmiştir. Osmanlı, Avrupa’nın üstünlüğünü kabul etmiştır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti ilk kez Batı tarzında ıslahat gerçekleştirecektir. 18.yüzyıl ıslahatları -Lale Devri hariç- daha çok askeri alanda gerçekleştirilmiştir. 8 1736–1739 Osmanlı- Avusturya + Rusya Savaşları: Sebep: Rusya ve Avusturya'nın Osmanlı'ya karşı ittifak kurmaları ve Rusların Azak kalesini ele geçirmeleri. Savaş: 1736'da Rusya ile başlayan savaşa Avusturya'da katıldı. Osmanlı Devleti iki devlete karşı da başarılar kazandı. Sonuç: Her iki Devlet ile Osmanlı Devleti arasında BELGRAT ANTLAŞMASI imzalandı (1739) . Maddeleri: Avusturya, Pasarofça Antlaşması’yla aldığı Belgrat’ı Osmanlı Devleti’ne geri verecek Rusya, Azak Denizi ile Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacak ve savaşta aldığı toprakları geri verecek. Azak Kalesi yıkılmak şartıyla Rusya’ya bırakılacak Not: Belgrat Antlaşması , Osmanlı Devleti’nin Batıda imzaladığı 18.yüzyıldaki son kazançlı antlaşmadır. Belgrat Antlaşması, Karadeniz’in Türk gölü olduğunu onaylayan en son antlaşmadır. Not: Belgrat antlaşması sırasında Fransa Osmanlıların lehine arabuluculuk yapmıştı. Bunun karşılığı olarak 1740 yılında I. Mahmut tarafından Fransa'ya verilen KAPİTÜLASYONLAR "sürekli" hale getirildi. Osmanlı-İran Savaşları: Rusya’nın güçlü bir Avrupa devleti olmasının açık ve sıcak denizlere ulaşıp diğer büyük Avrupa devletleriyle rekabet edebilmekten geçtiğini düşünen Rus Çarı I.Petro (Büyük-Deli) 1711 Prut Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne yenilerek Karadeniz ve Balkan topraklarında genişleyemeyeceğini anlayınca İran’a girdi ve kuzeyatı topraklarını ele geçirdi. Osmanlı Devleti, Rusya’nın yayılmasını engellemek amacıyla İran’a girdi ve İran topraklarında Rusya ile karşı karşıya geldi. Fransa’nın araya girmesiyle Osmanlı Devleti ile Rusya arasında İstanbul Antlaşması (1724) imzalandı. İstanbul Antlaşması’na göre: İran’ın Kafkasya toprakları Osmanlı Devleti ile Rusya arasında paylaşıldı. Bu paylaşımı kabul etmeyen İran ile Osmanlı Devleti arasındaki savaşlar aralıklarla devam etti. Osmanlı Devleti ile İran arasında 1732 ‘de Ahmet Paşa Antlaşması, 1746 Kerden Antlaşması imzalandı. Kerden Antlaşması, İran ile imzalanan son antlaşmadır. Kasr-ı Şirin Antlaşması’nın şartları aynen geçerli sayılmıştır. 1768–1774 OSMANLI-RUS SAVAŞI Sebep: Rusların Lehistan içişlerine karışarak, kral seçimine müdahale etmeleri üzerine Lehistan halkı yeni krala isyan ederek karşı çıkmış, bunun üzerine Ruslar isyancı Lehlileri yenerek, Osmanlı topraklarına kadar kovaladılar. Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş açtı.(1768) Not: Lehistan’ın bağımsız kalması Osmanlı Devleti için çok önemliydi. Çünkü Lehistan Osmanlı Devleti ile Rusya arasında "tampon devlet" durumundaydı. Savaş: Rus Ordusu Kırım'ı işgal etti, Eflak ve Boğdan’ı ele geçirdi. Baltık Denizinden Akdeniz'e geçen Rus donanması 1770 yılında ÇEŞME limanında Osmanlı Donanmasını yaktı. Sonuç: Ruslarla "Küçük Kaynarca Antlaşması" imzalandı.