ORTA ASYA TÜRK TARİHİ
TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
TÜRKLERİN ANA YURDU
Türklerin tarih sahnesine çıktığı bölge “Orta Asya”dır. Orta Asya; doğuda Kingan dağları, kuzeyde Sibirya, batıda Hazar Denizi,
güneyde Hindikuş ve Karanlık Dağları ile çevrili alandır.
ORTA ASYADA KURULUNA İLK KÜLTÜR MERKEZLERİ
Anav Kültürü (MÖ V bin):
Afanesyevo Kültürü (MÖ III bin).
Andronova Kültürü (MÖ. 1700 )
Karasuk Kültürü (MÖ 1200).
Tagar Kültürü (M.Ö.700).
Göçlerin Sebepleri
Siyasi Sebep:
Çin ve Moğol baskısı
Boylar arası mücadele
Ekonomik sebep:
İklimin değişmesi aşırı kuraklık
Aşırı nüfus artışı ile birlikte toprakların yetersiz hale gelmesi
Salgın hayvan hastalıkları
Otlakların yetersizliği
NOT: Göçler sırasında atın evcilleştirilmesi , nalın bulunması ve tekerlekli arabalar kullanılması Türklere çok uzak
bölgelere gidebilme imkanı sağlamıştır.
Göçlerin Sonuçları:
Türkler gittikleri yerlerde yeni devletler kurmuşlardır.
Asya ve Avrupa’da siyasi, kültürel ve sosyal açıdan değişmeler yaşanmıştır.
Kavimler göçüne neden olmuştur.
Türk kültürünün geniş bir coğrafya ya yayılmasına neden olmuştur.
İSKİTLER (SAKALAR):
Tarihte bilinen ilk Türk topluluğudur.
Karadeniz’in kuzeyinde yaşadılar.
Göçebedirler.
Alper Tunga (Şu) Destanı onlara aittir.
ASYA HUN (BÜYÜK HUN) DEVLETİ (MÖ 220):
Bilinen ilk Türk devletidir
Bilinen ilk hükümdarı Teoamandır.
Başkenti Ötükendir.
En parlak dönemini Mete Han zamanında yaşadır
Mete Han
Türk tarihinde ilk devlet ve ordu teşkilatı Mete Han tarafından oluşturulmuştur. Ordu onlu sisteme göre oluşturulmuştur.
Türkleri ilk kez bir bayrak altında toplad
Esik kurganındaki Altın Elbiseli Adam ve Pazırık kurganındaki dünyanın en eski halısı Hunlara aittir.
1
NOT:
Mete, Çin’i yenmesine rağmen
yerleşmeyi düşünmemiştir.
Türklerin kalabalık Çinliler içinde milli benliklerini kaybedeceği endişesiyle, Çin’e
AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU (375 – 469)
Devletin kurcusu Balamir’dir.
Avrupa Hunları en güçlü zamanını Atilla devrinde yaşadı.
Atilla, Bizans ile Margos Barışını ve Anatolyos Barışı imzalandı.
Atilla Galya ve Roma üzerinede seferler düzenledi
NOT:
Avrupa’da Kurulan ilk Türk devleti Avrupa Hun devletidir.
Margos anlaşması Bizans ile yapılan ilk anlaşmadır.
GÖKTÜRKLER (552-744):
Türk adıyla kurulan ilk devletidir.
Bu özellikler, Göktürklerin ulus devlet anlayışının benimsediklerinin göstergesidir
İkinci kez Türk siyasi birliğini kurdular.
Kurcusu Bumin kağandır
Merkezleri Ötüken’dir
Türklerin ilk alfabesi Göktürk alfabesini oluşturdular.
II. Göktürk Devleti (Kutluk Devleti)
Kurcusu İlteriş Kağandır.
Türkleri ikin kez bir bayrak altında topladılar
En parlak dönemleri Bilge Kağan, Kültigin ve Vezir Tonyukuk zamanıdır.
Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri) onlardan kalmadır.
Orhun Yazıtlarının önemi
Türk tarihine ait, en eski Türkçe belgelerdir.
Türklerde tarih yazıcılığının ve yazılı edebiyatın ilk örneğidir.
II. Göktürk Devleti tarafından yazılmıştır.
Amacı, geçmişten ders alınmasını sağlamaktır.
NOT:
Tonyukuk (725), Kültigin (732) ve Bilge Kağan(735) adına dikilmişlerdir. İlk kez Danimarkalı Tomsen tarafından 1893’te
okunmuşlardır.
UYGURLAR
İlk yerleşik hayata geçen Türklerdir.
Uygur alfabesini kullandılar.
İlk hareketli matbaayı icat ettiler.
Kâğıt imalatını ve kitap basmayı Çinlilerden öğrendiler.
Türk tarihinde kâğıt üzerine yazılı Türkçe en eski belgeler, Uygurlardan kalma ticaret sözleşmeleridir. Bu durum yazılı
hukuka sahip olduklarının göstergesidir.
Merkezleri Karabalasagun’dur
Karabalasagun yazıtları ,Uygurlara aittir.
Turfan Uygurları ve Sarı Uygurlar diye ikiye ayrıldılar.
Türeyiş ve göç destanı onlara aittir.
Çinlilerden etkilenip Maniheizm dinini benimsediler.
“Kamdu” denilen mühürlü bez parçalarını alışverişlerinde çek- senet yerine kullandılar.
2
NOT:
Göktanrı inancını terk eden ilk Uygur Türkleridir.
DİĞER TÜRK DEVLETLERİ VE TOPLUMLARI
KIRGIZLAR
Yenisey Yazıtları ve Manas Destanı Kırgızlara aittir.
TÜRGEŞLER :
Yerleşik hayatı benimsediler. Madeni para kullandılar.
HAZARLAR:
Museviliği benimseyen ilk ve tek Türk devletidir.
KARLUKLAR:
Müslümanlığı benimseyen ilk Türk topluluğudur.
AVARLAR
İstanbul’u kuşatan ilk Türk devletidir.
BULGARLAR
İtil ve Tuna Bulgarları diye ikiye ayrıldılar
Bulgarlar İslamın Doğu Avrupa’daki ilk temsilcileridir.
KIPÇAKLAR (KUMANLAR)
Rus İgor ve Dedekorkut hikayelerine konu oldular.
MACARLAR
Orta Avrupa’da kuruldular Katolik mezhebini benimsediler
PECENEKLER
Devlet kuramayan tek Türk bouyudur.
OĞUZLAR
Türklerin en kalabalık boyudur.
SABİRLER
Sibirya’yı Türkleştirdiler ve Anadolu’ya akınlar düzenlediler.
KÜLTÜR VE MEDENİYET
DEVLET YÖNETİMİ
Devlete İl = El denir
Millete Budun = Bodun denir.
Kut devlet yönetme yetkisidir. Tanrı tarafından kağana verildiğine inanılır. Kut, inanca göre babadan oğula geçer, bu
yüzden de hükümdarlık da babadan oğula geçer.
Hangi oğulun hükümdar olacağı belli olmadığından düzenli bir veraset sistemi yoktur.
Bu durumun olumsuz sonucu; taht kavgaları ile devletin zayıflamasıdır,
Ülke hükümdar ve ailesinin ortak malı sayılırdı. Bu durum, devletlerin kısa sürede yıkılmasında ektili olmuştur.
Ülke Doğu ve Batı olarak ya da sağ-sol diye 2 bölüme ayrılarak yönetilirdi. (ikili teşkilat) Bu durum, devletlerin kısa sürede
parçalanmasını kolaylaştırmıştır ve merkezi devlet anlayışının olmadığının göstergesidir.
Hükümdarlar; Kağan, Han, Hakan gibi unvanlar kullanırdı..
Kağan ‘dan sonra en yetkili kişi eşi Hatundur.
Devletin önemi işlerinin görüldüğü kağan başkanlığında, boy beylerinin katılımıyla oluşan meclise Kurultay = Toy =
Kengeş meclisi denir.
Kurultay danışma niteliğinde bir meclistir.
Töre, yazısız hukuk kurallarıdır.
Herkes, töreye uymak zorundadır.
3
DİN
En önemlisi Göktanrı dinidir. Şamanizm denilen ve sihir özelliğinde olan bir inanış da yaygındır.
Ayrıca Budizm, Mani dini, Hıristiyanlık, Musevilik ve en son İslam dinini benimsemişlerdir
Göktanrı inancında;
Kam (şaman): Din Adamı
Kurgan: Mezar
Yuğ : Cenaze Töreni
Balbal: Mezar Taşı’dır
Ölüler eşyaları ve silahları ile birlikte gömülürdü. (Ahiret inancı)
ORDU:
Türklerde ordu-millet anlayışı hakimdi. Kadın-erkek her Türk asker sayılırdı.
Türk ordusu ücretli değildi. Türk ordusunun temeli süvarilere (atlı birlikler) dayanırdı.
En önemli savaş yöntemi Turan taktiğidir.
SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT:
Sosyal sınıf farkları yoktur
Konar-göçer bir hayat yaşadılar. Tarıma uygun topraklar az olduğu için ekonominin temeli hayvancılıktır. Bozkır şartlarının
gereği olarak yaylak ve kışlak hayatı yaşamışlardır.
En önemli içecekleri kımızdır.
YAZI – DİL – EDEBİYAT
Türklerin kullandığı ilk alfabe Göktürklere ait olan Orhun (Göktürk) alfabesidir. II. Türk alfabesi Uygur alfabesidir.
Orhun alfabesi 38 harften oluşur.
Uygurların, Soğdlardan alıp geliştirdikleri Uygur alfabesi 18 harften oluşur.
Türkçenin ilk örnekleri sözlü edebiyat ürünleridir.
Destanlar:
İskitler-Alp Er Tunga
Hunlar-Oğuz Kağan
Göktürkler-Ergenekon
Uygurlar-Türeyiş ve Göç
Kırgızlar-Manas
Sagular; cenazelerdeki ağıtlar
Koşuk; kopuz eşliğinde söylenen şiirler
Savlar ise atasözleridir.
NOT:
Dede korkut hikayeleri yazıya geçilmeden önce sözlü olarak anlatıla gelmiştir.
SANAT
Orta Asya Türk sanatının temeli göçebe yaşantıya dayandığı için mimari gelişmemiştir. (Büyük saraylar ve tapınaklar
yapmamışlardır.)
Bu dönemde, sanat eserlerinde insan, bitki, hayvan figürleri, geometrik şekiller kullanılmıştır.
Türkler, ahşap işçiliğinde, madencilikte, kuyumculukta, dokumacılıkta ileri bir düzeye sahiptirler.
Keçe kumaş örtülerde at, koyun,keçi gibi hayvan figürleri gösteren motifler yer alır.Bu tür süslemeye hayvan uslubu
denmiştir.
Resim sanatı Uygurlar döneminde gelişmiştir. Uygur ressamlarına bedizci denilirdi.Uygurlar kitaplarını minyatürlerle
süsleyerek canlı ve parlak renkleri kullandılar.
Hayvan biçimli heykeller ile mezarlara konulan kabaca taştan yontulmuş balbal denilen heykeller dikilmiştir.
Kopuz önemli müzik aletidir.
NOT:
Türklerin 12 hayvanlı Türk takvimini kullanmaları gökbilimi (astronomi) ile uğraştıklarının kanıtıdır.
4
TÜRKLERİN İSLAMİYETİ KABULÜ VE
İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
Talas Savaşı (751)
Müslüman Araplarla (Abbasiler) Çinliler arasında yapılan savaştır. Türklerin de yardımıyla (Karluklar) savaşı Araplar
kazanmıştır.
Bu olaydan sonra Türkler kitleler halinde Müslüman olmaya başlamışlardır.
İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ
Karahanlılar
Gazneliler
Büyük Selçuklular
Asya da kurulmuşlardır.
Harzemşahlar
Tolunoğulları
Akşitler (ihşitler)
Eyyübiler
Memlükler
Mısırda kurulmuşlardır.
KARAHANLILAR
Karluk,Yağma ve Çiğil boylarının bir araya gelmesi ile Orta Asya’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
Kurucusu Bilge Kül Kadir Handır.
Saltuk Buğra Han zamanında İslam dinini benimsediler.
Resmi dilleri Türkçe’dir (Ulusal bir devlet özelliğine sahip).
Türk–İslam sentezini gerçekleştirip Türk–İslam medeniyetinin temellerinin attılar.
İlk burslu öğrencilik sistemini uyguladılar.
İslam tarihinde planlı, programlı eğitim öğretim faaliyetlerini başlattılar. Türk tarihinde İlk medrese Karahanlılar tarafından
kurulmuştur.
Kutadgu Bilig : Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Devlet yönetimi hakkında bilgi veren siyasetnamedir.
NOT
İslami dönem Türk edebiyatının ilk yazılı örneğidir.
Divan-ı Lugatit Türk: Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. İlk Türkçe – Arapça sözlüktür. Arapçanın, Türkçeden üstün bir dil
olmadığını iddia etmiştir.
NOT:
İl Türk dünyası haritası bu eserde yer almıştır.
Atabetü’l Hakayık: Edip Ahmet Yükneki
Divanı Hikmet :Hoca Ahmet Yesevi. Ahmet Yesevi ilk Türk mutasavvıftır. (Türk tasavvuf edebiyatının kurucusu kabul edilir.)
GAZNELİLER
Afganistan’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
Devletin kurcusu İlk Padişah ünvanını kullanan Alp Tekin dir.
En parlak dönemini Gazneli Mahmut zamanında yaşadılar
Firdevsi’nin Şehnamesi önemlidir.
İslamiyeti Hindistan ve Pakistan’a yaymışlardır.
Dandanakan savaşı ile Selçuklulara yenilmiş Gurlar tarafından yıkılmıştır
UYARI:
 Türk tarihinde sultan ünvanını ilk olarak Gazneli hükümdarı Mahmut kullanmıştır.
5
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1037-1157)
Devletin kurucusu Selçuk Beydir.
Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi
Dandanakan Savaşıyla (1040) Gazneli devletini ağır bir yenilgiye uğrattı.
Bu savaş sonucunda;
Gazne Devleti çökme sürecine girerken, Selçuklular tüm kurumlarıyla bir devlet haline geldiler.
Büyük Selçuklu devleti resmen kuruldu.
Tuğrul Bey Pasinler Savaşı’nda (1048) Bizans, Gürcü ve Ermeni birleşik ordusunu yendi.
Abbasi halifesinin, Şii Büveyhoğullarına karşı Tuğrul Beyden yardım istemesi üzerine 1055 te Halifeyi korudu bunun
üzerine;
Tuğrul Bey Halifeden Doğunun ve batının hükümdarı unvanını aldı.
Halifenin siyasi yetkilerine son verildi Laik anlayış ortaya çıktı .
Alparslan Dönemi (1063-1072)
Malazgirt Savaşı 1071
Romen Diyojen komutasındaki Bizans ordusunu burada büyük bir yenilgiye uğrattı (1071).
Malazgirt Savaşı Sonuçları:
Anadolunun kapıları Türklere açıldı.
Türkiye tarihi başladı
İslam dünyası üzerindeki Bizans tehdidi sona erdi
Türklerin bu savaş sonrasında batıya ilerlemeleri Haçlı seferlerinin başlamasına neden oldu.
Anadoluda ilk Türk beylikleri kuruldu.
İlk Beylikler;
Erzurum ve çevresinde Saltuklular,
Mardin ve çevresinde Artuklular,
Erzincan ve Kemah’ta Mengücekliler,
Sivas ve Divriği’de Danişmentliler
İzmir ve civarında Çaka Beyliği kuruldu.
Uyarı: Malazgirt savaşı yurt açan bir savaştır.
Melikşah Dönemi (1072-1092)
Selçuklu Devleti en geniş sınırlarına ulaşarak, en güçlü dönemini yaşadı.
Alparslan’ın veziri olan Nizam’ül Mülk’ü görevinde bıraktı.
Bölücü düşüncelere karşı halkı koruyabilmek için Nizam’ül Mülk tarafından Nizamiye medreseleri kuruldu.
Nizam’ül Mülkün döneminde rasathane açılmış ve Ömer hayamın başkanlığında bilim kurulu oluşturularak Celali
Takvim hazırlanmıştır.
Fetret Devri
Melikşah’ın ölümünden sonra Melikşah’ın çocukları arasında taht kavgaları başladı
Sultan Sencer, Karahitaylara Katvan Savaşı’nda (1141) yenilince devlet yeniden çökme sürecine girdi.
1157’de Sencer’in ölümü ve Oğuz isyanı sonucu devlet tamamen yıkıldı.
6
Selçukluların Parçalanma Nedenleri
Veraset sistemi,
Selçuklu prenslerinin ayaklanmaları,
Şii, Fatımi ve Batınilerin çalışmaları,
Haçlı Seferlerinin başlaması,
Moğol baskısının yoğunlaşması,
Merkezi otoritenin zayıflamasından yararlanan atabeylerin ayaklanarak bağımsızlıklarını ilan etmeleri
Oğuz isyanı
Atabey: Selçuklularda illere yönetici olarak gönderilen şehzadelerin yanına “atabey” denilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
Atabeyler, devletin zayıfladığı zamanlarda bulundukları bölgelerde yönetimi ele geçirip devletler kurdular.
Kurulan atabeylikler:
Böriler ( Şam) atabeyliği
Zengiler ( Musul) atabeyliği
Salgurlular ( Fars atabeyliği)
İl- Denizliler( Azarbeycan) atabeyliği
Beg-Tiğinoğulları ( Erbil)Atabeyliği
Büyük Selçuklu Devletinden sonra Kurulan Devletler
Horosan Selçukluları
Irak Selçukluları
Suriye Selçukluları
Türkiye Selçukluları
HARZEMŞAHLAR (1097-1231)
Aral Gölü’nün güneyinde Muhammet Kutbettin tarafından kuruldu.
Türkiye Selçukluları ile 1230’da yaptıkları Yassı Çemen Savaşıyla yıkılış sürecine girdi.
Moğollar tarafından yıkıldı.
Nesefi, Fahrettin Razi, Curcani, ve Zemahşeri gibi bilginler bu dönemde yetişmiştir.
MISIRDA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ
TOLUNOĞULLARI (868-905)
Mısır’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
Kurucusu Tulunoğlu Ahmet’tir.
Tulunoğlu Devletinden kalan en önemli sanat eseri Tulunoğlu Ahmet Camii (Mısır’da Türk mimari eseri örneği) dir.
Abbasiler tarafından yıkıldı.
AKŞİDLER (İHŞİTLER) (935-969)
Mısırda kurulan ikinci Müslüman Türk devletidir.
Kurucusu Muhammet bin Tuğç’tur.
Hicaz bölgesine ilk hakim olan Türk devletidir.
EYYUBİLER (1171-1348)
Selahaddin Eyyübi, tarafından kuruldu (
1187 Hıttîn savaşı ile Haçlıları Kudüs'ten çıkardı . bu durum III. Haçlı seferinin başlamasına neden oldu.
7
MEMLÜKLER (1250-1517)
Mısır' da kurulan Memlûk Devleti'nin kurucusu Aybeg dir.
Saray dili Türkçedir.
1261 Ayn Calut ve 1277 Elbistan Savaşları ile Moğolları mağlup ettiler.
Abbasi halifesini korudular. Haçlılarla mücadele ettiler.
1516 Mercidabık 1517 Ridaniye Savaşları ile Memluklular ortadan kaldırılmıştır.
NOT: Memluklular Kut anlayışı olmayan ve Moğolları durduran tek Türk devletidir.
TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR - MEDENİYET
Hükümdar
Türk İslam devletlerinde de hükümdarlar otoritenin başı durumunda idiler. Kullandıkları Ünvanlar:
Karahanlılar: Han, Hakan, İlig, Arslan ve Buğra
Selçuklular: Yabgu, Sultan-ı Azam ve Sultan
Gazneliler: Sultan
Eyyübi ve Memlüklüler: Sultan
Hükümdar Sembolleri
Hilat
Taht
Tuğra
Tuğ
Sancak
Hutbe
Otağ
Sikke
Çetr
Ferman
Hükümdarın Görevleri:
Divana başkanlık yapmak
Orduyu Komuta etmek
Halkın refah ve mutluluğunu sağlamak
Töreyi korumak ve uygulamak
Ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlayarak ülke sınırlarını genişletmek.
Devlet adamlarını atamak
Saray Görevlileri:
Hacip: Sultan ile divan üyeleri arasındaki yazışma ve görüşmeleri düzenlerdi. Sarayın en
önemli görevlisidir. Haciplerin başına ise Has Hacip adı verilmiştir.
Kapucubaşı: Sarayın günlük işlerinden sorumlu kişi
Silahtar: Silahlardan sorumlu kişi
Emir-i Alem: Devlete ait bayrağı koruyan kişilerin başı
Alemdar: Sancak ve Bayraklardan sorumlu kişi
Emir-i Candar: Saray Muhafızlarının başı
Cemedar: Hükümdarın giysilerinden sorumlu kişi
Divan Türleri:
Divan-ı Saltanat:
Türk İslam devletlerinde devlet işlerini yürütmekle görevli hükümete Divan-ı Saltanat ( Büyük Divan) adı verilmiştir. Vezirin
başkanlığında toplanırdı.
Divan üyeleri:
Vezir: Hükümdardan sonra gelen en yetkili kişi.
Naip: Hükümdar vekili
Müstevfi: Mali işlerden sorumlu kişi.
8
Tuğracı: İş ve dış yazışmalardan sorumlu kişi
Pervaneci: Fethedilen toprakları kayıt altına alan ve ikta dağıtımını yapan kişi
Emir-i Arz: Ordu komutanı
Müşrif: İdari, adli ve mali teftişlerde bulunan kişi
Taşra Yönetimi
Eyalet
Sancak
Köy
Kaza
Eyaletlerde Devlet Görevlileri:
Melik: Hükümdar çocukları da tecrübe kazansın diye Atabeylerle birlikte eyaletlere gönderilirdi.
Şıhne:Eyaletlerin başında bulunan kişilerdir. Hanedan üyesi değillerdir
Amid: küçük yönetim birimlerinde yönetim işinden sorumlu idi.
Amil: Mali işlerden sorumludur. Vergileri toplardı.
Muhtesip: Ticari hayatın düzeninden ayrıca Belediye işlerinden sorumlu idi.
Ulak: Postacı
Karahanlı Ordusu
Saray Muhafızları
Hassa Ordusu
Eyalet Ordusu
Gazne Ordusu
Gulam Ordusu
Ücretli Askerler
Gönüllüler
Eyalet Ordusu
Büyük Selçuklu Devleti Ordusu
Merkez Ordusu
Gulaman-ı
Saray
Hassa Ordusu
Eyalet Ordusu
Melik Kuvvetleri
İkta Askerleri
Türkmenler
Bağlı Beylik ve
Devlet Askerleri
Toprak Çeşitleri:
Has Topraklar: Gelirleri hükümdara ve hanedan üyelerine ayrılan topraklardır.
Mülk Topraklar: Kişilere ait topraklardı.
İkta Topraklar: Geliri; hizmet veya maaş karşılığı olarak komutanlara, askerlere ve devlet adamlarına verilen
topraklardır.
Haraci Topraklar: Fethedilen yerlerde müslüman olmayan prenslerin elinde bırakılarak İslam ilkelerine göre haraca
bağlanan topraklardır.
Vakıf Topraklar: Hayır kurumlarının, eğitim ve sosyal müesseselerin ihtiyaçlarını karşılamak için ayrılmış topraklardır.
HUKUK SİSTEMİ
9
Şer’i Hukuk
Örfi Hukuk
Şer’i davalara Kadılar bakardı. Kadıların başında Kadı’l Kudat bulunur ve kadıları kontrol ederdi.
Örfi yargının başında Emir-i Dâd bulunurdu.
Bunların yanı sıra Sultanın başkanlık ettiği “Divan-ı Mezalim” denilen bir yüksek mahkeme vardı.
SOSYAL HAYAT
İslamiyet’in kabulünden sonra, halkın çoğunluğunu yine göçebeler meydana getiriyordu. Bunların geçim kaynağı
hayvancılıktı.
Esnaf ve sanatkarlar kendi meslek gruplarına ait loncalar kurmuşlardı.
Sınıf kavramı yoktu, çünkü toprakların mülkiyeti devlete aittir.
İKTİSADİ HAYAT
Şer’i Vergiler:
Öşür: Müslümanların 1/10 oranında verdiği ürün vergisidir.
Haraç: Gayrimüslimlerin 1/5 oranında verdiği ürün vergisi
Cizye: Gayrimüslimlerin askerlik yapmamaları karşılığı verdiği vergi.
Örfi Vergiler:
Ağnam: Küçükbaş hayvan vergisidir.
Derbent: Geçitlerden alınan vergi
Baç: Pazar vergisi
Çift Resmi: Toprağı olan çiftçiden alına vergi
DİL VE EDEBİYAT
Karahanlılar Dönemi:
Karahanlılarda resmi dil Türkçeydi.
Karahanlılar zamanı önemli eserler:
Kutadgu Bilig:
Divan-ı Lügat’it Türk:
Atabet’ül Hakayık:
Divan-ı Hikmet:.
Mısırda Kurulan Türk devletleri Arapça kullanırken Memlüklü devleti Türkçeyi resmi dil olarak kullanmıştır.
TÜRK İSLAM ALİMLERİ
Farabi : Türkistanda dünyaya gelmiştir. Felsefe, matematik , astronomi , tıp ve mantık alanlarında eserler vermiştir.
Avrupalılar kendisini ikinci öğretmen anlamına gelen Muallim-i Sani demiştir.
İbn-i Sina: Avrupa da Avicenna diye tanınmıştır. Tıp , matematik , fizik ,mantık , felsefe gibi bilimlerde eserler vermiştir.
En önemli eseri “El Kanun” adlı tıp kitabıdır.
Gazali: “Büyük Selçuklu sultanı Melikşah döneminde yaşamış, Nizamiye Medreselerinde ders vermiştir. En ünlü eseri
İhya’ül Ulumiddin’dir.
Biruni: Gazneliler döneminde yaşamıştır. Güneş etrafında dönmenin bir yıl olduğunu bulmuş, enlem ve boylam
hesaplamaları yapmış, kürenin alanını hesaplamıştır.
10
Ömer Hayyam: Selçuklular döneminin en önemli bilgin ve şairleri arasında dır. Matematik , astronomi , tıp alanlarında
çalışmalar yapmıştır. En önemli eseri Rubaileri ile Celali Takvimdir.
İbni Türk : 9. yüzyıl da yaşamıştır. Cebirin temelini atan islam bilgini.
Harezmi : (780 - 850 yılları arası yaşamıştır. Bağdat ta Beytül Hikme medresesinde görev yapmıştır. İlk cebir kitabını
yazan ve batıya cebiri öğreten kişidir. Sıfır sayısını bulmuştur.
