GÖZ Göz kompleks ve iyi gelişmiş ışığa duyarlı (fotosensitif) bir organdır. Yaklaşık 24mm çapında olup, kafatası içinde koruyucu kemik olan orbitalarda yerleşmiştir. Her göz, küresel şekli koruyan dayanıklı fibröz bir yapıdan, görüntüyü odaklayan bir mercek sisteminden ve görüntüyü toplayan ve merkezi sinir sistemine ileten fotosensitif hücrelerden oluşur; Gözün tabakaları: 1-Dış Tabaka (tunica fibrosa): Sklera ve kornea) 2-Orta Tabaka (tunica vasculosa):koroid, corpus ciliare,iris. 3-İç Tabaka (tunica nervosa) : Retina. 1- DIŞ TABAKA (T.FİBROSA) sklera ve korneadan oluşur. a-Sklera Dış tabakanın 5/6 lık arka bölümünü örten opak, beyaz bir tabakadır.1mm kalınlığında bol kollajen lifli ve az fibroblastlı sıkı bir bağ dokusundan oluşur. Sklera dışta daha kuvvetli kollajen liflerden oluşan Tenon kapsülü ile komşudur. Bu kapsüle ince kollajen liflerle bağlı olan sklera ile kapsül arasında Tenon aralığı bulunur. Skleranın koroide komşu komşu iç yüzü ise fibroblast ve melanositlerden zengin olup, bu alanda lamina suprachoroidalis adı verilen tabaka ile komşudur. Sklera damarsız bir yapıdır, göz küresine şekil verir. b-Kornea Gözün 1/6 ön kısmını kaplayan dış tabakasıdır. Renksiz, saydam(transparan), damarsız ve zengin innervasyon gösterir. Skleradan biraz daha kalındır, göz küresinin önünde öne doğru çıkıntı yapar. Enine kesitte beş tabaka gözlenir: 1-Lamina epitelialis (kornea epiteli): çok katlı yassı keratinleşmemiş epitel hücrelerinden oluşur. 5-6 sıralı bu epitel tabakadaki hücrelerin yüzeyi ortalama 7 µm kalınlığındaki lipid ve glikoproteinden oluşan gözyaşı ile örtülmüştür. Koruyucu özellikteki bu tabakaya doğru, kornea epitelinin yüzeyel hücrelerinden mikrovilluslar uzanır. Kornea epitelinin alt tabakası mitotik yapıdadır. Ortalama 7 günde bir yenilenme gözlenir. Kornea epitelinde zengin duyusal sinir sonlanmaları alır. 1-Bowman Membranı: korneal epitelin altına yerleşmiş, 7-12µm kalınlığında homojen bir tabakadır. Kollajen lifler rastgele düzenlemiş olup aralarında sıkıştırılmış temel madde bulunur. Bu tabakada hücre bulunmaz, membran stroma ve epitel hücreleri tarafından sentezlenir. Bowman membranı epitele dayanıklılık sağlar ve infeksiyonların yayılmasına karşı bariyer oluşturur. Bowman membranı kornea ile skleranın birleşim yeri olan limbusta son bulur. 3-Kornea stroması: Korneanın en kalın tabakasıdır (%90). Transparan kollajenöz bir bağ dokusudur. Çoğunlukla tip I kollajen içeren fibriller 200-250 lamel oluşturacak biçimde paralel dizilmişlerdir. Her bir lamel içindeki kollajen lifler paralel olmasına rağmen komşu lamellere göre birbirlerine dik bir açı oluştururlar. Bu fibriller arasında elastik lifler ve temel ara madde bulunur. Lameller arasında ise uzun yassı fibroblastlar dikkati çeker. Stromada inflamasyon esnasında göçeden lenfosit ve nötrofil bulunabilir. 1 4-Descement membranı: Stroma ve altındaki endotel tabakası arasında bulunur. Endotel tarafından salgılanır. Yaşla birlikte kalınlaşma gözlenir. 5-Kornea endoteli: Korneanın ön kamaraya bakan yüzünde (arka:iç) bulunan tek katlı yassı epiteldir. Descement membranı besler. Bu hücreler protein sentezleyen hücrelerin ince yapısına sahiptir. Korneanın tüm metabolik değişimleri endotel yolu ile olur; endotel çok sayıda pinositotik veziküller ve mitokondri içerir, böylece aktif taşımada rol alır. Kornea endoteli Na pompasına sahiptir. Na iyonları ön odaya pompalanır, bunu pasif olarak su ve Cl takibeder. Böylece stroma içindeki fazla sıvı endotel tarafından emilir, stroma kısmen dehidrate durumla korunur, eğer kornea kuru olmazsa kırıcılık kalitesi azalır. LİMBUS (KORNEOSKLERAL BAĞLANTI) Avasküler kornea ile sklera arasında damarlı bir geçiş bölgedir. Damarları kornea inflamasyonunda rol alır. Bu bölgede korneanın son iki tabakası kaybolur. Limbusun stromasında skleraya doğru çöküntü yapan sklera sulcusu bulunur. Limbusta endotelle döşeli düzensiz boşluklar olan trabeküler bir ağ yapısı bulunur. Bu kanalcıklar birleşerek Schlemm kanalına açılırlar. Schlemm kanalı ön kamara sıvısını (aköz humor) gözün ön kamarasından skleradaki venöz sisteme iletir. 