(1774) KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI(1774) Maddeleri: v Kırım'a bağımsızlık verilecek, Kırım sadece dini bakımdan halifeye(padişah) bağlı kalacak. v Rusya, Karadeniz kıyılarında tersane kurabilecek, ticaret gemisi ile donanma bulundurabilecek, Rus ticaret gemileri Boğazlardan geçerek Akdeniz limanlarında serbestçe ticaret yapabilecek v Kılburun, Yenikale, Kerç ve Azak Kalesi Ruslara verilecek. v Rusya, işgal ettiği Eflak-Boğdan ve Besarabya’dan çekilecek. v İngiltere ve Fransa'ya verilen Kapitülasyonlar Rusya'ya da tanınacak. v Ruslar Osmanlı hâkimiyetindeki Ortodoksların koruyucusu olacak. v Ruslar İstanbul'da daimi bir elçi bulundurabilecek ve Balkanlarda istediği yerlerde konsolosluk açabilecek. v Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek Küçük Kaynarca'nın Önemi: § Kırım'a bağımsızlık verilmesiyle, Ruslar Kırım'ı ele geçirme konusunda önemli bir adım atmışlardır. Nitekim çok geçmeden, 1783 tarihinde Kırım'ı işgal ederek Rus topraklarına katmışlardır. Rusya’nın Karadeniz’de ticaret gemisi ve donanma bulunduracak olması nedeniyle Fatih döneminden beri devam eden Karadeniz'deki Türk egemenliği sona ermiştir. § Ruslar Osmanlı Ortodokslarının koruyucusu olmaları ile Osmanlı Devleti’nin iç işlerine sık sık karışacaklar, böylelikle Balkan milletleri üzerinde etkili olacaktır. 9 1787–1792 Osmanlı-Rusya+Avusturya Savaşları : Nedenler : ü Osmanlı Devleti'nin Kırım'ın Ruslar tarafından işgalini unutamaması. (1783'de II. Katerina Kırım'ı işgal ederek Rusya'ya kattığını ilan etmiş, binlerce Türk'ü kılıçtan geçirmişti. Osmanlı Devleti bu olupbittiye ses çıkaramamıştı.) ü Rusya ve Avusturya Osmanlı Devletinin Balkan topraklarını paylaşma konusunda anlaştılar. Anlaşmaya göre eğer İstanbul alınırsa "Bizans İmparatorluğu" yeniden kurulacaktı. Savaş: Anlaşmayı haber alan Osmanlı Devleti zaten Kırım'ın acısını unutamadığından Rusya'ya savaş ilan etti. Avusturya'da savaşa katılınca Osmanlı Devleti her ikisine karşı savaşmak zorunda kaldı. Sonuç: Avusturya Osmanlı Devletiyle ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI’nı imzalayarak (1791) Rusya'yı yalnız bıraktı. Çünkü: Avusturya, bu sırada çıkan Fransız İhtilalinden olumsuz şekilde etkilenmişti. Not: Ziştovi Antlaşmasıyla Avusturya savaştan önceki sınırlarına çekildi. Bundan sonra Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında ciddi bir savaş olmamış, hatta I. Dünya Savaşında Osmanlı Devletiyle birlikte savaşmıştır. NOT: Fransız İhtilalinin yaydığı "Milliyetçilik" akımından en çok etkilenen iki devlet Avusturya ve Osmanlı Devleti'dir. Ziştovi Antlaşması’ndan sonra tek başına kalan Rusya ile savaş 1792'ye kadar sürdü. Sonuçta Osmanlı Devleti ile Rusya arasında YAŞ ANTLAŞMASI imzalandı. (1792) Yaş Antlaşması ile Osmanlı Devleti Kırım'ın Rusya'ya ait olduğunu kabul etti Yaş Antlaşması Osmanlı Devleti’nin Dağılma Dönemi’nin başlangıcı sayılır. Hazırlayan : Mutlu TAŞTEMEL Tarih Öğretmeni 10 11