İbni Rüşd : 1126 - 1198 yılları arsı yaşamıştır. Büyük bir doktor, astronom ve matematikçidir.
Sanat Çeşitleri:
Çinicilik: Çin kökenli olan bu sanat dalı mimari eserlerin süslemesinde kullanılmıştır.
Tezhip: El yazması kitap ve levhaların süslenmesi sanatına denir.
Hat: Arap harflerinin değişik şekillerde süslü olarak yazılması sanatıdır.
Minyatür: Bir resim türü olan minyatürler daha çok kitap sayfalarına yapılırdı.
Nevbet: Hükümdarların kapılarında çalınana hakimiyet alametlerinden olan müziktir.
Mimari: Türk İslam devletlerinde mimaride önemli eserler verilmiştir
Mimari eserler:
Kubbe:
İslamiyet öncesinde kullanılan çadırlar örnek alınmıştır.
Kümbet:
Anıt mezarlar
Kervansaray:
Ticaret yolları üzerindeki konaklama yerleri
Bedesten:
Şehirlerdeki işhanları
Medrese:
Dini ve pozitif bilimlerin okutulduğu okul
Bimarhane
Hastahane
11
TÜRKİYE TARİHİ
Anadolu’da ilk Beylikler 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra kurulmuştur.
BEYLİKLER
BÖLGE
KURUCU
ÖZELLİKLERİ
MİMARİ ESERLERİ
SALTUKLULAR
Erzurum
Ebul Kasım
Anadolu’da kurulan ilk Türk
Tepsi Minare
1072 – 1202
Bayburt
beyliğidir.
Kale Camii
Kars
Haçlılarla mücadele
Erzurum Ulu Cami
etmişlerdir.
Mama Hatun Kümbeti
MENGÜCEKLER
Erzincan
Mengücek
Rum ve Gürcülerle mücadele
Divriği Ulu Camii
1080- 1228
Kemah
Gazi
ettiler.
Kayıtbay Camii
Ticaret faaliyetleri ile
Divriği Külliyesi
Divriği
uğraştılar
Sivas
Danişment
Haçlılarla mücadele
Yağıbasan Medreseleri
DANİŞMENTLİLER
Tokat
Gazi
ettiler
Kayseri Ulu Camii
1080- 1178
Amasya
Anadolu’da kurulan en büyük
Emir Gazi Kümbeti
Kayseri
beyliktir.
Malatya
Anadolu’da il medrese ve
kervansarayı inşa ettiler
Haçlılarla mücadele ettiler
Mardin Ulu Camii
ARTUKLULAR
Diyarbakır
Hasankeyf
Tarımsal faaliyetlerde
Artuklu Sarayı
1102 – 1409
Mardin
bulundular
Malabadi Köprüsü
Artuk Bey
Hoşgörülü bir politika izlediler
ÇAKA BEYLİĞİ
İzmir
Çaka Bey
Aydın
NOT:
I.
Denizcilikle uğraşmışlardır.
Çaka Bey ilk Türk denizcisidir
Beylikler Anadolu’nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamışlardır.
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ (1077-1308)
Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah dır.
I. Kılıç Arslan Dönemi (1092-1107)
Bizans’ın etkisiyle Çaka Beyliğine son verdi.
Kılıç Arslan döneminde I. Haçlı Seferinin başladı.
Haçlılarla başarılı savaşlar yapmasına rağmen, başkent İznik ve Batı Anadolu’nun elden çıkmasına, Haçlıların Kudüs’e
ulaşmasına engel olamadı.
Konya’ya çekildi ve devletin merkezini Konya’ya taşıdı.
I. Mesut Dönemi (1116-1155)
Bu dönemde II. Haçlı seferi başlamış ve Haçlılar Anadolu’da durdurulmuştur.
Bu dönemde batı kaynaklarında Anadolu, ilk defa Türkiye adı ile anılmaya başlandı.
Adına ilk bakır para basıldı.
12
II. Kılıç Arslan Dönemi (1155-1192)
Bu dönemin en önemli Bizans’la yapılan Miryokefalon Savaşı’dır. (1176) bu savaş ile;
Anadolu’nun Türk yurdu olması kesinleşti.
Bizans’ın Anadolu’yu Türklerden alma ümidi son buldu.
Bizans savunmaya geçerken Türkler taarruza geçti.
Uyarı: Miryokefalon savaşı Yurt tutan savaştır.
Bu dönemde Selçuklunun ilk gümüş ve altın parası bastırıldı
I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi
Trabzon Rum İmparatorluğu mağlup edilerek Karadeniz ticaret yolu güvence altına alındı.
Antalya fethedildi. Burada donanma kurularak ilk defa denizcilik alanında faaliyetler başladı.
I. İzzeddin Keyhüsrev Dönemi (1211-1220)
Sinop alınarak önemli ticaret ve ithalat limanı haline geldi.
Kıbrıs Krallığı ev Venediklilerle ticaret anlaşması yaptı.
Uyarı: Türk tarihinde ilk ticari imtiyazlar bu dönemde Venediklilere verilmiştir.
I. Alaaddin Keykubat Dönemi (1220-1237)
Selçukluların en parlak dönemi oldu.
Alanya alınıp Alaiye sancağı oluşturulup burada tersane yapıldı.
Kırım (Suğdak) sahilleri egemenlik altına alındı. Deniz aşırı yapılan bu sefer ticari amaç taşıyordu.
1230’da Harzemşahlarla Yassı Çemen Savaşı yapıldı. Harzemşahlar yenilip Doğu Anadolu’yu terk ettiler ve Moğollarla
Selçuklular arasındaki tampon bölge kalktığı için Moğolların Anadolu’ya girmesi kolaylaştı. Yassı Çemen Savaşı’nı
Selçuklular kazandı ancak sonuç olumlu olmadı.
NOT: Yassı Çemen savaşı kazanıldığı halde Türk tarihinde olumsuz sonuçları olan savaştır.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1237-1246)
Devlet yıkılma sürecine girmiştir.
Ayaklanmadan cesaret alan Moğollar Anadolu Selçuklu devletine saldırdılar (1243). Kösedağ Savaşı’nda Anadolu
Selçukluları yenildi.
Kösedağ Savaşı 1243
Savaşın sonucunda;
Moğollar, Anadolu’yu hakimiyetleri altına aldılar.
Anadolu Selçukluları, Moğollara bağlandı
Moğol istilasıyla Anadolu’da çok sayıda beylik kuruldu.
Anadolu’daki Türk birliği bozuldu. Ve İkinci Beylikler devri başladı
BEYLİKLER
KURULDUĞU YER
ÖNEMİ
KARAMANOĞLULLARI
KONYA KARAMAN
Kösedağ savaşından sonra kurulan ilk beyliktir.
Kendilerini Selçuklunun varisi görmüşlerdir.
Karamanoğlu Mehmet Bey Türkçeyi resmi dil
ilan etmiştir.
13
OSMANOĞULLARI
Söğüt Domaniç
Anadolu Türk birliğini sağlayarak en uzun
ömürlü Türk devleti oldu
KARESİOĞULLARI
Balıkesir Çanakkale
Denizcilikle uğraştılar
Osmanlıya katılan ilk
beylik
CANDAROĞULLARI
Kastamonu Sinop
Denizcilikle uğraştılar
GERMİYANOĞULLARI
Kütahya
Çeyiz yolu ile Osmanlıya bağlandı
HAMİTOĞULLARI
Isparta
Topraklarını Para ile Osmanlıya sattı
SARUHANOĞULLARI
Manisa
Denizcilikle uğraştılar
PERVANEOĞULLARI
Sinop Samsun
Denizcilikle uğraştılar
TACEDDİNOĞULLARI
Bafra
Denizcilikle uğraştılar
AYDINOĞULLARI
Aydın İzmir
Denizcilikle uğraştılar
MENTEŞEOĞULLARI
Muğla
Denizcilikle uğraştılar
DULKADİROĞULLARI
Elbistan Maraş
1514 Turnadağ savaşı ile Osmanlıya katıldı
RAMAZANOĞULLARI
Adana Mersin
Osmanlıya katılan son beylik
ERETNA BEYLİĞİ
Sivas Kayseri
Moğollar adına Anadoluyu yönetmiştir.
BURHANETTİN BEYLİĞİ
Sivas
Eretna Beyliğini yıkmıştır
KÜLTÜR - MEDENİYET
DEVLET YÖNETİMİ
Anadolu Selçuklu devletinde devlet teşkilatı, Büyük Selçuklular örnek alınarak düzenlendi.
Ülke, hanedan ailesinin ortak malıydı. Başkent önce İznik, daha sonra Konya oldu.
Hükümdarlar genel olarak sultan ünvanını kullanıyordu bunun dışında
Rüknediin
Keykubad
Sultan-ı Azam
Sultan-ı Galip gibi ünvanlarıda kullanmışlardır.
Hükümdar Sembolleri
Hilat
Taht
Tuğra
Tuğ
Sancak
Hutbe
Nevbet
Sikke
Çetr
Hutbe: hükümdarın hakim olduğu topraklardaki camilerde cuma namazlarında hükümdar adına okunan hitabeydi.
Para (sikke), hükümdar tahta çıkınca kendi adına bastırdığı bağımsızlık sembollerinden biriydi.
Çetr, hükümdar saraydan çıktığı zaman başı üzerinde taşınan saltanat şemsiyesiydi.
Hilat, hükümdarın giydiği son derece süslü ve gösterişli olan elbiseydi.
14
Nevbet, sarayda namaz vakitlerinde çalınan bandoydu.
Tuğra, hükümdarın imzası anlamına gelen mühürdü.
Anadolu Selçuklu devletinde hükümdar çocukları Melik ünvanı ile Sancaklara gönderilerek Atabey denilen eğitmenleri
tarafından idari ve askeri tecrübe kazanmaları sağlanırdı.
Anadolu Selçuklu Devleti Merkez ve Taşra teşkilatını da Büyük Selçuklu Devletini örnek alarak uygulamıştır.
Merkez Teşkilatı
Devlet, işlerini Büyük Divan (Divan-ı Saltanat) ve diğer alt divanlarda yürütüyordu. Divana genellikle vezir, bazen de hükümdar
başkanlık ederdi. Divan görüşmeleri deftere kaydedilirdi.
Uyarı: Adalet işlerine bakan Emir-i dad, kararlarında bağımsız olması için divana gerekli olmadıkça dahil edilmezdi.
Taşra Teşkilatı
Merkeze Bağlı Eyaletler:
Yöenetim olarak direk divana bağlı eyaletlerdir.
Yöneticilerini sultan atardı
Meliklerin Yönettiği Eyaletler
Bu vilayetler direk sultana bağlı idi
Bu vilayetlerin başındaki meliklerin para bastrıma ve kendi divanlarını kurma hakkı vardı.
Uç Eyaletler
Bizans sınırında kurulan ve Uç beylerin yönettiği eyaletlerdir.
Bu eyaletler sınır güvenliğini sağlardı
Bağlı Beylik ve Devletler
Bu yerler iç işlerinde serbest dış işlerinde sultana bağlı idi.
Vergilerini yıllık olarak veriri ve gerektiğinde asker göndermek zorunda idiler.
Taşra teşkilatın da Subaşılar, bulundukları yerin askeri komutanlığını yaptıkları gibi asayiş ve güvenliğine de bakarlardı. Adalet
işleri Kadılar tarafından yönetilirdi. Belediye işlerine; “Muhtesib” denen kişiler bakardı. Önemli şehir merkezlerinde “şıhne”
denilen askeri valiler bulunurdu. Bunlar güvenlik ve zabıta işlerine bakarlardı. Beyliklerde ise hükümdarın temsilcisi olan iki
yetkili bulunurdu. “Mirliva” adı verilen kişiler, siyasi otoriteyi sağlamakla görevliydi. Yargı işlerine “kadılar” bakardı.
15
ORDU ve DONANMA
Türkiye Selçukluları ve Beyliklerin askeri teşkilatı, Büyük Selçuklu askeri teşkilatına benzemekteydi. Ordunun başında Emirül
Ümera (Başkomutan) bulunurdu.
Ordu Teşkilatı
Hassa Ordusu:
Hükümdara bağlıdırlar
Gulam sistemi ile oluşturulmuştur.
Sarayda özel eğitimle yetişirlerdi.
Sipahiler:
İkta topraklarının geliri ile oluşturulan askerlerdir.
Eyaletlerde görev yaparlardı.
Ordunun en kalabalık bölümüdür.
Türkmen Guruplar:
Sınır bölgelerinde yaşayan askerlerdir.
Her an savaşa hazır halde bulunurlardı.
Türkmen aşiretlerinden oluşurdu.
Ücretli askerler:
Diğer milletlerden zaman zaman alınan askerlerdir.
Bağlı Devlet Askerleri:
Savaş esnasında devlete bağlı Beylik ve Devletlerden gelen askerleridir.
Donanma:
Donanma,
Büyük Selçuklularda olmayan
arasındaki en önemli farktır.
bir teşkilattı. Bu durum Anadolu Selçukluları ile Büyük Selçuklular
Donanmaya da önem verilmiş, Sinop, Alanya, Antalya ve Samsun gibi merkezlerde
tersaneler kurulmuştur. Donanma komutanına Reis’ül Bahr denir. Sahil ve kıyıların güvenliğinden “Emir’ül Sevahil”
sorumlu idi.
TOPRAK YÖNETİMİ
Türkiye Selçuklularında toprak, devletin olup bu topraklara Arazi-i Amiriye (Miri Arazi) denirdi. Bu topraklar dört bölüme ayrılır.
Has Topraklar : Geliri hükümdara ayrılan topraklardır.
İkta Toprakları : Ordu mensuplarına ve devlet memurlarına hizmet ve maaş karşılığı verilen topraklardır. (Kiraya
verilen topraklar)
Mülk Topraklar: Başarılarından dolayı devlet adamlarına verilen topraklardır.
Vakıf Topraklar: Miri veya mülk arazilerinden, geliri ilmi veya sosyal kuruluşların masraflarına tahsil edilen topraklardır.
HUKUK SİSTEMİ
Türkiye Selçukluları hukuk alanında kendilerinden önceki Türk-İslam devletlerinin etkisinde kaldılar. Hukuk; şer’i ve örfi yargı
sistemi olarak ikiye ayrılırdı:
16
SOSYAL ve İKTİSADİ HAYAT
Halk göçebe, şehirli ve köylü olmak üzere üç gruba ayrılmaktaydı
Tarım:
Her türlü tarım ve hayvancılık köylüler ile göçebeler tarafından yapılırdı. Şehir hayatında ise meyveciliğin ve bağcılığın önemli
bir yeri vardı. Devlet köylüye tohum, saban, öküz sağlamada yardımcı olurdu.
Sanayi
Türkiye Selçuklularında sanayi büyük ölçüde esnaf teşkilatları (Ahiler) tarafından organize edilirdi. Ahilik, şehirde oturan esnafın
meslek gruplarına göre kendi aralarında kurdukları dini-iktisadi bir özellik taşıyan teşkilata verilen isimdi. Selçuklu döneminde
bütün esnaflar mutlaka kendi meslekleri ile ilgili bir esnaf loncasına üye idi. Şehirdeki Hıristiyan halktan zanaatkar olanlar, çeşitli
alanlarda kendi aralarında Loncalar kurmuşlardı.
AHİLİK TEŞKİLATI VE LONCALAR:
Esnaf teşkilatıdır.
Sanayi ürünlerinin üretilmesini sağladı
Üretilen malın fiyatını ve kalitesini belirler
Çıraklık, kalfalık, ustalık sürecinde mesleği eğitim öğretim sağlar
Zanaatkârlar arasında dayanışmayı sağlar
Uyarı: . Ahilik, ekonominin yanı sıra ahlaki, dini, sosyal, ve hukuki işlevleri olan bir teşkilattır.
Ticaret:
Ekonominin temelini de ticaret oluşturuyordu.
Anadolu’da ticaretin gelişmesinin nedenleri şunlardır;
Anadolu’nun doğu-batı güney-kuzey ticaret yolları üzerinde bulunması ve kıtaları birbirine bağlaması.
Ticaret yolları üzerinde kervansarayların oluşturulması. (Anadolu’da ilk kervansaraylar II. Kılıç Arslan zamanında
kurulmaya başlandı. Bu kurumların sayısı daha sonraları oldukça artmıştır.)
Ticaretin gelişmesi için Latin Cumhuriyeti ticaret antlaşmalarının yapılması.
Ticaret amaçlı fetihlerin yapılması (Suğdak, Sinop, Antalya ve Alanya’nın fethedilmesi).
Malları zarar gören veya kervanı soyulan tüccarların zararlarının ödenmesi, yani bugünkü anlamda malların
sigortalanması. (İlk kez Anadolu Selçuklularında görülmüştür)
Gümrük vergilerinin hafifletilmesi.
Ticari önemi olan merkezlere Türk ve Müslüman tüccarların yerleştirilmesi.
17
İlk Selçuklu parası bakır olarak I.Mesut devrinde, gümüş ve altın para II. Kılıçarslan döneminde bastırılmıştır. Bu durum
Anadolu’nun ekonomik vaziyetinin güçlendiğini gösterir.
Divan-ı İstifa maliye işlerine bakardı. Hazine-i Hassa (padişah hazinesi) ve Hazine-i Amirane (devlet hazinesi) olmak üzere
iki hazine vardı.
.
DİL ve EDEBİYAT
Dil:
Türkiye Selçuklularında resmi dil ve ilim dili Arapça, edebi dil Farsçaydı.
Ancak orduda, sarayda ve halk arasında Türkçe konuşulurdu.
Beylikler döneminde Karamanoğulları Türkçeyi resmi dil ilan etti. XIII.yy’da Anadolu’da Türk dili gelişti.
Edebiyat:
Anadolu’da Türk Edebiyatı XIII.yy ve sonlarında en parlak çağını yaşadı. Bu dönemde edebiyat; Halk Edebiyatı, Tasavvuf
Edebiyatı ve Divan Edebiyatı olarak üç kolda gelişmiştir.
Battal Gazi Destanı, Danişmentname, Dede Korkut Hikayeleri, Kelile ve Dimme (çeviridir,
Halk
çeviren Hoca Mesud), Nasrettin Hoca fıkraları, Bektaşi fıkraları.
Edebiyatı
Tasavvuf
Mevlana Celalledin Rumi: Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mektubat, Fih-i Mafih, Mecâlis-i Seba
Edebiyatı
Yunus Emre: Risaletu’n-Nushiye Hacı Bektaş-ı Veli: Makâlâ
Hoca Dehhani: Selçuklu Şehnamesi
.Divan
Edebiyatı
Ahmedî: İskendername
Gülşehri: Mantıku’t-Tayr (farsçadan çeviri)
Sultan Velet, Gülşehri, Aşık Paşa, Nesimi gibi Türk aydınları da eserlerini Türkçe yazdılar.
BİLİM ve SANAT
Bilim
Anadolu’da ilk medrese, XII.yüzyılın yarısında Danişmendoğulları tarafından Yağıbasan Medresesi Niksar’da kuruldu. Türkiye
Selçuklularında ilk medrese II. Kılıç Arslan tarafından Aksaray’da kuruldu.
18
Anadolu Selçuklu Dönemi Bilim Adamları
Mevlana: Konya da yaşamıştır. Mevlevi tarikatının kurucusudur. Eserleri: Mesnevi , Divan-ı Kebir , Fihi Mafih , Mektubat.
Yunus Emre: Tasavvuf edebiyatının öncülerindendir. Eserlerini Türkçe vermiştir. Eserleri: Divan ve Risalet’ün Nushiye.
Hacı Bektaşı Veli: Bektaşi tarikatının kurucusudur. En önemli eseri Makalattır.
Aşık Paşa: Garipname adlı eseri ünlüdür. Eserlerini Türkçe vermiştir.
İbn-i Bibi: eserlerini farsça yazmıştır en ünlüsü El Avamir’ül Alaiye dir.
Caca Bey: Matematik ve Astronomi ile uğraşmıştır. Caca Bey medresesini kurmuştur.
Nasrettin Hoca: fıkraları ile ünlüdür.
Sanat
Mimaride ilk yapılanlar camilerdi. Bunun yanı sıra, mescitler, medreseler, kümbetler, külliyeler, kervansaraylar, köprüler, darü’şşifalar yapıldı. Süsleme sanatı oldukça gelişmişti. Selçuklularda Mimari eserler üzerinde Orta Asya Türk özelliklerini de görmek
mümkündür. Dokuma Sanatı, tezhib, minyatür, hat sanatları da gelişti. Selçuklular, mimari ve sanat alanlarını geliştirerek
Osmanlı’ya iyi bir miras bıraktılar.
Sanat Dalları:
Çini
Minyatür
Kabartma
Hat
Tezhip
Ağaç İşlemeciliği
Taş İşlemeciliği
Dokumacılık
NOT: Anadolu Selçuklu Devletinde en fazla gelişen sanat dalı mimaridir.
Mimari:
Dini Mimari
Caimler
Türbeler
Alaaddin Camii
Niğde
Döner Kümbet
Kayseri
Ulu Camii
Malatya
II. Kılıçarslan Kümbeti
Konya
Alaaddin Camii
Konya
Haund Hatun Kümbeti
Niğde
Ulu Camii
Sivas
Gömeç hatun Kümbeti
Konya
Burma Minareli Camii
Amasya
Külliyeler
Medreseler
Sırçalı medrese
Konya
Sahip Ata külliyesi
Konya
Gök medrese
Amasya
Hacı kılıç külliyesi
Kayseri
Çifte Minareli medrese
Erzurum
Haund hatun külliyesi
tokat
Karatay medresesi
Konya
İnce minareli medrese
Konya
Caca Bey medresesi
Kırşehir
Şifaiye medresesi
Kayseri
Keykavus medresesi
Sivas
Çifte medrese
kayseri
19
Sivil Mimari
BEYLİKLER DÖNEMİ SANAT ESERLERİ
Camiler
Yeri
Ulu Cami (Karamanoğulları)
Ermenek (Karaman)
Ulu Cami (Mengücek)
Divriği (Sivas)
Ulu Cami (Artukoğulları)
Mardin
Ulu Cami (Danişmentoğulları)
Kayseri
Ulu Cami (Ramazanoğulları)
Adana
İlyas Bey Camii (Aydınoğulları)
Selçuk
Yivli Minare Camii (Hamitoğ.)
Antalya
Medreseler
Yeri
Yağıbasan Medresesi
Tokat ve Niksar – Danişmentler
Dündarbey Medresesi
Eğridir (Isparta) – Hamitoğulları
Hatuniye Medresesi
Karaman – Karamanoğulları
Zincirli Medresesi
Aksaray – Karamanoğulları
Tol Medresesi
Ermenek (Karaman) – Karamanoğulları
Ak Medrese
Niğde – Karamanoğulları
Yakutiye Medresesi
Erzurum – İlhanlılar
Vecidiye Medresesi
Kütahya – Aydınoğulları
ANADOLU SELÇUKLULARI VE HAÇLI SEFERLERİ
Haçlı Seferlerinin Nedenleri:
Dini nedenler: Hıristiyanların başta Hz. İsa’nın doğum yeri olan kutsal toprakları geri almak istemeleridir.
Ekonomik nedenler: İslam ülkelerine göre fakir olan Avrupalıların zengin İslam ülkelerini ele geçirmek ve rahat etmek
istemeleri.
Siyasi neden: Türklerin Batıya ilerleyişi, Feodalitenin yayılma aruzus
Haçlı Seferlerinin Sonuçları
Siyasi Sonuçları
Dini sonuçlar
Ekonomik sonuçlar
Teknik sonuçlar
Avrupa’da derebeylik rejimi
Avrupa’da din
Akdeniz’de ticaret
Haçlı Seferleri sonunda
zayıfladı. Krallar güçlendi.
adamlarına ve
gelişti. Akdeniz
matbaa, pusula, kâğıt,
kiliseye güven
limanları gelişti.
barut gibi birçok
Anadolu’daki Türk ilerleyişi
bir süre durdu.
sarsıldı.
yenilikler Avrupalılar
tarafından öğrenildi.
20
OSMANLI DEVLETİ KURULUŞ VE YÜKSELİŞ DEVRİ
OSMANLI DEVLETİ KURULUŞ DEVRİ 1299 – 1453
OSMAN BEY DÖNEMİ (1281- 1324)
Kayı aşiretini beylik haline getirdi.
Bizans ile Koyunhisar Savaşı nı yaparak (1302) kazandı.
NOT: Koyunhisar savaşı Bizans ile yapılan ilk savaştır.
Ahi lideri Şeyh Edebalinin kızı ile evlenerek Ahilerin desteğini sağladı.
İlk defa para basıldı. (Bakır-mangır)
ORHAN BEY DÖNEMİ (1324-1362)
Bursa fethedilerek başkent yapıldı (1326).
Bizans, ordusuyla doğrudan ilk savaş bu dönemde Maltepe’de yapılmış (1329) ve Bizanslıların Anadolu yönündeki
direnişi kırıldığı gibi Kocaeli Yarımadasının fethi tamamlandı.
Karesioğulları, Osmanlı egemenliğine girdi. (1345). İlk Osmanlı donanmasının temelleri atılmış oldu.
Rumeli’ye geçildi (1353).
Çimpe kalesi alındıktan sonra Edirne’ye kadar olan yerler fethedildi.
Teşkilatlanma
Yaya ve müsellem adıyla ilk düzenli ordu kuruldu.
İlk Osmanlı medresesi açıldı. (İznik Süleyman Paşa Medresesi)
Divan teşkilatı kurularak ilk vezir atamsı yapıldı.
İlk gümüş akçe Orhan Bey adına basıldı.
Beylik, devlet haline dönüştürüldü.
I. MURAT DÖNEMİ (1362-1389)
Sazlıdere savaşı sonucunda Edirne fethedildi.
Haçlılarla 1364 Sırpsındığı savaşı yapıldı. Bu savaştan sonra Edirne başkent yapıldı.
NOT: Sırpsındığı Osmanlının Haçlılarla yaptığı ilk savaştır.
Haçlılarla 1372 de Çirmen savaşı yapıldı
Ploşnik’te yenilen Osmanlılar, aynı yıl birleşik balkan ordularını I. Kosava savaşıyla (1389) bozguna uğrattılar.
Osmanlılar ilk topu bu savaşta kullandı.
Uyarı: I.Kosova savaşı ile Osmanlı Balkanlarda geçici bir güç olmadığını göstermiştir.
I. Murat savaş alanında şehid
edilen tek padişahtır.
Germiyanoğullarından çeyiz yoluyla, Hamitoğullarından para karşılığında bazı topraklar alındı.