2-ORTA TABAKA (T. VASCULOSA;UVEA) Gözün damardan zengin orta tabakası; koroid, corpus ciliare (siliyer cisim) ve iristen oluşur. a-Koroid: Sklera ile retina arasında yeralır. Bol damarlı ve pigmentli bir tabakadır. Kan damarları arasında kollajenelastik lif, lenfosit, fibroblast ve mast hücrelerini içeren gevşek bağ dokusu bulunur. Melanositlerin yoğunluğu, koroidin siyah renkte tanınmasına neden olur. Koroidin retinaya komşu tabakası koriokapiller tabaka (L.Ruyscha) adını alır, retinaya sıkıca bağlıdır ve içerdiği zengin kan damarları nedeni ile, retinanın beslenmesinde rol alır. Retinadan Bruch membranı (glasy=camsı membran=lamina vitrea) ile ayrılır. Bu membran ince amorf, ışık kırıcı bir tabakadır. Ortada elastik lifler her iki tarafta kollajen lifler yeralır. Bu camsı membran optik diskten ( papilla) ora serrataya kadar uzanır.Koroid dış komşusu skleraya ise suprakoroidal lamina (Lamina Fusca) ile bağlıdır. b-Siliyer cisim (corpus ciliare): Koroid öne doğru uzayarak, lens hizasında kama biçimli siliyer cismi ve irisi oluşturur. Böylece siliver cisim iç anterior yüzünde kalınlaşmış bir parça olarak görülür. Siliyer cisim iris kökünden posterolateral olarak ora serrataya kadar uzanır.ora serrata hem koroid hem de retinanın ön sınırını belirler ve burada retinanın reseptör (nöronal) tabakası son bulur. Retinanın kalınlığı azalır. Reseptör özellik içermeyen yapıları öne doğru uzanarak siliyer cismi örter. Siliyer cismin bir yüzü skleraya, diğer yüzü ise vitröz cisme bakarken, medial yüzü lense dönük kısa parmak benzeri uzantıları (siliyer uzantı) yapar. Siliyer cisim bol miktarda elastik lif, bol kan damarı ve melanosit içeren gevşek bağ dokusu yapısındadır. Siliyer cisim ayrıca siliyer kas denen iki demet düz kas içerir. Bu kasların kasılması ile lenste şekil değişikliği meydana gelir. Lensin suspensor ligamenti 2 gevşediğinde lens kalın ve daha konveks bir şekil alarak yakın objelerin odaklanmasını sağlar (akomodasyon). Siliyer uzantılar siliyer cismin 1/3 ön bölümündeki 70 kadar ışınsal uzantıdır. Siliyer uzantılar da siliyer cismi örten iki tabakalı bir epitel ile örtülüdür. Dış tabaka pigmentsiz olup, protein içeriği az, iyon yapısı plazmaya benzer göz sıvısını (aköz humor=aquos humor) sentezlerler. Içteki tabaka ise pigmentli melaninden zengin prizmatik hücrelerden oluşur. Siliyer uzantılardan ışınsal şekilde uzanan fibriller lens kapsülüne girer ve lensin yerinde tutulmasını sağlayan asıcı (suspensor) ligamenti oluşturur. Göz iç basıncı uzun süreli artma gösterirse glokom denen klinik tablo gelişir. Ön odadan sıvının drenajı bozulduğunda meydana gelir. Kronikleşmesi durumunda körlükle sonuçlanır. c-İris Merceği (lens) kısmen örten koroid uzantısı olup, merkezde pupilla (göz bebeği=pupil) adı verilen açıklık bırakır. İris önde ön kamara (oda) arkada arka kamara ile komşu olup, lateralde ise corpus ciliarenin anterior yüzüne bağlıdır. Böylece iris lensi pupil dışında tamamen örterek bir kontraktil diyafram oluşturur. İrisin ön yüzü iki konsantrik halkadan oluşur. Pupillaya komşu halka pupillar zon, daha geniş olan dış halka ise siliyer zon adını alır. İrisin ön yüzü girintilidir, pigmentli hücreler ve fibroblastlardan oluşan bir devamlı olmayan tabaka ile örtülüdür. Bu tabakanın altında ise stroma kılıfı veya lameli denen damarsız tabaka yeralır ve bol miktarda fibroblast ile melanosit içerir. . İrisin arka yüzeyi düzgündür ve siliyer cismi de çeviren retinal epitelin iki tabakasının devamıyla örtülmüştür. İrisin lense temas eden yüzü çok yoğun pigmentli hücrelerden oluşur bunlar pupilla hariç, iris boyunca geçen ışığı bloke eder. İrisin stroması ile temastaki epitel hücreleri dilator pupilla kasını oluşturan uzantılara sahiptirler. Diğer kas olan sfinkter pupilla kası pupil etrafında konsantrik tarzda yerleşir. Bu kasların kasılması pupil çapını değiştirir. Pupil çapı ışığın parlaklığı ile ters orantılı olarak değişir. Stromada ve epitelde bol miktardaki melanosit popülasyonu sadece ışığı bloke etmez, aynı zamanda gözün rengini temsil eder. Melanosit yüksek ise göz koyu, düşük ise mavi renklidir. LENS Lens epitel hücreleri ve bunların salgı ürünlerinden oluşan esnek, bikonveks ve transparan bir disktir. Üç parçadan oluşur; a-lens kapsülü: 10-20µm kalınlıkta bir bazal membrandır, çoğunlukla Tip IV kollajen ve epitel hücrelerini örten ve tüm lensi çeviren glikoproteinden oluşur. Bu ışığı kıran transparan ,homojen yapı önde daha kalındır. b-subkapsüller epitel: Kapsülün hemen altında,lensin yalnız ön yüzünde bulunur. Hücreler neksuslarla bağlı kübik şekillidir, apikal yüzleri lens fibrilleri ile temastadır. c-Lens fibrilleri: 2000 kadar uzun (8-10mm), çekirdeğini ve organellerini kaybetmiş modifiye hücrelerden oluşur. Bu uzun hegzagonal hücreler, lensin gövdesini oluşturur, lens fibrillerinin kırma indisini arttıran kristallin (lens proteinleri) denen proteinleri içerirler. 