Karamanoğullarıyla ilk savaşlar yapıldı.
Teşkilatlanma
Yeniçeri ocağı
Tımar sistemi
Maliye teşkilatı
Kazaskerlik
Rumeli beyler beyliği kuruldu.
I.Murat Balkan Fatihi ünvanıyla anıldı.
Hüdavendigar ve sultan ünvanı ilk defa kullandı
21
I. BEYAZIT DÖNEMİ (1389-1402)
Beylikleri hakiiyeti altına alarak Anadolu Türk siyasi birliğini büyük ölçüde sağladı
Yıldırım Bayezıt, İstanbul’u dört kez kuşatmasına rağmen alamadı.
Kuşatmaları Bizansa gelebilecek yardımları engellemek için Anadolu Hisarı (Güzelce) yaptırılmıştır.
NOT:İstanbul’u ilk kuşatan Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezıt’tır.
Niğbolu Savaşı (1396)
1395 Yıldırımın İstanbulu kuşatması üzerine Haçlılar İstanbula yardım etmek için tekrar harekete geçti. 1396 yılında yapılan
savaş Osmanlının kesin zaferiyle sonuçlanınca;
Yunanistan ile Bosna-Hersek, ilk kez egemenlik altına alındı.
Yıldırım Beyazıt’a “Sultan-ı Diyâr-ı Rûm” (Rum Diyarının Sultanı) unvanı verildi.
Ankara Savaşı (1402)
Timur ile Yıldırım Beyazıt arasında yapılan savaşın sebepleri
Her iki hükümdarında İslam dünyası üzerinde etkin olmak istemesi.
İki hükümdar arasındaki mektuplaşmalar.
Timur un Anadolu’ya girerek burayı yakıp yıkması
Sonuçları:
Yıldırım Beyazıt’ın ölmesi ile Osmanlı devleti Fetret Dönemine girmiştir.
Yıldırım oğulları arsında taht kavgaları yaşanmıştır.1402 – 1413
Anadolu Türk birliği bozulmuştur.
Bizans’ın ömrü uzamış ve İstanbul un alınması gecikmiştir.
FETRET DÖNEMİ (1402-1413)
Ankara savaşında Yıldırım Beyazıt’ın ölümü üzerine çocukları arasında taht mücadelesi başladı. Bu mücadeleden başarıyla
çıkan Çelebi Mehmet tahta oturdu
I. MEHMET (ÇELEBİ) DÖNEMİ (1413-1421)
Düzmece Mustafa ayaklanması, Bizans’a yıllık vergi ödemek suretiyle önlendi.
Balkanlarda başlayan Şeyh Bedrettin İsyanı kısa sürede önlenmiş ve bölgede huzur yeniden sağlandı.
NOT: Şeyh Bedrettin İsyanı;Osmanlıda görülen ilk dini ve sosyal içerikli isyan Osmanlı tarihinde hanedanı değiştirmeye
yönelik tek isyandır.
Venediklerle ilk deniz savaşları yapıldı (1416).
Bazı beylikler egemenlik altına alındı.
NOT: Çelebi Mehmet Anadolu’da bozulan düzeni yeniden sağladığı için Devletin II. Kurucusu olarak anılır.
II. MURAT DÖNEMİ (1421-1451)
İzladi Derbent Savaşı’nda yenilen Osmanlılar, Haçlılarla Edirne Segedin Antlaşması imzalandı. (1444)
Osmanlılardaki taht değişikliklinden dolayı, Macarlar, Haçlıların da yardımıyla harekete geçtiler. Sonuçta Varna’da
yapılan savaşı Osmanlılar kazanınca Macarlar geri çekildiler. (1444)
Varna Savaşı’nın intikamını almak isteyen Haçlılar yeniden saldırıya geçtilerse de II. Kosova savaşı ile bozguna
uğradılar (1448).
Bu savaş, Osmanlıların Balkanlardan atılamayacağını kanıtladı,
Osmanlılar açısından son savunma savaşı oldu
22
İstanbul’un fethine zemin hazırladı.
Edirne Sarayında Enderun okulu açıldı.
YÜKSELME DÖNEMİ (1453-1579)
FATİH SULTAN MEHMET DÖNEMİ (1451-1481)
İstanbul’un Fethi’nin
Siyasi Nedenler:
Osmanlı toprak bütünlüğünün sağlanmak istenmesi
Bizans'ın coğrafî konumu.
Bizans'ın entrikaları ve haçlı savaşlarına neden olması.
Bizanssın Anadolu Beylikleri ile Osmanlıya karşı iş birliğine girmesi
Bizansın Osmanlıdaki taht kavgalarına karışması
Ekonomik Nedenler:
İstanbul'un ticaret merkezi olması.
Karadeniz ticaretinin ele geçirilmek istenmesi
Dini Nedenleri:
Peygamberimizin hadisi.
Fethin Sonuçları
Türk Tarihi açısından
Osmanlı
toprak
bütünlüğü
sağlandı.
Ortodokslar koruma altına alındı. Sebebi haçlı birliğini önlemek
Osmanlı yükselme dönemi başladı.
II. Mehmet’e Fatih ünvanı verildi
Osmanlının İslam dünyası üzerinde itibarı arttı.
Karadeniz ticareti ve İpek yolunun denetimi Osmanlıya geçti
Dünya tarihi açısından sonuçlan:
Ortaçağ bitti yeniçağ başladı.
İpek yolu Türklerin eline geçti. Bunun sonucunda Avrupalılar coğrafî keşiflere yöneldiler.
1000 yıllık Bizans ortadan kalktı.
İstanbul'dan
kaçan
Feodalite yıkılmıştır.
bilginler İtalya'ya gitmesiyle burada Rönesansın başlamasına neden oldular.
Batıdaki Fetihler
Belgrat .hariç Sırbistan alınmıştır.1454-1459
Mora yarımadası alınarak Bizansın yeniden kurulmasını engellemek hedeflenmiştir(1460).
Eflak ve, Boğdan ele geçirildi (1462-1476),
Bosna ve Hersek (1463-1465),
Arnavutluk (1478) de alınmıştır.
Bu
alınan
yerlere
iskan
politikası uygulanmıştır.
Anadolu’daki Fetihler
Cenevizlilerden Amasra alındı
(1459),
CandaroğuJlarından Sinaop alındı (1460),
Trabzon
Rum
devletine son verildi
(1461),
23
NOT: Amasra ve Trabzon’un alınması Anadolu siyasi birliğini sağlamaya yönelik çalışmadır.
Konya ve Karaman (1466) yılında alındı. Osmanlıya bağlandı
Akkoyunlu devleti ile Otluk Beli Savaşı (1473) yapılmıştır.
Bu savaştan sonra Akkoyunlu devleti zayıflamış
Safeviler tarafından yıkılmıştır
Denizlerdeki Gelişmeler
Ege Adaları fethedildi.1456-1470
Kırım alındı 1475
NOT: Kırım'ın alınmasından sonra Karadeniz Türk gölü haline gelmiştir,
Venediklilerle 16 yıl süren savaşın sonunda İstanbul anlaşması imzalandı.
Anlaşmaya göre;
İstanbulda sürekli bir Venedik elçisi bulundurulacak ( Balyos)
Ayrıca herhangi bir devlet Venedik bayrağı çekerse ona saldırılmayacak.
NOT : Venediklilere verilen bu imtiyazlar ilk ticari ayrıcalıklardır.Ayrıcalık verilmesinin sebebi Avrupa’da oluşabilecek
Siyasi ittifakı önlemek
Teşkilatlanma
İlk defa Çelebi Mehmet döneminde verilen cülus bahşişi, bu dönemde gelenek haline geldi.
Saltanat hukuku, Kanunname-i Ali Osman adıyla ilk kez yazılı hale getirildi.
Kanunname-i Ali Osman ile;
Veraset sistemi
Sancak usulü
Culus dağıtımı yasal hale geldi.
Sahn-ı Seman ve Tetimme medreseleri açılarak ilk kez yüksek öğrenime geçildi.
Topkapı sarayı yaptırılmaya başlandı.
Altın para bastırıldı.
Halkın dilek ve şikayetlerini dinlemek amacıyla arz odası kuruldu.
Divan başkanlığı sadrazamlara bırakılmış ve divanın toplantıları haftada dört güne indirildi.
Vezir sayısı arttırıldı.
Kaptan-ı Deryalık ve Şeyhülüslamlık makamı oluşturuldu.
Şehzadelere sancak beyliği görevi getirildi.
İtalyan ressam Bellini’ye portresini yaptırdı.
Avni mahlası ile şiirler yazı
NOT: . Buçuk Tepe ayaklanması 1446 Yeniçerilerin ilk ayaklanmasıdır.
II. BEYAZIT DÖNEMİ (1481-1512)
Cem Olayı (1481-1494):
Fatih’in ölümünden sonra II. Beyazıt hükümdar olunca kardeşi Cem ayaklandı.
Cem Sultan Olayının Önemi:
Fetih siyaseti izlenemedi.
Avrupalı devletler Cem Sultanı kullanarak bir Haçlı seferi düzenlemek istedilerse de başarılı olamadılar.
İspanyadaki Müslümanlara yardım edilemedi
Memluklu devleti ile savaş yapıldı
Karamanoğulları Osmanlı devletine bağlandı.
NOT: Cem olayı bir iç olayken farklı devletlerin olaya dahil olması üzerine dış sorun haline dönüşmüştür.
Şahkulu İsyanı (1511-1512)
Safevi Devletinin Doğu Anadolu’da başlattığı kışkırtmalar üzerine başlayan bu isyan, bu dönemde tamamen bastırılamadı.
Şahkulu isyanı Yavuz’un tahta çıkışını hızlandırdı.
24
I.SELİM (YAVUZ) DÖNEMİ (1512-1520)
Çaldıran Savaşı (1514)
Safevi devleti ile Çaldıran’da yapılan savaşı kazanarak şii tehlikesini kısa bir sürede olsa önledi.
Turnadağ Savaşı (1515)
Dulkadiroğullarıyla yapılan bu savaş kazanılarak Dulkadirbeyliği Osmanlılara bağlandı. Bu savaş sonunda Anadolu Türk
birliği sağlanmış oldu.
Mısır Seferi (1516-1517)
Osmanlılar, Memlûkler üzerine yürüyerek Mercidabık ve Ridaniye Savaşları ile Memlüklü devletine son verdi.
Sonuçta;
Baharat Yolu’nun denetimi Osmanlılara geçti.
Halifelik Osmanlılara geçti. Kutsal emanetler İstanbul’a getirildi.
Bol ganimet elde edildi.
Suriye, Lübnan, Filistin ve Mısır ele geçirildi, Hicaz emirliği Osmanlılara bağlılık bildirdi.
Venedikliler Kıbrıs için Memlûklülere ödediği vergiyi Osmanlılara vermeye başladı.
Kıbrıs, Rodos hariç Doğu Akdeniz’in fethi tamamlandı.
Yozgatlı Celal Ayaklanması (1519)
Ekonomik sorunlardan dolayı başlayan bu isyan Celali ayaklanmalarının temeli sayılmaktadır.
I.SÜLEYMAN (KANUNİ) 1520-1566
İç İsyanlar
Anadolu İsyanları: Baba Zünnun ve Kalender Çelebi kısa süre içinde bastırıldı.
Mısır İsyanları: Canberdi Gazalinin, ve Ahmet Paşa’nın çıkardığı isyanlardır.
Kanuninin Batıdaki Faaliyetleri
Macaristan’ın Fethi (1529)
Kanuni 1521’de Belgrat’ı alarak bu önemli üs sayesinde Macaristan’ın fethini başlattı. 1526’da Macaristan’la yapılan Mohaç
savaşı büyük bir zaferle kazanıldı. 1529’daki son seferle de Macaristan tamamen fethedildi.
Uyarı: Mohaç meydan savaşı dünyada en kısa süren meydan muharebesidir. ( 2 saat)
Avusturya ile İlişkiler
Macaristan’ın Osmanlılarca fethedilmesi Avusturya’nın işine gelmiyordu. Bu nedenle sürekli Macaristan’a giriyor ve halkın
huzurunu bozuyordu. Bunun üzerine Osmanlılar Viyana’yı kuşattı ancak başarılı olamadı. Bir süre sonra Avusturya ile İbrahim
Paşa (İstanbul) antlaşması imzalandı (1533).
İstanbul ( İbrahimPaşa) Anlaşması
Avusturya kralı Osmanlı sadrazamına eşit sayılacak,
Avusturya Osmanlılara savaş tazminatı ve yıllık vergi ödeyecek,
Avusturya Macaristan’ın iç işlerine karışmayacak.
Uyarı: İstanbul anlaşması ile Osmanlı Batıya karşı siyasi üstünlüğünü kabul ettirdi.
25
Zigetvar Seferi (1566)
Kanuninin son seferdir. Zigetvar kalesi kuşatması sırasında Kanuni ölmüş yerine tahta tek oğlu II. Selim geçmiştir.
Fransa ile İlişkiler
Osmanlı Akdeniz canlılığını korumak ve Avrupa Hıristiyan birliğini bozmak amacıyla Fransa’nın isteği üzerine bu ülke ile İmtiyazı Mahsusa denilen kapitülasyon anlaşması yaptı.
Uyarı: Kapitülasyonlarla Kanuni Fransa’ya hem ekonomik hem de hukuki ayrıcalık vermiştir.
KAPİTÜLASYON VERİLEN DEVLETLER
KİM VERDİ
VERİLEN DEVLET
VERİLEN ANTLAŞMA
II. MEHMET
VENEDİK
1479 İSTANBUL ANTLAŞMASI
I.SÜLEYMAN
FRANSA
1535 TİCARET ANTLAŞMASI
SOKULLU ( III. MURAT)
İNGİLTERE
1578 TİCARET ANTLAŞMASI
I.ABDÜLHAMİT
RUSYA
1774 K. KAYNARCA ANTLAŞMASI
Doğudaki Gelişmeler
İran ile İlişkiler
Amasya Anlaşması - 1555
İran’da Doğu Anadolu’da kışkırtıcılık ve sınırı ihlali yapmayacak
NOT: .Bu anlaşma ilk Osmanlı-İran resmi anlaşmasıdır.
Denizlerdeki Gelişmeler
Rodos adası fethedildi (1522).
Haçlı Donanması ile Barbaros Hayrettin Paşa arasında yapılan Preveze Deniz Savaşı(1538) kazanıldı.
NOT: Preveze Deniz savaşı ile Akdeniz Türk gölü haline geldi.
Çerbe Savaşı ile Haçlılar ikinci kez yenilgiye uğratıldı. (1560).
Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa Dönemi (1566-1579)
Sokullu Mehmet Paşa Sırp kökenli bir devlet adamıdır.
I.Süleyman, II.Selim, III.Murat döneminde sadrazamlık yaptı.
Sakız Adası fethedildi(1566).
Yerlilerin ayaklanması sonucu elden çıkan Yemen ikinci kez alındı. (İlk kez Kanuni zamanında alındı) (1568).
Venediklilerin elinde bulunan Kıbrıs fethedildi (1570).
NOT: Kıbrıs’ın Fethi ile Doğu Akdeniz’in güvenliği sağlandı
Kıbrıs’ın Osmanlılarca alınmasını çıkarlarına ters gören Haçlılar, Osmanlı donanmasını İnebahtı’da yaktılar. (1571)
NOT:İnebahtı savaşı ile Osmanlı donanmasının ilk defa yakıldı.
Vadiseyi Savaşı ile Portekizler bozguna uğratıldı (1578) ve Fas alınarak Kuzey Afrika’nın fethi tamamlandı.
İngiltere’ye kapitülasyonlar verildi (1578).
Sokulu Mehmet Paşanın Projeleri:
Don-Volga Projesi:
Don ve Volga ırmaklarını birleştirerek Karadeniz'i , Hazar denizine bağlamak istedi.
Sebepleri
Orta
Asya Türk
dünyası
ile
ilişki kurabilmek
26
Iran
savaşlarında
Rusya'nın
güneye
donanmadan yararlanabilmek.
inmesini
ve güçlenmesini engellemek.
İpek yoluna eski canlılığı getirebilmek
Sonuçlan:
Kırım hanlığının destek vermemesi
Rus
saldırılarının
olmasıyla
başarı sağlanamadı.
Süveyş Kanalı Projesi:
Akdeniz'i , Kızıl denize bağlamak istedi
Sebepler:
Akdeniz ticaret yolunu canlandırmak
Güney Asya Müslümanlarını Avrupalılara karşı korumak.
Karadeniz- Marmara Projesi:
İznik gölü , Sakarya nehri , Sapanca gölü ve Marmara arasında bîr deniz yolu açmak
Mimar
Sinan
görevlendirildi
ama sonuçlanamadı.
OSMANLILARDA KÜLTÜR VE MEDENİYET
DEVLET YÖNETİMİ
Padişahlık: Egemenlik yetkisi Osmanlı soyunda olduğundan devletin başında Osmanlı soyundan gelen bir padişah
bulunur. Padişah sınırsız yetkilere sahip olduğundan yönetim şekli monarşidir.
Ekber ve Erşet Usulü: 17. yy.da I. Ahmed’in getirdiği veraset sisteminde yeniliktir. Buna göre: Hanedana mensup en yaşlı
erkek hükümdar olacaktır. Amaç; taht kavgalarını önlemektir.
ÖNEMİ:
Hükümdardan sonra yerine kimin geçeceği kesin bir kurala bağlanmış ve taht kavgaları önlenmiştir.
NOT:
I.Selim (Yavuz) döneminde halife ünvanı kullanılmaya başlandı. (1517)
Hükümdarların emirlerine genellikle ferman adı verilmiştir.
Şehzadeler: Hükümdarların erkek çocuklarıdır.
Sancak Usulü: Şehzadelerin küçük yaşta sancaklarda(ilde) yönetici olarak görevlendirilmesidir. Amaç; deneyim
kazanmalarını sağlamak
Lala: Şehzadelerin eğitiminden sorumlu tecrübeli öğretmenlerdir.
Kafes Usulü: Şehzadelerin, sarayda odalarda eğitilmesidir (I. Ahmet dönemi). Amaç; merkezi otoriteyi korumaktır. Bu
sistemden ötürü, halktan kopuk, deneyimsiz hükümdarlar ortaya çıkmıştır.
Kardeş Katli: Fatih döneminde çıkarılın yasayla padişahın kardeşlerini öldürmesine izin verilmiştir. Amaç; merkezi otoriteyi
korumak, devletin parçalanmasını önlemek
NOT
Osmanlı devletinin yönetim şekli 1876 kanuni esasi ile değişti. Mutlakıyet’ten, Meşrutiyet’e geçildi.
27
MERKEZ TEŞKİLATI
Osmanlıda başkent sırasıyla; Bursa, Edirne, İstanbul oldu.
TOPKAPI SARAYI
Enderun, Birun, Harem olmak üzere üç bölümden oluşur.
Enderun:
Hükümdarın özel hizmetkârlarının yer aldığı sarayın iç bölümüdür.
Klasik dönemde Enderun, devlet adamı yetiştiren okul olma özelliğine sahiptir.
Birun:
Dıvan’In toplandığı Devlet işlerinin yürütüldüğü bölüm
Harem:
Padişahın, aile hayatının geçtğibölüm.
DİVAN-I HÜMAYUN
Yönetim ve yargıda en üst kurumdur.
Devletin önemli işlerinin görüşüldüğü meclistir.
Son söz padişaha ait olduğundan danışma meclisidir
Orhan Bey zamanında kuruldu. II. Mahmut kaldırdı.
Fatih ‘e kadar padişah başkanlığında, Fatih’ten sonra sadrazam başkanlığında toplanmıştır.
II. Mahmut döneminde Divanı hümayun kaldırılmış yerine bakanlık (nazırlık) sistemine geçilmiştir.
Divan-ı Hümayun Üyeleri
Sadrazam
Padişahtan sonra en yetkili kişi .Padişahın mührünü taşır
Orduya başkomutanlık yapar. (Serdarı Ekrem)
Vezirler :
Sadrazamın yardımcısıdırlar. Orduya komutanlık yaparlar.
Kazaskerler
Adalet ve eğitim işlerinin sorumlusudur.
Anadolu ve Rumeli kazaskerliği diye ikiye ayrılır.
Divandaki büyük davalara bakar (Divan, en yüksek mahkeme olma özelliğine sahip)
Kadıları ve müderrisleri tayin eder, özlük defterlerini tutarlar
Vakıf işlerini yürütürler.
Defterdarlar
Anadolu ve Rumeli defterdarları diye 2ye ayrılır.
Devletin her türlü gelir- gider işlerini yürütür.
Nişancı
Padişahın her türlü iç ve dış yazışmasından sorumludur
Hükümdarın tuğrasını çekerdi
Tımarları dağıtır, tımar defterini tutar (Tapu kadastro işlerin yürütür)
Şeyhülislam
Yapılan işlerin dine uygun olup olmadığına fetva verir.
Divanın doğal üyesi değildir.
28
Reis-ül Küttap
Katiplerin reisidir. Başlangıçta nişancıya bağlıydı
Dışişleri ile ilgili yazışmalardan sorumluydu
Divanın doğal üyesi değildir.
NOT: 18. yy.dan itibaren diplomatik ilişkilenin önem kazanmasıyla sadrazamlığa giden yol Reis-ül Küttap’lıktan
geçmiştir.
TAŞRA TEŞKİLATI
Eyalet --------- Beylerbeyi
Sancak ---------Sancakbeyi
Kaza ----------- Kadı
Köy -------------Köy kethudası
Eyalet, sancak ve kazalarda güvenlik işlerine subaşılar, adalet işlerine ise kadılar bakardı.
Eyaletler
Salyanesiz eyaletler
Salyaneli eyaletler
Salyanesiz (yıllıksız) eyaletler: Tımar sisteminin (dirlik sisteminin) uygulandığı eyaletlerdir.
Dirlik sahipleri ve beslemek zorunda oldukları askerler (cebelular) tımarlı sipahi ordusunu oluşturmuştur.
Salyaneli (yıllıklı) eyaletler: İltizam sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Bu eyaletlerin gelirleri doğrudan doğruya devlet
hazinesine aktarılırdı. Bu eyaletlerdeki görevlilere yıllık belirli bir maaş verilirdi. Bu maaşa yıllık anlamına gelen salyane adı
verilmiştir.
İltizam sistemi: Devletin nakit paraya ihtiyaç duyması üzerine uzak eyaletlerde uyguladığı sistemdir. Bu sistemde devlet vergi
gelirlerini nakit para karşılığı satardı. Vergi gelirlerini önceden nakit para karşılığı satın alan kişiye mültezim adı verilmiştir.
17.yy da yaygınlaşmıştır.
İltizam sisteminin yaygınlaşmasının sonuçları:
Halkın ezilmesine sebep olmuştur. Çünkü mültezimler, devlet otoritesinin zayıfladığı yerlerde halktan fazla vergi almaya
çalışmışlardır.
Ayanların (belirli bölgenin sözü geçenleri) güçlenmesinde etkili olmuştur. Çünkü zamanla ayanlar, mültezim olmuşlardır.
NOT:
Bu eyaletlerin dışında ayrıcalıklı eyaletler de vardı. İç işlerinde serbest, dış işlerinde devlete bağlı olan eyaletlerdir. Yöneticileri
kendi soyluları arasından Osmanlı padişahları tarafından atanırdı.
II Mahmut döneminde ayrıca ilk defa köy ve mahallelerde muhtarlık teşkilatı kuruldu.
1864 Vilayet Nizamnamesiyle: Eski eyaletler vilayet adını aldı. Her vilayet; sancak (Liva) , kaza , nahiye ve köylere ayrıldı.
Sancakları mutasarrıf, kazaları ise kaymakam denilen yöneticiler idare ettiler. Nahiye müdürlerini ise halk seçerdi.
TOPRAK YÖNETİMİ
Toprak üç bölüme ayrılır.
Miri arazi: Devlet arazisidir.
Öşri Arazi: Sahibi Müslümanlardır.
Haraci arazi: Sahibi gayrimüslimlerdir.
.
29
Miri Arazi:
Mülkiyeti devlete ait olan araziye denir. Çeşitleri:
Dirlik arazi:
Gelirleri görev veya hizmet karşılığından devlet memurlarına yada askere maaş yerine bırakılan arazilerdir. Dirlik sahibi,
elde ettiği gelirin bir kısmıyla ihtiyacının karşılar, bir kısmıyla da devlete atlı asker beslerdi. Selçuklulardaki ikta sistemini
devanı olan bu düzene Osmanlı da dirlik sistemi veya tımar sistemi denir.
Dirlik, gelirlerine göre 3’e ayrılır:
 Has: Yüzbin akçe ve yukarısı
 Zeamet: Yirmi bin ve yüz bin akçe arası
 Tımar: Yirmi bin akçeden az.
Has ve zeamet kişiye görevi boyunca, tımar ise ömrü boyunca verilir. Bu topraklar, alınamaz, satılamaz, vakfedilemez.
Miras bırakılamaz. Ancak. Tımar, oğul babanın görevini sürdürürse babadan oğula geçer.
Mukataa arazi: Geliri doğrudan devlet hazinesine giden arazi
Yurtluk arazi: Geliri sınır boylarındaki askerlere bırakılan arazilerdir.
Ocaklık arazi: Geliri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan arazilerdir.
Paşmaklık arazi: Gelirleri padişahın kızlarına bırakılan arazilerdir.
Vakıf arazi: Gelirleri, eğitim öğretim kurumlarına, dini ve toplumsal kurumların ihtiyaçlarına ayrılan arazidir.
NOT: Vakıf; bir kişinin mal varlığını hayır işleri için bağışlaması demektir. Eğitim, sağlık ve din gibi işlerin yerine getirilmesi
vakıflara bırakılmıştır.
ORDU TEŞKİLATI
Kara ordusu
Kapıkulu Askerleri
Eyalet Askerleri
Tımarlı Sipahiler
Piyadeler
Acemi ocağı
Yeniçeri ocağı
Cebeci ocağı
Topçu ocağı
Top arabacıları
Humbaracılar
Lağımcılar
süvariler
sipahi
silahtar
sağ ulufeciler
sol ulufeciler
sağ garipler
sol garipler
İlk düzenli ordu Orhan Bey zamanında oluşturulmuştur. (Yaya ve Müsellemler)
Pençik sistemi: I. Murat döneminde savaş esirlerinin 1/5’inin hükümdarın kapısına asker olarak alınmasıdır.
Devşirme sistemi: Hıristiyan çocukların küçük yaşta toplanarak Müslümanlaştırılması yoluyla devlet ve ordu teşkilatında
istihdam edilmesidir.