3 Lensin normal yapısının bozulması klinikte önemlidir; yaşın artışıyla birlikte lens elastikiyeti azalır, lens özellikle yakın objeleri odaklayamaz (Presbiyopi). Diğer taraftan lens görüşü bozacak şekilde saydamlığını yitirebilir (katarakt). Vitröz cisim: Lensin arkasında göz kavitesini (Vitröz kaviteyi) dolduran Transparan, refraktil bir jeldir. %90’ nı sudur, ayrıca az elektrolit, kollajen lif ve hyaluronik asit içerir. Nadir olarak makrofajlar ve hyalosit adı verilen, kollajen ve hyaluronik asit üretiminde görev aldıklarına inanılan küçük hücreler bulunur.Lensin arka duvarından optik sinire kadar içi sıvı dolu bir kanal da (Hyaloid kanal:fetusta hyaloid arterin geçtiği) vitröz cisim boyunca yer alır. İÇ TABAKA (T. NERVOSA=RETİNA) Göz yuvarlağının en iç tabakası olup arka bölüm fotosensitiftir. Ön bölüm ise corpus ciliare ve irisin iç yüzünü döşer. Retina koroidten Bruch membranı ile ayrılır. Koroide komşu dış kısımdan içe doğru on tabaka içerir; 1-Pigment epiteli: Bu hücreler bazal yerleşimli nukleus içeren prizmatik veya kübik hücrelerdir. Bruch membranına otururlar. Hücrenin apikalinde mikrovillusun yanısıra, fotoreseptörlerin ucunu saran silindirik kılıflara sahiptirler. Bu kılıflar anatomik olarak sıkıca bağlı olmadığından, bu alanlarda retina dekolmanında olduğu gibi sık sık ayrılabilir. Pigment epiteli bol miktarda mitokondri, GER, SER , Golgi ve bazal katlantılar içerir. En belirgin özellikleri sentezleyip apikal plazmada depoladıkları melanin granüllerinin bolluğudur. Hücrelerin lateral sınırlarında z. occludens, z.adherens ve desmozomlar bulunur, bunlar kan-retina bariyerini oluştururlar. Ayrıca lateral sınırlardaki neksuslar aracılığı ile hücresel iletişim gerçekleşir. Pigment epitelinin farklı işlevleri vardır; bu hücreler gelen ışığı absorbe ederek, fotoreseptörleri uyarır. Ayrıca bu hücrelerdeki SER vit. A nın esterleşmesinde rol alarak görmede aktif rol oynar. 2-Çubuk (Rod) ve koni (Cone) hücreleri tabakası: Bu tabaka retinanın optik kısmı olup, iki farklı fotoreseptör hücre içerir. Bir dış ve bir iç segmentleri vardır. Dış segment pigment epitelle çevrili özelleşmiş dendrit, iç segment ise bipolar tabakadaki hücrelerle sinaps yapar.100-120 milyon rod ile 6 milyon koni bulunur.Rodlar gece görüşü, koniler gündüz görüşü ve renkli görüntü ile ilişkilidir.Konlar fovea da yoğundur ( netlik). a-Çubuk (rod) hücreleri:Fazla ışığa ve renge duyarlı değildirler, ışığın bir tek fotonundan sinyal üretirler.(gece görme) Polar hücreler olup şu kısımlara sahiptirler;1-dış segment: Dendritik son kısımdır, yassı membranöz , hücrenin eksenine dik lameller bulunur. Her lamel plazma membranının invajinasyonu ile oluşur. Membranlar ışık duyarlı pigment olan Rodopsin içerir.2-iç segment; modifiye bir cilium (bağlayıcı sap) ile dış segmente bağlıdır. Bu alana yakın glikojen, SER, poliribozom GER, mitokondri içerir. Bu organellerde görme için gerekli enerji +protein üretimi gerçekleşir ve dış segmente iletilir. Burada dış segmentin apeksinden koparak pigment hücrelerine iner ve fagosite edilir. 3-nuklear bölge, 4.sinaptik bölge b-Koni (Cone) hücreleri: Uzun hücreler olup, çubuk hücrelerden daha iri ve açık boyalı nukleuslarıyla ve çubuktan çok koniye benzeyen diskleriyle (dış segment) ayrılırlar . Bu hücreler parlak ışığa duyarlı 4 olup disklerimdeki plazma membranına bağlı (rodlarda plazma membranından bağımsızdır) lamellerinde iyodopsin taşırlar. İyodopsin her tarafa eşit dağılım gösterir. Farklı iyodopsin içeren 3 farklı koni hücresi mevcuttur. Her biri kırmızı, yeşil veya maviye karşı yüksek oranda duyarlıdır. Böylece koni hücreleri gündüz görmede ve renkli görmenin yanı sıra, yoğun ışığa duyarlı olduklarından daha keskin görüş sağlar (netlik). 3-Dış sınırlayıcı membran ( m.limitans externa): yapı bir membran değildir.EM bu tabakanın Müller (modifiye nöroglia)Hücreleri ile fotoreseptörler arasındaki zonula adherens bölgesidir. 4-Dış nuklear tabaka: rod ve kon nukleusları bulunur.histolojik kesitlerde rod nukleusları küçük,yuvarlak ve konların nukleuslarından daha koyu boyanır. 5.Dış pleksus tabakası (dış fleksiform tabaka):fotoreseptör hücrelerle diğer sinir hücreleri (bipolar nöron) horizontal ve amakrin hücrelerin dentritleri arasındaki aksodendritik sinapslar yeralır. 