Kapıkulu ordusu
Devşirmelerden oluşur.
Ulufe denilen maaşı alırlar.
Fatih ‘ten itibaren her hükümdar değişikliğinde Cülus bahşişi alırlardı.
30
16.yy’ın sonlarından itibaren devşirme sisteminin bozulmaya başlamasıyla, yeniçeriler de bozulmaya başlamıştır. Yeniliklerin
önünde engel olmaya başlamışlardır.
NOT:Yeniçeri ordusu II. Mahmut döneminde kaldırılmış (vakai Hayriye) yerine “Asakiri mansurei muhammediye” adı verilen
modern bir ordu kurulmuştur.
Eyalet ordusu (tımarlı sipahiler): Dirliğe sahip tımarlı sipahiler ile beslemek zorunda oldukları atlı askerlerden (cebelu) oluşan
kuvvettir.
Devletten maaş almazlardı. Cebelu askerlerinin tüm ihtiyaçlarını tımar sahipleri karşılardı.
Tamamı Türklerden oluşmuştur. Tamamı atlıdır. Barış zamanında bölgelerinde otururlardı.
NOT: Osmanlı devletin de. Donanma komutanına kaptanı derya adı verilmiştir. Deniz askerine levent denirdi.
TOPLUM YAPISI:
Toplum
Askeri
(Yönetenler)
Seyfiye
Reaya
(Yönetilenler)
İlmiye(ulema)
Kalemiye
Yönetenler (askeri):
Seyfiye: Temel görevi askerlik ve yönetimdir. En üst basamağında sadrazam vardır. Vezirler, beylerbeyi, sancak
beyleri, kapıkulu askerleri ve tımarlı sipahiler.
Divanı hümayundaki temsilcileri sadrazam, vezirler ayrıca sonradan katılan kaptanı derya ve yeniçeri ağası.
İlmiye (ulema): Adalet, eğitim ve din işleriyle uğraşırlar. Medreseden yetişmişlerdir. En üst basamağında şeyhülislam
vardır. Kazaskerler, kadılar, müderrisler ve din görevlileri bu sınıftandır.
Divanı hümayundaki temsilcileri şeyhülislam ve kazaskerlerdir.
Kalemiye: Yazı işleri, dış işleri ve mali işlerle uğraşırlar.
Divanı hümayundaki temsilcileri nişancı ve defterdarlardır.
Yönetilenler (Reaya):
Geçimini tarım, sanayi ve ticaretle sağlayanlardır. Devlete vergi verenlerdir.
NOT: Osmanlı’da toplum ırk esasına göre değil inanç sistemine (din ve mezhebine) göre örgütlenmiştir. Buna millet sistemi adı
verilmiştir.
HUKUK:
Hukuk
Şer-i hukuk
(Kaynağı Kur’an ve hadislerdir.)
Örf-i hukuk
Padişah fermanları ve gelenekler)
Adalet işlerini kadılar yürütürdü.
31
HAZİNENİN GELİRLERİ (VERGİLER)
ŞERİ VERGİLER:
Öşür Vergisi: Müslümanlardan alınan onda bir oranındaki ürün vergisidir.
Haraç: Müslüman olmayanlardan alınan ürün vergisidir.
Cizye: Müslüman olmayanlardan, askerlik yapmadıkları için alınan vergidir.
ÖRFİ VERGİLER:
Avarız: Olağanüstü durumlarda alınan vergidir. Kişiden değil haneden alınır.
Ağnam: Hayvancılıkla uğraşanlardan alınır.
Çift resmi: Müslümanlardan alınan arazi vergisidir.
ispenç: Müslüman olmayanlardan alınan arazi vergisidir.
Ganimetler: Beşte biri devlete ayrılır.
ESNAF:
Lonca denilen teşkilatlara sahiptir. Loncalar Anadolu Selçuklularındaki ahilik kurumunun devamıdır.
Muhtesip (İhtisap ağası):
Kadı adına esnafı denetleyen görevlidir.
İhtisap kanunları:
Üretimde standardı belirleyen kurallardır.
NOT: Lonca teşkilatındaki bozulmalara çözüm getirebilmek için 1727’de tekel uygulaması anlamına gelen Gedik usulüne
geçilmiştir. Gedik ustaların dükkan açma hakkıdır.
PARA VE BANKACILIK
Bakır para, Osman Bey ; kağıt para, (kaime) Abdülmecit ; gümüş para, Orhan Bey ; altın para, Fatih dönemlerinde
kullanılmıştır.
Genel olarak para birimi, akçedir.
Altın paraya da sikke-i hasene denir.
Abdülmecid döneminde, para birimi mecidiye guruş
İlk dış borç İngiltere’den alınmıştır (1854 Abdülmecid zamanında, Kırım savaşı sırasında)
Osmanlı devletinin borçlarını ödeyememesi üzerine, (1881 II. Abdülhamit), alacaklı devletler Düyun-u Umumiye’yi (Genel
Borçlar İdaresi) kurdular ve Osmanlı’nın önemli gelir kaynaklarına el koydular.
İlk banka 1848’de kurulan, Bank-ı Dersadet (Abdülmecid döneminde kurulmuş, Kırım Savaşı ile iflas etmiştir.)
Sonra, İngilizler tarafından Bank-ı Osmani kuruldu.
1882’de Mithat Paşa çiftçiye kredi sağlamak amacıyla Memleket Sandıklarını kurmuştur. Bunlar 1888’de Ziraat Bankasına
dönüştürülmüştür.
EĞİTİM
Sıbyan Mektebi: İlkokullardır.
Medrese, temel eğitim öğretim kurumudur. İlk medrese Orhan Bey döneminde İznik ‘de kurulmuştur.
Fatih’e kadar medreseler ilk ve orta öğretim kurumlarıdır. Fatih döneminde açılan Şahn-ı Seman medresesi üniversite
niteliğindedir.
Kanuni döneminde, Sahn-ı Süleymaniye açıldı.
Müderris: Öğretmen
Suhte: Medrese öğrencisi
Medreselerdeki eğitim işlerinden kazaskerler sorumludur.
32
Enderun mektebi:
Saraydaki okuldur. Devlet adamı yetiştirilmesi amacıyla açılmıştır.
Batılı tarz ilk eğitim öğretim kurumları 18. yy’da açılmıştır.
19. yy’da Tanzimat devrinde eğitim öğretim faaliyetleri gelişmiştir. İlk defa kızların devan edebileceği orta dereceli okullar
açılmıştır. Bu durumun sonucu olarak, ilk defa kız öğretmen okulları da Tanzimat devrinde açılmıştır (Orta derecelidir. Darül
muallimat).
Batılı tarz ilk üniversite, olan Darül Fünun Tanzimat devrinin sonlarında açılmıştır.
NOT: Tanzimat devrinde medreselerin yanında batılı tarz eğitim öğretim veren okulların açılması eğitimde ikiliğe ve toplumda
kültürel çatışmaya neden olmuştur.
Türk İslam Alimleri.
Ali KUşçu: Fatih döneminde Osmanlı hizmetine girmiştir. Matematik ve astronomi
Piri Reis: 16. yy. Coğrafya alanında çalışmış. Eseri Kitab-ı Bahriye
Seydi Ali Reis: 16. yy. Eseri Miratül Memalik (Memleketlerin Aynası)
Takıyuddin Mehmet Efendi: 16. yy. Osmanlı ‘da ilk rasathaneyi kurmuştur. Astronomi bilgini
Kâtip Çelebi: 17. yy. Tarih ve coğrafya alanında çalışmalar yapmış. Eseri Keşfüz Zunun, Cihannüma
Evliya Çelebi: 17. yy. Coğrafya ve tarihçisi. Eseri; Seyahatmane
Naima: İlk vak’anüvis (17.yy. Resmi Tarihçi)
Hezarfen Ahmet Çelebi: IV.Murat döneminde kanat takarak Galata kulesinden Üsküdar’a uçtu.
MİMARİ ESERLER
Camiiler
İlk Osmanlı Camii, İznik Hacı Özek Camii, Orhan Bey zamanında
Bursa Ulu Camii ve Yeşil Camii, Yeşil Türbe
Edirne Eski Camii ve Üç Şerefeli Camii
İstanbul Fatih Camii. Fatih Külliyesi
Bu camiler erken dönem Osmanlı mimarisine örnektir.
Klasik dönem Osmanlı mimarisinin ilk örneği, İstanbul Bayezid Cami, Mimar hayrettin tarafından yapılmıştır.
16. yy’da Osmanlı mimarisi Mimar Sinan ile zirveye çıkmıştır.
Şehzade Camii-çıraklık
Süleymaniye Camii-kalfalık
Selimiye Camii-ustalık eserleridir.
17. yy’da inşa edilen klasik Osmanlı mimarisinin en son örneği, Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından inşa edilen Sultan Ahmet
Camiidir.
Bağdat ve Revan Köşkleri de Topkapı sarayının avlusuna inşa edilen sivil mimari örneklerindendir.
NOT: 18. yy’da batılı tarz ( Barok-Rokoko) mimari eserler yapılmaya başlandı. (Nuru Osmaniye, Valide, Laleli Camileri batılı tarz
mimari eserlerdir.)
33
Saraylar
Topkapı Sarayı. 15. yy, Fatih dönemi
İshak Paşa Sarayı.18.yy. (Ağrı, Doğu Beyazıt)
Beylerbeyi, Çırağan, Dolmabahçe ve Yıldız Sarayları 19. yy batılı tarzdadır.
DİL VE EDEBİYAT
Osmanlı Devleti’nin resmi dili Türkçedir.
NOT:
Baki, Fuzuli ve Nedim divan edebiyatının önemli temsilcileridir.
Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal halk edebiyatının ünlü şairleridir.
GÜZEL SANATLAR:
Minyatür Sanatı:
Resmin yerine kullanılmıştır.
Nakkaş Osman, Nigari, Matrakçı Nasuh ve Levni önemli minyatür sanatçılarıdır.
Ayrıca çinicilik, hattatlık (güzel yazı yazma sanatı), ciltçilik, tezhip (el yazması kitapları süsleme) güzel sanatların diğer
örnekleridir.
Müzik geleneği de Osmanlılarda devam etmiştir. Zekai Dede, İtri, Dede Efendi, Hacı Arif Bey önemli bestekarlardır.
OSMANLI DEVLETİNDE ISLAHAT HAREKETLERİ
17. yy Islahatları (Duraklama Dönemi)
16. yy ın sonlarından itibaren Osmanlı’da yönetim, ordu, eğitim ve ekonomide bozulmalar başlamıştır. Buna bağlı olarak 17. yy
da ıslahat hareketleri başlamıştır. Yapılan Islahatların amacı;
Aksaklık ve bozulmaları gidererek, yükselme dönemindeki konuma ulaşmaktır.
Yöntem: Kuvvet, şiddet, korku, baskı yoluyla ülkede asayişin sağlanması yoluna gidilmiştir.
Askeri ve mali alanda ıslahatlar yapılmıştır.
Sorunların nedenlerine inilemediğinden duraklamaya çözüm getirilememiştir.(Yüzeyseldir.)
Islahatlar ıslahatçıların ömürleriyle sınırlı kalmıştır.(Kişiseldir.)
Islahatçıların uzun süre iş başında kalamamaları ve çıkarları elden giden çevrelerin (yeniçeriler ve ulema) tepkileri
ıslahatların başarısızlığa uğramasında etkili olmuştur.
NOT: 17. yy daki ıslahatlarda Avrupa’daki gelişmeler örnek alınmamıştır.
17. YY ISLAHATÇI PADİŞAHLARI
I.Ahmet 1603 - 1617
XVII. yüzyılın başında tahta geçen I. Ahmet, kardeşler arasındaki taht kavgalarını önlemek amacıyla saltanat hukukunda
değişiklik yaptı.
Bu değişikliğe göre; “Hükümdar öldüğünde yerine hanedanın en yaşlı ve akıllı üyesinin getirilmesi” kabul edilmiştir (Ekber ve
Erşed Kanunu).
I. Ahmet döneminde; Anadolu’da Celali isyanları yaygınlaştı.
II. Osman 1618-1622
Saray dışından evlilik yaparak sarayı halka açmıştır Bu uygulama ile saray kadınlarının yönetim üzerindeki etkisinin
azaltılması amaçlanmıştır.
34
II. Osman Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak istedi. Hacca gitmeyi, hac dönüşünde de Anadolu ve Suriye’den topladığı askerlerle
yeni bir ordu kurmayı planladı.
Yeniçerilerin II. Osman’ı öldürmeleri kapıkulu askerlerinin yönetim üzerinde etkinliğinin artmasına ve padişahların otoritesinin
sarsılmasına neden olmuştur.
NOT: Osmanlı’da, yeniçeri isyanı sonucu öldürülen ilk padişah II. Osman’dır.
IV.Murat 1623 -1640
İçki ve tütünün kullanımı, gece sokağa çıkılması yasaklanmıştır.
Koçi Bey, devletin Kanuni’den sonra düştüğü sıkıntıları, kurumların nasıl bozulduğunu anlattığı “Koçi Bey Risalesi” adlı
raporunu IV. Murat’a takdim etmiştir.
SADRAZAMLAR
Tarhuncu Ahmet Paşa (1652 - 1653)
Tarhuncu Ahmet Paşa, IV. Mehmet döneminde sadrazamlık makamına getirildi. Tarhuncu Ahmet Paşa;
İlk kez devlet bütçesini önceden hazırlayarak bütçeyi denkleştirmiştir.
Bütçe açığının saray masraflarının çokluğundan ve lüzumsuz hediye ve bahşişlerden kaynaklandığını görünce bunları
azaltmaya çalışmıştır.
Not: Duraklama döneminde şartlı sadrazam olan Köprülü Mehmet Paşa’dır.
18. YY. ISLAHATLARI (GERİLEME DÖNEMİ)
Avrupa’nın askeri, teknik ve bilimsel üstünlüğü kabul edilmiş, Avrupa örneğinde ıslahatlar yapılmıştır.
İlk kez Avrupa’dan askeri uzmanlar getirilmiştir.
Lale Devri Islahatları (1718- 1730)
İlk kez Avrupa’nın önemli merkezlerinde geçici elçilikler açıldı. İlk gönderilen elçi 28. Çelebi Mehmet Efendi.(Fransa’ya)
Said Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından ilk Türk matbaası kuruldu (1727).
NOT: Hattatlar’ın tepkisinden çekinildiği için, dini eserlerin basımına izin verilmemiştir.
Yeniçerilerden oluşturulan bir itfaiye örgütü (Tulumbacılar) kurulmuştur.
Yalova’da bir kağıt imalathanesi, İstanbul’da kumaş ve çini imalathanesi açılmıştır.
İlk defa çiçek hastalığı için aşı bulunmuştur.
Doğu ve Batı klasiklerinden bazı eserler Türkçe’ye tercüme edilmiş, kütüphaneler açılmış
Avrupa’dan Barok tarzı mimari örnek alınarak çeşitli eserler yapılmıştır. (III.Ahmet Çeşmesi)
NOT: Bir Yeniçeri ayaklanması olan Patrona Halil İsyanıyla Lale devri Yenilikleri sona ermiştir.
I. Mahmut (1730 - 1754)
Humbaracı ve Topçu sınıfını ıslah etmiştir.
Subay yetiştirmek amacıyla Hendesehane kuruldu.
Emrindeki kıtaları Avrupa ordularının düzenine göre örgütlemiş; orduyu bölük, tabur ve alay gibi bölümlere ayırtmıştır.
NOT: Bu dönemde askeri alanda ilk kez Batı tarzı ıslahat yapılmıştır.
III. Mustafa (1757-1774)
Lüzumsuz masraflar kesilmiş, maliyede ıslahat yapılarak devletin gelirleri artırılmaya çalışıldı.
Sürat Topçuları Ocağı kuruldu.
Ayrıca deniz subayı yetiştirmek amacıyla Mühendishane-i Bahri Hümayun kuruldu.
Mali alanda düzenleme yapılmış, esham sistemi uygulanmıştır. “Esham” uygulaması, büyük mukataa gelirlerinin halka
satılması demekti ve gelir ortaklığına benziyordu.
35
I. Abdülhamit (1174-1789)
İstihkam Okulu açılmış,
Kara ve Deniz kuvvetlerini ıslah etmek için Avrupa’dan çok sayıda mühendis ve uzman getirilmiştir.
Haliç, Karadeniz ve Ege’de yeni tersaneler açılarak modern gemiler yapılmıştır.
Maliyenin düzeltilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda ilk kez yeniçerilerin sayımı yapılmış, Ulufe alım
satımı yasaklanmıştır.
III. Selim (1789- 1807)
III. Selim döneminde yapılan ıslahatlara Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) adı verilmiştir.
Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.
Ordunun giderleri yeni kurulan İrad-ı Cedit hazinesi tarafından karşılanmıştır.
Selimiye ve Levent kışlaları inşa edildi.
Mühendishane-i Berr-i Hümayun kuruldu.
Avrupa’nın önemli merkezlerinde sürekli elçilikler kurulmuştur.
Ülke parasının değerini korumak için yerli malı özendirilmiştir.
Fransızca yabancı dil eğitimi başladı
Matba-i Amire (devlet matbaası) kuruldu.
NOT: Bir yeniçeri ayaklanması olan Kabakçı Mustafa İsyanıyla Nizam-ı cedit yenilikleri sona erdi.
19. YÜZYIL ISLAHATLARI (DAĞILMA DÖNEMİ)
19. yy a kadar yapılan ıslahatlarda askeri alana ağırlık verilmişken, 19. yy dan itibaren yönetim ve hukuk alanındaki ıslahatlara
ağırlık verilmiştir.
II. Mahmut (1808-1839)
Sened-İ İttifak (1808)
II. Mahmut ile ayanlar arasında imzalanmıştır.
Bir bölgenin, şehrin, kasabanın ileri gelenlerine ayan denirdi. Osmanlı Devletinde yönetim ile şehir halkı arasında ilişkiler
ayanlar aracılığıyla kurulurdu.
Başlangıçta askeri ve siyasi yetkileri olmayan ayanlar İltizam usulünün yaygınlaşması ve valilerin yerlerine vekillik yapmak
yoluyla askeri ve siyasi bir güç haline geldiler.
Sened-i İttifakın yapılmasında Alemdar Mustafa Paşa önemli rol oynamıştır. Sened-i İttifak’la ayanları merkeze bağlayıp,
devletin eyaletler üzerindeki etkisini güçlendirme ve ıslahatların başarılı olması amaçlanmıştır.
Sened-i İttifak’ın Önemi;
Padişahın yetkilerini ilk kez sınırlandırmış ve padişahın ilk defa kendi otoritesi yanında bir güç olarak ayanları kabul
etmesine ortam hazırlamıştır.
Osmanlı Devleti’nin ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıfladığını ortaya çıkarmıştır.
Alemdar’ın ölümü ve merkezi otoritenin güçlenmesiyle unutulmuştur.
Askeri Alanda Yapılan Yenilikler
Avrupa tarzında Sekban-ı Cedit ve ardından Eşkinci adı verilen ocaklar kurulmuş, ancak bu ocaklar yeniçerilerin tepkisi
sonucunda kaldırılmıştır.
II. Mahmut döneminde en önemli askeri yenilik ise Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıdır. Bu dönemde halk, esnaf, medrese
öğrencileri, topçu birlikleri padişahın yanında toplanarak Yeniçeri Ocağını kaldırmışlardır (1826 Vaka-yı Hayriye).
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyla;
Padişahın devlet yönetimindeki otoritesi yeniden güçlenmiştir.
Yeniliklere engel olan bir kurum ortadan kaldırılmıştır.
Bektaşilik tarikatı yasaklanmıştır.
36
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla çağdaş nitelikli bir merkez
ordusu kuruldu.
Ayrıca; eyaletlerde tımarlı sipahilerin ortadan kalkmasıyla doğan askeri boşluğu doldurmak için Redif Birlikleri (1834)
kuruldu.
Yönetim Alanında Yapılan Yenilikler
Divan örgütü kaldırılarak yerine bugünkü anlamda bakanlıklar (nazırlıklar) kuruldu.
Tımar sistemi kaldırılarak devlet memurlarına maaş bağlanmıştır.
Görevden alınan veya ölen devlet adamlarının mal varlığına el koymak demek olan müsadere usulü kaldırılmıştır.
İller merkeze bağlanmış ve ayanlık kaldırılmıştır.
Mahalle ve köylerde muhtarlıklar, şehirlerde ise posta ve polis teşkilatları kurulmuştur.
Anadolu ve Rumeli’de askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapılmıştır.
Kılık - kıyafet alanında değişiklik yapılmış, memurların fes giymeleri kabul edilmiştir. Ancak halk kıyafet konusunda serbest
bırakılmıştır.
Yurtdışı seyahatlerinde pasaport uygulaması getirilmiştir.
Eğitim Ve Kültür Alanlarında Yenilikler
İstanbul’da ilköğretim zorunlu hale getirilmiştir.
Yüksek öğretime öğrenci yetiştirmek için Rüştiye (ortaokul) ve Mekteb-i Ulum-u Edebiye gibi orta dereceli okullar açılmıştır.
Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu), Mekteb-i Tıbbiye (Tıp Fakültesi), Mızıka-i Hümayun (Bando Okulu) gibi yüksek okullar
açılmıştır.
II. Mahmut döneminde Avrupa tarzında sivil okulların açılması, Osmanlı ülkesinde kültür çatışmasına neden olmuştur.
İlk defa bu dönemde Avrupa’ya öğrenci gönderilmiştir.
Takvim-i Vakayı adıyla resmi gazete çıkarılmıştır.
Ekonomi Alanında Yapılan Yenilikler
Yerli malların kullanılması teşvik edilmiş, Osmanlı parasının dışarıya çıkışını önlemek için yabancı kumaştan elbise
yapılması yasaklanmıştır.
Yeni kurulan ordunun elbise ve ayakkabı ihtiyacının karşılanması için Bakırköy’de bez, Eyüp’te ipek, İzmit’te çuha ve
Beykoz’da deri fabrikaları kurulmuştur.
Osmanlı tüccarının yabancı tüccarlarla rekabet edebilmesi için gümrük vergilerinde kolaylık sağlanmıştır.
Ekonomik kalkınmada önemli rol oynayan yol yapımına önem verilmiştir.
Ekonomik çalışmalara en büyük darbeyi 1838 Balta Limanı Antlaşması vurdu. Bu ticaret antlaşmasıyla yabancı tüccarlar,
Osmanlı ülkesinde çok düşük vergi karşılığında ticaret yapmaya başladılar. Osmanlı tüccarları yabancı tüccarlarca rekabet
edemedi, ithalat ve ihracat arasındaki denge bozuldu. Böylece Osmanlı pazarlarını Avrupa malları istila etti. 1838 Balta
Limanı Antlaşması’yla Osmanlı Devleti, bağımsız dış ticaret politikasından vazgeçmiştir.
TANZİMAT DÖNEMİ (1839 -1876)
Tanzimat Fermanı’ nın ilanından (1839) Kanuni Esasi’nin ilanına (1876) kadar geçen süreye Tanzimat Dönemi denir.
Abdülmecit (1839-1861) ve Abdülaziz (1861-1876) tanzimat dönemi padişahlarıdır.
TANZİMAT FERMANI (GÜLHANE HATTI HUMAYUNU) (1839)
Tanzimat Fermanı, dönemin Hariciye Bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanmıştır.
Bu fermanın hazırlanmasında;
Fransız İhtilali’nden etkilenen Osmanlı Devlet ve adamları ve aydınlarının, Avrupa ülkelerindeki yönetim anlayışını
vatandaşlık haklarını örnek alarak yenilik yapmak istemeleri,
Osmanlı Devleti’nin varlığını kendi kuvvetiyle koruyamayacağını anlamasından sonra Avrupalı devletlerin desteğini
sağlamak istemesi
Mısır ve Boğazlar sorununun çözümünde Avrupa devletlerinin desteğini sağlamak,
37
Maddeleri:
Müslüman ve Hıristiyan bütün halkın ırz, namus, can ve mal güvenliği devletlin güvencesi altında olacaktır.
Vergiler herkesin gelirlerine göre düzenli bir şekilde toplanacaktır.
Askerlik işleri düzene konulacak, askere alma ve terhis işlemleri sağlam esaslara bağlanacaktır.
Mahkemeler açık olarak yapılacak ve hiç kimse haksız yere İdam edilmeyecektir.
Herkes mal ve mülküne sahip olacak, miras bırakabilecek ve müsadere kaldırılacaktır..
Rüşvet ve iltimas kaldırılacaktır.
Fermanın önemi:
Başta padişah olmak üzere herkes fermanın hükümlerine uymakla yükümlüdür.
Bu fermanın getirdiği en önemli yenilik, her gücün üzerinde kanun gücünün olduğunun kabul edilmesidir.
Padişahın mutlak yetkileri kanun gücüyle sınırlandırılmıştır.
Tanzimat Fermanı Osmanlı ülkesinde anayasacılık hareketinin başlangıcı sayılmıştır
Tanzimat Fermanı kişisel özgürlükleri ve vatandaşlık haklarını genişletmiştir.
Tanzimat Fermanı, halkın isteğiyle değil, padişahın tek taraflı bazı esasları devlet garantisine almasıyla ortaya çıkmıştır.
NOT: Tanzimat Döneminde askerlikte ocak usulü ortadan kaldırılmış, askerlik vatan görevi haline gelmiştir. Tanzimat
Fermanı’ndan sonra askerlik süresi beş yıl olarak belirlenmiştir.
Tanzimat devrinde 10 mayıs 1855 te bir kanun çıkarılarak azınlıkların askerlik yapmaları kabul edildi ve cizye vergisi kaldırıldı.
ISLAHAT FERMANI (1856)
Bu ferman 1856 Paris Antlaşması sırasında Avrupa devletlerinin baskısıyla hazırlanarak ilan edildi ve 1856 Paris Antlaşmasına
eklendi.
Buna göre:
Din ve mezhep özgürlüğü sağlanacak okul kilise ve hastane gibi binalar tamir edilecek veya yeniden yapılacaktır.
Hıristiyan ve Musevilere karşı küçük düşürücü sözler ve deyimler kullanılmayacaktır.
Hıristiyan ve Museviler devlet memuru olabilecek bütün okullara girebilecektir.
Müslüman olmayanlardan askerlik için nakdi bedel kabul edilecektir.
Hıristiyanlar il meclislerine üye olabilecekler
Yapılacak antlaşmalarla yabancı uyruklular Osmanlı Devletine vergilerini ödemek şartıyla mal ve mülk sahibi olabilecektir.
Mahkemeler açık yapılacak, herkes kendi dinine göre yemin edecektir.