6. İç nuklear tabaka:Bipolar, amakrin horizontal ve Müller hücrelerinin çekirdekleri bulunur. Horizontal hücreler fotoreseptör ve bipolar hücreler arasındaki sinaptik alanlarla sinaps yaparlar Sinaptik aktivitenin düzenlenmesinde rol alırlar. Amakrin hücreler bu tabakanın alt sınırına yerleşmişlerdir. Armut biçimli gövdeleri ve bulunur ve tüm dendritleri tek noktadan çıkar ve bipolar hücreler ile gangliyon hücreleri arasındaki sinaps komleksi üzerinde sonlanır. Bu sinapstan kaynaklanan nöronal bilgiyi interfleksiform hücrelere ileterek feedback rol oynarlar. Müller Hücreleri, vitröz cisimden çubuk ve konilerin iç segmentleri ile oluşturdukları zonula adherense (dış sınırlayıcı membran) kadar uzanan nöroglial hücrelerdir. Sitoplazmalarında glikojen ve enerji metabolizması ile ilgili bir çok enzim içerirler. Böylece, nöral retina için destekleyici, koruyucu ve besleyici glial hücreler olarak tanımlanırlar. 7.İç pleksus (fleksiform) tabaka: bipolar hücrelerin aksonları ilegangliyon hücrelerinin dendritleri arasındaki aksodendritik sinapslar bulunur. 8.Gangliyon hücre tabakası: Gangliyon hücresi (büyük, 30µm, multipolar) nin gövdesinin bulunduğu tabakadır. Bu nöronların aksonları sinir lifi tabakasına geçerek optik siniri oluşturur. Beyin ve fotoreseptör hücreler arasındaki son bağlantı hücrelerdir. 9.Optik sinir fibrilleri tabakası: Gangliyon hücresinin miyelinsiz aksonları bu tabakada retinanın iç yüzünde optik siniri oluşturmak üzere birleşir. Bu bölgeye optik papilla denir, bu küçük yuvarlak alanda fotoreseptör bulunmaz ve retinanın kör noktası olarak adlandırılır. Optik sinir sklerayı geçerken miyelinle kılıflanır. Makula:optik papillanın lateralinde, retina iç yüzünde 1.5 mm çapında ve retinanın ince olduğu bölgedir. Makulanın sentral 500µm çapındaki alanı fovea olarak bilinir ve 30 bin civarında daha dar uzun koni içerir, çubuk hücreler bulunmaz. 10. İç sınırlayıcı membran (m. Limitans int.):Müller hücrelerinin bazal laminası oluşturur. GÖZÜN YARDIMCI (AKSESUAR) YAPILARI Konjonktiva 5 İnce, transparan mukoz bir membrandır. Göz kapağının iç yüzünü (palpebral konjonktiva) ve kornea lateralinde gözün ön parçasının sklerasını ( bulbar konjonktiva) örter. Konjonktiva bol goblet içeren çok katlı prizmatik epitel ve bunun altındaki gevşek bağ dokusunu içeren bir lamina propriadan oluşur. Goblet hücresinin salgısı gözü koruyan ve kayganlaştıran göz yaşı filmine katılır. Korneanın başladığı korneoskleral bağlantı noktasında konjonktiva epiteli korneanın çok katlı yassı epiteli ile devam eder ve gobletten yoksunlaşır. Bakteri ,virus, allerjenler ve parazit gibi organizmalar konjonktivanın klinik olarak çoğunlukla hiperemi ve akıntı ile ortaya çıkan konjonktivit denilen iltihabi durumları oluşturabilir. Bazı konjonktivit türleri göze zarar verebilir, tedavi edilmezse körlükle sonuçlanır. Göz kapağı Gözün ön yüzünü örten deri katlantısıdır. Bu nedenle dışı derinin çok katlı yassı epiteli içte ise pappebral fiisur noktasında palpebral konjonktiva tarafından çevrelenmiştir. Göz kapakları tarsal plak adı verilen bir yarım küre şekilli sıkı bağ dokusu tarafından desteklenir. Göz kapakları derisinde, tez bezleri, yağ bezleri ve ince tüyler bulunur. Kapakların dermisi ise diğer bölgelere göre daha incedir, bol elastik lif içermesine karşın yağ dokusu içermez. Kapakların kenar bölgeleri iki veya üç sıra halinde kirpikleri taşır. Modifiye ter bezleri Moll bezleri olarak bilinir ve kirpiklerin follikülüne açılmadan spiral yapı kazanır. Diğer bezler modifiye yağ bezleri olan Meibom bezleridir. Tarsal plaklarda yerleşmişlerdir ve göz kapağının serbest kenarına açılırlar.Bu bezler tarafından salgılanan yağ tabiatındaki madde göz yaşı filmine katılır ve ince bir lipid tabakası oluşturur.Böylece göz yaşı filminin buharlaşması önlenir. Üçüncü olarak, daha küçük modifiye yağ bezleri Zeis bezleri olarak bilinir,bunlar kirpik folliküllerine bağlıdır ve salgılarını buraya iletir. Lakrimal (Gözyaşı) apparatus 1-Lakrimal bezler, 2-lakrimal kanalikül, 3-lakrimal kese ve 4-nazolakrimal kanal (duktus) tan oluşur. Lakrimal bezler Orbitanın superiolateralindeki lakrimal fossada yerleşmiştir. 6-12 kanalcıkla superior konjonktival forniksin lateralinden göze açılırlar. Bez seröz yapıda olup parotisi andırır ve salgı yapıcı son kısımlar komple miyoepitelyal hücrelerle çevrilidir. Bu bezler lakrimal sıvıyı salgılar, yapısı çoğunlukla sudur. Bu steril sıvı antibakteryal lizozim maddesi içerir. Üst göz kapakları kapanarak kornea ve skleranın yüzünü yıkar, böylece bu yapıları nemli tutar ve kurumaktan korur. Lakrimal sıvı buradan medial yönde ilerler ve üst ile alt göz kapaklarının medial bileşkesi olan lakrimal punctuma girer. Her Punctum lakrimal kanliküllere (yalancı çok katlı prizmatik tt epitel ile döşeli) bunlar da ortak bir kanalla lakrimal keseye ulaşır. Lakrimal kese nazolakrimal kanalın dilate üst parçasıdır. YÇKPtt epitel ile döşelidir. Kesenin inferiör devamı nazolakrimal kanalı oluşturur.YÇKPtt epitel ile döşeli olup, lakrimal sıvıyı nazal kavitenin tabanında yerleşmiş inferior meatusa iletir. 6 GÖZÜN GELİŞİMİ Üç Yapıdan gelişir; 1-ön beyinin nöroektodermi 2- Başın yüzey ektodermi ve 3-bu iki tabaka arasındaki mezoderm İlk göz taslağı gelişimin 4.haftasında ön beyinin (diencephalon) her iki tarafında sığ birer oluk şeklinde gözlenir. Buna Optik sulcus (oluk) adı verilir. Sinir borusunun kapanması ile bu oluk ön beyinin dışa doğru yaptığı vezikül şeklinde bir cep oluşturur. Bu yapı optik vezikül ismini alır, vezikülün ön beyine yakın kısmı daralarak optik sapı(stalk) oluştururken, uç kısım yüzey ektodermine temas ederek, lens oluşumu için yüzey ektodermini değişime uğratır. Temas ettiği ektoderm bölgesi kalınlaşarak lens plağını oluşturur. Bundan kısa süre sonra optik vezikül invajine olarak çift duvarlı optik kadehi(optik cup) oluşturur. Lens plağı da invagine olarak önce lens vezikülünü oluşturur. Lens vezikülü, yüzey ektoderminden ayrılarak başlangıçta büyük ve açık olan optik kadehin ağız kısmına yerleşir. lensin etrafını kapsayan optik kadeh, ventral yüzeyde ise (optik sap içinde de devam eden) bir açıklık olan optik sulcus kalır ve merkezinden Hyaloid arter ve ven geçer. Daha sonra diğer göz damarları gelişirken bu damar atrofiye olur. Retina Optik kadehin dış duvarından retinanın melanin içeren pigment epiteli, iç duvarından ise rod ve konları da içeren nöral retina farklılaşır. Başlangıçta bu iki tabaka intraretina denen bir boşlukla birbirinden ayrılır, iki tabaka ileri dönemlerde birleşirken kaybolur. Ancak bu birleşme çok sıkı olmadığından ergin göz diseksiyonunda iki tabaka birbirinden kolayca ayrılır. Retinanın pigment epitelinde melanin ilk kez 33.günde gözlenir, bu tabaka nöral retinaya göre çok incedir. Retinanın nöral tabakasındaki gelişim ve farklanma ise 6. hafta sonunda başlar ve içteki vitröz cisme doğru göçeden hücrelerin farlı tabakalşması ile nöral retina giderek kalınlaşır. 9. haftada iç ve dış sınırlayıcı membran gelişirken, rod ve konlar hücreleri dış nöroblast tabakasını oluştururken, iç nöroblast tabakası ise retinanın gangliyon ve destek hücrelerini oluşturur. Siliyer cisim ve İris Üçüncü ayda lensin önünde kalan optik kadehin iki tabakalı epitelinden siliyer cisim ve iris gelişir. Bu bölgeye komşu mezoderm (koroid mezenşimi) ise siliyer cisim ve irisin stromasını oluşturur. Doğumda iris pigment azlığından açık mavi olarak görülür. Koroid, sklera ve Kornea: Beşinci hafta sonunda göz taslağı tamamen mezenşim doku ile sarılıdır. Bu tabaka gözün destekleyici tabakaları ile birlikte orta tabakayı (koroid) da meydana getirir; içteki tabaka (retinaya komşu) çok damarlı pigmentli koroid tabakasını oluştururken, dıştaki tabaka skleraya farklılaşır sklera arkada n. Opticusun duramateri ile devam ederken koroid optik sinirin kılıfının iç tabakasını oluşturur ve beyinin pia-araknoidi ile devam eder. 7 Kornea da yine mezenşimden gelişir. Bu mezenşim kornea stroması ve ön kamaraya komşu korneal endoteli oluştururken, ön yüzündeki epitel ise (korneal epitel) yüzey ektodermden (lens oluşup yüzey ektoderminden ayrıldıktan sonra ikinci bir kalınlaşma ile), köken alır. Özetle; Yüzey ektoderminden; Lens ,kornea epiteli, konjonktiva epiteli, göz yaşı bezleri Nöral ektodermden: Retina, iris, siliyer cisim epiteli, pupil kasları,optik sinir Mezodermden; sklera, kornea stroması ve endoteli,siliyer cisim ve iris stroması, koroid göz kapağı (epitel hariç) ekstraoküler kaslar, göz bağ dokusu, kan damarları, orbita, vitröz cisim ve optik sinir bağ dokusu gelişir. KULAK (VESTİBULOKOKLEAR APPARATUS) Kulak işitme ve denge organıdır. 3 bölümden oluşur. 1-dış kulak,2-orta kulak 3- iç kulak Ses dalgaları dış kulakla alınır, timpanik membran tarafından mekanik titreşimlere (vibrasyon) dönüştürülür, bu titreşimler orta kulaktaki işitme kemikleri tarafından çoğaltılarak iç kulağa iletilir. İç kulak perilenf sıvısı ile dolu kemik labirent ve endolenf sıvısı ile dolu membran labirentten oluşur. İç kulağın koklea bölgesine gelen duyusal uyartılar vestibulokoklear sinir (8.kafa çifti) ile beyine iletilir. A-DIŞ KULAK Kulak kepçesi (pinna= aurikül), dış kulak yolu ve timpanik membrandan oluşur. Kulak kepçesi deri ile örtülü elastik kıkırdak yapısındadır. Dış kulak yolu, kulak kepçesinden timpanik membranın yüzeyindeki temporal