Herkes şirket ve banka gibi ticari nitelikli kurumlar açabilecektir.
Tanzimat Döneminde Yapılan Diğer Islahat Hareketleri
Batı tarzındaki ortaokulların (rüştiye) sayısı artırıldı. Batı tarzında liseler (idadi) açıldı. Medreselerin de varlığını sürdürmesi
eğitim ve kültürde ikiliklere neden olmuştur.
Modern anlamda ilk sivil üniversite olan Darülfünun açıldı.
Darülmuallimin (erkek öğretmen okulu) ve Darülmuallimat (kız öğretmen okulu) açıldı.
Avrupa hukukuna göre çalışan nizamiye mahkemeleri kuruldu. İslam hukukuna göre işleyen şeri mahkemelerin de varlığını
sürdürmesi hukukta ikiliklere neden olmuştur.
Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir heyet tarafından mecelle adı verilen Osmanlı medeni kanunu hazırlandı.
38
I. MEŞRUTiYET DÖNEMi (1876-1878)
Krallıkla yönetilen ülkelerde anayasa ve parlamentonun olduğu yönetim şekline meşrutiyet (meşruti monarşi) adı verilir.
I. MEŞRUTİYETİN İLANI (1876)
Genç Osmanlıların Meşrutiyeti ilan etmelerinin amaçları:
Azınlıkların da ülke yönetimine katılmalarını sağlayarak imparator luğun dağılmasının önlemek
Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmasını engellemektir.
Mithat paşa öncülüğünde Genç Osmanlılar Meşrutiyet yönetimine geçilmesini Sultan Abdulaziz’den istediler. Ancak
Abdulaziz Meşrutiyet yeniliğini kabul etmedi.
Bu yüzden Genç Osmanlıların baskısıyla tahtan indirildi.Yerine V.Murat padişah oldu.
Ancak V.Murat’ında akıl sağlığının olmadığı anlaşılınca Yerine Meşrutiyeti ilan etmeyi kabul eden II.Abdülhamit padişah
oldu.
II. Abdülhamit Genç Osmanlılara verdiği sözü yerine getirerek Mithat Paşa’yı sadrazam yaptı.
Mithat Paşa başkanlığında bir kurul oluşturularak ilk Türk anayasası olan Kanun-i Esasi hazırlandı.
Bu sırada Balkan bunalımını görüşmek üzere İstanbul’da bir konferans toplanmıştı. Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin
içişlerine karışmasını önleyeceği düşüncesiyle 23 Aralık 1876’da konferansın ilk günü I. Meşrutiyeti ilan etti.
KANUN-İ ESASİ’NİN ÖNEMLİ MADDELERİ
Devletin dini islam’dır. Yasalar dini hükümlere aykırı olamaz.
Resmi dil Türkçedir
Yasama görevi Ayan Meclisi ve Mebusan Meclisi’ne verilmiştir.
Ayan Meclisi üyeleri padişah tarafından ölünceye kadar görev yapabilecektir.
Mebusan Meclisi’nin üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle her ellibin Osmanlı erkeğinin seçeceği milletvekillerinden
oluşacaktır.
Böylece;
Halk ilk kez seçme ve seçilme hakkına sahip olarak yönetime katılma hakkı elde etmiştir.
Osmanlı Devletinde parlamenter sisteme geçilmiştir.
Yürütme yetkisi; başında padişahın bulunduğu Bakanlar Kurulu’na (Heyet-i Vükela ’ya) verilmiştir.
Kanun teklifini sadece hükümet yapabilecektir.
Bakanlar Kurulu’nun başkan ve bakanlarını padişah seçer, atar ve gerektiğinde azleder.
Meclisi açmak ve kapatmak padişaha aittir.
Hükümet meclise karşı değil, padişaha karşı sorumlu olacaktır.
Anayasada kişi özgürlüğü, öğretim ve öğrenim özgürlüğü, mülkiyet hakkı, din özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut
dokunulmazlığı, vergi eşitliği, yasal eşitlik ve dilekçe hakkı gibi temel haklar yer almıştır.
Osmanlı Devletinde kişisel haklar ve özgürlükler genişlemiş ve anayasa güvencesine alınmıştır.
Padişah, devlet güvenliğini bozduğu gerekçesiyle polis araştırması yaptırabilecek ve sonunda suçlu görülen kişileri sürgüne
gönderebilecektir.
KANUN-İ ESASİ’NİN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ
Kanun-i Esasi, Türk tarihinin Avrupa tarzındaki ilk anayasasıdır.
Padişahın mutlak yetkileri meclis ve anayasa gücüyle sınırlandırılmıştır.
Anayasal ve parlamenter düzene geçilmiştir.
Halk ilk kez yönetime katılmıştır.
Bu anayasa, Prusya ve Belçika anayasaları incelenerek düzenlenmiştir.
Osmanlı - Rus Savaşı sırasında II. Abdülhamit, Kanun-i Esasi’nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi tatil etmiştir (14
şubat 1878), Bu kararın alınmasında Meclis’in etnik yapısının çalışmaları aksatması da etkili olmuştur.
II. Abdülhamit II. Meşrutiyet’in ilanına kadar ülkeyi sıkı bir yönetimle kendi otoritesi altında yönetmiştir.(İstibdat Devri 18781908)
39
II. MEŞRUTİYETİN İLANI (1908)
II. Abdülhamit’in Mebuslar Meclisi’ni kapatması ve anayasayı yürürlülükten kaldırması meşrutiyet yanlılarını yeniden
harekete geçirdi.
Meşrutiyet yanlıları 1889 yılında Ittihad-ı Osmani Cemiyeti’ni kurarak örgütlendiler. Cemiyet daha sonra adını ittihat ve
Terakki Cemiyeti olarak değiştirmiştir..
Rus çarı ile İngiltere kralının (1908) Reval de bir araya gelerek Boğazlar sorununu görüşmeleri ve Makedonya’da ıslahat
yapılmasını istemeleri üzerine Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmasını engellemek ve imparatorluğun
çok uluslu yapısını korumak isteyen
İttihatçı subaylardan Enver Bey Selanik’te, Resneli Ahmet Niyazi Bey Manastır’da kendilerine bağlı birliklerle ayaklandılar.
Rumeli’de Meşrutiyet isteğiyle gösterilerin artması sonucunda II. Abdülhamit meşrutiyetin yürürlüğe girdiğini ilan etmek
zorunda kaldı (23 Temmuz 1908).
Meşrutiyet yönetiminin ilk günlerinde iktidar boşluğu ve geçiş döneminin kargaşası bazı devletlerin işine yaradı:
Avusturya - Macaristan Berlin Antlaşması’na göre yönetimi altında tuttuğu Bosna - Hersek’i topraklarına kattı.
Girit Yunanistan’a bağlanma kararı aldı.
Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.
UYARI:
II. Meşrutiyet Döneminde ilk siyasi partiler kurularak faaliyet gösterdiler. Bu partilerin başlıcaları İttihat ve Terakki Partisi ,
Ahrar (Hürler) Partisi , Hürriyet ve İtilaf Fırkası idi.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yapılan seçimlerle İttihat ve Terakki Partisi en güçlü siyasi teşkilat haline geldi.
Yönetimi doğrudan ele almayan İttihatçılar dışarıdan müdahaleyi tercih ettiler.
31 MART OLAYI (13 NİSAN 1909)
En önemli özelliği mevcut rejimi (anayasal düzeni) değiştirme amaçlı ilk ayaklanma olmasıdır.
Meşrutiyete karşı olanlar ittihat ve Terakki’ye karşı olan partilerin bünyesine girerek halkın dini duygularından da
faydalanarak halkı isyana teşvik ettiler.
Bu gelişmeler sonunda İstanbul’da avcı taburlarındaki askerler isyanı başlattılar (13 Nisan 1909).
Sonuçları:
İsyan kısa süre de büyüyünce İttihat ve Terakki Cemiyeti Mahmut Şevket Paşa komutasında Hareket Ordusu adı verilen bir
kuvveti Selanik’ten İstanbul’a gönderdi. Ordunun kurmay başkanı Mustafa Kemal’di.
Hareket ordusu isyanı kısa sürede bastırdı. Bu durum ordunun yenilik hareketlerini ve rejimi koruduğunun göstergesidir.
İsyandan sorumlu olduğu gerekçesiyle II. Abdülhamit tahttan indirilerek V. Mehmet Reşat padişah ilan edilmiştir.
KANUN-İ ESASİ’DE YAPILAN ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER
Bakanlar Kurulu Mebuslar Meclisi’ne karşı sorumludur.
Mebuslar Meclisi ve Ayan Meclisi padişahtan izin almadan yasa önerme hakkına sahiptir.
Padişah, veto ettiği bir yasa tasarısı değişmeden yeniden mecliste kabul edilirse bu tasarıyı onaylamak zorundadır.
Padişahın meclisi feshetme yetkisi oldukça zorlaştırılmıştır.
Kanuni Esasi’de yapılan bu değişikliklerle, padişahın yönetimdeki etkinliği azalmış buna karşılık parlamentonun
(yasama organı) yetkileri genişletilmiştir. Böylece anayasa daha demokratik hale gelmiştir.
40
OSMANLI DEVLETİNİ ETKİLEYEN AVRUPADAKİ GELİŞMELER
COĞRAFİ KEŞİFLER
16 yy.da Avrupa’nın yayılmasıdır.
Osmanlıya Etkileri
Yeni ticaret yoları ve merkezleri ortaya çıkınca İpek ve Baharat ticaret yolları önemini kaybetti. Böylece Osmanlı önemli bir
gelir kaybına uğradı.
Amerikan altın ve gümüşünün Avrupa’ya girmesi Osmanlı parasının değer kaybına sebep oldu. (Enflasyon)
FRANSIZ DEVRİMİ (1789)
Olumsuz etkileri
Milliyetçilik (ulusçuluk) hareketiyle Osmanlı devletindeki ulusların bağımsızlık amacıyla ayaklanmalarına neden oldu
İlk ayaklanan ve özerklik elde eden ulus Sırplardır.
İlk bağımsızlık kazanan ise Yunanlılardır.
Yunan isyanı Avrupa devletleri tarafından da desteklendi (Navarın Olayı 1827 )
Olumlu etkileri
Hürriyet, eşitlik, adalet, demokrasi, insan hakları, vatandaşlık hakları kavramlarının Osmanlı devletinde yayılmasıyla
demokratikleşme hareketlerine ortam hazırladı.
1839 Tanzimat fermanı
1856 Islahat fermanı
1876 Kanun-i Esasi (I.Meşrutiyet)
II.Meşrutiyetin ilanı
Not : 1808 Sened-i ittifak Fransız devriminin getirdiği düşüncelerin bir sonucu değildir.
SANAYİ DEVRİMİ
18 yy.da İngiltere’de başlayan insan ve hayvan gücüne dayalı üretimden makineli üretime geçiş hareketidir.
Osmanlıya Etkileri
Kapitülasyonlar sayesinde sanayileşen Avrupa devletleri Osmanlı devletini ham madde ve pazar alanı olarak kulandılar.
Osmanlı devletinde üretim makineleşmediğinden Avrupa devletlerinin mallarıyla rekabet edemedi.
Osmanlı yerli sanayi ( lonca teşkilatı) çöktü.
Ekonomide dışa bağımlı hale geldi.
FİKİR AKIMLARI
OSMANLICILIK
Tanım: Osmanlı ülkesinde yaşayanları din, dil ve ırk ayrımı yapmadan kanun önünde eşit sayarak kaynaştırmayı savunan
düşüncedir.
Eşitlik ilkesini içerir.
Osmanlı Devleti birçok ırk ve dinden ulusu bir arada barındırıyordu.
Fransız İhtilali’nden sonra yaygınlaşan, “Her ulus kendi devletini kurmalıdır.” fikri Osmanlı ülkesindeki azınlıklar üzerinde de
etkili olmaya başladı. Özellikle Balkan topraklarında ulusçuluk isyanları çıktı.
II.Mahmut döneminde din farkı gözetilmediği ilan edilerek temelleri atılmıştır.
41
Tanzimat Dönemi’nde “Genç Osmanlılar adıyla bir cemiyet kuran bazı aydınlar milliyetçiliğin ülkeyi parçalayacağını
düşünerek ülke bütünlüğünü koruyabilmek için Osmanlıcılık fikrini benimsediler.
Dil, ırk ve din farkı gözetmeksizin herkese eşit haklar verilmesini savunur.
1839 Tanzimat fermanının
1856 Islahat Fermanının
1876 Kanun-i Esasinin ilanında etkili olmuştur.
İmparatorluğu oluşturan uluslara eşit haklar verilmesi yoluyla imparatorluğu ayakta tutma amacı taşıyan bu düşünce:
Tanzimat devrinde ve I.Meşrutiyet in ilanında etkili olmuştur.
Ulusçuluk hareketi karşısında başarılı olamamıştır
Özellikle Balkan savaşlarıyla önemini kaybetmiştir.
Namık Kemal ve Şinasi önemli temsilcileridir.
İSLAMCILIK ( ÜMMETÇİLİK)
Tanım: Müslümanların halifenin etrafında birleşmesi gerektiğini savunan düşüncedir.
İslamcılık düşüncesini benimseyenler; “Toplumun temel direği dindir. Hangi milletten olursa olsun bütün Müslümanların
halifenin etrafında birleşmesi gerekir.” tezini savunmuşlardır.
İslamcılık, XIX. yüzyılın sonlarında devletin resmi politikası haline gelmiştir. II. Abdülhamit, İngiltere ve Rusya’nın
hakimiyetleri altındaki Müslümanları kendi lehine kullanmayı düşünüyordu.
Ancak İslamcılık fikri devletin dağılmasını engelleyememiştir.
Balkan Savaşları sırasında Arnavutluk’un bağımsızlığını ilan etmesi.
Dünya Savaşı’nda Osmanlı halifesinin yayınladığı cihat fetvasının fazla etkili olmaması
Arapların 1. Dünya Savaşı’nda İngilizlerle birlikte hareket ederek Türk askerlerini arkadan vurmaları
devletin bütünlüğünü korumada İslamcılık düşüncesinin başarılı olamadığını göstermiştir.
Mehmet Akif, Şemsettin Günaltay,önemli temsilcileridir.
TÜRKÇÜLÜK
Osmanlı ülkesinde Türkçülük düşüncesinin güçlenmesinde;
Balkan uluslarının ayaklanarak bağımsızlıklarını kazanmaları ve birleşerek Osmanlı Devletine savaş açmaları (Balkan
Savaşları)
Rusya’nın baskısından kaçarak Osmanlı ülkesine sığınan Türklerin milli bilinci uyandırmaları (Gaspıralı İsmail,Yusuf Akçura )
Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerinin başarısız olması
Türk birliği fikrini benimseyen İttihat ve Terakki Partisi’nin yönetimde etkili hale gelmesi büyük rol oynamıştır.
Türkçülük düşüncesine göre devlet dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilirdi. Bunun için de
Osmanlı ülkesindeki Türklerin ulusal bilince ulaştırılması gerekiyordu.
Başlangıçta dilde edebiyatta bir akım olarak ortaya çıktı.
Türk dilinin ve tarihinin araştırılmasını öngörüyordu
Ömer Seyfettin dildeki öncülerindendir
Türk ocakları II.Meşrutiyet döneminde kuruldu.
Türk yurdu ve Genç kalemler dergilerini çıkardılar
Bu akımın öncülerinden Ziya Gökalp, çalışmalarıyla Türkçülük akımına toplumsal bir içerik kazandırmıştır.
Gökalp ‘’Türkçülüğün esasları’’ adlı eserinde kültürde Türk, dinde İslam, medeniyette batı uygarlığı içinde yer almamız
gerektiğini savunmuştur.
Türkçülük akımı Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
Mustafa Kemal’i en çok etkileyen fikir adamı Ziya Gökalp’tir
Not:Türkçülük düşüncesi, yeni Türk devletinin kurulmasında ve Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu milliyetçilik ilkesinin
oluşmasında etkili olmuştur.
42
TURANCILIK (Pantürkizim)
Pantürkizm: Turancılık; bütün Türkleri tek bir bayrak altında toplamayı amaçlayan en geniş Türk milliyetçiliğidir
Bir vatan kavramı yoktur.Yeryüzündeki bütün Türkleri içerir.
İttihat ve Terakki Partisi II.Meşrutiyet döneminde Turancılık (Pantürkizm) düşüncesini benimsemiş.
Bu düşünceyi gerçekleştirmek için I. Dünya Savaşı’na girilmesini sağlamıştır.
Özellikle Rusya’ya karşı açılan Kafkas cephesinin amaçlarındandır
Ancak I. Dünya Savaşı’nın kaybedilmesi Turancılık fikrinin, gerçekleşmesi imkansız bir düş olduğunu ortaya koymuştur.
Son Osmanlı Mebusan Meclisinde Misak-ı Milli kararlarıyla milli sınırlar çizilince , yerine daha gerçekçi temellere dayanan
Anadolu milliyetçiliği savunulmaya başlanmıştır.
Misak-ı Milli kararlarıyla milli sınırlar çizilince önemini kaybetti.
BATICILIK
Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıldan itibaren birçok alanda Avrupa’nın gerisinde kaldığını anlamış ve ıslahat hareketlerinde Batı
ülkelerini örnek almaya başlamıştı (Önce askeri alanda başlamıştır).
Batıcılık, II. Meşrutiyet Döneminde bir düşünce akımı haline geldi. Bu görüşün sahipleri, devletin ancak Batılılaşma yoluyla
kurtulabileceğini ve bunun için çeşitli alanlarda ıslahatlar yapılması gerektiğini savunmuştur.
Öncülüğünü Abdullah Cevdet ve Celal Nuri’nin yaptığı Batıcılar; tek kadınla evliliği, kadın özgürlüğünü, laik mahkemelerin
kurulmasını, Latin harflerinin kabulünü savunmuşlardır.
ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK (Yerinden Yönetimcilik)
Bu akıma göre, merkezi hükümetin yetkilerinin azaltılması ve imparatorluk içindeki çeşitli unsurların yönetime katılmasının
artırılması ileri sürülüyordu.
Bu akımın savunucusu Prens Sabahattin’di.
Bu akım ile liberal bir ekonomi modeli önerilmiştir.
XX. YÜZYILDA OSMANLIDA YAŞANAN SİYASİ OLAYLAR
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911 - 1912)
Nedeni:
İtalya, gelişen sanayisi için gerekli hammadde ve pazar ihtiyacını karşılamak için Osmanlı Devleti ’nin elindeki Tablusgarp’ı
işgal etti.
Osmanlı devleti Trablusgarp’a doğrudan müdahale edemedi
İngiltere’nin Mısır’ı işgal etmesinden ötürü karadan
İtalya ile boy ölçüşebilecek deniz gücü olmadığından Trablusgarp ’a denizden asker gönderememiştir.
Osmanlı Devleti, ancak yerli halkın teşkilatlandırılması için Enver, Fethi ,Mustafa Kemal gibi genç subayları Trablusgarp’a
gönderebildi.
Mustafa Kemal Derne ve Tobruk , Enver Bey Bingazi’deki kuvvetleri örgütlediler. Bu sayede İtalyanlar sahil şeridinden iç
kısımlara geçemediler.
Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk ’ta önemli başarılar kazandı.
Osmanlı Devleti, İtalya’nın baskısına dayanmasına rağmen Balkan Savaşlarının başlaması üzerine Trablusgarp’tan
vazgeçmek zorunda kaldı ve İtalya ile Uşi Antlaşması ’ nı imzaladı (1912). Bu antlaşma ile Trablusgarp Savaşı sona erdi.
UŞİ ANTLAŞMASI
Trablusgarp ve Bingazi İtalya ’ya bırakılmıştır.
Not:Osmanlı Devleti böylece Afrika kıtasındaki varlığı sona erdi.
43
Rodos ve Oniki Ada Balkan Savaşlarının sonunda Osmanlı Devleti’ne geri verilmek şartıyla geçici olarak İtalya’ya
bırakılmıştır.
İtalya, Trablusgarp ve Bingazi ’nin dini yönden Osmanlı halifesine bağlı olmasını kabul etmiştir.
I. BALKAN SAVAŞI 1912
Nedenleri:
Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ve bu durumun Trablusgarp Savaşı’nda açıkça ortaya çıkması
Osmanlı Devleti’nin Almanya’ya yaklaşmasından rahatsızlık duyan İngiltere’nin, Reval görüşmelerinde Rusya’yı Osmanlı
toprakları, Boğazlar ve Balkan politikasında serbest bırakması
Balkan uluslarının yıkılmakta olan Osmanlı topraklarını ele geçirmek ve genişlemek istemeleri
Balkanlarda Panslavizm politikası takip eden Rusya’nın milliyetçilik fikirlerinden yararlanarak Balkan uluslarının arasında
uzlaşma sağlaması etkili olmuştur.
Trablusgarp Savaşı devam ederken Rusya’nın gayretleriyle Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ, Osmanlı
Devletine karşı birlik kurdular.
Birinci Balkan Savaşı, Karadağ’ın saldırısıyla başladı.
Osmanlı Devleti, dört cephede birden Balkan devletiyle savaşmak zorunda kaldı..Yunanistan-Bulgaristan-Sırbistan-Karadağ
Kaybetme nedenimiz:
Subaylar arasındaki politik çatışma ve askerlerin terhis edilmesi
Sonuçları:
Bulgarlar Edirne’yi geçerek Çatalca’ya kadar ilerlediler
Yunanistan Bozcaada ve Gökçeada hariç Ege adalarını işgal etti.
Karışıklıktan yararlanan Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti
Yenilgiden hükümeti sorumlu tutan İttihat ve Terakki fırkası bir darbeyle yönetime el koydu. 1913 Bab-ı A-li Baskını
I.Balkan savaşı sonunda 1913 Londra Konferansı toplandı.
1913 Londra Antlaşması ’ nın Önemli Maddeleri
Osmanlı Devleti Midye - Enez hattının batısını balkan devletlerine bıraktı.
Ege adalarının geleceği büyük devletlerin kararına bırakılacaktı. (böylece Ege Adaları ulusal bir sorun haline geldi.)
I.Balkan Savaşında Osmanlı Devleti;
Doğu Trakya (Edirne ve çevresi)
Batı Trakya
Arnavutluk (savaş sırasında bağımsızlığını ilan etti)
Makedonya
Ege adaları (Gökçeada ve Bozcaada hariç) kaybetmiştir.
II. BALKAN SAVAŞI 1913
Nedeni:
Londra Antlaşması’na göre en fazla toprağı Bulgaristan almıştı.
Büyük bir Bulgaristan Devleti’nin. ortaya çıkması ve topraklarını Ege Denizi’ne kadar genişletmesi,
Yunanistan ,Sırbistan , Karadağ ve Romanya nın menfaatlerine ters düştüğü için bu devletler Bulgaristan’a karşı savaş
açtılar
Sonuçları:
Birinci Balkan Savaşı’nda yıpranan Bulgar kuvvetleri bütün cephelerde yenilmeye başladı. Bunun sonucunda Bulgaristan
Edirne’deki askerlerini geri çekmek zorunda kaldı. Bu durumdan faydalanmak isteyen Osmanlı Devleti harekete geçti.
Enver Paşa komutasındaki Türk ordusu Londra Antlaşması’nda belirtilen Midye - Enez sınırını geçerek Kırklareli ve Edirne’yi
geri aldı.
44
BÜKREŞ ANTLAŞMASI (1913)
Bükreş Antlaşması, Bulgaristan ile diğer Balkan devletleri arasında imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Balkan devletleri Osmanlı
Devletinden aldıkları yerleri yeniden paylaştılar.
İSTANBUL ANTLAŞMASI (1913)
Osmanlı Devleti – Bulgaristan
Meriç nehri iki devlet arasında sınır kabul edildi.(Günümüz Bulgaristan sınırı)
Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlılara bırakıldı.
Bulgaristan da kalan Türklerin hakları belirlendi. Bulgaristan’da kalan Türkler isterlerse dört yıl içerisinde Türkiye’ye göç
edebilecek,
Türklere mülkiyet hakkı verilecek,
İlk ve ortaokullarda eğitim dili Türkçe olacak,
Din ve mezhep hürriyeti sağlanacak, müftülerini kendileri seçebilecekti.
ATİNA ANTLAŞMASI (1913)
Osmanlı Devleti –Yunanistan
Osmanlı Devleti, Yanya, Selanik ve Girit’in Yunanlılara ait olduğunu kabul etmiştir
Yunanistan’da kalan Türklerin hakları belirlenmiştir.
Yunanistan’da kalan Türkler isterlerse dört yıl içerisinde Türkiye’ye göç edebileceklerdi.
Türklere mülkiyet hakkı verilecek,
ilk ve orta okullarda eğitim dili Türkçe olacak,
Din ve mezhep hürriyeti sağlanacak, müftülerini kendileri seçebilecekti.
İSTANBUL ANTLAŞMASI (1914)
Osmanlı Devleti- Sırbistan
İki devlet arasında ortak sınır kalmadığı için görüşmelerde Sırbistan’da kalan Türklerin hakları ve taşınmaz mallarının
durumları karara bağlanmıştır.
Balkan savaşları sonunda Osmanlı devleti;
Makedonya , Batı Trakya , Ege Adaları , Arnavutluk topraklarını kaybetti.
Balkan savaşlarından günümüze gelen sorunlar :
Ege adaları sorunu
Batı Trakya Türkleri sorunudur
I.DÜNYA SAVAŞI (1914-1918)
Genel sebepler:
Sanayi devriminin ortaya koyduğu hammadde ve pazar ihtiyacı= Sömürgecilik (ekonomik)
1789 Fransız Devriminin ortaya koyduğu Ulusçuluk = Milliyetçilik hareketleri (Siyasi)
Özel Sebepler:
İngiltere'yle Almanya arasında ekonomik rekabet
Fransa'yla Almanya arasındaki Alsace Loren sorunu
Rusya’ nın takip ettiği Panslavizm politikasından Avusturya-Macaristan imparatorluğunun etkilenmesi
İtalya’nın sömürge arayışları
Almanya’nın Pangermenizm politikası
45
Sırbistan ile Avusturya Macaristan arasındaki sınır anlaşmazlığı
Avrupa devletlerinin üçlü itilaf (anlaşma) ve üçlü ittifak (bağlaşma) devletleri adıyla bloklara ayrılmaları
Üçlü İtilaf= İngiltere+Fransa+Rusya (1907)
Üçlü İttifak =Almanya + Avusturya - Macaristan + İtalya (1883)
Savaş bir Sırplının Avusturya Macaristan veliahdını Saraybosna’da öldürmesiyle başladı.
Savaş başlayınca İtalya Avusturya Macaristan ile Adriyatik kıyılarında çıkarları çatıştığından ittifak grubundan ayrılarak
tarafsızlığını ilan etti.