kemiğe kadar uzanan yassı bir kanaldır. Kanalın duvarı Dış 1/3 elastik kıkırdakla iç 2/3 ise temporal kemikle desteklenmiştir. Dış kulak yolu kıl follikülleri, yağ bezi ve modifiye ter bezlerini içeren deri ile örtülüdür. Kıllarla birlikte bezlerin oluşturduğu serumen (Kulak kiri) adı verilen yapışkan mumsu salgı yabancı cisimlerin derinlere ilerlemesini engeller. Timpanik membran dış kulak yolunu orta kulaktan ayıran bir membrandır. Membranın merkezinde kollajen ve elastik liflerle fibroblastlardan oluşan bir bağ dokusu bulunur. Bu tabakanın dış kulak yoluna bakan yüzü çok katlı yassı epitel ile, iç yüzü (orta kulağa bakan) ise tek katlı yassı-kübik epitelle döşelidir. Membrana gelen ses dalgaları membranın titreşimine neden olur. Böylece ses dalgaları mekanik enerjiye dönüştürülerek orta kulak kemiklerine iletilir. B- ORTA KULAK (TİMPANİK KAVİTE) Timpanik kavite temporal kemik içinde pars petrosada yerleşmiş, timpanik membranla iç kulak arasında içi hava dolu bir boşluktur. Timpanik boşluğu; periosta sıkıca tutunmuş bir L. Propria ve bunun üzerini timpanik membranın yüzeyini örten epitelle devam eden TKYE ile örtülü bir tabaka döşer. Epitel timpanik kavite kemiğininin de kıkırdağa dönüştüğü östaki borusuna yakın YÇKP tt epitele değişir. Kemiğe sıkıca yapışan L. Propria bez içermezken kıkırdak bölgelerini saran L. Propria kanalları timpanik kaviteye açılan muköz bezleri içerir. Timpanik boşluk önde temporal kemiğin mastoid hava hücreleri, dorsal olarak da farinksle östaki borusu aracılığı ile ilişklidir. Yutma ve esneme esnasında östaki borusu açılarak, timpan boşluğundaki hava 8 basıncı ile dış kulak yolundaki hava basıncını dengeler. Timpanik boşluğun medial duvarında orta kulağı iç kulağa bağlayan oval ve yuvarlak pencereler bulunur. Bu pencereler membranla örtülüdür. Orta kulak boşluğunda 3 küçük kemikçik bulunur; Malleus(çekiç),incus (örs),stapes (üzengi). Bu kemikçikler arasında yüzeyi TKYE ile örtülü sinovyal eklemler bulunur. Malleus timpanik membrana tutunmuştur, inkus stapes ile malleus arasında yeralır. Stapes oval pencereye bağlıdır. İki küçük iskelet kası m. Tensor tymphani ve stapedius kemikçiklerin hareketine yadım eder. Kemiklerdeki titreşimler oval pencereye buradan da iç kulağın koklear bölümündeki sıvı ortama iletilir. C-İÇ KULAK İç kulak iki labirent yapıdaki bir dış kemik labirent ve bunun içindeki bir iç membran (membranöz) labirenten oluşur. 1-Kemik labirent Endosteum ile çevrili olup, perilenfatik alanla membranöz labirentten ayrılır. Bu boşluk iyon içeriği yönünden ekstrasellüler sıvıya benzer perilenf ile doludur ve bunun da içinde asılı olarak membranöz labirent bulunur. Kemik labirentin merkez bölgesi vestibül olarak bilinir. Diğer bölgeleri semisirküler kanallar ve kokleadır. Semisirküler kanallar;superior,posterior ve lateral olmak üzere üç tanedir birbirlerine dik açılarla yerleşmişlerdir. Her kanalın sonlanma bölgeleri şişkindir ve ampulla adını alır. Semisirküler kanallar vestibuldan çıkar ve tekrar oraya döner, fakat her bir kanalın bir sonlanma yeri diğeri ile ortak olduğundan kemik labirentte 3 ampulla bulunur. Semisirküler kanallar içinde membranöz semisirküler duktuslar bulunur. Vestibül merkez bölgedir, buradan arkaya doğru semisirküler kanallar, öne doğru ise koklea uzanır.Vestibulun lateral duvarında oval pencere (fenestra vestibuli) ve yuvarlak pencere (fenestra cochlea ) bulunur. Utrikulus ve sakkulusu barındırır. Koklea modiyolus denen merkezi kemik etrafınada salyangoz benzeri kendi üzerine kıvrımlır Duyusal gangliyon olan spiral gangliyon modiolusta bulunur. 2-Membranöz labirent Kemik boşlukların içinde asılı bulunur. Bu labirentin boşluklarında endolenf ( ekstrasellüler sıvıya benzer, Na az, protein az, potasyumca zengin sıvı) bulunur. Kemik labirentin endosteumuna tutunan çok ince bağ doku zincirleri perilenfi geçerek membranöz labirente tutunur. Bu bağ dokusu membranöz Labirentin epitelini besleyen kan damarları da taşır. Membranöz labirentte de Kemik labirent gibi birbirine bağlı 3 boşluk vardır; a- Sakkulus ve utrikulus,b-Memranöz semisirküler duktus c- membranöz koklea (koklear duktus) a- Sakkulus ve utrikulus: Vestibulde yerleşmiş kese biçimli yapılardır, birbirlerine ductus utriculosaccularis ile bağlıdır. Ayrıca her birinden ayrılan küçük duktuslar birleşerek endolenfatik duktusu oluşturur, bu kanalın genişlemiş son kısmı endolenfatik kese adını alır Diğer küçük kanalcık duktus reunienstir bu da sakulusu koklear duktusa bağlar. 9 Sakkulus ve utrikulus duvarı TKYE-kübik epitel+ince vasküler bağ dokusuyla çevrilidir. Sakkulus ve utrikulusun özelleşmiş reseptör bölgeleri makula olarak bilinir. Bu alanlar vestibular sinirin dallarıyla innerve edilen differensiye olmuş küçük nöroepitelyal hücreleri içerir. Makulalar (makula utrikulus ve macula sakkulus) denge organıdırlar, bir birlerine dik açı yapacak şekilde yerleşmişlerdir. Yani; makula sakkulus lateral duvarda yerleşmiş ve linear dikey ivmeleri algılarkan makula utrikulus tabanda yeralır ve linear horizontal ivmeleri algılar. Utrikulusun ve sakkulusun non reseptör bölgeler açık ve koyu hücreleri içerir. Açık hücreler, absorbsiyon koyu hücreler endolenfin kompozisyonunun ayarlanmasında rol alır. Kalınlaşmış epitel alanları(2-3mm) olan makulalar , tipI ve II kıl hücreleri (nöroepitelyal)ve destek hücrelerinden oluşurlar. Her tip I ve II hücre tek kinosilya ile 50-100 kadar sterocilia sahiptir. Tip I kıl hücrelerin alt kısmı geniş, üst kısmı ise dardır . Nadir GER, Golgi ve bol küçük vesiküller içerir. Terminal bir ağa yapışan her sterosila merkezde fimbrinle bağlı aktin filamentleri içeren bir uzun mikrovillustur. Tip II hücreler de tip I e benzer , fakat daha pirizmatiktik olup sitoplazmaları iri golgi kompleks ve daha çok küçük vezikül içerirler. Bu hücrelerin ikisi de bazal membrana ulaşamaz. Tip I hücrelerin bazal bölgesi, kep şeklinde tamamen afferent sinir lifleri ile sarılı iken, tıp II ler bazale doğru efferen sinirlerle sinaps yapan çok sayıda afferent lif çıkarır. Destek hücreleri bazal membran üzerine oturmuş, pirizmatik bazal nukleuslu ve bol mikrotubulus taşıyan hücrelerdir. Kalın bağlantı kompleksleri, bu hücreleri birbirine ve kıl hücrelerine bağlar. Apikal yüzlerinde mikrovillus, sitoplazmalarında iyi gelişmiş Golgi ve salgı granülleri içermeleri kıl hücre varlığının devamında ve endolenf salınımında rol aldıklarını düşündürmüştür.Esas olarak nöroepiteli kaplayan, kalın jelatinöz glikoprotein tabakayı=OTOLİTİK MEMBRAN oluştururlar, bunun yüzeyinde ise küçük kalsiyum karbonat kristalleri(OTOLİT=OTOCONİA) bulunur. b- Membranöz Semisirküler Duktuslar Her semisirküler duktus utrikulustan doğan membranöz labirentin bir devamıdır, semisirküler kanal içinde yer alır ve bunun şekline uyar. Her duktusun lateral soları (utrikulusa yakın) genişleyerek ampullayı oluşturur. Bu bölge krista ampullaris denilen reseptör alanı içerir. Daha uzun yapıda olmasına rağmen, kristalar da makulaya benzerlik gösterir, farklı olarak; kristalar daha kalın jelatinimsi bir glikoprotein tabakaya sahiptir. Bu konik biçimli yapıya kupula adı verilir, üzerinde otolit de taşımaz. Krista ve makulanın işlevi: Makula başın linear (dikey ve yatay) hareketine duyarlı olup,otokoniadaki (otolit) değişimi, kıl hücrelerinde uyarı şeklinde algılanır ve vestibulokoklear sinirin vestibular dalı ile beyine iletilir. Krista ise uzaydaki pozisyon ve oryantasyonla ilgili denge organıdır.Başın sirküler hareketini algılar; kristadaki endolenf hareketi, kupulanın oryantasyonunu değiştirir. Mekanik hareket elekriksel impuls şeklinde algılanır ve beyine iletilir. c-Koklear duktus (Skala media) ve Corti Organı Koklear duktus sakkulusun bir divertikülü şeklinde, kemiksi koklea içine yerleşmiş özel bir reseptör bölgedir. Bu bölge Corti organını (işitme organı) taşır. Koklear Duktusun (skala media) her iki tarafında 10 perilenf içeren baralık yer alır. Bunlardan koklear duktusun tavanındaki skala vestibuli, tabanda yer alan ise skala timpanidir. Koklear duktus ile skala vestibuli arasında vestibular (Reissner) membranı, skala timpani ile arasında basiller membran bulunur. Skala vestibuli ve timpanin birleştiği yer helikotrema adını alır ve kokleanın apeksine yakın bulunur. Skala media endolenf içerir. Bu üçgen biçimli yapının lateral duvarında vaskülarize 3 tabakalı ( Marjinal, intermediate ve bazal) bir epitel tabakası olan stria vaskülaris bulunur. Bu tabaka endolenfin tipik kompozisyonundan sorumludur. Vestibular membran bir bazal lamina ile ayrılmış iki tarafında TKYE bulunan bir tabakadır. Baziller membran ise skala medianın alt sınırında, modiyolustaki spiral laminadan lateral duvara kadar uzanan bir tabakadır.Bu membran üzerine Corti organı oturur. Bu organ değişik frekanslara yanıt veren işitme organıdır. Bu organın üzeri glikoproteince zengin tektoryal membran ile örtülüdür. Corti organını kompleks bir epitel tabakası oluşturur. Organ başlıca nöroepitelyal tüy (kıl) hücreleri ve destek hücrelerinden oluşur. Nöroepitelyal hücreler yerleşimlerine