Kısa süre sonrada itilaf devletlerinin Anadolu topraklarından pay vaat etmeleriyle İtilaf devletlerinin yanında savaşa girdi.
İtilaf devletlerine savaş sırasında, Japonya, ABD, Romanya, ve Yunanistan gibi devletler katıldı.
İttifak devletlerine ise ; Osmanlı Devleti ve Bulgaristan katıldı.
I.DÜNYA SAVAŞINDA OLUŞAN BLOKLAR
İttifak (bağlaşma) Grubu
Almanya
Avusturya-Macaristan
Osmanlı
Bulgaristan
İtilaf (anlaşma) Grubu
İngiltere
Fransa
Rusya
İtalya
ABD
sonradan
Yunanistan
katılmışlardır
Osmanlı Devletinin Savaşa Girme Nedenleri
Kaybettiği yerleri geri almak
Ekonomik sorunlardan kurtulmak ( Kapitülasyonlar ve dış borçlar )
Siyasi yalnızlıktan kurtulmak
Turancılık düşüncesini gerçekleştirmek
Osmanlı Devleti Savaşa öncelikle İngiltere’nin yanında girmek istedi.
İNGİLTERE
Savaşın genişleyerek sömürgelerine sömürge yollarına sıçramasını istemediğinden,
Osmanlı devletine ihtiyacı olmadığından,
İtlaf devletlerinin Osmanlı toraklarını paylaşmak istemesinden, ötürü Osmanlı Devletini yanında savaşa almadı ve tarafsız
kalmasını savundu.
ALMANYA’NIN OSMANLIYI YANINA ÇEKMEDE AMAÇLARI:
Osmanlı devletinin jeopolitik konumundan yararlanmak
İngiltere’nin sömürge yollarını kesmek
Rusya ile itilaf devletlerinin irtibatını kesmek
Üzerindeki savaş yükünü azaltmak. (Marn hareketinin başarısızlığı)
Osmanlı ordusunun insan gücünden yararlanmak
Halifenin gücünden yararlanmak.
OSMANLININ SAVAŞTIĞI CEPHELER
Taarruz
Kafkas
Savunma
Kanal
Çanakkale
Hicaz
Irak
Yemen
Filistin
Suriye
Galiçya
Romanya
Yardım
Makedonya
46
KAFKAS CEPHESİ
İlk açılan cephedir. Rusya’ya karşı açılmıştır.
Amaçları:
Turancılık düşüncesini gerçekleştirmek.
Bakü petrollerinden yararlanmak
Rusya’nın güneye inmesini engellemek
Gelişmeler:
Sarıkamışta 90 bin asker donarak şehit oldu.
Erzincan, Muş, Bitlis, Erzurum, Trabzon Rusya tarafından işgal edildi.
UYARI: Mustafa Kemal Muş ve Bitlis’ i geri aldı.
Osmanlı Devleti (İttihatçılar) Ermeni ayaklanmalarını engellemek amacıyla 1915 Tehcir Kanunu çıkararak Ermenileri zorunlu
olarak Suriye ve Lübnan’ a sürgün ettiler.
UYARI:Ermeni sorunu ilk kez 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı (93 harbi) sonunda imzalanan 1878 Berlin Anlaşmasıyla
uluslar arası bir sorun haline geldi.
I.Dünya savaşı sırasında Rusya’da meydana gelen 1917 Bolşevik Devrimiyle Çarlık Rusya’sı sona erdi.
Yönetime el koyan komünistler İttifak devletleriyle 1918 Brest-Litovsk Antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildiler.
Bu anlaşmayla; Daha önce 1878 Berlin anlaşmasıyla Rusya’ya bıraktığımız Kars - Ardahan - Batum’u geri aldık. (Tek
toprak kazancımız)
KANAL CEPHESİ
İngilizlere karşı açılmıştır.
Amaçları:
Süveyş kanalını ele geçirmek.
Mısırı İngilizlerden geri almak.
Sonuçları:
Düzenlenen taarruz hareketleri başarılı olamadı.
ÇANAKKALE CEPHESİ
İtilaf devletlerinin Amaçları:
Boğazları ve İstanbul’u ele geçirmek.
Osmanlıyı savaş dışı bırakmak.
Balkan devletlerinin desteğini sağlamak
Rusya ile irtibatı sağlamak
Savaşı kısa sürede bitirebilmek.
Gelişmeler:
İtilaf devletleri donanmalarıyla boğazları geçemeyince Gelibolu yarımadasının her iki tarafına asker çıkararak karadan
boğazları geçmeye çalıştılar.
Mustafa Kemal Anafartalar’da, Conk Bayırında, Kireç Tepe’de Arı Burnunda itilaf devletlerinin kuvvetlerini yenilgiye
uğrattı.
Sonuçları:
İstanbul ve boğazlar işgal tehlikesinden kurtarıldı.
Rusya’ya yardım edemediler. (Bolşevik devriminin meydana gelmesi kolaylaştı.)
47
Bulgaristan ittifak devletlerinin yanında savaşa katıldı.*** (Böylece Osmanlı devletiyle Almanya arasında kara bağlantısı
sağlandı.)***
Bu savaşlarda eğitimli genç nüfusumuzu kaybettik. (Bu yüzden cumhuriyetin ilk yıllarında yetişmiş insan sıkıntısı yaşandı.)
UYARI:
Mustafa Kemal’in Türk halkı tarafından tanınmasına ve milli mücadelenin önderi olmasına ortam hazırlamıştır.
Mustafa Kemal rütbesi generalliğe yükseltilmiştir.
IRAK CEPHESİ
İngilizler açtılar
Amaçları:
Abadan petrollerinden yararlanmak
Sömürgelerine giden yolları korumak
Rusya ile karadan irtibat sağlamak
Gelişmeler:
Başlangıçta Osmanlı orduları başarılı oldu
Kutü’l-Amare zaferi kazanıldı.
Sonuç:
Osmanlı Orduları Musul’a kadar çekildiler.
Irak (Bağdat) kaybedildi.
HİCAZ – YEMEN CEPHESİ
İngilizlere karşı kutsal torakları korumak amacıyla savaşıldı.
Mekke Emiri Şerif Hüseyin İngilizlerle anlaşarak bağımsız bir devlet kurmak amacıyla Osmanlı Ordularına karşı savaştı.
Sonuç olarak; Mekke , Medine, Yemen kaybedildi.
FİLİSTİN CEPHESİ
İngilizlere karşı Filistin topraklarını savunmak amacıyla savaşıldı
Arapların İngilizlerle işbirliği yapmasıyla Filistin toprakları (Kudüs) kaybedildi.
SURİYE CEPHESİ
Fransızlara karşı Suriye topraklarını savunmak amacıyla savaşıldı.
Mustafa Kemalin yer aldığı son cephedir.
I.Dünya Savaşının sonuna doğru Mustafa Kemal Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına getirildi.
Sonuç olarak Osmanlı orduları Halep’in doğusuna çekilmek zorunda kaldı. Suriye (Şam) kaybedildi
UYARI:Mustafa Kemal sırasıyla Çanakkale, Kafkasya, Suriye, Filistin cephelerinde yer aldı.
Hicaz, Yemen, Suriye-Filistin cephelerinde başarısız olunmasında Arapların İngilizlerle işbirliği yapmaları etkili oldu.(Bu durum
ümmetçiliğin önemini kaybettiğinin göstergesidir).
48
I. DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI
El altından İtilaf devletlerini destekleyen ABD Almanya’nın yolcu ve yük gemilerine saldırması üzerine İtilaf devletlerinin
yanında Almanya’ya karşı savaşa girdi.Bu durum savaşı itilaf devletlerinin kazanmasını sağladı
Savaşı kaybeden İttifak devletleri Bulgaristan (Selanik) , Osmanlı devleti (Mondros), Avusturya-Macaristan (Willa Guiste
)ve Almanya (Rethondes) sırayla ateşkes ilan ettiler
En kazançlı devlet İngiltere oldu. Ekonomisini güçlendiren devlet ABD oldu.
Avrupa’nın siyasi haritası değişti.
Çok uluslu imparatorluklar parçalandı. Avrupa’da yeni ulus devletler kuruldu.
Yenilen devletlerle barış antlaşmaları imzalandı.
Almanya Versay - Bulgaristan Nöyyi - Macaristan Trianon -Avusturya S. Jermen- Osmanlı Devleti Sevr. Anlaşmasını
imzaladı.
UYARI:
 Bu antlaşmaların yenilen devletlere ağır yükümlülükler getirmesi, barışın bozulmasına ve II. Dünya savaşının çıkmasına
neden oldu.
Mandater (Himayeci) yönetimler ortaya çıktı. Yeni sömürgecilik.
Yeni rejimler ortaya çıktı.(Rusya’da komünizm), (İtalya ‘da Faşizm,) (Almanya ‘da Nazizm) gibi.
WİLSON İLKELERİ 8 Ocak 1918
ABD başkanı Wilson tarafından, yapılacak barışın ilkelerini belirlemek amacıyla savaş sırasında yayınlanmıştır.
Her millet kendi geleceğini kendisi belirleyecektir.
(Self Determination)
Yenenler, yenilenlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak,
Gizli antlaşmalar yapılmayacak, açık diplomasi uygulanacak,
Uluslar arası barışı korumak için Cemiyeti Akvam (Milletler Cemiyeti) kurulacak
Boğazlar, dünya ticaretine açık olacak.
Osmanlı Devletinde Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerde Türklerin egemenliği, azınlıkların çoğunlukta olduğu yerlerde
azınlıkların egemenliği sağlanacak.
GİZLİ ANTLAŞMALAR
İtilaf devletleri, I. Dünya savaşı devam ederken aralarında yaptıkları gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaşmışlardır.
Boğazlar Anlaşması 1915
İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanmıştır. İstanbul ve boğazlar Rusya’ya bırakılmıştır.
Londra Anlaşması 1915
İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında imzalanmıştır.
İtalya ya Antalya çevresi ile on iki ada bırakılmıştır.
İtalya’da bu anlaşmadan sonra itilaf gurubuna katılmıştır.
Petrograt Anlaşması 1916
İngiltere,Rusya, Fransa ve İtalya arasında imzalandı.
Rusya’ya Boğazlara ek olarak Van,Erzurum,Bitlis ve Trabzon’a kadar olan Doğu Karadeniz bölgesi bırakılmıştır
Sykes – Picot Antlaşması (1916)
(İngiltere – Fransa Rusya)
Boğazlar ve Doğu Anadolu Rusya’ya,
Irak İngiltere’ye ,Suriye Fransa’ya bırakıldı
49
Mac Mahon Antlaşması (1916)
Mekke Emiri Şerif Hüseyin İle Bölgenin İngiliz Valisi Mac Mahon Arsında İmzalanmıştır.
Arapların Bağımsız Devlet Kurmak Amacıyla Osmanlı Devletine Karşı İngilizlerle İşbirliği Yaptıklarının Kanıtıdır.
St. Jean De Maurienne Antlaşması (1917) (İngiltere - Fransa - İtalya)
Bu Antlaşmayla İzmir’den Antalya’ya kadar olan Anadolu kıyıları İtalya’ya bırakılmıştır.
UYARI: Rusya’nın savaştan çekilmesi ve Yunanistan’ın savaşa katılması paylaşım planlarında değişikliğe yol açmıştır.
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 EKİM 1918)
Osmanlı ile İngiltere arasında imzalanmıştır.. Bu dönemde padişah VI. Mehmet Vahdettin, hükümet ise Ahmet İzzet Paşa
kabinesi idi.
Savaşı kaybedeceğini anlayan İttihat ve Terakki ileri gelenleri ülkeyi terk ettiler ve parti kapatıldı.
OSMANLI DEVLETİNİ BU ANTLAŞMAYA İTEN ETKENLER
Bulgaristan’ın savaştan çekilmesiyle, Almanya ile irtibatın kesilmesi,
Wilson ilkelerine ve İngiltere’ye güvenilmesi,
Bu antlaşmaya göre:
Boğazlar, itilaf devletlerinin denetimine bırakılacak. (Bu maddeye dayanan itilaf devletleri 13 kasım 1918 de İstanbul’u fiilen
işgal ettiler. )
Osmanlı ordusu dağıtılacak, silahlar teslim edilecek,
Limanlar, tersaneler, demiryolları, önemli geçitler itilaf devletlerinin kontrolünde olacak,
Haberleşme ve ulaşım araçları itilaf devletlerine bırakılacak,
(7.madde) İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit eden herhangi bir noktayı işgal edebilecekler.
(24. madde) Vilayet-i Sitte’de bir karışıklık çıkarsa itilaf devletleri işgal edebilecek .
(Amaç: bir ermeni devleti kurmak.
Diyarbakır, Elazığ, Bitlis, Van, Erzurum, Sivas
ÖNEMİ:
Osmanlı devleti fiilen sona ermiştir.
MONDROSTAN SONRA YAPILAN İLK İŞGALLER
İngiltere: Musul, Urfa, Antep ve Maraş
Not: Urfa, Antep ve Maraş’ı sonradan Fransa’ya bıraktılar.
Fransa: Adana ve çevresi
İtalya: Antalya, Konya ve Muğla
UYARI:Rusya ihtilal nedeniyle (Bolşevik ihtilali) savaştan ayrıldığı için işgallere katılmamıştır.
UYARI:Mondros’tan sonra işgallere karşı Türk halkının gösterdiği ilk tepki: Müdafa-İ Hukuk cemiyetleri kurmak olmuştur. İkinci.
tepkiyse Kuvayi Milliye hareketidir.
50
PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 0cak 1919)
I. Dünya savaşı sonunda itilaf devletleri Yenilen devletlerin durumunu görüşmek Yapılacak antlaşmaların esaslarını belirlemek
amacıyla toplandılar.
Sonuçları:
Sevr dışındaki barış anlaşmalarının esasları belirlendi,
Savaş sırasında Rusya ‘ya vaat edilen boğazlar itilaf devletlerinin kontrolüne bırakıldı , Doğu Anadolu’da ise bir Ermeni
Devleti kurulması kararlaştırıldı.
İngiltere mandater yönetim uygulamasını kabul ettirdi.
İngiltere savaş sırasında İtalya’ya vaat ettiği İzmir çevresini Yunanistan ‘a bıraktı. (İngiltere, bölgede güçlü bir İtalya yerine
kullanabileceği Yunanistan’ı tercih etti. Bunun üzerine İtalya konferansı terk etti.
UYARI:İlk defa itilaf devletleri arasında anlaşmazlık çıktı ve Yunanistan paylaşım tasarılarında yer aldı.
Paris barış konferansının Milli mücadele açısından en önemli sonucu 15 Mayıs 1919 da İzmir’in Yunanistan tarafından işgal
edilmesidir.
İngiltere, bölgenin Yunanistan’a bırakılmasını haklı göstermek için:
Bölgede Rumların çoğunluk olduğunu ileri sürdü.
Türklerin Rumların güvenliğini tehdit ettiğini ileri sürdü
UYARI:
Bu iddiaların asılsız olduğu Amiral Bristol Raporu ile anlaşıldı.
Bu belge kurtuluş savaşının haklılığını ortaya koyan ilk uluslararası belgedir.
CEMİYETLER
YARARLI CEMİYETLER
(Müdafaai Hukuk Cemiyetleri)
Trakya Paşaeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
İzmir Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
Reddi İlhak Cemiyeti
Trabzon Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
Şark Vilayetleri Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
Kilikyalılar Cemiyeti:
Milli Kongre Cemiyeti
Anadolu Kadınları Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
Genel özellikleri:
Bölgesel kurtuluşu savunurlar
Türk milliyetçiliğini benimsediler.
Basın yayın ve silah yoluyla mücadele ettiler
Tam bağımsızlık taraftarıdırlar.
Aralarında merkezi otorite yoktur.
IZARARLI CEMİYETLER
(Milli Mücadele Karşıtları)
A- Azınlıkların Kurduğu Cemiyetler :
Rum Cemiyetleri
 Yunan- Trakya Komitesi
 Mavri Mira
51
 Pontus Rum Cemiyeti
 Etnik-i Eterya
Yahudi Cemiyetleri
 Alyans İsrailit
 Makabi
Ermeni Cemiyetleri
 Taşnak
 Hınçak
 Ermeni İntikam Alayı
Osmanlıların Kurduğu Cemiyetler
Sulh ve Selameti Osmanlı Fırkası
Teali İslam Cemiyeti
Kürt Teali Cemiyeti
Wilson ilkeleri Cemiyeti
İngiliz Muhipleri Cemiyeti
Hürriyet ve İtilaf Fırkası
Genel Özellikleri:
Saltanatçı ve ümmetçi bir anlayışı benimsediler
Mandacıdırlar, bağımsızlık taraftarı değildirler.
İtilaf devletleri ile işbirliği yaptılar.
Milli mücadele karşıtıdırlar.
UYARI:Osmanlıların ve azınlıkların kurdukları zararlı cemiyetlerin ortak özelliği, itilaf devletleri ile işbirliği yapmaları, milli
mücadele karşıtı olmalarıdır.
KUVAYİ MİLLİYE (ULUSAL KUVVETLER)
Türk milletinin Mondros Ateşkes’inden sonra başlayan işgallere karşı, vatanı koruma ve bağımsız yaşama isteğinin sonucu
olarak ortaya çıkan teşkilattır.
Genel Özellikleri:
Toplumun her kesiminden insanlardan oluşur.
Vur-kaç taktiğiyle savaşırlar (gerilla taktiği).
Düzenli ve disiplinli değildirler
Merkezi otoriteye bağlı değildirler
En etkilileri Çerkez Ethem kuvvetleridir (Kuvayi Seyyare).
Önemi:
Ulusal bilincin gelişmesini sağladılar
İşgalcileri yavaşlattılar
İşgalcilere zarar verdiler
Milli mücadele kadrosuna zaman kazandırdılar
TBMM ‘ye kaşı isyanları bastırdılar.
UYARI: Otorite tanımadıklarından ve işgalcilerin yurttan atılmasında yetersiz kaldıklarından ötürü kaldırılarak yerlerine düzenli
ordu kuruldu.
52
TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI
(19 Mayıs 1919-24 Temmuz 1923)
Kurtuluş Savaşının Hazırlık Safhası Yapılan Faaliyetler
Mustafa Kemal ‘in Samsun’a çıkışı
Havza Genelgesi
Amasya Genelgesi
Mustafa Kemal’in askerlikten istifası
Alaşehir ve Balıkesir kongreleri
Erzurum Kongresi
Sivas Kongresi
Amasya görüşmesi (Protokolü)
Temsil heyetinin Ankara ‘ya gelişi
Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılması
Misak-ı Milli kararları
İstanbul’un işgali
TBMM’nin açılışı
Düzenli orduya geçiş
MUSTAFA KEMAL'İN SAMSUN'A ÇIKIŞI
İstanbul hükümeti Mustafa Kemal'i, 9. ordu müfettişi olarak (daha sonra 3. ordu müfettişi oldu) Karadeniz bölgesinde asayişi
sağlamak için görevlendirdi.
Mustafa Kemal bu görevi, Anadolu'ya geçmek ve milli mücadeleyi başlatmak için kabul etti.
Mustafa Kemal'in gerçekleştirmeyi çalıştığı öncelikli amaç, ulusal örgütlenmeyi sağlamak, ulusal bir teşkilat kurmaktır
SAMSUN RAPORU
Bölgedeki asayişin düzelmesi için Rumların Siyasi emellerinden vaz geçmeleri gereklidir.
Türklüğün Manda ve Himaye ye tahammülü yoktur
Yunanın İzmir’i işgal etmeye hakkı yoktur.
Not: Bu raporla Mustafa Kemal ilk kez görev sahasının dışına çıkmıştır.
HAVZA GENELGESİ (28 MAYIS 1919)
Amaçları:
İşgaller karşısında halkı bilinçlendirmek
Yeni işgalleri engellemek.
İçindekiler:
İzmir’in işgali dahil her türlü işgal hareketi mitinglerle, telgrafla protesto edilecek.
Halk azınlıkların tahrikine kapılmayacak, sağduyulu olunacak.
Sonuç:
İşgaller protesto edildi.
Mustafa Kemal yetki ve görevlerini aştığı gerekçesiyle ilk kez geri çağrıldı.
53
AMASYA GENELGESİ (22 HAZİRAN 1919)
Hazırlayanlar:
Mustafa Kemal, Rauf Bey, Refet Bey, Ali Fuat Paşa
Bu Belgeye göre:
Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir (Gerekçe).
İstanbul hükümeti görevlerini yerine getirememektedir. ( 2. Gerekçe)
Milletin bağımsızlığının yine milletin azim ve kararı sağlayacaktır.
 Kurtuluş savaşının yöntemini belirliyor,
 İlk defa ulusal egemenlikten bahsedildi.
 Yeni bir devletin kurulacağı, yönetim şeklinin değişeceği; saltanatın kaldırılıp, cumhuriyetin ilan edileceği ima
edilmiştir.
Haklı sesimizi dünyaya duyurmak için her yönden güvenlikli Sivas’ta milli bir kongre yapılacaktır.
Genelgenin amacı,
Sivas’ta kongre yapmak yoluyla ulusal örgütlenmeyi sağlamaktır.
Kongreye her ilden 3 delege katılacak, delegeler Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerinden veya belediyelerce seçilecek, kimlikleri
gizli tutulacak.
Doğu illeri adına Erzurum’da kongre yapılacak
Kalan ordularımız dağıtılmayacak, silahlar teslim edilmeyecek.
ÖNEMİ:
Kurtuluş savaşının amacı , gerekçesi ,yöntemi belirtildi.
İlk defa ulusal egemenlik ilkesinden bahsedildi.
İlk defa üstü kapalı olarak ;Millet egemenliğine dayalı yeni bir Türk devletinin kurulacağı,yönetim şeklinin değişeceği ;
saltanatın kaldırılarak cumhuriyetin ilan edileceğine değinildi.
Amasya Genelgesi, kurtuluş savaşını başlatan bir ihtilal beyannamesidir.
Temsil Heyetinin kuruma fikrinden bahsedildi.
UYARI: Mustafa Kemal ikinci defa geri çağrıldı. Gitmeyince 3. Ordu müfettişliğinden geri alındı. Bunun üzerine Mustafa Kemal
7-8 Temmuz 1919'da askerlik mesleğinden istifa etti.
ERZURUM KONGRESİ
23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919
Toplanış amacı :Ermeni ve Rumlara karşı doğu illerinin güvenliğini sağlamak.
Toplayanlar:Trabzon ve Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
Toplanış şekli :Bölgesel
Aldığı Kararlar: Ulusal
Alınan Kararlar:
Milli sınırlar içinde vatan bütündür, parçalanamaz
İstanbul hükümeti görevini yerine getiremezse, yerine geçici bir hükümet kurulacaktır.
Kuvay-i Milliye'yi amil, milli iradeyi hakim kılmak esastır.
Mandacılık (himaye) kabul edilemez.
Azınlıklara siyasi ve sosyal dengemizi bozucu haklar verilemez.
Saltanat ve hilafet makamı da işgalden kurtarılmalı
Osmanlı Mebusan Meclisi derhal toplanmalıdır.
.
54
ERZURUM KONGRESİNİN SONUCU:
Doğu Anadolu’daki Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri birleştirildi.
Kongre kararlarını uygulamak amacıyla ilk defa Mustafa Kemal başkanlığında Temsil Heyeti oluşturuldu.
BALIKESİR VE ALAŞEHİR KONGRELERİ
Erzurum kongresi yapıldığı sırada Batı Anadolu’daki Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’nin çalışmalarıyla yapıldı.
Her yönüyle bölgesel niteliktedir.
Önemi:
Batı cephesinde Yunanlılara karşı Kuvay-i Milliye örgütlenmesi sağlanmıştır.
SİVAS KONGRESİ (4 -11 EYLÜL 1919)
Alınan kararlar:
Erzurum kongresi ile aynı kararlar alınmıştır.
Amerikan mandası tamamen reddedildi.
Sonuçları:
Bütün cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirildi.
Temsil heyetinin kapsam ve yetkileri ulusal nitelik kazandı
İrade-i Milliye adlı gazete çıkarıldı.
Temsil Heyeti İstanbul ile her türlü haberleşme ve irtibatı kesti. Bu baskıya dayanamayan Damat Ferit istifa etti. Yerine Ali
Rıza Paşa Kabinesi kuruldu.
UYARI:Temsil heyeti, Ali Fuat Paşa’yı Batı cephesi genel komutanlığına atamıştır. Bu durum temsil heyetinin yürütme yetkisini
kullandığını gösterir.
AMASYA GÖRÜŞMESİ (PROTOKOLÜ) (20-22 EKİM 1919)
İstanbul Hükümeti ile Temsil Heyeti arasında gerçekleşti.
Bahriye Nazırı Salih Paşa, Mustafa Kemal
Önemi:
İlk defa İstanbul Hükümeti, Temsil Heyetinin varlığını resmen tanıdı
Protokolde yer alan kararlar:
Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı korunacak.
İstanbul hükümeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’ni resmen tanıyacaktır.
Zararlı cemiyetlerin faaliyetleri engellenecek
İstanbul Hükümeti, temsil heyetinin izni olmadan anlaşma imzalamayacak,
Osmanlı Mebusan Meclisi İstanbul dışında güvenli bir yerde toplanacaktır.
İstanbul hükümeti bu kararlardan sadece Osmanlı Mebusan meclisinin İstanbul’da toplanması kararını uygulamaya koydu.
Mustafa Kemal İstanbul’u uygun görmemesine rağmen bu durumu kabullenmek zorunda kaldı.
Osmanlı Mebusan meclisinin toplanması amacıyla genel seçimlere gidildi.
Bu seçimler sırasında Anadolu ve Rumeli MHC bir siyasi parti gibi çalıştı.
Mustafa Kemal de Erzurum milletvekili seçildi.
55
TEMSİL HEYETİNİN ANKARA'YA GELİŞİ (27 ARALIK 1919)
Amacı:
İstanbul’da toplanacak olan Mebusan Meclisi’nin çalışmalarının yakından takip etmek.
Güvenli olması, haberleşme ve ulaşım imkânlarına sahip olması, cephelere yakınlığı, işgal edilen yerlere uzak oluşu
Ankara’nın merkez seçilmesinde etkili olmuştur.
SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ TOPLANMASI
(12 OCAK 1920) VE MİSAK-I MİLLİ KARARLARI
(28 OCAK 1920)
Mustafa Kemal güvenlik açısından Osmanlı Mebusan Meclisine katılmadı.
Katılan Milletvekillerinden;
Kendisinin meclis başkanı seçilmesini,
Meclis de Müdafa–i Hukuk grubunun oluşturulmasını istedi.