göre iç ve dış kıl hücreleri olarak tanımlanır. İç kıl hücreleri tek sıradır, organın alt sınırından üst sınırırna kadar uzanan pirizmatik hücrelerdir. Dış kıl hücreleri ise 3-4 sıra halindedir korti organının dış sınırına yakın yerleşmişlerdir. Her iki hücre de sırası ile iç ve dış falanjial (Parmak) hücrelerce desteklenmiştir. İç ve dış kıl hücreleri, bazal yerleşimli nukleus, bol GER ve mitokondri içerir. İç kıl hücrelerin apikal yüzeylerinde V, dış kıl hücrelerinde ise W şeklini oluşturan 60 kadar sterosilia bulunur. Bu hücreler kinosilya içermez. Pillar hücreler de bol miktarda mikrotubul içeren hücreler olup, iç ve dış tüylü hücreler arasında yer alan iç tuneli döşerler. Bu boşluktan başka Corti organı Nuel boşluğu ve dış tunel olmak olmak üzere iki kapalı boşluk daha içerir. Bu alanlar endolenf-perilenf içermez. Korti organının destekleyici hücreleri : • İç-dış pillar hücreler • İç-dış parmak hüc. • Claudius hüc • Hensen hüc • Border hücreleri • Boettcher hücreleridir. Sesin Algılanmasında Kokleanın Fonksiyonu: Ses dalgaları kulak kepçesi tarafından toplanır, dış kulak yolu aracılığı ile timpanik membrana iletilir. Timpanik membranda ses dalgaları mekanik enerjiye dönüşür, bu titreşimler başlangıçta malleus sonra diğer kemiklere iletilir. Mekanik avantaj sağlayan kemikler arasındaki eklemler nedeni ile, titreşimi sağlayan mekanik enerji 20 kat artar. Buradan stapes aracılığı ile fenestra vestibuliye (oval pencere) iletilen mekanik enerji skala vestibulinin perilenfinde basınç dalgalarının başlatır. Bu helikotrema aracılığı ile skala timpanideki perilenfe iletilir. Skala timpanideki perilenf basiller membranla ilişkili olduğundan basiller membranda vibrasyon oluşturur. Bu vibrasyon kıl hücrelerindeki sterosilya hareketini 11 başlatır, hüce depolarize olur ve oluşturulan impuls modiyolustaki bipolar afferent nöronların hücre gövdeleri (spiral gangliyon) aracılığı ile beyine iletilir. Klinik ilişkiler Konduktiv (iletken) sağırlık; ses dalgalarının dış kulak,orta kulak boyunca karti organına iletilmesindeki herhangi bir engel neden olur. Bunlar arasında yabancı cisimler, otitis media, ve otosklerosis ( Stapesin oval pencereye fiske olması) sayılabilir. Otitis media genç çocuklarda yaygın orta kulak infeksiyonu nedeni iledir. Genellikle östaki tüpünü de içine alan solunum yolu infeksiyonları nedeni ile gelişir. Böylece orta kulakta oluşan sıvı timpanik membran hareketini kısıtlar ve işitmeyi engeller, genel tedavisi antbiyotiklerle gerçekleşir. Sinirsel (Nevre) sağırlık: Genellikle sinir impuls iletiminde sorun oluşturan hastalık sürecinde gelişir. Bu kesinti Corti organından beyine kadar kaklear sinirin koklear bölgedeki her hangi bir yerinde gelişebilir. Bu hastalıklar genellikle rubella, sinir tümörleri ve sinir dejenerasyonudur. KULAĞIN GELİŞİMİ a-iç kulak Yaklaşık 22 günlük embriyoda iç kulak gelişimi, rhombensefalonun her iki tarafına denk gelen yüzey ektodermi kalınlaşarak otik plakları oluşturması ile başlar. Otik plak invajine olarak otik vezikülü şekillendirir. Daha sonra her otik vezikül ikiye bölünür; Ön (ventral) kısımdan sakkulus,duktus reuinens ve koklea, arka (dorsal) kısımdan ise utrikulus, semisirküler duktus ve ductus endolenfaticus oluşur. Sakkulus ve koklea Gelişimin 6. haftasında sakkulus dışa doğru uzanan tüp benzeri bir yapı oluşturur.Buradan spiral biçimde uzar ve çevre mezenşime girerek koklea kanalını yapar, 8. hafta sonunda 21/2dönüş tamamlanır. Koklea kanalını saran mezenşim doku kıkırdak dokuya farklılaşır. Kısa süre sonra bu kıkırdak vakuollenir ve koklea kanalının iki tarafındaki birer perilenf aralığı olan skala vestibuli ve skala timpani meydana gelir. Koklea kanalı skala vestibuliden vestibular membran, skala timpaniden ise basiller membran ile ayrılır.Basiller membran üzerindeki epitel hücreleri farklılaşarak Corti organını oluşturur. utrikulus, semisirküler duktus ve ductus endolenfaticus İlk oluşan yapı utrikulustur. Buradan tomurcuklanan cepler 3 adet semisürküler kanalları oluşturur. Bu kanalların utrikulusa bağlı bölgeleri genişler ve ampullayı oluşturur. b-orta kulak 1. yutak cebi endoderminden;timpan boşluğu ve östaki borusu 1.yutak kavisinden ; malleus ve inkus 2.yutak kavisinden; stapes gelişir. c-dış kulak Dış kulak yolu; 1.yutak yarığının dorsal kısmından (Ektodermal) gelişir. 12 Kulak kepçesi; 1. ve 2. yutak kavisi ile 1.yutak yarığının çevresinde yer alan 6 adet mezenşimal proliferasyondan gelişir. Bunlar giderek birleşir ve kalıcı kulak kepçesi oluşur. 13