Mustafa Kemal'in istekleri gerçekleşmedi.
Müdafa-i Hukuk grubu yerine Felah-ı Vatan grubu kuruldu.
MİSAK-I MİLLİ KARARLARI
30 Ekim 1918'de işgal edilmemiş olan ve Türklerin çoğunlukta olduğu yerler Türk vatanıdır, parçalanamaz.
İstanbul ve Marmara denizinin güvenliği sağlanırsa boğazlar dünya ticaretine açılır.
Arapların geleceği kendilerine bağlıdır.
Yurttan koparılmak istenen Kars-Ardahan-Batum'un geleceğiyle Batı Trakya için halk oylamasına gidilebilir.
Azınlıklara ancak komşu ülkelerdeki Müslümanlara tanınan haklar kadar hak tanınır.
Kapitülasyonlar kaldırılmalıdır.
Dış borçların ödeneceği kararı alınmıştır.
İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ 16 MART 1920
Misak-ı Milli’ye tepki gösteren itilaf devletleri İstanbul‘u resmen işgal ettiler.
İtilaf Devletleri, Osmanlı Mebusan Meclisi’ni kapatarak birçok mebusu tutukladı.
İtilaf devletleri demokrasiyle çeliştiler, Kanun-i Esasiye aykırı davrandılar.
İşgalin en önemli sonucu, TBMM’nin açılmasına neden olmuştur.
Temsil Heyetinin Aldığı Tedbirler:
İstanbul ile her türlü irtibat kesildi
Geyve – Ulukışla demiryolu söküldü.
İstanbul’da ki tutuklamalara karşı Anadolu’daki itilaf devletlerinin tutuklanması kararlaştırıldı.
Yeniden seçimler yapılarak Ankara’da yeni meclisin toplanması kararlaştırıldı.
56
TBMM’NİN AÇILMASI 23 NİSAN 1920
Yeniden seçilen milletvekilleriyle, Osmanlı Mebusan Meclisi’nden kaçabilen milletvekillerinden oluşmuştur.
Alınan kararlar:
Hükümet kurmak zorunludur.
TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.
Yasama ve yürütme yetkileri TBMM’nindir.
Saltanat ve hilafet makamın işgalden kurtarıldıktan sonra statüleri meclisçe belirlenecektir.
Meclis hükümeti sistemi uygulanır.
UYARI:TBMM’nin açılması ile millet egemenliğine dayalı yeni bir Türk devleti kurulmuştur.
I.TBMM’nin Özellikleri:
Kurucu bir meclistir.
İhtilal Meclisidir.
Ulusal kurtuluş savaşının kazanılmasını sağlamıştır.
Ana programı Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmektir.
Kuvvetler Birliği sistemi benimsemiştir. Buna göre yasama, yürütme ve yargı yetkisi TBMM’de toplanmıştır.
TBMM’YE KARŞI İSYANLAR
Genel nedenleri:
İstanbul Hükümetinin ve itilaf devletlerinin milli mücadeleyi engellemek amacıyla Anadolu halkını kışkırtması.
Halkın dini duygu ve düşüncelerinin istismar edilmesi (Şeyhülislamın fetvası)
İngiltere‘nin boğazların güvenliğini sağlamak amacıyla Marmara bölgesindeki milli kuvvetleri yok etme isteği
Ermeni ve Rumların devlet kurma istekleri
Bazı nüfuslu ailelerin etkinliklerini artırma isteği
Uzun süren savaşlardın ötürü Anadolu’nun sosyo-ekonomik yapısının bozulması
Bazı Kuva-i Milliyeci'lerin disiplinsizliği
TBMM’nin düzenli ordu kurma kararına bazı Kuvay-i Milliye’cilerin karşı çıkması.
Doğrudan İstanbul Hükümetinin Çıkardığı İsyanlar
Ahmet Aznavur İsyanı:
Kuvay-i İnzibatiye (halifelik ordusu)
İstanbul Hükümeti Ve İtilaf Devletlerinin Kışkırtmalarıyla Çıkan İsyanlar
Bolu- Düzce-Hendek-Adapazarı isyanı:
Yozgat İsyanı: Çapanoğulları İsyanı
Konya İsyanı: Delibaş Mehmet isyanı
Afyon İsyanı: Çopur Musa İsyanı
Ali Batı İsyanı: Mardin
Milli Aşireti isyanı: Urfa
Koçkiri aşireti isyanı: Erzincan
Cemil Ceto isyanı.
Azınlık İsyanları:
Ermeni ve Rumların ayaklanmalarıdır.
Toprak bütünlüğünü bozma amacı taşırlar.
Bütün ayaklanmalar içinde en uzun süreni Rum isyanıdır.
57
Eski Kuva-İ Milliyecilerin İsyanları
Düzenli ordu kurma kararına karış çıkarak TBMM’ye karış ayaklananlardır.
Çerkez Ethem isyanı:
Demirci Mehmet Efe isyanı
Yörük Ali Efe isyanı
İsyanlara Karşı Alınan Tedbirler:
Hıyanet-i Vatan Kanunu çıkarıldı (29 Nisan 1920). (Amacı, asker kaçaklarını ve ayaklananları) cezalandırmak, meclisin
otoritesini sağlamaktır.
İstiklal mahkemeleri kuruldu
Ankara Müftüsünden karşı fetva alındı.
Anadolu Ajansı ve Hakimiyeti Milliye Gazetesi aracılığıyla halk aydınlatıldı.
UYARI: Anadolu ajansı, TBMM açılmadan önce (8 Nisan 1920) kurulmuştur.
İsyanların Genel Sonuçları
Bu isyanlar Kurtuluş Savaşı’nın süresini uzatmıştır.
İsyanların bastırılması meclisin gücünü ve otoritesin artırmıştır.
SEVR ANTLAŞMASI - 10 AĞUSTOS 1920
Antlaşma esasları 1920 San Remo konferansında hazırlandı. Osmanlı hükümeti, başlangıçta kabul etmedi.
Bunun üzerine:
Yunanlılar, 22 Haziran 1920 de saldırıya geçti. Bursa, Balıkesir, Edirne ve Uşak’ı işgal etti.
Bu baskılar karşısında padişah başkanlığına toplanan Saltanat Şurası antlaşmanın imzalanmasına karar verdi.
Damat Ferit hükümetinin Bakanlarından Hadi Paşa Paris’e giderek antlaşmayı imzaladı.
Bu antlaşmaya göre:
Osmanlı devleti İstanbul ve Anadolu’nun küçük bir parçasıyla sınırlandırıldı.
Boğazlar itilaf devletlerinin oluşturduğu uluslar arası bir komisyona bırakıldı.
Doğu Trakya ve İzmir çevresi Yunanlılara verildi.
Antalya, Konya İtalya’ya verildi.
Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güney Doğu’da Kürdistan devleti kurulması kararlaştırıldı.
Adana ve Antakya, Fransa’ya verildi.
Irak ve Arap yarımadası İngiltere ‘ye bırakılacak.
Osmanlı ordusu 50700 kişi olacak
Kapitülasyonlar genişletilerek devam edecek.
Osmanlı devleti savaş tazminatı ödeyecekti
UYARI: Mebusan Meclisi tarafından onaylanmadığı için hukuken geçersizdir.Uygulanamayışının nedeni Kurtuluş Savaşı’nın
kazanılmasıdır. TBMM aldığı kararla, bu antlaşmayı imzalayanları vatan haini ilan etti ve bu antlaşmayı tanımadığını duyurdu.
BİLECİK GÖRÜŞMESİ (5 ARALIK 1920)
İstanbul Hükümeti’nin (Tevfik Paşa) TBMM ile görüşme talep etmesi üzerine meydana gelmiştir. İstanbul hükümetinin
temsilcileri; Ahmet İzzet Paşa ve Salih Paşa’dır.
Sonuç:
Sonuç alınamayan bu görüşmeden sonra İstanbul’dan gelen heyet zoraki Ankara’ya götürülüp 1921’e kadar geri dönmelerine
izin verilmedi.
Amaç :
İstanbul Hükümeti temsilcilerinin milli mücadeleye katıldığı izlenimini yaratmaktı.
58
KURTULUŞ SAVAŞI MUHAREBELER DÖNEMİ
DOĞU CEPHESİ:
Ermenilere karşı savaşılmıştır.
Mücadele Kazım Karabekir Paşa komutasındaki 15. Kolordu ile gerçekleştirildi. (Osmanlı’dan kalan dağıtılmamış bir ordu).
Sonuç:
Ermeniler yenildiler ve 3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre;
Kars ve çevresi TBMM’ye bırakıldı.
Ermeniler, Anadolu’daki toprak isteklerinden vazgeçip Sevr’i tanımadıklarını kabul ettiler.
Önemi:
Gümrü Antlaşması;TBMM’nin ilk askeri, siyasi, diplomatik zaferidir.
Bu antlaşma ile doğu cephesi kapanmıştır.
UYARI: Gümrü antlaşmasından sonra Gürcistan’dan Ardahan, Artvin ve Batum alınmıştır. (Şubat 1921) Ancak Moskova
Antlaşması ile Batum Gürcistan’a bırakıldı.(16 Mart 1921)
GÜNEY CEPHESİ
Fransızlara ve Ermenilere karşı savaşılmıştır.
Düzenli ordu yoktur, mücadele Kuvay-i Milliye ile gerçekleşti.
Kurtuluş savaşında ilk silahlı mücadele Hatay–Dörtyol‘da başladı. Fransızlar bölgedeki Ermenileri kışkırttı.
Urfa, Maraş, Antep’te güçlü muharebeler gerçekleşmiştir. Urfa ve Maraş TBMM açılmadan önce yöre halkınca kurtarılmıştır.
TBMM 1921’de Antep’e gazi unvanını verdi.
UYARI:Batı cephesinde Yunanistan’a karşı Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasıyla Fransa 1921 Ankara Antlaşması
ile; Hatay hariç Anadolu da işgal ettiği tüm yerlerden çekildi.
BATI CEPHESİ
Yunanlılara karşı savaşıldı
İngiltere ve Yunanistan’ın amacı Sevr’in uygulanmasını sağlamak
Bu cephenin açılmasına neden olan olay, İzmir’in işgalidir.
Balıkesir ve Alaşehir kongreleriyle örgütlendi.
UYARI: TBMM’nin kurduğu (8 Kasım 1920) düzenli orduların savaştığı ilk cephedir.
I. İNÖNÜ MUHAREBESİ (5-10 OCAK 1921)
Yunanlılar Çerkez Ethem isyanını fırsat bilerek Bursa–Uşak hattı üzerinden saldırıya geçtiler.
Sonuçları:
Yunan ordusu Eskişehir’in İnönü mevkiinde durduruldu
TBMM’nin kurduğu yeni düzenli orduların Yunanlılara karşı kazandığı ilk zaferdir.
Düzenli ordunun kurulmasının haklılığını göstermiştir.
Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe isyanları bastırıldı. Düzenli orduya geçiş tamamlandı.
TBMM’ye olan güven arttı.
Savaştan sonra;
20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye kanunu hazırlandı
23 Şubat– 12 Mart 1921 Londra Konferansı’ yapıldı
1 Mart 1921 Afganistan Dostluk Antlaşması yapıldı.
12 Mart 1921 İstiklal Marşı kabul edildi.
16 Mart 1921 Moskova Antlaşması imzalandı.
59
TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU (20 OCAK 1921)
Özellikleri:
Yeni Türk devletini ilk anayasasıdır.
Yirmibeş maddelik kısa bir anayasadır.
Kişi hak ve özgürlüklerine yer vermemiştir
Savaş sırasında TBMM’nin görev ve yetkilerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.
Bu anayasaya göre:
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Türkiye devleti TBMM hükümetince idare edilir.
TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.
Bütün güç ve yetkinin kaynağı millettir.
Yasama, yürütme, yargı yetkileri TBMM’dedir
Seçimler 2 yılda bir yapılır. İki derecelidir. (ülkemizde tek dereceli seçim sistemi ilk kez 1946’da yapılmıştır)
Bu anayasa ile yeni Türk devletinin hukuki temelleri oluşturuldu.
LONDRA KONFERANSI (23 ŞUBAT 12 MART 1921)
İngiltere’nin I. İnönü muhaberesinden sonra yunan ordusuna zaman kazandırmak, Sevr’i diplomatik yolla uygulamak
amacıyla İstanbul hükümeti ile birlikte TBMM’yi de çağırdığı konferanstır İki hükümetin birlikte çağrılmasındaki amaç,
aralarındaki görüş ayrılığından faydalanmaktır.
İstanbul hükümeti:Tevfik Paşa, TBMM:Bekir Sami Bey
TBMM’nin konferansa katılma amacı Misakı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmak ve Türklerin barışçı olduğunu göstermektir.
Sonuçları:
İtilaf devletleri Sevr’i kabul ettiremedi.
İtilaf devletleri ilk kez TBMM’yi resmen tanıdı.
Misak-ı Milli uluslararası alanda duyuldu.
Barışçı olduğumuz gösterildi.
UYARI: Konferansta, Bekir Sami Bey, İngiltere ile esirlerin değiştirilmesi konusunda bir antlaşma imzaladı. Ancak, uluslar arası
eşitlik ilkesine uymadığı için TBMM’ce kabul edilmedi.
AFGANİSTAN İLE DOSTLUK ANTLAŞMASI (1 MART 1921)
Moskova antlaşması sırasında Afgan hükümeti temsilcileriyle imzalanmıştır.
Afganistan milli mücadeleyi, Misak-ı Milli’yi, TBMM’yi tanıyan ilk Müslüman devlettir.
Bu antlaşmaya göre:
Türkiye’nin Afganistan’a öğretmen, doktor, subay gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ (12 MART 1921)
İstiklal marşı, I. İnönü’ muharebesinden sonra TBMM’ce kabul edilmiştir. Ulusal bağımsızlık ilkesinin benimsendiğinin
göstergesidir.
İstiklal marşımız Türk Ordusuna ithaf edilmiştir.
MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 MART 1921)
TBMM’nin Amacı;
Milli mücadelede bir büyük devletin desteğini sağlamak,
Dış politikada yalnızlıktan kurtulmak.
Sovyet Rusya’nın amacı:
Güney sınırının ve rejiminin güvenliğini sağlamak
Anadolu’daki milli mücadele hareketini komünist bir devrime dönüştürmek.
60
Bu antlaşmaya göre:
Sovyet Rusya Misak-I Milliyi tanıdı
Taraflardan birinin tanımadığı antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır
Taraflar birbirinin yönetimlerine karışmayacak.
Osmanlı devleti ile Rusya arasında imzalanan bütün antlaşmalar geçersizdir.
Rusya, kapitülasyonların kaldırıldığının kabul etti
Sovyet Rusya’dan silah, araç-gereç desteği sağlanacak
II. İNÖNÜ MUHAREBESİ (23 MART-1 NİSAN 19218)
I.İnönü muharebesinde başarılı olamayan Yunan ordusunun saldırısı ile başladı.
Sonuçları:
Yunan ordusu 2. kez İnönü mevkiinde durduruldu.
Atatürk İsmet İnönü’ye Telgrafla “Siz Orada Yalnız Düşmanı Değil, Milletin Makus Talihini de Yendiniz” sözü burada
söylenmiştir.
İtalyanlar, Anadolu’dan çekilmeye başladı
Fransızlar, Zonguldak çevresini boşalttılar.
İngiltere, Malta adasındaki bazı Türk esirleri serbest bıraktı.
ESKİŞEHİR- KÜTAHYA MUHAREBELERİ (10-24 TEMMUZ 1921)
İnönü muharebelerinde başarılı olamayan Yunan ordusunun saldırısı ile başladı.
Sonuçları:
Yunan ordusu durdurulamadı.
Yunanlılar; Afyon, Eskişehir, Kütahya’yı işgal etti.
Mustafa Kemal’in isteği üzerine Türk ordusu Sakarya ırmağının doğusuna çekildi.
TBMM’nin Kayseri’ye taşınması gündeme geldi ama vazgeçildi.
5 Ağustos 1921 ‘de çıkartılan Başkomutanlık Yasası ’yla meclis tüm yetkilerini 3 aylığına Mustafa Kemal’e devretti.
7-8 Ağustos’ta Mustafa Kemal Tekalif-i Milliye emirlerini yayınladı.
Bu emirlerin yayınlanmasında amaç; ordunun giderlerini karşılamaktı.
Buna göre:
Her aile bir askerin giyecek ihtiyacını karşılayacak
Halkın elindeki her türlü silah orduya teslim edilecek
Ordunun ihtiyacı olan mallara el konulacak
Araç sahipleri araçlarını 100 km askeri amaçlı kullanacaktı.
Bu emirlerin yayınlanması TBMM bütçesinin, savaş bütçesinin karşılayamadığının göstergesidir.
Bu emirler sayesinde seferberlik ilan edilerek Sakarya Meydan Muharebesinden önce ordunun ihtiyaçları karşılanmıştır.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ (23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921)
Eskişehir–Kütahya muharebesini kazanan yunan ordusunun saldırısıyla başladı.
Mustafa Kemal Sakarya savaşında Türk ordusuna “hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh tüm vatandır.”
Emrini vermiştir.
Sonuçları:
Yunan ordusunun taarruz gücü kırıldı.
Mustafa kemal’e Gazi ve Mareşallik unvanları verildi.
13 Ekim 1921’de Kars antlaşması imzalandı. Günümüz Doğu (Kafkas) sınırı kesinleşmiştir.
20 Ekim 1921’de Fransa ile Ankara antlaşması imzalandı.
 Fransa, Hatay hariç işgal ettiği yerlerden geri çekildi.
 Hatay’da Fransa’ya bağlı özerk bir yönetim oluşturuldu
61
 Hatay hariç Suriye sınırı da çizildi.
 Suriye sınırları içinde kalan Caber kalesi TBMM’ye bırakıldı.
İtalya ve Fransa’nın Anadolu’dan çekilmesi ile İngiltere ve Yunanistan yalnız kaldı.
Ukrayna ile Dostluk antlaşması imzalandı.
İtilaf devletleri ateşkes ve barış teklifinde bulundular.
Bu muharebeden sonra, ülkede genel seferberlik ilan edilmiş ve Türk ordusuna taarruz hazırlığı yaptırılmıştır.
BÜYÜK TAARRUZ (26 AĞUSTOS -18 EYL. 1922)
Büyük Taarruz öncesinde başkomutanlık görevi süresiz uzatılmıştır.
Amaç:
Yunan ordusunu imha etmek ve düşmanı yurttan çıkarmak amacı ile Türk ordusunun saldırısı ile başladı.
Mustafa Kemal bu savaşta Türk ordusuna “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz “emrini verildi.
Sonuçları:
30 Ağustos Başkomutanlık (Dumlupınar) Meydan Muharebesi kazanıldı.
Yunan Başkumandanı Trikopi esir düştü.
9 Eylül’de İzmir kurtarıldı.
18 Eylül’de tüm Batı Anadolu Yunan ordusundan temizlendi
Türk ordusunun Marmara’ya yönelmesi üzerine itilaf devletleri ateşkes teklifinde bulundular. TBMM bunu olumlu buldu ve
kabul etti
MUDANYA MÜTAREKESİ (11 EKİM 1922)
İngiltere, Fransa, İtalya ve TBMM Hükümetleri arasında imzalanmıştır (Yunanistan ve Osmanlı hükümeti katılmamıştır.)
Antlaşmada TBMM’nin temsilcisi İsmet Paşa’dır.
Bu antlaşmaya göre:
Doğu Trakya Yunan ordusunca 15 gün içinde boşaltılıp, 1 ay içinde TBMM’ye teslim edilecek.
(Böylece, Edirne–Kırklareli savaşılmadan alındı)
İstanbul ve Boğazlar TBMM’ye bırakıldı. (İstanbul TBMM’ye bırakılarak Osmanlı devleti hukuken yok sayılmıştır.)
TBMM, Doğu Trakya’da 8000 asker bulunduracaktır.
İtilaf devletinin donanması, barış yapılıncaya kadar İstanbul’da kalacaktır.
UYARI:Doğu Trakya, İstanbul ve boğazlar savaş yapılmadan kurtarıldı.
SALTANATIN KALDIRILMASI (1 KASIM 1922)
Gerekçeleri:
Milli egemenlik ilkesine aykırı olması
Laik devlet düzenine engel olması
Saltanat makamının milli mücadeleyi engellemek istemesi
UYARI:Saltanatın acelece kaldırılmasının nedeni Lozan barış görüşmelerinde TBMM’yi tek temsilci kılmaktır.
Sonuçları:
Osmanlı Devleti resmen sona erdi.
Devlet yönetimindeki ikilik ortadan kalktı.
TBMM hükümeti Lozan’da Türkiye’nin tek temsilcisi oldu.
Vahdettin İngilizlere sığınarak yurdu terk etti.
62
UYARI:İngiltere ve Vahdettin’in halifelik gücünü kullanmasını engellemek amacıyla TBMM Osmanlı soyundan gelen Abdülmecit
Efendiyi halife seçti.
LOZAN BARIŞ ANTL. 24 TEMMMUZ 1923
Katılan devletler:
İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz, Romanya, Belçika, Japonya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti ve Yunanistan
Ayrıca Bulgaristan ve Rusya Boğazlarla ilgili görüşmelere katıldı.
ABD ise gözlemci devlet olarak yer aldı.
Türkiye‘nin temsilcisi İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı olarak katıldı.
Türk heyeti Lozan’a giderken özellikle Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar konularında taviz vermemeyi kararlaştırmıştı.
20 Kasım 1922’de başlayan görüşmeler; dış borçlar, kapitülasyonlar, boğazlar, savaş tazminatı, Musul sorunu gibi konularda
anlaşmaya varılamadığından 4 Şubat 1923’te kesildi.
Ancak taraflar yeniden savaşmayı göze alamadıklarından;23 Nisan 1923’te konferans yeniden başladı ve yapılan
görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923’ te anlaşma imzalandı.
Sınırlar:
Suriye sınırı Fransa ile imzalanan 1921 Ankara antlaşması esas alındı.
Yunanistan sınırı Mudanya Mütarekesine göre belirlenerek Meriç ırmağı sınır kabul edildi.
Irak sınırı Musul meselesinden ötürü Irak sınırı çizilemedi.
UYARI:Sovyet sınırı Kars Antlaşmasına, İran sınırı Kasr-ı Şirin Antlaşmasına göre belirlenmiş ancak bu sınırlar Lozan
Anlaşmasında yer almamıştır.
Ege Adaları:
Ege adaları ; Bozcaada , Gökçeada (İmroz) ve Tavşan adaları hariç, Yunanistan’a bırakıldı. Yunanistan, Sisam, Sakız ,
Nikarya ve Midilli adalarında , silah ve asker bulundurmayacaktı.
Kıbrıs:
İngiltere’ye ait olduğu kabul edildi.
Boğazlar:
Türkiye ‘nin başkanlığında uluslar arası bir komisyona bırakıldı.
Türkiye boğazlarda silah ve asker bulundurmayacak
Boğazlar, dünya ticaretine açık olacak,
UYARI:Boğazlar ile ilgili kararlar, Misak-ı Milliye ve bağımsızlık - egemenlik haklarımıza aykırıdır.
Dış borçlar:
Türkiye, Osmanlıdan kalan borçlarının 2/3 ünü ödemeyi kabul etti.
Kapitülasyonlar:
Tamamen kaldırıldı. Bu durum yeni Türk Devletinin tam bağımsızlığının tanındığının göstergesidir.
Savaş tazminatı:
Yunanistan, karaağaç çevresini savaş tazminatı olarak bıraktı.
Yabancı okullar.
Türk heyeti bu konuda kararın Türk hükümetince verileceğini belirtti. Böylece içişlerimize müdahale engellendi.
Azınlıklar:
Türkiye ‘de yaşayan herkes Türk vatandaşı sayıldı. Böylece içişlerimize müdahale engellendi.
Nüfus Mübadelesi:
Türkiye ‘deki Rumlarla, Yunanistan ‘da ki Türklerin karşılıklı değiştirilmesi kararlaştırıldı. Batı Trakya Türkleri ve İstanbul ‘da
ki Rumlar hariç
63
Patrikhane :
Çok istenmesine rağmen patrikhane yurt dışına çıkarılamadı. Patrik sadece Türkiye ‘deki Ortodoksların dini lideri olarak
kabul edildi.
Antlaşmanın önemi:
Kurtuluş savaşı kesin olarak sona erdi.
Yeni Türk devleti uluslar arası alanda eşit ve onurlu bir devlet olarak yerini aldı.
Misakı Milli büyük ölçüde gerçekleşti.
I. Dünya savaşından sonra, imzalanan barış antlaşmaları içinde geçerliliğini günümüze kadar getiren tek barış antlaşmasıdır.
ATATÜRK DÖNEMİ İÇ POLİTİK GELİŞMELER VE YAPILAN İNKILAPLAR
1 Nisan 1923 I. TBMM yorulduğu ve yıprandığı gerekçesi ile seçimlerin yenilenmesine karar verdi ve 11 Ağustos 1923,
II. TBMM açıldı.
UYARI: 1 Ekim 1927’ye kadar görev yapan II. TBMM, inkılaplar meclisi olarak bilinir.Yaptığı ilk önemli iş, Lozan antlaşmasını
onaylamasıdır.
9 Eylül 1923, Halk Fırkası kuruldu. Bu partinin çekirdeğini Anadolu ve Rumeli MHC oluşturur. Amaç: İnkılâpları
gerçekleştirecek bir kadro oluşturmak.
2 Ekim 1923’te itilaf devletleri askerleri İstanbul’u boşalttı. 6 Ekim 1923’te Türk ordusu İstanbul’a girdi.
13 Ekim 1923 Ankara başkent oldu.
CUMHURİYET’İN İLANI (29 EKİM 1923)
Gerekçeleri:
Yönetim şeklinin belli olmaması
Devlet başkanı sorunu
Hükümet bunalımının olması
Sonuçları:
Yönetim şekli belirlendi
Devlet Başkanı sorunu çözüldü. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı, İsmet Bey Başbakan, Fethi Bey Meclis Başkanı seçildi.
Kabine sistemine geçilerek hükümet bunalımı aşıldı.
HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 MART 1924)
Nedenler:
Laik ve çağdaş devlet olma yolunda yapılacak inkılaplara engel oluşturmasıdır.(En önemlisi)
Cumhuriyet karşıtlarının halifenin etrafında toplanması
Halifenin padişah gibi davranması
Sonuçları:
İnkılapların önündeki en önemli engel aşılmıştır.
UYARI: Halifeliğin kaldırılması laik düzene geçişte en önemli adımdır.
HALİFELİĞİN KALDIRILDIĞI GÜN YAPILAN DÜZENLEMELER
Tevhid-i Tedrisat Yasası kabul edildi.
Bütün eğitim öğretim faaliyetleri, Milli Eğitim Bakanlığında toplandı.
Şeriye ve Evkaf vekaleti kaldırıldı.
Din ve vakıf işlerine bakıyor. Medreselerde ki eğitim ve öğretim faaliyetlerini de yürütüyordu
Erkan-ı Harbiye Vekaletii kaldırıldı.
64
Amaç, orduyu politikadan arındırmak
Osmanlı hanedanı yurt dışına sürgün edildi
Cumhuriyet ve laik düzeni korumaya yöneliktir.
ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ DENEMELERİ
CUMHURİYET HALK FIRKASI (9 EYLÜL 1923)
Temelini Anadolu ve Rumeli Müdaafi Hukuk cemiyeti oluşturur. Genel başkan Gazi Mustafa Kemal Paşadır.
En önemli özelliği inkılaplara öncülük yapmasıdır.
TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI (1924)
Özellikle halifeliğin kaldırılmasına tepki duyanlarca kurulmuştur. Halk fırkasına karşı, İlk muhalefet partisidir. Kazım
Karabekir, Ali Fuat Paşa, Refet Bele, Rauf Orbay, Adnan Adıvar tarafından kurulmuştur.
Genel başkanı Kazım Karabekir Paşa’dır.
Halk fırkasından ayrılan yönleri:
Yeniliklerin devrimle ilgili değil kendiliğinden doğal olarak gerçekleşeceğini savunurlar. (evrimci)
Atatürk ‘ün inkılâpçılık ilkesine karşı çıkarlar
Ekonomide liberalizmi savunurlar, yani serbest ekonomiyi (Devletçilik ilkesine de karşıdırlar.)
Dini, politikaya alet ederek, politik söylemlerinde dini duygu ve düşüncelere saygılı olduklarına yer verdiler.
ŞEYH SAİT AYAKLANMASI
Sebepleri:
İngiltere ‘nin Musul meselesinden dolayı kışkırtmaları,
Toplumun bazı kesimlerinin inkılapları benimsememesi
Amacı:
Laik cumhuriyet yönetimini yıkmak
Sonuçları:
Fethi Bey hükümeti, ayaklanmayı bastıramadığı için istifa etti. Yerine İsmet Bey hükümeti kuruldu.
1925 Takrir-i Sükûn kanunu çıkarıldı. Bu yasa ile Doğu Anadolu’da sıkıyönetim ilan edildi,
İstiklal mahkemeleri kuruldu. (Ankara ve Diyarbakır’da)
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı.(1925)
ATATÜRK’E SUİKAST GİRİŞİMİ (1926) (İZMİR SUİKASTI)
Eski ittihatçılar tarafından düzenlenmiştir. Amaçları, laik cumhuriyeti yıkarak yönetime el koymaktır.
UYARI:Başarısız olan bu girişim sonucunda ittihatçılar tamamen temizlendi ve suçlular istiklal mahkemelerinde idam edildi.
SERBEST CUMHURİYET FIRKASI (1930)
Mustafa Kemal’in isteği üzerine Fethi Bey tarafından kuruldu.
Amacı:
Tam demokrasiye geçişi sağlamak,
Hükümetin denetlenmesini sağlamak,
1929 ekonomik krizine çözüm üretmek
Bu parti programında, kadınlara seçme - seçilme hakkı verilmesine ve liberal ekonominin benimsenmesine yer vermiştir.
Rejim karşıtlarının sığınağı haline geldiğinden Fethi Bey tarafından kurulduktan 3 ay sonra kapatıldı
65
1930 MENEMEN OLAYI
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasından sonra laik Cumhuriyet yönetimini yıkmak amacıyla Menemen çevresinde
meydana geldi. Ayaklanma bastırıldı.
UYARI:
Şeyh Sait isyanı
Menemen olayı
Ortak sonuçu:
Tam demokrasiye, çok partili hayata geçişi ertelemesidir
Yaşanan bu olaylar demokrasi ortamının henüz oluşmadığını göstermiş ve inkılapların yerleşmesi için ülkenin bir süre daha tek
parti ile yönetilmesi zorunlu görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti’nde çok partili demokrasiye II. Dünya savaşından sonra (1946)
geçilmiştir. Ayrıca tek dereceli seçim sistemine geçilmiştir.
ATATÜRK DÖNEMİ DİĞER GELİŞMELER
Bursa Olayı 1932:
Ezanın Türkçe okunmasına tepki olarak Arapça okunmasını istemeyenler tarafından meydana getirilmiştir. Bu gelişme,
Laiklik ilkesine bir tepkidir.
Wagon-Li Olayı -1933:
Bir Fransız şirketi tarafından işletilen demiryolu işletmesinin İstanbul bürosunda bir Türk memurun Fransızca yerine Türkçe
konuşmasıyla meydana gelmiştir. Memurun cezalandırılması İstanbul gençliği tarafından protesto edilmiştir.
Razgrad Olayı – 1933:
Bulgaristan’daki Türk mezarlarının yıkılmasını protesto etmek amacıyla, İstanbul gençlerinin İstanbul ‘da ki Bulgar
mezarlığını ziyaret etmesidir.
Tunceli Olayı 1937
Doğu Anadolu‘daki Kürt aşiretlerini bölgedeki imar faaliyetlerini engellemek amacıyla çıkardıkları ayaklanmadır. Bölücü
niteliktedir
İNKILAPLAR HAREKETLERİ
HUKUK ALANINDAKİ İNKILÂPLAR
1926 MEDENİ KANUN KABULÜ
Aile hukukunu kapsar. (evlenme, boşanma, miras, borç)
Osmanlı Devleti’ndeki mecelle yerine İsviçre medeni kanunu kabul edilir.
Gerekçeleri
Osmanlı hukuk sisteminin yetersizliği
Hukuk sisteminin laikleştirilmek istenmesi
Toplumsal eşitliği sağlamak
Hukuk birliğini sağlamak
Getirdikleri
Tek eşli evlilik esası getirilmiş, boşanma hakkı kadına da tanınmıştır.
Aile birliği devlet güvencesine alınmış ve resmi nikah esası getirilmiştir.
Mirasta ve mahkemede tanık olmada kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.
Kadınlara meslek edinme hakkı tanınmıştır.
UYARI: Medeni kanun ile siyasi alan hariç kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır.
66
UYARI: Ayrıca İtalya’dan ceza kanunu, Almanya’dan deniz ticaret kanunu ve İsviçre’den icra, iflas hukuku alınarak Türk hukuk
sistemi, bir bütün olarak laikleştirilmiştir.
EĞİTİM, KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
1924 TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU
Eğitim öğretim faaliyetleri Milli Eğitime bağlandı.
Eğitim- öğretim laikleştirildi.
Eğitim – öğretim’de ikilik ortadan kaldırıldı.
UYARI:Bu kanunun kabulünden sonra medreseler kapatılmıştır.
1926 MAARİF TEŞKİLATI HAKKINDA KANUN
İlk ve ortaöğretim esasları laikleştirildi.
1928 HARF İNKILABI
Arap alfabesi yerine Latin alfabesi kabul edildi.
Amaç: Toplumda okuma yazmayı kolaylaştırarak, okuma yazma oranını artırmaktır.
1928 MİLLET MEKTEPLERİNİN AÇILMASI
Amaç, yetişkinlere okuma yazma öğreterek okur yazar oranını artırmaktır.
1931 TÜRK TARİH KURUMUNUN AÇILMASI
Amaçları
Türk tarihinin araştırılmasını sağlamak
Anadolu‘nun Türk yurdu olduğunu kanıtlamak
Türklerin dünya uygarlığına katkılarını ortaya koymak
Ulusal bilinci geliştirmek
1932 TÜRK DİL KURUMUNUN AÇILMASI
Amaçları:
Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak ve Türk dilinin zenginliğini ortaya koymak
Türkçe’yi bir bilim ve sanat dili haline getirmek
Ulusal bilinci geliştirmek
1932 HALKEVLERİNİN AÇILMASI
Çağdaş bir toplum oluşturma amacı taşıyan kültür merkezleridir. Türk kültürünün tanıtılmasını ve geliştirilmesini
hedeflemiştir.
1933 ÜNİVERSİTE REFORMU
Osmanlı Devleti’nde batılı tarzda ilk üniversite olan Darülfünun yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu. (Cumhuriyetimizin ilk
üniversitesidir.)
Ayrıca,
1925’te Ankara Hukuk Mektebi (cumhuriyetin ilk yüksek okuludur.)
1933’te Ankara Yüksek Ziraat Mektebi
1936’da Ankara Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi açıldı.
UYARI: İnönü döneminde (1940) köy okullarına öğretmen yetiştirme amacıyla Köy Enstitüleri açılmıştır.
67
TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILÂPLAR
KIYAFETTE DEĞİŞİKLİK
ŞAPKA KANUNU (25 KASIM 1925)
Fes ve sarık yerine şapka giyilmesi kabul edildi.
Amaç:
Görüntü olarak da çağdaş olmak ve fes ile sarığın dindarlık ölçütü olarak hiçbir değeri olmadığını göstermektir.
1934’de çıkarılan bir kanunla, hangi dinden olursa olsun din adamlarının dini kıyafetlerini ibadet yerleri dışında giyinmeleri
yasaklandı.
TEKKE, ZAVİYE, TÜRBELERİN KAPATILMASI (30 KASIM 1925)
Amaç:
Toplumsal yapıyı laikleştirmek.
UYARI: Aynı kanunla şeyhlik, dervişlik, müritlik, falcılık, üfürükçülük, muskacılık gibi dini sömürü aracı haline getiren ünvanlar
kaldırıldı.
-ÖLÇÜLER, SAAT VE TAKVİMDE DEĞİŞİKLİK
26 Aralık 1925’te hicri ve rumi takvim yerine miladi takvim kabul edildi. Ayrıca alaturka saat yerine milletlerarası saat kabul
edildi.
1928’de Arap rakamları yerine, milletlerarası rakamlar kabul edildi.
1931’de uzunluk ölçüsü birimi olarak metre, ağırlık ölçüsü birimi olarak kilogram kabul edildi.
1935 hafta tatili Cuma’dan pazara alındı.
UYARI: Bu inkılâplardaki temel amaç, Avrupa ile ticari, siyasi, kültürel ilişkilerimizi kolaylaştırmak, çağdaşlaştırmaktır.
SOYADI KANUNU (1934)
Toplumsal alanda karışıklığı engellemek amacı taşır. Herkesin Türkçe olmak koşuluyla bir soyadı alması zorunluluğu
getirildi.
Aynı yıl çıkarılan başka bir kanunla toplumda ayrıcalık ifade eden ağa, paşa, hoca, molla, bey, hanım gibi ünvanların
kullanımı yasaklandı.
UYARI:24 Kasım 1934’te çıkarılan özel bir kanunla Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı verildi.
KADINLARA SİYASİ HAKLARIN VERİLMESİ
1930’da belediye seçimlerine seçme ve seçilebilme
1933’te muhtar seçilme
1934’te milletvekili seçme ve seçilebilme hakları verilmiştir.
68
EKONOMİK ALANDAKİ GELİŞMELER
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ (17 ŞUBAT 1923)
Yeni Türk devletinin ekonomi politikasını belirlemek amacıyla toplanmıştır. Çeşitli iş çevrelerinin ve meslek gruplarının
katılımıyla gerçekleşmiştir.(Çiftçi, sanayici, işçi ve tüccar)
Kongre sonucunda, Misak-ı İktisadi kabul edildi ve Milli ekonomi ilkesi belirlendi.
Milli Ekonomi ilkesine göre, ekonomik yönden hiçbir devletin egemenliğine girmeden, kendi çabalarımızla öz kaynaklarımızı
değerlendirerek kalkınmak hedeflenmiştir.
TİCARET ALANINDAKİ GELİŞMELER
İş Bankasının Kurulması (1924)
Amacı, yerli tüccara kredi sağlayarak ticareti geliştirmektir.
Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
Bu kanunla limanlarımız arasında yolcu ve yük taşıma hakkı yalnızca Türk vatandaşlarına bırakıldı.
Merkez Bankasının Kurulması(1930)
Amaç, Türk parasının değerini koruyabilmek, para piyasasını kontrol edebilmektir.
SANAYİ ALANINDAKİ GELİŞMELER
Teşvik-i Sanayi Kanunu(1927)
Amacı, özel sektörü sanayi alanında yatırım yapmaya özendirmek. Yeterince sermeye ve sermayedar olmadığından amacına
ulaşmadı. Bu yüzden 1930’dan itibaren ekonomide devletçilik ilkesi benimsenmiştir.
I. Beş Yıllık Kalkınma Planı(1933)
1934 ‘de uygulanmaya başlandı.
Bu dönemde, demir-çelik, kâğıt, kumaş, deri, cam, şeker fabrikaları açıldı.
Sümerbank, Eti Bank, MTA, MKE, kuruldu.
UYARI: II. Beş yıllık kalkınma planı 1936’da hazırlandı, 1938’de uygulanmasına geçildi. Ancak II. Dünya Savaşı yüzünden
uygulanamadı.
TARIM ALANINDA GELİŞMELER
Aşar(öşür) vergisi kaldırıldı(1925)
Amaç, tarımsal üretimi artırmak
Tarım Kredi Kooperatifi kuruldu(1928)
Amaç, çiftçiye kredi sağlayarak, tarımsal üretimi
artırmaktır.
Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu(1933)
Amaç, bilimsel çalışmalarla tarımsal üretim artırmak
Toprak reformu yapıldı(1929)
Amacı, toprağı olmayan köylüye toprak dağıtarak tarımsal üretimi artırmak. Ancak, devletin elinde yeterince toprak
olmadığından amacına ulaşamamıştır.
69
ATATÜRKÇÜLÜK VE ATATÜRK İLKELERİ
ATATÜRKÇÜLÜK: Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa sahip olması, devletin millet egemenliği esasına
dayandırılması, aklın ve bilimin rehberliğinde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üstüne çıkarılması amacını taşıyan
düşünce sistemidir.
UYARI:Türk inkılabının temeli olan düşünce sistemi Atatürkçülüktür.
ATATÜRK İLKELERİ
CUMHURİYETÇİLİK
Doğrudan doğruya milli egemenliğe dayanan ve yöneticileri halkın oyuyla belirli bir süre için seçilen devlet şeklidir.
Atatürk’ün cumhuriyetçiliği, demoktarik cumhuriyetçiliktir.
CUMHURİYETÇİLİKLE İLGİLİ GELİŞMELER:
TBMM’nin açılması
Saltanatın kaldırılması
Cumhuriyetin ilanı
Halifeliğin kaldırılması
Çok partili demokrasiye geçiş denemeleri
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması
MİLLİYETÇİLİK (ULUSÇULUK)
Ait olduğu milletin varlığını sürdürmek ve yüceltmek için çalışmak, bu çalışma ve bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Atatürk milliyetçiliği ırkçılığı reddeder ve ümmetçiliğe karşıdır.
UYARI: Atatürk milliyetçilik anlayışında din ve ırk ayrımı yoktur.
MİLLİYETÇİLİKLE İLGİLİ GELİŞMELER:
Kurtuluş savaşı
Kapitülasyonların kaldırılması
Kabotaj kanunu
Türk tarih kurumunun kurulması
Türk dil kurumunun kurulması
HALKÇILIK
Devletin halkın çıkarına ve yararına bir siyaset izlemesi, sınıf ve zümre ayrımı yapmamasıdır.
UYARI: Cumhuriyetçilik ve milliyetçiliğin doğal bir sonucudur.
Sınıfsız, kaynaşmış, ayrıcalıksız bir toplum oluşturma amacı taşır.
HALKÇILIKLA İLGİLİ GELİŞMELER:
Medeni kanun
Kılık kıyafet değişiklikleri
Kadınlara seçme seçilme hakkının tanınması
Ayrıcalık ifade eden ünvanların kullanımının yasaklanması
Millet mekteplerinin açılması
Hastane sayısının artırılması
70
LAİKLİK
Yönetim şeklinin, hukukun, eğitimin, toplum düzeninin akla ve bilime dayanmasıdır.
Din ve vicdan hürriyetinin teminatıdır.
Devletin din tercihi yoktur.
Kişiler, herhangi bir dini benimsemek zorunda değillerdir.
Devlet, toplumun inançlarını korur.
LAİKLİĞİN AŞAMALARI
1922 Saltanatın Kaldırılması (yönetim)
1924 Halifeliğin Kaldırılması (yönetim)
1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu (eğitim)
1924 Medreselerin Kapatılması (eğitim)
1924 Şeriyye ve Evkaf Vekilliğinin Kaldırılması (Yönetim)
1925 Şapka İnkılâbı (Toplumsal)
1925 Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (Toplumsal)
1926 Medeni Kanun (hukuk)
1926 Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (eğitim)
1928 “Devletin Dini İslam dır” İfadesinin Anayasadan Çıkarılması(Yönetim ve hukuk)
1937 Laikliğin Anayasaya Girmesi (Yönetim-hukuk)
DEVLETÇİLİK
Özel sektörün sermaye yokluğu sebebiyle yapamadığı büyük hizmet ve yatırımların devlet tarafından yapılmasıdır.
Yeni Türk devletinin ekonomik şartlarından doğmuştur.
Halkın ihtiyacı olan temel tüketim maddelerinin devlet tarafından üretilmesi öngörülür.
Karma ekonomiyi öngörür.
Atatürk devletçiliğinin sosyal devlet anlayışı vardır. Buna göre, devlet, toplumun sağlık, ulaşım, haberleşme, eğitim gibi
ihtiyaçlarını da karşılar.
İNKILAPÇILIK (DEVRİMCİLİK)
Atatürk ilkelerinin korunması, yaşatılması ve toplumun ihtiyaçlarına göre daha da ileriye getirilmesidir.
Atatürk’e göre inkılap; çağa göre geri kalmış kurum ve sistemlerin ortadan kaldırılıp, ilerleme ve gelişmeyi sağlayacak kurum
ve sistemlerin alınmasıdır.
Atatürk inkılapçılığı statik (durağan) değil, dinamiktir.
UYARI:Atatürk ilkelerinin amacı, toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmaktır. Atatürk ilkeleri 1937 ‘de Anayasaya girmiştir.
71
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKA
Benimsenen ilkeler
“Yurtta sulh cihanda sulh” barışçılık
Ulusal bağımsızlık
Ulaşılmak istenen amaçlar
Lozan’dan kalan sorunları halletmek
Yaklaşan II. Dünya savaşı öncesinde sınırlarımızın güvenliğini sağlamak
MUSUL SORUNU(Irak sınırı)
Türkiye’nin iç politikada Şeyh Sait isyanıyla uğraşmasını fırsat bilen İngiltere ile 1926 Ankara Antlaşması imzalandı.
Bu antlaşmaya göre:
Musul ve çevresi İngiliz yönetimindeki Irak’a bırakıldı.
Musul petrollerinin % 10’u 25 yıl süreyle bize verildi.
Günümüz Türkiye-Irak sınırı belirlendi.
UYARI:Musul meselesi (Irak Sınırı) Misak-ı Miliye aykırı çözülmüştür.
YABANCI OKULLAR SORUNU (1926):
Türkiye’nin yabancı okullarda tarih, coğrafya gibi derslerin Türk öğretmenler tarafından okutulması kararına Avrupalı
devletler Türkiye’deki elçilikleri aracılığıyla itirazda bulundular.
Türkiye, bu konuda görüşmeyerek sorunu bir iç politika sorunu olarak değerlendirip, bağımsızlık ve egemenlik haklarını
korumuştur.
NÜFUS MÜBADELESİ (ETAPLİ SORUNU)

Nedeni Yunanistan’ın Lozan’a aykırı olarak İstanbul ‘da daha çok Rum bırakmak istemesi. Sorun Yunan Başbakanının
Türkiye’yi ziyaret etmesiyle imzalanan 1930 Ankara antlaşması ile çözüldü. Böylece Türk-Yunan dostluğu kuruldu.
UYARI: 1954’te Kıbrıs sorununun ortaya çıkması ile dostluk bozulmuştur.
1932 MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞ
Dış politikada takip ettiğimiz barışçı politikanın sonucu olarak, bu cemiyetin daveti üzerine katıldık.
Amacımız, dünya barışına katkıda bulunmak ve dış politikada etkinliğimizi artırmaktır. Bu gelişme, boğazlar ve Hatay
sorununda lehimize karar alınmasını sağlamıştır.
1934 BALKAN ANTANTI
İtalya ve Almanya’nın saldırgan politikaları karşısında Türkiye’nin öncülüğünde balkanlarda barışı korumak amacıyla
Yunanistan, Yugoslavya, Romanya arasında imzalanan saldırmazlık antlaşmasıdır. II. Dünya savaşının başlaması ile
önemini kaybetmiştir.
Bizim amacımız, batı sınırlarımızın güvenliğini sağlamaktır.
1936 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Almanya ve İtalya’nın saldırgan politikaları silahsız olan boğazların güvenliğinin tehdit edince Türkiye’nin isteğiyle
boğazların statüsü yeniden belirlenmiştir.
Katılan devletler
Türkiye, Japonya, Rusya, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya.
İtalya 1938 ‘de imzaladı.
Bu antlaşmaya göre
Boğazlar komisyonu kaldırıldı. Yönetimi tamamen biz aldık.
Türkiye, boğazlarda silah ve asker bulundurabilecek,
72
Boğazlar, ticaret gemilerine açık olacak, Türkiye gerektiğinde savaş gemilerine kapatabilecekti.
Böylece,boğazlar sorunu Misak-ı Milli’ye uygun çözülmüştür. Günümüzde geçerlidir, ancak boğazlar uluslar arası bir
statüye sahiptir.
SADABAT PAKTI (1937)
İtalya’nın Habeşiştan’a saldırması üzerine Orta Doğu’da barışı korumak üzere Türkiye-İran- Irak-Afganistan arasında
yapılmıştır.
Amacı: Doğu sınırlarımızın güvenliğinin sağlamaktır.
II. Dünya savaşından sonra merkezi Irak’a taşınarak Bağdat Paktı adını aldı.(1953)
1958’de merkezi Ankara ‘ya alınarak CENTO adını aldı.
HATAY MESELESİ:
Fransa’nın Suriye’den çekilmesi ile Hatay’ın statüsünün yeniden belirlenmesi zorunlu hale geldi.
Suriye Hatay’ın kendisine ait olduğunu iddia etti. Türkiye, Milletler Meclisine başvurdu.
Milletler Meclisi’nin kararı ile Hatay ‘da halk oylaması yapıldı. Halk oylaması ile 1938 Hatay Cumhuriyeti kuruldu.
1939’da Hatay meclisinin aldığı kararla Türkiye’ye katıldı.
II. DÜNYA SAVAŞI (1939–1945)
Savaşın Nedenleri:
Almanya’nın Hitler öncülüğünde Versay Antlaşmasını geçersiz sayarak Avrupa ‘da genişleme siyasetini izlemesi en önemli
nedeni.
İtalya’nın Mussolini öncülüğünde Akdeniz’de Roma imparatorluğu kurmak istemesi
Gelişmeler:
Savaş Almanya’nın Polonya’yı işgali ile başladı.
II. Dünya savaşı genel olarak, Miğfer Devletler (Almanya, İtalya, Japonya) ile Müttefik Devletler (İngiltere, Fransa,
Rusya) arasında gerçekleşti. Bu gruplaşma savaş esnasında meydana geldi.
Başlangıçta Sovyet Rusya Almanya ile işbirliği yaptı. Ancak Almanya’nın Rusya’ya saldırmasıyla 1942’de müttefiklerin
yanına yer aldı. Bu durum, müttefiklerin güçlenmesine neden oldu.
Japonya’nın Uzakdoğu’da ABD üslerine saldırması üzerine ABD müttefiklerin yanında savaşa katıldı.
Müttefikler Normandiya çıkarmasıyla Fransa’yı geçerek Almanya’nın içlerine girdi.
İtalya, Almanya, Japonya sırasıyla savaştan çekildi. Japonya ‘nın çekilmesinde ve savaşın tamamen sona ermesinde
ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atması etkili oldu.
Türkiye’nin Durum ve Tutumu
İnönü yönetiminde Türkiye, savaşta tarafsızlığını korumaya çalıştı; Almanya, Rusya, İngiltere, ve Fransa ile saldırmazlık
antlaşması imzaladı.
Ancak, Türkiye her an savaşa girecekmiş gibi hazırlık yaptı. Genel seferberlik ilen edildi. Eli silah tutanlar asker olarak
sınırlara yerleştirildi. Bütün harcamalar askeri alana kaydırıldı.
Bu durumun sonucu olarak, ülkede üretim durdu, ekonomik yapı çöktü, nüfus artışı durdu.
Savaş sırasında İngiltere, Adana ve Kahire görüşmeleriyle Rusya Tahran görüşmesiyle Türkiye’yi savaşa sokmak istedi.
Savaşın sonlarına doğru, Türkiye; Almanya ve Japonya‘ya karşı savaş ilan etti.
Amaçlarımız:
Sovyet tehdidine karşı yalnız kalmamak,
Savaştaki ekonomik zararlarımızı karşılayabilmek
Savaştan sonra kurulacak uluslar arası örgütler içinde yer alabilmek,
II. DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI
40 milyon insan öldü.
ABD, İngiltere, Sovyet Rusya 1945 Yalta Konferansı ile dünyayı aralarında paylaştılar.
Milletler cemiyetinin yerine İngiltere, Fransa, Çin, ABD ve Rusya’nın öncülüğünde 1945 Birleşmiş Milletler örgütü kuruldu.
Komünizm, doğu Avrupa ve Balkanlarda yayıldı
Almanya, doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı (1990 Berlin duvarının yıkılması ile birleşti)
1948 BM’nin katkılarıyla İsrail Devleti kuruldu.
73
1949 komünist yayılmacılığına karış NATO kuruldu
Türkiye 1950 Kore savaşında yer almasının sonucu olarak 1952’de NATO’ ya girdi
1955 Sovyet Rusya ‘nın öncülüğünde komünist ülkeler NATO’ya karşı Varşova Paktı’nı kurdu (Günümüzde dağılmıştır).
Sovyet Rusya ile ABD arasında soğuk savaş dönemi başladı
1947’den itibaren ABD Truman Doktrini (ABD başkanı) doğrultusunda Türkiye’ye askeri yardım yaptı. Rus yayılmacılığına
karşı
1947’deki Marchall Planı (ABD Dışişleri bakanı) doğrultusunda Türkiye’ye ABD tarafından ekonomik yardım da yapıldı.
74